Değerli Meslektaşlarım,

Değerli Meslektaşlarım,

Öncelikle göstermiş olduğunuz dayanışma adına çok sevindiğimi belirtmek istiyorum. Hepinize selam ve sevgilerimi sunuyorum.

Uzun yıllara dayanan deneyim ve tecrübelerinizle, güçlü kaleminizle dernek çalışmalarınızı başarıyla yürüttüğünüze inancım tam. Şimdiden çalışmalarınızda üstün başarılar diliyorum.

Gazetecilik mesleğinin bu ülkede her dönem zorlu, acılı ve mücadele azmi ve çabası dolu geçtiğini dışardaki ve içerdeki gazeteciler olarak farkındayız. Sanırım dünyanın başka bir yerinde böylesi bir tablo yoktur. İçerdeki durumu anlatmak bazen zor oluyor, önceliği neye vereceğini bilemez oluyorsun. Günlük, sistematik olarak o kadar çok keyfi uygulama var ki hangisini yazacağına karar kılmak zor oluyor. Kısa da olsa son dönemlerde yaşadığım, yaşadığımız kimi hususları yazmaya çalışacağım.

Yaşam koşullarının kısıtlı olduğu, birçok hak ihlalinin yaşandığı yerler oluyor cezaevleri. Düşünce ve ifade özgürlüğü nedeniyle binlerce insan içerde bulunuyor. Okuma ve yazma özgürlüğünün bir hak olarak elimizden alınmak istendiğini bilmenizi isterim. Cezaevlerinin en temel faaliyeti, kitap okumaktır. Bir aydınlanma, bilinç özgürlüğü, anlam dünyası oluşturma işi oluyor. Ne yazık ki her tutsağa verilen kitap kotası bir hak ihlali olmaktadır. Sadece 10 kitap bulundurabiliyorsun. Herkesin istediği kadar kitap yanına almasının tehlikesi nedir anlamak mümkün değil. Cezaevi kütüphanelerinde kitap temini uğraştırıcı. Kitap kotasını kaldırılması temel talebimizdir. Zihniyet aydınlanması, düşünce özgürlüğünün önü alınamaz. Keyfi uygulamaların kalkmasını istiyoruz.

Yakın zamanda hem bulunduğumuz cezaevinde hem de başka cezaevlerinde Kürtçe yazılan mektuplar ve çalışmalar için mektup okuma komisyonları, çeviri parası istemekteler. Herhangi bir yabancı dil için istenmeyen çeviri ödemesi neden söz konusu Kürtçe olunca istenir. Ben bir gazeteciyim, bazı meslektaşlarıma Kürtçe mektup yazıyorum, böylesi uygulamalarla bana engel olunamaz. Anadilimizle konuşmak, yazmak ne yazık ki halen yasaklı. Bu haliyle iletişim hakkımız engellenmiş oluyor. Aslında bu yazdıklarımı Kürtçe yazmayı çok isterdim, fakat halen bunu yapamamanın özrünü sizlere sunuyorum. Düşünce, hangi dille yazılırsa yazılsın engellenemez, düşüncenin gücü tüm yasakları parçalar, bu hakikatin farkında olmak lazım. Kürt kadın gazeteci olarak bu durum üzücü olmakta.

Cezaevlerinde genelde tutsaklar hukuki haklarının bilincinde olarak her sorun ve sıkıntıyı çözmek için hukuki yollara başvurur. Avukat bulmak her zaman mümkün değil. Tutsaklar olarak bir avukat gibi çalışıyoruz. Her türlü ilgili mercie başvurularımız oluyor. Fakat yaptığımız her itiraz, suç duyurusu cevapsız kalmakta ya da aleyhimize sonuçlanmaktadır. Örneğin, cezaevi savcıları, başsavcılar, cezaevi idaresi, Ceza Tevkif Evleri, Kamu Denetleme Kurumu, çeşitli bakanlıklar vs. yaptığımız başvurular bu haliyle birer formalite olmaktan öteye gitmiyor. Hepinizin de bildiği gibi bu kurumların sorumlulukları var, yaşanan hak ihlallerine dönük tedbir alma, cezai süreçler işletme yükümlülükleri var. Ne yazık ki yürütülen hukuki mücadele de bu anlamıyla boşa çıkarılmış oluyor.

Ayrıca sivil toplum kuruluş ve kurumlarının da cezaevlerine dönük ilgisi ve çözümleri zayıf olsa da bazı iyileştirmeler dönemsel olmakta, süreklilik arz etmemektedir. Bu anlamda insan hakları kurumları, sivil toplum kurumlarını cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri konusunda daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyoruz.

Sizlerin de bildiği gibi pandemi süreci çok sorunlu ve sancılı geçti. Özellikle cezaevlerinde birçok hak ihlali, sağlık hakkını engelleyen durumlar yaşandı. Bizler kadın kapalı cezaevi olarak yaklaşık 20’ye yakın tutsak korona olduk. Dışarıya yansımıştır. Halen bu virüsün bize nasıl bulaştığına dair bir bilgilenme yapılmadı. Cezaevi personeli dışında kimseyle temasımız yok, başta cezaevi ve sağlık bakanlığına yazmamıza rağmen cevap alamadık. Ciddi bir sağlık hakkı ihlali olmuştur.

Cezaevlerinde normalleşme süreçleri başlamadı. Aşı olmamıza rağmen, kısıtlamalar devam etmektedir. Açık görüşler yapılamıyor, avukat görüşleri camlı bölmeler ardında yapılmaktadır. Ortak aktiviteler yok, tam bir izolasyon durumu var. Dışarda kısıtlamalar kalktı, içerde devam ediyor. Bu durumun değişmesi için bir an önce yetkililerin sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekiyor.

Bireysel cezai durumuma ilişkin ise, bilgi mahiyetinde, 8 yıl 9 ay ceza aldım. Cezam bu yazın onandı, şu an hükümlü bulunuyorum. Dosyama ilişkin ayrıntılı bilgiyi avukatım Resul Temur’dan alabilirsiniz. Size yardımcı olacaktır. Yaklaşık 4 yıldır cezaevindeyim.

Yaşadığımız sorunları kimi başlıklar altında böyle aktarabilirim. Dışarda yaptığınız çalışmalarınıza ilişkin dönem dönem bilgilendirme yapsanız çok sevinirim. En azından çalışmalarınızı yakinen takip etmiş olur, aradaki mesafeyi de böylece kapatmış olurum. Dayanışma ve yalnız bırakmama düşüncenizden dolayı sizlere teşekkür ediyorum.

Çalışmalarınızda tekrardan başarılar diliyorum. İçerden yapabileceğimiz bir katkı olursa, bildirmeniz yeterli olacaktır, elimden geleni yapacağımı bilmenizi isterim.

Son olarak gönderdiğiniz posta pullarını alamadım, çünkü dışardan pul alamıyoruz maalesef. Tekrardan göndermeseniz iyi olur.

Sevgiyle kalın…

08.11.2021

Özlem Seyhan
Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi