hayatta karşılaşılması
ık
ilkelerinin aranmadığı hayalî
bir dünyayı kendine konu edinir.
Bu masallarda aklın ve hayalin
alamayacağı kara büyülerle uğraşan vampir
cadıları, kendilerine ait dünyalarında hüküm süren
ve insan yiyen çok başlı devleri, ağızlarından ateş saçıp
insan yiyen çok başlı ejderhaları, göz açıp kapayıncaya
kadar insanı dilediği yere ileten/götüren veya akıl vererek
kahramana yardım eden kuş, at, vahşi hayvanlar vb. efsanevi
yaratıkları, kısa sürede yapılması mümkün olmayan işleri bir
yerine getiren perileri, insana musallat olan kötü cinleri ve bunlara
benzer varlıklarla uçarak seyahat etmeyi sağlayan uçan halı, her şeyi
gösteren sihirli ayna, ölüyü dirilten elma veya hayat suyu, bitmek
tükenmek bilmeyen para sağlayan kese, görünmezlik sağlayan
şapka, yendiğinde fiziksel değişiklik yapan meyve, içinden bir
ordunun çıktığı boynuz, çeşitli sihirli nesneler ya da düşünce
gücüyle şekilden şek
dönüşmeler ve bunlara benzer
birçok şeyi bulmak mümkündür. İşte bu eserde
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
sihirli masal dünyalarının olağanüstü
motifleri incelenmiş ve o gizemli dünyanın
kapısından içeri girilmiştir.
İDİL-URAL (TATAR VE BAŞKURT)
SİHİRLİ MASALLARI ÜZERİNE
KARŞILAŞTIRMALI MOTİF ÇALIŞMASI
Aktarma – Motif Tespiti
(Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
BAŞKANLIĞI
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu
Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayını: 541
Araştırma-İnceleme Dizisi:181
ISBN: 978-975-17-4742-6
İDİL-URAL (TATAR VE BAŞKURT) SİHİRLİ MASALLARI
ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI MOTİF ÇALIŞMASI
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Dr. Erkan KARAGÖZ
© Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı - 2021
E -Yayın
Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı
Ziyabey Cad. No:19 Balgat-Çankaya/ANKARA
Tel: 0312 284 34 18 • Belgegeçer: 0312 284 34 65
www.akmb.gov.tr
Redaktör
: Mütercim Safiye DELİMEHMETOĞLU
Grafik Tasarım : Mert SARIYILDIZ
Kapak Resmi : Bulat GİLVANOV
ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI
AYDIN
SAYILI
KÜTÜPHANESİ
Karagöz, Erkan
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt) sihirli masalları üzerine karşılaştırmalı motif çalışması : Aktarma
– motif tespiti (motif - İndex of Folk-Literature’a göre) – motif dizini / Erkan Karagöz .— 1.
baskı .— Ankara : Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı , 2021..
xxx, 1040 sayfa ; 24 cm .— (AKDTYK Atatürk Kültür Merkezi Yayını ; 541 . Araştırmaİnceleme Dizisi ; 181)
ISBN:978-975-17-4742-6
1. MASALLAR
2. TÜRK HALKLARI -- MASALLAR
3. MASALLAR, TATAR
4. MASALLAR, BAŞKURT
5. TATAR MASALLARI -- TARİH VE ELEŞTİRİ
6. TATAR MASALLARI -- ELEŞTİRİ VE YORUM
7. BAŞKURT MASALLARI -- TARİH VE ELEŞTİRİ
8. BAŞKURT MASALLARI -- ELEŞTİRİ VE YORUM
9. HALK EDEBİYATI, TATAR
10. HALK EDEBİYATI, BAŞKURT
I. e.a. II. dizi
398.2101
İDİL-URAL (TATAR VE BAŞKURT)
SİHİRLİ MASALLARI ÜZERİNE
KARŞILAŞTIRMALI MOTİF ÇALIŞMASI
Aktarma – Motif Tespiti
(Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Dr. Erkan KARAGÖZ
ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
BAŞKANLIĞI
23 Haziran 2018 tarihinde elim bir trafik kazası sonucu
Hakk’ın rahmetine kavuşan sevgili babam
Ramazan KARAGÖZ’e minnetle…
İçİndeKİleR
Ön SÖZ............................................................................................. xxııı
SUnUŞ .............................................................................................xxVII
KISAlTMAlAR .............................................................................. xxıx
GİRİŞ ........................................................................................................ 1
1. Masal Nedir? .......................................................................................... 1
2. Masal Teriminin Çağdaş Türk Yazı Dillerindeki Karşılıkları .............. 14
3. Masalların Tasnifi Meselesi ve “Aarne-Thompson-Uther”
Halk Masallarının Sınıflandırılması ..................................................... 16
4. Bir Masal Türü Olarak Sihirli (Olağanüstü) Masallar ......................... 21
5. Tatar Masalları Üzerine Yapılan Çalışmalar ........................................ 23
6. Başkurt Masalları Üzerine Yapılan Çalışmalar .................................... 25
BİRİnCİ BÖlÜM
1. MOTİF HAKKIndA Genel BİlGİleR ..................................... 29
1.1. Halk Edebiyatında Motif Kavramı ............................................... 30
1.2. Bir Başvuru Eseri Olarak “Motif-Index of Folk-Literature”ın
Belirgin Özellikleriyle Tematik Düzeni........................................ 38
A. Mythological Motifs / Mitolojik Motifler ................................ 38
B. Animals / Hayvanlar ................................................................ 51
C. Tabu / Yasak ............................................................................. 54
D. Magic / Sihir ............................................................................ 59
E. The Dead / Ölüler..................................................................... 67
F. Marvels / Olağanüstülükler ...................................................... 70
G. Ogres / İnsan Yiyen Devler ...................................................... 74
VIII
Erkan KARAGÖZ
H. Tests / Sınamalar ..................................................................... 76
J. The Wise and The Foolish / Bilgelik ve Aptallik ....................... 81
K. Deceptions / Aldatmacalar ...................................................... 90
L. Reversal of Fortune / Talihi (Kaderi) Tersine Çevirme.................. 98
M. Ordaining The Future / Geleceği Atama (Takdir Etme)................ 99
N. Chance and Fate / Şans ve Kader .......................................... 101
P. Society / Toplum ..................................................................... 103
Q. Rewards and Punishments / Ödüller ve Cezalar ................... 105
R. Captives and Fugitives / Esirler ve Kaçaklar ........................ 107
S. Unnatural Cruelty / İnsanlık Dışı Acımasızlık ........................ 108
T. Sex / Cinsellik ......................................................................... 110
U. The Nature of Life / Hayatın Tabiati ..................................... 112
V. Religion / İnanç ...................................................................... 113
W. Traits of Character / Kişiliğin Özellikleri .............................. 115
x. Humor / Mizah ....................................................................... 115
Z. Miscellaneous Groups of Motifs / Çeşitli Motif Grupları ...........121
1.3. “Thompson Metodu”na Göre Türk Anlatı Türleri Üzerine
Yapılan Motif Çalışmaları .......................................................... 122
1.3.1. “Thompson Metodu”nun Kullanıldığı “Masal” Konulu
Çalışmalar......................................................................... 124
1.3.1.1. Doktora Tezleri .................................................... 124
1.3.1.2. Yüksek Lisans Tezleri ......................................... 126
1.3.1.3. Kitaplar ................................................................ 128
1.3.2. “Thompson Metodu”nun Kullanıldığı “Efsane” Konulu
Çalışmalar......................................................................... 129
1.3.2.1. Doktora Tezleri .................................................... 129
1.3.2.2. Yüksek Lisans Tezleri ......................................... 130
1.3.2.3. Kitaplar ................................................................ 130
1.3.3. “Thompson Metodu”nun Kullanıldığı “Destan” Konulu
Çalışmalar......................................................................... 131
1.3.3.1. Doktora Tezleri .................................................... 131
1.3.3.2. Yüksek Lisans Tezleri ......................................... 131
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
ıx
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
1.3.4. “Thompson Metodu”nun Kullanıldığı “Halk Hikâyesi”
Konulu Çalışmalar............................................................ 132
1.3.4.1. Doktora Tezleri .................................................... 132
1.3.4.2. Yüksek Lisans Tezleri ......................................... 133
1.3.4.3. Kitaplar ................................................................ 133
1.3.5. “Thompson Metodu”nun Kullanıldığı “Fıkra” Konulu
Çalışmalar......................................................................... 134
1.4. Bu Çalışmada Kullanılan Motif Tespit ve Yerleştirme Yöntemi .... 134
İKİnCİ BÖlÜM
2. TATAR SİHİRlİ MASAllARI Ve OlAĞAnÜSTÜ
MOTİF TeSPİTleRİ ..................................................................... 143
2.1. AK KURT .................................................................................. 144
2.1.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 144
2.1.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 166
2.2. TANBATIR ................................................................................ 169
2.2.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 169
2.2.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 189
2.3. TURAY BAHADIR ................................................................... 192
2.3.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 192
2.3.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 202
2.4. HAMUR BAHADIR ................................................................. 203
2.4.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 203
2.4.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 206
2.5. DUTAN BAHADIR .................................................................. 207
2.5.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 207
2.5.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 220
2.6. EYGELİ BAHADIR .................................................................. 221
2.6.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 221
2.6.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 231
x
Erkan KARAGÖZ
2.7. ONBİRİNCİ AHMET ................................................................ 232
2.7.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 232
2.7.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 245
2.8. KIRK OĞULLU KİŞİ ............................................................... 247
2.8.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 247
2.8.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 251
2.9. YILAN PADİŞAHI ŞAHMERAN ............................................ 253
2.9.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 253
2.9.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 258
2.10. CILANÇAY ............................................................................. 259
2.10.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 259
2.10.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 261
2.11. ZÖHRE .................................................................................... 262
2.11.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 262
2.11.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 266
2.12. ÜÇ HEDİYE ............................................................................ 268
2.12.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 268
2.12.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 271
2.13. KARAKUŞ .............................................................................. 272
2.13.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 272
2.13.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 275
2.14. SIRLI ÇANTA ......................................................................... 276
2.14.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 276
2.14.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 280
2.15. FAKİR DELİKANLI İLE YUHA YILAN .............................. 280
2.15.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 280
2.15.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 284
2.16. TILSIMLI ÇUBUK ................................................................. 285
2.16.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 285
2.16.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 288
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
xı
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.17. BALIKÇI İLE İFRİT ................................................................. 289
2.17.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 289
2.17.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 292
2.18. GÜLÇİÇEK ............................................................................... 293
2.18.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 293
2.18.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 297
2.19. KURBAĞA, SIÇAN, ÇARIK ................................................... 298
2.19.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 298
2.19.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 300
2.20. ÜVEY KIZ ................................................................................. 300
2.20.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 300
2.20.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 305
2.21. APTAL OĞLAN ........................................................................ 305
2.21.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 305
2.21.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 311
2.22. GAK GAK DİYE ÖTEN KAZ .................................................. 312
2.22.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 312
2.22.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 315
2.23. MUSTAN BAŞLIK ................................................................... 316
2.23.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 316
2.23.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 320
2.24. ÜVEY KIZ İLE PADİŞAHIN OĞLU ....................................... 321
2.24.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 321
2.24.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 322
2.25. ÜÇ KIZ KARDEŞ ..................................................................... 323
2.25.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 323
2.25.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 324
2.26. AK YILAN................................................................................. 324
2.26.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 324
2.26.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 328
xıı
Erkan KARAGÖZ
2.27. KARUNBAY ............................................................................. 328
2.27.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 328
2.27.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 333
2.28. ZÖLKARNEYİN PADİŞAH ..................................................... 334
2.28.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 334
2.28.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 335
2.29. BOYNUZLU PADİŞAH ........................................................... 336
2.29.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 336
2.29.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 338
2.30. DEV KIZI, ZENGİN ÇOCUĞU VE HOCA ............................. 338
2.30.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 338
2.30.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 349
2.31. ALTIN ELMA ............................................................................ 351
2.31.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 351
2.31.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 360
2.32. SİGARA TABAKASI ................................................................ 362
2.32.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 362
2.32.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 368
2.33. ÜÇ OĞUL .................................................................................. 370
2.33.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 370
2.33.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 373
2.34. ALTIN BALIK ........................................................................... 374
2.34.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 374
2.34.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 380
2.35. GÜNE GÖRÜNMEYEN GÜZEL GÜMÜŞ ............................. 381
2.35.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 381
2.35.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 386
2.36. AK KISRAK .............................................................................. 387
2.36.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 387
2.36.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 395
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
xııı
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.37. ONÜÇ ........................................................................................ 396
2.37.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 396
2.37.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 400
2.38. AVCI YİĞİT İLE VAHŞİ HAYVANLAR ................................. 400
2.38.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 400
2.38.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 405
2.39. IRGAT İLE BÜYÜCÜ KIZ ....................................................... 406
2.39.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 406
2.39.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 410
2.40. DEV PADİŞAHI ........................................................................ 411
2.40.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 411
2.40.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 416
2.41. İKİ KARDEŞ ............................................................................. 418
2.41.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 418
2.41.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 430
2.42. PADİŞAHIN KEL DAMADI .................................................... 432
2.42.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 432
2.42.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 438
2.43. ÜÇ GÜVERCİN ........................................................................ 438
2.43.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 438
2.43.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 451
2.44. DERİ BAŞLIK ........................................................................... 453
2.44.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 453
2.44.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 462
2.45. ATEŞ AKORDEONU ................................................................ 463
2.45.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 463
2.45.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 473
2.46. BALIKÇI OĞLU KATIP ........................................................... 474
2.46.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 474
2.46.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 481
xIV
Erkan KARAGÖZ
2.47. ARABACININ OĞLU .............................................................. 482
2.47.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 482
2.47.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 486
2.48. ÇİÇEK ELBİSE ......................................................................... 487
2.48.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 487
2.48.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 499
2.49. MERMER DAĞI BAŞINDA..................................................... 501
2.49.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 501
2.49.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 507
2.50. ON İKİ YAŞINDAKİ OĞLAN ................................................. 508
2.50.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 508
2.50.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 521
2.51. KEDİ İLE FAKİR DELİKANLI ............................................... 522
2.51.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 522
2.51.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 538
2.52. GÖRÜNMEZ CEPKEN ............................................................ 540
2.52.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 540
2.52.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 545
2.53. PADİŞAH OĞLU VE ONUN FAKİR KOMŞUSU .................. 547
2.53.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 547
2.53.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 554
2.54. YÜZ KOYUNA SATIN ALINAN RÜYA ................................. 555
2.54.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 555
2.54.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 559
2.55. AYAKKABI ............................................................................... 560
2.55.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 560
2.55.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 562
2.56. ÜÇ TÜY (TELEK)..................................................................... 563
2.56.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 563
2.56.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 570
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
xV
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.57. PADİŞAH OĞLU İLE HİZMETÇİ OĞLU ............................... 572
2.57.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 572
2.57.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 577
2.58. ALTIN SAÇ ............................................................................... 578
2.58.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 578
2.58.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 584
ÜçÜnCÜ BÖlÜM
3. BAŞKURT SİHİRlİ MASAllARI Ve OlAĞAnÜSTÜ
MOTİF TeSPİTleRİ ..................................................................... 587
3.1. ALTINKUYRUK-GÜMÜŞYELE ............................................. 588
3.1.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 588
3.1.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 598
3.2. NEZNAY (BİLMİYORUM)...................................................... 599
3.2.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 599
3.2.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 611
3.3. NEZNAYKA (BİLMİYORUM) ................................................ 613
3.3.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 613
3.3.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 617
3.4. KOVULAN DELİKANLI ......................................................... 618
3.4.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 618
3.4.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 625
3.5. ALTIN SAÇLI DELİKANLI ..................................................... 626
3.5.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 626
3.5.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 629
3.6. ALTIN ELMA............................................................................ 630
3.6.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 630
3.6.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 632
xVI
Erkan KARAGÖZ
3.7. ALTIN KUŞ ............................................................................... 633
3.7.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 633
3.7.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 641
3.8. KEL BAHADIR......................................................................... 644
3.8.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 644
3.8.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 665
3.9. MUTLULUK GÖLÜ ................................................................. 667
3.9.1. Aktarma ve Motif Tespiti ................................................. 667
3.9.2. Olağanüstü Motifler ......................................................... 670
3.10. ALTINSAÇ .............................................................................. 671
3.10.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 671
3.10.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 674
3.11. PADİŞAH OĞLU .................................................................... 675
3.11.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 675
3.11.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 680
3.12. BAYKUŞ ................................................................................. 681
3.12.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 681
3.12.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 685
3.13. DİRİ CESET ............................................................................ 686
3.13.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 686
3.13.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 692
3.14. BEDİGÜLYAMAL İLE SEYFİLMÜLÜK .............................. 693
3.14.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 693
3.14.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 697
3.15. YILAN KIZ İLE VENÜŞKE................................................... 698
3.15.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 698
3.15.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 706
3.16. DANDAN BAHADIR ............................................................. 707
3.16.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 707
3.16.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 713
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
xVII
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.17. DÜZENBAZ AHMET ............................................................... 715
3.17.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 715
3.17.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 722
3.18. KİYİZBAY İLE PADİŞAH KIZLARI ...................................... 723
3.18.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 723
3.18.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 737
3.19. KİNYEBULAT .......................................................................... 739
3.19.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 739
3.19.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 748
3.20. AKKUŞ SÜTÜ .......................................................................... 749
3.20.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 749
3.20.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 751
3.21. BAHADIR OĞLAN .................................................................. 751
3.21.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 751
3.21.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 755
3.22. KÜÇÜK OĞUL ......................................................................... 757
3.22.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 757
3.22.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 760
3.23. TİMİRBULAT ........................................................................... 760
3.23.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 760
3.23.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 763
3.24. EBYELİL ................................................................................... 764
3.24.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 764
3.24.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 766
3.25. YOLCU ...................................................................................... 766
3.25.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 766
3.25.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 768
3.26. HİLEKÂR .................................................................................. 768
3.26.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 768
3.26.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 770
xVIII
Erkan KARAGÖZ
3.27. ÇİZMECİ ................................................................................... 770
3.27.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 770
3.27.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 774
3.28. İKİ KARDEŞ ............................................................................. 774
3.28.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 774
3.28.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 777
3.29. HUMA KUŞU............................................................................ 778
3.29.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 778
3.29.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 781
3.30. ONBAŞI..................................................................................... 782
3.30.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 782
3.30.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 785
3.31. YARIM KURUŞ ........................................................................ 786
3.31.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 786
3.31.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 799
3.32. TURIYEN İLE ĞELİYEN ........................................................ 799
3.32.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 799
3.32.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 808
3.33. BELA ......................................................................................... 808
3.33.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 808
3.33.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 816
3.34. RÜYA YORUMLAYICILARI................................................... 817
3.34.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 817
3.34.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 819
3.35. KELİN RÜYASI ........................................................................ 819
3.35.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 819
3.35.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 829
3.36. UÇAN KEÇE ............................................................................. 829
3.36.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 829
3.36.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 831
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
xıx
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.37. ABDURRAHMAN .................................................................... 831
3.37.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 831
3.37.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 847
3.38. HALAMBAY ............................................................................. 848
3.38.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 848
3.38.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 850
3.39. KİLTEY MERGEN.................................................................... 850
3.39.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 850
3.39.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 855
3.40. HILIVBİKE İLE YERKEY ....................................................... 856
3.40.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 856
3.40.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 868
3.41. AKHAN’IN OĞLU İLE KARAHAN’IN KIZI ......................... 869
3.41.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 869
3.41.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 878
3.42. AHLAKSIZ BABA İLE SADAKATSIZ ANNE ....................... 880
3.42.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 880
3.42.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 883
3.43. İHTİYAR ADAM İLE DEV ...................................................... 884
3.43.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 884
3.43.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 886
3.44. YULDIBAY BAHADIR ............................................................ 886
3.44.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 886
3.44.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 891
3.45. ÇÖL ATI..................................................................................... 892
3.45.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 892
3.45.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 899
3.46. DOKUZ OĞLAN ...................................................................... 899
3.46.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 899
3.46.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 903
xx
Erkan KARAGÖZ
3.47. YETİM KIZ İLE MOLLA ......................................................... 904
3.47.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 904
3.47.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 906
3.48. ANNE ASLAN .......................................................................... 906
3.48.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 906
3.48.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 908
3.49. İBLİEMİN ................................................................................. 909
3.49.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 909
3.49.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 914
3.50. ZENGİN KIZI İLE IRGAT........................................................ 915
3.50.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 915
3.50.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 919
3.51. OLTAN-SOLTAN ...................................................................... 920
3.51.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 920
3.51.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 927
3.52. ABDULLAH İLE ÇİZMECİ ..................................................... 929
3.52.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 929
3.52.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 931
3.53. ÇOBAN DELİKANLI ............................................................... 932
3.53.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 932
3.53.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 933
3.54. SİMURG İLE AKIL SAHİBİ İHTİYAR ADAM ...................... 934
3.54.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 934
3.54.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 937
3.55. TAK TAK TOKMAĞIM ........................................................... 937
3.55.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 937
3.55.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 940
3.56. KEL İLE SOPASI ...................................................................... 941
3.56.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 941
3.56.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 945
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
xxı
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.57. BİRKARIŞ ................................................................................. 946
3.57.1. Aktarma ve Motif Tespiti ............................................... 946
3.57.2. Olağanüstü Motifler ....................................................... 949
SOnUç.................................................................................................. 951
KAYnAKlAR ...................................................................................... 963
MOTİF dİZİnİ .................................................................................... 977
Ön SÖZ
asal, bütün dünya milletlerinin eser verdiği en eski ve
ortak sözlü edebiyat türlerinden biridir. Bir millet olarak
oluşumunun en eski çağlarından son yüzyıla kadar atlı göçebe yaşam
kültürünü benimseyen ve geniş bir coğrafyaya yayılan Türkler, sözlü
edebiyatın bu türünde oldukça zengin bir hazineye sahiptir. İşte bu
zengin hazineden kadim Türk yurdu İdil-Ural Bölgesi’nde yaşayan
Tatar Türklerinden 58 ve Başkurt Türklerinden 57 sihirli masal,
bu çalışmaya motif incelemesi için seçilmiştir. Çalışmaya dâhil
edilen masallarda görülen olağanüstü motifler, Stith Thompson’ın
Motif-Index of Folk-Literature isimli çalışmasında kullandığı metot
esas alınarak tespit edilmiştir. Geneli itibarıyla bu eser, Tatar ve
Başkurt sihirli masallarında kullanılan olağanüstü motiflerin tespiti
ve bu motiflerin sayısal verilerinden hareketle hem bu iki Türk
boyu arasında hem de Motif-Index of Folk-Literature isimli eserde
yer alıp almama durumlarına göre karşılaştırmaların yapıldığı bir
çalışma olmuştur ve “Giriş”, “Sonuç” ve “Dizin” bölümleri hariç,
üç ana bölümden meydana gelmiştir.
M
Çalışmanın “Giriş” kısmında “masal nedir, masal teriminin
çağdaş Türk yazı dillerindeki karşılıkları, masalların tasnifi meselesi,
bir masal türü olarak sihirli (olağanüstü) masallar, Tatar ve Başkurt
masalları üzerine yapılan çalışmalar” gibi konular üzerinde
durulmuştur. “Masal nedir?” sorusunun cevabı Batı’da, Türkiye’de
ve bu çalışmaya alınan masalların ait olduğu coğrafi bölge olan
İdil-Ural’da (Tatar ve Başkurt) masallar üzerine yaptıkları bilimsel
çalışmalarla öne çıkan araştırıcıların görüşleri doğrultusunda
verilmeye çalışılmıştır. Masal teriminin 28 farklı Çağdaş Türk Yazı
Dilindeki karşılıkları Güney-Batı (Oğuz), Kuzey-Batı (Kıpçak),
Güney-Doğu (Karluk), Kuzey-Doğu (Sibirya) ve Çuvaş olmak üzere
5 ana grupta sınıflandırılarak tek bir tabloda verilmiştir. Masalların
tasnifi meselesinde daha çok “Aarne-Thompson-Uther - Halk
Masallarının Sınıflandırılması” ismiyle bilinen tasnifin üzerinde
durulmuştur. Bir masal türü olarak sihirli (olağanüstü) masallar
konusu açıklanırken bu türden masallar için kullanılan farklı
terimlerden söz edilmiş ve onların özelliklerine değinilmiştir. Tatar ve
Başkurt masalları üzerine yapılan çalışmalar konusunda da daha önce
yapılan benzer çalışmalardan ve ulaştığımız eserlerden faydalanılarak
literatürdeki son durum ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.
xxIV
Erkan KARAGÖZ
“Motif Hakkında Genel Bilgiler” başlıklı birinci bölümde,
“halk edebiyatında motif” kavramı, bir başvuru eseri olarak MotifIndex of Folk-Literature’ın belirgin özellikleriyle tematik düzeni,
“Thompson Metodu”na göre Türk anlatı türleri üzerine yapılan motif
çalışmaları ile tarafımızdan geliştirilen ve bu çalışmada uygulaması
yapılan motif tespit ve yerleştirme yöntemi üzerinde durulmuştur.
Halk edebiyatında motif kavramı, özellikle bu konu üzerinde ciddi
çalışmaları olan halkbilimcilerin görüşleri etrafında, konunun sözlü
halk edebiyatı türleri için ne kadar önemli olduğuna dikkat çekilerek
anlatılmaya çalışılmıştır. Bir başvuru eseri olarak Motif-Index of FolkLiterature’ın belirgin özellikleriyle tematik düzeni konusu altında Stith
Thompson’ın 6 cilt olarak hazırlayıp alfabetik sıraya göre 23 ana başlık
altında genelden özele doğru bir sayısal düzen içerisinde tasniflediği
motiflerin üst maddeleri, alt maddeleri ve alt maddelerinin maddeleri
alınarak söz konusu eserin ana hatları çıkarılmaya çalışılmıştır. Yine
bu bölüm içerisinde “Thompson Metodu”na göre Türk anlatı türleri
üzerine yapılan motif çalışmaları “masal”, “efsane”, “destan” “halk
hikâyesi” ve “fıkra” şeklinde beş ana başlık altında sınıflandırılarak
“doktora tezleri, yüksek lisans tezleri, kitaplar” başlıkları altında
kronolojik sıraya göre verilmiştir. Bu çalışmada kullanılan motif
tespit ve yerleştirme yöntemi konusu altında da masalları incelerken
tarafımızdan geliştirilen yöntem, maddeler hâlinde açıklanmıştır.
Çalışmanın ikinci bölümünde, “Tatar Sihirli Masalları ve
Olağanüstü Motif Tespitleri”, üçüncü bölümünde ise “Başkurt
Sihirli Masalları ve Olağanüstü Motif Tespitleri” başlıkları altında
masalların Türkiye Türkçesine aktarmaları yapılmış; ilk defa bizim
tarafımızdan uygulanan “motifleri masal metninin içerisinde geçtiği
yerde gösterme yöntemi” ile olağanüstü özellik gösteren motifler
tespit edilmiş ve her masal metninin sonunda masal içerisindeki
tespit sırasına göre bu motifler toplu olarak verilmiştir.
Çalışmanın “Sonuç” kısmında, elde edilen veri ve bulgular
tablolara dökülerek Tatar ve Başkurt olağanüstü masallarında tespit
edilen olağanüstü motiflerin karşılaştırmalı bir değerlendirmesi
yapılmıştır. Ayrıca çalışmanın sonunda, bu çalışmada tespit edilen
motifler, Motif-Index of Folk-Literature’daki sıra düzeni gözetilerek
“Motif Dizini” bölümünde topluca gösterilmiştir. Bu yapılırken
hangi motifin hangi masalda geçtiği ve Motif-Index of FolkLiterature’da yer alıp almadığı bilgileri belirtilmiştir.
Çalışma, 2012-2016 yılları arasında Gazi Üniversitesinde Prof.
Dr. Naciye YILDIZ’ın danışmanlığında hazırlanıp, 9 Aralık 2016
tarihinde jüri karşısında savunularak kabul edilen “Tatar-Başkurt Sihirli
Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması: Aktarma - Motif
Tespiti (Motif-Index of Folk Literature’a Göre) - Motif Dizini” başlıklı
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
doktora tezimin gözden geçirilmiş ve üzerinde bazı değişiklikler
yapılmış hâlidir. Doktora çalışması olarak başarıyla savunulan bu eser,
kitap olarak yayımlanabilmesi için Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı
tarafından hakemli inceleme sürecine sokulmuştur. Hakemlerin yapmış
oldukları katkılarla biraz daha geliştirilen çalışma, Kurum tarafından
yayımlanmaya uygun görülmüştür.
En başta Gazi Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk
Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü çatısı altında lisans, yüksek lisans
ve doktora eğitim süreçlerimde akademik açıdan yetişmemde büyük
emeği olan ve benden ilgisini ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen
Danışman Hocam Prof. Dr. Naciye YILDIZ Hanımefendi’ye teşekkürü
bir borç bilirim. Ayrıca “Mevlana Öğrenci Değişim Programı”
çerçevesinde Kazan Federal Üniversitesi, Abdullah Tukay Tataristika
ve Türkoloji Çalışmaları Bölümünde aldığım eğitim dönemi boyunca
Tatarca kaynaklara ulaşmamda her türlü kolaylığı sağlayan Bölüm
Başkanı Prof. Dr. Alfiya YUSUPOVA Hanımefendi’ye; gerek
Ankara’da TÜRKSOY’un Başkurdistan temsilcisi olduğu dönemde
gerekse Ufa’ya yapmış olduğum ziyaretim sırasında Başkurtça
kaynaklara ulaşmamda her türlü kolaylığı sağlayan Rusya Bilimler
Akademisi Ufa Federal Araştırma Merkezi Tarih, Dil ve Edebiyat
Enstitüsü Doğu Elyazmaları Bölümü Başkanı Dr. Ahat SALİHOV
Beyefendi’ye, yazmış olduğum bölümlerin okumalarını yaparak gözden
kaçırdığım imla yanlışlarını düzelten, aynı zamanda oda arkadaşı olma
şansına eriştiğim Dr. Öğr. Üyesi İbrahim ATABEY Beyefendi’ye,
tezim için yapmış olduğum İngilizce-Türkçe / Türkçe-İngilizce
çevirilerimi kontrol eden arkadaşım Dr. Öğr. Üyesi Musa SALAN
Beyefendi’ye ve yapmış olduğu resim çalışmasını kitabımın kapağında
kullanılmasına izin veren Bulat GİYLANOV Beyefendi’ye çalışmama
yapmış oldukları katkılardan ötürü çok teşekkür ederim. Ayrıca doktora
çalışmamın bir kitap olarak yayımlanması aşamasındaki çok değerli
katkılarından dolayı Prof. Dr. Esma ŞİMŞEK Hanımefendi’ye ve Prof.
Dr. Mehmet Naci ÖNAL Beyefendi’ye teşekkürlerimi sunarım.
“İdil-Ural (Tatar ve Başkurt) Sihirli Masalları Üzerine
Karşılaştırmalı Motif Çalışması: Aktarma - Motif Tespiti (MotifIndex of Folk - Literature’a Göre) - Motif Dizini” isimli bu kitap,
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Kültür Merkezi
Başkanlığı tarafından verilen burs ile desteklenmiş bir doktora
çalışmasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. bu eserin yayımında
desteklerini esirgemeyen Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Dr.
Zeki ERASLAN, Başkan Yardımcısı Dr. Adem UZUN ve Bilimsel
Çalışmalar Müdürü Uzm. M. Altan ERİK ile eseri yayıma hazırlayan
Mütercim Safiye DELİMEHMETOĞLU’na şükranlarımı sunarım.
Dr. Erkan KARAGÖZ
Ankara, 2021
xxV
SUnUŞ
ir milletin fertlerini manevi olarak birbirine bağlayan
en etkili unsur, kültür ortaklıklarıdır. Bizim kültür
ortaklığımız Edirne’den başlayıp Kars’ta sona ermez, üzerinde
soydaşlarımızın yaşadığı her yurt, bizim kültür ortaklıklarımızın
coğrafyasıdır. Bu kültür coğrafyamıza karşı, Mustafa Kemal
ATATÜRK’ün 1933 yılında, 60 yıl sonrasını görerek;
B
“Bugün Sovyetler Birliği, dostumuzdur; komşumuzdur,
müttefikimizdir. Bu dostluğa ihtiyacımız vardır. Fakat yarın
ne olacağını kimse bu günden kestiremez. Tıpkı Osmanlı gibi,
tıpkı Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalabilir.
Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler avuçlarından
kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir. İşte o zaman
Türkiye ne yapacağını bilmelidir… Bizim bu dostumuzun
idaresinde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz vardır.
Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız. Hazır olmak, yalnız
o günü susup beklemek değildir. Hazırlanmak lâzımdır.
Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevî köprüleri sağlam
tutarak. Dil bir köprüdür… İnanç bir köprüdür… Tarih
bir köprüdür… Köklerimize inmeli ve olayların böldüğü
tarihimizin içinde bütünleşmeliyiz. Onların bize yaklaşmasını
beklememeliyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gereklidir.”
sözleriyle, adeta bir vasiyet bırakmasına rağmen, kardeşlerimizle tekrar buluşabildiğimiz 90’lı yıllarda biz bu köprüleri kurabilmiş, o günlere hazır olabilmiş miydik? Biliyorum ki buna “evet” diyebilmek güç. Bunun sebepleri, burada irdelenemeyecek kadar çeşitli olmakla birlikte, asla ilgisizlik ve sahiplenmeme değildi ancak
ilginin ve sahiplenmenin gösterilme yollarının kapalı olması, kültür
ortaklıklarımızın tespitinde gecikmemize sebep oldu. 90’lı yılların
sonlarına doğru, Atatürk’ün de öngördüğü gibi Sovyetler Birliğinin
dağılmasıyla değişen şartlar, bizleri kardeşlerimizle tekrar bir araya
getirdi, bizler de kültür ortaklıklarımızın tespitine yönelik çalışmalar yapma fırsatını bulduk.
Bu çalışmalardan birisi de Dr. Erkan KARAGÖZ tarafından
Başkurt ve Tatar sihirli masallarına yönelik olarak bir doktora
çalışmasıyla gerçekleştirildi. Kanaatimce, kültür farklılıklarını
xxVIII
Erkan KARAGÖZ
“zenginlik” olarak göstermek, bir konu üzerinde derinlemesine
çalışmalar yapmadan bir hükme varmanın kolay yoludur. Zor olan
ise tek tek ortaklıkları tespit edebilmektir. Erkan KARAGÖZ, bu
çalışmasıyla “ekiyet” olarak adlandırılan Başkurt masallarından
57 ve Tatar masallarından 58 örnek seçerek, bunları Türkiye
Türkçesine aktardı ve sihirli masallara yansıyan motifler üzerinden
kültür ortaklıklarımızı tespit etti.
Bu ortaklıkların tespiti ve bunların bilimsel bir yolla
gösterilmesi ise, çalışmanın diğer önemli kısmını oluşturmaktadır.
Masal motiflerini bilimsel metotlarla göstermenin çeşitli yolları
vardır. Bunlardan birisi de, bilindiği üzere, halkbilimci Stith
THOMPSON tarafından düzenlenen Motif-Index of Folk-Literature
isimli altı ciltlik esere göre motifleri tespit etmektir ancak bu sistemi
kullananlar, Thompson’un tespit ettiği motifler dışındakilerin bu
sistemde yer almasına yönelik problemlerle karşılaşmaktadırlar.
Türk Dünyası masalları üzerinde çalışma yapanlar Türk masal
motiflerinin birçoğunun Motif-Index of Folk-Literature’da
yer almadığını çalışmalarında ortaya koymuşlardır. Dr. Erkan
KARAGÖZ bu çalışmasında sistematik bir şekilde motifleri
tasniflemek, motifleri metin içerisinde en uygun yerde pratik bir
şekilde göstermek, bulunan yeni bir motifi Motif-Index of FolkLiterature’da tematik sıraya göre yerleştirmek, inceleme sonucunda
tespit edilen motifleri kullanışlı bir şekilde anlatı sonunda vermek
ve çalışma sonunda dizinlemek açısından, başka çalışmalarda da
kullanılabilecek başarılı bir yol geliştirmiştir.
Bu özellikleriyle, bu kitap, hem masal okumak isteyen okuyucu
için güzel masal metinleri sunmakta hem de masallar konusunda
araştırma yapmak isteyenler için kullanabilecekleri bir sistem
ortaya koymaktadır.
Yaptığı çalışmadan dolayı öğrencimi kutluyor ve İdil-Ural
(Tatar ve Başkurt) Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif
Çalışması isimli bu eserin Türklük bilimi çalışmaları için hayırlı
olmasını diliyorum.
Prof. Dr. Naciye ATA YILDIZ
Ankara, 2021
KISAlTMAlAR
Bu çalışmada kullanılan kısaltmalar, açıklamaları ile birlikte aşağıda
verilmiştir. Kısaltmaların bazıları kurum adı kısaltması olduğundan
“Kaynaklar” bölümünde önce kısaltmanın, sonra ayraç içinde kurumun
ismi yazılarak eserin künyesi verilmiştir.
Kısaltmalar
ABATBİ
ANNTAİ
ANSYFSOİYLİ
BOM
ÇAATCAİ
GİİTETİ
KÇNİİYLİ
MEK:
MSBADLİ
Açıklama
: A. Baytursınulı Atındağı Til Bilim İnstitutı (А.
Байтүрсынүлы Атындағы Тіл Білім Иинституты)
: Alişer Navoiy Nomidagi Til va Adabiyet İnstituti
(Алишер Навоий Номидаги Тил ва Адабиёт
Институти)
: Akademiya Nauk Sssr Yakutskiy Filial Sibirskogo
Otdeleniya İnstitut Yazıka, Literaturı i İstorii
(Академия Наук Ссср Якутский Филиал
Сибирского
Отделения
Институт
Языка,
Литературы и Истории)
: Başkurt Olağanüstü Motif
: Çıngız Aytmatov Atındagı Til Cana Adabiyat İnstitutu
(Чыңгыз Айтматов Атындагы Тил Жана Адабият
Институту)
: Galimcan İbrahimov İsimindegi Til, Edebiyat hem
Tarih İnstitutı (Галимҗан Ибраһимов Исемендәге
Тел, Әдәбият һәм Тарих Институты)
: Karaçayevo-Çerkesskiy
Nauçno-İssledovatel’skiy
İnstitut Yazıka, Literaturı i İstorii (КарачаевоЧеркесский Научно-Исследовательский Институт
Языка, Литературы и Истории)
: Motif Erkan Karagöz
: Moldaviya SSR-ın Bilgi Akademiyası Dil hem
Literatura İnstitutı (Молдавия ССР-ын Билги
Академийасы Дил хем Литература Институту)
xxx
Erkan KARAGÖZ
NADİ
TDK
: Nesimi Adına Dilçilik İnstitutu (Nәsimi Adına
Dilçilik İnstitutu)
: Özbekstan
Ssr
İlimler
Akademiyasının
Karakalpakstan Filialı – Tariyh, Til hem Edebiyat
İnstitutu (Өзбекстан Сср Илимлер Ақадемиясының
Қарақалпақстан Филиалы -Тарийх, Тил ҳәм
Әдебият Институты)
: Rossiya Fender Akademiyahı Ural Bülege
Başkortostan Ğilmi Üzegi Tarih, Til hem Edebiyet
İnstitutı (Россия Фәндәр Академияһы Урал Бүлеге
Башкортостан Ғилми Үҙәге Тарих, Тел һәм
Әҙәбиәт Институты)
: SSSR-ni İlmular Akademiyasını Dag’ıstan Filialını
Tarih, Til va Literatura İnstittutunu (СССР-ни
Илмулар Академиясыны Дагъыстан Филиалыны
Тарих, Тил ва Литература Институтуну)
: Sssr İnstitut İstorii Litvı Akademii Nauk (Ссср
Институт Истории Литвы Академии Наук)
: Şincan Uygur Aptonum Rayonluq Milletler Til Yazıq
Hizmeti Komiteti
: Türk Dil Kurumu
TOM
: Tatar Olağanüstü Motif
TSIADBİ
: Türkmenistan Ssr Ilımlar Akademiyası Dil Bilimi
İnstitutı (Түркменистан Сср Ылымлар Академиясы
Дил Билими Институты)
: Hakasskiy
Nauçna-İssledovatel’skiy
İnstitut
Yazıka, Literaturı i İstorii (Хакасский НаучноИсследовательский Институт Языка, Литературы
и Истории)
ÖSİAKFTTEİ
RFAUB – BĞÜTTEİ
SİADFTTLİ
SİİLAN
ŞUARMTYHK
xNİİYLİ
GİRİŞ
1. Masal nedir?
“Masal”, bütün dünya halklarının en eski çağlardan beri en başta bir
eğlenme/eğlendirme ve eğitme aracı olarak yaratıcı eserler verdiği ve bu
eserleri kendi geleneği içerisinde devam ettirdiği bir anlatı türüdür. Masallarla ilgili yapılan ilk bilimsel çalışmalarla birlikte bu sözlü edebiyat türü
için görüşler ileri sürülmeye ve tanımlar yapılmaya başlanmıştır. Sözlüklerde “masal” bir terim olarak anlamlandırılmaya ve ansiklopedi maddelerinde de hakkında ayrıntılı bilgiler verilmeye çalışılmıştır.
Bu çalışmada “Masal nedir?” sorusunun cevabı sırasıyla Batı’da,
Türkiye’de ve bu çalışmaya alınan masalların ait olduğu coğrafi bölge
olan İdil-Ural’da (Tatar ve Başkurt) masallar üzerine yaptıkları bilimsel
çalışmalarla öne çıkan araştırıcıların görüşleri doğrultusunda verilmeye
çalışılacaktır.
Masallarla ilgili olarak bilinen ilk bilimsel çalışmalar Batı’da başlamıştır. Dolayısıyla ilk tanımlar da Batılı bilim adamları tarafından yapılmıştır. Aşağıda, Batı’daki bazı çalışmalarda yer alan “masal” ile ilgili görüşlere yer verilmiştir.
Yaptıkları öncü bilimsel çalışmalarla masalların popüler bir çalışma
konusu olmasını sağlayan Grimm Kardeşler, yayımladıkları masalların
1856 yılındaki üçüncü baskısının ön sözünde “masal” için şöyle bir görüş ileri sürmüşlerdir: Tabii şiiri dile getiren ve sanki bölünmüş parçalara
sahip olan masallar mitolojik bir simgedir ve mitlerden kaynaklanırlar.
Bütün masalların ortaklığı, en eski zamanlara uzanmaları ve duyularla
algılanmayan kendiliklerinin kendi yorumlarını mecazlı şekilde ifade eden
bir inanışın kalıntıları olmalarıdır. Bu mitlere ilişkin oluş, çiçeklerin ve
otların yeniden örttüğü toprak üzerine savrulan ve sadece diğerlerinden
daha çok fark eden bir bakışın keşfedebildiği parçalanmış çok değerli bir
taşın, küçük armağanlarına benzerler. Onların anlamları çoktan kaybolmuştur fakat hâlâ hissedilirler. Bu küçük parçalar asla içeriksiz bir hayalin basit oyunu değildirler. Mevcut zamandan daha gerilere gittiğimiz
2
Erkan KARAGÖZ
ölçüde, en eski şiirin tek maddesini oluşturuyormuş gibi görünen mitik
olanın parçalandığını görürüz (Belmont, 1999: 32, 33’ten Arslan, 2008:
29). Grimm Kardeşler, masalların kaynağı olarak en eski çağlara uzanan
mitleri göstermiş ve temelinde duyularla algılanamayan inanç unsuruna
dikkat çekmişlerdir. Onlara göre bu inanç unsurları artık kaybolmuştur
ama bunlar hâlâ hissedilebilmektedir.
Grimm Kardeşler’in masallarını Almancadan ilk defa İngilizceye çeviren Amerikalı halkbilimci, dilci ve yazar Alexander Haggerty Krappe,
masalın yapısını ve kahramanlarını dikkate alarak şöyle bir görüş ileri sürmüştür: Peri masalı ile devam edegelen genellikle belirli bir uzunlukta, neredeyse her zaman nesir olarak, çoğunlukla ciddi, bazen de mizahın dışarıda bırakılmadığı, bir erkek veya bir kadın kahramanın etrafında gelişen
anlatıdır. Bu anlatılardaki kahramanlar başlangıçta çoğunlukla zavallı ve
çaresizdir, doğaüstü olayların rol oynadığı maceralar silsilesinin ardından
hedeflerine ulaşır ve mutlu bir şekilde sonsuza dek yaşarlar (Georges ve
Jones, 1995: 105). Krappe’nin bu görüşü, masalların hem yapısı hem de
kahramanları dikkate alındığında çelişmektedir. Çünkü masalların uzunluğu masal türlerine göre değişebilmektedir. Ayrıca masalların ana kahramanları her zaman bir kadın ve erkekten ibaret değildir.
İmparatorluk Rusyası döneminin saygın edebiyat kuramcılarından A.
N. Vesselovski, Poetika isimli eserinin ikinci cildinde masala dair şunları söylemiştir: Bir kısım motifler dizisi bir konu oluşturur. Motif gelişmek
suretiyle konu hâline gelir. Konular değişkendir. Konuya yeni yeni motifler eklemek mümkündür veya motiflerin kendi aralarında birleşmesi mümkündür (Propp, 1987: 25). Vesselovski, birçok masal bilimcinin masalı
açıklarken birer ölçüt olarak aldığı yapı, zaman, mekân, şahıs kadrosu gibi
ölçütlere hiç başvurmadan masalın bileşenleri olarak kabul edilen motif
kavramı üzerinden kısa ve öz bir değerlendirme yapmıştır.
Dünyaca ünlü Rus halkbilimci Vladimir Propp’un Masalın Biçimbilimi isimli eserini Türkçeye çeviren isimlerden biri olan Mehmet Rifat, bu
eserin başında kaleme aldığı yazıda Propp’un masal hakkındaki görüşlerine yer vermiştir:
Propp masalın kökenini, doğuşunu, kaynaklarını araştırmak için
öncelikle masalın ne olduğunun bilinmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu
durum dilbilim ve göstergebilim terimleriyle gösterilecek olursa Propp,
masalların artsüremli (diyakronik) bir incelemesinin yapılabilmesi için
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
3
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
öncelikle eşsüremli (senkronik) bir incelemesinin yapılması gerektiğine
inanmaktadır. Masal konusunda kendisinden önce gerçekleştirilmiş çalışmalara ve yöntemlere getirdiği eleştirilerden sonra kendi yöntemini açıklayarak masalın işlevlerinin saptanmasına girişen Propp’a göre işlev kişinin
eylemidir ama bu eylem de olay örgüsünün akışı içindeki anlamına göre
belirlenmiştir. Bir başka deyişle kişilerin eylemleri masalların temel bölümleridir ve Propp bu eylemleri, kişilerin her masalda sürekli değişebilen
özelliklerinden soyutlayarak ele alır ve her eylemi, anlatının akışı içindeki
yerini dikkate alarak belirler. Sonunda da otuz bir işlev saptar: Uzaklaşma, yasaklama, yasağı çiğneme, soruşturma, bilgi toplama, aldatma, suça
katılma, kötülük (eksiklik), aracılık (geçiş anı), karşıt eylemin başlangıcı,
gidiş, bağışçının ilk işlevi, kahramanın tepkisi, büyülü nesnenin alınması,
iki krallık arasında yolculuk (bir kılavuz eşliğinde yolculuk), çatışma, özel
işaret, zafer, giderme, geri dönüş, izleme, yardım, kimliğini gizleyerek gelme, asılsız savlar, güç iş, güç işi yerine getirme, tanı(n)ma, ortaya çıkarma, biçim değiştirme, cezalandırma, evlenme.
Bütün masallarda bu işlevlerin tümüne rastlanmaz ama aradan bir
ya da iki işlevin eksikliği (kimi masallarda bazı kesitlerin atlanması ya da
kısaltılması) bu işlevlerin masalların olay örgüsündeki ortaya çıkış düzenini (sırasını) sarsmaz, değiştirmez. Kişiler farklı masallarda değişik özelliklerle donatılmışlardır. Öz nitelikleri farklıdır ama yaptıkları eylemler
temel yapıları ve işlevleri ile aynıdır. Demek ki V. Propp’un işlevler diye
adlandırdığı bu eylemler, masalların sürekli var olan öğeleridir. Kişiler ne
olursa olsun, bu işlevlere rastlanır; anlatıyı oluşturan da bu işlevlerdir.
V. Propp’un incelediği masallarda her şey genellikle bir kötülükle başlar. kötülük belli bir ailede, belli bir çevrede bir eksiklik yaratır (sözgelimi
küçük bir kızın kaçırılması). Bir kahraman (bu durumda arayıcı kahraman) bu eksikliği gidermekle, dolayısıyla kötülüğü ortadan kaldırmakla
görevlendirilir. Ona eyleminde (yapacağı güç ve zor işte) birileri yardım
ederken birileri de karşı çıkar. Kahraman, birçok sınamadan geçerek (bu
arada bir iki kez de başarısızlığa uğrayarak) eksikliği gidermeye çalışır ve
sonunda görevini başarınca ödüllendirilir (arayıcı kahramanın bulunmadığı masallarda anlatı, kurban kahramanın çevresinde gelişir). Bu genel
anlatı süreci içinde yer alan işlevler, yukarıda da belirttiğimiz gibi aynı
sıralama içinde birbirini izlerken, yine Propp’a göre yedi kişinin (anlatı kişisinin) eylem alanı içinde dağılım gösterir: Saldırganın (kötü kişinin) ey-
4
Erkan KARAGÖZ
lem alanı, bağışçının (sağlayıcının) eylem alanı, yardımcının eylem alanı,
prensesin (aranan kişi) ve babasının eylem alanı, gönderenin (görevlendirenin) eylem alanı, kahramanın eylem alanı, düzmece kahramanın eylem
alanı. V. Propp, işlevleri ve kişileri belirledikten sonra, masalın birbirini
izleyen iki tanımını verir. Birinci tanım işlevlerin dizilişine göre yapılan
tanımdır; ikinci tanımsa masalın yedi kişiden oluşan bir taslağı izlediğini
belirtir (Rifat, 2011: xI-xII).
Propp, masalın ne olması gerektiğini irdelerken masalın biçimi üzerinden hareket ederek diğer araştırıcılara göre çok farklı bir yol izlemiştir.
O, bir masalı işlevleri üzerinden bölümlere ayırmıştır ve bu bölümlerde yer
alan kahramanların farklı masallarda değişik rollere bürünseler de gerçekleştirdikleri eylemler bakımından aynı olduklarının altını çizmiştir.
Bu çalışmanın inceleme kısmı için Motif-Index of Folk-Literature
isimli 6 ciltlik eserindeki metodunu temel aldığımız, ömrünü masal araştırmalarına veren dünyaca ünlü masal bilimci Stith Thompson, The Folktale isimli kitabında masal için şunları söylemiştir: Masal, motif veya epizot silsileleri içeren belirli bir uzunluktaki anlatılardır. Belirli bir mekâna
veya belirli karakterlere sahip olmayan masal, gerçek dışı bir dünyada
olağanüstülüklerle doludur. Bu masal ülkesinde mütevazı kahramanlar;
düşmanlarını öldürür, krallığa yükselir ve prensesler ile evlenirler (Thompson, 1977: 8). Anlaşılacağı üzere Thompson masal için oldukça sade bir
açıklama yapmıştır. Fakat Thompson’un net bir şekilde sınırlarını çizdiği
bu görüş, kendisinden sonra masalı yeniden izah etme ihtiyacı duyan birçok masal bilimci tarafından temel alınmıştır.
Amerikalı halk bilimci ve antropolog William R. Bascom, Journal of
American Folklore süreli yayınında neşrettiği The Forms of Folklore: Prose Narratives isimli makalesinde masal için şöyle bir görüş ileri sürmüştür:
Masallar, kurmaca olarak kabul edilen nesir anlatılardır. Dogma ya da
tarih olarak kabul edilmez, olmuş veya olmamış olabilir ve ciddiye alınmayabilir. Yine de sadece eğlence için anlatıldığı sık sık söylense de örneğin,
ahlaki masallar grubunun iddia edilenlerden daha başka önemli işlevleri
de vardır. Masallar herhangi bir zaman ve mekânda yaşanmış gibi kurgulanabilir ve bu anlamda, hemen hemen zamansız ve mekânsızdır. Masallar
“çocuk anlatıları” şeklinde kabul edilmiştir ama birçok toplumda sadece
çocuklarla sınırlandırılmamıştır. Ayrıca masallar “peri masalı” adıyla da
bilinmektedir ancak bu uygun bir adlandırma değildir. Çünkü hem periler-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
5
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
le ilgili anlatılar gerçek olarak kabul edilmektedir hem de birçok masalda
perilere rastlanmamaktadır. Masallarda, periler, devler ve hatta tanrılar
bile ortaya çıkabilir, bununla birlikte masallar sıklıkla hayvan veya insan karakterlerin maceralarını anlatmaktadır (Çev. Özay, Y. ve diğerleri,
2003: 473). Bascom; masalın biçim, zaman, mekân ve kahramanları gibi
özelliklerinden hareketle böyle bir çıkarımda bulunmuştur. Ama görüşünde asıl dikkat çekmek istediği nokta masalların kurmaca nesir anlatılar olduğudur.
Uzmanlık alanı Hint-Avrupa folkloru ve mitolojisi olan Amerikalı antropolog C. Scott Littleton masala dair şöyle bir açıklama yapmıştır: Masal
kategorisi, çoğunlukla eğlence amacıyla -bununla birlikte mitlerde ve efsanelerde ortaya çıkan temaları da yansıtır ve bundan dolayı efsanelerin
yerine getirdiği didaktik işlevi, çocuklar söz konusu oldukça güçlendirme
hizmeti görür- anlatılan öyküleri içerir ve akılcı yorumlamaya gerçekten
açıktır. Bununla birlikte bu öykülerin gerçeğe dayalı içeriği, mitlerin en
hayal ürünü olanları kadar küçük olabilir (Georges ve Jones, 1995: 105).
Littleton bu açıklamasında masalın bir eğlence ve eğitim aracı olduğuna
dikkat çekerek onların hayal ürünü olabilecekleri söylemiştir.
Türk Halk Edebiyatı isimli eserinde Macar Türkolog Ignác Kúnos,
masal hakkındaki görüşünü şu şekilde belirtmektedir: Masal dediğimiz şey,
her milletin ayine-i devranıdır. Bu ayineye bakacak olursak hem eskilerin
ibadetlerini hem de kadim vakitlerimizin ahlakını da görmüş oluruz (Masal
dediğimiz şey, her milletin yaşadıklarının aynasıdır. Bu aynaya bakacak
olursak hem eskilerin ibadetlerini hem eski zamanlarımızın ahlakını da
görmüş oluruz.) (Kúnos, 1925: 131). Kúnos’a göre masallar milletlerin
geçmişlerinden izler taşımaktadır.
Warren S. Walker ve Ahmet Edip Uysal, Tales Alive in Turkey adlı
ortak çalışmalarında masalı şu şekilde tanımlamışlardır: Gerçek olmayan
bir dünyada, belirli olmayan bir yerde, belirli olmayan karakterler arasında geçer, acayipliklerle doludur (Walker ve Uysal, 1966: 5). Bu tanım
Thompson ve Bayrı’nın yapmış olduğu tanımlarla aynı paraleldedir. Masalın gerçek dışılığına vurgu yapmaktadır.
Türkiye’de de masallarla ilgili olarak birçok çalışma yapılmıştır. Bu
çalışmalarda araştırmacılar masalı kendi birikimleri ve görüşleri doğrultusunda tanımlamaya çalışmışlardır. Her bir araştırmacı kendisinden önceki
yapılan çalışmalardaki masal tanımlarını gördüğü için bu tanımı geliştir-
6
Erkan KARAGÖZ
meye çalışmış ve daha iyi izah edebilmenin yollarını aramıştır. Aşağıda
Türkiye’deki bazı çalışmalarda yer alan “masal” ile ilgili görüşlere yer verilmiştir.
Halk Bilgisi Haberleri mecmuasının 60. sayısında yayımladığı Halk
Masalları Hakkında adlı makalesinde M. Halit Bayrı, masalı şu şekilde
tanımlamıştır: Halk bilgisi kadrosu içinde masal mefhumundan anlaşılan
mana; bilinmeyen bir zamanda, yine bilinmeyen bir yerde veya sahada
bilinmeyen şahıslara ait faaliyetlerin hikâyesidir (Bayrı, 1936: 185). Bayrı, masal kavramını onun zamanının, mekânının ve kahramanlarının bilinmezliğine dikkat çekerek aslında hiç olmayan ya da gerçekleşmeyen bir
şeyin halk arasında anlatıldığına vurgu yapmak istemiştir.
Yücel dergisinde, Türk Çocuklarına Ne Gibi Masal ve Hikâyeler Okutulmalı? Anketine Cevabı adlı makalesinde M. Şekip Tunç, masalı şöyle
tanımlamıştır: Masal, mythe denilen beşerî ilk kültürün en mütekâmil numuneleri olan eserlerin çocuk çapındaki ibdalarıdır. İnsanlar, akli ve mantıki düşünme disiplinine erişmezden evvel duygu ve hayal disiplini içinde
uzun devirler geçirmiştir. Masal ve mythe, işte bu devirlerin bize kalan
artıklarıdır (Tunç, 1941: 19). Tunç, bu tanımıyla masalları mit anlatılarının kemale ermiş son evresinin örnekleri olarak görmekte ve masalların
çocuklar için yaratıldığına dikkat çekmektedir. Ayrıca masalların çok eski
zamanlardan beri insanların duygu ve hayal dünyası içerisinde varlığını
sürdürüp geçmişten izler taşıdığını söylemektedir. Bu görüşüyle Tunç’un,
masalların kaynağı konusunda Grimm kardeşlerin ortaya attığı ve daha
sonra birçok araştırmacı tarafından tenkit edilen mitolojik görüşün takipçisi olduğu anlaşılmaktadır.
Naki Tezel, Türk Dili-Halk Edebiyatı Özel Sayısı’nda, Türk Halk Edebiyatında Masal isimli makalesinde masal terimi için şunları söylemiştir: Masalın öz Türkçe karşılığı ödkünç /ötkünç’tür. Uygurca’da öd, öğüt;
ödkünç ise, öğüt verici ad, öğüt verici hikâye, ahlak dersi veren alegorik
eser anlamına gelmektedir (Tezel, 1968: 447). Tezel, masal teriminin eski
Türkçedeki karşılığı olan ödkünç/ötkünç kelimeleri üzerinden bir etimoloji yapmış, bu kelimeleri günümüzdeki öğüt kelimesi ile ilişkilendirmiştir.
Kelimenin anlamından da masal için öğüt veren hikâye, kıssa sonucuna
ulaşmıştır.
100 Soruda Türk Halk Edebiyatı isimli eserinde Pertev Naili Boratav,
masalı şöyle tanımlamıştır: Nesirle söylenmiş dinlik ve büyülük inanışlar-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
7
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
dan ve törelerden bağımsız, tamamıyla hayal ürünü, gerçekle ilgisiz ve
anlattıklarına inandırma iddiası olmayan kısa bir anlatı (Boratav, 1988:
80). Boratav, yapmış olduğu bu tanımda masalın hayal ürünü ve inandırma
iddiası olmayan, nesirle söylenmiş kısa bir anlatı türü olduğunu belirtmiştir. Ancak masalların kısa oluşu, dinlik ve büyülük inanışlardan ve törelerden bağımsız oluşu, tamamıyla hayal ürünü ve gerçekle ilgisiz oluşu gibi
yorumları tartışmaya açıktır. Çünkü masallar çok yönlü anlatım türleridir.
Gümüşhane ve Bayburt Masalları adlı çalışmasında Saim Sakaoğlu,
masalın tanımını şu şekilde yapmıştır: Kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiatüstü varlıklar olan, olayları masal ülkesinde cereyan eden,
hayal mahsulü olduğu hâlde dinleyicileri inandırabilen bir sözlü anlatım türüdür (Sakaoğlu, 2002: 2). Sakaoğlu, masal kahramanları ve masal
mekânları üzerinden yaptığı bu tanımda, masalın hayal ürünü olmasına
rağmen inandırıcı olabilmesi özelliğine dikkat çekerek bir tezadı ortaya
koymuştur.
Elazığ Masalları adlı çalışmasında Umay Günay, masalın şu yönlerine dikkat çekmiştir: Masal, birçok araştırıcının kabul ettiği gibi sadece çocukları eğlendirmek için anlatılan bir edebî tür değil, aynı zamanda
okuryazar olmayan halk için okuryazar halkın romanı ve hikâyesi
olmaktadır. Bugün hâlâ Anadolu’da masal ve halk hikâyesi anlatma ve
dinlenme geleneği canlı olarak yaşamaktadır. Masal, roman ve hikâyenin
ilk şekli olarak kabul edilebilir. İncelendiği zaman masalların insan hayatını aksettirdiği görülecektir. Şöyle ki insanlar gerçek olayları yaşarken bir
taraftan da düşler görür, hayaller kurarlar. İnsanların gerçek hayatları ile
düşleri masallarda birleşmiştir. Olağan olaylarla olağanüstü olaylar masallarda bir arada gerçek gibi anlatılırlar (Günay, 1975: 2). Günay, masalı
sadece çocukların bir eğlence aracı olarak değil, aynı zamanda tüm halkın,
özellikle okuryazar olmayan insanların romanı ve hikâyesi olarak görmektedir. Ona göre masal, roman ve hikâye gibi edebî türlerin ilk şeklidir.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi içindeki masal maddesini yazan
Bilge Seyidoğlu, masalın tanımını şu şekilde yapmıştır: Masal kelimesi
ile halk arasında, yüzyıllardan beri anlatılmakta olan ve içinde olağanüstü kişilerin, olağanüstü olayların bulunduğu, bir varmış bir yokmuş gibi
klişe bir anlatımla başlayan, belli bir uzunluğu olan, sonunda yedi içti,
muratlarına erdiler yahut onlar erdi muratlarına biz çıkalım kerevetine,
gökten üç elma düştü, biri anlatana, biri dinleyene, biri de bana gibi
8
Erkan KARAGÖZ
belirli sözlerle sona eren, zaman ve mekân kavramlarıyla kayıtlı olmayan
bir sözlü anlatım türüdür (Seyidoğlu, 1986: 149). Seyidoğlu, yaptığı tanımda öncelikle birçok masal tanımlayıcısı gibi masalın kahramanlarının
ve olaylarının olağanüstülüğüne dikkat çekmiştir. Daha sonra da zaman
ve mekân kavramlarının masalların içerisinde yer alan klişe sözlerle belirsizleştirildiğini tespit edip bu durumun masallara ait bir özellik olduğunu
ifade etmiştir.
Halk Edebiyatına Giriş isimli kitapta Şükrü Elçin, masalı şöyle
tanımlamıştır: İşte, böyle bir zaman içinde, köklü geleneğe bağlı, kolektif
karakter taşıyan, “hayalî – gerçek”, “mücerret – müşahhas”, “maddî –
manevî” birtakım konu, macera, vaka, problem, motif ve unsurlar, nesir
dili ile vakit geçirmek, insanları eğlendirirken terbiye etmek düşüncesinden hareketle, hususi bir üslupla anlatılır veya yazılırlar (Elçin, 1986:
368). Elçin, masalın birçok özelliğini tanımında verdikten sonra masalın
asıl amacının insanları eğlendirirken eğitmek olduğunu ve bunu da köklü
geleneği içerisinde kendine has bir üslupla yaptığını ifade etmiştir.
Yukarı Çukurova Masallarında Motif ve Tip Araştırması isimli
eserinde Esma Şimşek, masal için şu tanımı yapmıştır: Genellikle özel
kişiler tarafından, kendine mahsus (olağanüstü) zaman, mekân ve şahıs
kadrosu içerisinde, yaşanılan hayat ile hayal edilen hayatın sistemli bir
şekilde ifade edildiği; klişe sözlerle başlayıp, yine klişe sözlerle biten hayal
mahsulü sözlü anlatım türüdür (Şimşek, 2002: 3). Şimşek, kendisinden
önce yapılan masal tanımlarından farklı olarak gerçek hayat ile hayal edilen hayatın masallarda sistemli bir şekilde yer aldığını ifade etmiştir. Bilge
Seyidoğlu gibi o da masalın klişe sözlerle başlayıp klişe sözlerle bittiğinin
altını çizmiştir.
Altay Masalları adlı çalışmasında İbrahim Dilek, masalın tanımını şu
şekilde yapmıştır: Masal; insanın gerçekle gerçeküstünü harmanlayıp, olmasını hayal ettiği dünyada, geçmişte belirsiz bir zamanda, sıradan insanların çoğu kez gerçeküstü güçlerle donanıp olağan veya olağanüstü varlık
ve olaylarla mücadelesinin anlatıldığı hikâyelerdir. Bu hikâyelerde bazen
hayvanların da insanlar gibi davrandığı; düşünüp, konuşabildiği, hatta
mahkeme kurup birbirlerini yargılayabildikleri görülür. Sesin, kelimelerin
sihirle güç kazandığı; yeraltı, su altı ve gökyüzü dünyalarının iç içe girdiği,
buralarda yaşayanların başlarından geçenin hikâye edildiği; velhasıl “Keşke ... olsaydı.” cümlesinde boşluğun doldurulduğu anlatmadır masal (Dilek,
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
9
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2007: 17, 18). Dilek, masal türünde gerçekle hayalin belirsiz bir zamanda
hayal edilen bir dünyada iç içe geçtiğini belirttikten sonra bu dünyada sıradan kimselerin olağanüstü olaylar ve varlıklar karşısındaki mücadelesinin
anlatıldığı hikâyeler olarak görmektedir. Ona göre bu hikâyelerde her türlü
olağanüstülüğü görmek mümkündür.
Muğla Masalları adlı çalışmasında Mehmet Naci Önal, masal hakkında şöyle bir tanım yapmıştır: Masal, gerçek veya gerçeküstü, kimi zaman
doğrudan, kimi zaman sembolik olarak belirli bir üslup ve kalıp ifadeler çerçevesinde anlatılan, genellikle içinden ya dersler çıkarılan, ya da
eğlendirmeyi hedefleyen çoğu zaman ikisinin de bir arada olduğu, inandırma kaygısı taşımayan ağzından bal damlayan anlatıcıları bulunan, en
eski zamanlardan beri halkın edebî ihtiyacını karşılayan halk kültürünün
yaygın ve günümüze dek gelebilen nesir ürünlerinden biridir (Önal, 2011:
2). Önal, diğer tanımlardan farklı olarak tanımında bir eğlendirme aracı
olarak masalların olağanüstü olsun ya da olmasın, kimi zaman doğrudan
kimi zaman da dolaylı olarak semboller vasıtasıyla ders verme amacı taşıdığını vurgulamıştır.
Özbek Sözlü Geleneğinde Masallar isimli çalışmasında Selami Fedakâr, masalı şu şekilde tanımlamıştır: Halkın ve anlatıcıların hayal gücüne bağlı olarak kurmaca temelinde ilk örnekleri sözlü, sonradan hem sözlü hem de yazılı olarak yaratılan; çeşitli seviyelerde anlatma yeteneğine
sahip anlatıcılar tarafından aktarılan; anlattıklarına inandırmak iddiası
olmamakla birlikte, toplumun farklı kesimlerinden oluşan dinleyicilerde
gerçek etkisi yaratabilen; kahramanları insan, hayvan veya olağanüstü
varlıklar olan, bazı örneklerinde yaşanması mümkün olmayan olağanüstü
olayları, bazı örneklerinde ise yaşanması muhtemel gerçekçi olayları konu
edinen, anlatılan olaylar bakımından gerçeküstü fakat ifade ettiği anlam
bakımından hayatın gerçekliğiyle yakından ilgili; başında, ortasında ve
sonunda kalıp ifadelere yer verilen, dinleyenleri eğlendirmek, eğitmek,
öğüt vermek ve kıssadan hisse çıkarmak işlevleri olan bir anlatı türüdür
(Fedakâr, 2011: 74). Fedakâr, diğer tanımlardan farklı olarak tanımında
masalın en başta sözlü anlatılar olarak ortaya çıktığının daha sonra hem
sözlü hem yazılı olarak bir gelenek içerisinde varlığını devam ettirdiğinin
altını çizmiştir.
Kazan Tatar Masalları (İnceleme-Metinler) isimli çalışmasında Mustafa Gültekin, masalın tanımını şu şekilde vermiştir: İnsan, hayvan veya
10
Erkan KARAGÖZ
olağanüstü varlıkların gerçek olmayan bir zaman ve mekânda başlarından
geçen olayların anlatıldığı; toplumsal tecrübe ve gözlemlerin, geleceğe
dair ümit ve beklentilerin yansıtıldığı; başında sonunda ve ortasında
bazı kalıp ifadelere yer verilen, inandırmak iddiası olmamakla birlikte,
dinleyicilerin veya okuyucuların kahramanların yaşadığı olaylara acı,
sevinç gibi duygularla katıldığı, kadın ve erkek anlatıcılar tarafından sözlü
olarak yaratılıp aktarılan; bazıları çeşitli nedenlere bağlı olarak yazıya
geçirilen ve bir kısmı da yazılı olarak yaratılan; dinleyicileri eğitmek, eğlendirmek ve öğüt vermek gibi işlevleri olan halk bilgisi ürünlerine masal adı verilir (Gültekin, 2013: 50). Gültekin, Türkiye’de ve Tataristan’da
masal üzerine yapılan tanımları değerlendirdikten sonra o tanımlardan
farklı olarak dinleyicilerin veya okuyucuların masal kahramanlarının yaşadığı olaylar karşısında acı, sevinç gibi duygularla masalla duygusal bir
bağ kurduğunu dile getirmiştir.
Tataristan ve Başkurdistan’da halk bilimciler tarafından üzerinde en
çok çalışılan konulardan birisi masallar olmuştur. Aşağıda, İdil-Ural’daki
(Tatar ve Başkurt) bazı çalışmalarda yer alan “masal” ile ilgili görüşlere
yer verilmiştir.
Tatar masalları üzerine birçok çalışması bulunan H. Yermi, bir Tatar
halk bilimcisi olarak masalı şu şekilde tanımlamıştır: Dilden dile söylenme yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılarak gelen ve halk arasında çok geniş
bir şekilde yayılan bu tür epik eserler, her bir tarihî dönemin kendisine
has özelliklerini yansıttığı ortamlarda gelişip şekillenmişler veya kaybolup
kalmışlardır (Yermi, 1967: 83). Masalların bazıları pek çok değişimler ve
dönüşümler geçirip günümüze kadar gelmişlerdir. Yermi, masalların sözlü
anlatı kültürüyle tarihî sürecin kendisine has özellikleri içerisinde şekillenip pek çok değişim ve dönüşüm geçirdikten sonra günümüze kadar ulaşabildiklerinin altını çizmiştir.
Bu çalışmayı hazırlarken Tatar Halık Ekiyetleri – Tılsımlı Ekiyetler
isimli kitabından istifade ettiğimiz Tatar masallarının derlenip neşredilmesinde büyük emeği olan Lenar Camaletdinov, masal için şöyle bir görüş
belirtmiştir: Masal sözünü duyduğumuzda bizim gözümüzün önüne kendisinin sihirli dünyasıyla tamamen sihirli (tılsımlı) masallar gelir ve bu
sebepsiz değil. Sihirli masallar masal türünün merkezini oluştururlar. İlk
olarak onlar sayıları bakımından çok fazla olup bütün masalların yarısından fazlasını teşkil ederler. İkinci olarak hacimleriyle de daha büyükler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
11
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Üçüncü olarak onlardaki fantastik dünyanın zenginliğine bağlı olarak korkunç ve olağanüstü olmaları nedeniyle aşırı derecede ilginç ve sürükleyici
oluşlarıyla kişiyi etkisi altına almaları gelir (Camaletdinov, 1978: 5). Camaletdinov, masalların büyük çoğunluğunu sihirli masalların oluşturması,
bu masal türünün diğer masal türlerine göre daha fazla hacme sahip olması
ve bu masallardaki fantastik dünyanın kişiyi cezbetmesinden dolayı masal
tanımını kişisel bir bakış açısıyla özelleştirmektedir. Lenar Camaletdinov,
başka bir masal kitabının giriş kısmında, masal için genel bir tanım yapmıştır: Masal, halk edebiyatının ana türlerinden birisi olup uydurmaya dayanan tılsımlı, maceralı ya da gündelik karakterlerin yer aldığı epik sanat
eseridir. Masallar insanlık tarihinin çok eski zamanlarında daha toplumun
sınıflara ayrılmadığı devirde oluşmuş ve uzun asırlar boyunca büyük değişmeler geçirmiştir. Her devir, masallarda kendi izini bırakmıştır (Camaletdinov, 2000: 4).
Yukarıda tanımlarını verdiğimiz Yermi ve Camaletdinov, Tatar Halk
İcadı külliyatında üç ciltlik yer kaplayan masal serisinin birinci kitabında
masalların şu özelliklerine dikkat çekmişlerdir: Masal sözlü halk anlatılarının en eski, aynı zamanda en yaygın ve en sürükleyici türlerinden birisidir. Masallarda halkın asırlar boyunca edindiği hayat tecrübesinin keskin
zekâsı, pratikliği, iyilik ve kötülük hakkındaki düşünceleri ile geleceğe yönelik ümitleri ve hayalleri yansımıştır. Masal, kötülüğü ayıplamış; adilliği,
doğruluğu gözetmiştir. İnsanlara iyi, dürüst ve merhametli olmayı öğretmiştir (Yermi ve Camaletdinov, 1977: 7). Yermi ve Camaletdinov, masalın
en eski ve en ilgi çekici anlatı türlerinden biri olduğunu vurgulayıp masalların yapılarında bir halkın geçmişini ve geleceğini görebilmenin mümkün
olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca masalların insani değerler olarak kabul
edilen güzel davranışların öğretilip benimsenmesinde bir vazife üstlendiklerini belirtmişlerdir.
Tatar halk bilimcilerinden Fatih Urmançi, farklı bir bakış açısıyla masallar hakkında şu yorumu yapmıştır: Masallar halk edebiyatının en uzun
ömürlü türüdür. Masalların bağımsız bir tür olarak ortaya çıkışı ve şekillenişi kabile toplumunda doğan mitler ile bağlantılıdır. Böyle eserler kabile
bireylerinin her birine anlamlı gelir. Ayrıca bu eserler kabilenin başındaki
tecrübeli ihtiyarlar ile yeni ergenlik çağına giren yeni yetmeler arasında
oldukça yaygındır. Mitleri ve sonraki devirlerde masal şeklini almaya başlayan bu eserleri ergenlik sınavını geçmeye mecbur tutulan yeni yetmeler
12
Erkan KARAGÖZ
de onlara o mitleri anlatmak zorunda olan ulu kabile temsilcileri de ezberden bilirlermiş. Sonraki devirlerde ulu kabile temsilcileri masalı önemli
bir eğitim aracı olarak da görmüşlerdir. Demek ki orta asırlarda da masal
aktif bir şekilde varlığını devam ettirmiştir (Urmançi, 2007: 3). Urmançi,
masalları müstakil bir tür olarak görse de temelinde kabile toplumunda anlatılan mitlerden izler taşıdığını düşünmektedir. Urmançi de bu görüşüyle
masalların kaynağı konusunda mitolojik görüşe sahip olanlarla hemfikirdir. Ona göre özellikle ihtiyarlar ile yeni yetme bireyler arasında popüler
olan mitler zamanla masala dönüşmüş ve kabilenin ulu bilge kişileri tarafından masal şeklini alan bu anlatılar, bir eğitim aracı olarak kullanılmaya
başlanmıştır.
Tatar Dilinin İzahlı Sözlüğü’nde (GİİTETİ, 1981: III. Cilt, 679) “masal” anlamına gelen “ekiyet” kelimesi şu şekilde açıklanmıştır:
Ekiyet (әкият): 1. Genellikle sihirli güçler ile büyücülerin olduğu hayalî olaylar hakkında halk arasında anlatılagelen heyecan verici ve eğlenceli hikâyeleme eseri; masal, efsane. 2. Boş söz, uydurma.
Başkurt Türkçesinin İzahlı Sözlüğü’nde de (RFAUB – BĞÜTTEİ,
1993: II. Cilt, 744) “masal” anlamına gelen “ekiyet” kelimesi benzer
şekilde açıklanmıştır:
Ekiyet (әкиәт) и. 1. Halk edebiyatında tılsımlı güçlerin, büyücülerin
olduğu türlü uydurma olaylarla kurulan nesir eser. 2. Saçma söz. 3. Bazı iş
ve hâllerde olumsuz (ters, karşıt) davranışı ifade etmede söylenir.
Kazan Tatar Türkçesinin ve Başkurt Türkçesinin en geniş sözlüklerinde
masal teriminin birinci maddeleri, bu terimi izah etmede oldukça dar kapsamlıdır. Yalnız ikinci maddelerdeki açıklama, TDK’nin sözlüğünde yer
alan masal teriminin ikinci maddesindeki açıklamayla (Boşuna söylenmiş
söz.) aynı doğrultudadır. Türkçenin bu üç lehçesinde yazılışları ayrı olan
bu terimin yan anlamlarının aynı oluşu oldukça dikkat çekicidir.
Başkurt halk bilimci Salavat Galin, Til Askısı Halıkta isimli eserinde,
bir halk edebiyatı türü olarak masalı şu şekilde açıklamaya çalışmıştır: Masallar halk edebiyatının ana türlerinden birisidir. Masalların ortaya çıkışı
insanlığın en eski çağlarına kadar gider. Bu böyle olsa da bilimsel açıdan
masalların kesin olarak ne zaman ortaya çıktığı belirlenememiştir. Masal
diye genellikle uydurmaya dayalı tılsımlı, maceralı ya da gündelik olayların anlatıldığı hikâyelere derler. Fantastik uydurma ile inşa edilen ve
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
13
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
gerçek hayatta olmayanı anlatan masal, halkın hayalinin bir ürünüdür. Bu
masalların en önemli özelliğidir. Bu durum masalların başında ve sonunda
açık bir şekilde görülmektedir. Masalların hepsi bir kaide olarak “Боронборон заманда… (Çok eski zamanlarda…)” diye ya da “Борон-борон
заманда, кәзә командир, һайыҫҡан үрәтник, пәрей проводник булып
торғанда… (Çok eski zamanlarda keçinin kumandan, saksağanın çavuş,
perinin kılavuz olduğunda…)” gibi tamamlayıcılar ile başlar. Bu şekilde
masallarda anlatılan olayların şartlı olduğuna vurgu yapılıyor. Masalların
sonunun da aynı şekilde olması bunu onaylıyor. “Бөгөн шунда киттем,
кисә ҡайтып еттем. (Bugün şuraya gittim, dün döndüm geldim.)” ya
da “Өс көн туйҙарында булдым, балдарын эстем, мыйыҡтан үтте,
ауыҙыма теймәне. (Üç gün düğünlerinde oldum, ballarını içtim, bıyıktan
akıp gitti ama ağzıma değmedi.)” gibi manasız ifadeler masalda anlatılanları kuşkulandırıyor (Galin, 1993: 207, 208). Galin, yaptığı bu tanımda
masalın farklı türlerinin olduğuna dikkat çekmiş ve masalların halkın hayalinin ürünleri olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca ona göre bir masalın olmazsa olmazı, başlangıcında ve bitişinde sahip olduğu formel sözlerdir.
Başkurt Ekiyetleri adlı kitabının girişinde D. Morzakayeva, masal için
şöyle bir görüş ileri sürmüştür: Biz masal deyince gerçek dünyadan ayrı
hayalî bir dünyayı ve bu dünyada yaşayan kötü güçlere karşı rüzgârdan
hızlı kuş ve kanatlı tulpar yardımıyla mücadele eden, elmas kılıcını sallayıp şimşekler çaktırarak yardıma koşan kahramanları, bir yüzü güneş
bir yüzü ay bir içimlik güzelleri, ne kadar zor bir durumda olursa olsun;
kurtulmayı başaran keskin zekâları, insan gibi konuşup insan gibi kaygıyla yaşayan cinleri gözümüzün önünden geçirir gibi oluruz (Morzakayeva,
1996: 5). Morzakayeva, masal kahramanlarının özellikleri üzerinden masalın ne olduğunu ifade etmeye çalışmıştır. Ancak masalın kendi içerisinde
türleri olduğu düşünülecek olursa bu tanım sadece olağanüstü masallar için
geçerli olabilir.
Başkurt halk edebiyatı alanında birçok çalışması bulunan Ehmet
Söleymenov, Tormoş-Könküriş Ekiyetteri (Janr Üzinselikteri) isimli masal
kitabının girişinde masal için şu ifadeleri kullanmıştır: Halk edebiyatının
en eski türleri hakkında bir konu açılsa en başta masaldan söz edilir. Masal
deyince bizim gözümüzün önüne sihirli bir dünya gelir. Masallarda zavallı
tavşan, vahşi hayvanların padişahı aslanı hile yoluyla dize getirir; horoz
bir gölün suyunu içip bitirir. Uyuz ata dizgin vurulunca uyuz at kusursuz
14
Erkan KARAGÖZ
bir tulpara dönüşür. Kel, tulpar atın bir kulağından girip öbür kulağından
çıkar ve yakışıklıların yakışıklısı, bahadırların bahadırı bir yiğide dönüşür… Erkek çocuk hamurdan da kökten de dünyaya gelir, bahadır olur. Bir
aylık büyümesini bir günde, bir yıllık büyümesini bir ayda tamamlar. Bütün
bunlar, hayvan ve sihirli masallarda görülen has özelliklerdendir. Ama masalların bazı türleri bu şekilde bir tanıma uymuyor. Geçen yüzyılın ortalarından itibaren bu masallar “gündelik masallar” ve “romansı masallar”
diye adlandırılıyorlar. Y. M. Sokolov, bu terimlere karşılık olarak “realisttik masallar” adını kullanıyor (Söleymenov, 1994: 3). Söleymenov, sihirli
ve hayvan masallarının kahramanları üzerinden örnekler vererek masalların tanımlanmaya çalışıldığının altını çizmiş ancak son yüzyılın ortalarından itibaren masal tasniflerinde değişik masal türlerinin de yer almasından
sonra bu tarz tanımların yetersiz kaldığını belirtmiştir.
Yukarıda verilen masal görüşleri ve tanımları masalın ne olması gerektiğini çeşitli yönlerden ele alarak açıklamıştır. Biz de bu çalışmanın
bize verdiği bilimsel kazanımlardan sonra masal için şöyle bir tanım yapabiliriz: Genel anlamda masal, insanlık tarihinin en eski dönemlerinden
beri kendi geleneği içerisinde kuşaktan kuşağa sözlü kültür aracılığıyla
aktarılarak doğal bir yapıda gelişmesine devam eden, sahip olduğu değişik
türleri (sihirli, hayvan, realist, macera, romantik, dinî, yergi, mizahi gibi)
ile büyük küçük herkesin ilgisini çektiğinden anlatıldığı ortamlarda hem
eğlence hem de eğitim vazifesi gören ve en önemlisi bir halkın geçmişine
ve geleceğine ayna tutan edebî değeri yüksek bir sanat eseridir.
2. Masal Teriminin çağdaş Türk Yazı dillerindeki Karşılıkları
Çağdaş Türk yazı dillerinde masal terimine karşılık olarak kullanılan
sözcükler aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Tabloda, Çağdaş Türk yazı dilleri Güney-Batı (Oğuz), Kuzey-Batı (Kıpçak), Güney-Doğu (Karluk), Kuzey-Doğu (Sibirya) ve Çuvaş olmak üzere 5 ana gruba ayrılmıştır. Tablonun
en başında ise, masal teriminin Türkçenin ilk sözlüğü olarak kabul edilen
DLT’teki karşılığı verilmiştir. Üç sütundan oluşan tablonun ilk sütununda
ilgili yazı dillerinin adları, ikinci sütununda masal teriminin söz konusu yazı
dillerindeki karşılıkları ve bu yazı dillerinde kullanılan alfabe ile yazılışları
verilmiştir. Tablonun üçüncü sütununda da bu terimin kaynak olarak alındığı
eserlerin metin içi atıfları verilmiş, bu yapılırken de bir komisyon tarafından
hazırlanan eserlerin adı kısaltma yapılarak gösterilmiştir.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
15
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ait Olduğu Yazı dili
Eski Tr.
MASAl
KAYnAK
Ötkünç
(Ercilasun ve Akkoyunlu, 2014: 82)
GÜneY-BATI (OĞUZ) TÜRK leHçeleRİ
Türkiye Tr.
Masal
(TDK, 2005: 1349)
Gagauz Tr.
Masal (масал)
(MSBADLİ, 1973: 327)
Kerkük Türkmeneli Tr.
Matal ()مطل
(Bayatlı, 2009: 11)
Kaşgay Tr.
Metel ()متَل
(Rahimî, 2007: 749
Güney Azerbaycan Tr.
Nağıl ()ناغیل
(Ceferzade, 2010: 1886, 1887)
Kuzey Azerbaycan Tr.
Nağıl
(NADİ, 2006: 448)
Erteki, sörçek
(Tulu, 2009: 25)
Erteki (эртеки)
(TSIADBİ, 1962: 818)
Dombax
(Lianyun, 1992: 45)
Horasan Tr.
Türkmenistan Tr.
Salar Tr.
KUZeY-BATI (KIPçAK) TÜRK leHçeleRİ
Kazan Tatar Tr.
Ekiyet (әкият)
(GİİTETİ, 1981: III. Cilt, 679)
Başkurt Tr.
Ekiyet (әкиәт)
(RFAUB – BĞÜTTEİ, 1993:
II. Cilt, 744)
Sibir Tatar Tr.
Yomaq (йомақ)
(Тумашева, 1992: 82)
Kazak Tr.
Ertegi (ертегі)
(ABATBİ, 2011: 362, 364)
Kırgız Tr.
Comok (жомок)
(ÇAATCAİ, 2010: 474)
Ertek (ертек)
(ÖSİAKFTTEİ, 1967: 928)
Ertegi (эртеги)
(KÇNİİYLİ, 1963: 439)
Karaçay-Malkar Tr.
Jomaq (жомакъ)
(Tavkul, 2000: 156)
Kumuk Tr.
Yomaq (ёмакъ)
(SİADFTTLİ, 1969: 136)
Karay Tr.
Yomah (йомах)
(SİİLAN, 1974: 248)
Kırım Tatar Tr.
Masal (масал)
(Усеинов, 2007: 441)
Karakalpak Tr.
Nogay Tr.
GÜneY-dOĞU (KARlUK) TÜRK leHçeleRİ
Özbek Tr.
Ertak (эртак)
(ANNTAİ, 2008: 52)
Uygur Tr.
Çöçek () كچۆچه
Mesel ()مهسهل
(ŞUARMTYHK, 1991: 709)
(ŞUARMTYHK, 1995: 116)
16
Erkan KARAGÖZ
KUZeY-dOĞU (SİBİRYA) TÜRK leHçeleRİ
Saha Tr.
Ostuoruya
(остуоруйа)
Nomoh (номох,
домох)
(ANSYFSOİYLİ, 1972: 279, 254,
116 )
Hakas Tr.
Narpah (нарпах)
Nımah (нымах)
Çöçek (чöчек)
(xNİİYLİ, 2005: 272, 286, 1000)
Tuva Tr.
Tool (тоол)
(Harrison and Anderson, 2002: 78)
Altay Tr.
Çörçök (чӧрчӧк)
(Вербицкий, 1884: 433)
Şor Tr.
Nıbaq (ныбақ)
Şörçek (шӧрчек)
(Курпешко-Таннагашева &
Апонькин, 1993: 132)
çUVAŞ TÜRK leHçeSİ
Çuvaş Tr.
Yumah (юмах)
(Bayram, 2007: 310)
3. Masalların Tasnifi Meselesi ve “Aarne-Thompson-Uther” Halk
Masallarının Sınıflandırılması
İnsanlık tarihi boyunca dünyanın dört bir yanında pek çok masal
anlatılagelmiştir. Temaları bakımından bu masalların birçoğu birbirine
benzemektedir. Birbirine benzeyen bu masallar, usta bir masal anlatıcısı
tarafından ortaya konulan yeni varyantlarıyla varlıklarını sürdüre gelmiştir.
İnsanlık tarihinin en eski ve en renkli eğlence aracı olan masallar hakkında
bilimsel araştırmaların yapılmaya başlanmasıyla birlikte masal bilimciler
de masalların temalarının karmaşıklığını basite indirgemek amacıyla çeşitli tasnifler yapmaya başlamıştır. Bu doğrultuda birçok masal araştırıcısı
kendi birikimleri çerçevesinde ve değerlendirmeleri esasında tasnif denemeleri yapmıştır.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hemen hemen her bilimsel masal
çalışmasında üzerinde durulan konulardan birisi masalların tasnifi meselesidir. Masal araştırıcıları, çalışmalarında hem bu konu hakkında öne çıkan
masal tasnifleri üzerinde durmuş hem bu tasniflerin içeriği hakkında bilgiler vermişlerdir.
Bu mahiyetteki çalışmalar Türkiye’de Saim Sakaoğlu’nun “Gümüşhane ve Bayburt Masalları” (2002: 52-60) ile “Masal Araştırmaları (2012:
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
17
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
10-15)”, Umay Günay’ın “Elazığ Masalları” (1975: 19-23), Ali Berat Alptekin’in “Taşeli Masalları” (2002: 51-60), Esma Şimşek’in “Yukarıçukurova Masallarında Tip ve Motif Araştırması” (70-85), Mehmet Özçelik’in
“Afyonkarahisar Masalları, Araştırma-İnceleme-Metin” (2004: 7-10) ,
İbrahim Dilek’in “Altay Masalları” (2007: 21-22), Hüseyin Baydemir’in
“Özbek Halk Masalları” (2013: 5-9), Selami Fedakâr’ın “Özbek Sözlü Geleneğinde Masallar” (2011: 67-93), Mustafa Arslan’ın “Denizli Yöresinden Derlenmiş Masallar” (2008: 37-44), Necdet Yaşar Bayatlı’nın “Irak
Türkmenlerinin Halk Masalları” (2009: 69-76), Mehmet Naci Önal’ın
“Muğla Masalları” (2011: 2-5), Mustafa Gültekin’in “Kazan Tatar Masalları” (2013: 51-63) gibi birçok bilimsel eserde yer almaktadır.
Bu çalışmada, öne çıkan masal tasniflerinin tek tek verilmesine gerek
görülmemiştir. Araştırıcılar yukarıda bilgileri verilen eserlere bakarak bu
konu hakkında bilgi sahibi olacaklardır. Ayrıca motif inceleme merkezli bu
çalışmada, metodu kullanılan Stith Thompson (1977: 413-427), The Folktale
kitabındaki Classifying Folk Narrative adlı bölümde masalları tasnif etme
çalışmalarının başlangıcı ve gelişimi hakkında ayrıntılı bilgiler verir ve bu
problemin çözümü için neler yapılması gerektiği üzerinde durur. Ancak bu
çalışmada, bu konunun geldiği son durum itibariyle bilgi vermek amacıyla
masalları tasnif etme açısından günümüzde en çok kabul gören metod
olan Aarne-Thompson-Uther Classification of Folk Tales ismiyle bilinen
çalışmadan bahsedilecektir. Adından da anlaşılacağı üzere üç kişiye ait olan
bu tasnif çalışmasının son hâline nasıl ulaştığı hakkında şu bilgileri vermek
faydalı olacaktır. Aşağıda üst başlıkları verilen tasnif çalışmasının temeli
1910 yılında Finli halkbilimci Antti Aarne tarafından onun Verzeichnis der
Märchentypen (Peri Masallarının Listelenmesi) çalışmasında atılmıştır.
Zamanla Antti Aarne’nin bu tasnifinin bütün masalları tasnifleme
açısından yetersiz kaldığını gören öğrencisi Stith Thompson 1928 yılında
bu çalışmayı gözden geçirmiş ve onun genişletilmiş hâlini yayımlamıştır
(Dorson, 1982: 60). Aarne-Thompson Types of the Folk-Tale ismiyle bilinen
bu çalışma (Kataloglarda AT veya AaTh olarak geçer.) uzun yıllar masal
araştırıcıları tarafından masalları tasniflemede kullanılmıştır (Thompson,
1977: 481-487). Son olarak Alman halkbilimci Hans-Jörg Uther (2004) bu
tasnif çalışmasını geliştirerek ona son hâlini vermiş ve bu çalışmasını The
Types of International Folktales. A Classification and Bibliography. Based
on the Sysytem of Antti Aarne and Stith Thompson ismiyle yayımlamıştır.
Uther’in bu katalog çalışması üç ciltten oluşmaktadır. Birinci ciltte
18
Erkan KARAGÖZ
Animal Tales, Tales of Magic, Religious Tales, and Realistic Tales, with an
Introduction; ikinci ciltte Tales of the Stupid Ogre, Anecdotes and Jokes,
and Formula Tales; üçüncü ciltte Appendices bölümleri yer almaktadır.
Sadhana Naithani (2006: 97-99) bu kitap hakkında yazdığı tanıtmada eserin
selefi olan Aarne-Thompson Types of the Folk-Tale isimli eserden hangi
yönleriyle ayrıldığını ve ne şekilde revize edildiğini anlatmıştır. Uther’in
bu çalışması, masal tasnifleme konusunun geldiği aşamayı göstermesi
açısından oldukça önemlidir. Masalları tasniflemede bu çalışma birçok
araştırıcı tarafından tercih edilmekte ve ATU (Aarne-Thompson-Uther)
ismiyle kataloglarda geçmektedir. Aşağıda bu tasnifin çatısını oluşturan alt
ve üst maddeler İngilizce orijinali ve Türkçe çevirisiyle birlikte verilmiştir.
Ayrıca araştırıcılar ATU tasnifinin tamamına Multilingual Folk Tale
Database isimli projenin http://www.mftd.org/index.php?action=atu isimli
web sitesinden ulaşabilmekte ve bu projeye katkı yapabilmektedirler. Site
zaman zaman bakıma alındığından araştırıcılar tasnif çalışmasına çevrim
içi olarak erişememektedirler. Ancak çalışmayı ismiyle arama motorlarında
arattıklarında başka web sitelerinden erişebilmektedirler.
Aarne-Thompson-Uther - Classification of Folk Tales / AarneThompson-Uther - Halk Masallarının Sınıflandırılması
ANIMAL TALES / HAYVAN MASALLARI 1-299
Wild Animals / Vahşi Hayvanlar 1-99
The Clever Fox (Other Animal) / Kurnaz Tilki (Diğer Hayvan) 1-69
Other Wild Animals / Diğer Vahşi Hayvanlar 70-99
Wild Animals and Domestic Animals / Vahşi Hayvanlar ve Evcil
Hayvanlar 100-149
Wild Animals and Humans / Vahşi Hayvanlar ve İnsanlar 150-199
Domestic Animals / Evcil Hayvanlar 200-219
Other Animals and Objects / Diğer Hayvanlar ve Nesneler 220-299
TALES OF MAGIC / SİHİRLİ MASALLAR 300-749
Supernatural Adversaries / Olağanüstü Düşmanlar 300-399
Supernatural or Enchanted Wife (Husband) or Other Relative / Olağanüstü ya da Büyülü Hanım (Koca) ya da Diğer Akraba 400-459
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
19
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Wife / Hanım 400-424
Husband / Koca 425-449
Brother or Sister / Erkek Kardeş ya da Kız Kardeş 450-459
Supernatural Tasks / Olağanüstü Görevler 460-499
Supernatural Helpers / Olağanüstü Yardımcılar 500-559
Magic Objects / Sihirli nesneler 560-649
Supernatural Power or Knowledge / Olağanüstü Güç ya da Bilgi 650-699
Other Tales of the Supernatural / Olağanüstü Diğer Masallar 700-749
RELIGIOUS TALES / DİNÎ MASALLAR 750-849
God Rewards and Punishes / Tanrının Ödüllendirmesi ve
Cezalandırması 750-779
The Truth Comes to Light / Doğrunun Ortaya Çıkması 780-799
Heaven / Cennet 800-809
The Devil / Şeytan 810-826
Other Religious Tales / Diğer Dinî Masallar 827-849
REALISTIC TALES / GERÇEKÇİ MASALLAR 850-999
The Man Marries the Princess / Prensesle (Sultanla) Evlenme 850-869
The Woman Marries the Prince / Prensle (Şehzadeyle) Evlenme 870-879
Proofs of Fidelity and Innocence / Sadakat ve Masumiyetin İspatı 880-899
The Obstinate Wife Learns to Obey / Dik Kafalı Hanımın İtaat Etmeyi
Öğrenmesi 900-909
Good Precepts / İyi Öğretiler 910-919
Clever Acts and Words / Zekice Davranışlar ve Sözler 920-929
Tales of Fate / Kader Kısmet Masalları 930-949
Robbers and Murderers / Haydutlar ve Katiller 950-969
Other Realistic Tales / Başka Gerçekçi Masallar 970-999
20
Erkan KARAGÖZ
TALES OF THE STUPID OGRE (GIANT, DEVIL) / APTAL YAMYAM DEV (DEV, ŞEYTAN) MASALLARI 1000-1199
Labor Contract / İş Anlaşması 1000-1029
Partnership between Man and Ogre / İnsan ve Dev Arasında İşbirliği
1030-1059
Contest between Man and Ogre / İnsan ve Dev Arasında Yarışma
1060-1114
Man Kills (Injures) Ogre / İnsanın Devi Öldürmesi (Yaralaması) 1115-1144
Ogre Frightened by Man / Devin İnsan Tarafından Korkutulması
1145-1154
Man Outwits the Devil / İnsanın Zekâsıyla Devin Üstesinden Gelmesi
1155-1169
Souls Saved from the Devil / Şeytandan Ruhun Kurtarılması 1170-1199
ANECDOTES AND JOKES / ANEKDOTLAR VE FIKRALAR 1200-1999
Stories about a Fool / Aptal Konulu Hikâyeler 1200-1349
Stories about Married Couples / Evli Çiftler Konulu Hikâyeler 1350-1439
The Foolish Wife and Her Husband / Aptal Hanım ve Onun Kocası
1380-1404
The Foolish Husband and His Wife / Aptal Koca ve Onun Hanımı
1405-1429
The Foolish Couple / Aptal Çiftler 1430-1439
Stories about a Woman / Kadın Konulu Hikâyeler 1440-1524
Looking for a Wife / Hanım Arama 1450-1474
Jokes about Old Maids / Kız Kuruları Hakkında Fıkralar 1475-1499
Other Stories about Women / Kadın Konulu Diğer Hikâyeler 1500-1524
Stories about a Man / Erkek Konulu Hikâyeler 1525-1724
The Clever Man / Zeki Adam 1525-1639
Lucky Accidents / Kazara Şanslılar 1640-1674
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
21
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
The Stupid Man / Aptal Erkek 1675-1724
Jokes about Clergymen and Religious Figures / Din Adamları ve Dinî
Simgeler Hakkında Fıkralar 1725-1849
The Clergyman is Tricked / Din Adamlarının Kandırılması 1725-1774
Clergyman and Sexton / Rahip ve Zangoç 1775-1799
Other Jokes about Religious Figures / Dinî Simgeler Hakkında Diğer
Fıkralar 1800-1849
Anecdotes about Other Groups of People / Başka İnsan Grupları
Hakkındaki Anekdotlar 1850-1874
Tall Tales / Abartılı Masallar 1875-1999
FORMULA TALES / FORMEL MASALLAR 2000-2399
Cumulative Tales / Eklemeli Masallar 2000-2100
Chains Based on Numbers, Objects, Animals, or Names / Sayılara,
Nesnelere, Hayvanlara ya da İsimlere Dayalı Zincirleme Masallar 2000-2020
Chains Involving Death / Ölüm İçeren Zincirleme Masallar 2021-2024
Chains Involving Eating / Yeme İçeren Zincirleme Masallar 2025-2028
Chains Involving Other Events / Başka Olayları İçeren Zincirleme
Masallar 2029-2075
Catch Tales / Mizahi Masallar 2200-2299
Other Formula Tales / Başka Formel Masallar 2300-2399
4. Bir Masal Türü Olarak Sihirli (Olağanüstü) Masallar
Olağanüstü masallar hakkında ayrıntılı bilgiye geçmeden önce bu
masal türünün adlandırılmasıyla ilgili problem üzerinde durmak gerekir.
Türkiye’deki masal araştırmacıları olağanüstü özellikler gösteren masallar için sihirli masallar, tılsımlı masallar, büyülü masallar, büyü masalları
ve peri masalları gibi adlandırmaları kullanmaktadırlar. Kullanılan bu terimlerden sihir ve tılsım kelimeleri Arapçadan, peri kelimesi Farsçadan
Türkçeye geçmiştir. Büyü ve büyülü kelimeleri Türkçedir. Burada peri
isimlendirmesinin bu türden masallar için bazı Batılı araştırıcıların kul-
22
Erkan KARAGÖZ
landığı fairy tales teriminin birebir Türkçeye çevirisinin tesiriyle kullanılmaya başlandığının altını çizmek gerekir. Kanaatimizce bu adlandırmalar
tek başına bu türden masalları adlandırmada yetersiz kalmaktadır. Çünkü
olağanüstü masalların hepsinde sihir, tılsım ya da büyü kullanılmamakta
veya bu masallarda her zaman dev, cadı, peri, cin gibi olağanüstü özelliklere sahip kahramanlar yer almamaktadır.
Olağanüstü masallar, gerçek hayatta karşılaşılması mümkün olmayan
ve mantık ilkelerinin aranmadığı hayalî bir dünyayı kendine konu edinir.
Bu masallarda aklın ve hayalin alamayacağı kara büyülerle uğraşan vampir
cadıları, kendilerine ait dünyalarında hüküm süren ve insan yiyen çok başlı
devleri, ağızlarından ateş saçıp insan yiyen çok başlı ejderhaları, göz açıp
kapayıncaya kadar insanı dilediği yere ileten/götüren veya akıl vererek
kahramana yardım eden efsanevi yaratıkları (kuş, at, vahşi hayvanlar, vb.),
kısa sürede yapılması mümkün olmayan işleri bir gecede yerine getiren
perileri, insana musallat olan kötü cinleri ve bunlara benzer varlıklarla uçarak seyahat etmeyi sağlayan uçan halı, her şeyi gösteren sihirli ayna, ölen
bir kişiyi dirilten elma veya hayat suyu, bitmek tükenmek bilmeyen para
sağlayan kese, görünmezlik sağlayan şapka, yendiğinde fiziksel değişiklik
yapan meyve, içinden bir ordunun çıktığı boynuz, çeşitli sihirli nesneler ya
da düşünce gücüyle şekilden şekle dönüşmeler ve bunlara benzer birçok
şeyi bulmak mümkündür. Britanyalı fantastik kurgu yazarı ve filolog John
Ronald Reuel Tolkien, bu masal dünyasında gezen kişinin kendini şanslı
saymasını ancak bu dünyanın zenginlik ve acayipliklerini anlatması durumunda dilinin bağlanacağını söyler (Tolkien, 1983: 109). Tolkein’e göre
gezgin hâlâ masal dünyasındayken kapılar kapanmasın ve anahtar kaybolmasın diye ona çok fazla soru sormak tehlikelidir.
Masalın olumlu ana kahramanı maceralarında işte bu türden varlıklarla ya da nesnelerle etkileşimlerde bulunarak imkânsızı başardığı için o,
rahatlıkla her insanın hayal dünyasına girer. Söz konusu hayalî dünyanın
aşırı derecede ilginç olması ve buralarda geçen maceraların sürükleyiciliği,
her yaştaki ve kültür seviyesindeki insanların ilgisini kolayca bu masal
türüne çeker. J. R. R. Tolkien, sihirli masalların her zaman çocuklara ait
olmadığını ve yalnızca buna bağlı olarak sihirli masalların çocuk yuvasından son zamanlarda emekli olduğunu, tıpkı eski püskü ya da modası geçmiş mobilyalar gibi bilhassa yetişkinler onu istemediği için onların oyun
salonundan atıldığını söyler (Tatar, 1992: 141).
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
23
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Olağanüstü masallar yapısı bakımından diğer masal türlerine göre
daha uzun anlatılara ve daha karmaşık olay örgülerine sahiptir. Uzun olmaları sebebiyle de bu masallar, içinde geçen/kullanılan motifler bakımından
diğer masal türlerine göre çok daha zengindir. Onların içerisinde geçen/
kullanılan motiflere bakıldığında bu masallar, insanlığın en eski anlatıları
olan mitlerden izler taşır. Bu türden masalların en önemli özelliği, içerisinde birden fazla çatışma unsurunun yer almasıdır. Sözlü anlatı türlerinde anlatıcıların anlatıyı daha ilginç hâle getirmek amacıyla kullandığı üç
birlik kuralı yani olumlu ana kahramanın üçüncü macerasında olumsuz ana
kahramanın üstesinden gelmesi, bu türden masallarda oldukça yaygındır.
Ender görülse de masal anlatıcısı bazen masalı hemen bitirmemek için bir
başka masalı, anlattığı masalın içerisine dâhil edebilmektedir. Bunun sonucunda bir masalın ana kahramanları ödünçleme yoluyla bir başka masalın
içerisinde yardımcı kahramanlara dönüşebilmektedir.
Olağanüstü masallar kişi kadrosu bakımından diğer masal türlerine
göre çok daha zengin bir kadroya sahiptir. Özellikle yardımcı olumlu ve
olumsuz kahramanlar masal içerisinde önemli rol oynarlar. Ancak bütün
olaylar birisi olumlu diğeri olumsuz iki ana kahraman üzerinden gelişir.
Bu iki masal kahramanının çatışmasında, olumlu kahraman normal şartlarda kazanamayacağı mücadeleyi olağanüstü bir gücün yardımıyla kazanır.
Olumlu kahraman genellikle bu gücü sihir yoluyla ya da olağanüstü bir
varlığın yardımıyla elde eder.
Bu türden masallarda geçen mekânlar insanoğlunun hayal dünyasının ne kadar zengin olduğunun göstergesidir. Öyle ki bunlarda olumlu ana
kahraman yeraltı dünyası, su altı dünyası, ölüler dünyası, devler dünyası,
periler dünyası gibi değişik masal ülkelerinde maceradan maceraya koşar.
5. Tatar Masalları Üzerine Yapılan çalışmalar
Tatar masalları üzerine birçok bilimsel ve popüler çalışma yapılmıştır.
Bu çalışmaları Mustafa Gültekin (2010: 5-37), Tataristan Masalları Üzerine Bir Araştırma adlı çalışmasında ayrı bir başlık altında ele aldığı Tatar
Masalları Hakkında Yapılan Çalışmalar isimli yazısından hareketle İsa Özkan’ın editörlüğünde yayımlanan Türk Dünyası Masal Araştırmaları (Tastarakay’dan Keloğlan’a) isimli sempozyum kitabında, Kazan Tatar Masalları Üzerine Yapılan Çalışmalar: Derleme, Metin Yayınları ve Yöntem
24
Erkan KARAGÖZ
Bakımından Analitik Bir Değerlendirme (Gültekin, 2015: 307-350) isimli
makalesinde ayrıntılı bir şekilde ele almış ve değerlendirmeler yapmıştır.
Tatar masallarıyla ilgili yapılan çalışmaları başlangıcından günümüze kadar kronolojik bir sırayla veren Gültekin, yapılan bu çalışmaları “Metin
Yayınları” ve “İncelemeler” olmak üzere iki gruba ayırmıştır. “Metin Yayınları” grubunun içerisinde “Kitaplar, Gazete ve Dergiler, Antolojiler” alt
başlıkları; “İncelemeler” grubunda ise “Tezler, Kitap Bölümleri, Makale
ve Bildiriler, Ansiklopediler” alt başlıkları yer almaktadır. Bu çalışmanın
sonunda Tatar masallarıyla ilgili araştırmalarda yararlanılabilecek zengin
bir kaynakça kısmı yer almaktadır. Gültekin (2013: 1-35), buna benzer bir
çalışmaya Kazan-Tatar Masalları (İnceleme-Metinler) isimli kitabında da
yer vermiştir.
Gültekin’in kaynakçasında da görüldüğü üzere Tatar masalları üzerine
en fazla çalışmayı Tatar halk bilimcilerden Hemit Yermi, Gömer Beşirov,
Halide Gatina ve Lenar Camaletdinov yapmıştır. Gültekin’e göre bu Tatar
masal araştırıcılarından Lenar Camaletdinov hem metin yayını hem de inceleme bakımından yaptığı çalışmalarla daha öne çıkmaktadır (Gültekin,
2015: 307-350).
Çalışmanın bu bölümünde 2010 yılından sonra yayımlanan Tatar masal kitaplarının künyeleri ve içerikleri hakkında bilgi vererek bir güncellemeyle Mustafa Gültekin’in söz konusu çalışmasına katkı yapılacaktır. Bunun yanı sıra 2011 yılında vefat eden Tatar halkbilimci İlbaris Nadirov’un
kütüphanesinde yer alan ve Gültekin’in çalışmasında ismi geçmeyen iki
çalışma burada verilecektir.
Tatar Halkının Poetik İcatı isimli kitapta kaleme aldığı kitap içi bölümde H. Yermi (1967: 83-109), masal türü hakkında açıklayıcı bilgiler
verir. Yermi bu yazısında “Hayvan Masalları”, “Tılsımlı Masallar”, “Gündelik (Olağan) Masallar”, “Fıkralar Hakkında Birkaç Söz”, “Masalların
Ana Kahramanları” ve “Tatar Masallarının Başka Halkların Masalları ile
Bazı Ortak Yönleri” başlıkları altında bu konularla ilgili hem bilgiler verir
hem de değerlendirmeler yapar.
Tatar Xalık İcadı Ekiyetler (Yermi ve Gatina, 2007) isimli kitabın giriş
yazısını “Borın Borın Zamanda (Evvel Zaman İçinde)” başlığıyla Fatih
Urmançi yazmıştır. Urmançi bu yazısında masal türü ile “Hayvan Masalları”, “Tılsımlı Masallar” ve “Gündelik (olağan) Masallar” hakkında açıklayıcı bilgiler verir. Söz konusu eserde 41 masala yer verilmiştir. Eserin
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
25
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
sonunda H. Yermi’nin hayatı, edebiyata yaptığı hizmetleri ve eserleri hakkında bilgiler yer almaktadır.
Ay Yurganı: Dönya Halıkları Ekiyetleri (Veliyev, 2011) isimli kitapta
dünyanın çeşitli milletlerinden, Türk soylu halkların masallarından seçilmiş
masallar yer almaktadır. 6 Tatar masalının yer aldığı kitapta hemen hemen
bütün Türk boylarından masallara yer verilmiş olması dikkat çekicidir.
Tatar Halık Ekiyetleri (Şakirova, 2011) isimli kitapta 29 masal yer
almaktadır. Bu masallar, Tatar Halk İcadı Masal Serisi kitaplarından seçilmiştir. Kitap, boyutu ve masalların ustaca resimlenmiş olmasıyla dikkat
çekmektedir.
Ak Büri: Tatar Halık Ekiyetleri (Şakirova, 2012) isimli kitapta 70 Tatar masalına yer verilmiştir. Bu masalların isimlerine bakıldığında bunların
Tatar Halk İcadı Masal Serisi kitaplarından seçildiği anlaşılmaktadır. Kitap, kaliteli baskısı ile dikkati çekmektedir.
İlekey Batır: Ekiyetler (Gıyl’manov, 2014) isimli kitabın başında bir
giriş yazısı bulunmamaktadır. Kitabın künyesinin yer aldığı sayfada bu
toplama eserin masal seven okuyuculara, folklor ile uğraşan bilim adamlarına, yükseköğrenim gören öğrencilere ve diğer öğrencilere faydalı olacağına dair küçük bir tanıtma yazısı vardır.
Tatar Halk İcadı ismiyle Tatar halk edebiyatı türlerininin eserleri geniş bir külliyatta toplanmıştır. Bu külliyatın üç cildi masallara ayrılmıştır.
Bu üç eserde o zamana kadar derlenmiş olan ve çeşitli dergi ve kitaplarda
parça parça yayımlanmış masal metinleri bir araya getirilmiştir. Bu kitapların birincisinde (Gatina ve Yermi 1977) 45’i hayvanlar hakkında, 46’sı da
tılsımlı (sihirli) masal olmak üzere toplam 91 masal vardır. İkinci kitapta
(Gatina ve Yermi 1978) sadece tılsımlı (sihirli) masallar olmak üzere 70
masal metni yer almaktadır. Üçüncü kitapta (Camaletdinov, 1981) 36’sı ibretli masal, 23’ü maceralı masal, 30’u satirik masal olmak üzere toplamda
89 masal metni yer almaktadır. Bu üç eserde yer alan masalların kaynaklık
ettiği hem ilmî hem de ticari amaçlarla pek çok kitap yayımlanmıştır.
6. Başkurt Masalları Üzerine Yapılan çalışmalar
Başkurt masalları üzerine de birçok bilimsel ve popüler çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaları Türk Dünyası Masal Araştırmaları (Tastarakay’dan
26
Erkan KARAGÖZ
Keloğlan’a) isimli sempozyum kitabında Gulnur Husainova, Başkurt Halk
Masalları Çalışmaları başlıklı makalesinde, Başkurt masalları üzerine yapılan çalışmaları başlangıcından makalenin yazıldığı tarihe kadar toplu bir
şekilde vermiştir. O, yine bu yazısında yer alan çalışmalar hakkında da
bilgiler vermiştir (Husainova, 2015: 425-434).
Husainova, makalesinde Başkurt masal repertuarının 20. asrın ortalarında Profesör N. K. Dmitriev tarafından incelenmeye başladığını belirtir.
Yine onun verdiği bilgilere göre bu konuda A. İ. Harisov, M. H. Minhajetdinov, N. T. Zaripov, A. M. Söleymenov, R. F. İlyasov, F. A. Naderşina,
G.R. Husainova gibi isimler önemli araştırmalar yapmıştır. Husainova yazısında son yıllarda R. R. Zinnurova’nın masal türü hakkında çalışmalar
yaptığını da dile getirmiştir.
Başkurt masalları konusunda yapılacak çalışmalarda Gülnur Husainova’nın makalesinin sonundaki kaynakça yol gösterici olacaktır. Burada ise
Husainova’nın makalesinde yer almayan Başkurt masal çalışmaları hakkında bilgiler verilerek konuya katkı yapılmıştır.
Başkurt Halık İcadı, İkinci Kitap, Ekiyetter, Rivayetter, Hetireler ve
Sesender İcadı (Zaripov ve Söleymenov, 1982) isimli kitabın 37-76 sayfaları arasında 10 masala yer verilmiştir. Yine bu kitabın 390-391 sayfalarında bu masalların hangi yıllarda kimler tarafından derlendiğinin bilgisi
de bulunmaktadır.
Başkort Ekiyetteri (Morzakayeva, 1996) isimli kitapta bir giriş yazısından sonra masallar yer almaktadır. Eserde hayvan masalları Kendi Kümesinde Horaz da Bahadır başlığı altında, kahramanlık masalları “Bahadır
Delikanlı – Ülkenin İhtişamı” başlığı altında, Keloğlan benzeri ve hor görülmüş bir kahramanın başarıya ulaşmasını anlatan masallar “Hilesiz Bahadır – Bahtsız” başlığı altında ve ders verici ibretlik masallar da “Emeline
Göre Ameli” başlığı altında yer verilmiştir.
Ekiyette Hekiket: Başkort Könküriş Ekiyetterinin Janr Sostavı, Syüjet
Törlölögö, Tormaş Yirligi (Söleymenov, 1997) isimli eser “Novelistlik Ekiyetter” ve “Satirik hem Yumoristik Ekiyetter” bölümlerinden oluşmaktadır.
Bu konu başlıkları altında ilgili masal türleri hakkında oldukça ayrıntılı
bilgiler verilmiş ve bunlarla ilgili değerlendirmeler yapılmıştır.
Başkort Balalarınıŋ Qarhüzi İkinci Kitap (Söleymenov, 2009) isimli
eserde “Bala-Sağa İcad İtken Ekiyetter” üst başlığı altında daha çok çocuk-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
27
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
ların ilgisini çekebilecek türden masal örnekleri “Kuş, Kurt, Bitkiler Hakkındaki Masallar”, “Tılsımlı, Mucizeli Masallar”, “Bilmeceli Masallar” ve
“Türlü Masallar” alt başlıkları altında yer verilmiştir. Ayrıca eserin başında
masal hakkında kısa bir giriş yazısı bulunmaktadır.
Tılsımlı Ekiyetter (İzibayeva, 2010) isimli eserde toplam 23 tılsımlı
(sihirli) masala yer verilmiştir. Masallar aynı sayfa içerisinde yarısı Başkurtça yarısı da Rusça olmak üzere okuyucuya sunulmuştur. Bu masal kitabı, içerisinde yer alan ustaca çizilmiş resimleri ve kaliteli baskısıyla daha
çok çocuk okuyucular ile Rusça ve Başkurtça dillerini öğrenmeye çalışanların dikkatini çekecek bir şekilde tasarlanmıştır.
Başkort Halkınıŋ Qarhüzi Birinci Kitap (Söleymenov, 2011) isimli
eserin 83-185. sayfaları arasında yer alan beşinci bölümden başlayıp on
üçüncü bölüme kadarki kısımlar masallarla ilgilidir. Beşinci bölümde masallar hakkında genel bilgiler verilmiştir. Altıncı bölümde hayvan masalları, yedinci bölümde tılsımlı (sihirli) masallar, sekizinci bölümde gündelik
(olağan) masallar, dokuzuncu bölümde romansı masallar, onuncu bölümde
bilmeceli ve ibretli masallar, on birinci bölümde satirik ve gülünç masallar, on ikinci bölümde uydurma (kurtmasalı, palavra, martaval) masallar
ile alaycı masallar ve on üçüncü bölümde masalların şiirselliği hakkında
durularak bunlarla ilgili açıklayıcı bilgiler verilmiştir.
Meŋgilik Ekiyetter (Yunısova, 2014) isimli kitapta kısa bir giriş
yazısından sonra masallar başlamaktadır. Eserde 13 masal yer almasına
rağmen bunlar uzunluklarıyla dikkat çekmektedir. F. Yunısova, eserinin
giriş yazısında bu masalların kendi köyünde yüzyıllardan beri anlatıla geldiğini, ona da bunları dedesiyle özellikle de ninesinin anlattığını dile getirmiştir.
Avız-Til Folklorı Eserzerin Tikşiriv Yuldarı (Söleymenov, 2014) isimli kitabın sekizinci bölümü “Masalların Genel Analiz Prensipleri”, dokuzuncu bölümünü de “Şombay Masalını İnceleme” başlığı adı altındadır.
Sekizinci bölümde masal inceleme yöntemleri hakkında bilgiler verilmiş,
dokuzuncu bölümde uygulamalı bir masal incelemesi yapılmıştır.
Başkurt masalları hakkında yapılan en kapsamlı çalışmalar, Başkurt
halk edebiyatı türleri eserlerinin toplandığı “Başkurt Halk İcadı” isimli
külliyatta Başkort Halık İcadı, Ekiyetter, 1. (Minhacetdinov ve Harisov,
1976); Başkort Halık İcadı, Ekiyetter, 2. (Minhacetdinov ve Harisov, 1976);
28
Erkan KARAGÖZ
Başkort Halık İcadı, Ekiyetter, 3 (Zaripov ve Minhacetdinov, 1978); Başkort Halık İcadı, Ekiyetter, 4. (Söleymenov, 1981) ve Başkort Halık İcadı,
Ekiyetter, 5 (Söleymenov, 1981) olmak üzere toplamda 5 cilt olarak yer
almaktadır. Bu ciltlerde yer alan masallar birçok ilmî araştırmada kullanılmanın yanı sıra antolojik mahiyetteki birçok esere de kaynak olmuştur.
BİRİnCİ BÖlÜM
1. MOTİF HAKKIndA Genel BİlGİleR
Çalışmanın bu bölümünde ilk önce “halk edebiyatında motif kavramı”
üzerinde durulmuştur. Motif kavramı, bu konu üzerinde çalışmaları bulunan halk bilimcilerin öne çıkan görüşleri doğrultusunda çeşitli yönleriyle
açıklandıktan sonra motifin tam olarak ne olduğunun, neye yaradığının ve
sözlü anlatı türlerinde neden bu kadar önemli olduğunun bir değerlendirmesi yapılmıştır.
Arkasından Stith Thompson’un 6 ciltten oluşan Motif-Index of
Folk-Literature isimli eserinin üst maddeleri, alt maddeleri ve alt maddenin maddeleri eserdeki İngilizce orijinalleri ve tarafımızdan yapılan Türkçe çevirileriyle birlikte verilmiştir. Bu şekilde bir bakıma bu devasa motif
atlası eserinin fotoğrafı çekilmiştir ve motif atlası ana hatlarıyla ortaya
çıkarılmıştır.
Sonrasında ise Thompson metoduna göre Türkiye’de yapılan çalışmalar “masal”, “efsane”, “destan” “halk hikâyesi” ve “fıkra” şeklinde beş
ana başlık altında sınıflandırılarak “doktora tezleri, yüksek lisans tezleri,
kitaplar” başlıkları altında kronolojik sıraya göre verilmiştir.
En son olarak da bu çalışmada uygulanılan motif tespit ve yerleştirme
yöntemi ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır. Bu bölümden hareketle doktora
tezi sonrasında Millî Folklor dergisinde “Motif-Index of Folk-Literature
Kullanımı ve Karşılaşılan Bazı Sorunlara Çözüm Önerileri” isimli bir makale kaleme alınmıştır (Karagöz, 2019: 75-90). Makalede ilk önce ismi
geçen motif indeksine dair temel bilgiler örneklendirilerek anlatılmış ve
indekste kullanılan metodun çalışma ilkeleri hakkında bilgi verilmiştir.
Arkasından indeksin Türk anlatı türleri için motifleri karşılamada yetersiz
olduğunun tespiti yapılmıştır. Son olarak da makalenin asıl amacı olan Motif-Index of Folk-Literature temelinde yapılan motif çalışmalarında karşılaşılan bazı sorunlara bir çözüm önerisi getirilmiş ve bu çözüm önerisi bir
masal metni üzerinde uygulanmıştır.
30
Erkan KARAGÖZ
1.1. Halk edebiyatında Motif Kavramı
Motif sözcüğü, başta yaratıcı sanatlar olmak üzere sosyal bilimlerin
halk bilimi (özellikle sözlü anlatı türleri), edebiyat, müzik, resim, heykel,
sinema, tiyatro, sanat tarihi ve arkeoloji gibi bilim dallarında bir terim
olarak farklı farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Her ne kadar farklı
anlamlarda kullanılsa da motifler, sanatın birçok dalında sanatçıya eser
verme ya da sanatını icra etme noktasında aynı amaç doğrultusunda hizmet
ederler. Bu özelliklerinden dolayı motifler, ortaya konulan eserlerde hemen
kendini hissettirirler.
Yukarıda isimleri geçen bilim dallarında motif üzerine çalışan birçok
araştırıcı, bu kavram hakkında görüşlerini açıklamıştır. Ancak bu çalışmada
motif terimi, halk bilimi açısından değerlendirilmiştir. Özellikle anlatı türlerinde (mit, destan, efsane, masal, halk hikâyesi, fıkra gibi) motif, bir inceleme alanı olarak bu söz konusu araştırmaların olmazsa olmazlarındandır.
Motif kelimesinin aslı Latince “motivum”dur. Bunun sıfat şekli “motivus”tur (Arda, 1970: 20). Motif kelimesi Türkçeye Fransızcadan geçmiştir.
Dilimizde bu kelimeye karşılık olarak örge türetilmiş, ancak tutmamış ve
yaygınlık kazanmamıştır; ayrıca TDK’nin sözlüğünde güdü kelimesi de
yer almaktadır. TDK Güncel Türkçe Sözlük’te “motif” kelimesinin dilimize Frnasızcadan geçtiğinin bilgisi verilmekte ve üç madde hâlinde şu
şekilde açıklanmaktadır.
Motif Fr. Motif:
1. isim
: Yan yana gelerek bir bezeme işini oluşturan ve kendi
başlarına birer birlik olan ögelerden her biri. “Halı
motifi. Danteldeki motifler.”
2. edebiyat : Kendi başlarına konuya özellik kazandıran ögelerin her
biri.
3. müzik
: Bestenin bir parçasına çeşitli yönlerden birlik sağlayan
belirleyici küçük birim “Melodi motifi” (www.tdk.gov.
tr 2005: 1409).
Seyit Kemal Karaalioğlu, Ansiklopedik Edebiyat Sözlüğü isimli eserinin motif maddesinde şunları yazmıştır: Fr. Motif, kompozisyon konusu; bir eseri ortaya çıkaran temel istek. Konuluk; konu olarak alınan fikir.
Eserlerde küçük farklarla yahut aynı şekilde tekrarlanan parçacıklar. Bir-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
31
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
çoğu yan yana gelerek bir müzik parçasını veya bir bezeme işini meydana
getiren ve kendi başlarına birer birlik olan oluşturucu öğelerden her biri
motiftir. Melodi, dantel, halı motifleri gibi (Karaalioğlu, 1983: 512). Karaalioğlu bu açıklamasıyla motiflerin küçük farklarla ya da aynı şekilde
tekrarlanan bağımsız parçacıklar olduğuna ve bu bağımsız parçacıkların
bir araya gelerek bir eseri oluşturması özelliğine vurgu yapmıştır.
Turan KARATAŞ, Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü isimli
eserinde motif için şu bilgileri vermiştir: Edebî eserin en küçük öğesine
denir. Motif, aynı eser içinde yer alan diğer öğelerden biçim ya da anlam
gibi özelliklerinden biriyle başkalık eder. Edebî eserdeki bir ses, bir söz ya
da bağımsız bir ibare bazen bir motif olmaya yeter. Motiflerin bir düzen
içinde bileşkesinden edebî eser oluşur. Bazı motifleri eser için vazgeçilmez
unsurlardır ki bunlara temel motifler denir (Karataş, 2011: 407). Karataş
bu tanımında, eser içinde bir ögenin motif olabilmesi için mutlaka diğer
ögelerden bir yönüyle öne çıkması gerektiğini yoksa o ögenin bir motif
olarak görülmeyeceğini açıklamaya çalışmıştır.
Bu çalışmada motif inceleme metodu kullanılan Stith Thompson, masal
araştırıcıları için başucu kitabı sayılan meşhur eseri The Folktale’de motifin ne olması gerektiğini şu şekilde açıklamıştır: Motif bir masalda geleneği
sürdürme gücü olan en küçük unsurdur. Bu güce sahip olmak için bu konuda
sıra dışı ve çarpıcı bir yönü olmalıdır. Motifler çoğunlukla üç gruba ayrılırlar. Birincisi; masal tanrıları, sıra dışı hayvanlar veya cadılar, devler ve
periler gibi olağanüstü yaratıklar ya da hatta gözde en küçük çocuk veya zalim üvey anne gibi basmakalıp insan karakterlerindeki aktörlerdir. İkincisi;
olayın arka planında görülen bazı unsurlardır. Bunlar sihirli nesneler, sıra
dışı gelenekler, tuhaf inançlar vb. Üçüncüsü ise motiflerin büyük çoğunluğunu oluşturan münferit hadiselerdir. Bağımsız olarak var olabilen ve böylece
gerçek masal tipi olarak hizmet eden bunlardan sonuncusudur. Geleneksel
tiplerin açık ara en büyük sayısını bu tekil motifler oluşturmaktadır (Thompson, 1946: 415, 416). Thompson’a göre sözlü anlatı geleneğinin devam ettirilmesinde en büyük güç, eser içerisindeki en küçük unsur olan motiflerin
müstesna bir güce sahip olmaları gerektiğidir. Bir motif, eser içerisinde kendisine benzeyen başka ögelerden ne kadar baskın olursa ya da benzerlerine
göre ne kadar nadir görülürse gücünü o derecede hissettirmektedir. Mesela
bir masalda geçen “gözde en küçük çocuk motifi”, sahip olduğu olağanüstü
bir güç veya keskin zekâyla aynı masalda geçen sıradan çocuklardan ayrılarak bir motif özelliği kazanmaktadır.
32
Erkan KARAGÖZ
Max Lüthi’ye göre motif, hikâye etmenin en küçük unsurudur. Bu unsurun geleneksel olarak hikâye etme şeklinde muhafaza edilen bir gücü
mevcuttur (Arda, 1970: 20). Lüthi de kısa ve öz olarak Thompson’a benzer
bir tanım yapmıştır.
Propp, motif yerine fonksiyon kelimesini kullanmayı tercih etmiştir.
Svatava Pirkova-Jakobson, Propp’un Morphology of the Folktale ismiyle İngilizceye çevrilen kitabın ön sözünde, onun motif için yaptığı tanımı başarılı bir şekilde özetlemiştir: Propp analizinde en küçük anlatım
birimlerinden yani motiflerden uzaklaşır; motifleri fonksiyonları açısından
belirler, yani fonksiyonun kim tarafından ve nasıl gerçekleştirildiğinden
bağımsız olarak karakterlerin ne yaptığını belirler (Propp, 1968: xx1).
Danimarkalı oryantalist ve İranist Arthur Christensen, yukarıdakilerden daha farklı bir motif tanımı yapmıştır: Canlılıklarıyla kendilerini kabul
ettiren, tarifi güç bir psikolojik kanuna göre dinleyiciyi avuç içine alabilen ve iptidai fikir silsilelerinden yeni terkiplere girmek için az veya çok
parçalara ayrılabilen unsurlardır (Sakaoğlu, 1980: 24). Motifleri, yaşayan
bir organizmaya benzeten Christensen, bu organizmayı dinleyiciyi etkisi
altına alabilen ve geleneksel kalmayıp varlığını sürdürebilmek için az veya
çok parçalara ayrılabilen unsurlar olarak tarif etmiştir.
Şakir İbrayev, Destanın Yapısı isimli kitabında Putilov, Veselovsky,
Propp gibi Rus folklor araştırıcılarının bu konu hakkındaki görüşlerini vererek bir değerlendirme yapmıştır. Putilov’a göre motif, konu içerisinde
özel bağımsızlığı olan, vakası kendi içinde toplanan bütünün parçası, yani
olaylar dizisinden kurulan konunun ayrı kesimidir (İbrayev, 1998: 271). Putilov’un bu tanımının üzerine Şakir İbrayev, bu konuda motifin fonksiyonu
bütünün parçası olmakla sınırlanmaz, o olayları belirli bir düzenle kesiştirmeye katılan konunun en alt toplayıcısı ve olayları oluşturucu parçasıdır.
Motifin fonksiyonu hakkında B. N. Putilov’un şu fikrine katılabiliriz: Bunlar
yapısal, dinamik ve semantik özellikleridir. Konuyu oluşturanlar arasında,
konu hareketinin bir anı olabilir ve konu içeriğinin anlamları vardır. Fakat
motifin çok önemli bir fonksiyonu daha vardır ki değişmelere, varyasyonlara, transformasyonlara yol açan fonksiyonu. O fonksiyon da üreticidir
(İbrayev, 1998: 271) demiştir. Daha sonra İbrayev, Veselovsky’nin tanımı
üzerinden değerlendirmesine devam etmiştir. A. N. Veselovsky, motifi konunun bölünemeyen parçası olarak ifade etmiştir. Ancak konu bakımından bu görüşe katılabiliriz. Fakat V. Y. Propp, motiflerin kendi içerisinde
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
33
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“değişen parçalara ayrıldığını” gösterdi. Motiflerin çok yapılı ve değişken olmasını, çeşitli konu ilişkilerini sağlamasını şimdiki araştırma çalışmaları delillendirmektedir. Bundan dolayı B. N. Putilov’un motifi “Güçlü
yapısal sistemin yani konunun parçası olmakla kendisi de ufak sistemlere
bölünebilmektedir.” deyişi doğru bir yaklaşımdır (İbrayev, 1998: 296).
Bu konu üzerinde çalışmış halk bilimcilerin görüşlerinden ve bu çalışmanın bize kazandırmış olduğu tecrübeyle sözlü anlatı türlerindeki motif
kavramı hakkında şunları söyleyebiliriz: Motif, basit bir şekilde anlatılarda
(mit, destan, efsane, rivayet, masal, kıssa, fıkra gibi) geleneğinin devam etmesini sağlayan, anlatının en küçük ögesidir. Bir benzetme yapacak olursak,
maddenin parçalanamayan en küçük elementi atomsa anlatının parçalanamayan en küçük ögesi de motiftir. Anlatı türlerinde motiflerin üstlendiği
işlev, dil biliminde kelime kökünün ve kelimeyi oluşturan yapım eklerinin
üstlendiği işleve çok benzer. Nasıl ki yapım ekleriyle oluşturulan kelimeler
olmadan bir cümle ortaya çıkmazsa motifler olmadan da bir anlatı ortaya
çıkmaz. Nasıl ki kelimenin kökü parçalanamazsa motifler de parçalanamaz.
Kelime köklerinin, yapım ekleri sayesinde yeni türetilen kelimelerin yapısında varlığını devam ettirmesi gibi motifler de sözlü anlatı geleneğiyle oluşturulan yeni eserlerin içerisinde varlıklarını devam ettirirler.
Kendisini oluşturan motifleri sayesinde bir anlatı, anlatıldıkça gelişimine devam eder ve yayılma alanını olabildiğince genişletir. Motiflerin
gücü sayesinde anlatı, tarihin herhangi bir zaman diliminde ve dar bir coğrafyada sıkışıp kalmaz. Bulunduğu dönemin şartlarına ve kültürüne ayak
uydurup kendisini günceller ya da tema ve şahıs kadrosu farklı olsa bile
yeni oluşturulan bir anlatının içinde kendine yer bulur. Dünyanın değişik
bölgelerinde anlatılan bu anlatılar, tarihî süreç içerisinde varyantlaşarak
gitgide orijinal hâllerinden uzaklaşırlar. Çünkü sözlü anlatıların en küçük
ögesi olduklarından motiflerin anlatıcının yetenekleri çerçevesinde bir gezeğenlik özelliği vardır. Bu durumu, bir flaş belleğe kaydedilen verilerin,
flaş belleğin bozulması sonucu aldığı hasara göre ne kadarının kurtarılabileceğine benzetebiliriz. Çünkü anlatıcı ses dosyalarını oynatan bir cihaz
değildir. O, belleğindeki anlatıyı motifler yardımıyla anlatan hikâyecidir.
Destan ve masal gibi türlerin zamanla varyantlarının oluşmasının sebebi
tam da budur. Bir anlatı, yazıya ne zaman geçirilirse işte o zaman motifler
gezeğenlik özelliklerini kaybederler ve son şekillerini alarak durağanlaşırlar. Bir kişi, anlatıyı yazılı kaynaktan okursa ve daha sonra onu çeşitli
ortamlarda anlatmaya başlarsa anlatı, işte o zaman yeniden gezeğenleşir.
34
Erkan KARAGÖZ
Düşünen bir varlık olarak insanoğlunun, insanlık tarihi kadar eski bir
sözlü edebiyat kültürüne sahip olması ve bu kültürü nesilden nesile aktarması, aktarırken içinde bulunduğu şartlara göre yeniden yorumlaması veya
geliştirmesi doğal bir olgunun sonucudur. İnsanoğlu, on binlerce belki de
yüz binlerce yıl önce günümüzdeki gibi dünyanın her tarafında yoğun nüfus oranlarıyla toplu bir hâlde yaşamıyordu. Zamanla insanoğlu bir yerden
dağılarak (bazı araştırmalara göre Nil Vadisi) dünyaya hâkim olma sürecini
başlattı. Bu süreç içerisinde insanoğlu zamanla çeşitli toplumlara ayrıldı.
Her toplum geçmişinden gelen bilgi ve kültürü bir şekilde muhafaza edip,
bu bilgi ve kültür birikiminin üzerine biraz da kendisi koyarak bunları bir
sonraki kuşağa aktarmayı sürdürdü. Neticede bilim ve kültür hep gelişerek
günümüze kadar geldi.
Bu kısa bilginin üzerinden bizim burada gelmek istediğimiz asıl konu,
coğrafi konum olarak birbirinden çok uzak bölgelerde yaşayan milletlerin
anlatılarındaki benzerliklerdir. Nasıl oluyor da Asya’da yaşayan bir halkın
masalı, değişik bir varyantıyla Amerika’da yaşayan bir yerli halkın masalına benziyor? İnsanoğlu, ortaya çıkışından itibaren çeşitli olaylar karşısındaki duygularını (sevinç, korku, üzüntü, şaşkınlık gibi) çeşitli semboller vasıtasıyla dile getirerek anlatılara dönüştürmeye başladı. Bu anlatılar
insanlık kültürü geliştikçe basit anlatı kalıplarının dışına çıkarak sanatsal
anlatılara dönüşmeye başladı. Bu işi bir meslek olarak yapan usta anlatıcılar, ortak bir zevke hitap eden bu anlatıları, onların yapı taşlarını yani yukarıda tanımını yaptığımız motiflerini kullanarak insanoğlunun dağıldığı ve
kültürünü taşıdığı bölgelerde anlatmaya devam ettiler. Bu konu hakkında
Saim Sakaoğlu, şu tespitleri yapmıştır:
Masal, mit ve efsane gibi anlatmaların ilk defa nerede ve ne
zaman ortaya atıldığını kati olarak bilemeyiz. Ancak bu anlatmaları meydana getiren motiflerin ortaya konulmalarına vesile olan
hadiseleri tespit edebilirsek, hiç değilse bir kısmının zaman ve yerini göstermek için elimizde yardımcılar bulunmuş olur. “Taşıyıcı” adını verdiğimiz bazı insanlar, motiflerin bir ülkeden diğerine
götürülmesinde mühim rol oynarlar. Aşağıda adları zikredilen taşıyıcılar masal, mit, efsane gibi anlatmaları her zaman bütünüyle
aktaramazlar. Onlar yeni öğrendikleri tipteki anlatmalardan ziyade
motifleri tercih ederler. Zira taşıyıcı birden fazla motife yer veren
bir anlatmadaki motiflerin hepsini beğenmeyebilir. Bütün motifler
onun için orijinal olmayabilir. Bu durum karşısında sadece beğen-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
35
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
diği motifleri taşıyacaktır. Nitekim bir ülkede tamamı anlatılan bir
masalın sadece bir iki motifi başka bir ülkeye taşınmış olabilir.
Masal, efsane ve mit gibi anlatmaların bir ülkeden başka bir
ülkeye geçmesi yerine, bunları meydana getiren motiflerin geçmesini düşünmek bizce daha akla uygundur. Arnold Von Gennep’in efsanelerin geçişi ile ilgili olarak ileri sürdüğü teklifleri biz motifler için
göz önüne alacağız. Zira aynı coğrafya, kültür ve dine sahip olan
bir ülkeye giden şey efsane, masal, kısacası bütünü değil onu meydana getiren motiflerden biri veya birkaçıdır. Bu hususa dikkatle
eğilirsek motiflerin geçişini daha kolay izah edebiliriz. Nitekim ayrı
ülkelerde derlenen ve aynı tip numarası ile gösterilen anlatmalar
arasında görülen benzerlik onların, aynı tipin alt grupları olarak
gösterilmelerine mani olamamıştır.
Gennep’e göre motiflerin bir ülkeden diğer ülkelere geçmelerine yardım eden çeşitli taşıyıcılar vardır. İçlerinde faal rol oynayanlar olduğu gibi ikinci derecede zikre değer olanlar da vardır. Faal
rol oynayan taşıyıcıların başında göçebeler, denizciler, askerler,
âlimler, kültürlü kişiler gelmektedir. Bunlara serseriler, mevsimlik
göçerler (çadırda yaşayanlar, mahsul zamanı çalışanlar, oduncular
vs.), işçiler de dâhil edilebilir.
Gennep’e göre taşıyıcılık yapanların başında gelen tüccar, denizci, hacı, misyoner ve meslekten yetişme anlatılar motif taşıyıcılığını en iyi şekilde yapanlardır. Bilhassa hacı ve tüccarlar bu işi
en iyi şekilde yaparlar. Bunlar halkla doğrudan temasa geçtikleri
için hem onlara bir şeyler anlatıyor hem de onlardan dinliyorlardı
(Sakaoğlu, 1980: 24-26).
Bu şekilde ilk oluşturulan anlatının dünyanın değişik coğrafyalarında
değişik zaman dilimlerinde birbirine az ya da çok benzeyen değişik varyantları türemeye başladı.
Dünyada motif merkezli bilimsel çalışmalar, insanlığın ortak mirası
olan bu anlatı geleneğinin ortak unsurlarını ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Bu iş için araştırıcılar, Stith Thompson’un (1966) otuz beş yıl gibi
uzun bir zaman diliminde tamamlayabildiği Motif-Index of Folk-Literature isimli 6 ciltlik eserinde uyguladığı metottan faydalanmaktadırlar. Bu
eserde kullanılan motiflerin numaralandırmaya dayalı tematik sınıflandırılması metodu, halk edebiyatında motiflerin incelenmesi çalışmalarında
yeni bir çığır açmıştır. Motif incelemesi yapan bir araştırıcı, incelemesini
36
Erkan KARAGÖZ
yaptığı anlatıda geçen motifleri bu eserin içinde tematik numarasına göre
bulabilmekte, eğer bu eserde yer almayan bir motif bulduysa ilgili temanın
içinde kaldığı yerden numara vererek esere katkı yapma şansına sahip olabilmektedir. Thompson’un bu metodunu kullanma açısından araştırıcıların
şikâyet ettiği, motifleri pratik bir şekilde gösterme sorunu ile bulunan yeni
bir motifi esere ekleme sorunu için bu çalışmada oldukça kullanışlı bir
yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntem “Bu Çalışmada Kullanılan Motif Tespit
ve Yerleştirme Yöntemi” isimli başlığın altında ayrıntılı olarak anlatılmıştır (bkz. 112-118).
Eğer anlatıcı, anlattığı bir destanın veya masalın motiflerini ne kadar
iyi bilirse o anlatı, dinleyenin üzerinde o kadar çok etki bırakır. Halk edebiyatı anlatı türlerinde motif adı verilen eseri oluşturan bu yapı taşlarına
başka bir açıdan bakıldığında bunların insanlığın bilinçaltındaki duyguları olduğu görülür. Bu özellikleriyle halk edebiyatı türlerinde kullanılan
motifler, yaratıcı sanatlarla uğraşan sanatçılara yaratma aşamasında ilham
kaynağı olurlar. Mesela onları kullanan bir roman yazarının romanı daha
ilgi çekici olur. Dünyaca ünlü fantastik kurgu yazarı ve aynı zamanda bu
türün kurucusu kabul edilen J. J. Tolkein’in romanlarının başarısı bu motifleri çok iyi kullanmasından kaynaklanmaktadır. Çağdaş yazarlardan Joanne Kathleen Rowling Harry Potter adlı fantastik roman serisinde motifleri
ustaca kullanmış olmasından ötürü dünya genelinde bir okuyucu kitlesi
kazanmış ve çok büyük ilgi gören eserleri Hollwood film yapım şirketlerinden Warner Bros. tarafından beyaz perdeye aktarılarak gişe rekorları
kıran filmlere dönüştürülmüştür. Türkiye’de de Yaşar Kemal, bu motifleri
romanlarında başarılı bir şekilde kullanmıştır. Yazarın özellikle İnce Memed isimli dörtleme romanında bu durum ziyadesiyle görülür. Hollywood
yapımı fantastik kurgu filmlerinde senarist ve yapımcılar, bu motiflerden
bolca istifade ederek gişe rekorları kıran filmlerin altına imzalarını atmışlardır. 2016 Haziran ayında gösterime giren Warcraft isimli film, âdeta bu
çalışmada tespit edilen olağanüstü masal motiflerinin (devler, efsanevi
kuşlar ve kurtlar, farklı dünyalar ve bu dünyalar arası geçişler gibi) anlatıdan uyarlanarak beyaz perdeye başarıyla yansımış biçimidir. Yine motifleri
başarılı bir şekilde kullanan Once Up On A Time adlı Amerikan yapımı
televizyon dizisi, yedi sezondur küçük büyük demeden her yaştan kişileri ekrana çekmektedir. Dünyaca ünlü Kırgız yazarı Cengiz Aytmatov da
roman ve hikâyelerinde geleneksel motifleri kullanarak hem başarılı eserler vermiş hem de bu eserler vasıtasıyla geleneksel motifleri nesillerle bu-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
37
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
luşturmuştur. Motiflerin kullanımıyla ilgili buna benzer durumlar resim,
heykel, müzik gibi sanatın daha birçok dalında görülür. Yaratıcı yeteneğe
sahip sanatçılar, insanlığın ortak mirası sayılan ve onların duygularına hitap eden bu motifler sayesinde insan ruhunun derinliklerine inip sanatlarını
daha çarpıcı bir hâle getirebilmektedirler.
Biz özellikle, halk edebiyatı çalışan Türk halk bilimcileri olarak motiflerin araştırılması konusunda daha koordineli ve sistematik bir şekilde
çalışırsak Türk dünyasının anlatı kültürünün yapı taşlarını bilimsel verilere
dayandırarak ortaya koyabiliriz ve ortaya koyduğumuz bu verileri, dünya halklarının motif verileriyle karşılaştırarak insanlığın dünya üzerindeki
geçmişinde iz sürebiliriz. Aynı şekilde bunu Türk boyları arasında da yapabiliriz. Yukarıda örneklerini verdiğimiz sanat çalışmalarına benzer çalışmalarla Türk soylu sanatçılarımız Türklere özgü motiflerden yararlanarak
sanatta yaratıcılıklarını daha millî bir şekilde ifade edebilirler.
Motif kavramı ile ilgili öğrendiğimiz bilgilerden ve şu ana kadar gördüğümüz çalışmalardan hareketle sözlü anlatı türlerinde bir anlatının motiflerini çıkarmak zor bir çalışma değildir. Böyle bir çalışmada araştırıcıları
zorlayan, Motif-Index of Folk-Literature isimli eserde, ilgili motif numarasını arama ve eğer yeni bir motif bulunduysa o motifi ilgili temanın altına kaldığı numaradan itibaren yerleştirme olduğunu, bu çalışmamızdaki
tecrübemizden dolayı söyleyebiliriz. Türkiye’de gördüğümüz bu türden
çalışmalarda Propp ve Thompson metotları uygulanmıştır. Propp metodu,
araştırıcılar arasında geçerliliğini yitirdiğinden metodik motif çalışmalarında dünyada ve Türkiye’de Thompson metodu, aldığı birtakım eleştirilere rağmen daha iyisi yapılıncaya kadar ya da revize edilinceye kadar
bazı çalışmalarda tercih sebebi olmayı sürdürecek ve benzer çalışmalar bu
alana katkı sağlayacaktır.
38
Erkan KARAGÖZ
1.2. Bir Başvuru eseri Olarak “Motif-Index of Folk-literature”ın
Belirgin Özellikleriyle Tematik düzeni1*
A. Mythological Motifs / Mitolojik Motifler
A0. - A99. CReATOR / YARATICI
A0. Creator / Yaratıcı
A10. Nature of the creator / Yaratıcının niteliği
A20. Origin of the creator / Yaratıcının başlangıcı
A30. Creator’s companions / Yaratıcının yardımcıları
A40. Creator’s advisers / Yaratıcının danışmanları
A50. Conflict of good and evil creators / İyi ve kötü yaratıcıların çatışması
A60. Marplot at creation / Yaratılış girişimi bozan kimse
A70. Creator - miscellaneous motifs / Yaratıcı - Çeşitli motifler
A100. - A499. GOdS / TANRILAR
A100. - A199. The gods in general / Genel olarak tanrılar
A100. Deity / Yüce tanrı
A110. Origin of the gods / Tanrıların başlangıcı
A120. Nature and appearance of the gods / Tanrıların niteliği ve görünüşü
A140. God as workmen / Bir zanaatkâr olarak tanrı
A150. Daily life of the gods / Tanrıların günlük hayatı
A160. Mutual relations of the gods / Tanrıların karşılıklı ilişkileri
A170. Deeds of the gods / Tanrıların eylemleri
A180. Gods in relation to mortals / Tanrıların ölümlü insanoğlu ile ilişkisi
1
Bu bölümde, Stith Thompson tarafından hazırlanan Motif-Index of Folk-Literature (6
Cilt) isimli eserde alfabetik sıraya göre 23 ana başlık altında tasniflenen ve her bir
başlık altında genelden özele doğru bir sayısal düzen içerisinde indekslenen motiflerin
üst maddeleri, alt maddeleri ve alt maddelerinin maddeleri alınarak söz konusu eserin
çatı kurgusu çıkarılmaya çalışılmıştır. Motifler, eserdeki orijinalleri ve tarafımızdan
yapılan çevirileri ile birlikte verilmiştir.
*
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
39
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
A190. Gods - miscellaneous motifs / Tanrılar - Çeşitli motifler
A200. - A299. Gods of the upper world / Yukarı dünyanın tanrıları
A200. God of the upper world / Yukarı dünyanın tanrısı
A210. Sky-god / Gökyüzü tanrısı
A220. Sun-god / Güneş tanrısı
A240. Moon-god / Ay tanrısı
A250. Star-god / Yıldız tanrısı
A260. God of light / Işık tanrısı
A270. God of dawn / Şafak tanrısı
A280. Weather god / Hava tanrısı
A300. - A399. Gods of the underworld / Aşağı dünyanın tanrıları
A300. God of the underworld / Aşağı dünyanın tanrısı
A310. God of the world of the dead / Ölüler dünyasının tanrısı
A400. - A499. Gods of the earth / Orta dünyanın (yeryüzü) tanrıları
A400. God of the earth / Orta dünyanın (yeryüzü) tanrısı
A410. Local gods / Yerel tanrılar
A420. God of water / Su tanrısı
A430.God of vegetation / Bitki tanrısı
A440. God of animals / Hayvanların tanrısı
A450. God of trades and professions / Ticaret ve meslek tanrısı
A460. God of abstractions / Soyut kavramların tanrısı
A490. Miscellaneous gods of the earth / Orta dünyadaki çeşitli tanrılar
A500. - A599. Demigods and culture heroes / Yarı tanrılar ve mitolojik
kahramanlar
A500. Demigods and culture heroes / Yarı tanrılar ve mitolojik
kahramanlar
A510. Origin of the culture hero (demigod) / Mitolojik kahramanın
(yarı tanrı) kökeni
40
Erkan KARAGÖZ
A520. Nature of the culture hero (demigod) / Mitolojik kahramanın
(yarı tanrı) niteliği
A530. Culture hero establishes law and order / Mitolojik kahramanın
kanun ve düzeni kurması
A560. Culture hero’s (demigod) departure / Mitolojik kahramanın
(yarı tanrı) ayrılışı
A570. Culture hero still lives / Mitolojik kültür kahramanın yaşamaya
devam etmesi
A580. Culture hero’s (divinity’s) expected return / Mitolojik kahramanın (tanrısallık) beklenen dönüşü
A590. Demigods and culture heroes - miscellaneous / Yarı tanrılar ve
mitolojik kahramanlar - Çeşitli motifler
A600. - A899. COSMOGOnY
KOZMOGONİ VE KOZMOLOJİ
And
COSMOlOGY
/
A600. - A699. The universe / Evren
A600. - A649. Creation of the universe / Evrenin oluşumu
A610. Creation of universe by creator / Evrenin yaratıcı tarafından
yaratılışı
A620. Spontaneous creation of universe / Evrenin kendiliğinden
oluşması
A630. Series of creations / Yaratılışın sırası
A640. Other means of creating the universe / Evrenin yaratılışının
başka vesileleri
A650. - A699. Nature of the universe / Evrenin doğası
A650. The universe as a whole / Bir bütün olarak evren
A660. Nature of the upper world / Yukarı dünyanın doğası
A670. Nature of the lower world / Aşağı dünyanın doğası
A690. Miscellaneous worlds / Çeşitli dünyalar
A700. - A799. The heavens / Gökyüzü
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
41
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
A700. Creation of the heavenly bodies / Gök cisimlerinin yaratılışı
A710. - A739. The sun / Güneş
A710. Creation of the sun / Güneşin yaratılışı
A720. Nature and condition of the sun / Güneşin doğası ve yapısı
A740. - A759. The moon / Ay
A740. Creation of the moon / Ayın yaratılışı
A750. Nature and condition of the moon / Ayın doğası ve yapısı
A760. - A789. The stars / Yıldızlar
A760. Creation and condition of the stars / Yıldızların biçimi ve
yaratılışı
A770. Origin of particular stars / Belirli yıldızların kökeni
A780. The planets (comets, etc.) / Gezegenler (kuyruklu yıldızlar, vb.)
A790. - A799. The heavenly lights / Gökyüzündeki eşsiz ışıklar
A800. - A899. The earth / Yeryüzü
A800. - A839. Creation of the earth / Yeryüzünün yaratılışı
A810. Primeval water / Suyun ilk biçimi
A820. Other means of creation of earth / Yeryüzünün yaratılışının
başka biçimleri
A830. Creation of earth by creator / Yaratıcı tarafından yeryüzünün
yaratılması
A840. Support of the earth / Yeryüzünün yardımcıları
A850. Changes in the earth / Yeryüzündeki değişiklikler
A870. Nature and condition of the earth / Yeryüzünün biçimi ve doğası
A900. - A999. Topographical features in the earth / Yeryüzündeki
topoğrafik özellikler
A900. Topography - general considerations / Topoğrafya - Genel
görüşler
A910. - A949. Water features / Suyun özellikleri
42
Erkan KARAGÖZ
A910. Origin of water features - general / Suyun özelliklerinin kökeni
A920. Origin of the seas / Denizlerin kökeni
A930. Origin of streams / Akarsuların kökeni
A940.Origin of other bodies of water / Diğer su cisimlerinin kökeni
A950. - A999. Land features / Karanın özellikleri
A950. Origin of the land / Karanın kökeni
A960. Creation of mountains / Dağların yaratılışı
A970. Origin of rocks and stones / Kaya ve taşların kökeni
A980. Origin of particular places / Belirli yerlerin kökeni
A990. Other land features / Karanın başka özellikleri
A1000. - A1099. World calamities / Yeryüzündeki felaketler
A1000. World catastrophe / Yeryüzündeki facialar
A1010. Deluge / Tufan (su baskını)
A1020. Escape from deluge / Tufandan (su baskını) kaçma
A1030. World fire / Yeryüzündeki yangınlar
A1040. Continuous winter destroys the race / Sürekli devam eden kış
mevsiminden dolayı türlerin yok olması
A1050. Heavens break up at end of world / Gökyüzünün (atmosferin)
parçalanmasıyla dünyanın sonunun gelmesi
A1060. Earth-disturbances at end of world / Yeryüzündeki düzenin bozulmasıyla dünyanın sonunun gelmesi
A1070. Fettered monster’s escape at end of world / Zincir vurulan
canavarın (dev, ucube) kaçmasıyla dünyanın sonunun gelmesi
A1080. Battle at end of world / Savaş nedeniyle dünyanın sonunun
gelmesi
A1090. World calamities - miscellaneous motifs / Dünyanın belaları
- Çeşitli motifler
A1100. - A1199. Establishment of natural order / Doğal düzenin kurulması
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
43
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
A1110. Establishment of present order: waters / Şu andaki düzenin
kurulması: Sular
A1120. Establishment of present order: winds / Şu andaki düzenin
kurulması: Rüzgârlar
A1130. Establishment of present order: weather phenomena / Şu
andaki düzenin kurulması: Hava olayları
A1150. Determination of seasons / Mevsimlerin belirlenmesi
A1160. Determination of the months / Ayların belirlenmesi
A1170. Origin of night and day / Gündüz ve gecenin başlangıcı
A1180. Establishment of present order - miscellaneous motifs / Şu
andaki düzenin kurulması - Çeşitli motifler
A1200. - A1699. CReATIOn And ORdeRInG OF HUMAn
lIFe / İNSAN HAYATININ YARATILMASI VE DÜZENLENMESİ
A1200. - A1299. Creation of man / İnsanın yaratılması
A1210. Creation of man by creator / Yaratıcı tarafından insanın
yaratılması
A1220. Creation of man through evolution / Evrim sayesinde insanın
yaratılması
A1230. Emergence or descent of first man to earth / Yeryüzünde ilk
insanın ortaya çıkışı
A1240. Man made from mineral substance / Mineral özünden yapılmış
insan
A1250. Man made from vegetable substance / Bitki özünden yapılmış
insan
A1260. Mankind made from miscellaneous materials / Çeşitli
maddelerden yapılmış insanoğlu
A1270. Primeval human pair / İlkel çağa ait ilk insan çifti
A1290. Creation of man - other motifs / İnsanın yaratılışı - Diğer
motifler
44
Erkan KARAGÖZ
A1300. - A1399. Ordering of human life / İnsan hayatının
düzenlenmesi
A1310. Arrangement of man’s bodily attributes / İnsanın bedensel
özelliklerinin yerleştirilmesi
A1320. Determination of span of life / Yaşam süresinin saptanması
A1330. Beginnings of trouble for man / İnsan için sıkıntıların
başlangıcı
A1350. Origin of sex functions / Cinsiyet işlevlerinin başlangıcı
A1360. Man’s growth and maturity / İnsanın büyümesi ve olgunlaşması
A1370. Origin of mental and moral characteristics / Zihinsel ve manevi
özelliklerin başlangıcı
A1390. Ordaining of human life - miscellaneous / İnsan hayatının
belirlenmesi - Çeşitli motifler
A1400. - A1499. Acquisition of culture / Medeniyetin kazanılması
A1400. Acquisition of human culture / İnsan medeniyetinin kazanılması
A1410. Acquisition of livable environment / Yaşanabilir çevrenin
edinilmesi
A1420. Acquisition of food supply / Yiyecek gereksinimlerinin
sağlanması
A1430. Acquisition of other necessities / Başka gereksinimlerin
sağlanması
A1440. Acquisition of crafts / El becerisinin kazanılması
A1460. Acquisition of arts / Hünerin (sanat) kazanılması
A1470. Beginning of social relationships / Toplum ilişkilerinin
başlaması
A1480. Acquisition of wisdom and learning / Bilgelik ve bilginin
kazanılması
A1490. Acquisition of culture - miscellaneous / Medeniyetin
kazanılması - Çeşitli motifler
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
45
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
A1500. - A1599. Origin of customs / Geleneklerin ve göreneklerin
kökeni
A1510. Origin of eating customs / Yemek yeme geleneklerinin
başlangıcı
A1520. Origin of hunting and fishing customs / Avcılık ve balıkçılık
geleneklerinin başlangıcı
A1530. Origin of social ceremonials / Toplumsal törenlerin başlangıcı
A1540. Origin of religious ceremonials / Dinî törenlerin başlangıcı
A1550. Origin of customs of courtship and marriage / Kur yapma ve
evlilik geleneklerinin başlangıcı
A1560. Origin of customs connected with birth / Doğumla ilgili
geleneklerin başlangıcı
A1570. Origin of regulations within the family / Aile içi düzenin
başlangıcı
A1580. Origin of laws / Kanunların başlangıcı
A1590. Origin of other customs / Başka gelenek ve göreneklerin
başlangıcı
A1600. - A1699. distribution and differentiation of peoples /
İnsanların ayrılması ve dağılması
A1610. Origin of various tribes / Değişik boyların (kabile) başlangıcı
A1620. Distribution of tribes / Boyların (kabile) dağılması
A1630. Wandering of tribes / Boyların (kabile) uzaklaşması
A1640. Origin of tribal subdivisions / Boyların (kabile) bir alt bölümü
olan urukların (aşiret) başlangıcı
A1650. Origin of different classes - social and professional / Değişik
sınıfların başlangıcı - Sosyal ve mesleki
A1660. Characteristics of various peoples - in personal appearance /
Değişik halkların özellikleri - Kişisel görünüşte
A1670. Characteristics of various peoples - in industry and warfare /
Değişik halkların özellikleri - Sanayi ve savaşta
46
Erkan KARAGÖZ
A1680. Characteristics of various peoples - in habits / Değişik halkların
özellikleri - Yaşam biçimlerinde
A1700. - 2199. CReATIOn OF AnIMAl lIFe / HAYVANLARLA
İLGİLİ HAYATIN YARATILMASI
A1700. - A1799. Creation of animal life - general / Hayvanlarla
ilgili hayatın yaratılması - Genel
A1710. Creation of animals through transformation / Dönüşüm (şekil
değiştirme) sayesinde hayvanların yaratılışı
A1730. Creation of animals as punishment / Ceza olarak hayvanların
yaratılışı
A1750. Animals created through opposition of devil to god / Şeytanın
tanrıya başkaldırması yüzünden hayvanların yaratılışı
A1770. Creation of animals from unusual primeval mating / Olağandışı
İlkel çiftleşmeden hayvanların yaratılışı
A1790. Creation of animals - other motifs / Hayvanların yaratılışı Başka motifler
A1800. - A1899. Creation of mammals / Memelilerin yaratılışı
A1810. - A1839. Creation of carnivore / Etçil hayvanların yaratılışı
A1810. Creation of felidae / Kedigillerin yaratılışı
A1820. Creation of mustelidae / Sansargillerin yaratılışı
A1830. Creation of canidae and other carnivore / Köpekgillerin ve
diğer etçil hayvanların yaratılışı
A1840. Creation of rodentia / Kemiricigillerin yaratılışı
A1860. Creation of primate / Maymungillerin yaratılışı
A1870. Creation of ungulate / Toynaklı hayvanların yaratılışı
A1890. Creation of other mammals / Başka memelilerin yaratılışı
A1900. - A1999. Creation of birds / Kuşların yaratılışı
A1910. Creation of Passeriformes / Ötücü kuşların (mevcut kuş
türlerinin yarısının dahil olduğu kuşgiller) yaratılışı
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
47
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
A1930. Creation of falconiformes / Kartalların yaratılışı
A1940. Creation of charadriiformes / Yağmur kuşlarının yaratılışı
A1950. Creation of coraciiformes / Gökkuzgunlarının yaratılışı
A1960. Creation of ciconiiformes / Leyleksilerin yaratılışı
A1970. Creation of miscellaneous birds / Türlü kuşların yaratılışı
A2000. - A2099. Creation of insects / Böceklerin yaratılışı
A2010. Creation of hymenoptera / Zar kanatlıların yaratılışı
A2020. Creation of coleopteran / Kın kanatlıların yaratılışı
A2030. Creation of diptera / Çift kanatlıların yaratılışı
A2040. Creation of lepidoptera / Pul kanatlıların yaratılışı
A2050. Creation of hemiptera / Yarım kanatlıların yaratılışı
A2060. Creation of orthoptera / Düz kanatlıların yaratılışı
A2070. Creation of miscellaneous insects / Türlü böceklerin yaratılışı
A2100. - A2199. Creation of fish and other animals / Balıkların ve
diğer hayvanların yaratılışı
A2100. - 2139. Creation of fish / Balığın yaratılışı
A2100. Creation of fish / Balığın yaratılışı
A2110. Creation of particular fishes / Belirli balıkların yaratılışı
A2140.Creation of reptiles / Sürüngenlerin yaratılışı
A2160. - 2199. Origin of amphibians and other animal forms / Amfibi
(iki yaşayışlı - hem karada hem denizde) hayvanların ve başka biçimlerdeki
hayvanların başlangıcı
A2160. Origin of amphibian / Amfibi (iki yaşayışlı - hem karada hem
denizde) hayvanların başlangıcı
A2170. Origin of miscellaneous animal forms / Çeşitli biçimlerdeki
hayvanların başlangıcı
48
Erkan KARAGÖZ
A2200.
- A2599. AnIMAl
HAYVANLARLA İLGİLİ ÖZELLİKLER
CHARACTeRISTICS
/
A2200. - A2299. Various causes of animal characteristics / Hayvanlarla ilgili özelliklerin çeşitli nedenleri
A2210. Animal characteristics: change in ancient animal / Hayvan
özellikleri: Antik zamana ait hayvanlardaki değişiklikler
A2220. Animal characteristics as reward / Ödül olarak hayvan
özellikleri
A2230. Animal characteristics as punishment / Ceza olarak hayvan
özellikleri
A2240. Animal characteristics: obtaining another’s qualities / Hayvan
özellikleri: Başkalarının özelliklerini kazanma
A2250. Animal characteristics: result of contest / Hayvan özellikleri:
Yarışmanın sonucu
A2260. Animal characteristics from transformation / Dönüşümden
(şekil değiştirmeden) kaynaklanan hayvan özellikleri
A2270. Animal characteristics from miscellaneous causes / Çeşitli
nedenlerden kaynaklanan hayvan özellikleri
A2300. - A2399. Causes of animal characteristics: body / Hayvanlara
ait özelliklerinin nedenleri: Beden
A2310. Origin of animal characteristics: body covering / Hayvanlara
ait özelliklerinin başlangıcı: Beden örtüsü (kabuk, tabaka, kaplama)
A2320. Origin of animal characteristics: head / Hayvanlara ait özelliklerinin başlangıcı: Baş
A2330. Origin of animal characteristics: face / Hayvanlara ait özelliklerinin başlangıcı: Yüz
A2350. Origin of animal characteristics: trunk / Hayvanlara ait özelliklerinin başlangıcı: Gövde
A2370. Animal characteristics: extremities / Hayvanlara ait özellikler: Uzantılar (eller, ayaklar)
A2380. Animal characteristics: other bodily features / Hayvanlara ait
özellikler: Bedene ait başka özellikler
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
49
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
A2400. - A2499. Causes of animal characteristics: appearance and
habits / Hayvanlara ait özelliklerin nedenleri: Dış görünüş ve alışkanlıklar
A2400. Animal characteristics: general appearance / Hayvanlara ait
özellikler: Genel görünüş
A2410. Animal characteristics: color and smell / Hayvanlara ait özellikler: Renk ve koku
A2420. Animal characteristics: voice and hearing / Hayvanlara ait
özellikler: Ses ve işitme
A2430. Animal characteristics: dwelling and food / Hayvanlara ait
özellikler: Mesken ve besin
A2440. Animal characteristics: carriage / Hayvanlara ait özellikler:
Taşıma (binek arabası)
A2450. Animal’s daily work / Hayvanların günlük işleri
A2460. Animal characteristics: attack and defense / Hayvanlara ait
özellikler: Saldırı ve savunma
A2470. Animal’s habitual bodily movements / Hayvanların
alışılagelmiş bedensel hareketleri
A2480. Periodic habits of animals / Hayvanların düzenli alışkanlıkları
A2490. Other habits of animals / Hayvanların başka alışkanlıkları
A2500. - A2599. Animal characteristics - miscellaneous / Hayvanlara
ait özellikler - Çeşitli motifler
A2510. Utility of animals / Hayvanların yararları
A2520. Disposition of animals / Hayvanların eğilimleri
A2540. Other animal characteristics / Hayvanlara ait başka özellikler
A2600. - A2699. Origin of trees and plants / Ağaçların ve bitkilerin
başlangıcı
A2600. - A2649. Various origins of plants / Bitkilerin çeşitli
başlangıçları
A2600. Origin of plants / Bitkilerin başlangıcı
50
Erkan KARAGÖZ
A2610. Creation of plants by transformation / Dönüşüm (şekil
değiştirme) yoluyla bitkilerin yaratılışı
A2620. Plants originate from experience of holy person / Kutsal bir
kişinin başına gelen bir olay neticesinde bitkilerin ortaya çıkışı
A2630. Other types of plant origins / Başka bitkilerin başlangıçları
A2650. - A2699. Origin of various plants and trees / Türlü bitkilerin
ve ağaçların başlangıcı
A2650. Origin of flowers / Çiçeklerin başlangıcı
A2680. Origin of other plant forms / Başka bitki türlerinin başlangıcı
A2700. - A2799. Origin of plant characteristics / Bitkilerin özelliklerinin başlangıcı
A2700. - A2799. Various origins of plant characteristics / Bitkilerin
özelliklerinin çeşitli başlangıçları
A2710. Plant characteristics as reward / Ödül olarak bitki özellikleri
A2720. Plant characteristics as punishment / Ceza olarak bitki
özellikleri
A2730. Miscellaneous reasons for plant characteristics / Bitki
özellikleri için çeşitli sebepler
A2750. - A2799. Origin of various plant characteristics / Çeşitli bitki
tiplerinin başlangıcı
A2750. Interior and bark of plant / Bitkilerin içi ve kabuğu
A2760. Leaves of plant / Bitkilerin yaprakları
A2770. Other plant characteristics / Başka bitkilerin özellikleri
A2800. - A2899. Miscellaneous explanations / Çeşitli açıklamalar
A2800. - A2849. Miscellaneous explanations: origins / Çeşitli
açıklamalar: Başlangıçlar
A2850. - A2899. Miscellaneous explanations: characteristics / Çeşitli
açıklamalar: Özellikler
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
51
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B. Animals / Hayvanlar
B0. - B99. Mythical animals / Efsanevi hayvanlar
B10. Mythical beasts and hybrids / Efsanevi canavarlar ve melezler
B20. Beast-men / Canavar adamlar
B30. Mythical birds / Efsanevi kuşlar
B40. Bird-beasts / Kuş canavarlar
B50. Bird-men / Kuş adamlar
B60. Mythical fish / Efsanevi balıklar
B70. Fish-beasts / Balık canavarlar
B80. Fish-men / Balık adamlar
B90. Other mythical animals / Başka efsanevi hayvanlar
B100. - B199. Magic animals / Büyülü hayvanlar
B100. - B119. Treasure animals / Hazine hayvanları
B100. Treasure animals - general / Hazine hayvanları - Genel
B110. Treasure producing parts of animals / Hayvanların hazine
üreten parçaları
B120. - B169. Animals with magic wisdom / Büyülü hikmete sahip
hayvanlar
B120. Wise animals / Bilge hayvanlar
B130. Truth telling animals / Doğruyu söyleyen hayvanlar
B140. Prophetic animals / Kâhin hayvanlar
B150. Oracular animals / Kerametli hayvanlar
B160. Wisdom-giving animals / Akıl veren hayvanlar
B170. - B189. Other magic animals / Başka büyülü hayvanlar
B170. Magic birds, fish, reptiles, etc. / Sihirli kuşlar, balıklar,
sürüngenler, vb.
B180. Magic quadrupeds / Sihirli dört ayaklılar
52
Erkan KARAGÖZ
B190. Magic animals: miscellaneous motifs / Sihirli hayvanlar: Çeşitli
motifler
B200. - B299. Animals with human traits / İnsan özellikli hayvanlar
B210. Speaking animals / Konuşan hayvanlar
B220. Animal kingdom (community) / Hayvanlar âlemi (topluluk)
B230. Parliament of animals / Hayvanların meclisi
B240. King of animals / Hayvanların kralı
B250. Religious animals / Dindar hayvanlar
B260. Animal warfare / Hayvan savaşları
B270. Animals in legal relations / Yasal ilişkilerde hayvanlar
B280. Animal weddings / Hayvan evlilikleri
B290. Other animals with human traits / Başka insan özellikli hayvanlar
B300. - B599. Friendly Animals / Arkadaş canlısı hayvanlar
B300. - B349. Helpful animals - general / Yardımsever hayvanlar - Genel
B310. Acquisition of helpful animal / Yardımsever hayvan edinme
B320. Reward of helpful animal / Yardımsever hayvanın ödülü
B330. Death of helpful animal / Yardımsever hayvanın ölümü
B340. Treatment of helpful animal - miscellaneous / Yardımsever
hayvanın davranışları - Çeşitli motifler
B350. - B399. Grateful animals / Minnettar hayvanlar
B360. Animals grateful for rescue from peril of death / Ölüm
tehlikesinden kurtulan minnettar hayvanlar
B370. Animals grateful to captor for release / Tutsaklıktan kurtulan
minnettar hayvanlar
B380. Animals grateful for relief from pain / Acı çektikleri bir şeyden
kurtulup rahatlayan minnettar hayvanlar
B390. Animals grateful for other kind acts / Başka türlü davranışlardan
dolayı minnettar olan hayvanlar
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
53
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B400. - B499. Kinds of helpful animals / Yardımsever hayvanların
türleri
B400. - B449. Helpful beasts / Yardımsever canavarlar
B400. Helpful domestic beasts / Yardımsever evcil canavarlar
B430. Helpful wild beasts / Yardımsever vahşi canavarlar
B450. Helpful birds / Yardımsever kuşlar
B470. Helpful fish / Yardımsever balıklar
B480. Helpful insects / Yardımsever böcekler
B490. Other helpful animals / Başka yardımsever hayvanlar
B500. - B599. Services of helpful animals / Yardımsever hayvanların
hizmetleri
B500. Magic power from animal / Hayvandan sihirli güç sahibi olma
B510. Healing by animal / Hayvan tarafından iyileştirilme
B520. Animals save person’s life / Hayvanların birinin hayatını
kurtarması
B530. Animals nourish men / Hayvanların insanı besleyip bakması
B540. Animal rescuer or retriever / Kurtarıcı ya da avı bulup getiren hayvan
B550. Animals carry men / Hayvanların insanı taşıması
B560. Animals advise men / Hayvanların insana akıl vermesi
B570. Animals serve men / Hayvanların insana hizmet etmesi
B580. Animals help men to wealth and greatness / Mal varlığı ve
saygınlık kazanmada hayvanların insana yardım etmesi
B590. Miscellaneous service of helpful animals / Yardımsever
hayvanların çeşitli hizmetleri
B600. - B699. Marriage of person to animal / İnsanın hayvan ile
evlenmesi
B610. Animal paramour / Hayvan sevgili
B620. Animal suitor / Hayvan talip (evlenmek isteyen)
54
Erkan KARAGÖZ
B630. Offspring of marriage to animal / Hayvanla olan evliliğin
yavruları
B640. Marriage to person in animal form / Hayvan şeklindeki bir kişi
ile evlenme
B650. Marriage to animal in human form / İnsan şeklindeki bir hayvan
ile evlenme
B700. - B799. Fanciful traits of animals / Hayvanların hayalî
özellikleri
B710. Fanciful origin of animals / Hayvanların hayal ürünü olarak
başlangıcı
B720. - B749. Fanciful physical qualities of animals / Hayvanların
hayalî fiziksel özellikleri
B720. Fanciful bodily members of animals / Hayvanların hayalî
bedensel uzuvları
B730. Fanciful color, smell, etc. of animals / Hayvanların hayalî renk,
koku, vb. özellikleri
B740. Fanciful marvelous strength of animals / Hayvanların hayalî
olağanüstü gücü
B750. Fanciful habits of animals / Hayvanların hayalî yaşam biçimleri
B770. Other fanciful traits of animals / Hayvanların başka hayalî
özellikleri
B800 - B899. Miscellaneous animal motifs / çeşitli hayvan motifleri
B870. Giant animals / Devasa hayvanlar
C. Tabu / Yasak
C0. - C99. Tabu connected with supernatural beings / Doğaüstü
varlıklarla ilgili yasak
C0. Tabu: contact with supernatural / Yasak: Doğaüstü ile ilgili
C10. Tabu: profanely calling up spirit (devil, etc.) / Yasak: Paganlık
(putperestlik) yöntemleriyle ruh çağırma (şeytan, vb.)
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
55
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
C20. Tabu: calling on ogre or destructive animal / Yasak: İnsan yiyen
dev ya da zararlı hayvan cağırma
C30. Tabu: offending supernatural relative / Yasak: Doğaüstü ile
bağlantıları olanları gücendirme
C40. Tabu: offending spirits of water, mountain, etc. / Yasak: Dağ, su,
vb. varlıkların ruhunu gücendirme
C50. Tabu: offending the gods / Yasak: Tanrıları gücendirme
C70. Tabu: offending other sacred beings / Yasak: Kutsal varlıkları
gücendirme
C90. Other tabus in connection with sacred beings / Kutsal varlıklarla
ilgili olarak başka yasaklar
C100. - C199. Sex tabu / Cinsellik yasağı
C100. Sex tabu / Cinsellik yasağı
C110. Tabu: sexual intercourse / Yasak: Cinsel ilişki
C120. Tabu: kissing / Yasak: Öpme
C130. Tabu connected with puberty / Ergenlik ile ilgili yasak
C140. Tabu connected with menses / Adet (aybaşı) ile ilgili yasak
C150. Tabu connected with childbirth / Çocuk doğurma ile ilgili yasak
C160. Tabu connected with marriage / Evlilik ile ilgili yasak
C170. Tabu connected with husband’s or wife’s relatives / Kocanın ya
da karının akrabaları ile ilgili yasak
C180. Tabu confined to one sex / Seks ile sınırlandırılmış yasak
C190. Sex tabu - miscellaneous / Cinsellik yasağı - Çeşitli
C200. - C299. eating and drinking / Yeme ve içme yasağı
C200. - C249. Eating tabus / Yeme yasakları
C200. Tabu: eating (general) / Yasak: Yeme (genel)
C210. Tabu: eating in certain place / Yasak: Belirli yerlerde yeme
C220. Tabu: eating certain things / Yasak: Belirli şeyleri yeme
56
Erkan KARAGÖZ
C230. Tabu: eating at certain time / Yasak: Belirli zamanlarda yeme
C240. Tabu: eating food of certain person / Yasak: Bazı kişilerle yemek
yeme
C250. - C279. Drinking tabus / İçme yasakları
C250. Tabu: drinking / Yasak: İçme
C260. Tabu: drinking at certain place / Yasak: Belirli yerlerde içme
C270. Tabu: drinking certain things / Yasak: Belirli şeyleri içme
C280. Tabu: miscellaneous eating and drinking tabus / Yasak: Çeşitli
yeme ve içme yasakları
C300. - C399. looking tabu / Bakma yasağı
C300. Looking tabu / Bakma yasağı
C310. Tabu: looking at certain person or thing / Yasak: Belirli kişilere
ve şeylere bakma
C320. Tabu: looking into certain receptacle / Yasak: Belirli kapların
içine bakma
C330. Tabu: looking in certain direction / Yasak: Belirli bir yöne
bakma
C400. - C499. Speaking tabu / Konuşma yasağı
C400. Speaking tabu / Konuşma yasağı
C410. Tabu: asking questions / Yasak: Soru sorma
C420. Tabu: uttering secrets / Yasak: Sır söyleme
C430. Name tabu / İsim yasağı
C440. Origin tabu / Yasakların başlangıcı
C450. Tabu: boasting / Yasak: Övünme
C460. Laughing tabu / Gülme yasağı
C480. Tabu: other vocal expressions / Yasak: Başka sesli ifadeler
C490. Other speaking tabus / Başka konuşma yasakları
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
57
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
C500. - C549. Tabu: touching / Yasak: Dokunma
C500. Tabu: touching / Yasak: Dokunma
C510. Tabu: touching tree (plant) / Yasak: Ağaca (bitki) dokunma
C520. Tabu: touching ground / Yasak: Toprağa dokunma
C530. Tabu: touching (miscellaneous) / Yasak: Dokunma (çeşitli)
C550. - C599. Class tabu / Sınıf (zümre) yasağı
C550. Class tabu Sınıf / (zümre) yasağı
C560. Tabu: things not to be done by certain class / Yasak: Belirli
sınıflar tarafından dokunulmayan şeyler
C600. - C699. Unique prohibitions and compulsions / Benzersiz
yasaklar ve baskılar
C600. - C649. The one forbidden thing / Yasaklanmış bir şey (nesne)
C600. Unique prohibition / Benzersiz yasaklar
C610. The one forbidden place / Yasaklanmış bir yer
C620. Tabu: partaking of the one forbidden object / Yasak: Yasaklanmış
şeyin bir parçası olma
C630. Tabu: the one forbidden time / Yasak: Yasaklanmış bir zaman
C640. Unique prohibition - miscellaneous / Benzersiz yasaklar Çeşitli motifler
C650. - C699. The one compulsory thing / Zorunlu bir şey
C650. The one compulsory thing / Zorunlu bir şey
C680. Other compulsions / Başka zorunluluklar
C700. - C899. Miscellaneous tabus / Çeşitli yasaklar
C700. Miscellaneous tabus / Çeşitli yasaklar
C710. Tabus connected with other-world journeys / Başka dünyalara
yolculuklarla ilişkili yasaklar
C720. Tabu: attending toilet needs / Yasak: Tuvalet ihtiyaçlarını
giderme
58
Erkan KARAGÖZ
C730. Tabu: resting / Yasak: Dinlenme
C740. Tabu: doing deed of mercy or courtesy / Yasak: Merhamet ya
da kibarlık gösterme
C750. Time tabu / Zaman yasağı
C770. Tabu: overweening pride / Yasak: Aşırı kibir
C780. Tabu: buying, selling, etc. / Yasak: Satın alma, satış yapma vb.
C810. Tabu: heeding persuasive person or thing / Yasak: İkna edici bir
kişiyi ya da şeyi önemseme
C820. Tabu: finding certain secret / Yasak: Belirli bir sırrı keşfetme
C830. - C899. Unclassified tabus / Sınıflandırılmamış yasaklar
C830. Unclassified tabus / Sınıflandırılmamış yasaklar
C900. - C999. Punishment for breaking tabu / Bir yasağı çiğnemeyi
cezalandırma
C900. Punishment for breaking tabu / Bir yasağı çiğnemeyi
cezalandırma
C910. Permanent sign of disobedience for breaking tabu / Yasağı
çiğneme itaatsizliğinin kalıcı işareti
C920. Death for breaking tabu / Yasağın çiğnenmesinden dolayı ölme
C930. Loss of fortune for breaking tabu / Yasağın çiğnenmesinden
dolayı kısmeti kaybetme
C940. Sickness or weakness for breaking tabu / Yasağın çiğnenmesinden
dolayı hastalanma ya da güçsüzleşme
C950. Person carried to other world for breaking tabu / Bir kişinin
yasağı çiğnemesinden dolayı başka bir dünyaya taşınması
C960. Transformation for breaking tabu / Yasağın çiğnenmesinden
dolayı şekil değiştirme
C980. Miscellaneous punishments for breaking tabu / Yasağın
çiğnenmesinden dolayı verilen çeşitli cezalar
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
59
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
d. Magic / Sihir
d0. - d699. TRAnSFORMATIOn / ŞEKİL DEĞİŞTİRME
(DÖNÜŞÜM)
d10. - d99. Transformation of man to different man / İnsanın
başka bir insana dönüşmesi
D10. Transformation to person of different sex / Kişinin başka bir cinsiyete dönüşmesi
D20. Transformation to person of different social class / Kişinin başka
bir sosyal sınıftan birine dönüşmesi
D30. Transformation to person of different race / Kişinin başka bir
ırktan birine dönüşmesi
D40. Transformation to likeness of another person / Benzer başka bir
kişiye dönüşme
D50. Magic changes in man himself / İnsanın kendisindeki sihirli
değişmeler
D90. Transformation: man to different man - miscellaneous / İnsanın
başka bir insana dönüşmesi - Çeşitli motifler
d100. - d199. Transformation: man to animal / İnsanın hayvana
dönüşmesi
D100. - D149. Transformation man to mammal / İnsanın memeliye
dönüşmesi
D110. Transformation: man to wild beast (mammal) / İnsanın vahşi
bir canavara (memeli) dönüşmesi
D130. Transformation: man to domestic beast (mammal) / İnsanın
evcil bir canavara dönüşmesi
D150. Transformation: man to bird / İnsanın kuşa dönüşmesi
D170. Transformation: man to fish / İnsanın balığa dönüşmesi
D180. Transformation: man to insect / İnsanın böceğe dönüşmesi
D190. Transformation: man to reptiles and miscellaneous animals /
İnsanın sürüngene ve değişik hayvanlara dönüşmesi
60
Erkan KARAGÖZ
d200. - d299. Transformation: man to object / İnsanın nesneye
dönüşmesi
D210. Transformation: man to vegetable form / İnsanın bitkiye
dönüşmesi
D230. Transformation: man to mineral form / İnsanın elemente
(mineral) dönüşmesi
D250. Transformation: man to manufactured object / İnsanın üretilmiş
bir nesneye dönüşmesi
D270. Transformation: man to object - miscellaneous / İnsanın nesneye
dönüşmesi - Çeşitli motifler
d300. - d399. Transformation: animal to person / Hayvanın insane
dönüşmesi
D310. - D349. Transformation: mammal to person / Memelinin insane
dönüşmesi
D310. Transformation: wild beast (mammal) to person / Vahşi
canavarın (memeli) insane dönüşmesi
D330. Transformation: domestic beast (mammal) to person / Evcil
canavarın (memeli) insane dönüşmesi
D350. Transformation: bird to person / Kuşun insane dönüşmesi
D370. Transformation: fish to man / Balığın insane dönüşmesi
D380.Transformation: insect to person / Böceğin insane dönüşmesi
D390. Transformation: reptiles and miscellaneous animals to persons
/ Sürüngenlerin ve türlü hayvanların insane dönüşmesi
d400. - d499. Other forms of transformation / Dönüşümlerin
başka biçimleri
D410. Transformation: one animal to another / Bir hayvanın başka bir
hayvana dönüşmesi
D420. Transformation: animal to object / Hayvanın nesneye dönüşmesi
D430. Transformation: object to person / Nesnenin insane dönüşmesi
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
61
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D440. Transformation: object to animal / Nesnenin hayvana dönüşmesi
D450. - D499. Transformation: object to object / Nesnenin nesneye
dönüşmesi
D450. Transformation: object to another object / Nesnenin başka bir
nesneye dönüşmesi
D470. Transformation: material of object changed / Değişen nesnenin
maddeye dönüşmesi
D480. Size of object transformed / Dönüştürülen nesnenin boyutu
d500. - d599. Means of transformation / Dönüşüm araçları
D510. Transformation by breaking tabu / Dönüşüm yoluyla yasağın
çiğnenmesi
D520. Transformation through power of the word / Kelimenin gücü
yoluyla dönüşüm
D530. Transformation by putting on skin, clothing, etc. / Post, elbise
vb. giyme yoluyla dönüşüm
D550. Transformation by eating or drinking / Yeme ya da içme yoluyla
dönüşüm
D560. Transformation by various means / Türlü araçlar yoluyla
dönüşüm
d600. - d699. Miscellaneous transformation incidents / Çeşitli
dönüşüm olayları
D610. Repeated transformation / Yinelenen dönüşüm
D620. Periodic transformation / Düzenli dönüşüm
D630. Transformation and disenchantment at will / Dilek yoluyla
dönüşüm ve büyüyü bozma
D640. Reasons for voluntary transformation / Gönüllü dönüşüm için
sebepler
D660. Motive for transformation of others / Başkalarının dönüşümü
için güdü
62
Erkan KARAGÖZ
D670. Magic flight / Sihirli uçuş
D680. Miscellaneous circumstances of transformation / Dönüşümün
çeşitli koşulları
d700. - d799. disenchantment / Büyüyü çözme
D710. Disenchantment by rough treatment / Kaba tedavi yoluyla
büyüyü bozma
D720. Disenchantment by removing (destroying) covering of enchanted
person / Büyülü kişiyi ortadan kaldırma (yok etme) yoluyla büyüyü bozma
D730. Disenchantment by submission / Boyun eğme yoluyla büyüyü bozma
D750. Disenchantment by faithfulness of others / Diğerlerinin
bağlılığı yoluyla büyüyü bozma
D760. Disenchantment by miscellaneous means / Çeşitli araçlar
yoluyla büyüyü bozma
D790. Attendant circumstances of disenchantment / Büyüyü bozmanın
mevcut koşulları
d800. - d1699. MAGIC OBJeCTS / SİHİRLİ NESNELER
d800. - d899. Ownership of magic objects / Sihirli nesnelerin
sahipleri
D800. Magic object / Sihirli nesne
D810. - D859. Acquisition of magic object / Sihirli nesnenin edinilmesi
D810. Magic object a gift / Bir hediye olarak sihirli nesne
D830. Magic object acquired by trickery / Hilekârlık yoluyla sihirli
nesnenin edinilmesi
D840. Magic object found / Sihirli nesnenin bulunması
D850. Magic object otherwise obtained / Sihirli nesnenin başka türlü
elde edinilmesi
D860. Loss of magic object / Sihirli nesneyi kaybetme
D880. Recovery of magic object / Sihirli nesneyi geri kazanma
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
63
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
d900. - d1299. Kinds of magic objects / Sihirli nesnelerin türleri
D900. Magic weather phenomena / Sihirli hava olayı
D910. Magic body of water / Suyun sihirli kütlesi
D930. Magic land features / Sihirli toprak özellikleri
D940. Magic forests / Sihirli ormanlar
D950. Magic tree / Sihirli ağaç
D960. Magic gardens and plants / Sihirli bahçeler ve bitkiler
D980. Magic fruits and vegetables / Sihirli meyveler ve sebzeler
D990. - D1029. Magic bodily members / Sihirli bedensel uzuvlar
D990. Magic bodily members - human / Sihirli bedensel uzuvlar - İnsan
D1010. Magic bodily members - animal / Sihirli bedensel uzuvlar - Hayvan
D1030. Magic food / Sihirli yemek
D1040. Magic drink / Sihirli içecek
D1050. Magic clothes / Sihirli elbiseler
D1070. Magic ornaments / Sihirli takılar
D1080. Magic weapons / Sihirli silahlar
D1110. Magic conveyances / Sihirli taşıtlar
D1130. Magic buildings and parts / Sihirli binalar ve mıntıkalar
D1150. Magic furniture / Sihirli ev eşyaları
D1170. Magic utensils and implements / Sihirli mutfak eşyaları ve aletleri
D1210. Magic musical instruments / Sihirli müzik enstrümanları
D1240. Magic waters and medicines / Sihirli sular ve ilaçlar
D1250. Miscellaneous magic objects / Çeşitli sihirli nesneler
d1300. - d1599. Function of magic objects / Sihirli nesnelerin
işlevleri
D1300. - D1379. Magic objects effect changes in persons / Sihirli
nesnelerin kişide değişiklikler gerçekleştirmesi
64
Erkan KARAGÖZ
D1300. Magic object gives supernatural wisdom / Sihirli nesnelerin
olağanüstü bilgelik vermesi
D1310. Magic object gives supernatural information / Sihirli nesnelerin
olağanüstü üstü bilgi vermesi
D1330. Magic objects works physical change / Sihirli nesnelerin
fiziksel değişim sağlaması
D1350. Magic object changes person’s disposition / Sihirli nesnenin
kişinin mizacını değiştirmesi
D1360. Magic object effects temporary change in person / Sihirli
nesnenin kişide geçici değişiklik gerçekleştirmesi
D1380. Magic object protects / Sihirli nesnenin koruyucu özelliği
D1390. Magic object rescues person / Sihirli nesnenin kişiyi kurtarma
özelliği
D1400. - D1439. Magic object gives power over other persons / Sihirli
nesnenin bir kişiye, başka kişilerin üstünde güç vermesi
D1400. Magic object overcomes person / Sihirli nesnenin kişinin
üstesinden gelmesi
D1410. Magic object renders person helpless / Sihirli nesnenin kişiyi
güçsüz hâle getirmesi
D1420. Magic object draws person (thing) to it / Sihirli nesnenin
kişinin bir şeyi yapması için onu cazibesi altına alması
D1430. Magic object pursues or captures / Sihirli nesnenin bir şeyin
peşine düşmesi ya da onu ele geçirirmesi
D1440. Magic object gives power over animals / Sihirli nesnenin
kişiye hayvanların üzerinde güç vermesi
D1450. Magic object furnishes treasure / Sihirli nesnenin hazine
sağlaması
D1470. Magic object as provider / Bir tedarikçi olarak sihirli nesne
D1500. Magic object controls disease / Sihirli nesnenin hastalıkları
idare etmesi
D1520. Magic object affords miraculous transportation / Sihirli
nesnenin olağanüstü ulaşım sağlaması
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
65
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1540. Magic object controls the elements / Sihirli nesnenin doğa
güçlerini yönlendirmesi
D1550. Magic object miraculously opens and closes / Sihirli nesnenin
mucizevi bir şekilde açma ve kapama yapması
D1560. Magic object performs other services for owner / Sihirli
nesnenin sahipleri için başka türlü hizmetleri yerine getirmesi
d1600. - d1699. Characteristics of magic objects / Sihirli nesnelerin
özellikleri
D1600. - D1649. Automatic magic objects / Otomatik sihirli nesneler
D1600. Automatic object / Otomatik nesne
D1610. Magic speaking objects / Konuşan sihirli nesneler
D1620. Magic automata / Sihirli otomat
D1640. Other automatic objects / Başka otomatik nesneler
D1650. Other characteristics of magic objects / Sihirli nesnelerin
başka özellikleri
d1700. - d2199. MAGIC POWeRS And MAnIFeSTATIOnS /
SİHİRLİ GÜÇLER VE BELİRTİLER
d1710. - d1799. Possession and means of employment of magic
powers / Sihirli güçlere sahip olma ve onları uygulama araçları
D1710. Possession of magic powers / Sihirli güçlere sahip olma
D1720. Acquisition of magic powers / Sihirli güçleri edinme
D1740. Loss of magic powers / Sihirli güçleri kaybetme
D1750. Other characteristics of magic power / Sihirli gücün başka
özellikleri
D1760. Means of producing magic power / Sihirli güçleri üretme
araçları
d1800. - d2199. Manifestations of magic power / Sihirli gücün
belirtileri
D1800. - D1949. Lasting magic qualities / Kalıcı sihrin nitelikleri
66
Erkan KARAGÖZ
D1810. Magic knowledge / Sihirbazlık bilgisi
D1820. Magic sight and hearing / Sihirli görme ve duyma yeteneği
D1830. Magic strength / Sihirli güç
D1840. Magic invulnerability / Sihirli yaralanmazlık
D1850. Immortality / Ölümsüzlük
D1860. Magic beautification / Sihirli güzellik
D1870. Magic hideousness / Sihirli çirkinlik
D1880.Magic rejuvenation / Sihirli gençleşme
D1890. Magic aging / Sihirli yaşlanma
D1900. Love induced by magic / Sihir yoluyla aşka sebep olma
D1910. Magic memory / Sihirli hafıza
D1920. Other permanent magic characteristics / Başka kalıcı sihirli
özellikler
d1950. - d2049. Temporary magic characteristics / Geçici sihirli
özellikler
D1960. Magic sleep / Sihirli uyku
D1980. Magic invisibility / Sihirli görünmezlik
D2000. Magic forgetfulness / Sihirli unutkanlık
D2020. Magic dumbness / Sihirli dilsizlik
D2030. Other temporary magic characteristics / Başka geçici sihirli
özellikler
d2050. - d2099. destructive magic powers / Zararlı sihirli güçler
D2060. Death or bodily injury by magic / Sihir yoluyla ölüm ya da
bedensel yaralanma
D2070. Bewitching / Büyüleme
D2080. Magic used property / Sihrin mülk olarak kullanılması
D2090. Other destructive magic powers / Başka zararlı sihirli güçler
d2100. - d2149. Other manifestations of magic power / Sihirli
gücün başka belirtileri
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
67
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D2100. Magic wealth / Sihirli zenginlik
D2120. Magic transportation / Sihirli ulaşım (taşıma, nakliye)
D2140. Magic control of the elements / Sihirli elementlerin
yönlendirilmesi
d2150. - d2199. Miscellaneous magical manifestations / Çeşitli
sihirli alametler
e. The dead / Ölüler
e0. - e199. Resuscitation / Dirilme
E0. Resuscitation / Dirilme
E10. Resuscitation by rough treatment / Kaba tedavi yoluyla dirilme
E30. Resuscitation by arrangement of members / Organların
yerleştirilmesi yoluyla dirilme
E50. Resuscitation by magic / Sihir yoluyla dirilme
E80. Water of life / Hayat suyu
E90. Tree of life / Hayat ağacı
E100. Resuscitation by medicines / İlaç yoluyla dirilme
E120. Other means of resuscitation / Dirilmenin başka araçları
E150. Circumstances of resuscitation / Dirilmenin koşulları
e200. - e599. Ghosts and other revenants / Hayaletler ve başka geri
dönüşler (ruh, hortlak vb.)
e200. - e299. Malevolent return from the dead / Ölümden kötü
niyetli dönüş
E200. Malevolent return from the dead / Ölümden kötü niyetli dönüş
E210. Dead lover’s malevolent return / Ölü sevgilinin kötü niyetli
dönüşü
E220. Dead relative’s malevolent return / Ölü akrabanın kötü niyetli
dönüşü
68
Erkan KARAGÖZ
E230. Return from dead to inflict punishment / Cezalandırmak için
ölümden dönüş
E250. Bloodthirsty revenants / Kana susamış hayaletler (ruh, hortlak)
E260. Other malevolent revenants / Başka kötü niyetli geri dönüşler
(hayalet, hortlak, ruh gibi)
E280. Ghosts haunt buildings / Hayaletli binalar
e300. - e399. Friendly return from the dead / Ölümden dostça
dönüşler
E300. Friendly return from the dead / Ölümden iyi niyetli dönüşler
E310. Dead lover’s friendly return / Ölü sevgilinin iyi niyetli dönüşü
E320. Dead relative’s friendly return / Ölü akrabanın iyi niyetli dönüşü
E340. Return from dead to repay obligations / Minnet borcunu ödemek
için ölümden dönüş
E360. Other reasons for friendly return from the dead / Ölümden iyi
niyetli olarak dönmek için başka gerekçeler
E380. Ghost summoned / Ruh çağırma
E390. Friendly return from the dead - miscellaneous / Ölümden iyi
niyetli dönüş - Çeşitli motfiler
e400. - e599. Ghost and revenants - miscellaneous / Hayalet ve
diğer geri dönüşler (ruh, hortlak, vb.) - Çeşitli motifler
E400. Ghosts and revenants - miscellaneous / Hayalet ve diğer geri
dönüşler (ruh, hortlak, vb.) - Çeşitli motifler
E410. The unquiet grave / Huzursuz mezar
E420. Appearance of revenant / Hortlak, ruh, vb.’lerinin görünüşü
E430. Defense against ghosts and the dead / Hayalete ve ölüye karşı
savunma
E440. Walking ghosts “laid” / Yürüyen hayaletler
E460. Revenants in conflict / Çatışma hâlindeki hortlak, ruh, vb.’leri
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
69
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
E470. Intimate relations of dead and living / Ölü ve canlının yakın
ilişkisi
E480. Abode of the dead / Ölünün meskeni
E490. Meetings of the dead / Ölmüşlerin karşılaştığı olaylar
E500. Phantom hosts / Hayalet ev sahipleri
E510. Phantom sailors / Hayalet denizciler
E520. Animal ghosts / Hayalet hayvanlar
E530. Ghosts of objects / Nesnelerin hayaletleri
E540. Miscellaneous actions of revenants / Hortlak, ruh, v.b’lerinin
çeşitli davranışları
e600. - e699. Reincarnation / Ruh göçümü (ruhun başka vücutla
yeniden dünyaya gelmesi)
E600. Reincarnation / Ruh göçümü
E610. Reincarnation as animal / Hayvan olarak ruh göçümü
E630. Reincarnation in object / Nesnede ruh göçümü
E650. Reincarnation: other forms / Ruh göçümü: Başka biçimler
E670. Repeated reincarnation / Yinelenen ruh göçümü
E690. Reincarnation: miscellaneous / Ruh göçümü: Çeşitli motifler
e700. - e799. The soul / Ruh
E700. The soul / Ruh
E710. External soul / Dış ruh
E720. Soul leaves or enters the body / Ruhun bedenden ayrılması ya
da bedene girmesi
E730. Soul in animal form / Hayvan biçiminde ruh
E740. Other forms of the soul / Ruhun başka biçimleri
E750. Perils of the soul / Ruhun tehlikeleri
E760. Life index / Yaşam göstergesi
E770. Vital objects / Yaşamsal nesneler
70
Erkan KARAGÖZ
F. Marvels / Olağanüstülükler
F0. - F199. Otherworld Journeys / Öbür dünyaya yolculuk
F0. Journey to otherworld / Öbür dünyaya yolculuk
F10. - F79. The upper world / Yukarı dünya
F10. Journey to upper world / Yukarı dünyaya yolculuk
F30. Inhabitant of upper world visits earth / Yukarı dünya sakinlerinin
yeryüzüne ziyareti
F50. Access to upper world / Yukarı dünyaya giriş
F60. Transportation to or from upper world / Yukarı dünyaya gidip
gelme
F80. - F109.The lower world / Aşağı dünya
F80. Journey to lower world / Aşağı dünyaya yolculuk
F90. Access to lower world / Aşağı dünyaya giriş
F100. Visit to lower world - miscellaneous motifs / Aşağı dünyaya
ziyaret - Çeşitli motifler
F110. - F199. Miscellaneous otherworlds / Çeşitli öbür dünyalar
F110. Journey to terrestrial otherworlds / Bir yeryüzüne sahip olan
öbür dünyalara yolculuk
F130. Location of otherworld / Öbür dünyanın konumu
F140. Bounds of the otherworld / Öbür dünyanın sınırları
F150. Access to otherworld / Öbür dünyaya giriş
F160. Nature of the otherworld / Öteki dünyanın doğası
F170. Otherworld - miscellaneous motifs / Öbür dünya - Çeşitli
motifler
F200. - F699. MARVelOUS CReATUReS / OLAĞANÜSTÜ
YARATIKLAR
F200. - F299. Fairies and elves / Periler ve Elfler (cüce ve yaramaz cin)
F200. Fairies (elves) / Periler (elfler)
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
71
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F210. Fairyland / Periler ülkesi
F220. Dwelling of fairies / Perilerin meskenleri
F230. Appearance of fairies / Perilerin görünüşleri
F240. Possessions of fairies / Perilerin varlıkları (mal, mülk, servet)
F250. Other characteristics of fairies / Perilerin başka özellikleri
F260. Behavior of fairies / Perilerin davranışları
F300. - F399. Fairies and mortals / Periler ve ölümlüler
F300. Marriage or liaison with fairy / Peri ile evlilik ya da yasak aşk
F310. Fairies and human children / Periler ve insan çocukları
F320. Fairies carry people away to fairyland / Perilerin insanları
periler ülkesine alıp götürmesi
F330. Grateful fairies / Minnettar periler
F340. Gifts from fairies / Perilerden armağanlar
F350. Theft from fairies / Perilerden çalma
F360. Malevolent or destructive fairies (pixies) / Kötü niyetli ya da
yok edici periler (cinler)
F370. Visit to fairyland / Periler ülkesine ziyaret
F380. Defeating or ridding oneself of fairies / Perileri yenilgiye
uğratma veya kendini perilerin elinden kurtarma
F390. Fairies - miscellaneous motifs / Periler - Çeşitli motifler
F400. - F499. Spirits and demons / İyi iyeler ve kötü iyeler
F400. Spirits and demons (general) / İyi iyeler ve kötü iyeler (genel)
F420. Water-spirits / Su iyeleri
F430. Weather-spirits / Hava iyeleri
F440. Vegetation-spirits / Bitki iyeleri
F450. Underground-spirits / Yeraltı iyeleri
F460. Mountain-spirits / Dağ iyeleri
72
Erkan KARAGÖZ
F470. Night-spirits / Gece iyeleri
F480. House-spirits / Mesken iyeleri
F490. Other spirits and demons / Başka iyi iyeler ve kötü iyeler
F500. - F599. Remarkable persons / Olağanüstü kişiler
F500. Remarkable persons / Olağanüstü kişiler
F510. Monstrous persons / Korkunç (canavar gibi, azman) kişiler
F530. Exceptionally large or small men / Alışılmışın dışında iri ve ufak
tefek insanlar
F540. Remarkable physical organs / Sıra dışı bedensel uzuvlar
F560. Unusual manner of life / Sıra dışı hayat tarzı
F570. Other extraordinary human beings / Diğer sıra dışı insanlar
F600. - F699. Persons with extraordinary powers / Olağanüstü
güçlere sahip kişiler
F600. Person with extraordinary powers / Olağanüstü güçlere sahip
kişiler
F610. Remarkably strong man / Olağanüstü güçlü adam
F640. Extraordinary powers of perception / Olağanüstü sezgisel güçler
F660. Remarkable skill / Olağanüstü yetenekler
F680. Other marvelous powers / Diğer olağanüstü güçler
F700. - F899. extraordinary places and things / Olağanüstü yerler
ve şeyler
F700. Extraordinary places / Sıra dışı yerler
F710. Extraordinary bodies of water / Olağanüstü su kütleleri
F720. Submarine and subterranean world / Su altı ve yeraltı dünyası
F730. Extraordinary islands / Sıra dışı adalar
F750. Extraordinary mountains and other land features / Sıra dışı
dağlar ve diğer kara özellikleri
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
73
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F760. Extraordinary cities / Sıra dışı şehirler
F770. Extraordinary buildings and furnishings / Sıra dışı binalar ve
mobilyalar
F790. Extraordinary sky and weather phenomena / Olağanüstü
gökyüzü ve hava olayları
F800. Extraordinary rocks and stones / Sıra dışı kayalar ve taşlar
F810. Extraordinary trees, plants, fruit, etc. / Sıra dışı ağaçlar, bitkiler,
meyveler, vb.
F820. Extraordinary clothing and ornaments / Sıra dışı elbiseler ve
takılar
F830. Extraordinary weapons / Sıra dışı silahlar
F840. Other extraordinary objects and places / Diğer sıra dışı nesneler
ve yerler
F900. - F1099. extraordinary occurrences / Olağanüstü olaylar
F910. Extraordinary swallowings / Olağanüstü yutmalar
F930. Extraordinary occurrences concerning seas or waters / Denizlerle
ya da sularla ilgili olarak olağanüstü olaylar
F940. Extraordinary underground (underwater) disappearances /
Olağanüstü yeraltı dünyası (su altı) yok olmaları
F950. Marvelous cures / Mucizevi tedaviler
F960. Extraordinary nature phenomena - elements and weather /
Olağanüstü doğa olayları - Elementler ve hava
F970. Extraordinary behavior of trees and plants / Ağaçların ve
bitkilerin olağanüstü davranışları
F980. Extraordinary occurrences concerning animals / Hayvanlara
ilişkin olağanüstü olaylar
F990. Inanimate objects act as if living / Cansız nesnelerin canlıymış
gibi hareket etmesi
F1010. Other extraordinary events / Diğer olağanüstü olaylar
74
Erkan KARAGÖZ
G. Ogres / İnsan Yiyen Devler
G0. Ogres / İnsan yiyen devler
G10. - G399. KIndS OF OGReS / İNSAN YİYEN DEVLERİN
TÜRLERİ
G10. - G99. Cannibals and cannibalism / Yamyamlar ve yamyamlık
G10. - G49. Regular cannibalism / Düzenli yamyamlık
G10. Cannibalism / Yamyamlık
G20. Ghouls / Gulyabaniler (hortlaklar)
G30. Person becomes cannibal / Kişinin yamyam olması
G50. - G79. Occasional cannibalism / Ara sıra olan yamyamlık
G50. Occasional cannibalism / Ara sıra olan yamyamlık
G60. Human flesh eaten unwittingly / Bilmeden yenen insan eti
G70. Occasional cannibalism - deliberate /Ara sıra olan yamyamlık Kasıtlı
G80. Other motifs dealing with cannibals / Yamyamlıkla ilgili diğer
motifler
G100. - G199. Giant ogres / İnsan yiyen korkunç devler
G100. Giant ogre / İnsan yiyen korkunç dev
G110. Possessions of giant ogres / İnsan yiyen korkunç devlerin mal
varlığı
G120. Physical characteristics of giant ogres / İnsan yiyen korkunç
devlerin fiziksel özellikleri
G130. Customs of giant ogres / İnsan yiyen korkunç devlerin adetleri
G150. Giant ogres - miscellaneous / İnsan yiyen korkunç devler Çeşitli motifler
G200. - G299. Witches / Cadılar
G200. Witch / Cadı
G210. Form of witch / Cadının biçimleri
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
75
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G220. Characteristics of witches / Cadıların özellikleri
G230. Habitat of witches / Cadıların yetişme ortamı
G240. Habits of witches / Cadıların huyları
G250. Recognition of witches / Cadıların tanınması (onaylanması)
G260. Evil deeds of witches / Cadıların kötü işleri
G270. Witch overcome or escaped / Cadının üstesinden gelme ya da
ondan kaçma
G280. Witches - miscellaneous motifs / Cadılar - Çeşitli motifler
G300. - G399. Other ogres / Diğer insan yiyen devler
G300. Other ogres / Diğer insan yiyen devler
G310. Ogres with characteristic methods / Tipik yöntemleri olan insan
yiyen devler
G350. Animal ogres / Hayvani insan yiyen devler
G360. Ogres with monstrous features / Canavar özellikli insan yiyen devler
G370. Ogres - miscellaneous / İnsan yiyen devler - Çeşitli motifler
G400. - G499. Falling into ogre’s power / İnsan yiyen devin gücüne
yenilme
G400. Person falls into ogre’s power / İnsan yiyen devin gücüne
insanın yenik düşmesi
G410. Person betrayed into ogre’s power / İnsanın, insan yiyen devin
gücüne aldanması
G420. Capture by ogre / İnsan yiyen bir dev tarafından tutsak edilme
G440. Ogre abducts person / İnsan yiyen devin insanı kaçırması
G450. Falling into ogre’s power - miscellaneous / İnsan yiyen devin
gücüne yenilme - Çeşitli motifler
G500. - G599. Ogre defeated / İnsan yiyen devin mağlup edilmesi
G500. Ogre defeated / İnsan yiyen devin mağlup edilmesi
G510. Ogre killed, maimed, or captured / İnsan yiyen devin öldürülmesi,
sakatlanması ya da tutsak edilmesi
76
Erkan KARAGÖZ
G520. Ogre deceived into self-injury / İnsan yiyen devin kendisini
yaralaması için kandırılması
G530. Ogre’s relative aids hero / İnsan yiyen devin yakınlarının,
kahramana yardım etmesi
G550. Rescue from ogre / İnsan yiyen devden kurtulma
G560. Ogre deceived into releasing prisoner / Salıverilen tutsak ile
insan yiyen devin kandırılması
G570. Ogre overawed / İnsan yiyen devin korku ile boyun eğdirilmesi
G580. Ogre otherwise subdued / İnsan yiyen devin başka türlü boyun
eğdirilmesi
G600. - G699. Other ogre motifs / Başka insan yiyen dev motifleri
G610. Theft from ogre / İnsan yiyen devden çalma
G630. Characteristics of ogres / İnsan yiyen devin nitelikleri
G650. Unclassified ogre motifs / Tasnif edilmemiş insan yiyen dev
motifleri
H. Tests / Sınamalar
H0. - H199. Identity tests: recognition / Kimlik sınaması: Doğrulama
H0. Identity tests / Kimlik sınaması
H10. Recognition through common knowledge / Genel bilgi
sayesinde doğrulama
H20. Recognition by resemblance / Benzerliği doğrulama
H30. Recognition through personal peculiarities / Kişisel özellikler
sayesinde doğrulama
H50. Recognition by bodily marks or physical attributes / Bedensel
izler (damga, işaret vb.) ya da fiziksel özellikler sayesinde doğrulama
H80 - H149. Identification by tokens / İşaretler (simge, belirti,
hatıra, yadigâr) sayesinde doğrulama
H80. Identification by tokens / İşaretler (simge, belirti, hatıra, yadigâr)
sayesinde doğrulama
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
77
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
H90. Identification by ornaments / Takılar (süs eşyaları) sayesinde
doğrulama
H100. Identification by matching parts of divided token / Bölünmüş
işaretlerin (simge, belirti, hatıra, yadigâr) parçaları sayesinde doğrulama
H110. Identification by cloth or clothing / Kumaş parçası ya da giyim
eşyaları sayesinde doğrulama
H120. Identification by tokens - miscellaneous / İşaretler (simge,
belirti, hatıra, yadigâr) sayesinde doğrulama - Çeşitli motifler
H150. Circumstances of recognition / Doğrulamanın şartları
H200. - H299. Tests of truth / Doğruluk sınaması
H210. - H239. Tests of guilt or innocence / Suçluluk ya da suçsuzluk
sınaması
H210. Test of guilt or innocence / Suçluluk ya da suçsuzluk sınaması
H220. Ordeals / İşkence ile sorgulamalar
H240. Other tests of truth / Doğruluğun başka sınamaları
H300. - H499. Marriage tests / Evlilik sınamaları
H300. Tests connected with marriage / Evlilikle ilgili sınamalar
H310. - H359. Suitor tests / Damatlık sınamaları
H310. Suitor test / Damatlık sınaması
H360. - H399. Bride tests / Gelin sınamaları
H360. Bride test / Gelin sınaması
H400. - H459. Chastity tests / İffetlilik sınamaları
H400. Chastity test / İffetlilik sınaması
H410. Chastity test by magic objects or ordeals / Sihirli nesneler ya da
işkenceler ile sorgulayarak iffetlilik sınaması
H430. Chastity index / İffetlilik göstergesi
H440. Other indications of chastity / Başka İffetlilik göstergeleri
H460. Wife tests / Hanımlık (karılık) sınaması
78
Erkan KARAGÖZ
H480. Father tests / Babalık sınaması
H490. Other marriage tests / Başka evlilik sınamaları
H500. - H899. TeSTS OF CleVeRneSS / AKILLILIK SINAMALARI
H500. Test of cleverness or ability / Akıllılık ya da yetenek sınamaları
H510. Tests in guessing / Tahmin etme sınamaları
H530. - H899. Riddles / Bilmeceler
H540. Propounding of riddles / Bilmecelerin ileri sürülmesi
H570. Means of solving riddles / Bilmeceleri çözme araçları
H580. Enigmatic statements / Gizemli anlatımlar
H600. Symbolic interpretations / Sembolik yorumlar
H620. The unsolved problem: enigmatic ending of tale / Çözülmemiş
sorun: Masalın gizemli sonu
H630. Riddles of the superlative / Üstünlük bilmeceleri
H660. Riddles of comparison / Karşılaştırmalı bilmeceler
H680. Riddles of distance / Uzaklık bilmeceleri
H690. Riddles of weight and measure / Ağırlık ve uzunluk bilmeceleri
H700. Riddles of numbers / Sayı bilmeceleri
H710. Riddles of value / Değer (kıymet) bilmeceleri
H720. Metaphorical riddles / Mecazi bilmeceler
H770. Riddles of explanation / Açıklamalı bilmeceler
H790. Riddles based on unusual circumstances / Alışılmadık durumlara
dayalı bilmeceler
H810. Riddles based on the Bible or legend / Kutsal kitaplara ya da
efsanelere dayalı bilmeceler
H840. Other riddles / Diğer bilmeceler
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
79
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
H900. - H1199. TeSTS OF PROWeSS: TASKS / KAHRAMANLIK
SINAMALARI: GÖREVLER
H900. - H999. Assignment and performance of tasks / Görevlerin
belirlenmesi ve yerine getirilmesi
H900. - H949. Assignment of tasks / Görevlerin belirlenmesi
H900. Tasks imposed / Görevlerin zorla kabul ettirilmesi
H910. Assignment of tasks in response to suggestion / Önerilere
karşılık olarak görevlerin belirlenmesi
H920. Assigners of tasks / Görevlerin atayıcısı
H940. Assignment of tasks - miscellaneous / Görevlerin belirlenmesi
- Çeşitli motifler
H1050. - H1089. Paradoxical tasks / Mantığa aykırı görevler
H1050. Paradoxical tasks / Mantığa aykırı görevler
H1090. Tasks requiring miraculous speed / Olağanüstü hız gerektiren
görevler
H1110. Tedious tasks / Bıktırıcı görevler
H1130. Superhuman tasks / İnsanüstü görevler
H1150. Tasks: stealing, capturing, or slaying / Görevler: Çalma, ele
geçirme ya da hunharca katletme
H1180. Miscellaneous tasks / Çeşitli görevler
H1200. - H1399. TeSTS OF PROWeSS:
KAHRAMANLIK SINAMALARI: VAZİFELER
QUeSTS
/
H1200. - H1249. Attendant circumstances of quests / Vazifenin
katılımcı koşulları
H1200. Quest / Vazife
H1210. Quest assigned / Şart koşulan (tayin edilen) vazife
H1220. Quest voluntarily undertaken / Gönüllü olarak üstlenilen vazife
H1240. Other circumstances of quests / Vazifelerin diğer koşulları
H1250. - H1399. Nature of quests / Vazifenin niteliği
80
Erkan KARAGÖZ
H1250. - H1299. Quests to the other world / Öteki dünyayı arama
vazifeleri
H1250. Quest to the other world / Öteki dünyayı arama
H1260. Quest to the upper world / Yukarı dünyayı arama
H1270. Quest to the lower world / Aşağı dünyayı arama
H1280. Quests to other realms / Başka âlemler arama
H1290. Quests to the other world - miscellaneous motifs / Diğer
dünyayı arama - Çeşitli motifler
H1300. Quests for the unique / Eşi benzeri olmayan vazifeler
H1320. Quest for marvelous objects or animals / Olağanüstü nesneleri
ya da hayvanları arama
H1360. Quest for dangerous animals / Yabani ve vahşi hayvanları
(canavar) arama
H1370. Miscellaneous quests / Çeşitli vazifeler
H1400. - H1599. OTHeR TeSTS / BAŞKA SINAMALAR
H1400. - H1449. Tests of fear / Korku sınamaları
H1400. Fear test / Korku sınaması
H1410. Fear test: staying in frightful place / Korku sınaması: Korkunç
yerlerde kalma
H1420. Fearless traffic with devils / Şeytan ile korkusuz alışveriş
H1430. Fearless traffic with ghosts / Hayaletler ile korkusuz alışveriş
H1440. The learning of fear / Korkunun öğrenilmesi
H1450. - H1499. Tests of vigilance / Uyanıklığın sınanması
H1460. Test: vigil at tomb / Sınama: Kabirde gece nöbeti
H1470. Other vigilance tests / Diğer uyanıklık sınamaları
H1480. Accomplishment of vigilance test / Uyanıklık sınamasının
başarılması
H1500. - H1549. Tests of endurance and power of survival / Hayatta
kalma dayanaklığının ve gücünün sınanması
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
81
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
H1500. Tests of endurance / Dayanaklığın sınanması
H1510. Tests of power to survive / Hayatta kalma gücünün sınanması
H1540. Contests in endurance / Yarışlarda dayanma gücü
H1550. - H1569. Tests of character / Kişilik sınamaları
H1550. Tests of character Kişilik sınamaları
H1570 - H1599. Miscellaneous tests / Çeşitli sınamalar
J. The Wise and The Foolish / Bilgelik ve Aptallik
J0. - J199. Acquisition and possession of wisdom (knowledge) /
Bilgeliğin (bilgi) kazanılması ve sahip olunulması
J10. Wisdom (knowledge) acquired from experience / Deneyimlerden
bilgeliğin (bilgi) kazanılması
J30. Wisdom (knowledge) acquired from inference / Çıkarımlardan
bilgeliğin (bilgi) kazanılması
J50. Wisdom (knowledge) acquired from observation / Gözlemlerden
bilgeliğin (bilgi) kazanılması
J80. Wisdom (knowledge) taught by parable / Kıssalardan bilgeliğin
(bilgi) öğrenilmesi
J100. Wisdom (knowledge) taught by necessity / Gereksinimlerden
bilgeliğin (bilgi) öğrenilmesi
J120. Wisdom learned from children / Çocuklardan bilgeliğin
öğrenilmesi
J130. Wisdom (knowledge) acquired from animals / Hayvanlardan
bilgeliğin (bilgi) kazanılması
J140. Wisdom (knowledge) through education / Eğitim yoluyla bilgelik
(bilgi)
J150. Other means of acquiring wisdom (knowledge) / Bilgeliğin
(bilgi) kazanılmasının başka yolları
J180. Possession of wisdom / Bilgeliğe sahip olma
82
Erkan KARAGÖZ
J200. - J1099. WISe And UnWISe COndUCT / AKILLI VE
AKILSIZCA DAVRANIŞLAR
J200. - J499. Choices / Seçimler
J200. Choices / Seçimler
J210. Choice between evils / Kötülükler arasında seçim yapma
J230. - J299. Real and apparent values / Gerçek ve aşikâr değerler
J230. Choice: real and apparent values / Seçim: Gerçek ve aşikâr
değerler
J240. Choice between useful and ornamental / Seçim: Yararlı ve
gösterişli arasındaki seçim
J260. Choice between worth and appearance / Kıymet ve görünüş
arasındaki seçim
J280. Quality preferred to quantity / Niteliğin niceliğe tercih edilmesi
J300. - J329. Present values chosen / Seçilmiş mevcut değerler
J310. The present preferred to the past / Yaşanan anın geçmişe tercih
edilmesi
J320. Present values preferred to future / Yaşanan anın geleceğe tercih
edilmesi
J330. - J399. Gains and losses / Kazançlar ve kayıplar
J340. Choices: little gain, big loss / Seçimler: Az kazanç, çok kayıp
J350. Choices: small inconvenience, large gain / Seçimler: Küçük
sıkıntılar, büyük kazançlar
J370. Choices: Important and unimportant work / Seçimler: Önemli
ve önemsiz işler
J390. Choices: kind strangers, unkind relatives / Seçimler: Yardımsever
yabancılar, zalim akrabalar
J400. - J459. Choice of associates / Arkadaşların seçimi
J400. Choice of associates / Arkadaşların seçimi
J410. Association of equals and of unequals / Denk olanların ve denk
olmayanların arkadaşlığı
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
83
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
J420. Association of strong and weak / Güçlü ve güçsüzün arkadaşlığı
J440. Association of young and old / Genç ve yaşlının arkadaşlığı
J450. Association of the good and the evil / İyi ve kötünün arkadaşlığı
J460. Unnecessary choices / Gereksiz seçimler
J480. Other choices / Diğer seçimler
J500. - J599. Prudence and discretion / Öngörü ve sağduyu
J510. Prudence in ambition / Tutkularda öngörü
J530. Prudence in demands / İsteklerde öngörü
J550. Zeal - temperate and intemperate / Heves - Ölçülü ve ölçüsüz
J570. Wisdom of deliberation / Müzakere bilgeliği
J580. Wisdom of caution / Tedbir bilgeliği
J600. - J799. Forethought / Önsezi
J610. - J679. Forethought in conflict with others / Başkalarıyla
uyuşmazlıkta önsezi
J620. Forethought in prevention of others’ plans / Başkalarının
fesatlıklarından korunmada önsezi
J640. Avoidance of others’ power / Başkalarının gücünden (otorite)
kurtulma
J670. Forethought in defences against others / Başkalarına karşı
savunmada önsezi
J680. Forethought in alliances / Birleşmede (ittifak) önsezi
J700. - J749. Forethought in provision for life / Yaşamın kaçınılmazlığı
karşısında önsezi
J700. Forethought in provision for life (general) / Yaşamın
kaçınılmazlığı karşısında önsezi (genel)
J710. Forethought in provision for food / Yiyecek temin etmede önsezi
J730. Forethought in provision for clothing / Giyecek temin etmede
önsezi
84
Erkan KARAGÖZ
J740. Forethought in provision for shelter / Barınak temin etmede
önsezi
J750. - J799. Forethought - miscellaneous / Önsezi - Çeşitli motifler
J800. - J849. Adaptability / İntibak yeteneği
J810. Policy in dealing with the great / Büyük şeylere göğüs görmede
uygulanan siyaset
J830. Adaptability to overpowering force / Baskın güce intibak
yeteneği
J850. - J899. Consolation in misfortune / Aksiliklerde avunma
J860. Consolation by a trifle / Önemsiz şeylerle avunma
J870. Consolation by pretending that one does not want the thing
he cannot have / Sahip olamayacağı bir şeyi istemiyormuş gibi yaparak
avunma
J880. Consolation by thought of others worse placed / Başkalarının
daha kötü durumlarda olduğu düşüncesi yoluyla avunma
J890. Consolation in misfortune - miscellaneous / Şansızlık avuntusu
- Çeşitli motifler
J900. - J999. Humility / Alçakgönüllülük
J910. Humility of the great / Büyük tevazu
J950. Presumption of the lowly Adi küstahlık
J1000. - J1099. Other aspects of wisdom / Bilgeliğin başka yönleri
J1010. Value of industry / Çalışkanlığın değeri
J1020. Strength in unity / Birlik olmanın kuvveti
J1030. Self-dependence / Özgüven
J1040. Decisiveness of conduct / Hareketin belirleyiciliği
J1050. Attention to warnings / Uyarılara dikkat
J1060. Miscellaneous aspects of wisdom / Bilgeliğin çeşitli yönleri
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
85
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
J1100. - J1699. CleVeRneSS / AKILLILIK
J1100. - J1249. Clever persons and acts / Akıllı kişiler ve davranışlar
J1110. Clever persons / Akıllı kişiler
J1130 - J1199. Cleverness in the law court / Mahkemede akıllılık
J1130. Cleverness in law court - general / Mahkemede akıllılık - Genel
J1140. Cleverness in detection of truth / Gerçeği ortaya çıkarmada
akıllılık
J1150. Cleverness connected with the giving of evidence / Delilin
verilmesiyle ilgili akıllılık
J1160. Clever pleading / Akıllı savunma
J1170. Clever judicial decisions / Akıllı hukuki kararlar
J1180. Clever means of avoiding legal punishment Yasal cezadan
kurtulmanın akıllı yolları
J1190. Cleverness in the law court - miscellaneous / Mahkemede
akıllılık - Çeşitli motifler
J1210. - J1229. Clever man puts another out of countenance / Akıllı
adamın başkasının aleyhinde davranması
J1230. - J1249. Clever dividing / Akıllı bölme (dağıtım)
J1250. - J1499. Clever verbal retorts (repartee) / Akıllı hazır
cevaplılık
J1250. Clever verbal retorts - general / Akıllı hazır cevaplılık - Genel
J1260. Repartee based on church or clergy / Kilise ya da ruhban
sınıfına dayalı hazır cevaplılık
J1270. Repartee concerning the parentage of children / Çocukların
anne babalarına ilişkin olarak hazır cevaplılık
J1280. Repartee with ruler (judge, etc.) / Hükümdarlara ilişkin hazır
cevaplılık (yargıç, vb.)
J1290. Reductio ad absurdum of question or proposal / Soru ya da
önerinin olmayana ergiliği (abese icra)
86
Erkan KARAGÖZ
J1300. Officiousness or foolish questions rebuked / İşgüzarca ya da
aptal sorularla azarlama
J1310. Repartee concerning wine / Şarapla ilgili olarak hazır cevaplılık
J1320. Repartee concerning drunkenness / Sarhoşlukla ilgili olarak
hazır cevaplılık
J1330. Repartee concerning beggars / Dilencilerle ilgili olarak hazır
cevaplılık
J1340. Retorts from hungry persons / Acıkmış kişilerden hazır cevaplılık
J1350. Rude retorts / Kaba hazır cevaplılık (cevabı yapıştırma)
J1370. Cynical retorts concerning honesty / Doğrulukla ilgili olarak
alaycı hazır cevaplılık
J1380. Retorts concerning debts / Borçlu olmayla ilgili olarak hazır
cevaplılık
J1390. Retorts concerning thefts / Hırsızlıkla ilgili olarak hazır
cevaplılık
J1400. Repartee concerning false reform / Yanlış yeniliklerle (ıslah,
reform) ilgili olarak hazır cevaplılık
J1410. Repartee concerning fatness / Şişmanlıkla ilgili olarak hazır
cevaplılık
J1420. Animals retort concerning their dangers / Hayvanların
kendilerinin tehlikede görmesiyle ilgili hazır cevaplılık
J1430. Repartee concerning doctors and patients / Doktorlar ve
hastalarla ilgili olarak hazır cevaplılık
J1440. Repartee - miscellaneous / Hazır cevaplılık - Çeşitli motifler
J1500. - J1649. Clever practical retorts / Zeki iş bitirici hazır
cevaplılık
J1500. Clever practical retort / Zeki iş bitirici hazır cevaplılık
J1510. The cheater cheated / Hilekârın hile yapması
J1530. One absurdity rebukes another / Bir saçmalığın başka bir
saçmalığa sitem etmesi
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
87
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
J1540. Retorts between husband and wife Karı ve koca arasındaki
hazır cevaplılık
J1550. Practical retorts: borrowers and lenders / İş bitirici hazır
cevaplılıklar: Borç alan kimse ve borç veren kimse
J1560. Practical retorts: hosts and guests / İş bitirici hazır cevaplılıklar:
Ev sahipleri ve misafirler
J1580. Practical retorts connected with almsgiving / Sadaka verme ile
bağlantılı olarak iş bitirici hazır cevaplılıklar
J1600. Practical retorts - miscellaneous / İş bitirici hazır cevaplılıklar
- Çeşitli motifler
J1650. - J1699. Miscellaneous clever acts / Çeşitli zeki davranışlar
J1700. - J2749. FOOlS (And OTHeR UnWISe PeRSOnS) /
APTALLAR (VE DİĞER AKILSIZ KİŞİLER)
J1700. - J1729. Fools / Aptallar
J1710. - J1729. Association with fools / Aptallarla ortaklık
J1730. - J1749. Absurd ignorance / Saçma cahillik
J1750. - J1849. Absurd misunderstandings / Saçma yanlış
anlamalar
J1750. - J1809. One thing mistaken for another / Bir şeyin başkası
tarafından yanlış anlaşılması
J1750. One animal mistaken for another / Bir hayvanın başka bir
hayvan tarafından yanlış anlaşılması
J1760. Animal or person mistaken for something else / Hayvan ya da
insanın başka bir şey tarafından yanlış anlaşılması
J1770. Objects with mistaken identity / Yanlış tanımlanan nesneler
J1780. Things thought to be devils, ghosts, etc. / Bazı şeylerin şeytan,
hayalet ve benzeri şeyler gibi düşünülmesi
J1790. Shadow mistaken for substance / Gölgenin bir madde olarak
yanlış anlaşılması
88
Erkan KARAGÖZ
J1800. One thing mistaken for another - miscellaneous / Bir şeyin
başkası tarafından yanlış anlaşılması - Çeşitli motifler
J1810. Physical phenomena misunderstood / Fiziksel olarak
algılanabilen şeylerin yanlış anlaşılması
J1820. Inappropriate action from misunderstanding / Yanlış
anlamaların / anlaşılmalarının yersiz hareketleri
J1850. - J1999. Absurd disregard of facts / Gerçeklerin göz ardı
edilmesi
J1850. - J1899. Animals or objects treated as if human / Hayvanlara
ve nesnelere insanmış gibi davranılması
J1850. Gift or sale to animal (or object) / Hayvana (ya da nesneye)
hediye ya da indirimli satış
J1860. Animal or object absurdly punished / Hayvan ya da nesnenin
saçma bir şekilde cezalandırılması
J1870. Absurd sympathy for animals or objects / Hayvanlar ya da
nesneler için saçma cana yakınlık
J1880. Animals or objects treated as if human - miscellaneous /
Hayvanlara ve nesnelere insanmış gibi davranılması - Çeşitli motifler
J1900. Absurd disregard or ignorance of animal’s nature or habits /
Hayvanın doğasının ya da alışkanlıklarının mantıksızlığını önemsememe
ya da görmezden gelme
J1910. Fatal disregard of anatomy / Vücut yapısının ölümcül göz ardı
J1920. Absurd searches for the lost / Kayıp için saçma aramalar
J1930. Absurd disregard of natural laws / Doğa yasalarının mantıksızca
göz ardı edilmesi
J1960. Other absurd disregard of facts / Olayların göz ardı edilmesinde
başka saçmalıklar
J2000. - J2049. Absurd absent-mindedness / Mantıksız bir şekilde
dalgınlık
J2010. Uncertainty about own identity / Kendi kimliği hakkındaki
belirsizlik
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
89
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
J2020. Inability to find own members, etc. / Kendi uzuvlarını, vb.’ni
bulamama acizliği
J2030. Absurd inability to count / Mantıksız bir şekilde sayma acizliği
J2040. Absurd absent-mindedness - miscellaneous Mantıksız bir
şekilde dalgınlık - Çeşitli motifiler
J2050. - J2199. Absurd short-sightedness / Mantıksız bir şekilde
yakını görememe
J2050. Absurd short-sightedness / Mantıksız bir şekilde yakını
görememe
J2060. Absurd plans: air castles / Mantıksız planlar: Gökyüzü kaleleri
J2070. Absurd wishes / Mantıksız dilekler
J2080. Foolish bargains / Aptalca pazarlıklar
J2100. Remedies worse than the disease / Hastalıktan daha kötü
tedaviler
J2120. Disregard of danger to objects (or animals) / Nesnelere (ya da
hayvanlara) karşı tehlikenin dikkate alınmaması
J2130. Foolish disregard of personal danger / Kişisel tehlikenin aptalca
dikkate alınmaması
J2160. Other short-sighted acts / Başka mantıksız bir şekilde yakını
görememe davranışları
J2200. - J2259. Absurd lack of logic / Mantıksızlığın anlamsızlığı
J2200. Absurd lack of logic - general / Mantıksızlığın anlamsızlığı - Genel
J2210. Logical absurdity based upon certain false assumptions / Bazı
yanlış varsayımlara dayalı mantıksızlık
J2220. Other logical absurdities / Başka mantıksızlıklar
J2260. - J2299. Absurd scientific theories / Mantıksız bilimsel
kuramlar
J2260. Absurd scientific theories - general / Mantıksız bilimsel
kuramlar - Genel
90
Erkan KARAGÖZ
J2270. Absurd astronomical theories / Mantıksız gökbilimsel kuramlar
J2280. Other absurd scientific theories / Başka mantıksız bilimsel
kuramlar
J2300. - J2349. Gullible fools / Kolay aldanan Aptallar
J2310. Nature of gullibility / Aptallığın niteliği
J2350. - J2369. Talkative fools / Geveze aptallar
J2370. - J2399. Inquisitive fools / Meraklı aptallar
J2400. - J2449. Foolish imitation / Aptalca taklit etme
J2450. Literal fool / Tam manasıyla aptal
J2460. Literal obedience / Tam manasıyla bağlılık
J2470. Metaphors literally interpreted / Tam manasıyla yorumlanmış
mecazlar
J2490. Literal fool - miscellaneous / Tam manasıyla aptal - Çeşitli
motifler
J2500 - J2549. Foolish extremes / Aptalca ölçüsüzlükler
J2550. - J2599. Thankful fools / Minnettar aptallar
J2600. - J2649. Cowardly fools / Korkak aptallar
J2650. - J2699. Bungling fools / Beceriksiz aptallar
J2700. - J2749. The easy problem made hard / Kolay bir işin yokuşa
sürülmesi
J2750. - J2799. Other aspects of wisdom or foolishness / Akıllılık ya
da aptallığın başka yönleri
K. deceptions / Aldatmacalar
K0. - K99. Contests won by deception / Aldatmaca sayesinde
kazanılan yarış
K0. Contest won by deception - general / Aldatmaca yoluyla kazanılan
yarış - Genel
K10. Athletic contest won by deception / Aldatmaca yoluyla kazanılan
atletizmle ilgili yarış
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
91
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
K30. Hunting contest won by deception / Aldatmaca yoluyla kazanılan
avcılık yarışı
K40. Labor contest won by deception / Aldatmaca yoluyla kazanılan
işgücü yarışı
K50. Endurance contest won by deception / Aldatmaca yoluyla kazanılan dayanıklılılık yarışı
K60. Absurd contest won by deception / Aldatmaca yoluyla kazanılan
saçma yarış
K70. Contest in strength won by deception / Aldatmaca yoluyla kazanılan kuvvet gerektiren yarış
K80. Contests in other physical accomplishments won by deception / Aldatmaca yoluyla kazanılan başka fiziksel yetenek yarışları
K90. Other contests won by deception / Aldatmaca yoluyla kazanılan
başka yarışlar
K100. - K299. deceptive bargains / Aldatıcı pazarlıklar
K100. Deceptive bargain / Aldatıcı pazarlık
K110. - K149. Sale of worthless articles / Değersiz şeylerin satışı
K110. Sale of pseudo-magic objects / Sahte sihirli nesnelerin satışı
K120. Sale of false treasure / Sahte hazinenin satışı
K130. Sale of worthless animals / Değersiz hayvanların satışı
K140. Sale of other worthless objects / Başka değersiz nesnelerin satışı
K150. Sale of worthless services / Değersiz araç gereçlerin satışı
K170. Deception through pseudo-simple bargain / Yalandan pazarlık
yoluyla aldatmaca
K200. - K249. Deception in payment of debt / Borcun ödenmesinde
aldatmaca
K200. Deception in payment of debt / Borcun ödenmesinde aldatmaca
K210. Devil cheated of his promised soul / Ruhunu vaat etme ile şeytanın kandırılması
92
Erkan KARAGÖZ
K220. Payment precluded by terms of the bargain / Pazarlığın şartlarına göre ödemenin engellenmesi
K230. Other deceptions in the payment of debt / Borcun ödenmesinde
başka aldatmacalar
K250. Other deceptive bargains / Başka aldatıcı pazarlıklar
K300. - K499. Thefts and cheats / Hırsızlıklar ve üçkâğıtlar
K300. Thefts and cheats - general / Hırsızlıklar ve üçkâğıtlar - Genel
K310. - K439. Thefts / Hırsızlıklar
K310. Means of entering house or treasury / Eve ya da hazineye girmenin araçları
K330. Means of hoodwinking the guardian or owner / Koruyucunun
ya da mal sahibinin gözlerini bağlama araçları
K360. Other means of theft / Hırsızlığın diğer araçları
K400. Thief escapes detection / Hırsızın yakalanmaktan kaçması
K420. Thief loses his goods or is detected / Hırsızın mallarını kaybetmesi ya da hırsızlığının ortaya çıkması
K440 - K499. Other cheats / Başka üçkâğıtlar
K500. - K699. escape by deception / Aldatma yoluyla kaçma
K500. Escape from death or danger by deception / Ölüm ya da
tehlikeden aldatma yoluyla kaçma
K510. Death order evaded / Ölüm sırasını savma
K520. Death escaped through disguise, shamming, or substitution
/ Kılık değiştirme, taklit yapma ya da yerine geçme yoluyla ölümden kaçma
K540. Escape by overawing captor / Korku uyandırıcı esir alan kişi
yoluyla kaçma
K550. Escape by false plea / Asılsız iddia yoluyla kaçma
K580. Captor persuaded into illusory punishment / Tutsak eden kimsenin asılsız ceza ile ikna edilmesi
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
93
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
K600. Murderer or captor otherwise beguiled / Başka türlü aldatılmış
katil ya da esir alan kimse
K620. Escape by deceiving the guard / Koruma görevlisinin aldatılması
yoluyla kaçma
K630. Escape by disarming (making pursuit difficult) / Silahsız
bırakarak kaçma (takip edilmeyi güçleştirme)
K640. Escape by help of confederate / Müttefik yardımı yoluyla kaçma
K650. Other means of escape / Kaçmanın başka araçları
K700. - K799. Capture by deception / Aldatma yoluyla ele geçirme
K700. Capture by deception / Aldatma yoluyla ele geçirme
K710. Victim enticed into voluntary captivity or helplessness /
Mağdurun gönüllü olarak tutsaklığı ya da acizliği
K730. Victim trapped Mağdurun tuzağa düşürülmesi
K750. Capture by decoy / Tuzak yoluyla ele geçirme
K770. Other deceptive captures / Başka aldatıcı ele geçirmeler
K800. - K999. Fatal deception / Ölümcül aldatma
K800. Fatal deception / Ölümcül aldatma
K810. Fatal deception into trickster’s power / Hilebazın gücüyle
ölümcül aldatılma
K840. Deception into fatal substitution / Ölümcül yer değiştirme ile
aldatılma
K850. Fatal deceptive game / Ölümcül aldatıcı oyun
K870. Fatal deception by narcotic (intoxication) / Uyuşturucu (sarhoş
olma) yoluyla ölümcül aldatılma
K890. Dupe tricked into killing himself / Kendini öldürmek üzere
aldatılan aptal
K910. Murder by strategy / Kurnazlık yoluyla öldürme
K930. Treacherous murder of enemy’s children or charges / Düşmanın
çocuklarının veya bakıcısının hain bir şekilde öldürülmesi
94
Erkan KARAGÖZ
K940. Deception into killing own children or animals / Kendi
çocuklarını veya hayvanlarını öldürmek üzere aldatılma
K950. Various kinds of treacherous murder / Kalleşçe öldürmenin
çeşitleri
K960. Other fatal deceits / Başka ölümcül aldatmalar
K1000. - K1199. deception into self-injury / Kendini yaralaması
için aldatma
K1000. Deception into self-injury / Kendini yaralaması için aldatma
K1010. Deception through false doctoring / Yanlış tedavi yoluyla
aldatma
K1020. Deception into disastrous attempt to procure food / Yiyecek
temini için felaket getirebilecek bir girişimde bulunarak aldatma
K1040. Dupe otherwise persuaded to voluntary self-injury / Aptalın
gönüllü bir şekilde kendini yaralaması için başka şekilde ikna edilmesi
K1080. Persons duped into injuring each other / Kişilerin birbirlerini
yaralamaları için aldatılması
K1110. Deceptions into self-injury - miscellaneous / Kendisini
yaralaması için aldatmalar - Çeşitli motifler
K1200. - K1299. deception into humiliating position / Küçük
duruma düşürerek aldatma
K1200. Deception into humiliating position / Küçük duruma düşürerek
aldatma
K1210. Humiliated or baffled lovers / Sevgililerin küçük düşürülmesi
ya da şaşkına çevrilmesi
K1240. Deception into humiliating position - miscellaneous / Küçük
duruma düşürerek aldatma - Çeşitli motifler
K1300. - K1399. Seduction or deceptive marriage / Baştan çıkarma
ya da aldatıcı evlilik
K1300. Seduction / Baştan çıkarma
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
95
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
K1310. Seduction by disguise or substitution / Kılık değiştirme ya da
yerine geçme yoluyla baştan çıkarma
K1330. Girl tricked into man’s room (or power) / Hile ile erkeğin
odasına (veya gücüne) çekilen kız
K1340. Entrance into girl’s (man’s) room (bed) be trick / Kızın
(erkeğin) hileyle odaya (yatak) sokulması
K1350. Woman persuaded (or wooed) by trick / Aldatma yoluyla
kadının razı edilmesi (ya da elde edilmesi)
K1380. Seduction - miscellaneous / Baştan çıkarma - Çeşitli motifler
K1400. - K1499. dupe’s property destroyed / Aptalın mal varlığının
yok edilmesi
K1400. Dupe’s property destroyed / Aptalın mal varlığının yok edilmesi
K1410. Dupe’s goods destroyed / Aptalın eşyalarının yok edilmesi
K1440. Dupe’s animals destroyed or maimed / Aptalın hayvanlarının
yok edilmesi ya da sakat bırakılması
K1460. Members of dupe’s family killed / Aptalın aile üyelerinin
öldürülmesi
K1500. - K1599. deceptions connected with adultery / Zina ile
bağlantılı aldatmalar
K1500. Deception connected with adultery / Zina ile bağlantılı
aldatmalar
K1510. Adulteress outwits husband / Zina yapan kadının kocasını
kurnazlıkla atlatması
K1550. Husband outwits adulteress and paramour / Zina yapan
erkeğin eşini ya da sevgilisini kurnazlıkla atlatması
K1570.Trickster outwits adulteress and paramour / Hilekârın eşini ya
da sevgilisini kurnazlıkla atlatması
K1580. Other deceits connected with adultery / Zina ile bağlantılı
başka aldatmalar
96
Erkan KARAGÖZ
K1600. - K1699. deceiver falls into own trap / Aldatan kişinin
kendi tuzağına düşmesi
K1600. Deceiver falls into own trap / Aldatan kişinin kendi tuzağına
düşmesi
K1610. Deceiver falls into his own trap - miscellaneous incidents /
Aldatan kişinin kendi tuzağına düşmesi - Çeşitli olaylar
K1700. - K2099. deCePTIOn THROUGH SHAMS / HİLE
YOLUYLA ALDATMA
K1700. - K1799. deception through bluffing / Blöf yoluyla aldatma
K1700. Deception through bluffing / Blöf yoluyla aldatma
K1710. Ogre (large animal) overawed / İnsan yiyen devle (büyük
hayvan) aldatma
K1760. Other bluffs / Başka blöfler
K1800. - K1899. deception by disguise or illusion / Kılık değiştirme
ya da göz aldanması yoluyla aldatma
K1800. Deception by disguise or illusion / Kılık değiştirme ya da göz
aldanması yoluyla aldatma
K1810. Deception by disguise / Kılık değiştirme yoluyla aldatma
K1840. Deception by substitution / Yerine geçme yoluyla aldatma
K1860. Deception by feigned death (sleep) / Yalandan ölme (uyuma)
yoluyla aldatma
K1870. Illusions / Göz aldanmaları
K1900. - K1999. Impostures / Düzenbazlıklar
K1900. Impostures / Düzenbazlıklar
K1910. Marital impostures / Evliliğe ait düzenbazlıklar
K1920.Substituted children / Yer değiştirilmiş çocuk
K1930. Treacherous impostors / Kalleş düzenbazlar
K1950. Sham prowess / Sahte kahramanlık
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
97
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
K1970. Sham miracles / Sahte mucizeler
K1980. Other impostures / Başka düzenbazlıklar
K2000. - K2099. Hypocrites / İkiyüzlüler
K2000. Hypocrites / İkiyüzlüler
K2010. Hypocrite pretends friendship but attacks / İkiyüzlünün
arkadaş gibi görünmesi ama aslında saldırması
K2030. Double dealers / Dolandırıcılar
K2050. Pretended virtue / Yapmacık erdem
K2060. Detection of hypocricy / İkiyüzlülüğün ortaya çıkması
K2100. - K2199. False accusations / İftiralar
K2100. False accusations / İftiralar
K2110. Slanders / İftiracılar
K2130. Trouble-makers / Başbelası kimseler
K2150. Innocent made to appear guilty / Suçsuzun suçlu gösterilmesi
K2200. - K2299. Villains and traitors / Kötü adamlar ve hainler
K2200. Villains and traitors / Kötü kahramanlar ve hainler
K2210. Treacherous relatives / Kalleş akrabalar
K2220. Treacherous rivals / Kalleş rakipler
K2230. Treacherous lovers / Kalleş sevgililer
K2240. Treacherous officers and tradesmen / Kalleş memurlar ve
tüccarlar
K2250. Treacherous servants / Kalleş hizmetçiler
K2260. Dark traitors / Gizli hainler
K2270. Deformed villains / Dolandırıcı kötü kahramanlar
K2280. Treacherous churchmen / Kalleş kilise adamı (din adamı)
K2290. Other villains and traitors / Başka kötü kahramanlar ve hainler
98
Erkan KARAGÖZ
K2300. - K2399. Other deceptions / Başka aldatmalar
K2300. Other deceptions / Başka aldatmalar
K2310. Deception by equivocation / Kelime oyunları yoluyla aldatma
K2320. Deception by frightening / Korkutma yoluyla aldatma
K2350. Military strategy / Askeri strateji
K2370. Miscellaneous deceptions / Çeşitli aldatmalar
l. Reversal of Fortune / Talihi (Kaderi) Tersine Çevirme
l0. - l99. Victorious youngest child / Zafer kazanmış en genç çocuk
L0. Victorious youngest child / Zafer kazanmış en genç çocuk
L10. Victorious youngest son / Zafer kazanmış en genç erkek evlat
L50. Victorious youngest daughter / Zafer kazanmış en genç kız evlat
l100. - l199. Unpromising hero (heroine) / Umut vermeyen
kahraman (kadın kahraman)
L100. Unpromising hero (heroine) / Umut vermeyen kahraman (kadın
kahraman)
L110. Types of unpromising heroes (heroines) / Umut vermeyen
kahramanların (kadın kahramanlar) tipleri
L130. Abode of unpromising hero (heroine) / Umut vermeyen
kahramanın (kadın kahraman) ikametgâh ettiği yer
L140. The unpromising surpasses the promising / Geleceği parlak
olmayanın geleceği parlak olandan baskın çıkması
L160. Success of the unpromising hero (heroine) / Umut vermeyen
kahramanın (kadın kahraman) başarısı
l200. - l299. Modesty brings reward / Alçakgönüllülüğün ödül
getirmesi
L200. Modesty brings reward / Alçakgönüllülüğün ödül getirmesi
L210. Modest choice best / Alçakgönüllülüğün en iyi seçim olması
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
99
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
L220. Modest request best / Alçakgönüllülüğün en iyi istek olması
L250. Modest business plans best / Alçakgönüllülüğün en iyi iş planı
olması
l300. - l399. Triumph of the weak / Güçsüzün zaferi
L300. Triumph of the weak / Güçsüzün zaferi
L310. Weak overcomes strong in conflict / Çatışma hâlinde zayıfın,
güçlünün hakkından gelmesi
L330. Easy escape of weak (small) / Zayıfın (küçük) kolay kaçışı
L350. Mildness triumphs over violence / Aşırı şiddette uysallığın
zaferi
L390. Triumph of the weak - miscellaneous / Güçsüzün zaferi - Çeşitli
motifler
l400. - l499. Pride brought low / Gururun zayıflık getirmesi
L400. Pride brought low / Gururun zayıflık getirmesi
L410. Proud ruler (deity) humbled / Gururlu hükümdarın (tanrısal)
kibrinin kırılması
L420. Overweening ambition punished / Kendini beğenmişliğin
cezalandırılması
L430. Arrogance repaid / Kendini beğenmişliğin altında kalmama
L450. Proud animal less fortunate than humble / Gururlu hayvanın
alçakgönüllüden (hayvan) daha az şanslı olması
L460. Pride brought low - miscellaneous / Gururun zayıflık getirmesi
- Çeşitli motifler
M. Ordaining The Future / Geleceği Atama (Takdir Etme)
M0. - M99. Judgments and decrees / Yargılar ve dinî buyruklar
M0. Judgments and decrees / Yargılar ve dinî buyruklar
M10. Irrevocable judgments / Geri alınamaz yargılar
M20. Short-sighted judgments / Kısa vadeli yargılar
100
Erkan KARAGÖZ
M50. Other judgments and decrees / Başka yargılar ve dinî
buyruklar
M90. Judgments and decrees - miscellaneous motifs / Yargılar ve dinî
buyruklar - Çeşitli motifler
M100. - M199. Vows and oaths / Yeminler ve antlar
M100. Vows and oaths / Yeminler ve antlar
M110. Taking of vows and oaths / Yeminler ve antların tutulması
M120. Vows concerning personal appearance / Kişisel görünüşe ilişkin
yeminler
M130. Vows concerning sex / Cinselliğe ilişkin yeminler
M150. Other vows and oaths / Başka yeminler ve antlar
M200. - M299. Bargains and promises / Pazarlıklar ve sözler
M200. Bargains and promises / Pazarlıklar ve sözler
M210. Bargain with devil / Şeytan ile pazarlık
M220. Other bargains / Başka pazarlıklar
M250. Promises connected with death / Ölümle bağlantılı sözler
M260. Other promises / Başka sözler
M290. Bargains and promises - miscellaneous / Pazarlıklar ve sözler
- Çeşitli motifler
M300. - M399. Prophecies / Kehanetler
M300. Prophecies / Kehanetler
M310. Favorable prophecies / Olumlu kehanetler
M340. Unfavorable prophecies / Olumsuz kehanetler
M360. Other prophecies / Başka kehanetler
M370. Vain attempts to escape fulfillment of prophecy / Kehanetin
yerine getirilmesinden kaçmak için boş girişimler
M390. Prophecies - miscellaneous motifs / Kehanetler - Çeşitli motifler
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
101
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
M400. - M499. Curses / Lanetler
M400. Curses / Lanetler
M410. Pronouncement of curses / Lanetin beyan edilmesi
M420. Enduring and overcoming curses / Kalıcı ve üstesinden gelinen
lanetler
M430. Curses on persons / Kişi üzerinde lanetler
M460. Curses on families / Aile üzerinde lanetler
M490. Curses - miscellaneous / Lanetler - Çeşitli motifler
n. Chance and Fate / Şans ve Kader
n0. - n99. Wagers and gambling / Bahisler ve kumar
N0. Wagers and gambling / Bahisler ve kumar
N10. Wagers on wives, husband, or servants / Karı koca ya da
hizmetçiler üzerine bahisler
N50. Other wagers / Başka bahisler
N90. Wagers and gambling - miscellaneous / Bahisler ve kumar Çeşitli motifler
n100. - n299. The ways of luck and fate / Şans ve kaderin yolları
N100. - N169. Nature of luck and fate / Şans ve kaderin niteliği
N100. Nature of luck and fate / Şans ve kaderin niteliği
N110. Luck and fate personified / Şans ve kaderin kişileştirilmesi
N120. Determination of luck or fate / Şans ya da kaderin belirlenmesi
N130. Changing of luck or fate / Şans ya da kaderin değişmesi
N140. Nature of luck and fate - miscellaneous motifs / Şans ya da
kaderin niteliği - Çeşitli motifler
N170. The capriciousness of luck / Şansın değişkenliği
N200. The good gifts of fortune / Şansın yararlı armağanları
N250. Persistent bad luck / Kalıcı kötü şans
102
Erkan KARAGÖZ
N270. Crime inevitably comes to light / Suçun kaçınılmaz bir şekilde
gün yüzüne çıkması
n300. - n399. Unlucky accidents / Şansız kazalar
N300. Unlucky accidents / Şansız kazalar
N310. Accidental separations / Kazara olan ayrılmalar
N320. Person unwittingly killed / Kişinin istemszizce öldürülmesi
N330. Accidental killing or death / Kazara öldürme ya da ölüm
N340. Hasty killing or condemnation / Düşüncesizce öldürme ya da
mahkûm etme
N350. Accidental of property / Mal ve mülkün kazara kaybedilmesi
N360. Man unwittingly commits crime / İnsanın bilmeyerek suç
işlemesi
N380. Other unlucky accidents / Başka şansız kazalar
n400. - n699. lucky accidents / Şanslı olaylar
N410. - N439. Lucky business ventures / Şanslı iş girişimleri
N440. - N499. Valuable secrets learned / Değerli sırların öğrenilmesi
N440. Valuable secrets learned / Değerli sırların öğrenilmesi
N450. Secrets overheard / Sırlara kulak misafiri olunması
N500 - N599. Treasure trove / Sahibi bilinmeyen define
N500. Treasure trove / Sahibi bilinmeyen define
N510. Where treasure is found / Hazinenin bulunması
N530. Discovery of treasure / Hazinenin ortaya çıkarılması
N550. Unearthing hidden treasure / Saklı hazinenin ortaya çıkarılması
N570. Guardian of treasure / Hazinenin koruyucusu
N590. Treasure trove - miscellaneous motifs / Sahibi bilinmeyen
define - Çeşitli motifler
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
103
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
n600. - n699. Other lucky accidents / Başka şanslı olaylar
N610. Accidental discovery of crime / Suçun tesadüfen ortaya çıkarılması
N620. Accidental success in hunting or fishing / Avcılık ya da
balıkçılıkta tesadüfen başarılı olunması
N630. Accidental acquisition of treasure or money / Hazine ya da
paranın tesadüfen elde edilmesi
N640. Accidental healing / Tesadüfen iyileşme
N650. Life saved by accident / Tesadüfen hayat kurtarma
N680. Lucky accidents - miscellaneous / Şanslı olaylar - Çeşitli
motifler
n700. - n799. Accidental encounters / Tesadüfen karşılaşmalar
N700. Accidental encounters / Tesadüfen karşılaşmalar
N710. Accidental meeting of hero and heroine / Erkek ya da kadın
kahramanla tesadüfen karşılaşma
N730. Accidental reunion of families / Ailelerin tesadüfen yeniden bir
araya gelmesi
N760. Other accidental encounters / Başka tesadüfi karşılaşmalar
N770. Experiences leading to adventures / Başa gelen olayların tehlikelere yol açması
n800. - n899. Helpers / Yardımcılar
N800. Helpers / Yardımcılar
N810. Supernatural helpers / Olağanüstü yardımcılar
N820. Human helpers / Beşerî yardımcılar
P. Society / Toplum
P0. - P99. Royalty and nobility / Kraliyet (hanedanlık) ve soyluluk
P0. Royalty and nobility / Kraliyet (hanedanlık) ve soyluluk
104
Erkan KARAGÖZ
P10. Kings / Krallar
P20. Queens / Kraliçeler
P30. Princes / Prensler
P40. Princesses / Prensesler
P50. Noblemen (knights) / Soylular (şövalyeler / beyler)
P60. Noble (gentle) ladies / Soylu (nazik) hanımefendiler
P90. Royalty and nobility - miscellaneous / Kraliyet (hanedanlık) ve
soyluluk - Çeşitli motifler
P100. - P199. Royalty and nobility / Kraliyet (hanedanlık) ve
soyluluk
P110. Royal ministers / Hanedanlık bakanları (devlet adamları)
P120. Church dignitaries / Kilisenin ruhani liderleri
P150. Rich men / Zengin adamlar
P160. Beggars / Dilenciler
P170. Slaves / Köleler
P190. Other social orders - miscellaneous / Başka toplumsal
hiyerarşiler - Çeşitli motifler
P200. - P299. The family / Aile
P200. The family / Aile
P210. Husband and wife / Koca ve Karı
P230. Parents and children / Anne baba ve çocuklar
P250. Brothers and sisters / Erkek kardeşler ve kız kardeşler
P260. Relations by law / Hukuki akrabalar
P270. Foster relatives / Besleme akrabalar
P280. Step relatives / Üvey akrabalar
P290. Other relatives / Başka akrabalar
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
105
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
P300. - P399. Other social relationships / Başka aile üyeleri
P310. Friendship / Arkadaşlık
P320. Hospitality / Misafirperverlik
P340. Teacher and pupil / Öğretmen ve öğrenci
P360. Master and servant / Efendi ve Hizmetçi
P400. - P499. Trades and professions / Ticaret ve meslek türleri
P400.Trades and professions / Ticaret ve meslek türleri
P410. Laborers / İşçiler
P420. Learned professions / Öğrenilen meslekler
P430. Financiers and merchants / Sermayedarlar ve tüccarlar
P440. Artisans / Zanaatçılar
P460. Other trades and professions / Başka ticaret ve meslek türleri
P500. - P599. Government / Hükümet
P500. Government / Hükümet
P510. Law courts / Mahkemeler
P550. Military affairs / Askeri işler
P600. - P699. Customs / Töreler
P600. Customs / Töreler
P700. - P799. Society - miscellaneous motifs / Toplum - Çeşitli motifler
P710. Nations / Milletler
Q. Rewards and Punishments / Ödüller ve Cezalar
Q0. Rewards and punishments / Ödüller ve Cezalar
Q10. - Q99. deeds rewarded / Cesaretli davranışların (başarı)
ödüllendirilmesi
106
Erkan KARAGÖZ
Q10. Deeds
ödüllendirilmesi
rewarded
/
Cesaretli
davranışların
(başarı)
Q20. Piety rewarded / Dindarlığın ödüllendirilmesi
Q40. Kindness rewarded / İyiliğin ödüllendirilmesi
Q60. Other good qualities rewarded / Başka iyi niteliklerin
ödüllendirilmesi
Q80. Rewards for other causes / Başka sebepler için ödüllendirme
Q100. - Q199. nature of rewards / Ödüllerin niteliği
Q100. Nature of rewards / Ödüllerin niteliği
Q110. Material rewards / Maddi ödüller
Q140. Miraculous or magic rewards / Mucize türünden ya da
sihirbazlık ödülleri
Q150. Immunity from disaster as reward / Ödül olarak felaketlerden
dokunulmazlık
Q170. Religious rewards / Dinî ödüller
Q190. Rewards - miscellaneous / Ödüller - Çeşitli motifler
Q200. - Q399. deeds punished / Cesaretli davranışların (başarı)
cezalandırılması
Q200. Deeds
cezalandırılması
punished
/
Cesaretli
davranışların
(başarı)
Q210. Crimes punished / Suçun cezalandırılması
Q220. Impiety punished / Allah’a karşı saygısızlığın cezalandırılması
Q240. Sexual sins punished / Cinsel günahların cezalandırılması
Q260. Deceptions punished / Aldatmanın cezalandırılması
Q270. Misdeeds concerning property punished / Mülkiyet ile ilgili
suçların cezalandırılması
Q280. Unkindness punished / Merhametsizliğin cezalandırılması
Q300. Contentiousness punished / Kavgacılığın cezalandırılması
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
107
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Q320. Evil personal habits punished / Kişisel kötü alışkanlıkların
cezalandırılması
Q330. Overweening punished / Kibirin cezalandırılması
Q340. Meddling punished / Bir işe burnunu sokmanın cezalandırılması
Q380. Deeds punished - miscellaneous / Kahramanlıkların (başarı)
cezalandırılması - Çeşitli motifler
Q400. - Q599. Kinds of punishment / Cezalandırma türleri
Q400. Kinds of punishment - general / Cezalandırma türleri - Genel
Q410. Capital punishment / Ölüm cezası
Q430. Abridgement of freedom as punishment / Ceza olarak
özgürlüğün kısıtlanması
Q450. Cruel punishments / Acımasız cezalandırmalar
Q470. Humiliating punishments / Aşağılayıcı cezalandırmalar
Q500. Tedious punishments / Usandırıcı cezalandırmalar
Q520. Penances / Kefaretler (günah çıkarmalar)
Q550. Miraculous punishments / Olağanüstü cezalandırmalar
Q560. Punishments in hell / Cehennem cezaları
Q570. Punishment and remission / Cezalandırma ve bağışlama
Q580. Punishment fitted to crime / Cezanın suça uygunluğu
Q590. Miscellaneous punishments / Çeşitli cezalandırmalar
R. Captives and Fugitives / Esirler ve Kaçaklar
R0. - R99. Captivity / Tutsaklık
R0. Captivity / Tutsaklık
R10. Abduction / Adam kaçırma
R40. Places of captivity / Esaretin mekânı
R50. Conditions of captivity / Esaretin koşulları
R70. Behavior of captives / Esirlerin davranışları
108
Erkan KARAGÖZ
R100. - R199. Rescues / Kurtarmalar
R100. Rescues / Kurtarmalar
R110. Rescue of captive / Tutsaklıktan kurtarma
R130. Rescue of abandoned or lost persons / Terkedilmiş ya da
kaybolmuş kişilerin kurtarılması
R150. Rescuers / Kurtarıcılar
R170. Rescue - miscellaneous motifs / Kurtarıcı - Çeşitli motifler
R200. - R299. escapes and pursuits / Kaçışlar ve takip etmeler
R200. Escapes and pursuits / Kaçışlar ve takip etmeler
R210. Escapes / Kaçışlar
R220. Flights / Uçuşlar
R260. Pursuits / Takip etmeler
R270. Hidings / Saklanmalar
R300. - R399. Refuges and recapture / Sığınmalar ve yeniden ele
geçirme
R300. Refuges and recapture / Sığınmalar ve yeniden ele geçirme
R310. Refuges / Sığınmalar
R350. Recapture of fugitive / Kaçağın yeniden ele geçirilmesi
S. Unnatural Cruelty / İnsanlık Dışı Acımasızlık
S0. - S99. Cruel relatives / Acımasız akrabalar
S0. Cruel relatives / Acımasız akrabalar
S10. Cruel parents / Acımasız aileler
S20. Cruel children and grandchildren / Acımasız evlatlar ve torunlar
S30. Cruel step- and foster relatives / Acımasız üvey ve evlatlık
akrabalar
S40. Cruel grandparents / Acımasız dede ve nineler
S50. Cruel relatives-in-law / Acımasız kayınlar
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
109
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
S60. Cruel spouse / Acımasız eşler (karı-kocalar)
S70. Other cruel relatives / Başka acımasız akrabalar
S100. - S199. Revolting murders or mutilations / Adam öldürmelere ya da sakat bırakmalara başkaldırma
S100. Revolting murders or mutilations / Adam öldürmelere ya da
sakat bırakmalara başkaldırma
S110. Murders / Öldürmeler
S140. Cruel abandonments and exposures / Acımasızca terk etmeler
ve ortada bırakmalar
S160. Mutilations / Sakat bırakmalar
S180.Wounding or torturing / Yaralama ya da işkence etme
S200. - S299. Cruel sacrifices / Acımasızca kurban etmeler
S200. Cruel sacrifices / Acımasızca kurban etmeler
S210. Children sold or promised / Çocuk satma ya da çocuk için söz
verilmesi
S220. Reasons for promise (sale) of child / Çocuk söz vermenin
(satma) sebepleri
S240. Children unwittingly promised (sold) / Bilmeden çocuk sözü
(satma) verilmesi
S250. Saving the promised child / Söz verilen (satılan) çocuğu kurtarma
S260. Sacrifices / Kurban etmeler (tanrıya Sunma)
S300. - S399. Abandoned or murdered children / Terk edilmiş ya da
öldürülmüş çocuklar
S300. Abandoned or murdered children / Terk edilmiş ya da öldürülmüş
çocuklar
S310. Reasons for abandonment of children / Çocuk terk etmenin
sebepleri
110
Erkan KARAGÖZ
S330. Circumstances of murder or exposure of children / Çocukların
ortada bırakılması ve öldürülmesi koşulları
S350. Fate of abandoned child / Terk edilmiş çocuğun kaderi
S400. - S499. Cruel persecutions / Korkunç zulümler
S400. Cruel persecutions / Korkunç zulümler
S410. Persecuted wife / Zulüm gören hanım eşler
S430. Disposal of cast-off wife / Reddedilen hanımın ortadan
kaldırılması
S450. Fate of outcast wife / Toplum dışına itilmiş hanımların kaderi
S460. Other cruel persecutions / Başka korkunç zulümler
T. Sex / Cinsellik
T0. - T99. love / Aşk
T0. Love / Aşk
T10. Falling in love / Âşık olma
T30. Lovers’ meeting / Âşıkların tanışması
T50. Wooing / Kur yapma
T70. The scorned lover / Hor görülen sevgili
T80. Tragic love / Acıklı aşk
T90. Love - miscellaneous motifs / Aşk - Çeşitli motifler
T100. - T199. Marriage / Evlilik
T100. Marriage / Evlilik
T110. Unusual marriage / Olağandışı evlilik
T130. Marriage customs / Evlilik âdetleri
T150. Happenings at weddings / Evlilikte olan hadiseler
T160. Consummation of marriage / Evliliğin gerçekleşmesi
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
111
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
T200. - T299. Married life / Evlilik yaşamı
T200. Married life / Evlilik yaşamı
T210. Faithfulness in marriage / Evlilikte sadakat
T230. Faithlessness in marriage / Evlilikte sadakatsizlik
T250. Characteristics of wives and husbands / Karı kocaların
özellikleri
T280. Other aspects of married life / Evliliğin başka yönleri
T300. - T399. Chastity and celibacy / İffet ve bekârlık (dinî
nedenlerle cinsel ilişkiden uzak durma)
T300. Chastity and celibacy / İffet ve bekârlık (dinî nedenlerle cinsel
ilişkiden uzak durma)
T310. Celibacy and continence / Bekârlık (dinî nedenlerle cinsel
ilişkiden uzak durma) ve kendini tutma
T320. Escape from undesired lover / Arzu edilmeyen âşıktan kaçma
T330. Anchorites under temptation / Ayartılmamak (günaha girmemek)
için toplumdan kaçma
T350. Chaste sleeping together / Cinsel ilişkiye girmeden birlikte
uyuma
T360. Chastity and celibacy - miscellaneous / İffet ve bekârlık (dinî
nedenlerle cinsel ilişkiden uzak durma) - Çeşitli motifler
T400. - T499. Illicit sexual relations / Yasak cinsel ilişkiler
T400. Illicit sexual relations / Yasak cinsel ilişkiler
T410. Incest / Ensest (yakın akraba ile cinsel ilişki)
T450. Prostitution and concubinage / Fahişelik ve dost hayatı yaşama
T460. Sexual perversions / Cinsel sapıklıklar
T470. Illicit sexual relations - miscellaneous motifs / Yasak cinsel
ilişkiler - Çeşitli motifler
112
Erkan KARAGÖZ
T500. - T599. Conception and birth / Hamile kalma ve doğurma
T500. Conception and birth / Hamile kalma ve doğurma
T510. Miraculous conception / Olağanüstü hamile kalma
T540. Miraculous birth / Olağanüstü doğum
T550. Monstrous births / Ucube doğumlar
T570. Pregnancy / Hamilelik
T580. Childbirth / Çocuk doğurma
T590. Conception and birth - miscellaneous motifs / Gebe kalma ve
doğurma - Çeşitli motifler
T600. - T699. Care of children / Çocukların bakımı
T600. Care of children / Çocukların bakımı
T610. Nurture and growth of children / Çocukların beslenmesi ve
büyümesi
T640. Illegitimate children / Evlilik dışı çocuklar
T680. Care of children - miscellaneous motifs / Çocukların bakımı Çeşitli motifler
U. The nature of life / Hayatın Tabiati
U0. - U99. life’s inequalities / Hayatın eşitsizliği
U0. Life’s inequalities / Hayatın eşitsizliği
U10. Justice and injustice / Adalet ve Adaletsizlik
U30. Rights of the strong / Güçlünün haklılığı
U60. Wealth and poverty / Zenginlik ve Fakirlik
U100. - U299. nature of life - miscellaneous motifs / Hayatın tabiatı
- Çeşitli motifler
U110. Appearances deceive / Görünüşün aldatması
U120. Nature will show itself / Tabiatın kendini göstermesi
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
113
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
U130. The power of habit / Alışkanlıkların gücü
U140. One man’s food is another man’s poison / Bir insanın yemeği
başka bir insanın zehiri olması
U150. Indifference of the miserable / Sefilliğin umursanmaması
U160. Misfortune with oneself to blame the hardest / Talihsizlikle
birisinin en sert şekilde suçlanması
U170. Behavior of the blind / Körün davranışı
U180. In vino veritas / Şarapta gerçeğin gizli olması
U210. Bad ruler, bad subject / Kötü hükümdar, kötü tebaa
U220. Forced peace valueless / Zorla olan barışın değersizliği
U230. The nature of sin / Günahın niteliği
U240. Power of mind over body / Akılın beden gücünden güçlü olması
U250. Shortness of life / Hayatın kısalığı
U260. Passage of time / Zamanın akışı
U270. Security breeds indifference / Güvencenin umursamazlığa yol
açması
V. Religion / İnanç
V0. - V99. Religious services / Dinî ritüeller
V0. Religious services / Dinî ritüeller
V10. Religious sacrifices / Dinî kurban etmeler
V20. Confession of sins / Günah çıkarma
V30. Sacrament / Dinî tören (ayin)
V40. Mass / Dua ritüelleri
V50. Prayer / Duacı
V60. Funeral rites / Cenaze ritüelleri
V70. Religious fasts and feasts / Dinî oruçlar ve bayramlar
V80. Religious services - miscellaneous / Dinî ritüeller - Çeşitli motifler
114
Erkan KARAGÖZ
V100. - V199. Religious edifices and objects / Dinî gösterişli binalar
ve nesneler
V100. Religious edifices and objects / Dinî gösterişli binalar ve nesneler
V110. Religious buildings / Dinî binalar
V120. Images / Simgeler
V130. Other sacred objects connected with worship / İbadet ile ilgili
başka kutsal nesneler
V140. Sacred relics / Kutsal emanetler
V150. Sacred objects - miscellaneous / Kutsal nesneler - Çeşitli motifler
V200. - V299. Sacred persons / Kutsal şahsiyetler
V200. Sacred persons / Kutsal şahsiyetler
V210. Religious founders / Din kurucuları
V220. Saints / Azizler
V230. Angels / Melekler
V250.The Virgin Mary / Meryem Ana
V290. Other sacred persons / Başka kutsal şahsiyetler
V300. - V399. Religious beliefs / Dinî inançlar
V300. Religious beliefs / Dinî inançlar
V310. Particular dogmas / Bir şeye özgü inançlar
V320. Heretics / Kâfirler
V330. Conversion from one religion to another / Din değiştirme
V340. Miracle manifested to non-believers / İnançsızlara mucize
gösterilmesi
V350. Conflicts between religions / Dinler arasındaki çatışmalar
V360. Christian and Jewish traditions about each other / Birbirleriyle
ilgili Hristiyan ve Yahudi gelenekleri
V380. Religious beliefs - miscellaneous / Dinî inançlar - Çeşitli motifler
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
115
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
W. Traits of Character / Kişiliğin Özellikleri
W0. - W99. Favorable traits of character / Kişiliğin olumlu
özellikleri
W0. Favorable traits of character / Kişiliğin olumlu özellikleri
W10. Kindness / İyilikseverlik
W20. Other favorable traits of character / Kişiliğin başka olumlu
özellikleri
W100. - W199. Unfavorable traits of character / Kişiliğin olumsuz
özellikleri
W100.Unfavorable traits of character / Kişiliğin olumsuz özellikleri
W110.Unfavorable traits of character - personal / Kişiliğin olumsuz
özellikleri - Kişisel
W150.Unfavorable traits of character - social / Kişiliğin olumsuz
özellikleri - Toplumsal
W200. - W299. Traits of character - miscellaneous / Kişiliğin
(mizaç) özellikleri - Çeşitli motifler
W200. Traits of character - miscellaneous / Kişiliğin (mizaç) özellikleri
- Çeşitli motifler
X. Humor / Mizah
X0. - X99. Humor of discomfiture / Şaşkınlık mizahı
x0. Humor of discomfiture / Şaşkınlık mizahı
X100. - X199. Humor of disability / Sakatlık mizahı
x100. Humor of disability / Sakatlık mizahı
x110. Humor of deafness / Sağırlık mizahı
x120. Humor of bad eyesight / Görme bozukluğu mizahı
x130. Other physical disabilities / Başka fiziki kusurlar
116
Erkan KARAGÖZ
X200. - 599. HUMOR OF SOCIAl ClASSeS / SOSYAL
SINIFLAR MİZAHI
X200. - X299. Humor dealing with tradesmen / Esnaflar (tüccarlar)
ile ilgili mizah
x200. Humor dealing with tradesmen / Esnaflarla ile ilgili mizah
x210. Jokes about millers / Değirmenciler ile ilgili şakalar
x220. Jokes about tailors / Terziler ile ilgili şakalar
x230. Jokes about butchers / Kasaplar ile ilgili şakalar
x240. Jokes about cobblers (shoemakers) / Ayakkabı tamircileri ile
ilgili şakalar
x250. Jokes about other artisans and tradesmen / Diğer zanaatkârlar
ve esnaf ile ilgili şakalar
X300. - X499. Humor dealing with professions / Meslekler ile ilgili
şakalar
x300. Humor dealing with professions / Meslekler ile ilgili şakalar
x310. Jokes on lawyers / Avukatlar hakkındaki şakalar
x330. Jokes on magistrates / Yargıçlar hakkındaki şakalar
x350. Jokes on teachers / Öğretmenler hakkındaki şakalar
x370. Jokes on scholars / Akademisyenler hakkındaki şakalar
x410. Jokes on parsons / Rahipler hakkındaki şakalar
x460. Humor concerning other professions / Başka mesleklerle ilgili
şakalar
X500. - X599. Humor concerning other social classes / Başka sosyal
sınıflarla ilgili şakalar
x500. Humor concerning other social classes / Başka sosyal sınıflarla
ilgili şakalar
x510. Jokes concerning usurers / Tefeciler ile ilgili şakalar
x520. Jokes concerning prostitutes / Hayat kadınları ile ilgili şakalar
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
117
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
x530. Jokes concerning beggars / Dilenciler ile ilgili şakalar
x540. Jokes on madmen / Deliler ile ilgili şakalar
x550. Jokes on secret societies / Gizli cemiyetler ile ilgili şakalar
X600. - X699. Humor concerning races or nations / Irklar veya
milletler ile ilgili mizah
x600. Humor concerning races or nations / Irklar veya milletler ile
ilgili mizah
x610. Jokes concerning Jews / Yahudiler ile ilgili şakalar
x650. Jokes concerning other races or nations / Başka ırklar veya
milletler ile ilgili şakalar
x680. Jokes concerning various cities / Çeşitli şehirler ile ilgili şakalar
X700. - X799. Humor concerning sex / Seks ile ilgili mizah
x700. Humor concerning sex / Cinsellik ile ilgili mizah
x750. Jokes on old maids / Evde kalmış kızlar ile ilgili şakalar
x760. Jokes on courtship / Kur yapmak ile ilgili şakalar
x800. - x899. Humor based on drunkenness / Sarhoşluk ile ilgili
mizah
x800. Humor based on drunkenness / Sarhoşluk ile ilgili mizah
X900. - X1899. HUMOR OF lIeS And eXAGGeRATIOnS /
YALAN VE ABARTMA MİZAHI
X910. - X1099. lie: the remarkable man / Yalan: Olağanüstü adam
x910. - x959. Lie: the remarkable man: his birth, growth, death,
physical powers, strength / Yalan: Olağanüstü adam: Doğumu, ölümü,
fiziksel güçleri, kuvveti
x910. Lie: the remarkable man / Yalan: Olağanüstü adam
x920. Lie: the large man / Yalan: Büyük adam
x930. Lie: remarkable person’s physical powers and habits / Yalan:
Olağanüstü adamın fiziki güçleri ve alışkanlıkları
118
Erkan KARAGÖZ
x940. Lie: remarkably strong man / Yalan: Olağanüstü güçlü adam
x960 - x1019. Lie: remarkable person’s skills / Yalan: Olağanüstü
adamın yetenekleri
x960. Lie: remarkable person’s skills / Yalan: Olağanüstü adamın
yetenekleri
x980. Lie: occupational or professional skills / Yalan: Mesleki veya
uzmanlık yetenekleri
x1010. Lie: remarkable mental skills / Yalan: Çarpıcı zihnî yetenekler
x1020 - 1079. Remarkable man’s extraordinary possessions /
Olağanüstü adamın olağandışı sahip olduğu şeyler
x1020. Lie: remarkable possessions of remarkable man / Yalan:
Olağanüstü adamın olağanüstü sahip olduğu şeyler
x1030. Lie: remarkable buildings / Yalan: Sıra dışı yapılar
x1060. Lie: other possessions of remarkable man / Yalan: Olağanüstü
adamın diğer varlıkları
x1070. Extraordinary man’s family / Olağanüstü adamın ailesi
x1080 - x1099. Lie: occupations of remarkable man / Yalan:
Olağanüstü adamın uğraşları
X1100. - X1199. lie: great hunters and fishermen / Yalan: Büyük
avcılar ve balıkçılar
x1100. Lie: the remarkable hunter / Yalan: Olağanüstü avcı
x1110. Lie: the wonderful hunt / Yalan: Harika av
x1120. Lie: the great marksman / Yalan: Büyük keskin nişancı
x1130. Lie: hunter’s unusual experiences / Yalan: Avcının sıra dışı
tecrübeleri
x1150. Lies about fishing / Balıkçılık hakkındaki yalanlar
X1200. - X1399. lies about animals / Hayvanlar hakkındaki
yalanlar
x1200. Lie: remarkable animals / Yalan: Çarpıcı hayvanlar
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
119
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
x1210. Lies about mammals / Memeliler hakkındaki yalanlar
x1250. Lies about birds / Kuşlar hakkındaki yalanlar
x1280. Lies about insects / Böcekler hakkındaki yalanlar
x1300. Lies about fish / Balıklar hakkındaki yalanlar
x1320. Lies about reptiles / Sürüngenler hakkındaki yalanlar
x1340. Lie: extraordinary amphibia and other animals / Yalan: Sıra
dışı amfibi (suda ve karada yaşayabilen hayvanlar) ve başka hayvanlar
x1370. Lies about imaginary animals / Hayalî hayvanlar hakkındaki
yalanlar
X1400. - X1499. lies about plants, fruits, vegetables and trees /
Bitkiler, meyveler, sebzeler ve ağaçlar hakkındaki yalanlar
x1400. Lies about plants, fruits, vegetables and trees / Bitkiler,
meyveler, sebzeler ve ağaçlar hakkındaki yalanlar
x1410. Lies about fruits / Meyveler hakkındaki yalanlar
x1420. Lies about vegetables / Sebzeler hakkındaki yalanlar
x1450. Lies about field crops / Mısır tarlaları hakkındaki yalanlar
x1470. Lies about trees / Ağaçlar hakkındaki yalanlar
x1480. Lies about flowers / Çiçekler hakkındaki yalanlar
x1490. Lie: miscellaneous plant motifs / Yalan: Çeşitli bitki motifleri
X1500. - X1599. lies about geography and topography / Coğrafya
ve yeryüzü hakkındaki yalanlar
x1500. Lies about geography and topography / Coğrafya ve yeryüzü
hakkındaki yalanlar
x1510. Lies about land features / Arazinin özellikleri hakkındaki
yalanlar
x1520. Lies about mountains and hills / Dağlar ve tepeler hakkındaki
yalanlar
x1530. Lies about remarkable soil / Sıra dışı toprak hakkındaki
yalanlar
120
Erkan KARAGÖZ
x1540. Lies about water features / Suyun özellikleri hakkındaki yalanlar
x1550. Geography and topography - miscellaneous motifs / Coğrafya
ve topoğrafya - Çeşitli motifler
x1560. Lies about cities / Şehirler hakkındaki yalanlar
X1600. - X1699. lies about weather and climate / Hava ve iklim
hakkındaki yalanlar
x1600. Lies about weather and climate / Hava ve iklim hakkındaki
yalanlar
x1610. Lies about winds and storms / Rüzgâr ve fırtınalar hakkındaki
yalanlar
x1620. Lies about cold weather / Soğuk hava hakkındaki yalanlar
x1630. Lies about hot weather / Sıcak hava hakkındaki yalanlar
x1640. Lies about dry weather / Kuru hava hakkındaki yalanlar
x1650. Lies about precipitation and dampness / Yağış ve nemlilik
hakkındaki yalanlar
x1660. Lies about climate / İklim hakkındaki yalanlar
X1700. - X1799. lies: logical absurdities / Yalanlar: Tutarsızlıklar
x1700. Lies: logical absurdities / Yalanlar: Tutarsızlıklar
x1710. Lies about numbers / Sayılar hakkında yalanlar
x1720. Absurd disregard of anatomy / Vücut yapısının tutarsız bir
şekilde görmezden gelinmesi
x1740. Absurd disregard of natural laws / Doğa kanunlarının tutarsız
bir şekilde görmezden gelinmesi
x1750. Absurd disregard of the nature of objects / Nesnelerin niteliğini
tutarsız bir şekilde görmezden gelme
x1760. Absurd disregard of the nature of non-material things / Somut
olmayan nesnelerin niteliğinin tutarsız bir şekilde görmezden gelinmesi
x1780. Absurdity based on the nature of the object / Nesnenin niteliği
üzerine kurulmuş tutarsızlık
x1790. Other logical absurdities / Başka tutarsızlıklar
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
121
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
X1800. - X1899. Miscellaneous lies and exaggerations / Çeşitli
yalanlar ve abartılar
x1800. Miscellaneous lies and exaggerations / Çeşitli yalanlar ve
abartılar
x1810. Tall tales about miscellaneous objects / Çeşitli nesneler hakkındaki abartılı masallar
x1850. Other tall tales / Diğer abartılı masallar
Z. Miscellaneous Groups of Motifs / Çeşitli Motif Grupları
Z0. - Z99. Formulas / Formeller
Z0. Formulas / Formeller
Z10. Formulistic framework for tales / Masallar için formulistik yapı
Z20 - Z59.Cumulative tales / Kümülatif (eklenerek artan) masallar
Z20. Cumulative tales / Kümülatif (eklenerek artan) masallar
Z30. Chains involving a single scene or event without interdependence among the individual actors / Birbirinden ayrı oyuncular arasında
birbirine bağlı olmadan tek bir sahne ya da olayı içeren zincirler
Z40. Chains with interdependent members / Birbirine bağlı unsurları
olan zincirler
Z50. Cumulative tales - miscellaneous / Kümülatif masallar - Çeşitli
Z60. Other formulistic motifs / Başka formulistik motifler
Z100. - Z199. Symbolism / Sembolizm
Z100. Symbolism / Sembolizm
Z110. Personifications / Kişileştirmeler
Z140. Color symbolism / Renk sembolizmi
Z150. Other symbolism / Başka semboller
Z200. - Z299. Heroes / Kahramanlar
Z200. Heroes / Kahramanlar
122
Erkan KARAGÖZ
Z210. Brothers as heroes / Kahraman olarak kardeşler
Z230. Extraordinary exploits of heroes / Kahramanın olağanüstü
başarısı
Z300. - Z399. Unique exceptions / Eşsiz istisnalar
Z300. Unique exceptions / Eşsiz istisnalar
Z310. Unique vulnerability / Eşsiz hassasiyet
Z320. Object will fit only one thing (or person) / Sadece bir varlığa
(ya da insana) uygun olacak nesne
Z350. Other unique exceptions / Başka eşsiz istisnalar
1.3. “Thompson Metodu”na Göre Türk Anlatı Türleri Üzerine
Yapılan Motif çalışmaları
Türkiye’de en başta masal olmak üzere efsane, destan, halk hikâyesi
ve fıkra gibi anlatı türlerinde Stith Thompson’un (1966) tam adı Motif-Index of Folk-Literature: A Classification of Narrative Elements In Folktales,
Ballads, Myths, Fables, Medieval Romances, Exempla, Fabliaux, Jest-Books, And Local Legends (Halk Edebiyatı Motif İndeksi: Masallar, Türküler, Mitler, Hayvan Masalları, Ortaçağ Aşk Hikâyeleri, Kıssalar, Kısa ve
Komik Ortaçağ Masalları, Fıkralar ve Yöresel Efsanelerdeki Anlatı Ögelerinin Sınıflandırılması) olan eserindeki metot, araştırıcılar tarafından
kullanılarak alana katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada da Stith
Thompson’un metodu esas alınarak masallardaki motifler tespit edilmiştir.
Aşağıda Türkiye’de “Thompson metodu”na göre yapılan motif çalışmaları 5 başlık altında eser türlerine göre (doktora tezi, yüksek lisans tezi,
kitap) kronolojik olarak sınıflandırılmıştır. Doktora çalışmalarının büyük
bir çoğunluğu ise sonrasında kitaplaştırılmıştır. Bu kitaplaşan tez çalışmalarında yayımlanmadan önce bazı değişiklikler yapılabildiği için “kitap”
başlığı altında da yer verilmiştir.
Bu çalışmalar motifleri tespit etmede aynı metodu kullandıkları için
hem Türk dünyası sözlü anlatı türlerinin motif atlasının çıkarılması bakımından hem de karşılaştırmalı motif çalışmalarının yapılmasına imkân sağlayacağından önem taşımaktadırlar. Mesela, dönüşüm motifleri
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
123
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
üzerinde çalışmak isteyen bir araştırıcı, bu metodun kullanıldığı motif
çalışmalarındaki dönüşüm motiflerinin numaralarına bakarak ulaşmak
istediği sonuca daha kolay gidebilir. Dönüşüm ile ilgili motifler Thompson
tarafından Motif-Index of Folk-Literature’da “D0 - D699” arasında tasnif
edilmiştir. Eğer araştırıcı daha özel bir dönüşüm motifinin izini sürecekse
genelden özele doğru giden motiflerin numaralarına bakabilir. Sözlü anlatı
türlerinde dönüşüm motifleri içerisinde en çok rastlanan motiflerden biri,
“insanın taşa dönüşmesi” motifidir. Bu motif, Thompson’un tasnifinde genelden özele doğru şu şekilde yer almaktadır:
D. Sihir
D0 - D699. Şekil Değiştirme (Dönüşüm)
D200 - D299. İnsanın nesneye dönüşmesi
D230. İnsanın bir minerale (madene) dönüşmesi
d231. İnSAnIn TAŞA dÖnÜŞMeSİ
D231.1. İnsanın değirmen taşına dönüşmesi
D231.2. İnsanın mermer sütuna dönüşmesi
D231.2.1.
Bir düğünün davetlilerinin toplu bir şekilde mermer heykellere veya benzer şeylere dönüşmesi
Eğer araştırıcı, Thompson’un bu çalışmasında yer almayan yeni bir
motif bulursa o motifi bu çalışmaya ekleyerek katkı yapabilir. Çünkü
Thompson’un motifleri tasniflemede uyguladığı numaralandırma sistemi
böyle bir katkı yapmaya imkân vermektedir.
124
Erkan KARAGÖZ
1.3.1. “Thompson Metodu”nun Kullanıldığı “Masal” Konulu
çalışmalar
1.3.1.1. doktora Tezleri
1.
Bilge Seyidoğlu. (1971). Erzurum Halk Masalları Üzerinde
Araştırmalar. İstanbul Üniversitesi. Danışman: Prof. Dr. Mehmet
Kaplan.
2.
Ali Berat Alptekin. (1982). Taşeli Platosu Masallarında Motif ve
Tip Araştırması. Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Doç. Dr. Saim Sakaoğlu.
3.
Esma Şimşek. (1990). Yukarıçukurova Masallarında Motif ve Tip
Araştırması (2 cilt). Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ali Berat Alptekin.
4.
Mehmet Özçelik. (1993). Afyonkarahisar masalları üzerine bir
araştırma (2 cilt). Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Prof. Dr. Saim Sakaoğlu.
5.
Mehmet Yılmaz. (1994). Kırgız Halk Masalları: Motif İndex
ve Tercüme. Erzurum Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Bilge Seyidoğlu.
6.
Seyit Emiroğlu. (1996). Meram İlçesi (Konya) Masalları Üzerine
Bir İnceleme. Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Prof. Dr. Saim Sakaoğlu.
7.
Ruhi Kara. (1996). Erzincan Masalları: Metinler ve incelemeler.
Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof.
Dr. Bilge Seyidoğlu.
8.
Ahmet Öcal. (1999). Karakuyu Köyü (Boğazlıyan-Yozgat)
Çevresi Masalları (2 Cilt). Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Bilge Seyidoğlu.
9.
Rabia Kocaaslan Uçkun (2003). Gagauz Masallarının Tip ve
Motif Yapısı Bakımından İncelenmesi. Ege Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Fikret Türkmen.
10. Hüseyin Baydemir. (2004). Özbek Halk Masalları (İncelemeMetin). Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Bilge Seyidoğlu.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
125
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
11. Nedim Bakırcı. (2004). Türk Dünyası Coğrafyasında Tespit Edilmiş
Hayvan Masalları Üzerinde Bir İnceleme. Selçuk Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Saim Sakaoğlu.
12. Ahmet Saçkesen. (2010). Özbek Masallarının Tip ve Motif Yapısı.
Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr.
Ali Duymaz.
13. Mustafa Gültekin. (2010). Tataristan Masalları Üzerinde
Bir Araştırma. Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Prof. Dr. Metin Ekici.
14. İbrahim Erşahin. (2011). Kahramanmaraş Masalları Üzerine
Tip ve Motif Araştırması. Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Yrd. Doç. Dr. Gülhan Atnur.
15. Yavuz Uysal. (2014). Hakas Masalları (İnceleme-Metinler),
Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Doç.
Dr. Bayram Durbilmez.
16. Erkan Karagöz. (2016). Tatar-Başkurt Sihirli Masalları Üzerine
Karşılaştırmalı Motif Çalışması / Aktarma – Motif Tespiti (MotifIndex of Folk Literature’ye Göre) – Motif Dizini. Gazi Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Naciye Yıldız.
17. Fadime Tikbaş Apak. (2017). Anadolu Sahası Türk Masallarındaki
Olağanüstülük Motifi ve Uygulamalı Halk Bilimi. Ondokuz
Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Doç.
Dr. Bekir Şişman.
18. Fatoş Yalçınkaya. (2018). Uygur Sihir Masallarının Tip ve Motif
Yapısı Bakımından İncelenmesi. Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Alimcan İnayet.
19. Yılmaz Kaval. (2019). Tunceli’den Derlenen Masallar (Metinİnceleme). Uşak Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Derya Özcan.
20. Tuğba Bayrakdarlar. (2020). Türkmen Masallarında Aile Motifleri
Üzerine Bir İnceleme. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Üniversitesi. Danışman: Prof. Dr. Naciye Yıldız.
126
Erkan KARAGÖZ
1.3.1.2. Yüksek lisans Tezleri
1.
Metin Ergun. (1988). Türkmen ve Anadolu Halk Masallarının
Yapı ve Motif Açısından Mukayesesi Üzerine Bir Araştırma.
Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof.
Dr. Saim Sakaoğlu.
2.
Şaziye Şimşek Demir (1995). Ayaş Halk Masallarının Tip ve
Motif Kataloğu. Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Prof. Dr. Hasan Özdemir.
3.
Fevzi Sarıçiçek. (1997). Arapgir masalları (İncelemeler ve
Metinler). Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Dilaver Düzgün.
4.
Melek Ketre. (1998). Adana Masalları Araştırması. Çukurova
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Doç. Dr.
Erman Artun.
5.
Yusuf Ziya Sümbüllü. (2000). Türkmen Halk Masalları Üzerine
Motif İncelemesi: Büyülü Masallar. Atatürk Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Bilge Seyidoğlu.
6.
Ahmet Gökçimen. (2000). Türkmen Masalları Üzerine Motif
İncelemesi: Hayvan Masalları. Atatürk Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Bilge Seyidoğlu.
7.
Nedim Bakırcı. (2000). Niğde Masalları. Niğde Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Yrd. Doç. Dr. Faruk Çolak.
8.
Ferit Ayyıldız, (2001). İspir ve Pazaryolu Yöresi Masalları (Metin
ve İncelemeler) (2 Cilt). Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Bilge Seyidoğlu.
9.
Okan Alay. (2005). Bingöl Masalları (İnceleme-Metin). Fırat
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr.
Esma Şimşek.
10. Najdat Murad. (2005). Irak Türkmen Masallarında Motif ve
Tip İncelemesi. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ahsen Turan.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
127
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
11. Türkan Özkutan. (2005). Kıbrıs Türk Masalları (Derlemeİnceleme). İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Doç. Dr. Şeyma Güngör.
12. Deniz Çağlayan. (2006). Türk Masallarında Hayvan Motifleri.
Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman:
Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu.
13. Seher Demirbaş. (2006). Sütçüler Masalları Üzerine Bir İnceleme.
Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özçelik.
14. Satı Kumartaşlıoğlu. (2006). Balıkesir Masallarında Motif ve Tip
Araştırması. Balıkesir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Prof. Dr. Ali Duymaz.
15. Öznur Kara. (2007). Tarsus Masalları. Selçuk Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Ali Berat Alptekin.
16. Talha Tunç. (2008). Manisa Masalları Üzerine Bir İnceleme.
Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Halil Altay Göde.
17. Alfiya Zhamakina. (2009). Kazak Masalları Üzerine Bir İnceleme.
Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr.
Metin Ekici.
18. Esra Dalğar. (2010). Bucak Masalları Üzerine Bir İnceleme.
Süleyman Demirel Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Halil Altay Göde.
19. Zeynep Aslan. (2012). Karaçay-Malkarlarda Tılsımlı Masallar
(İnceleme-Metin). Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Prof. Dr. Naciye Yıldız.
20. Hidayet Aydın. (2012). Iğdır Masalları: İnceleme-Metin. Ahi
Evran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof.
Dr. Ensar Aslan.
21. Burcu Kaya. (2013). Kazak Hayvan Masalları Üzerine Bir
İnceleme. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman:
Prof. Dr. İsa Özkan.
128
Erkan KARAGÖZ
22. Muhammed Bekdik. (2014). Ereğli Masalları. Niğde Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Doç. Dr. Nedim Bakırcı.
23. Serdar Arslan. (2017). Çankırı Masalları. Hacettepe Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu.
24. Yeliz Bahadur. (2017). Uşak’tan Derlenen Masallar Üzerine
Bir İnceleme. Uşak Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Derya Özcan.
25. Sonuç Akyol. (2017). Sırduu Sandık/Comoktor (Sihirli Sandık/
Masallar) Adlı Kırgızca Masal Kitabı (Metin ve İnceleme).
Çankırı Karatekin Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Doç. Dr. Abdulselam Arvas.
26. Fatma Kutay Çalışkan (2018). Arpaçay Köylerinden Derlenen
Masalların ve Halk Hikâyelerinin Motif İncelemesi. Ahi Evran
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr.
Ensar Aslan.
27. Mine Ayan. (2019). Şanlıurfa Masalları. Gaziantep Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Mustafa
Gültekin.
1.3.1.3. Kitaplar
1.
Warren S. Walker - Ahmet E. Uysal. (1966). Tales Alive in Turkey.
Cambridge: Harvard University Press.
2.
Bilge Seyidoğlu, (1975). Erzurum Halk Masalları Üzerinde
Araştırmalar. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Yay.
3.
Mehmet Yardımcı. (1996). Yaşayan Malatya Masalları: Metinler
ve İncelemeler. Malatya: İnönü Üniversitesi Vakfı Yay.
4.
Esma Şimşek. (2001). Yukarıçukurova Masallarında Motif ve Tip
Araştırması (2 cilt). Ankara: T. C. Kültür Bakanlığı Yay.
5.
Ali Berat Alptekin. (2002). Taşeli Platosu Masallarında Motif ve
Tip Araştırması. Ankara, Akçağ Yay.
6.
Ali Berat Alptekin (2003). Kazak Masallarından Seçmeler.
Ankara, Akçağ Yay.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
129
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
7.
Mehmet Özçelik. (2004). Afyonkarahisar Masalları - Araştırmaİnceleme-Metin. Isparta: Fakülte Kitabevi.
8.
Nedim Bakırcı. (2006). Niğde Masalları:(Araştırma, İnceleme,
Metin). Niğde: Niğde Yüksek Öğretim Vakfı Yay.
9.
Mustafa Arslan. (2008). Denizli Yöresinden Derlenmiş Masallar
(İnceleme-Metinler). Denizli: Zirve Yay.
10. Necdet Yaşar Bayatlı, (2009). Irak Türkmenlerinin Halk
Masalları. Ankara: Berikan Yay.
11. Nedim Bakırcı. (2010) Türk Dünyası Coğrafyasında Tespit Edilmiş
Hayvan Masalları Üzerinde Bir İnceleme. Elazığ: Manas Yay.
12. Nedim Bakırcı. (2010). Kırım Tatar Masalları. Konya: Kömen Yay.
13. Selami Fedakâr. (2011). Özbek Sözlü Geleneğinde Masallar.
İzmir: Egetan Basın Yay. Tan. Ltd. Şti.
14. Hüseyin Baydemir. (2013). Özbek Halk Masalları. Ankara:
Atatürk Kültür Merkezi Yay.
15. Mustafa Gültekin. (2013). Kazan-Tatar Masalları (İncelemeMetinler). Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yay.
1.3.2. “Thompson Metodu”nun Kullanıldığı “efsane” Konulu
çalışmalar
1.3.2.1. doktora Tezleri
1.
Gülhan Atnur. (2002). Başkurt ve Tatar Efsaneleri Üzerine
Karşılaştırmalı Motif Çalışması. Atatürk Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Bilge Seyidoğlu.
1.
Ferah Türker. (2011). Altay Türklerinin Efsaneleri (İncelemeMetin). Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman:
Prof. Dr. Fikret Türkmen.
2.
Mevlüt Metin Türktaş. (2012). Denizli Efsaneleri. Pamukkale
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr.
Önder Göçgün.
130
Erkan KARAGÖZ
3.
Tuğrul Balaban. (2013). Amasya Efsane, Menkabe ve Memoratları
(Derleme, İnceleme, Metin). Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Doç. Dr. Gülhan Atnur.
4.
Mehmet Dervişoğlu. (2016). Edirne Efsaneleri. Trakya
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Yrd. Doç. Dr.
Selma Sol.
5.
Neslihan Huri Yiğit. (2018). Türk dünyası Efsanelerinde
Hayvanlarla İlgili Motifler. Bartın Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Şerife Seher Erol.
1.3.2.2. Yüksek lisans Tezleri
1.
İsmail Görkem. (1987). Elazığ Efsaneleri Üzerinde Araştırmalar.
Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Yrd.
Doç. Dr. Ali Berat Alptekin
2.
Ali Duymaz. (1989). Bingöl Efsaneleri (İnceleme-Metinler). Fırat
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Ali Berat
Alptekin.
3.
Mehmet Erol (1996). Taşeli Platosu Efsaneleri (İncelemeMetinler). Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Prof. Dr. Tuncer Gülensoy.
4.
Ömer Aydoğan. (2019). Anadolu Dağ Efsaneleri (İnceleme
– Metin). Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Dr. Öğr. Üyesi Aziz Ayva.
1.3.2.3. Kitaplar
1.
Saim Sakaoğlu. (1980). Anadolu Türk Efsanelerinde Taş Kesilme
Motifi ve Bu Efsanelerin Tip Kataloğu. Ankara: Kültür Bakanlığı
MİFAD Yay.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
131
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
1.3.3. “Thompson Metodu”nun Kullanıldığı “destan” Konulu
çalışmalar
1.3.3.1. doktora Tezleri
1.
Melek Erdem. (1998). Dede Korkut Türkmenistan Varyantları.
Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof.
Dr. F. Sema Barutçu Özönder.
2.
Abdulselam Arvas. (2009). Dede Korkut Destanı ve Kıpçak
Sahası Epik Destan Geleneği. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu.
3.
Baki Bora Hança. (2009). Garip Adına Bağlı Türkmen
Destanları ile Türkmen Oğuznamesi’nin Kaynak ve Motif Olarak
Karşılaştırılması. Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Prof. Dr. Fikret Türkmen.
4.
Emine Çakır. (2017). Satuk Buğra Han Tezkiresi Üzerine Halk
Bilimsel Bir İnceleme. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Mehmet Öcal Oğuz.
1.3.3.2. Yüksek lisans Tezleri
1.
Mehmet Mendilli. (2001). Köroğlu’nun Sonu Kolu Üzerine
Mukayeseli Bir Araştırma. Niğde Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Yrd. Doç. Dr. Faruk Çolak.
2.
Satu Arlı. (2002). Azerbaycan Türklerinin Novruz ve Emrah
Destanları. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Fatma Ahsen Turan.
3.
Nehir Eren. (2009). Türkmen Gül-Senuber Destanı. Ege
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr.
Fikret Türkmen.
4.
Funda Tunçdöken. (2009). Dede Korkut Hikâyeleri ile
Beowulf Destanında Yer Alan Toplumsal Hayata Ait Motiflerin
Karşılaştırılması. Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Hülya Taş.
132
Erkan KARAGÖZ
5.
Serdar Şimşek. (2012). Tatar Türklerinin Tülek Destanı: İncelemeMetin. Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman:
Prof. Dr. İsa Özkan.
6.
Laura Bolatova. (2014). Bamsı Beyrek Boyunun Alpamıs Destanı
ile Deli Dumrul Boyunun Er Töstik Destanı İle Mukayeseli
İncelenmesi. İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Esra Akbalık.
7.
Ercan Esen. (2017). Türkmen Sahası Köroğlu Metinleri Üzerine
Bir Araştırma. Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Gülhan Atnur.
8.
Adem Masattaş. (2017). Köroğlu Destanının Behçet Mahir
Rivayeti Üzerinde Bir Araştırma. Atatürk Üniversitesi, Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Dilaver Düzgün.
9.
Ali İbrahim Tolunay. (2019). Kırım’ın Kırk Batırı Destanının
Motif Bakımından İncelenmesi. Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Mehmet Temizkan.
10. Rugeş Demir. (2019). Manzum Hz. Ali Cenklerinden Yemâme
Cengi Üzerine Bir İnceleme. Kastamonu Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü. Prof. Dr. Eyüp Akman.
11. Yusuf Demir. (2019). Kırgız Destanları Üzerine Kültürel Tespit ve
Tahliller. Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü.
Danışman: Doç. Dr. Mayramgül Dıykanbay.
1.3.4. “Thompson Metodu”nun Kullanıldığı “Halk Hikâyesi”
Konulu çalışmalar
1.3.4.1. doktora Tezleri
1.
Metin Karadağ. (1984). Erzurum ve Çevresinden Derlenen Halk
Hikâyeleri Üzerinde Araştırmalar. Atatürk Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü. Danışman: Prof. Dr. Bilge Seyidoğlu
2.
Ali Duymaz. (1992). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerine Mukayeseli Bir Araştırma. Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ali Berat Alptekin
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
133
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.
Faruk Çolak. (1994). Şah İsmail Hikâyesi Üzerine Mukayeseli
Bir Araştırma. Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Prof. Dr. Tuncer Gülensoy.
1.3.4.2. Yüksek lisans Tezleri
1.
Esma Şimşek. (1987). Arzu ile Kamber Hikâyesi Üzerinde
Mukayeseli Bir Araştırma. Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışmanlar: Yrd. Doç. Dr. Ali Berat Alptekin ve Doç.
Dr. Saim Sakaoğlu.
2.
Bilgi Tomo. (2001). Gül ile Sitemkâr Hikâyesinin Varyantları
Üzerinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma. Atatürk Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü. Danışman: Yrd. Doç. Dr. Dilaver
Düzgün.
3.
Tuğba Kaya. (2003). Osmaniye Halk Hikâyeleri Üzerinde
Bir Araştırma. Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Prof. Dr. Fikret Türkmen.
4.
Merve Bozdoğan. (2013). Türk Halk Hikâyelerinde İmtihan
Motifi Üzerine Bir İnceleme. Niğde Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü. Danışman: Doç. Dr. Nedim Bakırcı.
5.
Tolga Dursun. (2016). Nurmuhammet Andalıp’ın Baba Ruşen,
Zeynel Arap ve Kıssa-yı Firgun Halk Hikâyelerinin İncelenmesi.
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Danışman: Doç. Dr. Adem Öger.
6.
Şuheda İpek. (2018). Hikâye-i Sergüzel Üzerine Bir İnceleme.
Atatürk Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü. Danışman:
Prof. Dr. Gülhan Atnur.
1.3.4.3. Kitaplar
1.
Fikret Türkmen. (1983). Tahir ile Zühre. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.
2.
Saim Sakaoğlu - Ali Duymaz. (1996). Hurşit ile Mahmihri Hikâyesi. Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı.
134
Erkan KARAGÖZ
3.
Ali Berat Alptekin. (1997). Halk Hikâyelerinin Motif Yapısı.
Ankara: Akçağ Yay.
4.
Ali Duymaz. (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerine Mukayeseli
Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı.
1.3.5. “Thompson Metodu”nun Kullanıldığı “Fıkra” Konulu
çalışmalar
Esma Şimşek’in (2001: 163, 164) verdiği bilgiye göre Stith Thompson, masalların tasnifini yaparken fıkraları da buna bağlı bir bölüm olarak
vermiştir. Bu sebeple, aynı araştırıcı tarafından hazırlanan Motif-Index’in;
“J. Akıllılar ve Aptallar” ile “x. Mizah” konularındaki motiflerin hemen
hepsi fıkralarla ilgilidir. Türkiye’de, bugüne kadar fıkraların motiflerine
ilişkin Thompson metodu kullanılarak müstakil bir eser hazırlanmamıştır.
Sadece Saim Sakaoğlu bir tebliğ ile bir makale, Ali Berat Alptekin de yine
bir makale hazırlamışlardır.
1.4. Bu çalışmada Kullanılan Motif Tespit ve Yerleştirme Yöntemi
Bu çalışmada kullanılan masal metinlerindeki olağanüstü motiflerin tespiti için S. Thompson’un (1966) Motif-Index of Folk-Literature: A
Classification of Narrative Elements In Folktales, Ballads, Myths, Fables,
Mediaeval Romances, Exempla, Fabliaux, Jest-Books and Local Legends
(Halk Edebiyatı Motif İndeksi: Masallar, Türküler, Mitler, Hayvan Masalları, Ortaçağ Aşk Hikâyeleri, Kıssalar, Kısa ve Komik Ortaçağ Masalları, Fıkralar ve Yöresel Efsanelerdeki Anlatı Ögelerinin Sınıflandırılması)
isimli eseri temel alınmıştır.
Masallardaki olağanüstü motifler tespit edilirken tarafımızdan geliştirilen yöntem şu şekilde uygulanmıştır:
a.
Tespit edilen motiflerin kod numaraları masal metinlerinin
içerisinde, tespit edildiği yerde, metin satırının üstünde küçük
karakterlerle “Microsoft Word” yazılımının yazı tipleri menüsü
içerisinde yer alan “üst simge” özelliği kullanılarak gösterilmiştir.
Örnek:
“… Bunun üzerine annesi oğluna “Sen daha toysun, kemiklerin katılaşmamış. Bizim dev on iki aylık bir yola gitti. Gideli şimdi iki ay oldu.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
135
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Dönmesine daha on ay var. O, dünyada insan eti yiyerekG312. keyif çatıyor.
Eve de insan eti alıp öyle döner. Devin şöyle bir bağı bahçesi, bir gölü var.
Şu elma ağacınınD950.10. elmasındanD981.1. yiyen, şu gölündenD921. suD1242.1.
içen kimse yeryüzünün en güçlü bahadırı olur. Sen üç ay boyunca bu elma
ağacından rahat rahat elma yeD1335.15, bu gölden su iç. Ondan sonra ben senin bu topu kaldıracağına inanıyorum. Şimdi bu hâlinle sen bahadır değilsin. Sana inanıp yola çıkılmaz.” demiş. …” (bkz. “Ak Kurt” masalı, s. 131)
b. S. Thompson (1966), Motif-Index of Folk-Literature’da tasnif ettiği motifleri alfabetik numaralandırma yöntemi ile eserinde sıralamıştır. Bu yöntemi kullanırken genelden özele doğru motif
numaralarının arasına nokta işareti (.) koymuştur. Ancak Thompson’un motif dizininde yer almayan yeni bir motif bulunduysa
o motifin bizim tarafımızdan bulunduğunu göstermek için ilgili
motifin kaldığı numaradan hemen sonra numaralandırma devam
ettirilerek nokta işareti (.) yerine kısa çizgi işareti (-) konulmuştur.
Bu şekilde Thompson’un motifleri indekslendirme sırası devam
ettirilmiş ve onun motif indeksine katkı sağlanmıştır. Aşağıda
verildiği üzere “D475.1-22.” kod numaralı motif Thompson’un
eseri Motif-Index of Folk-Literature’da yer almamaktadır. Bizim
tarafımızdan tespit edildiğini göstermek için de nokta işareti (.)
yerine kısa çizgi işareti (-) konulmuştur.
Örnek:
D475. Transformation: object to treasure (or vice versa) / Cismin hazineye dönüşmesi (ya da tam tersi)
D475.1. Transformation: objects to gold / Cisimlerin altına dönüşmesi
D475.1.1. Transformation: coals to gold / Kömürün altına dönüşmesi
D475.1.1.1. Transformation: ashes to gold / Külün altına dönüşmesi
D475.1.2. Transformation: shavings to gold / Talaşın altına dönüşmesi
D475.1.3. Transformation: dead leaves to gold / Solmuş yaprakların
altına dönüşmesi
…
…
D475.1.20. Transformation: straw to gold / Samanın altına dönüşmesi
136
Erkan KARAGÖZ
D475.1.21. Transformation: fingernails to gold / Tırnakların altına
dönüşmesi
D475.1-22. Transformation: manure to treasure (or vice versa) / Hazinenin hayvan gübresine dönüşmesi (ya da tam tersi)
Bu çalışmada çizgi (-) işaretinden sonra numaralandırılması devam
ettirilen motifler Motif-Index of Folk-Literature’da yer almayan yani bizim
tarafımızdan tespit edilen motifleri ifade etmektedir.
“… Deri Başlık getirdiği gübreyi, havanı, havan tokmağını alıp gelmiş. HavanlaD434-5. tokmağınıD434-6. yere koyunca onlar padişahın dünür olmak istediği kişilere dönüşmüş. Keçiyi indirince keçi dünyanın en güzel
kızı olmuş.D334. Gübreleri aktarmaya başlayınca gübre diye getirdiği şeyler
parlamaya başlayıp altına, gümüşe dönüşmüş yani hazine olmuş.D475.1-22.
Sonra padişah öfkelenip albaylarını astırmış. Kızını Deri Başlık’a vermiş.
Diğer padişahın kızını da kendi oğluna almış. Onlar çok güzel bir düğün
yapmışlar. …” (bkz. “Deri Başlık” masalı, s. 393)
c.
Motif-Index of Folk-Literature’da yer almayan ve bizim tarafımızdan tespit edilen bazı motifler için Thompson’un kendi çalışmasında yaptığı gibi bu çalışmada da üst madde açılarak onun
altında benzer motifler sınıflandırılmıştır.
Örnek:
G307. Jinn. / Cin
G307.1. Where jinn comes from / Cinlerin geldiği yer
G307.1.1. Jinn always appears out of strong wind / Cinin her zaman
güçlü bir rüzgârdan ortaya çıkması
G307.2. Form of jinn / Cinlerin şekli
G307.2.1. Jinn can take any human form he chooses / Cinin, seçtiği
herhangi bir insanın şeklini alması
G307.2.2. Jinn unseen by anyone except person(s) he wishes should
see him. / Cinin görünmek istediği kişi(ler) dışında kimse tarafından görülmemesi
G307.3. Jinn kills whoever tries to occupy house he has chosen to
live in. / Cinin, yaşamak için seçtiği evini işgal etmeye çalışan herkesi
öldürmesi
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
137
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G307.4. City infested by jinns deserted. / Cinler tarafından istila edilen şehrin terk edilmesi
G307-5. Jinn killed / Cinlerin öldürülmesi (MEK)
G307-5.1. Jinn killed with dagger (sword, knife) / Cinin hançerle (kılıç, bıçak) öldürülmesi (MEK)
G307-5.2. Jinn decapitated / Cinin başının kesilmesi (MEK)
“ … Cinler toplanıp Ahmet ile birlikte savaşmaya gitmişler. Gece
vakti padişahın sarayının yanına gelmişler. Padişahın kızlarını almak için
sarayda kızların uyuduğu odanın penceresine ipten yapılmış bir merdiveni
iliştirmişler. İlk önce Onbirinci Ahmet çıkmış. Onun arkasından en büyük
cin evladı çıkmış. O çıkar çıkmaz Onbirinci Ahmet onun başını hançerle
kesmiş.G307-5.1. Sonra aşağıdakilere öfkelenip “Eh be, çok şaşkınsınız.” diye
ikincisini çağırmış.
Ahmet onun başını da hançerle kesmiş. Üçüncüsünü, dördüncüsünü çağırmış. Bunların da başını kesmiş.G307-5.2. Aşağıdaki cinler kızların
derdiyle bu olan biteni anlamamışlar. Acele acele merdivenden çıkmışlar.
Bu şekilde Ahmet, cinlerin hepsini öldürmüş.G307-5. Kestiği cinlerin gövdelerini padişahın sarayının kapısına yığmış. Sonra padişahın kızlarının
odasına girip kızların isimlerinin yazılı olduğu altın yüzükleri alıp çıkmış. Sonra da ağabeylerinin yanına dönüp yaptığı işleri anlatmış. (bkz.
“Onbirinci Ahmet” masalı, s. 199)
Eğer üst madde olarak açılan motif, bu çalışmaya alınan masalların
hiçbirisinde tespit edilememişse “Motif Dizini” kısmında (*) işareti ile
belirtilmiştir. Bu şekilde alt maddelerdeki benzer motifler sınıflandırılarak
Thompson’un alfabetik numaralandırma metodundaki gibi üst maddeye
bağlanmıştır.
Örnek :
D268. Transformation: man to building / İnsanın binaya dönüşmesi
D268.0.1. Transformation: man to church / İnsanın kiliseye dönüşmesi
D268.1. Transformation: man to housepost. / İnsanın ev direğine
dönüşmesi
D268.2. Transformation: man to figure on ridgepole of house. / İnsanın
çatı direğindeki figüre dönüşmesi
138
Erkan KARAGÖZ
*D269- Transformation: man to clothes / İnsanın giyeceğe dönüşmesi
(MEK)
D269-1. Transformation: man to shawl (scarf) / İnsanın şala dönüşmesi
(MEK)
D269-2. Transformation: man to dress / İnsanın elbiseye dönüşmesi
(MEK)
“… İhtiyar kadın üzülüp gitmiş. İkincisinde delikanlılar yedi kat göğün
arkasına saklanmışlar. Bu defa da padişahın kızı, ihtiyar kadını yarı yoldan
geri göndermiş. Delikanlılar, ihtiyar kadından yeniden gitmesini istemişler.
Bu defa çok güzel bir şalD269-1. ile bir elbiseD269-2. giyerek gitmesini istemişler.
İhtiyar kadın giyinip gitmiş. Sokak boyunca giderken bütün köy halkı ihtiyar kadının elbisesine hayran kalıp bakakalmışlar. Padişahın kızı da çatıdan
ihtiyar kadının yanına inmiş. Onu saraya almış. İhtiyar kadının elbisesinden
gözünü alamayıp “Ben giyeyim hele!” diye elbiseyi istemiş. Giyince, diğer
iki delikanlı kızın iki omuzundan fırlayıp çıkmış. Kız, o zaman yenildiğini
anlayıp tüccar delikanlıya gelin olmuş. Çok büyük bir düğün yapıp bu sarayda yaşamaya başlamışlar. …” (bkz. “Diri Ceset” masalı, s. 590)
d. Aynı masal içerisinde bir motif bazen birden fazla kullanılmıştır.
Böyle bir durumda ilgili motif en açık şekilde kullanıldığı yerde
bir kere gösterilmiştir. Aşağıda “B211.3.9. Speaking crow / Konuşan karga” kod numaralı motifin aynı masal içerisinde birden
fazla kullanımının geçtiği yerler örnek olarak buraya alınmıştır.
Buraya alınan örnekler içerisinde görüldüğü gibi masal metninin
içerisinde bu motif en açık şekilde 2 numaralı alıntıda geçmektedir. Bundan dolayı masal metninin içinde geçen aynı motifler
arasından bu motifin gösterilmesi tercih edilmiştir.
Örnek:
1) “… Günlerden bir gün onun ağına bir ala karga ilişmiş. Dede ala
kargayı ağdan çözmüş. Ala karga dile gelip yalvarmaya başlamışB211.3.9.
“Dede, lütfen beni gönder. Ne istersen onu yaparım.” demiş. …” (bkz.
“Tak Tak Tokmağım” masalı, s. 804)
2) “ … Ala karga, dedeyi çok sevinerek karşılamış. Onu üç gün üç
gece ikramlarda bulunarak ağırlamış. Dördüncü günde dede durumunu anlatmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
139
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Ne istersen onu vereceğim.” demiş ala karga.
“Senin altın kusan bir eşeğin varmış.” demiş dede. Ala karga, eşeği
vermiş.
“dede yalnız yolda ‘Altın kus!’ deme. dönünce söylersin.” deala karga.
miş
B211.3.9.
Dede çok teşekkür etmiş, çok sevinerek dönüp gitmiş. …” (bkz. “Tak
Tak Tokmağım” masalı, s. 804)
3) “… Ala karga, dedeyi sevinçle karşılayıp üç gün üç gece misafir
etmiş. Dördüncü günde dede, kargadan kabını istemiş. Ala karga kabını
vererek “Yalnız yolda ‘Kabım dol, kabım dol!’ diye söyleme.” demişB211.3.9.
de dedeyi uyarmış. …” (bkz. “Tak Tak Tokmağım” masalı, s. 805)
e.
Motif incelemesi yapılan masalda bir nesne sihirli bir özellik
gösteriyorsa motif numarası nesnenin etkisiz bir şekilde isminin
geçtiği yerde değil, etkili bir şekilde gücünü gösterdiği yerde verilmiştir.
Örnek:
“… Oğlan dilenerek karnını doyurup yoluna devam etmiş. Bilmem
kaç köyü, kaç şehri geçmiş. Birçok yer gitmiş. Sonra bir vakit bir Rus
köyünden geçerken bir çekiç D1209.4. bulmuş. Bir Rus oğlanı gelmiş de çekiç
benim diye çekice yapışmış. Aralarında çekice sahip olma mücadelesi başlamış. Bunlar çekmişler çekmişler, çekici birbirlerinin elinden çekip alamamışlar. Sonra yetim oğlan daha kuvvetli çekince çekiç birdenbire onun
göğsüne gelmiş. Oğlan havaya doğru yükselmeye başlamış. Yüksele yüksele gözden kaybolup gitmiş. Böyle havada uçup giderken onun sırtı kaşınmış. Kaşıyayım dese eli uzanmamış. Elindeki çekiçle kaşımaya başlayınca
vah, oğlan düşmeye başlamış. Yavaşça bir taş yolun kenarına inmiş. Sonra
“Bu çok kerametli bir çekiçD1209.4. olmalı! …” (bkz. “Abdurrahman” masalı, s. 712)
f.
Masalların sonunda ve dizinde toplu olarak verilen motifler şu
şekilde gösterilmiştir:
“Motif Kod numarası + Motifin İngilizce orijinal adı + Motifin Türkçe
çevirisi + Motif dizin numarası”
140
Erkan KARAGÖZ
Örnek:
D1401.1. + Magic club (stick) beats person + Sihirli sopanın kişiyi
dövmesi + BOM: 55
Bizim tarafımızdan bulunan motiflerin sonuna ise büyük harflerle
“MEK” (MOTİF Erkan Karagöz) kısaltması yazılmıştır.
Örnek:
D2102.1-1. + Gold vomited. Donkey vomits gold + Altın kusma. Eşeğin altın kusması + (MEK) + BOM: 55
Araştırıcılar tarafından anlatıların motiflerinin incelenmesinde Motif-Index of Folk-Literature isimli eser dünya genelinde bir başvuru eseri
olarak kullanılmaktadır. Oldukça geniş bir hacme sahip olan eser, araştırıcılar tarafından kullanılırken bazı sorunları da beraberinde getirmektedir.
Özellikle ortak bir inceleme yönteminin bulunmayışı yapılan motif çalışmalarının çıktılarının tek bir noktada toplanamamasına, bundan dolayı da
MIFL’a katkı yapılamamasına neden olmaktadır. Bu sorunun aşılmasında
katkı sağlayacağı düşünülerek orijinali bir doktora tezi olan bu çalışmadan,
tezin savunulmasından sonra bir makale üretilmiştir. Makale, Millî Folklor dergisinde “Motif-Index of Folk-Literature” Kullanımı ve Karşılaşılan
Bazı Sorunlara Çözüm Önerileri ismiyle yayımlanmıştır (Karagöz, 2019:
75-90). Makalede bu çalışmanın özü tüm yönleriyle verilmeye çalışılmıştır.
Bu bölüm içerisinde yer alan “Thompson Metodu”na Göre Türk Anlatı Türleri Üzerine Yapılan Motif Çalışmaları” başlığının altında Türkiye’de
masal, efsane, destan, halk hikâyesi ve fıkra gibi anlatı türleri üzerinde
yapılan motif çalışmaları kronolojik sıralarına göre çıkarılmıştır. Türk
anlatıları üzerine gerek bu çalışmada gerek başka çalışmalarda yapılan
motif çalışmaları, MIFL isimli eserin Türk Dünyası anlatılarında kullanılan motifleri içermesi açısından yetersiz kaldığını göstermektedir. Şu ana
kadar Türk anlatıları üzerine yapılan motif çalışmaları; motif konusunda
ihtisas sahibi halk bilimcilerden oluşan bir komisyonca proje kapsamında
değerlendirildiğinde, millî bir motif atlasının temellerinin atılmasında ve
şekillenmesinde öncülük yapacaklardır. Oluşturulan millî motif atlası; dar
çerçevede Türk boylarının, geniş çerçevede dünya halklarının anlatılarında kullanılan motifler üzerinden karşılaştırmalı çalışmaların yapılmasına
imkân sağlayacaktır. Yine bu millî motif atlası bir Türk anlatısının çıkış
coğrafyası, yayılma sahası, değişik varyantlarının şekillenmesi gibi konu-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
141
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
larda araştırıcıların kanıt göstererek sonuca gitmelerinde faydalı olacaktır.
Özellikle aynı anlatının değişik varyantları, anlatıcının o anki ruh durumuna göre şekillendiğinden anlatıcılar bazı motifleri atlayabilmektedirler,
bazı motifleri de başka anlatılardan ödünçleyebilmektedirler. Motifleri tespit edilen varyantlı anlatılar sonrasında millî motif atlası üzerinden topluca
incelendiğinde o anlatının en özgün hâline ulaşmak mümkün olabilecektir.
Ayrıca bu millî motif atlası Türk kültürünün soyut ve somut olarak çeşitli alanlarda uygulanmasında bir başvuru kaynağı olarak başta klasik sanatçılara (anlatıcı, şair, senarist, yönetmen, ressam, heykeltıraş gibi), bazı
çevrelerce özgün bir sanat dalı olarak kabul edilen uygulama sanatçılarına
[dövme (tattoo, body art), duvar boyama sanatı (grafiti, airbrush) gibi], tasarım sanatçılarına (moda, hediyelik eşya, oyuncak, bilgisayar oyunu yazılımcısı, çizgi veya anime film karakteri yaratıcısı, tema park düzenleyicisi,
dekor yerleştiricisi gibi) “millî” anlamda yaratıcı eser veya ürün oluşturma
aşamasında fikir veya ilham vererek yardım edebilir.
İKİnCİ BÖlÜM
2. TATAR SİHİRlİ MASAllARI Ve OlAĞAnÜSTÜ MOTİF
TeSPİTleRİ
Bu bölümde 58 Tatar sihirli masalı yer almaktadır. Masallar, Lenar
Camaletdinov’un 1994 yılında, Kazan’da, “Tataristan Kitap Neşriyatı” tarafından yayımlanan Tatar Halık Ekiyetleri: Tılsımlı Ekiyetler isimli eserinden Türkçeye aktarılmıştır. Olağanüstü motiflerin tespitleri, masal metinleri içinde bir önceki bölümde “Bu Çalışmada Kullanılan Motif Tespit
ve Yerleştirme Yöntemi” başlığı altında anlatıldığı gibi yapılmıştır. Masallarda tespit edilen motifler masal metni sonunda tespit sırasına göre verilmiştir. Ayrıca bu çalışmada tespit edilen bütün motifler, eserin sonunda
Motif-Index of Folk-Literature’daki sıra düzeni gözetilerek “Motif Dizini”
bölümünde topluca gösterilmiştir.
Tatar masalları için bu eserin seçilmesinin ana nedeni Tatar masalları
üzerine birçok çalışması olan Lenar Camaletdinov’un kitabında yer verdiği 60 sihirli masalı özenle seçmiş olmasıdır. Ancak bu eserdeki 2 masal, içerisinde olağanüstü motifler bulundurmadığı için bu çalışmaya dâhil
edilmemiştir.
Yine yapılan incelemeler sonucunda bu kitapta yer alan masalların,
en başta Tatar Halk İcadı serisinin masal kitapları (Gatina ve Yermi, 1977:
113-381 - Gatina ve Yermi, 1978: 25-423) olmak üzere birçok masal kitabında, hem bu kitabın yazarı hem de başka yazarlar tarafından defalarca
neşredildiğini görülmüştür. Lenar Camaletdinov, Tatar Halık İcadı Ekiyetler II. Kitap isimli eserde kitabın hazırlayıcılarından birisi olmasa da Tılsımlı Ekiyetler başlıklı ön söz yazısını yazmıştır (Gatina ve Yermi, 1978:
5-22).
Ayrıca bu çalışma için bu masalların seçilmesindeki bir başka sebep
de kitabın sonunda masalların derleme bilgilerinin (kaç yılında, nerede,
kim tarafından ve kaç yaşındaki kişiden derlendiği gibi) yer almasıdır (Camaletdinov, 1994: 411-414). Bu bilgiler eserdeki masalların özgün olduğu
kanaatini oluşturmaktadır. Bu çalışmada motif tespiti yapılan masalların tip
144
Erkan KARAGÖZ
kataloglarına Lenar Camaletdinov kendi eserinde yer vermemiştir. Ancak
bu masalların tip katalogları Tatar Halık İcadı I. Kitap (Gatina ve Yermi,
1977: 400-404) ve Tatar Halık İcadı II. Kitap’ta (Gatina ve Yermi, 1978:
442-444) gösterilmiştir. Her iki eserde de verilen bilgilere göre masallar
AA (Aarne – Andreev), AT (Aarne – Thompson), BP (Bolte – Polivka), EB
(Eberhard – Boratav) ve Şoven’in (Chauvin) tip kataloglarına göre sınıflandırılmaya çalışılmıştır.
2.1. AK KURT
2.1.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir padişah varmış. Onun dört oğlu varmış. Bu padişahın hanımı çok güzelmiş. Bir gün padişah ile hanımı iyi atlara iyi arabalar koşumlayarak ıssız bucaksız bir çöle doğru yola çıkmışlar. Çölde
yattıkları gecenin bir vaktinde bunların çadırlarını şiddetli bir rüzgâr alıp
götürmüş. O sırada havadan bir devG0. padişaha peyda olmuş da padişahın
koynundan hanımını alıp gitmiş.G420-1. O saat padişah koynundaki hanımının yokluğunu farkedip uyanmış. Padişah hemen arabacısını uyandırmış,
onunla birlikte hanımını aramaya çıkmış. Bunlar bütün gece aramışlar ama
bulamadan kendi şehirlerine geri dönmüşler. Ondan sonra padişah atın
ulaştığı yere at gönderip, mektubun ulaştığı yere mektup gönderip her yöne
iz sürücüler göndermiş, hanımını aratmış.
Hanımının kaybolmasından tam bir yıl sonra padişahın büyük oğlu
okulunu bitirip babasının yanına dönmüş de babasına “İşte baba, ben okulu bıraktım. Annemi bulmak için bana bir yıl izin ver.” demiş. Babası ona
“İzin veriyorum, sana neler vereyim?” demiş.
Delikanlı kendisine yoldaşlık etmeleri için babasından yüz askerle bir
yıl yetecek kadar para ve erzak almış, annesini bulmak için yola çıkmış. Ay
gitmiş, yıl gitmiş; dönüp dolaştığı yerleri tekrar tekrar geçmiş. Dolaştığı
yerlerde kızıl çayırmelikeleri bitmiş. Darılarla akbuğdaylar başak atıp
tohum vermişler. Sonra bu başakların tohumlarının çatır çutur dövüldüğü
vakitlerde delikanlı ile askerleri gür bir ormanın içine gelmişler. Onlar bu
ormanın içinden kol boyu uzunluğunda bir piponun kovuğundan giderek
sahralık bir yerdeki su boyuna gelmişler.
Burada padişahın oğlu düşünmüş. “Biz burada bir gün dinlenelim,
atlarımızı doyurup öyle gidelim.” demiş. Arkadaşları atlarından inip
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
145
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
çadırlarını kurmuşlar, sonra su aramaya gitmişler. Su alıp gelip yemek pişirmişler. Yemeklerini yedikleri sırada padişahın oğlunun çadırına bir ak
kurt gelmiş. Bu ak kurt dile gelerekB211.2.4. selam vermiş de “Ey ahmaklar,
kimden izin aldınız da benim ormanımdaki otları eziyorsunuz? İzin vermiyorum, haydi çıkıp gidin.” demiş. Padişahın oğlu da “Sen nereden geldiysen oraya git. Benim yüz askerim var. Şimdi seni öldürtürüm.” demiş.
Bu sözlere öfkelenen ak kurt onlara hemen buradan çıkmalarını emretmiş. Bunlar çıkmayınca ak kurt öfkeyle onlara bakıp bir tılsım okumuş.
D2070.
Bunlar oracıkta taş olup kalmışlar.D231.
Şimdi biz padişaha dönelim. Padişah beş ay oğlundan haber beklemiş,
altı ay beklemiş ama oğlundan ne bir haber ne de bir selam varmış. Bir
yıl sonra okudukları yerden padişahın iki ortanca oğlu dönmüş. Hâl hatır
sorduktan sonra onlar da babalarından izin istemişler de “Biz de annemizi
aramak istiyoruz.” demişler.
Padişah onlara doğru bakıp “Büyük abiniz gideli şimdi bir yıl oldu.
Ondan ne bir haber ne de bir selam var. Şimdi ben sizden de ayrılırsam tek
başıma ne yaparım?” demiş.
Bunlar babalarının ahlamasına vahlamasına aldırmayıp her gün izin
istemişler.
Bir gün padişah her gün izin isteyen çocuklarına bir yıl içinde
dönmeleri şartıyla izin vererek onlara “Lakin bir yıldan fazlasına izin vermiyorum.” demiş.
Böylece bu ikisi babalarından yüzer atlı askerle bir yıl yetecek kadar para ve erzak almış. Ondan sonra daha önce giden ağabeyleri gibi babalarıyla vedalaşmışlar, iki yüz iki kişi olarak yola çıkmışlar. Bunlar az
gitmişler, uz gitmişler. Sabah gitmişler, akşam gitmişler; arka eteklerini
sürüye sürüye gitmişler. İşte at üstünde yatarak, ağaç tüfeklerle avlanarak
gitmişler. Enseleri kızarıp, yanakları tura2 gibi olduğunda onlar da ağabeylerinin geldiği o ormanın başka bir tarafına çıkıp gelmişler.
Onlar da çok sulak, bol otlu bir yere rastlamışlar, dinlenmek için orada
durmuşlar. Atlarından inip çadırlarını kurduktan sonra yemek pişirmek için
su almaya gitmişler. Sonra pişirdikleri yemekleri oturup yiyecekleri sırada
aynı ak kurt gelip daha önce yaptığı gibi “Kimin izniyle bu kadar atlı asker
ormandaki otları çiğnedi? Hiç rızam yok.” diyerek bunları kovmuş.
2
Yoğurt, un, yumurta kaymak vb. ile yapılıp yağda pişirilen yemek.
146
Erkan KARAGÖZ
Padişahın oğulları iki yüz atlı askere güvenip, kurttan daha da çok
öfkelenerek “Sen nereden geldiysen haydi oraya git.” demişler.
Onlar da iyilikle söylenen sözden anlamamışlar. Ak kurt yine bir tılsım okuyup üfürmüş. Bunlar oracıkta taş kesilmişler.
Şimdi biz yeniden padişaha dönelim. En büyük oğlu gideli iki yıl,
ortanca iki oğlu gideli bir yıl olduğunda medresede okuyan padişahın en
küçük oğlu dönmüş. Küçük oğlan döner dönmez babasının hâlini hatırını
ve ağabeylerini sormuş. Hâl hatır sormadan sonra padişah, en küçük oğluna “İşte en büyük ağabeyin gideli iki yıl oldu. Ortanca ağabeylerin gideli
bir yıl oldu. Onlardan ne bir haber ne de bir selam var.” demiş.
Bunu öğrenince en küçük oğlan “İşte onlar dönmedi, kesin bir şeyler
olmuştur. Bana izin ver ben de gideyim.” demiş.
Padişah “Ben senden de ayrılırsam ne yaparım. Kaybolanlar kayboldu
artık, sana hiç izin vermiyorum.” demiş.
Gece gündüz demeden, gitmek için sürekli izin isteyen en küçük oğluna, babası izin verse ne olur, vermese ne olur. Babası oğluna izin vermeyi istemeyince en küçük oğlan “Baba, asker talep ederek, gittiğim yerlerde bana
bir yıl yetecek kadar para ve erzak ver diyerek seni üzüyorum.” demiş.
Padişah, oğlunun bu sözlerine dayanamayıp ona yetecek kadar para
vermiş. Ondan sonra küçük oğlan çok iyi bir ata çok iyi eyer vurmuş, Allah’a ısmarlayıp yola çıkmış. O günden sonra pek çok aylar, günler, saatler,
dakikalar geçmiş. Sonra küçük oğlan, ağabeylerinin yattığı ormanın içine
tek başına gelmiş. O da bu ormanı geçip gitmek isterken çok güzel bir yere
rastlamış. Orada “Kaç gündür atımı dinlendirdiğim yok, atımı doyurayım.”
diye atından inmiş ama atının başını otlayamayacak bir şekilde büyük bir
kavak ağacının dalına bağlamış. Ondan sonra da omzundaki tüfeği yemeklik bir kuş vurabilir miyim diye doldurmuş, ormanın içine doğru gitmiş.
İşte en küçük oğlan bir on adım kadar gitmiş ki daha önceki ak kurt çıkıp
gelmiş de ona “Ey delikanlı, sen burada ne yapıyorsun, nereden gelip nereye gidiyorsun? Benim iznim olmadan otları çiğnediğin yetmezmiş gibi bir
de kuş avlıyorsun.” demiş.
Delikanlı, kurda “İşte şu gördüğün kuşu avlayıp patatesli kavurma
yapıp yemeyi düşünmüştüm. Çok yoruldum. Çok uzaklardan geldim.
Bundan sonra senin iznin olmadan ben burada başka bir iş yapmam.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
147
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kuşunu da vurmam, atımı da otlatmam. Gördüğün gibi atımın başını
otlayamayacak bir şekilde bağladım. Şimdi çıkıp gidiyorum.” demiş.
Kurt, ona “Şimdi bak delikanlı, ben seni görüyorum. Yakışıklısın,
sözün de tatlı, hiç ters gelen bir hâlin yok. Bundan sonra sana ormanımın
her yerinde gezmeye, atını otlatmaya, kuşlarımı avlamaya izin veriyorum.
İstediğini yap. Yalnız şu gördüğün kuşu vurma. Öteki büyük kavağın
başında bir kuş var. Gidip o kuşu nişan alıp göğsünden vur. Bir vuruşta
düşer. Sonra kuşu al, temizleyip pişir. Yemeğe ben de gelirim.” demiş.
Sonra ak kurt kendi yoluna gitmiş.B435.3.
Delikanlı, kurdun sözünü dinlemiş. Kavağa yaklaşıp tüfeğiyle kuşun
göğsüne nişan alıp ateş etmiş. Tam göğsünden kuşu vurmuş. Delikanlı kuşu
alıp atının yanına gelmiş, kuşu temizlemiş. Ondan sonra onun çadırının yanına birdenbire genç bir delikanlı gelip selam vermiş. Delikanlı da güler
yüzle karşılık vermiş. Pişirdiği yemekten yemesi için onu çadırına davet
etmiş. Misafir delikanlı daveti kabul etmiş, çadıra girip oturmuş. Yemeğe
başlamışlar. Karınları çok aç olan bu iki delikanlı yemeği yiyip bitirmiş.
Yemek bitince padişahın oğlunun aklına ak kurt gelmiş. “Ak kurdun önüne
koyacak yemeğim az kalmış, neredeyse hiç yok, gelse ne koyarım?” diye
delikanlının yüreğine bir korku inmiş.
Misafir delikanlı onun bu düşünceli hâlini görüp “Ey dostum, hoş sohbet otururken ne diye keyfin kaçtı? Ne düşünüyorsun, neye kaygılandın?”
diye sormuş. Padişahın oğlu kuşu nasıl avladığını, ak kurt ile olan karşılaşmasını ve onunla birlikte yemek için sözleştiklerini; her şeyi başından
sonuna kadar olduğu gibi anlatmış da “Şimdi ak kurt gelse ona ne yedireceğim diye düşünüp kaldım.” demiş
Misafir delikanlı, ona “Ey delikanlı sen bunun için kaygılanma. O kurt
olarak görünen şey bendim.D313.2. Benim yetmiş türlü hünerim var. Yetmiş
türlü surete girebiliyorum.” demiş.
Ondan sonra delikanlının kaygısı geçmiş. Bunlar başka şeyler konuşmaya başlamışlar. Padişahın oğlu nereden ve niçin yola çıktığını, annesinin
kayboluşunu, ağabeylerinin onu bulmaya gidip de bir daha geri dönemeyişlerini başından sonuna kadar her şeyi anlatmış.
Ak kurt ona “Ya delikanlı, sen o ağabeylerinin hâlâ sağ olduğunu mu
düşünüyorsun?” diye sormuş.
148
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı ona “Elbette onların sağ olduğunu düşünüyorum. Çünkü onlar bu yola kötü bir niyetle çıkmadılar. Üç ağabeyimin her biri yanlarına
yüzer atlı asker, para ve erzak alıp gitmişler.” demiş.
Ak kurt ona “Sen o ağabeylerini şimdi görsen tanır mıydın? Hadi bakalım, ben seni bir yere götüreceğim.” demiş. Sonra delikanlıyı en büyük
ağabeyinin taş kesilip kaldığı yere götürmüş. Burada delikanlıyı göklü yeşilli yosun basmış bir taşın yanına getirerek “İşte bu şey ne, biliyor musun?
Bilmiyorsan ben söyleyeyim. İşte bu senin büyük ağabeyin. Yanında yatan
taşlar ise onun kahraman askerleri. Onlar benim sözüme karşı geldiler. Ben
onları bu hâle getirdim.” demiş.
Delikanlı bu taşların ağabeyi ile onun askerleri olduğunu anlayınca
gönlü daralıp ağlayıvermiş. Onları yeniden önceki hâllerine dönüştürmesi
için ak kurda yalvarmaya başlamış.
Ak kurt, delikanlıya “Tamam, ben senin sözünü dinleyip onları önceki
hâllerine döndüreceğim. Lakin senin bu ağabeyin ile askerleri sana yardımcı ve yoldaş olacak kimseler değiller. Onlar dirilir dirilmez sen onları
hemen şehrinize geri gönder.” demiş.
Ondan sonra ak kurt karşıya bakarak uzun bir tılsım okumuş, taşların
üstüne üflemiş. Bunlar sıçrayarak önceki hâllerine dönmüşler.D432.1. Bazısı
tüfeğini tutmuş, bazısı atını eyerlemiş, bazısı da sigara sarmaya başlamış.
Bunları gören padişahın en büyük oğlu “Ey yiğitler çabuk olun. Biz çok
uzun uyumuşuz. Hemen kendi yolumuza gidiyoruz.” diye bağırdığında bu
iki delikanlı birbirlerine selam vermişler. Padişahın büyük oğlu elbette küçük kardeşini tanıyamamış. Küçük kardeşi kendisinin kim olduğunu ağabeyine söylemiş:
“Ey ağabey, ben senin en küçük kardeşinim. Siz benim okuduğum yıllarda annemizi bulmaya gidiyoruz diye çıkıp gittiniz. Nice yıl babam sizi
beklese de sizden hiçbir haber alamayınca ağlamaktan kör oldu. Ben de
sizin arkanızdan babamdan izin alarak annemi bulacağım diye yola çıktım.
Bu ormanda şu kurda rastladım. Siz ona karşı gelip kendi kendinizi helak
etmişsiniz. Ama ben onunla dost olup ona sizi sordum. Sizin burada olduğunuzu öğrendim de ondan sizi önceki hâlinize döndürmesini rica ettim.
O da bana acıyıp sizi önceki hâlinize döndürdü. Şimdi siz sağ selamet eve
geri dönün.” demiş. Bu sözlerden sonra ağabeyi ile askerleri kendi şehirlerine geri dönmüşler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
149
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra delikanlı ortanca ağabeyleri ile onların askerlerinin yanına varmış. Onları da önceki hâllerine döndürmesini ak kurttan rica etmiş. Ak kurt
delikanlıyı dinlese de onların hiçbirisinin yoldaş olamayacağını söylemiş
de “Çok istiyorsan senden bir yaş büyük olan ağabeyin kalsın. Diğerleri
senin işine yaramaz. Onlar geri dönsünler.” demiş.
Kurt daha önceki gibi bir tılsım okuyup onları da diriltmiş. Bunlar
da büyük ağabeyi gibi vedalaşıp kendi şehirlerine geri dönmüşler. Ama
delikanlı kendinden bir yaş büyük olan ağabeyini kendisine yoldaş almış.
Sonra bu delikanlı, ağabeyi ve ak kurt, üçü birlikte çadırlarına geri
dönmüşler. Çadıra döndükten sonra bu delikanlı, ak kurda “Şimdi ak kurt,
biliyorsun, ben yolcuyum. Yolcunun yolda olması iyidir. Sen beni tutma da
ormandan çıkıp gitmeme izin ver.” demiş.
Ak kurt onlara “Tamam, ben size izin veriyorum. Bu ormandan siz
çıkıp gidene kadar size eşlik edeceğim, sizi uğurlayacağım. Çünkü bu ormanda kocaman vahşi hayvanlar var. Onlar size zarar verirler diye korkuyorum.” demiş.
Sonra çadırlarını toplamışlar. Atlarına binip bu üçü birlikte yola çıkmışlar. Yola çıktıklarında ak kurt, delikanlıya “Ya delikanlı, senin yolun
uzun. Ben bildiğim kadarıyla yolları sana öğreteyim. Belki benim öğrettiklerim senin işine yarar. İşte burası benim ormanım. Şuradan üç gün üç gece
yol git. Bu benim ormanımdan çıkıp üç gün üç gece gittikten sonra dev padişahının yerine varacaksın. O devin yerinden de üç gün üç gece gittikten
sonra altmış kulaç kalınlığında bir altın kavak ağacına rastlayacaksın. O altın kavak ağacının altında küçükçe bir göl var. Göle varınca bir çukur kaz,
ağabeyini o çukurda bırak. Sen de kavağın bir yanına çukur kazıp kendini
gizle. Yalnız iki gözün açık kalsın. Birkaç saat sonra bir yılkı sürüsü gelip
bu gölden su içer. Onlar gittikten bir saat sonra da gök gürleyip yer sallanır,
fırtınalar kopar. Altmış kilometre uzaklıktan gelen ayak sesleri işitirsin.
Sonra altmış kulaç büyüklüğünde bir ala aygır gelip altmış kulaçlık altın
kavak ağacına sürtünmeye başlar. Sürtünmekten yorulunca çok susar, göldeki suyun hepsini içip bitirir. Sonra ağacın yanına gelip tekrar sürtünmeye
başlar. Gölde su bittiğinden balıklar öylece toplanıp kalırlar. Ağabeyin bu
balıkları kendi çukuruna koysun. Bu balıklar ona azık olur. Aygır uzun
bir sürtünmeden sonra altmış kulaçlık kavak ağacını kırar. Kavağın çatır
çutur yıkılan sesiyle sen kaldığın çukurdan hızlıca çıkıp ala aygıra binmeye çalış. Binemezsen yelesinden tut, yelesinden tutamazsan kuyruğundan
150
Erkan KARAGÖZ
tutmaya çalış. Eğer sen bunları yapabilirsen belki anneni bulabilirsin. Sen
ala atın bir yanından tutabilirsen o ateşe girerse ateşe, suya girerse suya
gir. Tuttuğun yerden elini bırakma. Eğer bırakırsan o anda helak olursun.
Bu zahmetlere dayanabilirsen anneni bulursun. Dayanamazsan anneni bulamazsın.” demiş.
Delikanlı “Artık ben ne görürsem dayanacağım, annemin yoluna kurban olurum. Her şeye dayanacağım.” demiş.
Ak kurt ona “Tamam delikanlı, ben senin anneni bulacağına inanıyorum. Anneni kurtarıp şehrinize döneceğiniz vakit benim yanıma uğramadan gitme. Ormanımda istediğin yerde dur, atını dinlendir. Canın ne istiyorsa ye. Benim misafirim olmadan gitmene hiç gönlüm yok. Ormanıma
geldiğin zaman sen nerede durursan dur, ben gelip seni bulurum.” demiş.
Delikanlı, ak kurt ile vedalaşıp onun ormanından çıkıp gitmiş.
Bunlar kurdun söylediği gibi üç gün üç gece gittikten sonra dev padişahının yerine gelmişler. Ondan sonra kurdun söylediği altmış kulaçlıkF811.14-2. altın kavağınF811.1.1-1. yanına varmışlar. İki kardeş çabucak göl
kıyısında birer çukur kazıp gözleri açık kalacak şekilde kendilerini gizlemişler. Bir zaman sonra bir yılkı sürüsü gelmiş. Ak kurdun söylediği gibi
su içtikten sonra otlanmaya gitmişler. Bir saat sonra da bir zelzele kopmuş; gök gürlemiş, yer yarılmış, hortumlar savrulmuş. Altmış kulaçlık ala
aygırB877.2-1. altın kavağın dibine gelip sürtünmüş. Sonra göle su içmeye
inip göldeki bütün suyu bitirmiş. Ondan sonra yeniden gelip kavak ağacına
sürtünmeye başlamış. O kadar çok sert sürtünmüş ki altmış kulaçlık altın kavak çatırdayıp dibinden kırılmış. Delikanlı hemen çukurdan fırlayıp
ala aygırın yelesinden tutmuş. Aygır çok büyük olduğu için aygırın üstüne
oturamamış. Bir zaman sonra aygır, yelesinden tutulduğunu anlamış. Aygır
bir yere savurmuş, bir göğe savurmuş; bir dağa çarpmış bir taşa çarpmış
ama delikanlı bırakmamış. Sonra aygırla delikanlı birlikte ateş dağınaF753.
gelmişler. Ala aygır, ateş dağında durup, delikanlıyaB211.1.3. “Ey delikanlı,
hemen şimdi elini çek. Ben şimdi bu ateş dağının arka tarafına çıkacağım.
Dağın arka tarafına çıktığımda senin her yerin yanmış olur.” demiş.
Delikanlı ona “Ey aygır, eğer ben yanarsam sen de sağ kalmazsın.
Senden elimi bırakmayacağım.” demiş de elini bırakmamış.
Ala aygır delikanlıyı sürükleye sürükleye ateşe girmiş. Bunlar ateşin
içinde üç saat gittikten sonra dağın arka tarafına çıkmışlar. Delikanlının
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
151
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
teni kavrulduğundan çok sızlamış. Sonra delikanlı arkasına dönüp bir bakmış ki ateş dağı diye bir şey kalmamışmış.K1886.7. Delikanlı kendi kendine
“Bu atın söylediği doğru değilmiş, bu bir şehirmiş.” demiş de korkmadan
atın yelesine daha sıkı yapışmış.
Altmış kulaçlık ala aygır, delikanlıya yine “Ey delikanlı, hemen şimdi
elini yelemden çek!” demiş.
Delikanlı “Hayır, ben elimi yelenden çekmeyeceğim. Nereye istiyorsan oraya git. Ben de geliyorum.” demiş.
Onlar böyle kavga ede ede bir denize ulaşmışlar.
Ala aygır “Hemen şimdi elini çek delikanlı. Sen ateş dağından kurtulsan da bu denizdenF711. kurtulamazsın. Ağzına burnuna su dolar, boğulursun. Ben denizin öbür yakasından çıkacağım.” demiş.
Delikanlı “Benim senden ayrılasım yok. Sen nereye gidersen ben de
oraya gideceğim. Benim ağzıma burnuma su dolarsa seninkine de dolar.
Ölürsek birlikte ölürüz.” demiş.
At öfkelenip delikanlıyı denizin içine doğru alıp gitmiş.
Üç gün üç gece yüzdükten sonra atla delikanlı denizin öbür tarafından
çıkmışlar. Çıktıklarında at ölsün diye delikanlının başını suya sokup
çıkarmış ama delikanlıya hiçbir şey olmamış.
Biraz kuru bozkırda gittikten sonra bunlar gür bir ormana gelmişler.
Bu ormandaF812. serçe kuşunun bile geçebileceği bir yol yokmuş.
Altmış kulaçlık ala aygır, delikanlıya “İşte bak görüyorsun, ne kadar
da gür bir orman. Ben bu ormanı yıkıp yaracağım, öyle öbür tarafına çıkacağım. Şimdi sen sağken benden elini çek. Sen ormandan çıkamazsın. Ellerinle yeleme tutsan bile çıktığımızda sadece ellerin yelemde kalır. Başka
hiçbir yerin kalmaz.” demiş.
Delikanlı “Yeleni bırakasım yok, ölürsem ölürüm. Hiçbir şekilde bırakmayacağım. Benim parçalandığım yerde sen de parçalanırsın.” demiş.
Sonra ala aygır öfkelenip delikanlı ile birlikte ormana girmiş. Ala aygır
ormanda ağaçlarının en gür olduğu yere delikanlıyı sokup orada onu yok
etmek istemiş. Ama delikanlıya hiçbir zarar gelmemiş.
Üç gün üç gece sonra bin bir meşakkatle bunlar ormanın öbür tarafından çıkmışlar. Bir zaman daha beraber gitmişler. Bu sefer de çok büyük bir
dağ taş arasına gelmişler.F759.7.
152
Erkan KARAGÖZ
Ala aygır “Bak delikanlı, hemen elini yelemden çek, burada kal.” demiş.
Ama delikanlı “Ölürsem ölürüm, hiçbir şekilde çekmeyeceğim.” demiş. Ala aygır öfkelenip bunu bir dağa bir taşa vurarak üç gün üç gece
gitmiş. Sonra bunlar bir kuru bozkıra çıkmışlar.
Ala aygır “Bak delikanlı, artık sen çok şey gördün. Bu sular, dağlar,
taşlar, bunların hepsi dev padişahın, insanlar geçmesin diye yaptığı işlerdi.
Artık felaketten kurtuldun. Üstüme binip otur. Ben de seni gittiğim yere
kadar götüreyim.” demiş.
Ondan sonra aygır, delikanlı ile birlikte üç gün üç gece birçok bozkırdan ok gibi geçerekF989.17. büyük bir kum dağınaF759-10. varmış. Sonra at, delikanlıya bakıp “Ey benim dostum, yoldaşım, artık ben üzerimdeki borcu
ödedim. Bana bundan sonrası için gitmeye izin yok. Sen şimdi üstümden
in. Bu kum dağının arka tarafından çıkmaya çalış. O kum dağının arkası
Kafdağı.F759-9. Kafdağı’nda kötü devler, kötü aslanlar, ejderhalar var. Onların yanına ulaşabilirsen anneni bulursun.” demiş.B401.
Delikanlı her şey için çok teşekkür edip atın üstünden inmiş, orada
dağın eteğinde kalmış. Altmış kulaçlık aygır da kendi yoluna gitmiş.
Bu delikanlı biraz karnını doyurduktan sonra dağın başına tırmanmaya başlamış. Biraz tırmanmış ki kum eşildiğinden yeniden dağın dibine
düşmüş.A963. Ne kadar tırmanmaya çalışsa da kum eşildiği için hiçbir şekilde dağa tırmanamamış. Çok yorulan delikanlının içi daralmış, annesi
aklına gelmiş. Şaşkın şaşkın ağlayıp oturmuş. Delikanlı havadan bir kara
bulut parçasının geldiğini görünce korkmuş, giderek yaklaşan buluta bakıp
kalmış. Bu bir kuşmuş. Kuş pır pır dönerek delikanlının yanına gelip konmuş da dile gelerekB211.3. “Ey delikanlı, haydi benim üstüme otur. Ben seni
bir yere götüreceğim.” demiş.
Delikanlı oturup oturamayacağını bilememiş. “Otursan da helak eder,
oturmasan da helak eder.” diye şüphelenmiş. Sonra Allah’a havale edip kuşun
üstüne oturmuş. O saat bu kuş, delikanlıyı gözün gördüğü yere alıp gitmiş.B552.
Delikanlı gökyüzüne çıktıklarında korkmaya başlayınca, kuş “Ey delikanlı sen korkuyor musun?” diye sormuş.
Delikanlı dürüstçe “Ben korkuyorum.” demiş.
Kuş ona “Ey dostum, ben olduğum sürece sen korkma. Sen yiğitliğin
sayesinde çok daha kötü tehlikelerden kurtuldun. Ben eski dostun ak kurt.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
153
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ala aygırla bu kum dağına kadar gelip de dağa tırmanamadığından dolayı
sana acıdım da Simurg kuşu suretinde geldim.D419.1.2-2. Ben şimdi seni Kafdağı’nın tepesine bırakacağım. Ondan sonrasına benim gitmeme izin yok.
Kendin bir şekilde gidip anneni bulursun.” demiş.
Böylece Simurg kuşu delikanlıyı Kafdağı’nın tepesine bırakmış da
“Şimdi benim burada durmam gereksiz. Çabucak kendi yoluma gideyim.
Hoşça kal, Allah yolunu açık etsin.” diyerek vedalaşmış. Sonra uçarak dönüp gitmiş.
Delikanlı dağın başında birçok insan ve at kemikleri görüp kederli bir
şekilde beklemiş. Sonra iki eline iki at kemiği almış da kemiklere dayana
dayana dağın bir tarafına doğru yol almış. Üç ay sonra dağın arkasına ulaşmış. Biraz daha gidince bir aslan sürüsü çıkıp delikanlıya saldırmış. Tam
yiyecekleri anda aralarından birisi “Yemeyin!” diyerek hepsini delikanlının yanından kovmuş.B431.2.
Delikanlı bu şekilde bu belalardan zar zor kurtulduktan sonra küçük
bir dağa rastlamış. Dağın başına çıkıp bakınca çok uzaklarda bir şeyin parladığını görüp “Bu şey ne acaba?” diye bu parlayan şeye bakmış. Parlayan
bu şeyin yanına gelince dünya büyüklüğünde bakırdan yapılmış bir sarayF771.1.3. görmüş. Bakır sarayın pencerelerinin birinden bakınca ne görsün,
kırk bir tane köle kız uzun bir masanın üstünde insan eti temizliyormuş.
Delikanlı bunları görünce gözleri yaşarıp “Benim bedenimi de bu kızlar
bu masanın üzerinde yoğururlar, ben buralarda yok olurum.” diyerek ağlamaklı olmuş. Ağlamaya başlayınca “Ağlamaktan fayda gelmez.” demiş de
cesaretini toplayıp eşiğe gelip selam vermiş.
O dakikada kırmızı yanaklı, karakaşlı çok güzel bir kız kapıyı açıp delikanlının selamını almış. Ona “Ey delikanlı, sen insan mısın peri misin?”
demiş.
Delikanlı “Ben insanım.” demiş.
Kız “At gelse toynağı yanacak, kuş gelse kanadı yanacak olan yere
insanoğlu sen nasıl geldin?” diye sormuş.
Delikanlı “Ben uzun zamandan beri yemek yemedim, çok açım. Beni
saraya al, karnımı doyur.” demiş.
Kız “Öyleyse, sen biraz bekle. Benim hanımım devin karısı olur, o da
insan. Ben onlardan izin isteyeyim. Onlar ne söylerse ben onu yaparım.”
demiş de hanımının yanına gitmiş.
154
Erkan KARAGÖZ
Hanımına “Ey canım hanımım, eşik dibine bir insanoğlu gelmiş. Bana
yemek verin diye yalvarıyor. İçeri girmesine izin veriyor musunuz?” diye
sormuş.
Devin hanımı “İnsanoğluysa içeri alıp karnını doyur.” demiş, kıza izin
vermiş.G530.1.
Kız hemen eşiğe gelip delikanlıyı içeri almış. Onu evin hanımının yanına getirmiş. Delikanlı selam verip devin hanımıyla görüşmüş.
Sonra devin hanımı bir yere oturup yemek getirmesi için kızı göndermiş. Kız hemen çeşit çeşit kuş etleri kavurup getirmiş, delikanlıya ikramlarda bulunmuş. Delikanlı yemekleri yedikten sonra devin hanımı onun
yanına gelerek “Ey delikanlı, sen nerelisin? Yerin yurdun nerede?” diye
sormuş.
Delikanlı “Ben falan yerdeki padişahın oğluyum. Ben okumaya gittiğimde annem kaybolmuştu. Babamdan izin alıp onu aramaya çıktım. Buralara kadar geldim. Artık nereye gideceğimi ben de bilmiyorum.” demiş.
Devin hanımı ona “Bak delikanlı, uzak yerlerden çok sıkıntılar çekerek gelmişsin. Eğer anneni bulup dönebilirsen benim sarayımda misafir
olmadan gitme. Bu sarayın yedi başlı deviG361.1.4. dokuz aylık bir yola gitti.
Eğer vaktinde dönebilirsen hiç korkma, benim sarayıma uğramadan gitme.” demiş.
Delikanlı da uğramak için söz vermiş.
Devin hanımı yine “Ben senin kuru sözüne inanmıyorum. Sen anneni bulma mutluluğuyla beni unutursun. Sen unutmazsan şunu unutmazsın.
Kapıyı açan kızı nikâhlayıp sana veriyorum ama kız burada kalsın. Sen
onu aklına getirip benim yanıma uğrarsın.” demiş.
Delikanlı buna razı olmuş. Sonra ağabeyi aklına gelmiş. “Benim rahatım burada iyi. Ağabeyimin yiyeceği bitmiştir. O şaşkın şaşkın yatıyordur.
Ben şimdi varacağım yere gideyim.” diyerek devin hanımından izin almış.
Sonra eşiyle vedalaşıp yola çıkmış.
Delikanlı bu bakır saraydan üç gün üç gece kadar gittikten sonra
bir gümüş sarayaF771.1.2. gelmiş. Gümüş sarayın penceresinden bakınca
bakır saraydaki gibi kırk bir tane köle kız bir masanın üzerinde insan eti
yoğuruyormuş. Delikanlı “Benim etlerimi de bu masanın üstünde bu kızlar
yoğurur mu acaba?” diye korkmuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
155
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra delikanlı cesaretini toplayıp eşiğe gelmiş, selam vermiş.
Daha öncekinden de daha güzel bir kız çıkıp delikanlının selamını
alarak ona “Sen insan mısın, peri misin?” diye sormuş.
“Ey kardeş, ben insanoğlundanım. Uzun bir yoldan geliyorum, acıktım. İçeri alıp bana biraz yemek verir misin?” demiş.
Kız ona “Benim büyük hanımım var. Ona gidip sormalıyım.” diyerek
gitmiş de hanımının yanına varıp “Yoldan yorgun bir insanoğlu gelmiş,
içeri girip biraz yemek istiyor.” demiş.
Kız da hanımının sözünü dinleyip delikanlıyı içeri almış. Bakır sarayda olduğu gibi ona durumunu sormuşlar. Delikanlı onlara annesini aramaya çıkışını, bir padişah çocuğu olduğunu söyleyince gümüş sarayın hanımı
“Çok iyi!” demiş, ikramlarda bulunmuş. Ona “Döndüğünde korkmadan
benim sarayıma gir, bana uğramadan gitme. Ben sana ne kadar söylesem
de sen bunları unutursun. Kapıyı açan kızı nikâhlayıp sana veriyorum. Onu
aklına getirip uğrarsın.” demiş.
Sarayın hanımı, kızı nikâhlayıp delikanlıya vermiş.
Delikanlı üçüncü gece geçmek üzereyken ağabeyini hatırlayıp “Burada çok durmak iyi değil.” diye eşiyle vedalaşıp kendi yoluna gitmiş.
Gümüş saraydan ayrılıp üç gün üç gece geçtikten sonra çok geniş ve
güzel bir bahçenin içinde çok büyük bir altın sarayF771.1.1. görmüş. Delikanlı
altın saraya hayranlıkla bakarken yine daha önceki saraylarda olduğu
gibi kırk bir tane köle kızın masanın üstünde insan eti yoğurduklarını
pencereden gömüş. Daha önceki saraylarda yaptığı gibi sarayın eşiğine
gelip selam vermiş. Daha önceki kızlardan çok daha güzel, endamlı, bir
yüzü aya bir yüzü güneşe benzeyen bir kız gelip onun selamını almış da
“Sen insanoğlu musun, peri misin?” diye sormuş.
Delikanlı kızın güzelliğine hayran hayran bakıp kalmış. Sonra birden
“Ben insanoğlundanım.” demiş. Kız da hanımından izin alıp onu saraya
almış, hanımının yanına getirmiş.
Altın sarayın hanımının gösterdiği yere oturan delikanlı getirilen kuş
etlerinden yemiş, içeceklerden içmiş. Sonra sarayın hanımına bakarak “Ey
altın sarayın hanımı, sen hangi şehirdensin?” diye sormuş.
Altın sarayın hanımı ona “Ben falan padişahın hanımı, falan şehirdenim. Beni bir dev kaçırarak buraya getirdi. Ben kaçırılalı şu kadar yıl oldu.
156
Erkan KARAGÖZ
Benim dört oğlum vardı. Şimdi onlar büyüyüp senin kadar olmuşlardır.”
demiş.
Delikanlı ona “Onlardan birisi senin yanına gelse sen onu tanır mıydın?” demiş.
“Elbette tanırdım. İnsan kendi çocuğunu tanımaz mı?” demiş.
“Öyleyse ben kimim?” diye delikanlı sormuş.
“Bilmiyorum.” demiş altın sarayın hanımı.
“İşte, ben senin oğlunum. Kaç aydır seni araya araya buralara kadar
geldim. Allah’a şükür senin nur yüzünü gördüm.” demiş delikanlı da annesinin boynuna sarılmış. Onlar birbirlerine sorular sorup mutluluktan ağlamışlar.
Delikanlı, babasının sağlığını, iki ağabeyinin geri dönüşünü, kendisinden bir yaş büyük ağabeyinin göl kenarında kazdığı bir çukur sığınakta kaldığını, bütün her şeyi olduğu gibi anlatıvermiş. Delikanlının sözleri
bitince sarayın hanımı, delikanlıyı alıp başka bir sarayın kapısının önüne
gelmiş. Sarayın kapısını açıp önden oğlunu içeri sokmuş. Saraya girdikten
sonra delikanlı beş yüz pot3 ağırlığında bir top görmüş. Annesi delikanlıdan
bu topu alıp çıkarmasını istemiş. Delikanlı bu topu çıkarmak için ne kadar
uğraştıysa da yerinden bile oynatamamış. Bunun üzerine annesi oğluna
“Sen daha toysun, kemiklerin katılaşmamış. Bizim dev on iki aylık bir
yola gitti. Gideli şimdi iki ay oldu. Dönmesine daha on ay var. O, dünyada
insan eti yiyerekG312. keyif çatıyor. Eve de insan eti alıp öyle döner. Devin
şöyle bir bağı bahçesi, bir gölü var. Şu elma ağacınınD950.10. elmasındanD981.1.
yiyen, şu gölündenD921. suD1242.1. içen kimse yeryüzünün en güçlü bahadırı
olur. Sen üç ay boyunca bu elma ağacından rahat rahat elma yeD1335.15, bu
gölden su iç. Ondan sonra ben senin bu topu kaldıracağına inanıyorum.
Şimdi bu hâlinle sen bahadır değilsin. Sana inanıp yola çıkılmaz.” demiş.
Delikanlı annesinin sözünü dinleyip üç ay boyunca burada yiyip içip
yatmış. Sonra yeniden annesinin yanına gelmiş. Annesi ondan topu kaldırmasını istemiş de “Dev boş vakitlerinde bu topu şu büyük dağın tepesine
fırlatır. Top düşerken de bir eliyle topu tutup tekrar havaya fırlatır. Devin
hüneri bu.” demiş.
3
Yaklaşık 16 kilo ağırlığında bir Rus ağırlık ölçüsü.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
157
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı annesinden duyduğu bu sözlerden arlanıp topu öfkeyle dağın tepesine fırlatmış. Top düşünce yuvarlanmaya başlamış. Delikanlı topu
tutmaya çalışmış ama top delikanlıyı devirip geçmiş. Yuvarlana yuvarlana
dağın eteğinden aşağıya doğru gitmiş.
Annesi bu durumu görüp “Çocuğum kemiklerin daha yeni katılaşmaya
başlamış. Birkaç ay daha dinlen, ondan sonra biraz daha güçlenirsin.” demiş.
Delikanlı yeniden elma yiyerek bahçede kalmış. Delikanlı burada bir
buçuk ay kaldıktan sonra, annesi “Ey çocuğum, şimdi bir kez daha deneyelim, zaman daralıyor.” demiş de delikanlıdan yeniden topu kaldırmasını
istemiş. Delikanlı annesinin sözünü dinleyip topu fırlatmış. Top düşeceği
zaman bir eliyle tutup tekrar büyük dağın tepesine diğer eliyle fırlatmış.
F697.
Bu şekilde biraz oynadıktan sonra annesi “İşte şimdi gücün devinkiyle
eşitlendi. Dev ansızın dönüp gelse mücadele edecek gücün var.” demiş.
Annesi oğlunun elini tutarak eve girip “Bak oğlum, artık yeter. Kız
koynundan çık. Ansızın dev dönüp gelse ya da devin kardeşlerinden biri
gelse yok oluruz.” demiş.
Ondan sonra annesi başka bir saraya daha giderek onun kapısını açmış.
İkisi birlikte buradan havada uçabilen eski ve büyük bir araba çıkarmışlar.
Arabanın kırılan yerlerini tamir etmişler, tozunu almışlar. Yiyip içip karınlarını doyurduktan sonra yola çıkmak için hazırlanmışlar. Ondan sonra
delikanlı ve annesi saraydaki kırk bir kızla beraber delikanlının nişanlısını
da arabaya bindirip yukarıya doğru yükselmişler.D1118-3.
Gidecekleri sırada delikanlının annesi bir tılsımD573. Okuyarak, altın saraylarla bahçeleri yok edip altın bir yumurtaya dönüştürmüş.D475.1-24. Sonra
yumurtayı cebine koymuş. Altın saraylarla bahçeler yıkılsa da onların bazı
yerleri kalmış. Bu arabayla sabahtan akşama kadar uçmuşlar. Sonra delikanlının gelirken rastladığı ve misafir olduğu gümüş saraya gelmişler. Delikanlı
annesine bakarak “Anne, biz şimdi burada duralım. Sen arabanın dilini4 çevir. Benim burada bir hanımım var. Onu da alıp öyle gideriz.” demiş.
Annesi delikanlıyı dinleyip arabayı durdurmuş. Gümüş saraya inmişler. Orada onları yemeğe bekliyorlarmış. Karşılamadan sonra yiyip içip
dinlenmişler. Bu gümüş sarayı da altın saraya yaptıkları gibi gümüş bir
4
Burada dil kelimesi masalda uçan arabayı çalıştırıp durdurmaya yarayan mekanizmanın
ismi olarak kullanılmıştır.
158
Erkan KARAGÖZ
yumurtaya dönüştürüpD475.3-6. keselerine koymuşlar. Sarayın içindeki kırk
bir köle kızla delikanlının hanımını alarak yeniden uçup gitmişler.
Bir zaman uçup gittikten sonra bakır saraya ulaşmışlar. Bu sırada bakır sarayın devi dönmüşmüş. Bunlar inince karşılamaya kimse çıkmamış.
Annesi delikanlıya bakarak “Oğlum, biz buradan gidelim. Görüyorsun,
bizi burada karşılayan kimse yok. Bunların devi dönmüş. Eğer girersek
başımıza kötü şeyler gelebilir.” demiş.
Delikanlı, annesine bakarak “Anne, buraya uğramadan gitmek hiç olmaz. Burada benim üçüncü hanımım var. Bu kadar elma yiyip su içtikten
sonra şimdi bu devden korkmaya gerek yok.” demiş de arabadan inip bakır
sarayın kapısından girmiş.
Delikanlı gözüyle ne görsün, devin hanımı ve köle kızlar hıçkıra hıçkıra ağlayarak burada onu karşılamışlar ve delikanlıya “Bahtımız yokmuş,
bizim dev döndü. Yeraltında falan sarayda uyuyor. Kalırsan seni de bizi de
öldürür.” demişler.
Delikanlı, devin hanımına bakarak “Hangi mahzende uyuyor?” diye
sormuş. Sonra gidip mahzenin kapısını açmış. Girince ne görsün, dokuz
başınıG361.1-6. dokuz ayrı yere koyan dev hiçbir şeyin farkında olmadan yayılıp yatmaktaymış. Girince elmas kılıcını çıkarıp devin bir başını keseyim
dediği anda delikanlı “Dur bakayım, uyuyan kişiyi herkes öldürür. Ben
bunu uyandırayım. Kavgada gücümü sınayıp göreyim. Ölürsem mert birisi
olarak öleyim.” diye düşünmüş. Sonra devin başucuna gelip biraz oturmuş
ama dev yine de uyanmamış.
Ardından saraya girip devin hanımına “Git, devi uyandır. Ben onunla
güreşip dövüşeceğim, gücümü sınayacağım.” demiş.
Devin hanımı “İnsanoğlu geldiğinde onu uyandırmaya yarayan bir
tığD1187. var. Sen bu tığı onun ayağının tabanına batır. Tığın battığını hissedince dev uyanır. Uyanınca seni tatlı sözlerle aldatmaya çalışır. Ama sen
onun tatlı sözlerine bakıp aldanma. O çok hilekârdır. O tatlı tatlı konuştukça sen sakın yumuşama. O var ya o, çok yalancıdır. Bak sakın aldanma.”
demiş.
Delikanlı tığı alıp devin bir tabanına batırmış. Dev hiçbir şey hissetmemiş. Diğer tabanına daha sert batırmış. Dev hissedip uyanmışG694- da
hanımına bağırarak “Buraya insanoğlu mu gelmiş acaba? Niye misafir etmiyorsunuz?” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
159
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı ona “Ben aç değilim. Ben senin kanına susayıp geldim. Haydi, nereye istiyorsan oraya çıkalım da dövüşelim.” demiş.
Dev, delikanlının bu sözlerine içerlemiş. Hemen yerinden fırlayıp
meydana çıkmış ve delikanlıyla dövüşmeye başlamış. Bunlar o kadar çok
dövüşmüşler ki düz yerler tümseğe, tümsek yerler düzlüğe dönüşmüş.
Uzun bir dövüşten sonra delikanlı devi kaldırıp fırlatmış. Dev dizine kadar
yere batmış. Dev acıyla zıplayıp delikanlıyı kaldırmış, onu yere çarpmış.
Delikanlı beline kadar yere batmış. Sonra delikanlı acıyla “Yok, bizde öyle
vurmazlar, işte böyle vururlar!” demiş de devi kaldırıp yere çarpmış, dev
beline kadar yere batmış.
Ne kadar dövüşselerH1561.6. de bunlar birbirlerini yenememişler. Sonra
dev “Ey delikanlı, biz uzun zamandır dövüşüyoruz ama birbirimizi yenemiyoruz. Ben çok acıktım, biraz yemek yiyeyim.” demiş.
Delikanlı, deve “Utanmaz, tek başına yemeğe utanmıyor musun? Ben
de yoruldum, hâlim kalmadı. Birlikte gidelim.” demiş.
Dev razı olup delikanlıyla birlikte eve girmiş.
Devin evinde iki masa varmış. Birinde kendisi yemek yermiş. Diğerinde gelen konuklar otururmuş. Dev hanımından yiyecek yemek, içecek
su istemiş. Devin birisi güç kazandıran, diğeri de güç kaybettiren iki türlü
suyu varmış.
Devin hanımı işi anlayıp deve güç kaybettiren sudan,D1336.7-1. delikanlıya güç kazandıran sudanD1335.2.2. koyup vermiş. Dev içer içmez kıvrılıp
düşmüş. Ama delikanlı cesaret kazanıp daha bir bahadır olmuş. O sırada
dev işi sezmiş de hanımına bakarak “Siz beni bugün yok edeceksiniz.” demiş. Hanımını öldürmek istese de delikanlıdan korkup cesaret edememiş.
Sonra dev ile delikanlı kıra çıkıp yeniden dövüşmeye başlamışlar.
Delikanlı, devi kaldırıp fırlatmış. Dev başına kadar yere batmış.G510-7. O
an delikanlı elmas kılıcını çıkarıp devin dokuz başının dokuzunu da kesip
atmış.G512.1.2-2. Ondan sonra saraya dönmüş. Devin hanımıyla kızlar bu olayı
görüp çok mutlu olmuşlar. Delikanlıya çok teşekkür ederek “Bu günü de
görecekmişiz.” demişler.
Sonra delikanlı “Haydi, şimdi buradan gidiyoruz.” demiş.
Delikanlıya hanımı “Bekle, burada bizim daha kardeşlerimiz var. Onları da kurtaralım.” demiş.
160
Erkan KARAGÖZ
Delikanlıya anahtarları verip sarayları aramaya başlamışlar. Bir sarayı
açınca ne görsünler, saray ihtiyar adamlarla doluymuş. Bu ihtiyarlar, devin
âdetini bildiklerinden “Semizleyenimizi tutup yer şimdi.” diye korkup kaçışmaya başlamışlar. Delikanlı onların korktuğunu görerek “Ey ihtiyarlar
benden korkmayın. Ben sizin gibi insanoğluyum. Ben sizi devin elinden
kurtarıyorum. Haydi, çıkın!” demiş.
Sonra delikanlı başka bir sarayı açmış. Orada da ihtiyar kadınlar yatmaktaymış. Onlar da korkup “Bu semiz, şu semiz.” diye birbirlerini göstermeye başlamışlar.
Onlara delikanlı “Korkmayın, haydi çıkın. Ben sizi kurtarıyorum.”G550.
demiş.
Bakır sarayın karşısında daha büyük bir saray varmış.
Hanımı, delikanlıya “Şimdi delikanlı, devin leşini şu saraya götürelim.
O saray devin değirmenidir. Dev bu değirmende binlerce insanı öğüterek
yedi.G10. Şimdi cezasını çeksin.” demiş.
Delikanlı, devin leşini kaldırıp götürdükten sonra hanımı değirmeni
çalıştırmış. Biraz sonra masalarda kırk tabak dolusu öğütülmüş et, soğanıyla biberiyle hazırlanmış. Kadın, değirmeni durdurarak “İşte şimdi
görüyorsunuz. Bu dev uzun yıllardan beri birçok kişinin başını aldı. O,
böyle bir şey olabileceğini hayatında aklına bir defa bile getirmemiştir.”
demiş. Sonra saraya girip yemeğe oturmuşlar.G693Yemeğini yiyip doyduktan sonra delikanlı, kuş avladığı tüfeğini alıp
yakınlardaki bir gür ormana kuş avlamaya gitmiş. Lakin delikanlının gittiğini kimse fark etmemiş.
Delikanlının annesi “Burada şimdi çok uzun kaldık.” demiş. Aceleyle
kızları arabaya bindirmiş ve yukarı doğru yükselip gitmişler. Delikanlının
üç hanımı da delikanlının nerede kaldığını bilememiş.
Bu sarayda hiç kimse kalmamış. İki gün geçtikten sonra uçan gemiarayıp bakmışlar ki delikanlı gemide yokmuş. Bunlar geri döneyi
ceklermiş ama devin neslinden birine rastlayıp helak oluruz diye korkup
ileriye doğru gitmişler. Bir büyük şehre ulaştıklarında birkaç kilometre
kala durmuşlar. Yumurtaya dönüştürdükleri altın ve gümüş sarayları açarak delikanlıyı burada beklemeye başlamışlar. D475.1-23. / D475.3-7.
D1118-4.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
161
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı ormanda biraz dolaşmış. Türlü kuşlar avlamış. Sonra kesesiyle takkesinin içine çilek toplayıp “Bunlar hanımlarıma.” diye mutlu bir
şekilde bakır saraya dönmüş. Saraya girince gözüyle ne görsün, bakır sarayın içinde kimse yokmuş.
Acıkıp yemek yemek isteyince odaları gezmeye başlamış. Gezerken
küçük bir odaya gelmiş. Odanın ortasında küçük bir masa varmış. Masanın
üstünde gök mavisi renginde, bir karış boyunda bir çubukD1254.1. varmış.
Delikanlı şaşırıp çubuğu eline almış da “Bu bir işe yarıyor mu acaba?” diye
havaya atmış. Onun karşısına bir ifritG307. gelerekD1421.1-15. “Ne emrediyorsunuz?” demiş.
Delikanlı o vakit çubuğu havaya atınca bir hikmetin olduğunu anlamış. İfrite bakarak “Annemler buradan gittiklerinden ben yalnız kaldım.
Şimdi beni en kısa zamanda annemlerin arkasından yetiştirir misin?” demiş.
İfrit ona “Üç günde yetiştiririm.” demiş.
Delikanlı, bu süreyi çok uzun bulmuş. Sonra çubuğu yeniden havaya
atmış. Gelen ikinci ifrit ilk gelen ifritten daha iyi çıkmış da “Ne buyuruyorsunuz?” demiş.
Delikanlı ona da “Beni annemlerin arkasından ne kadar zamanda yetiştirebilirsin?” demiş.
İfrit ona “Bir günde.” demiş. Delikanlı bu süreyi de uzun bulup çubuğu tekrar havaya atmış.
Üçüncü ifrit gelerek “İki saat içinde yetiştiririm.” demiş.
Delikanlı mutlulukla bunun üstüne binmiş. İfrit o vakitte delikanlıyı
yetiştirmiş.G307.2.1.
Delikanlı “Şimdi ben varıp saraya girsem yakışmaz. Onlar bana şaka
yaptılar. Ben de onlara şaka yapayım.” demiş. İfrit’e “Şimdi sen beni
doğruca saraya götürme, şehrin girişinde bırak.” demiş. İfrit, delikanlının
sözünü dinleyip şehrin girişinde onu bırakmış. Sonra kendisi oracıkta yok
olmuş.D2095.
Delikanlı buradan yaya olarak şehre gelmiş. Bir ihtiyarın arkasına varmış. “İhtiyar nereye gidiyor acaba?” diye arkasından dikkatlice ona bakmış.
162
Erkan KARAGÖZ
İhtiyar bir eve varıp girmiş. Delikanlı da onun arkasından girmiş.
İhtiyar evde bir şişe içecek içmiş. Sonra çıkıp gitmiş. İhtiyarın arkasından
delikanlı da gitmiş. İhtiyar kalan parasına bakmış ve yeniden içmek için
içeri girmiş, içip çıkmış. Sonra başka bir eve varıp girmiş. Onun arkasından
delikanlı eve girince görmüş ki bu ihtiyar bir çizmeciymiş. Delikanlı, ihtiyara bakarak “Ey dede, sen çok iyi bir çizme ustasıymışsın. Bundan sonra
sen çizme yaparak yaşama. Sana söz veriyorum. Şunu yaparsan ben sana
bin akçe para veririm.” demiş.
İhtiyar “Elimden geldiğince yaparım.” demiş.
Ondan sonra delikanlı, ihtiyara “Biliyor musun, şehrin dışında iki
saray var. Orada benim görüp âşık olduğum bir kız var. Sen onlara dünürcü
ol.” demiş.
İhtiyar, delikanlının sözünü dinlemiş. Şehrin dışındaki saraya doğru
gitmiş. Kız da bugün kendisine bir kişinin geleceğini rüyasında görmüş de
o kişiyi bekliyormuş. Sonra kız saraya gelmekte olan ihtiyarı görüp onu
karşılamaya çıkmış. İhtiyar da delikanlının söylediği kız bu olsa gerek diye
“Ey kızım, bende misafir olan bir delikanlı var. O seni görünce sana âşık
olmuş. Beni size dünürcü olarak gönderdi. Şimdi siz ne söylersiniz?” demiş.
Kız, ihtiyara “Tamam ama benim kalınım çok büyük. İnsan elinden
gelecek bir iş değil. Eğer yapabilirse ben onun, o da benim olur. Kalınım
şudur. Bir ipek gömlekD1056. isterim. Gömleğin hiçbir yerinde dikiş izi olmasın. Gömlek tam benim üstüme göre olsun. İnceliği yüzüğün parmaktan
geçtiği gibi olsun. Yuvarlayınca avuca sığacak kadar küçük olsun. Bundan
başka bir ayakkabıD1065.2. isterim. Ayakkabıda hiç çivi olmasın. Ayağıma
tam olsun.” demiş. Sonra kendi kendine “Eğer bunları yapabilirse o benim
eşim olur.” diye düşünmüş.
İhtiyar “Çok iyi!” demiş. Sonra dönüp delikanlıya durumu söylemiş.
Delikanlı, ihtiyara “Tamam, sen burada bekle. Ben alıp geleyim.” demiş. Sonra kırda köpek sesi bile işitilmeyen bir yere gelmiş de kesesinden
tılsımlı çubuğu alıp havaya atmış. Bir ifrit gelerek “Ey hazret, ne buyuruyorsunuz?” demiş.
Delikanlı, ifrite “Kızın istediği gömlekle ayakkabıyı ne kadar zamanda bulup getirirsin?” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
163
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
İfrit “Üç saatte bulup getiririm.” demiş.
“Üç saat beklemek çok uzun.” demiş delikanlı. Sonra çubuğu yeniden
fırlatmış.
İkinci İfrit gelerek “Bir saatte getiririm.” demiş.
Delikanlı buna da razı olmayınca üçüncü ifriti çağırmış.
O ifrit “Yarım saatte getirip önüne koyarım.” demiş.
Delikanlı “Ben burada beklerim.” demiş de ifriti göndermiş.
İfrit oradan altın saraya kızın yanına gelmiş. Kızın boyunun ölçüsünü
alıp ona göre istediklerini bulup getirmiş. Delikanlı o sırada çukurda
beklemekteymiş. İfrit getirdiklerini delikanlıya göstermiş. Delikanlı bakıp
çok beğenmiş. Ona çok teşekkür edip gömlekle ayakkabıyı almış. Sonra
ihtiyarın yanına dönmüş, getirdiklerini ona vermiş.
İhtiyar bunları almış da saraya gelip kıza vermiş. Kız bunları giymiş.
Ölçüleri tastamam olunca pek hoşuna gidip “Bu işleri devin memleketinde
bulunmayan bir kişinin yapması mümkün değil. Bu benim eşim mi acaba,
gece gelsin.” demiş de ihtiyarla vedalaşıp onu göndermiş.
Gece olunca delikanlı, ihtiyarla birlikte saraya gelmiş. Onları köle kızlarla annesi çıkıp karşılamış. Delikanlı annesini, annesi de oğlunu görünce
bunlar çok sevinmişler. Yemek yiyip içtikten sonra altın ve gümüş sarayları bir bir yumurtaya dönüştürüp keseye koymuşlar. Sonra uçan balonlarınaD1118-5. oturup ihtiyara parasını vermişler. Annesi gelinlerine “Şimdi
oğlum herkesten önce binip otursun!” diye emir vermiş. Delikanlıyı önden
bindirip hep beraber uçup gitmişler.
Onlar birkaç gün bozkırda uçup gittikten sonra delikanlının ağabeyinin kaldığı çukura gelmişler. Çukurdaki delikanlı gelenleri görmüş ama
onların kim olduklarını bilememiş. Bunlar indikten sonra delikanlının ağabeyi onları karşılamış. Biraz konuştuktan sonra onu da uçan balona bindirip şehirlerine doğru hareket etmişler.
Biraz daha gittikten sonra ak kurdun ormanına ulaşıp ormanın güzel
bir yerine inmişler. Bunlar uçan balondan inip yemeğe içmeğe oturduklarında ak kurt kimlerin geldiğini anlayıp oraya gitmiş. Çok yakışıklı bir
delikanlı suretinde onların yanına gelince kızların hepsinin gözü ateş gibi
parlamış. Kızlar gözünü ondan alamamışlar. Sonra delikanlı onun ak kurt
164
Erkan KARAGÖZ
olduğunu söyleyip oradakilerle tanıştırmış. İyice yiyip içtikten sonra delikanlı, ak kurda bakarak “Ey dostum ak kurt, benim sana sözüm şudur: (Üç
kızı gösterip) İşte bunlar benim hanımlarım, (yine üçünü gösterip) onları
ağabeylerime bağışlıyorum. Şu kalan altı kızdan beğendiğin birisi varsa
kendine seçip al.” demiş.
Kurt seçtikten sonra, kız da “Çok yakışıklı bir delikanlıya vardım.”
diye çok mutlu olmuş.
Sonra bunlar vedalaşıp tekrar şehirlerine doğru uçup gitmişler.
Bunlar birkaç gün uçtuktan sonra çok büyük bir şehre gelmişler. Bu
büyük şehirdeki gümüş sarayın sahibi yani on iki başlı devinG361.1-7. Hanımı
“Bu benim şehrim.” diye delikanlıya çok teşekkür etmiş, balondan inip
burada kalmış. Bu hanım bu şehrin padişahın hanımıymış. Dönünce eşiyle
görüşmüş, çok mutlu olmuş. Onlar kendi yurtlarında huzurlu bir şekilde
hayatlarına devam etmişler.
Yine biraz daha uçup gitmişlermiş ki başka bir büyük şehre gelmişler.
Dokuz başlı devin hanımı “Burası benim şehrim.” diye delikanlıdan izin
istemiş. Ona çok teşekkür edip burada kalmış.
Delikanlı kendi hanımlarından ve ağabeylerine verdiği kızlardan geri
kalanları kendi istekleri doğrultusunda azat etmiş, onları bu şehirde bırakmış.
Bu şehirden biraz daha gittikten sonra onlar kendi şehirlerine varmışlar. Şehre beş kilometre kala hava kararınca sabahleyin gideriz diyerek orada durup kalmışlar. Delikanlının annesi yumurtaya dönüştürüp kesesine
koyduğu sarayları, bahçeleri çıkarıp aynı devin şehrindeki gibi kurmuş.
Ondan sonra iki oğlu, hanımlarını alıp kendi odalarına çekilmişler. Bunlar
yatıp uyumuşlar.
Ondan sonra delikanlıların annesi dışarıya çıkmış. Devin verdiği yüzüğüD1076. “Yerdeki çöpe saygı var, ifrite saygı yok.” diye parmağından çıkarıp fırlatınca birçok ifrit gelip onun yanına toplanmış.D1421.1.6.
“Lebbeyke, hazret, ne buyuruyorsunuz?” demişler.
Kadın bunlara “İşte bu saraydan şehre tan atıncaya kadar altın bir
köprü yapın. O altın köprünün iki yanındaki iki nehirden birisi oraya, birisi
buraya aksın. O nehirlerin üstünde gözün görmediği kulağın işitmediği ördekler, kazlar yüzerek ötsünler. Nehrin iki kenarında elma ağaçları yeşer-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
165
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
sin. Elmaları olgunlaşıp suya düşsün. Suyun üstünde sürüklenen elmaları
kuşlar yesin. O köprünün üstünde tekerlekleri altından olan atlı bir araba
hazır olsun. Arabaya bindiğinde araba sallanmasın. O atların dizginlerini
tutan kişi dökme demirden kara bıyıklı korkunç bir ifrit olsun. Bunları tan
atmadan hazır edin.” demiş. Sonra gidip uyumuş.
Kadın birkaç saat uyumuşmuş ki ifritler gelip onun kapısını vurmuşlar. Kadın dışarı çıkıp bakınca her şeyin kendi söylediği gibi yapıldığını
görmüş.N813. Ondan sonra ifritleri kendi yollarına göndermiş. Biraz daha
zaman geçince tan atmış.
Tan atıp ortalık aydınlanınca padişah kalkıp kapıdan çıkmış. Kapının
dibinden uzayıp giden altın köprüyüF842.1.4. görüp “Ah, bittik biz! Kapının
dibine kadar su basmış.” diye koşarak vezirlerine gitmiş. Onlara “Haydi
çabuk çıkın!” demiş.
Vezirler çıkıp baktıktan sonra “Ey padişahım yanlışınız var. Bu su değil. Çok geçmeden bir haber çıkar. Ya hanımın ya çocukların geri döndüler.” diye padişahı sevindirmişler.
Padişah mutlu olup elbiselerini giymiş, tahtına oturup beklemeye başlamış. Bu sırada hanımının yazdığı mektubu bir ifrit getirip padişaha vermiş. Mektupta şöyle yazıyormuş: “Hürmetli padişah hazretleri, sizi selamlarım. Sizden ricam şudur: Allah’a şükür, biz sağ salim dönmeyi başardık.
Saat onda şu köprünün başında bütün akrabalarla, hocalarla bekleyin. Bu
ifrit bize misafir olmanız için sizi getirecek.”
Padişah güzel elbiselerini giyerek saat onda ağabeylerini, kardeşlerini toplamış, beklemeye başlamış. İfrit onların yanına gelip durmuş. Sonra
“Haydi binin.” diyerek onları arabaya bindirmiş, hızlıca altın saraya getirmiş.
Padişahın oğulları ve gelinleri onları çok büyük hürmetle karşılayıp
ikramlarda bulunmuşlar. Yemek faslı bittikten sonra gelen misafirlere dönmeleri için izin verilmiş. Misafirler ifritin arabasına binip evlerine dönmüşler. Padişah orada hocalarla ve oğullarıyla kalmış. Padişahın küçük
oğlu babasına, annesini sağ selamet alıp dönüşlerini anlatmış. Babasından
onu yeniden nikâhlamasını rica etmiş. Padişah razı olmuş, hemen nikâh
kıyılmış. On gün çalgı çalmışlar, dokuz gün düğün yapmışlar. Kestikleri
doru kısrağın etinin olmayan bir kemiğini padişahla hanımı her gün tutup
kemiriyormuş diye anlatırlar.
166
Erkan KARAGÖZ
Ondan sonra padişah, hanımını alıp evine dönmüş. Onlar birlikte yaşamaya başlamışlar. Delikanlı, ağabeylerine verdiği kızları onlarla nikâhlamış. Otuz gün çalgı çalmışlar, kırk gün düğün yapmışlar. Ağabeyleri
hanımlarını alıp kendi evlerine dönüp gitmişler. Ama delikanlı ile hanımı
bu altın sarayda kalmış. Dokuz başlı devin ve on iki başlı devin hanımı
delikanlıya mektup yazarak uygun bir vakitte hanımlarıyla birlikte kendilerine misafirliğe gelmelerini rica etmişler. Delikanlı hemen üç hanımıyla
birlikte onlara misafirliğe gitmiş. Onlar da delikanlıyı büyük bir hürmetle
karşılamışlar, ona birçok hediyeler vermişler. Ondan sonra onları saraylarına kadar yolcu etmişler. Delikanlı sarayına dönüp üç hanımıyla rahat bir
şekilde yaşamaya başlamış, diye anlatırlar.
2.1.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 1
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 1
G420-1. Ogre abducts king’s wife / Devin hükümdarın hanımını
kaçırması (MEK) TOM: 1
B211.2.4. Speaking wolf / Konuşan kurt TOM: 1
D2070. Bewitching / Büyü yapma TOM: 1
D231. Transformation: man to stone / İnsanın taşa dönüşmesi TOM: 1
B435.3. Helpful wolf / Yardımcı kurt TOM: 1
D313.2. Transformation: wolf to man / Kurdun insana dönüşmesi
TOM: 1
D432.1. Transformation: stone to person / Taşın insana dönüşmesi
TOM: 1
F811.14-2. Giant poplar tree / Devasa kavak ağacı (MEK) TOM: 1
F811.1.1-1. Golden poplar / Altın kavak (MEK) TOM: 1
B877.2-1. Gigantic horse / Devasa at (MEK) TOM: 1
F753. Mountain of fire / Ateş dağı TOM: 1
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at TOM: 1
K1886.7. Illusory mountain (hill) / Aldatıcı dağ (tepe) TOM: 1
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
167
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F711. Extraordinary sea / Olağanüstü deniz TOM: 1
F812. Extraordinary forest / Olağanüstü orman TOM: 1
F759.7. Extraordinary rocky mountain / Olağanüstü kayalık dağ
TOM: 1
F989.17. Marvelously swift horse / Olağanüstü hızlı at TOM: 1
F759-10. Sandy mountain / Kumlu dağ (MEK) TOM: 1
F759-9. Extraordinary mountains and valleys - miscellaneous - Mount
Kaf / Olağanüstü dağlar ve vadiler - Çeşitli motifler - Kafdağı (MEK)
TOM: 1
B401. Helpful horse / Yardımcı at TOM: 1
A963. Mountains from stones (soil, sand) dropped or thrown / Taş
(toprak, kum) düşürülen, atılan dağlar TOM: 1
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş TOM: 1
B552. Man carried by bird / İnsanın kuş tarafından taşınması TOM: 1
D419.1.2-2. Transformation: wolf to Simorg bird / Kurdun Simurg
kuşuna dönüşmesi (MEK) TOM: 1
B431.2. Helpful lion / Yardımcı aslan TOM: 1
F771.1.3. Copper castle / Bakır kale (saray, şato) TOM: 1
G530.1. Help from ogre’s wife (mistress) / Devin hanımının yardım
etmesi TOM: 1
F771.1.2. Silver castle / Gümüş kale (saray, şato) TOM: 1
F771.1.1. Golden castle (palace, house) / Altın kale (saray, ev) TOM: 1
G422. Ogre imprisons victim / Devin kurbanı hapsetmesi TOM: 1
G312. Cannibal ogre / Yamyam dev TOM: 1
D950.10. Magic apple tree / Sihirli elma ağacı TOM: 1
D981.1. Magic apple / Sihirli elma TOM: 1
D921. Magic lake (pond) / Sihirli göl (gölcük) TOM: 1
D1242.1. Magic water / Sihirli su TOM: 1
D1335.15. Magic strength-giving apple/ Sihirli güç veren elma TOM: 1
168
Erkan KARAGÖZ
F697. Marvelous ball player / Olağanüstü top oyuncusu TOM: 1
D1118-3. Magic flying car / Sihirli uçan araba (MEK) TOM: 1
D573. Transformation by spell (charm) / Büyü (tılsım) yoluyla dönüşüm TOM: 1
D475.1-24. Transformation: golden palace to golden egg / Altın sarayın altın yumurtaya dönüşmesi (MEK) TOM: 1
D475.3-6. Transformation: silver palace to silver egg / Gümüş sarayın
gümüş yumurtaya dönüşmesi (MEK) TOM: 1
G361.1-6. Nine-headed ogre / Dokuz başlı dev (MEK) TOM: 1
D1187. Magic awl / Sihirli tığ TOM: 1
G694- Ogre is waken up when needled his sole / Devin ayak tabanına
tığ batırılarak uyandırılması (MEK) TOM: 1
H1561.6. Test of valor: fight with giant / Dev ile dövüşerek yiğitlik
testi TOM: 1
D1336.7-1. Water as magic weakening drink / Güçsüzleştirici sihirli
bir içecek olarak su (MEK) TOM: 1
D1335.2.2. Water as magic strengthening drink / Güçlendirici sihirli
bir içecek olarak su TOM: 1
G510-7. Ogre is defeated by getting sunk into ground completely /
Devin tamamen yere batırılarak yenilmesi (MEK) TOM: 1
G512.1.2-2. Ogre decapitated with diamond sword / Elmas kılıçla devin başının kesilmesi (MEK) TOM: 1
G550. Rescue from ogre / Devden kurtarma TOM: 1
G10. Cannibalism / Yamyamlık TOM: 1
G693- Ogre eats people / Devin insan yemesi (MEK) TOM: 1
G307.2.1. Jinn can take any human form he chooses / Cinin seçtiği
herhangi bir insanın görünüşüne girebilmesi TOM: 1
D2095. Magic disappearance / Sihirli yok olma TOM: 1
D1056. Magic shirt / Sihirli gömlek TOM: 1
D1065.2. Magic shoes / Sihirli ayakkabı TOM: 1
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
169
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1118-4. Magic flying ship / Sihirli uçan gemi (MEK) TOM: 1
D475.1-23. Transformation: golden egg to golden palace / Altın yumurtanın altın saraya dönüşmesi (MEK) TOM: 1
D475.3-7. Transformation: silver egg to silver palace / Gümüş yumurtanın gümüş saraya dönüşmesi (MEK) TOM: 1
D1254.1. Magic wand / Sihirli değnek (çubuk, asa) TOM: 1
G307. Jinn / Cin TOM: 1
D1421.1-15. Magic wand summons genie / Sihirli değneğin cini çağırması (MEK) TOM: 1
D1118-5. Magic flying balloon / Sihirli uçan balon (MEK) TOM: 1
G361.1-7. Twelve-headed ogre / On iki başlı dev (MEK) TOM: 1
D1076. Magic ring / Sihirli yüzük TOM: 1
D1421.1.6. Magic ring summons genie / Sihirli yüzüğün cini çağırması TOM: 1
N813. Helpful genie (spirit) / Yardımcı cin (ruh, can, hayalet, peri)
TOM: 1
F842.1.4. Golden bridge / Altın köprü TOM: 1
2.2. TAnBATIR
2.2.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir padişah varmış. Bu padişahın üç kızı
olmuş. Padişahın kızları birbirinden güzelmiş. Günlerden bir gün bu
üç kız kırlara yürüyüşe çıkmışlar. Bunlar kırda yürürlerken çok sert bir
fırtına çıkmış. Fırtına kızların üçünü de alıp gitmiş. Padişah, kızlarının
kaybolduğunu öğrenince çok kaygılanmış. Padişah, kızlarını kendi
padişahlığının ormanlarında, su boylarında her yerde gece gündüz aratmış
ama kızlar bulunamamış.
Bu padişahın yaşadığı şehrin dışında küçücük bir evde bir karı koca
yaşıyormuş. Onlar çok fakirmiş. Bunların üç oğlu varmış. Büyük oğullarına Kiçbatır (Gece Bahadır), ortanca oğullarına Tönbatır (Gün Bahadır),
en küçük oğullarına da Tanbatır (Tan Bahadır) diye isim koymuşlar. Bu
170
Erkan KARAGÖZ
delikanlılar bir ayda büyüyeceklerini bir günde, bir yılda büyüyeceklerini
bir ayda büyüyüpT615. çok kısa bir zamanda dev gibi olmuşlar.
Bunlar büyüyünce sokağa oyun oynamaya çıkmaya başlamışlar.
Gençler arasında onlardan daha güçlü kimse yokmuş. Oyun oynadıkları
zaman birisinin neresinden tutarlarsa tutsunlar, koparabiliyorlarmış. Kayak oyununda onlardan daha usta oynayan yokmuş. Bunlar güreş tutsa karşılarındaki kişiyi sakatlamadan bırakmıyorlarmış.F610.
Bu üç kardeş güçlerini nasıl kullanacaklarını bilemeyince bir ihtiyar
adam onlara “Siz oraya buraya girip çıkarak boş yere insanları dövmeyin.
Bunun yerine padişahın kızlarını bulup buraya getirin. Sizin bahadırlığınız
işte o zaman anlaşılır.” demiş.
Sonra bunlar evlerine dönüp anne babalarından izin istemişler. “Baba,
padişahın kızları kaybolmuş diyorlar. Biz bu kızları alıp gelsek mi acaba?”
demişler.
Annesi ile babası onları göndermek istemediğinden razı olmamışlar.
“Ey oğullarım, biz sizi çok zor şartlarda bulduk. Siz çıkıp gidince bize kim
bakar, kim bizi doyurur?” demiş babaları.
Çocuklar “Ey baba, biz padişahın işi için gittiğimizden padişah size
bakar.” demişler.
Babası ile annesi ağlayarak “Padişah bize ne merhamet gösterir ne de
yardım eder.” demişler.
Bu üç bahadır annesi ile babasına o kadar çok yalvarmış ki sonunda
onlardan izin alabilmişler. İzin aldıktan sonra gelip padişaha “İşte, biz senin kızlarını aramayı düşünüyoruz. Bizim hiçbir şeyimiz yok. Anne babamız çok fakir bir hayat sürüyor.” demişler.
Padişah onlara yemeleri içmeleri için biraz azık vermiş.
Üç delikanlı babası ve annesiyle vedalaşıp yola çıkmış. Bunlar
gitmişler gitmişler, hafta gitmişler, ay gitmişler; bir yere varıp durunca
bir ormana girmişler. Bunlar ormanın içinde ilerlerken gittikleri yol
daraldıkça daralmış. En sonunda daracık bir patika kalmış. Bunlar bu
daracık patikadan gide gide çok güzel bir gölün yanına çıkmışlar. O sırada
bunların yiyecekleri bitmiş. Tanbatır “Yolda gerekli olur.” diye annesinin
verdiği iğneyi alıp ateş yakmış. İğneyi ateşte kızdırıp çok iyi bir balık oltası yaptıktan sonra su kıyısına gidip balık tutmaya başlamış. Akşama ka-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
171
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
dar bir iki kilo balık tutmuş. Balıkları pişirip ağabeylerini doyurmuş. Artık
bunların boğaz kaygısı kalmamış. Tanbatır ağabeylerine “Biz evden çıkalı
çok zaman geçti. Biz nerelerde dolaştığımızı da bilmiyoruz. Bizim hiçbir
şey gördüğümüz de yok.” demiş.
Ağabeyleri ona bir cevap verememiş. Sonra Tanbatır çok uzun bir ağacın başına çıkıp etrafa bakmaya başlamış. Tanbatır ağaç başında otururken
bir fırtına çıkmış. Bu fırtına o kadar güçlüymüş ki önüne çıkan kalın kalın
ağaçların başlarını koparıp gidiyormuş. Tanbatır bu fırtınanın şiddetini görüp “Acaba padişahın kızlarını alıp giden bu fırtına mı?” diye düşünmüş.
Çok geçmeden bu fırtına bir yerde korkunç bir halkaya dönüşmüş. Sonra
döne döne gidip bir dağ başında durmuş. Dağ başında çok şiddetli bir şekilde dönüp çok çirkin bir şeye, bir dev perisineG0. dönüşmüş. Dev perisine
dönüşen bu fırtınaD281. dağın bir kenarına inmiş. Oradan da çok büyük bir
deliğeF759.2. girip gitmiş.
Tanbatır hemen ağacın başından inip devin girdiği deliği arayıp bulmuş. Bu Çok büyük bir delikmiş. Tanbatır büyük bir taş alıp deliğin ağzını
kapamış. Sonra hemen gidip ağabeylerini uyandırmış. Ağabeyleri çok aceleci kimseler değilmiş. Onlar sakin sakin beklerlerken Tanbatır daha önceden hazırladığı balıkları pişirmiş. Onlar doyuncaya kadar yiyip içtikten
sonra dağdaki deliğin yanına gitmişler.
“İşte o, bu deliğe girip kayboldu. Biz onun arkasından ineceksek ilk
önce şu taşı kaldıralım.” demiş Tanbatır.
Kiçbatır gidip taşı tutmuş ama kımıldatamamış. Tönbatır gidip taşı
tutmuş, ondan da bir şey çıkmamış. Sonra Tanbatır taşı kaldırmış, savurup
atmış. Taş dağın dibine doğru yuvarlana yuvarlana gitmiş. Tanbatır ağabeylerine “Birimiz işte bu delikten inip devi arayıp bulmalı. Acaba padişahın kızlarını o kaçırmış olabilir mi?” demiş.
Üç kardeş bir araya gelip düşünüp taşınmışlar. Ormana gidip kucak
dolusu ıhlamur ağacı kesmişler. Bu ıhlamurlardan çok sağlam bir urgan
yapmak için işe koyulmuşlar. Üç gün üç gece boyunca çok sağlam ve çok
uzun bir urgan yapmışlar. Sonra bu urganın bir ucunu Kiçbatır’ın beline
bağlayıp onu delikten dağın dibine salmışlar. O inip gitmiş. Gece olunca
Kiçbatır urganı silkeleyerek “Çekip çıkarın!” demiş. Kardeşleri onu çekip
çıkarmışlar. “Deliğin dibine ulaşamadım, urgan kısa geldi.” demiş Kiçbatır.
172
Erkan KARAGÖZ
Bundan sonra onlar bir gün daha urgan yapmışlar. Sonra bu urgana
Tönbatır’ı bağlamışlar, onu delikten aşağıya salmışlar. Bunlar beklemiş de
beklemiş, bir haber yokmuş. Bir gün sonra Tönbatır urganı silkelemiş. Onu
da çekip çıkarmışlar. “Çok derinmiş, dibine ulaşamadım, urgan yetmedi.”
demiş Tönbatır.
Sonra onlar iki gün daha urgan yapmışlar. Urganı daha uzun bir hâle
getirip urganın bir ucunu Tanbatır’ın beline bağlamışlar. Dağın deliğinden
inmeden önce Tanbatır ağabeylerine “Hemen çıkamazsam siz beni tam bir
yıl bekleyin. Bir yıl doluncaya kadar çıkmayı başaramazsam beklemeyin.
Kendi yolunuza gidin.” demiş. Böyle söyledikten sonra Tanbatır ağabeyleriyle vedalaşıp dağın deliğinden inmeye başlamış.
Tamam, Tanbatır’ın ağabeyleri burada kalsınlar. Biz şimdi Tanbatır ile
aşağıya inelim.
Tanbatır inmiş inmiş, dağın deliğinin dibine ulaşamamış. Onun da urganı kısa gelmiş. Tanbatır geri çıkmak istemeyince kılıcıyla urganı kesmiş.
Uzun bir süre uçtuktan sonra çok katı bir şeyin üzerine toslamış. Burada
kendini kaybettiği için üç gün öylece yatmış. Sonra Tanbatır yavaşça kalkıp gitmiş. O gide gide bir sıçana rastlamış. Bu sıçan bir defa silkelenince
insana dönüşmüşD315.2. de “Nasılsın Tanbatır, niçin burada geziyorsun?”
demiş.
“İşte, bir dev perisini bulmak için inmiştim. Buradan gitmeye ne bir
yer var, ne de çıkmaya bir yol var.” demiş.
Sıçan “O dev perisi sizi aldattı. Sizin ilk urganınız da dağın deliğinin
dibine ulaşıyordu. Dev sizi aldatıp deliğin dibini daha aşağıya indirdi. Şimdi sen çok derindesin. Ben olmadan buradan çıkamazsın.” demiş.F131.
Delikanlı ne yapacağını bilmeden şaşkın şaşkın beklerken sıçan “İşte
ben sana dört alay sıçan askeri veriyorum. Onlar yeri kazarlar. Sen de
yürüyüp gidersin. Onlar seni bir patikaya kadar ulaştırırlar. Bu patikadan
yedi gün yedi gece hiçbir şey görmeden karanlıkta korkmadan ilerle.
Bu yoldan gidince yedi kat dökme demirden yapılmış bir demir kapıya
rastlarsın. Bu kapıyı kırıp parçalayabilirsen aydınlık dünyaya çıkarsın.
Kırıp parçalayamazsan senin için çok zor olur. Aydınlık dünyaya çıkışınla
başka bir patika başlar. Sen bu patikadan devam edersin. Bu patikadan yedi
gün yedi gece gittikten sonra bir saray görürsün.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
173
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sıçan böyle dedikten sonra bir kez daha silkelenip sıçan suretine girmiş de gözden kaybolmuş.
Delikanlı dört alaydan oluşan sıçan askerlerinin kazdığı yoldan epeyce bir zaman gittikten sonra yedi kat dökme demirden yapılmış bir kapının
yanına gelmiş. Gelir gelmez topuzuyla kapıya sertçe vurup, kapıyı kırıp
parçalamış. Bu şekilde bu demir kapıyı geçip gitmiş. Delikanlı gittikçe
dünya aydınlanmaya başlamış. Yedi gün yedi gece yol gidince büyük bir
kerpice benzeyen kırmızı bir şey görmüş. Delikanlı o şeyin yanına gelip
bakmış. Bu şey çok büyük bir kerpiçmiş. Kerpicin üstünde bakır ataB102-0.3.1.
binmiş, bakırdan giyimleri olan bir muhafız duruyormuş.
“Ey insanoğlu, bu civarlardan hemen git. Sen buraya yanlışlıkla girsen
bile dev padişahı döndüğünde seni görürse tutup yer.” demiş muhafız.
Delikanlı “Ya o beni yer ya da ben onun başını alırım, orasını bilemezsin. Ben çok açım. Hadi yiyecek bir şeyler getir.” demiş.
“Sana yedirecek hiçbir şeyim yok. İşte, efendim dönünce ona yedireceğim diye hazırladığım bir döş öküz eti, bir fırın ekmeğimle bir fıçı içecek
suyum var. Bundan başka hiçbir şeyim yok.” demiş.
Delikanlı “Tamam, bunlar bana yeter ama efendine yiyecek içecek
doğru dürüst bir şey kalmaz.” demiş.
Ondan sonra muhafız atından inip bakır elbisesini çıkarmış. Tanbatır’a
yemek vermiş. O aslında asker elbiseleri giyen bir kızmış. Delikanlı, kız ne
verdiyse hepsini yiyip bitirmiş. Sonra uyumak için hazırlanmış. Yatmadan
önce kıza “Acaba o dev perisi ne zaman döner?” diye sormuş.
“O yarın sabah işte şu bakır köprünün üstünden gelecek.” demiş kız.
Delikanlı “İşte sana bir tığ. Dev dönmeden önce bu tığı benim şakağıma batır, beni uyandır.” demiş.
Böyle söyledikten sonra delikanlı uyumuş.
Devin dönüş vakti yaklaşınca kız, delikanlıyı uyandırmaya çalışmış ama
uyandıramamış. Kız, tığı şakağına batırırsam acıtır. Uyandırmasam daha
kötü olur, diye düşünmüş. Kız çok uğraşınca Tanbatır fırlayıp kalkmış. “Ey,
tığı batırıp beni uyandırmalıydın. O zaman daha öfkeli olurdum.” demiş.
Tanbatır, kızın söylediği bakır köprünün altına girip yatmış. Bir süre
sonra fırtına kopmuş. Dev, bakır köprüyeF842.1-6. yaklaşmaya başlamış. Köp-
174
Erkan KARAGÖZ
rünün yanına ilk önce onun köpeği gelmiş. Devin köpeği köprünün yanına
gelse de köprüye girmemiş. Havlayıp sahibinin yanına geri gitmiş. Dev
kamçısıyla köpeğine vurmuş. Sonra atıyla birlikte köprüye girmiş. Köprüye ayak basınca devin atı da sessiz bir şekilde kalmış. Dev öfkelenip atına
vurmuş da “Hey, niye korkuyorsun? İşte buraya Tanbatır’ın gelip yattığını mı düşünüyorsun. Bırak onun buraya gelmesini, o daha anasından bile
doğmadı.” demiş.
Devin bu sözlerinden sonra bakır köprünün altından sessizce Tanbatır
gelip çıkmış da “Tanbatır anasından da doğdu, buraya da geldi.” diyerek
dev perisinin karşısına çıkmış.
“Gelsin bakalım. Sen iri yarı birisi değilmişsin. Seni yutmak için iki
kez ısırmam yeter.” demiş dev.
Tanbatır “Gövdem saçaklı olur. Öyle hemen yutamazsın.” demiş.
Dev “Çok konuşup durma. Dövüşe mi yoksa güreşe mi varsın.” demiş.
“Dövüş ağabeyinin başına gelsin. Haydi güreşelim.” demiş Tanbatır.
Sonra bunlar güreşmeye başlamışlar. O kadar uzun bir süre güreşmişler ki etraftaki her yerde çukurlar oluşmuş. Bir süre sonra dev hâlden düşmeye başlamış. O zaman Tanbatır onu yukarı kaldırmış. Kılıcını savurup
devi dilim dilim doğramış,G512.1. parçalarını odun istifi gibi üst üste yığmış.
Ondan sonra delikanlı, devin atına binip onun sarayına gitmiş. Devin muhafızı onu karşılayıp “Artık korkacak bir şeyim kalmadı. Ben falan padişahın en büyük kızıyım. Beni bu dev perisi kaçırıpG440-2. buraya getirdi.
Lütfen beni burada bırakıp gitme, beni de yanında götür.” demiş.
Tanbatır “Biz üç kardeş sizi aramaya çıktık.” demiş de padişahın verdiği yazıyı cebinden çıkarıp kıza göstermiş. Devden kurtulan padişahın
kızı mutluluğundan ne yapacağını bilememiş.G557- Tanbatır “Babanın sözü
üzerine sen benim en büyük ağabeyimin hanımı olacaksın. Şimdilik bu
bakır sarayda kal. Dönerken seni buradan alacağım.” demiş.
Tanbatır üç gün burada dinlenmiş. Yola çıkmadan önce de kıza “Senin
kız kardeşlerin nerede, onları nasıl bulurum?” diye sormuş.
Kız “Dev padişahı beni hep kilitli tuttu, beni hiçbir yere çıkarmadı.G334.
Benim gidip görmüşlüğüm yok. Ortanca kız kardeşime ulaşmak için yedi
gün yedi gece yol gitmek gerek.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
175
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Tanbatır, kızla vedalaştıktan sonra yola çıkmış. Dağları taşları geçip
yedi gün yedi gece yol gittikten sonra bir gümüş sarayaF771.1.2. ulaşmış. Gümüş saray güneşte parlıyormuş. Gelmesiyle birlikte gümüş bir ataB102-0.2.1.
binen, gümüşten yapılmış elbiseler giyen bir asker onu karşılayıp durdurmuş.
Asker, Tanbatır’ın yanına gelerek “Ey insanoğlu, herhâlde sen buraya
yanlışlıkla geldin. Sağken buradan çık git. Efendim dönerse bir lokmada
seni yutar.” demiş.
Tanbatır “O zaman efendin çabucak dönsün. Ya o beni yer ya da ben
onun başını alırım. Ben yedi gün yedi gecedir yoldayım, doğru düzgün
yemek yediğim yok. İlk önce sen bana yemek getir.” demiş.
“Sana yedirecek bir şeyim yok. Efendime hazırladığım iki döş öküz
eti, iki fırın ekmeğimle iki fıçı suyum var.” demiş.
“Tamam, şimdi git, bunları getir hele!” demiş Tanbatır.
“Efendime ne cevap vereceğim sonra?” demiş asker.
“Korkma, efendine yemek içmek nasip olmayacak.” demiş delikanlı.
Ondan sonra gümüş giyimli asker Tanbatır’a yiyecek içecek vermiş.
Tanbatır doyuncaya kadar yiyip içtikten sonra keyfi yerine gelmiş de askere “Efendin ne zaman döner?” diye sormuş.
“O, birkaç güne döner.” demiş.
“O hangi taraftan gelecek?”
“İşte şu sarayın arkasından akan nehrin karşısında gümüş bir köprü
var. O her zaman bu gümüş köprünün oradan döner.” demiş.
“Ben şimdi dinlenmek için yatacağım. Efendinin dönmesine az bir
zaman kala beni uyandırırsın. Eğer derin uykuya dalmışsam işte şu tığı
şakağıma batırırsın.” demiş Tanbatır. Çıkarıp kıza bir tığ vermiş, ondan
sonra uykuya dalmış.
Tanbatır bir gün bir gece uyuduktan sonra dev perisinin döneceği vakit gelmiş. Dev perisinin yakınlaştığını sezen muhafız, Tanbatır’ı uyandırmaya çalışmış ama onu uyandıramamış. Uyandıramayınca şaşkınlığından
ağlamaya başlamış. “Tığı şakağına batırıp uyandırayım.” diye söylenirken
Tanbatır onun ağladığını duyup uyanmış.
176
Erkan KARAGÖZ
Asker “Çabuk ol, dev perisi dönmek üzere! Yoksa gelince ikimizi de
yok eder.” demiş.
Tanbatır hızlıca kılıcını alıp gümüş köprününF842.1-7. altına gidip yatmış.
Çok geçmeden fırtına çıkararak dev perisi gelmiş. İlk önce onun köpeği
köprüye gelmiş. Bir iki zıplamış sonra havlayarak sahibinin yanına dönmüş. Dev perisi buna çok öfkelenip kamçısıyla köpeğine vurmuş. Atıyla
koşturarak gümüş köprüye girmiş. Köprünün ortasında atı sessizce durmuş. Dev atına da vurmuş ama atı yerinden hiç hareket etmemiş.
“Eh senin canın kalmamış. Yoksa sen buraya Tanbatır geldi diye mi
düşünüyorsun? Daha Tanbatır anasından bile doğmadı.” demiş dev.
Dev böyle söyleyince Tanbatır gümüş köprünün altından gelip çıkarak
“Tanbatır anasından da doğdu, buraya da geldi.” demiş.
“Gelsin, çok harika olmuş. Ben seni iki ısırırım, bir yutarım.” demiş
dev.
“Yutamazsın, benim kemiğim katı olur.” demiş Tanbatır.
“Tamam öyleyse, dövüş mü güreş mi istersin?” demiş dev.
“Dövüş ağabeyinin başına gelsin. Haydi güreşelim.” demiş Tanbatır.
Sonra bunlar güreş tutmuşlar. Tanbatır devi kaldırıp yere çarpmış,G512.8.
devin kemiklerini kırmış. Devin kemiklerini üst üste odun istifi gibi dizdikten sonra Tanbatır devin atına binip askerin yanına dönmüş.
Asker “Ey ağabey, lütfen sen beni burada bırakma. Ben asker değilim.
Asker gibi giyindim. Ben falan padişahın ortanca kızıyım. Beni de yanında
götür.” demiş.
“Tamam, sen benim ortanca ağabeyimin hanımı olursun.” demiş delikanlı. Sonra padişahın verdiği yazıyı çıkarıp gösterip “Sen bu gümüş sarayda bekle. Ben dönerken seni alacağım. Şimdi senin kız kardeşini bulmaya gidiyorum. O hangi tarafta, buradan uzak mı?” demiş.
“Bu gümüş ata binip gidersen buradan yedi gün yedi gece yol uzaklıkta bir yerde.” demiş kız.
Delikanlı gümüş ata binip gitmiş. Yedi gün yedi gece gittikten sonra
altın sarayaF771.1.1. ulaşmış. Altın saray kalın bir duvarla çevriliymiş. Altın
kapının önünde altın ataB102.2. binmiş altın elbiseli bir muhafız duruyormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
177
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Tanbatır’ın gelmesiyle birlikte muhafız “Ey insanoğlu, niçin burada
dolanıyorsun? Seni dev yer.” demiş.
Delikanlı “Ya o beni yer ya da ben onun başını alırım. Şimdi çok açım,
yemek yemeliyim. Hadi benim boğazımı doyur.” demiş.
Muhafız “Efendim için hazırladığım üç fıçı suyum, üç fırın ekmeğimle üç döş öküz etimden başka bir şeyim yok.” demiş.
“Bana bunlar yeter.” demiş delikanlı.
“Öyleyse, işte şu demir kapıyı açabilirsen sana yemek veririm.” demiş
asker.
Sonra delikanlı demir kapıyı kırıp parçalamış, sarayın içine girmiş.
Muhafız onun gücüne hayran kalmış. Bu muhafız, Tanbatır’ı bir odaya
alıp onun karnını doyurmuş. Karnı doyduktan sonra delikanlı bu muhafıza
“Efendin ne zaman dönecek, nereye gitti?” diye sormuş.
“İşte şu ormanın olduğu yerden döner. Orada altın bir köprüF842.1.4. var.
Dev perisi altın atına binerek işte bu köprüden gelir. Köpeği de arkasından
gelir.” demiş.
Delikanlı “Ben şimdi yatıp dinleneceğim. Efendinin döneceği vakit
beni uyandırırsın. Uyanmazsam şu tığı benim şakağıma batır.” demiş de
muhafıza bir tığ vermiş.
Delikanlı yatar yatmaz uykuya dalmış. Bir gün bir gece olunca devin
dönüş vakti gelmiş. Muhafız, delikanlıyı uyandırmaya çalışmış ama delikanlı hiç kımıldamamış. Sonra muhafız, delikanlının verdiği tığı onun
baldırına batırmış. Delikanlı “Uf, sağ olasın. Tam zamanında uyandırdın.”
demiş, fırlayıp kalkmış.
Muhafız oradaki bir fıçıdan kepçeyle su alıp vererek “Bu suyu iç öyle
git. Bu güç veren su.” demiş.
Delikanlı suyu içmiş. Sonra muhafız, Tanbatır’ı başka bir odaya götürmüş. Ona “Devin kendisine gelen kimseyi eve alma âdeti var. İşte burada iki fıçı var. Birisinde güç verici su,D1335.2.2. diğerinde güç bitirici suD1336.7-1.
var. Sen bunların yerini değiştir.” demiş.
Delikanlı fıçıların yerlerini değiştirdikten sonra muhafızla vedalaşıp
gitmiş. Altın köprünün olduğu yere gelmiş, köprünün altına yatmış.
178
Erkan KARAGÖZ
Bir vakit sonra dev, altın atına binip köpeği arkasında köprüye doğru
yaklaşıyormuş. Devin köpeği köprüye girmemiş. Kuyruğunu kıçının arasına kıstırıp sahibinin yanına dönmüş, havlamaya başlamış. Dev buna çok
öfkelenmiş. Kamçısıyla köpeğine çok sert vurunca köpek köprünün üstüne gitmiş. At köprünün üstüne gelince sessizce olduğu yerde kalmış. Dev,
atına da vurmuş ama at bir adım bile atmamış. Sonra dev atına fena hâlde
öfkelenip “Ne yani, buraya Tanbatır gelir diye mi korkuyorsun? Tanbatır
daha annesinden bile doğmadı.” demiş.
Dev perisinin bu sözlerini duyan Tanbatır köprünün altından çıkmış da
“Tanbatır annesinden de doğdu, buraya da geldi.” demiş.
Dev perisi “Ben seni kocaman birisi diye düşünmüştüm. Sen çok küçüksün. Seni iki ısırışta yutarım.” demiş.
“Acele etme, boğazında kalır.” demiş Tanbatır.
Ondan sonra dev “O zaman güreşelim mi, dövüşelim mi?” demiş.
“Dövüş babanın başına olsun. Güreş senin başına olsun. Ben senin
ağabeylerini öldürdüm.” demiş.
Sonra bunlar güreşe tutuşmuşlar. Ne kadar güreşseler de birbirlerini
yenememişler. Bunların güçleri birbirlerine denkmiş. Ama güreş uzadıkça
Tanbatır, devi yormaya başlamış. Dev perisi yorulduğunu hissedince “Dur,
bu beni öldürecek. Eve dönüp dinlenmem lazım.” diye düşünmüş. Tanbatır’a “Eve gidip biraz yiyip içelim. Ondan sonra güreşe devam ederiz.”
demiş.
Dev perisinin sarayına gidip yiyip içmişler. Dev perisi fıçıların yerinin
değiştirildiğini bilmediğinden güç verici su yerine güç bitirici sudan içmiş.
Tanbatır’a güç verici sudan vermiş. Ondan sonra bunlar tekrar köprünün
yanına gitmişler.
Dev “Dövüşelim mi, vuruşalım mı?” diye sormuş.
“Dövüşten korkuyorsan vuruşuruz da.” demiş Tanbatır.
Köprünün yanındaki alana inmişler. Orada önce kim vuracak diye kura
çekmişler. Dev perisi önce vuracakmış. Dev, Tanbatır’a vurmuş. Tanbatır
topuklarına kadar yere batmış. Tanbatır topuğunu yerden çıkardıktan sonra
dev perisine vurmuş. Dev perisi dizlerine kadar yere batmış. Dev perisi
battığı yerden çıkıp Tanbatır’a vurmuş. Tanbatır dizlerine kadar batmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
179
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bu sefer Tanbatır, deve vurmuş. Dev beline kadar yere batmış. Dev hızlıca
battığı yerden çıkıp Tanbatır’a vurmuş. Tanbatır beline kadar batmış. O,
çıkmaya çalışsa da battığı yerden çıkamamış.
Dev “Çık, çıksana pire, niye yatıyorsun toprakta?” demiş.
“Kaygılanma, o pire çıkar. Acaba sen şimdi nasıl çıkacaksın!” demiş.
Böyle söyledikten sonra delikanlı bütün gücüyle hareket edip fırlayıp
çıkmış. Devin karşısına gelip onu korkutmuş. Sonra ona öyle bir vurmuş
ki dev boynuna kadar yere batmış.G510-7.
Sonra Tanbatır “Çık ahmak! Niye yatıyorsun orada?” demiş.
Dev perisi iyice hâlden düşmüş. Tanbatır kılıcını alıp dev perisinin başını kesmiş.G512.1.2. Gövdesini dilim dilim doğrayıp kemiklerini odun dizer
gibi istiflemiş.
Sonra Tanbatır, devin atına binip altın saraya dönmüş. Tanbatır’ı muhafız büyük bir mutlulukla karşılamış.
“Ey delikanlı, ben muhafız değilim. Beni böyle giydirdiler. Ben falan
padişahın küçük kızıyım. Beni de yanına al, öyle dön.” demiş.
Tanbatır kıza padişahın yazısını vererek “Ben sizin ablalarınızı da kurtardım. Ablaların ağabeylerimle baş göz olmayı kabul ettiler. Rızan olursa
sen benim eşim olursun.” demiş.
Kızın rızasından sonra oracıkta düğün yapmışlar. Bir gün dinlendikten
sonra ablalarının yanına dönmek için hazırlanmışlar. Yola çıkmadan önce
delikanlı “Bu altın evler ziyan olacak.” demiş.
Kız “Sen onlar için kaygılanma. Bir çaresi bulunur.” demiş.
Sonra bunlar yol için ihtiyaç olacak şeyleri almışlar, atlarına binip gitmişler. Biraz gitmişler ki kız altın saraya doğru dönüp mendiliniD1069.1. sallamış.D572-8. Altın saray altın yumurtaya dönüşüpD475.1-24. kızın eline gelmiş.
Kız bu altın yumurtayı mendiline dürüp delikanlıya vermiş de “Al, bunu
sen sakla.” demiş.
Bunlar az gitmişler uz gitmişler yedi gün yedi gece gittikten sonra
gümüş saraya gelmişler. Padişahın kızları ağlaya ağlaya birbirlerine sarılmışlar. Üç gün üç gece gümüş sarayda misafir olduktan sonra hazırlanıp
yola çıkmışlar. Biraz yol alınca padişahın kızı gümüş saraya doğru dönüp
180
Erkan KARAGÖZ
mendilini sallamış. Gümüş saray gümüş yumurtaya dönüşüpD475.3-6. yuvarlanarak kızın eline gelmiş. Padişahın kızı gümüş yumurtayı mendiline dürüp delikanlıya vermiş de “Al, bunu da sen sakla.” demiş.
Bunlar yine az gitmişler uz gitmişler yedi gün yedi gece gittikten sonra
bakır saraya gelmişler. Padişahın kızları birbirlerine sarılıp ağlamışlar. Bakır saraydaki en büyük abla onlara güzel ikramlarda bulunmuş. Bu sarayda
da üç gün üç gece misafir olduktan sonra hazırlanıp yola çıkmışlar. Biraz
yol aldıklarında en küçük kız bakır saraya doğru mendilini sallamış. Bakır
saray, bakır yumurtayaD479-9. Dönüşmüş; yuvarlanarak kızın eline gelmiş.
Padişahın kızı bakır yumurtayı mendiline dürüp delikanlıya vermiş de “Al,
bunu da sen sakla.” demiş.
Tanbatır bakır yumurtayı da alıp cebine koymuş.
Tamam, bunlar gide gide sonunda kuyunun dibine ulaşmışlar. Kuyunun dibine gelince Tanbatır, ağabeylerine haber etmek için urganın
ucundan tutup “Çekip çıkarın bizi.” diye silkelemiş. İlk önce en büyük
ablaları urgana tutunmuş. Tanbatır’ın ağabeyleri onu çekip çıkarmışlar. Kızın çıkmasıyla onlar kendi aralarında “Bu benim, bu benim olacak.” diye
birbirlerine vurmaya başlamışlar.
Padişahın kızı “Ben padişahın en büyük kızıyım. En büyüğünüz kimse
onun olacağım. Biz üç kız kardeş üçünüzün olacağız. Kavga etmeyin.”
diyerek onlara urganı indirmeleri söylemiş.
Urgan indirdikten sonra ortanca kızı çekip çıkarmışlar. Ortanca kız
çıkınca bunlar yine kavga etmeye başlıyorlar. Ortanca kız ablasından daha
güzelmiş.
Kızlar “Siz böyle kavga etmeyin. Aşağıda bizi bulup devin elinden
kurtaran kardeşiniz var. Bizim kız kardeşimiz var. Onları kuyunun dibinden çekip çıkarın.” demişler.
Bunlar kavga etmekten yorulunca urganı kuyunun dibine salmışlar.
Urgan kuyunun dibine inince en küçük kız “İlk önce seni çekip çıkarsınlar.
Sen çıkınca beni çıkarırsın. Yoksa onlar seni çıkarmazlar.” demiş.
Delikanlı “Hayır, ben seni burada yeraltındaF721. tek başına bırakamam. İlk önce sen çık. Sonra ben bir şekilde çıkarım.” demiş.
Delikanlı urganın ucunu kızın beline bağladıktan sonra çıkması için
onu göndermiş. Çıkan kızın güzelliğini gören delikanlının ağabeyleri
tekrar kavga etmeye başlamışlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
181
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kız “Ben zorla sizin olmam. Biz ikimiz birbirimize söz verdik.” demiş.
Kızların üçü bir olup Tanbatır’ı çekip çıkarmaları için onları zorlamışlar. Onlar tamam diyerek urganı aşağıya salmışlar. Tanbatır urgana tutunup
çıkarken ağabeyleri urganı kesmiş. Tanbatır kuyunun dibine düşmüş. Kızlar ağlayıp kalmış. Tanbatır’ın ağabeyleri yola çıkmak için hazırlanmaya
başlamış.
Tamam, biz şimdi Tanbatır’a gelelim. Tanbatır kuyunun dibine düşünce uzun bir süre kendine gelememiş. Üç gün üç gece yattıktan sonra
yavaş da olsa hareket etmeye başlamış. Yürüye yürüye bir sıçana rastlamış.
Sıçan, delikanlının karşısına çıkıp silkinmiş; bir insan suretine dönüşmüş.
“Nasılsın Tanbatır? Sen yeniden nasıl bu hâle düştün?” demiş.
Tanbatır “İşte böyle oldu. Yer üstüne çıkan yolu arıyorum ama hiç
hâlim kalmadı.” demiş.
“Seni buradan çıkarmanın bir yolu yok. En son dev ile savaştığın yerden geçip gitmeye çalış. Şu taraftan gidersen çıkabilirsin. Şu altın köprüyü
geçince büyük bir dağ görürsün. O dağda iki dağ keçisi gezer. O kır keçilerinden birisi ak birisi karadır. Onlar çok hızlı hareket ederler. İşte o ak
tekeyi yakalayıp binebilirsen o seni yer üstüne çıkartır. Ama kara tekeyi
yakalarsan o seni öldürür ya da daha derinlere alıp götürür. Sakın onu yakalama.” demiş sıçan.
Sonra Tanbatır, sıçana teşekkür etmiş; onun söylediği yoldan gitmiş.
Haftalar geçmiş, aylar geçmiş Tanbatır dağın olduğu yere gelmiş. Tekeleri
bulup kovalamaya başlamış. Arkasından koşup ak tekeyi yakalayacağı sırada kara teke araya giriyormuş. Tanbatır uzun bir uğraştan sonra ak tekeyi
tutmuş. Teke yakalanınca dile gelerekB211.1.2. “Delikanlı sen beni tutmaya
çalıştın. Senin benden nasıl bir isteğin var?” diye sormuş.
“İsteğim şu, ben aydınlık dünyaya çıkmak istiyorum.” demiş Tanbatır.
Ak teke “Ben seni aydınlık dünyaya çıkaramam ama seni çıkış yoluna
kadar götürürüm. Çıkış yolunu senin bulmalısın.” demiş.
“Buradan gitmek uzun sürer mi?” demiş delikanlı.
“Bir hayli gitmen gerek. Haydi, sen bana bin. Yum gözünü, ben söyleyinceye kadar da açma.” demiş ak teke.
Kır keçisi böyle dedikten sonra gitmiş. Delikanlı keçiye binip bütün
gücüyle ona tutunmuş.
182
Erkan KARAGÖZ
Bir zaman sonra ak teke, Tanbatır’a “Aç gözünü.” demiş.
Gözünü açınca delikanlı her yerin apaydınlık olduğunu görüp çok
mutlu olmuş.F101.3-3. Ak teke, delikanlıya “Vakit geçirme. İşte şu dağın bağrından bir yol gider. O yoldan gidersen kaybolmazsın.” demiş de gözden
koybolmuş.D2095.
Tamam, Tanbatır bu yoldan gitmiş. Az gitmiş uz gitmiş bir ateş yanan
yere varmış. Tanbatır külü karıştırırken külün altında bir ekmek bulmuş.
Ekmeğin üstünde “Tanbatır” diye yazıyormuş. Tanbatır “Acaba ben onların
arkasından eve doğru mu gidiyorum.” diye düşünmüş. Ekmeği alıp yedikten sonra burada dinlenmiş. Sonra tekrar yola çıkmış. Bu sefer ateş yanan
başka bir yere gelmiş. Külü karıştırınca bir ekmek daha bulmuş. Ekmek pişerken ısınıp yatmış. Ekmeği yiyip dinlendikten sonra Tanbatır hemen yola
çıkmış. Az gitmiş uz gitmiş ateş yakıp yemek pişiren insanların konakladığı
bir yere gelmiş. Külü aktarınca orada da bir ekmek bulmuş. Bu ekmek tam
pişmemiş, daha hamurmuş. “İşte en sonunda onlara yetiştim.” demiş. Hiç
yorulmak bilmeden devam edip ormanlık bir yerdeki alana gelmiş. Geldiğinde ağabeyleri ot ve dallardan yaptıkları çardakta dinleniyormuş. Delikanlıyı
görünce ağabeyleri şaşırıp kalmış. Kızlar ağlayarak Tanbatır’ı karşılamışlar.
Ona çeşitli ikramlarda bulunmuşlar. Gece olunca bunlar yatmışlar. Tanbatır
uyuyunca ağabeyleri kendi aralarında konuşmaya başlamış.
Büyük ağabeyi “Biz ona çok büyük kötülük yaptık. O mutlaka bizden
öcünü alır.” demiş.
Ortanca ağabeyi “İyilik bekleme şimdi sen bundan. Ne yapıp edip
ondan kurtulmamız gerek.” demiş.
Bunlar konuşup bir karara varmışlar. Tanbatır’ın kaldığı çardağın
eşiğine çaprazlamasına bir kılıç koymuşlar. Geçeceği yeri çadır beziyle
kapatmışlar. Vakit gece yarısını geçince bunlar “Yıkıyorlar, yağmalıyorlar!” diye bağırmaya başlamışlar.
Tanbatır uyanıp, çadırdan koşarak çıkarken kılıca çarpmış. Onun iki
ayağı da kesilmiş. Tanbatır vücudunu oynatamadığından sessizce orada
oturup kalmış. Ağabeyleri eşyaları baştan savma topladıktan sonra kızları
da alıp gitmişler. Tanbatır’ın hanımı feryat ede ede “Beni onun yanında
bırakın.” diye bağırmış ama bu ikisi kızın ahlamasına vahlamasına bakmadan onu da zorla alıp götürmüşler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
183
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Tamam, diğerleri dönedursunlar, biz Tanbatır’ın yanında kalalım.
Tanbatır onlardan kalan ateşin yanında yatıp kalmış. Sürüne sürüne
gidip ateşi söndürmemek için oradan buradan odun getirmiş. Ateş sönerse
onun için hiç iyi olmazmış.
Günlerden bir gün oradan çok uzak olmayan bir yerde birisi görünmüş. Kendine değirmen taşı bağlayan bu kişi geyik kovalıyormuş ama yakalamıyormuş.
Tanbatır bu kişiyi yanına çağırmış. Ona “Sen burada neye dolaşıyorsun?” diye sormuş.
“Ben körüm. Ben her işte çok hızlı olduğum için ağabeylerim kıskanıp
benim iki gözümü çıkardılar. Şu gördüğün yerde de beni bırakıp gittiler.”
demiş.
“Ayağına ne bağladın ki sen?” demiş Tanbatır.
“Görüyorsun ya, bağlamazsam doğru düzgün yürüyemiyorum.” demiş.
Bunlar böyle konuşa konuşa tanışmışlar. İkisi birlikte gün geçirmeye
başlamışlar.
İki üç gün sonra bunların yanına birisi daha çıkıp gelmiş. O da
ağabeylerinden kötülük gören çok güçlü ama elleri olmayan bir delikanlıymış.
Bunlar üçü birlikte yaşamaya başlamış. Kör ile eli olmayan yiyecek
buluyor, Tanbatır da yemeği hazırlıyormuş.
Günlerden bir gün bunlar kendi aralarında konuşup “Bize yemek yapacak birini bulmalı.” demişler.
Bunlar şehre yemek yapacak birini aramaya gitmişler. Ayaksız, köre
binmiş. Kör yorulunca bu sefer kör, ayakları olmayanı elleri olmayana
bindirmiş. Onlar uzun süre böyle gittikten sonra bir şehre varmışlar. Bütün
şehir halkı onları görmeye çıkmış. Bu halkın arasında padişahın kızı da
varmış. O sırada bunlar padişahın kızını ele geçirip alıp gitmişler. Onları
arkalarından kovalamışlar ama o çok hızlı koşanın arkasından yetişmek
imkânsızmış. Onların kaçışını sen görürsen ben de görürüm.
Bu üç bahadır kendi yaşadıkları yere dönmüşler de kıza “Biz seni kız
kardeşimiz gibi görüyoruz. Sen bize yemek hazırlarsın. Sakın ateşi söndürme, başka hiçbir iş yapmayacaksın.” demişler.
184
Erkan KARAGÖZ
bunlar her gün üçü birlikte yaban hayvanı avlamaya çıkıyorlarmış.
Kız da evde kalıyormuş. Bir gün kız uykuya dalınca ateş sönüp gitmiş.
Uyanınca ateşin söndüğü gören kızın içine bir korku düşmüş de “Ağabeylerim öfkelenir şimdi bana.” demiş. Sonra koşarak çıkıp uzun bir ağacın
başından etrafa bakmış. Uzaklarda bir yerde sıçan gözü büyüklüğünde bir
ateşin yandığını görmüş. Kız bu ateşi aramaya çıkmış. O, gide gide küçücük bir evin olduğu yere varmış. Evin küçük kapısını açarak içeri girmiş.
Evin içinde ihtiyar bir kadın oturmaktaymış. Bu ihtiyar bir cadıymış.G200.
Kızın içeri girmesiyle birlikte ihtiyar kadın, kıza “Ya kızım, geldin mi,
ne arıyorsun?” diye sormuş.
“Ey nine, ateşim söndü. Ateş aramaya çıkmıştım.” demiş.
“Tamam kızım, ben sana ateş vereceğim. Benim hiç kimsem yok. Ben
çok mutsuzum. Yarın sana misafirliğe geleyim. İkimiz birlikte rahat rahat
sohbet ederiz.” demiş.
“Tamam nine ama sen nasıl bulacaksın bizi?” demiş.
“İşte bak, sana bir kova kül veriyorum. Bu külü evine dönerken yolun
iki yanına serpe serpe gidersin. Ben bu yoldan sizin oraya çıkarım.” demiş
ihtiyar kadın.
Kız, ihtiyar kadının verdiği ateşi alıp evine dönmüş. Ağabeyleri dönene kadar yemeği hazırlamış. Ağabeyleri yiyip içtikten sonra yatıp uyumuşlar. Ertesi gün tekrar ava çıkmışlar.
Ağabeyleri ava çıkıp gittikten sonra ihtiyar kadın, kızın yanına gelmiş.
Biraz oturduktan sonra ihtiyar kadın “Çocuğum, sen benim başıma bakar
mısın?” demiş de kızın önüne yatmış.
Kız, ihtiyar kadının başına bakmaya başlamış. O sırada ihtiyar kadın,
kızın baldırından kızın kanını emmeyeG262.1. başlamış. Bu ihtiyar kadın,
kızın kanını emdikten sonra gitmiş. O günden sonra ihtiyar kadın, kızın
ağabeylerinin evde olmadığı zamanlarda gelip her gün kızın kanını emip
gitmiş. Kız günden güne zayıflamaya başlayıp bir deri bir kemik kalmış.
Ağabeyleri kızın günden güne zayıfladığını görünce “Kardeşim, sen
niye böyle zayıflıyorsun? Özlem mi çekiyorsun yoksa hastalandın mı?”
diye sormuşlar.
Kız “Özlem de çekmiyorum, hastalanmadım da. Ama zayıflıyorum
işte.” diyerek olanları ağabeylerinden saklamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
185
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Günler geçtikçe kız iyice yürüyemez olmuş. Ondan sonra kız, ağabeylerine “İşte böyle böyle oldu. Ateşim sönünce bir ihtiyar kadından ateş
alıp gelmiştim. Bu ihtiyar kadın bana dadandı. Her gün gelip benim kanımı
emiyor.” demiş.
Ağabeyleri kendi aralarında konuşmuşlar. Bu ihtiyar kadını yakalayıp
öldürmeye karar vermişler. Sonra kızın yanında körü bırakıp gitmişler. Kör
kuzinenin başına gelip oturmuş. Çok geçmeden ihtiyar kadın gelmiş, kuzine başında oturan körü görmüş.
“Acaba bu kör, kızı korumak için mi kaldı ne?” diyerek körü kuzine
başından sürükleyip onun elini ayağını saçıyla bağladıktan sonra kızın kanını emmeye gitmiş.
İkinci gün kızın yanında elsiz kalmış. İhtiyar kadın onu da köre yaptığı
gibi saçıyla bağladıktan sonra kızın önüne yatmış. Kızın kanını emip gitmiş.
Üçüncü gün kızın yanında Tanbatır’ın kendisi kalmış. Kıza “Ben sedirin altına girip yatacağım. İhtiyar kadın bugün kim kaldı diye sorarsa onlar
bugün dönmeyecekler. Senden korktukları için kalmadılar dersin. İhtiyar
kadın önüne yatıp kanını emmeye başladığında onun saçını sedirin yarığından sal.” demiş.
Bir zaman sonra ihtiyar kadın gelmiş. Şüphelenmeden kızın önüne
yatıp kızın kanını emmeye başlamış. Kız, ihtiyar kadının saçını yarıktan
sedirin altına salmış. Tanbatır, ihtiyar kadının saçını çekip sedirin ayağına
bağlamış. Kendisi de sedirin altından çıkıp ihtiyar kadını tutmuş. Sonra
onu kesmeye hazırlanarak “Neren kaşınıyor!” demiş. Bu sırada Tanbatır’ın
arkadaşları da dönmüşler. Elsiz; cadıyı tekmelemeye, kör de; cadının denk
getirdiği yerine vurmaya başlamış.G275.7.
İhtiyar cadı dayanamayıp onlara yalvarmaya başlamış. “Bana kıymayın. Gözü olmayanı gözlü, ayağı olmayanı ayaklı, eli olmayanı elli yaparım.” demiş.
Sonra onlar ihtiyar cadıya yemin ettirmişler. İhtiyar cadı yemin ettikten sonra ona ilk önce kızı yutturmuşlar. Kızı yutup ağzından çıkarıncaF914-4. kız eskisinden çok daha güzel olmuş.D1866-4. Ondan sonra körü yutturmuşlar. Kör de yeniden görmeye başlamış.D2161.3.1-1. Ondan sonra elsizi
yutturmuşlar. O da iki elli olarak çıkmış.E782-2. Ondan sonra Tanbatır “Bakın, dikkatli olun. O beni yutacak ama geri çıkarmayacak. Beni çıkarmazsa
onu bırakmayın.” demiş.
186
Erkan KARAGÖZ
Bu ihtiyar cadı, Tanbatır’ı da yutmuş. Beklemişler beklemişler ama
ihtiyar cadı, Tanbatır’ı kusup çıkarmamış. İhtiyar kadını bir güzel dövmüşler, cadı yine de çıkarmamış. Sonra gözü kör olan bahadır kılıcını alıp ihtiyar cadıyı dilim dilim doğramışE422.1.10. ama Tanbatır ortada yokmuş. Bakmışlar ki bu ihtiyar kadının başparmağıG219-10. yokmuş. Hemen başparmağı
aramaya çıkmışlar. Başparmağı evine doğru giderken tutup yakalamışlar.
BaşparmağıE422.1.11-6. yarmışlar; iki ayağı da kesik olan Tanbatır ayakları yerindeE782-6. eskisinden daha yakışıklı, daha güçlü olarak çıkmış.F913-3.
Bu üç bahadır birkaç gün birlikte kaldıktan sonra kendi memleketlerine dönmeye hazırlanmışlar.
Tanbatır “İlk önce biz kız kardeşimizi kendi memleketine bırakalım.”
demiş.
Bu kıza birçok hediye vermişler, onunla öyle vedalaşmışlar. Daha
sonra çok hızlı koşan delikanlı, kızı arkasına alıp hızlıca onu kendi memleketine bırakıp gelmiş. Kızı bıraktıktan sonra bu üç bahadır çok candan
vedalaşıp birlikte geçirdikleri vakitleri unutmayacaklarına söz vermişler.
Sonra her birisi kendi memleketlerine dönüp gitmişler.
Tamam, Tanbatır birçok ülke, birçok sular geçtikten sonra kendi memleketine dönmüş. Padişahın oturduğu şehrin dışında bir ihtiyar adamla bir
ihtiyar kadın yaşıyormuş. Tanbatır onların yanına gelmiş. Yavaş yavaş onlardan “Padişahın bahadırları döndü mü? Neler alıp döndüler? Padişahın
kızlarını bulabilmişler mi?” diye soruşturmuş.
“Padişahın kızlarını bulup gelmişler. Yalnız bahadırlardan birisi ölüp
kalmış.” demiş ihtiyar.
“Düğünleri oldu mu ki?” demiş Tanbatır.
“Yok olmadı. Bir gün sonra olacak.” demiş ihtiyar adam.
Bunu duyar duymaz delikanlı hemen bir ilan hazırlamış da ilanı çivileyip asmış. İlanda “Ben falan çizmeciyim. Padişahın kızlarına düğünlerde
giymeleri için çizme dikiyorum.” diye yazmaktaymış. Padişahın kızları
ilanı duyunca bu ihtiyar adamı arayıp bulmuşlar. Onu evin önüne çağırıp
“Dede, sen şöyle böyle diye konuşuyormuşsun. Sen bize yarın sabaha kadar birer çift çizme dikip yetiştirebilir misin?” demişler.
“Falan hakkını verirseniz elbette yetiştiririz.” demiş ihtiyar adam.
Kızlara söz vermiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
187
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişahın kızları gider gitmez ihtiyar işe başlamış. Ama delikanlı
umursamıyormuş. İhtiyar adam yetiştiremeyeceğim diye korkmaya başlamış.
Delikanlı “Sen yatıp uyu, ben dikip hazırlarım.” demiş.
İhtiyar adam ile ihtiyar kadın yatıp uyumuş. Gece yarısı olunca delikanlı sokağa çıkıp üç yumurtayıD1024. yuvarlamış. Yumurtalardan üç çift çizmeD1599.4-2. çıkmış. Delikanlı bunları alıp dönmüş, masanın üstüne koymuş.
İhtiyar erkenden kalkmış.
Delikanlı “İşte dede, ben çizmeleri diktim. Almaya geldiklerinde ben
kendim diktim dersin. Ne kadar sorsalar da benim diktiğimi söyleme.” demiş.
Sabahleyin kızlar gelip ihtiyar adamı dışarı çağırmışlar. Ona “Dede,
diktin mi?” demişler.
“Diktim.” demiş.
“Ya, çıkar bakalım.” demişler.
İhtiyar çizmeleri çıkarıp vermiş.
“İşte iyice bakın, beğendiniz mi?” demiş.
Kızlar çizmeleri almışlar, çok beğenmişler.
Sonra “Bunu kim dikti?” diye sormuşlar.
“Ben diktim.” demiş ihtiyar adam.
Kızlar, ihtiyara çizmelerin ederinden daha çok para vermişler. Ondan
sonra bir daha sorup “Ya dede, doğrusunu söyle. Kim dikti bunları?” demişler de ihtiyarı sıkıştırmışlar.
İhtiyar hep “Ben diktim.” demiş.
Padişahın kızları ihtiyara inanmamışlar. Ona “Tamam dede, biz babamla konuştuk düğünü erteliyoruz. Senin gibi hünerli bir ustadan üçümüze üç tane dikişsiz elbise istiyoruz. Elbiseler sabaha yetişsin.” demişler.
İhtiyar, kızlara söz verip öylece kalmış. Çünkü Tanbatır, ihtiyara kızlar
ne isterse kabul et diye tembihlemişmiş. İhtiyar elbiseleri nasıl yetiştireyim
diye telaşla çare arıyormuş.
Delikanlı “Sen kaygılanma, yat da uyu dede.” demiş.
188
Erkan KARAGÖZ
Gece yarısı olunca delikanlı şehrin dışına çıkıp üç yumurtayı yuvarlamış. Üç yumurtadan üç elbiseD1599.4-3. çıkmış. Tanbatır elbiseleri
alıp dönmüş, masanın üstüne koymuş. Sabahleyin kızlar gelmiş. İhtiyar
elbiseleri çıkarıp kızlara vermiş.
Padişahın kızları şaşırıp kalmışlar da “Bu elbiseleri kim dikti?” diye
sormuşlar. Kızlar artık şüphelenmişler.
İhtiyar “Ben diktim.” demiş.
Padişahın kızları ihtiyara elbiselerin ücretini vermişler de “Biz senden
bir iş daha talep ediyoruz. Bu kadar hünerli birisi olarak sen bu işi de yaparsın.” demişler.
İhtiyar ne yapsın, istese de istemese de “Tamam, konuşup bakarız.”
demiş.
Padişahın en büyük kızı “Sabah olduğunda şehrin dışında bir bakır
saray yapılsın.” demiş.
Ortanca kız “Gümüş saray da yapılsın.” demiş.
Küçük kız “İki ablam için bakır ve gümüş saraylar yapılsın. Benim
için de altın saray yapılsın.” demiş.
İhtiyar bocalayıp kalmış ama delikanlıya güvenerek “Tamam, yapmaya çalışırım.” demiş.
Kızlar gidince ihtiyar eve gelip delikanlıya “Gitti başımız. Padişahın kızları bizden şöyle şöyle işler istedi. Ne yapacağız şimdi? Acaba
bizim sonumuz mu geldi?” demiş titreyerek ağlaya ağlaya.
Delikanlı “Kaygılanma dede, sen yatıp uyu. Ben hallederim.” demiş.
Tanbatır gece yarısında çıkıp yumurtaların üçünü de yere yuvarlamış.
Üç yumurta yerden üç saray olarak yükselmiş.D475.1-23. / D475.3-7. / D469.1-2.
Sabahleyin delikanlı, dedeyi uyandırıp “Dede bak hele! Üç yere üç
saray yaptım.” demiş.
Dede, padişahın cezasından kurtulduk diye çok mutlu olmuş.
Sabahleyin kızlar erkenden dedenin yanına gelmişler. Birbirinden güzel üç sarayı görünce onlar Tanbatır’ın döndüğünü anlamışlar.
İhtiyarı dışarı çağırıp ona “Nasılsın dede, bizim isteklerimizi yaptın
mı?” demişler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
189
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Dede “Görmüyor musunuz?” demiş
“Dede, sen kendin mi yaptın?” demişler.
“Kendim yaptım.” demiş dede. Çünkü delikanlının varlığını onlara
sezdirmek istememiş. Söylemem diye de söz vermişmiş.
Kızlar ikna olmayınca gülüşe gülüşe dedenin sakalını çekmeye başlamışlar. Dede kurtulamamış. Sonra kızlar kendi aralarında konuşmuşlar.
“Tamam dede, biz seni suçlamayacağız. Sen bize bu sarayları yapan delikanlıyı göster.” demişler.
Dede istese de istemese de delikanlıyı çağırmış. Padişahın kızları,
Tanbatır ile ağlaya ağlaya görüşmüşler.
Tanbatır’ın döndüğünü padişah duymuş. Padişah, delikanlıyı yanına
çağırmış. Kızlar babalarına “Bizi devin elinden kurtaran işte bu delikanlı.
Ağabeyleri ona çok kötülük yaptı.” demişler.
Ondan sonra padişah, Tanbatır’ın gücünden korkup küçük kızını istese de istemese de ona vermeye mecbur kalmış.
“Ağabeylerine istediğini yap, hükmü kendin ver.” demiş padişah.
Tanbatır ağabeylerini yanına çağırıp onlara “Siz bana çok kötülük ettiniz. Öyle de olsa ben sizi ne astıracağım ne de kestireceğim. Yalnız bu
şehirden çıkıp gidin, gözüme görünmeyin.” demiş.
Ağabeyleri başları önde çıkıp gitmişler. Tanbatır, padişahın küçük kızını almış. Tanbatır kırk gün kırk kırk gece düğün yaptıktan sonra annesinin babasının yanına dönmüş.
Onlar hâlen de çok iyi yaşıyorlar. Dün vardım, bugün döndüm.
2.2.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 2
T615. Supernatural growth / Olağanüstü büyüme TOM: 2
F610. Remarkably strong man / Olağanüstü güçlü adam TOM: 2
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 2
D281. Transformation: man To Storm / İnsanın fırtınaya dönüşmesi
TOM: 2
190
Erkan KARAGÖZ
F759.2. Hollow mountain / Delik dağ TOM: 2
D315.2. Transformation: mouse to person / Farenin insana dönüşmesi
TOM: 2
F131. Otherworld in hollow mountain / Dağın deliğinin içindeki öbür
dünya TOM: 2
B102-0-3.1. Copper horse / Bakır at (MEK) TOM: 2
F842.1-6. Copper bridge / Bakır köprü (MEK) TOM: 2
G512.1. Ogre killed with knife (sword) / Kılıçla devin öldürülmesi
TOM: 2
G440-2. Ogre abducts king’s daughter / Devin padişahın kızını
kaçırması (MEK) TOM: 2
G557- Rescue of King’s daughter from ogre by hero / Padişahın
kızının kahraman tarafından devden kurtarılması (MEK) TOM: 2
G334-2. Ogre keeps king’s daughter prisoners / Devin padişahın kızını
hapsetmesi (MEK) TOM: 2
F771.1.2. Silver castle / Gümüş kale (saray, şato) TOM: 2
B102-0.2.1. Silver horse / Gümüş at (MEK) TOM: 2
F842.1-7. Silver bridge / Bakır köprü (MEK) TOM: 2
G512.8. Ogre killed by striking / Vurarak devi öldürme TOM: 2
F771.1.1. Golden castle (palace, house) / Altın kale (saray, ev) TOM: 2
B102.2. Golden horse / Altın at TOM: 2
F842.1.4. Golden bridges / Altın köprü TOM: 2
D1335.2.2. Water as magic strengthening drink / Güçlendirici sihirli
bir içecek olarak su TOM: 2
D1336.7-1. Water as magic weakening drink / Güçsüzleştirici sihirli
bir içecek olarak su (MEK) TOM: 2
G510-7. Ogre is defeated by getting sunk into ground completely /
Devin tamamen yere batırılarak yenilmesi (MEK) TOM: 2
G512.1.2. Ogre decapitated / Devin başının kesilmesi TOM: 2
D1069.1. Magic handkerchief / Sihirli mendil TOM: 2
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
191
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D572-8. Transformation by handkerchief / Mendil aracılığıyla
dönüşüm (MEK) TOM: 2
D475.1-24. Transformation: golden palace to golden egg / Altın
sarayın altın yumurtaya dönüşmesi (MEK) TOM: 2
D475.3-6. Transformation: silver palace to silver egg / Gümüş sarayın
gümüş yumurtaya dönüşmesi (MEK) TOM: 2
D479-9. Transformation: copper palace to copper egg / Bakır sarayın
bakır yumurtaya dönüşmesi (MEK) TOM: 2
F721. Subterranean World / Yeraltı dünyası TOM: 2
B211.1.2. Speaking goat / Konuşan keçi TOM: 2
F101.3-3. Return from lower world on goat / Aşağı dünyadan keçiye
binerek dönme (MEK) TOM: 2
D2095. Magic disappearance / Sihirli yok olma TOM: 2
G200. Witch Cadı (kadın büyücü) TOM: 2
G262.1. Witch sucks blood / Cadının kan emmesi TOM: 2
G275.7. Witch bound and beaten / Cadının dövülmesi TOM: 2
F914-4. Person is swallowed and disgorged by witch / Kişinin cadı
tarafından yutulup kusulması (MEK) TOM: 2
D1866-4. Witch swallows a seriously ill person and disgorges him as
more beautiful than before / Cadının ağır hasta olan bir kişiyi yutup çıkarmasıyla kişinin eskisinden daha güzel olması (MEK) TOM: 2
D2161.3.1-1. Witch magically cures someone’s blindness by swallowing and disgorging / Cadının kör olan bir kişiyi yutup çıkarmasıyla
kişinin görmeye başlaması (MEK) TOM: 2
E782-2. Witch restores someone’s hand by swallowing and disgorging / Cadının elsiz bir kişiyi yutup çıkarmasıyla kişinin yeniden eli olması
(MEK) TOM: 2
E422.1.10. Dismembered corpse / Parçalanmış ceset TOM: 2
G275.7-2. Witch killed with knife (sword) / Cadının kılıçla öldürülmesi TOM: 2
192
Erkan KARAGÖZ
G219-10. Witch with extraordinary thump / Olağandışı başparmaklı
cadı (MEK) TOM: 2
E422.1.11-6. Revenant as thumb / Ölümden başparmak olarak dönüş
(MEK) TOM: 2
E782-6. Witch restores someone’s legs by swallowing and disgorging
/ Cadının bacaksız bir kişiyi yutup çıkarmasıyla kişinin bacaklı olması
(MEK) TOM: 2
F913-3. Victims swallowed by the witch are rescued from her belly /
Kurbanın kendisini yutan cadının karnından kurtarılması (MEK) TOM: 2
D1024. Magic egg / Sihirli yumurta TOM: 2
D1599.4-2. Magic egg produces boot / Sihirli yumurtanın çizme vermesi (MEK) TOM: 2
D1599.4-3. Magic egg produces dress / Sihirli yumurtanın elbise vermesi (MEK) TOM: 2
D475.1-23. Transformation: golden egg to golden palace / Altın yumurtanın altın saraya dönüşmesi (MEK) TOM: 2
D475.3-7. Transformation: silver egg to silver palace / Gümüş yumurtanın gümüş saraya dönüşmesi (MEK) TOM: 2
D469.1-2. Transformation: copper egg to copper palace / Bakır yumurtanın bakır saraya dönüşmesi (MEK) TOM: 2
2.3. TURAY BAHAdIR
2.3.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir kadın varmış. Onun üç evi varmış. Birisi başkasının, birisi komşusunun, birisi daha yapılmamış; kerestesi bile satın
alınmamışmış. Bundan dolayı kadın çardakta yaşıyormuş. Havalar güzel
olduğunda, etraf yeşil çimen olduğunda çardakta yaşamak çok güzelmiş.
Aç olsa da tok olsa da çardakta da yaşasa bu kadının insan içine çıkıp karışma âdeti yokmuş.
Bu hatunun Turay adında bir oğlu varmış. Olağanüstü yapılı, olağanüstü güçlü bir yiğitmiş.F610. Güreşse rakibin elini sakatlıyor, ata binse atın
belini kırıyormuş. Turay bahadırın yakın civarlardan güreş meydanında
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
193
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yıkabileceği bir kimse de kalmamış.F617. “Turay bahadır da Turay bahadır!” diye onun ismi dillerden düşmüyormuş. Yalnız bu yiğidin bir kaygısı
varmış. Boylu poslu olsa da eli yüzü düzgün yakışıklı olsa da kızlar ona
varmıyormuş. Turay ne zaman dünürcü gönderse dünürcüler hep elleri boş
dönüyormuş. Çardakta yaşayan insan nereden gelin bulsun? Nerede çocuk
büyütsün, değil mi?
Turay bahadır böyle gezmiş, gezmiş de annesine “Anne, ben çıkıp
gideyim. Yabancı memleketler görüp dünyayı gezeyim. Belki mal mülk
kazanırım. Belki sana gelin, bana hatun olacak bir kıza rastlarım.” demiş.
Annesi “Ay oğlum, gitmeye gidersin ama sen benim bir tanemsin. Gidip kaybolursan sensiz ben ne yaparım. Sana bir şey olsa ben senin hâlini
nasıl bilirim?” demiş.
Yiğit kaz teleğiniD1021-2. alıp duvar direğine kıstırmış da “Sen kaygılanma anne, ben kaybolmam. Eğer bana bir şey olursa şu telekten kan damlar.” demiş.
Bu yiğit annesinden izin almış, eline muştasını alıp gitmiş. Az gitmiş
uz gitmiş, gece gitmiş gündüz gitmiş, arkasına bakınca karış boyu bir yer
gitmiş. Turay bahadır böyle giderken yüksek bir dağın olduğu yere gelmiş.
Gürleyen sese kulak verip bakınca iki dağın birbiriyle çekiştiğini görmüş.
Daha yakına gelince hayret edip kalmış. Bu dağları bir bahadır birbirine
vurup vurup çarpıyormuş.F626-3.
Turay bahadır ona “Bu dağları niçin böyle birbirine vuruyorsun?” diye
sormuş.
Bu yiğit “Senin geleceğini bildim de çakmak çakarak, ateş yakıp buğday lapası pişireyim dedim.” demiş.
Bu bahadırın adı Tavkazar imiş.
Tamam, şimdi bu ikisi arkadaş olmuşlar. Bunlar daha da gitmişler,
giderlerken üçüncü bir yiğide rastlamışlar. O da taşları sıkıp sıkıp fırlatıyormuş.F624.2.0-3.
“Bu taşları niye böyle sıkıyorsun?” diye sormuş bu ikisi.
Bu bahadır “Sizin geleceğinizi bildim de buğday lapası pişirmek için
taştan yağ çıkarmaya çalışıyorum.” demiş.
Bu bahadırın adı Taşkazar imiş.
194
Erkan KARAGÖZ
Tamam, şimdi bunlar üç arkadaş olmuşlar. Tavkazar ile Taşkazar şöyle
dünyayı bir gezip görmeye, baht aramaya çıkmışlarmış.
Bu üçü arkadaş olup gitmişler. Gündüz gitmişler, gece gitmişler. Bozkırları, gölleri, denizleri geçip bir kara ormana gelmişler. OrmanF812. o kadar karanlıkmış ki buraya hayatta bir insanın ayağı basmamışmış.
Bunlar giderlerken bir ev görmüşler. İçeri girdiklerinde kilerin ortasındaki ocağın yanında bir kazan varmış. Evin başköşesinde bir seki, seki
üstünde tabak, tabak içinde kaşık; bütün ev eşyaları varmış yalnız ev sahibi
yokmuş.
Bir gece bu evde konaklamışlar, iki gece konaklamışlar. Kimseler
çıkıp gelmemiş. Sonra düşünmüşler, “Burada biraz kalıp dinlenelim, kuş
kurt avlarız. Sonra önümüzü görürüz.” demişler.
Tavkazar ile Turay ava gitmişler. Taşkazar evde yemek pişirmek için
kalmış.
Yemek pişmek üzereyken birisi kapıyı çalarak “Aç kapıyı!” demiş.
Taşkazar kapıyı açınca bir bahadır gibi kendini beğenmiş bir cüceF451.
içeri girmiş. Kendi bir karış,F451.2.1.1. sakalı beş karışmış.F451.2.3.1.
“Beni kaldırıp sekiye oturt!” demiş.
Taşkazar oturtmuş.
“Yemek ver!” demiş.
Taşkazar tabağa yemek koyup vermiş.
“Bana bu yetmez, kazanla getir!” demiş.
Taşkazar “Yok, kazanı veremem. Arkadaşlarımın karnını doyuracağım.” diye söyleyince kendi bir, karış sakalı beş karış cüce ayağıyla ona
vurup bağırarak “Aha, sen hâlâ bekliyor musun? Getir çabucak!” demiş
Ondan sonra Taşkazar yemek kazanını getirip koymuş. Kendi bir, sakalı beş karış cüce yemeği yiyip bitirdikten sonra sekiden atlayıp inmiş.
Daha da cesaretlenip Taşkazar’ı öldürüp öyle gitmiş.F451.5.2-15.
Turay bahadır ile Tavkazar dönüp eve girince gözleriyle ne görsünler; arkadaşları ölmüş, yemeği de birileri yemişmiş. Tabaklar, kap kacaklar
yere dağılmışmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
195
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Bu ne hâl, buraya gelip bizim arkadaşımızı öldürmeye kimin cesareti
yetmiş?” demişler.
Bunlar şimdi üzülmüşler, pişman olmuşlar. Taşkazar’ı, belki o ölmedi.
Yeniden canlanır diye bir ambara koymuşlar. Ertesi gün Turay bahadır ava
tek başına çıkmış.
Tavkazar tam yemeği pişirmiş ki yine kapı çalınmış.
Birisi “Aç kapıyı!” demiş.
Tavkazar kapıyı açmış. Bahadır gibi davranan kendi bir karış, sakalı
beş karış olan kibirli cüce içeriye girmiş. “Beni kaldırıp şuraya oturt!” demiş.
Tavkazar cüceyi kaldırıp oturtmuş. Cüce yemek kazanını istemiş. Tavkazar vermeyince onu öldürmüş. Yemeği yedikten sonra da evin içini darmadağın edip öyle gitmiş.
Turay bahadır döndüğünde Tavkazar’ın da öldüğünü görünce çok şaşırıp üzülmüş. “Kimin işi acaba bu, gözün görmediği kulağın duymadığı
nasıl bir hâl bu?” demiş.
O gün Turay bahadır ava çıkmamış. Tam yemeği pişirdiğinde kapıya
vurmuşlar. “Aç kapıyı!” demişler.
Turay bahadır “Gelmeyi bildiysen açmayı da bil!” demiş.
Kendi bir karış, sakalı beş karış olan cüce kapıyı açıp girmiş de “Kaldırıp sekiye oturt beni!” demiş.
“Girebildiysen çıkıp da oturabilirsin.” demiş Turay bahadır.
Kendi bir karış, sakalı beş karış olan cüce bu defa sekiye kendi çıkıp
oturmuş. Kendisi sekinin üzerinde sakalının ucu kapının dibindeymiş.
“Yemek ver!” demiş bu cüce.
Turay bahadır “Yemek yemek istiyorsan kendir pişirip ye!” demiş.
Böyle deyince kendi bir karış, sakalı beş karış olan cüce sekiden atlayıp inmiş. Bunlar dünyanın kıyametini koparıp dövüşmeye başlamışlar.
Turay bahadır onu sakalından tutmuş, çarpıp vurmuş. Kendi bir karış, sakalı beş karış olan cüce, Turay bahadırı fırlatıp atmış. Turay bahadır evin
kirişlerini kırarak havada uçup gitmiş. Gündüz dövüşmüşler, gece dövüş-
196
Erkan KARAGÖZ
müşler üç gün üç gece geçince kendi bir karış, sakalı beş karış olan cüce,
Turay bahadırı yenmiş.F451.5.2.11-1.
Turay bahadır ölmek üzereymiş. Onun duvar direğine sıkıştırdığı
telekten kan damlamaya başlamış.E761.1.5-16. Turay’ın annesi bunu görünce
feryat edip “Ay çocuğum, ne oldu sana nerelerdesin!” diye ağlayarak yola
çıkmış.
Turay’ın annesi öyle boş bir kadın değilmiş. Bazı yerleri yaya olarak
bazı yerleri at ile dağları doğrudan geçerek yolları kısaltıp gitmiş, oğlunu
bulmuş. Oğlunun göğsüne ılık nefesini okuyup üflemiş. Annesi böyle üflerken Turay gözünü açmış.E66.
“Of, ay ay, ne kadar da çok uyumuşum.” demiş.
Annesi ona “Ay çocuğum, ben gelip yetiştim. Yoksa ebediyen gözlerini yummuştun.” demiş.
Ondan sonra Turay bahadır, annesinden arkadaşlarını da diriltmesini
istemiş. Ama annesi “Ay çocuğum, olur mu ki acaba! Ben seni çocuğum
olduğun için yüreğimin sıcaklığını üfleyip öyle dirilttim.” demiş.
Turay bahadır annesine yalvarıp “Onlar bana kardeş kadar yakın, diriltsene anne.” demiş.
Ondan sonra annesi uzun uzun düşünmüş de “Tamam, anne olan kişi
çocuğu için elinden geleni yapar. Sadece sen bil. Onları diriltirsem nefesim
daralır. Terbiyeli kişilerse onları diriltebilirim.” demiş.
Turay bahadırın annesi oğlunu dirilttiği gibi sıcak nefesini onların yüreğine üfleyince onlar da dirilmiş. Yalnız kendisi o sırada hâlden düşmüş.
Üç yiğit, Turay’ın annesine çok iyi bakmışlar. Orman tavuğunun eti,
poşi geyiğinin (iri cüsseli bir geyik türü) sütüyle beslenince ihtiyar kadının
hâli biraz düzelmiş. Yiğitler ona çok hürmet edip sağ salim onu köyüne
uğurlamışlar. Ondan sonra üç bahadır yollarına devam etmişler.
Kendi bir, sakalı beş karış olan cüce, Turay bahadır ile kavga ederken
çok kötü yaralanmışmış. Onun arkasından yol boyunca kanı akmış. Bunlar
giderlerken bir kuyuya gelmişler. Burada iz yok olmuş.
Turay bahadır “Kuyuya ben iniyorum. Vakti gelince size haber veririm, çekip çıkarırsınız.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
197
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Turay bahadır kuyunun dibine ayak basmış. Kuyunun dibi kupkuruymuş. Turay bahadır biraz dikkatli bakınca bambaşka bir dünyayaF725.9. indiğini anlamış. Oradan bir şehir uzak gibi görünse de uzak değilmiş. Yalnız
o taraftan çok fena bir bağırma sesi duyuluyormuş.
Turay bahadır şehrin dışında yaşayan bir nineye varıp “Nine, bu nasıl
fena bir ses böyle?” diye sormuş.
“Eee, devler padişahı dünyaya padişah kızı kaçırmaya gittiğinde bahadırlarla savaşmış. Çok kötü yaralanıp dönmüş. Sızlaması dayanılmaz bir
hâl alınca bağırıyor.” demiş.
“Nine, bu zamana kadar benim padişah görmüşlüğüm yok, dev padişahını nasıl görürüm?” diye sormuş Turay bahadır.
“Ay oğlum, şöyle var git. Padişah kızlarını kurtaracağım diyen bahadırlar bile gidip onu göremedi. O bahadırların hiçbiri sağ çıkamadı.”
demiş.
Turay bahadır orada padişah kızlarının olduğunu öğrenince daha da
meraklanmaya başlamış. O kendisine bir hanım bulmak istiyormuş.
“Ne olursa olsun nine, ben şimdi oraya gidiyorum. Yolu öğretsene!”
demiş.
Durum böyle olunca ihtiyar kadın istese de istemese de yolu öğretmiş.
“İşte şöyle şöyle gidersin. Gücün yeterse devi yenersin. Yalnız bekçilerini
gücünle değil, kötülükle hiç değil ancak iyilikle yenebilirsin. Bir yük kuru
ot ile bir döş etin yanında hediyelik giysiler, yiyecekler, içecekler alıp git.”
demiş.N825.3.
Turay bahadır ihtiyar kadının bu tavsiyelerini başından sonuna kadar
dinlemiş. Her şeyi ninenin dediği gibi yapmış.
Turay bahadır ilk kapıya varmış. Kapı dibinde içi kurumuş, gözlerine
kan basmış dağ kadar bir öküz duruyormuş. Dev padişahı daha da kötü
olsun diye bekçilerine öküzü aç bıraktırıyormuş. Öküz böğürüp üzerine
saldırınca Turay bahadır bir yük kuru otu fırlatmış. Öküz böğüre böğüre
otları yiyip kalmış. Turay bahadır içeriye girmiş.
Turay Bahadır yoluna devam edip ikinci kapıya gelmiş. Bir sürü kudurmuş aç köpek ona saldırmak için uluya uluya geliyormuş. Saldırıp parçalayacakları sırada Turay bahadır bu köpek sürüsüne bir döş eti atmış.
198
Erkan KARAGÖZ
Köpekler hırıldayarak eti yiyip kalmışlar. Turay bahadır daha da içeriye
girmiş.
Turay bahadır üçüncü kapıya geldiğinde çok kötü dayak yemiş, vücudunun her tarafında yara izi olan, yüzünün rengi solan, kötülükten çok
canı yanmış birisini görmüş. Turay bahadır üstünden cepkenini çıkarıp ona
giydirerek “Al kardeş, donup kalma!” demiş.
Bekçi ona “Ey iyi kalpli insan evladı, ömrümde ilk kez vücudum ısınmaya başladı. Kulağım ilk kez hoş söz işitti. Git kardeş, yolun açık olsun.
Kurtar insan evlatlarını.” demiş.
Devin sarayına varınca Turay bahadırın karşısına bir yüzü aya, bir
yüzü güneşe benzeyen güzel bir kız çıkmış da “Ey yiğit, seni buraya hangi
merhametli rüzgâr attı? Beklediğimiz acaba sen misin? Meyveler gibi taze
ömrümüz devin ellerinde ziyan olacak. Kurtar bizi!” demiş.
Turay bahadır günler, geceler boyunca uyumadan geldiğinden çok
yorgunmuş. Kıza “Ben çok uzak memleketlerden geldim. Çok yorgunum.
Devi yenebilmem için güç toplamam gerek.” demiş.
Cüce devin kaçırdığı padişah kızları üç kişiymiş.G440-2. Onlar yiğide
yemek vermişler. Onun etrafında pervane olmuşlar. İlk önce birisi “İçesin
gelmiştir.” deyip bir yayık ayran vermiş. Ondan sonra bir kazan yemeği
önüne koymuş. Sonra birisi mahzenden bir fıçı acı bal çıkarmış. At sucuğu,
bilmem ne varsa getirip koymuş. Sonra da “Yarın gözleme pişiririz.” diye
hamur yoğurmaya başlamış. Bir diğeri de hamamı ısıtmak için yakmış,
dereden su taşımaya başlamış.
Turay bahadır iyice karnını doyurduktan sonra hamama girmiş. Üç
gün misafir olduktan sonra devin karşısına çıkmış. Kendi bir, sakalı beş karış olan devG0. sekide yatıyormuş. Devin sakalının ucunu raflara asılıymış.
Padişah kızları onun sakalını altın tarakla tarıyormuş.
Turay bahadır “Ya, yeter artık, sen çok oluyorsun! Pek çok kan döktün, birçok çocuğu yetim bıraktın. Şimdi ölüm vaktin geldi. Güreş mi, kavga mı?” diye sormuş.
Kendi bir, sakalı beş karış olan dev bir top gibi fırlamış. Sonra kollarını sıvazlaya sıvazlaya “Kavga da olur, güreş de olur. Benimle güreşecek
bir bahadır daha ne doğdu ne de yetişti. Bizim oralarda işte böyle vururlar!” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
199
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Böyle demiş de Turay bahadırın çenesine yumruğu yapıştırmış, delikanlı oracıkta yere serilmiş. Dev perisi başını keseceğim diye kılıcını kınından
alıp laf ebeliği yaparken dev perisine hizmet eden kızlar bağrışarak gelmişler. Turay bahadırı tutup ayağa kaldırmışlar. Delikanlı kendine gelmiş.
“Bizim oralarda öyle vurmazlar, böyle vururlar!” demiş Turay bahadır. Devi sakalıyla sarmalayıpK1111.1. bir öne savurmuş, bir geri savurmuş;
vurmuş da vurmuş. Dev ayakaltında kül olmuş.G512.8.
Bunlar birbirlerine sarılıp sevinmişler. Üç gün üç gece bayram edip, üç
gün üç gece seyran edip eğlendikten sonra Turay bahadır dev padişahının
bütün altınlarını, gümüşlerini, mücevherlerini toplayıp kızlarla birlikte
buraya geldiği kuyunun dibine gitmiş.
Kızlardan ikisine “Üstte benim iki arkadaşım var. Onlar evli değiller.
İsterseniz buradan çıkınca onlarla evlenip düğün yaparsınız. Ama sen güzel
kız, eğer sen de beni beğendiysen anneme gelin, bana eş olursun.” demiş.
Beğenmemek de ne ki! Bu kız “En güçlü bahadır delikanlı bana kaldı.”
diye bunu aklına her geldiğinde türkü söylemeye başlamış.
İlk önce altınları, gümüşleri çıkarmışlar. Sonra arka arkaya padişah
kızları korktuklarından bağıra bağıra yukarı çıkmışlar. En son olarak da
Turay bahadır urgana tutunup yukarı çıkmak için hareket etmiş. “Birazdan
çıkacağım, dünyanın aydınlığını göreceğim.” dediğinde urgan kopmuş.
Turay bahadır kuyunun dibine düşmüş.
Turay bahadır bir süre gücünün yerine gelmesi için öylece yatıp kalmış. Artık o ne yapsın? Giden altını, gümüşü boş ver. Mal, yiğidi değil;
yiğit, malı bulur, derler. Turay Bahadır arkadaşlarının ihanetine çok incinmiş. Onların yaptığı bu kötülüğün üstüne tuz serpmiş.
Ondan sonra daha önce kendisine yardım eden ihtiyar kadının yanına
gitmiş de ona “Nine, benim işlerim yolunda gitmedi. Dünyaya çıkmak için
başka bir yol biliyor musun? Biliyorsan öğretsene!” demiş.
Nine, Turay bahadırı evin arkasına götürüp çayıra giden bir patika göstermiş. “İşte şuradan gidersen bir ırmak görürsün. Bu ırmağın ortasında bir
ada var. Orada çok kalın, çok dallı bir karama ağacı var. Bu karama dibinde
iki teke görürsün. Eğer bu tekelerden ak olanını tutabilirsen dünyaya
çıkarsın. Kara olanını tutarsan o zaman işin kötü, dikkatli ol!” demiş.
Turay bahadır nineye çok teşekkür edip küçük derede yüzünü yıkadıktan sonra ihtiyar kadının gösterdiği patikadan gitmiş. Gündüz gitmiş, gece
200
Erkan KARAGÖZ
gitmiş. Üçüncü günün gecesinde çok büyük bir ırmağın kıyısına varmış.
İhtiyar kadının tam söylediği gibi suyun ortasında bir ada, adada bir karama ağacı, karama ağacının dibinde öküz kadar birisi ak, birisi kara iki teke
süsüşmekteymiş. O kadar çok sert süsüşüyorlarmış ki ada sallanıyormuş.
Tekelerin boynuzlarından şimşekler çakıyormuş. Bir yolunu bulup Turay
bahadır adaya girmiş. Adaya girdikten sonra hemen ak tekenin ayağına
yapışmış. Turay bahadır ansızın çıkan bir rüzgâr gibi uçup gitmiş. Dünya
değiştirdiğini etrafa iyice bakınca anlamış.F101.3-3. O sırada teke de gözden
kaybolup gitmiş.D2095.
Turay bahadır sağ salim dönmesine çok sevinip yoluna devam etmiş.
Başından geçenleri tozlu yolda düşüne düşüne önüne bakarak giderken iki
erkekle üç kızın ayak izlerini görmüş. Ayrıca yemek yiyip durdukları yerlerde küle gömülmüş mayasız küçük ekmekler varmış. Bu küçük ekmekleri güzel kız onun için gömüp koymuşmuş.
Turay bahadır bu izleri takip ede ede bir şehre gelmiş. Bakmış, şehrin
tam ortasında çok güzel iki ev varmış. Turay bahadır “Bu evleri padişah mı
yaptırdı? Yoksa zengin birileri mi?” diye sormuş.
Oradakiler “Yok, bu evleri ne padişah yaptırdı ne de çok zengin olan
kimseler yaptırdı. Bu yeni evleri dev padişahını yenerek geri dönen iki
bahadır yaptırdı. Üstelik padişah kızlarını da bulup dönmüşler.” demişler.
Turay bahadır bu habere bıyığının altından gülmüş. Üstünü başını değiştirip dilenci kıyafetleri giymiş de onların yanına gitmiş. Turay bahadır
geldiğinde onlar yemek yiyip oturuyorlarmış. Ona da bir parça ekmek vermişler. Turay bahadır bir yandan ekmek yiyip bir yandan da onlara bakıyormuş. Kızlardan ikisi evin başköşesinde otururken onunla söz kesen
kız başını eğip mutsuz bir şekilde kilerdeki oturakta oturuyormuş. Turay
bahadır ekmeğini yiyip bitirdikten sonra Taşkazar “Hadi, sana ihtiyacın
olanı verdiler, git yoluna!” demiş.
Turay bahadır onlara “Hor görme, ben giderim. Böyle gönlü dar olan
kimselerin yanında benim gönlüm de onları hor görüyor. Yalnız bana ok ve
yay verebilir misiniz? Bana lazım olacak.” demiş.
Tavkazar, bu dilenci daha ne yapacak diye meraktan kendi yayını ona
vermiş.
Turay bahadır yayı çekince yay hasır pabucu gibi bükülmüş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
201
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ondan sonra diğer arkadaşı Taşkazar’ın yayını vermişler. Turay bahadır kilere bakmış da yayı çekip bırakmış. “Utanmadan bunu yanında mı
taşıdın? Bu yay yarasa yarasa çoluk çocuğun serçe korkutmasına yarar.”
demiş.
Tavkazar, kızların önünde küçük düşünce Turay bahadıra çıkışmış.
“Hadi hadi dilenci, dilini çok uzatma!” diye bağırmaya başlamış. Ancak
Turay bahadırın tomruğa benzeyen bileklerinin karşısında boynunu öküz
gibi önüne eğdikten sonra ses çıkarmadan sessizce kendi yerine oturmuş.
Turay bahadır askıda kendi yayıyla oklarını görünce onları isteyip almış. Sonra onlara “Buraya gelirken göl yanında beş kuğu gördüm. Kuğulardan ikisi erkek, ikisi dişiydi. Siz ne dersiniz? Dişi kuğulara mı yoksa
erkek kuğulara mı ok atayım?” diye sormuş.
Kızların hepsi erkek kuğuların vurulması yönünde görüş vermişler.
“Dişi kuşların yavruladığı dönemler olur. Onlara dokunmamak gerek.”demişler.
Tavkazar ile Taşkazar kızlara karşı çıkmışlar. “Hayır, olmaz. Eğer vurulacaksa hepsi vurulsun. Niye sadece erkekler vurulsun? Erkek kuğuların
ne suçu var?” demişler.
Bu sözleri duyunca Turay bahadır kilerin ortasına gelip durmuş. Yayını çekip okunu onlara yönelterek “Suçları var. Kuğular her zaman çifter
çifter gezer. Siz bana ‘Niye altı değil de beş?’ diye sormadınız. O zaman
ben söyleyeyim. Yarı yolda bir erkek kuşa diğer iki erkek kuş ölsün diye
gagalayıp ona musallat olmuş. Arkadaşlık bu mu, yiğitlik bu mu?” demiş.
Bunu duyan bahadırlar öylece kalakalmışlar.
Ondan sonra Turay bahadır iki kıza “Bu iki kuğunun ölmesi mi gerek
yoksa yaşaması mı gerek?” diye sormuş.
Kızların ikisi birden “Ölmesi gerek.” demişler.
Ondan sonra Turay bahadır “Öyleyse, al Taşkazar hisseni! Tavkazar
sen de!” demiş.
Bir gün büyük kızın, bir gün de ortanca kızın diktiği saraylarda kalan Turay bahadır onlara pek çok altın, gümüş bırakıp sözlüsü olan en
küçük kızla beraber annesinin yanına dönmüş. Köye dönünce onlar düğün
yapmışlar.
202
Erkan KARAGÖZ
Bugün vardım, dün döndüm. Düğünde ben de bulundum. Çok güzel
ikramlar vardı. Et yedim, bal içtim. İki fıçı bir kepçe dilediğin kadar iç.
Yalnız kendileri kepçeyle içtiler. Biz ancak sapına dokunabildik.
2.3.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 3
F610. Remarkably strong man / Olağanüstü güçlü adam TOM: 3
F617. Mighty wrestler / Olağanüstü güreşçi TOM: 3
D1021-2. Magic goose feather / Sihirli kaz tüyü (telek) (MEK) TOM: 3
F626-3. Strong man clashes two mountains to make a fire / Güçlü adamın ateş yakmak için iki dağı kaldırıp, birbirine çarparak vurması (MEK)
TOM: 3
F624.2.0-3. Strong man squeezes stones to derive oil / Güçlü adamın
taştan yağ çıkarmak için taşları sıkıp sıkıp atması (MEK) TOM: 3
F812. Extraordinary forest / Olağandışı orman TOM: 3
F451. Dwarf / Cüce TOM: 3
F451.2.1.1. Dwarfs are small / Cücelerin küçük olması TOM: 3
F451.2.3.1. Long-bearded dwarf / Uzun sakallı cüce TOM: 3
F451.5.2-15. Malevolent (Ungrateful) dwarf kills his benefactor / Kötü
niyetli cücenin kendisine iyilik yapan kişiyi öldürmesi (MEK) TOM: 3
F451.5.2.11-1. Dwarf attacks man / Cücenin insana saldırması TOM: 3
E761.1.5-16. Life token: blood drops from goose feather / Eğer kaz
teleğinden kan damlıyorsa kahramanın ölmesi (MEK) TOM: 3
E66. Resuscitation by breathing on corpse / Cesedin üstüne nefes vererek diriltme TOM: 3
F725.9. World at bottom of well / Kuyunun dibindeki dünya TOM: 3
N825.3. Old woman helper / İhtiyar kadın yardımcı TOM: 3
G440-2. Ogre abducts king’s daughter / Devin padişahın kızını kaçırması (MEK) TOM: 3
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 3
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
203
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
K1111.1. Ogre’s (dwarf’s) beard caught fast / Devi (cüceyi) sakalının
yakalama TOM: 3
G512.8. Ogre killed by striking / Vurarak devi öldürme TOM: 3
F101.3-3. Return from lower world on goat / Aşağı dünyadan keçiye
binerek dönme (MEK) TOM: 3
D2095. Magic disappearance / Sihirli yok olma TOM: 3
2.4. HAMUR BAHAdIR
2.4.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda keçi kumandanken, nenem ve dedem daha
doğmamışken, ben babamla yaşarken, bir yaşlı adam ile yaşlı kadın varmış. Onların çocukları yokmuş. Bu yüzden kaygıları çok büyükmüş.
Bir zaman bunlar düşünüp taşınmışlar, hamurdan bir çocuk heykeli
yapmışlar. Ondan sonra nine sığır sağmaya, dede de odun yarmaya gitmiş.
Eve girdiklerinde bunların akılları gitmiş. Hamur heykel, çocuğa dönüşüpD435.1-7. keçinin oğlaklarıyla oynuyormuş.
Hamur oğlan gündüz büyümüş, gece büyümüş. Bir aylık büyümesini
bir günde, bir yıllık büyümesini bir ayda tamamlamış. Dede bir oyun sopası yapıp ona vermiş. Oğlan çocuğu sopaya bir dayanmış, sopa çatırdayıp
kırılmış. Dede ona demirden bir sopa yaptırmış. Hamur oğlan bir gün sokağa çıkmış, bir oğlan çocuğunun ayağını kırıp gelmiş. Ertesi gün çıkmış,
başka bir oğlan çocuğunun boynunu kırıp gelmiş.
Ondan sonra köy halkı toplanıp dedeye “Çocuğun çocuk gibi değil,
çocuklarımızı sakat bırakıyor. Bizim çocuklardan uzak tut!” demişler.
Ondan sonra hamur oğlan dünyayı gezmek için çıkıp gitmiş. Gündüz
gitmiş, gece gitmiş, ay gitmiş, yıl gitmiş bir sap boyu yer gittikten sonra bir
kara ormana gelmiş. Burada ayağını köstekli birine rastlamış.
Hamur bahadır ona “Niçin ayağını köstekledin?” diye sormuş.
O kişi “Böylesi benim için iyi. Ayağımın kösteğini çözersem ben gökyüzüne uçarım. Benim arkamdan kuş-kurt da uçup yetişemez.” demiş.
Hamur bahadır onu kendine yoldaş yapmış.
204
Erkan KARAGÖZ
Bunlar gitmişler gitmişler, giderlerken burun deliğini parmağıyla kıstırmış birisine rastlamışlar.
Hamur bahadır ona “Niçin burun deliğini böyle kıstırıyorsun?” diye
sormuş.
Bu kişi “Böylesi benim için iyi. Yoksa dünyada zelzele kopar. Bir burun deliğimle körükleyip beş taşlı değirmeni döndürüyorum.” demiş.
Hamur bahadır onu da kendine yoldaş yapmış.
Bunlar gitmişler gitmişler, giderlerken fötr şapkasını yanına koyan aksakallı bir dedeye rastlamışlar.
Hamur bahadır ona “Niçin fötr şapkanı yanlamasına giydin?” diye
sormuş.
Bu dede “Böylesi benim için iyi. Ben fötr şapkamı düz giyersem göz,
kar fırtınasından başka hiçbir şey görmez. Basıp giyersem yeryüzü buz
tutup donar.” demiş.
Hamur bahadır onu da kendine yoldaş yapmış.
Bunlar gitmişler gitmişler, giderlerken nişan alıp ok atan birisine rastlamışlar.
Hamur bahadır ona “Sen böyle neye ok atıyorsun?” diye sormuş.
Nişan alıp ok atan kişi “Eee, görmüyor musun? Buradan altmış kilometre uzaklıktaki dağın bağrında bir sinek var. O sineğin sol gözüne nişan
alıp okla gözünü çıkartacağım.” demiş.
Hamur bahadır onu kendine yoldaş yapmış.
Bunlar daha da gitmişler, biraz daha gidince toprakla oynayan sakallı
birisine rastlamışlar.
Hamur bahadır ona “Toprakla niçin böyle oynuyorsun?” diye sormuş.
Sakallı kişi “Dağı bu taraftan vurup öbür tarafa yığıyorum. Öbür taraftan vurup bu tarafa yığıyorum.” demiş.F624.2.0.1.1.
Hamur bahadır onu da kendine yoldaş yapmış.
Bunlar gide gide bir zengin adamın yanına gelmişler. Hamur bahadır
ondan kızını istemiş. Zengin adam lafı evirip çevirmiş, bir şey söylememiş
de “Benim kızım zengin kızı. Padişah kızlarından hiçbir eksiği yok. Senin
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
205
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
gibilerin dengi değil. Hadi benden sana bir iyilik olsun. Benim koşucumu
geçersen kızımı belki veririm.” demiş.
Koşmaya gitmişler. Ayağı köstekliF681.1. koşucu altmış kilometrelik
yeri bir iki sıçrayışta geçmiş.F681. Zengin adamın koşucusu yetişsin diye de
dağ başında uykuya dalmış. Zengin adamın koşucusu meydana yaklaştığında o hâlâ uyuyormuş.
Hamur bahadır “Tüh, zengin adamın koşucusu yenecek. Ok atıp bizimkini uyandır.” demiş.
Altmış kilometreden sineğin iki gözünden birini vuran okçuF661. okunu atmış. Ok uyumakta olan koşucunun kulak yaprağını sıyırıp geçmiş.
F661.9.
Ondan sonra koşucu hemen kalkıp zengin adamın koşucusundan önce
meydana varmış.
Ondan sonra zengin adam öyle etmiş böyle etmiş, onları aldatıp demirden bir hamama sokmuş. Yük yük odun taşıyıp hamamı iyice kızdırmış. Zengin adam onları yakarak öldürmek istemiş. Bunlar hamamın içinde yanıp pişmeye başlamışlar. Hamur bahadır, fötr şapkasınıD1067.1. dedeye düzgünce giydirmiş. Hamam içinde gözün görmediği bir kar fırtınası
başlamış.D1548.1-2. Ama bunlar yanıp pişmeye devam etmişler. Sonra Hamur
bahadır, dedenin şapkasını bastırıp giydirince hamamın duvarları buz tutmuş.D1382-14.
Ertesi gün zengin adam hamamın kapısını açınca şaşakalmış. İçerdekilerin hepsi sağmış.
Hamur bahadır, zengin adama “Kafamı karıştırma sen benim. Güreşelim mi, dövüşelim mi?” demiş.
“Güreş de olur, kavga da olur. Benim sana verecek kızım yok. Gücün
yeterse alırsın.” demiş zengin adam.
Bunlar başlamışlar güreşmeye. O kadar çok güreşmişler, o kadar çok
dövüşmüşler ki dümdüz yerler tümsek, tümsek yerler dümdüz olmuş. Gündüz vuruşmuşlar, gece vuruşmuşlar uzun bir zaman vuruşmuşlar. Burnunun
bir deliğiyleF543.4. körükleyip beş taşlı değirmeni çalıştıran kişi burnunun
deliğinden bir üflemiş,F543.4-1. zengin adamın yirmi adamını uçurmuş. Toprakla oynayan sakallı kişiF610. bir taraftan öbür tarafa toprak atarakF624.2.0-4.
otuz kişiyi gömmüş. Hamur bahadır da çomakla vura vura otuz-kırk kişiyi
haşat etmiş.
206
Erkan KARAGÖZ
Zengin adam dayanamayıp kızını Hamur bahadıra vermek zorunda
kalmış. Sonra otuz gün çalgı çalmışlar, kırkı gün düğün yapmışlar. Doğmayan ala kısrağın etini pişirip birçok ikramlarda bulunmuşlar.
Düğünlerinde ben de bulundum. Yiyecek, içecek sınırsızdı. Belişin
(bir çeşit Tatar böreği) dibi görünmüyordu. Fıçılardan balı kepçelerle aldılar, bana da ancak kepçenin sapı ilişti.
2.4.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 4
D435.1-7. Transformation: dough child statue comes to life / Hamurdan yapılan çocuk heykelin canlanması (MEK) TOM: 4
F624.2.0-4. Strong man moves enormous soil / Güçlü adamın çok büyük (dağ gibi) toprak kütlesini bir yerden başka bir yere taşıması (MEK)
TOM: 4
F681.1. Marvelous runner keeps leg tied up / Olağanüstü koşucunun
bacaklarını bağlaması TOM: 4
F681. Marvelous runner / Olağanüstü koşucu TOM: 4
F661. Skillful marksman / Usta nişancı TOM: 4
F661.9. Skillful marksman grazes ear of sleeping person and awakens
him / Usta nişancının attığı okun uyumakta olan kişinin kulağını sıyırmasıyla uyuyan kişinin uyanması TOM: 4
D1067.1. Magic hat / Sihirli şapka TOM: 4
D1548.1-2. Magic hat controls blizzard / Sihirli şapkanın kar fırtınasını kontrol etmesi (MEK) TOM: 4
D1382-14. Magic hat protects from burning / Sihirli şapkanın yanmaktan koruma sağlaması (MEK) TOM: 4
F543.4. Remarkable nostrils / Olağanüstü burun deliği TOM: 4
F543.4-1. Raising unusual wind by its one nostril / Tek burun deliğiyle
olağanüstü rüzgâr çıkarma (MEK) TOM: 4
F610. Remarkably strong man / Olağanüstü güçlü adam TOM: 4
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
207
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.5. dUTAn BAHAdIR
2.5.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir bahadır varmış. Etrafta hiçbir ahali yokmuş. Gelirse yağmacıları haber vermeye gelen kimseler gelip “Bizim mallarımızı
yağmalamaya geldiler, haydi!” diye onu çağırırlarmış.
Bu yiğit her vakit yağmacıların hakkından gelirmiş. Onun gibi bir bahadır, onun gibi yetenekli birisi yokmuş.
Bu kahramanlıklarından dolayı Dutan bahadır her köyde sevilmiş,
köylüler kızlarını ona vermişler. Onun dokuz hanımı olmuş. Dokuz hanıma dokuz ev kurmuş. Her birisiyle ayrı ayrı kalmış. Kızların babaları mal,
mülk, eşya verince bahadırın malı çoğalmış. Dokuz hanımından kırk oğulla kırk kız evladı olmuş. Onun seksen çocuğu olmuş. Son olarak en genç
hanımı bir çocuk daha doğurmuş. Onun ismi Dutan olmuş.
Bir gün seksen çocuk toplanıp birbirlerine akıl danışmışlar.
“Bize böyle yatmak yaramaz, biz birbirimize yaramayız. Size hanım
almak, bize de kocaya varmak gerek.” demiş kızlar.
Bunların yılkısını güden bir ihtiyar adam varmış. Bunların sekseni,
seksen ata binip çoban dedenin yanına varmışlar da ona “Bildiğin bir yer
varsa bize söyle. Yakın civarlarda yaşayan halklar var mı? Biz sana danışmaya geldik.” demişler.
Dede “Buradan on günlük uzaklıkta, güney taraflarda kavak ağaçlarının çok olduğu bir orman var, oraya gidin. Atlarınıza nallatın, silahsız
çıkmayın.” demiş.
Dede, Dutan’a ayrı söylemiş. “Çocuğum gerçek sözümü sana
söylüyorum. Gök aygırın sürüsünde bir tay doğdu. Sen bu tayı tutup bin.
Sana başkası yaramaz. O çok iyi bir attır. Bu maceranızın bütün eziyetini,
bütün sıkıntısını sen çekeceksin.” demiş.
O zamanlarda Dutan çok gençmiş. O çok büyük bir bahadır olmak istiyormuş. Bunların her biri evlerine dönüp atlarına nal çakmışlar. Silahlarını
hazırlayıp anne ve babalarından izin aldıktan sonra o yörelerde yaşayan
başka halklar var mı yok mu diye aramaya çıkmışlar.
Bunlar gide gide o gür ağaçlı ormanı görmüşler. “Bu ormanda ne var
acaba?” diye hızlıca at koşturup ormana girmişler. Ormanda her türlü mey-
208
Erkan KARAGÖZ
ve ağaçları varmış. Atlarından inip bu meyvelerle karınlarını doyurmuşlar.
Bunlar yiyip içtikten sonra herkes kendi atının yanında uyumuş.
Bu ormandaG236. ihtiyar bir Calmavız (cadı)G200. varmış. Bu Calmavız
insan kokusunu almış. Sonra çıkıp ağzını genişçe açmış, bunları yutmuş.
G11.3.
Calmavız, Dutan’ın yanına da gelmiş. Yutayım diye ağzını açtığında
Dutan’ın atıB401. ayaklarını oynatmış. Kişneyip burnundan solumaya başlamış. Atının ayak seslerini duyan Dutan uyanmış. Etrafına bakınca kardeşlerini görememiş, atlar da yokmuş. Ama karşısında tabağa benzer büyük
gözlüG213-4. bir ihtiyar kadın duruyormuş.
Dutan tüfeğini alıp nişan aldığında Calmavız “Çocuğum sabret, atma
bekle. Kardeşlerin bende. Onların hepsi sağ. Ben sana bir iş vereceğim.
Eğer sen bu işi başarırsan kardeşlerini kurtarırım. Sen oraya yedi aydan
önce varamazsın. Okyanustaki adada bir padişahın Künikey isminde kızı
var. Onun güzelliğini anlatmak mümkün değil. O kızı bana getirirsen
kurtulursun. Kızı getiremezsen kardeşlerin bende kalır.”H935-1. demiş.
Dutan bu cadının sözünü dinlemiş, gitmeyi kabul etmiş de “Ben oraya yalnız gidemem. Kardeşlerimi sağ salim çıkar. Bana yoldaş olsunlar.”
demiş.
“Kızı alıp gelmek için söz veriyor musun?” diye sormuş cadı.
“Veriyorum.” demiş Dutan.
“Tamam, öyleyse.” demiş bu cadı. Sonra Dutan’ın kardeşleri kusup
çıkarmış, hepsi sağmış.G299-4.
Dutan “Bakın ağabeylerim, bu ihtiyar cadı bana bir iş verdi. İçinizden
bana kimler yoldaş olacak?” demiş.
Ağabeyleri “Biz oraya gidemeyiz.” diye kestirip atmışlar.
Dutan tek başına yola çıkacak olmuş. Dutan oraya nasıl gideceğini
sorunca Calmavız hangi yollardan gideceğini ona anlatmış. Sonra lazım
olur diye at başı büyüklüğünde iki altın vermiş.
Böylece Dutan yola çıkmış. Sert esen şu rüzgârlar onun yoldaşı olmuş.
Onun tayı çok harika gidiyormuş. Her geçen gün Dutan atının koşuşuna
daha da hayran olmuş. O, “Atım birinci olacak atmış.” diye düşünüyormuş.
Bir ay dolunca Dutan geniş, açık bir alana gelmiş. Bu geniş alandan su
boyunca giderken yüzükoyun yatmakta olan birisine rastlamış. Onun yanına gelmiş, eğilip ona selam vermiş. Bu dede başını kaldırıp selamı almış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
209
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Dede, bu yerde yalnız başına ne yapıyorsun?” diye sormuş Dutan
bahadır.
“Bizim köyün yeri şurasıydı. Bir gün yağmacılar gelip memleketimi
yağmaladı. Ben ava gitmiştim, döndüğümde memleketim yok olmuştu.
Köyümü bırakıp gidesim gelmedi. Benim böyle yatmamın hikmeti ise şu:
Yeraltında bir han, kızına düğün yapıyor. Bunu dinlemek için yatmıştım.
F641.
Sen burada ne yapıyorsun ki?” demiş dede.
Dutan bahadır “Bana ihtiyar Calmavız bir iş verdi. Padişahın kızını
alıp geri döneceğim.” demiş.
“Öyleyse ben de burada yalnız başına yaşayan birisi olarak sana yoldaş olayım.” demiş dede.
Bunlar birisi atlı, birisi yaya konuşa konuşa gitmişler. Dutan’ın gönlü
şimdi bir hoş olmuş.
Gide gide bir ay daha dolunca bu ikisi başka bir kişiye rastlamışlar. Bu
kişi elinde tüfeği, yukarıya bakıyormuş. Gelip ona selam vermişler. “Sen
nasıl bir insansın, bu ıssız yerde yaşıyorsun?” demişler.
Bu kişi “Benim köyümü yağmacılar yağmalayıp gitti. İşte böyle yalnız kaldım. Dün öğle vaktinde bir ördek vurmuştum. Tüfeğimin fişeği bu
ördeği yukarı alıp gitti. Bugün oturup bunu bekliyorum. Biraz sonra düşer.
F679.5.
Peki, siz hangi sebepten buraya geldiniz?” diye sormuş.
Bunlar böyle konuşa konuşa otururlarken ördek düşmüş. Ördeğin tüylerini yolup temizledikten sonra pişirip yemişler.
Ördeği vuran “Ben burada yalnız yaşıyorum. Ben de sizinle geleyim.
İlginç şeyler görüp dönerim.” demiş.
Bunlar ikisi yayan birisi atlı olarak yola çıkmışlar.
Gide gide bir ay dolunca bunlar bir tepede koşarak kurt kovalayan
birine rastlamışlar. İki ayağına kazan kadar iki taş bağlayanF681.1. bu kişi bu
hâliyle kurdu tutmuş. Diğerleri “Bu nasıl bir kişi?” diye ona hayran kalmışlar. Bu kişinin yanına gelmişler. Görmüşler ki o, yirmi yaşlarında çok
yakışıklı bir delikanlıymış.
“Sen nasıl bir insansın, ayağındaki bağlı taşlarla koşup yaban hayvanı
tutabiliyorsun?” demişler.
210
Erkan KARAGÖZ
“Bana mı soruyorsunuz. Benim adım Rüzgârayak. Ayaklarıma taş
bağlamadan koştuğum için nereye gideceğimi bilemediğimden kayboldum. Buralarda uçan kuştan başkası beni geçemez.”F681. demiş.
Sonra Dutan da kendi hâlini anlatmış. Kendine iki yol arkadaşı bulduğunu da söylemiş.
“Öyleyse ben de sizinle birlikte geleyim. Değişik ülkeler, ilginç şeyler
görüp gelirim.” demiş Rüzgârayak.
O da onlara katılmış. Artık bunlar üç yaya bir atlı olup yollarına devam etmişler.
Gide gide bir ay daha dolunca bunlar bir dağ arasına girmişler. Orada
başının üstünde her türlü kuş uçan, deliye benzeyen birisini görmüşler. Bütün kuşlar onun sözünü dinliyormuş.B215.1. Bunlar gelip selam vermişler de
“Sen dağ arasında yalnız başına ne yapıyorsun?” demişler.
O da köyünün yağma edildiğini, bu dağ arasını bırakıp gidemediğini
söylemiş.
“Ben yalnızım, konuşacak hiç kimsem yok. Bir şeyle eğlenmeyince
de olmuyor ki. Kuşları kendime boyun eğdirdim. Onlarla gönlümü hoş
ediyorum.” demiş.
Onlar da başından sonuna kadar kendi hâllerini anlatmışlar.
“Issız bir yerde yaşayan birisi olarak ben de sizinle geleyim.” diyerek
o da bunlara katılmış. Bunlar dört yaya, bir atlı daha olup gitmişler.
Gide gide bir ay daha dolunca bunlar bir dağın tepesine gelmişler.
Dağın bir tarafı meşe ormanıymış. Ormandan ensesinde uzun bir meşe,
elinde büyük bir değirmen taşı olan aksakallı birisi çıkmış. Bu ak devmiş.
G640-1.
Bunlar gelip ak deve selam vermişler de “Dede ne yapıyorsun böyle?” demişler.
“Şu aşağı tarafta bir su boyu var. Benim evim orada. Ben değirmenciyim.
Su taşınca değirmen taşı parçalandı, değirmenin iği kırıldı. On gündür bu
dağda değirmen taşı yapıyorum. Dönmeden önce meşelerden iğ yapmak
için ormana girdim. Hadi bakalım hep birlikte benim eve gidiyoruz; yeriz,
içeriz.” demiş.
Bunlar gitmişler. On, on beş kadar evden oluşan devler köyüneG641varmışlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
211
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
İhtiyar “Ben hâlimi anlattım, siz buraya nasıl çıkıp geldiniz?” demiş.
Dutan da kendi hâlini anlatıvermiş.
“Öyleyse ben de sizinle geleyim. İlginç şeyler görüp dönerim.” demiş
ak dev.
İşini çocuklarına bırakıp o da bunlarla birlikte yola çıkmış.
Bunlar beş yaya bir atlı olarak çıkıp gitmişler.
Şimdi bir ay daha dolunca bunlar yol kenarında bacasız bir eve
gelmişler. Artık şehir de uzak sayılmazmış. Evdekiler ağabey, kız kardeş
kimselermiş. Onların üst başlarında elbiseleri de yokmuş. Çay kaynatıp
birlikte yiyip içmişler. Ev sahipleri onlara “Siz nasıl kimselersiniz? Böyle
nereye gidiyorsunuz?” diye sormuş.
Dutan “Bu şehrin padişahının bir kızı varmış. Onu almaya gidiyorum.” demiş.
Oradaki kişilerden birisi “Sen geri dön. O şehri on bin yağmacı kuşatıp aldı.” demiş.
Dutan “Ben yedi aylık yoldan geldim. Yağmacılardan korkup geri
dönemem.” demiş.
Padişahın kızı o günlerde bir rüya görmüş. Bunlar şehirde yatıp uyurlarken padişahın kızı Künikey, Dutan ve arkadaşlarının şehre gelip girdiğini;
devlerin, perilerin onlardan korkup kaçtığını rüyasında görürken korkup ter
içinde uyanmış. Bu kız hiç dünyaya çıkmamışmış. Arkadaşlarıyla birlikte çok
güzel bir bahçede yaşıyormuş. Künikey sabah uyanıp ağabeyinin yanına gelince ağabeyi ona “Niye geldin kardeşim? Sen dünyaya çıkar mıydın?” demiş.
“Rüyamda altı kişi gördüm. Birisi atlı, beşi yayaydı. Atlı kimsenin
atını görünce aklım gitti. Atın kişnemesi hâlâ kulaklarımdan gitmiyor. Bu
altı kişi on bin askeri yenecek kişiler. Atlı delikanlı beni almaya geldi.”
demiş.D1812.3.3.
Ağabeyi “Sabret kardeşim, gördüğün rüyayı hemen hayra yorma. Bak
burada düşmanlarımız var. O yiğidin gücünü sınayıp görürüz.” demiş.
Kız, ağabeyinin sözüne sevinip kaldığı yere geri dönmüş.
O günlerde on bin düşman askeri bu şehri kuşatıp almışlar. Şimdi onlar
yıkıp yakmak için savaş hazırlığı yapmışlar. Şehir halkının korkmasından
212
Erkan KARAGÖZ
dolayı padişah, kızına haber gönderip “Kızım arkadaşlarınla birlikte arabaya iyi atlar koşumlayıp bir görünün.” demiş.
Padişahın kızı arabaya iyi atlar koşumlayıp birkaç arkadaşını alıp sokağa çıkmış. Kızın güzelliği bulutun altından çıkan güneş gibiymiş. Sokağa çıkan Künikey’i yağmacıların padişahı görmüş, ona âşık olmuş. Ondan
sonra kızın babasına “Malına dokunmam, şehrini yıkmam, askerini de kırmam yalnız kızını bana vereceksin.” demiş.
Padişah halkını kurtarmak için hiç düşünmeden kızını verecek olmuş.
“Kırk gün sonra gelip alırsın, sana söz.” demiş.
Yağmacıların padişahı “Kırk gün sonra gel.” sözü üzerine savaş
açmadan gitmiş.
Dutan bahadır sabahleyin arkadaşlarıyla birlikte şehre girmiş. Onları
kızın ağabeyi karşılamış. Evine alıp misafir etmiş. Kız kardeşine de haber
salıp “Rüyanda gördüğün kimseler geldi. Gelip gözünle gör.” demiş. Kız,
arkadaşlarıyla birlikte atları koşumlayıp gelmiş, Dutan’ı görmüş. Dutan
da kızı görmüş. Kızın gönlü Dutan’a vurulmuş. Sonra Künikey hiçbir şey
söylemeden evine dönmüş. Artık o Dutan’ı istiyormuş. Fakirleri toplayıp
altın, gümüş vermiş de “Yağmacı padişah benden ümidini kessin.” demiş.
Onların gelişini duyan padişah, Dutan bahadırı yanına çağırtmış. Dutan çok güzel ikramların hazırlandığı bir eve girmiş.
“Hepiniz kardeş misiniz? Sizler kimsiniz? Hangi memleketlerden geldiniz?” diye padişah onlara sorular yöneltmiş.
Dutan bahadır, padişaha “Sarigu diye bilinen yer bizim memleketimizdir. Babam padişahtır. Babam rüyasında senin kızını görüp âşık olmuş.
Kızın buradaki adresini yazıp verdi. İşte babamın emriyle ben Künikey’i
almaya geldim. Güç kullanmadan kızını vermeye razı mısın? Yoksa güç
kullanarak mı kızını alayım?” demiş.
Padişah, Dutan bahadıra “Çok güzel, akraba olmak için gelmişsin.
Benim şehrimi yakıp yıkan, mallarımı yağmalayan düşmanlar var. Onlar
‘Kızını verirsen dokunmayız.’ diye söyleyip gittiler. Ben bütün halkım için
kızımı feda ettim. Kızımı kırk gün sonra gelip alacaklar. İşte oğlum, sana
sözüm şu. Eğer bu yağmacı padişahın başını kesip bana getirirsen kızım
senindir. Yağmacı padişah buradan dokuz günlük yol uzaklığında.” demiş.
Dutan bahadır kabul etmiş. Bu padişah, Dutan’a kendisinin Til-Kungız ismindeki atını yedek at olarak vermiş. Dutan bahadır, arkadaşlarını
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
213
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
burada bırakıp tek başına yola çıkmış. O zamanlarda Dutan daha on iki
yaşındaymış.
Dutan bahadır yol boyunca bir süre kendi atına, bir süre de Til-Kungız’a binmiş. O böyle gide gide yağmacı padişahın şehrine ulaşmış. Şehrin
bekçileri onu görmüş. Otuz kadar bekçi varmış.
“Padişahın baş şehri burası mı?” demiş Dutan.
Onlar “Senin burada ne işin var? Sen nasıl bir insansın?” demişler.
Dutan,
“Ben genç bir çocuğum,
Ateş gibi parlayıp yanarım,
Çıkarın buraya padişahınızı,
Başını kesip alacağım.”
diye orada bir şiir düzmüş.
Bu sözlere öfkelenip Dutan’ın etrafını sarmışlar. Dutan bahadır, otuz
bekçinin bir tarafından dalmış, öbür tarafından çıkmış.F610. Sağ kalanlar gidip padişaha haber vermişler.
“Bir çocuk geldi. Padişahınız buraya çıksın, başını kesip alacağım
diyor.” demişler.
Padişah buna çok öfkelenmiş. İki yüz asker daha göndererek “Etrafını
sarın, onu diri getirin!” demiş.
İki yüz asker gidip her taraftan Dutan’ın etrafını sarmışlar. Bazısı ok
atmış bazısı ağ atmış ama bunlar Dutan bahadırı ele geçirememişler. Dutan
bahadır göz açıp yumuncaya kadar onların kanlarını su gibi akıtmış. Bunlar
dönüp padişaha “Bizim dayanacak gücümüz yok, çok az kişi kaldık. Seni
çağırıyor.” demişler.
Padişah çok öfkelenmiş. Sövüp sayarak yayı ile oklarını almış da en
iyi atına binip kendisi gitmiş.
Padişah “Sen kimsin? Eceline mi susadın?” diye bağırmış.
“Hünerin varsa göster. Bende korkacak can yok.” demiş Dutan bahadır.
Yağmacı padişah yayını okunu hazırlayıp çocuğa bir ok atmış. Dutan
bahadır kamçısıyla onun attığı oku vurup yere düşürmüş. Sonra ona “Sen
attın, şimdi sen benim atışımı gör.” demiş.
214
Erkan KARAGÖZ
Dutan’ın oku yağmacı padişahın göğsündeki zırhlı gömleğini delip
geçmiş. Dutan bahadır, padişahın başını kesmiş. Sonra kesik başı askılı
çantasına koymuş, dönmek için yola çıkmış.
Dutan, dokuz günlük yolu dört günde geçip dönmüş. Künikey dönme
vakti geldi diye Murakurgan denilen tepede Dutan bahadırı bekliyormuş.
Bir süre sonra yerden kalkan tozların arasından yedek atıyla birlikte Dutan
gelmiş. Kız mutluluğundan ne yapacağını bilememiş. Dutan şehre girince
kız gözünü bile kırpmadan hep ona bakmış. Sonra Dutan bahadır, padişahın evine girmiş. Arkadaşları da gelmiş. Bunlar sevinip kucaklaştıktan sonra Dutan “İşte padişahım sultanım, gönlün hoş olsun. Düşmanının başını
alıp döndüm. Sözünden dönmedin değil mi? Ben senin halkını kurtardım.
Şimdi sen hakkımı olanı bana ver.” demiş.
Padişah “Kızım senindir. Kızımın başlığı için pazardan çok iyi yüz
kısrak alıp bana ver.” demiş.
Dutan bahadırın altını varmış. Bir kese altın verip arkadaşlarını göndermiş de “Gidin, şuna iyi kısraklar alıp getirin.” demiş.
Kısrakları alıp vermişler. Artık padişah düğüne hazırlanıyormuş. Onun
düzenbaz bir veziri varmış. O vezir “Padişah kızını bana verecek, benden
başka kimseye veremez.” diyormuş.
Bu düzenbaz vezir, padişaha “Bu yalnız gezen, kimsenin tanımadığı
birisine yüz kısrağa kızını verip şanını bütün dünyaya rezil mi edeceksin?
Ben araştırdım, onun babası padişah değil. Fakirlerin fakiri birisiymiş. Ne
yapıp edip onu bir oyuna getirip kızı vermemek gerek.” demiş.
Dutan bahadır bir arkadaşını göndermiş de “Padişaha söyle, bizi geciktirmesin. Beni de öfkelendirmesin.” demiş.
Padişah “Buna padişah düğünü derler. Acele etmeyip sabretsin. Düğün başlayınca birçok insan toplanacak. Meydanlar dolacak, atlar yarışacak, güreşçiler güreşecek.” diye cevap vermiş.
Bir zaman sonra meydan kurulmuş. Güreşçiler gelmiş. Atlar üç günlük
bir yola gönderilmiş. Padişahın kendisi de üç yüz at göndermiş. Dutan da
gitmiş. Bir tepeden ilk önce Dutan gelip çıkmış. Meydana gelip atından inmiş. Uzun bir zaman sonra padişahın atları da gelmeye başlamış. O zaman
Dutan bahadır, padişaha “Şimdi istediğin ne kaldı? Doğruyu söyle! Ha var,
ha yok sözleriyle seni aldatanlar var. Benim sabrımı zorlama.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
215
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişah, Barak ismindeki güreşçi bahadırını çıkarmış. Dutan bahadır,
ak devi çıkarmış. İkisi güreşmeye başlamışlar.F364.2-1. Ak dev, Barak’ı alıp
çarptığında Barak beline kadar kuma batmış.
Dutan o zaman padişaha “Gönlün oldu mu?” demiş.
Padişah “Gösteri için pek çok halk toplandı. Koşucuları da yarıştıralım.” demiş.
Padişahın yaşlı bir kadın koşucusu varmış. Onları üç günlük bir yola
göndermişler. Dutan da Rüzgârayak’ı göndermiş. Üç günlük yere ihtiyar
kadın ile Rüzgârayak birlikte gelmişler. Varınca bu ikisi oturup dinlenmiş.
Rüzgârayak “Nine ben çok susadım. İçmek için su da almadık.” demiş.
İhtiyar kadın iki şişe su alıp gelmişmiş. Ona “Susadıysan bende su var.
İçip bitir çocuğum, koşuculara iyi gelir.” demiş.
Rüzârayak hiçbir şey bilmeden bir şişe suyu dikip içmiş.
“Doydun mu?” diye ihtiyar kadın sormuş.
“Nine daha doymadım.” demiş.
“İşte bir şişe daha su var.” demiş.
Rüzgârayak bu şişeyi de içip bitirince sarhoş olup orada sızıp kalmış.
Gece olunca ihtiyar kadın koşmaya hazırmış. Rüzgârayak burada yatıp
kalmış. Güneş çıkıp teni yanmaya başlayınca Rüzgârayak uyanmış. Bir
bakmış, ihtiyar kadın yokmuş. Rüzgârayak çizmelerini giyip ihtiyar kadının izlerini takip ede ede onun arkasından gitmiş. Öğle vaktinde ihtiyar
kadına yetişmiş. Bir avuç dolusu kum almış.
“Koşturup yetiştin mi çocuğum?” diye ihtiyar kadın ona doğru dönmüş.
Rüzgârayak “Yetiştim.” demiş de avucundaki kumu onun gözüne atmış. İhtiyar kadın gözlerini ovalayarak orada yıkılıp kalmış. Sonra Rüzgârayak meydana gelip oturmuş. Gece olduğunda ihtiyar kadın ancak gelebilmiş. Padişahın bu oyunu da tutmamış.
“Şimdi neyin kaldı, gönlün oldu mu?” demiş Dutan bahadır.
“Atları da, güreşçileri de, koşucuları da sınadık, şimdi de okçuları
sınayalım.” demiş padişah.
216
Erkan KARAGÖZ
Padişah kırk arşın uzunluğunda bir direk diktirip tepesine bir çanta
altın astırmış. Sonra “İşte bunu kimin oku vurursa altın onundur.” demiş.
Okçular gelip oklarını atmaya başlamışlar. Çantaya kiminin oku ulaşmıyor, kiminin de oku yanından geçip gidiyormuş. Bunlar ok atmaktan yorulmuşlar. Bunun üzerine Dutan bahadır ördek vuran arkadaşını çağırmış.
O, bunların avcılarına “Anlaşılan siz vuramadınız, şimdi benim atacağım
oku izleyin.” demiş.
Ondan sonra ayağını sağlam basıp okunu atmış. Onun oku çantayı
vurup gökyüzünde kaybolmuş.F661. Yukarı bakanlar oku göremeyince o,
“Bugün beklemeyin, yarın öğle vaktinde düşer. Yok yere boynunuzu yormayın, gidin.” demiş.
Bir gece, bir gündüz geçince çanta direğin dibine düşmüş.
Dutan bahadır ondan sonra padişaha “Daha gösterecek bir hünerin var
mı hele?” demiş.
Padişah “Bugün gece oldu. Yarın düğün başlar. Kızım senindir.” demiş.
Evine döndüklerinde vezir, padişaha “Eğer verirsek bu iş akıllara sığmaz. Bu gece bir hile yapalım. İyi atlara arabalar koşumlayalım, iyi yiğitler
seçelim. Künikey’i uyuduğu yerden alsınlar. Bir sandığa koyup bir yerlere
alıp gitsinler.” demiş.
Vezirin emriyle atlar hazırlanmış. Seçilen yiğitler kızın uyuduğu yere
gelmişler. Sonra onu bir sandığa koymuşlar, alıp gitmişler. Bizim yeri dinleyen bir dede vardı hani; onların yaptığı işleri fark edip Dutan’a “Kızı bir
sandığa koyup arabayla alıp gittiler.” demiş.
Dutan bahadır öfkelenmiş, silahlarını alıp atına binmiş. Sonra arkadaşlarına bağırarak “Silahlarınızı alın. Onları perişan edip canlarına okuyalım.” demiş.
Kuşlarla oynayan bir dede vardı ya; o, Dutan’a “Yok yere kan dökmeyelim, cana kıymayalım. Ben onların arkasından gideyim. Onların gözlerini
bağladıktan sonra kuşlara sandığı aldırtıp dönerim. Atlarını arabalara koyarım da arabaları kendileri çekip giderler. Acayip bir iş yapacağım.” demiş.
O dede söylediği gibi kuşlaraB450. sandığı aldırtıp Dutan’ın yanına gelmiş. Kızı sandığa koyup götüren yiğitler gözlerini açtıklarında atlar ara-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
217
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
balarda, kendileri de bu arabaları çekiyormuş. Bunların aklı bu işe şaşıp
kalmış.
Haydi onlar şaşıp kalsınlar hele!
Dutan bahadır, Til-Kungız ismindeki atına sandığı sıkıca bağlamış.
Şimdi bu arkadaş dönmek için hazırmış. Gece geçip tan attıktan sonra bir
yerde durmuşlar. Dutan bahadır sandığın kilidini dişiyle açınca Künikey
sandıktan parlayarak çıkmış. Bunlar çok mutlu olmuşlar. Hepsi birden sevinmişler. “Yârime kavuştum.” diye kız çok sevinmiş. Bunlar gide gide
Calmavız’a yaklaştıklarında Dutan “Künikey, sen benim için değilsin. Beni
ihtiyar Calmavız kadın gönderdi. Sen şimdi burada kalacaksın.” demiş.
Künikey “Ben dileğim gerçekleşti diye sevinirken sen beni burada nasıl
bırakırsın?” demiş. Gözlerinden kanlı yaşlar dökerek ağlamaya başlamış.
Kızın böyle konuşup gözünden kanlı yaşlar dökmesine bunlar dayanamayıp hep birlikte ağlamaya başlamışlar.
“Sizin gücünüz herkese yeter. Bu ihtiyar cadıyı yenemez misiniz?
Beni kıyıp bırakacak mısınız?” demiş kız.
Dutan bahadır, kız böyle deyince cesaretlenip “Senin öldüğün yerde
ben de ölürüm. Seni yalnız bırakmam.” demiş.
Yer dinleyici dede “Böyle boş yere şaşkın şaşkın beklemeyelim.
Bize bir akıl lazım. Bu akılsız birinin üstesinden geleceği bir iş değil. İşte Rüzgârayak kız gibi, çok güzel ve genç. Bir atın yelesini kesip
Rüzgârayak’a saç yapalım. Onu cadıya verirsin.” demiş.
Böyle yaparak Rüzgârayak’ı Künikey’in yerine koymuşlar. Onu
Künikey gibi giyindirmişler. Sonra Dutan bahadır ile Rüzgârayak birlikte
bir ata binip Calmavız’ı görmeye gitmiş. Diğerleri Til-Kungız’a Künikey’i
bindirip dönüş yoluna çıkmışlar. Dutan bahadır gide gide Calmavız’ın
kaldığı yere yaklaşmış. Calmavız onun geldiğini anlayıp onu karşılamaya
çıkıp “Alıp döndün mü kahramanım? En bahadır kişi senmişsin.” demiş.
Eve girip pilav pişirmişler. Dutan bahadır ondan bundan bahsedip
“Nine, annemle babam beni özlemiştir. Ben döneyim artık.” demiş.
Calmavız ile vedalaştıktan sonra Dutan bahadır çıkıp gitmiş. Rüzgârayak orada kalmış. Rüzgârayak “Ah!” diyecek olup nefesini içine çekmiş.
“Nine, benim dışarı tuvalete çıkmam gerek.” demiş.
218
Erkan KARAGÖZ
“Dışarıya çıkma çocuğum, işte şuradaki küçük leğene otur.” demiş
Calmavız.
Rüzgârayak “Benim evde öyle yapmışlığım yok, dışarı çıkıp yaparım
ben.” demiş.
“Öyleyse ben de seninle çıkayım.” demiş Calmavız. Sonra bunlar birlikte dışarı çıkmışlar.
Rüzgârayak durmuş da ha gayret diyerek koşmaya başlamış. Calmavız da onu kovalamaya başlamış.G276. Geniş paçalı don giyen bu ihtiyar
kadın koşmaya başlayınca bir iki yerde donu dolaşıp yıkılmış. Calmavız,
donunun paçaları gevşeyince Rüzgârayak’ı daha bir azimle kovalamaya
başlamış. Rüzgârayak, arkadaşlarına yetişip onlara katılmış. Calmavız
da onlara epeyce yaklaşmış. Hepsini yutmak için geliyormuş. Bunlar çok
korkmuşlar. O zaman kuş avlayan dede yayını hazırlayıp okunu Calmavız’ın gözüne nişan almış. Ok, cadının gözünü delip beynini parçalamış.
Calmavız inleyerek yıkılmış, oracıkta ölmüş.G278-6.
Cadı öldükten sonra Dutan, arkadaşlarına “Bu bana bir iş verip ömrümden nice yılımı harcadı. Bunun malı bize helal.” demiş. Bunlar Calmavız’ın evini karıştırıp onun pek çok altınını, gümüşünü almışlar.G279.2.1.
Ondan sonra bunların evlerine gelmelerine çok az kalmış. Dutan bahadır, Künikey’i kendi atına bindirmiş. Mutlu haberi babasına bildirmesi için
de Til-kungız’a ak devi bindirip göndermiş.
Dutan’ın annesi ile babası “Dönecek mi dönmeyecek mi çocuğumuz?” diye ağlayıp oturuyorlarmış. Annesi daha çok ağlayıp “Herkesin
çocukları dönüyor, bir tek benim çocuğum dönmüyor?” diyormuş. Onlar
böyle beklerlerken ak dev gelmiş de Dutan’ın babasının başındaki börkü
alıp giymiş. “Muştuluğun var mı, oğlun dönüyor.” demiş.
Orada yaşayan herkes koşup Dutan’ı karşılamaya çıkmış. Kucaklaşıp
hasret gidermişler, mutluluktan ağlamışlar. Babası çok güzel bir evi Dutan
ile Künikey’e vermiş. Ondan sonra oğlunun beş arkadaşına beş kız vermiş.
Biraz rahat bir ömür sürdükten sonra babası, Dutan bahadır’a “Calmavız’dan kurtuldun, Künikey’ine kavuştun. Şimdi ağabeylerine il bulup
onları evlendir. Onlar da ben sağken mutlu olsunlar.” demiş.
“Yalnız ağabeylerime değil ablalarıma da eş bulurum. Haydi, beni izleyin.” diyerek Dutan bahadır onları da alıp gitmiş. Tez vakitte il bulup
kardeşlerini evlendirmek istemiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
219
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bunlar bir şehre gelmişler. Şehre girmek için vakit geç olmuşmuş.
Şehrin dışında atları köstekleyip bırakmışlar. Sonra uyumuşlar. Uyudukları
sırada çok kötü bir ses işitmişler. Dutan bahadır ağabeylerine “Bu nasıl bir
ses böyle, gidip öğrenelim.” demiş.
Dutan bahadır birkaç kişiyi göndermiş. Bunlar geldiklerinde yağmacılar şehri kuşatıp yağmalamaya başlamışlarmış. Halk yağmacılardan korkup ağlıyormuş. Yağmacılar şehir halkının bütün mallarını atlara, eşeklere
yükleyip güzel kadınlarını, kızlarını alıp gidiyormuş.
Dutan bahadırın ağabeyleri “Yenildik biz.” diye kendi aralarında tartışa tartışa dönmüşler. “Arayıp bulduğumuz ilimizi yağmacılar yağmalayıp
gitti.” demişler. Dutan bahadır “Bunun için niye kaygılanıyorsunuz?” demiş.
Sabah olunca Dutan bahadır ağabeylerine “Haydi, atlarınıza binip benimle gelin.” demiş. Her birisi ata binmiş. Dutan bahadır baş olup şehre
girmişler. Halk bir yerde toplanmış, öylece bekliyormuş. Padişah da oradaymış.
Dutan bahadır “Sizin nasıl düşmanlarınız vardı?” demiş.
Padişahları “Uzun zamandan beri bir düşmanım vardı, burayı yağmalayıp gitti.” demiş.
Dutan bahadır “O yağmacı hiçbir yere gidemez. Bana beş yüz kişi ver.
Arkasından kovalayacağım. Vereceğin kişiler savaşmak için değil, mallarınızı geri getirmeleri için.” demiş.
Padişah gidecek kişileri seçip vermiş. Dutan bahadır başta ağabeyleriyle birlikte yola çıkmış. Dutan bahadır, askerlerin arasına aç bir aslan gibi
dalmış. Kimisini kılıcıyla kesmiş, kimisini atıyla ezmiş. Bir taraftan girmiş,
öbür taraftan çıkmış. Düşman Dutan’ın kahramanlığını görüp onun bağırmasından korkup kaçmaya başlamış. Kimisi söğüt arasına, kimisi kaçabildiği neresi varsa kaçmaya başlamış. Dutan bahadır, düşman askerlerini
kırıp geçirmiş. Kendisiyle birlikte gelen kimselere malları toplamalarını
buyurarak “Kadınlarınızı, kızlarınızı, mallarınızı alın.” demiş.
Ondan sonra bunlar dönüş yoluna çıkmışlar. Dombıra, kopuz çalıp,
kuraylar üfleyip mutlu bir şekilde geri dönmüşler. Şehir halkı mallarını geri
almış. Bu şehrin padişahı Dutan bahadırı kucaklayıp “Biz dost olalım, ben
seni kendi yerime padişah yapacağım.” demiş.
220
Erkan KARAGÖZ
Dutan’ın ağabeylerine kızlarını vermiş. Her birisi mutlu olmuş. Burada düğün yapıp kırk gün eğlenmişler. Sonra Dutan bahadır evine dönmek
istemiş. Padişaha “Ben kendi memleketime döneyim.” demiş.
Padişah, Dutan bahadıra “Her zaman yağmacılardan korkup gözü
kanlı ağlayan birisi olarak ben de seninle geleyim.” demiş.
Dutan bahadır halka “Hiç kimse kalmasın, beni izleyin. On bin kişinin
sığacağı bir yaylam var.” demiş.
Bu şehir halkı Dutan’ın arkasından gitmiş. Herkes ev ve toprak sahibi
olmuş. Dutan bahadır çok adil davranıp o yöredeki halkın hepsine kendi
sözünü dinletmiş. Onlar hep beraber çok güzel bir ömür sürmüşler.
2.5.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 5
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) TOM: 5
G236. Witch lives in forest / Cadının bir ormanda yaşaması TOM: 5
G11.3. Cannibal witch / Yamyam cadı TOM: 5
B401. Helpful horse / Yardımcı at TOM: 5
G213-4. Witch with unusual big eyes / Cadının olağandışı gözlerinin
olması (MEK) TOM: 5
H935-1. Witch assigns tasks Cadının görev vermesi / Cadının
kahramana bir kızı kaçırıp getirme görevi vermesi (MEK) TOM: 5
G299-4. Witch disgorges the people as alive after compromising with
the hero / Cadının yediği kişileri kahramanla yaptığı anlaşama sonucunda
sağ olarak kusup çıkarması (MEK) TOM: 5
F641. Person of remarkable hearing / Kişinin olağanüstü duyma
yeteneği TOM: 5
F679.5. Skillful hunter / Usta avcı TOM: 5
F681.1. Marvelous runner keeps leg tied up / Olağanüstü koşucunun
bacaklarını bağlaması TOM: 5
F681. Marvelous runner / Olağanüstü koşucu TOM: 5
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
221
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B215.1. Bird language / Kuş dili TOM: 5
G640-1. White (benevolent) ogres / Ak (iyiliksever) devler (MEK)
TOM: 5
G641- Ogress lives in a forest / Devlerin bir ormanda yaşaması
(MEK) TOM: 5
D1812.3.3. Future revealed in dream / Gelecekte olacakların rüyada
görülmesi TOM: 5
F610. Remarkably strong man / Olağanüstü güçlü adam TOM: 5
F364.2-1. Ogre wrestles with mortal / Devin bir ölümlü ile güreşmesi
(MEK) TOM: 5
F661. Skillful marksman / Usta nişancı TOM: 5
B450. Helpful birds / Yardımcı kuşlar TOM: 5
G276. Escape from witch / Cadıdan kaçma TOM: 5
G278-6. Killing the witch by arrowing at her eyes / Okla gözünden
vurarak cadıyı öldürme (MEK) TOM: 5
G279.2.1. Gold stolen from witch / Cadıdan altın çalma TOM: 5
2.6. eYGelİ BAHAdIR
2.6.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir padişah varmış. Bu padişahın iki oğlu olmuş.
Bunlar biraz büyüyünce padişahın üçüncü çocuğu dünyaya gelmiş. Çocuk
doğunca onu beşiğe koymuşlar. Padişah beşikte yatan çocuğun yüzüne bir
şamar atmış. Yüzü acısa da çocuk ağlamamış, üstelik gülmüş. Padişah bu
işe şaşıp beşikte yatan çocuğun eline parmağını vermiş. Çocuk parmağı
sıkıca tutmuş. Padişah, parmağını güçlükle çekip almış daF610.0-2.1. “Vay, bu
çocuk bahadır olur, pehlivan olur!” demiş.
Padişahın Eygeli adında bir bahadır dedesi varmış. Padişah bu üçüncü
çocuğuna onun ismini vermiş.
Tamam. Bir zaman sonra bu padişahın malları kaybolmaya başlamış.
İlk önce bir sürüsü kaybolmuş, sonra ikincisi, üçüncüsü… Bu şekilde padişahın malları birbiri arkasına kaybolmaya devam etmiş. Padişah, mallarını
222
Erkan KARAGÖZ
kimin çaldığını, mallarının nereye götürüldüğünü bilememiş. Sonra padişah, iki büyük oğlunu çağırıp durumu onlara anlatıp “Bizim bir sürümüz
kaldı. Sürülerimiz arasında Rüzgâr Geçmez ismini verdiğimiz bir atımız
kaldı. Mallarımızı arayıp bulmalıyız.” demiş.
“Tamam, arayıp buluruz.” demiş padişahın çocukları.
Padişah iki oğlunu yolcu edip göndermiş. Çocuklar malları aramaya
gitmişler.
Tamam. O vakitlerde padişahın üçüncü oğlu yeni yetme bir çocuk olmuş. O babasına “Baba! Ağabeylerim nereye gitti?” diye sormuş.
Padişah ona “Ağabeylerin kardaki izleri takip ederek avlanmaya gittiler, iki güne dönerler.” demiş.
İki gün geçtikten sonra ağabeyleri dönmeyince çocuk yeniden babasına “Baba, sen ağabeylerim iki güne dönerler dedin. İki gün geçti ama onlar
hâlâ dönmediler. Ben onları aramaya gidiyorum.” demiş.
Babası, Eygeli’ye izin vermemiş, onu göndermemiş.
Günlerden bir gün Eygeli sokakta çocuklarla top oynuyormuş. Başka
çocukların topları ağaçtan ama Eygeli’nin topu altındanmış. Çocuklarla
oynarken Eygeli topa vurmuş. Top ırmaktan su alıp gelen bir kadının kovasına düşmüş. Top o kadar sert düşmüş ki kovanın dibini delip geçmiş.
Kadın çok öfkelenip “Ey, yere giresice! Burada pehlivan olup koşacağına
babanın kaybolan mallarını arayıp bul.” demiş.
Çocuk şaşırıp kalmış. Eve dönünce babasına “Bana bir kadın şöyle
şöyle dedi. O niye böyle söyledi?” diye sormuş.
Babası ilk önce bir şey söylememiş. Çocuk üsteleyince dayanamayıp
söylemiş. Babasının sözü biter bitmez, Eygeli “Ben malları aramak için
yola çıkıyorum. Bana iyi bir at ver.” demiş.
Babası Eygeli’ye bir at getirtmiş. Eygeli o ata binince atın beli kırılmış. İkinci at getirtilmiş, onun da beli kırılmış. Sonra babası, Eygeli’ye
“Atların arasına girip kendine yarayacak atı kendin seçip al.” demiş.
Eygeli at sürüsüne girmiş. Atların arasında yapağılı bir at varmış. Bu
kızıl atın adı Rüzgâr Geçmez imiş. Sonra Eygeli, ata eliyle dokunup atın
dayanıklılığına bakmış. Babası, Eygeli’ye “Sen atların arasından en iyisini
seçip aldın. Şimdi bu atı kaybetme. Mallarımızı bulup dön.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
223
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Eygeli ata binip gitmiş, kuş gibi uçup gitmiş. Onu görmeyen kalmamış.
Eygeli atla gide gide bir çayıra gelmiş. Çayırdaki söğüt dallarının arasına girmiş. Böyle gide gide bir patikaya çıkmış. Oradan ağaçsız çorak
bir alana çıkınca atına “İstediğin yere git.” demiş de atının dizginlerini
gevşetip atını kamçılamış. At, Eygeli’yi alıp gitmiş. Biraz gidince Eygeli
küçük bir eve gelmiş. Evin içine girince evde insan soyundan ihtiyar bir
kadın oturuyormuş.
“Oğlum nereye gidiyorsun, nereden geldin?” diye bu ihtiyar kadın
sormuş.
Eygeli, babasının kaybolan mallarını aramaya çıkışını başından sonuna kadar anlatmış.
İhtiyar kadın “Ben bu işi bilmiyorum. Bunu bilse bilse benim ablam
bilir. O buradan yüz kilometre uzakta yaşıyor.” demiş.
Eygeli, atına binip gitmiş. Gide gide ikinci ihtiyar kadının evine varmış. Eve girip onun hâlini hatırını sormuş. İhtiyar kadın, Eygeli’ye “Nereye gidiyorsun oğlum?” diye sormuş. Eygeli olan biten ne varsa hepsini
anlatmış.
İhtiyar kadın “Bu işi ben bilmem. Bunu bilse bilse benim büyük ablam
bilir. O buradan yüz kilometre uzakta yaşıyor.” demiş. Sonra delikanlının
karnını doyurmuş, onu yolcu etmiş.
Eygeli, Rüzgâr Geçmez adlı kızıl renkli atıyla çok hızlı yol almış.
Sonra bir göl kıyısında küçük bir ev görmüş. O küçük eve girince orada
insan soyundan bir ihtiyar kadının oturmakta olduğunu görmüş.
“Çocuğum seni buraya hangi rüzgâr attı? Söyle hele!” demiş bu ihtiyar kadın. Sonra delikanlının karnını doyurup onu misafir etmiş.
Eygeli “Ben seni aramaya geldim. Sen benim babamın çalınan mallarının nerede olduğunu biliyormuşsun.” demiş
“Biliyorum, senin babanın hayvanları bizim erimiz dev perisinde. O
dev perisi bizi bir bahçeden kaçırdı.G440-3. Biz üç kız kardeşiz. O dev bizi
hanımları olarak tutuyor. Senin babanın mallarını çalan o dev perisi çok
güçlü. Sen onunla güreşirsen dev kendisinin üç başının kesilmesini ister.
O sana ‘Tez benim üç başımı kes.’ der. Sen devin üç başından ikisini kendi
224
Erkan KARAGÖZ
kılıcınla kes, üçüncüsünü kendi kılıcınla kesme. Onun canını alacak kılıç
benim elimd.” demiş.G530.1.
Eygeli “O kılıcı bana verir misin?” demiş.
“Hayır, sen devin iki başını kesince bana haber edersin. Ben sana kılıcı
gönderirim.” demiş.
Eygeli durup “Ben sana nasıl haber ederim?” demiş.
İhtiyar kadın “İşte şu yol boyunca gidersin. Bir nehir var. O nehrin
yanında bir kavak, kavağın yanında bir tilki var. Sen tilkinin yanına varınca
o zincire vurulmuş tilkiyi gönder. Tilki gelip bana söyler. Ama sen devle
karşılaşmak istiyorsan gideceğin yolda göreceğin demir köprünün altına
saklanıp bekle. Dev bu demir köprüye gelir. Sen onunla köprünün yanında
savaşırsın.” demiş.
Eygeli atına binip gitmiş. İhtiyar kadının gösterdiği yoldan gide gide
nehrin yanındaki kavak ağacına ulaşmış. Bakınca orada bir tilkinin durduğunu görmüş. Eygeli tilkiyi serbest bırakıp göndermiş. Tilki koşarak kaçıp
gitmiş. Ondan sonra Eygeli, ihtiyar kadının bahsettiği köprünün olduğu
yere varmış. Köprünün altına girip saklanmış. Birdenbire nehrin öbür başında bir duman görülmüş. Eygeli yaklaşan bu şeyi bir vapur sanmış. İyice
bakınca dağ gibi bir devinG0. geldiğini görmüş. Vapurdumanına benzeyen
şey onun piposundan çıkan dumanmış. Dev pipo içe içe geliyormuş. Dev
köprünün yanına gelince onun atı köprüden geçmek istememiş. Dev, atına
öfkelenip “Niçin duruyorsun? Yoksa buraya Eygeli geldi diye mi düşünüyorsun?” diyerek atına vurmuş.
At yerinden kımıldamamış. Devin atıyla konuşmasını Eygeli köprünün altında dinlemekteymiş. Sonra Eygeli köprünün altından çıkıp “Hey,
dev perisi! Yoksa sen Eygeli buraya gelmez diye mi düşünüyordun?” demiş.
Eygeli’yi görmesiyle dev atından hızlıca inerek “Güreşelim mi, dövüşelim mi?” demiş.
Eygeli kabul ederek “Dövüşelim, önce kim vuracak?” demiş.
“Önce ben vuracağım.” demiş dev perisi.
Eygeli razı olmuş, bunlar dövüşmeye başlamışlar.
Devin sonsuz bir gücü varmış. O bir vurmuş, Eygeli biraz yere bat-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
225
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
mış, ikinci kez vurunca biraz daha derine batmış. Üçüncü defa vurduğunda
ayaklarına kadar yere batmış. Dev üç defa vurmuş, hiçbir şey yapamamış.
Şimdi sıra Eygeli’ye gelmiş. Eygeli, deve bir vurmuş. Dev, ayağına kadar
yere batmış. İkinci vuruşta beline kadar, üçüncü vuruşta boynuna kadar
yere batmış.G510-6.
O zaman dev “Ben yenildim, çabucak başımı kes.” demiş.
Eygeli kılıcını alıp devin önce bir başını sonra ikinci başını kesmiş.G512.1.2.
Dev “Üçüncü başımı da çabucak kes.” diye yalvarmaya başlamış.
Eygeli üçüncü başı kesmek için beklerken tilki gelip Eygeli’nin üstüne atlamış. Tilki,B435.1. Eygeli’ye devin üçüncü başını kesmesi için ihtiyar
kadından kılıcı alıp getirmiş. Eygeli bu kılıçla devin üçüncü başını kesmiş,
onu öldürmüş. Artık Eygeli devi öldürmüş, hayvanlarını alıp evine dönüyormuş.
Eygeli mallarla dönerken ağabeylerine rastlamış. Hani onları da kaybolan malları arayıp bulmaları için babaları göndermişti ya.
Bunlar hâl hatır soruşup birlikte yola devam etmişler.
Yolda giderlerken ağabeyleri, Eygeli’yi öldürmeyi düşünmüş.
Bunlar bir yerde dinlenmek için durmuşlar. Karınlarını doyurduktan
sonra dinlenmek için yatıp uyumuşlar. Eygeli de uyumuş. Ağabeyleri, Eygeli’nin derin bir uykuya daldığını anlayınca onun kılıcını kınından çıkarıp
ayağına bağlamışlar. Kılıcı bağladıktan sonra Eygeli’yi korkutup uyandırmışlar. Eygeli bütün gücüyle zıplayıp kalktığından kılıç Eygeli’nin iki ayağını da kesmiş. Eygeli, ağabeylerinin kalleşliğini, düşmanlığını anlamış.
Eygeli ayaksız kalınca onlara karşı mücadele edememiş. Ağabeyleri
malları alıp dönmüşler. Dönünce babalarına “Mallarımızı bulup getirdik.”
diye övünmüşler. Kardeşimiz Eygeli’yi görmedik diye de babalarını aldatmışlar.
Tamam, biz şimdi Eygeli’ye gelelim. Eygeli artık ayaksız kalmış. Burada bir iki gün öylece yatmış. Günlerden bir gün birisini görmüş. Bu kişi
bir geyik kovalıyormuş. Geyiğin arkasından koşturuyormuş.F681. Koştursa
da geyiği tutamıyormuş. Eygeli buna çok şaşırmış. Bu kişinin elleri yokmuş. Onu yanına çağırmış. Bu elsiz ona “İşte biz dört kardeştik. Ben çok
hızlı birisi oldum. Babam beni çok sevdi. Kardeşlerim beni kıskandılar.
226
Erkan KARAGÖZ
Kıskandıklarından benim ellerimi kestiler. Sonra beni bu ormana getirip,
bırakıp gittiler.” demiş.
“Tamam öyleyse! Sen elsiz, ben ayaksızım. Biz ikimiz birlikte hayatımızı devam ettiririz.” demiş Eygeli.
“Tamam ben razıyım. Sen bana binersin. Ben geyiklerin arkasından
koşarken sen de geyiği yakalarsın.” demiş elsiz delikanlı.
Bunlar ikisi bu şekilde hayatlarına devam etmişler.
Bir gün bunlar ava çıktıklarında gözleri görmeyen bir avcıyaF679.5-1.
rastlamışlar. Onun gözlerini de kardeşleri kör etmişmiş. Bunlar arkadaş
olup birlikte avlanmaya başlayınca avları çoğalmış. Pek çok hayvan avlıyorlarmış. Artık bunlara bir aşçı gerekmiş. Eygeli, kör olanı elsize bindirip
göndermiş. Kör, bir padişahın biricik kızına bir ilaç koklatmış. Onu kaçırıp
gelmişler.
Bunların aşçıları da olmuş. Onlar kıza yemek pişirmesi için ateş yakmışlar. Kendileri de ava çıkmadan önce kıza “Biz ava gidince sakın ren
geyiğinin ciğerini ateşte kızartma. Yoksa ateş söner.” demişler.
Bunlar ava gitmişler. Uzun bir süre yürümüşler. Kız bunların sözünü
dinlememiş. Ren geyiğinin ciğerini alıp ateşte kızartmaya başlamış. Kızartırken ateş sönmüş. Sonra kız ateşsiz kaldım diye korkmuş. Bir yerlerde
ateş görür müyüm diye uzun bir ağacın başına çıkıp etrafa bakınmış. Bakınırken çok uzakta fare gözü büyüklüğünde bir ateş görmüş. Sonra kız
bu ateşin göründüğü tarafa doğru gitmiş. Gide gide kalın bir ağaca gelmiş.
Bu kalın ağacın içinde bir ihtiyar bir cadı yaşamaktaymış.G234. Bu ihtiyar
kadın, kızı çok iyi karşılamış. Kıza ne iş için geldiğini sormuş.
“Ağabeylerimin yapma diye tembihlediği bir iş yaptım. Ateşsiz kaldım, ateş ver.” demiş kız.
İhtiyar kadın bir eleğe yanan közlerden koymuş. Közün altına da kül
koymuş. Sonra “İşte şu eleği alıp git, ateşin olur.” demiş.
Kız dönerken kızın eleğinden küller serpilmiş. Kız evine varınca ateş
yakmış. Ondan sonra Eygeli ve arkadaşlarının avdan dönmesini beklemiş.
Ağabeyleri pek çok avla dönmüşler. Kız, onlara ateşin sönmesiyle ilgili bir
şey söylememiş.
Tamam, bunlar ertesi gün erkenden yine ava gitmişler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
227
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ağabeylerin ava gitmesinden sonra ihtiyar kadın gelmiş. İhtiyar kadın, kızın eleğinden serpilen külleri izleyerek oraya gelmiş.
“Merhaba, kızım.”
“Merhaba nine.”
“Dün seni çok beğendim, çok sevdim.” demiş ihtiyar kadın.
Bunlar oturup konuşmuşlar. Biraz oturduktan sonra ihtiyar kadın, kıza
“Bak dün ben senin işini gördüm. Seni bir beladan kurtardım. Şimdi sen de
bana bir iyilik yap.” demiş.
Kız, ihtiyar kadının hilesini anlamamış. “Tamam nine, işini söyle. Ben
de senin işini göreyim.” demiş.
İhtiyar cadıya işte bu gerekmiş, cadı sevinmiş. “Kızım, ben senin yanına her gün gelirim. Sen de şu kapının deliğinden parmağını sokarsın.
Yapacağın bütün iş bu.” demiş.
Bu ihtiyar kadın her gün oraya gelmiş. Kızın parmağını ısırıp kanını
emmeye başlamış.G262.1.
Günler geçmiş, aylar geçmiş. Kız çok zayıflayıp bir deri bir kemik
kalmış.
Delikanlılar her gün ava çıkıyormuş. Eygeli, elsize biniyormuş. Elsiz
çok hızlı koşuyormuş. Bir zaman sonra bunlar kızın zayıfladığını görüp
bu durumu merak etmeye başlamışlar. Düşünmüşler, kıza sormaya karar
vermişler.
Bir gün bunlar avdan döndüklerinde kız büsbütün hâlden düşmüş, yatıyormuş. Onlar kıza “Kardeşim söyle? Neden böyle zayıflıyorsun?” diye
sormuşlar.
Kız bir şey söylememiş. Onu ihtiyar kadın korkutuyormuş.
Kızın hâlinin kötüleştiğini gören Eygeli evde birisini nöbetçi olarak
bırakmayı düşünmüş de köre “Sen kıza fark ettirmeden saklan kim geliyor
öğren.” demiş.
Kör kalmış. Öğle vaktinde ihtiyar kadın gelip kızın kanını emmeye
başlamış. Kör avcı bunu anlamış. Akşam olunca diğerleri avdan dönmüşler. Karınlarını doyurduktan sonra kız dışarı çıkmış. O zaman Eygeli, köre
“Ne oldu, bir şeyler öğrenebildin mi?” demiş.
228
Erkan KARAGÖZ
“Hayır.” demiş. Bu söylersem ihtiyar kadın beni öldürür diye korkmuş.
Neyse Eygeli, kör avcının sözüne inanmamış. Sonra elsize “Bugün
sen kal, ben köre binip avlanırım.” demiş.
Evde elsizi bırakmışlar. Elsiz, kıza fark ettirmeden saklanmış. Bir vakit
sonra cadı gelmiş. Kıza “Çocuğum geldim. Kapıdaki deliğe parmağını sok.
Ben biraz emip gideyim.” demiş.
Kızın, cadının dediği yapmaktan başka bir çaresi yokmuş. İhtiyar kadın, kızın kanını emdikten sonra gitmiş. Kız iyice hâlden düşüp bayılmış.
Akşam olunca diğerleri dönmüşler. Her gün yaptıkları gibi yemişler,
içmişler. Ondan sonra kız bulaşıkları yıkamaya gitmiş. O zaman Eygeli,
elsize “Neler görüp, neler duydun?” diye sormuş.
Elsiz de yalan söylemiş. “Hiçbir şey görmedim, hiç kimse de gelmedi.” demiş.
Elsiz de böyle söyleyince Eygeli “Kız hasta olmalı.” diye düşünmüş.
Üç dört gün sonra kızın hâli daha da kötüleşmiş. Kız artık yürüyemiyormuş.
Eygeli arkadaşlarına “Tamam, bugün ava siz gidin. Ben evde saklanıp kalayım.” demiş. Diğerlerini yola kadar geçirdikten sonra kendisi evde
kalmış.
Öğle vakitlerinde ihtiyar kadın gelmiş. Etrafı kolaçan ettikten sonra
kıza parmağını kapının deliğine sokmasını buyurmuş. Kız yerinden kalkıp
kapının yanına gelmiş. İhtiyar kadın parmağı ağzına alıp kızın kanını
emmeye başlamış. Eygeli zıplayıp ihtiyar kadını ensesinden tutmuş. İhtiyar kadın direnip karşı koysa da Eygeli’den kurtulamamış.
Eygeli kıza “Sen neden bana söylemedin?” demiş.
Kız “Ben korktum. Söylersem beni öldürür. diye düşündüm.” demiş.
Sonra diğerleri dönmüşler. Diğerlerinin döndüğünde Eygeli, ihtiyar
cadıyı tutup vuruyormuş.G275.7. Ona “Kızı önceki hâline getiremezsen senin
benden kurtuluşun yok.” demiş.
İhtiyar kadın, Eygeli’ye yalvarmaya başlamış. “Eğer beni serbest bırakacağına söz verirsen seni ayaklı ederim. Elsizi elli, gözsüzü gözlü ederim.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
229
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kızı da önceki sağlığına kavuştururum.” demiş.
“Bunu nasıl yapacaksın?” diye Eygeli sormuş.
“İşte ben hepinizi ayrı ayrı yutup tüküreceğim. Elsiz elli, gözsüz
gözlü olacak.” demiş.
“Tamam, o zaman ilk önce elsizi yut.” demiş Eygeli.
Cadı elsizi yutup çıkarmış.F914-4. Bunun elleri yerine gelmiş.E782-2. Sonra
sıra köre gelmiş. Onu da yutup çıkarınca o da kör görmeye başlamış.D2161.3.1-1.
“Hadi şimdi de kızı yut.” demiş bunlar.
Cadı, kızı da yutmuş. Kızı beklemişler, cadı tükürmemiş. Eygeli ona
öfkelenip “Şimdi seni kesip parçalara ayıracağım, tükür kızı.” demiş.
Ne yapsın cadı, kızı da önceki hâline getirip çıkarmış.D2161.4.19-2. Bunlar
mutlu olmuşlar. Elsiz olan elli, kör olan tekrar görmeye başlamış. Artık sıra
Eygeli’ye gelmiş. Eygeli bu ihtiyar cadının kendisini yutup tükürmeyeceğini çok iyi biliyormuş. Diğerlerine de güvenemediğinden kıza “İşte sana
bir kılıç vereceğim. Eğer beni tükürmezse hiç beklemeden kılıçla önce
başını kes. Sonra onu parçalara ayır, beni bul.” demiş.
Bu ihtiyar kadın, Eygeli’yi yutmuş. Bir saat geçmiş, iki saat geçmiş
cadı hâlâ tükürmemiş. Bunlar cadıyı tutup kesmişler.G275.7-2. Aramışlar aramışlar ama Eygeli yokmuş. Sonra bunlar çok kaygılanmışlar, kız da çok
kaygılanmış. Cadının kesilmedik yerini bırakmadıklarındanE422.1.10. bunlar
şaşkın şaşkın birbirlerine bakıp ne yapalım diye sormuşlar.
Kız “Cadının kesilip yarılmayan tek serçe parmağı kaldı. Onu da kesip
yaralım.” demiş.
Cadının serçe parmağınıG219-10. kesip yarmışlar.E422.1.11-6. Eygeli orada
oturuyormuş. Bakmışlar ayakları da var.E782-6. Bunlar daha da çok mutlu
olmuşlar.F913.
Bunlar orada oturmuşlar. Eygeli, kızın kendi memleketine bırakılması
görevini köre vermiş. “Herkes istediği tarafa gitsin.” diye kendi aralarında
konuşmuşlar.
Bunlar ertesi gün birbirlerine teşekkür ederek ayrılmışlar.
Eygeli bahadır, arkadaşlarından ayrılınca kendi memleketine dönmüş.
Kendi memleketine gelince bir çobana rastlamış. Çoban kendi elbiseleri-
230
Erkan KARAGÖZ
ni ona verip Eygeli’nin elbiselerini giymiş. Çoban, Eygeli’nin babasının
mallarını güdüyormuş. Sonra Eygeli malları önüne katıp evine dönmüş.
Dönünce bir buzağı öldürmüş. Bunu babasına söylemişler.
Babası “Çobanı yargılayıp ceza verelim?” demiş.
Cezayı Eygeli’nin babası verecekmiş. Sonra yargı günü gelmiş. Yargı
günü gelince Eygeli’yi ne babası ne ağabeyleri ne de bir başkası tanıyabilmiş. O artık bir çobanmış.
Eygeli’nin parmağında babasının verdiği yüzük varmış. Yüzük parlayınca babası görüp şaşırmış.
Ağabeyleri onu suçlayıp “Biz hayvanlarımızı dev perisinin elinden
alıp döndük ama burada bir çoban hayvanlarımızı öldürüyor.” demişler.
Eygeli bahadır onlara bir soru sormuş. “Hayvanları nerede buldunuz
ve kimin elinden alıp döndünüz?” demiş.
Bunlar öyle böyle diyerek cevaplamışlar. Falanca devi öldürdük, demişler.
Sonra Eygeli bahadır onlara “Eğer siz devle mücadele edecek kadar
güçlüyseniz o zaman işte şu taşı tek elinizle sıkın. İlk sıkışınızda taşın suyunu çıkarın. İkinci sıkışınızda da taşı kum hâline getirin.” demiş.
Bunlar taşı sıkmışlar. Taşa hiçbir şey yapamamışlar.
Sonra Eygeli bahadır taşı almış. İlk sıkışında taştan su çıkmış, ikinci
sıkışında da taş kum hâline gelip toz olmuş.
Taşı sıkarken Eygeli’nin yüzüğü görünmüş. Babası yüzüğü tanıyıp
onun kendi oğlu olduğunu anlamış. Sonra Eygeli, ağabeylerinin kendisini
nasıl öldürmek istediğini ve malları kendisinin nasıl bulduğunu anlatmış.
Babası ona “Ağabeylerine ne ceza verelim?” diye sormuş.
Eygeli bahadır “Yürüyüp gitsinler. Onlara öfkelenmiyorum.” demiş.
Bunlar dost olarak yaşamışlar. Herkes kendi yoluna gitmiş. Böylece
masal da biter.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
231
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.6.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 6
F610.0-2.1. Remarkably strong male child / Olağanüstü güçlü erkek
çocuk (MEK) TOM: 6
G440-3. Ogre abducts three sisters / Devin üç kız kardeşi kaçırması
(MEK) TOM: 6
G530.1. Help from ogre’s wife (mistress) / Devin hanımının yardım
etmesi TOM: 6
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 6
G510-6. Ogre is defeated by getting sank up to his throat / Devin boynuna kadar yere batırılarak yenilmesi (MEK) TOM: 6
G512.1.2. Ogre decapitated / Devin başının kesilmesi TOM: 6
G512.1. Ogre killed with knife (sword) / Kılıçla devin öldürülmesi
TOM: 6
B435.1. Helpful fox / Yardımcı tilki TOM: 6
F681. Marvelous runner / Olağanüstü koşucu TOM: 6
F679.5-1. Skillful blind hunter / Usta kör avcı (MEK) TOM: 6
G234. Witch resides in tree / Cadının bir ağacın içinde yaşaması
TOM: 6
G262.1. Witch sucks blood / Cadının kan emmesi TOM: 6
G275.7. Witch bound and beaten / Cadının dövülmesi TOM: 6
F914-4. Person is swallowed and disgorged by witch / Kişinin cadı
tarafından yutulup kusulması (MEK) TOM: 6
E782-2. Witch restores someone’s hand by swallowing and disgorging
/ Cadının elsiz bir kişiyi yutup çıkarmasıyla kişinin yeniden elli olması
(MEK) TOM: 6
D2161.3.1-1. Witch magically cures someone’s blindness by swallowing and disgorging / Cadının kör olan bir kişiyi yutup çıkarmasıyla
kişinin körlüğünü tedavi etmesi (MEK) TOM: 6
232
Erkan KARAGÖZ
D2161.4.19-2. Witch restores a girl’s health by swallowing, whom the
witch sucks before / Cadının kanını emdiği kızı yutup çıkararak kızı eski
sağlığına kavuşturması (MEK) TOM: 6
G275.7-2. Witch killed with knife (sword) / Cadının kılıçla öldürülmesi (MEK) TOM: 6
E422.1.10. Dismembered corpse / Parçalanmış ceset TOM: 6
G219-10. Witch with extraordinary thump / Olağandışı başparmaklı
cadı (MEK) TOM: 6
E422.1.11-6. Revenant as thumb / Ölümden başparmak olarak dönüş
(MEK) TOM: 6
E782-6. Witch restores someone’s legs by swallowing and disgorging
/ Cadının bacaksız bir kişiyi yutup çıkarmasıyla kişinin yeniden bacaklı
olması (MEK) TOM: 6
F913-3. Victims swallowed by the witch are rescued from her belly /
Kurbanın kendisini yutan cadının karnından kurtarılması (MEK) TOM: 6
2.7. OnBİRİnCİ AHMeT
2.7.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda bir karı koca varmış. Bunlar kendi hâllerinde çalışıp
hayatlarını orta hâlli olarak devam ettiriyorlarmış. Bunların on erkek çocuğu olmuş. Bu çocuklar büyümüş, babalarına yardım etmeye başlamışlar.
Bu erkek çocukları delikanlı olunca bir yolunu bulup memleket dışına çıkmayı kafalarına koymuşlar. O sırada bu karı kocanın on birinci erkek çocuğu olmuş. Ona Ahmet ismini vermişler. Bu on erkek çocuğu çıkıp gitmiş.
Ahmet daha küçük olduğundan evde kalmış. Delikanlılar gittikten sonra
onlardan hiçbir haber, bir selam duyulmamış.
Onbirinci Ahmet büyümüş. O çok şımarık, çok şaklaban birisi olmuş.
Bütün erkek çocuklarını dövmeye başlamış. Bir gün ihtiyarlar ona “Sen
ağabeylerine göre daha bir yiğit oldun.” demişler.
Onbirinci Ahmet içinden “Benim ağabeylerim mi varmış?” diye düşünmüş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
233
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bir gün oyun oynamaktan dönünce annesine sormuş. “Anne, benim
ağabeylerim mi vardı?” demiş.
Annesi “Yok oğlum, senin ağabeylerin olmadı.” demiş.
Annesi gerçeği söylermiş ama bu da ağabeyleri gibi çıkıp gider diye
korkmuş.
Onbirinci Ahmet on beş yaşına gelmiş. O, ağabeylerine göre daha
boylu poslu, daha güçlü birisi olmuş. O, bir zaman sonra annesine yalvarıp
yakararak “Canım anneciğim, lütfen bana söyle. Benim ağabeylerim varmış ya, sen bana niye söylemiyorsun? Eğer onlar varsa onlar kimler, nasıl
kimseler?” diye sormuş.
İhtiyar annesinin gönlü yumuşayınca söylemiş. “Oğlum senin ağabeylerin vardı. Onlar hepsi birden, en küçük ağabeyin sekiz yaşını doldurunca en büyük ağabeyinin arkasından çıkıp gittiler. Onların çıkıp gitmesinin
üzerinden on beş yıl geçti. O zamandan beri onlardan bir haber yok, onlar
hakkında bir bilgimiz yok. Onlar sağ mı, öldüler mi bilmiyorum.” diyerek
gözyaşlarını tutamamış.
Onbirinci Ahmet “Canım anneciğim ağlama, ben onların hepsini bulacağım.” demiş.
Ondan sonra çok zaman geçmeden Onbirinci Ahmet de çıkıp gitmiş.
Evden çıkarken yanına azık olarak az şey almış. Kuş yumurtaları bularak,
dilenerek boğazını doyurmuş.
Aylar geçmiş, yıllar geçmiş çok zamanlar geçmiş. Uzun bir vakit gezdikten sonra Ahmet bir kara ormana gelmiş. Kara ormana girdiğinde vakit
geceymiş. Yiğit yüreğinin gücüne güvenip “Ne olacaksa olur, ölüm nasıl
olsa olacak.” diye Ahmet yoluna devam etmiş. Giderken uzakta bir yerde
bir ateşin alevini görmüş. Ateşin olduğu yere gelmiş. Orada çok büyük
bir saray varmış. İzin isteyip saraya girmiş. Sarayda çirkin bir ihtiyar kadındanG307-13. başkası kimse yokmuş. İçeri girdikten sonra ihtiyar kadının
hâlini hatırını sormuş da “Sen kim oluyorsun?” demiş.
İhtiyar kadın “Biz cinG307. neslinden oluyoruz.” demiş.
İhtiyar kadın, delikanlıya “Sen kimin neslinden oluyorsun?” diye sormuş.
Delikanlı “Ben insan neslindenim.” demiş.
“Sen insan neslindensen buraya yanlış gelmişsin.” demiş ihtiyar kadın.
234
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı “Yanlış gelmedim. Ben ateşin alevini görünce gidecek başka
yer bulamadım, buraya geldim.” demiş.
İhtiyar kadın “Öyleyse, buradan sağ çıkmak istiyorsan hemen git.”
demiş.
Delikanlı “Niçin böyle söylüyorsun?” diye sormuş.
Nine “Benim çok kötü on bir oğlum var. Onlar dönerlerse seni parçalarına ayırırlar.” demiş.
miş.
Delikanlı “Benim kim olduğumu bilmezlerse beni öldürmezler.” de-
Sonra Ahmet, nineden yemek istemiş. Nine, oğulları dönecek diye yemek pişiriyormuş. Nine, Ahmet’e yemek vermiş. Ninenin verdiği yemeği
bitiren Ahmet “Doymadım, daha yok mu?” diye sormuş.
Teyzenin her yemek verişinden sonra “Doymadım.” demiş Ahmet.
Teyzenin birçok yemeğini yiyip suyunu içtikten sonra Ahmet yatmış.
Bu tatlı tatlı uyurken tanın attığı vakitte ihtiyar kadının oğlanları dönmüş.
İhtiyar kadının en küçük oğlu “Anne, insan kokusu mu var?” demiş.
Annesi “Bir yolcu geldi.” demiş.
Oğlanları “Haydi, biz onu kesip pişirelim.”G10. demişler.
En büyük ağabeyleri “Kim olduğunu öğrenmeden onu öldürmeyelim,
belki onun bize bir faydası dokunur.” demiş.
Sonra Onbirinci Ahmet’i uykusundan uyandırmışlar. Ahmet onlara hâl
hatır sorduktan sonra kendi içinden “Bunlar benim ağabeylerim mi acaba.”
diye düşünmüş. İhtiyar kadının sözü aklına gelince “Bunlar cin neslinden
ki.” diye düşünmüş.
Böylece Ahmet onlarla konuşmaya başlamış. Ahmet onlara “Siz ne
işle geçinirsiniz?” diye sormuş.
Onlar Ahmet’e “Bizim boğazımız doysa yeter. Başka bir şey için huysuzluk yapmayız. Lakin bizim bir isteğimiz var. Bunu bir türlü elde edemiyoruz.” demişler.
Ahmet “Nasıl bir isteğiniz var?” diye sormuş.
“İşte buradan çok uzak olmayan bir yerde bir padişah var. O padişahın
on bir kızı var. Biz bu padişahın kızlarını almak istiyoruz. O padişahın
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
235
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
kızlarını almaya bizim gücümüz yetmiyor. O padişahın yaşadığı şehirde
insan neslinden on yiğit var. Onlar da bu padişahın kızlarını almak
istiyorlar. Biz bu on yiğitle her vakit dövüşüyoruz.” demişler.
Ahmet “Ben size o padişahın kızlarını almanın bir yolunu bulurum.
Siz bana yolu tarif edin.” demiş.
Ahmet’in bu sözlerini duyunca cinler çok mutlu olmuşlar. Ahmet’e ne
yapacaklarını bilememişler. Ahmet’in karnını iyice doyurduktan sonra ona
“O şehre gidebilmen için sana neler gerek?” diye sormuşlar.
Ahmet “Siz bana çokça para verin. Bir çift at koşumlayıp getirin. Ben
o şehre varınca on insan yiğidini kül edip, küllerini gökyüzüne savurduktan
sonra dönerim.” demiş.
Cinler buna çok şaşırıp onun kuvvetini sınamak istemişler. Ahmet’e
“Haydi, güreşip seni bir görelim bakalım.” demişler.
Güreşte cinlerin hiçbirisi Ahmet’e karşı koyamamış.F617-2. Sonra Ahmet’in istediklerini hazırlayıp onu yolcu etmişler.
Ahmet, padişahın yaşadığı şehre gitmiş. “Benim ağabeylerim burada
olmalı.” diye düşünüp şehre varmış. Şehre atıyla birlikte çok paralı birisi
olarak girip ağabeylerini aramaya başlamış. Karşılaştığı birisine “Bu şehirde on yiğit yaşıyor mu?” diye sormuş.
Oradakilerden birisi “İşte şurada, şehrin dışında bir ev var. Evin kapısı,
duvarı yok. Sen oraya doğruca git.” demiş.
Ahmet bu evi arayıp bulmuş. Eve girmiş. Evde birinin oturduğunu
görmüş. Ona hâl hatır sorduktan sonra “Burada kimler yaşıyor?” diye sormuş.
Ev sahibi ona “Biz burada on kişi yaşıyoruz. Bizim hatunlarımız da
yok, anne babamız da yok.” demiş.
Onbirinci Ahmet ona “Siz hangi memlekettensiniz?” diye sormuş.
“Biz hangi memleketten olduğumuzu bilmiyoruz. Biz bir anadan doğan on kardeşiz. En küçükleri ben oluyorum. Ağabeylerim işteler.” demiş.
Sonra o, Onbirinci Ahmet’e “Sen hangi memlekettensin?” diye sormuş.
Onbirinci Ahmet “Ağabeylerin dönünce söylerim. Ben sizleri uzun
zamandır arıyordum.” demiş.
236
Erkan KARAGÖZ
Ağabayleri dönmüş. Ahmet’in gücüne kuvvetine şaşırıp onlar da “Sen
hangi memleketten geldin?” diye sormuşlar.
“Ben falan yerden geldim.” demiş Ahmet. Onlara nereli olduğunu
söylemiş. Hangi köyden olduğunu, babası ile annesinin kim olduğunu,
kendisinin kimleri aramak için yollara düştüğünü, her şeyi anlatmış.
Ahmet’ten bu sözleri duyunca on kardeş “Sen bizim en küçük kardeşimizsin.” demişler, onu kucaklalayıp ağlamaya başlamışlar.
Ahmet, ağabeylerini bulma mutluluğuyla ne yapacağını bilemeyip
“İşte, ağabeylerimi buldum.” diye hıçkıra hıçkıra ağlamış.
Sonra onlar yemeğe, içmeye oturmuşlar. Yiyip içtikleri sırada Ahmet,
cinlerin yanında bulunduğunu da ağabeylerine söyleyerek “Cinlere bir cinlik etmek gerek. Ben cinlerin güçlerini sınayıp baktım. Onlar benim hakkımdan gelemediler.” demiş.
Bunlar cinleri dünyadan nasıl yok edebilecekleri hakkında görüş alışverişinde bulunmuşlar. Sonra Onbirinci Ahmet, cinlerin yanına dönmüş.
Ağabeylerini bulduğunu cinlere söylememiş. Kendisini cinlerin yanında
gibi göstererek “Biz onları yeneriz. Onları yenmek bizim için çocuk oyuncağı.” demiş.
Cinler toplanıp Ahmet ile birlikte savaşmaya gitmişler. Gece vakti
padişahın sarayının yanına gelmişler. Padişahın kızlarını almak için sarayda kızların uyuduğu odanın penceresine ipten yapılmış bir merdiveni
iliştirmişler. İlk önce Onbirinci Ahmet çıkmış. Onun arkasından en büyük
cin evladı çıkmış. O çıkar çıkmaz Onbirinci Ahmet onun başını hançerle
kesmiş.G307-5.1. Sonra aşağıdakilere öfkelenip “Eh be, çok şaşkınsınız.” diye
ikincisini çağırmış.
Ahmet onun başını da hançerle kesmiş. Üçüncüsünü, dördüncüsünü çağırmış. Bunların da başını kesmiş.G307-5.2. Aşağıdaki cinler kızların
derdiyle bu olan biteni anlamamışlar. Acele acele merdivenden çıkmışlar.
Bu şekilde Ahmet, cinlerin hepsini öldürmüş.G307-5. Kestiği cinlerin gövdelerini padişahın sarayının kapısına yığmış. Sonra padişahın kızlarının
odasına girip kızların isimlerinin yazılı olduğu altın yüzükleri alıp çıkmış.
Sonra da ağabeylerinin yanına dönüp yaptığı işleri anlatmış.
Padişahın bu cinlerden canı doymuşmuş. Cinleri, padişahın bahadırları da yenemiyormuş. Bu padişahın on bir kızı, beş bahadırı varmış. Pa-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
237
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
dişah bu bahadırlara “Cinleri öldürürseniz beşinize beş kızımı veririm.”
demişmiş.
Bu bahadırlar başları kesik olarak bırakılmış cinleri görünce padişahın
uykusundan uyanmasını beklemişler. Ondan sonra müjdeyi vermek için
içeri girmişler de “İşte, biz cinleri öldürdük. Cinlerden kurtulduk.” diye
övünmüşler.
Padişah onlara müjdenin karşılığını vereceğini söyleyerek “Ben verdiğim sözde dururum. Beşinize beş kızımı vereceğim. İstediğinizi alın.” demiş.
Padişah düğün tarihini belirleyip eli ayağı tutan herkes; ihtiyar erkekler, ihtiyar kadınlar, kadın, erkek çoluk çocuk herkes düğüne gelsin diye
ilan ettirmiş.
Düğün günü gelip çatmış. Değişik yerlerden birçok insan padişahın
kızlarının düğününe gelmişler. Padişahın bahadırları en ön safta oturuyormuş. Padişah toplanan halka “Gelmeyen kaldı mı?” diye sormuş.
Aradan birisi çıkıp “Padişah efendi, bizim şehir dışında oturan on işçi
var. Onlar görünmüyorlar.” demiş.
Padişah bir elçi göndermiş. Bunlar elçiye gelmeyeceklerini söyleyip
“Padişahın çok büyük bir düğünü varsa padişah gelip bizi atlarla aldırsın.”
demişler.
Padişah bu sözden içerlenip onları korkutup getirmek için on askerini
göndermiş. Bunlar on askerden dokuzunu kilere kapatıp birisini padişaha
“Bizi askerle korkutmasın. Biz öyle on asker olmuş, yüz asker olmuş, korkacak kimseler değiliz.” sözlerini iletmesi için geri göndermişler.
Padişah düğünün güzelliğinin bozulmaması için iyi atlar koşumlatıp
onları alıp gelmeleri için adamlarını göndermiş. Onlar da gelince padişah
halka “Gelmeyen kimse kaldı mı?” diye sormuş. “Gelmeyen kişi kalmadı
şimdi, demişler.”
Ondan sonra padişah düğünü başlatmış. Düğünün başında halka bir
konuşma yaparak “Düğünün olması şöyle gerçekleşti. Benim beş bahadırım var. Bu bahadırlar bana karşı gelen on cini öldürdüler. Bunun için ben
bu beş bahadıra beş kızımı veriyorum.” demiş.
Halk alkışlamış. Düğün başlayınca padişahın on bir kızı düğüne gelen halka tatlı içecekler ikram etmeye başlamışlar. İkram sırası Onbirinci
238
Erkan KARAGÖZ
Ahmet’e gelmiş. Onbirinci Ahmet’in sağ elinde altın yüzükler olduğundan
o içeceğini sol eliyle almak istemiş. Padişahın kızı “Hayır yiğit, sağ elinle
alıp iç.” demiş.
Ahmet sağ elini uzatıp içeceğini aldığı sırada padişahın kızı Ahmet’in
elindeki yüzükleri görmüş. Padişahın kızı bunu fark etse de ikrama devam
etmiş. Kızlar misafirlere ikramlarda bulunurken Onbirinci Ahmet padişahtan bir ricada bulunmuş. “Padişah efendi, senin bahadırların nasıl kimseler? Onlar kendi bahadırlıklarını halka göstersinler. En azından cinlerden
birinin başını getirip göstersinler.” demiş.
Padişah bir cinin başını halka getirip göstermeleri için bu bahadırlarına buyruk vermiş. Bir bahadır gitmiş. Cinin başını kaldırmaya çalışmış,
yerinden oynatamamış. İkincisi, üçüncüsü gitmiş. Onlar da kaldıramamışlar. İkisi, üçü bir olup yine de bir cinin başını kaldıramamışlar. Sonra padişahın yanına gelip ona “Atla getirmek gerek.” demişler.
Ahmet bu bahadırlara “Siz bir başı bile kaldırıp getiremiyorsunuz. Bu
cinleri öldürmek sizin elinizden gelecek iş değil.” demiş. Sonra padişahın
yanına giderek “Padişah efendi, bu cinleri kimin öldürdüğünü söylemem
için izin veriniz.” demiş.
Ahmet ölü cinlerin yanına gidip birinin başını kulaklarından tutup
halkın önüne koymuş. “Söyleyin bakalım, cinleri öldüren kişi kim!” diye
yanına ağabeylerini de alıp halka sormuş.
Padişah ne yapacağını bilemeyince şaşırmış. Bu yalancı bahadırlarını zindana attırmış. Padişah, Ahmet ve ağabeylerinin ellerinde kızlarının
isimlerinin yazılı olduğu yüzükleri görünce onlara inanmış.
“Affediniz bahadırlar, ben sizin kim olduğunuzu bilmediğim için yalancı bahadırların sözüne inanmıştım.” demiş, kızlarını onlara verecek olmuş. Kurulan bu düğünü onlara bahşetmiş. Onların üst baş giyimleri kötü
olduğundan padişah onları yanına alıp onlara güzel elbiseler alıp giydirmiş. Sonra yedirip içirmiş.
Padişah işte kızlarını onlara vermiş. Düğün bittikten sonra padişah
bunların her birine birer ev vermiş. Herkes kendi evine çıkmış ama küçük
kızıyla Onbirinci Ahmet’i yanına almış.
Günlerden bir gün Onbirinci Ahmet’in canı ava gitmek istemiş. Ahmet
tüfeğini alıp köpeği arkasında, hanımıyla birlikte ava çıkmış. Uzun bir süre
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
239
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
gittikten sonra çok sert bir rüzgâr çıkmış.G307.1.1. Gökyüzünde kara bulutlar
görünmüş.D2147.2. Kara bulut yere inip Ahmet’i gökyüzüne alıp gitmiş.D1520.2.
Ahmet’in hanımı, tüfeği ve köpeği yerde kalmış.
Hanımı eve dönüp olan biteni babasına anlatmış. Babasıyla birbirlerine sarılıp ağlamışlar. Ellerinden bir şey de gelmediği için çok üzülmüşler.
Ahmet’i on bir cinin babası olan cin padişahıG307-0.1. kaçırmışmış.G307-6.
Bu cin padişahı Ahmet’i Kafdağı’nınF759-9. arkasındaki sarayına indirmiş de
ona “Ya Ahmet, benim elime düştün mü? Ben seni uzun zamandır bekliyordum.” demiş.
Sonra ihtiyar cin, Ahmet’in ayaklarını, ellerini zincirlerle bağlamış.
Onu hiçbir yere çıkarmadan sarayında tutmuş.G307-7.
Bu cin padişahı, Güneş padişahınınA731. kızına âşık olmuşmuş. O kızı
eline düşürmeye çalışıyormuş ama bir türlü başaramıyormuş. Çok güzel ve
hoş bir kız olan bu kız hiç kimseye görünmüyormuş.A736.5-3. Güneş padişahı
da kızını hiç kimseye vermiyormuş.
Bu Güneş padişahına uzak olmayan bir yerde Elmas padişahıF707.3-1.
varmış. Güneş padişahı “Kim olursa olsun, Elmas padişahının altın toynaklı atınıB19-14. getirip bana verirse kızımı ona vereceğim.” diyormuş. Cin
padişahı bu altın toynaklı atı çalmak istese de bir türlü çalamıyormuş.
Günlerden bir gün bu cin padişahı bu sırrını Ahmet’e açarak “Eğer şu
Elmas padişahının altın toynaklı atını çalıp bana getirebilirsen seni serbest
bırakırım.” demiş.G307-14.
Ahmet çıkıp gitmiş. “Elmas padişahının atını alıp döndükten sonra atı
ona vermeyeceğim.” diye düşüne düşüne giderken uzun bir zaman geçmiş.
Epeyce yürüyen Ahmet yorulduğundan biraz dinlenmek için bir yol ayrımında oturmuş. Dinlendiği sırada onun yanına bir ihtiyar çıkıp gelerek
“Oğlum, sen nereye gidiyorsun?” diye sormuş.
Ahmet ona “Dedeciğim ben Elmas padişahının altın toynaklı atını almaya gidiyorum.” demiş.
İhtiyar adamN825.2. ona “Oğlum çok büyük bir işe girişmişsin. O atı
almak çok zordur. Atı almak için yanında bir yular götür. Atın durduğu
saraydaki kapıyı açtıktan sonra duvarda asılı bir yular görürsün. At güzel
ama yular onun üç misli güzel. Sen yuları tamah edip sakın alma. O yular
padişahın sarayının zillerine bağlıdır.” demiş.
240
Erkan KARAGÖZ
Bu sözleri söyledikten sonra ihtiyar, yiğidin gözlerinin önünden kaybolup gitmiş.
Ahmet varıp atın durduğu sarayın kapısını açınca gözü yulara ilişmiş.
Yuları alamadan edememiş, almaması gereken yuları almış. Yuları almasıyla birlikte padişahın bekçileri gelip onu yakalamışlar, zindana atmışlar.
Padişah uyanınca Ahmet’i onun yanına getirerek “İşte, at hırsızını yakaladık.” demişler.
Padişah, Ahmet’e “Ey güzel yiğit, sen bu atı bu şekilde alamazsın. Bu
atı alabilmen için sen önce Ay padişahınaA753.3-5. gitmelisin. Ay padişahının
altın bir bülbülüB102.1-1. var. İşte o altın bülbülü alıp bana getirirsen sana atı
veririm.” demiş.
O bülbül çok güzelmiş. Bu bülbül sabahtan başlayıp gece oluncaya
kadar hiç durmadan ötermiş. Bülbülü alıp gelmek için Elmas padişahı, Ahmet’i yolcu etmiş. Ahmet uzun süre yol gittikten sonra çok yorulup hâlden
düşmüş. Ay padişahının yanına varmadan önce dinlenmek için oturmuş.
Ahmet’in dinlendiği sırada daha önce rastladığı ihtiyar yeniden gelerek
“Oğlum Ahmet nasılsın? Atını alamadın mı?” diye sormuş.
“Alamadım dede, ben senin sözünü tutmadım. Şimdi o atı alabilmem
için Ay padişahının altın bülbülünü almam gerek.” demiş.
İhtiyar “Ay padişahının altın bülbülünü almasına alırsın ama altın kafese sakın tamah etme. Yanında başka bir kafes götür.” demiş.
Ahmet “Bu sefer aldanmam.” demiş de ihtiyarla vedalaşıp yoluna devam etmiş.
Sonra Ahmet, Ay padişahının olduğu yere gelmiş. Gecenin olmasını
bekledikten sonra altın bülbülün yanına girmiş. Altın bülbülü tutup yanında getirdiği kafese koymuş. Sonra dönüp gitmiş.
Yolda bülbül dile gelipB211.3. Ahmet ile konuşmaya başlamış. Ona “Ahmet, artık ben seninle kalmak istiyorum.” demiş
Ahmet bülbülü Elmas padişahına teslim ettikten sonra onun altın toynaklı atını alıp yola çıkmış. Ahmet’in ata binerek döndüğü sırada at da dile
gelerekB211.1.3. Ahmet’e “Ben artık seninle kalmak istiyorum.” demiş.
Bunlar böyle dönüyorlarmış. Bir iki gün geçtikten sonra bülbül, Ahmet’in arkasından yetişmiş. Ahmet altın bülbülü, altın toynaklı atı alıp Gü-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
241
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
neş padişahına gelmiş. Altın toynaklı atı ona vermiş. Sonra Güneş padişahına bir at koşumlattıktan sonra kızı da yanına bindirip gitmiş.
Bunlar dönerlerken kız “Ahmet seninle birlikte olmak benim için ne
kadar büyük bir mutluluk.” demiş.
Ahmet “Yani öyle.” demiş. Kızın kalbine inmemesi için kıza kendisini
cin padişahına vereceğini söylememiş.
Epeyce bir vakit geçtikten sonra Elmas padişahının elinde kalan altın
toynaklı at da Ahmet’in arkasından yetişmiş. Ahmet daha önceki ihtiyarla
yeniden karşılaşmış. İhtiyar ona “Ahmet siz bir yol ayrımına varacaksınız.
Sağdan giderseniz size bir şey olmaz. Soldan girerseniz çok büyük zorluklarla karşılaşırsınız.” demiş.
Bu sözleri söyledikten sonra ihtiyar kaybolmuş. Bunlar bu sözün etkisiyle yolu hatırlamamışlar, yollarına devam etmişler. Bir vakit sonra yorulunca dinlenmek üzere oturmuşlar. Dinlendikleri sırada Ahmet uykuya
dalmış. Uyuduğu sırada Ahmet’in her şeyini alıp gitmişler. Ahmet uykusundan sersem sepelek uyanmış. Kendi kendine söylenmeye başlayarak
“Bu nasıl bir iş, gerçek mi rüya mı?” demiş. Nereye gideceğini bilemeden
şaşırıp kalmış. O şaşkın şaşkın bakınırken daha önce rastladığı ihtiyar yine
çıkıp gelerek “Ah oğlum Ahmet! Ben sana sol tarafa gitme diye söyledim.
Sen yanlış yola girmişsin. Kaybolan şeylerini bulabilmen için şimdi çok
daha zor işlerin altına girmek zorundasın. Bu zor işlerden kurtulman için
işte sana bir mendil oğlum.” demiş.
İhtiyar, Ahmet’e bir mendilleD1069.1. birlikte bir tarakD1072.1. ve bir ayna
verip yoluna devam etmesini söylemiş.
D1163.
Ahmet gide gide büyük bir suya rastlamış. Mendili su üstüne koymasıyla suyun üstünde köprü olmuş.D1258.1-1. Sudan böylece geçip gitmiş.
Onun sahip olduğu şeyleri dev perisiG0. almışmış. Ahmet bu dev perisinin uyuduğu sırada saraya gelmiş. Ona buna bakmadan atı, kızı ve bülbülü alıp dönüş yoluna çıkmış. Biraz vakit geçince onun arkasından tozlar
kaldırarak dev perisi gelmiş. Dev perisinin geldiğini görünce Ahmet tarağı
yola bırakmış. Tarak büyük bir ormana dönüşmüş.D941.1-1. Dev perisi bu ormana girince oradan çıkamamış. Vücudu yara bere içinde kalmış. Ahmet,
dev perisi ormandan çıkmak için uğraşırken epey bir yol almış. Dev perisi
ormanı geçmeyi başarıp, tozu dumana katıp yeniden Ahmet’in arkasından
242
Erkan KARAGÖZ
kovalamaya başlamış. Ahmet aynayı yola bırakmış. Ayna büyük ve dalgalı
bir denize dönüşmüş.D2151.1.1-1. Dev perisi bu denize girince batıp ölmüş.
G512.11.
Ahmet de yoluna kaldığı yerden devam etmiş.
Artık Ahmet’in, Cin padişahının yerine gelmesine az kalmışmış. Ahmet düşünüp taşınmış. Sırrını kıza söylemeye karar vermiş. Kıza “Sen cin
padişahının olacaksın.” demiş.
Kız ağlamaya başlayıp “Niye beni aldatıp getirdin?” demiş.
Ahmet, kızı Cin padişahına vermiş. Ama kızın yiğitle arasındaki bağ
kesilmemiş. Cin padişahı, kızı gözünün önünde tutmak için alıp dönmüş.
Cin padişahı, Ahmet’e “Ben şimdi seni serbest bırakacağım.” demiş.
Ahmet “Ben senin işçin olup kalayım.” demiş.
Ahmet, Cin padişahının hizmetinde kalmış. Kız ile Ahmet bir yolunu
bulup Cin padişahını öldürmeyi düşünmüşler. Ahmet, kıza “Sen o Cin padişahına ‘Senin canın nerede?’ diye sor.” demiş.
Günlerden bir gün, Cin padişahı gittiği yerden dönünce kız bu ihtiyar
cine “Sen çok güler yüzlü, cana yakın birisisin. Ben seni seviyorum.” diye
söyleyip ihtiyarın sırrını öğrenmek istemiş. Ona “Senin canın nerede ki?”
diye sormuş.
İhtiyar cin de hilekâr birisiymiş “Benim canım kapının yanındaki süpürgenin içinde.” diye cevap vermiş.
İhtiyar çıkıp gitmiş. Ahmet, kızı görünce “Ne söyledi?” diye sormuş.
Kız “Benim canım kapının yanındaki süpürgede diye söyledi.” demiş.
Ahmet kıza “Yok, onun canı orada değil. Onun canı nerede, biz öğreneceğiz. Sen süpürgeyi alıp güzel bezlerle, ipeklerle sarmala. İhtiyar döndüğünde bu süpürgeyi kucaklayıp ağla.” demiş.
Kız süpürgeyi alıp ipeklerle güzelce sarıp sarmalamış. İhtiyar dönünce
süpürgeyi kucaklayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamış. İhtiyar kapıdan
girmesiyle “Sen niçin böyle ağlıyorsun?” diye sormuş.
Kız “Seni özlediğimden senin canına sarılıp ağlıyorum.” demiş.
Cin padişahı kıza “Eh be akılsız kız! Süpürgenin içinde can olur mu!”
demiş.
Kız “Ben seni sevdiğimden senin canını da seviyorum.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
243
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Yok, benim canım bu yörelerde değil. Buradan yüz elli kilometre
uzaklıkta bir yerde bir göl var. O gölün ortasında bir ada var. Adanın ortasındaki bir ördek yuvasında dört yumurta var. Benim canım o yumurtaların
içinde.E711.1. O gölü dört yaban domuzu koruyor. Onlar oraya bu ördekten
başka hiç kimseyi yaklaştırmıyor.” demiş.
Kız, ihtiyarın söylediklerini iyice belleyip çıktıktan sonra yiğide “İşte
ihtiyar cin böyle böyle söyledi.” demiş. İhtiyar cinin söylediklerinin hepsini de anlatmış.
Yiğit “İşte bu sefer doğruyu söylemiş. Ben onun canını aramaya
çıkıyorum.” demiş.
İhtiyar dönünce Ahmet ona “Dedeciğim, ben sana uzun zamandır hizmet ediyorum. Artık sen beni özgür bırak.” demiş.
İhtiyar cin razı olup “İstediğin yere git. Sana yoldaş olarak bir hançer
veriyorum.” demiş.
Yiğit üç gün gittikten sonra koyun güden bir ihtiyar görmüş. Bu koyun
güden ihtiyar gölden epeyce uzak bir yerdeymiş. Ahmet, ihtiyarın yanına
varmış. Hâl hatır sorduktan sonra bu dedeye ne kadar zamandır çobanlık
yaptığını, hayatı boyunca neler gördüğünü sormuş. Dede, yiğide “Ben yirmi yıldır şuralarda çobanlık yaptım. İşte buradan çok uzak olmayan bir
yerde bir göl var. Orada pek çok yaban domuzu var. O domuzlar benim
koyunlarımı yakalayıp yiyorlar. Ben o gölün yanına gidemiyorum.” demiş.
Ahmet, yaban domuzları sözünü duyunca mutlu olmuş. Hemen oraya
gitmek için hareket etmiş ama dede onu durdurup “Oğlum, sen oraya gitme. Bu domuzlar seni tutup yer. Onlar çok vahşi.” demiş.
Ahmet, dedeyi dinlememiş. Onunla vedalaşıp belki ölürüm diye helalleştikten sonra yola çıkmış. Dede onun ardından hüzünlü sesler çıkararak
kaygılanıp kalmış. “Ne kadar güzel bir yiğit, parçalayacaklar onu.” diye
düşünmüş.
Ahmet gölün olduğu yere gelmiş. Ahmet’in dünyaca meşhur bahadırlığını yaban domuzları çoktandır bilmekteymiş. Domuzlar Ahmet’in yanına kamışların, sazlıkların arasından usulca yaklaşmışlar, dile gelipB211.1.4.
“Güreşip göreceğiz Ahmet, demişler.”
Bunlar güreşe başlamışlar.B266-2. Uzunca bir güreşten sonra yorulduklarından dinlenmeye başlamışlar. En büyük yaban domuzu “Eğer bahar
244
Erkan KARAGÖZ
günlerinde kar altından çıkan kamış başı olsaydı ben seni bir saat içinde
yok ederdim.” demiş. Ahmet domuza “Eğer kuzu eti olsaydı ben seni bir
dakika içinde yok ederdim.” demiş.
İhtiyar çoban dayanamayıp ne olursa olur diye Ahmet’in arkasından
saklana saklana gelmişmiş. O, Ahmet’in “Ah bir kuzu eti olsaydı.” sözünü
duyunca hemen bir kuzuyu kesip Ahmet’e getirmiş. Göz açıp kapayıncaya
kadar Ahmet bu kuzuyu yiyip bitirmiş. Ondan sonra domuzları öldürmeye
başlamış. Domuzların hepsini öldürdükten sonra sessizce gölün içerisine
girmiş. Ördek yuvasını bulduktan sonra oradaki dört yumurtayı alıp geri
dönmüş.
Ahmet yumurtaları ele geçirince, ihtiyar cinin yanına dönmüş. Eve
girer girmez “Elime düştün cin, şimdi canın benim ellerimde.” demiş.
Bu sırada Ahmet, ihtiyar cinin iki canı için iki yumurtayı yere vurmuş.
İhtiyar hâlden düşüp fena hâlde hastalanmış. Ahmet’e yalvarmaya başlayıp
“Ahmet oğlum bana dokunma. İki canımı aldın. Geri kalan iki canımı bırak. Ben sana sonsuza kadar dokunmayacağım.” demiş.
Ahmet “Ben seni öldüreceğim.” diye yumurtaları elinde tutarak Cin
padişahını daha da çok yalvartmış.
Ahmet ihtiyar cine kızı, altın toynaklı atı, bülbülü, hangi memleketten
geldilerse her birisini ayrı ayrı geldikleri yere bırakmasını emretmiş. İhtiyar
bunların hepsini de kendi memleketlerine bırakmış.
“Ahmet oğlum, ben seni kendi memleketine bırakırsam sen benim
canlarımı geri verecek misin?” diye sormuş. “Veririm.” demiş Ahmet. Cin
razı olup “Yum gözlerini.” demiş.
Gözlerini yumup açınca gözüyle ne görsün;D2121.2. Ahmet hanımıyla ava çıktığı yerde, göl kenarında yürüyormuş. Sonra Ahmet, cine geri
gitmesini emretmiş. Cin canlarını ne kadar yalvarıp istese de Ahmet geri
vermemiş. Cinin oradan gitmesinin üzerinden az zaman sonra Ahmet yumurtaların ikisini de kırıp parçalamış. Cin oracıkta yok olup gitmiş.D2095.
Ahmet altın toynaklı atı, altın bülbülü alıp padişahın sarayına dönmüş.
Padişahın sarayına dönünce on kardeşine başından geçenleri anlatmış. Çok
vakit geçmeden Ahmet altın toynaklı atı arabaya koşumlayıp yanına kardeşlerini de alarak altın sarayıF771.1.1. bırakıp kendi köyüne dönmüş.
Köyüne dönünce bunlar annelerini babalarını görmüşler. Bahadır Ahmet de ağabeyleri de çok güzel günler geçirip hayatlarına devam etmişler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
245
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.7.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 7
G307-13. Female jinn / Dişi (kadın) cin (MEK) TOM: 7
G307. Jinn / Cin TOM: 7
G10. Cannibalism / Yamyamlık TOM: 7
F617-2. Wrestling with jinns / Cinlerle güreşme (MEK) TOM: 7
G307-5.1. Jinn killed with dagger (sword, knife) / Cinin hançerle
(kılıç, bıçak) öldürülmesi (MEK) TOM: 7
G307-5.2. Jinn decapitated / Cinin başının kesilmesi (MEK) TOM: 7
G307-5. Jinn killed / Cinlerin öldürülmesi (MEK) TOM: 7
G307.1.1. Jinn always appears out of strong wind / Cinin her zaman
şiddetli bir rüzgârdan sonra ortaya çıkması TOM: 7
D2147.2. Cloud magically appears / Bulutun sihirli bir şekilde ortaya
çıkması TOM: 7
D1520.2. Magic transportation by cloud / Bulut aracılığıyla sihirli
yolculuk TOM: 7
G307-0.1. King of Jinn / Cinler padişahı (MEK) TOM: 7
F759-9. Extraordinary mountains and valleys - miscellaneous - Mount
Kaf / Olağanüstü dağlar ve vadiler - Çeşitli motifler - Kafdağı (MEK)
TOM: 7
G307-6. Jinn abducts person / Cinin insan kaçırması (MEK) TOM: 7
G307-7. Jinn imprisons his captive / Cinin esirini hapsetmesi (MEK)
TOM: 7
A731. Sun as king of sky and earth / Gök ve yeryüzünün padişahı
olarak güneş TOM: 7
A736.5-3. Daughter of sun so beautiful no one can see her / Çok güzel
olan güneşin kızını hiç kimsenin görememesi (MEK) TOM: 7
F707.3-1. King of diamond (Kingdom where everything is of diamond)
/ Elmas padişahlığı (MEK) TOM: 7
B19-14. Horse with golden hoof / Altın toynaklı at (MEK) TOM: 7
246
Erkan KARAGÖZ
G307-14. Jinn assigns the hero to snatch a horse / Cinin kahramana
bir atı kaçırıp getirme işini vermesi (MEK) TOM: 7
N825.2. Old man helper / Yardımcı ihtiyar adam TOM: 7
A753.3-5. King of moon / Ayın padişahı (MEK) TOM: 7
B102.1-1. Golden nightingale / Altın bülbül (MEK) TOM: 7
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at TOM: 7
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş TOM: 7
D1069.1. Magic handkerchief / Sihirli mendil TOM: 7
D1072.1. Magic comb / Sihirli tarak TOM: 7
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna TOM: 7
D1258.1-1. Bridge made by magic handkerchief / Sihirli mendil
aracılığıyla köprünün ortaya çıkması (MEK) TOM: 7
G0. Ogres / Devler TOM: 7
D941.1-1. Forest produced by magic comb / Sihirli tarak aracılığıyla
orman yapma (MEK) TOM: 7
D2151.1.1-1. Sea produced by magic mirror / Sihirli ayna aracılığıyla
deniz yapma (MEK) TOM: 7
G512.11. Ogre drowned / Devin suda boğulması TOM: 7
E711.1. Soul in egg / Ruhun (canın) bir yumurtanın içinde olması
TOM: 7
B211.1.4. Speaking hog / Konuşan yaban domuzu TOM: 7
B266-2. Wrestling with hog / Yaban domuzuyla güreşme (MEK)
TOM: 7
D2121.2. Magic journey with closed eyes / Gözleri kapayarak sihirli
seyahat TOM: 7
D2095. Magic disappearance / Sihirli yok olma TOM: 7
F771.1.1. Golden castle (palace, house) / Altın kale (saray, ev) TOM: 7
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
247
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.8. KIRK OĞUllU KİŞİ
2.8.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda bir karı koca varmış. Bunların kırk çocuğu olmuş. Çocuklar çok olunca bunlar şaşırmışlar, ne yapacaklarını bilememişler. Düşünüp taşınmışlar, onlara birer hüner öğretmeye başlamışlar.
Düşe kalka hüner öğrenen bu çocuklar çalışmaya başlamışlar. Kendileri belli bir yaşa gelince babalarıyla görüşüp bir şartla evlenmeye karar
vermişler. Bunların şartı hepsi bir anadan doğan kırk kız ile evlenmekmiş.
Bu şekilde karar verildikten sonra en büyük oğlan bu tür bir özelliğe sahip
kızları aramak için çıkıp gitmiş.
Bir gün gitmiş, üç gün gitmiş. Dördüncü günde bir nehrin kıyısınaB11.3.1-2. gelmiş. Orada bir ejderhaB11. varmış. O ejderhanın yanından geçip
gitmek için çok büyük bir güç gerekmiş. Çünkü o ejderha nehirden geçip
gidenleri uyutuyormuş. Ama bu delikanlı nehirde büyüdüğü için ejderhanın hilesini anlayıp uyumadan geçip gitmiş.
Sonra o gitmiş. Aylar geçmiş, yıllar geçmiş bir karış boyu yer gitmiş.
Böyle gide gide delikanlı bir şehre gelmiş. Şehrin dışındaki bir ihtiyar kadının evine girmiş de ona ne aradığını anlatmış. İhtiyar kadın ona aradığı
özellikte kızların bu şehirde olduğunu söylemiş. Delikanlı sabaha kadar
burada kaldıktan sonra o kızların bulunduğu evin kapısına varıp içeri girmiş. Selam verip, hâl hatır sorduktan sonra durumunu anlatmaya başlamış.
Kırk erkek kardeş olduklarını, evlenmek için de kırk kız kardeş gerektiğini
söylemiş. Kızların annesi ile babası kızlarıyla konuşup onların onayını aldıktan sonra en büyük kızı bu delikanlıya vermişler. Delikanlı bu kızla
görüşüp bir gün burada beraber yaşamış. Sonra kızı evine götürmek için
alıp gitmiş.
Haftalar geçmiş, yıl bitmiş. Bunlar ejderhalı nehre geri gelmişler. Ejderha uyutmaya çalışsa da delikanlı uyumamış. Eşiyle oradan geçip gitmiş.
Bu ejderhayı geçtikten dört gün sonra eve varmışlar. Dönünce kırk kız bulduğunu, kendisinin bu kızlardan birisiyle evlendiğini söylemiş. Sonra konuşup bir karara varmışlar. Bu delikanlı evde kalacakmış. Annesi, babası
ve kardeşleri kırk çift ata binerek o kızları almaya gidecekmiş. Delikanlı
bir çift daha at hazırlayıp hanımını da onlarla birlikte nehirdeki ejderhadan
geçirip yolcu etmiş.
248
Erkan KARAGÖZ
Bunlar o ejderhanın yanından geçip gitmişler. Sonra günler, geceler,
yıllar boyunca gittikten sonra en büyük oğullarının söylediği şehre varmışlar. Kızlar, delikanlıları büyük bir sevinçle karşılamış. Mollalar çağırılmış, düğün başlamış. Düğün boyunca kırk fıçı rakıyı, kırk fıçı balı günler, geceler, haftalar boyunca içmişler, yemişler. Sonra onlar evde kalan
ağabeyleriyle anlaştıkları dönüş gününe az kalınca yola çıkmışlar. Hepsi
mutlu mutlu dönerken en büyük ağabeylerinin hanımı yanında eri olmadığı
için neşesiz bir şekilde dönmekteymiş.
Günler, geceler, yıllar geçtikten sonra bunlar ejderhanın olduğu yere
gelmişler. Ejderha bunları uyutmuş, sarıp sarmalamış.B11.12-8. Onların en büyük ağabeyi evde bekliyormuş. Onlar vaktinde dönmeyince onun aklına
ejderha gelmiş. Sonra onları karşılamak için çıkıp gitmiş. Gelince ne görsün, ejderha bunları sarıp sarmalamışmış.
Delikanlı “Ya ejderha sana ne gerek, niçin onları bırakıp göndermiyorsun?” demiş.
Ejderha “Falan yerdeki falan şehirde falanca padişahın altın saçlı kızı
var. O kızı bana getirirsen onları bırakıp gönderirim.” demiş.H939-5.1.
Delikanlı “Kız senin olacak.” demiş. Sonra kardeşlerini uyandırmış.
Onları yanına alıp eve dönmüş.
Bir gün dönmüşler, üç gün dönmüşler, dördüncü günde evlerine dönmüşler. Eve döndükten üç gün sonra en büyük ağabey annesi, babası ve
kardeşleriyle helalleştikten sonra altın saçlı kızı aramak için çıkıp gitmiş.
Gün gitmiş, gece gitmiş, gide gide bir ormana varmış. Ormanda bir
kişi eliyle meşeleri köklerinden söküp söküp atıyormuş.F621. Delikanlı gelip
ona selam vermiş. Hâlini hatırını sorduktan sonra “Sen kim oluyorsun?
Niye bu meşeleri köklerinden söküyorsun?” diye sormuş.
Diğeri “Ben Meşe bahadır oluyorum.” demiş. Sonra Meşe bahadır
“Delikanlı, bu ormanda yalnız başına ne yapıyorsun? Nereye gidiyorsun?”
diye sormuş.
Delikanlı kendi hâlini anlatmış. “Falan padişahın altın saçlı bir kızı
varmış. Onu almaya gidiyorum.” demiş.
Delikanlının bu sözüne Meşe bahadır “Beni de yanına al, sana yardımcı olurum.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
249
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
İkisi birlikte gündüz gitmişler, gece gitmişler. Çok uzun bir zaman
gittikten sonra bir dağ taş arasına gelmişler. Görmüşler ki bir delikanlı
koca koca taşları havaya fırlattıktan sonra düşen o taşları dizinin üstünde
karşılayıp toz hâline getiriyormuş.F624.2.0.1-2. İki yolcu bu taş fırlatan delikanlıya “Niçin bu şekilde oynuyorsun?” diye sormuşlar.
Delikanlı “Bu benim yeteneğim.” demiş.
Bunlar “Senin ismin ne?” diye sormuşlar
Diğeri “Benim ismim Taş bahadır.” demiş. Ondan sonra Taş bahadır
onlara “Siz ne yapıyorsunuz? Nereye gidiyorsunuz?” diye sormuş.
Bunlar kendi hâllerini anlatmışlar. “Falan şehirdeki falan padişahın
kızını almaya gidiyoruz.” demişler.
Taş bahadır “Beni de yanınıza alın, belki size yardımım olur.” demiş.
Sonra bu üçü birlikte gitmişler.
Bunlar üçü birlikte gitmişler gitmişler, çayır boyunca gitmişler, kara
ormanları geçip gitmişler. Gide gide büyük bir göle gelmişler. Gölün ne
boyu ne de eni varmış.F713-7. Hiçbir yerden çıkacak bir yol yokmuş. Gölün
etrafında yürürlerken bir kıza rastlamışlar.
Kız onlara “Sizler kimlersiniz, nereye gidiyorsunuz? Bu taraflara niye
geldiniz?” diye sormuş.
Onlar da kendi hâllerini “Falan padişahın altın saçlı kızını almak için
falan şehre gidiyorduk. Lakin bizim yolumuza bir engel çıktı. Gölü geçip
gitmek için bir yol bulamadık.” diye anlatmışlar.
Kız “Eğer beni de yanınıza alırsanız ben sizi gölden geçiririm.” demiş. Dördü anlaşıp birlikte gitmişler. Kız o dakikada gölün suyunu içerek kurutmuş.F633. Göl kuru bir yer olarak kalmış. Gölü geçtikten sonra
kız yeniden gölü eski hâline getirmiş. Bunlar gün gitmişler, ay gitmişler
bir şehre gelmişler. Şehirde altın saçlı kızı sormuşlar. Kimsenin bildiği
yokmuş. Sora sora bir ihtiyar kadının yanına gelmişler. O ihtiyar kadın,
padişahı biliyormuş. O padişah falan yerde diye onlara söylemiş. Bunlar
padişahın kapısının önüne varmışlar. Kendi aralarında anlaştıktan sonra
delikanlı, arkadaşlarını orada bırakıp tek başına padişahın sarayına girmiş.
Bir vakit sonra padişah yabancı bir kişinin olduğunu görüp ona “Sen
ne biçim bir delikanlısın? Korkmadan buraya nasıl geldin?” diye sormuş.
250
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı “Ben falancanın en büyük oğluyum. Altın saçlı kızını almaya geldim.” demiş.
Sonra padişah “Bir güreşçim, bir koşucum var. Onları yenip, kırk fıçı
da petrol içersen o zaman altın saçlı kızımı sana veririm.” demiş.
Delikanlı kaygılı bir şekilde çıkıp arkadaşlarına durumu anlatmış. Arkadaşları “Korkma, biz hallederiz. Padişaha gidip kabul ettiğini söyle.”
demişler. Sonra delikanlı gidip padişaha “Haydi bahadırlarını hazırla.” demiş.
Padişah bahadırlarını getirmiş. Delikanlıya üç gün vermiş. Eğer üç
gün içinde padişahın bahadırlarını yıkarsa, koşucularını geçerse, kırk fıçı
petrolü içerse işte o zaman padişah kızını verecekmiş.
Mayısın dokuzunda sabah saat dokuzda güreşe başlamışlar. Akşam
altıya kadar birbirlerini yenememişler. Gün bu şekilde bitmiş. Mayısın
onunda sabah erkenden başlayıp akşam saat altıya kadar yine birbirlerini
yenememişler. Mayısın on birinci ve verilen müddetin son günü sabah saat
yedide güreşe başlamışlar. Son güçleriyle saat beş buçuğa kadar yine birbirlerini yıkamamışlar. Müddetin bitmesine yarım saat kalınca Taş bahadır biraz destekleyerek “Ey, Meşe bahadır ne yapıyorsun?” deyince Meşe
bahadır kuvvetini toplayıp padişahın güreşçi bahadırını kaldırıp çarpmış.
Padişahın bahadırı yarısına kadar yere girmiş. Böylece padişahın bir bahadırı yenilmiş.
Mayısın on ikisinde padişahın iki koşucusu ile Taş bahadır koşmaya
gitmiş. Taş bahadır bir hile yaparak kendisi arkada kalmış. Padişahın koşucularının dönüp yanına geldiğini görünce iki eliyle kum avuçlayıp onların
gözlerine atmış. Onlar burada yıkılıp kalmışlar. Taş bahadır önden koşup
gelmiş. Diğerleri Taş bahadırın gelmesinden çok sonra çıkıp gelmişler.
Böylece padişahın koşucuları da yenilmiş.
Şimdi sıra petrol içmeye gelmiş. Gölü içip bitiren kız kırk fıçı petrolü
bir dakika içerisinde kolayca içip bitirmiş.F633-1. Padişah verdiği söze pişman olmuş. Padişah, kıza kırk fıçı daha içmesini emretmiş. Kız onu da içip
bitirmiş. Padişahın yüreği dayanamayarak “Bir kırk fıçı daha içerse kızımı
veririm. İçemezse başını keserim.” demiş. Kız bu kırk fıçıyı da içip bitirmiş. Padişah ondan sonra altın saçlı kızını vermeye razı olmuş.
Böylece dört gün geçtikten sonra padişah altın saçlı kızınaF555.1-2. on
iki yük mal vermiş. Yolcu etmeleri için de birkaç vezirini görevlendirip
kızından ayrılmış. Taş bahadır, Meşe bahadır, kız ve delikanlı hep birlikte
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
251
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yola çıkmışlar. Dönüş için yola çıkmalarının üzerinden aylar geçmiş, yıllar
geçmiş. Kız, petrolü döküp bırakmış. Biraz daha gidince daha önceki gölün olduğu yere gelmişler. Göle varınca vezirler dönüp gitmişler. Kız, daha
önce içtiği gibi gölün suyunu yine içip bitirmiş. Bunlar geçip gitmişler.
Kız, onlara sağlık esenlik dileyip orada kalmış.
Delikanlılar kendi yollarına devam etmişler. Gitmişler gitmişler uzun
bir yol gittikten sonra Taş bahadır onlara sağlık esenlik dileyip kendi yerinde kalmış. Delikanlıya çok keskin bir kılıç hediye ettikten sonra onları
yolcu etmiş. Bu kılıç iki taraflı olup sapı ortasındaymış. Taş bahadır “Ejderha, üç kilometre kalınca seni içine çekmeye başlar. Ejderhanın ağzına
ulaştığında bu kılıçla vur.” demiş. Bunlar böylece ayrılmışlar.
Sonra onlar yollarına devam etmişler. Aylar geçmiş, yıllar geçmiş.
Meşe bahadırın ormanına gelmişler. Burada Meşe bahadır da sağlık esenlik dileyip onu yolcu etmiş. Delikanlı birkaç gün sonra on iki yük mal
ve kızla beraber evine dönmüş. Annesi, babası ve kardeşleri onu sevinçle
karşılamışlar. Ondan sonra delikanlı, altın saçlı kız ile malları evde bırakıp
ejderhanın yanına gitmiş. Ejderha, üç kilometre kalınca delikanlıyı içine
çekmeye başlamış.B11.11.4. Delikanlı kılıcı elinde ejderhanın ağzına vardığında, ejderha tam kendisini yutacakken kılıçla onu boylu boyunca ikiye
ayırmış.B11.11-10. O anda ejderhanın canı çıktı çıkacakken delikanlıya “Delikanlı boynumu da kılıçla vur, beni böyle bırakma.” demiş.
Delikanlı “Delikanlı kişinin sözü de işi de birdir. Bir işi ikinci kez yapmaz.” demiş. Eğer delikanlı ejderhanın boynunu kılıçla kesseymiş ejderha
yeniden dirilirmiş.B11.12.1. Delikanlı, ejderhaya kılıcıyla bir daha vurmamış.
Bir vuruşuyla işi bitirip evine dönmüş.
Haziran ayında gidip geldim. Onlar hâlâ sağ selamet orada yaşıyorlar.
2.8.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 8
B11.3.1-2. Dragon lives in river / Ejderhanın bir nehirde yaşaması
(MEK) TOM: 8
B11. Dragon / Ejderha TOM: 8
252
Erkan KARAGÖZ
B11.12-10. Dragon make those people who want to cross the river
sleep / Ejderhanın nehirden geçip gitmek isteyen kişileri uyutması (MEK)
TOM: 8
H939-5.1. Dragon assigns hero to abduct the king’s daughter / Ejderhanın kahramana padişahın altın saçlı kızını alıp gelme görevini vermesi
(MEK) TOM: 8
F621. Strong man: tree-puller / Güçlü adamın ağaçları köklemesi
(MEK) TOM: 8
F624.2.0.1-2. Strong man flings enormous stones up then catches
them and and grinds on his kneels / Güçlü adamın kocaman taşları kaldırıp
atması ve attığı bu taşları yakalayıp, dizinin üstünde parçalayıp toz hâline
getirmesi (MEK) TOM: 8
F713-7. Extremely wide lake / Aşırı boyutta alabildiğince geniş göl
(MEK) TOM: 8
F633. Mighty drinker. Drinks up whole pools of water, or the like /
Olağanüstü içicinin göl ve benzeri su kütlelerinin hepsini içmesi TOM: 8
F633-1. Mighty drinker drinks a lots of casks of petroleum / Olağanüstü içicinin birçok petrol varilini içmesi (MEK) TOM: 8
F555.1-2. Princess with golden hair / Altın saçlı prenses (MEK) TOM: 8
B11.11.4. Dragon fight in order to free princess / Prensesi kurtarmak
için ejderhayla dövüşme TOM: 8
B11.11-11. Dragon gets halved by sword strike of a hero / Ejderhanın
kahraman tarafından kılıçla ikiye ayrılması (MEK) TOM: 8
B11.12.1. Dragon cannot be killed with weapons / Ejderhanın silahlarla öldürülememesi TOM: 8
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
253
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.9. YIlAn PAdİŞAHI ŞAHMeRAn
2.9.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda fakir bir delikanlı ormandan topladığı odunları satarak
hayatını sürdürüyormuş. Delikanlı ormandan bir odun taşımış, iki odun
taşımış; böyle odun taşırken bir gün koca bir ağacın dibine oturmuş, derin
düşüncelere dalmış. Toprağı şöyle kazmış, böyle kazmış. Bir gün yüzü
göremediğini düşüne düşüne oturmuş. Böyle düşünerek toprağı kazdığında
onun eline demir bir kulp ilişmiş. Delikanlı “Bu ne biçim bir demir?” diye
düşünüp bulduğu şeyi incelemeye başlamış. Sonra kazmaya devam etmiş.
Bir kapak çıkarmış da “Bu haramilerin malıdır, bunu haramiler koymuş
olmalı.” demiş. Taşla ağaçla kanıra kanıra bu kapağı açmış. Bir değnekle
karıştırıp bakmış. Değnek yumuşak bir şeye değmiş. Bu şeyi alıp bakmış.
“Bu bal gibi bir şey.” demiş. Değneği parmağıyla sıyırıp parmağını yalayınca bu yumuşak şeyin bal olduğunu anlamış. Sonra delikanlı kapağı
kapatıp evine dönmüş.
Delikanlı evine dönünce bir kova almış. Ormana gidip bu kovaya bal
doldurduktan sonra kapağı kapatmış. Sonra bir köye gitmiş, balı satıp para
kazanmış. Ondan sonra delikanlı odun satmayı bırakmış. Bal satarak hayatını kazanmaya başlamış. Sonra komşusuna giderek “Bir şey buldum, hiç
kimseye söyleme. Haydi gidelim.” demiş. Bunlar kvas5 kovaları, çömlekler alıp gitmişler.
Komşusu balı görünce gözleri fal taşı gibi açılmış. Ne kadar bal varsa
hepsini çıkarmışlar. Yükleyip eve dönmüşler. O kadar çok bal getirmişler
ki balı koyacak yer bulamamışlar. Evde balı paylaşmışlar.
Fakir delikanlının yine parası bitmiş. Fakir delikanlı orada balın kalmadığını bilse de “Daha bal var mıdır acaba?” diye gidip görmek istemiş.
Bir gün çıkıp gitmiş. Oraya gelince kaderine razı olup bal aldıkları yerin
dibine inmiş. “Burada bir hikmet var.” demiş. Yerin dibinde elinin kenarına
kapı kulpu gibi bir şey ilişmiş. Kulpu bulunca “Acaba burada ne var?” diye
düşünmüş. Sonra kaderine razı olup açmış.F91. Açınca ne görsün, dünya
gibi aydınlık bir yer.F721. Burada deve büyüklüğünde yılanlarB875.1. varmış.
5
Buğday, arpa, çoğunlukla çavdar ekmeğinin mayalanarak, içine şeker ve aromatik olarak
da meyve ya da kuru üzüm eklenerek üretilen bir tür içecek. Kvas, Rusya coğrafyasında
oldukça popüler bir içecektir ve en iyi kvas, Çuvaşlar tarafından üretilmektedir. Kvas
kelimesi Tatarca sözlüklerde “kuvas, küves” olarak da yer almaktadır.
254
Erkan KARAGÖZ
Yılanların ortasında kerevet gibi bir şeyin üzerinde ak çarşaf varmış. Bu ak
çarşafın üstünde bir ak yılan varmış. Yılanlar bu fakir delikanlıyı yutmak
için başlarını kaldırmışlar. O sırada ak yılan “Durun.” der gibi kuyruğunu
sallamış. Bu kerevet gibi şeyin yanında çok güzel bir ak taş parlıyormuş.
Yılanlar gidip bu taşı yalamışlar.
Bu fakir delikanlının karnı çok acıkmış. Karnı acıkınca bir şey yapacak bir gücü kalmamış. Nice günler aç yatmış. Ak yılan kuyruğunu sallayarak bu fakir delikanlıya doğru gelmiş. Delikanlı korkusundan oturup
“Kımıldarsam yılanlar yutar.” demiş. Sonra ak yılan dile gelerek onaB211.6.1
“Delikanlı benim yediğim balı alıp sattın, faydasını gördün. Daha da buraya geldin. Senin eşin dostun vardır, çoluk çocuğun vardır. Onlar seni özlerler. Sen artık buradan dönemezsin. Burada bizimle yaşayacaksın.” demiş.
Fakir delikanlı ağlamaya başlayınca ak yılan “Korkma ben sana dokundurtmam. Karnın açsa şu taşa gidip yala. Sonra ne yemek yiyesin ne de
bir şey içesin gelir.” demiş.D1472.1.2-5.
Delikanlı şaşırıp korksa da gidip taşı yalamış. Taşı yalayınca bunun
susuzluğu gitmiş. Karnı da tok olmuş.
Fakir delikanlı bir gün hanımını, çocuklarını düşününce ağlamaya
başlamış. Ak yılan ona acımış. O zaman fakir delikanlı, ak yılana “Sen kim
oluyorsun ki bu yılanların hiçbirisinden de korkmuyorsun?” demiş
Ak yılan “Ben onların padişahıyım,B244.1. benim ismim Şahmeran.”B91-8.
demiş.
Fakir delikanlı “Beni buradan çıkarsan olmaz mı? Lütfen, sözümü
dinle.” demiş.
Şahmeran “Ben seni çıkarırım ama sen benim ömrümün kısalmasına
neden olursun. Sen beni birisine söylersen bu benim ölümüm olur.” demiş.
Fakir delikanlı “Söylemem, yemin ederim. Burada gördüğüm burada
kalır.” demiş.
Böyle deyince Şahmeran bir yılana kuyruğunu sallayarak kendi dilinde “Git, çıkar bunu.” diye emir vermiş. Sonra fakir delikanlıya “Birisine
söylersen benim hayatım sona erer. Hiç kimseye söyleme, sana gücenirim.” demiş. “Söylemem.” demiş fakir delikanlı, yemin edip ağlamış.
Sonra fakir delikanlı, yılanın kuyruğuna yapışmış. Yılan onu yeryüzüne çıkarmış.F101.3-4. Yılan geldiği yere dönerken fakir delikanlı da evine
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
255
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
gitmiş. Eşi dostu ağlamış, sevinmiş. Fakir delikanlının kaybolmasının üzerinden nice aylar geçtiğinden fakir delikanlı dönünce herkes mutlu olmuş.
Bir gün bu şehrin padişahı ağır hasta olmuş. Padişah, büyücülerini çağırmış. Gelen büyücüler “Bu hastalıktan kurtulmak için Şahmeran’ı gören
kişi gerek.” demişler.
Padişah “Şahmeran nasıl bir şey ki. ben onu bilmiyorum.” demiş.
Bir büyücü “Şahmeran ak yılandır, yani yılanların padişahı.” demiş.
Padişah “Onu gören kişi çoktur ama o gören kişiyi nasıl bileceğiz ki?”
diye sormuş.
“Onu biz biliriz. Bir hamam yaptır. Bütün herkes hamama girsin. Onu
biz orada anlarız. Şahmeran’ı gören kimsenin teni benekli olur.” demiş
büyücüler.
Padişah hamam yaptırıp yaktırmış. Her şey tamam olunca insanlara
hamamda yıkanmaları için ilan verdirmiş. Duyan kişi gelip hamama girmiş. Hamama giren her kişinin ismini yazmışlar. Girmeyen kişileri de bulup hamama getirtmişler.
Şahmeran’ı gören fakir delikanlıyı da tutup getirerek “Sen hamama
girdin mi?” diye sormuşlar. “Girdim.” demiş.
Defterden bakmışlar da “İsmin ne?” diye sormuşlar.
“Falan.” demiş delikanlı. Defterde ismi yokmuş. Onu zorla hamama
sokmuşlar. Gömleğini çıkarınca onun teninin boy boy, aklı karalı olduğunu
görmüşler.D1654.3.1-2. Büyücüler anlayıp ona “Senin tenin niçin böyle?” diye
sormuşlar.
“Ben küçüklüğümden beri böyleyim.” demiş fakir delikanlı.
Bir büyücü “Yok, senin tenin küçüklüğünden beri böyle değil. Sen yılanlar padişahı Şahmeran’ı görmüşsün. Tenin bundan dolayı benekli.” demiş.
“Yok, bırak yılan padişahını, benim yılan bile görmüşlüğüm yok.” demiş fakir delikanlı. Çünkü yılan padişahının ölümüne sebep olmak istemeyip yalan söylemiş.
Söylemediği için padişah onu zindana attırmış. Fakir delikanlı zindanda üç gün aç yatmış. Her gün gelip ona sormuşlar “Eğer gördüysen söyle.”
demişler.
256
Erkan KARAGÖZ
Fakir delikanlı söylememiş. Bu şekilde söyletemeyince onu zindandan çıkarmışlar.
Büyücü “Vücuduna birer birer iğne batıralım. O zaman söyler.” demiş.
Sonra delikanlıyı getirip onun vücuduna bir iğne batırmışlar. Fakir delikanlı çok fena bağırmış. İkinci iğneyi batırmışlar. Fakir delikanlı daha
fena bağırmış ama söylememiş. Üçüncü iğneyi batırdıklarında “Gördüm.”
demiş fakir delikanlı.
“Niçin daha önce söylemedin? Söylemen gereken şeyi kaç gündür
söylemiyorsun. Hangi yerde gördün?” diye büyücü sormuş.
Fakir delikanlı “Ormanda görmüştüm ama o kaçtı. Onun padişah olduğunu anlamadım.” demiş.
Büyücü “Hangi ormanda, nereye girdi?” diye sormuş.
Fakir delikanlı “Bilmiyorum nereye girdiğini, çok uzun zaman geçti.”
demiş.
Büyücü “Demek söylemiyorsun. Makineyle elini kıstırıp tırnaklarını
söker alırız.” demiş.
Fakir delikanlı söylememiş. Sonra delikanlının elini makineyle kıstırmışlar. Makine onun bir elinin tırnaklarını çekip çekip almış. Fakir delikanlı bir şey söylememiş. İkinci elini kıstırmışlar. Fakir delikanlının serçe
parmağının tırnağı sökülünce “Şöyle şöyle şurada gördüm fakat kimseyi
alıp oraya götürmem. Onu ben alıp gelirim.” demiş.
Altın tabak alıp yılanı almaya gitmiş. Ormana varınca kapağı açmış.
Aşağıya inmeden yukarıdan son sesiyle “Şahmeran!” diye bağırmış.
Şahmeran onun sesini duyunca suyun akışı gibi yavaşça çıkıp gelerek
“Ey delikanlı, senin yeminin bu muydu? Böyle mi anlaşmıştık. Sana inandım ama sen benim ömrümü ziyan ettin.” demiş.
Şahmeran’ı görünce fakir delikanlı ağlayarak “Üç gün zindanda
yattım, bir şey söylemedim. Vücuduma iğneler batırdılar. Bir elimin
tırnaklarını söktüler, yine de bir şey söylemedim. İkinci elimin tırnaklarını
söktüklerinde acıya dayanamadım, söyledim.” demiş.
Şahmeran “Tamam, ömrümün bitişine sebep olan durumu şimdi anlıyorum. Sana gücenmiyorum. Benim için büyük eziyetler çekmişsin.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
257
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ondan sonra Şahmeran, fakir delikanlıya akıl öğretmeye başlamışB161.
“Sen pişirmeleri için beni alıp git. Pişirme işini sana verirler. Beni üç parça olarak kes. Sana önceden kaynatılan suyu ayrı bir yere koydururlar. O
sudan ilk senin içmeni isterler. İkinci defa kaynayan suyu ayrı yere koydururlar. Üçüncü defa kaynayan suyu da ayrı yere koydururlar. Bu şekilde
ayrı ayrı koyarsın. Fakat ilk kaynayan su ile en son kaynayan suyun yerini
değiştir. En son kaynayan suyu ilk önce bu kaynadı diye onlara söyle.”
demiş.
Fakir delikanlı, Şahmeran’ı alıp dönmüş. Ona Şahmeran’ı pişirme
işini vermişler. Fakir delikanlı, Şahmeran’ı üçe kesmiş. Ona üç tencere
vermişler. Üç defa kaynatmasını söylemişler. Fakir delikanlı ilk kaynayan
tencereyi alıp koymuş. İkinci kaynayanı da alıp koymuş. Üçüncü kaynayanı da alıp koyduktan sonra hızlıca ilk kaynayan tencereyle son kaynayan
tencerenin yerlerini değiştirmiş.
Ondan sonra bir büyücü gelerek bunlar konuşmuşlar.
“Kaynattın mı?” diye sormuş.
“Kaynattım.” demiş.
“İlk önce kaynayan hangisi?” diye sormuş.
“İşte.” diye göstermiş.
“İkinci kaynayan hangisi?” diye sormuş.
“İşte şu ortadaki.” diye göstermiş.
“Üçüncü kaynayan hangisi?” diye sormuş.
“İşte şu.” demiş.
Fakir delikanlı tencereleri yılanın söylediği şekilde değiştirip koymuşmuş. Yalnız kendisi de bunu neden yaptığını bilmiyormuş.
“İşte bunu ben içeceğim. Şunu sen içeceksin.” demiş büyücü.
Delikanlı, büyücüye üçüncüsü diye birincisini içirmiş. Büyücünün hemen
orada karnı patlamış. Fakir delikanlı bu üçüncü kaynayanı içince kazanda kaynayan Şahmeran’ın parçalarının ne söylediğini anlamaya başlamış.B217.1.1.
Kazanda Şahmeran’ın parçaları konuşuyormuş.D1610.31. Baş parçası
“Beni yerse padişahın başı iyileşir.” demiş. Karın parçası “Beni yerse karnı iyileşir.” demiş. Kuyruk parçası “Beni yerse ayakları iyileşir.” demiş.
258
Erkan KARAGÖZ
Atların, sığırların bütün hayvanların dilini bilmek için büyücü bu
üçüncü kaynayanı içmek istemişmiş. Artık fakir delikanlı bütün hayvanların dilini anlamaya başlamış.B216.
İlk önce Şahmeran’ın baş kısmınıD1032.1. padişaha yedirmişler, padişahın başı düzelmiş. Sonra orta kısmını yedirmişler, padişahın içi düzelmiş.
Kuyruğunu yedirmişler, padişahın ayakları iyileşmiş. Padişah eskisinden
daha güçlü olmuş.D1500.1.33-8.
Böylece bu fakir delikanlı tabip olup çıkmış. Bütün hastalıkların tedavisini biliyormuş, hayvanların dilini de biliyormuş.
2.9.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 9
F91. Door (gate) entrance to lower world / Yeraltı dünyasına girilen
kapı TOM: 9
F721. Subterranean World / Yeraltı dünyası TOM: 9
B875.1. Giant serpent / Kocaman yılan TOM: 9
B211.6.1. Speaking snake (serpent) / Konuşan yılan TOM: 9
D931. Magic rock (stone) / Sihirli taş TOM: 9
D1472.1.2-5. Person who licks the magic stone and then he does
not feel hunger or thirst / Sihirli taşı yalayan kişinin açlık ya da susuzluk
hissetmemesi (MEK) TOM: 9
B244.1. King of serpents (snakes) / Yılanların padişahı TOM: 9
B91-8. Mythical serpent: Shahmaran / Mitolojik yılan: Şahmeran
(MEK) TOM: 9
F101.3-4. Return from lower world on serpent / Yeraltı dünyasından
yılanın üstünde dönme (MEK) TOM: 9
D1654.3.1-2. Person who sees Shahmaran gets indelible marks on
his body / Şahmeranı gören kişinin vücudunda kalıcı benekler oluşması
(MEK) TOM: 9
B161. Wisdom from serpent / Yılanın akıl vermesi TOM: 9
B217.1.1. Animal languages learned from eating serpent / Hayvan
dillerini yılan etini yiyerek öğrenme TOM: 9
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
259
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1610.31. Speaking food / Konuşan yemek TOM: 9
B216. Knowledge of animal languages. Person understands them /
Hayvanların dilini bilme. Kişinin onların dilini anlaması TOM: 9
D1032.1. Magic meal of snakes / Sihirli yılandan yapılan yemek
TOM: 9
D1500.1.33-8. Magic healing snake meat / Sihirli iyileştirici yılan eti
(MEK) TOM: 9
2.10. CIlAnçAY
2.10.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir ihtiyar adam ile bir ihtiyar kadın varmış.
Bunların çocukları olmuyormuş. Dedeyle nine çocukları olmayınca çok
kaygılanmışlar da “Şu ihtiyarlık günlerimizde bize kim bakar?” diye gece
gündüz düşünmeye başlamışlar.
Günlerden bir gün dede yola çıkmış. Nine o gece yemek pişirmek
için erişte koyarken çocuksuzluğu yine aklına gelince kaygılanmış ve o
an hamile kalıpT513. midesi bulanmaya başlamış. Dede yoldan dönmeden
önce nine bir çocuk doğurmuş. Ninenin çocuğu bir yılanmış.T554.7. Bu yılan
annesinden doğduktan sonra pencereden dışarı çıkıp evi sarıp sarmalamış.
Yılan o kadar uzunmuşB875.1. ki evin her tarafını sarmalamış. Nine bunu görünce tasalanmış, korkusundan yüreği daralıvermiş. “İhtiyar kocam ne zaman döner acaba?” diye söyleyip, gözleri şişinceye kadar ağlamış. Yılan,
annesini avutmaya çalışmış. Ondan ağlayıp endişelenmemesini istemiş.
Lakin nine buna inanmamış. Ağlamaya devam etmiş.
Birkaç gün geçtikten sonra dede eve dönmüş. Yılanı görmesiyle birlikte dede bayılıp kalmış. Sonra dedeyle nine anlaşıp yılanı taşlayarak evden dışarı çıkarmaya çalışmışlar.
Yılan, dedeye bakarak “Baba sen korkma, benim sözümden çıkmazsan ziyan olmazsın. Bak, ben sana bir iş veriyorum. Sen bu işi yap. Sen
şimdi git, falan padişahın kızını bana söz kesip dön.” demiş.B211.6.1.
Bu sözleri dede can kulağıyla dinledikten sonra atını koşumlayıp padişaha gitmiş. Varmış. Padişahın yanına girip ondan kızını kendi oğluna
istemeye geldiğini söylemiş. Padişah buna çok öfkelenmiş, onu kılıçla
doğratmış. Parçalarını arabaya yükletip atı geldiği yerden geri göndermiş.
260
Erkan KARAGÖZ
At dönünce dedenin parçalanmış gövdesini gören nine kaygılanmış.
Lakin yılan, dedenin parçalarını birleştiripE30. ona hemen can vermiş. Dede
dirilince yılan, kızı istemesi için onu yine padişaha göndermiş.
Dede yeniden gelince padişah buna çok şaşırmış. “Ondan galiba kurtulamayacağım.” diye kızını vermeyi kabul etmiş.
Evine dönüp bir süre kaldıktan sonra dede, yılanı uzun bir arabaya koyup padişahın yanına getirmiş. Yılanı padişahın kızının kapatıldığı saraya
bırakmışlar. Saraya girince yılan kızı kuyruğuyla sarıp sarmalamış, sarayın
tepesine çıkmış. Ama kız, damadın böyle bir yılana dönüştüğünü biliyormuş. Sonra ona “Yılan, niçin sen beni bu kadar çok korkutuyorsun? Ben
senin çok yakışıklı bir delikanlı olduğunu gayet iyi biliyorum. Boş yere
beni kaygılandırma.” diye yalvarmış.
Ama yılan, kızın böyle uzun süre yalvarmasından sonra kabuğunu atmış. Çok yakışıklı bir delikanlıya dönüşmüş.D391. Sonra çıktığı kabuğu saklaması için kıza vererek “Dikkat et, eğer bu benim kabuğumu kaybedersen
bir çift demir ayakkabı eskitmeyinceye kadar beni bulamazsın.” demiş.
Günlerden bir gün kız suya girip düşünce yılanın verdiği kabuğu suyun dibine düşürmüş. Ama kabuğun suyun dibine doğru düşüp gittiğini anlamamış. Eve dönünce bakmış, delikanlı yokmuş. Yılanın kabuğunu arayıp baksa o da yokmuş. Şaşırıp kalan bu kız babasına söyleyip kendisi için
demirden bir ayakkabı yaptırtmış. Sonra bu ayakkabıları giyip delikanlıyı
aramak için yollara düşmüş.
Bu kız gide gide birçok yerleri geçtikten sonra ihtiyar bir kadının yanına gelmiş. Bu ihtiyar kadının kocası altı başlı bir devmiş.G361.1.3. Bu kız geldiğinde dev altı haftalık bir yola çıkmışmış. Kız, nineye ne amaçla geldiği
anlatmış. Nine ona “Ben bilmiyorum çocuğum. Kocam dünyada Cılançay
adında bir delikanlı var diye hep söylerdi. Bilse kocam bilir. Döndüğünde
ona sorarız.” demiş.G530.1.
Dev perisi dönünce nineye “O Cılançay denilen bahadır daha dünyaya
gelmedi. O dünyaya gelseydi biz yaşayamazdık. Ben bundan fazlasını
bilmiyorum. Benim büyük ağabeyim var. O daha iyi bilir, ona sor.” demiş.
Bu cevabı alınca kız vedalaşıp kendi yoluna gitmiş.
Uzun süre yürüdükten sonra dokuz başlı dev perisininG361.1-6. yanına
gelmiş. Ona derdini anlatmış. Bu dev perisi, padişahın kızını büyük ağabeyinin yanına göndermiş. Bu şekilde padişahın kızı pek çok yerler geçtikten
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
261
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
sonra on iki başlı dev perisininG361.1-7. yanına gelmiş.
Oradaki ihtiyar kadına sormuş. İhtiyar kadın “Kızım, o şimdi çok
uzaklardadır. İşte şu yoldan gidersen ateş denizinin ortasında parlayan bir
şey görürsün. Cılançay bahadır işte orada yaşar. Denizdeki ateş gece saat
on iki sıralarında biraz olsa sönmektedir. Sen ancak o vakitte oraya girebilirsin. Başka bir vakitte o ateşin yanına giremezsin.” demiş.
İhtiyar kadın yolcu etmeden önce kıza bir at,B184.1. bir sihirli kamçı,D1208.
bir tarak,D1072.1. bir bileğitaşıD1209-9. ve bir aynaD1163. vermiş.
Uzun bir süre yürüdükten sonra padişahın kızı ateş denizineF710.1. varmış. Burada saatin on ikiye gelmesini beklemeye başlamış. Ateş sönünce
atına binip oradaki çukurdan atlamış ve parlayan şeyin yanına gelmiş. Kızın geldiğinde delikanlının uyuyormuş. Kız uyuyan delikanlının kollarını arkasına bağladıktan sonra kamçıyla ona vurmaya başlamış. O zaman
delikanlı uyanmış. Delikanlı önce kaçmayı düşünse de sonra kızı tanıyınca
onunla selamlaşmış.
Onlar ateşin kabaran alevlerinin içindeki bu adadan çıkıp gitmek
için hızlıca ata binmişler. Atı sıçratıp diğer tarafa çıkacakları sırada ateşin
alevleri kabarmış ve oradaki bütün cinlerG307. uyanıp onları kovalamaya
başlamışlar. Kız, ihtiyar kadının verdiği sihirli eşyaları birer birer atmaya
başlamış. Onlar bu eşyaların yardımıyla kaçıp kurtulmuşlar. Bir süre sonra
evlerine dönmüşler.
Onlar döndüğünde kızın babası, kızını özleyip gece gündüz
ağladığından kör olmuşmuş. Delikanlı, padişahı iyi etmiş.D2161.3.1. Bunun
için de padişah malının mülkünün yarısını delikanlıya vermiş. Dahası delikanlıyı kendi yerine padişah yapmış. Delikanlının babası ile annesi buraya
taşınmışlar.
Cılançay bu güzel kızla hâlâ daha ilk günkü gibi çok güzel bir ömür
sürüyormuş, diye söylerler.
2.10.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 10
T513. Conception from wish / Dilek yoluyla hamile kalma TOM: 10
T554.7. Woman gives birth to a snake / Kadının yılan doğurması
TOM: 10
262
Erkan KARAGÖZ
B875.1. Giant serpent / Devasa yılan TOM: 10
B211.6.1. Speaking snake (serpent) / Konuşan yılan TOM: 10
E30. Resuscitation by arrangement of members. Parts of a dismembered
corpse are brought together and resuscitation follows (Sometimes combined
with other methods) / Vücudun organlarını yerleştirme yoluyla diriltme.
Parçalanmış cesedin organlarını bir araya getirerek diriltme TOM: 10
D391. Transformation: serpent (snake) to person / Yılanın insana
dönüşmesi TOM: 10
G361.1.3. Six-headed ogre / Altı başlı dev TOM: 10
G530.1. Help from ogre’s wife (mistress) / Devin hanımının yardım
etmesi TOM: 10
G361.1-6. Nine-headed ogre / Dokuz başlı dev (MEK) TOM: 10
G361.1-7. Twelve-headed ogre / On iki başlı dev (MEK) TOM: 10
B184.1. Magic horse / Sihirli at TOM: 10
D1208. Magic whip / Sihirli kamçı TOM: 10
D1072.1. Magic comb / Sihirli tarak TOM: 10
D1209-9. Magic grindstone / Sihirli bileği taşı (MEK) TOM: 10
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna TOM: 10
F710.1. Water resembling fire / Ateşe benzeyen deniz TOM: 10
G307. Jinn / Cin(ler) TOM: 10
D2161.3.1. Blindness magically cured / Körlüğün sihirle tedavi
edilmesi TOM: 10
2.11. ZÖHRe
2.11.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Çok eski zamanlarda bir nineyle bir dede varmış. Bunların doğan
çocukları ölüyormuş. Bir vakit sonra nine dünyaya bir kız çocuğu getirmiş.
Çocuğun adını Zöhre koymuşlar. Bu kız çocuğu çok güzelmiş. Göz
değmesin diye onu ne sokağa çıkarmamışlar ne de birilerine göstermişler.
Ama halk onların bir kızı olduğunu biliyormuş. Kız on dört yaşına basmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
263
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bir gün komşu kızları gelmişler de “Nineciğim, Zöhre’yi bizimle birlikte yüzmeye gelmesi için izin ver.” demişler.
Nine “Ne söylüyorsunuz, bizim kızımız yok ki.” demiş.
Kızlar “Hayır var. Biz biliyoruz.” demişler.
Nine, kızını göndermemiş.
Üç gün üst üste komşu kızları gelince nine sonunda göndermeye razı
olmuş. Zöhre’yi bir güzel giyindirip süsledikten sonra alıp gitmişler.
“Dikkat et! Kaybolacağın yerlere gitme, hemen gel!” demiş annesi.
Güzellikleriyle insanı kendine hayran bırakan bu kızlar köyün dışındaki bir göle gelmişler. Elbiselerini hızlıca çıkarıp göle dalmışlar. Kızların
elbiseleri kıyıda kalmış. İşte bir zaman sonra yüzmekten sıkılınca bu kızlar
çıkıp giyinmeye başlamışlar. Zöhre de çıkmış. Giyinmek için bir bakmış ki
elbiselerinin üzerinde bir yük ağırlığında bir yılan yatmaktaymış. Kızların
hepsi korkup kaçmışlar. Zöhre de korkmuş ama elbiselerine de yaklaşamamış. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamış. Kaçıp gitse üzerinde elbiseleri
yok, görenler onu ayıplayacakmış.
O sırada yılan dile gelerekB211.6.1. “Ağlama Zöhre, ben sana
dokunmayacağım. Elbiselerini alacaksın. Yalnız bana cevap ver. Benimle
evlenecek misin?” demiş.
Zöhre’nin canı çıkmış. “Abooo, sen ne söylüyorsun?” demiş.
“Söyleyeceğimi söyledim, sen on sekiz yaşına bastığında gelip seni
alırım. Kendini hazırla.” demiş. Yılan bu sözleri söyledikten sonra göle
dalıp gitmiş. Kız şaşkınlığından korkup kalmış.
Eve dönünce annesi “Kızım sana ne oldu? Ak pamuk gibi olmuşun.”
demiş.
Zöhre olan biten her şeyi bir bir annesine anlatmış. “Karayılana gelin
olasım yok. Kurtar beni anneciğim.” demiş.
“Kaygılanma çocuğum. Gözümün nuru, seni yılana vermek için doğurmadım. Bir çaresini buluruz.” demiş annesi. Zöhre, annesi böyle söyleyince rahatlamış.
Günler bir bir geçerken kız büyüyüp on sekiz yaşına basmış. Bunlar
evlerine yılan girmesin diye evlerinin her yerini demirle kaplatmışlar.
264
Erkan KARAGÖZ
Bir gün Zöhre korkmuş bir hâlde koşarak gelip “Anne, yılan geliyor.”
diye hıçkırarak ağlamaya başlamış.
Dışarıya çıkıp baktıklarında bütün gökyüzünün bir karanlığa büründüğünü, dünyanın altının üste çıktığını görmüşler. Ejderhalar,B11. periler,F200. cinler,G307. yılanlar hepsi yer üstündeymiş. Bunlar hemen eve girip
saklanmışlar.
Yılanlar eve gelmişler. Karayılan dışarıdan “Zöhre sen sözünde durmadın. Çıkacak mısın yoksa ben mi geleyim?” demiş.
Zöhre “Hayır, çıkmayacağım. Geldiğin yoldan geri dön.” demiş.
“Ben seni almadan gitmeyeceğim. Vaktim kısa, çıkıyor musun?” demiş karayılan.
“Hayır, çıkmıyorum.” demiş Zöhre.
Yılan “Öyleyse seni zorla alacağım.” demiş Karayılan.
Ondan sonra evin kirişleri yerinden oynayıp ev yükselmeye başlamış.
Nineyle dede çok korkmuşlar. Zöhre de “Kaderim buymuş.” diyerek Karayılan’a “Çıkıyorum karayılan çıkıyorum.” demiş.
Sonra ev tekrar yerine oturmuş. Zöhre’yi sokağa çıkarmışlar. Onun
karşısında karayılan kıvrılıyormuş. Her yerde periler, cinler, yılanlar ıslıklayıp cızıldıyormuş. Karayılan bir vuruşta hepsini yok etmiş.D2099-5.
Yılan “Hadi canım gidelim. Vakit geldi.” demiş.
Kız “Haydi!” demiş.
Bunlar çift olup gitmişler. Yılan sürünerek, Zöhre de ata binerek göle
varmışlar.
Yılan “Ben seni sarıp sarmalayacağım. Ondan sonra birlikte göle gireceğiz. Sakın korkma.” demiş.
“Korkmuyorum.” demiş Zöhre. Kızın artık bir korkusu kalmamışmış.
Yılan kızı sarıp sarmaladıktan sonra bu ikisi göle girmişler. Oradan suyun dibindekiF725. bir kapıya gelmişler. Yılan kapıyıF725.1-1. açıp içeri girmiş.
Arkasından da Zöhre girmiş. Aşağıdaki altın merdiveneD1144-1. karayılan
birkaç defa değdiktenD565-11. sonra çok yakışıklı bir delikanlıya dönüşmüş.
D391.
Sonra kıza “Sen benden korkma. Ben de insan evladıyım. Çocukken
cinler beni kaçırmış.G307-6. Onların bütün ilimlerini ezberleyip öğrendim.
G307-12.
Şimdi ben onların padişahıG307-0.1. oldum.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
265
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı böyle deyince Zöhre’nin gönlü ferahlamış. Birdenbire delikanlıya âşık olmuş.
Padişah, şehriniF725.2. gezdirmiş. Neler yokmuş ki burada! Her şey altından, gümüştenmiş.F725-10. Bunlar hemen evlenmişler, birlikte yaşamaya
başlamışlar. Delikanlı, cinleri acımadan çalıştırıyormuş. İnsanlara ise hiç
dokunmuyormuş.
Üç yılda onların olgun elmalar gibi her biri birbirinden güzel üç
çocukları olmuş. Zamanla Zöhre babası ile annesini özlemeye başlamış.
Bir gün eşine “Beni doğduğum yurduma iki haftalığına gönder. Çocuklarım da memleketimi görmüş olurdu.” demiş.
Padişah karşı çıkmayıp “Tamam git. Nineyle dedeye hediye olarak da
çokça altın, gümüş ver. Onlara bir ömür boyu yetsin.” demiş.
Hanımı altınla gümüş doldurmuş. Üç çocuğunu da yanına aldıktan
sonra padişah onları yolcu etmek için onlarla birlikte altın merdivenin olduğu yere gelmiş. Merdivene üç kere değdikten sonra karayılana dönüşmüş.D191. Hanımıyla çocuklarını sarıp sarmalayıp gölün kıyısına çıkarmış.
Burada hanımıyla vedalaştığında ona “Sen nasıl döneceksin, biliyor musun?” diye sormuş.
Hanımı “Bilmiyorum.” demiş
“Sen ‘Devler padişahıG156. buraya çık!’ diye söylersen ben çıkar gelirim.” demiş.
Hanımı dönüp annesi ile babasını görünce bunlar ağlayıp hasret gidermişler. Kızları getirdiği hediyeleri vermiş, çocuklarını göstermiş. Zöhre
iyice dinlenmiş. Ondan sonra dönüş vaktine bir gün kalınca çocuklarla toplanıp hazırlanmaya başlamışlar. Eşi devler padişahını çok özleyen Zöhre
hemen dönmek istemiş. Annesi bu duruma çok bozulmuş. Sorduğu sorularla onu sıkıştırınca Zöhre sırrını açmış. “Şöyle şöyle söylediğim zaman
eşim yılan olup çıkacak.” demiş.
Zöhre çocuklarıyla uykuya dalınca annesi “Yok, onu yılana geri göndermeyeceğim. Benim yanımda kalacak.” demiş. Sonra gece yarısı saat
on ikide elinde kılıçla gölün kıyısına gelip “Devler padişahı buraya çık.”
demiş.
Çok zaman geçmeden gölün dibinden karayılan çıkmış. Karayılanın
çıkmasıyla birlikte nine, karayılanın başını kılıçla kesmiş. Karayılan orada
öylece kıvrılıp kalmış. Nine çabucak dönüp uyumuş.
266
Erkan KARAGÖZ
Sabah kızı gitmek için toplanırken annesi ona “Acele etme kızım nasıl
olsa dönersin.” demiş.
“Hayır anne geri dönmeyeceğim, helalleşelim.” demiş. Sonra Zöhre
çocuklarıyla birlikte gölün olduğu yere gelmiş. Zöhre eşini çok özlemişmiş. Gölün kıyısına gelince “Devler padişahı buraya çık!” diye bağırmış.
Hiç kimse çıkmamış. Zöhre biraz bekledikten sonra tekrar tekrar bağırmış ama yılan çıkmamış. Zöhre şaşırıp kalmış. Gölün üstünü kara dumanlar kaplamış. Bir de görmüş ki ayaklarının altında eşinin başı varmış.
Zöhre eşinin başını kucaklayıp hıçkıra hıçkıra ağlamış. Annesinin ihanetini
anlamış. Biraz bakındıktan sonra yılanın gövdesini bulmuş. Çocuklarıyla
birlikte ağlaya ağlaya çukur kazıp yılan padişahını gömmüşler. Sonra Zöhre en büyük çocuğunu kucaklamış. Sonra onu ağlaya ağlaya havaya atıp
“Git canımın içi, sen bülbül ol.D521. Sabah akşam insanların gönlünü hoş
tut.” demiş. En büyük çocuğu bülbül olupD151.3. uçup gitmiş. İkinci çocuğunu da kucaklayıp “Çocuğum, gözümün nuru, sen kırlangıç ol. Çevikliğinle
insanları kendine hayran bırak.” demiş. Bu çocuğu da kırlangıç olupD151.1.
uçup gitmiş. Sonra üçüncü çocuğunu kucaklayıp uzun uzun hıçkırarak
ağladıktan sonra “Sen, altınım, bütün dilleri bilen serçe kuşu ol.” demiş.
Bu çocuk da serçe kuşu olupD151.8. uçup gidince Zöhre bir sallanmış, iki
sallanmış, üçüncü sallanışında güvercine dönüşmüş.D154.1.
Bülbül, kırlangıç, serçe ve güvercin kuşları dünyaya işte böyle gelmiş
derler.
2.11.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 11
B211.6.1. Speaking snake (serpent) / Konuşan yılan TOM: 11
B11. Dragon / Ejderha TOM: 11
F200. Fairies (elves) / Periler TOM: 11
G307. Jinn / Cin TOM: 11
D2099-5. Snake destroys all the jinns, fairies and other snakes in one
strike / Yılanın bir vuruşta cinleri, perileri ve diğer yılanları yok etmesi
(MEK) TOM: 11
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
267
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F725.1-1. Door (gate) entrance to submarine World / Su altı dünyasına
açılan kapı (MEK) TOM: 11
F725. Submarine world / Su altı dünyası TOM: 11
D1144-1. Magic golden stairs / Sihirli altın merdiven (MEK) TOM: 11
D565-11. Transformation by touching stairs / Merdivenlere dokunma
yoluyla dönüşüm (MEK) TOM: 11
D391. Transformation: serpent (snake) to person / Yılanın insana dönüşmesi TOM: 11
G307-6. Jinn abducts person / Cinin insan kaçırması (MEK) (MEK)
TOM: 11
G307-12. Learning science (magic) from jinns / Cinlerden ilim (sihir)
öğrenme (MEK) TOM: 11
G307-0.1.1 Person reigns jinns (Person is king of jinns) / Cinler padişahının bir insan olması (MEK) TOM: 11
F725.2. Submarine cities / Denizaltı şehirleri TOM: 11
F725-10. Everything in the submarine world is of gold or silver / Su
altı dünyasında bulunan her şeyin altından ve gümüşten olması (MEK)
TOM: 11
D191. Transformation: man to serpent (snake) / İnsanın yılana
dönüşmesi TOM: 11
G156. King of the giants / Devlerin padişahı TOM: 11
D521. Transformation through wish / Dilek yoluyla dönüşüm TOM: 11
D151.3. Transformation: man to nightingale / İnsanın bülbüle
dönüşmesi TOM: 11
D151.1. Transformation: man to swallow / İnsanın kırlangıca
dönüşmesi TOM: 11
D151.8. Transformation: man to sparrow / İnsanın serçeye dönüşmesi
TOM: 11
D154.1. Transformation: man to dove / İnsanın güvercine dönüşmesi
TOM: 11
268
Erkan KARAGÖZ
2.12. Üç HedİYe
2.12.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eskiden bir zengin Mekerce’ye panayıra gitmiş. Yola çıkmadan önce
üç kızına “Kızlarım söyleyin, Mekerce’den size ne hediye alayım?” diye
sormuş.
En büyük kızı “Baba, bana atlas bir elbise al.” demiş. Ortanca kızı
“Bana saten bir elbise al.” demiş. En küçük kızı “Bana elbise alma, insan
başı büyüklüğünde elma alıp dön.” demiş.
Mekerce’ye giden zengin adam yaptığı alışverişlerden çok kâr etmiş.
Dönme vakti gelince büyük kızına atlas bir elbise, ortanca kızına saten bir
elbise almış. Sonra küçük kızının istediği elmayı aramaya başlamış. Aramış taramış, insan başı büyüklüğünde bir elma bulamamış. Küçük kızının
istediği elmayı bulamayınca umutsuzluğa kapılmış. Ama yine de o elmayı
bulmayı kafasına koymuş.
Mekerce’de işlerini bitirenler dönmeye başlamışlar. Zengin adam bir
aygır almış. Aygıra binip elmayı aramaya çıkmış. Elmayı bulursa fiyatı ne
olursa olsun, alacakmış. Gide gide bu zengin adam bir kara ormana gelmiş.
En küçük kızını hayal kırıklığına uğratmak istemiyormuş. Zengin adam
ormanda biraz daha yol alınca ıssız bir eve rastlamış. Gelip içeri girmiş.
İçeride ihtiyar bir kadın oturuyormuş. Zengin adam, ihtiyar kadının hâlini
hatırını sorduktan sonra ona “Nine, insan başı büyüklüğünde olan elmayı
nereden bulabilirim? Hiç bu elmayı duymuşluğun var mı? Parası ne olursa
olsun, o elmayı alırdım.” demiş.
Nine “İşte şu yoldan git oğlum. Dev büyüklüğünde yılanlara rastlarsın.
Bu yılanlar orada elmayı koruyorlar. Eğer senin geldiğini anlarlarsa seni
sağ bırakmazlar.” demiş.
İyi bir atı olan zengin adam çabucak bahçeye gelmiş. Dev büyüklüğündeki yılanlar uyumaktaymış.B875.1. Sessizce bahçeye girmiş. Zengin
adam insan başından da iri bir elmayı koparıp aldıktan sonra atına binip
hemen yola çıkmış. Zengin adam bir vakit böyle yol aldıktan sonra geriye
dönüp bakmış. Arkasından hortum şeklinde bir yılanın gelmekte olduğunu
görmüş. Hortum ona yetişmiş, atı vurup yıkmış.
Sonra yılan “Niçin sormadan aldın?” demiş.B211.6.1.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
269
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Zengin adam “Küçük bir kızım var. Bu kızım insan başı büyüklüğünde
bir elma istedi. Başka yerlerde bulamayınca gelip buradan aldım.” demiş.
“Alacağını almışsın artık. Bunun için kızını bana vereceksin. Eğer
kızını vermezsen atını da seni de yerim.” demiş.
Ölüm çok kötü bir şey. Ne yapsın şimdi zengin adam, kızını vermeye
razı olmuş.
Yılan “Ben falan gün gelirim. Kızını düğün için hazırla.” demiş.
Ondan sonra zengin adam Mekerce’den evine dönmüş. Kızlar koşarak babalarını karşılamışlar. İlk olarak büyük kızına atlas elbiseyi vermiş.
Sonra ortanca kızına saten elbiseyi vermiş. Ondan sonra da küçük kızına
büyük elmayı vermiş. Zengin adam elmayı kızına verince ağlayıvermiş.
“Baba niçin ağlıyorsun?” diye küçük kızı sormuş.
“Ey kızım bu kaygılı bir elma. Elma değil bu, ateş. Seni yılana vermeye razı olunca bu elmayı alabildim. Bu elmayı çalmıştım ama yılan beni
yakaladı.” demiş.
“Baba, kaderimizde ne varsa onu yaşarız. Sen kaygılanma.” demiş küçük kız. Sonra elmayı havaya atarak oynamaya başlamış.
Zaman gelip çatmış. Bunlar ağlayıp üzülmüşler. Kaygılarından yemeden içmeden kesilmişler. Daha ablaları bile nişanlı değilken küçük kızı
yılana vermeleri gerekiyormuş.
Bir süre sonra yoldan hortum gibi bir şeyin gelmekte olduğu görmüşler. O şey tozu dumana katıp, kuyruğunu tekerlek çarkı gibi döndürerek
geliyormuş. Gelmesiyle birlikte yılan kapıyı parçalamış.B16.5.1. Çatıya çıkıp
kızı alıp gitmiş. Küçük kızın annesinin, babasının ve kardeşlerinin gözleri
ağlamaktan kan çanağına dönmüş.
Ondan sonra yılan ile kız geceyi birlikte geçirmişler. Küçük kız
yengesiyle çok iyi dost olmuş.B604.1.
Kayınbabası “Git bakalım, ölmedi mi acaba? İntihar etmiş olabilir.”
demiş.
Yılan, kıza “Benim delikanlı olduğumuD391. hiç kimseye söyleme. Eğer
söylersen seni bırakıp giderim. Sarı yapraklar gibi sararıp ölürsün.” demiş.
Yengesi kapının yanına gelip onları dinlemiş. Ses seda yokmuş. Yengesi
kapıyı çalınca kız kapıyı açmış. Yengesi hâl hatır sormuş.
270
Erkan KARAGÖZ
Kız “İyiyim.” demiş
Yengesi “Acaba yılan, yılan mı yoksa delikanlı mı?” diye sormuş.
Kız “Yılan, yılan değil, delikanlı o!” demiş.
Yengesi sevinip hemen kayınbabasının yanına gelip söylemiş.
Ondan sonra kızın, yengesine bir şeyler söylediğini yılan anlamış da ona
“Sözümü dinlemedin. Ben gidiyorum şimdi, hoşça kal. Ölmek istemezsen
beni bulursun. Parmak kalınlığında demirden baston yaptır. Ayağına demirden
pabuç yaptır. Onun tabanının kalınlığı da parmak kalınlığında olsun. Bu pabuçlar sürtüne sürtüne yaprak inceliğinde kaldığında beni bulursun. Bastonun
kırıla kırıla elinde iğne kadar kalır. Beni bir ömür boyunca ararsın.” demiş.
Yılan gidince kız sararıp solmaya başlamış. Babasından izin almış,
çıkıp gitmiş. Yılanın söylediği demir pabuçları giymiş. Ondan sonra demir
bastona dayanıp yollara düşmüş. Uzun yıllar geçtikten sonra kız iyice
sararıp ihtiyarlamış. Kız gide gide yıllar önce babasının rastladığı eve gelmiş. Babası gibi bu eve girip evdeki ihtiyar kadına “Benim şöyle şöyle bir
kocam vardı, nerelerdedir acaba?” diye sormuş.
İhtiyar kadın “Eşin buraya geldi ama sen zamanında gelemediğin
için o yeniden evlendi. Şimdi satıcılık yapıyor. Şu yoldan git, eşin oradaki
bahçededir. Yalnız sen bahçenin önünden geçme. Bahçenin arka tarafında,
mavi renkli bir ev var. Eşin işte o evde. Evde yoksa dükkândadır. Hanımı
evdedir. Onların çocukları yok. Eve girdiğinde sana ekmek verirse ekmeği
alma, tuz verirse tuzu alma, elbise verirse elbiseyi de alma. Sonra öfkelenip ‘Sana ne vereyim?’ diye sorar da seni keçiye dönüştürür.” demiş.
Kız gidip evi o bulmuş. Eve girince eşinin yeni hanımı ona ekmek vermiş, ekmeği almamış. Tuz vermiş, tuzu almamış. Elbise vermiş, elbiseyi
de almamış. Ondan sonra bu kadın öfkelenip “Öyleyse sana ne vereyim?”
demiş de kızı keçiye dönüştürmüş.D134.2.
Bir vakit sonra yılan kocası, delikanlı suretinde mağazadan eve yemek
yemeğe gelmiş. Elini yüzünü yıkadıktan sonra masaya oturmuş.
Hanımı “Bir tuhaflık var bizde.” demiş.
Eşi “Ne var, söyle.” demiş.
“Kamburu çıkmış ihtiyar bir kadın dilenci geldi. Elinde demir baston,
ayağında demir pabuç vardı. Bastonu iğne gibi ufacık, pabucu da yaprak
gibi incecikti.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
271
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı “O benim hanım olmalı.” diye düşünmüş. Sonra da “Nereye
gitti o?” demiş.
“Onu keçiye dönüştürdüm. Kendisi çok pis.” demiş şimdiki hanımı.
“Git çıkar hele! Ne diye ihtiyar bir kadınla alay ediyorsun? Kendinin
de ihtiyarlayacağını unuttun mu?” demiş delikanlı.
Şimdiki hanımı, ihtiyar kadını alıp gelmiş.D334. Delikanlı bu kadının
önceki hanımı olduğunu anlamış.
Tanıyınca da şimdiki hanımına “Bu ihtiyar kadın benim sevip evlendiğim ilk hanımım. O beni bulmak için bu hâllere düşmüş. Sen onun kesip
attığı tırnağı bile olamazsın.” demiş.
Sonra her tarafı kırışmış, kamburu çıkmış ihtiyar kadına üflemiş. İhtiyar kadın on sekizlik bir kıza dönüşmüş.D1889-12. Delikanlı şimdiki hanımından ayrılmış.
Sonra yeniden bir araya geldiği hanımına bir ev vermiş. Böylece onlar
birlikte yaşamaya başlamışlar.
2.12.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 12
B875.1. Giant serpent / Kocaman yılan TOM: 12
B211.6.1. Speaking snake (serpent) / Konuşan yılan TOM: 12
B16.5.1. Giant devastating serpent / Kocaman yıkıcı yılan TOM: 12
B604.1. Marriage to snake / Yılanla evlenme TOM: 12
D391. Transformation: serpent (snake) to person / Yılanın insana
dönüşmesi TOM: 12
D134.2. Transformation: man to she-goat / İnsanın dişi keçiye
dönüşmesi TOM: 12
D334. Transformation: goat to person / Keçinin insana dönüşmesi
TOM: 12
D1889-12. Rejuvenation by blowing / Üfleme yoluyla gençleştirme
(MEK) TOM: 12
272
Erkan KARAGÖZ
2.13. KARAKUŞ
2.13.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Çok eski zamanlarda ihtiyar bir adam varmış. Bu ihtiyarın üç kızı olmuş.
Günlerden bir gün ihtiyar adam pazara gitmek için hazırlanırken uyuyan iki kızını uyandırıp onlara “Size nasıl hediyeler alıp geleyim?” diye
sormuş. En küçük kızını ise uyandırmaya kıyamamış. İhtiyar adam pazara
gitmiş.
O sırada küçük kızı bir rüya görüyormuş. Rüyasında uzun tahta duvarların arkasında çok güzel bir çiçekle oynayıp koşuşturduğunu görüyormuş. Küçük kız çiçekle uzun bir süre oynadıktan sonra çiçeği kaybetmiş.
Aramış taramış, hiçbir yerde çiçeği bulamamış. Çiçeği bulamayınca üzüntüsünden ağlayarak uyanmış. “Sana ne oldu, niçin ağlıyorsun?” diye ne
kadar üsteleyip sorsalar da kız hiçbir cevap vermemiş. Sonra kız bahçeye
çıkıp rüyasında gördüğü çiçek gibi bir çiçek aramaya başlamış ama öyle
bir çiçek bulamamış.
Babaları pazardan dönünce aldığı hediyeleri vermiş. Küçük kız ablalarından daha fazla hediye almış. Almış almasına da hediyeleri elinin tersiyle itmiş. Babası şaşırıp “Niçin almıyorsun?” deyince kız, yaşlı gözlerini
silerek rüyasında çok güzel bir çiçek gördüğünü anlatmış. “Bana o çiçeği
bulup getirirsen ondan başka hiçbir şey bana gerekmiyor.” demiş.
Babası bu çiçeğin çok uzaklarda bulunduğunu bilse de o çiçeği alıp
gelmek için söz vermiş. Sonra babası “O çiçeği alıp gelmesine alıp gelirim
ama yalnız o çiçekten bize fayda gelmez.” demiş.
Kızın gözü o çiçekten başka bir şey görmediğinden “Ben sadece o
çiçeği istiyorum!” demiş.
İhtiyar adam yola çıkmak için hazırlanmaya başlamış. O sırada
babasından kalan küçük bir sandık aklına gelmiş. Ölmeden önce babası
“Eğer bir sıkıntıya düşersen bu sandıktaki eşyaları alırsın.” diye bu sandığı
bırakmışmış. Aklına gelen bu sandığı açan ihtiyar adam sandıkta bir düdük, üç tane saç kılı ve baş tarafı gümüşle işlenmiş bir metre boyunda bir
baston bulmuş. İhtiyar adam bu eşyalarla birlikte biraz yiyecek bir şeyler
almış. Sonra kızlarıyla vedalaşıp yola çıkmış.
Epeyce bir yol gittikten sonra gür bir ormana gelen ihtiyar adam yolunu kaybetmiş. Kurtlar adamın etrafını sarmış. Adam şaşkınlıktan ne ya-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
273
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
pacağını bilemeyince kesesindeki düdük aklına gelmiş. DüdüğüD1224. alıp
üç defa çalmış. O an yerle göğü birbirine katan bir kasırga çıkmış.D1548.1-3.
Ağaçlar çatır çutur kırılmaya başlamış. İhtiyar adam fırtınadan güç bela
kurtulabilmiş. Birçok sıkıntılar çektikten bir ay sonra ihtiyar adam ormanı
geçip bir bozkıra çıkabilmiş. İhtiyar adam çok susayıp acıktığından hâlden
düşmüş. Su ararken kalın bir kavak ağacının yanına gelmiş. Kavağın
dibinden su çıkıyormuş. İhtiyar adam suyu içip bitirmiş. Bu su yırtıcı
hayvanların içtiği suymuş. Suyu içip bitirdiğinden dolayı yırtıcı hayvanlar
ihtiyar adama saldırmışlar. İhtiyar adam yine düdüğünü çalmış, bir kasırga
çıkarmış. Güç bela hayatta kalmış.
Sonra ihtiyar adam gide gide bir çöle varmış. Yiyeceği kalmadığından gidecek hâli kalmamış. O vakit aklına kesesindeki üç saç kılı gelmiş.
SaçlardanD991. birini alıp rüzgâra doğru savurmuş. Rüzgâr saçı uçurunca
bunun önüne bir sürü yiyecek gelmiş.D1472.1-37. İhtiyar adam bu bir rüya mı
hayal mi diye şaşırıp kalmış. İhtiyar adam karnını doyurduktan sonra çölü
geçip yüksek bir dağa gelmiş. Uzaklarda parlayan bir saray görünüyormuş.
Kalan saç kıllarından birini daha savurup karnını doyurmuş. İhtiyar adam
biraz dinlendikten sonra bu saraya doğru gitmiş.
İhtiyar adam dört ay dolup beşinci ayın birinci gününde sarayın
yanındaki güzel bahçenin yanına gelmiş. İhtiyar adamın oraya geldiğinde
akşam karanlığı çökmüşmüş. Son saç kılını da savurup karnını doyurduktan sonra ihtiyar adam uyumuş.
Hava aydınlanmaya başlayınca ihtiyar adam çiçek toplamaya geldiğini hatırlayıp irkilerek uyanmış. Oradaki duvardan bahçeye girmiş. Bahçede çeşit çeşit meyve ağaçlarının olgunlaşan meyveleri varmış. Meyve
ağaçlarının arasında ihtiyarın bulmak için geldiği çiçekler varmış. İhtiyar
adam bu çiçeklerden üç kızı için üç tane koparmış. Ondan sonra duvardan
çıkıp gideceği sırada karşısına demir gagalı,B15.7.13.1. demir pençeli,B15.7-17.
kocaman bir karakuşB31.6.1. çıkmış.
Kuş ihtiyarın yanına gelip gagasıyla ihtiyarı elbisesinden tutarak “Sen
kimden izin aldın da benim bahçemdeki çiçeklerden kopardın? Nereye alıp
götüreceksin bu çiçekleri?” diye sormuş.B211.3.
İhtiyar adam önce söylemeye korkmuş. Sonra üç kızı olduğunu, küçük
kızının bu çiçekleri rüyasında görüp âşık olduğunu söyleyivermiş.
Ondan sonra karakuş “Küçük kızını bana verirsen çiçekleri alırsın. Kızını vermezsen çiçeği vermiyorum.” demiş.
274
Erkan KARAGÖZ
İhtiyar adamın küçük kızını veresi gelmemiş. Ne yapsın, boş olarak da
geri dönmek istememiş. İstese de istemese de razı olmuş.
Gideceği vakit kuş “Falan saatte kızını getir.” demiş. İhtiyar adama
çabucak gelmesini emretmiş.
Ondan sonra ihtiyar adam yola çıkmış. Dönerken büyük bir ırmağın
kıyısına gelmiş. Oradan geçecek bir yol bulamamış. Öyle, şaşkın şaşkın
beklerken aklına evden aldığı baston gelmiş. Bu bastonuD956. üç defa suya
sokup çıkarınca suyun üstünde büyük bir köprü meydana gelmiş.D1258.1.
Köprüden geçip gittikten sonra gide gide daha önce geçtiği ormana gelmiş.
O kadar çok yorulup hâlden düşmüş ki ne yapacağını bilememiş.
Bu sırada karakuş “Niye bu kadar uzun sürdü bunun gelmesi?” diye ihtiyarı aramaya çıkmış. İhtiyarı takip edip yetişmiş de “Ben senin bu kadar
uzaklardan geldiğini bilseydim sana daha çok zaman verirdim.” demiş. Sonra
ihtiyarı sırtına almış. Ona yelesinden tutmasını söyleyip memleketine kadar
onu götürmüş.B542.1-4. Sonra ihtiyara “Kızını şuraya falan saatte getir.” demiş.
İhtiyar kaygılana kaygılana evine dönmüş. Evdekiler onu çok özlemişmiş. İhtiyar, küçük kızına çiçeği vererek “Kızım bu çiçeği senin başına
takmak için alıp geldim. Yalnız çiçeğin sahibi demir gagalı karakuş seni
istiyor. Seni almak için geldi. Falan yerde bekliyor.” demiş.
Böyle deyince hepsi birden “Vermeyiz.” diye ağlamaya başlamışlar.
Kızı vermemek için kapıyı, pencereleri iyice sağlamlaştırdıktan sonra bunlar uyumuşlar.
Karakuş beklerken karanlık çökmüş. Sonra beklemekten sıkılan Karakuş evin olduğu yere gelmiş. Evin pencerelerini kırıp ihtiyar adamın küçük
kızını almış. Sonra da kendi memleketine doğru uçup gitmiş.
Kuş dönünce kızı bahçesinin içindeki bir saraya yerleştirmiş. Bu sarayda karakuştan başka hiçbir canlı yokmuş. Yalnız kalan kız ailesini çok
özlediğinden sararıp solmaya başlamış. Böyle iki yıl geçtikten sonra kız
evine dönmek için Karakuş’tan izin istemiş.
Karakuş “İki saat on beş dakikada varırsın. Dört saat orada kalırsın.
İki saat on beş dakikada da geri dönersin. Bir dakika bile geç kalırsan benden iyilik bekleme.” demiş.
Kız kabul edip kuşun öğrettiği tılsımlaD1520-39. evine dönmüş. Kız varınca bunlar sarılıp ağlaşmışlar. Kız burada dört saat kalacağını söylemiş.
Ama arada ablaları çaktırmadan saati üç saat geri almışlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
275
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kız yedi saat kaldıktan sonra evine dönmüş. Karakuş hasretinden bitkin düşüp kızı bekliyormuş.
“Sen benim söylediğim vakitte dönmedin?” demiş karakuş.
“Geldim.” demiş kız.
“Sen döneceğin vakitten üç saat sonra döndün. Yalnız sen bunun farkına varmadın. Ablaların saati geriye aldılar. Sen bu yüzden geç kaldın ama
ben seni affediyorum.” demiş.
Ondan sonra Karakuş kanat çırpmış, çok yakışıklı bir delikanlıya dönüşmüş.D368Delikanlı “Sen beni kuş olarak tanıdın. Ben seni sınamak için kuş suretine girmiştim. Evine geri döndün. Verdiğin sözü bozmadan geri geldin.”
demiş.
Bundan sonra delikanlı, kızı hanımı olarak almış. Onlar çok mutlu bir
şekilde hâlen de birlikte yaşıyorlarmış.
2.13.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 13
D1224. Magic pipe (musical) / Sihirli düdük (müzikle ilgili) TOM: 13
D1548.1-3. When one blows a whistle three times, hurricane breaks
out / Sihirli düdüğü üç defa çalınca bir kasırganın ortaya çıkması (MEK)
TOM: 13
D991. Magic hair / Sihirli kıl TOM: 13
D1472.1-37. Magic hair provides food / Sihirli saç kılının yemek sağlaması (MEK) TOM: 13
B15.7.13.1. Bird with beak of iron / Demir gagalı kuş TOM: 13
B15.7-17. Bird with claw of iron / Demir pençeli (tırnaklı) kuş (MEK)
TOM: 13
B31.6.1. Giant blackbird / Devasa karakuş TOM: 13
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş TOM: 13
D956. Magic stick of wood / Sihirli baston TOM: 13
276
Erkan KARAGÖZ
D1258.1. Bridge made by magic / Sihir yoluyla köprünün inşa edilmesi TOM: 13
B542.1-4. Blackbird carries a man in a safe way / Karakuşun güvenli
bir şekilde insanı taşıması (MEK) TOM: 13
D1520-39. Transportation by spell / Tılsım yoluyla ulaşım (MEK)
TOM: 13
D368- Transformation: blackbird to person / Karakuşun insana dönüşmesi (MEK) TOM: 13
2.14. SIRlI çAnTA
2.14.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir köyde bir hamam varmış. O hamam cinliymiş. Köyde bir gün bir
evin kuytusunda kızlarla erkekler toplanıp oturmuşlar. Burada kızlar erkeklere “Hanginiz şu hamamdan buraya bir taş alıp gelirse o geceyi bizimle geçirecek.” demişler.
Erkeklerin arasından birisi çıkıp “Ben giderim.” demiş.
Bu delikanlı hamama gitmiş. Öbür delikanlılar uzaktan ona bakmışlar.
Delikanlı hamama girince taşı eline almış. Tam o sırada birisi onu kolundan yakalamış. Delikanlı “Bırak!” diye bağırmış. Tuhaf bir ses “Beni alırsan bırakırım.” demiş. Delikanlı “Tamam alayım dersem bu beni gönderir.” diye düşünmüş. Sonra da “Tamam, alacağım.” demiş delikanlı. “Eğer
almazsan seni öldürürüm. Gece yarısı saat on ikide ya da gündüz saat üçte
gelip beni alırsın.” demiş o sesin sahibi.
Böyle söyledikten sonra delikanlı kurtulmuş. Ondan sonra delikanlı
evine doğru koşarak gitmiş, hastalanıp kendinden geçmiş. Çok fena hastalanan delikanlıyı üfürükle tedavi etmeye çalışmışlar. Delikanlı kendine
gelememiş. Arkadaşları “Şöyle şöyle o öğleden sonra hamama girmişti.
Ona ne olduysa orada olmuştur.” diye delikanlının başından geçen hadiseyi anlatmışlar.
Olayın üzerinden bir hafta geçmiş. Hamamda bir ses “Gelip beni
al! Yoksa kendine gelemezsin.” diye bağırıyormuş. Delikanlı ne yapsın,
hamama gidip hamamın penceresinden seslenip “Seni almaya geldim.”
demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
277
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Hamamdan çok güzel bir kız çıkmış. Kız altınlar, gümüşler takmış;
hayran kalırsın.
Bunların ikisi birlikte dönmüşler. Eve gelir gelmez kız çalışmaya
başlamış. Kızın eli çabukmuş. Evi derleyip toparlamış, kirli çamaşırları
yıkamış, yemeği pişirmiş. Kız çok becerikliymiş. Gece olunca kız kendi
yatağını ayrı, delikanlının yatağını ayrı hazırlamış.
“Niçin birlikte yatmıyoruz?” diye delikanlı sormuş.
“Bizim nikâhımız yok ki.” demiş kız.
“Daha sonra molla çağırıp nikâh kıydırırız.” demiş delikanlı.
“Yok olmaz, biz atalarımızın töresini bozmayalım.” demiş kız.
Delikanlı “Nikâhı hemen kıymıyorlar.” diye, “Kız da hemen kıyıyorlar.” diye bunlar tartışmışlar.
Ondan sonra ertesi gün bunlar sürücüsüyle birlikte bir atlı araba alıp
yola çıkmışlar. Hamama gelince sürücüyü geri göndermişler. Sonra bu ikisi hamama girince kız, delikanlıya “Beni kucaklayıp gözünü yum. Ben
gözünü aç demeden açma.” demiş.
Delikanlı gözünü yumup kızı kucaklamış. Bunlar uçarak bir yerlere gitmişler. Bir zaman sonra değişik sesler duymuşlar. Bu sesler çalgı
sesleriymiş. Kız, delikanlıya “Şimdi aç gözünü!” demiş.
Delikanlı gözünü açınca çok güzel bir şehre geldiğini görmüş.D2121.2.
Damat geldi diye tüm şehir halkı türküler söyleyip dans ediyormuş. Kız,
delikanlıyı alıp gitmiş. Ona nasıl davranması gerektiğini de anlatıp “Burada yeme içme boldur. Sen hiçbir şeye elini uzatma. Bir şeyler de tıkınayım
deme. Sadece benim aldığım yerden al.” demiş.
Bunlar bir eve girip oturmuşlar. Masa yiyecek, içecek doluymuş. Kız
nereden aldıysa delikanlı da oradan almış. Başka yerden bir şeyler alıp yememiş. Gece olunca halk dağılmış. Bunlar da yatmışlar. Ertesi gün düğün
aynı şekilde bol yemeli, içmeli; türkülü, danslı devam etmiş. Bu şekilde
düğün üç gün sürmüş. Kız akşam yattıktan sonra eşine “Yarın babam seni
altın ambarına götürür. Orada her zenginlikten var. Babam şu zenginliklerden sana al der. Sen onların hiçbirisinden alma. Biz fakir insanlarız. Bize
işte şu çanta kâfi diyerek duvarda asılı olan eski çantayı alıp çık. Sonra
babam seni aygır ahırına götürür. Sen oradaki atların en kötüsünü seçip al.
278
Erkan KARAGÖZ
Yuların da iyisini alma. En kötü at takımını sorup al. Atın başına bu kötü
yuları geçirip dön.” demiş.
Ondan sonra ertesi gün kayınbabası delikanlıyı arkasına alıp bir ambara götürmüş. “İşte şu zenginliklerden ne istiyorsan al.” demiş.
Ambarda altın, gümüş, çeşit çeşit pırlantalar; her şey varmış. “Bana ne
para ne de altın gerek. İşte şu eski çantayı verirsen alırım.” demiş delikanlı.
Kayınbabası ona “Bu eski püskü çantayla ne yapacaksın? Altından,
gümüşten dilediğin kadar al.” demiş. Delikanlı hiçbir şekilde kabul etmemiş. Delikanlı böyle deyince kayınbabası ona o eski püskü çantayı vermiş.
Sonra bunlar aygırların kapatıldığı ahıra gitmişler. Orada altın yularlarla bağlanmış on iki aygır varmış. Bu aygırlar çok iyi aygırlarmış. “Şu
aygırlardan canının istediğini al.” demiş kayınbabası.
“Yok baba, benim bu aygırlara bakacak ne bir ahırım var ne de yedirecek yemim var. Şu cılız at bizim işimizi görür. Bize şu iğdiş edilmiş atı
ver.” demiş delikanlı. Böyle söyleyince babası iğdiş edilmiş atı ona vermiş.
“Atların iyisinden almadın. Bari yuların iyisinden al.” demiş kayınbabası.
“Gerek yok. Bu iğdiş ata altın yular yakışmaz. İşte şu kötü at takımları
alsam idare eder.” demiş delikanlı.
Kayınbabası, delikanlıya istediklerini vermiş. Böylece delikanlı çantayı, iğdiş atı ve kötü koşum takımlarını almış. Akşam olunca yiyip içtikten
sonra bunlar yatmışlar. Kız, eşine “Delikanlı, sen bu gece uyuma.” demiş.
Biraz sonra evdeki herkes uyuyunca kız uyuyan eşini uyandırmış.
Bunlar eski püskü çantayı almışlar. Kötü atı koşumlamışlar. Sonra kız arkaya erkek öne bu ata binip yola çıkmışlar. Kız yine eşine “Yum gözünü.”
demiş. Delikanlı gözlerini yummuş. Bunlar yıldırım hızıyla uçup gitmişler. Birkaç gün uçtuktan sonra kız “Aç gözünü.” demiş. Delikanlı gözünü
açınca bunlar yer üstüne varmışlarmış. Kız attan inip yere yatmış, döp döp
diye yankılanan sesleri dinleyip “Bizim arkamızdan koşturarak geliyorlar.” demiş.
Bunlar yıldırım hızıyla yollarına devam etmişler. Bir vakit sonra
kuçatların6 kişneme sesleri duyulmaya başlanmış. Kız ile delikanlı köye
6
At ailesinde bir tür ismi.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
279
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yaklaşmışlar. Onların arkasından kovalayanlar yetişmek üzereymiş. Bunlar köye girmişler. Köyde her yer kapkaranlık, bütün herkes uyuyormuş.
Köyün biraz dışındaki bir evin penceresinden içeride ateş yandığını görmüşler. Bu evin yanına gelip pencereden içeriye bakmışlar. Bir kız çocuğu
oturmaktaymış. Pencereye vurmuşlar. Kız, onlara misafir olup olamayacaklarını sormuş.
Kadın “Tabi kızım, buyurun. Benim hasta bir kızım var. O durmadan
ağladığı için siz dinlenemezsiniz.” demiş.
“Olsun ablacığım. Biz dayanırız, şurada birlikte uyuruz.” demiş kız.
Böyle deyince ev sahibi kadın onları içeriye almış. Beşikteki çocuk
hiç durmadan ağlıyormuş. Bunlar bir şeyler yiyip içmişler. Çocuk devamlı
ağlıyormuş. Kız, kadına “Neden ağlıyor bu çocuk?” diye sormuş.
Kadın neden ağladığını anlatıvermiş. “Benim on sekiz yaşında bir
kızım var. Acıkınca onu doyurmak mümkün değil. Büyükler gibi yemek
yiyor. Kendisi ne yerinden kalkabiliyor ne de ölüyor.” demiş.
“Ablacığım ben senin kızını iyileştiririm.” demiş kız.
“Ey kızım, sen ne söylüyorsun? Ne istersen sana veririm.” demiş kadın.
“Bana bir şey gerekmez. Yalnız ben senin kızına ne yaparsam yapayım sen bana kızma.” demiş.
Kız, odanın çok sıcak olması için kadına kuzineyi yakmasını söylemiş. Kadın kuzineyi yakmış, ev ısınmaya başlamış.
“Şimdi de bir süpürge getir.” demiş kız. Kadın süpürgeyi getirmiş.
Kız, beşikten çocuğu alıp süpürgeyle sertçe dövmeye başlamış. Kendi kendine de söylenmeye başlayarak “Kendininkini al, bizimkini ver.” demiş.
Böyle söyledikten sonra çocuğu kuzineye atmış.
Kadın “Ah, çocuğumu öldürdün!” diye bağırıp ağlamaya başlamış.
Kız ona “Ağlama ablacığım, o senin çocuğun değil. Senin çocuğun
benim. Çocukken beni cinler değiştirdi.” demiş.G307-6.
Böylece kız insan çocuğu olmuş. Babalarından aldıkları çantadakiD1193.
para hiç bitmiyormuş.D1451.2. At da çok iyi bir at olmuş. Onlar bu köyde
biraz kaldıktan sonra kızın annesini de alıp delikanlının köyüne gitmişler.
Onlar hâlâ orada hep birlikte yaşıyorlarmış.
280
Erkan KARAGÖZ
2.14.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 14
D2121.2. Magic journey with closed eyes / Gözleri kapayarak sihirli
seyahat TOM: 14
G307-6. Jinn abducts person / Cinin insan kaçırması (MEK) TOM: 14
D1193. Magic bag (sack) / Sihirli çanta (kese) TOM: 14
D1451.2. Inexhaustible bag (sack) furnishes money / Torbanın bitip
tükenmek bilmeyen para sağlaması TOM: 14
2.15. FAKİR delİKAnlI İle YUHA7 YIlAn
2.15.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda fakir bir delikanlı varmış. Yalnız yaşayan bu delikanlı
çok fakirmiş. Sadece bir çift kovası varmış. Bir gece vakti bekiye8 su almaya gitmiş. Beki yanında çok güzel bir kız varmış. Bu kız ona gülümseyerek
bakmış da “Ağabey niçin bir çift kovayla geldin?” demiş.
Delikanlı, kıza fakir olduğunu belli etmek istemeyerek “Acelem vardı. Onun için bu kovalarla geldim.” demiş. “Ağabey suyu ben vereyim.”
demiş kız.
Tamam. Kızın vücudu çok güzel ve zarifmiş. Kız, delikanlıyı çok
beğenmiş. Artık delikanlı ile kız pamukla buluşan ateş nasılsa öyleymiş.
Delikanlı, kızdan gözünü alamıyormuş. “Sen neden bizim köye geldin?”
demiş.
Kız “Sen evli misin ağabey?” demiş.
“Yok, evli değilim. Evlenmeye vakit olmadı.” demiş. Delikanlı yeniden kıza “Sen nereden geldin?” diye sormuş.
“Sana söylersem iyi olmaz. Benim annem babam yok.” demiş kız.
Delikanlı ona “Benim gibisin, benim de annem babam yok.” demiş.
Kız “Beni birisi alacak oldu da buralara kadar geldim, yolumu kaybetmişim. Köyüm ne tarafta bulamıyorum.” demiş.
7
8
Tatar mitolojisinde yılandan kadına dönüşen vampir kadın.
Buz üstüne su almak için açılan delik.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
281
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı “Saçma sapan şey arayacağına bana gel.” demiş delikanlı.
“Tamam ama beni kabul edersen benim öksüzlüğümü yüzüme vurma.” demiş kız.
“Ben de öksüzüm.” demiş delikanlı.
Bunlar uzun uzun konuşmuşlar. Su kovalarından birisini de kız alıp
delikanlının arkasından gelmiş.
Delikanlı “Nikâh kıydırırız. Şimdi böyle iyi olmaz, hoş olmaz.” demiş.
“Tamam.” demiş kız.
Elbisesinin kollarını sıvayan kız döşemeleri silmiş, ocağı badanalamış, semaveri açmış. Kız etrafı topladıktan sonra delikanlı, hocaya gitmiş.
Hocanın evine girince delikanlı önce selam vermiş. Sonra hocanın hâlini
hatırını sormuş.
Hoca gülümseyerek “Nasılsın?” demiş.
“İyiyim hocam. Bir şey alıp döndüm, nikâh kıysanıza.” demiş.
“Tamam, tamam.” demiş hoca. Para alacağı için sevinen hoca tabak
gibi sarığıyla kaftanını giymiş. Kendi boyunun iki katı olan bastonuna dayanıp hanımına “Orada çok kalmam kadın. Sen semaveri hazırla, hemen
dönerim.” demiş.
Hocanın hanımı “Elbiseni değiştirmeyecek misin?” diye sormuş.
“Orada damlayacak yağ yok.” demiş hoca.
Delikanlı ile kız çay koymuş, hocayı bekliyorlarmış. Hoca küçük küçük adımlarla büyük ineğini çekerek geliyormuş. Hoca gelince onu karşılamışlar. Hoca selam verip içeri girmiş. Onu evin başköşesine oturtmuşlar.
Hocanın ineğine de saman vermişler. Hoca üstünü çıkarınca “Kardeşime
bak, çaylar bile koyulmuş.” demiş.
“Hocam her şeyiyle bizim işi biliyorsun, şimdi bizi ayıplama.” demiş
delikanlı.
Delikanlı komşulardan iki tane şahit alıp gelmiş. Hoca koynundan kitabı çıkarıp nikâhı kıymaya başlamış.
Kız “Babamın adını bilmiyorum, baba da yok anne de yok. Yetim kaldım.” demiş.
282
Erkan KARAGÖZ
“Hangi köydensin?” demiş hoca.
Kız bir isim bile bulamayıp “Tomana9 köyündenim.” demiş. Hoca şaşırıp kalmış.
Hoca nikâhı kıyıp ikisinin ellerini kitaba koydurmuş. Şahitler de parmak basmışlar. O sırada delikanlı karnını kaşıyormuş. Hoca para verecek
diye gözleriyle onu izliyormuş. Ama delikanlının verecek bir şeyi yokmuş.
Delikanlı da hocanın para almak için beklediğini anlayıp “Hocam, ben sizinle helalleşirim daha sonra.” demiş.
“Ne zaman verirsen ver de şimdi az da olsa biraz versen iyi olur.”
demiş hoca.
“İşte iki çift hasır pabucum var. Bunları satınca veririm.” demiş
delikanlı.
“Bana hasır ayakkabı versen de olur. Hizmetçime veririm.” demiş
hoca. Delikanlının son iki çift hasır ayakkabısını da hoca almış.
Hoca çıkıp gitmiş. Şahitler de çıkıp gitmişler. Bunlar gülüşe gülüşe
çay içmişler. Sonra karı koca olmuşlar. Bir gün olmuş, iki gün olmuş, bir
hafta olmuş. Kız her geçen gün daha sağlıklı olmaya başlamış. Ama delikanlı günden güne sararıp solmaya başlamış. Delikanlı bu duruma şaşırıp
komşularına “Bana ne oldu oldu ki acaba? Günden güne sararıp soluyorum.” demiş.
“Sen eşini bir sına bakalım. Kendisi yuha yılanıB91-9. olmasın? Eğer
göbeği yoksa kesin yuha yılandır. Sınayacağın gün evde su bırakma. Kapıyı iyice kapa ama uykun gelirse uyuma, uyuyormuş gibi yap.” demiş
komşuları.
Delikanlı dönünce hanımının göbeğinin olmadığını görmüş.B91-9.1.
Ondan sonra suları döküp uyumuş. Hanımı orayı burayı aradıktan sonra
delikanlının yanına gelip yatmış. Gece yarısından sonra yattığı yerden pencereleri yalamaya başlamış. O kadar uzun bir diliB91-9-2. varmış ki delikanlı
bunu yattığı yerden görmüş.
Ertesi gece yine hanımını sınamak için uyuyormuş gibi yapmış. Hanımı aynı şekilde pencereleri yalıyormuş.
9
Aptal köylü, aptallar köyünden.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
283
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sabah kalktıklarında delikanlı hanımına “Senden bana hanım olmaz.”
demiş.
“Hanım olmaz mıyım, ben de senin gibi bir fakir çocuğuyum. Hizmetini görüyorum, sözünü dinliyorum.” demiş.
“Dinlemesine dinliyorsun da dün gece sen ne yaptın?” demiş delikanlı.
“Ne yapmışım, yatıp uyudum.” demiş hanımı.
“Sen uyumadın, yattığın yerden pencereleri yaladın. Beni de böyle
sararıp soldurdun. Yaptıklarını gözümle gördüm.” demiş delikanlı.B91-9.3.
Böyle deyince hanımı “Daha bugünden kusurumu yüzüme söyleme.”
demiş de delikanlıyı belinden öldüresiye sıkmış.
Delikanlı yalvararak “Beni öldürme, bir daha söylemem.” demiş.
“Bugünden sonra kusurumu yüzüme söylediğini duymayayım.” demiş hanımı.
“Söylemem.” diye delikanlı yemin etmiş.
Sonra delikanlı kurtulmuş. Hanımı onu serbest bırakmış.
Ondan sonra bunlar hayatlarına devam etmişler. Delikanlının şehirde
bir ağabeyi varmış. Delikanlı bir mektup yazıp ağabeyine “Böyle böyle bir
belaya rastladım. Bundan nasıl kurtulurum?” demiş.
Mektup ulaşınca ağabeyi mektubu okumuş. Kardeşinin zor bir durumda olduğunu anlamış. Gemi kazanlarının yapıldığı yere gidip, demir saçlar
alarak hamamın etrafını kaplamış. Sonra kardeşine bana misafirliğe gelin
diye bir mektup yazıp göndermiş.
Delikanlı mektubu almış. Hanımıyla pek güzel geçinmeye başlamış.
Artık hanımını da sınamıyormuş. Delikanlı mektubu hanımının önünde
okumuş. Hanımı şehre misafirliğe gideceği için çok sevinmiş. Yol için ağabeyi para da göndermişmiş. Bunlar bilet alıp yola çıkmışlar.
Şehre gelince ağabeyi ile yengesi onları çok iyi karşılamışlar. Sararıp
solan delikanlıya, ağabeyi ile yengesi acıyıp ağlamışlar. Kardeşine yeni elbiseler alıp giydirmişler. Gelinlerini de giydirmişler. Şimdi onu böyle aldatmışlar.
Yemeklerini yiyip çaylarını içtikten sonra ağabeyi “Kardeşim hamama gidin. Hamam bize ait.” demiş. Bunlar hamama gitmişler. Hamam tamamen demirden yapılmışmış. Kapısının kilidi de çok iyiymiş. Kapı kapanırken bozuk para cüzdanı gibi tıngırdayarak kapanmış.
284
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı “Su var mı diye git bak, süpürgeyi10 hazırla.” demiş. Delikanlı içeri girmek istemediği için hanımına “Sen gir şimdi, saçını yıka.
Ben de elbiselerimi çıkarıp hemen geliyorum.” demiş.
Hanımı yavaş yavaş içeriye gitmiş. Onun içeri girmesiyle birlikte delikanlı kapıyı çat diye kapatmış. O anda hanımı büyü yapmayıD2070. başarmış.
Delikanlı acıyla bağırmış.
Ağabeyi hanımıyla gelmiş, kızgın demire üstten boruyla su koymuşlar. Delikanlının hanımı korkunç bir şekilde yanmış. Su da yokmuş. Kızgın hamama buhar vermişler. Hamamdan acayip çığlık sesleri geliyormuş.
Ağabeyi, kardeşini hamamdan alıp dönmüş. Üç saat sonra gidip bakmışlar.
Kapının kilidini üç defa çevirmişler. Delikanlının hanımı yılan suretindeD191. kavrulmuşmuş.
Delikanlı dirilmiş,E0. nefes almaya başlamış. Ondan sonra rahat bir
ömür sürmüş.
2.15.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 15
B91-9. Mythical serpent: Yuha / Mitolojik yılan: Yuha (MEK) TOM: 15
B91-9.1. Yuha snake in form of human does not have a belly button /
İnsan suretindeki yuha yılanının göbek deliğinin olmaması (MEK) TOM: 15
B91-9.2. Yuha snake in form of human has a very long tongue / İnsan
suretindeki yuha yılanının çok uzun dilli olması (MEK) TOM: 15
B91-9.3. Yuha snake in form of human licks someone without his notice and makes him weaker and ill day by day / İnsana dönüşebilen yuha
yılanının karşısındaki kişiyi yalayarak ona hissettirmeden günden güne
onu zayıflatıp hasta etmesi (MEK) TOM: 15
D2070. Bewitching / Büyü yapma TOM: 15
D191. Transformation: man to serpent (snake) / İnsanın yılana
dönüşmesi TOM: 15
E0. Resuscitation / Dirilme TOM: 15
10
Tatar hamamında yıkanırken kullanılan lifli süpürge.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
285
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.16. TIlSIMlI çUBUK
2.16.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Birinin bir kızıyla bir oğlu varmış. Ölmeden önce babası oğluna “Kendin evlenmeden ablanı evlendirme!” demiş.
Delikanlı, babasının sözünü dinlememiş. Ablasını tek gözlü birisine
gelin olarak vermiş. Delikanlı evde tek başına kalmış.
Günlerden bir gün delikanlı ormanda yürürken köprübaşında çok güzel bir kıza rastlamış. Bunlar tanışıp konuşmuşlar. Delikanlı onu kendisine
hanım olarak almış. Sonra bunlar dönmüşler.
Bir zaman sonra onlara ablaları misafirliğe gelmiş. Gelini delikanlının ablası da çok beğenmiş. Gelin çok güzelmiş, çok iyi de yemekler hazırlıyormuş. Görümcesi tek şundan hoşlanmamış. Gelinin kendisi onlarla
birlikte yemeğe oturmuyormuş. Gelini, abla ile kardeş bir olup sıkıştırmışlar. Gelin yine de oturmayıp “Tamam, ben yiyeceğim hele! Vakit bulurum
hele!” demiş.
Delikanlının ablası bu duruma çok şaşırmış. “Neden böyle yapıyor bu
acaba?” demiş. Tatlı tatlı uyuyormuş gibi yorganın altından bakmış. Güzel
gelin, kocasının yanından kalkıp ak çırayı hatıla11 kıstırmış. Sonra bacanın
deliğinden çıkıp gitmiş. Delikanlının ablası pencereden bakakalmış. Gelin
köpeğe dönüşmüşD141. de köpeklerin arasına katılıp mezarlığa ölü yemeğe
gitmiş. Ablası, kardeşini uyandırmaya çalışmış ama kardeşi hiç uyanmamış. Tan vakti yakınlaşınca kadın dönüp ak çırayı hatıldan almış. Hiçbir
şey olmamış gibi yeniden eşinin yanına yatmış.D341.
Sabah olunca gelin yemek hazırlamış. Ama kendisi yine sofraya oturmamış.
Gelin çıkıp gidince ablası kardeşine “Kardeşim, bu gelin sağlam pabuç değil.” demiş de gördüklerinin hepsini anlatmış.
Kardeşi buna çok gücenerek “Sen neler uyduruyorsun böyle? Benim
hanımım güzel olduğu için, seni de bir köre verdiğim için sen bana kızıyorsun.” demiş.
Ablası konuşmasına devam ederek ona “Sabret kardeşim, kendi gözlerinle göreceksin.” demiş.
11
Duvar örülürken araya konulan kalın, yuvarlak ağaç.
286
Erkan KARAGÖZ
Bunlar tekrar uykuya yatmışlar. Gelin dün çıktığı gibi yine ak çırayı
hatıla kıstırıp sokağa çıkmış, köpek suretine bürünmüş.
“İşte gördün mü şimdi? Şu sarısı senin hanımın.” demiş ablası.
Kadın tan atmadan önce dönüp kocasının yanına yatmış.
Ablası vedalaşıp gitmiş. Yemek vakti gelince delikanlı, hanımına
“Hadi otur da berber yiyelim!” demiş.
Gelin sofraya oturmayıp “Tamam, otururum hele, yerim hele!” demiş.
Delikanlı dayanamayıp öfkelenmeye başlamış. “Sen benimle yemek
yerdin ama gece vakti şu köpeklerle karnını doyurdun.” diye çıkışmış.
Kadın “Öyle mi? Sen artık çok bela olmaya başladın!” diye kocasına
tılsımlı çubuklaD1254.1. vurmuş.D572.4.
Kocası hemen oracıkta köpeğe dönüşmüş. Sokaklarda artık hiç kimseden şefkat görmeden dolaşmaya başlamış. Erkek çocukları ona taş atıyormuş. Diğer köpekler ona saldırıp ısırıyormuş. Böyle itile kakıla yürürken
köpek suretindeki delikanlı köyünden uzaklaşıp gitmiş. Gide gide komşu
köyün çobanının yanına varmış. Çoban bu köpek bana lazım olur diye onu
yanına çağırmış. Ona ekmek vermiş. Köpeğe yat dese köpek yatıyormuş,
kalk dese köpek kalkıyormuş. Ekmeği yiyen köpek sevincinden kuyruğunu sallayıp teşekkür etmiş. Çoban, köpeğin bu kadar akıllı olmasına
çok şaşırmış. Bu köpek “Bana çok iyi bir arkadaş olur.” diye köpeği yanına almış. Bunlar hayvanları gütmeye başlamışlar. Köpek koyunları hiç
kaybetmiyormuş. Koyunların sürüden ayrılmalarına da izin vermiyormuş. Bu şekilde yedi yıl geçmiş. Bu zaman içinde köpeğin akıllılığı tüm
dünyaya yayılmış. “İnsanoğlunun bilmediği biliyormuş, kaybolan malı
buluyormuş.” diye köpeğin yetenekleri bire on katılıp her yerde anlatılmaya başlanmış.
Padişahın doğar doğmaz çocuğu kayboluyormuş. Bir çobanda çok
akıllı bir köpeğin olduğu bu padişaha söylenmiş. Padişah çok büyük bedeller karşılığında çobanı razı edip köpeği ondan almış.
Padişahın on ikinci çocuğunun doğacağı gün yaklaşıyormuş. Köpeği
padişahın hanımının kaldığı odada beslemeye başlamışlar. Çocuğun doğacağı gün gelince bacadan bir şey düşerek doğan çocuğu beyaz çaputla sarıp
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
287
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
sarmalayıp bacaya doğru gitmiş. Padişahın hanımı bunu ne duyabilmiş ne
de anlayabilmiş. Bu şeyin çıkıp gideceği sırada bizim köpek havlayıp bunun üstüne atlamış. Onunla dalaştıktan sonra çocuğu almış.
Köpek havlayıp çenilese de padişahı uyandıramamış. Bayağı uğraştıktan sonra padişahı uyandırmış. Padişah kuzinenin önünden çocuğu alıp çok
sevinmiş. Köpek bu şekilde padişahın birkaç çocuğunu daha kurtarmış.
Artık köpeği çok seviyorlarmış, ona çok iyi bakıyorlarmış. Köpek uzun bir
süre burada kalmış. Sonra padişah üzerinde büyük hizmetler işlediğini yazan altın bir tasmayı köpeğin boynuna takıp onu serbest bırakmış, geldiği
yere geri göndermiş.
Çok uzun yılların ardından köyünü özleyen bu köpek suretindeki
delikanlı köyüne geri dönmüş. Hanımı onun neler yaptığını, nerelerde
bulunduğunu biliyormuş. Köpek merdivenin dibine gelince kadın, tılsımlı
çubukla ona tekrar vurmuş. Bizim köpeğimiz bu sefer serçe olarakD412.5-9.
uçup gitmiş. Oraya konmuş, buraya konmuş; yem aramış ama bulamamış.
Böyle araya araya köyünden çıkıp giderek bir ormana gelmiş. O kadar çok
uçmuş ki açlık belasına on bir delikanlının yanına kadar gelmiş. Onların
harman yerine konup tohumlarını yemeye başlamış. O sırada evden bir
ihtiyar çıkmış. Eline değnek alıp, kuşu kovmaya çalışarak “Gözüme görünme, öldürürüm seni!” demiş.
On bir delikanlı el dövenlerini bırakıp ihtiyarın yanına koşup gelmişler de “Dede, öldürme sen bu serçeyi. O bize arkadaş olur.” demişler.
Dede biraz sakinleştikten sonra hayretle “Baksanıza, bu serçe sizin on
ikinci kardeşinizi buraya alıp gelmeme engel olan köpek.” demiş.
Delikanlılar buna çok şaşırıp “Dede, o insan mı ki?” demişler.
“Niçin olmasın? İnsan da oluyor.” demiş dede.
“Oluyorsa sen onu insan yap. Biz o zaman on üç kişi oluruz.” demiş
delikanlılar.
Dede tılsımlı çubukla vurmuş, bizim serçe kuşu yeniden insan olmuş.D367.
İnsan olduktan sonra bu delikanlı, dedenin tılsımlı çubuğunu nereye koyduğunu gözetlemeye başlamış. İhtiyarın gizlediği yerden çubuğu alıp ihtiyara vurmuş. İhtiyar iğdiş edilmiş bir ata dönüşmüş.D131.
Sonra diğerlerine işin aslını anlatarak “Siz padişah çocuklarısınız. Sizi bu
ihtiyar sihir yardımıyla alıp geldi. Sizi babanızın yanına götüreceğim.” demiş.
288
Erkan KARAGÖZ
İğdiş edilmiş atın yanına birçok at daha koşumlayıp pek çok malları
da yükledikten sonra bunlar çıkıp gitmişler. Delikanlı, on bir delikanlıyı
padişaha teslim etmiş. Delikanlı orada uzunca bir zaman misafir kaldıktan
sonra birçok hediyeyle birlikte kendi evine dönmüş.
O güzel kadın onu karşılamaya çıkarak “Canım benim, nerelerde kaldın? çok özledim seni! Hoş geldin, haydi eve gir.” demiş.
Delikanlı “Bu evin sahibi sensin, önden sen gir.” demiş.
Delikanlı tılsımlı çubukla kapıdan girerken kadına arkasından vurmuş. Kadın oracıkta gök kısrağa dönüşmüş.D131. Delikanlı kısrağı alıp odun
taşımak için ormana gitmiş. Ağacı kesip budadıktan sonra bütün yükü vura
vura ona taşıtmış. Sonra kısrağı derin gölden su çekme işinde çalıştırmış.
Böyle cezalandırırken kısrak derin göle batıp ölmüş.
Delikanlı orada hâlen de iyi bir hayat yaşıyormuş. Yalnız yakınlarda
gitmişliğim yok. Hâlini, nasıl yaşadığını bilmiyorum.
2.16.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 16
D141. Transformation: man to dog / İnsanın köpeğe dönüşmesi TOM: 16
D341. Transformation: dog to person / Köpeğin insana dönüşmesi
TOM: 16
D1254.1. Magic wand / Sihirli değnek (çubuk, asa) TOM: 16
D572.4. Transformation by wand / Sihirli çubuk yoluyla dönüşüm
TOM: 16
D412.5-9. Transformation: dog to sparrow / Köpeğin serçeye dönüşmesi (MEK) TOM: 16
D367- Transformation: sparrow to person / Serçenin insana dönüşmesi (MEK) TOM: 16
D131. Transformation: man to horse / İnsanın ata dönüşmesi TOM: 16
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
289
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.17. BAlIKçI İle İFRİT
2.17.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda bir balıkçı varmış. Bu balıkçı tuttuğu balıkları satarak
ailesinin geçimini sağlıyormuş.
Bu balıkçı günlerden bir gün balığa çıkıp oltasını atmış. Oltasına ağır
bir şey takılmış. O kadar ağırmış ki güç bela çıkarabilmiş. Sürükleyerek
çıkardığı şey demirden bir sandıkmış. Demir sandığın üstünde “Kilidi
milidi yok.” diye bir yazı varmış. Balıkçı bu yazıyı görünce “Falan yıldan
beri suyun altında kalmış olmalı.” diye düşünmüş.
Balıkçı sandığı açmış. SandıktanD1421.1-16. buluta benzer bir duman, o
dumanın arasındanG307.1-2. ifritG307. çıkıp gelmiş. Çıkınca ifrit “Delikanlı, ben
seni yiyeceğim.” demiş.
Balıkçı çok yalvararak “Çocuklarım var. Sen beni yersen onlara kim
bakacak?” demiş.
İfrit “Ben, falan vakitte beni çıkarırlar diye bekleyerek yatıyordum.
O vakitte çıkarmadılar. O vakitten sonra beni kim çıkarırsa onu yiyeceğim
diye yemin ettim.” demiş.
Balıkçı çok kaygılanmış. O anda balıkçının aklına bir fikir gelmiş. Balıkçı “Bunu tekrar sandığa kapatılabilir miyim?” diye içinden düşünmüş.
Sonra ifrite “Sen bu sandıktan çıktığını söylüyorsun ama senin gövden
çok büyük. Sen bu sandıktan çıkmış olamazsın. Dumandan dolayı senin
sandıktan çıktığını göremedim. Sen başka bir yerden geldin. Bu sandığa
imkânı yok sığmazsın.” demiş.
İfrit “Sandıktan çıktım ben.” demiş.
Balıkçı “Yeniden gir de sığıp sığmadığını göreyim. Ondan sonra inanırım.” demiş.
Tamam diyerek İfrit “İnanmazsan hemen giriyorum.” demiş.
İfrit küçücük olup sandığa girmiş. Girip yatınca da Balıkçı hemen
sandığı kapatmış. İfrit sandığın içerisinden bağırarakK717-1. “Açıp çıkar şimdi.” demiş.
“Çıkarmam, çıkarırsam sen beni yiyeceksin. Bundan dolayı
çıkarmayacağım. Ben seni çıkardım ama sen beni yemek istedin. Artık
290
Erkan KARAGÖZ
çıkarmam. Bir de sandığın üzerine ‘Açarsanız sizi yer.’ diye yazacağım.
Hiç kimseler açmasın.” demiş.
İfrit yalvarmaya başlamış. Yeminler edip kendine beddua ederek “Söz
veriyorum! Çıkar beni! Çok uzun zamandan beri burada yatıyorum. Çıkarırsan ben sana dört göl göstereceğim. Oradan çok değerli balıklar tutarsın.
Hayatını balık tutarak geçirirsin.” demiş.D812.5-2.
Ondan sonra balıkçı, ifriti çıkarmış. İlk önce duman çıkmış, sonra İfrit
çıkıp gelerek “Şu göllerden balık tutarsın.” diye dört göl göstermiş. “Sonra
tuttuğun bu balıkları padişahlar yer. Bunlar çok değerli balıklar.” demiş.
İfrit gölleri gösterdikten sonra vedalaşıp gitmiş.
Balıkçı, ifritin gösterdiği göllerden balık tutmuş. Tuttuğu balıkları padişahın oğlu çok paralar ödeyip satın almış. Sonra padişahın oğlu balıkları
aşçıların eline vermiş. Aşçılar balıkları temizledikten sonra mutfak ocağının üstüne koymuşlar. O sırada mutfağın köşesinden kaftan ve sarık giymiş
bir ihtiyarG307.2.1. çıkıp gelmiş de “Ey sözünde durmayan balıklar.” demiş.
Balıklar da başlarını eğip kaldırmışlar da “Biz sözümüzde durmaya
hazırız, demişler.”B211.5. kara kömür olup yanmışlar.
Aşçılar çok kaygılanmışlar. Balıklar padişahın önüne konulabilecek
gibi değilmiş. Balıkçıyı arayıp bularak ona “Bize hemen şu verdiğin balıklardan getir.” demişler.
Balıkçı elindeki balıkları onlara satmış. Dört aşçı gelmiş. Balıkları temizleyip tabağa koymuşlar da “Yakmayalım şimdi.” diyerek dördü birden
özen göstermişler.
Yeşil kaftanlı tekrar ortaya çıkarak “Ey sözünde durmayan balıklar,
sözünüzde niye durmuyorsunuz?” demiş.
Balıklar başlarını eğip kaldırmışlar da “Sözümüzde duruyoruz.” demişler, kara kömür gibi yanmışlar.
Aşçılar bu ne tuhaflık diye şaşırıp kalmışlar. Yeniden balıkçıdan balık getirtmişler. Balıklar kavurma yapmak üzere hazırlandığında yine yeşil kaftanlı görünerek “Ey sözünde durmayanlar!” diye bağırınca, balıklar
“Sözümüzde duruyoruz.” demişler. Yine kömür gibi yanmışlar.
Aşçılar ondan sonra padişahın oğlunu çağırıp “Bir acayip durum, balıklar yanıp gidiyor. Bir türlü kavurma yapamıyoruz. Üç defasında da yanıp gitti. Ne yaptıysak olmadı.” demişler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
291
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bunun üzerine balıkçıyı çağırmışlar. Padişahın oğlu balıkçıya “Dede,
sen bunu hangi sudan tutuyorsun?” diye sormuş.
“Falan yerdeki topraklarınızda bir göl var. Ondan sonra bir göl,
sonrasında da iki göl var.” demiş balıkçı.
Padişahın oğlu dinlemiş de “Niçin bu göllere rastlanamadı? Bu dünyada bu gölleri bilmeden nasıl yaşamışız?” demiş.
Padişahın oğlu bu gölleri bakmak üzere çıkıp gitmiş. Gölleri bakmak
için yola çıkan padişahın oğlu gezmiş gezmiş ama gölleri bulamamış. Bulamayınca o gezdiği yerlerden ayrılıp bozkıra çıkmış. Gide gide bir bahçeye gelmiş. Bahçede bülbüller ötüyormuş; türlü türlü çiçekler, elmalar
varmış. Tam bir kır bahçesiymiş. Burada güzel çayhaneler varmış ama
delikanlı etrafta kimseyi görememiş. Sonra avazı çıktığı kadar bağırıp “Bu
bahçenin sahibi var mı? Kimse yok mu burada?” demiş.
Bağırınca belli belirsiz bir ses duyarak “Evet var ama ben yürüyemiyorum. Sen buraya gel.” demiş.
Sonra delikanlı o sese doğru gitmiş. Bir kalın ağacın yanına gelmiş.
Ağaçta bir yuva, yuvanın içinde birisi varmış. Onun vücudunun yarısı taş,
yarısı insanmış.D231.
Padişahın oğlu “Sen niye böyle oldun?” demiş.
“Hanımım bana sihir yaptı.D2070. Şuraya her gün kırk kamçı vuruyor.
Kamçıyla kan akıttığı yere tuz döküp gidiyor.” demiş.
“O hanımın nerelerde dolaşıyor?” diye padişahın oğlu sormuş.
“Onun yatalak, pis kokulu bir ifriti var. Onun yanındadır.” demiş adam.
“Hangi tarafta o?” demiş delikanlı.
“Uzak değil şu taraflarda olmalı. Seslerini duyuyorum ama ben gidemiyorum.” demiş adam.
Padişahın oğlu o tarafa doğru gitmiş. Yatmakta olan işe yaramaz bir
gövde görmüş. Gözüyle gördükten sonra ağacın arkasına kaçmış. Kadın
yokmuş, hasta ifrit tek başına yatıyormuş. Kadın dönünce ifritin yanına
gelip “Ey canım, iki gözüm. Hiç değilse söylediğim kırk sözden birini dinle.” demiş. Sonra bu haşaratın ayak tabanlarını öpmüş. Ondan sonra da onu
kucağına alıp tekrar tekrar öpmüş.
292
Erkan KARAGÖZ
Böyle öpüp kokladıktan sonra yemeğe oturmuşlar. İfrit kurbağa ve
fare pişirip yemek yapmışmış. Kadın bu yemeği öve öve yiyerek “Benim
diğer kocamdan böylesine nefis yemekler yemişliğim yoktu.” demiş. Sonra
ifriti kucaklayıp öptükten sonra “Ben bir dolaşıp geliyorum.” deyip gitmiş.
Padişahın oğlu ifritin yanına gelmiş. Onun yüreği ağızına gelerek “Bu
mu senin işin?” demiş.
Biraz oturduktan sonra elmas bıçağını alıp ifriti parça parça kesmiş.
Sonra onu sürükleyip uzak bir yere atmış. Ondan sonra ifritin elbiselerini giyip onun yerine gelip yatmış.
G307-5.1.
Kadın dönünce “Ey canım, nasıl bir deva bulayım ben sana? Seni nasıl
iyileştireyim?” diyerek ifriti kucaklayıp sevmiş.
Diğeri “Ben iyileşirdim ama sen kendin hastasın. Ben senin yüzünden
iyi olamıyorum.” demiş.
“İki gözüm niçin iyileşmiyorsun?” demiş kadın.
Diğeri “Sen kocanı sihirle taş ettin, bu sihri boz. Sonra göl yaptığın
şehri, eski hâline getir. Ondan sonra iyileşirim.” demiş.
Kadın hemen eşini sağlığına kavuşturmuş. Eşi yürümeye başlamış.
Göller de şehir olmuş.D478-15. İfrit diye bildiği kişiye kadın “Yaptım
canım, hepsini de yaptım. Şimdi iyileş.” demiş.
D432.1.
Padişahın oğlu fırlayıp kalkmış. Kadın, ifrit iyileşti diye sevinmiş.
Padişahın oğlu ifritin hanımını tutup kesmiş. Sonra padişahın oğlu kendi
elbiseleri giyip bahçede gördüğü kişiyi aramış.
Padişahın oğlu bu kişiyi bulduktan sonra onu da yanına almış. Onlar
konuşarak birlikte dönmüşler. Padişahın oğlu döndüklerinde onu bir yere
yerleştirmiş. O kişi balık satan kişi çıkmış. Ona sandıktan çıkardığı ifrit sihir
yapmışmış. O ifrit onun hanımına askıntı olup onu kendine alıştırmışmış.
2.17.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 17
D1421.1-16. Opening box (chest) summons genie / Sandığı açma yoluyla cinin çağrılması (MEK) TOM: 17
G307.1-2. Jinn always appears out of dense smoke / Cinin her zaman
yoğun bir dumanla ortaya çıkması (MEK) TOM: 17
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
293
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G307. Jinn Cin TOM: 17
K717-1. Deception into box (chest). Jinn having escaped from a box
are told that they cannot return. They accept the challenge and go back
into the box / Sandığın içine girmeye aldatma. Sandığın içinden kurtulan
bir cini tekrar oraya giremeyeceğini söyleyerek aldatma. Cinin bu meydan
okumayı kabul etmesi ve sandığın içine yeniden girmesi. (MEK) TOM: 17
D812.5-2. Magic object received from genie / Cinin kendisine kurtaran kimseye ödül olarak değerli balıklar avlayabileceği gölü göstermesi
(MEK) TOM: 17
G307.2.1. Jinn can take any human form he chooses / Cinin seçtiği
herhangi bir insanın görünüşüne girebilmesi TOM: 17
B211.5. Speaking fish / Konuşan balık TOM: 17
D231. Transformation: man to stone / İnsanın taşa dönüşmesi TOM: 17
D2070. Bewitching / Büyü yapma TOM: 17
G307-5.1. Jinn killed with knife (sword, dagger) / Cinin bıçakla (kılıç,
hançer) ile öldürülmesi (MEK) TOM: 17
D432.1. Transformation: stone to person / Taşın insana dönüşmesi
TOM: 17
D478-15. Transformation: lake to city / Gölün şehre dönüşmesi (MEK)
TOM: 17
2.18. GÜlçİçeK
2.18.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda büyük bir kara ormanınG236. içerisinde yaşlı
bir cadıG200. varmış. Onun bir oğlu ile Gülçiçek isminde bir gelini varmış.
Cadı çok kötüymüş. Ömrü boyunca iyi insanları azdırma, bahadırları yoldan çıkarma işleriyle meşgul olmuş. Cadının oğlu, annesinin kötülüklerine
dayanamayınca mutluluğu aramak için dünyayı gezmeye çıkmış.
Gülçiçek, annesigilleri çok özlemişmiş ancak cadı kaynanası onu hiçbir yere çıkarmıyormuş. Cadı geceleri iyi insanları azdırmakla, bahadırları
yoldan çıkarmakla geçirdiğinden gelinini eve kapatıyormuş.G263.
294
Erkan KARAGÖZ
Bir gece cadı yine kötülük yapmak için çıkıp gittiğinde kapıyı kilitlemeyi unutmuş. Küle koyduğu ekmekleri de bırakıp gitmişmiş.
Onun çıkıp gitmesiyle birlikte kapının açık kaldığını anlayan Gülçiçek
annesigillere gitmek üzere toplanmaya başlamış:
“Ormanın içi pek aydınlık,
Gökyüzünde ay yükseldi,
Külden ekmek alayım,
Annemgile varayım,
Annemgile varayım.”
diye türkü söyleye söyleye koynuna mayasız ekmeği kıstırıp annesigillere misafirliğe gitmek üzere yola çıkmış.
Gece gitmiş, gündüz gitmiş gide gide epeyce bir yol gitmiş. O arada
yaşlı cadı geri dönmüş. Gelinini bulamayınca onun arkasından iz sürmüş.
Bozkurt şekline giripG211.2.2. yerleri koklaya koklaya koşturup gitmiş. Koştura koştura iz sürdüğünden gelinine yetişmiş. Gülçiçek’in karşısına çıkıp
avazı çıktığı kadar ulumuş:
“Tutam tutam kuyruğum,
Avazım çıktığı kadar ulurum.
Ekmeklerimi vermezsen,
Parça parça doğrarım,
Parça parça doğrarım.” demiş
Gülçiçek çok korkmuş. Ekmekleri verip kurtulayım dese de ekmeği kalmamışmış. Öteye bakmış, beriye bakmış; yaban çiçeklerinin arasında geniş
bir kavuğu olan bir karaağaç görmüş. Bu karaağaca yalvarmaya başlamış:
“Kıvrımlı karaağaç,
Örgülü karaağaç,
Bozkurt iz sürüp yetişti,
Saklasana, karaağaç
Saklasana, karaağaç.”
Kıvrımlı karaağaç, Gülçiçek’e çok acımış. Sincaplar fındık topladıkları
yerden, yarasalar gündüzü geçirdikleri yerden çıkınca küçücük kovuğun
kapısı açılıvermiş. Gülçiçek kavuğa girip kurtulmuş.D1380.2.2-1.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
295
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bozkurt, karaağacın dibinde tırnaklarıyla toprağı eşeleyerek ulumuş.
Gülçiçek’i çıkaramayınca tan atmadan önce evine dönmüş.
O arada tan atmış. Güneş çıkmış, ortalık aydınlanmış. Gülçiçek, karaağaça teşekkür edip yoluna kaldığı yerden devam etmiş. Gide gide gece
olmuş. Bozkurt kaynana, gelininin izinden koklaya koklaya gelip ona yeniden yetişmiş. Gülçiçek’in önüne çıkıp ulumaya başlamış:
“Tutam tutam kuyruğum,
Avazım çıktığı kadar ulurum.
Ekmeklerimi vermezsen,
Parça parça doğrarım,
Parça parça doğrarım.” demiş
Gülçiçek çok korkmuş. Öteye bakmış, beriye bakmış; geniş düz bir
yere, çok güzel bir gölün olduğunu görmüş. Gülçiçek, o göle yalvarmaya
başlamış:
“Yuvarlak düz yer, gümüş göl,
Gümüş gölün suyu bol.
Bozkurt iz sürüp yetişti,
Saklasana, gümüş göl,
Saklasana, gümüş göl!” demiş.
Gümüş göl, Gülçiçek’e çok acımış. Derin suyunu dalgalandırıp, dalgalarını çalkalatıp Gülçiçek’i durduğu yerden içine almış. Bozkurt gölün
kıyısında öylece kalmış.D1380.5-1.
Bozkurt gölün kıyısında gün boyu eşeleyip ulumuş. Gülçiçek’in yanına giremeyince tan atmadan önce evine dönmüş.
O arada tan atmış. Güneş çıkmış, ortalık aydınlanmış. Gülçiçek,
gümüş göle teşekkür edip kaldığı yerden yoluna devam etmiş. Gitmiş, gitmiş; sabah gitmiş, akşam gitmiş bir ormanın kıyısına çıkıp gelmiş. Oradan
annesigilin evinin tepesi de görülüyormuş. Ancak bozkurt iz sürüp burada
da ona yetişmiş. Bu sefer o kadar çok öfkelenmiş ki uluyarak söylemiş:
“Tutam tutam kuyruğum,
Avazım çıktığı kadar ulurum.
Ekmeğimi yediysen,
Parça parça doğrarım,
Parça parça doğrarım.”
296
Erkan KARAGÖZ
Gülçiçek çok korkmuş. Öteye bakmış, beriye bakmış; bir tarlanın
kenarında bulunan kuşkayın ağacına çıkmış. Bozkurt, kuşkayın ağacının
köklerini kazmaya başlamış.
Gülçiçek çok korkmuşmuş. “Şimdi buraya kadar gelmişken annemgilleri görmeden mi öleceğim acaba?” diye ağlayarak otururken kuşkayın
ağacının başına bir sığırcık kuşu gelip konmuş. Gülçiçek, sığırcığa yalvarmaya başlamış:
“Ala boyunlu sığırcık,
Kula boyunlu sığırcık,
Saç örgülerim, emanetim.
Ulaştırır mısın, sığırcık,
Ulaştırır mısın, sığırcık.” demiş
Gülçiçek, sığırcığa bir iki saç kılı vermiş. Sığırcık saç kıllarını alıp
Gülçiçek’in annesigile doğru uçup gitmiş. Saç kıllarını onların kapılarına
iliştirip koymuş.B451-8.
Gülçiçek’in ağabeyi kapının önüne çıkınca saç kıllarını görmüş. “Kara
atım burada kaşınınca onun yelesinden kıllar kalmış.” diyerek saç örgülerini alıp dombırasına tel çekmiş.
Gülçiçek’in yengesi dombıra çalıp ayaklarını vurarak dans etmeye
başlamış. Dombıranın teli Gülçiçek olup türkü söylemeye başlamış:D1615-10.
“Dans ederek oynama,
Bel tarafımı ağrıtıyor,
Vura vura çalma,
Başımı ağrıtıyor…”
Bunları duyunca yengesinin aklı gitmiş de “Abooo, bu dombıraya ne
olmuş?” diyerek dombırayı kocasına vermiş. Kocası tellere vura vura çalmaya başlamış. Dombıra tekrar türkü söylemeye başlamış:
“Basma basma, ağabeyim,
Başımı ağrıtıyor,
Vurma vurma, ağabeyim,
Saçlarımı ağrıtıyor.
Orman boyunda kuşkayın ağacı,
Kuşkayın ağacında kız kardeşin var.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
297
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kuşkayın ağacının dibinde cadı kaynanam var.
Dombıranı koy, ağabeyim!
Kuşkayın ağacına gel, ağabeyim!”
Odan sonra ağabeyi “Baksana, Gülçiçek kardeşimin başı belada!”
diye topuzunu alıp kurt tepen atına binmiş ve atını ormana doğru dörtnala
sürmüş. O varınca bozkurt, kuşkayın ağacının köklerini aktarma işini bitirmek üzereymiş. Kuşkayın ağacı şimdi yıkılacağım, şimdi yıkılacağım diye
zar zor duruyormuş.
Gülçiçek’in ağabeyi bozkurdu vurup öldürmüş.G278. Gülçiçek’i alıp eve
dönmüş. O zamandan beri Gülçiçek pek rahat bir ömür sürmeye başlamış.
Bugün gittim, dün döndüm. Ben de oralarda bulundum. Yedirdikleri
yağlı yemeklerle içirdikleri ballı içeceklerle dillere destan bir şekilde çok
iyi ağırladılar. İki fıçı bir kepçe dilediğin kadar iç. Yalnız ağıza bir türlü
ilişmedi ama bıyıklar ıslandı.
2.18.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 18
G236. Witch lives in forest / Cadının bir ormanda yaşaması TOM: 18
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) TOM: 18
G263. Witch injures, enchants or transforms / Cadının yaptığı kötü
işler (sakat bırakma, büyü yapma, dönüştürme) TOM: 18
G211.2.2. Witch in form of wolf / Cadının kurt bedeninde olması
TOM: 18
D1380.2.2-1. Magıc elm as guardian of girl / Sihirli karaağacın kızı
koruması (MEK) TOM: 18
D1380.5-1. Magic lake as guardian of girl / Sihirli gölün kızı koruması
(MEK) TOM: 18
B451-8. Helpful starling / Yardımcı sığırcık kuşu (MEK) TOM: 18
D1615-10. Singing hair / Türkü söyleyen saç kılı (MEK) TOM: 18
G278. Death of witch / Cadının ölümü TOM: 18
298
Erkan KARAGÖZ
2.19. KURBAĞA, SIçAn, çARIK
2.19.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir erkek ile bir kadın varmış. Bir gün babası
oğlunu çağırmış. Ona on beş kuruş para verip bakkala bir şeyler almaya
göndermiş.
Oğlan bakkala gitmiş. Yolda giderken ona doğru bir sıçan gelmiş. “Ey
oğlan! Bana beş kuruş para ver.” demiş.B211.2.8.
“Nereden alayım?” demiş oğlan.
“Lütfen ver, sana bir yardımım dokunur.” demiş. Oğlan düşünüp sıçana para vermiş.
Biraz gittikten sonra oğlanın karşısına sıçraya sıçraya bir kurbağa gelmiş. “Hey, bana beş kuruş para ver. Sana büyük bir yardımım dokunur.”
demiş.B211.7.1. Oğlan düşünüp taşınmış. Sonra parayı vermiş.
Oğlan biraz daha gidince bir çarığa rastlamış. Çarık da ondan beş kuruş para istemiş.D1619-5. Oğlan “Babama kaybettim derim.” diyerek çarığa da
beş kuruş para vermiş.
Oğlan az daha gidince arkasına dönüp bakmış ki sıçan, kurbağa ve
çarık üçü birlikte arkasından gelmekteymiş. Bunlar oğlana “Sen çok iyi bir
oğlanmışsın. Bize göstermiş olduğun cömertliğin altında kalmak istemiyoruz. Bir padişah var. Onun çok güzel bir kızı var. Padişah, kim olursa olsun
kızını güldürebilen kişiye kızını verecek. Biz kızı alıp sana vereceğiz.”
demişler.
Böyle dedikten sonra sıçan ile kurbağa çarığı kendilerine koşumlamışlar. Oğlanı bindirip padişahın sarayına gitmişler. Oğlanın elinde kamçı,
bunlar koşturmuşlar da koşturmuşlar. “Yoldan çekilin!” diye oğlan bağırıyormuş.
Bunlar padişahın sarayına varmışlar. Sarayın verandasında padişah ile
kızı oturuyormuş. Bunlar bakmışlar. Padişahın kızı, çarığa koşumlanan sıçan ile kurbağaya bakmış. Sonra dayanamayıp gülmeye başlamış. Kız, içi
katılıncaya kadar gülmüş. Padişah “Aha, güldün. Artık seni bu delikanlıya
veririz.” demiş.
Padişah böyle deyince kız da razı olmuş. Delikanlıyı alıp padişahın
sarayına getirmişler. Delikanlı artık padişahın damadı olmuş. Yemişler, iç-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
299
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
mişler; o sırada da akşam olmuş. Kız bu delikanlıyı çok sevmeye başlamış.
Yalnız kızın delikanlıyı sevmesi vezirin oğlunun hoşuna gitmemiş. Vezirin
oğlu, kızı kendine almayı düşünüyormuş. Bu yüzden delikanlıyı öldürmeye karar vermiş. İlk geceden delikanlı ile kızı aynı odada bırakmamışlar.
Delikanlı aynı odada padişah ile uyumuş. Buraya vezirin oğlu da girmiş.
Uyumaya başlamışlar. Sıçan, kurbağa, çarık konuşmaya başlayarak “Bu
vezirin oğlu bizim delikanlıyı öldürmek istiyor. Haydi, bir burçak çalıp
gelelim de onu maskara edelim.” demişler.
Bunlar burçak çalmaya gitmişler. SıçanB437.2. birinin ambarına girip
burçak çalıp gelmiş. KurbağaB493.1. burçağı çarığın üstüne koymuş. Sonra
bunlar dönmüşler. Dönüp dosdoğru padişahın odasına girmişler. Kurbağa burçağı vezirin oğlunun burnunun içine koymuş. Sıçan, burun deliğine
kuyruğunu salıp gıdıklamaya başlamış. Vezirin oğlu o an çok kötü hapşırmış. Burçak uçup padişahın alnına gelmiş. Padişah korkusundan fırlayıp
kalkmış da “Kimin işi bu?” diye bağırmış.
Vezirin oğlu korkarak “Ben yaptım padişah hazretleri, hapşırdım.” demiş.
“Sen benimle böyle alay mı ediyorsun?” demiş padişah. Korumasını
çağırtmış da “İşte şu beyinsizi zindana atın.” demiş.
Böylece vezirin oğlunu zindana atmışlar. Çarığa oturup gelen delikanlıya zarar verecek birisi kalmamış.
Ertesi gün düğün yapmışlar. Padişahın düğünü kırk gün kırk gece sürmüş. Çok güzel geçen bir düğünün ardından oğlanın kızı alıp gitme vakti
gelmiş. Çok iyi atlara arabalar koşumlayıp kıymetli mallar yüklemişler.
Sıçan, kurbağa, çarık, delikanlıya “Padişahın arabasına binme, kendi
arabama bineceğim de.” demişler.
“Bizim ev yıkık dökük, kız ile ne yapacağız acaba? Misafirler de çok
olacak.” demiş delikanlı.
“Orası senin işin değil. Sen kaygılanma.” demiş bunlar.
Oğlanı padişahın arabasına bindirmek istemişler. Ne kadar söyledilerse de oğlan binmemiş. Kız ile ikisi çarığa binmişler. Bir çekirgeyi sürücü
olarak almışlar.F989-25. Kurbağa ile sıçan çok iyi aygır olmuşlar.D419.1-3. - D411.6.1.
Çarık, üstü örtülü at arabasına dönüşmüş.D469-6. Çekirge de çok şık bir sürücü olmuş. Padişahın da, padişahın yakınlarının da bu işe aklı şaşmış. Sonra
300
Erkan KARAGÖZ
oğlanın evine doğru gitmişler. Oğlan nereye varacağını, ne yapacağını bilemez hâldeyken “Onlar şimdi beni küçümserler!” demiş.
Bunlar dönmüşler. Atlar büyük bir sarayın önünde durmuş. Kapının
dibinde delikanlının annesi ile babası bekliyormuş. Sonra burada kırk gün
kırk gece daha düğün yapmışlar.
Düğünlerinde ben de bulundum. Önüme elek içinde yemek koydular.
Karga “Gag!” diye bağırdı. Ben “Yangın var.” diye anladım. Yanıyoruz
diye sokağa çıktım. Baktım ki orada hiçbir şey yokmuş.
2.19.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 19
B211.2.8. Speaking mouse / Konuşan fare TOM: 19
B211.7.1. Speaking frog / Konuşan kurbağa TOM: 19
D1619-5. Speaking sandal / Konuşan çarık (MEK)TOM: 19
B437.2. Helpful mouse / Yardımsever fare TOM: 19
B493.1. Helpful frog / Yardımsever kurbağa TOM: 19
F989-25. Grasshopper serves as a cart driver / Çekirgenin bir at
arabasına sürücülük yapması (MEK) TOM: 19
D419.1-3. Transformation: frog to horse / Kurbağanın ata dönüşmesi
(MEK) TOM: 19
D411.6.1. Transformation: mouse to horse / Farenin ata dönüşmesi
TOM: 19
D469-6. Transformation: rawhide sandal (shoes) to carriage / Çarığın
at arabasına dönüşmesi (MEK) TOM: 19
2.20. ÜVeY KIZ
2.20.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda birisinin iki kızıyla bir oğlu varmış. Kızlardan
birisi üvey olduğu için onu bir türlü sevememişler. Bir gün kendi aralarında anlaşmışlar. Üvey kızı ormana götürüp bırakmaya karar vermişler. Bu
üvey kıza ağabeyi “Haydi, benimle ormana gel. Sen çilek toplarsın, ben de
odun keserim.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
301
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bu üvey kız yumağıyla kovasını alıp ağabeyiyle birlikte ormana gitmiş. Ormanın bir hayli içerisine girince bir yerde durmuşlar. Ağabeyi atın
koşumlarını çıkarıp otlaması için bıraktıktan sonra üvey kıza “Git, sen çilek topla. Benim balta sesimi duyamaz olduğun vakit yanıma gelirsin.”
demiş.
Üvey kız kovasını alıp çilek toplamaya gitmiş. Ondan sonra ağabeyi
büyük bir ağaca odun tokmağı astıktan sonra atını koşumlayıp eve dönmüş.
Üvey kız ormanda çilek toplayarak kalmış.
Bu üvey kız bir vakit çilek topladıktan sonra etrafı dinlemeye başlamış. Dinlediğinde ağaca asılı tokmak rüzgârla sallandığından tak tak diye
ağaca vurarak ses çıkartıyormuş. Üvey kız bu sesi balta sesi sanıyormuş.
“Ağabeyim hâlâ odun kesiyor.” diye çilek toplamaya devam ediyormuş.
Kız toplaya toplaya kovayı doldurmuş. O sırada gece de olmuş. Rüzgârın
sesi de kesilmiş. Üvey kız “Şimdi ağabeyim odunları kesip bitirmiştir.”
diye oraya gelmiş. Bakmış ki ağabeyi yok, yerinde yeller esmekteymiş.
“Şimdi ne yapmalı?” diye üvey kız ağlaya ağlaya ormanda yürürken bir kırlığa çıkmış. Orada bir yola rastlamış. Bu zavallıcık yola çıkıp,
ağlaya ağlaya biraz daha gitmiş de “Tekeri gitti yumağımın. Görmediniz
mi, ağabeyler?” demiş. Bu sözü ağlaya ağlaya söylüyormuş. Böyle giderken bir at çobanının yanına varmış. Çobana “Tekeri gitti yumağımın. Görmedin mi çoban?” demiş.
Çoban “Gördüm yumağını, bana bir gün çobanlık edersen sana bir at
veririm.” demiş. Bu kız “Tamam.” demiş. Bir gün çobanlık yaptıktan sonra
bir atı alıp çobanın öğrettiği yoldan gitmiş.
Epeyce yol yürüdükten sonra sığır çobanına rastlamış. Sığır çobanına
bir gün çobanlık yaptıktan sonra ondan da bir sığır almış. Yoluna devam
edip bir koyun çobanına rastlamış. Ona da bir gün çobanlık yaptığı için
ondan da bir koyun almış. Keçi çobanına rastlamış, ondan da keçi almış.
Böyle gide gide gece olmuş, gözünün önünü görmez olmuş. Bu üvey kız
“Ne yapacağım?” diye çok korkmuş. Ağzına doladığı daha önceki sözü
defalarca söyleyip ağlamış.
Oradan uzakta bir yerde küçücük de olsa alevi parlayan bir ateş görmüş. “Orada köy olmalı.” diye kız çok sevinmiş. Atını o tarafa doğru
daha da koşturarak sürmüş. O ateş, görünen köyün dışında küçücük bir
evdeymiş. Gelip eve girmiş. Evde ihtiyar bir kadının oturduğunu görmüş.
302
Erkan KARAGÖZ
O aslında ihtiyar bir cadıymış.G200. Daha önce söylediği sözleri burada da
tekrar ederek “Tekeri gitti yumağımın. Gördün mü, nineciğim?” demiş.
İhtiyar cadı “Kızım, sen uzaklardan gelmişsin. Artık benim kızım
olursun.” demiş.
Ertesi gün olunca ihtiyar cadı hamamı yakması için kızı göndermiş.
Kız hamamı yakıp ısıttıktan sonra cadının yanına gelerek “Nine, hamam
hazır. Hadi hamama.” demiş.
İhtiyar cadı “Tamam, kızım. Ben bu hâlimle gelemiyorum. Sen benim
elimden tut, arkamdan tekmele. Beni hamama böyle götür.” demiş.
Kız “Yok, hiç öyle olur mu nine? Sen ihtiyarsın, incinirsin.” demiş.
Kız, ihtiyar kadının hamama gitmesine yardım etmiş. Hamama varınca, ihtiyar cadı “Kızım, saçımdan sürükleyip beni binek taşının olduğu
yere çıkar.” demiş.
Kız “Yok, nine öyle olur mu? Sen incinirsin.” demiş, ihtiyar kadını
binek taşının olduğu yere çıkarmış.
Sonra ihtiyar kadın “Kızım sen benim arkamı fırçala. Yalnız süpürgenin uçundan tutup sapıyla fırçala.” demiş.
Kız “Nine hiç öyle olur mu?” demiş ve ihtiyar kadının sırtını yumuşak
yumuşak fırçalamaya başlamış. Sonra hamamdan ihtiyar kadını alıp evde
yumuşak bir yatağa yatırmış.
Ondan sonra cadı “Kızım, başım çok kaşınıyor. Biraz başımı tarasana.” demiş.
Bu kız bir tarak alıp ihtiyar kadının başını taramaya başlayınca gözüyle ne
görsün, ihtiyar kadının saç örgülerinin her biri altın, gümüş, inci, mercan gibi
mücevherlerle doluymuş! Başının taraması bitince ihtiyar kadın, kıza “Haydi,
kızım bir dans et de göreyim. Senin dans edişini göresim geldi.” demiş. Kız
dans etmeye başlamış ama üzerinden hiçbir şey saçılıp dökülmemiş.
Ondan sonra ihtiyar kadın yine söylemiş “Kızım, git hamama bir bak.
Ben hamama tekne içinde maya götürmüştüm. Kurumadı mı acaba?” demiş.
Kız hamama varınca orada tekne dolusu altın, gümüş, inci, mercan
gibi kıymetli taşları görmüş. Kız hamamdan dönünce, ihtiyar kadın ona
“Kurumuş mu kızım?” diye sormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
303
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kız “Kurumuş nine.” demiş.
İhtiyar kadın “İyi kızım, öyleyse bir kez daha dans et de göreyim
hele!” demiş. Kız dans etmiş. Yalnız hiçbir şey olmamış.
Ondan sonra bu cadı, kızın dürüstlüğünü anlayıp ona “Şimdi kızım,
evine dönmek istiyorsan dön.” demiş.
Kız “Nine, ben yolu bilmiyorum ama dönmeyi çok istiyorum.” demiş.
İhtiyar kadın “Yolu bilmesen de ben sana yolu gösteririm. Bu yeşil
sandığı giderken al. Bu benim sana hediyem olsun. Yalnız sandığı evine
dönmeden açıp bakma.” demiş.
Kız sandığı alıp atına binmiş. Sığırı, koyunları, keçileri önüne katmış.
Nineye teşekkür ettikten sonra yola çıkmış.
Kız gündüz gitmiş, gece gitmiş. Gide gide epeyce bir yer gitmiş. Köyüne yakınlaşınca ağabeyinin köpekleriB211.1.7. “Ölmeye giden ablacık zenginleşip dönüyor.” diye havlamaya başlamışlar.
Bu kızın ağabeyi ile yengesi “Bu köpeklere ne oldu ki? Bunlar Herhâlde kudurdular.” diye köpekleri sopayla vurmuşlar.
Ne yapsalar da olmamış, köpekler her defasında “Ölmeye giden ablacık zenginleşip dönüyor.” demişler.
O sırada üvey kız eve dönmüş. Evine dönünce sandığı açıp bakmış.
Gözüyle ne görsün; sandık dolusu altın, gümüş, inci, mercan, kıymetli taşlar. Bunu görünce ağabeyi ile yengesi onu çok kıskanmış. Kendi kızlarını
da onu gönderdikleri gibi gönderip zengin olup dönmesini istemişler.
Bu kız da yumağını alıp ağabeyiyle birlikte ormana gitmiş. Ormana
varınca ağabeyi atının koşumlarını çıkarmış. Kendisi odun kesmeye, kız da
çilek toplamaya gitmiş. O arada ağabeyi, üvey kıza yaptığı gibi bir ağaca
odun tokmağı bağladıktan sonra eve dönmüş. Bu kız tokmak sesini duymaz olunca ağabeyinin yanına doğru gitmiş. Orada rüzgâr esiyormuş. Ağabeyi dönüp gitmişmiş. Ondan sonra bu kız ormanda dolaşmaya başlamış.
“Yumağımın tekeri gitti. Gördünüz mü, ağabeyler?” diye söyleye söyleye
bir çobanın yanına varmış. Çobana “Yumağımın tekeri gitti. Gördün mü,
ağabey?” demiş.
“Gördüm. Bana bir gün çobanlık edersen sana bir at veririm.” demiş
çoban.
304
Erkan KARAGÖZ
“Bana at gerek değil.” diye kız oradan geçip gitmiş. Sonra sığır çobanının yanına varmış, koyun çobanının yanına varmış, keçi çobanının yanına varmış. Onların çobanlık tekliflerinin hepsini de geri çevirmiş.
Gide gide, daha önce üvey kızın bulduğu gibi bu kız da cadının evine
varıp çıkmış da “Tekeri gitti yumağımın, gördün mü nineciğim?” diye ihtiyar kadının evine girmiş.
“Gördüm. Kızım şimdi git de hamamı yak!” demiş cadı. Hamamı
yakması için kızı göndermiş. Ondan sonra da “Şimdi de kızım hamama
gidelim. Sen benim elimden tut, arkamdan tekmele. Beni hamama böyle
götür.” demiş.
“Tamam nine.” demiş bu kız. İhtiyar kadının söylediği gibi onun elinden tutup, arkasından tekmeleye tekmeleye hamama götürmüş.
İhtiyar kadın “Kızım, sırtımı fırçalasana. Fırçanın ucundan tutup sırtımı sapıyla fırçala.” demiş.
Bu kız fırçanın sapıyla ihtiyar kadının sırtını pat pat diye vurmuş da
vurmuş. İhtiyar kadın ne söylediyse onun söylediği gibi yapmış. Ondan
sonra ihtiyar kadın ona “Kızım, benim başımı tarasana biraz.” demiş.
Kız, ihtiyar kadının başına bakınca saç örgülerinin her birinde altın,
gümüş gibi değerli taşlar görmüş. Bu kız, ihtiyar kadının başından bu değerli taşları alıp alıp ceplerine, koynuna doldurmuş.
Sonra ihtiyar kadın “Kızım bir dans et. Nasıl dans ettiğini bir göresim
geldi.” demiş.
Kız dans etmeye başlayınca şıngır şıngır altınlar, gümüşler saçılıp
dökülmüş. İhtiyar kadın onu hamama göndererek “Kızım, hamama maya
götürmüştüm. Kurudu mu, git bak.” demiş.
Kız hamama varınca gözüyle ne görsün, tekne dolusu altın, gümüş
varmış. Kız buradaki altınları, gümüşleri de ceplerine, koynuna doldurmuş.
“Ablam böyle zengin oldu.” diye düşünmüş. İhtiyar kadın, kızdan yeniden
dans etmesini istemiş. Kız dans etmeye başlayınca altınlar gümüşler şıngır
şıngır döşemenin üstüne dökülüp saçılmış.
Bu şekilde ihtiyar kadın bu kızı sınadıktan sonra “Kızım şimdi evine dönüp git. İşte şu falanca yoldan dönersin. Bak kızım, bu kara sandığı al. Evine
dönmeden açıp bakma.” diye sertçe gözdağı vermiş de kızı göndermiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
305
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kız sevinip sandığı tekmeleye tekmeleye evine doğru gitmiş. Epeyce
bir yeri geçtikten sonra kendi köyüne yaklaştığında ağabeyinin köpekleri
havlamaya başlayıp “Zenginleşmeye giden ablacık, ölmek için dönüyor,
hav hav!” demişler.B211.1.7.
Ağabeyi “Bizim bu köpekler delirdi sonunda.” diye sopayla köpeklere
vurmuş.
Köpekler her seferinde “Zenginleşmeye giden ablacık, ölmek için dönüyor, hav hav!” demişler. Köpeklere daha çok vurmuşlar. “Zenginleşmeye giden ablacık, ölmek için dönüyor, hav hav!” demiş yine köpekler.
O arada kız dönmüş. Eve girince kara sandığı açmış. Sandığın içinden
bir karayılan sıçrayıp çıkmış, kızın boynuna dolanmış. Oracıkta kızı boğup
öldürmüş.
2.20.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 20
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) TOM: 20
B211.1.7. Speaking dog / Konuşan köpek TOM: 20
2.21. APTAl OĞlAn
2.21.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda ihtiyar bir adamın üç oğlu varmış, üçüncüsü aptalmış.
Bu adamın üçüncü oğlu aptalın biriymiş. İhtiyar ölmeden önce oğullarını
çağırıp vasiyetini söylemiş “Ben ölünce sırayla, tan atmadan önce benim
kabrime gelin. Ne olacağını orada göreceksiniz.” demiş.
İhtiyar adam ölünce kabir kazıp gömmüşler. Ertesi gün büyük oğlu
tan atmadan kabre gitmiş. Babası kabirden çıkıpE327. oğluna bir kaftan
vermişE373-5. De “Birisi bu kaftanınD1052. bir yanını giyse hiç kimseye görünmüyor,D1361-45. diğer yanını giyse görünüyor.” demiş.
Büyük oğlu dönmüş. İkinci oğlu da ertesi gün kabre gitmiş. Babası
ortanca oğluna sığır boynuzu vermiş. Onun içinden üflendiği zaman sana
ne kadar asker gerekliyse o kadar asker çıkıyormuş. Üçüncü gün aptal oğlu
babasının kabrine gitmiş. Babası, aptal oğluna bir çanta vermiş. O çanta
306
Erkan KARAGÖZ
öyle bir çantaymış ki, ne kadar paraya ihtiyacın varsa, çantayı silkelediğin
zaman çantadan o kadar para saçılıyormuş.
Bu olayın üzerinden çok zaman geçmeden padişah bir ilan vermiş.
“Benim paramdan daha çok parası olan kişi varsa o kişiye kızımı vereceğim. Eğer parası az olursa o kişiyi öldürürüm.” demiş. Bu ilan memleketteki bütün zenginlere ulaşmış. Her taraftan birçok zengin paralarını yükleyip
getirmişler. Ama hiçbirinin parası padişahın parasını geçememiş.
Bu aptal oğlan da bu ilanı duyup çantasını alıp gitmiş. Aptal oğlan
oraya varınca orada birçok halk toplanmışmış. Bu aptal oğlana giyimi
kötü diye içeri girmesine izin vermemişler. Bu aptal oğlan ne yapıp edip,
içeri girip padişahın yanına gelmiş. ÇantasınıD1193. silkelemeye başlamış.
Silkeleye silkeleye bu aptal oğlanın parası padişahın parasından daha çok
olmuş.D1451.2. Bu aptal oğlana çantasını silkeletmeyi bıraktırmışlar. Onu padişahın damadı yapmışlar. Padişah bu aptala kendi kızı ile nikâh kıydırmış.
Aptal oğlan kızın yanına girince kız bu aptal oğlanı sevmemiş. Kız
hileyle aptal oğlana “Ey canım aşkım, senin paran nasıl babamızın parasından daha çok oldu?” diye sormuş.
Aptal oğlan “Bu çantam benim elimde olduğu sürece benim paraya
muhtacım.” olmaz demiş.
Kız, aptal oğlandan bu sözü duyunca hizmetçilerine “Bu çantaya benzer bir çanta bulup getirin.” demiş.
Hizmetçiler hemen aptal oğlanın çantasına benzeyen bir çantayı bulup getirmişler. Kız, aptal oğlanın çantasını almış. Aldığı çantanın yerine
benzer çantayı koymuş. Bunlar, yani kız ile damat hamama gitmişler. Kız,
delikanlıya “Canım, ben önden gidip yemeği hazırlayayım.” demiş.
Delikanlı “İyi olur.” demiş.
Kız hamamdan çıkınca hizmetçilerine “Delikanlı hamamdan çıkınca
onu dövüp öyle bırakın.” demiş.
Delikanlı hamamdan çıkınca hizmetçiler delikanlıyı tutup bir güzel
dövdükten sonra bırakmışlar. Delikanlı bilincini kaybetmiş. Bilinci yerine
geldiğinde delikanlı çok acıkıp susamışmış. Ne yapayım diye şaşkın şaşkın
dururken dükkânların arasına gidip çantasını silkelemiş. Çantasından topu
topuna bir akçe düşmüş. Delikanlı, eşinin çantayı değiştirdiğinin farkına
varmış. Ona çok öfkelenmiş. Karnını bir akçeye aldığı ekmekle doyur-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
307
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
duktan sonra evine gitmiş. Hanımının yanına gideyim dese tekrar döverler
diye korkusundan gidememiş.
Evine dönünce ortanca ağabeyinden “Ağabey, sen bana boynuzunu
verir misin? Şimdi padişah misafirliğe gelecek. Sen de biliyorsun. Ben
onun damadıyım. Onu karşılamamak iyi olmaz.” diye ricada bulunmuş.
Ağabeyi boynuzunuD1011.1-1. vermiş. Delikanlı boynuzu üfleyince boynuzun içinden sayısız asker çıkmış.D1475.1-1. Delikanlı askerleri alıp şehre
padişahın yanına gitmiş. Kendini sezdirmeden “Padişahım, sen damadını
nasıl kovdun? Doğruyu söylemezsen şehrini alıp yakacağım. Seni de öldüreceğim.” demiş.
Padişah korkup “Ben o işin nasıl olduğunu bilmiyorum. Ben de o nereye gitti diye merak ediyordum.” demiş.
Padişah böyle deyince delikanlı boynuzu geri üflemiş. O anda askerler
yok olmuş. Sonra bu delikanlı padişahın kızının yanına gitmiş. Delikanlı
gelince padişahın kızı bilmezden gelip ona sormaya başlamış “Nereye gittin, nerelerde dolaştın? Ne zamandan beri ben seni bekleyip duruyorum.”
demiş.
Delikanlı hiçbir şey söylememiş. Gece olunca bunlar yatmışlar. Yatınca kız yine delikanlıya sormaya başlamış “Canım aşkım, sen nasıl böyle
askerleri çok yapabildin? Sonra da hemen yok edebildin?” demiş.
Delikanlı “Benim kesemde şöyle bir boynuzum var. Gerektiğinde asker toplayabiliyorum.” demiş.
“Nasıl topluyorsun?” diye hanımı delikanlıya sormuş.
Delikanlı “Boynuzu üflersen hemen askerler toplanıyor.” demiş.
Kız, delikanlıdan bunu duyunca onun kesesinden boynuzu almış. Sonra hizmetçilerini çağırıp onlara “Buna benzer bir boynuzu bulup getirin.”
demiş.
Hizmetçiler kızın söylediği gibi bir boynuzu bulup getirmişler. Kız,
delikanlının boynuzunu almış. Onun yerine hizmetçilerin getirdiği boynuzu koymuş. Bunlar yeniden hamama gitmişler. Kız “Ben önden çıkıp sana
yemek hazırlayayım mı?” diye delikanlıya sormuş.
Delikanlı izin vermiş. Kız hamamdan çıkar çıkmaz hizmetçilerine
“Delikanlı hamamdan çıktığında onu iyice dövüp öyle bırakın.” demiş.
308
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı hamamdan çıkmış. Dönüp gelirken hizmetçiler delikanlıyı
tutmuşlar. Onu bir kez daha dövüp öyle bırakmışlar. Delikanlı kesesinden
boynuzu alıp öfkeyle üflemeye başlamış ama boynuzdan bir kişi bile çıkmamış. Delikanlı, eşinin kendisini aldattığını anlayıp evine dönmüş.
Büyük ağabeyinden “Ağabey, elbiselerim çok eskidi. Misafir geldiğinde giymek için kaftanını bana verir misin?” diye ricada bulunmuş.
Ağabeyi “Tamam.” diyerek kaftanını vermiş. Aptal delikanlı kaftanı
giyip kızın yanına gitmiş. Kızın yanında kaftanını çıkarmış. Kız hâlâ bilmezlikten gelerek “Nerelere gidip, nerelerde dolaştın? Seni beklemekten
hâlim kalmadı, yemekler soğudu.” demiş.
Aptal delikanlı “Ay, ne de güzel beklemişsin. Beni dövdürdün.” demiş.
Kız “Hayır, hayır, Allah korusun! Ben seni çok özledim.” demiş.
Kız yattıklarında “Bak hele, sen nasıl görünmeden buraya girebildin?”
demiş.
Aptal delikanlı “Söylemem.” demiş.
Kız “Demek söylemiyorsun, sen beni sevmiyorsun. Bu yüzden söylemiyorsun.” demiş. Kız eşini sıkıştırıp eşinin güvenini kazanmış.
Aptal delikanlı “Ben bu kaftanı giyip geldim.” demiş.
Kız bir kez daha hizmetçilerini çağırıp “Şu kaftana benzeyen bir kaftan bulup getirin.” demiş.
Hizmetçiler delikanlının kaftanına benzeyen bir kaftanı bulup getirmişler. Kız, delikanlının kaftanını alıp onun yerine benzer bir kaftanı koymuş. Sonra hizmetçilerini çağırıp “Bu salağı dövün. Sonra elini ayağını
bağlayıp bir gemiyle denize açılın. Onu bir adaya bırakın.” demiş.
Hizmetçiler, salak oğlanın elini ayağını bağlayıp onu bir gemiye bindirmişler. Sonra padişahın kızının dediği gibi onu bir adaya bırakmışlar.
Aptal oğlan adada ne yapacağını bilemeden tek başına kalmış. Uğraşa uğraşa elindeki ayağındaki ipleri çözmüş. Ağlaya ağlaya dolaşırken bir
ağaçta meyveD981. görmüş. O meyveyi alıp yemiş. O öyle bir meyveymiş ki
onu yiyen kişi çok yakışıklı oluyormuş. Bu delikanlı meyveyi yiyince çok
yakışıklı bir delikanlı olmuş.D1337.1-13. Dolaşırken delikanlı başka bir ağaç
daha görmüş. O ağacın meyvesinden de alıp yemiş. Bu delikanlının üstün-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
309
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
de çok şık elbiseler olmuş.D1473-5. Delikanlı yeniden başka bir ağaç görmüş.
O ağaçtan da bir meyve alıp yemiş. Bu meyveyi yiyince başında boynuz
çıkmış.D1375.1.1. Bu boynuzlar çok uzunmuş. Aptal delikanlının yürüyecek
hâli kalmayınca bir ağacın dibine gelip yatmış. Bu sırada ağacın başına
analı yavrulu iki kuş gelip konmuş. Yavru kuş, aptal delikanlıyı görüp annesineB211.3. “Bu boynuzları olan kişi nasıl bir insan?” diye sormuş.
Anne kuş, yavrusuna “Bu adada dört türlü ağaç var. Birinci ağacın
meyvesi yendiğinde kişi çok yakışıklı oluyor. İkinci ağacın meyvesi yendiğinde kişinin üstünde çok şık elbiseler oluyor. Üçüncü ağacın meyvesi
yendiğinde yiyen kişide boynuz çıkıyor. Dördüncü ağacın meyvesi yendiğinde ise çıkan boynuz düşüyor.” demiş.
Bu aptal delikanlı bu konuşmayı dinlemekteymiş. Kuş yavrusu yeniden annesine “Bu kişinin boynuzu düşse de kendi memleketine dönemez.”
demiş.
Annesi yavrusuna “Şu dördüncü ağacın yaprakları suda batmıyor. O
yaprakları ayağına bağlarsa memleketine dönebilir.” demiş.
Böyle söyledikten sonra kuş uçup gitmiş. Aptal delikanlı kuşun söylediği her şeyi anlamış. Dördüncü ağaca acı çeke çeke gidip ağaçtan meyve
yemiş. Başından o anda boynuz düşmüş.D1375.2.1. Aptal delikanlı her ağaçtan
meyveler toplamış. Sonra ayağına yapraklarD955. bağlayıp denize açılmış.
D1524.8.
Hiç batmadan denizden çıkmış. Ondan sonra eşinin yaşadığı şehre
gelmiş. Padişahın sarayının yanına varıp “Meyveler satıyorum, meyveler
satıyorum.” diye bağırmış.
Padişahın sarayından bir kız çıkmış. Aptal delikanlı bu kızı tanımış.
Bu kız padişahın kızının hizmetçisiymiş. Yalnız bu kız çok çirkinmiş. Aptal delikanlı, kıza “İşte bu meyveyi ye.” diyerek kıza bir meyve vermiş.
Kız o meyveyi yiyince “Pek tatlıymış.” demiş. Sonra o meyveden padişahın kızına da yedireyim diye almış. Aptal delikanlı yemesi için padişahın kızına boynuz çıkaran meyveden vermişmiş. Hizmetçi kız, padişahın
kızının yanına gelmiş. Padişahın kızı bu kızın güzelliğini görünce aklı şaşmış. Ona “Sen nasıl böyle güzelleştin?” demiş.
Hizmetçi kız “Bir satıcı delikanlıdan meyve alıp yedim. Yer yemez
güzelleştim. O sana da bir meyve verdi.” demiş.
310
Erkan KARAGÖZ
Padişahın kızı, hizmetçi kızdan meyveyi alıp yemiş. Yer yemez padişahın kızının başında uzun boynuz çıkmış. Aptal delikanlı oradan hemen
kaçıp gittiğinden onu bulamamışlar. Padişahın kızının başı çok ağrımaya
başlamış. Padişah değişik yerlerdeki doktorlara haber salmış. Padişahın
kızının yanına onu iyileştirmek için çeşitli doktorlar gelmiş. Ama hiçbir
faydası olmamış. Kızın boynuzu daha da büyüyormuş.
Bir zaman sonra Aptal delikanlı kendi kimliğini gizleyerek saraya gelmiş de “Ben senin kızını iyileştireceğim. Sen bir saray yaptır. Saray bir
haftada yapılsın. Saray yapıldıktan sonra kızını oraya koy. Ben bir haftaya
gelirim. Ben gelince ne kadar çalgıcı varsa hepsi de sarayın yanında çalgı
çalsınlar.” demiş. Delikanlı böyle dedikten sonra oradan gitmiş.
Doktorun söylediği gibi her şey bir hafta içinde yapılmış. Bir hafta
sonra doktor delikanlı eline sopa alıp padişahın kızının kaldığı saraya girmiş. Çalgıcılara çalmalarını söylemiş. Çalgıcılar bütün şehri inlete inlete
çalmaya başlamışlar. Aptal delikanlı sarayın kapısını kapatıp padişahın kızının boynuzlarının üstüne çıkmış. Sonra padişahın kızına sopayla vurmaya başlamış. Padişahın kızı bağırmaya başlamış ama ne kadar bağırsa da
çalgıların sesinden onun sesi duyulmamış. Aptal delikanlı padişahın kızını
hâli kalmayıncaya kadar bir güzel dövdükten sonra elbiselerini çıkarıp evvelki elbiselerini giymiş. Sonra kıza “Eğer benim hanımın olmak istiyorsan benim çantamı, boynuzumu çıkarıp ver. Ondan sonra senin boynuzunu
düşürürüm.” demiş.
Kız “Bir kez daha etmem. Ne şeyin varsa hepsini vereceğim.” diye
yemin etmiş. Aptal delikanlı, kızı canı çıkıncaya kadar dövdükten sonra
istediği şartlarda anlaşıp kıza boynuz düşüren meyveyi vermiş. Kız meyveyi yiyince o an eski hâline dönmüş. Aptal delikanlı sarayın kapısını açıp
çalgıcılara durmalarını söylemiş.
Padişahın kızı babasının yanına gidip “Bu doktor benim önceki kocam
çıktı. Ben onu maskara etmiştim. Bu yüzden benden öcünü aldı.” demiş.
Padişah o sırada kızının iyileştiğini görüp büyük bir düğün kurdurmuş. Kızını yeniden bu delikanlıya vermiş. Aptal delikanlı çok akıllı birisi
olup padişah öldükten sonra onun yerine padişah olmuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
311
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.21.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 21
E327. Dead father’s friendly return / Ölmüş babanın dostça dönüşü
TOM: 21
E373-5. Caftan (robe) received from summoned dead father / Çağrılan
ölmüş babadan kaftan alınması (MEK) TOM: 21
D1052. Magic garment (robe, tunic) / Sihirli elbise (kaftan, ceket)
TOM: 21
D1361-46. Magic Caftan (robe) render invisible / Sihirli kaftanın
görünmezlik sağlaması (MEK) TOM: 21
D1193. Magic bag (sack) / Sihirli çanta (kese) TOM: 21
D1451.2. Inexhaustible bag (sack) furnishes money / Torbanın bitip
tükenmek bilmeyen para sağlaması TOM: 21
D1011.1-1. Magic cattle horn / Sihirli sığır boynuzu (MEK) TOM: 21
D1475.1-1. Magic soldier-producing cattle horn / Sihirli asker üreten
sığır boynuzu (MEK) TOM: 21
D981. Magic fruit / Sihirli meyve TOM: 21
D1337.1-13. Magic fruit makes beautiful / Sihirli meyvenin
güzelleştirmesi (MEK) TOM: 21
D1473-5. Magic fruit furnishes clothes / Sihirli meyvenin elbise
sunması (MEK) TOM: 21
D1375.1.1. Magic fruit causes horns to grow on person / Sihirli
meyvenin insanda boynuz çıkmasına neden olması TOM: 21
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş TOM: 21
D1375.2.1. Magic fruit removes horns from person / Sihirli meyvenin
insandan boynuzu ortadan kaldırması TOM: 21
D955. Magic leaf / Sihirli yaprak TOM: 21
D1524.8. Leaf serves as boat / Yaprağın kayık olarak kullanılması
(MEK) TOM: 21
312
Erkan KARAGÖZ
2.22. GAK GAK dİYe ÖTen KAZ
2.22.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda on iki yaşında bir kız, annesi ölünce öksüz kalmış.
Annesi ölünce babası yeniden evlenmiş. Evlendiği hanımın da bir kızı varmış. Üvey kız çok çalışkan çok becerikliymiş. Ekmek pişiriyor, çamaşır
yıkıyor, her işi yapıyormuş. Buna rağmen üvey annesi bu kızı her zaman
itip kakıyormuş.
Eee, kendi kızı ise güzel güzel giyinip geziyormuş, hiçbir iş de yapmıyormuş.
Bir vakit padişah düğün yapıyormuş. Bunlar babası, annesi, kız; üçü
birlikte düğüne gitmişler. Öksüz kız evde kalmış. Kendileri düğüne gittiğinde üvey anne, öksüz kıza yapması için bir sürü iş vermiş. Ona “Ekmek
pişir, çamaşır yıka, yerleri sil, yemek pişir.” demiş. Öksüz kız “Benim de
kendi annem olsaydı düğüne giderdim. Güzel elbiselerim olurdu.” diye
ağlaya ağlaya çamaşır yıkamış. Tam o sırada bir sığır eve girmiş de “Niye
ağlıyorsun kızım?” demiş.B184.2.1.
“Ağlamayayım da ne yapayım. Benim annem ölmüş. Babam, üvey
annem, üvey kız kardeşim düğüne gittiler. Bana da yapmam için bir sürü iş
verdiler.” demiş öksüz kız.
“Ağlama kızım, ben sana yardım edeceğim.” demiş sığır. Böyle der demez sığır bir boynuzunu silkeleyip ekmeği pişirmiş.B184.2.1.3-1. Diğer boynuzunu silkeleyince ocak apak kireçlenip ev tertemiz olmuş.B184.2.1.3-2. Sığır ön
ayaklarından birisini silkeleyince ortaya çok güzel elbiseler çıkmış.B184.2.1.3-3.
Diğer ayağını silkeleyince de ortaya çok güzel bir pabuç çıkmış.B184.2.1.3-4.
İşi bitince “Haydi kızım, giyinip sen de düğüne git.” demiş sığır. Ondan sonra kız çok güzel giyinip düğüne gitmiş.
Padişahın büyük oğlunun düğünü oluyormuş. O sırada padişahın
ortanca oğlu çok güzel bir kız geliyor diye merdivenden bakıyormuş. Kız
düğün yerine gelmiş. Kız gelince padişahın ortanca oğlu merdivene katran
sıvayıp kendisi de saklanmış. Kızın merdivene basmasıyla birlikte pabucu
yapışıp kalmış. Delikanlı katrana yapışan pabucu almış, düğün evine girip
“Bu kimin pabucu?” diye sormuş.
Pabuç altın gibi parlıyormuş. Güzel pabucu görünce kızların hepsi
“Benimki!” diye bağırmışlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
313
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Yok, bu pabuç sizin olamaz. Pabucun diğer teki sahibinin ayağında
olmalı.” demiş padişahın ortanca oğlu.
Pabucu yapışıp kalınca öksüz kız fırının arkasına girip aklanmışmış.
Pabucun sahibi kim diye aradıklarında kız “Ben buradayım.” diye çıkmış.
Öksüz kızı görünce annesi şaşırıp kalmış.
Padişahın ortanca oğlu kızın elinden tutarak “Bu benim de düğün
meclisim olacak.” demiş. Şimdi bunlar iki düğünü birlikte yapmaya
başlamışlar.
Bir zaman sonra üvey annesi onları yemeğe çağırmış. Zehirli yemekler yedirip öksüz kızı öldürmek istiyormuş.
Öksüz kızı seven bir ihtiyar kadın varmış. Bu ihtiyar kadın bu işi anlayıp kıza “Kızım, sen misafirliğe geldiğinde üvey annen sana zehirli yemekler yedirecek. Sen önüne konulan yemekleri yeme, koynuna doldur.
Eşine de söyle.” demiş.
Sonra bunlar varmışlar, annesine ne söylesin ki. Masada belişler (etli
Tatar böreği), akıtmalar hazırlanmış. Bu ikisi hiçbir şey yememişler, sessizce koyunlarına doldurmuşlar. Hiçbir şey yemeseler de teşekkür edip
çıkmışlar. Biraz gittikten sonra koyunlarından yemekleri çıkarıp kuşlara
vermişler. Yemeklerden yiyen kuşlar yavaş yavaş ölmüşler. Ondan sonra
kız ile eşi, bir daha üvey anneye gitmemişler.
Uzun bir zaman sonra kız hamile kalmış. Çok geçmeden bebeği olmuş. Bebek doğduktan sonra üvey annesi gelmiş de “Ay, çocuk doğuran
kişiyi hamam yakıp yıkamak gerek diye geldim.” demiş.
Üvey anne hamamı yakıp ısıttıktan sonra kızı hamama alıp gelmiş.
Hamamı iyice kilitlemiş de fırçayla sert sert üvey kızını fırçalamaya
başlamış. Fırçaladıkça kız hâlden düşmüş. O sırada üvey kız, güvercin
olup bacadan uçup gitmiş.D154.1. Üvey annesi koşarak gelip damadına “Hanımın büyücüymüş, ocağın bacasından uçup gitti.” demiş.
Bu söze şaşırıp kalan damat daha önce onlara yardım eden ihtiyar kadına gitmiş.
İhtiyar kadın “Çocuğum, senin hanımın büyücü falan değil. Onun
hiçbir günahı da yok. Bu anlattıklarına göre o kuş olup gitmiş. O şimdi kır
kazlarıyla uçuyor.” demiş.
314
Erkan KARAGÖZ
“Nine, sen bana söyle şimdi! Onu nasıl döndürebilirim?” demiş damat.
“Onu döndürmek çok zor çocuğum. Sen bebeğini kundaklayıp al. Falan denizin kıyısına git. Deniz kıyısında uçan kazları görünce
‘Gak gak diye uçan kazlar,
Nerede bunun annesi?
Ağlıyor burada bebesi.’
diye bağır. Bebeğin annesinin nerede olduğunu kazlar söylerler.” demiş.
Damat bebeği kundaklayıp denizin kenarına varmış. Orada kazları görür görmez
“Gak gak diye uçan kazlar,
Nerede bunun annesi?
Ağlıyor burada bebesi.” demiş.
“Onun annesi bizimle birlikte değil, ikinci sürüde.” diye kazlar cevap
vermişler.B211.3.3. Az sonra ikinci sürüdeki kazlar da uçup gelmişler.
“Gak gak diye uçan kazlar,
Nerede bunun annesi?
Ağlıyor burada bebesi.” diye bağırmış damat.
Kazlar da ona “Bizimle birlikte değil, arkadaki sürüde.” diye cevap
vermişler. Üçüncü kez söylediğinde kazların arasından biri gelip bebeği
emzirmeye başlamış. Emzirdikten sonra bebeği eşine verip “Sürüm uzaklaştı.” deyip gitmiş.
Eşi ağlaya ağlaya bebekle birlikte dönmüş. Bu şekilde sıkıntılı üç gün
geçirdikten sonra ihtiyar kadının yanına yeniden gitmiş. İhtiyar kadınN825.3
“Bir dahaki sefere yanına konduğunda onun bir teleğini koparıp al. Ondan
sonra o uçamaz.” demiş.
Bunu öğrendikten sonra damat bebeği alıp yeniden deniz kıyısına gitmiş. Uçan kazları görüp üç kez bağırmış.
“Gak gak diye uçan kazlar,
Nerede bunun annesi?
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
315
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ağlıyor burada bebesi.” demiş.
Üçüncü sürüden bir kaz gelip bebeği almış, emzirmeye başlamış.B535.0.7-3.
Bu arada damat ondan bir telek koparıp almış. Kaz uçmak için kanat çırpsa
da uçamamış.
“Eh, mahvettin, ben pek rahat yaşıyordum. Üvey annem eskisi gibi
bana rahat vermez, beni öldürür.” demiş.
“Sana hiçbir şey yapamaz.” demiş delikanlı. Sonra hanımını alıp geri
dönmüş.D354.1.
Kızın babasının bütün olan bitenlerden hiç haberi yokmuş. Öğrenince
kılıcını alıp hanımını öldürmüş. Ondan sonra kızı ve damadıyla birlikte
güzel günler yaşamaya başlamış.
2.22.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 22
B184.2.1. Magic cow / Sihirli inek TOM: 22
B184.2.1.3-1. Magic cow bakes breads by jerking off its horns once
/ Sihirli ineğin boynuzunu bir kez silkelemesiyle ekmek pişirmesi (MEK)
TOM: 22
B184.2.1.3-2. Magic cow cleans a house by jerking off its horns once
/ Sihirli ineğin boynuzunu bir kez silkelemesiyle evi temizlemesi (MEK)
TOM: 22
B184.2.1.3-3. Magic cow gives pretty clothes by swinging one of its
front legs / Sihirli ineğin ön ayaklarından birini sallamasıyla çok güzel
elbiseler vermesi (MEK) TOM: 22
B184.2.1.3-4. Magic cow gives pretty shoes by swinging one of its
front legs / Sihirli ineğin ön ayaklarından birini sallamasıyla çok güzel bir
ayakkabı vermesi (MEK) TOM: 22
D154.1. Transformation: man to dove / İnsanın güvercine dönüşmesi
TOM: 22
B211.3.3. Speaking goose / Konuşan kaz TOM: 22
N825.3. Old woman helper / İhtiyar yardımcı kadın TOM: 22
316
Erkan KARAGÖZ
B535.0.7-3. Goose as nurse for child / Bir çocuk emziricisi olarak kaz
(MEK) TOM: 22
D354.1. Transformation: dove to person / Güvercinin insana
dönüşmesi TOM: 22
2.23. MUSTAn BAŞlIK12
2.23.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir ihtiyar adamın üç kızı varmış. İhtiyar adam, hanımı ölünce başka
bir hanım almış. Bu hanım, kızları hiç sevmemiş. Bir yolunu bulsam da
bu kızlardan kurtulsam diyormuş. Şimdiki üvey anneleri kızların babasına
“Sen kızları ormana götürüp yollarını kaybettir. Ben onlarla birlikte yaşayamam.” demiş.
İhtiyar adam “Haydi kızlar, ormana çilek toplamaya gidiyoruz.” demiş. İhtiyar adam atı koşumlayıp kızlarını arabaya bindirdikten sonra
ormana gitmiş. Kızlar çilek toplamak için kova da almışlar. Ormana vardıklarında babaları “Ben odun kesiyorum. Siz biraz çilek toplayın.” demiş.
Üç kız birlikte çilek toplamaya başlamışlar. Babaları bir kayın ağacına
tokmak bağlamış. Tokmak vurdukça tan-tun sesleri çıkarıyormuş. Sonra
babaları eve dönmüş. Kızlar dinlemişler. “Babamız odun kesmeye devam
ediyor.” diye yeniden çilek toplamaya başlamışlar. Akşam olunca kızlar
“Haydi babamızın yanına gidelim.” demişler. Oraya gitmişler. Tokmak takırdıyormuş ama babaları orada yokmuş. Bunlar nereye gideceklerini bilmeden gitmişler. Biraz gidince bir ev görmüşler. Gelip bu eve girmişler.
Evde bir cadıG200. oturuyormuş. İhtiyar cadının bir kızı da varmış.
Cadı, en büyük kıza “Sen nerede yatardın?” diye sormuş.
“Annemin sağ yanında yatardım.” demiş kız.
Ortanca kıza “Sen nerede yatardın?” diye sormuş.
“Ben annemin sol yanında yatardım.” demiş ortanca kız.
Küçük kıza “Sen nerede yatardın?” diye sormuş.
“Ben bacanın başında yatardım.” demiş küçük kız.
Küçük kız zekiymiş. Bir torba tuz alıp bacanın başına çıkmış. Diğer
iki kız ise ölü gibi uyumuşlar. Bunlar uyuyunca cadı ocağı yakmış. Sonra
bir türkü mırıldanarak bıçağı bileği taşında bilemeye başlamış.
12
Tatar masallarında cadı karakterine verilen isimlerden birisi.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
317
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Şangır şungur bilerim,
Kızların başını keserim.” demiş.
İhtiyar kadın ocağa ateş yakınca yukarıdaki zeki kız bacadan aşağıya
tuzu boşaltmış, ateş sönmüş. O arada tan atmış. Tan atınca cadı, kızları
kesememiş. Çay kaynatıp kızları yedirip içirmiş.
Cadı, kızların karnını doyurduktan sonra balık tutmaya gitmiş. O gidince kızlar, cadının kızını suya batırmışlar. Sonra da bir kazığın başına
oturtup kaçmışlar.G265.4.0.1-1.
Cadı balıktan dönünce görmüş ki kızı ölmüş, diğerleri de kaçmışmış.
Cadı kızların arkasından iz sürmeye başlamış.
Küçük kız cadının iz sürüp geldiğini sezip “Hay, cadı bizi arkamızdan
kovalıyor, ne yapacağız?” demiş.
Büyük ablası “O yetişirse bileği taşını bırak. Dağlar taşlar oluşsun.”
demiş. Küçük kız bileği taşınıD1209-9. bırakmış. İnsanın geçemeyeceği dağlar
taşlar oluşmuş.D932.0.1-1. Bu tarafta kızlar, diğer tarafta cadı kalmış.
“Ey çocuğum, nasıl geçtiniz bu dağları taşları?” diye cadı öbür taraftan bağırarak sormuş.
“Tırmana tırmana, düşe kalka çıktık.” demiş küçük kız.
Kızlar gitmişler, cadı orada kalmış. Bunlar epeyce bir yeri geçmişler.
Beş altı kilometre daha gidince cadı dağları taşları aşıp yeniden bunların
arkasından kovalamaya başlamış.
Küçük kız “Cadı yine bizi kovalamaya başladı. Ne yapacağız?” demiş.
Yanlarında taraklarıD1072.1. varmış. Arkalarına dönerek “Farenin bile
çıkmayacağı gür bir orman olsun.”D941.1-1. diyerek kızlar taraklarını bırakmışlar.
Cadı gür ormanın olduğu yere gelerek “Çocuğum bu gür ormanı nasıl
geçtiniz?” demiş.
“Gür ormandan çıkarken bütün vücudumuz yara bere içinde kaldı.”
demiş küçük kız.
Sonrasında bir şekilde cadı gür ormanın içinden çıkıp yeniden kızları
kovalamaya başlamış.
318
Erkan KARAGÖZ
Küçük kız yine cadının arkalarından geldiğini sezip “Cadı bizi kovalamaya başladı.” demiş.
Kızlar arkalarına dönüp yanlarına aldıkları aynayıD1163. Bırakmışlar.
“Dipsiz deniz olsun.” demişler. Onların arkasında bir deniz meydana gelmiş.D2151.1.1-1.
“Ey çocuğum, bu dipsiz denizi nasıl geçtiniz?” demiş cadı.
“Paçalarımıza taş bağlayıp geçtik.” demiş küçük kız.
Kızlar böyle deyince cadı paçalarına taş bağlayıp denize girmiş. Denize girince cadı batıp ölmüş.G278-3. Kızlar çok sevinip yollarına devam
etmişler. Bir hayli yol giden kızların karnı acıkmış. Bir dağa çıkınca üçü
birden bakmışlar, yakınlarda bir şehir görmüşler. Kızlar bu şehre doğru
gitmişler. O sırada padişahın oğlu ile iki veziri ava çıkmışmış. Onlar kızların olduğu yere doğru geliyorlarmış.
Kızları görünce padişahın oğlu “Siz insan mısınız, şeytan mısınız?”
diye sormuş.
“Biz insanız.” demiş kızlar.
“İnsansanız aşağıya inin.” demiş padişahın oğlu.
Kızları aşağıya indirmişler. Küçük kız pek güzelmiş. Kızlar aşağıya
inince padişahın oğlu “Büyük kız, birinci vezire; ortanca kız, ikinci vezire,
küçük kız da tam bana göre.” demiş.
Ondan sonra birinci vezir büyük kıza “Hangi hünerleri biliyorsun?”
diye sormuş.
“Bir metre kumaş alırsan bütün şehri giydirebilirim.” demiş büyük kız.
İkinci vezir ortanca kıza “Hangi hünerleri biliyorsun?” diye sormuş.
“Bir öküz kessen bütün şehri doyururum.” demiş ortanca kız.
Padişahın oğlu, küçük kıza “Ne gibi hünerlerin var?” demiş.
“İpek saçlı, inci dişli, gümüş bedenli çocuk doğururum.” demiş küçük kız.
Ondan sonra bunlar birlikte eve dönüp beraber yaşamaya başlamışlar.
Küçük kız hamile kalmış. Padişahın oğlu ava gitmiş. Küçük kızın bebeğini
doğurmasına da az kalmışmış.
Birinci vezir bir metre kumaş alıp büyük kıza vermiş. Kız bütün şehri
giydirememiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
319
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ortanca kıza bir öküz kesip vermişler. O da bir öküzün etiyle tüm şehri
doyuramamış.
Küçük kızın doğum sancıları başlayınca ebe gelmiş. Küçük kız ipek
saçlı,F555-11. inci dişli,F544.3-7. gümüş bedenliF521.3.4. bir erkek çocuğu doğurmuş.
İki ablası öfkelenip küçük kız kardeşlerini kıskanmışlar. Deryadan
köpek yavrusu getirip küçük kardeşimiz köpek yavrusu doğurdu diye söylemişler. Gerçek çocuğu İrtış’ın (bir ırmak ismi) öbür yakasındaki balıkçı
dedeye götürüp bir akçeye vermişler. Balıkçı “Bu çocuk benim olsun.”
demiş.
Bir zaman sonra küçük kız yine hamile kalmış. Küçük kız yeniden
ipek saçlı, inci dişli, gümüş bedenli bir kız çocuğu doğurmuş. Bu çocuğu
da ablaları daha önceki çocuğu sattıkları ihtiyara satmışlar.
Padişah avdan döndüğünde ona “Hanımın yine köpek yavrusu doğurdu.” demişler. Padişah çok öfkelenip vezirlerine “Benim hanımın gözlerini
kör edin. Sonra onu kapının girişine oturtun. Giren tükürsün, çıkan tükürsün.” demiş.
Ondan sonra padişahın hizmetindekiler padişahın hanımını sakat bırakmışlar. Onu kötürüm birisi olarak kapının girişine oturtmuşlar.
Padişah bir gün yine ava çıkmış. Padişah dolaşa dolaşa balıkçının yaşadığı adaya varmış. Balıkçının yanında çok güzel çocuklar varmış. Padişah, balıkçı dedenin yanına varıp ona “Ey dede, nereden aldın bu kadar
güzel çocukları?” diye sormuş.
“Bir padişah bir kızla evlenmiş. Onun çok güzel çocukları olmuş.
Kızın ablaları, küçük kardeşlerini kıskanmışlar. Onun çocuklarını köpek
yavrularıyla değiştirmişler. İşte o çocukları ben birer akçeye satın aldım.”
demiş.
O zaman padişah ne yapacağını bilememiş, ağlayarak “Hanımımın
ablaları beni aldatmış. Ben hanımımın ayaklarını ellerini kırdırdım. Onun
gözlerini kör ettirdim. Şimdi ona ne yapayım?” demiş.
“Dönüp git. İşte şu yaprağıD955. ilk önce onun gözüne, sonra kollarına,
ondan sonra da ayağına sür. Hanımım eskisi gibi olur.” demiş ihtiyar adam.
Ondan sonra padişah çocukları satın almak için balıkçıya verdiği iki
akçenin yerine elli akçe para vermiş, çocukları alıp evine dönmüş. Dönünce balıkçının verdiği yaprağı hanımının gözüne, ellerine, ayaklarına sür-
320
Erkan KARAGÖZ
müş. Hanımı eskisi gibi olmuş.D1500.1.4.2. Kızın ablaları bu durumu görünce
şimdi bizi öldürecekler diye ne yapacaklarını bilememişler.
Padişahın ihtiyar babası daha hayattaymış. “İşte baba, hanımımın ablaları beni şöyle şöyle aldatıp çocuklarımı köpek yavrularıyla değiştirmişler. İşte hanımım, işte çocuklarım.” demiş.
İhtiyar padişah bu kadar güzel çocukları görünce sevinmiş. Ne yapacağını bilemeyince oğluna “Şimdi biz ablalarını ne yapalım?” diye sormuş.
İhtiyar padişah iki vezirine de “Biricik öz kardeşlerine böyle bir kötülük yaptıkları için ablalarını asalım, başkalarına ibret olsun.” demiş.
2.23.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 23
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) TOM: 23
G265.4.0.1-1. Person punishes witch by killing witch’s daughter /
Cadıyı kızını öldürerek cezalandırma (MEK) TOM: 23
D1209-9. Magic grindstone / Sihirli bileği taşı (MEK) TOM: 23
D932.0.1-1. Mountain created by magic grindstone / Sihirli bileği taşı
aracılığıyla dağ yapma (MEK) TOM: 23
D1072.1. Magic comb / Sihirli tarak TOM: 23
D941.1-1. Forest produced by magic comb / Sihirli tarak aracılığıyla
orman yapma (MEK) TOM: 23
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna TOM: 23
D2151.1.1-1. Sea produced by magic mirror / Sihirli ayna aracılığıyla
deniz yapma (MEK) TOM: 23
G278-3. Witch dies by drowning in the lake / Cadının gölde boğularak
ölmesi (MEK) TOM: 23
F555-11. Person with silk hair / İpek saçlı insan (MEK) TOM: 23
F544.3-7. Person with pearl teeth / İnci dişli insan (MEK) TOM: 23
F521.3.4. Person with body of silver / Gümüş bedenli insan TOM: 23
D955. Magic leaf / Sihirli yaprak TOM: 23
D1500.1.4.2. Magic healing leaves / Sihirli iyileştirici yapraklar
TOM: 23
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
321
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.24. ÜVeY KIZ İle PAdİŞAHIn OĞlU
2.24.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda kızlarıyla birlikte bir karı koca yaşıyormuş. Bir gün
bu adamın hanımı ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Döşekte yatarken kızını çağırıp “Kızım sana bir sığır bırakıyorum. Bir isteğin olursa bu sığırın
kulağına söyle, isteğin önüne gelir. Bu sığır ölürse bağırsağını toprağa gömersin.” demiş.
Bir zaman sonra bu kadın ölmüş. Adam, genç bir kadın almış. Genç
kadının ardından bir de kızı gelmiş. Genç kadın çok kötüymüş. Üvey kızını
çok itip kakıyormuş. Hastalanıp gitsin diye ona çok zor işler yaptırıyormuş.
Doğru dürüst yemek bile vermiyormuş. Üvey kız her gün çalışıp yorulunca
sığırınB184.2.1. yanına gidip sol kulağına söylüyormuş. O vakit onun önüne
bir sofra kuruluyor, çok lezzetli yemekler geliyormuş.B184.2.1.3-5. Bu kız her
gün doyuncaya kadar yiyip içmiş. Günden güne gelişip güzelleşmiş. Kızın
güzelliği karşısında üvey anne onu daha çok kıskanmaya, ona daha çok
öfkelenmeye başlamış.
İşte bir gün üvey anne, üvey kızına öz annesinden kalan sığırın
varlığını anlamış. Bu sığırı kestirmek için fırsat kollamaya başlamış. Sığırı
kestirmek düşüncesiyle kocasına “Benim ağrılarıma dayanacak gücüm
yok. Büyücü kadına gidesim var.” demiş.
Kocası git diyerek onu göndermiş. Kadın, büyücü kadına gidiyorum
diye bir dağ başında oturduktan sonra dönmüş.
Hanımı dönünce kocası “Büyücü kadın nasıl bir tedavi yolu söyledi?”
diye sormuş.
Hanımı ciddi bir şekilde “Ey ihtiyar, büyücü kadın çok külfetli bir şey
söyledi.” demiş.
Kocası “Ne söyledi? Sen bir söyle hele!” demiş.
Kadın “İşte, şu sığırımızı kesip onun yüreğini yememi söyledi.” demiş.
“Tamam o zaman, başka çare yoksa keseriz.” dedikten sonra adam
sığırı kesmeye karar vermiş.
Üvey kız babasına “Babacığım, lütfen kesmeyin!” diye yalvarmaya
başlamış. Onun sözüne bakmamışlar, sığırı kesmişler.
322
Erkan KARAGÖZ
Kız “Artık sığırı kestiniz. Hiç olmazsa bağırsaklarını bana verin.” demiş.
“Bağırsağı neye yarar ki?” diye sığırın bağırsaklarını kıza vermişler.
Kız bağırsaklarıD1015-1. evin arkasına gömdükten sonra uyumuş. Sabah olunca gözüyle ne görsün, evin arkası çok güzel bir meyve bahçesi olmuşmuş.
D961.1-1.
Kız bahçeye çıkınca ağaçlarda olgunlaşmış elmalar kızın ağzına
düşmeye başlamış. Bunu gören üvey anne ile kızı onu çok kıskanmışlar.
Hiç olmazsa elmasından yiyelim diye bahçeye çıkmışlar ama bir elma bile
koparamamışlar. Bunlar ellerini bir elmaya uzattıklarında elma havaya
doğru yükseliyormuş.D950.10-1. Üvey anne buna çok öfkelenip yemek vermeyi bırak üzerindeki elbiseleri de çıkarttırıp üvey kızını evden kovmuş.
Bir gün bunların bahçesinin yanından padişahın oğlu geçmekteymiş.
Padişahın oğlu bahçenin güzelliğini merak edip içeri girince kendisine bir
elma verilmesini emretmiş. Üvey anne hemen padişahın oğlunun yanına
kendi kızını çıkarmış. Bu kız ne kadar uğraşsa da bir elma koparıp alamamış. Her almak isteyişinde elmalar yukarı doğru yükselmişler. Sonra
annesi çıkıp koparmaya çalışmış, o da koparamamış. Mecburen üvey kızı
çağırmışlar. Üvey kız, padişahın oğluna elmalar koparıp vermiş.
Padişahın oğlu bu kızı çok beğenmiş. Onu kendine hanım olarak almak istemiş. Üvey anne “Haydi gitsin, gitsin. Hiç olmazsa gözümüzün
önünden kaybolur. Bahçesi de bize kalır.” demiş.
Üvey kızı almak için padişahın oğlu çok güzel bir araba göndermiş.
Kıza güzel elbiseler giydirmişler. Ondan sonra onu arabaya bindirip alıp
gitmişler. Giderlerken arkalarına baktıklarında gözleriyle ne görsünler,
bahçe de kızın ardından geliyormuş.D950.10-2. Böylece üvey anne bahçeden
de olmuş.
Üvey kız, padişahın oğluyla rahat bir hayat yaşamaya başlamış. Onlar
hâlen de birlikte yaşıyorlarmış.
2.24.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 24
B184.2.1. Magic cow / Sihirli inek TOM: 24
B184.2.1.3-5. Person whispers cow’s left ear and a dinner table appears / İneğin sol kulağına söyledikten sonra bir sofranın kurulması (MEK)
TOM: 24
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
323
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1015-1. Magic intestines / Sihirli bağırsaklar (MEK) TOM: 24
D961.1-1. There appear a fruit garden where a cow’s intestines are
burried / İneğin bağırsaklarının gömüldüğü yerde bir meyve bahçesinin
oluşması (MEK) TOM: 24
D950.10-1. Magic apple tree gives its apples only to good people /
Sihirli elma ağacının sadece iyi kişilere meyvesinden vermesi (MEK)
TOM: 24
D950.10-2. Magic apple tree comes after its owner / Sihirli elma
ağacının sahibinin arkasından gelmesi (MEK) TOM: 24
2.25. Üç KIZ KARdeŞ
2.25.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir kadın varmış. Bu kadın, kızlarının üstü
başı tam; karınları tok olsun diye gece gündüz çalışırmış.
İşte, bu kızlar büyümüşler. Bir yüzü aya bir yüzü güneşe benzeyen
kızların her biri birbirinden güzel, boylu poslu, kırlangıçlar gibi zarifmiş.
Üç kız kardeş sırayla evlenip evden çıkıp gitmişler.
İşte aradan bir yıl geçmiş, iki yıl geçmiş, üç yıl geçmiş. Rahat bir
hayat sürerlerken anneleri hastalanmış. Annelerinin yakın bir ormanda
sincap dostu varmış. Onu çağırıp “Sincap dostum, gidip kızlarıma hâlimi
söyle. Onlar yanıma gelsinler.” demiş.
SincapB437.3. hemen çıkıp gitmiş. Sincap varıp pencereyi tıklattığında
büyük kız bakır leğenleri fırçalıyormuş. Sincaba “Hay, gelmeyi çok isterdim ama önce leğenleri fırçalayıp temizleme işini bitiresim var.” demiş.
Sincap ona öfkelenmiş de “Öyleyse sen bu leğenlerinden sonsuza kadar
ayrılma!” demiş.B211.2-11. Sincap böyle deyince iki leğen, kızı iki tarafından
kıstırmış.D1413.7. Büyük kız yıkılıp düşmüş, oracıkta bir kaplumbağaya
dönüşmüş.D195.
Sincap oradan ayrılıp ortanca kıza doğru koşturup gitmiş. Ortanca kız
bu kaygılı haberi duyduğunda kendir dövüyormuş. Sincaba “Hay, annemin
yanına hemen koşup giderdim ama çarşıya götürmek için kendir dövüp
hazırlayasım var.” demiş.
324
Erkan KARAGÖZ
Sincap çok öfkelenmiş de “Öyleyse, sen hayatının sonuna kadar kendir döverek kal!” demiş. Ortanca kız oracıkta örümceğe dönüşmüş.D181.
Ondan sonra sincap oradan ayrılıp en küçük kıza doğru koşturup gitmiş. Sincap, pencereyi tıklattığında küçük kız hamur yoğuruyormuş. O tek
bir söz bile söylemeden, hamurlu ellerini de silmeden doğruca annesinin
yanına koşmuş.
Sincap küçük kıza “Ey sevgili çocuk! Ömür boyu iyilik gör, insanları
mutlu et, onlara neşe ver, rahatlık ver. İnsanlar seni sevsinler. Senin ne kadar iyi bir insan olduğunu sonsuza kadar unutmasınlar.” demiş. Küçük kız
gerçekten de çok rahat bir ömür sürmüş, halk onu çok sevmiş.
2.25.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 25
B437.3. Helpful squirrel / Yardımcı sincap TOM: 25
B211.2-11. Speaking squirrel / Konuşan sincap (MEK) TOM: 25
D195.Transformation: man to frog / İnsanın kurbağa dönüşmesi
TOM: 25
D1413.7. Basin to which one sticks / Leğenin birine yapışıp kalması
TOM: 25
D181. Transformation: man to spider / İnsanın örümceğe dönüşmesi
TOM: 25
2.26. AK YIlAn
2.26.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir han varmış. Han bir gün yatıp bir rüya görmüş. Ertesi gün tüm
yurda haber salarak “Her kim gelip rüyamda ne gördüğümü bilirse ona yüz
altın vereceğim. Eğer gelip de benim gördüğüm rüyayı bilemezse başını
keseceğim.” demiş.
Yine o zamanlarda zavallı, fakir bir delikanlı varmış. O delikanlının
hanımı kocasına düşmanlık besliyormuş. Eline geçen her fırsatta onu öldürmek istiyormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
325
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bu kadın, hanın sözlerini duyunca hanın karşısına gelerek “Ey padişah,
rüyanızın yorumunu benim kocam bilir ama bilse de söylemez.” demiş.
Han, bu sözlere inanıp o zavallıyı çağırtmak için hemen adam göndermiş. Zavallı delikanlı bu olay karşısında tanrıya yalvarmış. Sonra kaderine
razı olup canından ümidi kesmiş bir hâlde gelirken bir ak yılana rastlamış.
Yılan selam vermiş. Bu fakir selamı almış.
Yılan “Ey insan, nereden gelip nereye gidiyorsun? Niye ağlıyorsun?”
diye sormuş.B211.6.1.
Bu fakir her ne hâli varsa söyleyerek “Hanımız bir rüya görmüş. Rüyasını kim yorumlarsa ona yüz altın verecekmiş. Eğer yorumlayamazsa o
kişinin başını kesecekmiş.” demiş.
Yılan “Gitmek istiyorsan gidersin, istemezsen gitmezsin.” demiş.
Delikanlı “Benim bir hanımım var. Bana düşman, her fırsatta beni
öldürmek istiyor. Bu haberi duyunca hanın katına çıkıp ‘Senin gördüğün
rüyayı benim kocam bilir, bilse de gelip sana söylemiyor’ diye hana söylemiş. Hanın adam göndererek beni aldırtmasının sebebi budur.” demiş.
Bunu duyunca yılan “Ey fakir, eğer ben onun rüyasını sana söylersem
sen ölmekten kurtulursun. Hanın söz verdiği o yüz altını getirip bana verir
misin?” demiş.
Fakir “Altınla gümüşten can daha tatlı, anneyle babadan mal daha iyi.
Eğer ölümden kurtulursam bana hiçbir şey gerek değil. Hepsini getirip
sana veririm.” demiş.
Yılan “İçeri girmenle birlikte han sana ‘Ey garip, ben rüyamda ne
gördüm?’ diye sorar. Sen onun sorusuna ‘Rüyanda kurt görmüşsün.’ diye
cevap ver.D1712.3-1. Ondan sonra han yüz altını çıkarıp sana verir. Sen, o yüz
altını ihanet etmeden getirip bana ver.” demiş.
Bu sözlerden sonra yılan ile delikanlı vedalaşıp ayrılmışlar. Yılan yoluna, fakir delikanlı hana gitmiş. Sonra fakir delikanlı gelip hana selam
vermiş.
Han selamı almış da “Ey zavallı, ben rüyamda ne gördüm, söyle!”
demiş.
Fakir delikanlı “Sen kurt gördün.” demiş.
326
Erkan KARAGÖZ
Han orada hemen yüz altını fakire vermiş. Fakir delikanlı, padişahın
sarayından çıkıp yüz altını yılana vermeden doğruca evine gelmiş. Ondan
sonra bu fakir delikanlı bu yüz altınla birçok at sürüsü, mal ve başka hayvanlar satın almış. Bu fakir delikanlı zengin olmuş. Onun için artık güzel
günler başlamış.
Bir zaman sonra bu han başka bir rüya görünce bu zavallıyı çağırmak
için adam göndermiş. “Eğer bilirse yüz altın vereceğim, bilemezse başını
keseceğim.” demiş.
Bu zavallı daha önce çok fakirdi ya, şimdi zenginmiş. Daha önceki
sefil hayatından eser yokmuş. Rahatı pek yerindeymiş, canı da eskisinden
çok daha tatlı olmuş. Haberi alınca zavallı çok ağlamış ama başka çare de
olmayınca “Geliyorum!” deyip yola çıkmış. Yolda kaderine razı, canından
ümidi kesmiş bir hâlde giderken yine daha önceki ak yılana rastlamış, ona
selam vermiş.
Yılan selamı almış da “Ey zavallı, nereden gelip nereye gidiyorsun?
Niçin ağlıyorsun?” diye sormuş.
Zavallı delikanlı “Han başka bir rüya görmüş, Bilirse yüz altın vereceğim, bilemezse başını keseceğim, diye rüyasını yorumlamam için beni
çağırttı. Artık başım gitmiştir.” demiş.
Yılan “Ben ne gördüğünü bilirim ama sana söylemeyeceğim. Sen
bana yalan söyledin. Yüz altını bana getireceğin yerde alıp kaçtın.” demiş.
Zavallı delikanlı “Bu rüyanın yorumunu söylersen beni bu ölümden
kurtarırsın. Altınları aldığım günün gecesinde sana getiririm.” diye yemin
etmiş.
Yılan “Yine beni aldatırsan, nasıl olsa, başka bir vakitte yeniden sana
lazım olacağım. Öyleyse geçmişi unutalım. Şimdi söylüyorum. Hana gidip
selam ver ve ona ‘Sen tilki gördün.’ diye söyle. Ondan sonra yüz altını alıp
bana getir.” demiş.
Zavallı delikanlı bunları duyduktan sonra sevinmiş. Hanın katına gelip selam vermiş.
Han “Ben rüyamda ne gördüm, söyle?” diye ona sormuş.
Zavallı delikanlı “Sen tilki gördün.” demiş.
Han yüz altını çıkarıp vermiş. Zavallı delikanlı, ak yılana uğramadan
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
327
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yine ondan kaçıp evine gelmiş. Eskisinden daha zengin olmuş, oynayıp
gülmüş. Zenginliği onu kibirli birisi yapmış.
Han bir gün uykusunda başka bir rüya görmüş. Yeniden zavallı delikanlıyı çağırtmış. “Bilirse yüz altın veririm, bilemezse başını keserim!”
demiş. Zavallı delikanlı bu sözü işitince hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayıp
“Bu vefasız dünyada kalacak mal için ak yılana yalan söyledim.” demiş.
Sonra yattığı yerden kalkıp yola çıkmış. Kendi canından ümidi kesmiş bir
hâlde gelirken ak yılanla karşılaşmış.
Ak yılan onu görünce “Ey yalancı! Ey sahtekâr zavallı! Ölümden bir
kurtuldun, iki kurtuldun, üçüncüsüne yakalandın.” demiş.
Zavallı delikanlı “Ey ak yılan, beni iki kez ölümden kurtardın. Ben
senin değerini her defasında bilemedim. Yanlış işler yaptım. Yeminimden
döndüm. Babalık merhameti, annelik şefkati gösterip beni ölümden kurtar.
Önce Allah karşısında, sonra senin karşında kıyamet günü mahşerde bana
yalancılık sıfatını yükleme. Dünya işini dünyada bitiriyorum. Sana vereceğim dediğim bütün altınları getirip sana teslim edeceğim.” demiş.
Yılan bu sözü hoş karşılayıp “Git, hanın sarayına girip selam ver. O
sana ‘Ne gördüm?’ diye sorduğunda sen ‘Rüyanda koyun gördün.’ dersin.
O sana yüz altın verir. Sen, o altınları alıp bana getir.” demiş.
Ondan sonra bu delikanlı, yılanla vedalaşıp gitmiş. Padişahın sarayına
varmış. Saraya girip selam vermiş. Han selamı almış da “Ey zavallı, ben
rüyamda ne gördüm?” diye sormuş.
Zavallı delikanlı “Sen koyun gördün.” demiş. Han yüz altın daha vermiş. Delikanlı altınları alıp yılanın yanına gelmiş, ona selam vermiş. Yılan
selamı almış.
Delikanlı “Senin hayır duanla sağ selamet döndüm. Canım hiçbir sıkıntı çekmedi. Kabul et, işte bendeki emanet yüz altının. Evimdeki iki yüz
altını da hemen getirip sana vereceğim.” demiş. Delikanlı sözüne devam
edip “Ey ak yılan! Ben, önceki altınları da sana vermeye canı gönülden
niyet etmiştim ama bilmiyorum neden veremedim. Hâlâ kendime şaşıyorum.” demiş.
Sonra ak yılan “Ey delikanlı! Ben sana bu sözünün manasını söyleyeyim. Sen iyi dinle! Han ilk rüyasında kurt gördü. O zamanda hem hanın
hem yurdun kurt olduğu vakitlerdi. Kurt iyilik nedir bilmez. Onun için
328
Erkan KARAGÖZ
sözünde durmayıp bana vermedin. Ondan sonra han rüyasında tilki gördü.
O vakitlerde yurt tilki gibi canavar, yalancı oldu. Onun için sen beni yalan
sözlerle aldattın. En son ise han rüyasında koyun gördü. Han zulmetmeyi
bırakıp adil oldu. Yurt da dürüst oldu. Han zalim olursa bütün yurt kurt,
hırsız, katil olur. Han adil olursa bütün yurt doğru, insaflı, dindar olur. Ayıp
sende değil, hanın kendisinde. Han rüyasında bu üç hayvanı görüp yemininden döndü. Sen de bu yüz altını bana getirdin. Yurt kötü olduğunda sen
de kötü oldun. Yurt iyi olduğunda sen de iyi oldun. Yurt nasılsa sen de öyle
oldun.” demiş.J157. Bunları söyledikten sonra ak yılan “Yüz altın sana helal
olsun!” diyerek gözden kaybolmuş.
2.26.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 26
B211.6.1. Speaking snake (serpent) / Konuşan yılan TOM: 26
D1712.3-1. Interpretation of a dream by a snake / Rüyanın bir yılan
tarafından yorumlanması (MEK) TOM: 26
J157. Wisdom (knowledge) from dream / Rüyadan öğrenilen hikmet
(bilgi) TOM: 26
2.27. KARUnBAY
2.27.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Karunbay adında çok zengin birisi varmış. Onun beş altı yıldır yatalak
bir kız kardeşi varmış. Günlerden bir gün Karunbay bu kız kardeşini hamama yerleştirmiş. Zavallı kız hamamda yaşamaya başlamış.
Bir gece Karunbay’ın penceresini bir ihtiyar tıklatarak “Geceyi burada
geçirebilir miyim?” demiş.
Soğuk ve rutubetli bir güz günüymüş. Karunbay “İşte. şu hamama gidip orada gecele.” demiş. Karunbay gelip geçen yolcuları evine almayıp
hamamda yatırıyormuş.
İhtiyar hamama gitmiş. Kız hamamda yatıyormuş. Dede, kıza “Burada nasıl yaşıyorsun?” diye sormuş.
Kız “İşte şöyle böyle, artık yemeklerden veriyorlar. Açlıktan öleceğim.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
329
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra bunlar yatıp uyumuşlar. Gece ortasında birisi daha hamamın
kapısını çalıp “Dede, falan köyde falan kişinin bir oğlu oldu. Kimin bahtını
yazalım?” demiş.
Dede “Karunbay’ınkini yazın.”N120. demiş. Bu dede baht dağıtıcısıymış.N134.
Sabah olunca dede çok güzel kokulu bir ilacıD1241. kıza vermiş. Sonra
ona “Bu ilacı içince iyileşirsin.” demiş. Böyle dedikten sonra vedalaşıp
gitmiş.
Kız ilacı içtikten bir iki saat sonra iyiden iyiye sağlığına kavuşmuş.
Sonra ayağa kalkıp eve gelmiş.D1502-12. O zaman Karunbay, kıza “Ya nasıl
oldu da iyileştin?” demiş.
Kız “Dede ilaç verdi. İlacı içince iyi oldum.” demiş.
“Daha ne oldu?” diye Karunbay sormuş.
Kız “Gece hamamın kapısını çaldılar. Falan köyde bir erkek çocuğu
doğmuş. Dedeye yeni doğan çocuğa kimin bahtını yazalım diye sordular.
O da senin bahtının yazılmasını buyurdu.” demiş.
Bunu duyunca Karunbay’ın içine bir kurt düşmüş, ne yapacağını da
bilememiş. Kız böyle deyince Karunbay bu kişileri aramaya çıkmış. Onları
bulunca küçük çocuğu alabilmek için yalvarıp “Kızım da yok, oğlum da
yok. Sizin çocuklarınız var. Bu çocuğu lütfen bana verin.” demiş.
Çok yalvarınca çocuğu Karunbay’a vermişler. Karunbay onlara çok
para vermiş. Yolda dönerken Karunbay çocuğu tutup kaldırmış. Çocuğa
“Canın çıksın!” demiş de duvara çarpmış. Çocuk duvarın dibinde öylece
kalmış. Karunbay da yoluna devam etmiş.
Tamam, zavallı çocuk duvarın dibinde yatıp kalmış. Olayın üzerinden
az bir zaman sonra el arabasıyla odun çeken iki birader oradan geçiyormuş.
Bakmışlar, duvarın dibinde canlı bir çocuk bacaklarını dikmiş ağlamadan
yatıyormuş.
“Haydi, alalım onu.” demiş biraderlerden adı İbrahim olan.
“Alalım, hiç olmazsa bir oğlumuz olur.” demiş biraderlerden adı Yakup olan.
Çocuğu kucaklayıp odunların üstüne yerleştirdikten sonra bunlar
dönmüşler.
330
Erkan KARAGÖZ
Böylece çocuk sağ salim bunların eline kalmış. Çocuk gündüz büyümüş, gece büyümüş. Biraderler de çok sevinmişler. Bunların işleri düzene
girmiş. Ormana tekrar oduna gitmişler. Günde iki üç defa oduna gidip gelmişler. Odun satarak epeyce para kazanmışlar. Sığır, at almışlar. Para çok
olunca ticarete de başlamışlar. İki üç yıl içinde zenginleşmişler. İbrahim
ile Yakup’un artık büyük bir büyük dükkânları olmuş. Malları da dosdoğru
Moskova’dan getirtiyorlarmış.N265-1. Çocuk daha da büyüyüp on beş yaşına
basmış.
Bir vakit yoldan dönerken bu iki birader Karunbay ile karşılaşmış.
Söz sözü açarken Karunbay onlara “Siz nasıl böyle zenginleştiniz?” diye
sormuş.
İbrahim “İşte böyle dostum. Biz duvarın dibinde bir erkek çocuğu
bulduk. Şimdi onu büyütüyoruz. Pek bahtlı bir çocukmuş. Ondan sonra
bizim işler yoluna girdi.” demiş.
“Öyle mi, eee.” demiş Karunbay.
Bunun içindeki şeytan yeniden harekete geçmiş. Düşünmüş bu “Diyorum baht yok, alışveriş kötü. Sağ kalmış lanet olasıca!” Böyle düşünürken
Karunbay “O çocuğu bana satın. Ne de olsa sizin çocuğunuz değil. Evlenme çağına gelmiş kız evladım var, damadım olur. Ne kadar istersiniz?”
demiş.
Biraderler düşünmüşler. Bunlara şimdi çocuk gerekli değilmiş. Zenginleştiklerinden paraya da meraklanmışlar. “Elli bin altın verirsen oğlanı
alırsın.” demişler.
Karunbay hiç düşünmeden bahtını kaçırmak da istemediği için elli bin
altını sayıp vermiş. Ertesi gün bir çift at koşumlayıp çocuğu onlardan alıp
gelmiş.
Şimdi Karunbay, çocuğa kızını vermeyi bir tarafa bırak, onu nasıl
yok ederim diye düşünüyormuş. Bir gün çocuğu çağırıp “Delikanlı, sen
şimdi benim elim kolumsun. Ben sana bir iş vereceğim. Buradan çok uzakta, bir denizin ardında yüksek bir dağ var. Oradan mücevherler alıp getireceksin.” demiş. İçinden de “Dönerse daha da zenginleşirim, ondan sonra
onu öldürürüm. Dönmezse bahtım da bende kalır.” diye düşünmüş.
Delikanlı ne yapsın! Kul olunca gitmeyecek hâli yok. Yola çıkmış.
Gün gitmiş, gece gitmiş, gide gide büyük bir denize ulaşmış. Hadi söyleyelim Baykal denizine. Bakmış, bir dede bir tekneyle insanları geçiriyormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
331
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı “Dede, ben falan yere gideceğim. Beni oraya geçirir misin?”
demiş.
Dede “Geçirmesine geçiririm oğlum ama oraya gidenlerin hiçbirisi
geri dönmüyor.” demiş.
“Benim mutlaka gitmem gerek.” demiş delikanlı.
Böyle deyince dede delikanlıyı geçirmiş. Sonra delikanlı “Dede sen
çok uzun zamandan beri mi buradasın?” diye sormuş.
“Elli yıl oldu. Bana büyü yaptılar.D2070. Oğlum, sen dönebilirsen benim
buradan kurtulmanın çaresini de öğrenip dön.” demiş dede.
“Tamam, öğrenirim.” demiş delikanlı.
Delikanlı, dedeye bir ekmek verip gitmiş. Biraz yol alınca büyük bir
ağaçta asılı duran bir beşik görmüş. Beşikte aksakallı bir ihtiyar sallanıyormuş. “Ne yapıyorsun dede?” diye delikanlı sormuş.
“Bana büyü yaptılar oğlum. Kırk yıldır burada yaşıyorum. Sen nereye
gidiyorsun?” diye ihtiyar sormuş.
“Falan yere gidiyorum.” demiş delikanlı.
“Sen oradan geri dönebilecek misin? Kimseler geri dönmüyor. Dönersen beni buradan kurtarmanın çaresini de öğrenir misin? Ben de kurtulurdum.” demiş dede.
“Tamam öğrenirim.” demiş delikanlı da yoluna devam edip gitmiş.
Ondan sonra delikanlı bir gün gitmiş, iki gün gitmiş, üçüncü günde
büyük bir ev görmüş. Eve varıp içeri girmiş. Odaların birinde altın bir
elmaya benzeyen bir kız oturuyormuş. Bu kız güler yüzle selam vermiş.
Sonra delikanlıya “Ne yapıyorsun yakışıklı delikanlı?” demiş.
“Ben Karunbay’ın kuluyum. Mücevher almak için geldim.” demiş
delikanlı.
“Helak olursun delikanlı, dev seni yok eder.” demiş kız.
Delikanlı “Yok ederse eder. Bana boş elle dönmek yakışmaz.” demiş.
Böyle diyen delikanlıya kız acımış. Delikanlı öyle böyle değil, pek de
yakışıklıymış.
“Ben devin kızıyım. O, bugün dönecek. Ben sana yardım edeceğim.
Sesini çıkarma.” demiş kız.
G530.2.
332
Erkan KARAGÖZ
“Öyleyse sen falan yerdeki ihtiyarların büyüden kurtulmasının çaresini de öğrenebilir misin?” demiş delikanlı.
Kız “Tamam, öğrenirim.” demiş.
O arada bulutlar yükselmiş, bir kasırga kopmuş. Kız, delikanlıyı iğne
yapıpD253. duvara batırmış. DevG0. dönmüş. Eve girince burnunu çekip “Öf,
burnuma insan kokusu geliyor.” demiş.
Kız “İnsan yiyip döndün.G312. Senden çıkan kokular bu.” demiş.
“Hadi yemek koy.” demiş dev.
Kız, yemesi için deve dokuz kazan yemek getirmiş. Dev yemeği bitirince kız “Bilmem ne zamandan beri senin yanında kalıyorum. Bana hiçbir
şey söylemiyorsun. Falan yerde iki ihtiyar var diyorlar. Onlara ne büyüsü
yapmışlar?” diye sormuş.
Dev “Çöp büyüsü. Üç defa efsun okuyup üfleseler onlar kurtulur.”
demiş.
Dev uyumak için yatınca kız duvardaki iğneyi delikanlı yapmış.D436-5.
Delikanlıya efsun dualarını öğretmiş. Delikanlı duaların hepsini çok iyi
öğrendikten sonra kız ona “Şimdi gidip şu dağdan mücevher al. Çok uzun
kalma, dev uyanınca seni yok eder. Üç gün sonra uyanacak.” demiş.
Delikanlının denize ulaşması için iki üç günlük yolu varmış. Delikanlı, kıza teşekkür edip dağa gitmiş. Buradan bir çuval mücevher doldurmuş.
Sonra koşarak yola çıkmış. Koşa koşa beşikteki dedenin yanına gelmiş.
Burada dedeye üç defa efsun okuyup üflemiş.D778. Beşiğin bağları kopmuş,
dede de kurtulmuş.
Ondan sonra bunlar denizin yanına gelmişler. Denizdeki dede bunları
geçirince delikanlı “Senin yerine insanları karşıdan karşıya geçirecek birisi
gerek. Sen başka birisi oturunca şöyle şöyle üç defa efsun okuyup üfle. O
zaman oturan kişi teknede kalır, sen gidersin.” demiş.
“Tamam oğlum, teşekkürler. Birisi gelir herhâlde.” demiş bu dede.
Delikanlı evine dönmüş. Eve girince çuvalı çözüp mücevherleri masanın
üstüne saçmış. Karunbay buna şaşırıp kalmış. Şimdi o, çok daha zengin olmuş
ama bu zenginlik ona yetmemiş. Kendisi de mücevher alıp gelmek için delikanlıdan yolu öğretmesini istemiş. “Dur hele! Bir de ben gideyim. Daha çok
alıp gelirim.” demiş Karunbay. Karunbay çavdar çuvalını alıp gitmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
333
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Gide gide o da büyük denize ulaşmış. Oradaki tekneye oturunca insanları geçiren dede efsun okuyup üflemiş. Karunbay tekneye yapışıp kalmış.
Dede de kendi yoluna gitmiş.
Böylece Karunbay bütün ömrünü insanları karşıdan karşıya geçirerek
denizde harcamış. Karunbay’ın bütün zenginliği delikanlıya kalmış. Delikanlı onun kızıyla da evlenmiş. Onlar hâlen de çok iyi yaşıyorlar. Beni de
unuttukları yok. Her yıl bana bir çift ayakkabıyla bir gömlek gönderiyorlar.
2.27.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 27
N120. Determination of luck or fate / Talih ya da kaderin belirlenmesi
TOM: 27
N134. Persons effect change of luck / Kişilerin, kısmetin (talih, baht)
değiştirilmesine etki etmesi TOM: 27
D1241. Magic medicine / Sihirli ilaç TOM: 27
D1502-12. Magic medicine cures bedded trouble / Sihirli ilacın
yatalak olma rahatsızlığını tedavi etmesi (MEK) TOM: 27
N265-1. Boy brings good luck / Bulunan erkek çocuğunun şans
getirmesi (MEK) TOM: 27
D2070. Bewitching / Büyü yapma TOM: 27
G530.2. Help from ogre’s daughter (or son) / Devin kızının (ya da
oğlunun) yardım etmesi TOM: 27
D253. Transformation: man to needle / İnsanın iğneye dönüşmesi
TOM: 27
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 27
G312. Cannibal ogre / Yamyam (insan yiyen) dev TOM: 27
D436-5. Transformation: needle to person / İğnenin insana dönüşmesi
(MEK) TOM: 27
D778. Disenchantment by blowing on victim / Kurbanın üstüne
üfleyerek büyüyü bozma TOM: 27
334
Erkan KARAGÖZ
2.28. ZÖlKARneYİn PAdİŞAH
2.28.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir tüccar varmış. Günlerden bir gün bu tüccar çıkıp kırlara gitmiş. Kır boyunca yürürken eti kemiği kurumuş bir insan
başına rastlamış. Kafatasını eline alıp bakınca çok şaşırmış. Kafatasının
alın kısmında “Bu Zölkarneyin padişahın başı. Bu başın sahibi hayattayken
kırk kişiyi helak etti, öldükten sonra da seksen kişinin başını alacak.”D1311.8.
diye yazıyormuş.
Ondan sonra tüccar bu kafatasını torbasına koyup evine dönmüş. Evine dönünce kafatasını toz hâline getirip bir çaputun içine dürmüş. Çaputu
da sandığın dibine koyup gizlemiş.
Günlerden bir gün bu tüccarın kızı sandığın dibindeki bu çaputu görünce merak etmiş. “Bu şey ne acaba?” diye çaputun içindeki toza dilini
değdirmiş. Dilini değdirince oracıkta hamile kalmış.T539-5.
Kızı hiçbir şey yokken hamile kalınca bu olay babası için çok küçük
düşürücü bir olay olmuş. Kız doğurunca bunlar bu çocuğu ormana götürüp
bırakmışlar. Ormanda kalan bu çocuğun yanına bir dağ keçisi gelmiş, onu
emzirmiş, ölmekten kurtarmış.B535.0.3. Bu erkek çocuğu yıllık büyümesini
bir ayda tamamlayarak altı yaşına basmış.T615. Altı yaşına basınca çocuk
kendi köyüne dönmüş. Köyüne dönüp sokak boyunca yürürken dedesine
rastlamış. Dedesi onu evine alıp bakmaya başlamış.
Dedesi altın, gümüş, inci, yakut ticaretiyle uğraşıyormuş. Bir zaman
bu tüccar on iki adet inci taşı satın almış. Altı yaşındaki çocuk dedesinin
alıp geldiği taşları eline alıp bakmış da “Dede, bu taşların altısı gerçek,
altısı da sahte.” demiş.
Çocuğun bu sözleri karşısında dedesi çok paralar verip aldığı bu
taşları dolandırıcı tüccarın yerine geri götürmüş. İçeri girmesiyle birlikte
“Sen beni aldattın. Senin sattığın taşların altısı gerçek inci, öbür altısı ise
sahte inci.” demiş.
“Sen bunların sahte olduğunu nereden bildin ki?” demiş tüccar.
“Benim altı yaşında oğlum var. O çok zeki bir çocuk. Senin sahtekârlığını o söyledi.” demiş.
“Tamam, gerçekten de zeki bir çocukmuş. O çocuğu bana sat.” demiş
tüccar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
335
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bu çocuğu, dedesi pek de önemsemediğinden tüccara satmış. Mücevher satıcısı bu çocuğu alıp ondan işleri için akıl almaya başlamış.
O ülkenin padişahının kırk kızı varmış. Günlerden bir gün bu kızlar
bir ihtiyar balıkçının yanına gelip “Dedeciğim, sen bize altın balık göster
hele!” demişler.
İhtiyar balıkçı bu padişah kızlarını gölün kıyısına götürüp tuttuğu
balıkları onlara göstermeye başlamış. Padişahın kızları gölün kıyısına
varınca ağızlarını yüzlerini kapatıp balıklardan utanmışlar. Dede kızların
rahatsız olup utandıklarını görünce “Siz niye ağızlarınızı, yüzlerinizi kapatıyorsunuz?” diye sormuş.
Kızlar “Balıkların arasında erkek balıklar da var. İşte biz onlardan utanıyoruz dede.” demişler.
Padişah kızlarının bu davranışlarıyla ilgili haber mücevher satıcına da
ulaşmış. O, altı yaşındaki oğluna “Oğlum, bizim padişahın kızları göl kıyısına gitmişler. Göldeki balıklardan utanıp yüzlerini açmamışlar. Onlar bu
kadar saf, bu kadar vefalı mıdırlar acaba?” diye sormuş.
Çocuk “Ey amca, onların kim olduğunu bilmek istiyorsan padişahın
sarayına gidip bak. Padişahın sarayında kırk kızın kendi odası var. O odalarda kızlar birer delikanlıyla yaşıyor.” demiş.
Padişahın sarayına gidip kırk odayı yoklamışlar. Bir de bakmışlar ki o
odaların her birinde bir delikanlı yaşıyormuş. Bu durumu padişaha söylemişler. Padişah, kendisini çok küçük duruma düşürdükleri için kırk kızı ile
onların yanındaki kırk delikanlının başını kestirmiş. Böylece hayattayken
kırk kişiyi helak eden Zölkarneyin padişah öldükten sonra da seksen kişinin başını almış.M391.2.
2.28.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 28
D1311.8. Divination by head (skull) / Baş tarafından kehanet (Kurukafa, kafatası) TOM: 28
T539-5. Impregnation from licking ash / Külü yalama yoluyla hamile
kalma (MEK) TOM: 28
336
Erkan KARAGÖZ
B535.0.3. Goat as nurse for child / Çocuğun bir keçi tarafından
emzirilmesi (beslenmesi) TOM: 28
T615. Supernatural growth / Olağanüstü büyüme TOM: 28
M391.2. Wandering skull fulfills prophecy / Başıboş gezen kafatasının
kehanetinin gerçekleşmesi TOM: 28
2.29. BOYnUZlU PAdİŞAH
2.29.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda yaşayan bir padişah varmış. Bu padişahın
ismi Zölkarney imiş. Zölkarney’in insanlardan fazla bir organı, alnının ortasında altın bir boynuzu,F545.2.2. varmış. O altın boynuzunuF511.3-2. Saçlarıyla
kaplayıp, kimselere göstermiyormuş. Onun boynuzunu gören kimse yokmuş. İnsanlar bu yüzden “Zölkarney’in boynuzu var. Gören yok da duyan
var.” diye söylemişler.
Tamam. Zölkarney her yıl bir defa saçını kestiriyormuş. Saçlarını kestireceği vakit her yıl sırayla bir delikanlı belirleniyormuş. Saçı kesecek
olan kişi, padişahın evine giriyor ama çıkamıyormuş. Onu öldürüyorlarmış. Yıllar yılları kovalamış. Zölkayney birçok kişinin başını almış.
Bir kadının boylu poslu çok yakışıklı bir oğlu varmış. Yılların birinde
sıra bu delikanlıya gelmiş. Delikanlının annesi çok görmüş geçirmiş, akıllı
bir kadınmış. Saçların kesileceği gün delikanlının annesi sabah erkenden
kalkmış. Daha güneş bile doğmamışmış. Kadın hamura kendi sütünden koyup, peter13 hazırlamaya koyulmuş. Annesi, peter piştikten sonra kahvaltı
yaptıkları sırada oğluna “Ben sana peter vereceğim. Sen padişahın saçlarını keserken kıtır kıtır yersin.” demiş. Oğlu başta karşı çıkıp direnmiş.
Sonra annesi ısrar edince razı olmuş. Delikanlı peteri cebine koyup saraya
doğru gitmiş.
Tamam, delikanlı saraya gelmiş. Padişahın sarayının yanında muhafızlar varmış. Onlara bildirildiği için muhafızlar delikanlıyı içeriye almışlar.
Her şeyin hazırlandığını görünce delikanlı, padişahın saçını sabunlamış.
Havluyla sildikten sonra saçı kesmeye başlamış. Alın tarafına gelince altın
boynuzu görmüş. Delikanlı içinden merak etse de dışından hiçbir şey bel13
Mayasız hamurdan pişirilen yiyecek, mayasız kabartma.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
337
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
li etmemiş. Annesinin söyledikleri aklına gelmiş. Cebinden peter çıkarıp
yavaşça yemeye başlamış. Delikanlı yavaş yavaş ve tatlı tatlı peter yerken
padişah oturduğu yerden dayanamayıp “Delikanlı, sen böyle tatlı tatlı ne
yiyorsun? Bir parça bana da kırıp verir misin?” demiş.
Delikanlı peteri kırıp padişaha vermiş. Zölkarney bu parçayı yiyip bitirmiş. Sonra “Delikanlı, bu peteri kim pişirdi?” demiş padişah.
“Annem.” demiş delikanlı.
Padişah her türlü tatlı yiyeceklerden yemişmiş ama bunun gibi tatlı bir
peter yemişliği yokmuş. Padişah bunun nasıl pişirildiğini sormuş.
Delikanlı “Annem bu petere kendi sütünden koydu.” demiş.
Padişah şaşıp kalarak “Delikanlı, biz şimdi seninle kardeş olduk. Aynı
annenin sütünden beslendik. Ben seni öldürmeyeceğim ama sen benim altın boynuzum hakkında kimseye bir şey söyleme.” demiş. Delikanlı üç
defa yemin etmiş. Ondan sonra delikanlı evine dönmüş. Annesi onu sevinerek karşılamış. Bunlar mutlu mesut hayatlarına devam etmişler.
Yıllar geçmiş. Delikanlı nedeni bilinmeyen bir şekilde günden güne
kuruyup zayıflamaya başlamış. Sararıp solan delikanlının içi şişmeye başlamış. Annesi bunu görünce kaygılanıp oğluna sormuş. Oğlu kendisiyle
ilgili her şeyi baştan sona anlatmış. Zölkarney padişahın altın boynuzunu
gördüğünü ve o sırrı hiç kimseye söylemeyeceğine dair üç defa yemin ettiğini anlatmış.
“Oğlum, sen şimdi şehrin dışındaki kamışlığa git. Orada üç defa ‘Zölkarney padişahın boynuzu var. Gören yok da duyan var.’ diye söyle.” demiş.
Delikanlı ava gidiyorum diye çıkıp gitmiş. Sabahın erken vakitlerinde
annesinin öğrettiği gibi “Zölkarney padişahın boynuzu var. Gören yok da
duyan var.” diye üç defa kamışlığa doğru söylemiş.
Bu olayın üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra kamışlıkta her yel çıkışında kamışlar dile gelip delikanlının sözünü tekrarlamaya başlamışlar.D1316.5.
Zölkarney’in padişahlık ettiği devlette hâlen de kamışlar “Zölkarney
padişahın boynuzu var. Gören yok da duyan var.” diye şarkılar, türküler
söylüyorlarmış.
338
Erkan KARAGÖZ
2.29.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 29
F545.2.2. Horns on forehead / İnsanın alnında boynuzunun olması
TOM: 29
F511.3-2. Person with horns of gold / Altın boynuzlu kişi (MEK)
TOM: 29
D1316.5. Magic speaking reed (tree) betrays secret / Sihirli kamışların
bir sırra ihanet etmesi TOM: 29
2.30. deV KIZI, ZenGİn çOCUĞU Ve HOCA
2.30.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda ayyaş bir zengin varmış. Bu ayyaş adam mağazalarını, mallarını her şeyini içki içerek bitirmiş. Onun bir çocuğu medresede
okuyormuş. Medresede okuyan çocuk babasının bu denli çok içtiğini bilmiyormuş. Zengin adam her şeyini içki yüzünden satıp bitirmiş. Sonra bir
gün adamın canı fena hâlde içki içmek istediğinden kendi kendine söylenip
“Para veren birisi olsa boynumu bile kestirmeye razıyım.” demiş.
O sırada bir ihtiyar gelip ona “Senin ne isteğin var, ne söylüyorsun?”
demiş.
O “Benim canım çok içki içmek istiyor. Bugün bana para veren birisine boynumu bile kestiririm.” demiş.
İhtiyar “Sen bunun için kendinin dahi bilmediği bir eşyanı ver.” demiş.
“Tamam, ne istiyorsan onu vereyim.” demiş ayyaş adam.
Bu gelen ihtiyar, dev perisiymiş.G0. Bu ihtiyar “Medresede okuyan
çocuğun gelip bana hizmet edecek.G692- Çocuğun gelmezse seni de eşini
dostunu da helak ederim.” diye bir yazı yazmış. Sonra kâğıdı bir zarfa
yerleştirip rafa koymuş da bu ayyaş adama “Sen mektubu sakın okuma.
Mektup kimeyse o kişi alıp mektubu okur.” demiş.
Ondan sonra bu ihtiyar, zengine bir deri çantaD1193. vermiş. Deri çantada biraz para varmış. İhtiyar “Bu deri çantadaki para hiç bitmez. Lazım
olduğunda silkelemen yeterli.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
339
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bu adam deri para çantasını alıp içmeye gitmiş. Ne kadar para lazım
olursa silkeleyince çantadan o kadar para çıkıyormuş.D1451.2. Hatta çantanın dibinde biraz da kalıyormuş. Böylece zengin adam rahat rahat içmeye
başlamış. Aradan üç yıl zaman geçince çocuk okumaktan dönmüş. Çocuk
döndükten sonra ev içinde aranırken rafta bir mektup bulmuş. Mektubu
alıp okumuş. Mektupta “Sen çocuk, bu mektubu okur okumaz benim tarafa
doğru yola çık. Baban seni bana sattı. Falan ormanları, falan suları geçip
benim mekânıma gelirsin. Gelmezsen babanı da anneni de helak ederim!”
diye yazıyormuş.
Mektubu okuyan çocuk “Baba, sen beni dev perisine satmışsın. İşte
dev perisinin mektubu. Eğer ben gitmezsem dev perisi, seni de annemi de
öldürecek. Ben helak olacak olsam da gidiyorum.” demiş.
“Tamam oğlum git.” demiş babası. Çocuğa acısa da yola çıkarıp
uğurlamış.
Çocuk yayan üç ay gitmiş. Üç ay gittikten sonra dev perisinin şehrine
varmış. Şehrin dışında küçücük bir ev varmış. Evi var, kileri yokmuş. Çocuk
bu eve varıp girdiğinde evde çok çirkin bir ihtiyar kadın oturuyormuş. O
kadar çirkinmiş ki onun alt dişleri burun deliğine kadar, üst dişleri ise çenesine kadar uzanmaktaymış.G363.2. Bu delikanlı, ihtiyar kadından korksa da
ona “Ben senin isteğin üzerine geldim, sen kim oluyorsun?” demiş.
“Çocuk, ben devin hanımı oluyorum. Sen insan evladı, nereye gidiyorsun?” demiş.
“Babam, beni bir deve satmış. Onun mekânına gidiyorum.” demiş çocuk.
“Ey çocuğum, eceline mi susadın? Dev seni yer. İlle de gideceksen
sana bir akıl öğreteyim.G530.1. Şehrin dışında altı ev var. Bunlardan en yakın
olanına gir. Sana bir mektup vereceğim.” demiş. İhtiyar kadın bir mektup
yazıp vermiş.
Delikanlı bu mektubu alıp gitmiş. Yakın olan eve girmiş. Bu evde bir
kız varmış. Mektubu o kıza vermiş. Kız mektubu açıp okumuş. Mektupta
“Bu çocuğun sağ salim kalması için çalış. Hiçbir şekilde deve yedirme!”
diye yazmaktaymış.
Kız “Sen nereye gidiyorsun?” demiş
“Babam beni dev perisine satmış, onun mekânına gidiyorum.” demiş
çocuk.
340
Erkan KARAGÖZ
Kız “O dev perisi beni de çocukken satın almış. Benim de bir memleketim var. Annem ile babam beni özledikleri için ağlamaktan kör olmuşlar.
Sen bana arkadaş ol. Buradan beraber kurtulalım. Sen devin evine varınca
‘Dede, merhaba!’ dersin. Ondan sonra ‘Babam beni sana satmış. Ben geldim. Oğul edersen oğul olayım, kız edersen kız olayım.’ dersin.” demiş.
Delikanlı çıkıp gitmiş. Dev perisinin yanına varınca “Merhaba, dede!”
demiş.
“Geldin mi, oğlum?” demiş dev.
“Geldim. Babam beni sana atmış. Oğul edersen oğul olayım, kız edersen kız olayım.” demiş delikanlı.
Dev perisi “İnsanoğlu bana hizmet edemez, oğlum.” demiş.
“Niçin etmezmiş, ederim.” demiş delikanlı.
“Tamam, o zaman çalış da görelim. İşte falan yerde benim bir ormanım var. Uzunluğu kırk kilometre, genişliği kırk kilometre. Bu ormanı
bugün kesip getir.H939.4-2. Ormanın yanından bir su akar. Ormanın ağaçlarından bu suya bir değirmen kur.H939.4-3. Benim ambarımda buğday var. Bu
buğdayı bugün öğütüp bitir.H939.4-4. Sonra gece olunca bu buğdayın ununu
çörek pişirerek bitir.H939.4-5. O değirmenin yanına çukur kazıp elma ağacı
dik. Ben gelmek üzereyken elmaları olgunlaşmış olsun.H939.4-6. Yaprakları
alkış sesi gibi, çağıldayıp dursun.” demiş dev.
Delikanlı “Tamam, bir balta ver.” demiş.
Delikanlı baltayı alıp gitmiş. Kızın evine varınca yüzükoyun yatıp ağlamaya başlayıp “Dev bana öyle işler verdi ki ben bu işleri yapamam.”
demiş.
Kız “Niçin ağlıyorsun? Sen bir dev gibi çalışamazsın, insan evladısın.” demiş.
Delikanlı ağlamaktan bir söz bile söyleyememiş.
Kız “Yapılacak işleri bana söyle.” demiş.
Delikanlı hepsini söylemiş.
Kız “Sen yatıp uyu, işlerin yapılacak.” demiş.
Kız tan atana kadar işlerin hepsi bitecek diye perilereF200. emretmiş.
Ondan sonra kız “Delikanlı, değirmenin yanına gidip yat.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
341
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı beline baltasını asıp değirmenin yanına varıp yatmış. Sabah
olunca dev geldiğinde delikanlı uyuyormuş. İşlerin hepsini deF271-11. / F271.2-4.
/ F271-12. / F271.10. / F271-13.
periler yapmışmış.14
Dev bağırarak “Kalk!” demiş. Dev bir bağırmış, delikanlı uykusundan
uyanmamış. Dev yeniden bağırmış, delikanlı uyanmamış. Üçüncü bağırışında delikanlı fırlayıp kalkmış. Fırlayıp kalkınca dev ona “Şimdi istediğin
yere git. Gece olduğunda yanıma gelirsin.” demiş.
Delikanlı, kızın yanına gitmiş. Kıza olan biteni anlatmış. Ondan sonra
kız “Ya delikanlı, sen yatıp dinlen.” demiş.
Delikanlı yatıp uyuyunca, gece olmuş. Kız onu uyandırıp “Şimdi
devin yanına git.” demiş.
Delikanlı, devin yanına gidip “Dede, bugün ne gibi işler vereceksin?”
demiş.
Dev “Benim falan yerde altı baş atım var. Onları falan yere götürüp su
içirdikten sonra geri getir.”H939.4-7. demiş.
“Yular ver.” demiş delikanlı. Yuları alan delikanlı bu işin kolay olduğunu ve yapabileceğini düşünüp çok sevinmiş. Sonra kızın yanına gitmiş.
Kız “Dev sana bugün daha ağır işler vermiş.” demiş.
Delikanlı “Yok, bugün sana söylemesem de onun verdiği işi yaparım.
Dev, ahırda altı baş at var. Onları göle su içirmeye götürüp getirmemi söyledi.” demiş.
Kız “En ağır iş, işte bu. Altı at dediğin altı kız.D131. Bu kızlardan birisi
de ben, diğerleri benim ablalarım. Sen ahırın kapısından girer girmez kapının arkasına kaç. Kaçmazsan ablalarım seni teperek, dişleyerek öldürürler. En arkadan kuyruğumu dikerek ben çıkarım. Beni dizginledikten sonra
bana bin.” demiş.
Ahıra gidip kapıyı açınca beş at çıkmış. Delikanlı kapının arkasına
kaçmış. En arkadan kuyruğunu dikerek bir at çıkmış. Delikanlı bu atı yularlamış, sonra ona binmiş. Buradan çıkıp gitmişler. Bunlar gide gide bir
demircinin yanına varmışlar.
14
Buradaki motifler masal anlatıcısı tarafından yukarıda söylendiği için burada tekrar
anlatılmamış, kısaca o işlerin yerine getirildiği söylenmiştir.
342
Erkan KARAGÖZ
Demircinin yanına vardıklarında kız “Demirciden bir çekiç, birkaç nal
çivisi al.” demiş.
Delikanlı attan inmiş de demirciden çekiç ve nal çivileri almış. Bunları cebine doldurduktan sonra yeniden ata binmiş. Giderlerken kız, delikanlıya “Birazdan çok azgın bir at olarak devin kendisi çıkar. O gelip senin
üzerine sıçrar. Seni yıkıp düşürmeye çalışır. O sırada ben onu tepip yıkarım. Ben onu tepip yıkınca sen inip onun başının etrafına çivi çak. Çiviyi
sonuna kadar çak. Çivi omurga kemiklerine kadar ulaşsın. Çivi omurilik
kemiklerine ulaşırsa dev ölür. O, ölünce ikimiz de kurtuluruz. Ölmezse dev
ikimizi de öldürür.” demiş.
O sırada dev çok azgın bir aygır olarak çıkmış.G126.2. Delikanlının üstüne sıçrayacakken kız onu tepip yıkmış. Delikanlı hızlıca attan inip devin
başına çiviyi çakmaya başlamış ama çiviyi çakmayı başaramamış. Sonra
atları göle götürüp su içirmiş. Atları alıp dönünce ahıra kapatmış.
Dev dönünce haber edip “Demir hamamı kızdırıp yakın. Delikanlı
hangi kızı sevdiyse onunla birlikte hamama girsin. Sonra kapıyı kilitleyin.
Onlar burada ölürler.” demiş.
Delikanlı yuları deve teslim edip “Dede, atları sulayıp getirdim.” demiş.
Devin başı bağlıymış. Delikanlı “Dede sana ne oldu?” diye sormuş.
“Başım ağrıyor oğlum.” demiş dev.
“Dede başka bir iş var mı?” diye delikanlı sormuş.
“Yarın geldiğinde söylerim.” demiş dev.
Delikanlı, kızın yanına dönmüş.
Kız “Teslim ettin mi yuları?” demiş.
“Teslim ettim.” demiş delikanlı
“Devi gördün mü?” demiş kız.
“Gördüm.” demiş delikanlı.
“Sonra ne yaptın?” diye sormuş kız.
“Dev başını bağlamış.” demiş delikanlı.
“Sonra sana ne iş yapmanı söyledi?” demiş kız.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
343
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Dev yarın gelmemi söyledi.” demiş delikanlı.
Kız tam olarak bir şey söylememiş. Delikanlı ertesi gün devin yanın
gitmiş.
Dev “Geldin mi oğlum?” demiş.
“Geldim dede, ne iş vereceksin?” demiş delikanlı.
“Oğlum sana her ne iş verirsem başarıyorsun. Hangi kızı seviyorsan
onunla birlikte hamama gir.” demiş dev.
Delikanlı “Bu bana sevdiğim kızı verecek.” diye sevinerek gitmiş.
Delikanlı sevine sevine kızın yanına gelince “Dev hangi kızımı seviyorsan onunla birlikte hamama girmemi söyledi.” demiş
Kız “Ey, sana çok ağır bir iş vermiş. Boş yere seviniyorsun. O dev,
insan evladını bu hamamda pişirip yer.G312. Dev, hamam kapısının kolunu
kurşunla eritir. Delikanlı şimdiye kadar ben seni bırakmadım, sen de beni
bırakma. Haydi, sizin oralara kaçalım. Yoksa dev seni de beni de öldürür.”
demiş.
Delikanlı ile kız uçarak delikanlının memleketine doğru yola çıkmışD2165.1.
lar.
Dev, ihtiyar kadınına “Hamama şu insanoğlunu kapatıp gel!” demiş.
İhtiyar kadın gitmiş ama kimseyi bulamamış. Dönüp deve “Onlar kaçmışlar!” demiş.
İhtiyar dev hizmetindeki bir devini gönderip “Bunlar kaçmışlar, onları
yakalayıp gel!” demiş.
Kız bunu anlamışmış, delikanlıya “Sen çoban ol, ben de sürü.” demiş.
Kız sürü,D100-0.1. delikanlı da çobanK1816.6. olmuş. Onları aramaya çıkan
dev onların yanından geçerken seslenerek “Sen burada bir delikanlıyla bir
kız gördün mü?” demiş.
Çoban “Hayır, ben kendi işimde sürü güdüyorum. Kimseyi görmedim.”
demiş.
Sonra dev buradan dönüp gitmiş. Dönünce deve bilgi vererek “Bir
sürüyle birlikte çoban gördüm, bunlar yok!” demiş.
“Hey, anlamamışsın. Kız sürü, delikanlı da çoban olmuş. Yürü git.”
344
Erkan KARAGÖZ
demiş. Sonra sürüyü de çobanı da alıp gelmesi için daha kuvvetli bir devini
göndermiş.
Kız bunu da anlamış. Başka bir devin geldiğini görünce kız “Bizim
izimizi süren bir dev daha var. Ben olayım büyük bir köy, sen de cami minaresine çıkıp imam ol, ezan oku!” demiş.
Kız bir köyleD297- bir cami D268.0-2. olmuş. Delikanlı da imamK1826.5-0.1.
olup minareden ezan okumaya başlamış. Dev buraya gelince imama “Birileri geçti mi bu yoldan?” diye sormuş.
“Yok geçmedi.” demiş delikanlı.
Sonra bu dev de dönüp gitmiş. Dönünce deve “İzlerini sürerken büyük
bir köy buldum. İmam ezan okuyordu. ‘Görmedin mi?’ diye imama sordum. İmam da görmediğini söyledi.” demiş.
Dev “Birisi olmuş köy ile cami, diğeri olmuş imam. Hepsini de alıp
gelecektin. Buraya boş boş dönüyorsunuz.” demiş. Sonra “Siz beceremediniz. Şimdi ben gideceğim.” demiş dev.
Kız bunu da anlamış, delikanlıya “Devin kendisi bizi aramaya çıktı. Bizim üç günde aldığımız yolu, dev üç saatte alır.G157. Ben bir göl olayım,D283.1. sen de kurbağaD195. olup göle gir.” demiş.
Çok zaman geçmeden dev onlara yetişmiş. Dev gölü de, kurbağayı da
görmüş. Görünce “Birisi olmuş göl, birisi olmuş kurbağa. Dur hele, alıp
gideyim bunları!” demiş.
Dev, gölün suyunu içerek bitirmeye başlamış. Suda at toynağı izleri
görülmüş. Dev suyun hepsini içip bitirse de göl daha da bir göl olmuş. Dev
üç defa gölün suyunu içip bitirmek için uğraşsa da suyu bitirememiş. Sonra
dev, gölün suyunu içerek tüketemeyince dönüp gitmiş.
Dev gidince kurbağa, delikanlıya,D395. göl de kızaD439-7. dönüşmüş. Sonra delikanlının memleketine varmışlar. El ele tutuşarak şehre girmişler. Delikanlı, kıza “Bu şekilde yayan dönmek yakışmıyor. Sen sokağın başında
bekle. Birazdan ben fayton ile gelip seni alacağım.” demiş.
O sırada kız, delikanlıya “Sen şimdi evine dönersen kız kardeşlerin
‘Ağabey merhaba!’ diye seni karşılarlar. Sen onları kucaklama, öpme. Kucaklayıp öpersen beni unutursun.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
345
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Tamam tamam.” diyerek delikanlı evine gitmiş. Ondan sonra delikanlı evine gelip içeri girmiş. Altı yaşında bir kız kardeşi varmış. O “Ağabeyim döndü!” diye koşturarak gelip ağabeyini kucaklamış. Babası ile annesi onu görünce çok mutlu olmuşlar. Annesi “Oğlumuzu evlendirelim.”
diye gelin konusunda da hüzünlenmeye başlamış. Delikanlı bu sırada kızı
faytonla alıp getireceğini unutmuş. Bunlar artık başka bir yere dünürcü
göndermişler.
Delikanlı bir zaman sonra kızın varlığını bilmeyi bırak, onu tamamen
unutmuş. Kız, delikanlıyı beklemiş de beklemiş; gelmeyince fakir birinin
evine girmiş. O fakir kişinin yiyecek hiçbir şeyi yokmuş. Bu kız kilim
dokumaya başlamış. Bu kızın dokuduğu kilimi evin sahibi ihtiyar adam
pazarda satmış. Bunlar bu şekilde hayatlarını geçindirmeye başlamışlar.
Bu kızın dokuduğu kilimler o kadar güzelmiş ki gören zenginlerin hepsi bu
kilimlere hayran kalmışlar.
Günlerden bir gün hoca yatsı namazından dönerken bu kızın penceresine gelip içeri bakmış. Kız kilim dokuyormuş. Hoca “Ay bu çok güzelmiş.
Bunu kendime hanım olarak alayım. Sabah namazına geleceğim vakit söylerim.” demiş. Sabah namazına gitmek için çıkan hoca, kızın yanına gelmiş. Kız kuzineyi yakıyormuş. Hoca içeri girip kıza “Kız sen ne zamandan
beri buradasın?” demiş.
“Ne zamandan beri burada olduğumu söylerim ama şimdi işim var.
Sen şu kuzinenin ateşini karıştırabilir misin?” demiş kız.
Hoca maşayı eline almış. Sonra bırakayım dediğinde ise maşa elinden
ayrılmamış.D1413-26. Bu sürekli karıştırmış. Namazı da unutmuş. İhtiyarlar
camide hocayı beklese de hoca gelmemiş.
İhtiyarlar “Bu hoca hastalandı mı acaba?” demişler.
İhtiyarlar camiden çıkacakları sırada hocanın elinden maşa düşmüş.
Hoca “Ay hay, ben camiye geç kaldım.” diye koşarak sokağa çıkmış.
İhtiyarlar hocayı görmüşler de “Bu kıza tutulup kaldı. Bunun için namaza gelmedi.” demişler. Hoca öğle namazına gelince “Sen sabah vaktinde falan evden çıktın. Namaza gelmedin.” demişler.
Hoca “Tuvaletim gelmişti. Abdestimi yenileyeyim diye girdim.” demiş.
“Tamam tamam, çok iyi.” demişler.
346
Erkan KARAGÖZ
Ertesi gün sabah namazına giderken hoca pencereden bakmış. Yine
oradan ayrılamayınca eve girmiş. Kız kilim dokuyormuş. Girince kıza
“Dün seninle konuşamamıştım. Bugün konuşalım.” demiş.
Kız “İşte şu tahta cetveli alıp verebilir misin? Sonra konuşuruz.” demiş.
Hoca tahta cetveli tutmuş ama cetvel bunun elinden ayrılmamış.D1413-27.
Camiye gitmeyi de unutmuş. Camide bugün de hocayı beklemişler beklemişler ama hoca gelmemiş.
İhtiyarlar namazı kılıp camiden çıkmışlar da “Hoca hastalandı mı acaba?” demişler.
“Hasta olmalı, dün de falan ihtiyarlara güçlükle gelebilmiş.” demişler.
İhtiyarların camiden çıkacakları sırada hocanın elinden cetvel düşmüş.
“Namaza geç kaldım.” diye hoca koşarak çıktığında ihtiyarlar namazdan
dönüyorlarmış.
Hoca, ihtiyarlara bir kez daha “Abdestimi yenilemek için girmiştim.”
diye cevap vermiş.
Üç gündür hocanın buradan çıktığını gördüklerinden “Bunun sözleri
gibi başka işleri de yalan. Bunu kovup gönderelim.” diye ihtiyarlar karar almışlar, hocayı kovmuşlar. Üç ay içinde bu kızla ilgili olarak üç hoca
değiştirmişler.
Devin elinden sağ salim dönen delikanlıya başka bir kızı nişanlamışlar. Onların Perşembe günü düğünleri olacakmış. Delikanlının ağabeyi
“Düğüne gelen herkes bir sağımlık süt alıp gelsin. Yufka, mayasız gözleme
her şey olur. Beliş (etli Tatar böreği) alıp gelseniz de olur.” demiş.
Bunu duyan ihtiyar adam evde beraber yaşadığı kıza “Biz ne alıp gideceğiz kadın?” demiş.
Kız “Merak etmeyin, ben beliş pişiririm.” demiş.
Önce erkek meclisi olmuş. İhtiyar hediye olarak bir kilim getirmiş.
Sonra kadınlar meclisi olmuş, kız beliş getirmiş. Beliş getiren sadece o
değilmiş. Getirilen belişleri hocanın hanımı kesip kesip halka yedirmiş.
Sıra kızın getirdiği belişe gelmiş. Belişi hocanın hanımının önüne koymuşlar. Belişi hocanın hanımı kesmeye çalışsa da kesememiş. “Ben bunu
kesemiyorum.” demiş. Sonra belişi kesmesi için başka birisine vermişler.
O da kesememiş. Üçüncü bir kişiye vermişler. O da kesememiş. Bu belişi
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
347
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
alıp gelen kadın bu sofrada değilmiş, fakirler sofrasındaymış. Sonra “Bu
belişi kim alıp geldiyse o gelsin.” demişler.
Kadın bunu duyunca çok korkmuş. Bıçak alıp gelip belişi kesmiş.
Belişin içinden iki güvercin çıkmış.D1031.2-4. Güvercinler uçup rafların
üstüne konmuşlar. Güvercinin birisi “Unuttun, unuttun.” diye ötmüş. Birisi
de “Unutmadın, unutmadın.” diye ötmüş.B211.3.5.
D1031.2-3.
Delikanlı bu güvercinlere bakınca aklına bıraktığı kız gelip “Bak şimdi, ben kızı falan yerde bırakmıştım. Güvercinler ötünce aklıma geldi. Ben
şimdi gidip onu alayım. Siz düğün yapınız ama düğün bu kız için değil.
Benim hanımım var. Ben onu unutmuştum.” demiş. Sonra düğünü yapmaya devam etmişler ama bu kız için devam etmemişler.
Delikanlı üstü kapalı arabasını koşumlayıp kızı almaya gitmiş. Bu kız
için düğün yapmışlar. Düğün çok güzel olmuş. Düğün bitince delikanlı,
hanımıyla birlikte yaşamaya başlamış. Bir zaman sonra ekinlerin ekileceği
vakit gelmiş.
Delikanlının babası “Oğlum, tohumları tarlaya saçmanın vakti geldi.”
demiş.
“Tamam.” demiş delikanlı. Hanımıyla konuşup “Babam böyle söyledi.” demiş delikanlı.
Hanımı “Bana söylemeden yapma.” demiş.
Halk üç gün çift sürmüş. Babası “Siz niçin sabana çıkmadınız? Halk
üç gündür çift sürüyor. Bizim tohumları saçmamız gecikecek.” demiş.
“Tamam baba, saçarız.” demiş oğlu.
Delikanlı, hanımıyla konuşmuş. Hanımı “Atı koşumla, tarlaya bakıp
döneriz.” demiş.
Bunlar kendilerinin yerlerine bakıp dönmüşler. Yerlerde “ala” damga
da varmış.
Akşam olmuş. Gece ortasında delikanlının hanımı çıkıp ıslık çalmış.
Sayısız peri gelmiş. Kız bu perilere “Bir saatte tohumları saçıp bitirin,
bizim damga ala.” demiş. Bu periler gidip onların yerlerine bir saatte tohumları saçıp bitirmişler.F271-14.
F399-5.
Kurak yıllarmış. Halk üç gün öncesinden ekse de buğdayları filizlenmiyormuş. Kız bir kez daha ıslık çalmış, periler yeniden gelmişler. Kız,
348
Erkan KARAGÖZ
perilere “Falan gölden bizim yerlere su getirip sulayın. Bizim yerler suya
doysun.” demiş. Periler ekinleri sulamışlar.F271-15.
Bunların buğdayları pek güzel filizlenmiş. Üç gün öncesinden eken
halkın buğdayları çok kötü filizlenmiş. Üstelik onların yerlerine yaban otları basmış.
Delikanlı tarlaya gidip buğdaylara bakmış. Buğdaylar çok güzelmiş
ama biraz yaban otu basmışmış. Dönünce “Hanım, buğdaylarımıza biraz
yaban otları basmış.” demiş.
Hanımı “Kaygılanma, dert mi o?” demiş.
Akşam olmuş. Gece ortasında kız bir kez daha çıkıp ıslık çalmış. Peri
kızları toplanıp gelmişler. Kız “Bizim damga ala. Buğdayların içindeki yaban otlarını bir saat içinde ayıklayın.” demiş. Bunlar gidip bir saatte yaban
otlarını ayıklayıp bitirmişler.F271.5.
Çavdarlar yetişmiş. Halk çavdar orağını alıp ekinleri biçmeye çıkmış.
Babası “Halk çavdarları biçmeye başladı. Biz de biçmeliyiz.” demiş.
“Tamam.” demiş oğlu.
Bir kez daha hanımına “Halk üç günden beri orak biçiyor.” demiş.
Kız yine gece çıkıp ıslık çalmış. Periler toplanıp gelmişler.Kız “Bizim
damga ala. Bizim yerlere gidip biçin. Biçtiklerinizi istifleyip koyun.” demiş. Periler gidip bir saatte ekinleri biçmişler, istifleyip koymuşlar.F271-16.
Halk çavdar biçmeyi bitirip buğday orağına başlamış. Üç gündür biçiyorlarmış ama bunlar daha biçmeye başlamamışlarmış. Babası “Buğdayları biçme zamanı şimdi.” demiş.
“Tamam baba.” demiş oğlu.
Ondan sonra hanımıyla konuşmuş. Hanımı tamam deyip gece ortasında çıkıp ıslık çalmış, periler toplanıp gelmişler. “Bizim yer ala damgalı,
orayı biçin.” demiş kız. Periler buğdayların olduğu yere gidip hızlıca buğdayları biçmişler. İstif yapılacağı söylenilmediği için buğdayları istiflemeden dönmüşler.
Ondan sonra kız ile delikanlı aralarında konuşup harmanı nasıl işleyeceklerini konuşmuşlar. Bir tanecik tohumu bile düşürmeden hasadı ambara,
samanını da ziyan etmeden desteleyip samanlığa getirip koyacak olmuşlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
349
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Hanımı gece ortasında ıslık çalınca erkek periler gelmiş. Bu perilere işi
nasıl yapmaları gerektiğini anlatmışlar. Erkek periler bir tanecik tohumu
bile ziyan etmeden, samanı da hiç savurmadan sabah oluncaya kadar tohumları ambara, samanı da desteleyip samanlığa taşımışlar.F271-17.
Halk bunların işlerini akıl erdirememiş. Bunlar böyle iyi bir hayat sürmüşler.
2.30.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 30
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 30
G692- Ogre buys a kid from his family by giving magic object / Devin verdiği bir sihirli nesne karşılığında çocuğu ailesinden satın alması
(MEK) TOM: 30
D1193. Magic bag (sack) / Sihirli torba (kese) TOM: 30
D1451.2. Inexhaustible bag (sack) furnishes money / Torbanın bitip
tükenmek bilmeyen para sağlaması TOM: 30
G363.2. Large tusks grown from ogre’s mouth / Devin ağzında iri
(uzun) dişlere sahip olması TOM: 30
G530.1. Help from ogre’s wife (mistress) / Devin hanımının yardım
etmesi TOM: 30
H939.4-2. Ogre assigns hero to chop a huge forest / Devin kahramana
geniş bir ormanı kesme işini vermesi (MEK) TOM: 30
H939.4-3. Ogre assigns hero to build a mill / Devin kahramana bir
değirmen yapma işi vermesi (MEK) TOM: 30
H939.4-4. Ogre assigns hero to grind wheats stored in his own barn
/ Devin kahramana ambarındaki buğdayları öğütüp un etme işini vermesi
(MEK) TOM: 30
H939.4-5. Ogre assigns hero to bake breads / Devin kahramana ekmek
pişirme işi vermesi (MEK) TOM: 30
H939.4-6. Ogre assigns hero to plant an apple tree and derive apples
in one day / Devin kahramana dikeceği elma ağacından bir gün içinde
olgunlaşmış elmalar verdirme işini vermesi (MEK) TOM: 30
350
Erkan KARAGÖZ
F200. Fairies (elves) / Periler TOM: 30
F271-11. Fairies chop timbers / Perilerin kerestelik ağaç kesmesi
(MEK) TOM: 30
F271.2-4. Fairies build a mill / Perilerin değirmen inşa etmesi (MEK)
TOM: 30
F271-12. Fairies as millers / Değirmenci olarak periler (MEK) TOM: 30
F271.10. Fairies bake bread / Perilerin ekmek (çörek) pişirmesi TOM: 30
F271-13. Fairies as gardener / Bahçıvan olarak periler (MEK) TOM: 30
H939.4-7. Ogre assigns hero to water his own horses / Devin atlarını
sulama işini kahramana vermesi (MEK) TOM: 30
D131. Transformation: man to horse / İnsanın ata dönüşmesi TOM: 30
G126.2. Giant ogre in shape of horse / Devasa devin at biçiminde
olması TOM: 30
G312. Cannibal ogre / Yamyam dev TOM: 30
D2165.1. Escape by flying through the air / Gökyüzünde uçarak kaçma
TOM: 30
K1816.6. Disguise as herdsman (shepherd, swineherd, etc.) / Çoban
kılığında kimliğini gizleme TOM: 30
D100-0.1. Transformation: man to animal herd / İnsanın, hayvan
sürüsüne dönüşmesi (MEK) TOM: 30
D297- Transformation: man to village / İnsanın bir köye dönüşmesi
(MEK) TOM: 30
D268.0-2. Transformation: man to mosque / İnsanın bir camiye
dönüşmesi (MEK) TOM: 30
K1826.5-0.1. Disguise as imam / İmam kılığında kimliğini gizleme
(MEK) TOM: 30
G157. Giant ogre’s prodigious speed / Devasa devin olağanüstü hızı
TOM: 30
D283.1. Transformation: man (woman) to pool of water / İnsanın göle
dönüşmesi TOM: 30
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
351
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D195.Transformation: man to frog / İnsanın bir kurbağaya dönüşmesi
TOM: 30
D439-7. Transformation: lake to person / Gölün bir kişiye dönüşmesi
(MEK) TOM: 30
D395. Transformation: frog to person / Kurbağanın bir kişiye
dönüşmesi TOM: 30
D1413-26. Magic tongs stick to one’s hands / Sihirli maşanın birisinin
eline yapışıp kalması (MEK) TOM: 30
D1413-27. Magic wooden ruler stick to one’s hands / Sihirli tahta
cetvelin birisinin eline yapışıp kalması (MEK) TOM: 30
D1031.2-3. Only one who bakes the muffin can slice it / Sihirli çöreği
sadece pişiren kişinin kesebilmesi (MEK) TOM: 30
D1031.2-4. When muffin gets sliced, there appears a pigeon / Kesilen
sihirli çöreğin içinden güvercin çıkması (MEK) TOM: 30
B211.3.5. Speaking dove / Konuşan güvercin TOM: 30
F399-5. Whistled to summon fairies / Islık çalarak perilerin çağrılması
(MEK) TOM: 30
F271-14. Fairies sow land / Perilerin ekin ekmesi (MEK) TOM: 30
F271-15. Fairies irrigate land / Perilerin araziyi sulaması (MEK)
TOM: 30
F271.5. Fairies clear land / Perilerin araziyi temizlemesi TOM: 30
F271-16. Fairies reap land / Perilerin ekini biçmesi (MEK) TOM: 30
F271-17. Fairies thresh land / Perilerin harmanı dövmesi (işlemesi)
(MEK) TOM: 30
2.31. AlTIn elMA
2.31.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir padişahın altın elmaF813.1.1. yetiştirdiği bir bahçesi varmış. Altın
elma veren ağaçF811.1.1-2. her sene elma vermiyor, üç yılda, on yılda bir elma
veriyormuş. Bu elma bildiğimiz elmalardan değilmiş. Bu padişahın, ben
sana söyleyeyim, üç oğlu varmış. Bu padişah çok büyük bir padişahmış.
352
Erkan KARAGÖZ
Padişah, ben sana söyleyeyim, altın elma ağacı meyve verince muhafız
koymuş. Altın elmayı padişah sayınca iki elmasının kaybolduğunu görmüş. Muhafız elmayı kaybetmiş. Padişah muhafızı tutuklatıp onu dört beş
yıl kalması için zindana kapattırmış.
Ben sana söyleyeyim, padişah bütün halkı toplayıp “İşte, bizim
muhafız iki elmayı çaldırdı. Her kim olursa olsun, bu elmaları çaldırmazsa
biz ona padişahlığın yarısını vereceğiz.” demiş.
Tamam, Padişahın üç oğlu varmış. O zaman padişahın oğlanları “Biz
padişahlığı yabancılara vermeyiz. Biz kendimiz muhafızlık yapacağız.”
demişler.
Padişahın en büyük oğlu elmaya muhafızlık yapmaya başlamış. Bu
delikanlı tan vaktine kadar uyumamış. Tan atınca elmaları sayıp uyumuş.
Uykudan uyanınca elmaları yeniden saymış. Daha önce iki elma yokken
şimdi üç elma yokmuş. Padişahın oğlu korkmuş, kaçıp gitmiş. Padişah
uyanınca elmaları gidip saymış. Bir elma daha yokmuş, oğlan da yokmuş.
Padişah çok şaşırmış. Yeniden bütün halkı toplayıp “Her kim olursa olsun,
elmayı çaldırmazsa padişahlığın yarısını vereceğiz.” demiş.
Muhafız olmak isteyen yokmuş. Kimse korkusundan gelmemiş. Padişahın ortanca oğlu muhafız olup “Biz üç kişiyiz, padişahlığı kimseye
vermeyiz.” demiş. Padişahın ortanca oğlu muhafız olarak beklemeye başlamış. Delikanlı akşamdan tan vaktine kadar beklemiş. Elmaları çalmak
için kimse gelmemiş. Tan atınca yatıp uyumuş. Uyanınca sayıp bakmış ki
bir elma daha yokmuş. Sonra o da kaçıp gitmiş. Padişah uyanınca gidip
elmaları saymış. Elma da yokmuş, oğlan da yokmuş.
Şimdi padişah bu işi çok merak etmiş. Eli altındaki herkesi büyük
küçük demeden toplatmış. Ben sana söyleyeyim, topladığı halka “Oğlanlar
da yok, elmalar yok.” diye olan biten her şeyi anlatmış. Padişah halk arasından muhafız bakmış. Kimse muhafız olmak istememiş. Elmalar bir şekilde çalındığından herkes bu işten korkuyormuş.
“Biz, elmayı çaldırmayan kişiye padişahlığımızın yarısını vereceğiz.”
demiş yine padişah.
Buna kimse razı olmamış. Padişahın küçük oğlu “Biz padişahlığımızı kimseye vermeyelim. Ben gidip muhafızlık ederim. Elmayı çaldırmam,
hırsızı da yakalarım.” demiş. Padişah bu sözlere ikna olmamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
353
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Oğlan “Ben yaparım, bana istediğim şeyleri ver.” demiş. Oğlan kendinden emin bir şekilde konuşuyormuş. “Bana on beş kiloluk ger taşı15 getirt. Taşta benim ismim ile senin ismin olsun.” demiş. Padişahın oğlu artık
çok büyük bir gücün sahibi olmuş.
Padişah ger taşını oğluna getirtmiş. Önce delikanlı ger taşı sağlam mı
diye diziyle vurmuş. Dizine hiçbir şey olmamış. Sonra başka bir taşa vurmuş. Vurduğu taş tuz buz olmuş ama ger taşına bir şey olmamış. Ardından
delikanlı elma ağacının olduğu bahçeye gitmiş. Elma ağacıD950.10. bildiğimiz elma ağaçlarından olmadığından elma ağacına da bir şey olmamış.
Böylece padişahın küçük oğlu bahçede elma ağacına muhafızlık
yapmaya başlamış. Ben sana söyleyeyim. O diğerleri gibi beklememiş.
Elmaları saydıktan sonra uyumuş. Tan atınca kalkmış, elmaları tekrar
saymış. Elmalardan daha önce kaybolan dördü dışında hepsi tammış. Güneş kızarıp çıkmaya başlayınca, ben sana söyleyeyim, bir kuş gelmiş. Kendisi insan suretinde olan büyük bir kuş uçarak gelip elma ağacına konmuş.
Elma ağacından elma almaya çalışırkenB172-12. delikanlı ger taşını fırlatmış.
Ger taşı kuşu vurup yaralamış. Kuş ağaçtan düşünce altın elmayı alamamış. Düşen kuş, insan suretineD350. girerek koşmaya başlamış. Delikanlı on
beş kilo ağırlığındaki ger taşını alıp onun arkasından koşmuş. Koşarlarken
ormanda delikanlının büyük ağabeyine doğru gelmişler.
“İşte bizim elmaları çalan hırsızı yakaladım, koşup yakalayalım.”
demiş küçük oğlan. Şimdi bunların ikisi birlikte koşmaya başlamışlar.
Koşarlarken ortanca kardeşlerinin yanına varmışlar.
“Haydi, elma hırsızını yakaladım.” demiş küçük oğlan. Bunlar şimdi
üçü birlikte elma hırsızının arkasından koşmaya başlamışlar. Epeyce bir
yeri geçtiklerinde elma hırsızı bir deliğe girip gitmiş. O yol dümdüz giden
çok büyük bir yolmuş.F92. Onlar burada kalmışlar. İşte ben sana söyleyeyim,
burada bir geyik geziyormuş. Geyiği yakalayıp kesmişler. Geyiğin derisini
yüzüp küçük küçük parçalara ayırmışlar. Sonra bu parçaları birbirine eklemişler. Eklemeyi bitirince yaptıkları şey onları yeraltına ulaştıracak kadar
olmuş. Sonra padişahın oğlanları kendi aralarında konuşup anlaşmışlar.
Büyük oğlan “Ben iniyorum.” demiş.
Ortanca oğlan “Ben iniyorum.” demiş.
15
Halter sporunda kullanılan ağırlıklara benzeyen bir cisim.
354
Erkan KARAGÖZ
On beş kiloluk ger taşını kaldırıp getiren küçük oğlan “Siz inmeyin.
Siz hiçbir şeyi beceremiyorsunuz.” demiş. Sonra, ben sana söyleyeyim, on
beş kiloluk ger taşıyla koşan oğlan inecek olup “İnip hırsızı öldüreceğim.”
demiş.
Delikanlı aşağı dünyaya inmiş.F721. Aşağıya inince etrafına bakınmış.
Üç ayrı yöne giden yol varmış.N772. Üç yolun başına da birer yazı asılmış.
Birisine ölüm yolu, birisine tokluk yolu, birisine de açlık yolu diye yazılmışmış. Delikanlı ölüm yolu yazan yoldan gitmiş. Bu yoldan gide gide
büyük bir eve varmış. Evde güzel bir kız oturuyormuş.
Kız “Nereden geldin sen? Nasıl geldin sen?” diyerek delikanlının oraya gelmesine şaşırmış.
Padişahın oğlu “Ben şuradaki yoldan geldim. Bizim altın elma var.
Birisi elmaları çalıyor. Ben bu altın elmaları çalan hırsızın arkasından onu
öldürmek üzere geldim.”N774.1. demiş.
Sonra kız “Bizim padişah, dev padişahı. Bir yerlere gidip yaralanıp
döndü. Ben onun elma çalıp çalmadığını bilmiyorum. O şimdi Firşel’e gitti.” demiş.
Oğlan “Bizim elmayı çalan kişi o olmalı. Ben onu öldüreceğim, onu
ben yaraladım.” demiş.
Kız “Biz yeraltındaki bakır hazinesinin padişahlığıyız.F707-5. Dev bizim
padişah oluyor.” demiş.
Delikanlı, kıza “Ben o dev padişahınızı ne pahasına olursa olsun, öldüreceğim.” demiş.
Bu kız, delikanlının devi öldüreceğim demesine bir şey söylememiş.
Kız, dev oradan geçerken devin şapkasıyla delikanlıyı örterek saklamış.
Sonra kız “Dev dönüp yattı. Devin başını koyup yattığı yer taş. Sen oraya
gidip deve vur. O dağılıp gider. O dağıldıkça dağılır. Yalnız dev dağılınca
yeniden bir araya gelir. Bir araya gelince sana ‘Delikanlı, tekrar vur.’ der.
Sen bir daha vurma. Bu kadar yeter, dersin. Sen böyle söyleyince dev tekrar dağılmaya başlar. Tekrar vur diye sana söylese de sen yeter dersin. O,
daha da dağılıp gider.” demiş.
Sonra delikanlı gitmiş, ben sana söyleyeyim, ger taşıyla deveG0. vurmuş. Vurmasıyla birlikte devin başı toz gibi dağılmış. Evet, devin başı kızın söylediği gibi tekrar bir araya gelmiş.D1602.12.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
355
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Başı bir araya gelince dev “Delikanlı tekrar vur.” demiş.
Delikanlı “Bu sana yeter.” demiş.
Delikanlı böyle deyince devin başı tekrar dağılıp tekrar bir araya gelmiş. Ben sana söyleyeyim, dev bir kez daha delikanlıya söylemiş “Tekrar
vur.” demiş.
Delikanlı “Yeter bu kadar.” demiş.
“Yeter bu kadar.” deyince devin başı dağılıp gitmiş. Devden kan akmaya başlamış. Kan delikanlının topuğuna gelmiş.
Kız, delikanlıya “Delikanlı çık artık, dev öldü.” demiş. Delikanlı, dev
padişahını öldürmüş.G512.8.2.
Kız ona “Ben yerdeki bütün bakır hazinesinin padişahı oluyorum. Ben
sana devi öldürdüğün için bir mühür vereceğim. Bu bakırlı mühürde senin
devi nasıl öldürdüğün yazılı. Sen bu mührü kaybetme. Sana lazım olur. Benim bir teyzem var. O bütün gümüş hazinesinin padişahıdır.F707.2. Sen ona
bu mührü gösterip devi öldürdüğünü söylersin. O sana bunun gibi gümüş
bir mühür verir.” demiş.
Delikanlı gümüş padişahına giderek “Ben sizin padişahınızı öldürdüm.” demiş. Bu kız bakır mührü alıp okumuş. Bunda devin nasıl öldürüldüğü, elma hırsızlığı gibi olayların hepsi de yazılıymış. Bu kız da delikanlının eline gümüş bir mühür vermiş. Bu mühürde de bakır mühürdeki gibi
her şey yazılıymış.
Bu kız “Bizim yeryüzündeki bütün altın hazinesinin padişahı olan
teyzemiz var. O, sana altın mühür verir. Ne yapman gerektiğini de söyler.”
demiş.
Delikanlı şimdi altın hazinesinin padişahıF707.1. olan kıza gitmiş.
Kız mühürlere bakmış, her şeyi anlamış. Sonra delikanlıya altın mührü
verdikten sonra “Artık bizim padişahlığımız bitti. Sen bizi buradan çıkar.”
demiş. Delikanlı kabul etmiş, bunların üçünü de alıp gitmiş. Artık delikanlının elinde üç mühür varmış. Bu mühürler hâlâ iş görüyormuş.
Bunlar çıkılan yola gelmişler. Padişahın diğer oğulları aşağıya urgan
salmış. İlk önce bakır padişahı olan kızı çıkarmışlar. Padişahın oğlanları bu
kızı görünce “Bana da bana.” demişler.
356
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı aşağıdan bağırarak “Tekrar gönderin urganı.” demiş. Urganı tekrar göndermişler. Bu sefer de gümüş padişahı olan kızı çıkarmışlar.
Bu kız çıkınca da, ben sana söyleyeyim, bu ikisi tartışmışlar. Bu kız daha
güzelmiş. Sonra urganı tekrar salmışlar. Delikanlı, altın padişahı olan kızı
bağlayıp göndermiş. Bu çok daha güzel bir kızmış. Bu kız çıkınca padişahın oğlanları arasında “Bu benim olacak, bu benim olacak!” diye yeniden
bir tartışma başlamış. Bunlar delikanlıyı aşağıda bırakmışlar. Bu üç kızı
alıp gitmişler. Kızlara da kardeşlerinin burada kaldığını söylememeleri konusunda uyarmışlar.
Onlar dönünce “Elmayı çalan devi yakalayıp öldürdük. İşte orada padişahlık yapan şu kızları da kurtardık.” demişler.
Tamam, yeraltında kalan delikanlı yol ayrımındaki yazıları okuyup
bakmış. Bu sefer de açlık yolundan gitmiş. Gide gide büyük bir eve varmış. Bu evde kör bir ihtiyar adamla kör bir ihtiyar kadından başka kimse
yokmuş.
Delikanlı kör ihtiyar çifte “Beni işe alırsanız size hizmet ederim.” demiş.
İhtiyar kör çift “Biz seni işe alırsak çok iyi hizmet edip bizim sözümüzü dinleyeceksin.” demişler.
Delikanlı “Ben sözünüzü dinleyip size çok iyi hizmet edeceğim.”
demiş.
Bunların malı mülkü çokmuş. Delikanlıyı çoban yapmışlar. İhtiyar
kör adam “Oğlum sağa giden yoldan gitme, dümdüz giden yoldan da gitme. Sola giden yoldan git. Oralar bizim yerlerimiz değil, dev padişahının
yerleridir.” diye delikanlıya öğretmiş.
Delikanlı hayvanları alıp gitmiş. İhtiyarın gitme dediği yerlere bakmadan kendi bildiği yoldan gitmiş. Gide gide bir bataklık yere çıkmış. Sığırları oradan geçirip dev padişahının ekin tarlasına çıkmış. Delikanlı oraya
çıkınca bir bekçi gelmiş. Delikanlı bu bekçiyi vurup öldürmüş. Başını da
bir torbaya koymuş. Ne arayan varmış, ne de soran. Delikanlı akşam olunca hayvanları alıp dönmüş. İhtiyarlar malların yabancı yerlere vardığını
hayvanların kokusundan anlamışlar da korkarak “Sen yanlış yapıp dev padişahının yerine çıkmışsın. Bizi suçlayıp zindana atarlar.” demişler.
Delikanlı onlara “Korkmayın hiçbir şey olmaz.” demiş. Dev padişahını öldürdüğünü ise söylememiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
357
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı ertesi gün de hayvanları alıp çıkmış. İhtiyar adam azarlayarak
“Hayvanları başka birisinin yerinde dolaştırırsan bizim başımızı yakarsın.”
demiş.
Delikanlı yine de korkmadan bildiğini yapmış. Şimdi, ben sana söyleyeyim, ertesi gün de hayvanları alıp dönmüş.
İhtiyar adam daha da öfkelenerek “Sen yabancı padişahın yerine girip
bize büyük para cezaları ödettireceksin.” demiş.
Delikanlı üçüncü günde ihtiyara “Dede, siz niçin kör oldunuz? Sizi
iyileştirecek çare yok mu ki?” demiş.
İhtiyar adam “Bunun için bir ilaç var. Sen sağa sola gitmeden dümdüz
git. Büyük bir eve ulaşırsın. O evin altında iki ayrı kaynaktan su çıkar.
Onun birisinden ölüm suyu, birisinden de hayat suyu akar. Biz bu hayat suyuyla yıkanırsak eskisinden daha canlı oluruz, gözlerimiz de açılır.” demiş.
Bu delikanlı, ben sana söyleyeyim, ihtiyara “Dede, bugün hayvanları
alıp gitmeyeyim. Hayat suyunu alıp döneyim de sizi iyileştireyim.” demiş.
Sonra delikanlı gidip büyük bir evin olduğu yere gelmiş. Evin altından iki kaynak suyu çıkıyormuş. Bunun birisi ölüm suyu, diğeri de hayat
suyuymuş.E82. Orada muhafızlar varmış. Delikanlı muhafızları vurup öldürmüş. Sonra hayat suyundan su alıp yüzünü yıkamış. Öncekinden daha
heybetli, daha yakışıklı bir delikanlı olmuş.D1337.1.2. Ben sana söyleyeyim,
ikisinden de su doldurmuş.
Delikanlı oradan dönerken yolda karşısına insan desen insan değil,
ağaç desen ağaç değil; garip şeyler çıkmış. Delikanlı bu şeyleri merak edip
birisinin damarına bıçak değdirip bakınca ondan kan çıkmış. Bu kana hayat suyundan değdirinceD565.6. bu ağaç, asker olmuş.D431.2.
Asker ona “Biz ihtiyar kör adamın askerleriyiz. Bu ihtiyar kör adam
bizim padişahımızdı. Dev padişahı onu kör etti. İşte burada gördüğün
ağaçların hepsi padişahın askerleridir. D215. Dev sihir kullanıp böyle yaptı.”
demiş.
Delikanlı “Ben dev padişahını öldürdüm. O dev artık yok.” demiş.
Delikanlı ile bu asker diğer ağaçlara da hayat suyu serpmişler. Hayat
suyunun değdiği ağaç, asker olmuş. Böylece burada bir alay asker dirilmiş.
358
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı ile askerler, ben sana söyleyeyim, ihtiyar kör adamın yanına
gelmişler. Onların geliş seslerini duyan ihtiyar kör adam korkup içeri kaçmış. Delikanlı içeri girmiş.
İhtiyar kadın “Ey oğlum, sen bizi yok ettin.” demiş.
Delikanlı “Yok nine korkma. Bunlar sizin askerleriniz. Ben size hayat
suyu getirdim, yıkanın.” demiş. Bunlar yıkanmışlar. Bunlar şimdi eskisinden de daha güzel olmuşlar.F950.9. / D2161.3.1.
Delikanlı “Ben dev padişahını öldürdüm.” demiş. Oradakilere yanındaki mühürleri göstermiş. Mühürde dev padişahının öldürüldüğü yazıyormuş.
Sonra bu padişah “Sen dev padişahının yerine bu yerlerin padişahı ol.”
demiş.
Delikanlı “Yok, ben padişah olmayacağım. Ben padişah çocuğuyum.
Beni bu yerden çıkarmanızı rica ediyorum.” demiş.
O zaman ihtiyar adam, delikanlıya “Biz seni çıkarmasına çıkarırız da
sana ne gibi şeyler verip çıkaralım?” demiş.
Delikanlı “Bana sizden hiçbir şey gerek değil. Sadece beni çıkarsanız
yeter.” demiş.
İhtiyar adam ona “İşte sana altı kulaçlık ala kısrak.B877.2-1. Sen bu
‘Altı kulaçlık ala kısrağım!’ diye seslenirsen dünyada neye ihtiata
yacın olursa olsun, bu at hepsini de gerçekleştirir. Sen ata binince ‘Altı
kulaçlık ala kısrağım!’ dersen göz açıp kapayıncaya kadar kendini memleketinde bulursun.” demiş.
B184.1.
Delikanlı altı kulaçlık ala kısrağa binmiş. Gözünü açıp kapamasıybirlikte kendini memleketinin topraklarında bulmuş. Kendi şehla
rine dönünce şehrin en dışındaki bir terziye girip ona “Beni yanınıza alın.
Size terzi işlerinizde, ütü işlerinizde yardım ederim.” demiş. Karın tokluğuna burada işe başlamış.
D2121.2-1.
Padişah düğün için hazırlık yapıyormuş. Oğullarına yanlarında getirdikleri kızları alacakmış. Bu kızlar “Bizim istediğimiz gibi elbiseler olmazsa evlenmeyiz.” demişler.
Bu kızların istediği gibi elbiseleri dikecek bir terzi de bulamamışlar.
Padişah bu terzilere gelmiş. Padişahın küçük oğlu terzilere “Padişah dikiş
diktirmeye gelince siz onun getirdiği kumaştan kendinize nasıl bir elbise
gerekiyorsa dikip giyin.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
359
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişah bu terzilere gelmiş. Terziler getirilen bu kumaştan kendilerine
elbise dikmişler. Sonra delikanlı “Size kumaş yetti mi?” demiş.
Terziler “Bize birer kat elbise çıktı.” demişler.
“Padişah gelince siz ona fiyat vermeyin, hizmet bedelinin iki üç katını
isteyin.” demiş padişahın küçük oğlu.
Sonra delikanlı altı kulaçlık ala kısrağına “Hemen gümüş padişahının,
bakır padişahının, altın padişahının giydiği elbiseleri getir.” demiş.
Altı kulaçlık ala kısrak, kızların düğünde giyeceği elbiselerini alıp
dönmüş,B587-4. elbiseleri asmış. Artık padişaha gelin olacak üç kızın üç
elbisesi de hazırmış. Bu elbiseler çok güzelmiş. Padişah elbiseleri alıp
kızlara göstermiş. Kızlar elbiseleri beğenmişler. Delikanlının döndüğünü
de anlamışlar. Çünkü bu elbiseleri ondan başkası alıp gelemezmiş.
Şimdi kızlar istedikleri elbiseleri alınca oğlanlarla evlenmeyi isteseler
de istemeseler de kabul etmişler. Düğün hazırlıkları tamamlanıp halk
toplandıktan sonra da padişah düğünü başlatmış.
Bu kızlar hâlâ “Gelmeyen birisi var.” diye soruyorlarmış.
Delikanlı altı kulaçlık ala kısrağa “Beni düğüne alırlar mı ki acaba?”
diye sormuş.
Altı kulaçlık ala kısrak dile gelerekB211.1.3. “Seni gelip alırlar. Kızlar
senden başkasına varmayacak. Sen ne elbise giyip git ne de elbise giymeden git. Balık ağına benzer bir şeyden yapılmış bir elbiseyi giyip git. Senin
babanın bir köpeği var. Köpeğin yanına varıp bir dilim ekmek ver. Ondan
sonra köpeği arkasından tekmeleyip gönder.” demiş.B569-4.
Bu kızlar hâlâ “Gelmeyen birisi var.” diye soruyorlarmış.
Sonra terzilere “Sizde bir oğlan vardı, o gelmedi mi?” diye sormuşlar.
Terziler “Henüz gelmedi.” demişler.
Şimdi, ben sana söyleyeyim, padişaha gelin olacak kızlar, bu oğlanı
getirmeleri için adam göndermişler.
Bu delikanlı ne elbiseli ne de elbisesiz bir şekilde gelmiş. Elbisesinin
altına bir dilim ekmek koyup da gelmiş. Ekmeği padişahın köpeğine verdikten sonra köpeği tekmeleyip kovmuş. Oradakiler buna çok şaşırmış.
Sonra şık elbiseli delikanlı gelip oturunca bu üç kız beraber gelip ona içe-
360
Erkan KARAGÖZ
cek ikram etmiş. Düğünde toplanan halk daha da çok şaşırmış. Burada
uzak diyarlardan gelen padişahlar da varmış.
Padişahın birisi “Ne büyük padişahlar geldi. Bu kızların birisi de böyle ikramlarda bulunmadılar. Bu delikanlı gelince üçü aynı anda içecek getirip verdi. Bu kişinin farkı nedir ki?” diye öfkelenmiş.
Altın padişahı olan kız onlara “Siz buna şaşırmayınız. Bu delikanlı
dev padişahını öldürüp bizi oralardan kurtarıp çıkardı. Bu delikanlı bizim
için babamızdan, annemizden daha kıymetlidir. Delikanlı bir şey söylemezse biz padişahın oğlanlarına varmayacağız.” demişler.
O zaman delikanlı “Ben bu kızları ne kadar çok eziyetler çekerek
kurtardım. Ağabeylerim beni bu kızlarla birlikte çıkarsaydı ben böyle sıkıntılar çekmeyecektim. Beni çukurda bırakıp gittiler. Altın elma hırsızını
öldüren kişi benim. Bunlar kardeşlik etmediler. Ben onlar gibi acımasız
değilim. Altın padişahı olan kız bana, gümüş padişahı olan kız büyük ağabeyime, bakır padişahı olan kız küçük ağabeyime gelin olsun. Böyle olursa
düğünün yapılmasına razı olurum.” demiş.
Buna padişah pek inanmamış. Delikanlı altın, gümüş ve bakır üç mührü çıkarıp koymuş. Mühürlerde yazanların hepsini okumuşlar. Dev padişahının öldüğü yazılıymış. Babası yine inanmamış. Bunlar terzideki on beş
kiloluk ger taşını getirmişler. Taşta kendisinin ve oğlunun ismi yazılıymış.
Padişah bunu gördükten sonra inanmış. Padişah bu düğünü yapıp üç kızı
üç oğluna almış. Padişahlık ise küçük oğlana kalmış.
2.31.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 31
F813.1.1. Golden apple / Altın elma TOM: 31
F811.1.1-2. Golden apple tree / Altın elma ağacı (MEK) TOM: 31
D950.10. Magic apple tree / Sihirli elma ağacı TOM: 31
B172-12. Bird steals golden apple / Kuşun altın elma çalması (MEK)
TOM: 31
D350. Transformation: bird to person / Kuşun insana dönüşmesi
TOM: 31
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
361
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F92. Pit entrance to lower world / Aşağı dünyaya bir delikten girme
TOM: 31
F721. Subterranean World / Yeraltı dünyası TOM: 31
N772. Parting at crossroads to go on adventures / Maceraya giden
yolların kesişmesi TOM: 31
N774.1. Adventure from pursuing thieving birds / Hırsız kuşların peşine düşme macerası TOM: 31
F707-5. Kingdom where everything is of copper / Her şeyin bakırdan
olduğu hükümdarlık (âlem) (MEK) TOM: 31
D1602.12. Self-returning head. When head is cut off it returns to proper place without harm to owner / Kendi kendine yerine gelen baş. Baş
kesildiğinde sahibine hasarsız bir şekilde tam yerine dönmesi TOM: 31
G512.8.2. Ogre killed by striking with Stones / Taşlarla vurarak devin
öldürülmesi TOM: 31
F707.2. Kingdom where everything is of silver / Her şeyin gümüşten
olduğu hükümdarlık (âlem) TOM: 31
F707.1. Kingdom where everything is of gold / Her şeyin altından
olduğu hükümdarlık (âlem) TOM: 31
G0. Ogres / Devler TOM: 31
E82. Water of life and death. One water kills, the other restores to life /
Hayat ve ölüm suyu. Sulardan birisinin öldürmesi, diğerinin tekrar hayata
döndürmesi TOM: 31
D1337.1.2. Water gives magic beauty / Suyun sihirli bir güzellik vermesi TOM: 31
D565.6. Transformation by touching water / Suya değme yoluyla dönüşüm TOM: 31
D431.2. Transformation: tree to person / Ağacın insana dönüşmesi
TOM: 31
D215. Transformation: man to tree / İnsanın ağaca dönüşmesi TOM: 31
F950.9. Healing by sprinkling water and replacing flesh / Su dökünme
yoluyla iyileşme TOM: 31
362
Erkan KARAGÖZ
D2161.3.1. Blindness magically cured / Körlüğün sihirle tedavi edilmesi TOM: 31
B877.2-1. Gigantic horse / Devasa at (MEK) TOM: 31
B184.1. Magic horse / Sihirli at TOM: 31
D2121.2-1. Magic journey on horse with closed eyes / At üzerinde
gözleri kapayarak sihirli seyahat (MEK) TOM: 31
B587-4. Magic horse fetches clothes for men / Sihirli atın insan için
elbiseler alıp gelmesi (MEK) TOM: 31
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at TOM: 31
B569-4. Horse advises hero/ Atın kahramana nasihat etmesi (akıl vermesi) (MEK) TOM: 31
2.32. SİGARA TABAKASI
2.32.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda, keçinin komutan, saksağanın yüzbaşı, kurbağanın marangoz olduğu zamanlarda bir padişah yaşıyormuş. Onun üç kızıyla bir oğlu varmış. Oğlu ormana çilek toplamaya gitmiş. O oğlan yürüye
yürüye ormanda yolunu kaybetmiş. Ağlaya ağlaya giderken bir delikanlı
gelip ona “Kardeşim niye ağlıyorsun?” diye sormuş.
“Ağabey ormandan çıkacak bir yol bulamadım.” demiş padişahın
oğlu.
Delikanlı “Büyük ablanı verirsen seni buradan çıkarırım.” demiş.
Padişahın oğlu “Babam varken bana söz düşmez.” demiş.
Delikanlı “İyi o zaman, sana söz düşmezse buralarda böyle gezersin.”
demiş.
Gece olmuş. Oğlan dolaşırken başka bir delikanlıya daha rastlamış. O
delikanlı da “Ortanca ablanı verirsen seni buradan çıkarırım.” demiş.
Padişahın oğlu ona da “Babamdan başkasına söz düşmez.” demiş.
Artık hava iyice karardığında padişahın oğlu başka bir delikanlıya
daha rastlamış. Bu delikanlı da “Küçük ablanı verirsen seni buradan çıkarırım.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
363
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişahın oğlu artık “Tamam veriyorum.” diye söz vermiş.
“Yarın saat sekizde hazır olun. Biz üçümüz geliriz. Şimdi enseme
oturup gözünü yum.” demiş. Padişahın oğlu, delikanlının ensesine oturup
gözünü yummuş. Delikanlı ona “Gözünü aç.” demiş. Padişahın oğlu gözünü açıp görmüş ki babasının bahçesindeymiş.D2121.2-2. Oğlan evine girmiş.
Babasıyla konuşmuş.
Babası “Ne oldu?” diye sormuş.
“İşte böyle böyle. Üç delikanlı gelip ablalarımı alacak.” demiş.
Bir zaman sonra bu üç delikanlı gelmiş. Hazırlanan hiçbir şey yokmuş. Üç delikanlı evi üç tarafından tutup kaldırmış, kızları alıp gitmişler.
Bir zaman sonra padişahın oğlu “Ben ablalarımı aramaya gideceğim.”
demiş. Delikanlı kaybolduğu yerlere yeniden gitmiş. O ormanda gezinirken bir kulübeye rastlamış. Kulübeye girip bakmış. Orada alt dişi tavana, üst dişi döşeme tahtasına dayanmışG127- bir ihtiyar kadın yatıyormuş. O
“Haydi haydi, dünür gelmiş.” diye delikanlıyı karşılamış.
Bu ihtiyar kadın, ablalarını kaçıran delikanlıların annesi devG0. kadınmış. İhtiyar kadın, delikanlıyı üç gün misafir etmiş.
“Ben ablalarımı görmek için geldim.” demiş delikanlı.
“Ablaların benim oğlanlarla beraber. Ben sana yolu göstereyim. Bak
dünür, sen şuradan çık. Şu patika yoldan gidince bir kulübeye varırsın.”
demiş ihtiyar kadın.
Delikanlı bu patikadan gidip barakaya varmış. İçeri girince büyük ablası ağlayıp oturuyormuş. Ablası “Nasıl buldun kardeşim?” diye gelip kardeşini kucaklamış. Abla kardeş oturup konuşurlarken ormandan gürültüyle
bir şeyin geldiğini duymuşlar.
Ablası “Ey kardeşim, seni ne yapayım ki? Senin enişten üç başlı bir
dev.”G361.1.2. demiş.
Sonra ablası, kardeşini iğne yapmış.D253. İğneyi de mindere sokup
koymuş. Ablası artık sihir yapmasını öğrenmişmiş.D573.
Dev gelip eve girince “Kayınım nereye gitti?” diye sormuş.
“O buraya nasıl gelsin? Sen dünyayı günde üç defa dönüyorsunG157.
ama babamlara uğramıyorsun. O, seni nereden bulsun?” demiş eşi.
364
Erkan KARAGÖZ
“Kayınım annemlerde üç gün kalmış. Oradan biliyorum.” demiş dev.
“O senden korkar. Yakışıklı bir delikanlı olup gel.” demiş eşi.
Dev gidip çok yakışıklı bir delikanlıya dönüşüp gelmiş.D11.1. Oğlan üç
gece de burada misafir olmuş.
Ondan sonra delikanlı “Ortanca ablamı da gidip göresim var.” demiş.
“İşte sana bir sigara tabakası vereceğim. Başın darda kalırsa tabakayı
açıp bakarsın ama durup dururken açma.” demiş dev.
Ondan sonra delikanlı, ortanca ablasında da üç gece misafir olmuş. O
eniştesi de bir sigara tabakası verip onu öyle göndermiş.
Delikanlı, küçük ablasının yanında da aynı şekilde kalmış. Üçüncü
ablasının yanına devler toplanmış. Oturup sohbet ederlerken “Şu şehirde
çok güzel bir padişah kızı var. Onun güzelliğini gören kişi dayanamayıp
bayılıyor. O kız, kim onun güzelliği karşısında bayılmazsa onunla evlenecekmiş.” demişler.
Delikanlı bu konuşulanları dinlerken ne olursa olsun, gidip bu kızı
görmek gerek diye düşünmüş. Sonra yola çıkıp gitmiş. Yolda bir ihtiyar
kadına misafir olmuş.
Delikanlı ona “Nine, buraya nasıl bir tasadan dolayı siyah bayrak asıldı?” diye sormuş.
İhtiyar kadın “Padişahın kızını görmeye gelenler kızı gördüklerinde
kendilerinden geçip bayılıyor. Bayılıp yere yıkılan bu kişileri mahzene kapatıyorlar. Nice padişah çocukları geldi, generaller geldi. Hepsi de kendilerinden geçip bayıldı.” demiş.
Sabahleyin saat sekizde bu oğlan saraya gidip niye geldiğini kıza söylemiş. Kız çatı katından çıkınca delikanlı kendinden geçip bayılmış,D2079-2.
oracıkta düşüp yıkılmış. Onu da sürükleyip mahzene atmışlar. Delikanlı
mahzene gelince bakmış. Oradakiler elleri çenelerinde endişeli bir şekilde
oturuyorlarmış. Delikanlı da oturup düşünürken “Dur hele, eniştelerimin
verdiği sigara tabakalarındanD1174-2. birisini açıp bakayım.” demiş. Açınca
masanın üzerinde padişah kızının bile görmediği içecekler, yemekler hazırlanmış.D1472.1-34. Buradakiler keyif çatarken padişah kızının yanından onlara yemek getirmişlermiş. Yemek getirenler de onların yanına oturmuşlar.
Bu yemek getirenler burada her zamankinden uzun kalınca padişahın kızı
sinirlenip “Niçin geciktiniz?” diye onları azarlamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
365
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Abla dur hele! Kızacağınız bir şey söyleyeceğiz. Orada bir delikanlı
var. Sigara tabakasını açınca masada türlü türlü yemekler ortaya çıkıyor.
Sigara tabakasını kapatınca da yemeklerin hepsi kutuya geri giriyor.” demişler.
Bunları öğrenen padişah kızı, delikanlıyı yanına çağırtıp ona “Delikanlı, sende bir sigara tabakası varmış. Onu bana ver hele!” demiş.
“Veririm ama yanıma gelip bir görün.” demiş delikanlı.
“Delikanlı, sen yine yıkılıp düşersin.” demiş kız.
“Yok, artık yıkılmam.” demiş delikanlı.
Kız sihir yapamamış. Delikanlı kızın karşısına çıkmış. Kız çok güzelmiş. Delikanlı ne yıkılmış ne de bir şey yapabilmiş. Sigara tabakasını ona
vermiş.
Delikanlı ertesi gün ikinci sigara tabakasını açıp bakmış. Bu tabaka
daha güçlüymüş. Bu sefer mahzene bunların yanına hizmetçi bir kız gelmiş. Bu kız burada daha uzun kalınca padişahın kızı ona “Daha bir şeyler
var mı? Çok geciktin.” demiş.
“Evet, var. Bu seferki tabaka daha güçlü.” demiş hizmetçi kız.
Kız yine delikanlıyı çağırtıp ona “Tabakayı bana ver hele!” demiş.
“Veririm ama seni bir kerecik kucaklayayım.”demiş delikanlı.
Kız, delikanlının bu söylediğini yapmış. Ondan sonra delikanlı mahzene inmiş.
Üçüncü gün artık bir sigara tabakası kalmışmış. Bu tabaka hepsinden
daha güzelmiş. Delikanlı yanına bir arkadaşını alıp ona “Sen benim arkamdan çıkarsın. Biz birbirimize iyice yakınlaşınca bizi kayışla bağla.” demiş.
Bu arkadaşı delikanlının arkasından çıkmış. Bir yerde ondan ayrılıp
kalmış. Kız sigara tabakasını sormuş.
“Yok, yakınlaşmadan olmaz. Bana yaklaş, vereyim.” demiş delikanlı.
Konuşa konuşa bunlar yakınlaşmışlar. O sırada arkadaşı çıkıp bu ikisini kayışla bağlamış. Sonra onları kızın babasına götürmüş. “Bakın işte!
Sizin kızınız ne yapmış!” demiş.
“Bağırmayın şimdi.” demiş padişah. Delikanlının arkadaşını tutuklayıp göndermişler. Delikanlıyı ise padişah kendine damat olarak almış.
366
Erkan KARAGÖZ
Padişah bir vakit damadına vekâletname verip “İşte sana on iki anahtar.
On bir odayı açıp bakabilirsin ama on ikinci odayı açma, sözümü dinle.”
demiş. Bu delikanlı odaları açıp bakmaya başlamış. Görmüş ki odaların
bazısında altın, bazısında gümüş, bazısında aslan kemiği varmış. Ambarlarda türlü türlü şeyler varmış. Sonra delikanlı “Ne olursa olsun, on ikinci
odayı da açıp bakayım.” demiş. Açınca görmüş ki on iki başlı büyük bir
devG361.1-7. zincirlenmiş hâlde yayılmışmışş.G514-8.
“Ey delikanlı, bir kova su içirirsen seni bir ölümden kurtarırım.” demiş dev. Ölümden kurtarırım deyince delikanlı, deve bir kova su içirmiş.
Sonra dev “Delikanlı bir kova daha su içirirsen seni iki ölümden kurtarırım.” demiş. Delikanlı ikinci kovayı da getirip deve içirmiş.
Dev yine “Bir kova daha içirirsen seni üç ölümden kurtarırım.
Böylelikle belki sonsuza kadar yaşarsın.” demiş dev. Delikanlı üç kova su
içirince dev zincirlerini parçalayıp kırmış.G671-1. Saraya gidip delikanlının
hanımını kaçırıp gitmiş.G440-3. Delikanlının ağzı açık kalmış.
Kız kaçırılınca bunlar toplanıp kaygılanmışlar. “Ben devi yok etmezsem buna dayanamam.” demiş delikanlı.
Padişah “Sen onu bulamazsın. Sana başka bir padişahın kızını alırız.
Sen burada yaşarsın.” demiş.
“Yok, benim gitmem gerek.” demiş delikanlı.
“Tamam öyleyse. Ne istiyorsan onu yap.” demiş padişah.
Delikanlı çıkıp gitmiş. İhtiyar bir büyücü kadına gidip “Ey nine, ne
olur söyle! O devi nasıl bulabilirim?” demiş.
İhtiyar kadın onu bu işten vazgeçirmek için “Ey delikanlı, sen ondan
kurtulamazsın.” demiş.
“Kurtulamasam da gideceğim.” demiş delikanlı.
“Şu ormanın şu su kıyısında bir kulübe var. Oraya git. Dev gündüz evde
olmaz. Sen hanımına söyle. Devlerin canı yanlarında değildir. Hanımın,
deve canının nerede olduğunu sorsun.” demiş büyücü kadın.G220.0.1-1.
Delikanlı, devin olduğu yere varmış. İhtiyar kadının söylediği gibi kulübeye girmiş. Hanımı orada oturuyormuş. Bunlar kucaklaşıp ağlamışlar
ama çok konuşamamışlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
367
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı hanımına “Sen devden canının nerede olduğu sorup öğren.”
demiş.
Sonra delikanlı oradan çıkıp gitmiş, dev ile karşılaşmış. Dev “İşte
delikanlı, bir ölümden kurtuldun. Ben seni bu sefer öldürmeyeceğim.” demiş ve sözünde durmuş.
Kadın da artık hilekâr olmuş. Döşemeleri süpürdüğü süpürgeyi yıkamış. Siyah ipekle süpürgeyi sarıp sarmaladıktan sonra süpürgeyi kucağına
almış. Bunu gören dev “Ne yapıyorsun?” diye sormuş.
“Sen gidiyorsun, gün boyu yoksun. Senin canını rahat ettirmeye çalışıyorum.” demiş kadın.
“He he he, kadın kısmının saçı uzun aklı kısa derler. Bundan can mı
olur?” demiş dev.
Kadın hıçkıra hıçkıra ağlayarak “Beni sevmediğin gibi üstelik benimle alay ediyorsun.” demiş.
“Tamam öyleyse söylüyorum. İşte ocak süngüsü benim canım.” demiş
dev. Sonra çıkıp gitmiş.
Delikanlı yine gelmiş. Hanımıyla konuştuktan sonra hızlıca çıkıp gitmiş. O sırada tekrar deve rastlamış.
“Hey delikanlı, ikinci ölümden de kurtuldun.” demiş dev. Sonra gitmiş.
Dev eve girdiğinde kadın çitileye çitileye yıkayıp ağarttığı ocak süngüsünü elinde tutuyormuş. Dev ona “Sen bu ocak süngüsüyle ne yapıyorsun?” demiş.
“Sen gittiğinde senin canınla ilgileniyorum.” demiş kadın.
“He he he, ondan can olur mu hiç?” diye dev kahkahayı basmış.
Kadın yeniden ağlamaya başlayınca “Tamam söylüyorum. Sen gerçekten de beni seviyorsun. Benim canım işte şu denizde. Orada bir öküz
var. Öküzün üstündeki sandığın içinde bir ördek var. O ördeği yakalayıp
belinden sıktığında bir yumurta çıkar. Benim canım o yumurtanın içinde.”E711.1. demiş dev.
Dev gidince delikanlı gelip hanımına sormuş. Hanımının yanından
çıktığı sırada delikanlı yeniden dev ile karşılaşmış. “Hey delikanlı, üçüncü
ölümden kurtuldun. Artık bir kez daha bana ilişme.” demiş dev.
368
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı denize gitmiş. Delikanlı orada elinde bıçağıyla yatıp saklanmış. Bir vakit sonra denizden gürültüyle bir öküzB72-2. çıkıp kumların
üstüne yatmış. Öküz uykuya dalınca delikanlı gelip öküzü boynuzundan
tutmuş. Öküz direnip delikanlıyı sürüklemiş. Sürüklenirken delikanlı bağırıp “Oy, benim enişteler burada olsaydı.” demiş.
Delikanlının bu sözünün üzerine üç eniştesi de gelmiş. Enişteler öküzü tutmuşlar. “Başka yerde de bunu yapacak mısın?” diye delikanlıya sormuşlar. Çünkü onların canları da yumurtadaymış.
“Yok vallahi, bana yalnız şu gerek.” demiş delikanlı.
Enişteleri bu öküzü vurup yaralamış. Sandığı alıp kırmışlar. Sandığın
içinden ördeği çıkarıp belini sıkmışlar, ördeğin yumurtasını almışlar.
Sonra enişteleri “Git, onun canı daha çıkmadı. Ne yapman gerektiğini
sen bilirsin.” demişler.
Delikanlı geldiğinde devin canı çıkmak üzereymiş. “Delikanlı buraya
gel hele! Ben ölmek üzereyim. Sen beni ölümden kurtarmıştın. Hadi vedalaşalım.” demiş dev.
Delikanlı gitmemiş. Yumurtayı çat diye alnında kırmış. Yumurta kırılınca devin canı da çıkmış.G512-12.
Yavaş yavaş dev enişteler de ölmüş. Delikanlı devin mallarını toplayıp
hanımı ve üç ablasıyla birlikte eve dönmüş. Büyük bir düğün yapmışlar.
Düğünlerinde ben de bulundum. Orada biraz nasiplendim. Bunlar böyle
yaşayıp gidiyorlar.
2.32.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 32
D2121.2-2. Magic journey on ogre with closed eyes / Gözleri
kapayarak devin üzerinde sihirli seyahat (MEK) TOM: 32
G127- Giant ogre with extraordinary long teeth / Olağandışı uzun dişli
dev (MEK) TOM: 32
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 32
G361.1.2. Three-headed ogre / Üç başlı dev TOM: 32
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
369
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D253. Transformation: man to needle / İnsanın iğneye dönüşmesi
TOM: 32
D573. Transformation by spell (charm) / Sihir yoluyla dönüşüm TOM: 32
G157. Giant ogre’s prodigious speed / Kocaman devin olağanüstü hızı
TOM: 32
D11.1. Transformation: ogress to man / Devin insana dönüşmesi
TOM: 32
D2079-2. Making someone faint through magic / Sihir kullanarak
birisini bayıltma (MEK) TOM: 32
D1174-2. Magic cigarette box / Sihirli sigara tabakası (MEK) TOM: 32
D1472.1-34. Magic cigarette box supplies food / Sihirli sigara
tabakasının yemek ihtiyacını karşılaması (MEK) TOM: 32
G361.1-7. Twelve headed ogre / On iki başlı dev (MEK) TOM: 32
G514-8. Imprisoned ogre by chaining / Zincirlenip hapsedilmiş dev
(MEK) TOM: 32
G671-1 Wild man released from captivity aids hero (wild man değil
de ogre) / Zincirlenmiş hâlde hapis yatan devin kahramana kendisine su
içirmesi karşılığında ölümden kurtulma vaat ederek kurtulması (MEK)
TOM: 32
G440-3. Ogre abducts hero’s wife / Devin kahramanın hanımını
kaçırması (MEK) TOM: 32
G220.0.1-1. White (benevolent) witch / İyi (yardımsever) cadı (MEK)
TOM: 32
E711.1. Soul in egg / Ruhun (canın) bir yumurtanın içinde olması
TOM: 32
B72-2. Sea ox. Ox living in sea / Deniz öküzü. Öküzün denizin içinde
yaşaması (MEK) TOM: 32
G512-12. Killing ogre by cracking the egg in which ogre’s soul exists
/ Devin canının içinde olduğu yumurta kırılarak devin öldürülmesi (MEK)
TOM: 32
370
Erkan KARAGÖZ
2.33. Üç OĞUl
2.33.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanlarda bir köyde bir adamın üç oğlu varmış. Günlerden bir
gün adam oğullarını çağırıp onlara “Oğullarım ben ölüyorum. Ben ölünce
size burada kalmak iyi olmaz. Yabancı yerlere gitmeniz iyi olur.” demiş
de onlara bir kılıç bırakmış. Sonra “Üçünüz aynı anda uyumayın. İkiniz
uyurken biriniz uyanık kalsın.” demiş.
Sonra delikanlılar buradan çıkıp gitmişler. Gide gide güzel bir su kıyısına gelmişler. Orada yemek pişirip yemişler. İkisi uykuya yatmış, en
büyükleri nöbette kalmış. Gece vakti en büyük kardeşin nöbet tuttuğu sırada bir ejderhaB11. insan kokusunu alıp buraya gelmiş ve onları yutmak
istemiş. Delikanlı gelen ejderhayı kılıcıyla parçalara ayırmış.B11.11-12. Hatıra
olsun diye de ejderhanın kuyruğunu kesip almış,B11.11-11. kuyruğu bir çaputa
sarıp cebine koymuş. Tan attığında kardeşlerinin yanına gelip “Kalkın kardeşlerim, gitme vaktimiz geldi. Karnımızı doyurup gidelim.” demiş ama
kardeşlerine yaşadığı şeyleri anlatmamış.
Bunlar kalkıp karınlarını doyurduktan sonra gitmişler. Ertesi gece de
konaklamak için bir yer seçmişler. Yine ikisi uykuya yatmış. Ortanca kardeş nöbette kalmış. Sonra gece ortasında delikanlı uzaklarda bir yerde bir
ışık görmüş. “Bu nasıl bir ateş acaba?” diye oraya gitmiş. Varınca orada
bir dev perisiG0. görmüş. Dev perisi bunların yatmasını beklerken kendisi
uyuya kalmışmış. Delikanlı, dev ejderhasını (perisini) öldürmüş.G512. Devin
parmağında çok değerli bir yüzüğü varmış. Delikanlı, devin yüzük parmağını kesmiş de kanını sildikten sonra yüzüğü çıkarıp cebine koymuş.G512.6-2.
Ondan sonra kardeşlerinin yanına gelip “Kalkın, gitme vaktimiz geldi.”
demiş.
Bunlar kalkmışlar. Yemişler içmişler de yeniden gitmişler. Gide gide
yine gece olmuş. Gece olunca en küçük kardeş “Ağabeylerim, siz yatıp
uyuyun. Ben nöbet tutarım.” demiş.
Ağabeyleri uyuyunca küçük kardeş kılıç tutup nöbette kalmış. Bunlar
artık bir şehre yaklaşmışlar. Şehir uzak olmadığı için oradan görünüyormuş. Küçük kardeş nöbetteyken bir vakit sonra birbiri ardına dizilmiş otuz
dokuz eşkıya şehrin padişahının hazinesini, altınını gümüşünü ele geçirmeye gidiyormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
371
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı “Nereye gidiyorsunuz arkadaşlar?” diye sormuş.
“Biz, padişahın sarayını basıp malını yağmalamaya gidiyoruz.” demiş
eşkıyalar.
“Öyleyse beni de yanınıza alın. Ben de geleyim.” demiş delikanlı.
“Sen hangi işte ustasın?” diye sormuş eşkıyalar.
“Ben yüksek yerlere tırmanmada ustayım. Urganın ucuna kanca bağladıktan sonra onu çatıya atıp iliştiriyorum. Sonra tutunarak çatıya tırmanıyorum.” demiş delikanlı.
“Öyleyse çok iyi, bu kişi bize gerek.” diye onu da yanlarına alıp gitmişler. Artık kırk kişi olmuşlar.
Bunlar urgan ile demir kanca alıp padişahın sarayına varmışlar. Urganı atıp kancayı çatıya iliştirmişler. Sonra delikanlı urgana tutunarak çatıya
tırmanmış. Çatıdaki teneke saçların bir buçuk metresini kanca koparmış.
Sarayın hazinesi buradaymış.
Ondan sonra delikanlı “Sarayın hazinesine, altınların gümüşlerin olduğu yere çıktım. Teker teker çıkın. Tek başıma hepsini alamam.” demiş.
Eşkıyalar teker teker tırmanmışlar. Delikanlı çıkanları tek tek öldürmüş. Öldürdüklerinin sağ kulaklarını kesmiş. Gövdelerini de oraya yığmış.
Kulaklarını bir ipe dizip almış.
Sonra delikanlı sarayın çatısından inmiş. Bir kapı görmüş. Kapısını
açıp girdiği odada padişahın üç kızı uyuyormuş. Küçük bir köpek havlamaya başlayınca delikanlı köpeğin boynunu kılıçla kesmiş. Kızların kıymetli
mendillerini almış. Sonra bir kâğıt kalem alıp “Küçük bir köpeğe aldanmışsınız. Bugün ben olmasaydım, canınızdan olmuştunuz.” diye yazmış.
Böyle yazıp bıraktıktan sonra tan attığında ağabeylerinin yanına dönmüş.
Ertesi gün padişahın kızları kalkmışlar, mendilleri yokmuş. Baksalar
köpekleri de ölmüşmüş. Kızlar ağlamaya başlamışlar.
Kızların babası ile annesi “Ne oldu size?” diye sormuşlar.
“İşte bizim mendillerimiz yok.” demiş kızlar.
Padişah orada köpeğinin ölüsünü görmüş. Bir bakmış, masanın üstünde bir yazı varmış. “Ben olmasam, bugün ölmüştünüz.” diye yazılıymış.
Sonra vezirleriyle birlikte sarayın çatısına çıkıp etrafa bakınınca otuz dokuz ölü gövdenin yattığını görmüş. Her birinin bir kulağı yokmuş.
372
Erkan KARAGÖZ
Padişah “Hemen bütün şehri arayın. Otuz dokuz kulağı getirin.” demiş.
Sonra aramaya başlamışlar ama hiçbir şey bulamamışlar.
“Şehirde girmediğiniz ev kaldı mı?” diye padişah sormuş.
“Bizim girmediğimiz yer kalmadı.” demişler.
“Görmediğiniz kimse kaldı mı?” demiş padişah.
“Çok cefa çekmişe benzeyen üç kişi çok yorgun bir hâlde şehre
geldiler. Onlar öyle herkese benzemiyor.” demişler.
“Onları alıp gelin. Yiyecek içecek hazırlayın.” demiş padişah.
Bu üç delikanlıyı padişahın yanına alıp gelmişler. Padişah “Sizler
kimsiniz?” diye sormuş.
“Biz bir yere varmaya çalışan yolcularız.” demiş delikanlılar.
“Çok yorgunsunuz. Siz burada dinlenip öyle gidin.” Sonra bir saray
göstererek “Orada kalırsınız.” demiş padişah.
Her türlü yiyecekten içecekten getirmişler. Padişah “Bunlarda bir hikmet var.” diye bir vezirini yanına almış. Bir delikten onları gözetlemeye
başlayıp “Ne konuşuyorlar acaba?” demiş.
Burada bir vakit yiyip içtikten sonra ağabeyleri konuşmaya başlamış.
En büyük ağabeyleri “Biz köyden çıktığımız günün gecesinde ben nöbetçilik yaparken biz ölmüştük. Bir ejderha ağzından ateş çıkararakB11.2.11. bizi
yutmaya geldi. Kılıcımla ejderhayı vurdum. Ejderha dört beş parçaya ayrılıp gitti. İşte inanmıyorsanız.” demiş de ejderhanın kuyruğunu çıkarıp
masanın üstüne koymuş.
Padişah ile vezirlerinin bu olaya akılları gitmiş.
Ondan sonra ortancaları “Ben nöbetteyken de ölmüştük. Siz uyuyunca
uzaklarda bir yerde bir ışık gördüm. O ışık dev perisiymiş. Oraya gittiğimde dev perisi uyuyordu. Uyuduğu yerde devi kesip öldürdüm.G512.1. İşte
parmağı ile kıymetli yüzüğü.” demiş, çıkarıp göstermiş. Sonra da “Bu da
benim yaptığım iş.” demiş.
Ondan sonra en küçük kardeş “Biz bu şehre girdiğimiz gün siz uyudunuz, ben nöbet tuttum. Nöbet tutarken bir vakit sonra eli silahlı otuz dokuz
eşkıya arka arkaya dizilmiş bir hâlde geldi. Karşılarına çıkıp ‘Nereye gidiyorsunuz?’ diye sordum. ‘İşte şu komşu padişahın altınlarının gümüşlerinin
bulunduğu sarayı basmaya gidiyoruz.’ dediler. Onlara ‘Öyleyse beni de
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
373
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yanınıza alın.’ dedim. ‘Hangi işte ustasın?’ diye sordular. ‘Ben yüksek yerlere tırmanmada ustayım.’ dedim. Sonra beni de yanlarında alıp gittiler.
Sarayın olduğu yere varınca urganın başına demir kanca bağladık. Sonra
urganı savurup kancayı sarayın çatısına iliştirdik. Urgana tutunarak çatıya
tırmandım. Kancayı çekince bir buçuk metre kadar çatıyı kaldırdım. Altınların gümüşlerin olduğu hazineyi buldum. Hepsini ben alamayacağım,
birer birer tırmanın diye onlara bağırdım. Birer birer tırmandılar. Çıkanı öldürüp sarayın çatısında bıraktım. Onların sağ kulaklarını kesip ipe dizdim.
Bu şekilde otuz dokuz hırsızı öldürdüm. Sonra sarayın çatısından indim.
Bir kapıyı açtım. Orada küçük bir köpek çenileyip havlamaya başladı. İti
kesip öldürdüm. Odada padişahın üç kızı uyuyordu. Padişah kızlarının üç
mendilini aldım. Oradan bir kâğıt kalem alıp ‘Ben olmasaydım siz bugün
kesin ölmüştünüz.’ diye yazı bıraktım. İşte arkadaşlar!” demiş küçük kardeş de otuz dokuz kulağı çıkarıp masanın üstüne bırakmış.
Sonra padişah ile veziri gelip onları kucaklamış. Burada padişahın üç
kızı varmış. Padişah “Bunlar padişah olacak kimseler.” demiş, üç kızını bu
üç delikanlıya vermiş. Üçünü de üç vilayete padişah yapmış. Bunlar orada
ömür boyu rahat bir yaşam sürmüşler.
2.33.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 33
B11. Dragon / Ejderha TOM: 33
B11.11-12. Dragon killed with knife (sword) / Ejderhanın kılıçla öldürülmesi (MEK) TOM: 33
B11.11-14. Hero, who kills dragon, cuts off its ears and takes them
with him / Ejderhayı öldüren kahramanın ejderhanın kulağını kesip alması
(MEK) TOM: 33
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 33
G512. Ogre killed / Devin öldürülmesi TOM: 33
G512.1. Ogre killed with knife (sword) / Kılıçla devin öldürülmesi
TOM: 33
G512.6-2. Hero who kills ogre cuts off its finger to take its ring /
Devi öldüren kahramanın devin parmağını kesip yüzüğünü alması (MEK)
TOM: 33
B11.2.11. Fire-breathing dragon / Alev nefesli ejderha (MEK) TOM: 33
374
Erkan KARAGÖZ
2.34. AlTIn BAlIK
2.34.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanlarda fakir birisinin tek oğlu varmış. Bu delikanlı göle ağ
atıp balık tutuyormuş, annesine babasına bakıyormuş.
Günlerden bir gün bu delikanlı göle ağ atmış. Onun ağına altın bir
balıkB102.4. ilişmiş. Delikanlı, altın balığı alıp evine dönmüş. Bu delikanlının
altın balık tuttuğunu duyan padişah delikanlıyı yanına çağırtıp “Ya oğlum,
sen altın balık tutmuşsun.” demiş.
Delikanlı “Tuttum.” demiş.
“O balığı getirip bana ver.” demiş padişah.
Delikanlı istese de istemese de balığı getirip vermiş. Padişah büyük
bir kaba su koydurmuş. Balığı o kabın içerisine koymuş. Altın balık suda
yüzmeye başlayınca bütün oda apaydınlık olmuş.F969.3-3. Padişah kaptan gözünü alamadan devamlı balığa bakarak oturmuş.
Balıkçı delikanlının tuttuğu altın balığı padişaha getirmesini duyan padişahın vezirleri çok kıskanmışlar. “Bu çocuk büyüyünce bizim başımıza
bela olur.” demiş vezirlerden birisi.
Onun sözünün üstüne başka bir vezir “Bu delikanlıyı ne pahasına olursa olsun, gençken öldürmek gerek.” demiş.
Vezirler bu delikanlıdan nasıl kurtulacakları hakkında toplantı yapıp
şöyle bir karara varmışlar:
Biz padişaha “Altın balığa altın su gerek. Ama altın su falan padişahın
elinde. Altın balığı tutan delikanlı, altın suyu da bulup getirsin diyelim.”
demişler. Sonra padişahın yanına iki vezir girmiş de “Altın balığa altın su
gerek, padişahım sultanım.” demişler.
“O altın suyu nereden alacağız, nereden bulacağız?” demiş padişah.
Vezirler “Altın balığı bulan delikanlı altın suyu da bulup getirir.” demişler.
Padişah delikanlıyı yanına çağırtıp “Ya oğlum, sen altın balığı tuttun.
Falan padişahın elinde altın su var. Sen o altın suyu da alıp gel.” demiş.
Delikanlı “Tamam, getiririm.” demiş. Annesi ile babasının yanına evine dönmüş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
375
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Annesi ile babası “Padişah sana nasıl bir iş verdi?” demişler.
“Padişah benden altın suyu bulup gelmemi istedi.” demiş delikanlı.
Annesi ile babası ağlayarak “Ey oğlum, sen oradan dönemezsin.” demişler.
“Yok dönerim.” demiş delikanlı da altın suyu bulmak için çıkıp gitmiş.
Delikanlı gide gide birçok yerleri, birçok ülkeleri geçmiş. Yolda bir
yerde yemek yemek için konaklamış. Yemek yediği sırada onun yanına
bir ihtiyar adam çıkıp gelerek “Çocuğum, sen nereye gidiyorsun?” diye
sormuş.
“Dede, ben altın suyu aramaya çıktım.” demiş delikanlı.
“Altın suyu arıyorsan burada çok oturma, yoluna devam et. Yolda senin önüne bir deniz çıkacak. O denizin olduğu yere bir gemi gelecek. O
gemiye bahtlı birisi oturursa gemi denizden bir saatte çıkar. Ama bahtsız
bir kişi gelirse bir yılda çıkar. Çabuk ol oğlum. Gemi gelmek üzere, yetişmeye çalış.” demiş ihtiyar adam.N825.2.
Delikanlı kalkıp yola çıkmış. Denize varıp gemiye girmiş. Delikanlı
gemiye binince gemi hemen hareket etmiş. Bir saat içinde gemiD1520.15. denizin öbür yakasındaki kıyıya varmış. Gemideki tayfalar bu işe çok şaşırıp
“Bir yılda varan gemi bir saat içinde vardı.N203-1. Bir bahtlı kişiN203. oturmuş
olmalı.” diye düşünmüşler. Delikanlı gemiden atlayıp bir patika yoldan
gitmiş.
Delikanlı yoluna devam ederken ihtiyar adamın “Sen gemiden inince sağa giden patikadan devam et. Bir ırmağı geçeceksin. Irmağın kıyısı
uzundur. O kıyıdan ineceksin.” sözleri aklına gelmiş.
Delikanlı bu uzun kıyısı olan ırmağın olduğu yere gelmiş. En uygun
yeri bulup oradan aşağıya inmiş. Aşağıya indiğinde delikanlı yorulup bitkin düşmüş. Biraz bekleyip suya bakmış. Suda çok güzel bir kız görmüş.
Başını biraz daha kaldırdığında ırmağın öbür yakasında çok güzel bir kız
varmış.
“Bu tarafa çık.” demiş bu güzel kız.
Delikanlı “Nasıl çıkacağım?” demiş.
“Atlayıp çık. İki metrelik yeri atlayabilirsin.” demiş kız.
376
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı atlayıp suyun karşı yakasına geçmiş. Delikanlı atlayıp oraya
çıkınca kız gelip onu kucaklamış. “Ey kardeşim, senmişsin. Büyümüşsün.”
demiş.
Bu kız, delikanlının ablası oluyormuş. Bu kızı çocuk yaşında periler
kaçırmışmış.F321. Bu kız uzun yıllardan beri peri elinde aşçıF376-2. olarak çalışıyormuş.
Kızın yaşadığı yerde peri padişahının bir Çolak veziri varmış. Bu vezir her gün bir kilo et getirip kıza veriyormuş. O da bu eti pişiriyormuş.
Bu peri padişahlığındaF210. hep kız varmış. Hiç erkek yokmuş.
Kız, kardeşine “Onlar seni öldürürler. Ne yapsak ki?” demiş.
Ablası düşünüp erkek kardeşine kız kıyafetleri giydirmiş. Sonra onu
alıp dönmüş.
Kız dönünce Çolak vezir bir kilo et getirip vermiş. Delikanlının ablası bu
eti pişireceği sırada kardeşi gelip “Dur abla, bu eti ben pişireyim hele!” demiş.
Delikanlı eti pişirmiş. Çolak vezir gelip eti ölçmüş. Et bir kilo yerine
bir buçuk kilo çıkmış. Çolak vezir bu durumu padişahına giderek “Bu nasıl
bir durum, bizim bir kilo etimiz bir buçuk kilo çıktı.” diye anlatmış.
Padişah ona “Sen bir kilo daha et alıp ver. Bir sınayalım.” demiş.
Çolak vezir eti alıp varmış. Eti yine delikanlı pişirmiş. Çolak vezir
eti almaya gelmiş. Eti ölçünce bir buçuk kilo çıkmış. Bu durum padişahın
içine bir şüphe düşürmüş. Padişah, Çolak vezirini çağırıp ona “O kız uzun
zamandan beri bize yemek pişiriyor. Onun böyle fazladan et çıkarıp koymuşluğu yoktu. O acaba eti kendisi mi pişiriyor yoksa eti onun için başka
birisi mi pişiriyor?” diye sormuş.
Çolak vezir, kızın yanına gelip ona “Doğruyu söyle, eti kim pişirdi?”
diye sormuş.
Kız “Siz beni kaçırdığınızda ben hamileydim. Benim bir kızım oldu.
Bu çocuk büyüdü. Artık yemek pişirmeye başladı.” diye cevap vermiş.
Bunu gelip padişaha söylemişler. Padişah şüphelenip “Öyleyse, bütün
halkı suya girmeye götürüyoruz. Bir kişi bile kalmasın.” demiş.
Halk toplanıp suya girmeye başlamış. Kadın padişah ile Çolak vezir
delikanlıyı öğrenmişler. Padişah, Çolak vezire “Bu delikanlıyı ne yapalım,
öldürelim mi?” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
377
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Çolak vezir “Ben bu delikanlının öldürülmesini kabul etmiyorum. Bizim hepimiz kız. Biz ihtiyarlayınca bu dünya kime kalacak. Eğer beğendiysen seni ona hanımı olarak verelim.” demiş.
Delikanlı yakışıklı olunca kadın padişahF252.2. kabul etmiş. Delikanlı,
kadın padişahla evlenmiş.F303.
Peri padişahıyla yaşamaya başlayan delikanlının içine büyük bir kaygı
düşmüş. Bu delikanlı altın su konusunu düşünmeye başlamış. Düşündüğünden zayıflamış, sararıp solmuş.
Peri padişahı bu durumu hissedip Çolak vezire “Benim eşim düşüncelere daldı. Acaba niye kaygılanıyor? Sen ona sorup öğrenebilir misin?”
demiş.
Çolak vezir, delikanlıya “Sen burada çok rahat bir yerdesin. Saygı görüyorsun. Çok zayıfladın, nasıl bir derdin var?” demiş.
O zaman delikanlı “Ben falan padişaha bir altın balık tutup verdim. O
padişah benden altın su alıp gelmemi istedi. İşte ben bu altın suyu bulmak
istiyorum. Eğer bulamazsam annemle babam için iyi olmaz.” demiş.
Çolak vezir gidip bu durumu padişaha anlatmış. Kadın padişah
düşünüp “O, altın suyu nereden bulacak ki?” demiş.
Çolak vezir “Onu bulmak çok kolay değil. Onu ancak ben bulup verebilirim.” demiş.
Kadın padişah sevinerek “Bulup getir şimdi.” demiş.
Çolak gitmiş. Göz açıp kapayıncaya kadar geçen zaman içerisindeD2122.
bir tulum altın suD1242.1-3. getirmiş. Suyu alıp dönünce delikanlıya
“İnsanoğluna güven olmaz. Sen gidersen geri gelmezsin.” demiş.
Delikanlı “Dönerim.” demiş.
“Yemin et.” demiş Çolak vezir. Delikanlıya yemin ettirmişler.
Ondan sonra Çolak vezir ensesine delikanlıyı oturtmuş, uçarak onun
şehrine gitmiş.F282-4. Sonra delikanlıyı ensesinden indirip ona bir kıl vermiş
de “Ben sana gerekirsem işte bu kılıD991. yakarsın. Ben o anda gelip yetişirim.” demiş.
Delikanlı evine dönmüş. Annesi ile babası onu karşılamış.
Delikanlının döndüğünü duyan padişah hemen onu yanına çağırtıp
“Ya delikanlı, getirdin mi altın suyu?” demiş.
378
Erkan KARAGÖZ
“Getirdim.” demiş delikanlı.
“Getirdiysen suyu alıp buraya getir.” demiş padişah. Delikanlı suyu
alıp gelmiş. Su gelince suyu altın balığın yüzdüğü kaba koymuşlar. Balık,
altın suda yüzmeye başlayınca oda daha da aydınlanmış.
Padişahın iki veziri bunu görüp kıskanmışlar. Bunlar bir hile daha düşünüp delikanlıyı bir peri padişahından altın kanatlı kuşu alıp gelmesi için
göndermek istemişler. Bu konuyu padişaha açıp “Falan padişahın evinde
çok güzel öten altın kanatlı bir kuş var. Gönlünüzü açar padişahım.” demişler.
“O tuti kuşu nasıl elimize geçireceğiz?” diye padişah sormuş.
O zaman vezirler “Altın suyu bulup getiren delikanlı tuti kuşu da bulup getirir.” demişler.
Padişah, delikanlıyı çağırmış. Delikanlı gelince ona “Ya delikanlı, sen
altın balığı tuttun. Altın suyu bulup getirdin. Şimdi peri padişahının elinde
altın kanatlı bir kuş var. Sen altın kanatlı kuşu getirip bana ver.” demiş.
“Tamam getiririm.” demiş delikanlı.
Delikanlı eve dönünce annesi ile babası ona “Ya çocuğum, padişah
sana ne buyurdu? Sana ne iş verdi?” demişler.
“Padişah benden peri padişahlığı ülkesindeki altın kanatlı kuşu alıp
getirmemi istedi.” demiş delikanlı.
Annesi ile babası kaygılanıp “Bu seni öldürecek. Sen artık dönemezsin çocuğum.” demişler.
Delikanlı “Kaygılanmayın, ben sağ salim döneceğim.” demiş.
Böylece delikanlı gitmiş. Çolak vezirin verdiği kılı yakınca Çolak gelmiş.F398. Delikanlıyı ensesine yerleştirdikten sonra uçarak onu hanımının
yanına getirmiş. Delikanlı, hanımının yanında misafir olmuş. Bir iki gün
sonra delikanlı yeniden huzursuzlanmaya başlamış. Kadın padişah bu durumu görünce Çolak vezire “Benim eşim acaba neden huzursuz?” demiş.
Çolak, delikanlıya “Niçin huzursuzsun?” diye sormuş.
“Bana padişah ‘Peri padişahının elinde altın kanatlı bir kuş var, onu
bulup gel.’ diye buyurdu.” demiş delikanlı.
Çolak vezir bunu padişaha söyleyince kadın padişah “O altın kanatlı
kuş benim ablamın elinde. Babamızdan kalan malları bölerken bizim ara-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
379
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
mız açıldı. O zaman biz birbirimizle bir daha görüşmeyeceğiz diye söz
söylemiştik. Kuşu onun elinden almak çok zor olur.” demiş.
Çolak vezir “Ben bunun bir hilesini bulup kuşu alıp gelirim. Ben ablana ‘Senin kız kardeşin bir insanoğluyla evlenecek. O, seni düğüne çağırdı.’
derim.” demiş.
“Tamam öyleyse, bu işi becerebileceksen git.” demiş kadın padişah.
Çolak vezir gitmiş. Cin padişahının ablasının yanına varıp selam
vermiş de “İşte, ben çok büyük bir iş için geldim. Senin kız kardeşin bir
insanoğluyla evlenecek. Kardeşin seni düğününe çağırdı. Sen damada hediye olarak altın kanatlı kuşunu ver.” demiş.
Böyle söyledikten sonra Çolak dönmüş. Dününce kadın padişahın yanına gelip ablasının düğüne geleceğini bildirmiş.
Bunlar yiyecekler içecekler hazırlamışlar. Kadın padişah, ablası için
ayrı bir saray hazırlatmış. Bir zaman sonra ablası gelmiş. Onu karşılamaya
çıkmışlar. Bunlar sarılıp ağlamışlar. Ablası kendisi için hazırlanan saraya
geçmiş. İki kız kardeş birbirlerine sorular sormuşlar. “Ben, seni evlenecek
diye duydum, doğru mu? Damat nerede, evde mi?” diye ablası sormuş.
“Damat evde. Görümlük verirsen damadı gösteririz.” demiş Çolak vezir.
“Ben bir şey alıp gelmedim. Damada hediye etmek için altın kanatlı
kuşu getirmiştim. Bunu hediye etsem olur mu?” demiş kız padişahın ablası.
“Olur elbette. Kuşu verirsen biz sana damadı gösteririz.” demiş Çolak
vezir. Ablası altın kanatlı kuşu vermeye razı olmuş. Ondan sonra damadı
göstermişler. Kadın padişahın ablası damat ile görüşmüş. Ona altın kanatlı
kuşuB101.1-3. hediye etmiş. Damadı görünce abla “İnsanoğlu bu kadar güzel
mi olur?” diye hayran hayran bakmış. Damada o da âşık olmuş.
Tuti kuşu eline geçiren delikanlı evine dönmek istemiş. Sonra Çolak
vezir, delikanlıyı alıp onu şehrine götürmüş. Ona yine bir kıl verip “Bana
gerek duyarsan bu kılı yak. Ben o dakikada gelip yetişirim.” demiş.
Delikanlı evine dönmüş. Evine dönünce annesi ve babasıyla görüşmüş. Onlar çok sevinmişler. Delikanlı babasına “Beni padişah bekliyor
mu?” demiş.
Babası “Bizim padişah öldü. Halk seni bekliyor.” demiş.
380
Erkan KARAGÖZ
Sonra halk delikanlıyı padişah olarak seçmiş. Delikanlı padişah olunca kendisine eziyet eden vezirleri görevlerinden almış. Onların yerlerine
iyi vezirler atamış. Annesi ile babasını da yanına almış.
2.34.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 34
B102.4. Golden fish / Altın balık TOM: 34
F969.3-3. When golden fish swims in a bowl, it shines room / Altın
balığın koyulduğu kapta yüzmeye başlayınca bütün odayı aydınlatması
(MEK) TOM: 34
N825.2. Old man helper / Yardımcı ihtiyar adam TOM: 34
N203-1. Lucky person arrives somewhere in one hour it normally takes one year / Bahtlı kişinin bir yılda varacağı yere bir saatte varması
(MEK) TOM: 34
D1520.15. Transportation in magic ship / Sihirli gemiyle yolculuk
TOM: 34
N203. Lucky person / Bahtlı kişi TOM: 34
F321. Fairy steals child from cradle / Perilerin beşikten çocuk çalması
TOM: 34
F324. Girl abducted by fairy / Peri tarafından kızın kaçırılması TOM: 34
F376-2. Mortal girl serves for fairies as a cook in fairyland / İnsan kızın
periler ülkesinde aşçılık yaparak perilere hizmet etmesi (MEK) TOM: 34
F210. Fairyland / Periler ülkesi TOM: 34
F252.2. Fairy queen / Peri kraliçesi TOM: 34
F303. Wedding of mortal and fairy / İnsan ile perinin evliliği TOM: 34
D2122. Journey with magic speed / Sihirli bir hızla yolculuk TOM: 34
D1242.1-3. Magic gold water / Sihirli altın su (MEK) TOM: 34
F282-4. Fairies transport a person by flying / Perilerin uçarak bir insanı bir yerden bir yere taşıması (MEK) TOM: 34
D991. Magic hair / Sihirli kıl TOM: 34
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
381
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F398. Hair burned to summon fairies / Kıl yakarak perileri çağırma
TOM: 34
B101.1-3. Bird with golden wing / Altın kanatlı kuş (MEK) TOM: 34
2.35. GÜne GÖRÜnMeYen GÜZel GÜMÜŞ
2.35.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bizden çok uzak bir şehirde çok fakir bir ihtiyar kadın varmış. Bu
ihtiyar kadının bir çocuğu varmış. Onlar şehirde fakirlerinin yaşadığı tarafta kalıyormuş. İhtiyar kadının oğlu küçüklüğünden beri yayı ile ok atmayı çok seviyormuş. On beş, on altı yaşlarına gelince bu delikanlı kırlardan, ormanlardan kuş avlayıp dönmeye başlamış. Onlar günlerini böyle
geçiriyorlarmış.
Şehrin ortasında yer alan padişahın sarayının etrafında büyük bir göl
varmış. Günlerden bir gün ihtiyar kadının oğlu sabah erkenden eline yayı
ile oklarını almış da “Dur hele! Padişahın sarayının yanındaki gölün oraya doğru gidip bakayım. Orada kuş çoktur. Oraya gittiğim için beni asıp
kesmezler. Assalar da kesseler de kaygılanacak bir şey yok.” diye evinden
çıkıp gitmiş.
Bu şehir çok büyük bir şehirmiş. Delikanlı şehrin ortasındaki gölün
yanına vardığında öğle vakti olmak üzereymiş. Delikanlı gölün yanına varıp yayının ayarını yaparken gözüyle ne görsün, gölün yanındaki kamışların arasından incili bir ördek pır pır ederek havalanmış. Delikanlı başının
üzerinden geçen ördeği ok atıp vurmuş.
Delikanlı ördeği alıp doğruca padişahın sarayına gitmiş. Padişahın
huzuruna çıkmak için izin istemiş. Padişahın yanına girince ördeği ona
hediye etmiş. Padişah bu delikanlıya incili ördeği getirdiği için çok para
vermiş.
Sonra saraydaki terziler bu incili ördeğin tüylerindenB101-10. padişaha
çok güzel bir börk dikmişler.
İşte bir zaman sonra padişaha yakın olan vezirler, ihtiyar kadının
oğlunu kıskanıp kendi aralarında anlaşıp padişaha “Ey bizim her tarafta
şanı olan büyük padişahımız! Şimdi sizin incili ördekten bir börkünüz
oldu. İncili tekeden de bir elbiseniz olsa ne kadar da iyi olur. Komşu padişahlar arasında şanınız daha da artar.” demişler.
382
Erkan KARAGÖZ
Vezirlerinin bu sözleri padişaha çok hoş gelmiş. Padişah vezirlerine
“İncili tekeyi nereden buluruz? Bulursak tekeyi nasıl alırız?” diye sormuş.
Vezirler padişaha “Bunda şaşırılacak bir durum yok. Onu daha önce
incili ördeği getiren delikanlı bulup getirmeli.” demişler.
Padişah, ihtiyar kadının oğlunu sarayına çağırtıp “Sen bana incili ördeği bulup getirmiştin. Şimdi de incili tekeyi bulup getirmelisin. Hazineden yol için yetecek kadar para al ve bugün çıkıp git. Eğer bu incili tekeyi
bulup dönemezsen senin başını kestiririm!” demiş.
Delikanlı, padişahın bu sözlerini duyunca ne yapacağını bilemeyip
şaşkın bir hâlde annesinin yanına gelmiş. Annesi, oğlunun mutsuz bir şekilde döndüğünü görünce “Ey oğlum, sana ne oldu? Hasta mısın yoksa?
Rengin solmuş, dudakların şişmiş. Yoksa kötü padişah sana yapamayacağın bir iş mi verdi, söyle bakayım?” demiş.
Delikanlı, padişahın kendisine nasıl bir iş verdiğini annesine söyleyince
annesi ona “Oğlum, hiç kaygılanma. Yeryüzü çok zengindir. Yeryüzünde
bırak incili tekeyi, daha ne değerli şeyler var. Yayın ile oklarını alıp yola
çık. Bize buyurulan olur.” demiş.
Ondan sonra bu delikanlı padişahın hazinesinden verdikleri parayla
bir at alıp yol için yiyecek hazırlamış. Sonra yayı ile oklarını alıp yola
çıkmış.
Ay gitmiş, yıl gitmiş, gide gide karanlık bir ormana girmiş. Ormanın
içinde küçükçe bir eve varıp içeri girmiş. Evin içinde bembeyaz saçlı, dişleri düşmüş, kambur bir ihtiyar kadın oturuyormuş. Delikanlı içeri girmesiyle birlikte ihtiyar kadının hâlini hatırını sormuş. Ona kendi başına gelen
işi anlatmış. Sonra bu delikanlıya ihtiyar kadın “Oğlum, bugün sen bana
misafir ol. Senin sorduğun şeyleri ben bilmiyorum. Onları benim ablam bilir. Sabah onun yanına gidersin. Ablam buradan çok uzakta değil.” demiş.
Delikanlı sabahleyin uykudan kalkıp karnını doyurduktan sonra ihtiyar kadına teşekkür etmiş, atına binip yola çıkmış.
Delikanlı, ihtiyar kadının öğrettiği yoldan gündüz gitmiş, gece gitmiş.
Gide gide tozlu topraklı kapkara bir kırın ortasında ıpıssız küçükçe bir eve
gelmiş. Delikanlı atından inip izin istedikten sonra eve girmiş. Evin içinde
çok zayıf, kamburu çıkmış, bembeyaz saçlı ihtiyar bir kadın oturuyormuş.
Delikanlı, ihtiyar kadının hâlini hatırını sormuş. Sonra bu ihtiyar kadın ona
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
383
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Oğlum, senin başına çok büyük bir iş açmışlar. Yoksa sen bu kadar uzak bir
yere gelmezdin. Buraya insanoğlu çok seyrek gelir. Doğrusunu söyle, başında ne kadar ağır bir iş var? Elimden gelirse ben sana yardım ederim.” demiş.
Delikanlı, ihtiyar kadından böylesine samimi sözler duyunca rahat bir
nefes alıp “Doğru nine, benim başıma çok büyük bir iş açıldı. Ben falan
padişahın falan şehrinin bir kenarında çadırda yaşayan çok fakir bir ihtiyar
kadının oğluyum. Babam vefat ettiğinde bir iki aylıkmışım. Annem şehrin
zenginlerinin çamaşırlarını yıkayarak kazandığı rızıkla beni büyüttü. Büyüyünce incili bir ördeği vurup padişaha vermiştim. Şimdi o ‘Sen ne yap et
incili tekeyi bulup bana getir. Eğer falan vakte kadar bulup getirmezsen başını kestiririm.’ dedi. İşte ben bu incili tekeyi bulmak için yollara düştüm.
Bulup dönmezsem padişah benim başımı kestirecek.” demiş.
İhtiyar kadın, delikanlıya “Ey oğlum, sen hiç kaygılanma. Bugün sen
benim misafirimsin. Karnını doyurduktan sona yatıp dinlen. Yarın sabahleyin kalkıp gidersin, istediğini bulursun.” demiş.
Ondan sonra bu delikanlı rahatlamış. Karnını doyurup uyumuş. Sabahleyin kalkıp yiyip içtikten sonra yola çıkmak için hazırlanmış. Gitmeden önce ihtiyar kadın ona “İşte oğlum, buradan çok uzakta değil, benim
bir ablam var. Onun yeri, suyu, ormanı, çayırı geniş; av kuşları, malı,
hayvanı pek çok. Senin aradığın incili teke onun sürülerinin içinde. Sen
incili tekeyi ablamın sürüsünden alırsın.” demiş.
Delikanlı, ihtiyar kadına çok teşekkür edip yola çıkmış. Gün gitmiş,
gece gitmiş. Gide gide yemyeşil çayırların olduğu bir yere varmış. Bu çayırda gezen sürülerin içinden ihtiyar kadının ona öğrettiği gibi incili tekeyiB101-11. tutmuş. Keçiyi atın üstüne koyup geri dönmüş. Haftalarca yürümüş, aylarca yürümüş, uzun bir zaman sonra yaşadığı şehre dönmüş. Şehre
gelir gelmez doğruca padişahın sarayına gidip incili tekeyi padişahın söylediği günde teslim etmiş. Padişah, delikanlıya türlü türlü hediyeler verip
evine öyle göndermiş. Delikanlı, annesinin yanına dönüp mutlu bir şekilde
yaşamaya başlamış.
Padişah, incili tekenin derisinden bir elbise diktirmiş. Bu elbise o yerlerde benzersiz olduğundan padişah bu elbiseyle çok övünüyormuş. Padişah, o yerlerdeki bütün padişahları misafirliğe çağırmış.
Komşu padişahlar bu padişahın incili ördek tüylerinden dikilen börkünü, incili teke derisinden dikilen elbisesini görüp hayran kalmışlar. İhtiyar
384
Erkan KARAGÖZ
kadının oğlu sayesinde padişah o taraflarda nam almış. Padişah toplantıya
bu ihtiyar kadının oğlunu da çağırmış. Çağırmazsa olmazmış.
Toplantı bitip misafirlerin dağılmasıyla birlikte padişahın vezirleri
kendi aralarında gizlice anlaşmışlar. “Bu delikanlıyı yok etmezsek gün
geçtikçe padişah onu bizden üstün görecek.” demişler.
Sonra ben size söyleyeyim. Vezirler ilk fırsatta padişaha “Ey bizim her
tarafta şanı olan büyük padişahımız! Biz çok iyi biliyoruz. Senin her yerde şanın çok büyük; yerin, suyun çok geniş. Yakın ülkelerdeki padişahlar
sana çok büyük saygı duyuyorlar. Senden korkuyorlar. Senin şanını daha
da yükseltmek gerek.” demişler.
Padişah vezirlerinden böyle övücü sözler duyunca pek mutlu olup
“Tamam tamam, çok iyi. Yalnız benim şanımı daha nasıl yükseltebiliriz?”
diye sormuş.
Vezirlerin hepsi bir ağızdan padişaha “Ey bizim şanlı padişahımız!
İşte senin incili ördekten börkün; incili teke derisinden elbisen var. Şimdi
size güne görünmeyen Güzel-Gümüş gerek. Bu da olursa bu yerlerdeki
padişahların arasında senin şanın on kat, yüz kat daha artar.” demişler.
Sonra padişah düşüncelere dalıp vezirlerine “O şey ne ki? Onu kim
nereden bulacak?” diye sormuş.
Vezirler “Ey büyük padişahımız! O şeyin nasıl bulunacağını sen zaten
biliyorsun. Onu daha önceki ihtiyar kadının oğlu getirirse getirir. Başka
kimse beceremez.” demişler.
Padişah bu güne görünmez Güzel-Gümüş’ü pek merak etmeye başlamış. Vezirler tez zamanda ihtiyar kadının oğlunu getirtmişler.
Padişah “Sen, bahadır delikanlı! Bana incili teke ile incili ördeği bulup
getirdin. Eğer sen gerçekten bahadırsan kısa zamanda bana güne görünmez
Güzel-Gümüş’ü bulup getirirsin. Söylediğim vakitte bulup getiremezsen
senin başını kestiririm. Yol için gerekli parayı hazineden alıp git!” demiş.
Delikanlı, padişahın bu emrini duyunca ne yapacağını bilemeden başını eğip gitmiş. Evine dönünce yola çıkmak için hazırlık yapmış. İhtiyar
annesiyle vedalaşıp güne görünmez Güzel-Gümüş’ü aramaya gitmiş.
Haftalar geçmiş, aylar geçmiş. Delikanlı gide gide daha önce rastladığı ilk ihtiyar kadının yanına gelmiş. Ona derdini anlatmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
385
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
İhtiyar kadın “Kaygılanma oğlum, sen benim ortanca ablamın yanına
var. Derdini ona söyle. Ablam sana yardım eder.” demiş.
Delikanlı bu ihtiyar kadının evinde bir gün dinlendikten sonra onun
öğrettiği yoldan ortanca ablasının yanına gitmiş. Delikanlı gide gide ortanca ablanın olduğu yere gelmiş. Ortanca abla, delikanlıyı çok iyi karşılamış.
Yedirip içirmiş. Delikanlı ona da derdini anlatmış.
“Ey oğlum, sen hiç kaygılanma. İncili tekeyi bulduğun yerde güne
görünmez Güzel-Gümüş kızı da bulursun. O kız şu incili tekelerin sahibi
ihtiyar kadının yani bizim en büyük, en zengin ablamızın sarayında yedi
kat kapı, yedi kat eşik, yedi kat duvar, yedi kat döşeme, yedi kat tavan,
yedi kat zemin, yedi kat pencere içinde güneşe aya çıkarılmadan tutuluyor.
Kapının bekçilerine elbiseler verirsin. Öküzün altındaki kemiği köpeğin
önüne, köpeğin önündeki otları öküzün önüne koyarsın. Kapılar, eşikler
açılır. Sonra kapkaranlık yedi gece ortasındaki güne görünmez Güzel-Gümüş’ü alıp yola çıkarsın.” demiş ihtiyar kadın.N825.3.
Delikanlı bu sözleri duyunca çok mutlu olmuş. İhtiyar kadına çok teşekkür ettikten sonra hemen yola çıkmış. Gündüz gitmiş, gece gitmiş. Gide
gide yedi gece ortasındaki zengin ihtiyar kadının sarayına varmış. Kapının
bekçilerine elbiseler vermiş. Öküzün önündeki kemiği alıp köpeğin önüne,
köpeğin önündeki otları alıp öküzün önüne koymuş. Kapılar, eşikler açılmış. Delikanlı sarayın içine girince güneşe görünmeyen Güzel-Gümüş’ü
görür görmez aklı başından gitmiş. Kısa sürede kendini toparlayıp çabucak
güneşe görünmeyen Güzel-Gümüş’ü alıp çıkmış. Kız ilr birlikte ata binip
oradan ayrılmış.
Delikanlı ile güneşe görünmeyen Güzel-Gümüş şöyle gide dursunlar,
biz ihtiyar kadına gelelim. İhtiyar kadın sabah kalkıp dışarı çıkınca Güzel-Gümüş’ün kaldığı odanın kapısının açık olduğunu görmüş. Bekçiler,
yeni elbiseleri giyip geziyorlarmış. Köpek, tadını çıkara çıkara kemiği kemiriyormuş. Öküz, geviş getire getire otları yiyormuş. İhtiyar kadın öfkesinden ne yapacağını bilemeyince saçlarını yolup yolup bekçilere atmış.
Bekçiler “Sana kaç yıl hizmet ettik. Sen bize yeni elbiseler alıp vermedin. Bize yeni elbiseler verilince kapıları açtık. Bizde suç yok. Suç sana
ait.” demişler.
Ondan sonra ihtiyar kadın köpeğin yanına varıp köpeği kızdırmaya başlamış. O vakit köpek dile gelipB211.1.7. “Sen bu kadar zenginliğinle bana et ver-
386
Erkan KARAGÖZ
meyi bırak, şurada duran kemiği bile kemirtmedin. Önüme ot koydun. Bana
kemik veren kişiye havlamadım. Suç bende değil, senin kendinde.” demiş.
Ondan sonra ihtiyar kadın, öküzün yanına gelip öküze sövmeye başlamış. Öküz, ihtiyar kadının sözlerine aldırış etmeden otları yemeye devam etmiş. İhtiyar kadın, öfkesinden ne yapacağını bilemeyince ortanca
kız kardeşinin yanına gidip ona “Benim sarayımda güne görünmeyen Güzel-Gümüş’ün varlığını senden başka hiç kimse bilmiyordu. Kime söyledin, kiminle birlikte kaçırdın onu, doğruyu söyle?” diye sövmeye başlamış.
Kız kardeşi de ona “Kızma ablam kızma. Senin yerin, suyun, malın çok.
Sen ömründe bana bir çırpı bile vermedin. Ama o delikanlı bana hediyeler
verip teşekkür etti. Güne görünmez Güzel-Gümüş’ü de buldu. Seninle alışverişim yok. Benim taraflarda dolaşma.” demiş. Kız kardeşinden bu sözleri
duyunca ihtiyar kadın ne yapacağını bilemeden sarayına dönüp gitmiş.
Delikanlı, güne görünmeyen Güzel-Gümüş ile kendi şehrine dönmüş.
Bunlar padişahın sarayına varmışlar. Padişah güne görünmeyen Güzel-Gümüş’ü görür görmez aklı başından gidip ona âşık olmuş. Sonra vezirlerini çağırmış. Onlara Güzel-Gümüş ile evleneceğini söylemiş. Bunu duyan
Güzel-Gümüş “Hayır, sen benim dengim değilsin. Ben fakir birinin kızıydım. Küçüklüğümde beni zengin bir ihtiyar kadın kaçırdı. Bu yaşıma kadar
beni aya, güne göstermeden yedi kapılı, yedi katlı duvar içinde sakladı.
Şansıma bu bahadır delikanlı çıkıp geldi. Beni bu kötü ihtiyar kadının elinden kurtardı. O beni, ben onu seviyorum. Bunun için onun olacağım. Eğer
bize karşı gelirseniz işte bu delikanlı sizin hepinizin başını keser.” demiş.
Padişah da onun kötü vezirleri de delikanlıdan korktuklarından tahtı
bırakıp gitmişler. Delikanlı bu memlekete padişah olmuş. Bunlar çok güzel
bir ömür sürmüşler.
2.35.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 35
B101-10. Pearl-feathered duck / İnci tüylü ördek (MEK) TOM: 35
B101-11. Pearl-peltry (furry) goat / İnci postlu (kürklü) keçi (MEK)
TOM: 35
N825.3. Old woman helper / İhtiyar kadın yardımcı TOM: 35
B211.1.7. Speaking dog / Konuşan köpek TOM: 35
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
387
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.36. AK KISRAK
2.36.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda orta hâlli bir köylünün üç oğlu varmış. Bu
oğlanların en küçüğü deliymiş.
İşte bir zaman, bir güz günü bu amcanın samanları kaybolmaya başlamış. Her gece bir saman yığını kayboluyormuş. “Böyle olmayacak, ekini
korumak gerek çocuklar.” demiş ihtiyar adam.
İlk önce en büyük oğlunu göndermiş. Büyük oğlu onu bunu
gözetlememiş, yatıp uyumuş. Tan attığı vakit kalktığında bir saman yığını
daha kaybolmuşmuş. Dönünce babası onu bir güzel dövmüş.
Sıra şimdi ortanca oğlana gelmiş. O da abisi gibi bu işi beceremeyip
yatıp uyumuş. Bu oğlan da saman yığınını çaldırmış.
Üçüncü gün küçük Deli oğlan “Olacağı varsa olur.” diye saman yığınının üstüne çıkıp yatmış. Küçük oğlana uyku bassa da dayanıp uyumamış ama tan atmadan önce iyice uykusu gelmiş. Bir zaman sonra oğlan yabancı bir ses duyup silkinip kalkmış. Bir şey samanları şart şurt
diye en alttan yemeye başlamışmış. Deli oğlan doğrulup kalkınca üç tane
kısrak görmüş. Üçü de dağ gibi kocaman,B877.2-1. üçü de yeni yağmış kar
gibi bembeyazmış. Deli oğlan korkmuş. Nasıl korkmasın, kısraklar her
seferinde şart, şurt diye bir deste samanı yutabiliyormuş. Oğlan şaşkınlığını
atınca en büyük kısrağın üstüne atlamış. Kısrağın yelesine yapışmış.
Kısrak koşturup giderken dünyayı bir toz bulutu kaplamış, yer sallanmış.
Kısrak öyle yapmış, böyle yapmış; oğlanı düşürmeye çalışmış ama oğlanı
düşürememiş. Oğlan, kısrağa sıkıca yapışmışmış. Tan atana kadar böyle
koşturmuşlar.
En sonunda at dile gelipB211.1.3. “Yeter, tamam. Sana boyun eğiyorum.
Yiğitmişsin. Ne istiyorsan söyle!” demiş.
“Seni alıp eve götürmek istiyorum.” demiş Deli oğlan.
Oğlan atı alıp evine dönmüş. Babası da iki ağabeyi de bu işe şaşırıp
kalmışlar. Ömürlerinde böylesine güzel bir kısrağı ne görmüşler ne de duymuşlar. Deli oğlanı herkes övmüş. Onun karnını iyice doyurmuşlar. Gören
kısrağa hayran kalıyormuş. Bütün köye, bütün ile kısrağın şanı yayılmış.
Yalnız bu kısrak bir iki ayda kış için hazırlanan yiyecekleri yiyip bitirmiş.
Kısrak sadece Deli oğlanı dinleyip ona boyun eğiyormuş. Başka birini yanına bile yaklaştırmıyormuş.
388
Erkan KARAGÖZ
“Bundan bir iş çıkmaz. Dilenci durumuna düşmeden biz bunu satalım.” demiş babaları.
En büyük oğlan da aynı şeyi söyleyip “Böyle olmayacak, satalım.”
demiş.
Deli oğlan razı olmayıp “Atı satmak iyi olmaz. Ona saban koşumlarız.” diyerek kısrağı bırakmak istememiş.
Deli oğlanı dinlemeyip kısrağı satmaya karar vermişler. Ama ister
inanın ister inanmayın yakın çevrede böyle bir atı satın alabilecek birisi
çıkmamış. Paraları olmadığından değil de günde koca bir saman yığınını
yediğinden atı alacak birisi çıkmamış.
Ak kısrağı, Petrovskiy’e de Sarıtav’a da götürmüşler. Oralarda da kısrağı satın almak isteyen birisi çıkmamış. Ne yapacaklarını düşünürlerken
babaları “Biz onu Petersburg’daki padişaha götürelim. Padişahın zenginliği ona yeter, bunun gibi bir kısrakla o ilgilenir.” demiş.
O zamanlarda padişah Mikolay imiş. Bu şekilde bir karara vardıktan
sonra günlerden bir gün bunlar yola çıkmak için hazırlanmaya başlamışlar.
Deli oğlan kuzinenin başında yatıyormuş. Ne düşündüğünü de belli etmiyormuş.
Ona “Haydi, ak kısrağı alıp ona bin. Padişah hazretlerinin yanına gidiyoruz.” demişler.
Deli oğlan “Siz gidin, ben burada böyle iyiyim.” demiş. Ak kısrağın
diğerlerinin sözünü dinlemediğini Deli oğlan biliyormuş.
Babası onu kemerinden tutup sürükleyerek zorla çıkarmış da “Demek
öyle!” diye bağırmış.
“Tamam öyleyse, gelirsem gelirim. Siz gidin. Ben size yetişirim.” demiş Deli oğlan.
“Bak şuna, eğer bizi aldatırsan senin için kötü olur.” demiş ağabeyleri ona.
“Ben yalan söyleyecek birisi değilim, korkmayın.” demiş Deli oğlan.
Diğerleri atlarını koşumlayıp gitmişler. Deli oğlan kuzinenin başında
yatıp kalmış. Bir hafta geçtikten sonra bu ak kısrağa binip yola çıkmış.
At o kadar güzel koşuyormuş ki ayakları yere değmeden kuş gibi uçarak
gidiyormuş. Delikanlı o saat içinde diğerlerine yetişip onları geçmiş. Daha
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
389
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
babası ile ağabeyleri Moskova’ya bile ulaşmamışmış. Deli oğlan dörtnala
giderken bir yerde bir şeyin parladığını görmüş. “Bu ne hikmettir acaba?”
diye atını durdurup yavaşça bu hikmetli şeyin yanına doğru gelmiş. Ne
görsün, Simurg kuşu!B31.5. Leş yiyip duruyormuş. Deli oğlan sessizce gelip
Simurg kuşunun kuyruğundan tutmuş. Simurg kuşu pır pır ederek uçup gitmiş. Deli oğlanın elinde kuşun telekleri kalmış. Deli oğlan buradan biraz
daha gittikten sonra Petersburg’a gelmiş. Siz de biliyorsunuz şehir büyük,
padişah şehri. Delikanlının atına herkes hayran kalmış. Yabancı padişahların memleketlerinden gelenlerin de aklı başından gitmiş. Deli oğlan hiçbir
şey söylemeden babasının gelmesini beklemiş. Bir iki gün sonra babası ile
ağabeyleri atlarıyla koşturup gelmişler.
Ak kısrağı, padişah da merak etmeye başlamış. Yabancı ülkelerden
gelenler de soruyorlarmış. Amca, atı yabancı ülkelerden gelenlere vermek
istemiyormuş. Padişah Mikolay da kısrağı kaçırmak istemiyormuş. Sonra
bizim köylü amcaya “Atın satılık mı?” diye sormuş padişah.
“Satılık, padişah hazretleri.” demiş köylü amca.
“Ne kadar istiyorsun?” demiş padişah.
Amca, oğullarıyla düşünüp taşındıktan sonra “Üç bin altın.” demiş.
O zamanlarda üç bin altın neredeyse bir devlet demekmiş. Böyle güzel
bir at dünyada olmadığından padişah parayı esirgemeden vermiş.
Sonra atı padişahın sarayına alıp gelmişler. Ak kısrak çok vahşiymiş.
Diğer atların yanında durmayı bırak, padişahın at bakıcılarını yanına bile
yaklaştırmıyormuş.
Padişah, köylü amcaya “Artık atını bana sattın. Şimdi de ona bakmak
için oğullarından birini burada bırak.” demiş.
Amca ne yapsın, padişahın sözüne karşı gelemeyince Deli oğluna
“Padişah hazretlerine hizmet etmek için sen kalırsın, ak kısrağa bakarsın.”
demiş.
“Padişah bana kırmızı gömlekle çizme alırsa kalırım.” demiş. Deli oğlan da ak kısraktan ayrılmak istemiyormuş.
“Alırım elbette.” demiş padişah.
Bunlar köylerine dönmüşler. Küçük oğlan, padişahın sarayında kalmış. Atı güzel bir şekilde eğitmeye başlamış. Simurg kuşundan kalan kuy-
390
Erkan KARAGÖZ
ruk tüyüyleD1021. atı sıvazlayınca at gümüş gibi parlıyormuş.B19.5-3. Diğer at
bakıcıları bu işe şaşırıp kalmışlar. Onların baktığı atlar oğlanın baktığı bu
at karşısında artık pek çirkin görünmeye başlamış. Padişah bu yüzden onları sürekli azarlamaya başlayıp “İşte, Deli’ninki ne kadar da güzel! Sizinkilere bakılacak gibi değil. Bakmayı bilmiyorsanız sizi darağacında astırırım.” demiş.
Padişah büyük bayramlarda ak kısrağı meydana çıkartıp halka gösteriyormuş. Ancak ata binmeye korktuğundan ata binmiyormuş.
Günlerden bir gün at bakıcıları, Deli’den işin sırrını sorup “Sen atını
nasıl böyle parlatıyorsun?” demişler.
Deli oğlan ahmak olduğu için onlara nasıl parlattığını söyleyivermiş. “Simurg kuşunun teleğiyle.” demiş.
At bakıcıları kıskançlıklarından bunu padişaha söylemişler. Mikolay
hemen delikanlıyı yanına çağırtıp “Sen, Deli oğlan! Simurg kuşunun teleğini nereden aldın?” demiş.
Deli oğlan “Falan yerde leş yediği sırada yolup aldım.” demiş.
Mikolay padişah “Sana emrediyorum! O kuşu tutup bana getireceksin.”
demiş.
Deli oğlan “Hayır, padişah hazretleri. İsteğinizi yerine getirmeyeceğim, korkuyorum. Sen daha bana kırmızı gömlekle çizmeyi bile almadın.”
demiş.
“Alacağım.” demiş padişah.
“Alsan da gitmeyeceğim. Bana simurg kuşu gerek değil, kendin git.”
demiş Deli oğlan.
“Sen ne dediğinin farkında mısın? Şimdi asker çağırtıp seni dövdüreceğim.” demiş Mikolay padişah.
Deli oğlan ne yapsın ki? “Tamam öyleyse.” demiş.
Deli oğlan oradan koşarak çıkıp ak kısrağın yanına gelip ağlamış.
Derdini kısrağa anlatıp “Nasıl tutacağım ben onu?” demiş.
Ak kısrak dile gelip “Sen hiç kaygılanma dostum, bu çok kolay bir iş.
Benim söyleyeceklerimi iyice dinlersen bu işin üstesinden gelirsin. Sen bir at
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
391
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
alıp git. Kırlara varınca atı kesip derisini yüz. Derinin içini boşaltıp içine girip yat. Simurg kuşu leşi yemek için geldiğinde onu yakalarsın.” demiş.B569-4.
Delikanlının içi rahatlamış. Bir iğdiş edilmiş atı alıp gitmiş. Gündüz
gitmiş, gece gitmiş. Üçüncü günde daha önce Simurg kuşuna rastladığı
yere gelmiş. Atını kesip derisini yüzdükten sonra derinin içine girip yatmış. Sessizce burada yatıp bir gün geçirmiş.
Tan atmadan önce dünya sallanmaya, yer titremeye başlamış. Fırtınalar kopmuş, şimşekler çakmış. Simurg kuşu leşin olduğu yere gelip leşi
gagalamaya başlamış. O sırada Deli oğlan fırlayıp çıkmış, Simurg kuşunu
ayaklarından yakalamış. Kuş her ne yaptıysa da kurtulmayı başaramamış.
Deli oğlan Simurg kuşunu alıp padişaha getirmiş. Padişahın keyfine
diyecek yokmuş. Yabancı padişahlara karşı övünüyormuş. Bir gün padişahın aklına bir şey gelmiş. “Bu Deli oğlan bana cinlerin kısraklarını da tutup
getirebilir mi acaba? Ben ona emir vereyim, görürüz.” demiş. Padişah ava
çıktığı uzak çayırların birinde cinlerin kısraklarını görmüşmüş. O yüzden
bu kısrakları merak ediyormuş.
Padişah, Deli oğlanı çağırtmış da “Sen, Deli oğlan! Bana falan yerdeki
cinlerin kısraklarından kırk baş tutup getireceksin. Sana emrediyorum.”
demiş.
“Sen daha bana kırmızı gömlekle yeni çizme bile almadın. Bu işi git
kendine emret.” demiş Deli oğlan.
“Dert etme, hepsini de alacağım.” demiş padişah.
“Gitmiyorum, sen git. Bana bir kısrak yetiyor.” demiş Deli oğlan.
“Demek öyle diyorsun? Şimdi asker çağırtıp seni dövdüreceğim.” demiş padişah.
Deli oğlan istese de istemese de razı olup “O zaman ak kısrakla
helalleşmeme izin ver.” demiş.
Padişah izin vermiş. Deli oğlan koşarak gidip kısrağın boynuna sarılmış. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayıp “Bittim ben, padişah hazretleri
beni ölüme gönderiyor.” demiş.
Ak kısrak “Dostum ne oldu? Başına nasıl bir bela geldi?” demiş.
392
Erkan KARAGÖZ
Deli oğlan padişahın emrini söylemiş.
“Kaygılanma dostum. Padişah sana çok zor bir iş vermiş. Ancak benim gibi bir dostun olduğu için bu işi halletmek çok kolay. Padişaha söyle
kırk fıçı katran hazırlatsın. Kırkar santimlik nal döktürsün. Sonra bana binersin, birlikte gideriz.” demiş.
Deli oğlan padişahın yanına gelmiş de “Padişah hazretleri, kırk fıçı
katran hazırlat, kırkar santimlik dört tane nal döktür. Ben ak kısrağa binip
gideceğim.” demiş.
Padişah, delinin söylediklerinin yapılması için emir vermiş. Hizmetçiler gereken şeyleri hazırlamışlar. Ata kırkar santimlik nalları nallamışlar.
Deli oğlan kırk fıçı katranı ak kısrağa yükleyip çıkıp gitmiş. Yolda ak kısrak delikanlıya “Katranı benim üstüme sür, kat kat olsun.” demiş.
Deli oğlan katranı ak kısrağın her tarafına sürmüş. Sonra birlikte yol
almışlar. Ormanın dışındaki bir ağacın yanında ak kısrak, delikanlıya “Sen
şimdi in. Beni burada bekle. Ben üç gün içinde kırk kısrağı önüme sürüp
getiririm. Eğer dönemezsem hakkını helal et. Padişahın yanına da gitme.
Çünkü o seni öldürür.” demiş.
Ak kısrak çayır boyunca dörtnala gitmiş. Yer sallanmış orman yankılanmış. Bir gün geçmiş, iki gün geçmiş, üç gün geçmiş, ak kısrak çıkıp
gelmemiş. Deli oğlan dönüp gideyim dediğinde bir ses duyulmuş. Yerin
üstü inlemeye, gökyüzü parlamaya başlamış. Ak kısrak, cinlerin atlarını
önüne katmış getiriyormuş. Ak kısrağa sürdüğü katran da dağılıp düşmeye
başlamış. Çok çetin bir savaştan ak kısrak zaferle çıkmış.B401.
Ak kısrak cinleri kırk baş atını Deli oğlanın yanına getirmiş. Sonra
ona “Çabuk bana bin, gidelim.” demiş.
Bunlar dünyanın altını üstüne getirircesine tozu toprağa katıp gitmişler. Petersburg’daki Mikolay padişahın kalesine gelmişler. Bütün şehir toplanmış. Böyle atları hiç kimse görmediği için herkes hayran kalmış. Atları
padişahın ahırlarına yerleştirmişler. Padişah bütün dünyaya karşı “Böyle
kısraklar başka hiçbir padişahta yok.” diye övünmüş.
Bir zaman sonra padişahın aklına başka bir şey gelmiş. “Bu delikanlı
atları alıp gelebildiyse bu atların sahibi cin padişahının kızını da alıp getirir.” Cin padişahının kızı dünyanın en güzel kızlarından birisiymiş. Padişah, Deli oğlanı çağırtmış da “Deli oğlan sana emrediyorum. Cin padişahı-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
393
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
nın kızını alıp geleceksin. Cin padişahının atlarını alıp gelebildiysen kızını
da alıp gelebilirsin.” demiş.
“Yok artık, sen daha bana kırmızı gömlekle çizmeyi bile almadın. Gitmiyorum, sen kendin git. Bana kız gerek değil.” demiş Deli oğlan.
“Demek öyle, şimdi asker çağırtıp seni dövdüreceğim.” demiş padişah.
Zavallı Deli oğlan ne yapsın, kabul etmiş. Atının yanına koşup içine
düştüğü durumu onunla paylaşmış. Atı “Bu iş çok daha çetin olacak. Padişah gerçekten sana çok zor bir iş vermiş. Öyle şaşkın şaşkın bakma. Biz bu
işin de üstesinden geliriz.” demiş.
Bunlar bir denizin kıyısına gelmişler. Cin padişahıG307-0.1. kızıylaG307-13.
birlikte denizin dibindeF133. yaşıyormuş. Getirdikleri kırk baş kısrak da cin
padişahının kızına aitmiş.
Ak kısrak “Sen beni üç gün üç gece bekle. Dönmezsem benim işim
bitmiş demektir. Hakkını helal et ve sakın padişahın yanına dönme. O seni
öldürür.” demiş.
Deli oğlan denizin kıyısında oturup kalmış. At denize girmiş. Delikanlı onu beklemeye başlamış. Bir gün geçmiş, iki gün geçmiş, üç gün geçmiş,
bir zaman sonra denizde fırtına kopmuş. Dalgalar dağ gibi yükselmiş. Ak
kısrak denizin dibinden cin padişahının kızını saçlarından kavramış, getiriyormuş. Arkasından da bir sürü cinG307 onu kovalıyormuş.
Ak kısrak, Deli oğlana “Kucakla kızı, düşürme. Hemen üzerime bin.
Çabucak gidelim.” demiş.
Deli oğlan ata biner binmez bunlar bir kuş gibi uçup gitmişler. Bunun
üzerine cinler kovalamayı bırakmışlar. Petersburg’a döndüklerinde Mikolay padişahın mutluluğuna diyecek bir şey yokmuş. Böyle güzel bir kızı
padişah rüyasında bile görmemişmiş. Yalnız cin kızı, padişaha “Eğer kim
kırk kısrağı sağabilirse ve onun sütünün kaynadığı kazana üç defa girdikten sonra sağ kalabilirse ben onun olacağım.” demiş.
Mikolay padişah şaşırıp kalmış. Bu kısraklar hiç kimseyi yanlarına
yaklaştırmıyorlarmış. Yiyecekleri şeyleri de duvarın yanına bırakıyorlarmış. Onları nasıl sağmalı ki? Ama padişah, kızın koynuna girmeyi çok
istiyormuş. Padişah, Deli oğlanı çağırtıp “Şöyle şöyle. Sen şu cinlerin
kısraklarının sütlerini sağıp bir kazanda kaynat. Sonra da kazanın içine üç
defa girip çık. Bunu sana emrediyorum.” demiş.
394
Erkan KARAGÖZ
Padişah “Bu deli sağ kalırsa sonra ben de girerim.” diye düşünmüş.
Deli oğlan “Sen daha kırmızı gömlekle çizmeleri bile almadın. Hâlâ
beni aldatmaya çalışıyorsun. Emrini yerine getirmiyorum.” demiş.
“Emrimi yerine getirirsen kırmızı gömleği de yeni çizmeleri de alacağım. Haydi, bu emrimi de yerine getir.” demiş padişah.
Deli oğlan “Olsa da olur, olmasa da olur. Diri diri ölesim yok benim.
Bunu da kendin yap.” demiş.
Padişah ayaklarını yere vurarak “Sen bana karşı mı geliyorsun? Şimdi
askerleri çağırtıyorum.” demiş.
Deli oğlan ağlamaya başlayıp “Öyleyse ak kısrağımla helalleşeyim.”
demiş.
“Git helalleş.” demiş padişah.
Deli oğlan gözyaşlarını döke döke oradan çıkıp ak kısrağın yanına
gelmiş ve olan biteni ona anlatıp “Hakkını helal et. Padişah beni diri diri
ölüme gönderiyor.” demiş.
Ak kısrak ona “Ben varken sen sakın korkma. Daha ecelin gelmedi.
Ben seni kurtarırım. Bundan sonra da padişah sana hiçbir şekilde emir veremeyecek.” demiş.
“Öyleyse ne yapacağım şimdi?” demiş Deli oğlan.
“Sen sakın korkma. Cinlerin kısraklarının olduğu yere gir. Ben onlara
uzaktan bakıp gözdağı veririm. Onlar benden korkarlar. Sen onları güzelce
sağarsın. Kazanda süt kaynamaya başladığında ‘Benim ak kısrağım gelip
ecelimi görsün.’ dersin. Padişah karşı çıkmaz. Burada ben üç defa kişnediğim zaman sen kazanın içindeki sütün içine dalarsın… Korkmadan dal,
sana bir şey olmayacak.” demiş.
“Tamam.” demiş Deli oğlan.
Deli oğlan kovalarını alıp erkenden cinlerin kısraklarını sağmaya başlamış. Ak kısrak göz bebeklerini büyütüp bir kenardan onu izliyormuş.
Cinlerin kısrakları ondan korktuklarından oldukları yerde titreyerek durmuşlar.
Deli oğlan, kırk baş kısrağı sağıp oradan çıkmış. Onun sağdığı sütleri
kırk kovanın doldurduğu bir kazana boşaltmışlar. Sonra kazanın altını
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
395
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yakmışlar. Bir zaman sonra süt kazanda kaynamaya başlamış. O vakit Deli
oğlan, padişaha “Şimdi ben kazanın içine dalıyorum. Benim ecelimi ak
kısrağım da görsün. Hiç olmazsa bunu benden esirgeme.” demiş.
Padişah “Git kısrağı hemen alıp getir.” demiş.
Deli oğlan, ak kısrağı alıp gelmiş. Onu bir güzel tımarladıktan sonra
kucaklayıp sarılmış ve onunla vedalaşmış. Bütün halk da ne olacak diye
oraya toplanmışmış.
Deli oğlan kazanın yanına varmış. Ak kısrak kişnedikten sonra Deli
oğlan kazanın içindeki süte dalmış. Deli oğlana bir şey olmamış. At yeniden kişnemiş, bizimki tekrar süte dalmış. Deli oğlan yakışıklıD1869- ve akıllı
birisiD1811-3. olmaya başlamış. Deli oğlan üçüncü defa daldığında yine ona
bir şey olmayınca cin kızı, Mikolay padişaha “İşte o benim eşim.” demiş.
Padişah “Seni Deli oğlana vermeyeceğim. Şimdi kazana ben de dalacağım, ben de onun gibi insan evladıyım.” demiş.
Padişah böyle dedikten sonra zıplayıp kazanın içine atlamış. Çıkmaya
çalışmış yalnız her yeri pişip yanmış, kemikleri bile kalmamış. Böylece
Deli oğlan, cin kızını almış, padişahın tahtına oturmuş. Deli oğlan çok iyi
bir padişah olup zorbalığı ve zulmü bitirmiş, ömrünü sürmüş.
2.36.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 36
B877.2-1. Gigantic horse / Devasa at (MEK) TOM: 36
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at TOM: 36
B31.5. Simorg: giant bird / Simurg: Devasa kuş TOM: 36
D1021. Magic feather / Sihirli kuş tüyü TOM: 36
B19.5-3. Horse with silver skin / Gümüş derili (postlu) at (MEK)
TOM: 36
B569-4. Horse advises hero / Atın kahramana nasihat etmesi (akıl
vermesi) (MEK) TOM: 36
B401. Helpful horse / Yardımcı at TOM: 36
G307-0.1. King of Jinn / Cinler padişahı (MEK) TOM: 36
396
Erkan KARAGÖZ
G307-13. Female jinn / Dişi (kadın) cin (MEK) TOM: 36
F133. Submarine otherworld / Su altı dünyası TOM: 36
D1869- Person gets prettier by immerging herself in boiling milk cauldron / Kaynayan süt kazanının içine girip çıkarak güzelleşme (MEK)
TOM: 36
D1811-3. Person gets wiser by immerging himself in boiling milk
cauldron / Kaynayan süt kazanının içine girip çıkarak bilgelik kazanma
(MEK) TOM: 36
2.37. OnÜç
2.37.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir adamın on üç oğlu varmış. En küçüğünün ismini Onüç koymuşlar.
Günlerden bir gün bu oğlanlar iş bulup çalışmak için babalarından izin istemişler. Babaları izin verince bunlar gitmişler. Bunlar gitmişler gitmişler,
gide gide başka bir padişahın hüküm sürdüğü bir yere gelmişler. Bunlar
padişahtan iş istemişler. Padişah bunları günlük yarım kuruşa çalıştırmak
üzere işe almış. Onüç’ün ağabeyleri gece gündüz ormanda ağaç kesmeye
başlamış. Onüç ise padişahın evinde kalmış. Onüç aşçının bulaşık sularını
döküyor, patates soyuyor, odun kesiyormuş. Onüç burada istediği gibi yiyip içtiğinden gelişip kuvvetlenmeye başlamış. Ağabeyleri bu durumu kıskanıp “Biz burada sineğin, böceğin, tozun toprağın içinde sıkıntı çekelim,
o yiyip içip semirsin. Haydi, Onüç’ün başına üstesinden gelemeyeceği bir
iş açalım.” demişler.
Bunlar padişahın yanına gelip “Bizim Onüç, dev perisinin aygırını getirip size versin. Onu dev perisinin olduğu yere gönder.” demişler.
Padişah Onüç’ü çağırtıp ona “Sen gerçekten bahadır birisiysen dev
perisinin aygırını alıp bana getirirsin. Yok getiremezsen seni ya astırırım
ya kestiririm.” demiş.
Onüç ağlaya ağlaya oradan çıkmış. Giderken bir nineye rastlamış.
Nine ona “Oğlum ne diye böyle ağlıyorsun?” diye sormuş.
“Ey nine, nasıl ağlamayayım ben. Padişah, dev perisinin aygırını alıp
gelmem için bana emir verdi. ‘Alıp gelmezsen seni ya astırırım ya da kestiririm.’ dedi. Ben o aygırı nasıl alıp geleceğim?” demiş Onüç.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
397
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Nine “Ağlama oğlum ağlama. İşte ben sana bir aynayla bir tarak vereceğim. Aygırın yanına vardığında aygır seni görünce kişner. O sırada
sen kuru ot yığınının altına girersin. Dev perisi çıkar, geri dönünce de sen
aygırı tutarsın.” demiş.N825.3. Onüç bunları duyduktan sonra sevine sevine
gitmiş.
Onüç, dev perisinin aygırının yanına gelmiş. Aygır huysuzlanıp kişnemeye başlamış. Bizim Onüç hemen kuru ot yığınlarının altına saklanmış.
Dev perisiG0. oraya gelmiş. Bakmış, hiç kimseler yokmuş. Dev perisi geri
dönmüş. Onüç çıkıp aygırı tutmaya çalışmış. Aygır daha çok kişnemeye
başlamış. Dev perisi bir kez daha gelmiş. Etrafa bakıp bir şey göremeyince
aygıra öfkelenip “Ne diye böyle kişniyorsun? Hiç kimseler yok ki burada!
Seni yalancı seni! Bundan sonra kişnesen de çıkmam.” demiş.
Onüç’ün istediği tam da buymuş. Onüç aygırı tutmuş. Sonra aygıra binip oradan dörtnala gitmiş. Dev perisi bu durumu sezmiş. En iyi atına binip
Onüç’ü kovalamaya başlamış. Dev perisi Onüç’e yetişeceği sırada Onüç
tarağıD1072.1. çıkarıp fırlatmış. Tarak gür bir ormana dönüşmüş.D941.1-1. Dev
perisi ormanda yolunu kaybettiğinden bizim Onüç epeyce bir yol almış.
Dev tekrar Onüç’ü kovalamaya başladığında Onüç bu sefer de aynayıD1163.
fırlatmış. Ayna büyük bir denize dönüşmüş.D2151.1.1-1. Dev perisi bu denizden çıkmayı başaramayıp denizin karşı yakasından el kol hareketleriyle
Onüç’ü tehdit etmiş.
Ondan sonra Onüç aygırı alıp gelmiş, padişaha vermiş. Artık bizimkisi
kurtulmanın rahatlığıyla yaşıyormuş. Böyle rahat rahat yaşarken ağabeyleri Onüç’ün başına başka bir bela açmak için yeniden padişahın yanına gelip
“Bizim Onüç sana dev perisinin yorganını alıp getirmek istiyor.” demişler.
Padişah, Onüç’e “Sen bana dev perisinin yorganını alıp getirmek istiyormuşsun. Çok vakit geçirmeden yorganı çabucak al gel.” demiş.
Onüç bir kez daha ağlaya ağlaya oradan çıkmış. Yolda giderken daha
önce karşılaştığı nineye rastlamış. “Niçin ağlıyorsun oğlum?” demiş nine.
“Ey nineciğim, nasıl ağlamayayım? Padişah bana dev perisinin yorganını alıp getirmem için emir verdi.” demiş Onüç.
Nine “Ağlamakla bu iş olmaz oğlum, ağlama sen. İşte sana bir çuval.
Bu çuvalı bir karınca yuvasından karıncalarla doldur. Sonra o çuvalı dev
perisinin evinin içine boşalt.” demiş.
398
Erkan KARAGÖZ
Bizim Onüç çuvalı karıncalarla doldurup dev perisinin evinin olduğu
yere gitmiş. Dev perisinin evinin etrafı çitlerle çevriliymiş. Çitin yarığından Onüç evin önüne girmiş. Sezdirmeden evin kapısını açıp çuvalın ağzını çözmüş. Evin her tarafına karınca dolmuş. Dev perisi yattığı yerden
uyanır uyanmaz karısına “Yorgan pirelenmiş. Uykuda bile rahat yok. Gün
boyu yatıyorsun, buna bakmıyorsun.” diye bağırmış, yorganı tekmeleyip
atmış. Yalnız karıncalardan yine de kurtulamamış. Her tarafına karıncalar
sarmış. Buna daha da öfkelenip yorganı evin önüne çıkarıp bırakmış.
Bizim Onüç’ün istediği de buymuş. Yorganı alıp padişahın sarayına
getirmiş. Ağabeyleri bu işe çok şaşırmışlar. “Bu nasıl oldu da ateşte yanmaz, suda batmaz bir oğlan oldu!” demişler.
Ondan sonra padişahın yanına gelip “Bizim Onüç bu sefer de dev perisini getirip padişaha vereceğim diye böbürleniyor.” demişler.
Padişah yine Onüç’ü çağırtıp ona “Sen, dev perisini getirip bana vereceğini söylüyormuşsun. Böyle bir niyetin varsa çok beklemeden bu işi
yap.” demiş.
Onüç bir kez daha ağlaya ağlaya oradan çıkıp gitmiş. Yeniden daha
önce karşılaştığı nineye rastlamış. Nine “Niçin ağlıyorsun oğlum?” demiş.
“Ey nineciğim, nasıl ağlamayayım? Padişah, dev perisinin kendisini
alıp gelmem için bana emir verdi.” demiş Onüç.
Nine “Ağlamakla iş halledilmez oğlum, sen ağlama. Ben sana bir balta
vereceğim. Dev perisinin ormanına gidip ağaç kesmeye başla. Dev perisi
gelince de ona ‘Onüç ölmüş, ona tabut yapıyorum.’ dersin. O da sana yardım etmeye çalışır. Sen onu tabuta sokmak için uğraş.” demiş.
Bizim Onüç sevine sevine gitmiş. Dev perisinin ormanına gelince taktuk diye odun kesmeye başlamış. Dev perisi oraya gelip ona bağırmaya
başlayıp “Ne yapıyorsun? Niçin benim ormanımdan izinsiz ağaç kesiyorsun?” demiş.
Onüç “Bağırma, Onüç öldü. Ona tabut yapıyorum.” demiş.
Dev perisi bunu duyunca çok sevinmiş. “Ben de yardım edeyim!” diye
baltayla bıçkıyı alıp işe koyulmuş. Bunlar ikisi birlikte tabut yapmaya başlamışlar. Çok sağlam bir tabut yaptıktan sonra Onüç “Biliyor musun, Onüç
senin kadar kuvvetli birisi. Sen tabuta gir. Tabut sağlam mı değil mi diye bir
bak hele! Tabut sana dayanmazsa Onüç’e de dayanmaz demektir.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
399
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Dev perisi tabuta girer girmez Onüç tabutu kapatıp çivilemiş.G510-10.
Dev perisi bu işi fark edince bağırıp küfretmeye başlamış. Yalnız ne kadar
uğraşırsa uğraşsın, tabuttan çıkamamış. Onüç tabutu arabaya yerleştirip
dönüş yoluna çıkmış.
Dev perisi sinirinden sürekli bağırıp “Yol üstünde benim bir teyzem var.
O senin gitmene kesinlikle izin vermez. O, senin işini bitirecek.” demiş.
Onüç, dev perisinden bunu duyunca atlarını, öküzlerini durdurup dev
perisinin teyzesinin evine varıp içeri girmiş. Selamlaşıp, hâl hatır sormuş.
“Nine ben gözsüzlere göz veren, bir gözü olanları iki gözlü yapan birisiyim.” demiş.
Dev perisinin teyzesi tek gözü olduğundanG121.1.1. buna çok sevinip
“Öyle mi, o zaman bana bir göz yerleştir.” demiş.
Bizim Onüç, ihtiyar kadını saçlarından sıkıca bir direğe bağlamış da
“Teyze ben sana göz yerleştirirken sakın huysuzlanıp sinirlenme. Göz yerleştirme işi oyun değil.” demiş.
Onüç, demiri kızdırdıktan sonra ihtiyar dev perisinin gözüne basmış.
İhtiyar kadının gözü çıkmış.G511-2. İhtiyar kadın saçlarını direkten kurtarıp
elleriyle etrafı yoklaya yoklaya Onüç’ü aramaya başlamış. Onüç de pek
uyanık bir delikanlıymış. Kapının önünde dolaşan ihtiyar kadının tekesinin altına girip saklanmış. İhtiyar kadın daha bir acıyla bağırarak Onüç’ü
aramaya devam etmiş. Onüç’ü bulamayınca tekeyi kapıdan dışarı atmış.
Onüç, tabutu çekip padişahın sarayına gitmiş. Padişahı dışarı çağırıp
“İşte senin emrinle dev perisini alıp geldim. Şimdi tabutu açacağım.” demiş.
Padişahın korkusundan ödü kopup “Sakın, sakın çıkarma, gerekmez!”
demiş.
Onüç “Emri sen verdin, şimdi çıkaracağım.” demiş.
Padişah o zaman yalvarmaya başlayıp “Onüççüğüm, lütfen çıkarma.
Kızımla birlikte padişahlığımın yarısını sana vereceğim. Dev perisini sakın
çıkarma.” demiş.
Böylece padişah, Onüç’e kızını ve padişahlığının yarısını vermiş.
Ağabeyleri kıskançlıkları yüzünden Onüç’ü yok etme niyetlerinden pişman olmuşlar. Kalan ömürlerini hep birlikte huzur içinde yaşamışlar.
Bugün vardım, dün döndüm. Oynadık, güldük, yedik, içtik; bıyıklar
yağlandı ama yemekten yiyemedik.
400
Erkan KARAGÖZ
2.37.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 37
N825.3. Old woman helper / İhtiyar kadın yardımcı TOM: 37
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 37
D1072.1. Magic comb / Sihirli tarak TOM: 37
D941.1-1. Forest produced by magic comb / Sihirli tarak aracılığıyla
orman yapma (MEK) TOM: 37
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna TOM: 37
D2151.1.1-1. Sea produced by magic mirror / Sihirli ayna aracılığıyla
deniz yapma (MEK) TOM: 37
G510-10. Trapping ogre by introducing him into coffin / Tabutun içine
sokma yoluyla devi tuzağa düşürme (MEK) TOM: 37
G121.1.1. One-eyed giant (ogre) / Tek gözlü dev TOM: 37
G511-2. One-eyed giant (ogre) gets blinded (and killed) by cauterizing / Tek gözlü devi dağlama yoluyla kör etme (MEK) TOM: 37
2.38. AVCI YİĞİT İle VAHŞİ HAYVAnlAR
2.38.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda bir avcı varmış. Bu avcının annesi ile babası ölünce
avcı bir tek kız kardeşiyle kalakalmış.
Bu avcı delikanlı günlerden bir gün ava çıkmış. Av dönüşünde yakaladığı ayıyı zincirle bağlamış. Ayıya Taştavran ismini verip eğitmeye başlamış. Başka bir ava çıkışının dönüşünde bu defa bir kurt yakalayıp getirmiş.
Kurdu da zincirle bağlamış. Kurda Aybagar ismini vermiş. Başka bir zaman
yine ava çıkmış. Avcı bu sefer de bir tavşan yakalayıp getirmiş. Tavşana da
Sakkolak ismini vermiş. Avcı delikanlı bu hayvanları iyice eğitmiş, onları
büsbütün kendine alıştırmış. Artık hayvanlar kaçıp gitmiyorlarmış.B771.
Günlerden bir gün avcı delikanlı, Taştavran ile Aybagar’ı yanına almış,
Sakkolak’ı da önüne oturtmuş. Kız kardeşini de bırakmamış. Böylece bunlar hep beraber ava gitmişler. Bunlar birlikte gide gide bir deniz kıyısına
gelmişler. Denizin kıyısında denizin içine doğru giden köprüye benzeyen
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
401
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
dar bir şey görmüşler. Delikanlı köprünün başına atını bağladıktan sonra
tüfeğini alıp yoluna devam etmiş. Köprünün içinden yol aldıkça köprü genişliyormuş. Köprü sağlam bir köprüymüş. Köprünün ortasında keçeden
yapılmış bir kulübe varmış. Kulübenin arkasında kuyuya benzeyen bir şey
varmış.F842.2-5. Bunlar bir ileri bir geri oraya doğru yürümüşler. Orada bir
ahır varmış. Ahırı açıp baktıklarında içeride bir sarı aygır görmüşler. Aygır,
boynunda yuları yanında ipleri sabana gidecekmiş gibi hazır bir vaziyette
duruyormuş. Aygır pek cüsseli, pek güzelmiş.
Sonra bunlar kulübenin kapısına gelmişler fakat kulübenin kapısı yokmuş. İçeriden tuhaf sesler duymuşlar. Kulübenin içine baktıklarında içeride dört delikanlı oturuyormuş. Bunlar avcı delikanlıya şaşkın şaşkın bakakalmışlar. Avcı delikanlının gözleri bir aslanın gözleri gibi ateş çakmış. Bu
delikanlılardan birisi ayağa kalkmış ve “Of!” diyerek derin bir nefes almış.
Sonra diğerleri de ayağa kalkmış. Bunların hepsi de dev perisiymiş.G0.
“Delikanlı sen buralarda ne yapıyorsun?” demiş içlerinden birisi.
“İşte, ava çıkmıştım. Sizin seslerinizi duyunca buraya geldim.” demiş
delikanlı.
“Delikanlı senin başın üç tane mi, dört tane mi?” demiş bir başka dev.
Avcı delikanlı “Benim bir değil beş başım var.” demiş.
Dev perileri kendi aralarında kendi dillerinde konuşmuşlar. Delikanlı
onların dilini bilmiyormuş. Sonra bir dev perisi “Bizim karnımız aç. Seni
tutup yiyeceğiz.” demiş.
“Gücünüz yeterse yersiniz.” demiş delikanlı.
Bu avcı delikanlı çok kuvvetliymiş. Başka bir dev “Güreşmek mi istersin yoksa dövüşmek mi?” demiş.
Delikanlı “Ben güreşmek istiyorum.” demiş.
Bunlar güreşmeyeG510-9. başlamışlar. Delikanlı birisini kaldırıp sertçe
yere çapmış. Bu dev perisi hâlden düşüp bir kenara çıkıp oturmuş. İkincisiyle güreşe başlayan delikanlı onu da kaldırıp köprüye çarpmış. Onun da
kaburga kemikleri kırılmış. Üçüncüsüyle güreşen delikanlı onu da sakatlayıp atmış. Böylece delikanlı üç dev perisini halletmiş. Bunların güreşecek güçleri kalmadığından bir kenara geçip oturmuşlar. Delikanlı bu sefer
de dördüncü dev perisiyle güreşmeye başlamış. Üç saat güreşmişler ama
402
Erkan KARAGÖZ
birbirlerini yenememişler. Sonra daha önce yenmiş olduğu üç dev perisi
güçlerini toplayıp güreşe dâhil olmuş. Avcı delikanlı bunların hepsiyle güreşirken çok yorulmuş. Sonra “Ey Taştavranım, Aybagarım, Sakkolağım!”
diye seslenerek hayvanlarını çağırmış. Bunlar zincirlerini kırıp avcının yanına gelmişler.
Ayı gelir gelmez devleri tokmaklamaya başlamış. Ayı tuttuğu devlerin
döş etlerini koparıp atıyormuş. Kurt da onun koparıp attığı etleri yiyormuş.
Bu şekilde bunlar üç devi yok etmişler.B300. Son devi de tutup kuyuya atmışlar.G514.2-2.
Dördüncü devi kuyuya bıraktıktan sonra avcı delikanlı atını ve kız
kardeşini almaya gitmiş. Atını alıp gelip koşum takımlarını çıkarmış. Kız
kardeşini de kulübeye yerleştirmiş. Arabadaki erzakları alıp yemek pişirip
yemişler. Sonra delikanlı, kız kardeşine “Ben gidiyorum. Bir şeylere rastlarım. Sen buradan hiçbir yere çıkma.” demiş.
Kız kardeşini kulübede bırakan delikanlı; ayısı, kurdu ve tavşanı ile
birlikte ava çıkmış.
Ağabeyi gidince kızın kulübede durası gelmemiş. Dışarı çıkıp bir ileri
bir geri yürümeye başlamış. Yürüye yürüye kuyunun yanına gelince kuyudan ses geldiğini fark etmiş. “Ey kızım ahırda sarı aygırım var. Onu getirip
ipini de kuyuya bıraksan, ben de buradan çıksam. Ben senin eşin olurdum.” demiş. Kız “Eşin olurdum.” sözünü duyunca dev perisinin sözünü
dinlemiş. Ahırı açıp sarı aygırı kuyunun olduğu yere getirmiş. Urganı da
kuyunun dibine doğru bırakmış. Sonra kız, sarı aygırı çekip dev perisini
kuyunun dibinden çıkarmış. Kuyudan çıkınca dev perisi, kızı hanımı
olarak almış.G415Kızın ağabeyi avdan dönünce kuyuya attığı dev perisinin kız kardeşiyle keyif yaptığını görmüş. Ağabeyi bu duruma çok şaşırmış. Sonra dev perisi ile yeniden kavgaya girişmiş. Delikanlı, dev perisine ne yapmış etmiş,
onu bir kez daha yenmiş. O sırada ayı Taştavran dile gelipB211.2.3. “Bunu
parçalara ayıralım yoksa bundan kurtulamayacağız.” demiş. Taştavran bu
dev perisinin etini kemiklerinden ayırmış. Kalbini, ciğerlerini çıkarıp kurda vermiş. Bunu da daha önceki dev perilerini yaptıkları gibi yok etmişler.
G512.9-3.
Sonra avcı delikanlı, kız kardeşine “Ben seni yanımda götürmeyeceğim. Sen burada kalacaksın. Ben ne zaman evlenirsem yani düğünümün
olacağı vakit seni de düğünümde bulunman için getireceğim.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
403
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Avcı delikanlı ayısını, kurdunu zincirleyip, tavşanını da önüne oturtup
çekip gitmiş.
Epeyce bir zaman geçince delikanlı evlenmiş. Uygun bir vakitte dedesine “Benim deniz kıyısında bir kız kardeşim var. Bir yeminim vardı. Eğer
evlenirsem düğünümde bulunsun diye söz vermiştim. Onu alıp geleyim.”
demiş.
Dedesi bir şey demeden razı olmuş. Avcı, kız kardeşini alıp gelmek
için üç tekerlekli arabayı atlara koşumlayıp gitmiş. Avcı delikanlı, kız kardeşini bıraktığı yere gelmiş ve atlarını köprüye bağlayıp bırakmış. Sonra keçeden yapılmış kulübenin içine girip bakmış. Kız kardeşinin yüzü
sapsarıymış. Avcı delikanlı “Haydi, seni almaya geldim.” demiş.
O sırada hasta kız kardeşi, ağabeyine göstermeden bir çıkını arabaya
bağlamış. Arabaya binmişler. Atlar o kadar uğraşıp ter içinde kaldıysa da
bir adım bile gidemeyip arabayı çekmeyi başaramamışlar. Ağabeyi “Ne
şeyin varsa bırak.” demiş.
Kız kardeşi “Bırakacak bir şeyim yok.” demiş.
Ağabeyi çıkının ağzını çözüp bakınca kız kardeşinin devin kemiklerini toplayıp yanına aldığını görmüş. Bu yüzden atlar arabayı çekemiyormuş.E422.1.11.4-1.
Ağabeyi o kemikleri bırakmış. Kız kardeşi o sırada ağabeyine göstermeden devin iki baldır kemiğini alıp saklamış. Kız, baldır kemiklerini kulübede kaldığı vakitlerde ağlayıp ağlayıp ovuyormuş. Bu şekilde kemikleri
tığ gibi yapmışmış. Bunlar arabayla zor da olsa dönebilmişler.
Kız kardeşi, ağabeyine cemaatin toplanmasında yardımcı olmuş.
Düğün yeri hazırlanırken devin tığ gibi kemiklerini döşeğin altına tıkıp
koymuş. Düğün yeri hazırlandıktan sonra ağabeyi damat olup hanımıyla,
kız kardeşinin hazırladığı yerde yatmış. Ağabeyi yattığı yerde tan vaktinde
ölmüş. Taştavran, Aybagar, Sakkolak; avcının dedesinde kalmışlar.
Delikanlının cenazesini hazırlayıp yakın bir mezarlığa gömmüşler. O
sırada Taştavran “Aybagar, Sakkolak biz sahibimizi diriltelim.” demiş.
Bunlar üçü birlikte geceleyin sahiplerini alıp gelmişler. Dedelerinin
hiçbir şeyden haberi yokmuş. Sakkolak “Öteki tarafa nasıl geçeceğiz?” demiş.
404
Erkan KARAGÖZ
Ayı “Ben bir yolunu bulurum.” demiş.
Ayı bir binadan tahta sökmüş. Sonra bunlar tahtaları alıp su kıyısına
gitmişler. Tahtaların üzerine oturup rüzgârın da yardımıyla öbür tarafa çıkmışlar.
Öbür tarafa çıktıklarında ayı “Hangimiz olursa olsun, birimizin kanını
akıtması gerek.” demiş.
Ayı ile kurt tavşanı tutup onun kanını akıttıktan sonra ona “Hiç kımıldamadan yat.” demişler. Tavşandan kan akmaya başlamış. Tavşan kımıldamadan yatıp bu acıya dayanmış.
Ayı ile kurt bir kenara gidip pusuya yatmışlar. O sırada bir saksağan
kuşu uçarak gelmiş. Saksağan kanı görünce oraya konmuş. Sakkolak da
saksağanı yakalamış. Sonra saksağanB211.3-10. “Yavrularım var, lütfen beni
bırakın. Yoksa onlar aç kalacak.” demiş.
Sakkolak “Bize ölüm suyu ile hayat suyu getirirsen seni bırakırım.”
demiş.H1321.1.
Ayı ona ne yapması gerektiğini anlatmış. Saksağan “Tamam, kabul
ediyorum. Hemen gidip getireceğim.” demiş.
Tavşanın yarasını temizleyip ıhlamurla sarmışlar. Ondan sonra ayı
ile kurt saksağan gelene kadar sahiplerinin mezarını açıp onu çıkarmışlar.
Saksağan gelince önce ölü suyunu yiğidin üstüne serpmiş.B301.5. Sonra hayat suyunu serpmiş. Delikanlı fırlayıp kalkmış.E82.
Bunlar oradan ayrılıp su kıyısına gelmişler. Daha önce geldikleri
tahtaların üzerine oturmuşlar. Karşı tarafa çıkıp evlerine dönmüşler. Avcı
delikanlı gelip kapıyı vurmuş. “Dede, kapıyı aç. Ben döndüm.” demiş.
Dedesi ölünün döndüğünü görünce çok korkmuş. “Korkma dede.”
demiş delikanlı. Başından sonuna kadar nasıl dirildiğini anlatmış. Sonra
dedesi kapıyı açmış. Delikanlı içeri girince bunlar ağlayıp dertleşmişler.
“Kız kardeşim burada mı benim?” diye delikanlı sormuş.
Dedesi “Burada.” demiş.
Delikanlı tan atıp ortalık aydınlandığında kız kardeşini yanına çağırmış. Kız kardeşi yalvarıp “Ağabey öldürme beni, her şey benim yüzümden
oldu.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
405
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Nereye koyduysan, söyle!” demiş delikanlı.
Kız kardeşi “İki baldır kemiğini alıp koymuştum.” demiş.
“Nerede kemikler, ver bana!” demiş delikanlı.
Delikanlı, kız kardeşinin elinden devin iki baldır kemiğiniE714-14. almış.
Kemikleri yanmakta olan kuzineye atmış. Sonra kız kardeşini saçlarından
tutmuş da “Sen dev perilerini koruyorsun, sen benim düşmanımsın!” diyerek kılıcıyla onun başını kesmiş.
Onlar yeniden düğün yapıp hayatlarına devam etmişler.
2.38.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 38
B771. Wild animal miraculously tamed / Vahşi hayvanların şaşılacak
bir şekilde evcilleştirilmesi TOM: 38
F842.2-5. Extraordinary bridge which has a hut, stable and well in the
middle expands into sea / Denizin içine doğru genişleyerek giden ve ortasında bir kulübe, ahır ve kuyusu olan olağanüstü köprü (MEK) TOM: 38
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 38
G510-9. Fighting and wrestling with ogre / Dev ile dövüşme ve
güreşme (MEK) TOM: 38
B300. Helpful animal / Yardımsever hayvan(lar) TOM: 38
G514.2-2. Ogre imprisoned in well / Devin bir kuyuya hapsedilmesi
(MEK) TOM: 38
G415- Imprisoned ogre rescues himself from the well by promising
sister of hero a marriage / Devin, kahramanın kız kardeşine evlenme sözü
vererek tutsak olduğu kuyudan kurtulması (MEK) TOM: 38
B211.2.3. Speaking bear / Konuşan ayı TOM: 38
G512.9-3. Ogre gets torn to pieces by hero’s wild animals / Devin
kahramanın vahşi hayvanları tarafından parçalara ayrılarak öldürülmesi
(MEK) TOM: 38
E422.1.11.4-1. Killed ogre becomes revenant as bone / Öldürülen
devin hâlâ kemik formunda yaşıyor olması (MEK) TOM: 38
406
Erkan KARAGÖZ
B211.3-12. Speaking magpie / Konuşan saksağan (MEK) TOM: 38
H1321.1. Quest for Water of Life (water which will resuscitate) / Ölen
kişiyi yeniden diriltmek için hayat suyunu aramaya çıkma TOM: 38
E82. Water of life and death. One water kills, the other restores to life /
Hayat ve ölüm suyu. Sulardan birisinin öldürmesi, diğerinin tekrar hayata
döndürmesi TOM: 38
B301.5. Faithful animals resuscitate master / Vefalı hayvanların,
sahiplerini yeniden yaşama döndürmesi TOM: 38
E714-14. Soul in bone / Ruhun (canın) kemikte olması (MEK) TOM: 38
2.39. IRGAT İle BÜYÜCÜ KIZ
2.39.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda fakir bir kişi varmış. Bu kişi geçim derdinden ırgatlık
yapmak için bir köye varmış. Bir dört yol ağzına gelip oturan bu kişinin
yanına sokağın birinden bir adam çıkıp gelmiş de “Delikanlı, ne yapıyorsun burada?” demiş.
“Çalışmak için gelmiştim. Buralarda işçi arayan var mı acaba?” demiş
delikanlı.
“Bana işçi lazım. Haydi, bize gidelim. Sana yapacağın işi anlatırım.
Eğer işi yapabilirsen bir yıl boyunca seni yanıma alırım. Ne kadar ücret
istiyorsun?” demiş.
Delikanlı “Sen bilirsin.” demiş.
“Yok, ben öyle sözle değil, sözleşmeyle seni işe alacağım. Haydi söyle.” demiş adam.
Fakir delikanlı çok istersem bu beni işe almaz diye korkmuş. Az para
istese yapacağı iş ne, onu bilmiyormuş. Sonra “Üç yüz akçe.” demiş.
Diğeri “Üç yüz akçe vereceğim, sözleşme yapacağız. Benim söylediğim işi yapamazsan ömür boyu burada kalırsın.” demiş.
“Taş kestirmeyecek herhâlde, kabul edeyim.” diye düşünmüş delikanlı da “İmzalayalım.” demiş.
“Verilen işi yapamazsa ömür boyu burada kalacaktır.” diye yazmışlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
407
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Adamın evine gelip yemek yemişler. Sonra yatıp uyumuşlar. Sabah olunca patron “İşte sana kırk tavşan, bunları güdeceksin. Hiçbirini
kaybetme! Birisini bile kaybedersen bir yıl ücretsiz çalışırsın.” demiş.
Ondan sonra delikanlı tavşanların kaldığı yerin kapısını açıp tavşanları çıkarmış. Orman köyden uzak değilmiş. Tavşanların hepsi ormana doğru
kaçıp gitmiş.
Irgat ne yapacağını bilemediğinden çok kaygılanmış. Telaşla ormana gitmiş. Ortalıkta bir tavşan bile görünmüyormuş. Ağlamaya başlamış.
Böyle ağlayıp dururken aksakallı bir ihtiyar çıkıp gelerekN825.2. “Niçin ağlıyorsun, oğlum?” demiş.
“Dede, çok büyük bir kaygım var.” demiş delikanlı.
“Nasıl bir kaygı, söyleyebilir misin bana?” demiş ihtiyar adam.
“İşte, ben bir patronla sözleşme imzaladım. Patronum gütmem için
bana kırk tavşan vermişti. Bu tavşanlar kaçıp kayboldu. Bir tavşanı bile
kaybettiğimde bir yıl ücretsiz çalışmak zorunda kalacaktım.” demiş.
İhtiyar “Ağlama oğlum! Bıçağın var mı?” demiş.
“Var, dede.” demiş delikanlı.
“Ver bakayım.” demiş ihtiyar adam.
Delikanlının bıçağıyla dede yarım arşın kadar bir ıhlamur ağacını kesmiş. Bu kestiği ağaç parçasına ihtiyar adama kırk tane kertik atmış. Budayıp yonttuğu bir dalı bıçak gibi yapmış. Sonra da “Oğlum yatıp uyu. Gece
olunca şu kırk kertikli sopayıD956. tıkırdatırsın. Tavşanların çıkacaktır. Hiç
kaygılanma.” demiş.
Delikanlı ormanda yatmış ama uykusu gelmiyormuş. Delikanlı ihtiyarın sözlerine pek inanmamış. “O şekilde tavşanlar çıkmazsa kaçarım.”
diye düşünmüş. Böyle düşünürken geceyi etmiş. Sürüyü geri getirme vakti
gelmiş. Delikanlı kesesinden sopayı almış. Kırk kertikli sopayı tıkırdatmış.
Tıkırdatmasıyla birlikte tavşanlar gelip toplanmış.D1446-6. Delikanlı altın
bulsa bundan daha çok sevinemezmiş.
Sürüyü alıp dönünce patronunun aklı şaşmış. Bu patronun bir kızı varmış. O da “Bu ne gürültü.” diye bakmak için dışarı çıkmışmış. Bu zengin
adam büyücüymüş.D1711. Kız da babasından büyü yapmayı öğrenmişmiş.
Patron ne olduğunu öğrenmesi için kızını çağırıp “Nasıl bir kerametle tavşanları alıp döndü acaba, öğren bakayım.” demiş.
408
Erkan KARAGÖZ
Kız “Senin nasıl bir kerametin var? Nasıl oldu da tavşanları toplayıp
geri dönebildin?” diye sormuş.
Delikanlı “Alıp döndüm işte ama çok yoruldum.” diyerek hiçbir şey
belli etmemiş. Delikanlı çok yakışıklı aynı zamanda da pehlivanmış. Kız,
delikanlıya âşık olmuş.
Ertesi gün olunca patronu yapması için delikanlıya başka bir iş verip
“Artık tavşanları gütmeyeceksin. Sana bugün başka bir iş vereceğim. Arkada bir ot yığını var. Ot yığınını tane tane taşıyıp bitir. Otların baş tarafları
bir yerde olsun. Bu işi bir gün içinde bitir.” demiş.
Bu iş yabayla yapılsa bile on gün sürecek bir ot yığını varmış. Delikanlı korkmuş. Ne yapacağım diye büyük bir kaygıya düşmüş. Böyle kaygılı bir şekilde beklerken daha önce karşısına çıkan aksakallı ihtiyar onun
gözünün önüne gelmiş. İhtiyarı görünce delikanlı çok sevinip “Ey dede!
Nasılsın, iyi misin? Benim içime yine bir kaygı düştü.” demiş.
“Nedir oğlum? Söyle.” demiş ihtiyar.
“Şu arkadaki kuru ot yığınındaki otları başları aynı hizada olacak
şekilde bir gün içinde taşıyıp bitirmem gerek.” demiş delikanlı.
“Kaygılanma oğlum, çabucak yaparsın. Ben ormana gideyim de karınca padişahınıB246.1. tutup sana getireyim.” demiş ihtiyar adam da gidip
karınca padişahını alıp gelmiş.
Karınca padişahıB211.4.1. “Lütfen beni bırak. Ne istersen yaparım.” demiş.
“Bize şu gerek. Şu görmüş olduğun kuru ot yığınındaki otların başı
aynı yerde olacak şekilde bir gün içinde şuraya taşınacak.” demiş ihtiyar
adam.
“Tamam.” demiş karınca padişahı da ormandaki bütün karıncaları toplayıp gelmiş. Karınca başına bir ot düştüğünden karıncalar otları başları
aynı hizada olacak şekilde çabucak taşıyıp bitirmişler.H1091-4.
Sabah olduğunda ırgat delikanlı duvara yaslanmış duruyorken patronu
gelip “Yaptın mı?” demiş.
“Yaptım, işte bak gör.” demiş delikanlı.
Patron çıkıp bakmış, sanki sihirli bir şey yapmış gibi kuru otlar taşınmışmış. Zengin patron dönüp “Harika bir şey bu! Bu işin ilmini biliyor
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
409
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
olmalı.” demiş. Sonra kızının yanına gidip ona “Bu işi nasıl yaptığını gidip
öğren, belki söyler.” demiş.
Kız gidip delikanlıya sormuş. Delikanlı “Patronun verdiği işi yapmak
lazımdı. Ben de yaptım.” demiş ama nasıl yaptığını anlatmamış.
Kız “Eğer kabul edersen ben seninle evlenmek istiyorum. Beni eşin
olarak al. Bu kadar hünerin varken biz kendi hâlimizde yaşar gideriz.” demiş.
Delikanlı “Benim burada çalışmam lazım. Süre dolmadan paramı
alamam.” demiş.
Kız “Kaçalım. Benim babam büyücüdür. O burada bir şekilde seni alt
eder. Onun bildiği kadar ben de biliyorum, kaçalım.” demiş.
Bunlar kaçıp gitmişler. Kızın küçücük bir aynasıD1163. varmış. Oradan
bakıpD1323.1. “Babam bizi takip etmesi için birisini tuttu. Eğer bizi yakalarlarsa bizim için iyi olmaz.” demiş.
“Ne yapalım o zaman?” diye delikanlı sormuş.
“Sen cami ol, ben müezzin olup ezan okuyayım. Yabancı birisi anlamaz.” demiş.
Takip eden kişi onlara yetişince dedikleri gibi yapmışlar. Delikanlı
cami olmuş.D268.0-2. Kız da müezzin olup ezan okumuş. Onları takip eden
kişi hiçbir şey anlamadan geçip gitmiş. Biraz daha gittikten sonra geri
dönmüş.
Döndüğünde patronu ona “Niye onları alıp dönmedin?” demiş.
“Hiçbir yerde görünmediler.” demiş bu kişi.
“Ne gördün, söyle.” demiş zengin adam.
“Bir cami gördüm. Yeni bir camiydi. Minaresinden de birisi ezan okuyordu.” demiş.
“Cami ile müezzin onlardı. Onları kendim alıp gelmeliyim.” demiş
zengin adam. Sonra onları aramak için zengin adamın kendisi gitmiş.
Kız aynaya bakmış da “Babam yola çıktı.” demiş.
Delikanlı “Ne yapacağız?” demiş.
“Ben göl olayım, sen de ördek olup göle girersin.” demiş.
410
Erkan KARAGÖZ
Kız, göl olmuş.D283.1. Kocası da ördek olupD161.3. göle girmiş. Büyük bir
göl meydana gelmiş. Gölün etrafında kamışlar da varmış. Zengin adam
oraya gelip “Eee, kurtuldunuz sandınız. Yakalandınız işte.” demiş.
Zengin adam büyük bir öküz olupD133.3. gölün suyunu içmeye başlamış.
İçip bitirdim dedikçeF633. göl daha da genişlemekteymiş. Kız büyü yapmadaD2070. çok ustaymış. Babasının kursağı çatlamış. Suyu bitiremeyince “Siz
kazandınız.” diyerek dönüp gitmiş.
Kız ile delikanlı oradan ayrılıp delikanlının köyüne gelmişler. Bu köyde çiftçilik yaparak hayatlarına devam etmişler.
2.39.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 39
N825.2. Old man helper / Yardımcı ihtiyar adam TOM: 39
D956. Magic stick of wood / Sihirli ağaç çubuk TOM: 39
D1446-6. Person keeps rabbit herd from straying by magic stick /
Dağılan tavşan sürüsünü sihirli sopa yardımıyla toplama (MEK) TOM: 39
D1711. Magician / Sihirbaz (Büyücü) TOM: 39
B246.1. King of ants / Karıncaların padişahı TOM: 39
B211.4.1. Speaking ant / Konuşan karınca TOM: 39
H1091-4. Task of sorting hay according to the same lead level Kuru
otları başları aynı hizada olacak şekilde sıralama görevi (MEK) TOM: 39
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna TOM: 39
D1323.1. Magic clairvoyant mirror / Görülmeyen şeyleri görebilen
sihirli ayna TOM: 39
D268.0-2. Transformation: man to mosque / İnsanın camiye dönüşmesi
(MEK) TOM: 39
D283.1. Transformation: man (woman) to pool of water / İnsanın göle
dönüşmesi TOM: 39
D161.3. Transformation: man to duck / İnsanın ördeğe dönüşmesi
TOM: 39
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
411
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D133.3. Transformation: man to ox / İnsanın öküze dönüşmesi TOM: 39
F633. Mighty drinker / Olağanüstü içici TOM: 39
D2070. Bewitching / Büyü yapma TOM: 39
2.40. deV PAdİŞAHI
2.40.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda arıkuşunun onbaşı, karganın çavuş, saksağanın yüzbaşı olduğu zamanlarda bir delikanlı varmış. Bu delikanlı kendi
köyündeki hayattan memnun değilmiş.
Günlerden bir gün delikanlı dünyayı gezip tanıyayım diye köyünü terk
edip gitmiş.
Delikanlı gitmiş gitmiş, gide gide büyük bir ormana girmiş. Ormanın
ortasına geldiğinde yol ikiye ayrılmış. Birisi çok güzel çiçekli aşk yoluymuş. Diğeri korkunç dar patikaları olan bir yolmuş. O korkunç yoldan hiç
kimseler gitmemişmiş. Delikanlı o korkunç yoldan gitmeye karar verdiği
sırada aşk yolundan iri yarı, sakalı beline kadar uzamış, elinde dayağıyla
bir ihtiyar gelip çıkmış. İhtiyarN825.2. delikanlının karşısına gelip “Oğlum
nereye gidiyorsun? O yoldan sakın gitme. Oradan bir kişi bile gitmedi.
Benim geldiğim yoldan git. Eğer o dar patikadan gidersen çıkamazsın.”
demiş.
Delikanlı kaygısızca “Dede, benim başka insanlarla işim olmaz. Ben
bu yoldan gideceğim. Orada ne olduğunu görmek istiyorum. Gide gide göz
görür.” demiş.
Delikanlı böyle söyledikten sonra o dar patikadan ormanın içine doğru
gitmiş. Delikanlı çok yol almadan çok güzel bir alana çıkmış. Bu alanda
kelebekler uçuyormuş, bülbüller ötüyormuş, çok güzel yuvarlak bir gölün
etrafında nilüfer çiçekleri açmışmış. Delikanlı bu güzelliklere bakmaya
daldığında gölün kıyısına iki güvercin uçup gelmiş. Güvercinler göz açıp
kapayıncaya kadar çok güzel iki kıza dönüşmüşler.D354.1. Delikanlı kamışların arasında pusuya yatıp kızları izlemeye devam etmiş. Çok zaman geçmeden kızlar yıkanmak için göle girmişler. O sırada delikanlı, kızların soyunduğu yere gelip birisinin elbiselerini saklamış. Sonra da kızlar daha ne
yapacak diye onları izlemeye devam etmiş. Biraz sonra kızlar sudan çıkıp
412
Erkan KARAGÖZ
giyinmeye başlamışlar. Birisi hemen giyindikten sonra güvercine dönüşüp
uçup gitmiş.D154.1. Diğer kız ise elbiselerini aramış aramış ama bulamamış.
Elbiselerini ararken delikanlıyı görmüş de ona “Delikanlı, eğer sen benim
elbiselerimi verirsen seni güvercine dönüştürüp kendimle birlikte seni de
gittiğim yere götürürüm.” demiş.
Kız böyle söyleyince delikanlı, kızın elbiselerini vermiş. Sonra kız,
delikanlıyı güvercine dönüştürmüş. Bunların ikisi beraber uçup gitmişler.
Uzun bir uçuştan sonra bunlar büyük bir saraya gelmişler. Bu kızlar padişahın kızlarıymış. Delikanlı, kızla beraber onun odasına geçmiş. Bir gün
dinlendikten sonra kız, delikanlıya “Delikanlı, ben seni çok sevdim. Ancak
benim babam çok öfkeli birisidir. Sen onun yanına gidip ondan iş iste. Nasıl bir iş verirse versin, korkmadan o işi yap. ‘Tamam efendim.’ diye cevap
ver.” demiş.
Delikanlı bu kızın babasının yanına gitmiş. İzin istedikten sonra içeri
girmiş de “Padişahım sultanım, ben sizden iş istemeye geldim.” demiş.
Padişah “İyi o zaman! İşte şu ormanı görüyor musun? Yarın ben
uyanıncaya kadar şu ormanı temizle. Çift sürüp tırmıkladıktan sonra buğday ek. Bu buğdayın hasadını al. Değirmene götürüp öğüttür. Ben uyandığımda masanın üstünde yeni buğdaydan pişirilmiş ekmek olsun.” demiş.
Delikanlı “Tamam.” demiş, vedalaşıp gitmiş. Kızların yanına dönen
delikanlı, kızlara padişahın nasıl bir iş verdiğini anlatmış.
Kız “Sen kaygılanma, yatıp uyu. Yarın babamın kalktığı sırada söylediklerinin hepsi de yapılmış olacak.” demiş.
Kız sabah güneşin çıkacağı sırada delikanlıyı uyandırmış. Delikanlı
uyurken kızın yaptığı sihirle gelen cinlerG307. Ormanı temizlemişler.G307-10.1.
Sonra sürüp tırmıklamışlar.G307-10.2. Ondan sonra buğdayı saçmışlar.G307-10.3.
Saçılan buğday filizlenip büyümüş. HasadıG307-10.4. değirmende öğüttürdükten sonra unundan ince ince ekmekler pişirmişler.G307-10.5. Delikanlı uykudan kalktığında ekmekleri getirip karşısına koymuşlar. Delikanlı ekmekleri alıp padişahın yanına gitmiş de “İşte padişahım, sizin emrinizi yerine
getirdim. Şimdi ne iş vereceksiniz.” demiş.
Padişah ekmeği alıp bakmış da “Tamam, sen üç gün dinlen. Ondan
sonra benim yanıma gel.” demiş. Delikanlıyı göndermiş.
Delikanlı üç gün boyunca kızların yanında kalıp çeşitli kuş suretlerine,
hayvan suretlerine dönüşmeyi öğrenmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
413
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Üç gün geçince delikanlı yeniden padişahın yanına gelip “Ne buyuruyorsunuz?” demiş.
Padişah “İşte benim bu sarayımdan falan yerdeki sarayıma kadar çok
güzel bir yol olsun. Yol boyunca ağaçlar dikilsin. Yarın ben uyandığımda
birbirinden kıymetli kuşlar cıvıldayıp dursunlar.” demiş.
Delikanlı baş üstüne deyip padişahla vedalaşmış. Sonra çıkıp gitmiş.
Kızların yanına dönmüş. Onlara padişahın ne iş verdiğini anlatmış.
Kız “Sen hiç kaygılanma, yatıp uyu. Uykudan kalkınca bunların hepsi
de yapılmış olur.” demiş.
Delikanlı, kızın neler yapabileceğini bildiğinden uykuya dalmış. Tan
atmadan önce kız dışarı çıkıp ellerini sallayıp ıslık çalmış. Bir sürü cin
toplanıp gelmiş.G307-9. Cinler kıza ne istediğini sormuşlar. Kız, delikanlıya
verilen işleri sayıp cinlere söylemiş de “Bu işler tan atıncaya kadar yapılmış olsun!” demiş.
Göz açıp kapayıncaya kadar yol da yapılmış,G307-10.6. ekilen ağaçlar da
büyümüş.G307-10.7. Babaları uyandığında ağaçlara konan kıymetli kuşlar ötmeye başlamış. Delikanlı, padişahın yanına gidip “Emirleriniz yerine getirildi.” demiş.
Padişah yapılan bu işlerin karşısında şaşkına dönüp “Tamam delikanlı,
sen git bir hafta tatil yap. Sonra benim yanıma gelirsin.” demiş de delikanlıyı göndermiş. Delikanlı kızların yanına dönüp onlardan daha birçok
hüner öğrenmiş.
Bir hafta sonra delikanlı, padişahın yanına gelip “Ne buyuruyorsunuz,
sizin vereceğiniz işleri yerine getirmeye hazırım.” demiş.
Padişah “Tamam delikanlı, ben sana bir iş daha vereceğim. Eğer bu
işi de yaparsan bu sarayın sahibi olarak burada kalırsın. İşte orman. Şu
ormanda benim hayatım boyunca tutmaya çalışıp da tutamadığım bir kara
aygırım var. O aygırı tutup gelebilirsen ben sana bundan başka bir iş vermem.” demiş.
Delikanlı “Emriniz olur!” demiş de sevinçle kızların yanına gitmiş. Bu
işin çok kolay olacağı hissine kapılmış.
Kız “Delikanlı bu işi yapmak çok zor olacak. Çok çetin bir iş olsa
da bir şekilde üstesinden geleceğiz. İşte sana bir gümüş yularla dört tane
414
Erkan KARAGÖZ
gümüş nal, çekiç ve çivi. Bunları alıp ormana git. Ormanın hemen dışında
yaşlı bir meşe ağacı var. Bu meşe ağacının tepesine çıkıp otur. Çok zaman
geçmeden ormanda yankılanan bir sesle birlikte aygır dörtnala gelir. Biraz
koşturduktan sonra aygır bu meşe ağacının dibine gelip yatar. Aygır meşe
ağacının dibine gelip yatınca sezdirmeden ağacın başından inip aygırın
başına gümüş yuları geçir. Yuları hemen geçiremezsen aygır seni oracıkta öldürür. Yuları geçirirsen o zaman sana bir şey yapamaz. Ondan sonra
aygıra gümüş nalları çivilersin. Atın ayaklarını nalladıktan sonra ata bin.
Terletinceye kadar atı koştur. Ondan sonra dönersin.” demiş.
Ondan sonra delikanlı, padişahın verdiği son görevi yerine getirmek
için gerekli eşyaları alıp ormana gitmiş. Kızın söylediği meşe ağacını
bulmuş. Ağacın başına çıkıp oturmuş. Orman o kadar sessizmiş ki bir tın
sesi bile duyulmuyormuş. Biraz zaman geçtikten sonra dünyanın altı üstü
gelmiş gibi fırtınalar kopmuş, korkunç kasırgalar yükselmiş. İşte bu kasırgaların içinden aygırB16.1.3. dörtnala çıkmış. Uzun bir süre koşturduktan
sonra meşe ağacının dibine gelmiş. Silkindikten sonra oraya yatmış. Aygır
biraz sakinleşince delikanlı, onun üzerine atlamış. Göz açıp kapayıncaya
kadar gümüş dizginiD1209.1-1. aygırın başına geçirmiş. At tepinse de bir şey
yapamamış. Bu arada da delikanlı gümüş nallarıD1286-1. atın ayaklarına nallamış. Sonra da kuş üzümü ağacından yaptığı değneği alıp ata binmiş. Atı,
bilekleri ağrıyıp sızlayıncaya kadar koşturmuş. Bir süre sonra aygır hâlden
düşüp sendelemeye başlamış. Delikanlı atı daha da koşturmuş. Epey bir
zaman atı koşturduktan sonra atı saraya getirip kapatmış. D1442.1. / D1442-14. Ondan sonra kızların yanına gitmiş.
Ertesi gün delikanlı “Aygırı alıp geldim.” diye haber vermek üzere
padişahın yanına gitmiş. İçeri girmek için izin istemiş. Ona “Padişahın
sağlığı iyi değil. Sen bir ay dinlen, sonra gelirsin.” demişler, geri göndermişler. İşin aslının ne olduğunu delikanlı, kızların yanına dönünce öğrenmiş. Delikanlının getirdiği aygır aslında padişahın kendisiymiş. Padişah,
aygıra dönüşüpD131. delikanlıyı yok etmek istemiş ama delikanlıyı yenememiş. Şimdi padişah yerinden kımıldayamadığından yatıyormuş.
Tamam, biz delikanlıya dönelim. Delikanlı bir ay boyunca kızların
yanında türlü türlü hünerler öğrenmiş. Bir ay geçince yeniden padişahın
yanına gidip yapılacak bir iş olup olmadığını sormuş. Padişah da hanımı ile
konuşup delikanlıdan öç almak için bir plan hazırlamış. Padişah, hanımına
“Delikanlı gelince biz onu oduna dönüştürelim ve onu yanan ateşin içine
atıp yakalım.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
415
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bir ay geçtikten sonra padişahın yanına gitmeye hazırlanan delikanlıyı
görünce kızlar ona “Sen babamın yanına gitme. O, sana eziyet verici bir
iş vermeyecek. O, seni yok etmek için bir plan hazırladı. Bir yolunu bulup
sen ondan uzak dur.” demişler.
Delikanlı, kızları dinleyip onların öğrettiği sihir yardımıyla güvercine
dönüşmüş. Uçarak kendi memleketine doğru gitmiş.
Padişah bir süre delikanlıyı beklemiş. Delikanlı gelmeyince fena hâlde sinirlenip kızlarının yanına gitmiş. Kızlarını yanına çağırıp “Delikanlı
nereye gitti?” demiş.
“Aygırı alıp dönünce biraz durdu. Sonra kendi memleketine dönüp
gitti.” demiş büyük kızı.
“Eh, berbat ettiniz. Çabucak onu yakalamalıyız.” demiş padişah.
Padişah, delikanlıyı yakalamak için en küçük kızını göndermiş. Kız,
delikanlıyı bulmak için gitmiş. Delikanlı, kızın geldiğini sezip büyük bir
dağa dönüşmüş.D291. Kız bu dağdan geçemeyince geri dönüp babasına
“Orada büyük bir dağ var. O dağı geçemedim, demiş. Padişah çok sinirlenip bu sefer de büyük kızını delikanlıyı alıp gelmesi için göndermiş.
Delikanlı bu kızın da geldiğini sezip orada bulunan denizi büyük bir
uçuruma dönüştürmüş.D478-16. Bu kız denizin olduğu yere gelip uçurumdan
geçemeyince geri dönüp babasına “Uçurumlu bir denizden geçemedim.”
demiş.
Padişah çok öfkelenmiş ve bu sefer de hanımını gönderip “Delikanlının arkasından git, onu yakalayıp dön. Alıp gelmezsen gözüme görünme.”
demiş.
Padişahın eşi hemen çıkıp gitmiş. Büyük dağları, uçurumları geçmiş.
Bu sefer de padişahın hanımının geldiğini sezen delikanlı güçlü bir şelaleye dönüşmüş.D283-7. Şelalenin üstünde şimşeklerin çaktığı bir yağmur başlamış. Padişahın hanımı şekilden şekle girse de şelaleyi geçememiş. Sonra
bütün gücüyle büyük bir aleve dönüşmüş.D285-2. Aralıksız yağan şimşekli
yağmurun altında bu alevler sönmüş. Böylece padişahın hanımı yok olup
gitmiş.
Hanımı dönmeyince cin padişahı, kuşa dönüşüpD150. delikanlının ardından kendisi gitmiş. Delikanlı, padişahın arkasından geldiğini sezmiş.
Küçücük bir balığa dönüşerekD170. derin bir gölün dibine doğru dalmış.
416
Erkan KARAGÖZ
Padişah büyük dağları, derin uçurumları, güçlü şelaleleri kolayca geçip
delikanlının daldığı göle gelmiş. Delikanlının göl dibinde balık yavrusu
olup yüzdüğünü bilen cin padişahı turna balığına dönüşmüş.D179.2. Uzun bir
süre delikanlıyı kovalayan cin padişahı onu tutmayı başaramamış. Sonra
biraz gölün kıyısına çıkıp dinlendikten sonra çirkin büyük bir öküze dönüşmüşD133.3. ve gölün suyunu içmeye başlamış. Cin padişahı gölün suyunu
içerek kuruttuktan sonra küçük balık yavrusuna dönüşen delikanlıyı alıp
öldürmek istiyormuş. Öküz gölün suyunu içip bitirmiş.F633. Ancak at toynağı kadar olan bir çukurda su kalmış. Padişahın o suyu içecek hâli kalmamış. Ama bütün gücünü toplayıp çukurdaki suyu içmeye çalıştığı sırada
kursağı çatlayıp yarılmış. Padişah o an oracıkta yıkılıp ölmüş.
Delikanlı küçük balık yavrusu hâlinden tekrar insana dönüşmüş.D370. Gölün kıyısında oturup biraz dinlendikten sonra kendi memleketine dönmüş. Evine dönünce annesi ve babasıyla görüşmüş. Delikanlı hâlen de yaşıyormuş.
2.40.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 40
N825.2. Old man helper / Yardımcı ihtiyar adam TOM: 40
D354.1. Transformation: dove to person / Güvercinin insana
dönüşmesi TOM: 40
D154.1. Transformation: man to dove / İnsanın güvercine dönüşmesi
TOM: 40
G307. Jinn / Cin TOM: 40
G307-10.1. Jinns clear forest / Cinlerin ormanı temizlemesi (MEK)
TOM: 40
G307-10.2. Jinns clear land / Cinlerin araziyi temizlemesi (MEK)
TOM: 40
G307-10.3. Jinns sow land / Cinlerin ekin ekmesi (MEK) TOM: 40
G307-10.4. Jinns thresh land / Cinlerin harmanı dövmesi (işlemesi)
(MEK) TOM: 40
G307-10.5. Jinns bake bread / Cinlerin ekmek (çörek) pişirmesi
(MEK) TOM: 40
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
417
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G307-9. Whistled to summon jinns / Islık çalarak perilerin çağrılması
(MEK) TOM: 40
G307-10.6. Jinns blaze a trail / Cinlerin yol yapması (MEK) TOM: 40
G307-10.7. Jinns as gardener / Bahçıvan olarak cinler (MEK) TOM: 40
B16.1.3. Devastating horse / Tahrip edici at TOM: 40
D1209.1-1. Magic silver bridle / Sihirli gümüş yular (MEK) TOM: 40
D1286-1. Magic silver horseshoe / Sihirli gümüş nal (MEK) TOM: 40
D1442.1. Magic bridle restrains all horses / Sihirli dizginin atları
dizginlemesi TOM: 40
D1442-14. Magic horseshoe restrains all horses / Sihirli nalın atları
dizginlemesi (MEK) TOM: 40
D131. Transformation: man to horse / İnsanın ata dönüşmesi TOM: 40
D291. Transformation: man to mountain / İnsanın dağa dönüşmesi
TOM: 40
D478-16. Transformation: sea to cliff / Denizin uçuruma dönüşmesi
(MEK) TOM: 40
D283-7. Transformation: man to waterfall / İnsanın şelaleye dönüşmesi
(MEK) TOM: 40
D285-2. Transformation: man to flame / İnsanın aleve dönüşmesi
(MEK) TOM: 40
D150. Transformation: man to bird / İnsanın kuşa dönüşmesi TOM: 40
D170. Transformation: man to fish / İnsanın balığa dönüşmesi TOM: 40
D179.2. Transformation: man to pike / İnsanın turna balığına
dönüşmesi TOM: 40
D133.3. Transformation: man to ox / İnsanın öküze dönüşmesi TOM: 40
F633. Mighty drinker. Drinks up whole pools of water, or the like /
Olağanüstü içicinin göl ve benzeri su kütlelerinin hepsini içmesi TOM: 40
D370. Transformation: fish to man / Balığın insana dönüşmesi TOM: 40
418
Erkan KARAGÖZ
2.41. İKİ KARdeŞ
2.41.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir şehirde iki kardeş varmış. Bunların birisi zengin, birisi yoksulmuş.
Zengin olanı altından, gümüşten çeşitli eşyalar yapıp satıyormuş. Yoksul
olanı ise gündelik işlerde çalışıp geçimini sağlıyormuş. Yoksul kardeşin
iki çocuğu olmuş. Bu çocuklar, zengin amcalarına gittiklerinde orada artık
yemeklerden yiyip karınlarını doyuruyormuş.
Günlerden bir gün yoksul kardeş çalı çırpı toplamak için ormana gitmiş. Bu yoksul, ormanda bir kuş görmüş ama bu kuşun her yeri altındanmış.B102.1. Yoksul kardeş altın kuşa bir taş atmış. Taş, kuşa isabet edip onun
bir kanadını kırmış. Kanadı kırılsa da kuş uçup gitmiş. Yoksul, bu altın
kanadı alıp dönmüş. Kanadı ağabeyine vermiş. Ağabeyi bu altın kanat için
kardeşine para vermiş.
Yoksul, ertesi gün çalı çırpı kesip geleyim diye yeniden ormana gitmiş. Bir ağacın başına çıkmış. Orada altın kuşun yuvasını ve yuvasındaki
altın yumurtalarıB103.1.5. görmüş. Yoksul kardeş yumurtaların birini alıp dönmüş. Getirdiği yumurtayı ağabeyine vermiş. Ağabeyi, kardeşine biraz daha
fazla para verip ona “Bu kuşun kendisini tutsan çok güzel olur.” demiş.
Bu yoksul, ertesi gün tekrar ormana gitmiş. O kuşu tutup ağabeyine
getirmiş. Ağabeyi kardeşine kuş için çok para ödemiş. Yoksul, epeyce paralandığı için sevine sevine evine dönmüş. Bu fakirin ağabeyi çok açıkgöz
birisiymiş. Hanımına “Sen bu kuşu bütün olarak pişir, hiçbir yerini ziyan
etme.” demiş.
Bu çok acayip bir kuşmuş. Eğer herhangi birisi bu kuşun kalbini,B113.1.
ciğerleriniB113-4. yerse ertesi gün başucunda altın buluyormuş. Zenginin hanımı bu kuşu güzelce temizleyip kazana koymuş. Sonra komşunun yanına bir
iş için gitmiş. Bu sırada yoksul kardeşin çocukları zengin amcalarının evine gelmişler. Bakmışlar, kazanda altın kuş pişmekteymiş. Çocuklar kazanı
açıp altın kuşu alıp baktıklarında kuştan iki lokmalık et düşmüş. Çocuklar
bakmışlar ki bu et parçaları kuşun kalbi ile ciğeriymiş. Çocuklardan birisi
kalbi, diğeri de ciğeri yemiş. Yedikleri sırada zenginin hanımı geri dönmüş.
Çocukların et yediğini görmüş. Sonra onlara “Ne yaptınız?” diye sormuş.
Çocuklar “Kazandaki kuşa bakarken kuştan iki lokmalık et düştü.
Düşen etleri yedik.” demişler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
419
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Zenginin hanımı çocuklara öfkelenmiş. Kocası öğrenmesin diye onları hemen oradan kovmuş. Ondan sonra bir horoz kesmiş. Horozun kalbiyle
ciğerini kazana koymuş.
Altın kuş pişince zengin adam hiçbir yeri kalmayıncaya kadar kuşu
yemiş. Sonra uyumak için yatmış. Sabah kalkınca başucunda altın var
mı yok mu diye bakmış. Eline hiçbir şey ilişmemiş. Zengin adam şaşkın
bir şekilde hanımına “Sen kuşun herhangi bir yerini ziyan ettin mi?” diye
sormuş.
Hanımı korkusundan “Yok, hiçbir yerini ziyan etmedim.” demiş.
Yoksul adamın çocukları uyumuşlar. Sabah olunca yataklarını toplarlarken altın görmüşler. Çocuklar gidip babalarına söylemişler. Babaları bu
işe şaşırıp onlara “Siz bu altını nasıl buldunuz?” diye sormuş.
Çocuklar bir şey söylememişler. Çocuklar akşam yatıp sabah
kalktıklarında bir kez daha altın bulmuşlar. Yoksul kardeş altınları alıp
zengin ağabeyine gitmiş. Ağabeyi bu işin nasıl olduğunu anlamış. Sonra
yoksul kardeşine “Sen o altınları alma. O altınlar sihir yardımıyla meydana
geliyor. Çocuklarını da evinde tutma. Onlar seni bir şekilde yok edecek.”
demiş.
Fakir kardeş, ağabeyinin bu sözlerini dinleyip eve dönmüş. Çocuklarının karnını iyice doyurduktan sonra onları ormana götürmüş. Onları
ormanda bırakıp dönmüş.
Bu çocuklar biraz zaman geçince yol iz aramaya başlamışlar. Zavallı
çocuklar ne yazık ki bir yol bulamamışlar. Yürüye yürüye bunlar birine
rastlamışlar. Bu kişi çocuklara “Siz nasıl çocuklarsınız böyle, niçin buralarda geziyorsunuz?” diye sormuş.
Çocuklar bütün her şeyi başından sonuna kadar anlatmışlar da “Uyandığımızda bizim başucumuzda altın oluyor.” demişler.
Bu kişi çocuklara acıyıp onları kendi evine götürmüş. Sonra onlara
“Ey çocuklar, ben sizi büyüyünceye kadar bakıp sizi aç bırakmayacağım.”
demiş.
Çocuklar adamın bu sözüne razı olup onunla yaşamaya başlamışlar.
Bu kişi çocuklara çeşitli hünerler öğretmeye başlamış. Tüfek kullanmasını
öğretmiş. Her sabah çocukların başucunda bulunan altınları biriktirmiş.
420
Erkan KARAGÖZ
Bu oğlanlar boylanıp poslanmışlar. Onları bulan kişi çocukları alıp
ormana götürmüş. “Haydi, tüfekle ateş edin bakalım.” demiş.
Ormanda bayağı gezmişler ama hiçbir şey görememişler. Bunlar geri
dönerken uçan yaban kazlarına rastlamışlar. Adam “Haydi, şimdi bu kazlardan üçünü vurun.” demiş.
Bu çocuklar kazlardan üçünü vurmuşlar. Diğer kazlar uçarak uzaklaşmışlar. Bu iki kardeş kendi aralarında konuşup anlaşmışlar. Akşam olunca
yemek yemişler. Bu sırada çocuklar kendilerine bakan kişiye buradan başka yerlere gitmek istediklerini söyleyip “Sen bize bakıp birçok şey öğrettin. Şimdi bize izin ver. Biz kendi yolumuza gidelim.” demişler.
Adam “Tamam.” demiş. Çocuklara gitmeleri için izin vermiş.
Sabah olunca yemek yemişler. Onları büyütüp yetiştiren adam, çocuklara birer tüfekle birer köpek vermiş. Sonra çocuklar yola çıkmışlar. Biraz uzaklaştıklarında adam onlara “İşte size çok iyi bir bıçak.”D1083. demiş.
Bıçağı onlara verdikten sonra da “Eğer siz birbirinizden ayrılırsanız bu
bıçağı ayrıldığınız yolun ağzına saplayın. Birbirinizin sağ olup olmadığınızı öğrenmek istediğinizde bu bıçağın olduğu yere gelip bakarsınız. Eğer
bıçağın bir yanı paslanmışsa paslanan tarafa doğru giden kişinin öldüğünü
anlarsınız. Eğer bıçağın iki tarafı da parlıyorsa ikiniz de yaşıyorsunuz demektir.”E761.4.1. demiş.
Bu iki kardeş gitmiş. Gide gide bir ormana gelip girmişler. Bu ormanda uyumuşlar. Yiyecekleri bittiği için bunlar kuş avlamaya karar vermişler.
Tüfeklerini doldururlarken bir tavşanın geçip gittiğini görmüşler. Tavşanı
vurmak için nişan aldıklarında tavşan dile gelerekB211.2.6. “Siz beni vurmayın. Benim iki yavrum var. Siz benim yavrularımı alın.” demiş.
Bunlar tavşanı vurmamışlar. Tavşanın iki yavrusunu alıp gitmişler.
Gide gide bir tilkiye rastlamışlar. Bu sefer de onu vurmaya karar verdiklerinde tilki dile gelerekB211.2.5. “Siz beni vurmayın. Benim iki yavrum var.
Onları alın.” demiş.
Delikanlılar tilkinin yavrularını alıp gitmişler. Gide gide bu sefer de bir
ayıya rastlamışlar. Ayıyı vurmak istediklerinde ayı bile dile gelerekB211.2.3.
“Siz beni vurmayın. Benim iki yavrum var. Siz yavruları alın.” demiş.
Delikanlılar ayıyı vurmamışlar. Ayının iki yavrusunu alıp gitmişler.
Bunlar yollarına devam ederlerken bir aslana rastlamışlar. Aslanı vuracak-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
421
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
ları sırada aslan da dile gelerekB211.2.2. “Siz beni vurmayın. Benim iki yavrum var. Yavruları alın.” demiş.
Bunlar aslanı da vurmamışlar. İki yavrusunu alıp gitmişler.
Bu kardeşlerin iki köpeği, iki tavşanı, iki tilkisi, iki kurdu, iki ayısı
ve iki de aslanı olmuş. Bunların yiyecek hiçbir şeyleri kalmayınca delikanlılar, tilkilere “Siz tavuk tutmada ustasınız. Gidip tavuk tutup getirin.”
demişler.
Tilkiler bir köye gidip yetecek kadar tavuk çalıp gelmişler. Bu tavukları pişirip yedikten sonra uzun bir süre yürümüşler. Ama güzel bir yer
bulamamışlar.
Sonra delikanlılar hayvanları paylaşıp yol ayrımına da bıçağı sapladıktan sonra ayrı yönlere doğru gitmişler.
Küçük kardeş gide gide bir şehre gelmiş. Bakmış ki bu şehir kara bayraklarla kaplanmış. Bu delikanlı gidip bir eve girmiş. Kalacak bir yer olup
olmadığını sormuş. Ayrıca “Bunlar benim yaban hayvanlarım. Bunları bir
yere kapatıp koyabilir misiniz?” diye sormuş.
Ev sahibi “İyi, koyarız.” demiş. Delikanlının yaban hayvanlarını alıp
bir ahıra kapatmış. Hayvanlar ahırda bir delik görmüşler. Bu delikten tavşan ile tilki çıkıp kendileri için ekmek, et, tavuk, horoz gibi yiyecek bir şeyler aramaya gitmişler. Tilki ile tavşan her çeşit yiyecekten alıp gelmişler.
Hayvanlar böylece karınlarını doyurmuşlar. Delikanlı karnını doyurunca
ev sahibine “Niçin bu şehir kara bayraklarla kaplandı?” diye sormuş.
Ev sahibi “Yarın bizim padişahımızın kızı vefat edecek. Onun mateminden dolayı şehri böyle kara bayraklarla kapladılar.” demiş.
Delikanlı, ev sahibine tekrar “Neden, kız çok mu hasta mı?” diye sormuş.
Ev sahibi “Yok, hasta değil. Hasta olmasa bile ölmesi gerek.” demiş.
“Niçin ölmesi gerek?” diye delikanlı yeniden sormuş.
Ev sahibi “İşte, şehrin karşısındaki şu büyük dağı görüyor musun? O
dağın başında büyük bir ejderha yaşıyor. Her yıl ona bir kız vermek gerek.
Eğer vermezsen bütün şehri yakıp yıkar. Kura padişahın kızına çıktı.” demiş.
Bu delikanlı ev sahibine “Ejderhayı öldürseler ya?” demiş.
422
Erkan KARAGÖZ
Ev sahibi “Yok, öldüremezler. Onu öldürmek için nice pehlivanlar, bahadırlar geldi ama başaramadılar. Eğer birisi ejderhayı öldürmeyi başarırsa
padişah ona kızını verecek.” demiş.
Delikanlı, ev sahibinden bu sözleri duyduktan sonra hayvanlarının
karnını doyurmuş. Ondan sonra ejderhanın bulunduğu dağa doğru gitmiş.
Dağa tırmanınca orada bir ev görmüş. İçine girip bakmış. Masanın üzerinde üç bardak su ile bir yazı varmış. Bu yazıda “Her kim bu bardaktan su içerse içen kişiyi bütün dünya halkı bir olsa bile yenemez. Kapının
üstündeki kılıcı alıp ejderhayı öldür.” diye yazmaktaymış. Delikanlı yazıyı
okuduktan sonra kılıcı yerinden almaya çalışmış ama kılıcı yerinden oynatamamış. Delikanlı bardaktaki suyu içince kılıcı tek eliyle kaldırmış.D1335.2.2.
Artık padişahın kızını ejderhaya verme vakti gelmiş. Kızı, ejderhanın
yanına götürmüşler. Padişahın kızını uğurlamaya birçok kişi gelmiş. Bu
kız şehirden çıkınca dağ başındaki delikanlıyı görmüş. Onu ejderha sanıp
korkmuş. Babasıyla onu uğurlamaya gelenler geri dönmüşler. Padişahın
bir veziri “Burada ne olacak acaba?” diye dağın olduğu yerde kalmış. Bu
kız dağın başına çıkınca delikanlıyı görüp çok sevinmiş.
Delikanlı, kıza “Ben seni kurtaracağım.” demiş.B11.11.4.
Delikanlı, padişahın kızını dağ başındaki eve sokmuş. Biraz vakit geçince bu evin yanına yedi başlı ejderhaB11.2.3.1. gelmiş.
Ejderha, delikanlıyı görünce “Sen niçin geldin buraya?” demiş.B11.4.5.
Delikanlı “Ben seninle savaşmak için geldim.” demiş.
Ejderha “Buralara savaşmak için senin gibi birçok bahadır geldi. Ben
onların hepsini öldürdüm. Seni de öldürürüm.” demiş.
Bu sözlerden sonra ejderha yedi başının yedi ağzından ateş saçmaya
başlamış.B11.2.11. Ateşin değdiği ağaçlar yanmaya başlamış. Ejderha, ateşi delikanlının başına doğru üflemek isterken delikanlı kılıcını sallamış.
Sallamasıyla ejderhanın üç başını kesmiş. Ejderha acısına rağmen kendini
toparlayıp ayağa kalkmış. Yeniden delikanlının üstüne saldırmış.B11.11. Delikanlı da kılıcını yine sallayıp ejderhanın kalan dört başını kesmiş.B11.11-9.
Bu kavga delikanlıyı biraz hâlden düşürmüş. Yine de delikanlı son gücünü
toplayıp ejderhanın kuyruğunu da kesmiş.B11.11-10. Sonra delikanlı, yaban
hayvanlarını kapattığı yerden çıkarıp onlara ejderhayı paramparça etmeleri
emrini vermiş. Ayılar, kurtlar, köpekler, tilkiler çıkıp ejderhayı paramparça
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
423
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
etmişler.B11.11-11. Ejderha tamamen ölünce delikanlı, kıza bakmak için evin
kapısını açmış. Bakmış ki kız baygın yatmaktaymış. Delikanlı, kızı kaldırıp dışarı çıkarmış. Biraz sonra kız ayılmış.
Delikanlı, kıza “Ejderhadan kurtuldun.” demiş.
Kız çok sevinip mutlu olmuş. Kız, delikanlının yaban hayvanlarının
boyunlarına birer tasma geçirdikten sonra delikanlıya “Sen benim sevdiğimsin.” diye isminin yazılı olduğu bir mendili çıkarıp vermiş.
Ondan sonra delikanlı, ejderhanın ağzını açıp dilini kesmiş.B11.11-15. Dili
padişahın kızının verdiği mendilin içine koymuş. Kıza da “Ben çok yoruldum. Biraz dinlenelim.” demiş.
Kız “Tamam.” demiş. Sonra kuru bir yerde yatıp uyumuşlar. Aslanı
da bekçilik yapması için görevlendirmişler. Aslan, ayıya söyleyip uyumuş.
Ayı, kurda söyleyip uyumuş. Kurt tilkiye, tilki de tavşana söyleyip uyumuş. Tavşan da çok yorgun olduğundan o da yatıp uyumuş. Böylece bunların hepsi uyumuşlar. Dağın dibinde kalan vezir yavaş yavaş dağın başına
çıkmış. Bir bakmış, herkes uyuyormuş. Ejderha da ölmüşmüş.
Vezir kılıcını alıp delikanlının başını kesmiş. Hayvanlar hiçbir şeyin
farkına varmamışlar. Vezir böylece kızı almış.
Vezir, padişahın kızına “Sen padişaha ejderhayı vezir öldürdü diye
söyleyeceksin.” demiş.
Padişahın kızı “Hayır, ben öyle bir yalan söyleyemem. Sen öldürmedin, delikanlı öldürdü.” demiş.
Vezir, kızdan bu sözü duyunca onu korkutarak “Eğer söylemezsen hemen şuracıkta seni öldürürüm.” demiş.
Kız razı olmuş. Vezir, kızı alıp padişahın yanına dönmüş. Babası, kızını görünce çok sevinmiş.
Vezir, padişaha “Ben senin kızını ve şehrini ejderhadan kurtardım.
Vermiş olduğun sözü yerine getir.” demiş.
Vezir böyle deyince padişah kızına “Doğru mu, o mu öldürdü?” diye
sormuş.
Padişahın kızı başını öne eğerek “Doğrudur ama düğünü hemen yapmayın. Bir yıl bir gün geçsin. Ondan sonra yaparsınız.” demiş.
424
Erkan KARAGÖZ
Padişah, düğünün geç yapılmasını kabul etmiş.
Delikanlının yaban hayvanlarının uyuduğu yerde bir eşekarısı tavşanın burnuna konmuş. Tavşan, ayağıyla eşek arısını kovup uyumaya devam
etmiş. Eşekarısı tekrar gelip tavşanın üstüne konmuş. Tavşan da eşekarısını
yine kovmuş, uykusuna devam etmiş. En sonunda eşekarısı, tavşanı sokmuş. Tavşan uyanıp tilkiyi uyandırmış. Tilki kurdu, kurt ayıyı, ayı aslanı
uyandırmış. Bunların hepsi uyanıp bakmışlar ki padişahın kızı yokmuş,
sahipleri de ölü olarak yatmaktaymış. Bunlar çok korkup bağrışmaya başlamışlar. “Bu işi kim yaptı? Niçin uyandırmadın?” diye aslan ayıya söylenmiş.
Ayı kurda, kurt tilkiye, tilki tavşana söylenmiş. Bir tek zavallı tavşan
cevap verememiş. Herkes hatasını tavşanın üstüne atmış. Tavşanı öldürmeye karar vermişler.
Tavşan “Siz beni öldürmeyin. Ben sahibimizi nasıl dirilteceğimizi biliyorum. Bir dağda şöyle bir ağaç var. Eğer ölen kişinin ağzına o ağacın
köklerinden bir parça koyulursa ölü kişi dirilir. O dağ buradan iki yüz saatlik uzaklıkta bir yerde.” demiş.
Aslan, tavşana “Sen yirmi dört saatte bu ağacın köklerinden alıp gel!”
demiş.
Tavşan “Tamam.” demiş. Gidip tam aslanın söylediği saatte dönmüş.
Tavşan dönünce aslan, delikanlının başını yerine yapıştırmış. Tavşanın alıp geldiği kökleriD967. delikanlının ağzına koymuş. O anda sahipleri
dirilmiş.E64-22. Delikanlı dirilince yanına bakmış ama kızı görememiş.
Delikanlı “Bana bunu kim yaptı?” diye aslana sormuş.
Aslan, delikanlıya işin nasıl olduğunu, onu nasıl dirilttiklerini anlatmış. Fakat delikanlının başı arkaya bakıyormuş. Aslan “Ben onu düzeltirim.” demiş.
Aslan, delikanlının başını öne doğru düzeltmiş. Tavşan onun ağzına
ağaç köklerini koymuş. Sonra delikanlı eskisi gibi olup hayvanlarını alıp
gitmiş. Bir şehre gelip hayvanlarını şehir halkına göstererek para toplamış.
Bir yıl kadar sonra bu delikanlı, kızını kurtardığı padişahın şehrine gelmiş.
Bütün şehri kırmızı süslerle donatmışlarmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
425
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı bir eve girip evin sahibine “Sizin şehrinizde geçen yıl her
yer siyahlara bürünmüştü. Bu yıl ise kırmızı şeylerle donatılmış. Niçin
böyle oldu?” diye sormuş.
Ev sahibi “Geçen yıl bizim padişahın kızını ejderha alacaktı. O ejderhayı padişahın veziri öldürdü. Ejderhayı öldürdüğü için padişah, kızını
vezire verdi. Yarın düğün olacak. Bu mutlu günden dolayı şehri kırmızı
şeylerle süslediler.” demiş.
Delikanlı, evin sahibine “Ben padişahın masasından çörek alıp yemek
istiyorum.” demiş.
Ev sahibi “Yiyemezsin.” demiş. Bunlar yüzer akçe koyup bahse tutuşmuşlar.
Delikanlı, tavşana “Git ve padişahın yemek yediği sırada bir çöreği
alıp gel.” demiş.
Tavşan, padişahın evine gitmiş. Hiç kimseye fark ettirmeden padişahın kızının yemek yediği masanın altına girip kızın ayağını dürtmeye başlamış. Kız eğilip bakınca tavşanı görüp tanımış. Çünkü tavşanın boynunda
kendi taktığı tasmayı görmüş. Kız, tavşanı tenha bir yere götürmüş. Sonra
ona “Niçin geldin?” diye sormuş.
Tavşan, kıza “Ejderhayı öldüren delikanlı şehre geldi. O, senden padişahın yiyeceği çöreği istiyor.” demiş.
Padişahın kızı, padişahın yiyeceği çöreği hizmetçiye vermiş. Hizmetçi
çöreği alıp tavşan ile birlikte delikanlının yanına gitmiş, çöreği delikanlıya
vermiş. Delikanlı bahse tutuştuğu adamdan yüz akçesini almış.
Delikanlı bu sefer de tilkiyi çağırıp ona “Git, padişahın yiyeceği eti
getir.” demiş.
Tilki “Tamam.” demiş de tavşanın yaptığı gibi kızın masasının altına
girip kızın ayağını dürtmüş. Kız, tilkiyi görünce onu da altın tasmasından
tanımış. Sonra ona “Niçin geldin?” diye sormuş.
Tilki “Beni ejderhayı öldüren delikanlı gönderdi. Padişahın yiyeceği
eti istiyor.” demiş.
Kız, babasının yediği eti alıp tilkiye vermiş. Tilki eti getirip delikanlıya vermiş. Delikanlı bu sefer de kurdu çağırıp “Git, padişahın yiyeceği
çilekleri al gel.” demiş.
426
Erkan KARAGÖZ
Kurt gidip daha öncekilerinin yaptığı gibi kız ile konuşmuş. Kız, babasının yediği çilekleri alıp delikanlıya göndermiş.
Delikanlı bu sefer de ayıyı çağırıp ona “Git, padişahın yiyeceği belişi
(etli Tatar böreği) alıp gel.” demiş. Ayı gidip aynı arkadaşlarının yaptığı
gibi belişi alıp gelmiş, delikanlıya vermiş.
Delikanlı bu sefer de aslanı çağırıp “Git, padişahın içtiği şerbeti getir.”
demiş. Aslan gidip kızı görmüş. Kız, aslanı tanıyıp ona padişahın içtiği
şerbeti vermiş. Aslan da şerbeti getirip delikanlıya vermiş.
Delikanlıyla vahşi hayvanları oturup bunları yiyip içmişler. Delikanlı
yeme içme faslından sonra “Şimdi ben padişahın yiyeceği içeceği şeyleri
yedim, içtim. Artık sıra padişahın kızını almaya geldi. Ben kızı almaya
gidiyorum.” demiş.
Ev sahibi, delikanlıya inanmayıp onunla yine bahse tutuşmuş. Padişahın kızını delikanlı alırsa ona bütün her şeyini verecek olmuş. Eğer delikanlı, kızı alamazsa ev sahibine bin akçe verecekmiş.
Padişah, kızına “Senin yanına ne türden yaban hayvanları geldi?” diye
sormuş.
Kız, babasına “Babacığım, onları sana söylemeye gönlüm razı olmadı.
Sen o hayvanların sahibini çağırıp ona sor.” demiş.
Padişah hemen bir vezirini, delikanlıyı çağırması için göndermiş. Vezir, delikanlıya “Tamam, çağırabilir ama benim onun yanına gidesim yok.
Padişahın kendisi elbiselerini, atlarını alıp gelirse ben oraya gelirim.” demiş.
Vezir, delikanlının sözünü padişaha iletmiş. Padişah çok şaşırıp kızına
“Ne biçim bir delikanlı bu? Benim elbiselerimi, atlarımı istiyor.” demiş.
Padişahın kızı “Ne isterse verin, delikanlıyı getirin.” demiş.
Padişah elbiselerini vermiş. Atlarını koşumlayıp göndermiş. Delikanlı
güzelce giyinmiş. Ejderhanın yedi dilini alıp gelmiş. Padişah, delikanlının
geldiğini görünce kızına “Onu karşılayayım mı yoksa kendi mi gelsin?”
diye sormuş.
Kızı “Çıkıp karşıla.” demiş.
Padişah, delikanlıyı çıkıp karşılamış. Onu kızının yanına oturtmuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
427
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişahın, kızını verdiği vezir de ikinci masada oturuyormuş. Bu
delikanlı cebindeki yedi dili çıkarıp masanın üstüne koymuş. Padişah, delikanlıya “Bu nasıl bir şey?” demiş.
Delikanlı “Geçen yıl öldürdüğüm yedi başlı ejderhanın dilleri.” demiş.
Vezir bu sözleri delikanlıdan duyunca çok korkup ne diyeceğini bilemeden “Ejderhanın dili olmaz.” demiş.
Padişah, vezirden bu sözleri duyunca ejderhanın dilinin olup olmadığını öğrenmek için ejderhanın başlarını getirtmiş. Dilleri yerine koyup
bakmışlar.
Sonra delikanlı mendili çıkarıp kıza “Bu mendili kime verdin?” demiş.
Kız “Ejderhayı öldüren delikanlıya verdim.” demiş.
Delikanlı o arada yaban hayvanlarını alıp gelmiş. Sonra hayvanların
boynundaki tasmaları alıp padişahın kızına “Bunlar kimim tasmaları?”
diye sormuş
Kız “Bunlar benim tasmalarım. Bu tasmaları ejderhayı parçalayıp
öldüren yaban hayvanlarına verdim.” demiş.
Delikanlı, padişaha ejderhayı nasıl öldürdüğünü, öldürdükten sonra
hâlden düşüşünü ve sonra kız ile uykuya dalışlarını, vezirin dağın dibinden
gelip kendisini uykudayken öldürüşünü; her şeyi bir bir anlatmış.
“Doğru mu söylüyor?” demiş padişah.
Kızı “Söylediği her söz doğru.” demiş.
Padişah bu sözleri duyunca vezirlerini çağırıp onlara “Bu yalancı veziri yargılayın.” demiş.
Vezirler dört öküzün kuyruğuna bağlanıp parçalansın diye hüküm vermişler. Sonra öküzleri çaprazlamasına çektiklerinde vezir parçalara ayrılmış.
Padişah bu delikanlıya, kızını vermiş. Büyük bir düğün yaptırmış. Padişahlığının yarısını da ona vermiş. Delikanlı ile kız huzur içinde yaşamaya başlamış.
Günlerden bir gün delikanlı ormana kuş avlamaya gitmiş. Orman şehirden çok uzakta değilmiş. O ormana kim girerse oradan çıkamıyormuş.
Bir gün bu delikanlı birkaç kişiyle birlikte yaban hayvanlarını alıp bu or-
428
Erkan KARAGÖZ
mana gitmiş. Ormana girince ak bir şey görmüş. Delikanlı, adamlarını bırakıp yaban hayvanlarıyla beraber gördüğü o ak şeyin arkasından gitmiş.
Adamları delikanlıyı beklemişler ama delikanlı dönmemiş. Adamlar hava
kararınca kaçıp gitmişler.
Şehre döndüklerinde padişahın kızına “Eşin, ak bir şeyin arkasından
gitti. Gittiği yerden de dönmedi.” demişler.
Kız bu sözleri duyunca çok kaygılanmış.
Delikanlı, ak şeyin arkasından gitmiş. Delikanlı bu ak şeyi vurayım
dediği anda ak şeyin sihirli bir şey olduğunu anlamış. Düdüğünü çalmış
ama hiç kimse düdük sesini duymamış. Tamamen gece olunca delikanlı
ateş yakıp yaban hayvanlarıyla birlikte ateşin etrafında yatmış. Yattığı yerden bir ses duymuş. Bakmış ki ağacın başında ihtiyar bir kadın bağırarak
“Ben donuyorum.” diyormuş.
Delikanlı, ihtiyar kadına “İn buraya ısınırsın.” demiş.
İhtiyar kadın “İnmesine inerdim de yaban hayvanları ısırır diye korkuyorum.” demiş.
Delikanlı “Isırmazlar.” demiş.
İhtiyar kadın yavaşça inmiş de delikanlıya bir çubuk verip “Al, vur
onlara! O zaman ısırmazlar.” demiş.
Bu delikanlı, ihtiyar kadının sözünü dinleyip hayvanlara çubuklaD1254.1.
vurmuş. Delikanlının hayvanlara vurmasıyla hayvanlar taşa dönüşmüşler.
D421-0.1.
İhtiyar kadın başka bir çubuklaD572.4. delikanlıya vurmuş. Delikanlı
da taşa dönüşmüş.D231. İhtiyar kadın bir çukur kazıp bunların hepsini oraya
atmış.
Bu delikanlının ağabeyi günlerden bir gün ayrılırken yol ayrımına bıraktıkları bıçağa bakmış. Bıçağın yarısı paslıymış. Ağabeyi “Ah, kardeşimin başı belada! Nasıl olursa olsun, onu bu beladan kurtarmalıyım.” diye
düşünmüş.
Günlerden bir gün bu delikanlı, kardeşinin yaşadığı şehre gelmiş.
Nöbetçi askerler onu padişahın sarayına götürmüşler. Bu kardeşler ikizmiş. Gören kişiler onları birbirinden ayıramazmış. Ağabeyi, kızın yanına
varınca kız onu eşi sanarak “Niçin bu kadar geç kaldın?” diye sormuş.
O delikanlı da “Ormanda yolumu kaybettim. Bu yüzden geç kaldım.”
demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
429
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bu delikanlı bir gün burada kalmış. Sonra kendi yaban hayvanlarını
alıp kardeşinin gittiği ormana varmış. Ormanda onlar da o ak şeye rastlamışlar. O delikanlı da bu ak şeyin arkasından gitmiş. Ormanda dolaşırken
akşam olmuş. O da kardeşi gibi ateş yakıp yaban hayvanlarıyla birlikte
uyumuş. Sonra bir bakmış ki ağacın başında ihtiyar bir kadın “Donuyorum.” diye oturuyormuş. O zaman delikanlı “İn buraya!” demiş.
İhtiyar kadın “Senin hayvanlar beni ısırır diye korkuyorum. Şu değnekle hayvanlarına vurursan inerim.” demiş.
Delikanlı, ihtiyar kadına “Senin sözünle hayvanlarıma kıyamam. Eğer
kendi isteğinle inmezsen tüfekle ateş edip seni vuracağım.” demiş.
İhtiyar kadın, delikanlıdan bu sözleri duyunca öfkelenmeye başlamış.
Delikanlı “Öfkelenirsen öfkelen!” demiş de tüfekle ateş etmiş. Ama
ihtiyar kadını vuramamış.
Delikanlı, yaşlı kadının cadıG200. olduğunu anlamışmış. Delikanlının
gümüş kurşunları varmış. Üç kurşun atınca ihtiyar kadın düşmüş.G278-4.
Delikanlı, ihtiyar kadına “Eğer benim kardeşimin nerede olduğunu
söylemezsen seni ateşe atarım!” demiş.
İhtiyar kadın korkusundan eline değnek alıp “Tamam, kardeşini diriltiyorum.” demiş.
İhtiyar kadın çukurun yanına gidip çubukla hem delikanlıyaD432.1. hem
de yaban hayvanlarınaD442.1. vurmuş. Hepsi de dirilmişler. Kardeşi, ağabeyine çok teşekkür etmiş. Ağabeyi, ihtiyar kadını tutup onu ateşe atmış.G278-5.
Bu iki kardeş hayvanlarıyla birlikte şehre dönmüşler. Dönerlerken birbirlerine başlarından geçenleri anlatmışlar. Kardeşi, padişahın kızını aldığını söylemiş.
Ağabeyi de “Ben de o şehre vardım. Orada beni sen sanıp çok saygı
gösterdiler.” demiş.
Kardeşi “Haydi, şehre girelim. Biz ikiziz yaban hayvanlarımız da
aynı…” demiş.
Padişah, kızına “Senin eşin hangisi?” demiş.
Böyle deyince kız yaban hayvanlarına bakarak onların boynunda kendinin taktığı tasmaları aramış. Kız, aslanın boynunda kendi taktığı tasmayı
görünce “Bu aslan hanginizin?” demiş.
430
Erkan KARAGÖZ
Birisi “Benimki.” demiş.
O vakit kız eşini tanımış da “Sen benim eşimsin.” demiş.
Gerçekten de eşi oymuş. Ondan sonra bunlar birlikte yaşamaya başlamışlar. Padişah vefat edince birisi padişah, birisi vezir olmuş. Onlar çok
rahat bir ömür sürmüşler.
2.41.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 41
B102.1. Golden bird / Altın kuş TOM: 41
B103.1.5. Gold-making bird / Altın yapan kuş TOM: 41
B113.1. Treasure-producing bird-heart / Hazine üreten kuş kalbi
TOM: 41
B113-4. Treasure-producing bird-lung / Hazine üreten kuş yüreği
(MEK) TOM: 41
D1083. Magic knife / Sihirli bıçak TOM: 41
E761.4.1. Life token: knife stuck in ground rusts / Bir yaşam belirtisi
olarak yere saplanan bıçağın paslanması TOM: 41
B211.2.6. Speaking hare (rabbit) / Konuşan tavşan TOM: 41
B211.2.5. Speaking fox / Konuşan tilki TOM: 41
B211.2.3. Speaking bear / Konuşan ayı TOM: 41
B211.2.2. Speaking lion / Konuşan aslan TOM: 41
D1335.2.2. Water as magic strengthening drink / Güçlendirici sihirli
bir içecek olarak su TOM: 41
B11.2.3.1. Seven-headed dragon / Yedi başlı ejderha TOM: 41
B11.4.5. Talking dragon / Konuşan ejderha TOM: 41
B11.11.4. Dragon fight in order to free princess / Prensesi kurtarmak
için ejderhayla dövüşme TOM: 41
B11.2.11. Fire-breathing dragon / Ağzından ateş püskürten ejderha
TOM: 41
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
431
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B11.11. Fight with dragon / Ejderhayla kavga etme TOM: 41
B11.11-9. Dragon decapitated / Ejderhanın başının kesilmesi (MEK)
TOM: 41
B11.11-10. Cutting off dragon’s tail / Ejderhanın kuyruğunu kesme
(MEK) TOM: 41
B11.11-13. Hero kills dragon by his wild animals / Kahramanın yaban
hayvanlarının ejderhayı öldürmesi (MEK) TOM: 41
B11.11-15. Cutting off dragon’s tongue / Ejderhanın dilini kesme
(MEK) TOM: 41
D967. Magic roots / Sihirli ağaç kökü TOM: 41
E64-22. Resuscitation by tree root / Ağaç kökü aracılığıyla dirilme
(MEK) TOM: 41
D1254.1. Magic wand / Sihirli değnek (çubuk, asa) TOM: 41
D421-0.1. Transformation: mammal (wild) to stone / Memeli (vahşi)
hayvanların taşa dönüşmesi (MEK) TOM: 41
D572.4. Transformation by wand Sihirli çubuk aracılığıyla dönüşüm
TOM: 41
D231. Transformation: man to stone / İnsanın taşa dönüşmesi TOM: 41
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) TOM: 41
G278-4. Shooting witch with silver bullet / Cadıyı gümüş kurşunlarla
vurma (MEK) TOM: 41
G278-5. Killing witch by throwing her into fire / Cadıyı ateşe atarak
öldürme (MEK) TOM: 41
D432.1. Transformation: stone to person / Taşın insana dönüşmesi
TOM: 41
D442.1. Transformation: stone to animal / Taşın insana dönüşmesi
TOM: 41
432
Erkan KARAGÖZ
2.42. PAdİŞAHIn Kel dAMAdI
2.42.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda bir adamın üç oğlu varmış. En küçük olanı kelmiş. Bir
zaman sonra babaları ağır hasta olunca vasiyetini söyleyip “Ben ölünce
kabrime gelip kabrimi koruyun. Benim üç sandığım var. Sandıkların anahtarı annenizdedir. Mezarımı hanginiz iyi korursa bu sandıklar onun olacak.
Anahtarı annenizden alırsınız.” demiş.
Babaları ölünce en büyük ağabey mezarı koruması için Keloğlan’ı
göndermiş. Keloğlan gitmiş. Mezarlığa giden yolun ara sokağında imamın
evi varmış. İmamın pek huysuz bir köpeği varmış. Keloğlan oradan geçerken sopayla köpeği daha da kudurtmuş. Köpek sopayı dişleyince diş izleri
sopada kalmış. Sonra Keloğlan elinde sopayla babasının mezarına varmış.
Mezara yaslanıp “Ben geldim.” demiş. Keloğlan sabah oluncaya kadar burada kalıp mezarı korumuş. Ondan sonra eve dönmüş.
Eve dönünce ağabeyleri ona “Babamızın hâli nasıl?” diye sormuşlar.
Keloğlan “İşte sopaya bakın! Bir zebaniyle dövüştüm.” demiş.
Sopaya bakmışlar, sopada diş izleri varmış. Ağabeyleri yeniden “Sen
korkmadın mı?” diye sormuşlar.
“Nasıl hayatta kaldın diye sorun.” demiş Keloğlan. Orada annesi, Keloğlan’a bir anahtar vermiş.
Gün bitip akşam olmuş. Bu gece sıra Keloğlan’ın ortanca ağabeyine
gelmiş. Ağabeyi, Keloğlan’a “Kardeşim sen git. Sen biliyorsun artık bu işi.
Ben ölürüm diye korkuyorum.” demiş.
Keloğlan ağabeyini dinlemiş. Karağaçtan yapılmış başka bir sopayı
alıp babasının mezarına gitmiş. Babasının mezarına varmadan önce yine
imamın köpeğini kudurtmuş. Köpek sopayı dişlemiş. Sonra Keloğlan babasının mezarına gitmiş. Orada sopaya dayanıp beklemiş. Sabah olunca
eve dönmüş.
Ağabeyleri ona “Nasılsın, babamızın durumu iyi mi?” diye sormuşlar.
“Babamın durumu iyi, siz sopaya bakın. Bugün zebani beni de yaraladı.” demiş.
Hilekâr Keloğlan, o gün kendi kendini yaralayıp öyle dönmüşmüş.
Sonra annesi Keloğlan’a ikinci anahtarı da vermiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
433
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Şimdi babalarının mezarını koruma sırası en büyük ağabeye gelmiş.
En büyük ağabey, Keloğlan’ın sopasını alıp bakmış da “Ay hay, sopa çok
kötü dişlenmiş. Ben oraya gitmeye korkuyorum. Keloğlan’a söyleyeyim.
O beni dinler.” demiş.
Keloğlan’a söylemek için gittiğinde Keloğlan kuzinenin önünde nohut çıtlatarak yatıyormuş. “Kardeşim, benim için sen gider misin?” demiş
en büyük ağabeyi.
“Oraya gitmek çok zor bir iş ağabey. Niçin sen gitmiyorsun?” demiş
Keloğlan.
“Eğer gidersen ben sana şu kısrağı veririm.” demiş ağabeyi.
“Ağabey, o kısrağa binmeyi bırak, doğru düzgün bile yürüyemiyor.”
demiş Keloğlan.
Ağabeyi “Kardeşim sen ona binmesini bilmiyorsun. Sen ona tersten
bin. Şöyle vur ki o kolayca yola gelir.” demiş.
En sonunda Keloğlan, ağabeyinin sözünü dinleyip mezarı korumaya
gitmiş. Karağaçtan yapılmış başka bir sopayı alıp imamın köpeğini kudurtmuş. Daha önce yaptığı gibi oradan mezarı korumaya gitmeyip geri dönmüş. Ağabeyine “Ağabey ben zebaniyi tek başıma yenemiyorum. Babam
seni de çağırıyor.” demiş.
Ağabeyi yalvarıp “Kardeşim ben gelemem. Şu buğday tarlası da senin
olsun. Hadi, şimdi sen yalnız git.” demiş.
Keloğlan imamın köpeğini kudurtmaya gitmiş. İmamın köpeği sopayı
bayağı dişlemiş. Sonra Keloğlan mezara gitmiş. Sabah olunca da dönmüş.
Böylece üç sandık da kısrak da buğday tarlası da Keloğlan’ın olmuş ama
iki iyi at ağabeylerinde kalmış.
Bir zaman sonra bunlara padişahtan bir ferman gelmiş. Fermanda “Bu
hafta ben kızımı nişanlamak istiyorum. Kızımı kuleye kapatacağım. Her
kim olursa olsun, oraya çıkıp kızımın elini tutarsa kızım onun olacak.”
diye yazıyormuş. Keloğlan ve ağabeyleri bu işi kafaya koymuşlar. Keloğlan sandığın birini açıp içine bakmış. Sandıkta bir kâğıt varmış. Kâğıtta
“Ormanın arkasında benim bir yerim var. Orada evim de var, atlarım da
var. Atların arasında rahvan bir at var. O rahvan at on kulaç genişliğinde
bir yeri bir zıplayışta çıkabiliyor.” diye yazmaktaymış. Keloğlan bu yazıyı
cebine buruşturup koymuş. Kuzinenin önüne oturmuş da külden nohut al-
434
Erkan KARAGÖZ
mış. Nohutları çıtlatıp yerken de eliyle başını kaşımış. Ağabeyleri o sırada
padişahın kızının yanına gitmek için hazırlanıyorlarmış. Ağabeyleri giyinip hazırlanınca Keloğlan “Ağabey, nereye gidiyorsunuz?” diye sormuş.
“Padişahın kızıyla evlenmek için gidiyoruz. Padişahın kızını kapattığı
kuleye zıplayıp kızın elini tutmaya çalışacağız.” demişler.
“Benim de kısrağım var, ben de geleyim hele!” demiş Keloğlan.
Ağabeyleri öfkelenip “Ey Keloğlan! Bu kısrakla bu üst başınla nereye
gidiyorsun?” demişler.
“Asıl sizden olmaz. Ben gidip kızı alıp geleceğim. Siz babamın mezarını bile koruyamadınız.” demiş Keloğlan.
Ağabeyleri, Keloğlan’a gülmüşler. Keloğlan sonra babasından kalan
ikinci sandığı açmış. Kaliteli yünden yapılmış elbiseleri alıp bavula koymuş. Atına tersten binip ağabeyleriyle birlikte gitmiş. Ağabeyleri de başka delikanlılar da ağızları yırtılıncaya kadar Keloğlan’a gülmüşler. Bunlar
gide gide bir ormandan geçip gitmişler.
Bu ormanda Keloğlan ağabeylerinden arkada kalmış da babasından
kalan yerdeki eve varıp içeri girmiş. Çobanlarını çağırıp onlara “Babamın
rahvan atını tutup getirin hele!” demiş.
Çobanlar “Bizim baban ile sözleşmemiz vardı. Bu sözleşmeyi
göstermezsen vermeyiz.” demişler.
Sonra Keloğlan sözleşmeyi göstermiş. Çok güzel bir altın eyeri rahvan
ata koşumlayıp atı getirmişler, Keloğlan’a vermişler. Keloğlan bavuldan
yünlü kumaştan yapılmış güzel elbiseleri alıp giymiş. Rahvan ata binip
kayıştan yapılmış göz alıcı kamçısı elinde uzaklaşan ağabeylerinin arkasından yetişmiş. Onların yanından geçerken önce büyük ağabeyine sonra
küçük ağabeyine kamçıyla vurmuş. Ağabeyleri Keloğlan’ı tanıyamayıp
“Bu nasıl bir kişi? Böyle bir atı biz ömrümüzde görmedik. Kanatlı at olmalı.” diye düşünmüşler.
Civar yerlerden gelen delikanlılar padişahın sarayının yanında toplanmışlar. Kız kulede oturup elinde bembeyaz bir mendille etrafa bakınıyormuş.
Kız çok güzelmiş. Kulenin yerden yüksekliği on metreymiş. Aşağıda toplanan delikanlıların hepsi atlarına binip kızın olduğu yere zıplamaya çalışmışlar ama hiç kimse kıza ulaşmayı başaramamış. Keloğlan orada toplananlara
“Kızın elini tuttuktan sonra ne yapmalı, eli öpmek gerek.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
435
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlılar “Parmağının ucundan bile tutsak biz ona razıyız.”
demişler.
Delikanlılar sıraya girip atlarıyla sıçramaya başlamışlar. Böyle sıçrarlarken bir delikanlının parmağı kızın parmağına değmiş. Kızın parmağına
eli değen delikanlıdan sonra başka bir delikanlı kızın parmağını tutmuş.
Ondan sonra sıra Keloğlan’a gelmiş. Bütün halk olup biteni izliyormuş. Keloğlan rahvan atıyla uçarcasına kızın yanına gelmiş. Rahvan at on
metre yükseklikteki kuleye çok iyi sıçramış.F989.1.1. Keloğlan kızı öpmüş.
Sonra padişah çıkıp “Benim üç kızım var. En güzeli en büyük kızımdır. Bu kızım onu öpen delikanlının hanımı olacak. Ortanca kızım, onun
parmağını tutan delikanlının hanımı olacak. En küçük kızım da onun parmağına değen delikanlının hanımı olacak.” demiş. Böylece en güzel kızı
Keloğlan almış.
Padişah üç yiğide üç oda vermiş. Kendisi de çok geçmeden ağır hasta
olmuş. Hekimleri çağırmışlar. Padişahı muayene eden hekimler padişaha
“Altı memeli sığırın sütünden emersen iyileşirsin.” demişler.
O altı memeli sığırı aramışlar ama bulamamışlar. Padişah damatlarından birine sormuş. O bilememiş. Diğerine sormuş. O da bilememiş. Sonra
Keloğlan’a sormuş. Keloğlan “Falan yerde falan zenginin altı memeli sığırı var.” demiş. Sığır Keloğlan’a aitmiş ama Keloğlan bunu söylememiş.
Bu sözleri duyunca Keloğlan’ın iki bacanağı padişaha “Biz o sütü bulup sana getireceğiz.” demişler.
Sonra padişahın iki damadı, Keloğlan’ı çağırmadan bu altı memeli
sığırın sütünü alıp gelmek için çıkıp gitmişler. Keloğlan da rahvan atına
binip bu ikisini yetişip geçmiş. Sonra eski elbiseler giyip kendisini daha
da çirkinleştirmiş. Padişahın diğer iki damadı gelip Keloğlan’a yetişmişler
ama Keloğlan’ı tanıyamamışlar. Keloğlan onlara “Ne diye geziniyorsunuz,
delikanlılar?” demiş.
Bu damatlar “Biz altı memeli sığırın sütünü bulmak için görevlendirildik. Onu arıyoruz.” demişler.
“O süt bende bulunur.” demiş Keloğlan.
“Ne istiyorsun o ineğin sütü için?” demiş padişahın bu iki damadı.
“Bu süt ikinize mi gerek yoksa birinize mi gerek?” demiş Keloğlan.
436
Erkan KARAGÖZ
“İkimize de gerek. İkimizin de şişesi var.” diye damatlardan biri cevap
vermiş de sütün fiyatını sormuş.
Keloğlan bu bacanağına “Sağ elinin parmağından bir parça kesip ver.”
demiş.
Padişahın damadı yapacak bir şey bulamayınca kabul edip parmağından bir parçayı kesip vermiş.
Sonra diğer bacanak “Benden ne istiyorsun?” demiş.
“Sırtından avuç içi kadar derini yüzüp ver.” demiş Keloğlan.
“Bunun için ölmem ya.” diye bu bacanak da sırtından avuç içi kadar
bir yeri kesip Keloğlan’a vermiş.
Sonra padişahın bu iki damadı altı memeli ineğinB184.2.1-4. sütünden alıp
dönmüşler. Keloğlan da güzel elbiselerini giyip onların arkasından gitmiş.
Onlardan önce dönüp hanımının yanına gelmiş.
Padişahın diğer iki damadı sütü getirmişler. Hekimler altı memeli ineğin sütünü padişaha içirince padişah iyileşmiş.D1500.1.33.1-4.
Bir vakit sonra akşam olmuş. O zaman padişahın hanımı, eşine “Bizim damatlar kızlarımızla iyi geçiniyorlar mı? Gidip bunu bir öğrenelim.”
demiş.
Padişah kabul etmiş. Eşiyle birlikte gidip kapıları dinlemeye başlamış.
Birinci kapıya gelmişler. Damat ağlayarak “Allah’ım, parmağım!” diye
yatıyormuş. İkinci kapıya gelmişler. İkinci damat da ağlayarak “Allah’ım,
sırtım!” diye yatıyormuş. Padişah şaşırıp “Bu nasıl bir iş!” demiş. Üçüncü kapıya gelmişler. Keloğlan keman çalıyormuş. Padişahın kızı da dans
ediyormuş.
Padişah “Bu nasıl iştir, kötü dediğimiz damadımız keman çalıp oynuyor. Övündüğümüz damatlarımız ağlayıp yatıyor. Bunun nedenini öğrenmeliyiz.” demiş.
Padişahın hanımı “Onları yemeğe davet edelim.” demiş.
Bir gün kızları ile damatlarını misafirliğe davet etmişler. Birlikte oturup yiyip içmişler. Yedikleri içtikleri sırada Keloğlan, padişaha “Niçin sarayda yatıp düşüncelere dalıyorsun? Yoksa odunun mu bitecek?” demiş.
Padişah şaşırıp “Benim sarayım çok sıcaktır.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
437
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Sıcak olduğundan bu damadın eldivenini çıkarmadan yemek yiyor. Eli
mi donuyor? Baba sen şu iki damadına süt alıp geldiler diye madalya verdin.
Acaba bundan dolayı böbürlenip eldivenle oturuyor?” demiş Keloğlan.
Eldiveni olsa bile parmağının biri yokmuş.
Padişah “Senin parmağının biri niye yok? Daha önce vardı.” demiş.
Diğer damadı “Süt almaya gittiğinde bir ejderhaya rastladı. Ejderhayla dövüşürken parmağını kaptırdı.” demiş.
“Anladım ama neden arkadaşının elini ısırıp almadı. O da mı dövüştü?”
demiş Keloğlan.
“O da dövüştü. Onun da yarası arkasında.” demiş bu damadı.
Arkasına bağladığı yeri açıp bakmışlar. Onda da avuç içi kadar yara
görmüşler.
Padişah “Kaç ayağı vardı o ejderhanın?” diye sormuş.
“Dövüşürken onun ayağına bakacak vakit olmadı.” demiş damatlar.
Keloğlan “O sizin savaştığınız ejderhayı benim görmüşlüğüm var.
Onun iki ayağı var, başı da keldir.” demiş.
Padişah “Ejderhanın iki ayağı mı olur? Ejderhanın başı öyle kel mi
olur?” demiş.
“Olur olur.” demiş Keloğlan.
“Yalan söylüyorsun.” demiş padişah.
“Sevdiğin damatların yalan söylüyor. Doğruyu ben söylüyorum. Eğer
ben işin doğrusunu söylersem damatların beni sevmezler.” demiş.
“Doğruyu söyle!” demiş padişah.
“Tamam öyleyse, doğruyu söyleyeceğim. İşte parmak bende.” demiş.
Keloğlan paltosundan parmağı alıp göstermiş. Parmağı yerine koymuşlar.
Parmak damadınmış.
“Diğer damadın arka derisi de bende.” demiş Keloğlan. Deriyi koyup
bakmışlar, o da oraya tam gelmiş.
Sonra padişah kendisi öldüğünde Keloğlan’ı padişah yapmaları için
emir vermiş.
438
Erkan KARAGÖZ
2.42.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 42
F989.1.1. Horse’s tremendous leap / Atın muazzam atlayışı TOM: 42
B184.2.1-4. Magic cow with six udder / Altı memeli sihirli inek (MEK)
TOM: 42
D1500.1.33.1-4. Magic healing milk of six-breasted cow / Altı memeli
ineğin sihirli iyileştirici sütü (MEK) TOM: 42
2.43. Üç GÜVeRCİn
2.43.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda fakir bir adam varmış. Bu adamın tek oğlu
varmış. Bu adamın tek bir oğlu olsa da adamın ailesi fakir olduğundan
bunlar oğullarını iş aramaya göndermişler. Oğlan, çok uzak şehirlere gidip
yabancı memleketlerde zenginlere hizmet etmeye başlamış. Bu oğlan büyüyünce annesini babasını özleyip dönmek istemiş.
Sizin de bildiğiniz gibi o vakitlerde fakir kimseler yayan yolculuk
ederlermiş. Şimdiki gibi ne araba ne de demir yolu varmış.
Oğlan bir kilo kadar peksimeti torbasına koyup yola çıkmış. Haftalarca, aylarca dönmek için yol gitmiş. Ne zaman acıksa bir iki parça peksimetten yalamış. Irmak kıyılarından su içmiş. Böyle epeyce bir yol gitmiş. Bu delikanlı böyle gide gide gür bir ormana girmiş. Ormanın içindeki
yoldan giderken o yol bir zaman sonra dar bir patikaya dönüşmüş. Oğlan
“Yolumu kaybedersem kaybedeyim. Ben bu patika yolun sonuna kadar
gideyim.” diye düşünmüş. Gide gide sarp bir dağın başına gelmiş. Dağ
o kadar yüksekmiş ki başından dibine baksan börkün düşecek gibiymiş.
Delikanlı “Ne olursa olur.” diyerek bu dar patikadan dağın başına doğru
tırmanmaya devam etmiş. Delikanlı üç haftada sarp uçurumları, büyük büyük dağları, taşları, geçerek ulu bir dağın başına çıkmış.
Dağın başında türlü türlü bahçelerde güzel ağaçlar varmış. Ağaçlarda çeşit çeşit tatlı meyveler olgunlaşmışmış. Dağın en yüksek yerinden
baktığında her yer apaçık görünüyormuş. Burası o kadar güzelmiş ki delikanlı bu güzelliğe hayran kalmış. Daha da bakınca dağın sağ tarafında
tıpatıp bu dağa benzeyen başka bir dağ daha varmış. İki dağın arasında
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
439
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
büyük bir alan, bu alanın ortasında da çok güzel bir ev varmış. Delikanlı
“O evde kimseler kalmaz.” diyerek patika yoldan o eve doğru inip varmış.
Ev çok güzel bir bahçenin içindeymiş. Delikanlı kapıyı açıp içeri girmiş.
Evin içinde kimseler yokmuş. Delikanlı bütün odaları tek tek açıp bakmış
ama kimseyi bulamamış. Delikanlının karnı çok açmış. “Yiyecek bir şeyler
yok mu acaba?” diye fırının içini açıp bakmış. Fırının içi ağzına kadar türlü türlü yemeklerle doluymuş. Sonra dolabın kapağını açmış. Dolapta da
türlü türlü içecekler varmış. Delikanlı fırında pişen yemekleri alıp karnını doyurmuş. Sonra “Birisi gelir herhâlde.” diyerek yatmış. Delikanlı çok
yorgun olduğundan yatmasıyla birlikte uyuyup kalmış.
Delikanlı bir zaman sonra uyanmış. Ses seda duyamayınca tekrar
yatmış. Çok zaman geçmeden pencere açılmış. Pencereden üç güvercin
pırpır ederek içeri girmiş. Güvercinler içeri girince üç yakışıklı delikanlıya dönüşmüşler.D354.1. Sonra kendi aralarında “Olmadı ama olmadı ki!”
diye kaygılı bir şekilde konuşmaya başlamışlar. Bunlar kendi aralarında
konuşurlarken acıkmışlar. Aralarından birisi ben yemek getireyim diye fırının yanına gitmiş. Fırındaki yemeklerin yerlerinin değiştiğini anlayınca
arkadaşlarını fırının yanına çağırmış. Hepsi fırına bakmışlar. Yemeklerin
yerlerinin değiştiğini anlamışlar. “Şimdiye kadar hiç böyle bir şey olmamıştı. Acaba kim geldi ki buraya?” diyerek bütün odalara tek tek bakmaya
başlamışlar. Baktıkları odaların birinde delikanlıyı bulmuşlar.
Karyolanın altından delikanlıyı çekip çıkarmışlar. Delikanlı “Bunlar
şimdi bana ne yapacaklar acaba?” diye korkuya kapılmış. Bu üç delikanlı, onu karşılarına oturtmuşlar da “Sen buraya kadar nasıl gelebildin? Sen
nasıl bir insansın? Nereye gidiyorsun?” diye soru üstüne soru sormuşlar.
Delikanlıyı bir güzel sorguladıktan sonra onun zararlı birisi olmadığını anlamışlar. “Bu çok yakışıklı birisi.” diye ona çeşitli ikramlarda bulunup
saygı göstermişler. Sonra bu delikanlılar “Eğer memnun kalırsan bize bir
yıl hizmet et. Sonra gidersin.” demişler. Delikanlı kabul etmiş. Onların
yanında mutfak işlerini yapmak için kalmış...
Tamam. Delikanlı burada kalıp çok iyi hizmet etmiş. Bu üç güvercin
delikanlının yedi ambarı varmış. Delikanlı burada on beş gün kadar hizmet
edince üç güvercin delikanlı ambarların anahtarlarını ona vermişler. Delikanlıyı yanlarına alıp altı ambarı göstermişler. Yedinci ambara gelince bir
altın anahtarı alarak “İşte bu yedinci ambarın anahtarı, bu ambarı bizden
izinsiz açma.” demişler.
440
Erkan KARAGÖZ
Üç güvercin delikanlı kendi işlerini yapmak için her sabah çıkıp
akşam geliyormuş. Delikanlı onlara hizmette kusur etmiyormuş. Bir ay
böyle geçtikten sonra delikanlının kafasına bir şey takılarak “Dur bakalım,
ben bu yedinci ambarın kapısını açıp bakayım. Ne gibi şeyler var acaba
orada?” demiş. Bir zaman böyle düşünen delikanlı diğer üç delikanlının
güvercin olup pencereden uçup gittikleri bir günde yedinci ambarın yanına
gitmiş. Altın anahtarla kilidi açmış. Sonra ambarın kapısını hafifçe açıp
içeri bakmış. Kapının gediğinden güneş ışığı gibi pasparlak bir nur çıkmış.
Yakına gelip bakınca ambarın içinde ayın on dördüncü gecesi gibi nur saçan çok güzel bir kız varmış.F574.1. Delikanlının içeri girmesiyle birlikte bu
kız dile gelip “Şapkam, şapkam.” diye sürekli olarak aynı sözü tekrarlamaya başlamış. Delikanlı bu kızın güzelliğine hayran olup “Bu kız durmadan
niye şapkam da şapkam diyor acaba?” diye düşünerek kapıyı kapatmış.
Sonra ambarı altın anahtarla kilitlemiş.
Akşam olunca güvercinler uçarak dönüp pencereden içeri girmişler.
Artık delikanlı onlara büsbütün bağlanmış, güvercin delikanlılar da ona
çok güveniyormuş. Yemek yemeğe oturduklarında delikanlı bu üçüne
“Ben size iki aydır hizmet ediyorum. Siz sabah çıkıp akşam dönüyorsunuz.
Siz ne iş yapıyorsunuz?” demiş.
Bu güvercin delikanlılar birbirlerine bakmışlar. Sonra bu delikanlıya
güvendiklerini göstermek için en büyükleri anlatmaya başlayıp “Söylersek
söyleyelim. Falan padişahın kızını dev perisi kaçırdı. O kız benim gençliğimde çok sevdiğim kızdı. O kızı, dev perisinin elinden kurtarmak için
yirmi üç yıl uğraştık. Sonunda kızı kurtarıp buraya getirdikG558- ama şapkasıD1067.1. devin elinde kaldı.” demiş.
“Niye, şapkası olmazsa olmaz mı?” demiş delikanlı.
“Kız bu şapka olmadan gün ışığına çıkamıyor.D1382-15. Bu yüzden onun
şapkasını almaya çalışıyoruz ama bir türlü başaramıyoruz.” demiş güvercin.
Buna delikanlı çok şaşırıp “Niçin ona başka bir şapka vermiyorsunuz?” demiş.
“Yok, veremeyiz. O küçükken hastalanmıştı. Doktorlar ona bu şapkayı yapıp vermişlerdi. Kız bu şapka sayesinde dışarı çıkabiliyordu.” demiş
güvercin.
Delikanlı “O şapkanın arkasından ben gitsem nasıl olur acaba? Ben alıp
gelemez miyim? O dev perisinin bulunduğu yer buradan uzak mı?” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
441
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Ey delikanlı, orası senin gidebileceğin bir yer değil. Oraya ulaşmak
için yedi yeri geçmek gerek. Yedinci denizi geçince sekizinci deniz başlıyor. İşte o sekizinci denizin ortasında bir ada var. Bu adanın üstünde dev
perisinin sarayı var. Kızın şapkası işte o sarayda kaldı.” demiş güvercin.
“Dev perisi o şapkayı nereye saklamıştır acaba?” demiş delikanlı.
“Kızın şapkasını kırk katlı bir sandığın içine saklamış. O kırk katlı
sandık birbirinin içerisinde. İşte şapka bu kırk katlı sandığın en içindeki
sandıkta.” demiş güvercin.
“O kırk katlı sandığı nasıl açmak gerek?” diye delikanlı sormuş.
“O kırk sandık kırk farklı kilitle kilitlenmiştir. Her kilidin anahtarı
başka.” demiş güvercin.
Delikanlı şaşırıp “Ey, bu sıradan birinin yapabileceği bir iş değil. Siz
boş yere uğraşıyorsunuz.”demiş.
Ondan sonra güvercin delikanlılar kendi aralarında konuşmuşlar.
“Haydi, biz bu delikanlıya kendi hünerlerimizi öğretelim. Bu yetenekli birine benziyor. Çabuk öğrenir.” demişler.
Bir zaman bunlar delikanlıyı eğitmişler. Delikanlı çok çalışıp onların
hünerlerini öğrenmiş. Üç ay sonra onlardan bile daha iyi olmuş. Delikanlı
artık istediği şeye dönüşebiliyormuş. Bitki,D213. insan,D90. hayvan,D100. her
şeye dönüşebiliyormuş.D0.
Güvercin delikanlılar kendi aralarında konuşup anlaşmışlar. Delikanlıyı kızın şapkasını bulup getirmesi için göndermeye karar vermişler.
Delikanlı yola çıkmak için hazırlanmış. Yola çıkmadan önce güvercin
delikanlılardan birisi ona bir tarak verip “İşte, sana sihirli bir tarak veriyorum. Zor bir duruma düşersen tarağı iki araya bırakırsın. Bırakmanla
beraber iki arada gür bir orman oluşur.” demiş.
İkinci güvercin delikanlı da bir bileği taşı getirip “Tehlikeli bir duruma
düştüğünde bu bileği taşını bırakırsan çok uzun, çok büyük bir dağ oluşur.
Bu dağ sayesinde sen kazadan beladan kurtulursun.” demiş.
Sonra üçüncü güvercin delikanlı bir ayna getirip “Tehlikeli bir durum
anında aynayı iki araya bırakırsın. İki arada çok büyük bir deniz oluşur. Bu
deniz sayesinde sen düşman belasından kurtulursun.” demiş.
Delikanlı, güvercin delikanlıların verdiği eşyaları alıp yola çıkmış.
Yolculuk boyunca karada kuş olupD150. uçmuş, denizde balık olupD170.
442
Erkan KARAGÖZ
yüzmüş, ateş dağlarından buz olupD296- geçmiş. Yine yolculuk esnasında
kötü hastalıklara yakalanıp pek çok cefalar çekmiş. Delikanlı yakalandığı
çeşitli hastalıkları atlatıp yedi dağ ile yedi denizi aşıp sekizinci denizin
olduğu yere gelmiş. Bu sekizinci denizin ortasında bir yerde çok güzel bir
saray varmış. Bu sarayın etrafında türlü türlü bahçeler varmış. Bahçelerde
türlü türlü kuşlar ötüşüyormuş. Delikanlı, çok uzak bir yerden saraya bakarken aklına bir fikir gelmiş. “Dur hele! Bu padişahın sarayının penceresinde bülbül olup öteyim. Padişahın kızı bülbül sesini duyup çıkar mı
acaba?” demiş.
Bu delikanlı bülbüle dönüşmüş.D151.3. Çitin yanındaki bir dala konup
ötmeye başlamış. Padişahın kızı bülbülün sesini duyup saraydan çıkmış
da bülbülün sesini ilgiyle dinlemeye başlamış. Bülbül o kadar kederli ötüyormuş ki ağlamamak elde değilmiş. Kız dayanamayıp hıçkıra hıçkıra
ağlamaya başlamış. Bu kız o kadar güzelmiş ki delikanlı ona âşık olmuş.
Âşık olunca daha kederli, daha güzel ötmeye başlamış. Kız, bülbülü yakalamak için sezdirmeden ona doğru gelmeye başlamış.
Tamam. Bu kız bülbülün sesine âşık olmuş. O, bülbülü tutmanın bir
yolunu araya dursun, biz bu sarayın sahibine gelelim.
Bu saray bir dev perisininmiş. Bu dev perisiG0. bir padişahın biricik
kızını kaçırmışG440-2. ve kızı bu denizin ortasındaki sarayında tutuyormuş.
G422-2.
Delikanlı, üç güvercinin yanından çıkıp gelmeden önce dev perisi,
askerlerini alıp başka bir dev perisiyle savaşmaya gitmişmiş. Savaşa
gitmek için askerlerini topladıktan sonra bu dev perisi, kızı korkutup “Biz
üç güne döneriz. Falan yerdeki peri padişahına karşı savaşmaya gidiyorum. Sen bu sarayın ev sahibi olarak kalacaksın. Oraya buraya gitme, saraya sahip çık.” demiş.
Bu delikanlı sarayın yanına bülbül olarak geldiğinde kız sarayda tek
başınaymış.
Tamam. Şimdi bu bülbül durmadan ötüyormuş. Kız da bülbülü tutmak
istiyormuş. Kız yavaşça bülbülün yanına gelmiş. Tam tutacağı anda bülbül
uçup başka bir dalın üzerine konmuş. Kız, bülbülü tutmaya çalıştıkça bülbül uçup başka bir dalın üzerine konuyormuş. Sonra kız eline bir değnek
almış, yaklaşıp bülbüle vurmuş. Bülbül ağacın dalından aşağıya doğru düşmüş. Bülbülün ağzından burnundan kan gelmeye başlayınca kız, bülbülü
eline alıp “Canını aldım ben senin, ne güzel de ötüyordun. Artık ötmezsin
de, ben suçluyum.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
443
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ondan sonra kız, bülbülü alıp ağlaya ağlaya saraya girmiş. Onu yumuşak bir yere koymuş. Kendisi de ağlaya ağlaya başka bir odaya geçmiş.
Kız çıkınca bülbül, delikanlıya dönüşmüş.D366- Almak için geldiği şapkayı
aramaya başlamış. Odadan odaya geçip sandıkları açıp açıp bakmış. Kırk
katlı sandığın içindeki kırkıncı sandığı da anahtarla açıp şapkayı almış.
Delikanlı sandıklara bakarken savaşmaya giden dev perisi bu durumu
sezip hemen askerlerini toplayıp geri dönmüş.
Tamam. Dev padişahı, askerleriyle dönedursun biz delikanlıya gelelim.
Delikanlı kırk katlı sandığın içindeki şapkayı alıp gittiği sırada karşısına padişah kızı gelmiş de delikanlının boynundan tutup “Lütfen başka
bir şey al. Şapkayı bırak.” demiş. Delikanlı, kızın serzenişlerine bakmadan
şapkayı almış, kuş olup uçup gitmiş. Kız ağlayarak kalmış.
Az bir bir zaman sonra dev perisi dönmüş. Delikanlının şapkayı alıp
gittiğini öğrenmiş. Delikanlının şapkayı nasıl çaldığını kız bir bir anlatmış.
Dev perisi bütün askerlerini toplayıp delikanlının arkasından gitmiş.
Delikanlı, dev perisinin kendisinin peşinden geldiğini anlayıp daha
hızlı gitmeye başlamış.
Delikanlının, güvercinlerin evine dönmesine üç gün, üç gecelik yol
kaldığında dev perisi delikanlıya yetişecek gibi olmuş. Aralarında çok az
bir mesafe kalmış. Bizim delikanlı bu durumu hemen sezip güvercinlerin
verdiği tarağıD1072.1. araya bırakmış. Tarağı bırakır bırakmaz iki arada gür bir
orman oluşmuş.D941.1-1. Dev perisi ormanı geçinceye kadar delikanlı epeyce
bir yol almış. Dev perisi ormanı geçince yeniden delikanlıyı kovalamaya
başlamış. Delikanlı bu sefer de güvercinlerin verdiği bileği taşınıD1209-9. araya bırakmış. Aralarında büyük bir dağ oluşmuş.D932.0.1-1. Delikanlı, dev perisinin bu dağları taşları geçmeye çalıştığı sırada epeyce yol alıp arayı açmış.
Dağları taşları aştıktan sonra dev perisi delikanlıyı yeniden kovalamaya
başlamış. Dev perisinin gelip kendisini yakalamasından korkan delikanlı
bu sefer güvercinlerin verdiği aynayıD1163. araya bırakmış. Aynayı bırakır
bırakmaz aralarında büyük bir deniz oluşmuş.D2151.1.1-1. Dev perisi bu denizi
hızlıca geçmiş. Daha da öfkelenerek tüm gücüyle delikanlıyı kovalamaya
başlamış. Dev perisinin tam yetişeceği sırada delikanlı bir köye girmiş.
Delikanlı köyde çiğindirik ile su taşıyan bir kıza rastlamış. Kızın yanına
varıp ona “Güzel kız, kovanın içine girip yatayım. Beni bir dev perisi ko-
444
Erkan KARAGÖZ
valıyor. Dev perisi senin yanına gelince senden kovayı dökmeni ister. Sen
kovayı dökersin. Döktüğünde saçılıp üç mısır tanesi olurum. Sen bu mısır
tanelerinden birini ayağının altına alıp sakla.” demiş.
Böyle dedikten sonra delikanlı, kızın kovasının içine girmiş.K515-7. bu
arada dev perisi, kızın yanına gelip “Çabuk suyu dök!” demiş.
Kız suyu dökmüş. Delikanlı üç mısır tanesi olupD214.2. saçılmış. Dev
perisi bir horoza dönüşüpD166.1.1. mısırları yemeye başlamış. Horoz, mısır
tanelerinin ikisini yemiş. Kızın ayağının altına alıp sakladığı mısır tanesi
ihtiyar bir kadına dönüşüpD431.8. horoza vurmaya başlamış. İhtiyar kadın,
horoza vururken devin askerleri öylece bakıp kalmışlar. Başlarının öldürüldüğünü görünce askerler ayrı ayrı yönlere kaçıp gitmişler. Sonra delikanlı kendi hâline dönüşmüş. Sudan dönmekte olan bu kıza değerli hediyeler verip ona çok teşekkür etmiş. Delikanlı oradan ayrıldıktan sonra
güvercinlerin yanına gelmiş. Su taşıyan güzel kız bu yaşanan olaya şaşırıp
“Gerçek mi bu yoksa hayal mi?” diye orada bayılıp kalmış.
Delikanlı, güvercinlerin yanına şapkayı alıp dönmüş. Güvercinler
çok sevinip delikanlıya nasıl teşekkür edeceklerini bilememişler. Sonra
hep birlikte yedinci ambarın yanına gidip ambarın kapısını açmışlar, kıza
şapkasını giydirmişler. Kız o kadar güzelmiş, o kadar nur yüzlüymüş ki
ona bakmaya doyamamışlar.
Tamam. Şimdi bunlar dört delikanlı bir kız oturup keyifle yiyip içmişler. Güvercin delikanlılar kendi aralarında konuşmaya başlamışlar. “Bu
delikanlı bizi çok zor bir işten kurtardı. Nasıl bir hediyeyle onu ödüllendirelim?” diye düşünmüşler taşınmışlar ama bir karara varamamışlar. Sonra
delikanlının kendisine “Sen bize çok büyük bir iyilik yaptın. Bizim üçümüzün yapamadığı işi sen tek başına başardın. Bunun için sen ne gibi bir şey
istersin, sana ne verelim?” demişler.
Delikanlı “Benim için hiç önemli değil. Ben sizden çok şey öğrendim.
Öğrendiğim hünerler her şeyden daha değerli.” demiş.
Delikanlının bu sözlerini kız dinlemekteymiş. Sonra delikanlıyı alıp
dışarı çıkmış. Dışarı götürünce bu kız, delikanlıya “Sen onlar için çok zor
işler yaptın. Onlar yirmi üç yıl boyunca beni kurtarmaya çalıştılar ama hiçbir şey başaramadılar. Sen o işi bir iki hafta içinde becerdin. Onların çok
zayıf bir atı, paslanmış bir kılıcı ve aşınmış bir kamçısı var. Hizmetlerin
için sen onlardan bunları iste. Bunlar sana çok gerekli olacak. Onlar sana
bu eşyaları hiçbir şey demeden verirler.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
445
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı “Tamam, isterim.” demiş.
Kız, delikanlıya “Bunu benim sana dediğimi sakın onlara söyleme.”
diye tembihlemiş. Sonra kız ile delikanlı birlikte içeri girmişler. Delikanlı
içeri girince güvercinler “Biz sana sen ne istersen vereceğiz. Sen sadece
söyle.” demişler.
Delikanlı “İşte, zayıf da kötü de olsa bir at, paslanıp gitmiş bir kılıçla
eskimiş bir kamçı istiyorum. Bunlar kötü de olsa benim işimi görür. Başka
bir şey gerekmez.” demiş.
Güvercinler kabul edip delikanlının istediği eşyaları sevine sevine
vermişler de “Bize çok hizmetin oldu. Şimdi evine mi döneceksin yoksa
bizimle mi kalacaksın? Ne istiyorsan onu yap.” demişler.
Delikanlı “Ben şimdi eve döneceğim. Benim evde annem babam var.
Onları çok özledim. Onların başka çocukları yok. Yaşlılık günlerinde onlara benim bakmam gerek.” demiş.
Artık delikanlıyı yol için hazırlamaya başlamışlar. Onu güzelce giyindirdikten sonra ona çelimsiz atı, paslanmış kılıcı ve aşınmış kamçıyı
vermişler. Gitmeden önce delikanlı herkesle vedalaşmış. Onlara öğrettikleri hünerler ve verdikleri hediyeler için çok teşekkür etmiş. Delikanlı yola
çıkmak için çelimsiz ata binince güvercin delikanlılar onu durdurup “Biz
sana bir öğüt vermek istiyoruz. Sen hiçbir zaman içip sarhoş olma. Olur
olmaz işlere de girişme.” demişler.
En büyük güvercin “İşte sana bir bıçak. Sen atından inip bu bıçağı
bizim tavana sapla. Senin başın bir belaya girerse biz bu bıçağaD1083. bakıp
anlarız.” demiş.
Delikanlı atından inip onların verdiği bıçağı tavana saplamış. Sonra
atına binip onların gösterdiği yoldan gözünü yumarakD2121.2. “Ben evde olayım.” diye atının sağ tarafına vurmuş. At uçarakB41.2. gitmiş. Çok zaman
geçmeden sanki delikanlı yerinden biraz birkaç adım gitmiş gibi olmuş.
Sonra delikanlı gözlerini bir açmış, kendini evlerinin yanında bulmuş.
Atından inip eve girince annesi ve babasıyla ağlayarak sarmaş dolaş olmuş.
Artık iyice yaşlanmış olan annesi ile babası oğullarını çok özlemişmiş.
Tamam. Delikanlı ilk günden annesi ile babasına “Sizler çok yaşlısınız. Ev işleri için size birisi gerek. Eğer siz de izin verirseniz ben evleneyim.” demiş.
446
Erkan KARAGÖZ
Delikanlının annesi ile babası çok sevinip oğullarının evlenmesine
razı olmuşlar. Delikanlının annesi “Biz seni evlendiririz oğlum. Sen sadece
söyle. Kimin kızına görücü gidelim. Bizim gibi fakirlere pek kız verirler
mi bilmiyorum.” demiş.
Delikanlı “Kaygılanma anne, bir veren çıkar. Ben seni bilmediğim bir
yere göndermem. Şu komşu şehirdeki falan padişahın kızını bir soruştur.
Bize vermezler mi acaba?” demiş.
Annesi “Ey oğlum, olmayacak bir işin arkasından boş yere vakit kaybetmeyelim. Bizim gibi fakir bir aileye padişah kızını verirler mi hiç?”
demiş.
Delikanlı “Anne sen bir iste hele! Vermezlerse de görmüş oluruz.”
demiş.
Delikanlı, annesine üsteleyince yaşlı kadın bir ayağında çarık bir ayağında çizme padişahın sarayına gitmiş. Padişahın muhafızları “Bu kadın
dileniyor galiba.” diye düşünüp bir dilim ekmek çıkarıp vermişler. “Ben
dilenmiyorum. Padişahın yanına bir iş için geldim.” demiş yaşlı kadın.
Sonra muhafızlar padişahın yanına gidip “Şöyle bir ihtiyar kadın geldi. Sizinle görüşmek istiyor.” demişler.
Padişah başını kaşımış da “Gelsin öyleyse.” demiş.
İhtiyar kadın saraya girmiş.
“Ne işin vardı, nine?” demiş padişah.
“Padişahım sultanım, oğlum yabancı memleketlerden daha yeni döndü. Yaşı da geldi, evlenmek istiyor. İşte beni senin kızına görücü olarak
gönderdi. Senin kızını, hanımı olarak almak istiyor.” demiş.
“Tamam, kızımı veriyorum. Ama şartlarım var. Bu şartları yerine getirirse kız sizin olur.” demiş padişah.
“Sen ne gibi şeyler istiyorsun?” demiş ihtiyar kadın.
“Birinci şartım kendine bir saray yaptırsın. O saray benim sarayımdan
daha güzel olsun. Yaptırdığı saraydan benim sarayıma kadar suyun üstüne
altın köprü yaptırsın. O altın köprünün üzerinden arabalar gidip gelsin. O
arabaların hepsi altın boyalı olsun. Köprünün altında su olsun. Suyun üstünde gemiler gidip gelsin. O suyun iki kıyısında türlü türlü meyve ağaçla-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
447
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
rının olgunlaşmış meyveleri olsun. Bu işleri yapabilirse benim kızımı alır.
Yapamazsa bana hakaretten onun başını kestiririm.” demiş padişah.
Padişahın bu sözlerini duyunca ihtiyar kadının başına ağrılar girmiş.
İhtiyar kadın kaygılı bir şekilde evine dönmüş. Dönünce oğluna “İşte
oğlum, padişah sana şu şu işleri verdi. Bu işleri yapabilirse kızımı ona vereceğim. Yapamazsa başını kestireceğim, dedi. Padişahtan iyilik bekleme.
O ne kadar kötülük varsa hepsini bilir, yapar. Oğlum, seni öldürecek diye
korkuyorum. Bize yapamayacağız çok zor işler verdi.” demiş annesi.
Delikanlı “Tamam anne, sen boş yere kaygılanma. O işlerin hepsini de
yaparız. Var ol deyince hepsi olur.” demiş.
Vakit gece yarısını geçince bütün herkes uyuduktan sonra delikanlı,
güvercinlerden aldığı kamçıyıD1208. sallamış. Kamçıyı sallamasıyla birlikte
yeryüzünde ne kadar peri varsa onun karşısına gelerekF399-6. “Ne buyuruyorsun?” diye ona sormuşlar.
Delikanlı “Tan atıncaya kadar padişahın sarayından daha güzel bir
saray inşa ediniz.F271.2.0.1. Padişahın sarayıyla bizim sarayın arasında altın
bir köprü olsun.F271.2-5. Altın köprünün üstündenF842.1.4. altın boyalı arabalar
gelip gitsin. Köprünün altından büyük büyük gemiler geçip gitsin. Irmağın
iki yanında meyve ağaçları olsun. Bu ağaçların meyveleri olgunlaşmış olsun.”F271-11. demiş.
Dev perileriF200. “Tamam, hepsi olacak.” demişler. Dev perileri, delikanlının söylediği işleri iki saat içinde bitirmişler. Padişahın isteklerini
birkaç ekibe ayrılıp en güzel şekilde yapmışlar.
Padişah sabahleyin dışarı çıkıp bakınca gözüyle ne görsün? Sarayının
karşısında çok güzel bir saray yapılmış. İki saray arasında parlayan büyük
bir köprü kurulmuş. Köprünün üstünden de arabalar parlayarak gelip gitmekteymiş. Padişahın birdenbire aklına bir şey gelmiş. “Ben delikanlıya
söyleyeceğimi söyleyeyim de kızım evde yok diyeyim.” demiş.
Sabah sekiz olunca delikanlı altın arabaya binip altın köprüden karşıya geçmiş. Gelip padişahın sarayının yanında durmuş. Delikanlı o kadar güzel bir arabayla gelmiş ki muhafızlar arabayı durdurmaya bile gerek
görmemişler. Araba dosdoğru gidip padişahın kapısının önünde durmuş.
Sonra delikanlı, padişahın yanına gelip niçin geldiğini padişaha söylemiş.
Padişah söyleyecek bir şey bulamayınca şakın şaşkın bakıp “Delikanlı, söz
448
Erkan KARAGÖZ
vermesine söz verdim. Yalnız buradan bir ay uzaklıkta bir yere benim kızımı kaçırıp gittiler. Kızımı kimlerin kaçırdığını da bilmiyorum.” demiş.
“Tamam öyleyse, ben kızı aramaya çıkıyorum. Ben onu bulup dönerim.” demiş delikanlı.
“Ben onu arayıp bulmaları için bahadırlarımı göndermiştim. Onlar bir
aydan fazla bir zamandır kızımı arıyorlar ama hâlâ bulamadılar.” demiş
padişah.
“Tamam, senin bahadırların bulmayı başaramadığını ben arayayım
hele!” demiş delikanlı.
Delikanlı evine dönüp annesi ve babasından izin alıp onlarla vedalaştıktan sonra çelimsiz atına binip kızı bulmak için gitmiş.
Delikanlı, güvercin delikanlıların şehrinin yakınındaki bir şehre gelmiş. Şehre gelince atından inmiş. Atını orada bırakmış. Sonra güvercine
dönüşüp üç güvercin delikanlının yanına uçup gitmiş. Üç güvercin delikanlının hâlini hatırını sorduktan sonra “İşte, benim şöyle şöyle bir derdim
var. Ben bir kızı aramaya çıktım.” demiş.
Güvercinlerin yanındaki kız “Ben o kızı biliyorum. O kız buradan gittiğin sekizinci denizin ortasındaki adada devin esiri olarak yaşıyor. Benim
şapkamı o devin elinden alıp geldin. Sen biliyorsun.” demiş. Kız böyle
deyince delikanlının aklına birdenbire orada karşılaştığı kız gelmiş.
Delikanlı, kuşa dönüştükten sonra göz açıp kapayıncaya kadar o devin
sarayına uçup gitmiş. Devin sarayına gelince delikanlı kendi hâline dönüşmüş. Delikanlı saraya girince kız ağlayarak oturuyormuş. Delikanlıyı
gören kız “Sen ne zaman çıkıp geldin?” diye onun boynuna sarılmış.
Delikanlı “Ben seni aramaya geldim.” demiş.
Bunlar birbirlerinin hâl hatırlarını sorduktan sonra yola çıkmak için
hazırlanmışlar. Güvercinlerden öğrendiği hüner sayesinde delikanlı, kızı
da kendisi gibi bir kuşa dönüştürmüş. Sonra bunların ikisi uçup gitmişler.
Biraz yol aldıktan sonra onlar deniz kıyısındaki bir şehirde durmuşlar. Delikanlı, kıza “Susamadın mı, su içmek ister misin?” diye sormuş.
Kız “Benim ne bir şey içesim, ne de bir şey yiyesim var. Çabucak annemin babamın yanına dönesim var.” demiş.
Ondan sonra delikanlı, kızı denizin kıyısında bırakıp “Ben bir kepçe
bira içip dönerim.” diyerek şehrin dışındaki bir eve girmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
449
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı eve girince ilk önce bir kepçe bira içmiş. Biraz durduktan
sonra orada bulunan kişilerle laflarken içkinin ölçüsünü kaçırmış. Delikanlı daha önce güvercinlerin kendisine verdiği “İçip sarhoş olma.” öğüdünü
unutmuş.
Delikanlı sarhoş bir şekilde kızın yanına dönmüş. Kız, ona çok öfkelenip “Ay, yanlış yola düşen sarhoş bir delikanlı bu!” demiş. Sonra kız
onunla yola çıkmaya korktuğundan “Sen biraz yatıp dinlen.” diye uyuması
için onu ikna etmiş.
Delikanlı sarhoş olunca derin bir uykuya dalmış. Delikanlının uykuya
daldığı sırada denizin kıyısına çok büyük bir gemi yanaşmış. Geminin içi
asker doluymuş. Gemi durunca gemiden iki asker kıyıya çıkmış. Askerler
yürürken kızı görmüşler. Onun yanına gelip “Sen burada ne yapıyorsun?”
demişler.
Kız “Ben arkadaşımı koruyorum, o şimdi uyuyor.” demiş.
Ondan sonra askerlerden biri kıza bakıp bakıp durmuş. Sonra cebinden bir resim çıkarmış. Bir kıza bakmış, bir resme bakmış. Biraz daha
baktıktan sonra asker, kıza “Sen kim oluyorsun, kimin kızısın?” demiş.
“Ben falan padişahın kızıyım.” demiş kız.
Asker bu kızın aradıkları padişah kızı olduğunu anlamış. Sonra diğer
asker “Biz seni ne zamandır arıyoruz. Artık seni bulduk. Seni babanın yanına alıp götüreceğiz.” demiş.
“Beni siz bulmadınız ki! Beni işte şu bahadır delikanlı arayıp buldu.
Delikanlı biraz dinlensin. Ben o olmadan hiçbir yere gitmem.” demiş.
Kız arada düşünüp “Buralarda kalırsa hediye olarak kalsın.” diye kendi parmağındaki yüzüğü delikanlının parmağına takmış.
Diğerleri kızı zorla alıp gitmek istemişler. Kız gitmeye razı olmayınca
onu oturduğu yerden sürükleyerek zorla gemiye götürmüşler. Sonra sarhoş
olarak yatan delikanlıyı kesip parçalara ayırmışlar. Onu öylece bırakmışlar. Kız, kendisini kurtaran delikanlıyı bu şekilde görünce hüngür hüngür
ağlamaya başlamış. O sırada da gemi de hareket edip gitmiş.
Şimdi güvercinlere gelelim. Günlerden bir gün güvercin delikanlılardan
birisi tavana saplanmış bıçağa bakıp “Bizim delikanlının başı dertte olmalı.” demiş. Güvercinler delikanlıyı bulmak için çıkıp gitmişler. Onu araya
450
Erkan KARAGÖZ
araya bir deniz kıyısına gelmişler. Burada delikanlının parçalanmış vücudunu bulmuşlar. Bu üç güvercin hünerleriyle delikanlıyı yeniden diriltmişler.E0. Delikanlının tamamen dirildiğini görünce güvercinler “Biz sana içip
sarhoş olma diye söylemedik mi? Sen bizim öğüdümüzü tutmadığın için
bu durumlara düştün. Biz senin bu kötü duruma düştüğünü anladık, seni
kurtardık.” demişler.
Delikanlı çok utanarak güvercinlere “Bundan sonra böyle bir şey yapmam.” diye söz vermiş, onlara teşekkür etmiş.
Güvercinler ona dönüş yolunu öğretmişler. Delikanlı evine dönmüş.
Delikanlı evine dönünce annesi ve babası ile görüşmüş. Onların hâlini hatırını sormuş. Sonra padişahın kızı hakkında sorular sormaya başlamış.
Annesi “Ey oğlum, bize kız vermezler. Bizim istediğimiz kızı padişahın güçlü bir askeri kurtarıp gelmiş. Kızı ona vereceklermiş. Bugün de
düğünleri var.” demiş.
Delikanlı bunları duyunca merak ve endişeyle karışık duygular içerisinde padişahın sarayına gitmiş. Padişahın sarayına kadar kuş olarak giden
delikanlı saraya varınca kendi hâline dönüşmüş.D350. Saraya girmek isteyen
delikanlı padişahın emriyle sarayın etrafına yapılan çitleri görmüş. Bu çitlerin bir yerinde küçücük bir kapı varmış. Saraya girmek isteyen kişi bu
kapıdan geçmek zorundaymış. Padişahın kızı kapının yanına küçükçe bir
ev yaptırmışmış. Kendisi de bu evin içinde oturup şehre giren her kişiye bir
bardak su içirip öyle gönderiyormuş.
Tamam. Delikanlı sarayın etrafında yürürken bu küçük kapının olduğu
yere doğru gelmiş. Kapıdan içeri girince küçük evin penceresinden ona
bir bardak su vermişler. Padişahın kızı giren her kişiye iyice bakıyormuş.
Delikanlı gelip bir bardak suyu alınca padişahın kızı delikanlıyı hatırlayıp
ona “Delikanlı eline ne oldu? Niye parmağını bağladın?” demiş.
“Bıçakla kestim. Çok kanayınca bağladım.” demiş delikanlı.
“Kötü bir bezle bağlamışsın. Elini uzat ben güzelce bağlayayım.” demiş padişahın kızı.
Delikanlı parmağını göstermek istememiş. Padişahın kızı tekrar
sorunca kabul etmiş. Padişahın kızı, delikanlının parmağındaki bezi çözmüş. Sonra gözüyle ne görsün, delikanlının parmağında daha önce kendisinin verdiği yüzük parlayıp duruyormuş. Kız yüzüğü görünce delikanlının
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
451
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
boynuna sarılıp “Seni parçalara ayırmışlardı. Öyle olsa da ben senin yeniden dirileceğine inandım. O yüzden burada böyle bekledim.” demiş.
Ondan sonra kız, delikanlıyı alıp babasının yanına götürmüş. Kız, babasına “Benim kıymetli babacığım, beni kurtaran kişi senin askerin değil.
Beni işte bu delikanlı kurtardı. Bana inanmıyorsan onun parmağındaki yüzüğe bak. Beni kurtardığı için ona bu yüzüğü ben hediye etmiştim.” demiş.
Padişah, yalancı askerine çok öfkelenmiş. Padişah, yalancılıktan dolayı askerin canlı canlı kesilmesine hükmetmiş.
Padişah, kızını bu delikanlıya verip kırk gün düğün yaptırmış, elli gün
çalgı çaldırmış. Düğün bitince delikanlı, kızı alıp kendi evine dönmüş.
Onlar annesi ve babasıyla birlikte çok mutlu günler geçirmişler. Masal da
böylece bitmiş. Bugün gittim, dün döndüm, çok iyi ikramlarda bulundular.
2.43.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 43
D354.1. Transformation: dove to person / Güvercinin insana dönüşmesi TOM: 43
F574.1. Resplendent beauty. Woman’s face lights up the dark / Göz alıcı
(kamaştırıcı) güzellik. Kadının yüzünün karanlıkta ışık saçması TOM: 43
G558- Rescue of King’s daughter from ogre by secondary heroes /
Padişahın kızının yardımcı kahramanlar tarafından devden kurtarılması
(MEK) TOM: 43
D1067.1. Magic hat / Sihirli şapka TOM: 43
D1382-15. Magic hat protects from burning sun rays / Sihirli şapkanın
güneşin yakıcı ışınlarından koruma sağlaması (MEK) TOM: 43
D213. Transformation: man to plant / İnsanın bitkiye dönüşmesi TOM: 43
D90. Transformation: man to different man / İnsanın başka bir insana
dönüşmesi TOM: 43
D100. Transformation: man to animal / İnsanın hayvana dönüşmesi
TOM: 43
D0. Transformation (general) / Dönüşüm (Genel) TOM: 43
452
Erkan KARAGÖZ
D1072.1. Magic comb / Sihirli tarak TOM: 43
D941.1-1. Forest produced by magic comb / Sihirli tarak aracılığıyla
orman yapma (MEK) TOM: 43
D1209-9. Magic grindstone / Sihirli bileği taşı (MEK) TOM: 43
D932.0.1-1. Mountain created by magic grindstone / Sihirli bileği taşı
aracılığıyla dağ yapma (MEK) TOM: 43
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna TOM: 43
D2151.1.1-1. Sea produced by magic mirror / Sihirli ayna aracılığıyla
deniz yapma (MEK) TOM: 43
D150. Transformation: man to bird / İnsanın kuşa dönüşmesi TOM: 43
D170. Transformation: man to fish / İnsanın balığa dönüşmesi TOM: 43
D296- Transformation: man to ice / İnsanın buza dönüşmesi (MEK)
TOM: 43
D151.3. Transformation: man to nightingale / İnsanın bülbüle
dönüşmesi TOM: 43
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 43
G440-2. Ogre abducts king’s daughter / Devin padişahın kızını kaçırması (MEK) TOM: 43
G422-2. Ogre imprisons victim in island (Palace) / Devin kurbanını
denizin ortasındaki sarayda hapsetmesi (MEK) TOM: 43
D366- Transformation: nightingale to person / Bülbülün insana dönüşmesi (MEK) TOM: 43
K515-7. Escape by hiding in bucket / Kovanın içine saklanarak kaçma
(MEK) TOM: 43
D214.2. Transformation: man to maize / İnsanın mısıra dönüşmesi
TOM: 43
D166.1.1. Transformation: man to cock / İnsanın horoza dönüşmesi
(Thompson, devleri insanların içinde değerlendiriyor) TOM: 43
D431.8. Transformation: corn to person / Mısırın insana dönüşmesi
TOM: 43
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
453
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1083. Magic knife / Sihirli bıçak TOM: 43
D2121.2. Magic journey with closed eyes / Gözleri kapayarak sihirli
seyahat TOM: 43
B41.2. Flying horse / Uçan at TOM: 43
D1208. Magic whip / Sihirli kamçı TOM: 43
F399-6. Whistled to summon fairies / Sihirli kamçıyı savurarak perilerin çağrılması (MEK) TOM: 43
F200. Fairies (elves) / Periler TOM: 43
F271.2.0.1. Fairies build great structures in one night / Perilerin bir
gecede çok büyük binalar inşa etmesi TOM: 43
F271.2-5. Fairies build bridge / Perilerin köprü inşa etmesi (MEK)
TOM: 43
F842.1.4. Golden bridge / Altın köprü TOM: 43
F271-11. Fairies grow fruit in one night / Perilerin bir gecede meyve
yetiştirmesi (MEK) TOM: 43
E0. Resuscitation / Dirilme TOM: 43
D350. Transformation: bird to person / Kuşun insana dönüşmesi
TOM: 43
2.44. deRİ BAŞlIK
2.44.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir çocuğun annesi ile babası vefat etmiş, çocuk yetim kalmış. Bu yetim çocuk köyde kalmak istemeyince “Birisinin hizmetine girsem yeter.” diye yabancı memleketlere doğru çıkıp gitmiş. Çocuk
gide gide bir su kıyısına varmış. Orada kendi gibi zavallı bir balıkçı görmüş.
Oğlan “Dedeciğim senin yanında çalışsam olmaz mı? Bir evladın yoksa oğlun olurum.” demiş.
Dede “Çok güzel olur çocuğum. Benim oğlum da yok kızım da yok.
Sen bana çok gereklisin.” demiş.
454
Erkan KARAGÖZ
Dede biraz balık tuttuktan sonra oğlanı da yanına alıp evine dönmüş.
Eve dönünce yaşlı karısına “İşte hanım, ben oğul bulup geldim.” demiş.
Hanımı “Çok iyi!” demiş.
Oğlan geldiği günden başlayıp her gün balık tutma, ekin ekme işlerinde dedeye yardım etmiş.
Bir gün dede, hanımına “Sen de ben de mutlu bir ömür süremedik, bir
şey de biriktiremedik. Bu oğlan gelince balık avı bereketli olmaya başladı.
Uğurlu bir oğlanmış bu.” demiş.
Dedenin satmaya da yemeğe de balık avı arttığından maddi durumu
daha iyi olmuş.
Dedenin zengin bir komşusu varmış. O, “Bu oğlan geldiğinden beri
dedenin tuttuğu balık her gün artmaya başladı.” diye dedeyi kıskanmaya
başlamış. Oğlanı da kışkırtmaya başlayıp “Bu dedenin yanından çıkıp benim yanımda işe başla. Ben sana daha fazla ücret veririm. Üstünü başını da
giydiririm.” demiş.
Oğlan “Ben önce kimin yanına geldiysem o kişiyle ömrümü geçireceğim. Ben paraya meraklı değilim.” demiş.
Bir gün zengin adam gelip oğlana “Haydi, bizimle kırlara gel.” demiş.
Oğlan, dedeye “Dede ‘Kırlara gidelim mi?’ diye sordular. Gideyim
mi?” demiş.
Dede “Çık oğlum ama dikkatli ol. Ağanın kıskançlığı büyüyor. Sana
bir şey yapmasından şüpheleniyorum.” demiş.
Ağa kendi arkadaşlarıyla birlikte gelmiş. Ellerine çıkınlarını ve içkilerini de almışlar. Oğlanı da aldıktan sonra gitmişler.
Oradan üç dört kilometrelik bir yerde çok güzel bir dağın eteğinde güzel bir su boyuna gelmişler. Yiyecek bir şeyler hazırladıktan sonra içmeye
başlamışlar. Bunlar oynamaya gülüşmeye başlamışlar. Ağa ile arkadaşları
oğlanı da içirmişler. İçe içe bunların kanları kaynamış, dilleri yumuşamış.
Sonra ağa ayağa kalkıp “Oğlan, sen dedenin yanında kalma. O kalpsiz, anlayışsız bir ihtiyar. Sen benim yanımda işe başla. Ben sana daha iyi
imkânlar sunarım.” demiş.
Oğlan “Senin yanında işe başlamam. Ben dedenin yanında kalacağım.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
455
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ağa kalkmış, oğlanı tutup yıkmış da “Demek sen benim yanımda işe
başlamayacaksın?” demiş.
Sonra ağanın arkadaşları da bir bir kalkıp oğlana vurmuşlar. Oğlanı
vura vura hâlden düşürmüşler. Orada ölüp kalması için onu çer çöpün, otların altında bırakıp dönmüşler.
Oğlan ölmemiş. Yavaş da olsa “Buradan kalkmalıyım.” diye ekinler
arasından sürünerek susuz bir ırmağa inmiş. Sonra bu ırmak boyunca gitmiş de gitmiş. Ağa ile arkadaşları “Öldü mü acaba?” diye tekrar oraya
gelmişler. Çer çöpü, otları kaldırıp bakmışlar; oğlan yokmuş.
Oğlan bu ırmağın içinden gide gide bir ormana çıkmış. Bu orman insanın yürüyemeyeceği kadar gür bir ormanlıkmış.
Oğlan ormanda bir ev görmüş. Gidip o eve girmiş. Evde kimse yokmuş. Burnuna yağda pişmiş yemek kokusu gelmiş. Fırını açıp bakınca üç
tane beliş (etli Tatar böreği) görmüş. “Burası sahipsiz değil, sahipleri döner
herhâlde.” demiş de bir belişi yemiş. Sonra masanın altına girip yatmış.
Bir zaman sonra üç güvercin gelmiş. Güvercinler sallanmışlar, çırpınmışlar insan olmuşlar.D354.1. Yıkandıktan sonra masanın yanına gelip
oturmuşlar. Birisi fırındaki belişi almış. Ama iki beliş varmış.
“Bak hele! Ben üç tane beliş koymuştum ama nasıl olur da iki beliş
kalmış. Kim geldi acaba?” demiş.
Birisi “Buraya kim gelir ki? Senin yanlışın var. İki tane koymuşsundur.”
demiş.
Sonra bunlar karınlarını doyurmuşlar. Ertesi gün üçü birlikte üç tane
belişi fırına koymuşlar. Ondan sonra güvercin olup gitmişler.D154.1.
Bir zaman sonra belişler pişmiş. Bu oğlan kalkmış, fırını açıp belişin
birini yemiş. Bir beliş ile doymayınca bir tane daha yemiş. Fırında bir beliş
kalmış.
Bir vakit sonra üç güvercin gelmiş. Ellerini yıkadıktan sonra yemeğe
oturmuşlar. Birisi fırını açmış, bakmış bir beliş varmış. Sonra “Burada kesin birisi var.” diye aramaya başlamışlar. Fırının altına bakmışlar, üstüne
bakmışlar; kimse yokmuş. Masanın altına bakınca bir oğlan çocuğu gözlerini dikmiş yatıyormuş. Oğlanı bacaklarından çekip çıkararak “Sen misin
bizim belişi yiyen? Sen kimsin?” demişler. Oğlan her şeyi anlatmış.
456
Erkan KARAGÖZ
Bunlar o zaman oğlana “Sen bizde kal, bize hizmet et. Her gün fırına
dört beliş koy. Hep birlikte yeriz. Sana işine yarayacak faydalı bilgiler öğretiriz. Dönmek istersen dönüş yolunu da öğretiriz.” demişler.
Böylece bu oğlan onların yanında kalmaya başlamış. Her gün dört
beliş pişirip diğerlerini karşılamış. Bu yiğitler oğlanı çok sevmişler. Oğlan
burada üç yıl kalmış. Üç yıl olunca “Arkadaş, biz artık sana izin veriyoruz.
Sen nasıl yaşamak istersen öyle yaşa. Sen uzun zamandır burada çalışıyorsun. Epeyce paran birikti. Sana para mı verelim, ilim mi öğretelim? Sana
ne gerek?” demişler.
Oğlan “Arkadaşlar bana para gerek değil. Bana faydalı bilgiler öğretin. Para dediğin harcanınca biten bir şey, ilim ise hiç yok olmaz.” demiş.
Sonra oğlana çeşitli tılsımlar öğretmişler. Sopayı eşek etme, bülbül
olma, karga olma, güvercin olma tılsımlarınıD573. öğrenen oğlan çıkıp gitmiş. Gideceği sırada ona “Bizi unutma! Başın darda kalırsa bize yine gel!”
demişler.
Oğlan gide gide bir şehre yaklaşmış. Şehre yakın bir yerde bir akarsu
varmış. Bu suda kadınlar kesilen hayvanların bağırsaklarını, işkembelerini ve diğer işe yarar şeylerini temizlerlermiş. Bu oğlan onları görmüş de
kargaya dönüşüpD151.4. onların bir işkembesini alıp uçmuş. Sonra işkembeyi
temizleyip başlık yapmış. Başlığı başına giymiş.
Oğlan şehre girmiş. İş aramış ama bulamamış. Padişahın kapısının dibine varmış. Orada bir muhafız varmış. “Size çalışacak bir kişi lazım mı
acaba, yiyecek içecek hiçbir şeyim yok.” demiş oğlan.
Muhafız bakmış. Oğlan pek yakışıklıymış. “Hayır, lazım değil.” demek istememiş. “Dur, ben bir sorup geleyim.” demiş.
Muhafız, padişahın kızının yanına gidip “Sultanım, çok yakışıklı bir
oğlan geldi. İş var mı diye soruyor. Sizin bir hizmetçiye ihtiyacınız var
mı?” demiş.
Kız “Gelsin, bir görelim bakalım.” demiş.
Oğlan gelmiş. Kız onunla konuşmuş. Oğlanın söylediği sözler padişahın kızının çok hoşuna gitmiş. “İsmin nedir?” diye oğlana sormuş.
“Deri Başlık.” demiş oğlan.
Kız, oğlanın karnını doyurmuş da “Bizim isteklerimizi yaparsın. Sana
ağır işler yaptırmayız.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
457
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişahın kızının kırk kız arkadaşı varmış. Bu kırk kız bir şey
yapılacak olduğunda oğlanın yanına çıkıp ona bağırarak “Deri Başlık, buraya gel hele!” diyorlarmış.
Oğlan işten işe koşturuyormuş. Kızlar oğlanın yürüyüşünü, duruşunu
çok beğeniyorlarmış. Oğlan çok alçak gönüllüymüş.
Bu padişahın bir oğlu varmış. Bu oğlan başka bir padişahın kızını istiyormuş ama o padişah kızını vermiyormuş. O kız dünyalar güzeliymiş.
Güzelliği herkesin dilindeymiş. Bu padişah oğluna kızı istiyormuş. Öbür
padişah “Benim ona verecek kızım yok.” diye geri çeviriyormuş.
Padişah buna öfkelenip askerlerini toplamış. Savaş yoluyla kızı almak
üzere sefere çıkmış. Padişahın sefere çıkacağı zaman Deri Başlık “Ben de
sizinle gelmek istiyorum. Ufak tefek işlerinizi yaparım.” demiş.
Padişah “Savaşta sana gerek yok. Sen, sultanının yanında sana verilen
işleri yapmaya devam et.” demiş. Askerleri toplayıp gitmişler.
Deri Başlık padişahın kızına yalvarıp “Arkalarından gideyim ne olur.”
demiş.
“İstiyorsan git.” demiş kız da ona izin vermiş. Oğlan bir eşeğe binip
gitmiş, arkalarından onlara yetişmiş. Giderlerken askerler çok susayıp yorulmuşlar. Yakınlarda su da yokmuş. Padişah yeterli sayıda kişiyi iyi atlara
bindirip su aramaya göndermiş. Deri Başlık “Ben de su aramaya gideyim.”
demiş.
İyi atlarla gidenler su bulamadan dönmüş. Bunların gidecek hâlleri
kalmamış. Oğlan, eşeğe binip su aramaya gitmiş. “Sen suyu bulursun.”
diye oğlanın arkasından gülüşmüşler. Oğlan eline deri bir torba almış.
Biraz gidince eşeğini sopaya dönüştürüpD422-4.1. bir yere sapladıktan sonra kendisi de güvercine dönüşüp yukarıya doğru uçmuş. Yukarı çıkınca
etrafa bakınmış. Çok güzel bir göl görmüş. Göle inip deri tulumunu su
ile doldurmuş. Sonra yere sapladığı sopanın yanına dönmüş. Sopayı eşeğe
dönüştürüpD441.7-2. binmiş. Suyu getirip padişaha vermiş.
Padişah suyu görünce “Aferin senin gayretine.” demiş. Suyu içen herkes çok sevinmiş.
Sonra oradan gitmişler. Ama orada padişahın savaşlarda kullandığı en
iyi kılıcını unutmuşlar. “Ah, benim kılıcımı unuttuk. Kim alıp gelirse ona
kızımı vereceğim.” demiş padişah.
458
Erkan KARAGÖZ
İki albay çıkıp “Biz gideriz.” demişler.
Padişah onlara izin verip “Gidin kılıcı alıp gelin!” demiş.
Bunlar kılıcı getirip verirler mi acaba diye şüphelenmişler.
Padişah “Verirler, verirler.” demiş.
İki albay iyi atlara binip gitmişler.
Deri Başlık padişaha “Ben de almaya gideyim.” demiş.
Padişah “İki albay zaten gitti. Sen onlara yetişemezsin artık.” demiş.
Oğlan “Gitsinler, ben de gideyim. Bana da izin ver.” demiş.
Padişah ona da izin verip “Haydi git, senin burada olman için zaten bir
neden de yok ki.” demiş.
Oğlan, albayların gitmesinden az bir zaman sonra eşeğini sopaya dönüştürüp bir yere saplamış. Sonra kendisi güvercine dönüşüp albayların
üstünden uçup geçerek şehre onlardan çok daha önce gelmiş.
Oğlan şehre gelince bülbüle dönüşüpD151.3. padişahın kızının penceresine konmuş. Padişahın kızı pencereyi açıp “Gir, gir.” diye işaret etmiş.
Bülbül girmemiş.
Bülbül girmeyince padişahın kızı, kızlara “Siz dışarı çıkın. İnsandan
korkuyor olabilir.” demiş. Kızlar dışarı çıkmışlar. Bülbül içeri girip kızın
göğsüne konmuş.
“Sen insan gibi akıllısın. Eh, sen insan olsaydın.” demiş padişahın kızı.
“Ben insan da olabiliyorum.” diyerek bülbül, insana dönüşmüş.D366Kız, işlerini yapan Deri Başlık’ı görünce “Niye döndün?” diye sormuş.
Oğlan “Baban savaşta kullanacağı kılıcı unutmuş. Beni kılıcı alıp
gelmem için gönderdi.” demiş.
“Babam bundan başka bir şey söyledi mi?” demiş padişahın kızı.
Oğlan “Söyledi, kılıcı kim alıp gelirse kızımı ona vereceğim dedi.
Benden önce iyi atlara bindirip iki albayını gönderdi. Onlar geride kaldı.
Ben güvercine dönüşüp onların üstünden uçarak geldim.” demiş. Oğlan
böyle deyince kız kılıcı vermiş. Oğlan kılıcı alıp gitmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
459
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Oğlan bir tepeden albayların çıktığını görünce insana dönüşüp eşeğine
binmiş. Albaylar gelip oğlana yetişmişler. Kılıcı, Deri Başlık’ın boynunda
asılı görünce bunların akılları gitmiş de ona “Nereden geliyorsun?” demişler.
“İşte, padişahımızın kılıcını alıp geliyorum.” demiş oğlan.
“Sen bu eşekle nereye gidiyorsun? Kılıcı bize ver. Sen yavaş yavaş
gelirsin.” diyerek iki albay kılıcı istemiş.
“Niçin size verecekmişim, ben kendim götürürüm.” demiş oğlan.
Albaylardan birisi “Vermek istemiyor musun? Eğer vermezsen boynunu keserim.” demiş.
“Vermiyorum, öldürürsen öldür.” demiş oğlan.
Sonra iki albay atlarından inip oğlanın başını kesmişler. Kılıcı da alıp
gitmişler, padişaha vermişler. Padişah “Deri Başlık’ı görmediniz mi? O da
gitmişti?” demiş.
“Gördük. Yolda ölü yatıyordu.” demişler.
Oğlanın daha önce ormanda edindiği üç arkadaşı güvercin olup uçtukları sırada oğlanı görmüşler. Güvercinler kanatlarını çırparak durmuşlar da
kendilerine hizmet eden oğlanın yanına inmişler. Oğlan ölmüşmüş. Onu
bildikleri hünerlerle çabucak diriltmişler.E0.
Oğlan ayağa kalkınca “Çok uyumuşum!” diye gözlerini ovuşturmuş.
“Sen ebedi uykuya dalmıştın. Yani sen ölmüştün. Şansına biz seni bulduk, seni dirilttik. Bundan sonra dikkatli ol. Biz her zaman seni bulamayabiliriz.” demiş delikanlılar.
Sonra oğlan, arkadaşlarıyla vedalaşmış. Güvercine dönüşüp uçup
gitmiş. Askerleri görünce insana dönüşüp eşeğine binmiş. Onların yanına
gelmiş. Albaylar ona el kol işaretleriyle göz kırparak padişaha bir şey söylememesi için tehdit etmişler.
Tamam, bunlar şimdi bir plan üzerinde akıl yormaya başlamışlar. İdil
nehrini geçmek için ne bir köprü ne de bir tren varmış. Bunlara bir akıl gerekmiş. Oğlan akşam olunca askerlerden ayrılmış. Bülbüle dönüşüp savaşmaya gittikleri padişahın penceresine konmuş. Pencere açıkmış. Padişah,
hanımı ve kızıyla birlikte yemek yiyip konuşuyormuş. Bülbüle dönüşen
oğlan onları dinlemeye başlamış.
460
Erkan KARAGÖZ
“Şu padişah, kızımızı istedi. Biz vermedik. O çok güçlü bir padişah.
Keşke verseydik. Şimdi o bizim şehrimizi yakıp yıkacak.” demiş bu padişah.
Hanımı “Buraya gelmek için bir köprü yok. Gelemez, geri dönüp gider.” demiş.
Padişah “On kilometre yukarıda suyun altından bir yol var. Eğer o
yolu bulursa buraya gelebilirler. Haydi, geldi diyelim. Ben kendimi zavallı
fakir birisi olarak gösterirsem onlar için bu durum aşağılayıcı olur. Biz
bunun kızını istediğimiz için deli olmalıyız diye söylenip geri dönerler.”
demiş.
Hanımı “Sen kendini niçin zavallı, fakir birisi olarak gösteriyorsun?
Onlar bizim zengin olduğumuzu bilmiyorlar mı?” demiş.
Padişah “Benim bildiğim bir tılsım var. Sarayda ne kadar altın, gümüş
varsa kapının önüne yığarım. Onlar bu altınları, gümüşleri hayvan gübresi
olarak görürler. Seni havan,D252-1. kendimi havan tokmağı,D252-2. kızımızı da
keçi yapıpD134.2. ağıla bağlayıp koyarım. Onlar hiçbir şey yapmadan çekip
giderler.” demiş.
Bülbül her şeyi duymuş. Sonra düşünüp “Dur bakalım, bu padişahın
dediği yoldan gideyim hele!” demiş. İdil nehrinin yukarı tarafına doğru
gidip suyun altından geçen yoldan geri dönmüş.
Padişahla askerler ertesi gün “Ne yapmalıyız?” diye kendi aralarında
konuşuyorlarmış. Deri Başlık “Şaşkın şaşkın durulacak vakit değil. Ben
bugün bir rüya gördüm. Nehrin yukarı tarafında suyun altından geçen bir
yol var. Gördüğüm rüya belki gerçektir. Haydi, oraya gidip bir bakalım.”
demiş.
Ondan sonra askerler o tarafa doğru gitmişler. Oğlanın söylediği doğru çıkmış. At arabasının geçeceği bir genişlikte bir yol bulmuşlar ama
oradan gidip gitmemekte ikirciklenmişler. İlk önce oğlan o yoldan gitmiş.
Arkasından da bütün askerler sıraya girip o yoldan gitmişler, öbür tarafa
çıkmışlar.
Padişah ve askerleri savaşıp şehri almışlar. Padişahın sarayına gelmişler. Kapının önünde gözleriyle ne görsünler? Her yerde gübre, çöp, döküntü taş parçaları varmış. Bunlar gülerek “Bize dünür olacak adamın kapısının önü ne kadar da temizmiş!” demişler.
Ambarda havan, havanın üzerinde tokmağı duruyormuş. Ağılda bir
keçi varmış. Ayaklarını vura vura gülmüşler de “Ne kadar da aptalız! O
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
461
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
kadar cefa çektik ama boş yere buralara kadar gelmişiz.” demişler. Bunlar
tam dönüp gidecekken Deri Başlık ahırdan iki atı alıp arabaya koşumlamış.
Bir kürekle de arabaya gübre koymaya başlamış.
Padişah “Akılsız, ne yapıyorsun? Ne yapacaksın o gübreyi?” demiş
“Alıp döneceğim, bahçeyi gübreleyeceğim. Sebzeler için iyi olur. Havanı, havan tokmağını da alacağım. Dünya döndükçe lazım olur. Keçiyi de
alacağım. O da fakir kişiye yarar. Sağıp sütünü içerim.” demiş.
Albaylar ile padişah ona gülerek “Haydi, canı nasıl istiyorsa öyle dönsün.” diyerek çıkıp gitmişler.
Oğlan gübreyi yükleyip, havanı ve tokmağı sağlamca bağlayıp, keçiyi de
gübrenin üstüne bağladıktan sonra “Yavaş yavaş dönerim!” deyip yola çıkmış.
Askerler döndükten sonra kılıcı alıp gelen albaylardan genç olanı kız
alıyorum diye sevinmiş. Düğün hazırlıklarına başlamışlar. Her yerden misafir çağırmışlar.
Epey bir zaman sonra Deri Başlık dönmüş. Bir kervansarayda yaşamaya başlamış.
Kız, babasına “Baba benim düğünümü mü yapacaksın?” demiş.
“Kılıcı alıp gelen albaya seni veresim var.” demiş padişah.
Kız “Benim gönlüm yok. Bu şehirde bir sürü insan var. Herkes kendi
hünerini göstersin. Ben en hünerli kişiye varacağım.” demiş.
Padişah haber salarak “Bütün halk gelsin, yarışmalar düzenlenecek.”
demiş.
Padişahın kurdurduğu büyük bir meydanda başlayan yarışmaları izlemek için pek çok kişi gelmiş. Meydanda herkes kendi hünerini gösteriyormuş. Kimisi dans ediyor, kimisi şarkı söylüyor, kimisi de oynuyormuş.
Padişahın kızının gönlüne hiçbirisi girememiş.
Şehirde hünerini gösterecek kimse kalmayınca yarışmayı bitirmeye
karar vermişler. Sonra birisi “Ben kervansarayda birisini gördüm. Hünerini
göstermeyen sadece o kaldı.” demiş.
Böylece Deri Başlık’ı da çağırmışlar. Oğlan başka birisiymiş gibi oraya gelmiş. Ona “Senin küçücük de olsa bir hünerin var mı, varsa göster.”
demişler.
462
Erkan KARAGÖZ
Oğlan elindeki sopayı eşeğe dönüştürüp binmiş. Güvercine dönüşüp
suyu nasıl bulup getirdiğini göstermiş. Sonra güvercin, bülbül olup padişahın kızının göğsüne konmuş. Bülbül göğsüne konunca padişahın kızı
babasına “İşte benim eşim olacak kişi budur. Ben kılıcı bu kişiye verip
göndermiştim.” demiş.
Padişah “Kılıcı bana albaylarım alıp getirdi.” demiş.
Deri Başlık “Bülbüle dönüşüp kızından kılıcı ben aldım. Yolda bunları
görüp yine insan oldum.” demiş. Sonra padişah, Deri Başlık’ın kim olduğunu anlamış.
Deri Başlık getirdiği gübreyi, havanı, havan tokmağını alıp gelmiş.
HavanlaD434-5. tokmağınıD434-6. yere koyunca onlar padişahın dünür olmak
istediği kişilere dönüşmüş. Keçiyi indirince keçi dünyanın en güzel kızı
olmuş.D334. Gübreleri aktarmaya başlayınca gübre diye getirdiği şeyler
parlamaya başlayıp altına, gümüşe dönüşmüş yani hazine olmuş.D475.1-22.
Sonra padişah öfkelenip albaylarını astırmış. Kızını Deri Başlık’a vermiş.
Diğer padişahın kızını da kendi oğluna almış. Onlar çok güzel bir düğün
yapmışlar.
2.44.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 44
D354.1. Transformation: dove to person / Güvercinin insana
dönüşmesi TOM: 44
D154.1. Transformation: man to dove / İnsanın güvercine dönüşmesi
TOM: 44
D573. Transformation by spell (charm) / Büyü (tılsım) yoluyla
dönüşüm TOM: 44
D151.4. Transformation: man to crow / İnsanın kargaya dönüşmesi
TOM: 44
D422-4.1. Transformation: ass (donkey) to rod / Eşeğin sopaya
dönüşmesi (MEK) TOM: 44
D441.7-2. Transformation: rod to ass (donkey) / Sopanın eşeğe
dönüşmesi (MEK) TOM: 44
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
463
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D151.3. Transformation: man to nightingale / İnsanın bülbüle
dönüşmesi TOM: 44
D366- Transformation: nightingale to person / Bülbülün insana
dönüşmesi (MEK) TOM: 44
E0. Resuscitation / Dirilme TOM: 44
D252-1. Transformation: man to mortar / İnsanın havana dönüşmesi
(MEK) TOM: 44
D252-2. Transformation: man to pestle / İnsanın havan tokmağına
dönüşmesi (MEK) TOM: 44
D134.2. Transformation: man to she-goat / İnsanın dişi keçiye
dönüşmesi TOM: 44
D434-5. Transformation: mortar to person / Havanın insana dönüşmesi
(MEK) TOM: 44
D434-6. Transformation: pestle to person / Havan tokmağının insana
dönüşmesi (MEK) TOM: 44
D334. Transformation: goat to person / Keçinin insana dönüşmesi
TOM: 44
D475.1-22. Transformation: manure to treasure (or vice versa) /
Hazinenin (ya da tam tersi) hayvan gübresine dönüşmesi (MEK) TOM: 44
2.45. ATeŞ AKORdeOnU
2.45.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda ihtiyar bir adamın biricik kızı varmış. Bu ihtiyar adamın hanımı ölünce adam başka bir kadınla evlenmiş. Genç hanım bu adamın kızını sevmemiş. Kocasına “Sen bu kızı nereye olursa olsun, bırakıp
gel. Ondan sonra ben seninle birlikte yaşarım.” demiş.
Tamam. Adam kızına acısa da onu bir ormana götürüp orada bırakmış.
Kız on beş, on altı yaşlarındaymış. Kız ormanda epey bir zaman hayat
sürdükten sonra yaz mevsimi gelmiş. Bir gün bir ağacın dibinde otururken
oradan geçen bir adam kızı fark edip “Sen kimsin? İnsan mısın, şeytan
mısın?” diye bağırarak kıza sormuş.
464
Erkan KARAGÖZ
“Ben insanım.” demiş kız.
“Ne diye burada oturuyorsun?” diye adam sormuş.
“Buraya gelmeyin, benim üstüm başım yırtık pırtık. Siz erkeksiniz
ben kadınım.” diye kız bağırarak cevap vermiş.
“Tamam öyleyse, ben gelmiyorum. Sana elbise alıp geleceğim. Sen
burada bekle.” demiş adam.
Adam oradan dönüp atıyla koşturup gitmiş. Kıza elbiseler alıp getirmiş. Kız, giyindikten sonra adamın yanına gelmiş. Kız gençmiş. Adam
kıza sormaya başlamış “Ne yapıyorsun burada? Nereden geldin? Neden
burada kalıyorsun?” demiş.
“Annem ölünce babam genç bir kadınla evlendi. Genç annem beni
istemedi. Babam da bu yüzden getirip beni buraya bıraktı.” demiş kız.
“Anladım. Öyleyse ben seni alayım. Sen benimle evlen. Benim genç
hanımım ol.” demiş adam.
Ne yapsın kız şimdi? Düşünüp razı olmuş da “Varırım.” demiş. Böyle
deyince adam kızı alıp gitmiş.
Bu adam zenginmiş. Kıza güzel bir ev düzmüş. Adamın artık biri yaşlı
biri genç iki hanımı olmuş. Bunlar birlikte yaşamaya başlamışlar.
Bir zaman sonra bu adam hacca gitmeye karar vermiş. Büyük
hanımının yanına gelip “Ben dönene kadar bana ne hazırlayacaksın?” demiş.
“Ben sana dünyada eşi benzeri olmayan bir elbise dikeceğim.” demiş
yaşlı olan hanım.
Sonra adam genç hanımının yanına gidip “Peki, sen bana ne hazırlayacaksın?” demiş.
“Sen dönünceye kadar ikiz bebek dünyaya getireceğim. Birisi erkek,
birisi kız olacak.” demiş kız. Ondan sonra adam hazırlanıp hacca gitmiş.
Adamın yaşlı hanımının yanına bir büyücü kadınG200. gelmiş. Bu büyücü kadın ona dünyada eşi benzeri olmayan bir elbiseyiF821. hazırlayıp
vermiş. Genç hanım da yüklüymüş. Birisi erkek birisi kız iki güzel bebek
dünyaya getirmiş. Büyücü kadın çocukların ebesi olmuş.
Yaşlı hanım bir zaman sonra genç hanımı kıskanmaya başlamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
465
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Onun çok güzel iki çocuğu oldu. Eşim elbette onu sevecek!” demiş. Sonra
büyücü kadına derdini anlatıp “Biz bu kadını ne yapacağız?” demiş.
“Onu hallederiz. O hiçbir şey anlamaz.” demiş büyücü kadın.
Çocukların ebesi olan bu büyücü kadın iki çocuğu alıp iki köpek
yavrusuyla değiştirmiş. Sonra da “İşte, sen iki köpek yavrusu doğurdun.”
demiş genç hanıma.
Çocukların ebesi olan büyücü kadın iki çocuğu bir sandığa koymuş.
Sonra sandığı bir suyun akıntısına salıvermiş.
Tamam. Sonra balıkçılar bu sandığı tutmuşlar. Açıp baktıklarında sandığın içinde çocukları görmüşler. Çocukları bulan balıkçı ihtiyar karı koca
çok sevinmiş. “Bizim çocuğumuz yoktu. Bu çocukları biz büyütürüz.” demişler. İhtiyar kadın çocukları çok iyi bakıp büyütmeye başlamış.
O sıralarda hacca giden adam hacdan dönmüş. Yaşlı hanımının yanına
girmiş; dünyada eşi benzeri olmayan elbise hazırmış. Genç hanımının yanına girmiş; onun koynunda iki köpek yavrusu görmüş.
Kapının önüne kümes gibi bir ev yaptırıp iki köpek yavrusuyla birlikte
genç hanımını oraya kapatmış. Buraya giren kişi alay edip evin köşesine
vurup geçmek zorundaymış. Adam oraya böyle bir yazı asmış.
Tamam. Gün büyüyüp, ay büyüyüp, yıl büyüyüp bu çocuklar yetişmişler.
Bu hacdan dönen adam avcıymış. Oğlan çocuğu da artık ava çıkmaya
başlamış. Dedesine tüfek aldırmış, köpek beslemeye başlamış. Bir gün bu
oğlan ava çıktığında üç kurdun, gerçek babası olan adamı koşturduğunu
görmüş. “Oğlum, lütfen beni bu beladan kurtar.” demiş adam. Oğlan üç
kurdu vurup adamı bu beladan kurtarmış. Sonra adam “Oğlum beni kurtardığın için teşekkür ederim. Bana misafirliğe gelirsin değil mi?” demiş.
“Tamam dede tamam.” demiş çocuk. Sonra bu oğlan dönmüş. Ama
büyücü kadın, adamı kurtaranın kim olduğunu sezmiş. Bu oğlanın kendisini öldürmesinden korkup bir plan hazırlamış. “Onları bir şekilde öldürmem gerek, özellikle de oğlanı.” demiş.
Bu iki çocuğu büyüten ihtiyar karı koca ölmüş. Kız ile oğlan birlikte
yaşamaya başlamışlar. Oğlan ava gidince büyücü kadın gelip kıza “Kızım,
ağabeyin artık büyüdü. Evinizde de ona bakacak kimse kalmadı. Sen gelin
olup gidersin. Ağabeyin bir gelin alsa onun için çok iyi olur. Falan yerde
su kızı var.” demiş.
466
Erkan KARAGÖZ
Oğlan avdan döndüğünde kız kardeşi olanı biteni anlatmış: “Ağabey,
bir nine geldi. Sizin hayatınız çok iyi değil. Sen gelin olup gidersin, ağabeyin tek başına kalır. Ona bir gelin almak gerek. Falan yerde su kızı varmış. Suyun ortasında saçını tarayıp otururmuş. O kız ile ağabeyin evlensin
dedi.”
“Tamam, yarın giderim. Oradaysa kızı alıp gelirim.” demiş oğlan.
Ertesi gün oğlan hazırlanıp gitmiş. Oğlanın atı o kadar iyi bir atmış ki
dile gelipB211.1.3. insan gibi konuşabiliyormuş. Atı “Bugün nereye gidiyoruz?” demiş.
“Falan yerdeki su kızını almaya gidiyoruz.” demiş oğlan.
“Oyyy, bu çok zor bir iş. O kız suyun ortasında durur. Kızın boynuna
sarılıp yakalaman gerek. Ben suyun üzerinden giderken sen benim üzerimden atlayıp kızı boynundan yakalamaya çalış. Kızı boynundan tutar tutmaz
saçlarından onu sıkıca kavra. O, seni alıp suyun dibindeki evine götürür.
O, evin ilk odasına girdiğinde ‘Ben senin, sen de benim oldun, üzerimden
in!’ der. Sen inme. ‘Düş önüme!’ dersin. Sonra ikinci bir odaya girersiniz.
Kız tekrar ‘Ben senin, sen de benim oldun, üzerimden in!’ der. Sen sakın
inme. Sonra üçüncü odaya girdiğinizde kız ‘Ben senin, sen benim oldun,
üzerimden in!’ der. Ama sen masanın üstündeki kitabı kız üç defa öpmeden
inme.” demiş.B569-4.
Tamam. Sonra oğlan atının söylediği yere gelince atına çok sert vurmuş. At zıplamış. O sırada atından atlayıp, atının söylediği gibi su kızınıF725.5-2. boynundan yakalamış. Kızın saçlarından sıkıca kavramış. Kız, oğlanı alıp suyun dibine götürmüş.F133. Suyun dibine gelince kız evineF725.3.3.
girmiş. Orada oğlana “İn artık! Ben senin, sen benim oldun.” demiş.
“Olmaz! Düş önüme!” demiş oğlan.
Kız ikinci odaya girmek istememiş. Oğlan kızı saçlarından biraz daha
çekmiş. Kız dayanamayıp içeri girmiş. “İn artık! Ben senin, sen benim
oldun!” demiş kız.
“Yok, haydi devam et! Üçüncü odaya gireceğiz.” demiş oğlan.
Kızı saçlarından biraz daha çekmiş. Kızı dayanamayıp ikinci odadan
üçüncü odaya geçip “Yiğit in artık! Artık ben senin, sen benim oldun.”
demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
467
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Yok, işte şu masanın üstündeki kitabı üç defa öpmezsen senin üstünden inmem.” demiş oğlan.
Kız kitabı öpmemiş. Yiğit, saçlarından kızı daha da çekmiş. Kız dayanamayıp kitabı üç defa öptükten sonra “İn artık! Sen benim, ben seninim.”
demiş.
“İşte şimdi iniyorum.” demiş oğlan. Ondan sonra bunların ikisi sudan
çıkmışlar. Ata binip birlikte eve dönmüşler. Kız ile oğlan artık birlikte yaşamaya başlamış. Yiğit devamlı ava gidiyormuş. Günlerden bir gün ava
çıkmış. Avlanıp gezerken üç dört kurdun daha önce kurtardığı ihtiyarı kovaladığını görmüş.
“Ey oğlum, lütfen beni bu beladan kurtar.” demiş ihtiyar. Tamam. Yiğit, kurtları öldürüp dedeyi kurtarmış.
“Oğlum bana misafir ol.” demiş ihtiyar.
“Tamam, belki çıkıp geliriz.” demiş oğlan.
Büyücü kadın, avcı yiğidin hanımı suya gittiğinde tekrar yiğidin evine gelip “Kızım, ağabeyinin hanımı oldu. Artık size süt gölü gerek. Sizin
sığırınız yok. Falan yerde süt gölü var. Onu alıp gelmek gerek.” demiş.
Avcı yiğidin hanımı dönünce “Sen, o ihtiyar kadının sözlerini sakın
ağabeyine söyleme. O, ağabeyini öldürmek istiyor.” demiş görümcesine.
“Tamam.” demiş kız.
Kız söylemem demiş ama ağabeyi kapıdan girer girmez onun karşısına çıkıp “Ağabey şöyle şöyle bir durum var. Bir nine geldi. Senin süt
gölünü alıp gelmen gerektiğini söyledi.” demiş.
“Tamam, inşallah yarın giderim.” demiş yiğit.
Hanımı ağlayarak “Gitme, o ihtiyar kadın seni öldürmeye çalışıyor.
Onun neler düşündüğünü ben biliyorum.” demiş. Yiğidin hanımı su kızı
olduğu için tılsımları anlayıp biliyormuş.
“Hayır, gideceğim ben. Allah yazdıysa ölürüm.” demiş yiğit.
Tamam. Yiğit, atının yanına gitmiş. “Nereye gidiyoruz?” demiş atı.
“İşte bir yerde süt gölü varmış. Oraya gideceğim.” demiş yiğit.
At “Oyyy, bu çok zor bir iş. Süt gölünü almaya çalışırız. Eğer
alamazsak ikimiz de biteriz.” demiş.
468
Erkan KARAGÖZ
Yiğit atına atlayıp gitmiş. At varacakları yeri anlatıp “Süt gölünün kıyısında bir kayın ağacı var. Oraya gelince bana sertçe vur. Ben uçup giderim. Uçup gittiğimiz sırada süt gölünün ortasında başka bir kayın ağacı
görürsün. O ağaca kamçıyla vur. Sonra bir yaprağını elinle yakala. Ondan
sonra süt gölü senin olur. Eğer bir yaprak yakalayamazsan ikimiz de biteriz.” demiş.
Sonra yiğit, atının söylediği yere gelmiş. Ata sertçe vurmuş. Sonra at uçmaya başlamış.B41.2. Gölün üstünden geçerken kamçıyla gölün
ortasındaki kayın ağacına vurmuş. Kayın ağacının bir yaprağını yakalamış. Sonra at zıplayıp çıkmış. Geriye dönüp baktıklarında ne süt gölü ne
de şeytan varmış. Bunlar eve doğru yola çıkmışlar. Eve dönünce görmüşler
ki süt gölüF713.4. kapının önündeymiş. Artık yiğidin süt gölü de olmuş. Yiğit
bir gün dinlendikten sonra ava gitmiş.
Büyücü yaşlı kadın yiğidin evine yine gelip “İşte, ağabeyinin her
şeyi oldu. Gelininiz de var, süt gölünüz de var. Bir de kendi kendine çalan
gramofonu alıp gelse bütün memlekete şanı yayılır.” demiş.
Yiğidin hanımı “İhtiyar kadının söylediklerini ağabeyine söyleme. O,
ağabeyini öldürmek istiyor. Artık bizim her şeyimiz var.” demiş görümcesine.
Sonra yiğit dönmüş. Kız, ağabeyinin karşısına çıkıp “Ağabey, nine
gelip senin için şunları şunları söyledi.” demiş.
“Giderim.” demiş yiğit. Sabah olunca yiğit gitmiş.
At “Ayyy, çok uzak bir yola gidiyoruz. Gideceğimiz yer çok tehlikeli bir yer. Orada bir meşe ağacı var. O ağacın başında da bir sandık var.
Sandığın içinde bir ördek, ördeğin içinde yumurta, o yumurtanın içinde de
gramofon var. O ağacı bir yılan üç kat sarıp sarmalamış.” demiş.
Delikanlı gitmek için hazırlanıp yola çıkmış. Sonra bir ihtiyar kadının
yanına gelip “Nine, ben şöyle bir iş için geldim.” demiş.
Bu cadıymış.G220.0.1-1. “İşte, benden büyük bir ablam var. Oğlum bilse
bilse, o bilir. Ben bilmiyorum.” demiş bu ihtiyar kadın.
Ondan sonra yiğit onun ablasının yanına varmış da “Nine, ben şöyle
bir iş için gelmiştim.” demiş.
“Ben bilmiyorum oğlum. Benden büyük bir ablam var. Bunu bilirse o
bilir.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
469
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra yiğit en büyük ablanın olduğu yere varmış. En büyük abla “Benim kuşlarım var. Onlara sorayım. Ben tam olarak bilmiyorum.” demiş.
En büyük abla bütün kuşları topladıktan sonra onlara sormaya başlamış. Kuşlar da bilmiyorlarmış.B211.3. Bunun üzerine bu ihtiyar kadın “Benim
suda balıklarım var. Belki balıklar bilir.” demiş.
Sonra sudaki bütün balıkları çağırıp onlara “Şöyle şöyle bir gramofon
var. O gramofonu biliyor musunuz?” diye sormuş.
Bir balıkB211.5. “Falan yerdeki bir adada duruyor. Gramofonu bir yılan üç kat sarıp sarmalamış. Onun başında sandık, sandıkta ördek, ördeğin
içinde yumurta, yumurtanın içinde gramofonun kendisi duruyor.” demiş.
Ondan sonra yiğit, atını sıçratıp adaya çıkmış. Yay ile ok yapmış. Onlarla sandığa nişan alıp sandığı düşürmüş. Sandık düşünce kolayca kırılmış. Ördek uçup gitmiş. Ördekten yumurta düşmüş. Yiğit istediğini alamamış. Suda yumurtayı bulamamış.
Yeniden ihtiyar kadının yanına gidip “Nine, ben yumurtayı alamadım.” demiş.
İhtiyar kadın balıklarını toplayıp onlara “Hanginiz yuttu? Yumurtayı
bulup getirin!” demiş.
Yumurtayı bir balık yutmuşmuş. O balık yumurtayı kusup çıkarmış.
Ondan sonra yumurta yarılmış. Yumurtanın içinden kendi kendine çalan
gramofonD1601.18-4. çıkmış. Oğlan, nineye çok teşekkür edip gramofonu alıp
gitmiş.
Artık gramofonu da olan yiğit bir gün dinlendikten sonra ava gitmiş.
Büyücü yaşlı kadın tekrar çıkıp gelmiş de kıza “Ağabeyinin her şeyi var
şimdi. Gelin kızınız, sütünüz, kendi kendine çalan gramofonunuz; her şeyiniz var. Bir yerde ateş akordeonu var. Bunu da alıp gelirse siz çok rahat
yaşarsınız.” demiş.
Yiğidin hanımı dönünce görümcesine “İhtiyar kadının geldiğini
ağabeyine söyleme. O, ağabeyini öldürmek istiyor, büyücü cadı o.” demiş.
“Söylemem.” demiş görümcesi.
Kız, ağabeyi döner dönmez karşısına çıkıp “Ağabey, falan nine yine
geldi. Falan yerde ateş akordeonu varmış. Ağabeyin bunu alıp gelirse size
bu dünyada başka bir şey gerekmez diye söyledi.” demiş.
470
Erkan KARAGÖZ
Ağabeyi “Tamam giderim.” demiş.
Yiğidin hanımı ağlayarak “Sen gidersen oralardan dönemezsin. Benden ayrılıp öyle git.” demiş.
“Hayır, ayrılmam. Ben ölmek için değil, dönmek için gidiyorum.” demiş yiğit.
Hanımı “Sen dönemezsin oralardan, öleceksin. O ihtiyar kadın seni
öldürtmek istiyor.” demiş. Yiğidin hanımı ağlayarak kalmış. Yiğit atına atlayıp gitmiş.
Yiğit gittikten biraz sonra hanımı peşinden gelip onu yakalamış da
“İşte sana bir mendil. Falan yere vardığında ateş dağını görürsün. Eğer o
yanardağına çıkabilirseniz üç ev görürsünüz. Eniştemiz geldi, eniştemiz
geldi diye seni karşılarlar. İkinci eve gir. Orada kızlar vardır. Seni eniştemiz
gelmiş diye karşılayıp misafir ederler. Üçüncü evde bir kız uyur. O kadar
güzel bir kız ki dünyada onun kadar güzel başka bir kız yoktur. Sakın
ona bakma. Eğer bakarsan ona hayran olursun. O evin ikinci odasına gir.
Akordeon o odada. Akordeonun kılıfına sakın dokunma. Akordeonu alıp
odadan çık. Kızın yanından geçerken de bu mendille kızın yüzünü örtüp
öyle çık. Yoksa kıza hayran olup orada kalırsın. Ona bir hayran oldun mu,
işin biter. Akordeonu alamazsın.” demiş.
Ondan sonra yiğit, hanımının söylediği yere varmış. Atına sertçe vurmuş. At zıplayıp ateş dağına tırmanmış. Atın ayağı yanardağa ilişmemiş.
Yiğit, hanımının söylediği yere gelip bir eve girmiş. Onu kızlar karşılamışlar da “Ey! Eniştemiz gelmiş, eniştemiz gelmiş.” demişler. Yiğidi alıp içeri
girmişler. Onu yedirmişler, içirmişler.
Yiğit o evden çıkıp ikinci eve geçmiş. Orada daha çok kız varmış.
Onlar da yiğidi eniştemiz gelmiş diye karşılayıp birinci evden daha çok
ikramlarda bulunmuşlar.
Şimdi yiğit üçüncü eve girmiş. Sedirde o kadar güzel bir kız yatıyormuş ki kızın bir yüzü aya, bir yüzü güneşe, alnı da yıldızlara benziyormuş.
F575.1.
Bu kızın yüzünü mendille örttükten sonra ikinci odaya geçmiş. Akordeonu alıp kılıfına dokunmadan oradan ayrılmış. Kız da uyuyarak kalmış.
Yiğidin atı dağ başında uçurumun kıyısında kalmışmış. Yiğit hızlıca
atına atladıktan sonra atına vurup gitmiş. Dağdan aşağıya inerken atının
arka ayağı ateş dağına ilişmiş. Yiğit takla atıp ileriye doğru ateşsiz yere
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
471
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
düşmüş. At yanıp kalmış. Sonra yiğit akordeonu alıp yaya olarak dönerken
bir ihtiyara rastlamış.
İhtiyar “Oğlum nereye gidiyorsun? Ne alıp dönüyorsun?” demiş.
“İşte ateş akordeonunu aldım, dönüyorum.” demiş yiğit.
“Haydi bu çubukla değişelim.” demiş ihtiyar.
“Bu çubuk ne işe yarar ki?” demiş yiğit.
“Duy, dubinka, dedikten sonra istediğin her şeyi vurup öldürür.” demiş ihtiyar.
“Ver öyleyse.” demiş yiğit.
Yiğit, akordeonu ihtiyara vermiş. İhtiyar biraz gittikten sonra “Duy,
dubinka!” diye avazı çıktığı kadar yiğit bağırmaya başlamış. Çubuk,D1254.1.
ihtiyarı vurup öldürmüş.D1402.10. Yiğit akordeonu da çubuğu da alıp dönmüş.
Yiğit, koltuğunun altına bir eyer örtüsü kıstırmış başka bir ihtiyara
daha rastlamış. O ihtiyar “Oğlum, ne alıp dönüyorsun?” demiş.
“İşte ateş akordeonunu aldım, dönüyorum.” demiş yiğit.
“Bu eyer örtüsüyle değişelim oğlum.” demiş ihtiyar.
“Bu eyer örtüsü ne işe yarıyor ki?” demiş yiğit.
“Bu eyer örtüsünüD1209-9. ne ölüsü olursa olsun, onun üstüne örttüğünde
ölü dirilir.” demiş.
“Tamam dede değişelim. Benim at ölmüştü.” demiş yiğit. Sonra yiğit,
ihtiyar adam biraz gittikten sonra “Duy, dubinka!” diyerek çubuğu fırlatmış. Çubuk, ihtiyar adamı vurup öldürmüş. Artık eyer örtüsü de akordeon
da çubuk da yiğidinmiş.
Yiğit oradan atının yandığı yere gitmiş. Eyer örtüsünü atının üstüne
örtünceE134-2. at sıçrayıp kalkmış. Sonra yiğit atına binip evine dönmüş. Her
şeye sahip olan yiğit bir gün dinlendikten sonra yeniden ava çıkmış. İhtiyar
bir adamı yani yiğidin babasını dokuz kurt kovalıyormuş.
“Ey oğlum, beni bu beladan kurtar.” demiş ihtiyar adam.
Yiğit dokuz kurdu “Duy, dubinka!” diyerek çubuğuyla öldürmüş, ihtiyar adamı kurtarmış.
472
Erkan KARAGÖZ
“Oğlum, gel bana misafir ol.” demiş ihtiyar adam.
“Dede, sen beni böyle yalnız çağırma. Benim hanımım var, kız kardeşim var. Biz gelirsek üç kişi geliriz. Sen bize bir gün söyle, biz geliriz.”
demiş.
“İşte falan günde gelin. Ben başka misafirler de çağıracağım.” demiş
ihtiyar adam.
“İşte, sen böyle söyle.” demiş yiğit.
Ondan sonra yiğit evine dönmüş. Bir zaman sonra misafirliğe gidecekleri gün gelmiş. Yiğit üç tane at arabası hazırlamış. Birisine hanımının
annesi ile babasını bindirmiş. Yiğidin artık kayınbabası ile kaynanası da
varmış. Birisine kız kardeşini, birisine de hanımıyla kendisi binmiş. Yiğidin at arabası en arkada, bunlar gitmişler.
Bunlar hep birlikte ihtiyar adamın evine gelmişler. Şimdi bunlar eve
girmeden önce kapının dibindeki evin köşesine vurmaları gerekmiş. Burada yiğidin annesi yaşıyormuş.
Arabadan inmişler. Hanımının annesi ve babası, kız kardeşi evin köşesine vurmuş. Yiğidin vuracağı sırada hanımı ona engel olup “Vurma!”
demiş.
Bunu yiğidin hanımına daha önceden silahlı muhafızları gelip söylemişmiş.
“İşte, herkes vurdu. Bu vurmadı.” demişler.
Şimdi burada insanlar toplanmışmış. Oturup onları bekliyorlarmış.
Oradakiler ona “Niçin vurmadın? Niye vurmadın? Sen bizim yaptığımızı
neden yapmadın?” diye sormuşlar.
Cevabı yiğidin hanımı vermiş “Yok, ona vurmak hoş değil, işte
anlatacağım. Kim doğru değil derse onu öldürmek için emir verin.” demiş.
“Tamam, haydi söyle.” demişler.
“Şu kümese benzeyen evdeki kadınla ilgili her şeyi başından sonuna
kadar anlatacağım.” demiş yiğidin hanımı.
Sonra yiğidin hanımı, babasının kızını niçin ormana getirip bıraktığından başlayıp her şeyi anlatmış: “Sen bu kızla evlendikten sonra hacca
gittin. Büyük hanımına ‘Ne hazırlayacaksın?’ diye sordun. O, ‘Dünyada
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
473
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
eşi benzeri olmayan elbiseyi hazırlayacağım.’ dedi. Sonra küçük hanımına
‘Sen ne hazırlayacaksın?’ diye sordun. O ‘Sen döndüğünde bir erkek, bir
kız çocuğumuz olacak.’ dedi. Ondan sonra sen hacca gittin. Bir büyücü
kadın büyük hanımına dünyada eşi benzeri olmayan bir elbise hazırlayıp
verdi. Bu büyücü kadın, genç hanımının doğumunda ebelik yaptı. Hanımın
biri erkek biri kız iki çocuk dünyaya getirdi. Ama büyücü kadın çocuklarını suya bıraktı. Hanımının koynuna iki köpek yavrusu koydu. İşte bak!
Oğlun şu, kızın da bu. Çocukları balıkçılar bulup büyüttü. Bütün bunların
hepsini şu ihtiyar kadın yaptı.” demiş.
“Hayır, ben yapmadım. Doğru değil.” demiş ihtiyar kadın.
Yiğidin hanımı “Kesin başını, hepsi doğru!” demiş. Sonra da ihtiyar
adama “Senin dürüst hanımın o, bizim de annemiz olur.” demiş.
Böylece ihtiyar adam kümese benzeyen evden hanımını çıkarmış.
Onunla yeniden evlenmiş. Yiğit ve hanımı, ihtiyar hanım ile büyücü kadını
öldürmüşler. Sonra evlerine dönüp gitmişler.
Ondan sonra bunlar birbirlerine misafirliğe gelip giderek hayatlarına
devam etmişler. Masal da burada biter.
2.45.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 45
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) TOM: 45
F821. Extraordinary dress (clothes, robe, etc.) / Olağanüstü elbise
TOM: 45
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at TOM: 45
B569-4. Horse advises hero / Atın kahramana nasihat etmesi (akıl vermesi) (MEK) TOM: 45
F725.5-2. Water girl. Girl lives under water / Su kızı. Kızın su altında
yaşaması (MEK) TOM: 45
F133. Submarine otherworld / Su altı dünyası TOM: 45
F725.3.3. Undersea house / Su altı evi TOM: 45
B41.2. Flying horse / Uçan at TOM: 45
474
Erkan KARAGÖZ
F713.4. Pond of milk / Süt gölü TOM: 45
G220.0.1-1. White (benevolent) witch / İyi (yardımsever) cadı (MEK)
TOM: 45
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş TOM: 45
B211.5. Speaking fish / Konuşan balık TOM: 45
D1601.18-4. Self-playing gramofon / Kendi kendine çalan gramofon
(MEK) TOM: 45
F575.1. Remarkably beautiful woman / Dikkat çekici güzel kadın
TOM: 45
D1254.1. Magic wand / Sihirli değnek (çubuk, asa) TOM: 45
D1402.10. Magic wand kills / Sihirli çubuğun öldürmesi TOM: 45
D1209-12. Magic saddle blanket (caparison) / Sihirli eyer örtüsü
(MEK) TOM: 45
E134-2. Resuscitation by covering dead body with saddle blanket /
Ölü gövdenin üstüne eyer örtüsünü sererek diriltme (MEK) TOM: 45
2.46. BAlIKçI OĞlU KATIP
2.46.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda Kayyum isminde balıkçı bir dede varmış. Dede, hanımı ve Katıp isimli oğlu ile birlikte fakir bir hayat sürüyormuş. Nine yün
eğiriyormuş. Kayyum Dede de her sabah erkenden balık tutmaya gidiyormuş. Ancak Kayyum Dede bütün gün ne kadar uğraşırsa uğraşsın, üçten
fazla balık tutamıyormuş. Dedenin getirdiği balıklardan birini satıp onun
parasıyla ekmek, tuz alıyorlarmış. Ninenin eğirdiği yünleri satıp onunla da
ev için gerekli şeyleri alıyormuş. Bunlar bu şekilde yaşıyorlarmış.
Günlerden bir gün oğulları Katıp “Baba, bugün balığa ben gideyim.”
demiş.
Dede ile nine oğullarını tek başına balığa göndermeye korkuyorlarmış. Ama Katıp’ın gönlünü kırmamak için kabul etmişler. Katıp çok sevinip babasının balık tutma takımlarını almış. Sonra babasının balık tuttuğu
göle giderek balık tutmaya başlamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
475
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
O sırada Katıp’ın yanına atlı bir dede gelerek “Merhaba Katıp!” diye
seslenmiş.
Katıp hiç görmediği bir dedenin kendisine ismiyle seslendiğini duyunca şaşırıp kalmış. Şaşırsa da bu durumu belli etmemek için dedeyle selamlaşmış. Biraz söyleştikten sonra dede “Sen oltanı suya bırakma.” demiş.
Dede böyle söyledikten sonra atından inmiş. Sonra çantasından bir ip
çıkarıp “İşte bu iple benim ellerimi, ayaklarımı sıkıca bağla. Sonra beni
suya bırak. Sana bu hizmetin için yüz akçe. Eğer ben sudan ellerim yukarıda bir şekilde çıkarsam beni suyun kıyısına çıkar. Eğer ayaklarım yukarıda
bir şekilde çıkarsam beni sudan çıkarıp şuraya gömersin. Gömdüğün için
de şu atımla beraber üstündeki eşyalarımı alırsın.” demiş.
Katıp bu sözleri duyunca çok şaşırıp “Yok dede, ben adam öldürecek
birisi değilim. Ben seni suya bırakmam.” demiş.
Dede “Ben senin kimseyi öldürmeyeceğini çok iyi biliyorum ama sen
beni dinle. Ben ne söylersem onu yap. Benim bu işe rızam var. Rızam olduğu için geldim.” demiş.
Katıp istemese de dede onu ikna etmiş. Katıp onun elini ayağını iple
bağlamış. Sonra onu suya atmış. Dedeyi bırakınca su fokurdamaya başlamış. Daha ilk dakikadan dedenin ayakları yukarı kalkmış. Katıp, dedeyi
sudan çıkardıktan sonra bir kabir kazıp onu gömmüş. Sonra ata binip evine
dönmüş. Evine dönünce annesi ile babası Katıp’ı azarlamışlar. Ona “Niçin
başkasının atını alıp geldin?” demişler.
Katıp başından geçenleri annesi ve babasına anlatmış. Böylesine komik bir olaydan dolayı annesi ve babası keyiflenmiş. Ama bir yandan da
Katıp’ın bir adamı öldürüp eşyalarını çalmış olabileceğinden dolayı onu
hapishaneye atarlar diye de kaygılanmışlar.
Gece geçmiş, hiç kimseler gelmemiş. Katıp’ın babası sabah olunca
atı pazara çıkarıp satmış. Parasıyla da ev için gerekli ne varsa alıp gelmiş.
Böyle bir zaman yaşadıktan sonra, bunların paraları bitmiş. Katıp, annesi ile babasından yeniden izin alıp balık tutmaya gitmiş. Katıp gölün
yanına gelmiş. Balık tutmaya hazırlandığı sırada tıpatıp daha önce ölen
dedeye benzeyen aynı onun gibi giyinmiş, aynı onun gibi bir ata binmiş bir
ihtiyar gelip Katıp’a selam vermiş.
476
Erkan KARAGÖZ
Katıp onu görünce çok şaşırıp “Ben bu dedeyi gömmüştüm, nasıl
dirildi acaba?” demiş.
Dede, Katıp’a “Sen sakın şaşırma. Sana yüz akçe para. Benim ağabeyimi nasıl gömdüysen beni de öyle göm.” demiş.
Katıp bu sözleri duyunca hiç korkmadan dedenin ellerini ayaklarını
bağlayıp onu suya bırakmış. Biraz sonra dedenin ayakları su üstüne çıkmış. Katıp bunu görünce “Tamam, bunun da atı bana kaldı.” diyerek dedeyi gömmüş. Sonra ata binip eve dönmüş. Bu atı da pazara çıkarıp satmışlar.
Epeyce bir zaman geçtikten sonra babası hasta olduğundan balık tutmaya Katıp gitmiş. Katıp gölün yanına gelince ne görsün, aynı dede aynı
ata binip gelmiş. Dede, Katıp ile selamlaşmış. Aynı daha önceki dedelerin
konuştuğu gibi konuşmuş. Katıp daha önceki dedelerin ellerini ayaklarını
bağladığı gibi bu dedeyi de bağlayıp suya bırakmış. Bu sefer su daha şiddetli fokurdamaya başlamış. Bir dakika sonra dedenin elleri görünmüş. Katıp,
dedeyi sudan çıkarmış. Dede sudan çıkınca “Oğlum Katıp sana çok teşekkür
ediyorum. İki ağabeyime nasip olmadı, bana nasip oldu.” Sonra dede çantasından bir sofra bezi çıkarıp “Sen de çok yoruldun, acıktın. Ben de çok
acıktım. Gel birlikte yemek yiyelim.” demiş, sofra beziniD1153.1. yazmış.
Sofra bezinden ne istersen o yemekler çıkıyormuş.D1472.1.8. Bunlar iyice
karınlarını doyurmuşlar. Dede, sofra bezinde kalan yemekleri yere dökmüş. Katıp bu işe akıl erdiremeyip “Dede, sen yaşlı bir adamsın. Yemeği
niye döktün?” demiş.
Dede “Sofra bezinin özelliği böyle. Kalan yemekleri dökmezsen üç
gün yemek vermez.” demiş.
Bunlar yemeklerini yiyip dinlendikten sonra dede, Katıp’a “Haydi,
benimle birlikte bir ay çalış. Sana emeğin için yüz akçe. Parayı annene
babana götürüp ver.” demiş. Dede böyle dedikten sonra Katıp’ı evine bırakmış.
Katıp eve dönünce parayı ne karşılığında aldığını söyleyip yüz akçeyi
annesine babasına vermiş. Katıp’ın annesi ile babası tek evlatlarını yabancı
bir ihtiyara inanıp göndermeye razı olmamışlar. Ama Katıp, annesine ve babasına gitmek için yalvarınca onlar razı olmuşlar. Sonra delikanlı, ailesiyle
vedalaşıp gitmiş. Katıp gölün yanına geldiğinde dede onu iki atla bekliyormuş. Atın birine Katıp, diğerine dede binmiş. Bunlar yola çıkmışlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
477
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bu şekilde gece oluncaya kadar gitmişler. Gece olunca dede, Katıp’a
“Gün boyu yol gittik. Yorulup acıktık. İşte şurada biraz dinlenelim.” demiş.
Durup attan inmişler. Atları çayıra saldıktan sonra bir çadır kurmuşlar.
Karınlarını doyurduktan sonra orada dinlenmişler. Katıp atlara bakmaya
gitmek istemiş ama dede onu durdurup “Oğlum sen atları merak etme. Atlara gerek duyduğumuzda atlar hemen yanımızda olurlar. Sen yatıp dinlen.
Sabah erkenden yola çıkarız.” demiş.
Katıp bu sözleri duyunca güzel bir uyku çekmiş. Sabah Katıp uyanıp
kalkınca atların çayırda olduğunu görmüş. Sofra bezini yazıp karınlarını
doyurduktan sonra kalan yemekleri dökmüşler. Ondan sonra atlarına binip yola çıkmışlar. Bunlar epeyce bir yol aldıktan sonra bir deniz kıyısına
varmışlar.
Dede burada Katıp’a “Ya Katıp, kaç günlük yol geldik?” diye sormuş.
Katıp “Üç günlük.” demiş.
Dede “Yok oğlum, üç günlük değil, üç aylık yol geldik. Bizim şu denizi geçmemiz gerek. Bunun için sen bir tılsım duası öğrenmelisin. Sen
duayı öğreninceye kadar biz burada yaşarız.” demiş.
Dede böyle demiş de Katıp’a duayı öğretmeye başlamış. Katıp çok
akıllı olduğundan iki günde duayı öğrenmiş. Sonra dede ile Katıp atlarına
binmişler. O zaman dede “Yum gözlerini, şimdi de duayı oku. Ben söylemeden de gözlerini açma.” demiş.
Biraz yol aldıktan sonra dede, Katıp’a “Gözlerini açıp bak hele!” demiş. Katıp gözlerini açınca çok korkmuş. Çünkü bunlar denizin dibine
doğru gidiyorlarmış. Su, tünel gibi olup ayrılmışmış.D1551-10. Katıp yeniden
gözlerini kapamış. Biraz daha gittikten sonra dede “Oğlum, aç gözlerini.”
demiş. Katıp gözlerini açınca kendisini denizin karşı tarafında kuru bir yerde bulmuş.D2121.2. Bunlar burada yemek yiyip dinlendikten sonra yollarına
devam etmişler.
Epeyce bir zaman geçince uzun ve geniş bir dağın olduğu yere gelmişler. Burada dede “İşte Katıp, geldik.” demiş.
Atlarından indikten sonra atları salmışlar. Burada dede söze başlayıp
“Şimdi ben tılsım okuyacağım. Benim tılsımımdan sonra bu dağ yok olur.
Bu dağın altında bir kapı var. O kapıda senin ismin yazıyor. Senden başka
hiç kimse o kapıdan içeri giremez. Bunun için seni buraya getirdim. Sen bu
478
Erkan KARAGÖZ
kapıyı görünce kapının yanına git, kapıyı tıklat. Kim var orada diye sana
sorarlar. Sen ‘Balıkçının oğlu Katıp, açın kapıyı.’ diye cevap ver. O zaman
kapı açılır. Sen kapıdan girince senin üzerine iki iri köpek gelir. Sen bir
adım öne atlayınca onlar yok olur. Sonra ikinci kapıdan geçersin. Orada
iki aslan vardır. Onlardan da korkma, onlar da tılsımdır. Duvarda kamçı
var. O kamçıyı alıp aslanların üstüne doğru savur. Onlar yok olurlar. Sonra
sen üçüncü kapıdan girersin. Orada ise üstüne ateş gelir. O kamçıyı ateşin
üstüne bırak, ateş söner. Dördüncü kapıdan girdiğin zaman annene benzeyen ihtiyar bir kadın görürsün. Bak, en zoru bu. Sen ona acıma, merhamet
etme, inanma. O kadın senin annen değil. O da tılsımdır. Eğer ona acırsan
senin işin biter. Sen ona elbiselerini çıkarmasını söyle. Sakın ona yakın
durma. Askıda asılı olan kılıcı al da ‘Eğer yakınıma gelirsen, soyunmazsan
başını keserim!’ dersin. Yalnız dikkat et. O ağlayıp sızlayıp beni soyma
diye yalvarır. Öyle sözler söyler ki sakın inanma, onu soyundur. O soyununca beşinci kapı görünür. Orada bir masa var. Masanın üstündeki bardağın içinde altın bir yüzük var. O altın yüzüğü aldığın zaman seni benim
yanıma çıkarırlar. Lakin dikkat et. Sakın korkma ve acıma. Aksi takdirde
yok olursun.” demiş.
Katıp kabul edince dede duayı okumaya başlamış. Dağ yok olmuş.
Dağın altında bir demir kapıD1552.0.1. görünmüş. Katıp kapının yanına
gidip tıklatmış. Kapıdan “Kim var orada. Ne gerek?” diyen bir ses duyulmuş.
D2095-2.
Katıp o zaman “Ben balıkçının oğlu Katıp, açın kapıyı.” deyince kapı
açılmış.
Katıp kapıdan içeri girmiş. Girer girmez üstüne iki iri köpek havlayarak gelmiş. Katıp korkmamış, ileriye atılmış. Köpekler oracıkta kaybolmuş.D2095. İkinci kapı açılmış. Katıp kapıdan içeri girmiş. Üstüne doğru iki
aslan kükreyerek gelmiş. Katıp kamçıyıD1208. alıp aslanların üzerine savurmuş. Aslanlar hemen oracıkta yok olmuşlar.D2095-3. Üçüncü kapı açılmış.
Katıp kapıdan içeri girmiş. Girince üstüne alevler gelmiş. Katıp bu duruma
şaşırmamış. Hemen kamçıyla ateşi söndürmüş. Dördüncü kapı açılmış.
Katıp kapıdan girince orada oturmakta olan annesini görmüş.D2031.
Bu tılsımlı ihtiyar kadın “Ey bebeğim, bir tanem, iki göz nurum; sen
nerelerden geliyorsun? O dede seni şaşkına çevirip aç susuz yürütmüştür.”
demiş. Daha birçok tatlı sözler söyleyip Katıp’ı kucaklamak istemiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
479
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ama Katıp afallamamış. Hemen kılıcı alıp “Bana yaklaşma, hemen
soyun!” diye emretmiş.
İhtiyar kadın bu durumu görünce gidip yerine oturmuş da söylene
söylene ağlamaya başlamış. Katıp, annesinin ağladığını görünce dedenin
söylediği sözleri unutmuş. İçinden bir acıma hissi duymuş. Katıp her şeyi
unutup acımaya başlayınca tılsımın gücü onu gökyüzüne savurmuş.D1336.8.
Fakat dede, Katıp’ı yere düşmeden tutmuş. Sonra dede onu çeşitli ilaçlarla
iyileştirmiş. İyileştirince ona “Ben sana söylemiştim. Hiçbir şeyden korkma, hiçbir şeye acıma diye ama sen dayanamayıp acıdın. Tam zamanında
seni tutabildim. Yoksa ölmüştün.” demiş.
Katıp “Duayı oku dede, yeniden gireceğim.” demiş.
Dede “O kapı yılda bir kere açılıyor. Bu yüzden biz bir yıl burada
bekleyeceğiz.” demiş.
Katıp kabul etmiş. Bir yıl burada yaşamışlar. Bir yıl geçince dede yeniden duayı okumuş. Katıp yine içeri girmiş. Artık Katıp hiç korkmadan
daha önce de geçtiği üç kapıdan geçmiş. Dördüncü kapıdan içeri girince
annesini orada görmüş. Katıp içeri girince annesine benzeyen ihtiyar kadın
“Ey canım evladım, bir yıldır nerelerdesin?” diye ağlaya ağlaya Katıp’ın
yanına doğru gelmeye başlamış.
Katıp hemen kılıcı alıp “Tez soyun yoksa başını keserim!” demiş.
İhtiyar kadın, Katıp’a “Beni soyundurma.” diye yalvarmış ama Katıp
onu dinlememiş. İhtiyar kadın orada soyunur soyunmaz yok olmuş. Ondan
sonra beşinci kapı açılmış. Katıp kapıdan içeri girmiş. Bardaktan altın yüzüğü alıp dedenin yanına dönmüş. Dede, Katıp’tan yüzüğü almış. Sevinçle
ona “Katıp oğlum, sana dünyada ne şey gerekiyorsa hepsini yapayım.”
demiş.
Katıp düşünmüş de “Bana şu sofra bezini versen yeter.” demiş. Dede
sofra bezini Katıp’a vermiş.
“Daha başka bir şey gerek mi?” demiş dede.
Katıp, dedeye “Bu yüzüğün hikmeti nedir?” diye sormuş. Dede yüzüğün hikmetini söylememiş.
“Ya Katıp, ne zaman başın sıkışırsa o vakit ‘Gel dede.’ diye beni çağırırsın. Ben yanına gelirim.” demiş. Ondan sonra Katıp ile vedalaşmış. Ona
gözlerini yummasını söylemiş.
480
Erkan KARAGÖZ
Katıp gözlerini yummuş. O vakitte bir rüzgârın esip gitmesi gibi ayakları yere değmeden yol almaya başlamış. Katıp gözünü açınca kendini balık tuttuğu gölün yanında bulmuş.
Sonra Katıp evine dönmüş. Evde babası kamburlaşıp çökmüş, annesi ise ağlamaktan kör olmuşmuş. Çünkü Katıp’ın evden gitmesinin üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmişmiş. Evde yiyecek içecek hiçbir şey
kalmamışmış. Babası çok ihtiyarladığından balık tutmaya gidemiyormuş.
Annesinin de gözleri görmediğinden bunlar komşuların verdiği yemeklerle
karınlarını doyurup yaşıyorlarmış. Katıp’ın bıraktığı parayı da balıkçı dedenin açgözlü kardeşi gelip almışmış.
Katıp döndükten sonra dededen aldığı sofra beziyle bunlar iyi bir şekilde yaşamaya başlamışlar. Katıp etrafta ne kadar fakir komşuları varsa
hepsini her gün doyurmaya başlamış. Katıp’a bir aşhane açmasını söylemişler. Ama Katıp aşhane açmayıp “Bana zenginlik gerek değil. Aşhane
açıp halkı parayla doyurmak bana göre değil. Ben herkesi para almadan
doyuracağım.” demiş.
Böyle mutlu bir şekilde yaşayıp giderlerken bu sofra bezi hakkındaki
haberleri Katıp’ın zengin amcası duymuş da Katıplara misafirliğe gelmiş.
Ona da sofra bezinden nefis yemekler yedirmişler, ikramlarda bulunmuşlar.
Bunu gören bu cimri amca sinirden kudurup ertesi gün padişahın yanına
gitmiş de “Ey kudretli, güçlü padişahımız! Sen sakın bana öfkelenme. Benim balıkçı ağabeyimin Katıp isminde bir oğlu var. O, ‘Eğer padişah izin
verirse ben ona dünyada eşi benzeri olmayan kırk katlı bir saray yapmak
isterim.’ diyor, demiş.
Padişah bu haberi duyunca Katıp’ı çağırtmış. Ona öfkelenerek kırk
katlı bir saray yapmasını emredip “Niçin kendin gelip söylemiyorsun, amcana söyletiyorsun. O yaşlı adamı buralara kadar yürütüyorsun?” demiş.
Zavallı Katıp “Ben böyle sözler söylemedim, ben saray yapmasını
bilmiyorum.” diye padişaha söylemiş. Ama padişah, Katıp’a inanmamış.
Sarayı yapması için ona kırk gün süre vermiş. Katıp padişahın yanından
kaygılı bir şekilde çıkıp gitmiş.
Yolda giderken Katıp, ihtiyar bir dedeye rastlamış. Bunlar selamlaşmışlar. Katıp dedeyi tanıyamamış.
Dede “Ya oğlum Katıp, nereye gidiyorsun? Neler yapıyorsun?” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
481
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Katıp nasıl bir işe bulaştığını dedeye anlatmış.
Dede “Ben sana başına kötü bir iş gelirse beni çağır demiştim. Ama
sen beni aklından çıkarıp unutmuşsun.” demiş.
Katıp o an dedeyi tanımış. Bunlar bir kez daha selamlaşmışlar.
Sonra dede “Ben artık yaşlandım, ölüm bana yakındır. Beni de ağabeylerimin yanına göm. O yüzük senin adına yazılmış. Yüzüğü al. O yüzükleD1076. dünyada ne iş varsa hepsini yapabilirsin.” demiş. Sonra yüzüğü
Katıp’a verdikten sonra orada can vermiş.
Katıp dedeyi gömdükten sonra “Ben ona nasıl saray yapılır göstereyim hele!” diyerek padişahın yanına gitmiş. Yüzüğü salladıkça askerler
çıkmış.D1475-11. Bu askerlerle padişahı, zenginleri, kovup göndermiş. Ondan
sonra Katıp sakin bir hayat yaşamış.
2.46.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 46
D1153.1. Magic tablecloth / Sihirli sofra bezi TOM: 46
D1472.1.8. Magic table-cloth supplies food and drink / Sihirli sofra
bezinin yemek ve içecek sağlaması TOM: 46
D1551-10. Magic spell causes waters to divide / Sihirli tılsımın suyu
ikiye ayırması (MEK) TOM: 46
D2121.2. Magic journey with closed eyes / Gözleri kapayarak sihirli
seyahat TOM: 46
D2095-2. Mountain disappears by magic (spell) / Sihir (tılsım) yoluyla
dağın yok edilmesi (MEK) TOM: 46
D1552.0.1. Door opens in mountain / Kapının dağın içine açılması
TOM: 46
D2095. Magic disappearance / Sihirli yok olma TOM: 46
D1208. Magic whip / Sihirli kamçı TOM: 46
D2095-3. Magic disappears by whip / Kamçı aracılığıyla sihirli yok
olma (MEK) TOM: 46
D2031. Magic illusion / Sihirli göz aldanması TOM: 46
482
Erkan KARAGÖZ
D1336.8. Magic spell gives weakness / Sihirli tılsımın güçsüzlük
vermesi TOM: 46
D1076. Magic ring / Sihirli yüzük TOM: 46
D1475-11. Magic soldier-producing ring / Yüzüğün sihirli asker
sağlaması (MEK) TOM: 46
2.47. ARABACInIn OĞlU
2.47.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda arabacılar at beslerlermiş. Bu atlarla insanları taşırlarmış.
Günlerden bir gün arabacının bir işi olduğundan o gün işe çıkamayıp
oğlunu işe göndermiş. Oğlan arabaya binen kişiyi götürmüş. Oğlan atla padişahın sarayının yanından geçerken padişahın kızını balkonda otururken
görmüş. Arabacının oğlu ilk bakışta bu kıza âşık olmuş. Arabadaki kişiyi
gideceği yere bıraktıktan sonra delikanlı dönüp babasına “Ben padişahın
kızıyla evlenmek istiyorum.” demiş.
Babası “Kudurma, hiç padişah bize kızını verir mi?” demiş.
“Verir, git iste.” demiş delikanlı.
Babası mecbur kızı istemeye gitmiş. Padişahın sarayına gelmiş. Kapının önünde iki taş varmış. Birisi dilencilerin oturduğu, diğeri de dünürcü
gelenlerin oturduğu taşmış. İkinci taşa kız istemeye gelenler otururmuş.
Arabacı gelmiş de bu dünürcü taşına oturmuş.
Padişah pencereden taşa birinin oturduğunu görünce “Kapının önünde
birisi var. O doğru taşa oturmadı. Ne istiyorsa çıkarıp verin.” demiş.
Bir parça ekmek çıkarıp arabacıya vermişler. “Yok, ben dilenci değilim. Ben dünür olmak için geldim.” demiş arabacı.
İçeri girip padişaha söylemişler. “Çağırın gelsin.” demiş padişah.
Arabacı içeriye gelip niçin geldiğini söyleyip “Benim oğlum senin kızına âşık olmuş.” demiş.
Padişah düşünüp taşınmış da “Kızımı vereceğim ancak şöyle bir şartım var. Bir yıl içinde oğlun hiç kimsenin bilmediği bir hüner öğrensin.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
483
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Eğer öğrenirse kızımı alır. Öğrenemezse onun başını keserim.” demiş.
Arabacı evine dönüp oğluna “Artık senin arkandan da benim başımı
keserler. Padişah şöyle şöyle söyledi.” demiş.
“Haydi baba! Birlikte işe çıkalım.” demiş oğlu.
Bunların ikisi “Şurada yemek yiyelim.” diyerek bir göl kıyısına gelmişler. Gölden su alıp yiyip içtikleri sırada babası geğirivermiş.D1421.1-17.
Geğirince suyun altından bir cinG307. çıkıp gelerek “Niye çağırdınız beni?”
demiş.
“Yok, biz kimseyi çağırmadık.” demişler.
“O zaman niçin ‘E-e!’ diye benim adımı söylediniz?” demiş.
Cin böyle söyleyince arabacı “Bize hiç kimsenin bilmediği hüneri bilen birisi gerek. Böyle bir hüneri kim öğretebilir?” demiş.
“Ey, o hüneri ben öğretirim. Bir yıl içinde oğlun öğrenir. Bir yıl sonra
gelip oğlunu alırsın.” demiş. Dev, delikanlıyı alıp suyun altına götürmüş.
Arabacı da evine dönüp gitmiş
Suyun altınaF133. Gelince delikanlı burada atlar,F725-10.1. sığırlar,F725-10.2.
hayvanlar,F725-11. evlerF725.3.3. görmüş. Delikanlı su altında iki kızla F725.5-3. tanışmış. Kızlar ona “Sen buraya niye geldin?” diye sormuşlar.
Bu delikanlı şöyle şöyle hünerler öğrenmek için buraya geldiğini söylemiş.
Kızlar “Sen hiç kaygılanma, biz sana öğretiriz. Ancak baban seni almaya gelince ‘Neler öğrendin?’ diye sorar. Sen ‘Hiçbir şey öğrenmedim.
DevG0. beni bir yere kapattı, yüzünü bile görmedim.’ dersin. Eğer öğrendim
dersen dev sana öfkelenir. Seni evine göndermeyip hapseder.” demişler.
Tamam, bir yıl geçmiş. Kızlar delikanlıya türlü türlü hünerler öğretmişler. Bir yıl sonra delikanlının babası gelmiş. Babası gölün yanında beklerken dev, delikanlıyı suyun altından çıkarmış.
“Oğlum nasıl hünerler öğrendin?” demiş babası.
“Şey, ben bir yıl boyunca hiçbir hüner öğrenmedim. Benim devi gördüğüm de yoktu zaten.” demiş oğlu.
“Nasıl öğrenmedin, öğrettim ben sana!” demiş dev.
484
Erkan KARAGÖZ
Dev ile delikanlı tartışmaya başlamış. Birisi öğrettim, birisi öğrenmedim diyormuş.
Dev “Al git oğlunu. Bu oğlan ömründe hiçbir iş öğrenemez.” demiş.
Babası öfkelenip oğlunu alıp gitmiş. Bunlar evlerine dönüp fakir hayatlarına devam etmişler.
Delikanlı, babasına “Baba yarın ben at olacağım.D131. Sen pazara gidip
beni satarsın. Dikkat et yalnız, yuları satma. Eğer yuları satarsan benim
işim biter.” demiş. Babası yuları satmayacağına dair söz vermiş.
Sabah olunca kapının önünde çok güzel bir at dans eder gibi duruyormuş. Böyle bir at padişahta bile yokmuş. İhtiyar adam atı alıp pazara
gitmiş. Pazara gelince bu güzel atın etrafında herkes toplanmış. Başka atlar
bin akçe ederken bu at bin beş yüz akçe ediyormuş.
Bir kişi gelmiş de “Satacak mısın?” demiş
“Satacağım.” demiş arabacı.
“Ne kadar istiyorsun?” demiş alıcı.
“Bin beş yüz akçe.” demiş arabacı.
“Tamam, ben atı alıyorum.” demiş alıcı kişi. Sonra parayı sayıp atı
almış.
“Yuları satılık değil.” demiş arabacı.
“Nasıl olur, yuları olmadan at mı satılır? Yular için beş yüz akçe veriyorum.” demiş alıcı.
“Hayır, beş yüz akçeye satmam.” demiş arabacı.
“Al öyleyse, iki bin beş yüz akçe, yular için de bin akçe.” demiş alıcı.
Arabacı, oğlunun “Yularla satma.” dediğini unutmuş. Paraya tamah
edip yuları satmış. Paraları da cebine koyup evine dönmüş. Atı alan adam
atı evine getirmiş. Atın ayaklarını köstekleyip bağladıktan sonra evine girmiş.
Bu adamın bir oğlu varmış. Bu oğlan bu güzel atın ayaklarının kösteklendiğini görmüş. Oğlan, ata çok acımış. Sonra atın yanına gelip atı kösteklerinden kurtarıp salıvermiş. Sonra eve girip babasına “Baba bu kadar
güzel bir ata böyle eziyet edilir mi? Ben onu salıverdim.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
485
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Eh be oğlum, bütün her şeyi berbat ettin. Şimdi o at kaçmıştır.” demiş
babası.
Çıkıp bakmışlar, at yokmuş. Adam atın arkasından gitmiş. Bakıp görmüş ki at güvercine dönüşmüş.D412.4-3. Adam, ihtiyar bir kadına dönüşüpD12.
güvercini takip etmeye başlamış. O sırada padişahın kızı balkondaymış.
Güvercin, padişahın kızının yanına gelip insana dönüşmüş.D354.1.
Delikanlı “Ben şimdi yüzük olacağım. Kim isterse istesin sen yüzüğü
verme. Seni çok sıkıştırırlarsa yüzüğü alıp yere at, sakın birisinin eline
verme.” demiş.
Delikanlı yüzük olmuş.D263.1. Padişahın kızı da yüzüğü alıp parmağına
takmış.
İhtiyar kadın, padişahın kızının yanına gelip ihtiyar bir adama
dönüşmüşD11. De “Yüzüğü bana ver.” demiş.
“O yüzük senin değil. Vermiyorum.” demiş padişahın kızı.
Bunlar iddialaşmaya başlamışlar. Haber padişaha ulaşmış.
İhtiyar adam “Kızın benim yüzüğümü çaldı.” demiş.
“Hayır, çalmadım. Benim parmaktaki yüzükle onun bir işi yok.” demiş kız.
“Bırak şunun yüzüğünü. Senin altın yüzük görmüşlüğün yok mu?”
demiş babası.
Böyle deyince kız parmağındaki yüzüğü çıkarıp yere atmış. Yüzük
yere düşünce bulgura dönüşmüş.D454.8.2-7. İhtiyar adam da hemen tavuğa
dönüşüpD166.1. bulgurları gagalamaya başlamış. Sonra bulgur bir araya toplanıp şahine dönüşmüş.D441-12.1.1. Oracıkta tavuğu gagalayarak paramparça
etmiş. Şahin sonra yeniden delikanlıya dönüşmüşD352.1. de padişaha “Şimdi
gördün mü? Ben arabacının oğluyum. Eğer kızını şimdi bana vermezsen
benden sana kurtuluş yok. Sana daha ne gibi hünerler gerek?” demiş.
Padişah ne yapsın, bir söz bile söyleyemeden kızını vermeye razı olmuş. Çok büyük bir düğün yapmışlar. Düğün kırk gün kırk gece sürmüş.
Ben de o düğünde bulundum. Önüme bir kalbur yemek koydular. Karga
gelip “Gak!” dedi. Ben yangın var diye anladım. Sonra bir baktım önümdeki yemek yok oldu. Böylece bu masal da biter.
486
Erkan KARAGÖZ
2.47.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 47
D1421.1-17. Burping summons genie / Geğirme aracılığıyla cinin çağırılması (MEK) TOM: 47
G307. Jinn / Cin TOM: 47
F133. Submarine otherworld / Su altı dünyası TOM: 47
F725.3.3. Undersea house / Su altı evi TOM: 47
F725-10.1. Horses live under sea / Su altında (deniz altı) atların yaşaması (MEK) TOM: 47
F725-10.2. Cattles live under sea / Su altında (deniz altı) sığırların
yaşaması (MEK) TOM: 47
F725-11. Animals of submarine world / Su altı (deniz altı) dünyasının
hayvanları (MEK) TOM: 47
F725.5-3. Girl lives under sea or etc. (Water girl) / Kızların su altında
yaşaması (su kızı) (MEK) TOM: 47
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 47
D131. Transformation: man to horse / İnsanın ata dönüşmesi TOM: 47
D412.4-3. Transformation: horse to döve / Atın güvercine dönüşmesi
(MEK) TOM: 47
D12. Transformation: man to woman / Erkeğin kadına dönüşmesi
TOM: 47
D354.1. Transformation: dove to person / Güvercinin insana dönüşmesi TOM: 47
D263.1. Transformation: man to ring / İnsanın yüzüğe dönüşmesi
TOM: 47
D11. Transformation woman to man / Kadının erkeğe dönüşmesi
TOM: 47
D454.8.2-7. Transformation: ring to bulgur (dried crushed wheat) /
Yüzüğün bulgura dönüşmesi (MEK) TOM: 47
D166.1. Transformation: man to chicken (cock, hen) / İnsanın tavuğa
dönüşmesi TOM: 47
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
487
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D441-12.1.1. Transformation: bulgur (dried crushed wheat) to hawk /
Bulgurun şahine dönüşmesi (MEK) TOM: 47
D352.1. Transformation: hawk to person / Şahinin insana dönüşmesi
TOM: 47
2.48. çİçeK elBİSe
2.48.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir padişah varmış. Bu padişahın çocuğu olmuyormuş.
Günlerden bir gün padişah şehrinde gezintiye çıkmış. Gezerken iki
yaşında bir çocuğu tozun toprağın arasında sokakta oynarken görmüş.
Bu çocuk padişahı görünce evine kaçmış. Padişah, çocuğun arkasından eve girip “Bu nasıl bir iş? Nasıl olur da benim padişahlığımda böyle
terbiyesiz çocuklar olur?” demiş.
Evde ocağın başında yün eğiren ihtiyar bir kadın oturuyormuş. Bu
kadın, padişahı görünce korkmuş.
Padişah hâl hatır sorup “Nine, niçin bu çocuğu biraz terbiye etmiyorsun?” demiş.
“Ey oğlum, ben ihtiyarladım. Artık onun arkasından yetişemiyorum.”
demiş.
“Nine, öyleyse çocuğu bana sat. Ben ölünceye kadar sana da bakarım.
Çocuğunu iyi bir şekilde eğitip okuturum.” demiş. Yaşlı kadın razı olmuş.
Çocuğu padişaha verip göndermiş. Sonra padişah bu yaşlı kadını kendi
yanına aldırmış. Ona bir ev yaptırmış. Onun bakımını da üstlenmiş.
Tamam. Şimdi padişah, çocuğun on beş yıl okuyup içinde kalması için
dökme demirlerden bir mahzen yaptırmış. Çocuğa bir öğretmen de tutmuş.
Çocuk oradan hiçbir yere çıkmayacakmış. Çocuğu olmayan padişah, çocuk ölmesin diye ona Biktimir ismini vermiş.
Biktimir büyümüş. Kitaptan gördüğü sebze, ağaç ve bitkilerin resimlerini yapmaya başlamış.
Öğretmen “Bunların hepsi de dünyada var, doğru çizmişsin.” demiş.
Çocuk on beş yıl oradan çıkmamış. Şimdi çocuk on yedi yaşında bir
delikanlı olmuş. Artık padişaha baba diyormuş.
488
Erkan KARAGÖZ
“Baba ben şehri görmek istiyorum. Bizim şehrimiz nasıl bir şehir?
Benim hiç görmüşlüğüm yok.” demiş delikanlı. Gerçekten de hiçbir yere
çıkmayan delikanlının bir şey görmüşlüğü yokmuş.
Padişah “Tamam oğlum dolaşıp gel.” demiş.
“Yok baba, at arabası versinler bana. Ben tek başıma dolaşacağım.”
demiş delikanlı.
“Tamam öyleyse, dolaş.” demiş padişah.
Delikanlıya bir at vermişler. Delikanlı bu atla gezmeye başlamış. Şehirde bir tur attıktan sonra şehrin dışına doğru çıkıp gitmiş. Uzun bir yol
aldıktan sonra hava kararmış, at da yorulmuş. At yol boyunca otlardan yemiş. “Bak ya, bu at nasıl da çer çöp yiyor?” diye atın ne yediğini bilmeden
söylenmiş.
Tamam. Atın koşum takımlarının çıkarılması gerekiyormuş. Delikanlı
koşum takımlarının nasıl çıkarılacağını bilmiyormuş. Torbasındaki bıçakla
atın koşum takımını her yerden kesmiş. Atın yularını, eyerini bir yere koymuş. Kendisi de arabaya çıkıp yatmış.
Ortalık iyice kararınca delikanlının arabasının tekerleğine bir yılan
dolanmış. Delikanlı yılandan korkup ağlaya ağlaya yatıp uyumuş. Delikanlı da olsa onun bir şey görmüşlüğü yokmuş.
Tamam. Uyurken delikanlının rüyasına bir kız girmiş. “İşte sana bir
kitap. Bu kitabı oku. Bu yolun bittiği yere git. Oradan bir çayıra çıkarsın.
O çayırda benim evim var. Oraya benim yanıma gel.” diye kız, delikanlıya
neler yapması gerektiğini öğretmiş.
Delikanlı uyanınca gerçekten de göğsünde bir kitap bulmuş. Kitabı
alıp hevesle okumuş. Bakmış, atı yokmuş. Atı bir yerlere gitmişmiş. At için
kaygılanmadan delikanlı arabadan inip yol boyunca gitmiş. Bir patikayı
takip edip ormanın içinden bir çayıra çıkmış. Burası sulak bir yermiş. Burada iki ev varmış. Delikanlı rüyasında kızdan öğrendiği eve girmiş.D1810.8.2.
“Delikanlı geldin mi?” demiş kız.
“Geldim.” demiş delikanlı.
“Gel, ben yemek hazırladım. Bugün yiyelim içelim sonra da dinlenelim.” demiş kız. Kız, delikanlıyı bir güzel yedirip içirmiş. Sonra delikanlı
dinlenmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
489
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Yarın dedenin yanına gidersin.” demiş kız.
Orada ihtiyar bir adam varmış. O adam kızın babası mı ne, şimdi orasını bilmiyorum. Bu adam çarık yapıyormuş.
Delikanlı sabah olunca içeri girmiş.
“Geldin mi oğlum?” demiş ihtiyar.
“Geldim.” demiş delikanlı.
“Haydi işe! Ben sana iş öğreteceğim.” demiş ihtiyar.
İhtiyar çarığı bırakıp bu delikanlıyla beraber çıkıp gitmiş. Bütün gün
ikisi bir elma ağacının dibini toplamış.
“Tamam oğlum bu kadar yeter, bugün çok çalıştık. Böyle çalışırsak
bir yılda epeyce elma toplarız. Şimdi sana bugünkü emeğinin karşılığını
göstereyim.” demiş ihtiyar.
İhtiyar, delikanlıyı alıp büyük at ahırına götürmüş. Oradaki bir dizgini
alıp “Bu bizim atlara büyük geliyor. Emeğinin karşılığı olarak bu dizgini
al. Bugün ablanın yanına gidip dinlen. Yarın yine gelirsin.” demiş.
Delikanlı, kızın yanına gitmiş. Kız yemek hazırlamışmış. Delikanlı
yemiş içmiş. Sonra dinlenmeye çekilip uyumuş.
Delikanlı ertesi gün yeniden ihtiyarın yanına gitmiş. İhtiyar adam elindeki çarığı bırakıp “Haydi oğlum, gidelim.” demiş.
Bunlar bir elmanın daha dibini toplamışlar.
İhtiyar “Tamam oğlum, bugünlük yeter. Bugünkü emeğinin hakkını
vereyim.” demiş. Delikanlıya bir eyer göstermiş. Ama delikanlı bırak bu
eyeri atın sırtına koymayı bırak, yerinden bile kımıldatamamış.
“Tamam, oğlum sen gidip dinlen. Kaldırsan da kaldıramasan da bu
eyer senindir.” demiş ihtiyar.
Delikanlı eve gitmiş. Kızın hazırladığı yemekleri yedikten sonra dinlenmeye çekilmiş.
Delikanlı üçüncü gün yeniden ihtiyarın yanına gitmiş. İhtiyar adam
yaptığı çarığı bırakmış da “Haydi oğlum.” demiş.
Bunlar gidip bir elma ağacının daha dibini toplamışlar. Sonra ihtiyar
“Haydi, oğlum sana bugünkü emeğinin karşılığını vereyim.” demiş.
490
Erkan KARAGÖZ
İhtiyarın açtığı bir ahırda bir aygır varmış. Aygır,B184.1. oğlanı görünce
kişnemiş. Oğlan bir elli metre kadar dışarı uçup gitmiş.B16.1.3.
“Tamam dede tamam, kapat. Ben bunun yanına bile yaklaşamam.”
demiş delikanlı.
İhtiyar adam, ata “Hayır, hayır, sen ona dokunma. O, bugünden sonra
senin sahibin olur.” demiş.
Sonra da “Gel oğlum, artık bu at sana dokunmaz.” demiş. Delikanlı
gelip atı sıvazlamış. Yalnız boyu atın yanında küçük kalmış.
“İşte bu atı sana veriyorum. Şimdi dönüp dinlen. Yarın ne istersen onu
yaparsın. Benim işim bitti.” demiş ihtiyar adam.
Tamam. Delikanlı, kızın yanına dönmüş. Kız, delikanlıyı yedirip içirmiş de “Haydi delikanlı, yarın seninle kırlara çıkıyoruz. Artık senin işin
bitti.” demiş.
Sonra bunlar uyumuşlar. Sabah olunca bunlar arabaya atları koşumlamışlar. Kız, delikanlıya bir tüfek de aldırmış. Sonra ona “Sen ördek avlarsın, ben de çiçek toplarım.” demiş.
Bunlar oradan çıkıp bir su boyuna gelmişler. Çayırdaki çiçekler çok
güzelmiş. Delikanlı elinde tüfeğiyle dolaşmaya başlamış. Bir iki ördek avlamış. Kız da çiçek toplamış. Sonra kız çiçeklerden elde ettiği boyayla bir
pantolon, bir gömlek ve bir kayışı boyamış. Ondan sonra delikanlıya “İşte
şu pantolonu giysene.” demiş.
Delikanlı pantolonuD1055. giyip bakmış.
“Nasıl hissediyorsun kendini?” diye kız sormuş.
“Tutacak bir yeri olsaydı işte şu denizi kaldırırdım.”D1335-18. demiş delikanlı. Delikanlının içine bir güç girmiş gibi olmuş.
“Şimdi de bu gömleği giy hele!” demiş kız.
Delikanlı gömleğiD1056. giymiş.
“Şimdi nasıl hissediyorsun kendini?” diye sormuş kız.
“Yer ile gökyüzünün tutacak bir yeri olsa ikisini tutup birbirine yapıştırırdım.”D1335-19. demiş delikanlı.
“Şimdi de şu kayışıD1057. bağla bakalım.” demiş kız.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
491
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı kayışı bağlamış da “Şimdi içime öyle bir güç girdi ki bütün
dünyayı bir avucumun içine sığdırırım.”D1335-20. demiş.
“Kayış fazla olmuş. Ne zaman gücün yetmezse o vakit kayışı bağlarsın.” diye kız kayışı alıp delikanlının cebine tıkıştırmış.
Bunlar birlikte dönmüşler. Geceyi birlikte geçirdikten sonra sabahleyin kız “Bunlar benim sana hediyemdir. Bu eşyalar hakkında sen ömrün
boyunca hiçbir kadına bir şey söyleme. Evlenirsen hanımınla birlikte hamama girme. Bu çiçek boyalı elbiseler hakkında da ona bir şey söyleme.
Eğer hanımına söylersen eski kötü hâline dönersin. Bu şeyler de yeniden
olmaz.” demiş.
Tamam. Delikanlı ihtiyar ile birlikte gitmiş. İhtiyar dizgini ona vermiş. Sonra delikanlı atı dizginlemiş. Eyerledikten sonra da ata binmiş. Üç
kere atına vurduktan sonra dörtnala gitmiş.
Delikanlı şimdi nereye gittiğini kendisi de bilmiyormuş. Atını sıvazlayıp bir yoldan gitmiş. Sonra delikanlı bir şehre gelmiş. Bu şehirde bir kara
bayrak asılıymış.
Delikanlı kalacak bir oda sormak için şehir girişinde bir ihtiyar kadının evine girmiş. İhtiyar kadın “Gir oğlum, evim geniş. Ben yalnız yaşıyorum.” demiş.
Tamam. Delikanlı eve girmeden önce atını salmış. Atı ona bir yüzük
vermiş. Delikanlının başı darda kaldığında bu yüzükle ıslık çalarsa at gelip
ona yardım edecekmiş.
Ondan sonra delikanlı eve girip dinlenmek için yatmış.
Sonra delikanlı “Nine, yemek yapar mısın?” diye sormuş.
“Ey oğlum yemek yapardım ama yedi başlı bir ejderhaB11.2.3.1. bizim su
aldığımız suyun içinde yaşıyor. O hiç kimselere su vermiyor. Geceleyin bir
kova veriyor da fazlasını vermiyor.” demiş.
“Nine, o ejderha nerede yaşıyor? Sen kovaları ver hele! Ben su alıp
geleyim.” demiş delikanlı.
Delikanlı iki kova alıp suya gitmiş. Ejderha çıkmış da “Niçin iki kovayla geldin?” demiş.
“Ben misafirim. Uzak yerlerden geldim. Su içip yemek yiyeceğim.
Ben açım.” demiş delikanlı.
492
Erkan KARAGÖZ
“Tamam, misafirsen iki kova al.” demiş ejderha.
Delikanlı iki kova su alıp gelmiş. Bu nine hemen oracıkta bir kovayı
içip bitirmiş. Delikanlının bir kova suyu kalmış. Nine bu delikanlıyı yedirip içirmiş. Ondan sonra delikanlı “Nine niçin sizde kara bayrak asılı?”
diye sormuş.
“O ejderha sırayla bir kişiyi yiyor. Eğer bir kişiyi yemezse bir gram
bile su vermiyor. Bugün sıra padişahın kızına geldi. Padişahın kaygılı günü
olduğu için kara bayrak asılı.” demiş nine.B11.10.
Gece olunca bu delikanlı kılıcını alıp ejderhanın yanına gitmiş. Su
kenarında bir ev varmış. İnsanları buraya getirip bırakıyorlarmış. Ejderha
sudan çıkıp buraya bırakılan kişileri yiyormuş. İşte bu evde padişahın kızı
ağlayarak oturmaktaymış.
“Niçin ağlıyorsun genç hanım?” diye delikanlı sormuş.
“Ağlamayayım mı? Bugün benim son günüm, son dakikalarım. Ejderha beni yutacak. Git buradan delikanlı! Nereden geldiysen oraya git! Yoksa
ejderha ikimizi de yutar.” demiş kız.
“Yok yutamaz. Ben yoldan yorgun geldim. Biraz uykumu alayım.”
demiş delikanlı.
“Sen uyursan ben seni nasıl uyandıracağım?” demiş kız.
“İşte, sana bir tığ. Eğer ejderha geldiğinde beni uyandıramazsan tığı
tenime batır.” demiş delikanlı.
Ondan sonra delikanlı uykuya dalmış. Çok zaman geçmeden ejderha
gelip kapıyı açmış da “Padişahtan ben bir kişi istemiştim, o iki kişi göndermiş.” demiş.
Kız ağlamaya başlamış. Elindeki tığla delikanlıyı dürtmeye kıyamamış. Çok bir vakit geçmeden kız ağlarken gözünden düşen gözyaşları
delikanlının yanağına damlamış. Delikanlı uyanıp “Öf, geç kalmışım. Niçin erkenden uyandırmadın?” demiş.
Ejderha bir kez daha “Padişahtan ben bir kişi istedim, yutmam için iki
kişi göndermiş.” demiş.
Delikanlı “Hiçbir şeyi yutamazsın.” demiş.
Böyle söyleyince ejderha delikanlıyı yutmaya çalışmış. O sırada delikanlı kılıcını alıp ejderhanın ağzına girmiş. Ejderhanın içinden karnını
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
493
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yarıp çıkmış. Ejderha sallanarak ortadan ayrılmış.B11.11-10. Ondan sonra delikanlı, ejderhanın başlarını kesipB11.11-9. büyük bir taşın altına koymuş.
Kız “Haydi, bize gidiyoruz. Babam sana hediyeler verir.” demiş.
“Hayır, ben gelmiyorum. Ben yabancı yerlerden gelen bir yolcuyum,
bir yerde kalmıyorum.” demiş delikanlı.
“Öyleyse, sana benden bir hatıra bırakayım.” demiş padişahın kızı.
Mendilini çıkarıp vermiş.
Delikanlı mendili alıp cebine sokuşturmuş. Sonra iki kova su alıp ninenin yanına gitmiş. Nine de suya doymuş.
“Nine ne zaman su istersen gidip al. Ejderha artık yok.” demiş
delikanlı.
“Yok oğlum, onlar sırayla çıkıyorlar. Bugün sıra yedi başlı olanındaydı. Şimdi sıra dokuz başlı olanında. Bugün sıra padişahın ikinci kızına geldi. Üç kızını üç ejderha sırayla yiyecek.” demiş nine.
Delikanlı gün boyunca uyumuş. Gece olunca su boyuna gitmiş. Orada
padişahın kız ağlayıp duruyormuş. Sonra kız ile delikanlı oturup konuşmuşlar. Gecenin ortasında ejderha çıkıp gelmiş de “Vay, ben padişahtan bir
kişi istedim. O, iki kişi göndermiş.” demiş
“Tamam tamam, birisi bile senin boğazında kalır.” demiş delikanlı.
“Dövüşmek mi istersin, güreşmek mi? Haydi güreşelim öyleyse, sen
kendini çok güçlü sanıyorsan?” demiş ejderha.
“Haydi, güreş olsun.” demiş delikanlı.B11.11.4.
Bunlar güreşmeye başlamışlar. Delikanlı ejderhayı yenip onu öldürmüş. Ejderhanın dokuz başınıB11.2.3.4. da kesip bir kayanın altına kıstırıp
koymuş. Gövdesini de parçalara ayırıp fırlatmış.
Ondan sonra kız, delikanlıya yalvararak “Haydi bize gidelim. Babam
sana hediyeler verir.” demiş.
Delikanlı “Yok, ben gelemem. Ben buralardan geçen bir yolcuyum.
Dönüp dinlenmem gerek.” demiş.
“Tamam öyleyse, gelmesen de olur. İşte bu yüzüğün içinde benim
adım yazılı. Bunu sana hediye ediyorum.” demiş kız.
494
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı yüzüğü alıp cebine koymuş. Sonra iki kova su alıp ninenin
evine doğru gitmiş. Delikanlı getirdiği iki kova suyu nineye vermiş. Nine
çok sevinip suya doymuş. Güzel güzel yemekler hazırlayıp delikanlıyı
doyurmuş. Sonra delikanlı son ejderhayı da hallederim diyerek gün boyu
dinlenmiş.
Akşam olunca kalkmış. Karnını doyurduktan sonra padişahın en
küçük kızının yanına gitmiş. Kız ağlayarak “İşte şimdi beni on iki başlı
ejderhaB11.2.3.5. yiyecek.” demiş.
Bu kız ile delikanlı oturup konuşmuşlar. Ejderha gece yarısı olunca
gelmiş de “Vay, padişahtan ben bir kişi istedim. O, iki kişi göndermiş.”
demiş.
“Birisi bile senin boğazında kalır.” demiş delikanlı.
“Ya, haydi dövüşelim.” demiş ejderha.
Bunlar dövüşmeye başlamışlar. Delikanlı, ejderhanın on bir başını
kesmiş. Ejderha bir başı kalınca yalvarmaya başlayıp “Lütfen beni bırak.
Ben sana dokunmam. Oraya, buraya da söylemem. Beni nereye koyarsan
koy. Ne iş verirsen yaparım yalnız bir başımı bırak.” demiş.
Delikanlı acıyıp ejderhanın bir başını bırakmış. Ejderhayı alıp padişahın yanına gitmiş. Ejderha için demirden bir kodes yaptırmışlar, onu oraya
kapatmışlar.B11.12-9.
Padişah, küçük kızını çiçek elbiseli delikanlı ile evlendirmiş. Düğün
yapmışlar. Düğünde ben de bulundum. Bardaktan boşanırcasına içtim.
Delikanlı ile kız birlikte güzel bir hayat yaşamaya başlamış.
Günlerden bir gün kız kodese bakmış. Bakınca görmüş ki ejderha çok
yakışıklı bir delikanlıya dönüşmüşmüş.D399-2. Onun kadar yakışıklı bir delikanlı dünyada yokmuş. Kız gözünü ondan ayıramamış.
“Eh, sen onunla mı yaşıyorsun? Onun çiçek gömleği ile çiçek pantolonu var. O, bunlar sayesinde bu kadar güçlü oluyor. Yoksa onun hiçbir gücü
yok. Sen benimle evlen. Hiç olmazsa benim gücüm kendime ait.” demiş
ejderha delikanlı.
“Eee, o sana nasıl gelecek? Sen onun nasıl öldüreceksin. Onu yenmek
imkânsız.” demiş kız.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
495
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Sen onun çiçek gömleğini al.” demiş ejderha.
“Gömleği ben nasıl alacağım?” demiş kız.
Ejderha ona “Onun seninle birlikte hamama girmişliği yoktur.” demiş.
“Yok.” demiş kız.
“İşte hamamı yak. Hamama git diye ona söyle. Sonra gücenmiş gibi
davranarak sen beni sevmiyorsun, benimle birlikte hamama girmiyorsun.
Kim bilir, kimlerle hamama giriyorsundur, diye ona kırgınmış gibi davran.”
demiş ejderha.
Kız dönüp hamamı yakmış. Kocası işten dönünce ona “Bugün hamamı yaktım, birlikte gireriz.” demiş.
“Yok, benim ömrümde hamama girmişliğim yoktur.” demiş delikanlı.
“Hamama girmeyen birisi nasıl olur, sen başkalarıyla hamama giriyorsun. Sen onlar ile hamamda kalıyorsundur. Benimle birlikte hamama
girmediğine göre sen beni sevmiyorsun.” demiş hanımı.
“Hayır, ben girmiyorum.” demiş delikanlı.
Delikanlının hanımı daha da gücenmiş. Sonra delikanlı birlikte girmeye razı olmuş. Delikanlı elbiselerini çıkarmış ama çiçek gömleğini çıkarmamış.
“Bunu da çıkar. Niçin çıkarmıyorsun gömleği?” demiş hanımı.
“Hayır, gömleği çıkarmak benim için iyi olmaz.” demiş delikanlı.
“Öyleyse ben evin önüne çıkayım. Sen elbiseni çıkarıp bir yıkan, öyle
çık. Senden sonra hamama ben girerim.” demiş hanımı.
Delikanlı çiçek gömleğiyle pantolonunu çıkarıp hanımına vermiş. Ondan sonra yıkanmak için hamama girmiş. Hanımı elbiseyi alıp ejderhanın
kaldığı kodese gitmiş. Kodesin penceresinden gömleği ejderhaya vermiş.
Ejderha delikanlı gömlekle pantolonu giymiş. Bir silkinip kodesi kırıp çıkmış. Ejderha artık eskisinden de güçlüymüş.
Ondan sonra ejderha hamama delikanlının yanına gelmiş. Kapıdan başını uzatarak “İşte, şimdi seni yakaladım. Daha önce yakalayamamıştım.
Şimdi yiyeceğim. Bunlar senin son dakikaların. Senin çiçek elbiselerin artık bende.” demiş.
496
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı ne yapsın şimdi? Üzüntüsünden ne yapacağını da bilememiş.
“Tamam, yemek istiyorsan yersin. Şimdi yıkanıyorum.” demiş.
Delikanlı hamamdan çıktıktan sonra ejderhaya “Benim cebimde bir
yüzüğüm var. Bununla ıslık çal. Benim aygırım gelir. Aygırımın eyerinin
altında bir çanta var. O çantaya kemiklerimi koyarsın.” demiş.
Ondan sonra ejderha, delikanlıyı yemiş.G11-19. Kemiklerini yemeyip bırakmış. YüzüğüD1076. alıp ıslık çalmış. Aygır çıkıp gelmiş.D1421-8. Ejderha,
aygırı tutmaya çalışmış ama başından yakalayamamış. Sonra ejderha aygırın eyerinin altındaki çantaya delikanlının kemiklerini koyar koymaz aygır
ok gibi oradan çıkıp dörtnala gitmiş.
Artık delikanlının hanımıyla ejderha delikanlı birlikte yaşamaya başlamışlar. Aygır kişneyerek, ağlayarak çıkıp gittiği eski evine delikanlıyı
geri getirmiş.
“Ah, neler olmuş bu delikanlıya?” diyerek kız evden çıkmış. Kız delikanlının kemiklerini dizip koymuş. Sonra bildiği efsunları okuyup delikanlıyı diriltmiş.E52.
“Vay, çok uzun süre uyumuşum.” demiş delikanlı.
“Uyursun tabi, hanımınla birlikte hamama girme, hanımına bir şey
söyleme, bir şekilde seni mecbur ederler diye ben sana söylemedim mi?
İşte seni öldürmüşler. Artık senin hiçbir gücün yok. Şimdi ben sana daha
az tesirli başka şeyler verebilirim. İşte sana üç tane çiçekD975. veriyorum.”
demiş.
Kız sonra delikanlıya ak, kırmızı ve yeşil çiçek vermiş. Sonra da “Sen
dönerken seni boğazlamak isteyen yılanlara rastlayacaksın. Yeşil yılana rastladığında yeşil çiçeği, kırmızı yılana rastladığında kırmızı çiçeği, ak yılana rastladığında ak çiçeği tutarsın. O zaman yılanlar sana dokunmaz.D1335-21.
Şimdi sana aygır yok. Senin aygırı tutabilecek gücün yok.” demiş.
Ondan sonra delikanlı çiçekleri alıp gitmiş. Gerçekten de yolda kendisini yemek için gelen yeşil yılanlara rastlamış. Delikanlı yeşil çiçeği ağzıyla tutmuş. Yeşil yılanların padişahı olup aralarından geçip gitmiş.
Gide gide delikanlı biraz daha gittikten sonra kendisini yutmak üzere
gelen kırmızı yılanlara rastlamış. Bu sefer de kırmızı yılanların padişahı
olup onların arasından geçip gitmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
497
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra delikanlı gide gide bu sefer de kendisini yutmak üzere gelen
çok sayıdaki ak yılanla karşılaşmış. Bu defa da ak yılanların padişahı olup
onların arasından geçip gitmiş.
Delikanlı daha da yol aldıktan sonra bir şehre gelmiş. Bir ihtiyar adama kalacak bir yer sormuş. Onun evinden bir oda tutmuş. Daha öncesinde
çiçekleri ona veren kız “Bu çiçekleri ağzınla tuttuğun zaman sen ne olmak
istersen o olursun.”D565.8. diye söylemişmiş. Sonra delikanlı, ihtiyar adama
“Dede sen dükkândan mı olur, pazardan mı olur iyi bir dizgin alıp gel. Ben
çok iyi, çok değerli bir ata dönüşeceğim. Herkesin gücü beni almaya yetmez. Sen beni padişaha satarsın.” demiş.
İhtiyar adam pazara çıkıp güzel bir dizgin alıp gelmiş.
“Dede, sen beni sattığın zaman dizgini verme. Ben o vakit dizgin olacağım. Ne kadar para verirlerse versinler, dizgini verme.” demiş.
Delikanlı aygır olmuş.D131. Altın yeleli,B19.5. gümüş kuyrukluB19.5-2. güzel bir aygır; resim gibi. İhtiyar, aygırı alıp pazara çıkarmış. Zengin kimseler atı almak istemişler ama paraları almaya yetmemiş. İhtiyar adam elli
bin akçe istiyormuş.
Ejderha delikanlı ve hanımı bu atı merak etmişler. Hanımı daha da
çok merak etmiş. “O kadar güzel bir şey ki bir de yürüyüşünü gör.” demiş.
Bunlar elli bin akçeyi verip aygırı almışlar.
İhtiyar adam “Ben atın dizginini satmayacağım. Benim bunun gibi bir
aygırım daha var. Bu dizgini ikisi için kullanıyorum. Ne kadar para verirsen ver, satmayacağım.” demiş.
Ejderha delikanlı aygırı dizginiyle beraber almak istiyormuş. Çünkü
dizginin kim olduğunu biliyormuş.
Hanımı “Dizgin gerekmez. Biz bir yerlere sipariş verip yaptırırız.”
demiş.
“Yok olmaz. Ben dizginiyle birlikte alacağım. Ne kadar istiyorsun
dede? Sana dizgin için bir torba para veririm.” demiş ejderha delikanlı.
Dede bir torba paraya tamah edip aygırı dizginleriyle birlikte vermiş.
Sonra ejderha delikanlı ve hanımı dönmüşler. Aygırı bağladıktan sonra evlerine girmişler.
498
Erkan KARAGÖZ
“Sen niye böyle söylüyorsun? Bu dizgin çiçek elbiseli delikanlının
kendisi oluyor. Onu öldürmek gerek.” demiş ejderha delikanlı.
“Sen onu nasıl öldüreceksin ki?” demiş kız.
“Nasıl olursa olsun, onu yok etmek gerek.” demiş ejderha delikanlı.
Bunların bir hizmetçi kızları varmış. Kız olan biteni görmüş de “Ah,
çiçek elbiseli! Şimdi seni öldürecekler.” diye aygırın yanına gidip söylemiş.
“Bana acıyorsan bir dişimi kır. O dişi evin arkasındaki pencerenin
önüne göm.” demiş aygıra dönüşen delikanlı.B211.1.3.
Ondan sonra kız, aygırın dişlerini kırmış. Bir dişini alıp evin arkasına,
aygırın gömmesini söylediği yere gömmüş. Sonra ejderha delikanlı, aygıra
dönüşmüş olan gerçek delikanlının gövdesini yakmış.
Ertesi sabah baktıklarında evin arkasına gömülen diş güzel bir çiçek
olup büyümüşmüş.D457-20.
“Eh, bak hele! Biz delikanlıyı ortadan kaldırınca bizim ikimizin birleşmesine evin arkasında çok güzel bir çiçek yetişmiş.” demiş hanımı.
“Ey, bu çiçek elbiselinin kendisi. Ondan bir şey düşüp kalmış olmalı. Düşen şeyden de bu çiçek yetişip büyümüş. Biz onu kökünden iyice
sökelim. Sonra fırına atıp yakalım.” demiş ejderha delikanlı.
Hizmetçi kız yeniden çıkıp çiçeğe dönüşen delikanlının yanına gitmiş
de “Ah çiçek elbiseli! Seni bunlar yine yok etmeye çalışacaklar.” demiş.
“Eğer bana acıyorsan bir yaprağımı koparıp suya bırak.”F814.2. demiş
çiçeğe dönüşen delikanlı. Oradan uzak olmayan bir yerde büyük bir su
varmış. Kız, yaprağı alıp suya atmış.
Ejderha delikanlı çıkıp çiçeği iyice köklemiş. Sonra fırına atmış. Artık
bu iş bitmişmiş. “Ah kadın, çiçeği kazarken kirlendim. Benim bir suya
girip yıkanmam gerek.” demiş ejderha delikanlı.
Ondan sonra ejderha delikanlı su kıyısına gitmiş. Çiçek elbiselinin kılıcını yere saplamış. Sonra onun gömleğiyle pantolonunu çıkarıp suyun
kıyısında bırakmış, suya girmiş.
Hizmetçi kızın suyun içine bıraktığı yaprak, kanadı kırılmış bir ördeğe
dönüşüpD441.5-3. suda yüzmeye başlamış. Ejderha delikanlı bunu görmüş de
“Aha, çiçek elbiseli hâlâ yaşıyor. Dur hele! Onu tutup öldüreyim.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
499
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ejderha delikanlı, ördeği tutamamış. O, ördeğe yaklaştıkça ördek suyun ortasına doğru gidiyormuş. Sonra ördek oradan uçup kılıcın yanına
gelmiş, insana dönüşmüş.D365. Delikanlı kendisine ait olan elbiseleri hemen
giymiş. Kılıcı yerden çekip almış da “Haydi şimdi çık buraya.” demiş.
Diğeri çıkmamış. Çıkmayınca çiçek elbiseli suya girmiş, ejderhanın
başını kesmiş.
Hanımı ise olan biteni çatıdan görüyormuş. Delikanlı, ejderhayı öldürünce kadın korkusundan iki katlı çatıdan kendisini atıp öldürmüş.
Bu ikisinin işi bitince delikanlı eve gelmiş. Hizmetçi kızı kendine hanımı olarak almış. Çiçek gömleği giyip padişah olmuş. Onlar hâlen de yaşıyorlar.
2.48.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 48
D1810.8.2. Information received through dream / Rüya yoluyla
bilginin elde edilmesi TOM: 48
B184.1. Magic horse / Sihirli at TOM: 48
B16.1.3. Devastating horse / Tahrip edici at TOM: 48
D1055. Magic trousers (breeches) / Sihirli pantolon TOM: 48
D1335-18. Magic trousers gives strength / Sihirli pantolonun güç
vermesi (MEK) TOM: 48
D1056. Magic shirt Sihirli gömlek TOM: 48
D1335-19. Magic shirt gives strength / Sihirli gömleğin güç vermesi
(MEK) TOM: 48
D1057. Magic belt / Sihirli kemer TOM: 48
D1335-20. Magic belt gives strength / Sihirli kemerin güç vermesi
(MEK) TOM: 48
B11.2.3.1. Seven-headed dragon / Yedi başlı ejderha TOM: 48
B11.10. Sacrifice of human being to dragon / İnsanın ejderhaya
kurban (feda) edilmesi TOM: 48
500
Erkan KARAGÖZ
B11.11-11. Dragon gets halved by sword strike of a hero / Ejderhanın
kahraman tarafından kılıçla ikiye ayrılması (MEK) TOM: 48
B11.11-9. Dragon decapitated / Ejderhanın başının kesilmesi (MEK)
TOM: 48
B11.11.4. Dragon fight in order to free princess / Prensesi kurtarmak
için ejderha ile dövüşme TOM: 48
B11.2.3.4. Nine-headed dragon / Dokuz başlı ejderha TOM: 48
B11.2.3.5. Twelve-headed dragon / On iki başlı ejderha TOM: 48
B11.12-11. Dragon is imprisoned in jail / Ejderhanın hapsedilmesi
(MEK) TOM: 48
D399-2. Transformation: dragon to person / Ejderhanın insana
dönüşmesi (MEK) TOM: 48
G11-19. Cannibal dragon / Yamyam ejderha (MEK) TOM: 48
D1076. Magic ring / Sihirli yüzük TOM: 48
D1421-8. When hero whistles with magic ring, his horse comes / Sihirli
yüzükle ıslık çalındığından kahramanın atının gelmesi (MEK) TOM: 48
E52. Resuscitation by magic charm / Sihirli tılsım yoluyla dirilme
TOM: 48
D975. Magic flower Sihirli çiçek TOM: 48
D1335-21. Magic flower gives strength / Sihirli çiçeğin güç vermesi
(MEK) TOM: 48
D565.8. Transformation by touching with flower / Çiçekle dokunma
yoluyla dönüşüm TOM: 48
D131. Transformation: man to horse / İnsanın ata dönüşmesi TOM: 48
B19.5. Horse with golden mane / Altın yeleli at TOM: 48
B19.5-2. Horse with silver tail / Altın kuyruklu at (MEK) TOM: 48
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at TOM: 48
D457-20. Transformation: tooth to flowers / Dişin çiçeğe dönüşmesi
(MEK) TOM: 48
F814.2. Talking flowers / Konuşan çiçekler TOM: 48
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
501
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D441.5-3. Transformation: flower leaf to duck / Çiçek yaprağının
ördeğe dönüşmesi (MEK) TOM: 48
D365. Transformation: duck to person / Ördeğin insana dönüşmesi
TOM: 48
2.49. MeRMeR dAĞI BAŞIndA
2.49.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Çok fakir birisi varmış. Bu fakir kişi yabancı memleketlere çalışmak
üzere çıkıp gitmiş. Uzun bir yolculuktan sonra bir şehre gelmiş. Bu şehrin
tenha bir sokağında oturduğu sırada birisi gelip ona “Ne yapıyorsun burada?” diye sormuş.
Delikanlı “Bilmediğin yerlerde olmak çok zor! Ne yiyecek ne de içecek bir şey var. İş bulabilir miyim diye bekliyorum.” demiş.
Diğer kişi “Oğlum bana bir kişi gerek. Bir yıl için ne kadar istiyorsun?” demiş.
“Nasıl bir iş ki?” demiş delikanlı.
“Benim pek işim yok. Benimle gelirsen sen de rahat edersin.” demiş
bu kişi.
Ondan sonra ihtiyar adam, delikanlıyı yanına alıp dönmüş de “Oğlum
elbiselerini çıkar.” demiş.
Delikanlı bütün elbiselerini çıkarmış. İhtiyar adam delikanlıya en güzel kumaşlardan bir elbise diktirip vermiş de “Giy bunu.” demiş.
Delikanlıya, annesinin babasının bile görmediği çok lezzetli yemekler
hazırlamışlar. Bunlar yiyip içmişler. Sonra “Oğlum hamama git. İşte sana
bir kız.” diyerek çok güzel bir kız getirmiş ihtiyar adam.
Delikanlı çekinerek durmuş. “Oğlum git. Bizde âdet böyledir. Şu kızla
birlikte hamama gir. Bütün gün yalıda kalın.” demiş ihtiyar adam.
Delikanlı “Eski zamanlarda ceviz rüyası yedirilip insanların soyulduğu yerler var diye söylenirdi. Şimdi ben böyle bir yere mi geldim acaba?”
diye düşünmüş.
502
Erkan KARAGÖZ
Bunlar kızla dolaşıp dönmüşler. Bir ay boyunca delikanlıyı her gün
başka bir kızla hamama sokmuşlar. Her gün yeni elbiseler vermişler. Bir ay
sonra “Oğlum bu atı çek, kırlara gidiyoruz.” demiş ihtiyar adam.
Bir atı koşumlayıp başka bir atı da yanlarına alıp kırlara doğru çıkıp
gitmişler. Bunlar büyük bir dağın eteğindeki bir otlağa gelmişler. Dağ o
kadar büyükmüş ki yukarı bakınca başın kopacakmış gibi oluyormuş.
İhtiyar adam “Oğlum atı şurada otlat. Bunu ben tutarım. Sonra benim
yanıma gelirsin.” demiş.
Delikanlı atı alıp otlamaya götürmüş. İhtiyar da getirdikleri diğer atın
yanına gitmiş. Eline aldığı ince bir iple atı yıkıp kesmiş. Atın derisini soymaya, içini temizlemeye başlamış. Sonra ihtiyar adam “Oğlum şunun içine
gir. Ben dikeceğim. İşte sana bir bıçak. Bunu yanına al.” demiş.
Delikanlı atın derisinin içine girip yatmış. İhtiyar ince bir iple deriyi
dikmiş. Sonra “Dağın başından dev büyüklüğünde kuşlar gelecek. Seni
alıp dağın başına çıkaracaklar. Sen oradan bana bir araba yükü taş atarsın.”
demiş.
Delikanlı “Ben oradan nasıl ineceğim?” diye sormuş.
“Ben sana yolu gösteririm.” demiş ihtiyar adam.
İhtiyar bir kenara gitmiş. Dağ başından dev büyüklüğünde kuşlarB872.
gelip delikanlıyı alıp dağın başına çıkarmışlar.B552. Sonra delikanlı kuşların kendisini yere bıraktığını anlayınca bıçakla ipi kesip atın derisinin
içinden çıkmış. Oradan ihtiyar adama bir araba yükü mermer taşı atmış.
İhtiyar adam bu taşların gelmesini bekliyormuş. Onun işi taşlar gelinceye
kadarmış.
Bir zaman sonra efendisi dağ dibinden ak bir mendili göstererek “Yeter, atma!” demiş.
Delikanlı bağırarak “Dede, ben nereden ineceğim?” demiş.
İhtiyar adam delikanlının sesini çok az duyuyormuş. İhtiyar mendili
bir sopaya bağlayıp “İnecek bir yol yok. Sen orada kalacaksın?” diye mendili sallamış.
Akşam vakti yaklaşmış. Delikanlı oraya koşmuş, buraya koşmuş; nereye gideceğini bilememiş. Aslanların kaplanların sesi duyulmaya başlamış. İnsan kemiklerini görünce delikanlının içine bir kaygı düşmüş. “Bu-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
503
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
rada benim işim bitecek. Bana bunun için değer vermişler.” demiş. Sonra
yürüye yürüye bir tarafa doğru gitmiş. Yalnız delikanlının kendisi de nereye gittiğini bilmiyormuş.
Böyle gide gide delikanlı bir evin olduğu yere gelmiş. Burada apak sakallı bir ihtiyar oturmaktaymış. İhtiyar, delikanlıyı görünce karşısına çıkıp
“Ey oğlum sen nereden geldin?” demiş.
Delikanlı başından geçenlerin hepsini ağlayarak anlatmış. İhtiyar “Tamam, ağlama. Birlikte yaşarız. Ben de senin gibi bu dağın başına çıkmıştım.” demiş.
“Dede, buradan inilmiyor mu ki?” demiş delikanlı.
“Yok, buradan inemeyiz. Ben ölünce sen kalırsın. Ben şu vahşi hayvanların, kuşların padişahları oluyorum. İhtiyarlayıncaya kadar burada kalırız.” demiş. Sonra aceleyle “Oğlum benim bir toplantıya gidesim var. Yaban hayvanlarıyla kuşların toplantısı olacak. Ben üç gün orada olacağım.
Sen burada beni bekle.” demiş.
Sonra demir bir kapıyı delikanlıya göstermiş. Kapıyı büyük bir kilitle
iyice kilitlemiş de “Bunu açma.” demiş.
Tamam. İhtiyar üç gün burada olmayacağından delikanlı bu üç günü
çok uzun bir zaman olarak görmüş. Delikanlı düşünmüş düşünmüş, demir
kapıyıD1146. açmaya karar vermiş. Açıp bakınca bu sarayın içinde, etrafında
yemyeşil kamışlar olan süt gibi ak bir denizF711.3.1. görmüş. Delikanlının aklı
gitmiş.
“Bak hele!” diye şaşırıp etrafı bakmaya başlamış. Bakarken kamışların olduğu yerde üç ak güvercin pır pır ederek uçuyormuş. Sonra onlar
bir yere inip konmuşlar, üç kıza dönüşmüşler.D354.1. Süt gibi ak denize girip
yıkanmaya başlamışlar. Kızlardan biri o kadar güzelmiş ki delikanlı o kıza
âşık olmuş.
Ondan sonra delikanlı kapıyı kilitleyip geri dönmüş. Delikanlı bu
olaydan sonra yemeden içmeden kesilmiş. Kızı aklından hiç çıkaramadığından sararıp solmuş.
Dede dönünce gömüş ki delikanlı sararıp solmuşmuş. “Ne oldu?” demiş.
“Hastayım, sağlığım iyi değil.” demiş delikanlı.
Yavaş yavaş delikanlı, dedeye hâlini anlatmış. Dede “Oğlum, ben sana
perişan olacağını söylemiştim. Onlar dev perisinin kızları. Yılda bir kere
504
Erkan KARAGÖZ
gelip orada yıkanırlar. Artık onlar oraya bir yıl sonra gelecekler. Sen sararıp solma. Ben sana o kızları nasıl yakalayacağını öğretirim. Onlar gelecek
yıl yeniden gelecekler. Sen kamışların arasında pusuya yat. Kızlar soyununca sevdiğin kızın elbiselerini al. Ne yaparsa yapsın, geri verme. Sonra
o senin olur.” demiş.
Kızların geleceği vakit gelmiş. Dede kapıyı açıp delikanlıyı kamışların olduğu yere göndermiş. Delikanlı kamışların dibine oturup saklanmış.
Üç ak güvercin pır pır uçarak denizin üstünde üç defa dolanmışlar. Sonra
denize girecekleri yere inip kızlara dönüşmüşler. Soyunduktan sonra yıkanmak için denize girmişler. Delikanlı yavaş yavaş âşık olduğu kızın elbiselerini alıp koltuğunun altına kıstırmış. Kızlar denizden çıkmışlar. İkisi
giyinmiş, birisi elbiseleri olmadığı için giyinememiş.
“Kim aldı? Elbiselerimi verirseniz ne isterseniz veririm?” demiş kız.
Delikanlı hiçbir şey söylemeden saklandığı yerde oturuyormuş. Diğer
iki kız elbiselerini giyip “Biz gidiyoruz.” demişler.
Bu kız tek başına kalınca delikanlı çıkmış. Kız “Delikanlı elbiselerimi
ver.” demiş.
“Vermiyorum.” demiş delikanlı.
Delikanlı, kıza kendi getirdiği kadın elbisesini giydirmiş. Sonra onu
yanına alıp dedenin evine getirmiş. Dede onlara nikâh kıymış.F300. Ondan
sonra kız çok iyi hizmet etmeye başlamış.
Bir zaman sonra bu delikanlı kapının önüne çıkıp dertli dertli oturmaya başlamış. Delikanlı, annesi ile babasını, doğduğu memleketini düşünüyormuş. Biraz da ağlayınca hanımı onam “Evine dönmek mi istiyorsun?”
demiş.
“Dönmek istiyorum ama buradan dönüş yok.” demiş.
Bunlar çok iyi geçiniyorlarmış. Sonra hanımı “Dönmek istiyorsan ben
seni babanlara alıp götürürüm.” demiş.
“Nasıl döneceğiz? Bu dağdan inmek için bir yol yok.” demiş delikanlı.
“Ben elbiselerimi giyeyim de sen benim arkama yapış, gözlerini
yum.” demiş.
Delikanlı elbiseleri vermiş. Sonra hanımının arkasına yapışıp gözünü
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
505
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yummuş. Onlar bir saat içinde babalarının evine gelmişler.D2121.2. Delikanlının annesi ile babası çok sevinmiş. Büyük bir düğün yapmışlar. Delikanlının babası onlara taştan bir ev yaptırmış. Dede daha önce delikanlıya
“Kızın elbiselerini al.” diye söylemişmiş. Delikanlı, kızın elbiselerini alıp
büyük bir sandığın içine koymuş. Sandığı da yapılan taş evin temeline atmış.
Delikanlının hanımı iki üç yıl elbiselerinin kokusunu bile bulamamış.
Delikanlı da yokmuş, bir yerde de görünmüyormuş. Kız koklaya koklaya
bir zaman sonra elbiselerinin nerede olduğunu bulmuş. Elbiseler taş evin
altındaymış. Kız hiç kimsenin görmediği bir günde temeli kazıp elbiselerini almış. Sonra eşine “Canım şimdi sen beni affet. Ben elbiselerimi aldım, gideceğim. Sen nasıl doğduğun memleketini özlediysen ben de kendi
memleketimi özledim. Ailemin tek çocuğuydum. Beni çok seviyorsan ne
yapar eder bizim oralara gelirsin.” demiş. Ondan sonra elbiselerini giymiş,
güvercin olup uçarak gitmiş.
Bir yıl olmuş, kız dönmemiş. Delikanlı sararıp solmaya başlamış. Kız
hiç aklından çıkmıyormuş. Sonra delikanlı “Ben yeniden o şehre gideyim.
Orada mermer taşı isteyen adamın yanında işe gireyim. O nasıl olsa beni
tanımaz.” diye düşünmüş.
Delikanlı memleketinden çıkıp o şehre gelmiş. Şehrin tenha bir sokağında oturmaya başlamış. Eski patronu gelmiş ama onu tanımamış. Delikanlı tekrar onun yanında işe başlamış. Önceki gibi onu giyindirmişler.
Patronu onu bir ay misafir etmiş. Sonra bir at koşumlamışlar. İki atı da
yanlarına alıp büyük dağın olduğu yere gelmişler. Patronu atın derisini yüzüp delikanlıyı içine koyduktan sonra deriyi dikmiş. Sonra dev gibi kuşlar
gelip delikanlıyı dağın başına çıkarmışlar.
Tamam. Delikanlı dağın başına çıktıktan sonra atın içinden çıkmış.
Patronu aşağıdan bağırarak ona “Mermer taşı at!” demiş.
Delikanlı taş atmamış. Patronuna cevap da vermemiş. Delikanlı hemen patika yoldan dedenin yanına gitmiş. Dede ile delikanlı görüşüp hasret gidermişler. Birbirlerinin hâlini hatırını sormuşlar. Delikanlı hanımının
nasıl gittiğini anlatmış.
Dede “Oğlum sen bekle. Üç yüz, dört yüz yıl yaşayan kuşlarım, yaban
hayvanlarım var. Düdüğü alıp çalayım da onları toplayayım. Onu bilenler
vardır belki?” demiş.
506
Erkan KARAGÖZ
Dede kol kalınlığında bir kemikten yapılmış düdüğüD1224. boynuna
takmış. Sonra düdüğü çalarak evin etrafında dolanmış. Onun yanına türlü
türlü kuşlar, yaban hayvanları toplanmış.D1441.1.2.
Dede “Size sözüm şu! Dev perisinin şehrini hanginiz biliyorsa söylesin.” demiş.
Aslan “Ben bilmiyorum.” demiş.B211.2.2.
Kaplan “Ben de bilmiyorum.” demiş.B211.2.2.1.
Sonra dört yüz yıl yaşayan bir dev kuşu “Ben o şehrin nerede olduğunu biliyorum. Annem bizi yumurtaya koyup oraya giderdi.” demiş.B211.3.
“Öyleyse delikanlı sana emanet. Onu alıp oraya götür. Ona bir zarar
gelmesin.” demiş ihtiyar adam.
Bu kuş ihtiyara “Orada ateş denizi var. O denizi geçmeye çalıştığım
sırada göğsüm yanar. Çok zor olacak. Ama senin sözünü dinleyip geçeceğim.” demiş.
Dede, delikanlıya bir saat verip “Sana gerekecek, sakla.” demiş.
Delikanlı kuşun üstüne çıkıp oturmuş. Kuş havalanıp delikanlıyı alıp
gitmiş. Biraz gidince kuş “Görüyor musun? İşte orada kara bir şey görünüyor.” demiş.
“Görüyorum.” demiş delikanlı.
“Annem bizi onun başına çıkardı. O ağacın etrafı altı kulaç.” demiş
kuş. Sonra kuş dinlenmek için o ağacın başına konmuş. Biraz dinlendikten sonra tekrar havalanmış. Bu sefer çok yükseklerden uçmaya başlamış.
Şimdi ateş denizininF710.1. ötesine geçmeleri gerekmiş.
Kuş, delikanlıya “Arkadaşım sen yüzükoyun yat yoksa yanıp pişersin.
Ben yansam da dayanabilirim. İşte ışık görünen yer var ya, işte şehir orası.
Orası çok bakımsız bir yer. Orada hiçbir insan yaşamıyor. Sadece devler
yaşıyor. O şehri bir yılan sarıp sarmalamış.B16.5.1. Yılan öğleyin saat tam on
ikide kuyruğunu ısırıp uyuyor. Tam o saatte üstünden atlarsan kurtulursun.
Şehre girdiğinde ‘Ben elçiyim.’ dersin. O zaman sana dokunmazlar.” demiş.
Bunlar şehre gelmişler. Delikanlı saatin on iki olmasını beklemeye
başlamış. Saat on iki olunca cesaretini toplayıp yılanın üzerinden atlamış.
Sonra bir dev perisine rastlamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
507
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“İnsanoğlu, ne yapıyorsun buralarda?” demiş dev.G0.
“Ben elçiyim.” demiş delikanlı.
Dev “Sen padişahın yanına varınca da elçi olduğunu söyle. Yoksa seni
yerler. Bizde düzen böyle işliyor.” demiş. Sonra bir altın sarayıF771.1.1. işaret
edip delikanlıya yolu göstermiş.
Delikanlı altın sarayın yanına gelince hanımı onu görmüş. Görür görmez de karşılamaya çıkmış, eşini kucaklamış. Hanımı da eşini özlediğinden sararıp solmuşmuş. Hanımı eşini altın saraya almış. Kız, annesi ile
babasını çağırmış. Delikanlıyı överek “Bana hiç vurmadı, beni hiç horlamadı.” demiş. Kızın babası delikanlının karnını doyurmuş. Onu eğitmiş.
Yeniden düğün yapmışlar. Düğünden sonra padişah başındaki tacı delikanlıya giydirmiş. Delikanlıyı padişah yapmış. Delikanlı oradan dönmemiş.
Onlar hâlen de orada yaşıyorlarmış.
2.49.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 49
B872. Giant birds / Devasa kuşlar TOM: 49
B552. Man carried by bird / Kuş tarafından insanın taşınması TOM: 49
D1146. Magic door (gate) / Sihirli kapı TOM: 49
F711.3.1. White sea / Beyaz deniz TOM: 49
D354.1. Transformation: dove to person / Güvercinin insana dönüşmesi TOM: 49
F300. Marriage or liaison with fairy / Periyle evlenme ya da cinsel
ilişkiye girme TOM: 49
D2121.2. Magic journey with closed eyes / Gözleri kapayarak sihirli
seyahat TOM: 49
D1224. Magic pipe (musical) / Sihirli düdük (müzikle ilgili) TOM: 49
D1441.1.2. Magic pipe calls animals together / Sihirli düdüğün hayvanları bir araya çağırması TOM: 49
B211.2.2. Speaking lion / Konuşan aslan TOM: 49
B211.2.2.1. Speaking tiger / Konuşan kaplan TOM: 49
508
Erkan KARAGÖZ
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş TOM: 49
F710.1. Water resembling fire / Ateşe benzeyen deniz TOM: 49
B16.5.1. Giant devastating serpent / Devasa yok edici yılan TOM: 49
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 49
F771.1.1. Golden castle (palace, house) / Altın kale (saray, ev) TOM: 49
2.50. On İKİ YAŞIndAKİ OĞlAn
2.50.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir padişah varmış. Bu padişah elma bahçesinde gezerken yorulup bir yerde uykuya dalmış. Padişah rüyasında on iki asker
görmüş. Rüya yorumlayan bir general varmış. Padişah, rüyasını yorumlatmak için ona gitmiş.
Bu şehirde on iki yaşında bir oğlan çocuğu ile fakir bir ihtiyar kadın
da yaşıyormuş. Oğlan, annesine “Padişah, generale rüyasını yorumlatmaya
gidiyor. Sen git, onun karşısına çıkıp söyle. General ona ‘Altısı sana, altısı
bana, diye söyler.’ ama padişah ‘Onu bana, ikisi sana olur.’ diye söylesin.”D1712.3. demiş.
İhtiyar kadın gidip padişaha söylemiş.
Ondan sonra padişah, generalin yanına varmış. Birbirlerinin hâlini hatırını sorduktan sonra padişah konuya girmiş. “Arkadaş ben elma ağacının
dibinde uyurken bir rüya gördüm. Rüyamda on iki asker vardı. Askerlerin
hepsi birbirinin aynısıydı. Nasıl bir şey bu acaba?” demiş.
General rüyayı yorumlamaya başlamış “Gördüğün rüyanın altısı senin, altısı benim olur.” demiş.
Padişah “Altısı çok olur. İkisi sana, onu bana olur.” demiş.
“Yanına dört beş asker alıp uykuya daldığın yerdeki elma ağacının
dibini kazdır.” demiş general.
Padişah oradan ayrılmış. Sonra yanına dört beş asker alıp elma ağacının dibini kazmaya gitmiş. General de onlarla gelmiş. On iki fıçı altın
çıkmış.N531. Padişah fıçıların ikisini generale vermiş, onunu kendisi almış.
General, padişaha “Sen böyle düşünemezdin. Kim söyledi sana?” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
509
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişah “Falan ihtiyar kadın benim karşıma çıkıp söyledi.” demiş.
Ondan sonra general dönüp gitmiş.
“Anne, general beni satın almak için şimdi buraya geliyor. Çok para
verecek. Sen ona ‘Bana para gerek değil, arabanda bulunan eşyaları versen
yeter.’ dersin. Onun arabasında çok eşya yok. Sadece iki fıçı altın var.”
demiş çocuk.
Sonra general gelmiş. Evin numarasına bakarak durmuş. Selam verip
eve girmiş, hâl hatır sormuş. Sonra “Nine, padişahın rüyasını sen mi yorumladın?” demiş.
Nine “Yok, bana oğlum söyledi.” demiş.
“Nine, oğlunu bana sat. Ben sana hayatın boyunca yetecek para vereceğim. Ayrıca sana da bakarım. Çocuğunu da okursa okuturum. Okumuş
adam ederim.” demiş general.
Nine, çocuğunu satsa da çok üzülerek “Bana para gerekmez. Arabandaki eşyaları verirsen satarım.” demiş.
Arabadaki altın general için önemli olsa da “Bu oğlan büyük bir âlim
olacak, gelecekte bana çok büyük faydaları olur.” diye düşünmüş ve altınları bırakıp oğlan çocuğunu alıp gitmiş.
General çocuğu alıp evine dönmüş. Onu güzelce giyindirmiş. Onunla
birlikte yatmış. Hanımı ayrı bir yatakta uyumuş. Günlerden bir gün vakitli
vakitsiz horozlar ötmeye başlamış. General çocuğa “Bu horozlar niçin vakitsiz ötüyor?” demiş.
Oğlan “Padişah rüya görmüş. Bu yüzden ötüyorlar.” demiş.
“Eee, ne görmüş bakayım o rüyasında?” diye general sormuş.
Oğlan “Padişah rüyasında bir sütun görmüş. Altın sütun üstünde altın
bir tabak var. Tabağın içinde altın kaşıkla altın çatal var.” demiş.
Tamam. Padişahın bu rüyasından sonra general, oğlana “Onun rüyası
şimdi ne çıkacak?” demiş.
“Altın sütunun kendisi padişah oluyor. Tabak ise hanımı oluyor. Kaşık
ile çatal oğluyla kızı oluyor. Padişahın oğlunu benim evlendirmem gerek.
Ama sen bana inanmadığın için ertesi gün ben senin başını kestireceğim.”
demiş oğlan.
510
Erkan KARAGÖZ
Böyle deyince general tekmeleyip çocuğu yataktan atmış. Biraz zaman
geçince çocuğu alıp yatırmış. Sonra tekrar rüyayı sormuş. Çocuk yeniden
aynı sözleri söyleyince bir kez daha tekmeleyip çocuğu yataktan atmış.
Sabah olunca general kalkmış. Kahvaltısını yaptıktan sonra işine gitmiş. Gitmeden önce de hanımına “Sen bunu hizmetçilerden birine öldürt.
Yüreğini de pişirip benim önüme koy.” demiş.
Kadın bu çocuğa acımış. Hizmetçilerine “Ambarın altında köpek
enikleri yatıyor. Köpeğin eniklerini öldürüp yüreklerini alıp gelin.” demiş.
Çocuğu da hazırlayıp evine göndermiş. Ona “Artık kimseye görünme.” demiş.
Hizmetçi köpek eniklerini öldürmüş. Yüreklerini çıkarıp generalin hanımına getirmiş. O, yağda bu köpek eniklerinin yüreklerini kızartmış. General dönünce hazırlayıp önüne koymuş. Padişahın gördüğü rüyayı düşüne
düşüne general, köpek eniklerinin yüreğini yemiş.
Sonra padişah rüyasını yorumlatmak için gelmiş. Selam verip içeri
girdikten sonra rüyasını anlatmaya başlayıp “Rüyamda altın bir sütun gördüm. Altın sütunun üstünde altın bir tabak, tabağın içinde de bir altın kaşıkla bir altın çatal vardı.” demiş.
General rüya tabirlerinin yer aldığı kitaplara bakmaya başlamış
ama hiçbirisinden bir şey bulamamış. Daha önceden bildiği bilgileri de
köpek eniğinin yüreğini yediği için unutmuş. General bir türlü rüyayı
yorumlayamamış. Sonra general “Tamam sultanım, benim yeşil kaplı bir
kitabım daha var. O kitaba bakalım. O kitapta var mıdır acaba?” demiş.
Padişah bulması için ona süre verip oradan ayrılmış. Padişah gidince
general kitabını aramaya başlamış. O kitaptan da bir şey bulamamış. Sonra
hanımına çok para vererek “Sen bir şekilde o bilgili ihtiyar kadını bulursun. Onu arayıp bul hele!” demiş.
Hanımı, eşinin verdiği iki bin akçeyi almış, gönderdiği çocuğun
yanına gitmiş.
Kadın, çocuğu bulunca onun üstünü başını, rengini değiştirerek onu
generalin yanına getirmiş de “İşte ben başka bir âlim çocuk buldum.”
demiş.
General, çocuğa “Oğlum, biliyor musun?” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
511
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Biliyorum.” demiş çocuk. Padişahın rüyasını yorumlayıp “Bu çok
karmaşık bir rüyaymış. Sana söylersem unutursun. Senin zihnin körelmiş.
Haydi gidelim. Yarı yola gelince ben sana söylerim.” demiş.
Bunlar çıkıp gitmişler. Yolu yarıladıklarında general “Söyle şimdi.”
demiş.
“Haydi, biraz daha gidelim, unutursun.” demiş çocuk.
Şimdi bunlar padişahın yanına gelmişler. “Söyle şimdi.” diye general
yine sormuş.
“Hayır, sen unutursun. Kapıyı açtıkları zaman ben sana söyleyeceğim.” demiş çocuk.
Padişahın kapısının dibine kadar gelmişler. General kapıyı açmış.
“Söyle şimdi.” demiş.
“Yok, kapı açılınca söyleyeceğim. Yoksa sen unutursun.” demiş oğlan.
Padişahın evinde general, oğlanla kavga da edememiş. General kapının önüne gelip kapıyı açmak için padişahtan izin istemiş. Padişah izin
vermiş. General kapıyı açarken “Söyle şimdi.” demiş.
Oğlan “Haydi, ben de seninle gireyim.” demiş.
İkisi birlikte girmişler. General, padişaha “Ben rüyayı yorumlayamadım. Ama bu çocuğu alıp geldim. Rüyayı o yorumlayacak.” demiş.
Padişah “Yorumlayabilecek misin oğlum?” demiş.
“Yorumlarım. İkiniz de kendi elinizle beni öldürmeyeceğinize dair bir
belge verirseniz yorumlarım.” demiş oğlan.
Padişah hiç düşünmeden “Haydi, birer belge yazalım. Bu nasıl kerametli bir rüya acaba?” demiş.
İkisi de birer belge yazıp mühürlemişler. Sonra padişah rüyasını
anlatmaya başlamış: “İşte ben rüyamda altın bir sütun gördüm. Altın
sütunun başında altın bir tabak, tabakların içinde de bir altın kaşıkla bir
altın çatal gördüm.” demiş.
“Şimdi bana kendi elinizle yazdığınız mühürlü belgeyi veriniz. Ben
yorumlayayım. Altın sütun sen oluyorsun. Altın sütunun başındaki tabak
senin hanımın, tabağın içindeki kaşıkla çatal senin oğlun ile kızın oluyor.
Senin oğlunu ben evlendireceğim. Oğlunu evlendirdiğim için sen kızını
512
Erkan KARAGÖZ
bana vereceksin. Benim sözüme inanmadığı için ben generalin başını ertesi gün kestireceğim.” demiş oğlan.D1812.3.3.
Tamam. Şimdi padişahın oğlu büyüyüp yirmi yaşına gelmiş. Oğlanı
evlendirme vakti gelmiş.
“Oğlum evlenince bunu zindana koyarız.” demiş padişah.
Şimdi oğlanı öldürmek doğru olmazmış. Çünkü oğlanın elinde
mühürlü kâğıt varmış.
“Gerçekten şu sümüklü oğlan benim oğlanı evlendirir de kızımı alır
mı acaba?” demiş padişah.
Oğlanı zindana atmışlar. Gerekli şeylerin hepsini hazırlamışlar. Ona
bakması, yedirip içirmesi, ne isterse yapması için bir hizmetçi görevlendirmişler.
Günlerden bir gün padişahın oğlu söylemiş: “Baba izin verirsen ben
evlenmek istiyorum. Bana bir hayat arkadaşı gerek.” demiş.
Sonra padişah, padişahlıkta ne kadar kız varsa hepsinin resmini oğluna verip “Oğlum istediğini seç. Hangisini beğenirsen onu al.” demiş.
Padişahın oğlu resimlere bakıp seçmeye başlamış. Üç gün üç gece
seçmiş, gönlü birisini beğenmiş. Babasına “Bu kız hangi memleketten?”
diye bir resmi babasına göstermiş.
Babası “Hay oğlum! O kız, bir padişah. Onun yanına atla gitmek için
üç yıl, dönmek için de üç yıl gerek. Başka bir şeyle de oraya gidilmiyor.”
demiş.
“Babacığım ne pahasına olursa olsun, ben o kızı arayıp bulmayı kafama koydum.” demiş oğlu.
Oğlan, babasına yiyecek içecek gibi şeyleri koyduğu yirmi beş tane
at arabası hazırlatmış. Sonra da babasına “Yirmi beş asker ver bana. Her
bir araba için bir asker olsun.” demiş padişahın oğlu. Sonra bunlar yola
çıkmışlar.
Bunlar gidince zindandaki rüya yorumlayan oğlan son üç yılın dolmasına iki ay kalınca, hizmetçisine “Beni iki ay önce çıkar. Ben geri döneceğim. Sana bir söz getirtmem.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
513
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Hizmetçi kabul etmiş. Bu oğlan çıkıp gitmiş. Padişahın şehrinden çıkıp biraz yol gidince ormanda iki periF200. çocuğunun kavga ettiğini görmüş
de “Siz niçin kavga ediyorsunuz?” diye onlara sormuş.
“Babamızın malını bölüyoruz.” demiş peri çocukları.
“Bölemediğiniz şey nedir ki?” diye sormuş oğlan.
“İşte şu sopa için kavga ediyoruz.” diye peri çocukları iki çeyrek
uzunluğundaki bir sopayı göstermişler.
“Bu şey ne işe yarar ki?” diye sormuş oğlan onlara.
“İşte bu sopayaD1094. bindiğin zaman nereye gitmek istiyorsan göz açıp
kapayıncaya kadar orada oluyorsun.”D1520.27.1. demiş peri çocukları.
“Öyleyse sopayı bana getirin. Benim yay ile okum var. Ben oku
ormana atayım. Hanginiz oku önce bulursa sopa onun olur.” demiş oğlan.
Oğlan oku attıktan sonra ileriye doğru kaçıp gitmiş. Peri çocukları oku
bulup gelseler de oğlan yokmuş, gitmişmiş.
“Tamam, sopa hiçbirimizin olmadı.” demiş peri çocukları.
Oğlan biraz daha yol aldıktan sonra bu sefer de başka iki perinin kavga ettiğini görmüş. “Niçin kavga ediyorsunuz?” diye onlara sormuş.
“Babamızın malını bölüyoruz.” demiş bunlar da.
“Eee, bölemediğiniz şey ne ki?” demiş oğlan.
“İşte babamızdan kalan bir börk var, onun için.” demiş periler.
Bu börkD1067.1. görünmez yapıyormuş. Börkü bir kişi giydiği zaman hiç
kimseye görünmüyormuş.D1361.15.
“Börkünüzü getirin. Benim yay ile okum var. Oku atacağım. Hanginiz
önce bulup getirirse börk onun olur.” demiş oğlan.
Oğlan oku atmış. Peri çocukları oku aramaya gitmişler. Bunlar ormana gidince rüya yorumlayan oğlan börkü giyip kaçmış.
Peri çocukları geri gelmişler. Oğlan yokmuş şimdi.
“Tamam, börk ikimizin de olmadı.” demiş bunlar.
Oğlan yoluna devam etmiş. Yolda başka peri çocuklarının da kavga
ettiklerini görmüş.
514
Erkan KARAGÖZ
“Niçin kavga ediyorsunuz? Bölemediğiniz şey nedir?” diye oğlan sormuş.
“Babamızın malını bölüyoruz. İşte şu kamçı için kavga ediyoruz.” demişler.
“Eee, bu ne işe yarıyor ki?” demiş oğlan.
“İşte, bu kamçıyıD1208. yere vurduğun zaman ne istersen oluyor.”D1470.1.31.
demişler.
“Öyleyse kamçıyı bana getirin. Onu ben tutayım.” demiş oğlan.
Oğlan kamçıyı eline almış. Sonra börkü giyip sopaya binmiş. Göz açıp
kapayıncaya kadar padişahın oğlunun yanına varmış.
Oğlan oraya vardığında padişahın oğlu bir su kıyısında bekliyormuş.
Yiyecek bir şeyleri de kalmadığından orada öylece oturuyorlarmış.
Rüya yorumlayan oğlan bunların hâlini görüp “Hepiniz suya girip yıkanın. Yiyecek bir şeyler buluruz.” demiş.
Diğerleri yıkanmaya gidince oğlan kamçıyla yere vurmuş. Ne yiyecek
gerekliyse hepsi bir masanın üstünde hazır bir şekilde ortaya çıkmış.D1050.1.
Diğerleri bunu görünce birbirlerine şaşkınlıklarını yüksek sesle dile getirmişler. Oğlana teşekkür ede ede karınlarını doyurmuşlar.
Şimdi rüya yorumlayan oğlan, padişahın oğluna sormaya başlamış:
“Nereye gidiyorsunuz? Siz ne iş yapıyorsunuz? Sen kimin oğlu oluyorsun?” demiş.
“Ben padişah oğluyum. Evlenmek için yollara düştüm. Bir türlü evlenmek istediğim kızı bulamadım.” demiş.
“Eğer sizin için çok önemliyse ben size yardım ederim.” demiş rüya
yorumlayan oğlan.
“Ne olur bize yardım et.” diye padişahın oğlu yalvarmaya başlamış.
“Haydi bakalım benim arkamdan gelin. Arkanıza da dönüp bakmayın.” demiş rüya yorumlayan oğlan.
Rüya yorumlayan oğlan kamçısıyla vura vura bir köprü inşa etmiş.
Bunlar köprünün üstünden gittikçe köprünün arkası yok oluyormuş.
D1258.
Böyle gide gide kız padişahın yaşadığı şehre gelmişler.
D1258.1.
Rüya yorumlayan oğlan, padişahın oğluna “Git kalacak bir ev iste.
Sen padişah oğlusun.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
515
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişahın oğlu, kız padişahın yanına gitmiş. Hâl hatır sormuş.
“Sen ne iş yapıyorsun? Sen kim oluyorsun?” diye kız padişah sormuş.
“Ben bir padişahın oğluyum. Ne iş için geldiğimi sabah söyleyeceğim.
Çok uzak yoldan geldik. Çok yorgunuz. Sen bize kalacak bir ev versen.”
demiş.
“İşte bizim şurada bir misafirhane var. Orada kalın.” demiş kız padişah.
Padişahın oğlu vedalaşıp “Sabah saat sekizde gelirim. ”deyip gitmiş.
Bunlar misafirhanede konaklamışlar. Sabah olunca padişahın oğlu bir
güzel yıkanıp giyinmiş. Sonra kız padişahın yanına gitmiş. Kız padişah
“Siz ne amaçla buralara geldiniz?” diye sormaya başlamış.
“Benim amacım çok büyük. Eğer sen de razı olursan biz ikimiz evlenelim. Bu amaçla buraya geldim.” demiş.
“Vav, benim için buralara gelen doksan dokuz kişi olmuştu. Sen yüzüncü kişi oldun. Şimdi sana üç tane iş vereceğim. Bunları başarırsan sana
varırım. İşte ilk işin şu. Benim bir ayakkabım var. Yarın sabaha kadar buna
benzer bir ayakkabıyı alıp gel.” demiş.
Kız padişah nasıl bir ayakkabıya sahip olduğunu padişahın oğluna ne
göstermiş ne de söylemiş.
Tamam. Padişahın oğlu oradan ayrılıp misafirhaneye gelmiş. Rüya yorumlayan oğlan ona “Ne söyledi? Sana varacak mı?” diye sormuş.
“Bundan sonra artık o benim olmaz. Bana yapmam için üç iş verecek.
Birincisini verdi bile. Kendi ayakkabısına benzer bir ayakkabıyı alıp gelmemi söyledi. Ama ben o ayakkabının nasıl bir şey olduğunu bile bilmiyorum.” demiş.
Rüya yorumlayan oğlan görünmez yapan börkünüD1067.1. giyip kız padişahın sarayına gitmiş. Börkü giydiğinden kimseye görünmüyormuş.D1361.15
Kız alışverişe gitmek için hazırlanıyormuş. Rüya yorumlayıcı oğlan da onun
arkasından gitmiş.
Kız ayakkabı satan bir dükkâna girmiş. Yanındaki kişileri çıkarıp satıcıyla konuşmaya başlamış. Rüya yorumlayıcı oğlan da onun arakasından
girmiş. “Sende şu numara ayakkabı var mı?” diye kız sormuş.
Satıcı “Var.” demiş, ayakkabıyı kâğıda sarıp vermiş.
516
Erkan KARAGÖZ
Kız padişah, satıcıyla fiyatı konuşmaya başlamış. Onlar konuşurken
rüya yorumlayıcı oğlan ayakkabıyı alıp koynuna saklamış. Biraz konuştuktan sonra kız padişah ben döneyim artık demiş ama ayakkabı yerinde
yokmuş.
“Ayakkabı nerede? Hazırlamadınız mı hâlâ?” demiş kız padişah.
“Bana sanki hazırlayıp verdim gibi geliyor.” demiş satıcı.
“Vermiş olsaydın şurada olurdu. Yok vermedin.” demiş kız padişah.
“Öyleyse vermemişim.” diyerek satıcı aynı ona benzer başka bir ayakkabıyı vermiş.
Kız padişah, satıcıyla vedalaştıktan sonra ayakkabısını alıp gitmiş.
Onun arkasından rüya yorumlayıcı oğlan da çıkıp gitmiş. İkisi birlikte
dönmüşler.
Rüya yorumlayıcı oğlan padişahın oğlunun yanına gelerek “İşte sana
ayakkabı! Yarın sabah götürüp verirsin. İlk önce ayakkabıyı o çıkarsın.
Ondan sonra sen çıkar. Yoksa o başka bir ayakkabıyı çıkarabilir.” demiş.
Padişahın oğlu sabah kalkıp kız padişahın yanına gitmiş.
“Ya, delikanlı geldin mi? İşte benim ayakkabım bu.” demiş kız padişah. Ayakkabıyı çıkarıp masanın üstüne koymuş.
“Öyleyse benimki de onun aynısı.” diyerek delikanlı da ayakkabıyı
çıkarıp masanın üstüne koymuş.
“Şimdi yapman için sana ikinci işi veriyorum. Benim bir elbisem var.
Yarın sabah sekizde benim elbiseme benzer bir elbiseyi alıp gel.” demiş.
Padişahın oğlu oradan ayrılıp rüya yorumlayıcı oğlanın yanına gelip
“Bu sefer de elbise alıp gelme işi verdi. Aynı benim elbisem gibi olsun
dedi.” demiş.
Rüya yorumlayıcı oğlan kendini görünmez yapan börkü giyip gitmiş.
Kız padişahın evine geldiğinde kız padişah alışverişe gitmek için hazırlanıyormuş. Sonra rüya yorumlayıcı oğlan, kız padişah ile birlikte gitmiş.
Şimdi bunların ikisi birlikte bir dükkâna girmişler. Padişah kendi
hizmetindeki kişileri dükkândan dışarı çıkarmış. Satıcıdan bir elbiselik
basma kumaşı almış. Sonra satıcıyla konuşmaya dalmış. Bu sırada
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
517
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
rüya yorumlayıcı oğlan, kız padişahın aldığı elbiselik kumaşı saklamış.
Konuşmasını bitirince kız bakmış ki aldığı elbiselik kumaş yokmuş.
“Kumaşı nereye koyduk ki? Konuşmaya daldık, kumaşı vermedin mi
acaba?” demiş kız padişah.
Kız padişah yeniden bir elbiselik kumaş aldıktan sonra satıcıyla vedalaşıp gitmiş. Sonra terzilerin çalıştığı atölyeye gelmiş. Atölyede üç terzi
çalışıyormuş.
“İşte size bir elbiselik kumaş getirdim. Benim ölçülerime göre dikin.”
diye kumaşı onlara vermiş de “Elbise için işte size dikiş parası.” demiş.
Kız padişah ederinden çok fazlasını terzilere ödemiş. Ama orada görünmez
börkünü giymiş olan rüya yorumlayıcı oğlan da varmış. Terziler çabucak
elbiseyi dikmişler. Kâğıda sarıp masanın üstüne bıraktıktan sonra uyumuşlar. Bunlar uyuyunca görünmez börklü oğlan elbiseyi kendi aldığı kumaşla
değiştirmiş.
Terzilerden birisi uyanmış. Onun aklına kız padişahın elbise diktirmek
için getirdiği kumaş gelmiş. “Biz kumaşı diktik mi yoksa uyuyup mu kaldık. Kalkıp bir bakayım.” diye kumaşa bakmış. Dikilen elbisenin yerinde
dikilmemiş kumaş varmış. Terzi bunun üzerine hemen arkadaşlarını uyandırmış da “Haydi kalkın. Biz elbiseyi dikmemişiz. Padişah bizden sekize
kadar dikmemizi istemişti.” demiş.
Terziler ahlayıp vahlayarak “Biz elbiseyi diktik. Sen niçin bize sataşıyorsun?” demişler.
“Kalkıp bakın, işte kumaş burada.” demiş bu terzi.
Terziler kalkıp bakmışlar. Gerçekten de kumaş dikilmemişmiş. Hemen işe girişip kız padişahın ölçülerine göre elbiseyi dikmişler.
Rüya yorumlayıcı oğlan da oradan ayrılıp kaldıkları misafirhaneye dönüp “İşte elbiseyi alıp geldim. Şimdi gidip ver. İlk önce elbiseyi o çıkarsın.
Sonra sen çıkar.” demiş.
Padişahın oğlu, kız padişahın yanına gelmiş.
“Ya geldin mi? İşte benim elbise bu.” demiş kız padişah da elbiseyi
çıkarıp masanın üstüne koymuş.
“Belki benimkisi de aynısıdır.” demiş padişahın oğlu. O da elbiseyi
çıkarıp masanın üstüne koymuş.
518
Erkan KARAGÖZ
İkisinin de rengi aynıymış. Kız padişah elbiseleri birbirinden ayıramamış. Ondan sonra “İşte sana vereceğim son iş. Üç saç örgüsü altın saçım
var benim. Yarın sabah saat sekize kadar benim bu saçlarıma benzer üç saç
örgüsünü getirirsin.” demiş.
Padişahın oğlu oradan ayrılıp rüya yorumlayıcı oğlanın yanına gelip
durumu anlatmış. “Bu sefer de altın saç alıp gelme işini verdi.” demiş.
Tamam. Bu kız padişah “Elbiseyi, ayakkabıyı dükkândan almıştım.
Ama bu son istediğim dükkânlarda da yok.” diye düşünmüşmüş.
Rüya yorumlayıcı oğlan börkünü giyip kız padişahın yanına gitmiş.
Tam o sırada kız padişah altın saç almaya gitmek için bir arabaya at koşumlatıyormuş. Rüya yorumlayıcı oğlan da arabanın arkasına binip kız padişahla birlikte gitmiş. Kız padişah yolda giderken sürücüsüyle konuşup
“Bu istediğimi hiçbir yerde bulamaz.” demiş.
Bunlar bir su kıyısına gelmişler. Orada bir yeraltı barınağı varmış.
Onun içinde bir ihtiyar yaşıyormuş. Kız padişah arabadan inince oraya girmiş. Onun arkasından rüya yorumlayıcı oğlan da girmiş.
“Merhaba dede!” diye kız padişah bağırmış.
“Sen yeniden mi geldin, dünyanın en kötü kalplisi!” demiş ihtiyar
adam.
“Yok dede, bu yüzüncüsü olacak. Bir daha da gelmem. Haydi, altın
saçındanF555.1. üç örgü ver.” demiş.
Kız padişah üç örgü saçı tutmuş. Bir ucundan da rüya yorumlayıcı
oğlan tutmuş.
“İşte, dede!” diye kız üç örgü saçı çekmiş. Oğlan da çekmiş.
İhtiyar adamın başı ağrılar içinde kalmış. Kız padişah hemen çıkıp
gitmiş. İhtiyar adam orada öylece acılar içinde kalmış. Ondan sonra kız
padişah arabaya binmiş. Oğlan da gelirken bindiği yere oturmuş. Padişah,
sürücüsüyle konuşmaya başlamış. Ona “Artık başka kimse gelmez. Dede,
başı çok acıdığı için çok öfkelendi.” demiş.
Dönünce rüya yorumlayıcı oğlan kaldıkları misafirhaneye gelip “İşte
alıp geldim. Gidip altın saçları ver. Ama önce o çıkarsın. Önce yarısını koy.
Sonra diğer yarısını da işte size bu kadarı yeter mi diye övünerek koy.”
demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
519
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişahın oğlu, kız padişahın yanına saat sekizde gelmiş.
“İşte benim üç örgü saçım.” demiş kız padişah.
“Senin üç örgü saçın varsa benim altı örgü saçım var. Sana ne kadar
gerekiyorsa vereyim.” demiş padişahın oğlu.
Kız padişah şaşırıp kalmış da “Yarın sabah saat sekizde gel.” demiş.
Padişahın oğlu oradan ayrılıp misafirhaneye dönmüş. Bir güzel uyumuş.
Kız padişah “Bu oğlanın bunları yapması imkânsız, onun âlimleri
var.” diye düşünmüş.
Kız padişah gece olunca onların kaldığı misafirhaneye girmiş. Rüya
yorumlayıcı oğlanı damgalayıp öyle çıkmış. Rüya yorumlayıcı oğlan, kız
padişah çıkıp gidince orada bulunan herkesi kendisininki gibi damgalamış.
Padişah sabah olunca gelmiş. “Benim varacağım delikanlının falan
yerinde damgası var.” demiş.
Rüya yorumlayıcı oğlan “Biz senin arkandan gelmedik. Senin arkandan kim geldiyse sen ona var.” demiş.
“Tamam öyleyse ama yirmi beş gün vakit gerek bana. Ben padişahlığımı başka bir padişaha bırakayım.” demiş.
Bunlar yirmi beş gün yiyip içip dinlenmişler. Yirmi beş gün geçmiş.
Kız padişah yirmi beş arabaya erzak ev eşyaları yükleyip padişahın oğlunun memleketine doğru onlarla birlikte yola çıkmış.
Daha önceki su kıyısına gelmişler. Buradan nasıl çıkacaklarını bilemeyince şaşırıp kalmışlar. Burada gemiler, tekneler yokmuş. Tam bu sırada rüya yorumlayıcı oğlan “Sen bana seni evlendirdiğim için kız kardeşini
vereceğine dair kendi elinle yazdığın bir belge verirsen ben sizi buradan
çıkarırım.” demiş.
Padişahın oğlu bir kâğıda yazıp mührünü basmış. Rüya yorumlayan
delikanlı kamçıyla vura vura suyun karşısına doğru bir köprü yapmış. Bütün herkes bu köprünün üstünden geçip gitmiş.
Rüya yorumlayıcı oğlan suyun karşı tarafına çıkar çıkmaz iki çeyrek
uzunluğundaki sopasına binip göz açıp kapayıncaya kadar bir zaman içerisinde kaldığı zindana dönmüş. Padişahın oğlu döndüğünde rüya yorumlayıcı oğlan zindandaymış.
520
Erkan KARAGÖZ
Padişahın oğlu dönmüş. Sonra padişah düğün hazırlığı yapıp bütün
şehri düğüne çağırmış. Düğün başlamış.
Padişah “Bu oğlan yalancı çıktı, onu koğuşa kapatın.” demiş.
Tamam. Onu koğuşa kapatmışlar. Oğlan kamçısıyla koğuşun zeminine
vurmuş. Yiyecek içecek ne gerekiyorsa hepsi masanın üzerinde dizilmiş.D1030.1.
Yiyeceklerden bütün koğuştakilere ikram etmiş. Bunlar padişahta olmayan
müzikler çalıp koğuşta bayram yapmışlar.
Muhafızlar padişaha gidip “Zindanda sizin yaptığınızdan daha güzel
bir düğün var.” demişler.
Padişah “Gidin ne varsa hepsini alıp gelin. Sonra üstlerinden tekrar
kilitleyin.” demiş.
Onlar rüya yorumlayıcı oğlanı görmemişler. Çünkü rüya yorumlayıcı
oğlan börkünü giymişmiş. Muhafızlar koğuşta ne varsa almışlar. Koğuştakileri tekrar kilitlemişler. Sabah olunca bunlar kalkmışlar. Zindandakiler
ah vah edip bütün her şeylerinin gittiğine üzülmüş.
Rüya yorumlayıcı oğlan “Kaygılanmayın, şimdi hepsi yeniden olacak.” demiş.
Kamçısıyla zemine vurunca yeniden bütün her şey olmuş. Bunlar müzikler eşliğinde oynayıp bir güzel yiyip içip ziyafet çekmişler. Muhafızlar
bunu görünce padişahın yanına gitmişler.
Padişah “Bu rüya yorumlayıcı oğlanın işidir.” diye düşünmüş de “Onu
buraya alıp gelin. Gelmezse öldürün. O bize huzur vermeyecek.” demiş.
Oğlanı alıp padişahın yanına getirmişler. Padişah ona “Arkadaş, bu
nasıl bir iştir?” diye sormuş.
“Nasıl bir iş olsun ki! Ben de senin kızını alacağım için düğün
yapıyorum.” demiş oğlan.
Oğlan böyle deyince padişahın öfkesi kabarıp “Bunu alıp götürün. Bu
yalancının başını kesin.” demiş.
Oğlan “Önce bu yazıyı oku! Ondan sonra kesersin. Halkın önünde
oku.” demiş. Padişahın oğlunun verdiği mühürlü kâğıdı göstermiş.
Padişah okumuş “Ey oğlum sen kendin evlenmeyi başaramadın mı?
O zindanda yatıyordu. Nasıl olur da senin yanına geldi.” demiş padişah.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
521
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişahın oğlu neler yaşadığını başından sonuna kadar anlatmış.
“Evet, o evlendirdi. Eğer o gelmeseydi ben ölmüştüm.” demiş.
Bu oğlan şimdi padişaha “Artık kızını verecek misin?” demiş.
Padişah “Sende mühürlü kâğıt olduğu için oğlumun sözünü ayakaltına
almak bana yakışmaz. Kızımı sana veriyorum.” demiş.
Padişah, kızını oğlana vermiş. Yeniden düğün yapmışlar.
Rüya yorumlayıcı oğlan artık padişahın damadı olunca “Beni yalancı
çıkardığı için, benim sözüme inanmadığı için generalin başını kesmek gerek.” demiş. Oğlan böyle söyledikten sonra oğlan generalin başını kendisi
kesmiş. Padişahın damadı olmuş. Güzel bir düğün yapmışlar. Oğlan iyi bir
hayat sürmeye başlamış.
Düğünde ben de bulundum. Elek gibi olmuş kovadan kepçeyle aldığımı, sapıyla da alamadığımı içtim. Bugün vardım, dün döndüm. Bir kepçe
çay içtim. Böylece benim masalım biter.
2.50.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 50
D1712.3. Interpreter of dreams / Rüya yorumlayıcısı TOM: 50
N531. Treasure discovered through dream / Rüya yoluyla hazinenin
keşfedilmesi TOM: 50
D1812.3.3. Future revealed in dream / Gelecekte olacakların rüyada
görülmesi TOM: 50
F200. Fairies (elves) / Periler TOM: 50
D1094. Magic cudgel (club) / Sihirli sopa TOM: 50
D1520.27.1. Magic transportation by club / Sihirli sopa aracılığıyla
seyahat TOM: 50
D1067.1. Magic hat / Sihirli şapka TOM: 50
D1361.15. Magic cap renders invisible / Sihirli şapkanın görünmezlik
sağlaması TOM: 50
D1208. Magic whip / Sihirli kamçı TOM: 50
522
Erkan KARAGÖZ
D1470.1.31. Magic wishing-whip / Sihirli dilek kamçısı TOM: 50
D1050.1. Clothes produced by magic / Sihir aracılığıyla elbise yapılması TOM: 50
D1258.1. Bridge made by magic / Sihir aracılığıyla köprü yapılması
TOM: 50
D1258. Magic bridge / Sihirli köprü TOM: 50
F555.1. Gold hair / Altın saç TOM: 50
D1030.1. Food supplied by magic / Sihir aracılığıyla yemek ihtiyacının karşılanması TOM: 50
2.51. Kedİ İle FAKİR delİKAnlI
2.51.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda çok fakir bir adam varmış. Onun evi balçıkla
sıvanmış, derme çatma bir evmiş. Bu adamın bir oğlu varmış. Bu oğlan
ocak başında kedisiyle oynayıp yatarmış. Oğlan, kedisine hizmet etmeyi,
kendince konuşmayı öğretmiş.B216. Bu duruma halk çok şaşırarak “Nasıl bir
şeydir ki bu?” demişler. Bu oğlan hiç insan arasına da çıkmazmış.
Oğlanın annesi babası çok yaşlıymış. Bunlar hastalanmışlar. Hasta olmalarının üzerinden az bir zaman sonra ölüp gitmişler. Bunların hiçbir şeyi
olmadığı için çocuğun annesini babasını konu komşuları kendi aralarında
bir şeyler toplayıp gömmüşler. Bu oğlan ağlaya ağlaya ocağın başında otururken kedisine “Kedi dostum, hâlimiz çok kötü! Biz ne yaparız? Dilenmeye çıksak bize yakışmaz. Haydi, başka memleketlere gidelim.” demiş.
Gecenin bir vaktine bu delikanlı köyünden çıkıp gitmiş. Delikanlının
yanında bir kedisi bir de babasından kalan bir bıçağı varmış. Başka hiçbir
şeyi de yokmuş. Bunlar epeyce bir yol gitmişler. Delikanlı, kedisini fare
tutup karnını doyurması için göndermiş. Ama kendisi aç aç yürümeye devam etmiş.
“Kedi dostum, ben çok yoruldum. Biraz dinlenelim.” demiş delikanlı.
Bir ormanda dinlenmek için durmuşlar. Kedi ormanın içinde dolaşıp
fare tutup yemiş. Delikanlı da orman meyvelerinden yiyip doyar gibi
olmuş. Sonra uyumak için yatmış ama aç olunca uyku tutmamış. Delikanlı
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
523
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
hep kaygılı bir şekilde yatıyormuş. Kedisi “Sen niçin uyumuyorsun?”
demiş.B211.1.8.
Delikanlının gözüne uyku girmemiş. O geceyi uyumadan geçirmiş.
Tan atınca onun kulağına çok acıklı türkü sesleri gelmiş. Delikanlı kedisine
“Çok dokunaklı sesler duyuyorum.” demiş.
“Haydi, oraya gidelim.” demiş kedisi.
Bunlar bir patika yol bulup o sesin geldiği yöne doğru gitmişler. Ormandan düzlük bir alana çıkmışlar. O düzlük alanda büyük bir köknar ağacı varmış. Bu ağacın başında büyük bir kuş yuvası varmış. Bu yuvadan
insan çocuğu sesine benzer ağlamaklı sesler geliyormuş.
Delikanlı “Ben köknarın başına çıkıp ne var bir bakayım.” demiş.
Köknarın başına çıkınca yuvada iki Simurg kuşu yavrusuB31.5-1. ağlayarak
yatmaktaymış. Delikanlıyı görmeleriyle birlikte bu yavrular dile gelerekB211.3. “Delikanlı, sen niçin buraya geldin? Buraya bizi yemek için her
gün bir yılan geliyor. Buradan git. Gitmezsen o yılan seni de yer.” demişler.
Delikanlı “Gücü yetiyorsa yer. Ben sizi kurtarmaya geldim.” demiş.
Delikanlı “Sizin anneniz nerede?” diye sormuş.
Yavrular “Bizim annemiz kuşların padişahıdır.B242.1-11. O, Kafdağı’nınF759-9. arkasına kuşlar toplantısınaB232. gitti. Bizim düşmanımız, annemiz varken bizim yanımıza yaklaşamazdı. Annemiz yokken geliyor. İkimizi yedi, şimdi de bizi yemek istiyor.” demişler.
İşte bir fırtına çıkıp orman uğuldamaya başlamış. Kuş yavruları, delikanlıya “İşte bizim düşmanımız geliyor, saklan.” demişler.
Fırtınayla gelip bir ejderhaB11. köknara dolanmış. Tam yılan, başını yuvanın olduğu yere çıkaracağı sırada delikanlı, ejderha yılanınB11.2.1.1. başına
bıçağı saplamış.B11.11-9. Yılan ne yapacağını bilemeyip aşağıya düşmüş.
Sonra Simurg kuşunun yavruları çok sevinip “Ey delikanlı sen gitme!
Biz seni misafir edeceğiz.” demişler. Annelerinin bıraktığı yiyeceklerden
delikanlıya ikramda bulunmuşlar. Ondan sonra “Annemiz dönünce sana
‘Nasıl bir mal vereyim?’ diye sorar. Sen hiçbir mal alma. Onun tılsımlı
bir yüzüğü var. Sen ondan tılsımlı yüzüğü iste. O yüzüğü alırsan rahat bir
hayat sürersin.” demişler.
O sırada bütün dünyayı uğuldatarak Simurg kuşuB31.5. dönüyormuş. Kuş
yavruları yanlışlıkla anneleri kapıp yutar diye korktuklarından delikanlıyı
524
Erkan KARAGÖZ
kanatlarının altına saklamışlar. Dönmesiyle birlikte Simurg kuşu “Öf, insan kokusu var burada.” demiş.
Yavruları ona “Anne insan kokusu var diye söyleme! Ağabeyleriniz
nerede diye sor bakalım. Bizim iki ağabeyimizi sen gidince yılan yedi.”
demişler.
Simurg kuşu ne yapacağını bilemeden kaygılanıp “Siz nasıl sağ kaldınız?” demiş yavrularına.
“Bizi kahraman bir delikanlı kurtardı. Bak aşağıya, yılan orada yatıyor.” demişler.
Simurg kuşu aşağıya bakınca ölü yılanı görmüş. Simurg kuşu sonra
“Bu yılanı öldüren delikanlı nerede?” diye sormuş.
Sonra yavrular delikanlıyı kanatlarının altından çıkarmışlar.
Simurg kuşu “Ey delikanlı, yavrularımı kurtardığın için ben sana ne
vereyim?” demiş.
“Bana hiçbir şey gerekmiyor. Sen bana tılsımlı yüzüğünü versen
yeter.” demiş delikanlı.
Yavruları da “Ver anne ver!” diye bağırarak söylemişler.
Yavruları da böyle deyince Simurg kuşu tılsımlı yüzüğüD1076. delikanlıya verip “Bak delikanlı yüzüğe sahip çıkabilirsen bütün dev perilerinin,
bütün cinlerin başı olursun. Yüzüğü başparmağına taktığın zaman bütün
periler, cinler gelirler ve sana ‘Padişahım sultanım ne gerek?’ diye sorarlar.
Sakın yüzüğü kaybetme. Kaybedersen senin sonun olur.” demiş.
Simurg kuşu yüzüğü ayak parmağına takmışmış. Yüzüğe bakınca cinlerD1421.1.6., perilerD1421-7. oraya toplanıp “Ne gerek?” diye sormuşlar.F235.6.
Simurg kuşu onlara “Padişahınız artık bu delikanlıdır. Ona hizmet ediniz.” demiş.
Simurg kuşu delikanlıya yüzüğü vermiş. Delikanlıyı çok iyi misafir etmiş. Simurg kuşu, delikanlıya “İstersen git, istersen bizimle birlikte burada
yaşa.” demiş.
“Yok, teşekkür ederim. Ben kendi yoluma gideyim.” demiş delikanlı.
Simurg kuşu delikanlıyı ağacın başından indirip kedisiyle birlikte onu
yolcu etmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
525
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kedisi ile delikanlı ormandan çıkıp düzlük bir alana gelip oturmuşlar,
burada dinlenmişler. Delikanlı, kedisiyle ne yapacaklarını konuşarak ona
“Biz bu yüzükle ne yapalım?” demiş.
Delikanlı böyle söyledikten sonra yüzüğü başparmağına takmış. Cinlerin, perilerin hepsi “Padişahım sultanım size ne gerek?” diye gelip toplanmışlar.
Delikanlı onlara “Bu dünyada insan ayağının basmadığı bir ada var
mı?” demiş.
Cinler “Var, Atlas Okyanusu’nda bir ada var. Çilek desen çilek, meyve desen meyve; hepsinden bolca var. Hiçbir insanın ayağı oraya basmış
değil.” demişler.
“Kedimle birlikte beni oraya götürünüz.” demiş delikanlı. Cinler delikanlıyı uyuttuktan sonra onu bu adaya götürüp bırakmışlar.D2121.5.
Orası öyle bir adaymışF749- ki orada her türden çiçek, meyve, kuş, su
varmış. Delikanlı buraya hayran kalmış. Orada tek başına yaşamaya başlamış. Delikanlı meyve yiyerek karnını doyururken “Dur bakalım, bir saray
yaptırayım şuraya.” diye düşünmüş. Yüzüğünü takmış ve cinler, periler
oraya gelip toplanmışlar. Delikanlı onlara “Bana inciden, mercandan iki
katlı bir saray yapınız. Sarayda kırmızı atlastan yatak, yorgan olsun. Bu
yorganın altında kedimle ben uyuyayım. Sarayın üst katında çiçekler olsun. Çiçekler arasında çeşit çeşit yiyecekler olsun. Yatağa oturunca yukarı
kata uçarak çıkayım, yürüyerek çıkmayayım.” demiş.
“Tamam, sen uyu.” demiş periler, cinler. Delikanlı yatıp uyumuş. Periler, cinler denizin dibindeki bütün yakut, mercan taşlarını toplayıp saray
F771.1.5.
yapmışlar.F271.2.0.1. Sonra delikanlı saraya girmiş. Yatağa oturup ikinci
kata çıkmış. İkinci katta çiçekler arasında nohuttan tut da dünyadaki her
türlü yiyecekleri veren bitkiler varmış.
Delikanlı bunlara sahip olduktan sonra kedisiyle birlikte oturup ona
“Kedi dostum, artık her şeyimiz var. Şimdi biz başka ne isteyelim.” demiş.
“Sen artık evlen.” demiş kedi.
Delikanlı yüzüğü takmış. Periler, cinler gelip toplanmışlar. Delikanlı
onlara “Dünyada ne kadar güzel kız varsa köylü kızı olsun, padişah kızı
olsun, general kızı olsun; hepsinin resimlerini toplayıp getirin. Sonra ben
içlerinden birini seçip alacağım.” demiş.
526
Erkan KARAGÖZ
Sonra periler, cinler güzel kızların resimlerini çalıp gelmek için dağılmışlar. Uzun bir zaman arasalar da güzel bir kız bulamamışlar.
Çiçek padişahı isminde bir padişah varmış. Onun kızı çok güzelmiş.
Günlerden bir gün cinler bu Çiçek padişahının kızının resmini alıp
gelmişler. Getirdikleri bütün resimleriF271-12. delikanlının önüne sıralayıp
koymuşlar da “Ey sahip, bak! Hangisi güzel, hangisini beğendin?” demişler.
Delikanlı bakmış, Çiçek padişahın kızından daha güzelini bulamayıp
“İşte, şu kızı alıp bana getiriniz.” demiş.
Periler gece saat ikide kızı alıp gelip delikanlının atlas yorganının altına koymuşlar.K1336.
Kız tan atınca uyanmış. Uyanınca gözüyle ne görsün, kendi sarayında
değilmiş. “Ey Allah’ım ne oldu böyle?” demiş ve yerinden fırlayıp kalkmış
da “Gerçek mi rüya mı bu?” demiş.
Kız pencerenin yanına gidip bakmış. Her tarafta su ile gökyüzü görünüyormuş. Yerden eser bile yokmuş. Kız “Of ben öldüm mü acaba?”
diyerek yatağa oturduğu sırada yatakD1154.1. kızı yukarı kata alıp çıkarmış.
D1520.17.1.
Yukarı katta çiçekler arasında çeşit çeşit yiyecekler, içecekler…
Babasında bile böyle şeyler yokmuş!
Kız “Ben nasıl bir dünyaya geldim acaba?” diye düşünmüş. Yeniden
yatağa oturup aşağıya inmiş. Aşağıya inince yattığı yere gitmiş. Atlas yorganı kaldırınca yorganın altında bir delikanlının uyuduğunu görmüş.
Kız “Delikanlı, sen buraya nasıl geldin?” demiş.
Delikanlı ona “Seni buraya getiren benim. Sen artık buradan dışarı
çıkamazsın. Buradaki zenginliği, çilekleri görsen hayran kalırsın.” demiş.
Bunlar hazırlanıp adayı gezmek için dışarı çıkmışlar.
Biz şimdi kızın babasının yanına dönelim.
Çiçek padişahı uykudan kalkınca kızını görememiş. O, kızını o kadar
çok seviyormuş ki kızının kaybolduğunu anlayınca bayılıp kalmış. O
zamanlarda telefon, telgraf yokmuş. Kızını bulmaları için atlı askerler
gönderip arattırmış. Onlar kızı bulamamışlar. Sonra padişah dünyada ne
kadar âlim, büyücü varsa hepsini çağırtmış. Bazılarına rüya yorumlatmış,D1712.3. bazılarına fal baktırmış,D1814.1. bazılarına da büyü yaptırmış.D2070.
“Kızımı bulursanız mallarımın yarısını veririm.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
527
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Herkes çok çalışmış ama hiçbiri ne rüyayla ne büyüyle kızı bulmayı
başaramamış. Sonra bu kişiler padişaha “Biz beceremiyoruz. Bir yerde büyücü bir kadın var. Kızını bulsa bulsa o bulur.” demişler.
Padişah bu büyücü kadını aratıp buldurmuş. Onu getirtmiş. Büyücü
kadınG200. bakmış bakmış ve kızın nerede olduğunu anlayıp “Padişahım
sultanım kızınız ölmemiş. O bir denizdeki adada bir delikanlıyla beraber
yaşıyor. Onu alıp geliriz.” demiş.
Padişah, büyücü kadına kızını alıp gelmesi için emir vermiş. Büyücü
kadın katran fıçısı olupD252-3. yuvarlanarak adanın bulunduğu denize gitmiş.
Adaya varınca ihtiyar bir kadın kılığına girmiş.D434-7. Kızın kocasının kırlara gittiği bir sırada büyücü kadın saraya gelip girmiş. Kız, yaşlı kadını
görünce onun yanına gelip “Ey nine, sen nasıl buralara gelebildin? Buraya
nasıl ulaştın?” demiş.
İhtiyar kadın “Kızım burası bir denizin ortasında bir ada. Seni buraya
bir delikanlı getirdi. O seni tılsımla ele geçirdi.” demiş.
Kız bu sözü duyunca hıçkırarak ağlamaya başlamış da “Nine gerçekten öyle mi?” demiş.
“Öyle kızım öyle. Baban seni alıp gelmem için beni gönderdi. Ben
seni buradan alıp götüreceğim.” demiş.
“Nine o delikanlı beni tılsımla ele geçirmişse sen beni nasıl alıp gideceksin. Sen beni buradan götürebilir misin?” demiş kız.
İhtiyar kadın “İşte biz ona bir tuzak kuracağız. Sen fena hâlde ağlayıp
ona karşı çık. O sana ‘Sen hiç böyle davranmazdın.’ der. O sana böyle
dedikçe sen ona daha yakın davran. Onu kucaklayıp öp. Sonra ona ‘Burası
denizin ortasında bir ada. Sen beni buraya nasıl alıp geldin, söyleyebilir
misin?’ diye sor. Sonra o sana söylemezse ‘Sen beni tılsımla ele geçirmişsin. Seninle dört yıl ömür geçirdim. Sen hâlâ bana söylemiyorsun. Sen bir
yerlere gittiğinde oralarda ölüp kalırsan ben ne yaparım. Tılsımı bana da
öğret!’ diye söyle.” demiş.
O sırada kızın kocası geldiğinden “Nine, kocam döndü, saklan.” demiş kız. Nine, fare olupD117.1. yatağın altına girip saklanmış.
Delikanlı dönünce hanımı hüngür hüngür ağlamış, sarılıp öpmüş.
“Sen ömründe hiç böyle davranmazdın, niye böylesin?” demiş delikanlı.
528
Erkan KARAGÖZ
Kız, ninenin öğrettiği gibi “Sen beni dört yıldır aldatıyorsun. Sen beni
buraya tılsımla alıp gelmişsin. Söyle, sen beni buraya nasıl bir tılsımla alıp
geldin?” demiş.
“Tılsımlı bir yüzüğüm var benim. Bunu başparmağıma taktığım zaman cinler, periler gelip ben ne istersem onu yapıyorlar.” demiş delikanlı.
Hanımı “Tılsımlı yüzüğünü bana ver. Ben onu saklayayım. Yoksa sen
yüzüğü kaybedersin.” demiş.
Kocası “Sakın yüzüğü kaybetme. İyi bir yerde sakla. Yüzüğü kaybedersek bizim hâlimiz kötü olur.” demiş. Delikanlı karısına inanıp yüzüğü
vermiş.
Delikanlı uyuyunca gecenin bir vaktinde hanımı kalkıp nineyi uyandırmış.D315.2. Sonra nine ona “Hemen yüzüğü tak.” demiş.
Delikanlının hanımı yüzüğü başparmağına takmasıyla birlikte periler
toplanmaya başlamış ve “Ne gerek padişahım sultanım?” demişler.
Delikanlının hanımı “Bu delikanlı ile kedisine büyü yapın. Onları
ısırgan otlarının arasına bırakın. Beni ve nineyi babamın sarayının olduğu
yere ulaştırın.” demiş.
Periler, cinler; kız ile nineyi uyuttuktan sonra onları Çiçek padişahının
olduğu yere ulaştırmışlar.
Büyücü kadın, Çiçek padişahının yanına girerek “Kızını sarayıyla birlikte alıp geldim. Haydi çıkıp gör.” demiş.
Padişah çıkıp bakınca sarayı görmüş, aklı gitmiş. Kızı için çektiği kaygıyı bile unutmuş. Sonra kızı uyandırmışlar. Kız, babasıyla kucaklaşıp hüngür
hüngür ağlamış da “Baba, bir delikanlı beni bu sarayda alıkoydu.” demiş.
“Ağlama kızım. Bu saray artık bizim padişahlığımızda duruyor. Sen
öyle boş bir delikanlıya gitmemişsin.” demiş babası.
Sonra padişah, büyücü kadına bir çuval patates verip göndermiş. O
yıllar açlık yıllarıymış. Büyücü kadın patatesleri alınca sevincinden ne
yapacağını bilememiş.
Bunlar böyle sevinsinler, biz delikanlının yanına dönelim.
Delikanlı kendisine yapılan büyüden ayılınca bakmış görmüş ki ısırgan otları arasında yuvarlanıp yatmaktaymış. Yüzük de yok, hiçbir şey de
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
529
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yokmuş. “Ah kedi dostum! Hâlimiz duman, şimdi ne yapacağız?” demiş.
Delikanlı kedisi ile düşünüp taşınmış. Kedisi ona akıl verip “Tomruktan sal yapıp denize açılalım. Belki öbür dünyaya çıkarız. Biz ne yapıp
edip kızı bulmak zorundayız.” demiş.
Bunlar bir sal yapmışlar. Sonra ölürsek ölürüz, dünyada bize rahat yok
demişler, denize açılıp gitmişler.
Bunlar denizde iyice açıldıktan sonra bir kıyıya gelip çıkmışlar. Burası
bozkır bir yer olduğundan köy de yokmuş. Delikanlı yemek yerine bitki
köklerini, gövdelerini yemiş. Bunlar birçok yerden geçtikten sonra bir şehir görmüşler. Delikanlı şehri görür görmez kedisine “Biz bu peri şehrine
girelim ama birbirimizi bırakmayalım.” demiş.
Kedi “Sen bırakmazsan ben ölsem bile seni bırakmam.” demiş.
Sonra bu şehre girmişler ve kıyıda köşede kalan bir evin olduğu yerde
durmuşlar. Evde ihtiyar bir kadın oturuyormuş.
Delikanlı “Nine bizi eve alsana, sadece çay içip çıkacağız.” demiş.
“Gelin oğlum.” demiş ihtiyar kadın.
Delikanlı içeri girmiş. Kedi de fare tutmaya gitmiş. Nine semavere çay
koymuş. Sonra delikanlıya “Nereden geliyorsun oğlum?” demiş.
Delikanlı “Nine bir iş bulup çalışmak için geldim. Burası nasıl bir
şehir?” demiş.
“Oğlum burası Çiçek padişahın şehri.” demiş ihtiyar kadın.
Anlayacağınız delikanlı bilmeden yürüye yürüye gelmek istediği şehre gelmiş.
Delikanlı “Nine, sizde nasıl haberler var?” diye sormuş.
Nine “Oğlum bizde çok büyük bir sevinç var. Padişahın kızı dört yıldır
kayıptı. Dört yıl sonra onu büyücü bir kadın bulup getirdi. Kızı denizdeki bir adaya bir delikanlı büyü yaparak alıp gitmiş. Şimdi padişah, kızını
sarayıyla birlikte getirtti. Bizim padişah o kadar mutlu ki bu yüzden çok
merhametli oldu. Yeme içme, ulaşım bedava oldu.” demiş.
Delikanlı “Nine öyleyse ben şehre gidip gezeyim. Kedi sende kalsın.”
demiş.
530
Erkan KARAGÖZ
Kedisine de sessizce “Ben padişahın sarayının etrafında dolanayım.
Bir şey olursa benim kokumu takip ederek oraya gelirsin.” demiş.
Bu delikanlı padişahın sarayının yanından geçerken padişah ile hanımı balkonda oturup etrafa bakıyorlarmış. Onlar üstü başı yırtık pırtık
içinde bir delikanlının kaldırımdan geçip gittiğini görmüşler.
Padişahın hanımı “Bakar mısın, yakışıklı bir delikanlı geçiyor. Bizim
aşçının yardımcısı öldü. Onu çağır bakayım. O, bu işi yapabilir mi acaba?”
demiş.
Padişah, askerlerine delikanlıyı çağırmalarını söylemiş. Askerler delikanlıyı alıp saraya getirmişler.
Padişah ona “Delikanlı nereye gidiyorsun?” diye sormuş.
“Ben çalışmak için iş arıyordum ama bana iş veren birisi çıkmadı.”
demiş delikanlı.
“Bizim aşçının yardımcısı öldü. Sen bizim yanımızda çalış. Sen bu işi
yapmasını biliyor musun?” demiş padişah.
“Biraz biliyorum.” demiş delikanlı.
“Öyleyse iş senindir.” demiş padişah ile hanımı. Delikanlıya beyaz
elbiseler verip onu hamama göndermişler.
Delikanlı hamamda yıkanıp gelince çok yakışıklı birisi olmuş. Padişahın, Heybulla isminde bir veziri varmış. O, delikanlıyı görünce çok sevmiş.
Bu vezirin bir oğlu çocuk yaşta ölmüşmüş. Heybulla vezir, delikanlıyı kendi
çocuğuna benzettiğinden kendi ne yiyorsa ona da yedirmeye başlamış. Onu
her geçen gün daha çok sevmeye başlamış. Delikanlı aşçılık işini de çok iyi
yapıyormuş. Hiçbir patatesi ziyan etmeden pişirip padişaha sunuyormuş.
“Sen bunu nerede öğrendin?” diye ona sormuşlar. Ustası da onu övüyormuş. Delikanlı sevilip sayılan birisi olmuş.
Günlerden bir gün Çiçek padişahı ne kadar padişah varsa hepsini çağırtıp kızının bulup getirdiği sarayı kutlamak için bir eğlence düzenlemiş.
Eğlenceye büyücü kadını da çağırmış. Delikanlı bu büyücü kadının oturduğu masaya doğru yemek getirirken büyücü kadın onu görmüş. Büyücü
kadın, delikanlıyı görmesiyle birlikte yıkılmış. Padişahlar “Ne oldu sana?”
deyince, büyücü kadın “Başım ağrıyor.” diye başını tutup oturmuş. Onu bir
yere yatırmışlar. Eğlence onsuz devam etmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
531
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Eğlence bitince konuk padişahların hepsi gitmiş. Sonra padişah,
büyücü kadına “Sen niçin böyle oldun?” diye sormuş.
Büyücü kadın “Delikanlı buraya kadar gelmiş. Şimdi hepimizin işini
bitirecek.” demiş.
O sırada padişah, delikanlıyı yakalatmış. “Ben onu şimdi öldürteceğim.” demiş.
Heybulla vezir bu işi sezince delikanlının yanına gelip “Senin için
mahkeme kurdular. Delikanlı seni öldürecekler.” demiş.
“Yapacak bir şey yok Heybulla ağabey.” demiş delikanlı.
“Sen korkma ben seni kurtaracağım.” demiş Heybulla vezir.
Bu sırada padişah vezirlerini toplayıp delikanlının mahkemesini yapıyormuş. Birisi “Onu vuralım!” demiş. Birisi “Başını keselim!” demiş.
Heybulla vezir “Onu dipsiz bir kuyunun içine atalım. İzin verirseniz
ben onu kendim kuyunun içine atayım.” demiş.
Padişah, en güvendiği vezirlerden biri olduğu için Heybulla vezire
inanıp “Sana güveniyorum. Onu nasıl istersen o şekilde öldür. Bu dünyada
kalmasın.” demiş.
Heybulla ağabey yanına on asker alıp delikanlıyı kuyuya atmak için
oradan ayrılmış. Gece saat on ikide delikanlıyı alıp gitmişler. Heybulla
bütün askerlerine “Ben size çok para vereceğim. Hiç kimseye söylemeyeceksiniz. Bu bizim sırrımız olacak. Delikanlıyı urganla kuyunun dibine
bırakacağız.” demiş.
Bunlar anlaştıktan sonra çok uzun bir urgan getirmişler. Delikanlıya
su ve yiyecek vermişler. Heybulla vezir ağlayarak delikanlıyı kucaklamış.
Sonra delikanlıyı kuyunun dibine bırakmışlar.
Heybulla vezir “Sen sakın ağlama. Ben devamlı gelip seni kontrol
edeceğim.” demiş.
Böylece buraya bu görev için gelenler “Delikanlı çıkamayacağı dipsiz
kuyunun içinde.” diye söyleyip padişahtan bahşiş almışlar.
Epeyce günler geçtikten sonra delikanlının kedisiB422. “Niçin benim
sahibim dönmüyor?” diye huzursuzlanmaya başlamış. Nine, kediyi hiç çıkarmak istemese de kedi onun penceresini kırmış. Oradan kaçıp gitmiş.
532
Erkan KARAGÖZ
Padişahın sarayının olduğu yere kadar koklaya koklaya gelmiş. Oradan
koklaya koklaya giderek sahibinin bırakıldığı kuyuyu da arayıp bulmuş.
Kuyunun içine ineyim derken aşağıya düşmüş. Düşünce gözüyle ne görsün, sahibi hayattaymış. Sonra bunlar kucaklaşıp hüngür hüngür ağlamışlar. Kuyunun dibinde delikanlıya fareler musallat olmuşmuş. Kedi, fareleri
boğup boğup fırlatmış. O kadar çok fare öldürmüş ki bir zaman sonra fare
padişahının veziriB241.2.5-1. oraya gelmiş. Birçok farenin öldüğünü görünce
vezir fare doğruca padişahlarının yanına giderek “Ey padişahım sultanım!
Bizim padişahlığa bir delikanlı gelmiş. O, bizim pek çok askerimizi öldürdü.” demiş.
Fareler padişahıB241.2.5. “Gidip edepli bir şekilde sor. Ne isteği varsa
yaparız.” demiş.
Fare padişahının veziri gelmiş de “Ey delikanlı niçin bizim askerleri
kırıp geçiriyorsun? Sen ne istiyorsun?” demiş.
“Çiçek padişahının kızında benim altın yüzüğüm var. Yüzüğü alıp
bana getirin. Sonra ben buradan çıkar giderim.” demiş.M244.1.
Farelerin padişahı bu sözleri duyunca bütün dünyadaki fareleri toplayıp “Hepiniz gidin! O padişahın deşilmedik yerini bırakmayın. Yüzüğü
arayın. Bulup getirin!” demiş.
Bütün fareler Çiçek padişahın oraya gitmişler. Padişahın sarayını,
sandıklarını delik deşik etmişler. Kimisi sandık kemirmiş, kimisi çeşitli
eşyaları kemirmiş. Bir fare, kızın başucuna çıkıp “Kız, saçının ucuna yüzüğü muska gibi yapıp koymuş. Gelin, kızın saçını keselim.” demiş. Kızın
saçını kesip yüzüğü aldıktan sonra kuyunun dibindeki delikanlının yanına
gitmişler.
Delikanlı muska gibi şeyden yüzüğü alıp başparmağına takmış. Cinler, periler toplanıp gelmişler de ona “Padişahım sultanım size ne gerek?”
demişler.
İlk önce delikanlı kendisini kuyudan çıkartmış. Ondan sonra “Beni,
kızı, kedimi ve sarayımı daha önce kaldığım denizdeki adaya ulaştırın.”
demiş.
Periler onlara gözlerini yumdurduktan bir dakika sonra onları adaya
ulaştırmışlar.D2121.2.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
533
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kız uykusundan uyanınca kendini daha önce kaldığı adada bulmuş.
Nereye gideceğini bilemeyince delikanlıyı uyandırmış.
Delikanlı “Sana nasıl bir ceza vereyim?” demiş. Delikanlı her gün üç
defa hanımını dövmeye karar vermiş. Bunların hayatları çekilmez hâle gelmiş. Delikanlı her gün hanımını dövüyormuş.
Bunlar böyle hayatlarına devam etsin, biz şimdi padişahın yanına gidelim.
Padişah sabah kalkınca bakmış ki ne kızı ne de saray varmış. Hemen
vezirlerini toplayıp onlara “Biz o delikanlıyı öldürmemiş miydik?” demiş.
“Öldürdüm.” demiş Heybulla vezir.
Sonra büyücü kadını tekrar çağırmaya karar vermişler. Büyücü
kadın gelince padişah ona “Daha önce buldun, tekrar bulacaksın. Eğer
bulamazsan başını keserim.” demiş.
Büyücü kadın “Tamam.” demiş.
Büyücü kadın büyü yardımıyla yeniden kızı aramaya gitmiş. Adaya
gelince büyücü kadın saraya girmiş. Delikanlı evde yokmuş. Delikanlının
hanımı “Nine lütfen buralarda dolaşma. Her şey senin yüzünden kötüye
gitti.” demiş.
“Yok kızım, ben seni kurtarmaya geldim.” demiş ihtiyar kadın.
“Yok nine, artık yüzüğü alamayız. O, yüzüğü ağzıyla dişleyip öyle
yatıyor.” demiş.
“Çok kolay olmasa da alırız. Ben sana burun tütünü vereceğim. O
uyuyunca sen tütünü koklat. O hapşırıp yüzüğü ağzından atar. Biz de böylece yüzüğü alırız.” demiş.
Kız, kocası dönünce ihtiyar kadını saklamış.
Kız ile delikanlı yatmışlar. Yüzüğü ağzıyla dişledikten sonra delikanlı
uyumuş. Sonra hanımı burun tütünü koklatınca delikanlı hapşırıp yüzüğü
ağzından atmış. Nine yüzüğü alıp parmağına takmış. Daha önceki gibi “Ne
gerek?” diye cinler, periler toplanıp gelmişler.
İhtiyar kadın “Şu delikanlıya büyü yapın. Kedisiyle birlikte onu dışarı
çıkarıp bırakın. Bizi de Çiçek padişahının sarayının yanına ulaştırın.” demiş. Periler, cinler bir dakika içinde büyücü kadın ile kızı Çiçek padişahının sarayının olduğu yere götürüp bırakmışlar. Padişah çok sevinmiş.
534
Erkan KARAGÖZ
Bunlar burada kalsınlar, biz şimdi delikanlının yanına gidelim.
Delikanlı büyünün etkisi geçince ayılmış. Kalkıp bakınca görmüş ki
ne sarayı ne de hanımı varmış. “Ey, bittim ben. Onu denize atsaydım. Bu
akılsızlığıma yanayım.” demiş delikanlı.
Kedi de çok üzülüp sahibine “Bu işe çok kahroldum. Bundan dolayı hastalandım. Ben yakında öleceğim. Ölürsem beni gömmeden gitme.”
demiş. Çok geçmeden delikanlının kedisi ölmüş. Delikanlı kediyi güzelce
gömmüş. Artık delikanlı tek başına kaldığından çok üzülmüş.
Delikanlı ölürsem ölürüm diyerek daha önce yaptığı gibi bir sal yapmış. Sonra salın üstüne oturup adadan ayrılmış. Akıntıda dalgalarla gide
gide bir kıyıya çıkmış. Hiçbir yere uğramadan bir ormana gitmiş. Bu ormanda bir tür esrarengiz kıpkırmızı çileklerD981.10-1.1. olgunlaşıp dallarında duruyormuş. Delikanlı bu çileklerden yemiş. Çileklerden yemesiyle
birlikte delikanlının boynuzları,D1375.1.1.10-1. kıllarıD1375.6-2. / D1375.4.2. çıkmış.
Delikanlı, hayvana dönüşmüş.D100. “Ey, hayatımda bir gün yüzü göreceğim
yokmuş. Neden bu çileği yedim, artık avcılar beni avlar.” demiş delikanlı.
Korkusundan bir öteye yürümüş, bir beriye yürümüş. Böyle yürüye
yürüye ormandan çıkıp biz düzlük alana çıkmış. Bu düzlük yerde beyazımtırak bir çilekD981.10-1.2. ağacında meyveler olgunlaşmaya başlamışmış.
Delikanlı ne olursa olur diyerek bu çilekten de yemeğe başlamış. Bu çileği
yiyince delikanlının boynuzuD1375.2.1-4.1. ve kuyruğuD1375.4-3.1.1. düşmüş. Eskisinden daha yakışıklıD1866-4.1.1. birisi olmuş.D300. “Bu nasıl bir alamet!” diye
kendisi de bu işe çok şaşırmış. Sonra durmuş da “Bu çilekler bana lazım
olur!” diyerek bu çilekten beş altı çilek, diğer çileğin yanına gidip ondan
da beş altı kırmızı çilek toplamış. Delikanlı bu çilekleri toplayıp yanına
aldıktan sonra bir patika yol bulup oradan gitmiş.
Sonra delikanlı oradan çıkıp Çiçek padişahın olduğu yere gelmiş.
Daha önceki gelişinde rastladığı ninenin evine girmiş. Nine “Oğlum uzun
zamandır yoktun, nerelerde gezdin?” demiş.
“Şurada burada zenginlere hizmet ederek gezindim. Kedim de öldü.
Nine sizin şehirde yeni haberler var mı?” diye sormuş delikanlı.
Nine “Bizim şehrin padişahının kızını kaçırmışlardı. Kızı yeniden bulup getirdiler.” demiş.
“Nine, bu haberleri sana kim söylüyor ki?” demiş delikanlı.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
535
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Bizim fakir komşunun kızı padişahın kızının yanında çalışıyor. Bana
o söylüyor.” demiş nine.
“O, akşam olunca evine dönüyor mu?” demiş delikanlı.
“Dönüyor.” demiş nine.
“Nine, o dönünce beni onun yanına götür.” demiş delikanlı.
Nine akşam olunca kızı, delikanlı ile görüşmesi için ikna etmiş.
Delikanlı o kadar yakışıklıymış ki kız görür görmez delikanlıya âşık olmuş. Delikanlı “Sen padişahın kızını görebiliyor musun?” demiş.
Kız “Ben padişahın kızının işlerini yapıyorum.” demiş.
“Onu görüyorsan sana bir şey diyeceğim. Hiç kimseye söylemezsen
sana söylerim.” demiş delikanlı.
“Benden söz çıkmaz. Söyle.” demiş kız.
Delikanlı “Benim söylediğimi yaparsan ben seni hanımım olarak alırım.” demiş.
Delikanlı böyle deyince kız mutluluktan uçmuş. Delikanlı “İşte sana
üç çilek veriyorum. Bu çileği ne yap et padişahın kızına yedir. Ondan sonra
olacakları kendi gözünle görürsün. Bunu hiç kimseye de söyleme.” demiş.
Kız “Tamam.” demiş.
Delikanlı “Bu işi yaparsan seni hanımım olarak alacağım.” diye yemin
etmiş. Sonra çilekleri kıza vermiş.
Bu kız sabah olunca padişahın kızının yanına gitmiş. Çilekleri masanın üstüne koymuş. Padişahın kızı uykusundan kalkınca masanın olduğu
yere gelmiş. Masanın üstünde kıpkırmızı üç tane çilek duruyormuş. Dünyada böyle çilek yokmuş. Çilekleri “Buraya kim koydu?” bile demeden
alıp yemiş. Sonra kızın derisi, boynuzu, kuyruğu ve kılları çıkmış. Saraydaki kızlar “Abla, şeytan oldu! Abla şeytan oldu!” diye koşa koşa padişaha
haber vermeye gitmişler. Padişah “Of, bizim işimiz çok kötü, biz bittik!”
diye bütün vezirlerini toplayıp kızının yanına koşmuş.
Padişah ile vezirleri gelince görmüşler ki kız bir hayvan suretindeymiş.
Üstelik konuşamıyormuş. Onlar “Ne oldu buna?” diye şaşırıp kalmışlar. Sonra doktorları çağırmışlar. Doktorların kimisi kızın boynuzunu
kesmiş ama boynuz her kesilişinden sonra tekrar çıkmış. Bunun üzerine
536
Erkan KARAGÖZ
profesörler gelmiş. Onlar bu durumun nedenlerini araştırmışlar ama hiçbir
şey bulamamışlar. Ondan sonra büyücüleri çağırmışlar onlar da bunun
nedenini bilememişler. Daha önce kızı bulup gelen büyücü kadın da kızı
eski hâline döndürmeyi başaramamış. Bundan dolayı padişah onun başını
kestirmiş.G275.7.1.
Nine pazara çıkmışmış. “Padişahın kızında kıl çıkmış, boynuz çıkmış.” diye delikanlıya yeni haberler getirmiş.
Delikanlı bu haberleri bilmiyormuş gibi davranıp ona “Nine padişahın
yanına git. Ondan muştuluğunu al. Benim tanıdığım bir profesör var. O bütün
hastalıkları biliyor dersin. Ben kızı iyileştirmek için oraya gideceğim.” demiş.
Nine hemen muştuluğunu almak için padişahın sarayına gitmiş. Saraydakilerin endişeyle oturduğu bir sırada nine oflaya puflaya içeriye girmiş
de “Padişahım sultanım muştuluğumu almak için geldim. Benim tanıdığım
bir profesör var. O, padişahın kızını iyileştiririm diyor.” demiş.
Ninenin böyle söylemesinden sonra padişah atları koşumlatmış. Delikanlının yanına gelip ona “Kızımı sen mi iyileştirmek istiyorsun?” demiş.
“Ben, padişahım sultanım.” demiş delikanlı.
Delikanlıyı alıp gitmişler. Saraya gelince padişah ile vezirleri delikanlıyla birlikte kızın hastalığına bakmak için kızın yanına gitmişler. Delikanlı, kıza iyice baktıktan sonra onun boynuzlarını sıvazlayıp “Padişahım sultanım kızı iyileştirmek mümkün. Bu kıza cin çarpmış. Sarayda hiç kimse
kalmasın. Kız ile birlikte sadece ben kalayım.” demiş.
Sonra saraydaki bütün herkesi çıkarıp kız ile delikanlıyı kilitleyip bırakmışlar.
Delikanlı bu çirkin hayvan suretindeki kızı bağırta bağırta dövmüş.
Sonra kıza bir çilek vermiş. Kız çileği yiyince boynuzları düşmüş. Dili de
çözülüp “Lütfen bir tane daha ver.” demeye başlamış.
“Vereceğim ama haydi önce sen yüzüğü ver.” demiş delikanlı.
Kız “İşte sandık. Sandığın içinde bir kutu var. Yüzük o kutunun içinde,
kendin al.” demiş.
Delikanlı gidip yüzüğü eline aldıktan sonra kıza bir çilek daha vermiş.
Kız çileği yedikten sonra eski hâline dönmüş. Delikanlı, kıza orada “Ey
uğursuz! Sen bana çok sıkıntı çektirdin!” demiş.
Sonra padişahın adamları kızın eski hâline dönüp dönmediğine bakmak için gelmişler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
537
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişah, delikanlıya “Ne istersen onu vereyim.” demiş.
Delikanlı “Yok, padişahım sultanım. Bana hiçbir şey gerek değil.” demiş.
Biraz konuştuktan sonra delikanlı çıkıp gitmiş. Gitmeden önce de
Heybulla vezire “Sen buradan çık. Ben bu sarayın altını üstünü getireceğim.” demiş.
Delikanlı böyle söyledikten sonra Heybulla ağabey bütün ailesini alıp
saraydan çıkıp gitmiş.
Delikanlı yüzüğü takmış. Bütün periler, cinler toplanıp “Ne gerek padişahım sultanım?” diyerek yeniden çıkmışlar.
Delikanlı “Şu padişahın ailesini kimsenin bilmediğini bir denize alıp
bırakınız.” demiş.
Periler, cinler padişahın ailesini alıp bir denize atmışlar. Delikanlı,
Heybulla ağabeye kendisinin yaptırdığı sarayı vermiş de “Heybulla ağabey
sen bu sarayda yaşarsın.” demiş.
Sonra tahtı alıp bütün halkı toplamışlar. Delikanlıya söz vermişler.
Delikanlı “Ben sizin zalim padişahınızın altını üstüne getirip onu denize
attım. Onun veziri Heybulla ağabey sağ kaldı. Onu padişahınız yapar mısınız yoksa başka birisini mi seçersiniz?” demiş.
O zaman kimileri “Heybulla ağabeyi padişahın yerine koyarız.”
demişler.
Kimileri de “Padişahın yerine seni koyuyoruz.” demişler.
Delikanlı “Öyleyse ikiye ayrılınız.” demiş.
Halk ikiye ayrılmış. “Heybulla veziri padişah yaparız.” diyenler daha
çok çıkmış. Bu sırada delikanlı yüzüğü takmış. Periler, cinler toplanmış.
Delikanlı, Heybulla vezirin tarafını tutanların hepsini de denize attırmış.F27113.
Ondan sonra o “Kimse karşı gelmesin, biz herkesi yeneriz. Düşmanların
hepsini denize atarız.” demiş.
Halk padişah olarak delikanlıyı seçmek istemiş. Ama delikanlı padişah olmamış. Başka adil birisini padişah yapmış. Eski padişahın kızına
çilek veren kızı kendine hanımı olarak almış. Orada düğün yapmışlar.
Oradaki içecekler nasıl onu bilmiyorum. Düğüne varmak nasip olmadı. Düğün geçmişti.
538
Erkan KARAGÖZ
2.51.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 51
B216. Knowledge of animal languages. Person understands them /
Hayvanların dilini bilme. Kişinin onların dilini anlaması TOM: 51
B211.1.8. Speaking cat / Konuşan kedi TOM: 51
B31.5-1. Simorg’s baby / Simurg kuşunun yavrusu (MEK) TOM: 51
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş TOM: 51
B242.1-11. Simorg the king of birds / Kuşların padişahı Simurg kuşu
(MEK) TOM: 51
F759-9. Extraordinary mountains and valleys - miscellaneous - Mount
Kaf / Olağanüstü dağlar ve vadiler - Çeşitli motifler - Kafdağı (MEK)
TOM: 51
B232. Parliament of birds / Kuşlar meclisi TOM: 51
B11. Dragon / Ejderha TOM: 51
B11.2.1.1. Dragon as modified serpent / Ejderhanın değişikliğe
uğramış bir yılan olması TOM: 51
B11.11-9. Dragon decapitated / Ejderhanın başının kesilmesi (MEK)
TOM: 51
B31.5. Simorg: giant bird / Simurg: Devasa kuş TOM: 51
D1076. Magic ring / Sihirli yüzük TOM: 51
D1421.1.6. Magic ring summons genie / Sihirli yüzüğün cini çağırması
TOM: 51
D1421-7. Magic ring summons fairy / Sihirli yüzüğün perileri
çağırması (MEK) TOM: 51
F235.6. Fairies visible through magic ring / Sihirli yüzük yardımıyla
perilerin görülebilmesi TOM: 51
D2121.5. Magic journey: man carried by spirit or devil / Sihirli
yolculuk: Peri ya da cin (ifrit) tarafından insanın taşınması TOM: 51
F749- Wild Island which has many sorts of flowers, fruits and birds /
İçinde her türden çiçek, meyve, kuş ve su olan insan ayağı basmamış ada
(MEK) TOM: 51
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
539
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F771.1.5. Palace of jewels / Mücevher sarayı TOM: 51
F271.2.0.1. Fairies build great structures in one night / Perilerin bir
gecede çok büyük binalar inşa etmesi TOM: 51
F271-12. Fairies collect all the pictures of girls on the world / Perilerin
dünyadaki bütün kızların resimlerini toplayıp gelmesi (MEK) TOM: 51
K1336. Magic helper brings girl to hero’s bed / Sihirli yardımcının,
kızı kahramanın yatağına getirmesi TOM: 51
D1154.1. Magic bed / Sihirli yatak TOM: 51
D1520.17.1. Magic transportation on flying bedstead / Karyola
üstünde uçarak sihirli seyahat TOM: 51
D1712.3. Interpreter of dreams / Rüya yorumlayıcısı TOM: 51
D1814.1. Advice from magician (fortune-teller, etc.) / Büyücüden
(falcı vb.) nasihat alma TOM: 51
D2070. Bewitching / Büyü yapma TOM: 51
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) TOM: 51
D252-3. Transformation: man to barrel (cask) / İnsanın fıçıya
dönüşmesi (MEK) TOM: 51
D434-7. Transformation: barrel (cask) to person / Fıçının insana
dönüşmesi (MEK) TOM: 51
D117.1. Transformation: man to mouse / İnsanın fareye dönüşmesi
TOM: 51
D315.2. Transformation: mouse to person / Farenin insana dönüşmesi
TOM: 51
B422. Helpful cat / Yardımsever kedi TOM: 51
B241.2.5-1. Vice of King of mice / Fareler padişahının veziri (MEK)
TOM: 51
B241.2.5. King of mice / Farelerin padişahı TOM: 51
M244.1. Bargain with king of mice / Fareler padişahıyla pazarlık
etme TOM: 51
D2121.2. Magic journey with closed eyes / Gözleri kapayarak sihirli
seyahat TOM: 51
540
Erkan KARAGÖZ
D981.10-1.1. Magic red strawberry / Sihirli kırmızı çilek (MEK)
TOM: 51
D1375.1.1.10-1. Magic red strawberry cause horns to grow on person
/ Sihirli kırmızı çileğin insanda boynuz çıkmasına neden olması (MEK)
TOM: 51
D1375.6-2. Magic red strawberry causes feathers to grow on person /
Sihirli kırmızı çileğin insanda tüy çıkmasına neden olması (MEK) TOM:
51
D1375.4.2. Magic fruit causes tail to grow / Sihirli kırmızı çileğin
insanda kuyruk çıkmasına neden olması TOM: 51
D100. Transformation: man to animal / İnsanın hayvana dönüşmesi
TOM: 51
D981.10-1.2. Magic whitish strawberry / Sihirli beyazımsı çilek
(MEK) TOM: 51
D1375.2.1-4.1. Magic whitish strawberry removes horns from person
/ Sihirli beyazımsı çileğin insandan boynuzları çıkarması (MEK) TOM: 51
D1375.4-3.1.1. Magic whitish strawberry removes tail from person /
Sihirli beyazımsı çileğin insandan kuuyruğu çıkarması (MEK) TOM: 51
D1866-4.1.1. Beautification by eating magic whitish strawberry /
Sihirli beyazımsı çileğin yenilmesiyle güzelleşme (MEK) TOM: 51
D300. Transformation: animal to person / Hayvanın insana dönüşmesi
TOM: 51
G275.7.1. Witch beheaded / Cadının başının kesilmesi TOM: 51
F271-13. Fairies kill people for their master / Perilerin biat ettikleri
kişi için insan öldürmesi (MEK) TOM: 51
2.52. GÖRÜnMeZ CePKen
2.52.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda fakir bir köylü delikanlı askere alınmış. O zaman bu
delikanlı on yedi yaşındaymış. Üç yıl yaya olarak askere giden bu delikanlı
yirmi beş yıl hizmet ettikten sonra tekrar yaya olarak dönüş yoluna çıkmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
541
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Dönerken gördüğü evlerin sahiplerinden yemek istemiş. Delikanlı bu şekilde karnını doyurarak geliyormuş.
Bir gün bu delikanlı bir ihtiyar adamın evine girmiş. Bu ihtiyar “Sen
yayan terli terli gitme. Ben seni iki saatte gideceğin yere ulaştırırım. Ama
sen bana bir yıl hizmet et.” demiş.
Bu delikanlı, ihtiyar adama inanıp onun yanında bir yıl çalışmak üzere
işe başlamış. Bu ihtiyarın kara bir aygırı varmış. Delikanlı bu aygırın bakımını üstlenmiş. Ama delikanlı ahıra girmiyormuş. Bir düğmeye basınca
saman gelip çıkıyormuş. Bir düğmeye basınca yulaf, arpa çıkıyormuş. Bir
düğmeye basınca da su çıkıyormuş. Başka bir düğmeye basınca da hayvanın tezekleri temizleniyormuş.
Böyle bir yıl geçmiş. Bir yıl dolunca delikanlı “Dede, ben artık gideyim.” demiş. Dededen hesabı kesmesini istemiş.
Dede oradan atın yanına gidip ata “Seni iyi bakıp besledi mi?” diye
sormuş.
“Yok, iyi bakmadı. O bir defa benim karnımı doyurmayı unuttu.” demiş at.B211.1.3. Delikanlı bir gün uykudan kalkamayıp düğmeleri basmayı
unutmuşmuş.
“Oğlum sen ata iyi bakmamışsın. Bir yıl daha burada kalacaksın.” demiş ihtiyar.
Delikanlı kalıp bir yıl daha hizmet etmiş. Bu sefer delikanlı hiç geç
uyanmayıp ata çok iyi bakmış. Bir yıl dolunca dede atın yanına gidip sormuş.
At “Bu sefer bana iyi baktı.” demiş.
Sonra ihtiyar “İşte oğlum sana eski bir cepken,D1053-1. eski bir börk,D1067.1.
bir düdük,D1224. bir kılıç,D1081. ve eski bir keçe çizme.D1065.1. Düdüğü çaldığın
zaman bu at gelip karşına çıkar.D1441.1.2-1. Börkle cepkeni giydiğin zaman
görünmez adam olursun.D1361-45. - D1361.15. Keçe çizmeleri giydiğin zaman
bir atlamada yüz kilometre atlarsın. Bu kılıçla herhangi bir şeyi kırk
kilometreden kesersin.”D1564-8. demiş.
Ondan sonra delikanlı keçe çizmeyi denemek için almış. Bir atlamada
yüz kilometre atlamış.D1520.10-2. İki saat içerisinde padişaha gelmiş. Padişah
onu bir yıl karantinaya koymuş. O bir yıl karantinada kalmış.
542
Erkan KARAGÖZ
Bu padişahın kızı bir günde kırk çift bot eskitiyormuş. Bu kırk çift
botun nerede eskitildiğini bilmek için bir nöbetçi koymuşlar. Bir yıl sonra
bu delikanlı nöbetçilik yapmaya başlamış. Çıkmış da yatıp uyumuş.
Padişahın kızı “Giy, şimdi nöbetçi uyuyor.” demiş. Kırk çift botu alıp
gitmiş.
Kız gidince delikanlı uyanmış. Uyanınca elbiselerini giyip kızın arkasından gitmiş. Delikanlı yüz kilometre beriye yüz kilometre öteye atlayıp
kızı bulmuş. Bu kız bir ağaçtan altın elmaF813.1.1. koparıp almış. Delikanlı da
“Bana gerek olur.” diye o da almış. Padişahın kızı bu elmayıD981.1. denizin
olduğu yere çıkınca denize atmış. Bu altın elma, gemi olmuş.D451.3-5. Kız bu
gemiye binip denize açılmış. Delikanlı da denize atlayıp onun arkasından
gitmiş.
Sonra bu kız yanan bir ateşin olduğu yere çıkmış. Yirmi çift botunu
giyip bu ateşten geçmiş. Delikanlı da ateşten atlayıp geçmiş. Kız ondan
sonra da bir dağa gelmiş. Orada elmasını atmış, dağ delinmiş.D1552-13. Kız bu
delikten giden elmanın arkasından dağın içine doğru gitmiş. Delikanlı da
elmasını atmış. O da açılan delikten dağın içine doğru gitmiş.
Dağın içindeki çukurdaF771.3.5-2. çok yakışıklı bir peri delikanlısıF200.
oturuyormuş. Kız, bu peri delikanlısına “Beni gözetlemesi için bir askeri
bir yıl boyunca benim arkama taktılar. O asker beni gözetlerken uyuyup
kaldı.” demiş.
Bunların konuşmalarını delikanlı dışarıdan dinlemiş. Sonra oradan
ayrılmış.
Sabah olunca delikanlıyı padişah çağırtıp “Ne yaptın, kızı tutabildin
mi?” demiş.
“Tuttum.” demiş asker. Ne olduysa delikanlı hepsini padişaha anlatmış.
Padişah, kızını yanına getirtmiş. Asker, padişahın kızının önünde gördüğü şeyleri anlatmış. Padişahın kızı “Doğru söylemiyor. Eğer doğru söyleseydi kanıtlamak için bir şey alıp öyle dönerdi.” demiş.
Ertesi gün kız erkenden çıkıp gitmiş. “Eh, asker ne varsa her şeyi anlatıp söyledi. O bunları nereden biliyor ki?” demiş.
Peri delikanlısı “Onun bir büyücü kocakarısı vardır. Yoksa o bunları
nereden bilsin ki.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
543
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
O gün delikanlı, perinin başına giymiş olduğu tacı alıp öyle dönmüş.
Sabahleyin padişah, delikanlıyı çağırtıp “Gördün mü? Kanıt için bir
şey alıp geldin mi?” demiş.
“İşte perinin başına giymiş olduğu tacı alıp döndüm.” demiş.
Padişah, kızını getirtmiş. Kızı “Doğru söylüyor. Doğru söylediği için
ben bu delikanlıya varacağım.” demiş.
Padişah, kızını bu delikanlıya vermiş. Padişahın kızı ile delikanlı birlikte yaşamaya başlamışlar. Bir zaman sonra kız, peri delikanlısını özleyip
hasretinden sararıp solmaya başlamış. Kız “Benim senden başka birisiyle
olacak hâlim yok.” diye peri delikanlısına haber göndermiş. Peri delikanlısı, padişaha mektup yazarak “Sana iki saat süre, kızını vermezsen savaşıp
alacağım.” demiş.
Padişah, damadı olan delikanlı ile oturup konuşmuş. Delikanlı “Korkma baba! Ben o peri delikanlısını yenerim.” demiş. Delikanlı kılıcını kuşanıp, cepkenini giymiş. Sonra atına atlayıp yola çıkmış. Peri delikanlısının
askerlerini kırk kilometreden kılıcıyla kırıp geçirmiş. Peri delikanlısı, padişahın damadı olan delikanlıya “Savaşmayı bırakalım.” diye haber göndermiş.
O arada peri delikanlısı, kız ile konuşabilmiş “Sen, onun benim askerlerimi nasıl yendiğini öğrenebilir misin?” demiş.
Kız tatlı sözlerle kocasına “Sen bana hiçbir şey söylemiyorsun. Sen
nasıl oldu da benim arkamdan gelebildin? Sen bu peri askerlerini nasıl
yenebildin?” diye sormuş.
Delikanlı, hanımına uzun bir zaman hiçbir şey söylememiş. Sonra şaşkına dönüp “Şu kılıç ve elbiselerim sayesinde yendim.” demiş.
Delikanlı savaştan sonra yorulup uykuya dalmış. Kız, delikanlının kılıcı ile bütün elbiselerini almış. Aldıklarının yerine başka şeyler koymuş.
Sonra delikanlıdan aldığı kılıcı, düdüğü, cepkeni peri delikanlısına
göndermiş.
Peri delikanlısı bir kez daha askerleriyle gelmiş. Padişaha iki saat süre
vermiş. Delikanlı, kızın değiştirdiği eşyaları alıp savaşa gitmiş. Savaşa çıkınca düdüğünü çaldığında atı gelmemiş. Çizmesi ile yüz kilometre atlayamamış. Kılıcı ile kırk kilometreden kırıp geçirememiş Sonra delikanlının
544
Erkan KARAGÖZ
bu hâlini görmüşler. Onu kesip öldürmüşler. Peri delikanlısı padişahın kızını alıp gitmiş.
Delikanlıyı eğiten ihtiyar adam çok büyük bir âlimmiş. İhtiyar, delikanlıya ne olduğunu bilip onu aramaya çıkmış. Delikanlının kemiklerini
yükleyip dönen ihtiyar, kemikleri kazanda kaynattıktan sonra onu yeniden
hayata döndürmüş.E29-8. Delikanlı dirilince dedeye “Dede, ben şimdi ne yapacağım?” demiş.
Dede “Şimdi oğlum sen oku.” demiş. Bu delikanlı okumuş. Kız olayım dese kız oluyormuş, at olayım dese at oluyormuş. Küçücük bir adam
bile olabiliyormuş.
Dede ona “Artık oğlum sen evine dön. Benim öğrettiğim şeyleri kimseye söyleme. Eğer kendini sattırırsan mutlaka bir eşyan kalsın.” demiş.
Sonra delikanlı evine dönmüş. Delikanlının babası çok fakir olduğundan hiçbir şeyleri kalmamışmış. Delikanlı, babasına “Baba, sen beni
at edip pazarda sat. Benim için on beş bin akçe verirler. Yalnız dizginimi
sakın satma.” demiş.
Sabah olunca babası oğluna bir at arabasını koşumlamış. Delikanlı
çok güzel bir ala aygır olmuş.D131. Pazara varınca aygır halka bakarak kişnemeye başlamış. Bütün halk bu atı çok beğenmiş. Pazarlık yaparak bu
atı on beş bin akçeye satın almışlar. Delikanlının babası dizgini satmayıp
eve dönmüş. Sonra atı satın alan kişi aygırı avluya bağlamış. Kendi de çay
içmek için içeriye girmiş. Delikanlı bu arada küçük bir oğlan çocuğuna
dönüşüpD55.2.5. bahçenin arkasından çıkıp gitmiş. Atın sahibi içeriden koşarak çıksa da at yokmuş. Adam, çocuğa “Buralarda bir ala at gördün mü?”
demiş.
Oğlan “Yok görmedim.” demiş de uçarakD2135.0.3. evine dönmüş.
Başka bir pazarda delikanlı daha hızlı koşan bir at olmuş. Babası onun
için bu sefer otuz beş bin akçe istemiş de “Bu at bir saatte iki yüz kilometre
gidiyor.” demiş.
Halk inanmayıp “Koşturup görelim.” demişler. Atı götürmüşler, bırakıp gelmişler. Bir saat içinde at ikiz yüz kilometrelik yerden dönüp gelmiş.
F989.17.
Peri delikanlısı “Dizginiyle sat.” diye adamı bezdirmiş. Adam şaşkına dönünce dizginiyle birlikte satmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
545
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Peri delikanlısı bu atın ne olduğunu bilmeden almışmış. Evine dönünce büyücü kocakarıyaG200. “İşte nine, yetmiş bin akçeye ben nasıl bir at alıp
geldim.” demiş.
“Alıp geldiğin bu at senin düşmanın.” demiş kocakarı.
Onlarda on beş yaşında hizmetçi bir kız varmış. Bu kız atın yanına
çıkınca delikanlı ona “Şimdi beni öldürecekler. Benim azı dişim bir kenara
sıçrar. Sen dişi alıp balçığa gömersen hemen bir elma ağacı yetişir.” demiş.
Atı öldürmüşler. Kız atın dişini alıp balçığa gömmüş. Bir saat içinde
orada çok güzel bir elma ağacı yetişmiş.D457-21. Üstelik elmaları da olgunlaşmışmış.
Peri delikanlısı, büyücü kocakarıya “Bak, ne kadar da güzel bir elma
ağacı yetişti.” demiş.
Büyücü kocakarı “Evet, senin hasmın yetişmiş.” demiş.
O sırada on beş yaşındaki hizmetçi kız avludaymış. Elma ağacı kıza
“Beni şimdi kesecekler. Beni kestiklerinde biraz büyükçe bir talaş kenara
saçılır. Sen bunu mümkünse yıkandığınız göle götürüp at.” demiş.D1610.2-3.
Sonra peri delikanlısı bu elma ağacını kesmiş. Elma ağacının talaşları
etrafa saçılıp dağılmış. Kız o talaşları alıp göle atmış.
Ondan sonra peri delikanlısı cepken ile çizmeleri giyip padişahın kızıyla beraber yıkanmak için göle gitmiş. Bunlar elbiselerini çıkarıp göle
girmişler. Diğer delikanlı ise çok güzel yeşil göğüslü bir ördek olupD441.3-4.
gölde yüzmekteymiş. Peri delikanlısı bu ördeği kovalamaya başlayıp “Ben
seni tutsam tutsam pencerenin dibinde ancak tutarım.” demiş.
Ördek onu gölün bir kıyısından diğer kıyısına kadar götürmüş. Sonra
delikanlı çabucak peri delikanlısına kaptırdığı elbiselerini giyip eskisi gibi
olmuş. Bunların ikisini oracıkta parçalayıp atmış. Düdüğünü çalınca atı
yanına gelmiş. Delikanlı gencecik hizmetçi kızı alıp güzel günler yaşamaya
başlamış.
2.52.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 52
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at TOM: 52
546
Erkan KARAGÖZ
D1053-1. Magic coat / Sihirli ceket (MEK) TOM: 52
D1067.1. Magic hat / Sihirli şapka TOM: 52
D1224. Magic pipe (musical) / Sihirli düdük (müzikle ilgili) TOM: 52
D1081. Magic sword / Sihirli kılıç TOM: 52
D1065.1. Magic boots / Sihirli çizme TOM: 52
D1441.1.2-1. Magic pipe (whistle) calls horse to master / Sihirli
düdüğün atı sahibine çağırması (MEK) TOM: 52
D1361-45. Magic coat renders invisible / Sihirli ceketin görünmezlik
sağlaması (MEK) TOM: 52
D1361.15. Magic cap renders invisible / Sihirli şapkanın görünmezlik
sağlaması TOM: 52
D1564-8. Magic word cuts anything from forty kilometers away /
Sihirli kılıcın herhangi bir şeyi kırk kilometreden kesebilmesi (MEK)
TOM: 52
D1520.10-2. Magic transportation by boots / Çizme yardımıyla sihirli
yolculuk (MEK) TOM: 52
F813.1.1. Golden apple / Altın elma TOM: 52
D981.1. Magic apple / Sihirli elma TOM: 52
D451.3-5. Transformation: apples to ship / Elmanın gemiye dönüşmesi
(MEK) TOM: 52
D1552-13. Magic apple opens mountain while thrown / Sihirli elmanın
atılmasıyla dağın açılması (MEK) TOM: 52
F771.3.5-2. Pit inside mountain / Dağın içindeki delik (MEK) TOM: 52
F200. Fairies (elves) / Periler TOM: 52
E29-8. Resuscitation by boiling victim’s bone / Kurbanın kemiklerini
kaynatarak kurbanı diriltme (MEK) TOM: 52
D131. Transformation: man to horse / İnsanın ata dönüşmesi TOM: 52
D55.2.5. Transformation: adult to child / Yetişkin bir insanın çocuğa
dönüşmesi TOM: 52
D2135.0.3. Magic ability to fly / Sihirli uçma yeteneği TOM: 52
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
547
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F989.17. Marvelously swift horse / Olağanüstü hızlı at TOM: 52
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) TOM: 52
D457-21. Transformation: tooth to apple tree / Dişin elma ağacına
dönüşmesi (MEK) TOM: 52
D1610.2-3. Speaking apple tree / Konuşan elma ağacı (MEK) TOM: 52
D441.3-4. Transformation: wood shavings to duck / Talaşın (ağaç
kırpıntısı) ördeğe dönüşmesi (MEK) TOM: 52
2.53. PAdİŞAH OĞlU Ve OnUn FAKİR KOMŞUSU
2.53.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda bir padişah varmış. Onun komşusu çok fakirmiş. Onların ikisinin de oğulları olmuş. Bu çocukların ikisi dost olmuşlar. Fakir
kişinin oğlu çok güzel, çok akıllı olduğundan fakir de olsa onu sevmişler.
Bunlar büyüyüp boy atmışlar. Padişahın oğlu dostuna “Dostum, babamlar beni evlendirecek.” demiş.
Fakir oğlan “Sen evlenirsen artık benimle gezmezsin. Benim evlenmek için ne param ne de vaktim var.” demiş.
Padişahın oğlu “Sen de evlen. Ben sana ne gerekiyorsa veririm. Babanlara söyle sana güzel bir kız bulsunlar.” demiş.
Padişahın oğlu, arkadaşını kendisi ile denk tutmaya çalışmış. Şimdi
hiç padişahın oğluyla fakirin oğlu denk olur mu?
Tamam. Padişahın oğlu para verince fakir oğlanın ailesi de kız aramaya başlamış. Fakir delikanlı birini beğenip karar kılmış. Sonra padişahın
oğlunun yanına gidip “Evlendim.” demiş.
Padişahın oğlu “Düğün akşamından sonra çıkıp gidelim.” demiş.
Bunlar düğün akşamından sonra çıkıp gitmişler de birkaç gün sonra
dönmüşler. Döndükleri zaman padişahın oğlu, dostunu yemeğe çağırmış.
Büyük bir eğlence meclisi hazırlatmış. Fakir delikanlı hanımı ile birlikte gelmiş. Vezirler de orada oturuyormuş. Bunlar yemişler, içmişler sonra
dönmüşler. Delikanlı ve hanımı çıkıp gittikten sonra padişahın oğlu vezirlerine “Komşunun hanımı güzel mi, beğendiniz mi?” demiş.
548
Erkan KARAGÖZ
Vezirler “Çok beğendik, çok güzelmiş.” demişler.
“Benim hanımımı beğendiniz mi?” demiş.
“Seninki de iyi ama biraz endamsız.” demiş vezirler. Vezirler delikanlının gönlünün nereye gittiğini sezip onun için böyle söylemişler. Sonra
da “Kendi hanımını beğenmediysen fakir delikanlının hanımını alıp sana
verelim. Bu iş bizim elimizden gelir.” demiş vezirler.
“Başkasının hanımını başkasına nasıl alırsın?” demiş padişahın oğlu.
“Sen almayacaksın. Biz alıp sana vereceğiz.” demiş vezirler.
Padişahın oğlu çıkıp gitmiş. Sonra vezirler bir toplantı yapmışlar.
Epeyce bir vakit düşünüp taşındıktan sonra içlerinden birisi “Ben bir hile
düşündüm. Sadece hileyle kızı alırız.” demiş.
“Nasıl bir hile düşündün?” diye diğer vezirler sormuşlar.
Toplantıya katılan vezirler bu hileyi dinlemişler.
“Yapacağım hileyi şimdi söylemeyeceğim. Şimdi onu çağırtacağım. O
zaman duyarsınız.” demiş.
Fakir delikanlıyı çağırtmışlar. Bu delikanlı durumu bilmeden koşarak
gelmiş. “Ne isteğiniz var?” demiş.
Vezir yerinden fırlayarak kalkmış da “Senden isteğimiz şu, benim söyleyeceklerimi iyi dinle. Bilmem nerede şöyle bir şey var. O şeyi bulamazsan hanımını alıp padişahın oğluna vereceğiz.” demişler.
Delikanlı düşüncelere dalıp oradan ayrılmış, evine gelmiş. Boynu bükük hep önüne doğru bakan delikanlıya hanımı “Sen hasta mısın? Hiç böyle olmazdın?” diye sormuş.
Delikanlı, hanımına sırrını açmış. “Biz galiba birlikte yaşayamayacağız.” demiş
“Niçin böyle söylüyorsun, ne oldu sana?” demiş hanımı. Hanımı durumu bilmiyormuş.
Delikanlı “Benden dünyada olmayan bir şeyi bulup gelmemi istediler.” demiş. Biraz ağladıktan sonra da “Bunu bulamazsam seni benden alacaklar.” demiş.
Hanımı “Olmaz, boynuma bıçak dayasalar da senden ayrılmam.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
549
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı, vezirlerin verdiği görevi yerine getirmek için yola çıkmaya
karar verip “Ben sabah gidiyorum.” demiş hanımına.
Hanımı “Sen kaygılanma. Bu kaygı değil, hiç kaygılanma.” demiş.
Akşam olmuş. Yiyip içtikten sonra yatmışlar. Delikanlı çok
kaygılanıyormuş. Hanımı ona “Kaygılanma sen, bir yolunu buluruz.” demiş.
Delikanlı sabah olunca kalkıp elini yüzünü yıkamış. Üstünü başını giyindikten sonra tüfeklerini almış. Sonra hanımıyla bakışmış.
Hanımı “Ne arayacağını bana da söyle hele!” demiş.
Delikanlı “Şurada bilmem nerede bir şey var. Onu alıp gel dediler. O
şeyin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum.” demiş.
Hanımı “Öyleyse bulunur.” demiş.
Hanımı sandığından bir elma alıp eşine vermiş de “Şu elmayı fırlata
fırlata arkasından git. Aradığın şeyi bulursun.” demiş.
Delikanlı elmayıD981.1. fırlata fırlata bir kara ormana gelmiş. Elma düz
bir patikadan koşturuyor, delikanlı da onun arkasından gidiyormuş.D1313.6.
Delikanlı pencereli küçük bir kulübenin olduğu yere gelmiş. Kulübenin
içinde kör bir nine varmış. Delikanlı nineyle konuşmuş. Şöyle hâl hatır
sorduktan sonra biraz oturmuş. Sonra delikanlı, nineye “Şöyle şöyle bir
şey var. Nineciğim, sen o şeyi biliyor musun?” diye sormuş.
İhtiyar kadın “Oğlum ben bilmiyorum. Benim bir ablam var. Bilse
bilse o bilir. Şu patika yoldan git.” demiş.
Delikanlı bu sefer de başka bir küçücük kulübeye gelmiş. Burada da
bir ihtiyar kadın oturuyormuş. İhtiyar kadının dişleri düşmüş, saçları da
keten gibi ağarmışmış. Biraz konuştuktan sonra delikanlı, ihtiyar kadına
“Nine şurada bilmem nerede bir şey var. O şeyi sen biliyor musun?” diye
sormuş.
“Anladım oğlum ama ben nerede olduğunu bilmiyorum. Bir soruşturayım.” demiş ihtiyar kadın.
İhtiyar kadın boynuna bir düdükD1224. asmış. Kulübesinden dışarıya çıkıp
düdüğünü çalmış. Onun yanına türlü türlü yaban hayvanları gelmiş.D1441.1.2.
İhtiyar kadın “Hepiniz geldiniz mi?” demiş.
550
Erkan KARAGÖZ
Bir kurbağaB211.7.1. “Bizim aksak kurbağa topalladığından daha gelemedi.” demiş.
Aksak kurbağa aksaya aksaya geldikten sonra ihtiyar kadın “Herkes
geldi mi?” diye tekrar sormuş.
“Hepimiz geldik.” demişler.
İhtiyar kadın aksak kurbağaya “Düdüğün sesini işitince niçin geç
kaldın? İnsanı bekletiyorsun.” demiş.
Bu kurbağa “Nine ben arkada kaldım. Ot biçerlerken benim ayağımı
kestiler. Bundan dolayı yürüyemiyorum.” demiş.
İhtiyar kadın bağırarak “Hepiniz dinleyin. Size bir sorum var. Şurada
bir yerde bir şey varmış. O şeyi biliyor musunuz? O şeyi hanginiz biliyor?”
demiş.
Aksak kurbağa “Nine ben onu biliyorum.” demiş.B493.1.
“Öyleyse bu delikanlıyı alıp oraya götür. O şeyi alıp ona ver.” demiş
ihtiyar kadın.
Kurbağa, delikanlıya “Ben senin yürüyüşüne ayak uyduramam. Beni
koynuna koy.” demiş.
Delikanlı, kurbağayı alıp koynuna koymuş. Bunlar yola çıkmışlar.
Bunlar yolda giderlerken boz bir çadır görmüşler. Dört direkli küçücük bir
çadır kurulmuşmuş.
Kurbağa “Delikanlı yavaşça pencereden ne var ne yok diye bak. Orada insan olmaz.” demiş.
Delikanlı yavaşça pencerenin olduğu yerden bakmış.
“Ya, ne gibi şeyler görüyorsun?” demiş kurbağa.
“Bir masa, bir havlu, bir leğen ve bir sepet görüyorum. Evin içinde
kimse yok.” demiş delikanlı.
“Haydi o zaman içeri girelim. Kapı kilitli değil.” demiş kurbağa.
İçeri girmişler. Kurbağa “Sen divanın üzerinde yat. Hapşırıp öksürmeden yat. Ben yerdeki yarığa girip orada durayım.” demiş.
Delikanlı divana uzanmış. Kurbağa da yerdeki deliğe girdikten sonra
“Çok dikkatli yat.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
551
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Biraz zaman sonra dört kişi gelip eve girmiş. Ellerini, yüzlerini yıkadıktan sonra havluyla silmişler. Masaya bir örtü sermişler. Birisi emir
vererek “Nine, yemek getir!” demiş.
SepetD1171.11. kendiliğinden hiç kimsenin yardımı olmadan masaya çıkmış. Kapağı da kendiliğinden açılmış. Sepetin içinden kendiliğinden çeşit
çeşit yemekler, türlü türlü meyveler canın ne istiyorsa ondan çıkıyormuş.
D1472.1.23.
Eve gelen delikanlılar bu şekilde karınlarını doyurmuşlar.
“Topla nine, doyduk!” demiş emir veren kişi. Tabaklar, yemekler kendiliğinden bu sepete geri girmiş. Sonra sepet kendiliğinden pat diye yere
inmiş. Şıngırdaya şıngırdaya kendi yerine gitmiş.
Delikanlılar ellerini yıkadıktan sonra çıkıp gitmişler. Biraz zaman sonra kurbağa bağırarak “Delikanlı haydi beni koynuna koy, sepeti de eline al.
Çıkıp gidelim!” demiş. Delikanlı sepeti alıp kurbağayı koynuna koyduktan
sonra çıkıp gitmiş.
Biraz gittikten sonra kurbağa “Sen beni bırak. Ben kendim bir şekilde
dönerim.” demiş. Kurbağa kalmış. Delikanlı kendi yoluna devam etmiş.
Gide gide bu delikanlı bir su kıyısına gelmiş. Orada bir balıkçı dede
balık tutuyormuş. Kazanı açıp balık pişirmiş. İhtiyar adam “Delikanlı, çok
güzel balık pişirdim. Balıktan yiyip gidersin.” demiş.
Delikanlı, ihtiyarın sözünü dinlemiş. Balık yemek için oturmuş. Etine
dolgun balıklardan yiyip karınlarını doyurmuşlar. Sonra delikanlı “Dede,
sen bana güzel bir ziyafet çektin. Ben de sana bir ziyafet çekeyim.” demiş.
Sonra örtüyü yazmış da “Dede ellerini yıka gel.” demiş.
Dede ellerini yıkayıp gelmiş. Sonra delikanlı sepete emir vererek
“Nine, bize yemek ver!” demiş.
Sepet yuvarlanarak örtünün üzerine gelmiş. Sonra açılmış. İçinden
çeşit çeşit yiyecekler çıkmış. İhtiyarın iki gözü dört olmuş. Bunlar yiyip
içip karınlarını doyurmuşlar. Delikanlı sepete emir vererek “Nine, kalanları topla!” demiş.
Tabaklar kendiliğinden sepete girdikten sonra sepetin kapağı kapanmış. Sonra sepet yuvarlanarak kendi yerine gitmiş.
Dede “Teşekkürler oğlum, ilginç bir şey bu.” demiş.
552
Erkan KARAGÖZ
Sonra dede gidip kayığından bir kalın sopa alıp gelmiş. O sopanın
başında yay şeklinde bir başlık varmış. Dede “İşte, ben de sana bir hikmet
göstereyim.” demiş.
SopayıD1094. alıp yere sokmuş. Dede sopanın başlığını açınca içinden
bir general çıkmış da “Ne gerek dede?” demiş.
“Asker ver!” demiş dede. Generalden asker istemiş. Sonra sopadan sayısız asker çıkmış da çıkmış.D1475-8. Bütün su kıyısı sopadan çıkan askerlerle
dolmuş.
General bağırarak “Daha ne gerek, dede?” demiş.
Dede “Şiddetli bir savaş göster.” demiş. Toplar patlamış, silahlar çekilmiş. Burada çok büyük bir savaş olmuş.F1084.
Dede “Gördün mü delikanlı?” demiş.
Delikanlı bu işe çok şaşırmış. Sonra dede “Şimdilik yeter, savaşı bırakıp yerinize girin!” demiş. Askerlerin hepsi yerlerine girmişler. Atlı general vedalaşıp en son olarak sopanın başından içeri girip gitmiş. Sonra dede
sopanın başını kapatmış.
Ondan sonra ihtiyar “Oğlum, haydi değişelim. Ben ihtiyar bir adamım. Yemek çıkaran sepet çok iyi, bana gerek olur. Bu sopa da sana gerek
olur.” demiş.
Delikanlı sopaya gıpta etmiş. Değişmek istemiş ama delikanlı hanımım gidecek diye de korkmuş. O sırada sepet dile gelerekD1619-4. “Sen beni
değiş. Ben senden ayrılmam. Bizim ikimiz de sana gerekecek.” demiş.
Delikanlı sepet ile sopayı değişmiş. Sopaya dayanıp yola çıkmış. Delikanlı hep arkasına “Acaba sepet gelir mi?” diye bakıyormuş. Sonra bir
rüzgâr çıkmış. Sepet yuvarlanarak delikanlıya kadar gelmiş. Dede ağzını
açıp kalmış.
Delikanlı kendi memleketine, evine dönüp gitmiş. Zavallı genç hanımı onu karşılayarak “Nasılsın, sağ salim dönebildin mi?” demiş.
“Çok şükür.” demiş delikanlı.
Bunlar hâl hatır sorduktan sonra oturup konuşmuşlar. Sonra delikanlı
elini yüzünü yıkamış. Sepetini eline alıp vezirlerin yanına gitmiş.
O vezir “Alıp döndün mü?” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
553
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Alıp döndüm.” demiş delikanlı.
“Nerede o şey?” demiş vezir.
Delikanlı “Aha işte!” diye sepeti göstermiş.
Vezir sepeti alıp tekmelemiş de “Bu bize niye gerekli olsun ki? Bunun
gibi sepetler bizim çöplükte de var.” demiş.
Delikanlı “Tekmelemeden önce hikmetini gör.” demiş.
Bütün vezirler diğer vezire “Niçin böyle yapıyorsun? Biraz sabret
hele!” demişler.
“Yıkayın ellerinizi!” demiş delikanlı, vezirlere.
Vezirler ellerini yıkayıp masanın yanına oturmuşlar. Delikanlı, sepete
“Nine, bize yemek ver!” diye emir vermiş.
Sepet kendiliğinden tıp diye masanın üzerine çıkmış. Kapağı da kendiliğinden açılıp içerisinden canın ne istiyorsa her türlü yiyecekler çıkmaya başlamış. Vezirler birbirlerine bakıp deli gibi davranmışlar. Sepete
hayran kalmışlar. Vezirler bunu gördükten sonra konuşmayı bırakıp kaş
göz işaretleriyle anlaşmaya başlamışlar.
Sepeti tekmeleyen vezir “Ya tamam, hanımın senindir.” demiş.
Delikanlı burada “Ben şimdi bu sepeti size vermeyeceğim. Eğer sepeti
tekmelemeseydiniz sepet sizindi.” demiş.
Hilekâr vezir öfkelenip “Biz seni öldürüp hanımını alacağız. Sepetin
de bizde kalacak.” demiş.
Fakir delikanlı bir şey olup çıkmış. Burada delikanlı “Vermeyeceğim.
Kırlara çıkıyorum. Orada benimle savaşıp beni yenerseniz istediklerinizi
alırsınız. Hanımımı da alırsınız, beni de öldürürsünüz, sepetim de sizin
olur.” demiş.
Vezirler birbirlerine bakıp kahkaha ata ata gülüşmüşler. Vezirlerden
birisi delikanlıya “Sen gidip kırlara çık. Birazdan gelip seni öldürecekler.”
demiş.
Delikanlı kırlara çıkıp dededen aldığı sopayı yere sokmuş. Sopanın
başını açmış. Sopanın başından “Ne gerek delikanlı?” diye bir atlı general
fırlayıp çıkmış.
554
Erkan KARAGÖZ
Delikanlının “Asker ver!” demesiyle sopanın içinden askerler çıkmaya başlamış. Bütün kır askerlerle dolmuş.F873
General bağırarak “Delikanlı daha ne gerek?” demiş.
Delikanlı “Sabret, düşmanlar geliyor. Onlar ile savaşmaya hazır olun.”
demiş.
Tamam. O değil de, yolda bir bahadıra benzer bir şey görünmüş. Bu
kişi askerleri görünce korkmuş. Oraya gelmeyip geri dönmüş. Vezirlerin
kalem odasına girip onlara “Bir kişiyle bile uğraşmaya vaktim yok. Oraya
yabancı padişahlıktan askerler gelmiş.” demiş.
Haber padişaha gitmiş. Vezirler dar pantolon giymiş. Sonra alarm verilmiş. Padişahın bütün ordusu toplanmış. Askerlerin hepsi savaşmak üzere
yola çıkmış.
Delikanlı, generale emir vererek “Şiddetli bir savaş olsun.” demiş.
Sonra savaş başlamış. Bir yıl sürecek savaşta delikanlı bir gün içerisinde düşmanlarını kırıp geçirmiş. Vezirler de padişah da savaşta ağır bir
yenilgiye uğramışlar.F873.0.1. Ondan sonra fakir delikanlının kendisi padişah
olmuş. Delikanlı, padişahın oğlunu da vezir yapmış.
2.53.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 53
D981.1. Magic apple / Sihirli elma TOM: 53
D1313.6. Magic apple indicates road. Rolls ahead / Sihirli elmanın
ileriye doğru yuvarlanarak yolu göstermesi TOM: 53
D1224. Magic pipe (musical) / Sihirli düdük (müzikle ilgili) TOM: 53
D1441.1.2. Magic pipe calls animals together / Sihirli düdüğün hayvanları bir araya çağırması TOM: 53
B211.7.1. Speaking frog / Konuşan kurbağa TOM: 53
B493.1. Helpful frog / Yardımsever kurbağa TOM: 53
D1171.11. Magic basket / Sihirli sepet TOM: 53
D1472.1.23. Magic basket supplies food / Sihirli sepetin yemek ihtiyacını karşılaması TOM: 53
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
555
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1094. Magic cudgel (club) / Sihirli sopa TOM: 53
D1475-8. Magic soldier-producing club / Sihirli asker üreten sopa
(MEK) TOM: 53
F1084. Furious battle / Şiddetli savaş TOM: 53
D1619-4. Speaking basket / Konuşan sepet (MEK) TOM: 53
F873. Extraordinary army / Olağanüstü ordu TOM: 53
F873.0.1. Battle rage. Makes army unconquerable / Savaş gazabı. Orduyu yenilmez hâle getirmesi TOM: 53
2.54. YÜZ KOYUnA SATIn AlInAn RÜYA
2.54.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir kişi varmış. Onun bir koyunu ve bir oğlu varmış. Bu kişi ölmüş.
Oğlu bu bir koyunu kendisi güdüp yüz koyun yapmış.
Zengin bir kişi varmış. O kişi bir rüya görmüş. Rüyasında ay ile güneş
iki yanında, göğsünde de bir yıldız varmış. Sabah olunca “Kime rastlarsam
ona rüyamı söyleyeyim.” diye çıkıp gitmiş.
Köyde hiç kimseye rastlayamayınca kırlara doğru çıkıp gitmiş. Pek
çok gün yürüdükten sonra bir koyun çobanına rastlamış. Çobanın yanına
varıp gördüğü rüyayı ona anlatmış.
Çoban “Rüyanı satar mısın?” demiş çoban.
Rüyayı gören zengin “Ne kadar vereceksin?” demiş.
Çoban “Yüz koyunum var. Bunları vereyim.” demiş.
Zengin adam yüz koyun karşılığında rüyasını satmış. Çoban koyunları
bırakıp gitmiş. Yürüyecek hâli kalmadığı için bir ormanın yanına varıp
yatmış.
Bir padişahın kızı vezirin oğluna varmak istemiş. Vezirin oğlu çobanın
yattığı ormanın yanına gelip burada beklemeye başlamış. Padişahın kızı
o gün gelmemiş. Ertesi gün gelmiş ama vezirin oğlunu bulamamış. Onun
yerine çobanı bulmuş. “Allah bana bunu yazmış.” diye bu kız, çoban ile
birlikte gitmiş.
556
Erkan KARAGÖZ
Bunlar bir şehre varmışlar. Padişahın evinin karşısından boş bir ev almışlar. Bu kız gece vakti çıkıp ıslık çalıncaG307-9. cinlerG307. gelmişler. Cinler
evi güzelce dayayıp döşemişler. Sabah horozlar ötünce de gitmişler. Komşuları olan padişahın aklı bu evi görünce gitmiş. “Bu evde oturanlar kim
acaba?” diye oraya muhafız göndermiş.
Muhafız “Bu evin sahipleri var mı yok mu?” diye sormuş.
“Senin ne işin var?” demiş bunlar.
Muhafız dönüp padişaha söylemiş.
Bunlar birkaç gün sonra padişahı misafirliğe çağırmışlar. Padişah misafirliğe gitmiş. Bu kızın kırk kız hizmetçisi varmış. Padişah, çobanın hanımının hangisi olduğunu bilememiş. “Bu kişiyi öldürürsek hanımı bize
kalır.” diye vezirleriyle bu konuyu düşünüp taşınmış.
Bir veziri “İşte şu dağın arkasında bir ejderha yılanı var. Bu yılanı alıp
gelmesi için onu gönderelim. O ejderha yılanı onu yer.” demiş.
Padişah bu delikanlıyı çağırıp “Ben sana bir iş vereceğim. Şu dağın
arkasında bir ejderha yılanı var. Bu yılanı alıp bize getir.” demiş.
Bu delikanlı ağlaya ağlaya hanımının yanına dönmüş.
Hanımı “Bunun için ağlama.” demiş. Sonra bir yazı yazıp kocasına
vermiş de “Bu yazı elinde olsun, öyle var.” demiş.
Delikanlı atına atlayıp yazı elinde yola çıkmış. Epeyce gün geçtikten
sonra delikanlı yılanın olduğu yere varmış. Ejderha yılanıB11.2.1.1. onu karşılayarak “Delikanlı sana ne gerek?” demiş.
“Bana sen gerek değilsin. Padişah seni çağırdı.” demiş.
Delikanlı atını döndürüp gitmiş. Yılan da onun arkasından geliyormuş. Yılan, padişahın kapısının yanında durmuş. Delikanlı içeri girip “Padişahım, yılanı alıp geldim.” demiş.
Padişah, vezirlerini çağırmış. Bunlar dışarı çıkıp yılanı görmüşler.
Korkarak delikanlıya “Yılanı alıp başka yere bırak.” demişler. Delikanlı da
yılanı alıp oradan başka bir yere bırakmış.
Sonra padişah, vezirlerini toplayıp bir toplantı yapıp “Bu delikanlıyı
nasıl öldüreceğiz?” demiş.
Bir vezir “Bir yerde bir cami var. Etrafını tahta çitlerle örmüşler. İçine
girilecek gibi değil. Kapısında iki tane ayı duruyor. Onların arkasında iki
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
557
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
aslan, onların arkasında da iki kurt duruyor. Bu altı koruyucunun arkasında
yedinci olarak bir dev perisi var. Onları geçip içeri girmek imkânsız, öldürürler. O caminin başında bir kuş yumurtası var. O yumurtaya bir padişahın
ismi yazılmış. Bu yumurtayı alıp getirsin.” demiş.
Vezir bu sözleri padişaha söyleyince, padişah delikanlıyı çağırtmış.
Delikanlı gelince padişah ona “Falan yerde bir cami var. O caminin etrafında demirden çitler, etrafında da ikisi ayı, ikisi aslan, ikisi kurt olmak üzere
altı tane koruyucusu var. Yedinci koruyucusu da bir dev perisi. O caminin
başında, en tepesinde bir kuş yumurtası var. O yumurtaya bir padişahın
ismi yazılmış. Sen işte o yumurtayı alıp bana getireceksin.” demiş.
Delikanlı “Tamam.” diyerek padişahın yanından çıkıp hanımının yanına ağlaya ağlaya dönmüş. Hanımı “Ağlama, Allah’ın izniyle alıp döneriz. Sen oraya altı tane oğlak alıp öyle git. İkisini ayılara bırakırsın. Ayılar
yemeye başlayınca içeri girersin. Yemezlerse girmezsin. Oraya girince
ağaç direğe atını bağlarsın. İki tarafta da birçok kapı vardır. Sol taraftan en
arkadaki kapıdan girersin. O kapıdan girince yukarıdan salınmış bir urgan
görürsün. O urgana tutunup yukarı çıkarsın.” demiş.
Delikanlı atına atlayıp, altı tane oğlağı yanına alıp, ağlayarak gitmiş.
Kapının yanında duran iki ayıya iki oğlak bırakmış. Sonra ikisini aslanlara,
diğer ikisini de kurtlara bıraktıktan sonra içeri girmiş. Atını direğe bağlayıp
en arkadaki kapıdan girmiş. Karyolada çok güzel bir kız yatmaktaymış.
Öylece kıza bakakalmış. O kıza, dev perisi büyü yapmışmış. Bu kızın başucuna bir yazı bırakılmışmış. Kız orada oturuyormuş.
“Delikanlı sen buraya nasıl girebildin? Ben sana varacağım. Beni burada bırakma.” demiş kız.
İkisi birlikte yukarı çıkıp kuşun yumurtasını almışlar. Yumurtayı alıp
aşağı indikleri zaman bu kız caminin yanındaki bir sütuna tekmelemiş. O
sütun at olmuş.D444-12. İkisi birlikte o ata binip oradan çıkıp gitmişler.
Dev perisiG0. arkalarından gelmiş. Bu delikanlı kılıcıyla onu parçalara
ayırmış.
Bu kızın bir babası varmış. Kız, delikanlıya “Şurada bir yerde benim
babam ile annem var. Onlara misafirliğe gidelim.” demiş.
Delikanlı “Oraya gidersek sen orada kalmak istersin. Ben gelmeyeyim.” demiş.
558
Erkan KARAGÖZ
Kız “Kalmam.” demiş. Bunlar kızın annesine babasına gidip orada
misafir olmuşlar. Kız sözünde durmuş. Delikanlı onu alıp dönmüş.
Dönünce delikanlıyı karşılamaya çıkmışlar. Bu delikanlının hanımı,
delikanlının getirdiği hanımı kabullenmiş.
Delikanlı “Bu ne hâl! Ben ikinci bir hanım ile döndüm. Sen onu kabulleniyorsun.” demiş.
Bunun ilk hanımı “Biz beraber okumuştuk.” demiş.
Ondan sonra delikanlı padişahın yanına gidip kuşun yumurtasını vermiş. Padişah vezirlerini çağırıp toplantı yapmış da “Bunu nasıl öldüreceğiz?” demiş.
Bir kör vezir “Bizim kırlarda bir yerde dipsiz bir kuyuF718-13. var. Kuyunun dibinde inci taşları var diye söylerler. Oraya inip inci taşlarını alıp
getirsin.” demiş.
Padişah delikanlıyı çağırtıp “Delikanlı ben sana bir iş daha vereceğim.
O işi yapıp öyle dön.” demiş.
Delikanlı “Nasıl bir iş?” diye sormuş.
Padişah “Şurada bir yerde bir kuyu var. O kuyunun dibinden iki tane
inci taşı alıp gel.” demiş.
“Tamam padişahım.” diyerek delikanlı oradan ayrılmış. Ağlaya ağlaya
eve dönmüş de “Padişah şöyle şöyle bir kuyunun dibinden inci taşları alıp
gelmem için bana emir verdi.” demiş.
Hanımı “Bunun için ağlama.” demiş.
Hanımı gece vakti çıkıp bir yüzükle ıslık çalmış. İki cin delikanlısı
gelmişler de “Ne gerek hanımım?” demişler.
“Denizin dibinden iki tane inci taşı alıp gelin.” demiş kız.
Cinler iki tane inci taşı alıp gelmişler.G307-10.8. Delikanlının hanımına
vermişler. Hanımı bunları eşine verip “Padişah sorarsa kuyunun dibinde
başka bir dünya daha varmış, dersin.” demiş.
Delikanlı taşları alıp padişaha vermiş. Padişah “Nasıl aldın?” diye sormuş.
Delikanlı “İnip aldım. Orada başka bir dünya varmış. Senin annen ile
baban oradalar. Onlar seni misafirliğe çağırdılar.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
559
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişah “Oraya nasıl gideceğim?” demiş
Delikanlı “Bir çuvala gir. Sonra seni kuyunun dibine indirsinler.” demiş.
Sonra padişahı bir çuvala koymuşlar. Onu kuyunun içine doğru salmışlar. Padişah çıkacak mı diye bir yıl beklemişler. Padişah çıkmamış. “Bu
orada kalmaya alıştı, artık dönmez.” demişler. Delikanlıyı padişah yapmışlar.
Bu delikanlı padişah olunca hanımının bir çocuğu olmuş. İki hanımı
iki yanında, oğlu da göğsüne çıkıp oturuyormuş. Delikanlı gülmüş. Hanımları ona sormuşlar. Delikanlı da onlara “Birisi bir rüya görmüş. Rüyasında bir yanında ay, bir yanında güneş varmış.H617. Bir yıldız da göğsünde
duruyormuş. O kişi rüyasını bana anlattı. Ben onun rüyasını yüz koyuna
satın aldım. Bunu düşünüp güldüm.” demiş.D1812.3.3.
Bugün vardım, dün döndüm.
2.54.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 54
G307-9. Whistled to summon jinns / Islık çalarak cinlerin çağrılması
(MEK) TOM: 54
G307. Jinn / Cin TOM: 54
B11.2.1.1. Dragon as modified serpent / Ejderhanın değişikliğe uğramış bir yılan olması (MEK) TOM: 54
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 54
D444-12. Transformation: column to horse / Sütunun ata dönüşmesi
(MEK) TOM: 54
F718-13. Bottomless well / Dipsiz kuyu (MEK) TOM: 54
G307-10.8. Jinns fetch pearl from the bottom of the sea / Cinlerin
denizin dibinden inci taşı alıp gelmesi (MEK) TOM: 54
H617. Symbolic interpretations of dreams / Rüyaların sembolik (simgesel) yorumu TOM: 54
D1812.3.3. Future revealed in dream / Gelecekte olacakların rüyada
görülmesi TOM: 54
560
Erkan KARAGÖZ
2.55. AYAKKABI
2.55.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir dede yaşıyormuş. Onun bir oğlu olmuş. Bunlar
baba oğul, kötü de olsa bir evde yaşıyorlarmış. Ölmeden önce dede, oğluna
“Çocuğum, benim sana bırakacak bir şeyim yok. Sadece bir ayakkabım
var. Nereye gidersen git bu ayakkabıyı bırakma. Ayakkabı sana gerek
olur.” demiş.
Çok bir zaman geçmeden dede ölmüş. Oğlu yalnız başına kalmış.
Delikanlı, babası öldüğünde on beş, on altı yaşlarındaymış.
Delikanlı düşünüp taşınmış. Dünyayı gezmek için çıkıp gitmiş. Babasının sözünü aklına getirip “Babam nereye gidersen git, ayakkabıyı bırakma diye söylemişti.” demiş. Delikanlı ayakkabıyı çantasına koyup yola
çıkmış. Delikanlının ayağına giyecek bir şeyi olmadığından yalınayak gitmiş.
Delikanlı yol aldıkça ayakları ağrımaya başlamış. Çantasındaki ayakkabı aklına gelince “Dur hele! Ayakkabıyı alıp giyeyim.” demiş. Ayakkabıyı giyince delikanlının ayağına bir rahatlık gelmiş. AyakkabıD1065.2. kendi
kendine müzik çalarak gidiyormuş.F1015-4. Delikanlının gönlü bir hoş olmuş.
Delikanlı şimdi böyle giderken birine rastlamış. Rastladığı kişi uzaktan onun bu güzel yürüyüşünü izliyormuş. Bu kişinin bu işe aklı şaşıp “Dur
hele! Bu bana ayakkabısını satmaz mı acaba?” demiş. Delikanlı türkü söyleye söyleye, oynaya oynaya gelmiş.
Bu kişinin elinde küçük bir torbanın içinde altın varmış. “Eğer bana
ayakkabısını verirse bu altınları ona veririm.” diyerek bu kişi delikanlının
yanına gelmiş. Bunlar yüz yüze gelmişler. Durup dinlenmişler. Bu kişi “Sen
bu ayakkabını bana sat. Ben sana bunun için işte şu altınları vereceğim.”
demiş.
“Al!” demiş delikanlı. Satmış ayakkabısını. Ayakkabıyı alan adam
ayakkabıyı ayağına giymesiyle koşmaya başlamış. Ayakkabı hiç durmuyormuş.D1601.36. Adam güç bela bir söğüt ağacının yanına gelip durmuş.
D1520.10.
Ayakkabıyı çıkarıp eline almış da “Hay, bu şeytanlı bir ayakkabı
olmalı. Ayakkabıyı alıp sahibine geri vereyim.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
561
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı, adamı yolda beklerken görmüş. Adam, delikanlının yanına
gelip elindeki ayakkabıları atmış da “Al, senin ayakkabıların şeytanlıymış.
Ayakkabılar senin olsun.” demiş. Sonra oradan koşarak uzaklaşmış.
Delikanlı, adamın arkasından bağırarak “Gel altınlarını al!” demiş.
Adam arkasına bile bakmadan yoluna devam etmiş. Ne altınlarını ne de
ayakkabıyı almış.
Delikanlı ayakkabısını giyip müzikle güle oynaya bir şehre gelmiş. Bu
şehirde küçük bir eve girmiş. Evde yaşlı bir kadın varmış. Delikanlı ona
“Nine, şehirde ne haberler var?” demiş.
“Hanın bir oğlu vardı. Oğlan öldü. O öleli on beş yıl oldu. Bütün şehir
halkı kaygıyla yaşıyor. Şehir halkına gülmek yasaklandı. Hanın kendisi de
ne konuşuyor ne gülüyor.” demiş nine.
Delikanlı “Niye böyle, hanı teselli etmek gerek. Ölen kişi geri dönmez.
Hanın gönlünü neşelendirmek gerek. Ben oraya gideyim hele!” demiş.
“Bilmem ki oğlum, sen hanın sarayına onu teselli etmeye gidersen
onun vezirleri seni şehirden kovar.” demiş nine.
Sonra delikanlı ayakkabısını giyip güle oynaya sokak boyunca hanın
sarayına doğru gitmiş. Şehir halkı delikanlıyı böyle görünce çok şaşırıp
“Bu nasıl bir insan? Böyle güle oynaya geliyor?” demişler.
Delikanlı, hanın sarayına vardığı zaman hanın veziri atına atlayıp kılıcı
elinde delikanlıyı “Gülüp oynayarak niçin halkın huzurunu bozuyorsun?”
diye kovalamaya başlamış. Vezir, delikanlıyı şehirden kovarak çıkarmış.
Şehrin dışına çıkınca delikanlı oturup “Vezir beni şehirden kovalayıp çıkardı. Ben yeniden şehre gideyim. Benim hanın gönlünü yapmam gerek.”
diye düşünmüş. Sonra yeniden hanın sarayına doğru gitmiş.
Delikanlı güle oynaya hanın sarayının kapısına gelip durmuş. Vezir
onu görünce tekrar kovmuş. Şehrin dışına kadar giden delikanlı burada biraz oturduktan sonra “Vezir beni tekrar kovdu. Ben mutlaka hanın kendisini görmeliyim.” demiş. Sonra yeniden güle oynaya hanın kapısına gitmiş.
Han tek başına bir merdivende oturuyormuş.
Han, askerlerine “Bu nasıl bir ses?” diye sormuş.
“Bir oğlan geldi. Şöyle böyle oyunlar gösterip oynuyor.” demişler.
562
Erkan KARAGÖZ
Han, delikanlıyı saraya çağırtmış. Han kendi halkını da toplatmış. Bir
meydan kurup halkına “Böyle yaşamak çekilmiyor. Artık halkın gönlünü
eğlendirmek gerek.” demiş.
Delikanlıyı şehirden kovan vezir meydana gelerek “Acaba bu oğlan
müziği kendi mi çalıyor? Yoksa ayağındaki şeytan ayakkabısı mı çalıyor.
Onu şehirden kovmak gerek.” demiş.
Han “Öyleyse sen şu ayakkabıyı giyip bir oyna bakalım.” demiş.
Vezir ayakkabıyı alıp ayağına giyince dans etmeye başlamış. Dans etmek için bir ayağını kaldırsa diğer ayağını yerinden oynatamıyormuş.
“Ama sen ayakkabının kendi kendine dans ettiğini söylüyorsun. Niçin
sen ayakkabıyı giyince dans edemiyorsun?” demiş padişah.
Böylece on beş yıl boyunca gülmeyen hanın gönlü açılmış. Han kendisini güldürdüğü için delikanlıyı kendi sarayına almış. Kızını ona vermiş. Han ölünce halk delikanlıyı padişahın yerine tahta çıkarmış. Vezir ise
hanın ölmesini bekliyormuş. O ölünce onun yerine kendisi geçecekmiş.
Padişahın kızını da alacakmış. Bundan dolayı delikanlıyı öldürmek istemişmiş. Delikanlı için kazdığı çukura vezirin kendisi düşmüş. Han, veziri
yurdundan kovmuş.
2.55.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 55
D1065.2. Magic shoes / Sihirli ayakkabı TOM: 55
F1015-4. When worn, magic shoe goes by singing / Sihirli ayakkabı
giyildiğinde kendi kendine müzik çalarak gitmesi (MEK) TOM: 55
D1601.36. Self-going shoes / Kendi kendine giden ayakkabı TOM: 55
D1520.10. Magic transportation by shoes / Ayakkabı yardımıyla sihirli
yolculuk TOM: 55
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
563
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.56. Üç TÜY (TeleK)
2.56.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda fakir birisi varmış. Onun bir oğlu varmış. Bu kişi tek
oğlunu yabancı padişahlıklarda ticaret yapan bir zengine hizmetçi olarak
vermiş.
Günlerden bir gün bu oğlanın efendisi gemiye birçok mal yükleyip
büyük denizlere açılmış. Epey bir zaman sonra bunlar denizin ortasına varmışlar. Denizin ortasına gelince bu oğlan, efendisine “Amca, ben denizin
dibine inip ne var ne yok bir bakayım. On dakika kadar beni beklersiniz.
On dakika içinde çıkabilirsem birlikte gideriz. Çıkamazsam beni beklemeyin. Siz gidin.” demiş.
Ondan sonra delikanlı denizin dibine inmiş. İnince denizin altının
apaydınlık olduğunu görmüş.F931-13. Çok vakit geçmeden delikanlı denizin
altından çeşitli mücevherleri, yakutlarıN513. alarak su üstüne çıkmış. Biraz
dinlendikten sonra delikanlı “Bir kez daha gidip bakayım.” diyerek yeniden su altına gitmiş.
Çok zaman geçmeden delikanlı yeniden denizin altından kıymetli
taşlar çıkarıp efendisine vermiş. Efendisi açgözlülük yapıp delikanlıya
üçüncü kez suyun altına inmesini emretmiş.
“Tamam öyleyse, bir kez daha denizin altına inip etrafa bakayım. Yalnız bu son olur.” demiş delikanlı.
Delikanlı üçüncü defa su altına inmiş. Bu sefer denizin altı kapkaranlık, gözle hiçbir şey görünmüyormuş. Delikanlının denizin dibine gitmesinin on dakika geçmiş, on beş dakika geçmiş ama delikanlı hâlâ suyun
altından çıkıp gelememiş. Zengin adamın bekleyesi gelmediğinden gemiyi
yola hazırlayıp oradan uzaklaşıp gitmiş. Bir yirmi dakika sonra delikanlı
suyun üstüne çıkmış. Etrafına bakmış, gemi gitmişmiş. “Benim ecelim buradaymış.” diye delikanlı yeniden su altına inmiş. Suyun altında yürümeye
başlamış. Yürürken eline bir şey gelip çarpmış. İyice bakınca bunun kapı
koluna benzer bir şey olduğunu anlamış. Sonra kolu çekmesiyle birlikte
kapı açılmış. Açılan kapıdan gürül gürül su akmaya başlamış. Bu su akımı
ile birlikte delikanlı da içeri girmiş. Delikanlı içeri girer girmez kapı kapanmış. Delikanlı etrafa bakınca çok büyük bir odada olduğunu anlamış.
Odanın bir köşesinde bir yatak varmış. Yatağın üstünde büyük bir devG0.
564
Erkan KARAGÖZ
Uyumaktaymış. Delikanlı ses çıkarmadan dev perisinin yanına varmış.
Delikanlı, dev perisinin yanına gelince dev çok sert bir şekilde hapşırıp
uyanmış, gözünü açmış. Önüne bakınca delikanlıyı görmüş. Bunun üzerine dev perisi çok öfkelenerek “Sen nereden gelip çıktın?” demiş
“Senin hapşırmandan çıktım.” demiş delikanlı.
Dev perisi buna inanmış.K1755- Sonra da “Tamam öyleyse, sen bana hizmet edersin. İyi hizmet edersen sana iyi davranırım. Kötü hizmet edersen
seni tutup yerim.” diye delikanlıyı korkutmuş. Ondan sonra da “Ben şimdi
çıkıp gideceğim. Bir gün yokum. Ben dönünce aşım suyum hazır olsun.”
demiş. Böyle dedikten sonra dev çıkıp gitmiş.
Dev gidince delikanlı ne kadar oda varsa hepsine girip bakmış. Bahçeye çıkmış. Avludaki yapıları görmüş. Devin döneceği sırada yemeği
hazırlayıp koymuş. Dev döndükten sonra yemiş içmiş, sonra yatıp uyumuş. Dev uyuyunca delikanlı yeniden bahçeye çıkıp bahçenin ortasındaki
saraya doğru gitmiş. Bahçenin ortasındaki büyük sarayın yanına gelince
sarayın ikinci katından birisi mendilini sanki “Buraya doğru gel.” der gibi
sallıyormuş. Delikanlı sarayın yanına doğru yürüyünce orada çok güzel bir
kız görmüş.
“Ey delikanlı! Annen, baban seni özlüyor.” demiş kız.
“Benim annemi babamı sen nereden biliyorsun?” demiş delikanlı.
“Senin anneni babanı ben biliyorum. Sen falan şehirdeki fakir bir kişinin oğlusun. Sizin bir yanınızda falan isimli birisi, diğer yanınızda falan
isimli birisi oturuyor.” diye kız her şeyi tam olarak söylemiş. Ondan sonra
da “Delikanlı beni buradan kurtar. Beni buradan kurtarırsan biz ikimiz birlikte size döneriz.” demiş.
“Ben seni nasıl kurtaracağım ki?” demiş delikanlı.
“Devin kulağında anahtarlar var. O anahtarları alıp gel. Bizi kapattıkları kapıları açarsın. Sonra ben çıkınca seni buradan alıp giderim.” demiş.
Delikanlı hemen gidip dönmüş. Uyumakta olan devin kulağından
anahtarları almış. Koşarak gelip sarayın kapılarını açmış. Sarayda on iki
kız kapatılmışmış. Delikanlı kapıyı açar açmaz kızların hepsi koşarak delikanlıyı yıkıp geçmiş. Her biri ayrı ayrı yönlere dağılıp gitmişler.G550. Delikanlı şaşırıp kalmış. Anahtarları devin kulağına iliştirip koymuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
565
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bir vakit sonra dev uykusundan uyanmış. Binalarını denetlemeye
çıkmış. Saraya geldiği vakit görmüş ki saraydaki kızların yerinde yeller
esiyormuş. Dev çok düşünmeden “Delikanlı şuradaki falan odada benim
kanatların var. Sen onları alıp gel.” demiş.
Delikanlı gidip devin kanatlarını bulmuş ancak kanatlar o kadar büyükmüş ki delikanlı kanatları kaldıramayıp geri dönmüş.
Ondan sonra devin kendisi gelip kanatları takmış ve “Şimdi ben onların arkasından gidiyorum.” deyip kızların arkasından gitmiş.D1626-2.
Dev çok zaman geçmeden kızlara yetişmiş. Hepsini kovalayarak geri
getirmiş. Sonra onları saraya kapatıp kilitlemiş.G422.
Dev eve dönünce yemiş içmiş. Ondan sonra bir günlük bir yola çıkmış.
Dev gidince delikanlı bahçeye çıkıp yeniden sarayın olduğu yere gitmiş.
Oraya varınca daha önceki kız onu çağırarak “Ey delikanlı sen evine dönmek istemiyor musun?” demiş.
“Dönmeyi çok istiyorum ama dönemem.” demiş delikanlı.
“Ey delikanlı sen beni buradan kurtarıp kendine hanımın olarak alırsan ben seni buradan alıp giderim. Biz hepimiz padişah kızıyız. Hepimizi
dev kaçırıp buraya getirdi.”G440-2. demiş.
“Ben seni nasıl kurtaracağım ki? Hem daha önce seni kurtardığımda
sen beni kapıdan çıkar çıkmaz yıkıp geçtin.” demiş delikanlı.
“Sen şimdi başka türlü yap. Dev dönünce sana bir şeyler söyler. Seninle konuşmak ister. Ne yaparsa yapsın, sen tek bir kelime bile söyleme. ‘Acıktın mı?’ diye sorar. Bir şey söyleme. ‘Bahçede gezmek istiyor
musun?’ diye sorar. Bir şey söyleme. ‘Evine mi dönmek istiyorsun?’ diye
sorar. Bir şey söyleme. Dev senin bir şey söylememenden çok korkar. Bir
iki gün bir şey söylemezsen, sen ondan ne istersen dev korkusundan onu
yapar.” demiş kız.
Delikanlı, kızın dediği şeyleri yaparak dev ile bir iki gün boyunca hiç
konuşmamış. Dev bundan korkup “İstediğini söyle.” diye delikanlıya yalvarmaya başlamış. Delikanlı bunun üzerine “Ben saraydaki bir kızı seviyorum. Onu bana verirsen ben onunla dönmek istiyorum.” demiş.
Dev korkusundan kızı vermeye razı olmuş.
Sonra delikanlı, kızın yanına gitmiş. Kız ona “Sen deve inanma. O
beni bu şekilde göndermez. İlk önce seni iyice sınar. O, bizi sana on iki
566
Erkan KARAGÖZ
at olarak gösterir. Bu on iki at arasından birisini seçip al der. Sen sakın
acele etme. Biz hepimiz birbirimize benzeriz. Ben atların arasında hiçbir
şey yemeden kişneyip dururum. Dev ‘Hangisini alacaksın?’ diye sorunca
sen ‘İşte şu atı beğendim.’ dersin ve kişneyip duran atı seçip alırsın. O at
ben olurum. Sonra o bizi on iki güvercin olarak gösterir. Bizim önümüze
buğday serper. Ben buğday yemeden guruldayıp dururum. Sen benim kim
olduğumu anlarsın. Bundan sonra ise dev hepimizi birbirinin aynısı on iki
kız yapar. Ben kenardan üçüncüsü olurum. Dev sana ‘Hangisini alacaksın?’ diye sorduğunda Ben mendilimle burnumu silerim.” demiş.
Tamam. Delikanlı bunların hepsini aklına iyice yerleştirdikten sonra
gitmiş.
Ertesi gün dev, delikanlıyı kızların yanına alıp götürmüş. Kızları
saraydan çıkarıp her şeyi kızın anlattığı gibi yapmış. Önce kızları on iki
at yapmış.D131. Sonra onların önüne yulaf dökmüş. Bu kız yulafı yemeyip
kişneyip durmuş.
Dev “Hangisini alacaksın?” demiş.
“İşte şunu alacağım.” demiş delikanlı. Kişneyip duran atı göstermiş.
Ondan sonra dev, kızları on iki güvercin yapmış.D154.1. “Bunlardan hangisini alacaksın?” demiş.
“İşte şunu alacağım.” demiş delikanlı. Guruldayıp duran güvercini
göstermiş.
Sonra dev bunları birbirinin tıpkısı on iki kız yaparakD40.2. “Bunlardan
hangisini alacaksın?” diye sormuş.
“Kenardan üçüncüsünü alacağım.” demiş delikanlı. Delikanlı istediği
kızı seçip almış. Dev perisi geri kalan on bir kızı saraya kapattıktan sonra
kendisi su altı dünyasınaF725. gitmiş. Onun gidişiyle birlikte delikanlı ile kız
kendi yollarına gitmişler.
Yola çıkmadan önce bu kız, delikanlıya üç kuş tüyü ile bir altın yüzük
vererek “Eğer başına kötü bir şey gelirse işte bu üç kuş tüyünü birer birer
kırarsın. Tüyler kırılınca sana yardımcılar gelir. Ama sakın bu yüzüğü parmağından çıkarma. Çıkarırsan işte o zaman beni de kaybedersin.” demiş.
Denizden çıkıp pek çok yer geçtikten sonra delikanlının ailesinin yaşadığı yere gelmişler. Delikanlının annesi ile babası çok sevinmiş. Pek çok
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
567
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
misafir çağırıp düğün yapmışlar. Düğün bitince delikanlı yüzüğü parmağından çıkarıp sandığa koyup kilitlemiş. Ama kız ona yüzüğü parmağından
çıkarmamasını söylemişmiş.
Günlerden bir gün komşusu, delikanlıyı hanımıyla birlikte misafirliğe
çağırmış. Delikanlı gitmiş ama hanımı “Gidesim gelmiyor.” diyerek evde
kalmış. Ev sahibi, delikanlının hanımını da alıp gelmeleri için birisini yollamış. Delikanlının hanımı “Benim giyecek bir elbisem yok. Gelmemi istiyorsa sandığın anahtarını göndersin.” diyerek kendisini çağırmaya gelen kişiyi
geri göndermiş. Delikanlıya “Hanımın şöyle şöyle söyledi.” diye haber vermişler. Delikanlı sandığın anahtarını hanımına göndermiş. Hanımı sandıktan altın yüzüğüD1076. alıp parmağına takmış. Ondan sonra kuş olup kendi
yurduna doğru uçup gitmiş.D1520.12. Kız “Eğer bensiz yapamazsa buradan altı
padişahlık yer geçtikten sonra bizim padişahlığa gelsin.” diye haber bırakıp gitmiş. Bu sözü gelip delikanlıya söylemişler. Delikanlı kendinden geçer
gibi olup kaygılanmış. Çok beklemeden hemen hanımını aramaya gitmiş.
Delikanlı ay gitmiş, yıl gitmiş. Pek çok padişahlığı geçip, denizleri
aşıp hanımının yaşadığı padişahlığa gelmiş.
Delikanlı uzun bir süre padişahın sarayına girmeyi başaramamış. Sonra bir gün dilenciler gibi giyinip dilenmek için padişahın penceresinin dibine gelmiş.
Delikanlının geldiğini pencereden gören padişahın kızı hemen onu tanımış. Eşini saraya almalarını emretmiş. Delikanlı saraya girince padişahın
kızı “Geldin mi delikanlı? Tamam, şunun arkasına dönüp bak hele! Bu
sarayın başına.” demiş.
Delikanlı arkasına dönüp bakınca orada on bir adet baş asılı duruyormuş.
“Senin başını da şunların yanına koyarsam yeryüzünün padişahı ben
olacağım.” demiş padişahın kızı.
Sonra bu kız, vezirlerini çağırtmış. Vezirlerin hepsi toplanmış. Vezirler toplanınca bu delikanlıyı alıp onların önüne çıkarmışlar. Padişahın kızı
“Bu delikanlı beni devin elinden kurtarsa da ben onunla birlikte yaşamak
istemiyorum.” demiş, kocasını hor görmüş.
Vezirler bu delikanlının başının kesilmesine ve sarayın başına on ikinci baş olarak asılmasına hüküm vermişler. Oradaki vezirlerden biri “Bu de-
568
Erkan KARAGÖZ
likanlıyı sınamak gerek. Eğer gerçekten kahraman birisiyse tekrar kurtulur.
Korkaksa asılır.” demiş.
Delikanlıya bakarak “İşte sana bir gün süre. Eğer bir gün içinde bizim
seni bulamayacağımız bir yere kaçarsan kurtulursun. Eğer kaçamazsan senin başını keseriz.” demiş. Delikanlıya bir gün süre verip göndermişler.
Delikanlı bunların yanından çıkıp gidince bir kara ormanın yanına
gelmiş. Ormanın içine girince daha önce kızın verdiği üç kuş tüyündenD1021.
birini cebinden alıp ortasından kırmış. Kuş tüyünün kırılmasıyla birlikte
onun karşısına bir aslan çıkmış.D1421.0-4. Aslan dile gelerekB211.2.2. “Delikanlı
sana ne gerek? Niçin sen böyle mutsuzsun?” demiş.
“Nasıl mutsuz olmayayım. Bir saat sonra benim sürem dolacak. O zamana kadar vezirlerin beni bulamayacağı bir yerde saklanamazsam vezirler benim başımı kestirecek.” demiş.
Aslan, delikanlının karşısına gelip ağzını kocaman açmış da “Gir ağzıma.” demiş. Delikanlı, aslanın ağzına girmiş.F544.0-5. Delikanlıyı ağzına
alınca aslan dağ taş arasında bir yerlere gitmiş.
Padişahın askerleriyle vezirleri delikanlıyı aramışlar ama hiçbir yerde
bulamamışlar. Bunlar bu işe şaşırıp sihirli bir aynadanD1163. bakmışlar. Delikanlının aslanın ağzının içinde olduğunu öğrenmişler.D1323.1. “Eh delikanlı,
başını kestirecektik. Bizim elimizin ulaşamayacağı bir yere kaçmışsın.”
demişler. Sonra aslan bu delikanlıyı şehrin kenarına getirip bırakmış.
Vezirler bir kez daha delikanlıyı padişahın sarayına çağırtarak “Tamam, bu kez başardın. İşte sana bir gün daha süre. Bu bir gün içinde bizden
tekrar kaçıp kurtulursan kurtulursun. Eğer kurtulamazsan başını keseceğiz.
Bu bizim son sınamamız. Bu sefer de kurtulursan bir kez daha seni sınamayacağız.” demişler.
Delikanlı bir kez daha çıkıp gitmiş. Bu sefer büyük bir denizin yanına
gelmiş. Denizin kıyısına inip kaygılı bir şekilde oturmaya başlamış. Otururken diğer kuş tüyleri aklına gelmiş. Kuş tüylerinden birini cebinden çıkarıp kırınca karşısına büyük bir kaplumbağa çıkmışD1421.0-5. da “Delikanlı
niçin kaygılanıyorsun?” demiş.B211.6-2.
“Niçin kaygılanmayayım. Benim beş dakikalık vaktim kaldı. Beş dakika sonra beni bulurlarsa başımı kesecekler.” demiş.
“Gir ağzıma.” demiş kaplumbağa.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
569
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kaplumbağa ağzını kocaman açarak delikanlının yanına gelmiş. Delikanlı, kaplumbağanın ağzına girip oturduktan sonra kaplumbağa ağzını
kapatmış ve denizin içine doğru gitmiş. F544.0-6.
Padişahın vezirleri etraftaki her yerin altını üstünü getirip delikanlıyı
aramışlar ama bulamamışlar. Büyücü bir ihtiyar kadınıG200. çağırıp aynadan
baktırmışlar. O da delikanlının nerede olduğunu söyleyememiş.
Bir ay geçtikten sonra delikanlı dönüp hanımının yanına gelmiş. Hanımı “Sen bana sızlanma, her şey vezirlerin elinde.” demiş. Padişahın kızı
vezirleri çağırtmış. Vezirler toplanıp “Bu delikanlıyı tamamen ortadan kaldırmak gerek.” diye bir karara varmışlar.
“Delikanlı sen bir defa daha seni bizim bulamayacağımız bir yere kaçıp saklan. İşte sana bir gün süre. Bu artık sonuncusu olacak.” demişler.
Delikanlı öfkelenerek çıkıp gitmiş. Yürüye yürüye çok büyük bir dağın yanına gelmiş. Cebinden son kuş tüyünü de alıp kırmış. Kuş tüyünü
kırınca onun karşısına çok büyük bir kuş konmuş.D1421.0-6. Kuş “Kaygılanma delikanlı, ben seni kurtaracağım.” diyerekB211.3. delikanlıya üstüne çıkıp
oturmasını söylemiş.B450. Delikanlının kuşun üstüne çıkıp oturmasıyla kuş
“Gözünü yum, demiş ve oradan uçup gitmiş. Kuş, delikanlıyı çok uzak
yerlere alıp gitmiş.B552.
Şimdi padişahın sarayına gelelim. Vezirler, padişahın askerlerine
çok sıkı bir görev vermişler. Delikanlıyı bulup getirecek olan kişiye çok
hediyeler verileceğini söylemişler.
Gündüz aramışlar, gece aramışlar, haftalarca aramışlar ama delikanlıyı hiçbir yerde bulamamışlar. Bir ay olunca bu delikanlı yeniden padişahın
şehrine dönüp sarayın olduğu yere gelmiş. Ama onun saraya yaklaşmasına
izin vermemişler. Sonra delikanlı düşüne düşüne su kıyısına gitmiş. Hanımına öfkelenerek “Dur hele, ben senden öcümü alırım!” diye düşünmüş.
Delikanlı bir ırmağın kıyısına gelip oturmuş. O sırada oraya çok güzel
bir kız su almaya gelmişmiş. Kız, delikanlının yanına gelerek “Burada ne
yapıyorsun?” demiş.
Delikanlı bu kıza hâlini anlatıp “Ben padişahın kızından nasıl öç alırım diye onu düşünüyorum. Padişahın kızını da vezirlerini de bitireceğim.
Ancak saraya giriş yolunu bulmam gerek.” demiş.
570
Erkan KARAGÖZ
“Eh delikanlı padişahın kızına inanıp ömrünü boş yere harcamışsın.
Ben onların sarayında hizmetçiyim. Eğer sen bana benimle evleneceğine
söz verirsen ben sana yardım ederim.” demiş hizmetçi kız.
Tamam, birisi alırım birisi varırım diye bunlar kendi aralarında söz
kesmişler. Ondan sonra kız delikanlıyı kaldırıp yere vurmuş. Delikanlı bir
toplu iğneye dönüşmüş.D253-1. Kız toplu iğneyi alıp göğsüne takmış. Sonra
kovalarıyla su alıp oradan ayrılmış. Padişahın avlusuna girince kovaları
bırakıp kızın yanına gitmiş. Padişahın kızının yanına varınca göğsündeki
iğneyi alıp döşemelerin üzerine atmış. Toplu iğne, delikanlıya dönüşmüş.
D436-6.
Sonra hizmetçi kız duvarda asılı duran kılıcı alıp delikanlının eline
vermiş. Bu durumu gören padişahın kızı delikanlının karşısında diz çöküp
“Ben seni çok seviyorum. Bundan sonra sana ihanet etmem.” diye kendince yalvarmaya başlamış.
“Yok, sen benim kan düşmanımsın. Ben kendime denk kişiyi buldum.”
demiş delikanlı. Sonra kılıcı savurarak padişahın kızının başını kesmiş.
Ondan sonra hizmetçi kız duvarda asılı olan başka bir kılıcı da delikanlının sol eline vermiş. Delikanlı iki elinde iki kılıçla vezirlerin oturduğu odaya
girmiş. Onların da başını kesip almış. Sonra padişahlığa kendisi geçip hizmetçi kızla evlenmiş. Sonrasında delikanlı rahat bir hayat sürmeye başlamış.
2.56.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 56
F931-13. Luminous undersea / Aydınlık deniz altı (MEK) TOM: 56
N513. Treasure hidden under the water / Denizin altında saklı hazine
TOM: 56
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 56
K1755- Hero comes across with sleeping ogre and deceives him by
saying that ogre comes out from hero’s sneezing / Uyuyan bir devle karşılaşan kahramanın devi onun kendi hapşırmasından çıktığı söyleyerek aldatması (MEK) TOM: 56
G550. Rescue from ogre / Devden kurtarma TOM: 56
D1626-2. Artificial flying ogre / Kanat takarak uçan dev (MEK)
TOM: 56
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
571
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G422. Ogre imprisons victim / Devin kurbanı hapsetmesi TOM: 56
G440-2. Ogre abducts king’s daughter / Devin padişahın kızını kaçırması (MEK) TOM: 56
D131. Transformation: man to horse / İnsanın ata dönüşmesi TOM: 56
D154.1. Transformation: man to dove / İnsanın güvercine dönüşmesi
TOM: 56
D40.2. Transformation to likeness of another woman / Dönüşüm yoluyla başka bir kadına benzeme TOM: 56
F725. Submarine world / Denizaltı dünyası TOM: 56
D1076. Magic ring / Sihirli yüzük TOM: 56
D1520.12. Magic transportation by ring / Yüzük yardımıyla sihirli yolculuk TOM: 56
D1021. Magic feather / Sihirli kuş tüyü (telek) TOM: 56
D1421.0-4. Magic feather summons lion helper / Sihirli teleğin yardımcı aslanı çağırması (MEK) TOM: 56
B211.2.2. Speaking lion / Konuşan aslan TOM: 56
F544.0-5. Lion hides hero in its mouth / Aslanın kahramanı ağzında
saklaması (MEK) TOM: 56
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna TOM: 56
D1323.1. Magic clairvoyant mirror / Görülmeyen şeyleri görebilen
sihirli ayna TOM: 56
D1421.0-5. Magic feather summons turtle helper / Sihirli teleğin yardımcı kaplumbağayı çağırması (MEK) TOM: 56
B211.6-2. Speaking turtle (tortoise) Konuşan kaplumbağa (MEK)
TOM: 56
F544.0-6. Turtle hides hero in its mouth / Kaplumbağanın kahramanı
ağzında saklaması (MEK) TOM: 56
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) TOM: 56
D1421.0-6. Magic feather summons bird helper / Sihirli teleğin yardımcı kuşu çağırması (MEK) TOM: 56
572
Erkan KARAGÖZ
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş TOM: 56
B450. Helpful birds / Yardımsever kuşlar TOM: 56
B552. Man carried by bird / Kuş tarafından insanın taşınması TOM: 56
D253-1. Transformation: man to pin / İnsanın toplu iğneye dönüşmesi
(MEK) TOM: 56
D436-6. Transformation: pin to person / Toplu iğnenin insana dönüşmesi (MEK) TOM: 56
2.57. PAdİŞAH OĞlU İle HİZMeTçİ OĞlU
2.57.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Çok eski zamanlarda yaşayan bir padişah varmış. Bu padişahın birçok
kız çocuğu olmuş ama hiç erkek çocuğu olmuyormuş. Bundan dolayı bu
padişah çok kaygılanmış.
Geçip giden dervişlere, dilencilere sadaka verdiğinde “Allah’tan benim için bir erkek çocuğu isteyiniz.” diyormuş.
Günün birinde bir derviş torbasından bir balıkB175. çıkarıp padişaha
vermiş de “İşte, bu balığı pişirip kendin ye.” demiş. Böyle dedikten sonra
derviş, padişahın sarayından çıkıp kendi yoluna gitmiş.
Padişah balığı mutfak işlerine bakan hizmetçilerine verip onlara “Bakın, bu balığı hiç kimse yemesin.” demiş.
Hizmetçi balığı güzelce temizledikten sonra kavurmuş. Şöyle tadına
tuzuna bakmadan kavrulmuş balığı padişaha vermeye korkmuş. Bundan
dolayı balıktan küçücük bir parça alıp yemiş. Kalanını da padişaha vermiş.
Bu hizmetçinin de erkek çocuğu olmuyormuş.
Bu balığı yemelerinden bir yıl sonra aynı günde aynı saatte padişahın
hanımı ile hizmetçinin hanımı birer erkek çocuk doğurmuşlar.D1347.5-1. bu
iki çocuk birbirine o kadar çok benziyormuş ki kendi anneleri bile hangisinin kendi çocuğu olduğunu bilemiyormuş. Bu çocuklar çok iyi anlaştıklarından birbirlerinden hiç ayrılmıyorlarmış.
Bunlar on sekiz yaşına gelince padişahın oğlu bir gün rüyasında bir
kız görüp ona âşık olmuş.T11.3. Rüyada bu kız, padişahın oğluna “Eğer beni
seviyorsan yanıma gel. Beş denizi aşıp beş padişahlığı geçtikten sonra beni
bulursun.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
573
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
O günden sonra padişahın oğlu rüyasında gördüğü bu kızın hasretinden yemeyip içmeyip günden güne zayıflamaya başlamış. Bu kıza olan
hasretini arkadaşından başka hiç kimseye de söylememiş. Hizmetçinin oğlundan da hiç kimseye söylememesini istemiş.
Padişah ise oğlum hasta diye nice doktorlar çağırsa da bu hastalığın ne
olduğunu doktorların hiçbirisi bilememiş. Sonra padişah küçük kızını çağırıp “Ağabeyin seni çok sever. Sen ondan hastalığının ne olduğunu sorup
öğren, sonra bize söylersin.” demiş.
Padişahın küçük kızı ağabeyinin kaygısını, hasretini sorup öğrenmiş. Babasına ağabeyinin rüyasında gördüğü bir kıza âşık olduğunu,
rüyasında gördüğü kızın da kendisini nasıl bulacağını rüyasında ağabeyine anlattığını söylemiş. Bu kıza olan hasretinden dolayı ağabeyinin
kuruduğunu söylemiş. Padişah, kızından bu sözleri duyunca hem sevinmiş
hem de kaygılanmış. Padişah, oğlunun evlenme isteğinden mutlu olmuş.
Ama bu kızı bulmak için çok mal gideceğinden, çok acı çekileceğinden
ve çok uğraşmaları gerekeceğinden dolayı da kaygılanmış. Böyle de olsa
padişah bir gemi yaptırmış. Oğluna yüz asker verdikten sonra gemiye beş
yıl yetecek erzak, araç, gereç yükletmiş. Yol için gerekenler hazır olunca
padişahın oğlu ile hizmetçinin oğlu anneleri ve babaları ile vedalaşmışlar.
Yüz askerle birlikte gemiye binip gitmişler.
Padişahlarla hizmetçiler ağlaşıp kalsınlar. Biz oğlanlarla birlikte gidelim.
Bunlar gün gitmişler, ay gitmişler, yıl gitmişler dönüp dolaşıp bir karış
yer gitmişler. Denizde gittikleri sırada bir fırtına kopmuş. Gemi şuraya buraya, buraya şuraya vurup sürüklenmiş. Dayanamayıp paramparça olmuş.
Gemideki birçok kişi batmış. Bazıları kurtulmuş. Padişahın oğlunu dalgalar sürükleyip sahile çıkarmış. O, sağ salim eve dönmüş.
Biz hizmetçinin oğluna gidelim.
Bu delikanlı gemi parçalanınca bir tahtaya yapışmış. Fırtına onu üç
gün sürükledikten sonra bir sahile bırakmış. Delikanlı burada bir süre
dinlendikten sonra gözlerini açmış. Gözlerini açınca kendini büyük bir
ormanın yanındaki deniz kıyısında bulmuş. Sonra delikanlı denize batmayıp kurtulduğuna sevinmiş. Karnını doyurmak için bir şeyler bulmak amacıyla bu ormana doğru gitmiş. Ormanda delikanlıyı maymunlar tutmuş da
“Ey insanoğlu! Biz insanı ömrümüz boyunca aramaktayız. Lütfen gel, bize
574
Erkan KARAGÖZ
padişah ol. Yoksa ayılar bize gün göstermeyecek. Bütün her şeyimizi talan
ediyorlar.” demişler.B211.2.10.
Böylece maymunlar bu delikanlıyı kendilerine padişah yapmışlar.R13.1.7-2.
Ayılar, maymunların padişahlarının insanoğlu olduğunu öğrenince korkularından maymunlara dalaşmamaya başlamışlar.
Bu delikanlı maymunlardan kaçıp kurtulmak istemiş ama maymunlar
bu işi sezdiğinden onu tutup geri getirmişler. Onun başına çok güçlü bir
muhafız koymuşlar. Bundan sonra delikanlı maymunlardan kurtulmanın
başka bir yolunu aramaya başlamış.
Bir gün delikanlı bal mayalamış. Bal çok güzel olmuş. Delikanlı bu
balı içince türkü söyleyip dans ederek eğlenmiş. Maymunlar, delikanlının
balı içerek nasıl keyiflendiğini görünce onlar da baldan içmişler. Dans edip
gülmeye başlamışlar. Sonra maymunlar zil zurna sarhoş olunca her biri
bir yere yıkılıp uyuyup kalmışlar. Delikanlı bu durumdan faydalanıp maymunların elinden kurtulmuş. Maymunların yerinden kurtulduktan sonra bu
sefer de onu ayılar yakalamış. Ayılar da onu kendilerine padişah yapmışlar.
Ayıların komşuları da kurtların yeriymiş. Bu yüzden kurtlar, ayılara hiç huzur vermiyormuş. Ayılara bir insan padişah oluncaR13.1.6-1. kurtlar insandan
korkup ayıların yerine gelip talan etmeyi bırakmışlar.
Delikanlı ayıların elinden birkaç kez kaçıp kurtulmak istemiş. Ayılar bu
işi sezip onun yanına çok güçlü bir muhafız koymuşlar. Ayıların elinden bu
şekilde kurtulamayacağını anlayan delikanlı onların bal ambarındaki bütün
ballarını yere dökmüş. Ayılar balın yerde akıp gittiğini görünce dünyadaki
bütün her şeyi unutmuşlar. Bağırıp çağırarak balı yemeye başlamışlar. Bu
sırada delikanlı ayıların yerinden kaçıp gitmiş. Ayıların yerinden çıkınca bu
defa da onu kurtlar yakalayıp kendilerine padişah yapmışlar.R13.1.5-1.
Delikanlı kurtlardan da kaçıp kurtulamayacağını anlayınca kurtların koyun ağılını açmış. Bütün koyunları kovalayıp kırlara çıkarmış.
Kurtlar uluya uluya koyunların arkasından gitmişler. Delikanlı bu fırsattan
yararlanarak kurtların yerinden de kaçıp kurtulmuş.
Böylece bir zaman sonra delikanlı güzel bir şehre gelmiş. Şehre girince delikanlı her köşede, her direkte kendi resminin yapıştırılmış olduğunu
görmüş. Delikanlı bu duruma çok şaşırmış. Delikanlı benim resmin nasıl
olup da buralara gelmiş diye şaşkın şaşkın dururken onu tutup padişahın
sarayına getirmişler. Burada arkadaşı padişah oğlunun rüyasında görmüş
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
575
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
olduğu kız yaşıyormuş. Kız bir gece önce de bu hizmetçi oğlunu rüyasında
görmüş, ona fena hâlde âşık olmuşmuş. Kızın kendisi çok iyi bir ressam olduğundan delikanlının resmini kendisi yapıp bütün sokaklara astırmışmış.
“Kim, nerede bu delikanlıyı görürse benim yanıma alıp gelsin.” demişmiş
bu kız.
Kız, delikanlıyı pencereden görünce onu karşılamaya çıkıp “Hoş geldin, merhaba! Benim hayatıma mutluluğu, aşkı getirdin!” demiş.
Kız, delikanlıyı hamama götürüp banyo yaptırtmış. Ona güzel elbiseler giydirmiş. Onu yedirmiş, içirmiş. Sonra delikanlı dinlenmek için
yatmış. Delikanlı iyice dinlendikten sonra kıza başından geçen her şeyi
ayrıntılarıyla anlatmış. Kız onun söylediklerini dinledikten sonra oturduğu
yerden kalkıp delikanlıyı kucaklamış da “Bana korkak padişah oğlu gerek
değil. Sen benim, ben senin olayım.” demiş de delikanlıyı bir güzel öpmüş.
“Hayır, hayır. Ben en yakın arkadaşıma ihanet etmem. Ben seni alıp
ona götüreceğim. Sizi birleştirmek istiyorum.” demiş delikanlı.
“Sen, yiğidim! Kurt ile koyunun dostluğunu duymadın mı? Duymadıysan da o senin arkadaşın değil. Gel ikimiz birlikte ömür sürelim.” demiş
kız.
Kız bu delikanlıyı ne kadar ikna etmeye çalışsa da delikanlı, kızın
teklifini kabul etmemiş. Sonra kız “Öyleyse senin yakın dostun olan
padişahın oğlunu sınayıp görelim, haydi gidelim.” demiş.
Bu kız devler padişahıymış.G156. Kız bütün devlere “Bizi şöyle şöyle
bir yere bırakın. Benim emrimden başka hiç kimsenin gözüne görünmeyin.” demiş.
Bunlar gözlerini yumup açınca delikanlı kendini doğduğu şehirde bulmuş.D2121.2. Sonra kız bir devi çağırıp onu kendisinin suretine sokmuş.D11.1. - D40.2.
Kendi de bir sıçana dönüşüpD117.1. delikanlının kesesine girmiş.
Sonra delikanlı, kıza dönüşen devi elinden tutup onu padişahın sarayına getirmiş. Bu delikanlının annesi babası, oğulları öldü diye çok ağlıyorlarmış. Bu hasretten dolayı hizmetçiyle hanımı kör olmuşlar. Bunlar kör
olunca artık işe yaramazlar diye genç padişah onlara ekmek de vermemiş.
Onlara etraftaki komşuları yemek veriyormuş. Oğulları dönünce annesi ile
babası çok sevinmiş. Oğullarıyla beraber gelen kızın önüne bir parça ekmek bile koyamayınca onlar çok utanmışlar.
576
Erkan KARAGÖZ
Padişahın oğlu, hizmetçinin oğlunun sağ olarak döndüğünü, kendisiyle birlikte çok güzel bir kız alıp geldiğini duyunca arkadaşının yanına kızı
görmeye gitmiş. Girince ne görsün, bu kız rüyasında gördüğü kızın kendisiymiş. Hizmetçinin oğlu, padişahın oğluyla selamlaşmak istemiş. Selamlaşacakları sırada padişahın oğlu “Padişahın sevdiği kızı alıp gelmeye
senin ne hakkın var?” diye bağırmaya başlamış.
“Yok, ben kızı sana getirdim. Ben yakın dostuma hiçbir şekilde ihanet
etmem.” demiş hizmetçinin oğlu.
Padişah oğlu kahkaha atarak “Ben sizin gibi dilenci çocukları biliyorum. Şu edepsizi zindana koyun. Yarın astıracağım!” demiş. Ondan sonra
da kız kılığına giren deve “Haydi canım, ben senin hasretinden sararıp soldum. Haydi gözümün nuru.” demiş de kızı alıp gitmiş.
Hizmetçinin oğlunu zindana atmışlar. Zindanda sıçan tekrar kıza dönüşmüşD315.2. de “Ya, delikanlı! Ben sana söylemedim mi? Padişah oğlu ile
fakir oğlu dost olmaz. Yalnız sen hiç korkma. Sabah biz onu gülünç duruma düşüreceğiz.” demiş.
Kız böyle söyledikten sonra tekrar sıçana dönüşmüş. Oğlanın koynuna girip yatmış.
Padişahın oğlu mutluluğundan dünyasını unutup gece boyunca düğüne hazırlanmış. Sabah olunca davullar, borazanlar çalmaya başlamış. Padişahın darağacının yanına bütün halk toplanmış. Halk toplandıktan sonra
hizmetçi oğlunu darağacının yanına getirmişler. Hazırlık bitince oğlanın
koynundan sıçana dönüşen kız fırlayıp çıkmış. Yeniden kıza dönüşmüş.
Sonra devlerine şehri kuşatmalarını emretmiş. Padişahın yanında oturan
kız kılığına girmiş olan deve de “Sen padişahı darağacına getir!” demiş.
Bütün halkın bu tuhaf işe aklı şaşmış. Padişahı darağacına sürükleyerek getirmişler. Kız burada delikanlıya “Ya, delikanlı, sen yakın dostun
olan padişahın kim olduğunu gördün mü? Sen beni bulup getirmek için ne
kadar çok sıkıntılar çektin ama o sana ne yaptı?” demiş. “Gördüm.” demiş
delikanlı. Sonra padişahı darağacında asmışlar. Halk bu işi doğru bulmuş.
Hizmetçi oğlu ile bu kızı büyük bir düğünle evlendirmişler. Halk, hizmetçinin oğlunu kendilerine padişah yapmış. O vakitten beri bu şehirde halk
sakin ve çok iyi bir hayat yaşamaya başlamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
577
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
2.57.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 57
B175. Magic fish / Sihirli balık TOM: 57
D1347.5-1. Man without a kid gets a kid by eating a magic fish /
Çocuğu olmayan erkeğin bir sihirli balığı yemesi sayesinde çocuk sahibi
olması (MEK) TOM: 57
T11.3. Love through dream. Falling in love with a person seen in a
dream / Rüya sayesinde âşık olma. Rüyada görülen bir kişiye âşık olma
TOM: 57
B211.2.10. Speaking monkey / Konuşan maymun TOM: 57
R13.1.7-2. Monkeys abduct person and made his king / Maymunların
bir kişiyi kaçırıp onu padişahları yapmaları (MEK) TOM: 57
R13.1.6-1. Bears abduct person and made his king Ayıların bir kişiyi
kaçırıp onu padişahları yapmaları (MEK) TOM: 57
R13.1.5-1. Wolves abduct person and made his king / Kurtların bir
kişiyi kaçırıp onu padişahları yapmaları (MEK) TOM: 57
G156. King of the giants / Devlerin padişahı TOM: 57
D2121.2. Magic journey with closed eyes / Gözleri kapayarak sihirli
seyahat TOM: 57
D11.1. Transformation: ogress to man / Devin insana dönüşmesi
TOM: 57
D40.2. Transformation to likeness of another woman / Dönüşüm yoluyla başka bir kadına benzeme TOM: 57
D117.1. Transformation: man to mouse / İnsanın fareye dönüşmesi
TOM: 57
D315.2. Transformation: mouse to person / Farenin insana dönüşmesi
TOM: 57
578
Erkan KARAGÖZ
2.58. AlTIn SAç
2.58.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir ihtiyar karı kocanın bir oğulları varmış. Bu oğlan annesine “Niçin
biz zengin değiliz?” demiş.
Annesi ona “Zenginlik aramadan bulunmuyor.” demiş.
Ondan sonra oğlan kürkünü giyip atını yükledikten sonra çıkıp gitmiş.
Bu delikanlı hem yakışıklı hem de iyi kalpliymiş. Oğlan bir şehre gelmiş.
Padişahın kapısının dibinde bir kız ile bir delikanlı konuşuyorlarmış. Oğlan onları dinlemeye başlamış.
Padişahın kızı “Falan saatte gelirsin, ben çıkarım.” demiş.
Delikanlı gelecek olmuş. Sonra kararlaştırdıkları vakit gelince bizim
delikanlı gidip kapıyı vurmuş. Padişahın kızı çıkmış da “Geldin mi?” demiş.
“Geldim.” demiş delikanlı.
Şimdi bunlar, ben sana söyleyeyim, yola çıkmışlar. Giderken tan atmış
ve kız delikanlıyı görmüş. O, padişah oğlu değilmiş. Kız, o an çok şaşırmış. Sonra bunlar birbirlerini beğenmişler. Delikanlı, padişah oğlu olmasa
da onun padişah oğlundan kalır bir yanı da yokmuş.
Padişahın kızı “Benim babam çok büyük bir padişahtır. Eğer öğrendiyse bizi aramaya çıkar. Bizi yakalarlarsa öldürürler.” demiş, çok korkmuş.
Padişah kızı çok bilgili birisiymiş. Yere yatıp dinlemişF641. ve sonra
“Bizi aramaya çıktılar.” demiş.
Bunlar ilk önce bir tarağıD1072.1. fırlatmışlar. Her yer insanın
giremeyeceği sazlık, gür bir orman olmuş.D941.1-1. Padişah buradan çıkmayı başarmış. Sonra bunlar bir aynayıD1163. fırlatmışlar. Etraf deniz olmuş.
D2151.1.1-1.
Padişah buradan da çıkmış. Ondan sonra bunlar altın bir yüzüD1076.
ğü
fırlatmışlar. Altın yüzüğü fırlatınca taşlı, ormanlı büyük bir dağ
ortaya çıkmış.D932.0.1-2. Padişah orada kalmış, gelememiş.
Bunlar gide gide başka bir padişahlığa gelmişler. Bu kız şimdi, ben
sana söyleyeyim, delikanlıya bir ev aramasını söyleyip “İş karşılığında ev
alma, para karşılığında ev al.” demiş.
Delikanlı aramış aramış, ben sana söyleyeyim, bir ev bulamamış. Birisi ona “Sen padişaha çık.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
579
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı padişaha gidip ondan bir ev istemiş. Padişah “Biz para karşılığında ev vermiyoruz. Yapacağın bir iş karşılığında olursa ev veririz.”
demiş.
Delikanlı hanımının yanına dönüp “Ben bir ev buldum. Yalnız padişah
para kabul etmiyor. Yapacağım bir iş karşılığında verecek.” demiş.
Kız ona “Padişah sana yapamayacağın çok zor bir iş verir.” demiş.
Bunlar böylece padişahın verdiği eve girip oturmaya başlamışlar.
Sonra padişah delikanlıya bir iş vermiş. Padişah çok zalim ve kötü birisi
olduğundan delikanlıyı öldürmek istiyormuş. Gözü de delikanlının hanımındaymış.
Padişah, delikanlıya söyle bir iş verip “Bizim falan yerde bir gemimiz
var. Orada çok mal var. Sen gidip o malı aktarıp gel. Oradaki mallardan da
bir parça bir şey getir.” demiş.
Sonra delikanlı gidip padişahın bu sözlerini eşine anlatıp “Padişah
bana şöyle şöyle bir iş verdi. Kolay bir iş diye söyledi.” demiş.
Hanımı “Seni ölüme gönderdiler. Orada bir dev var.” demiş. Sonra bu
deve, padişah yazmış gibi bir yazı yazmış, eşine vermiş.
Delikanlı yazıyı alıp devin yanına gitmiş. DevG0. yazıyı okurken delikanlı hançerle devin boynunu kesipG512.1.2. onu öldürmüş. Devi öldürdükten
sonra delikanlı gemiye bakmış. Gemiden bir parça eşya alıp dönmüş. Delikanlı dönünce cemaatin yanına gelmiş. Padişah onu pencereden görünce
“Bak sen şuna, devi öldürüp gelmiş!” diye büyük bir korkuya kapılmış.
Padişah bu delikanlıyı yanına çağırtıp “Vardın mı delikanlı, bir şey alıp
geldin mi?” demiş.
“Alıp geldim.” demiş delikanlı.
Padişah vezirleri ile delikanlının alıp geldiği şeye evire çevire bakmışlar. Sonra onlar delikanlıya çok daha zor bir işi yapması için emir verip “Falan yerde altın saçlı bir kız var. Sen bu altın saçlı kızı alıp gel.” demişler.
Hanımı “Orası çok uzak bir yer. Alıp dönebilecek misin? Onlar seni
ölüme gönderiyor.” demiş.
Delikanlının hanımı iki tane yazı yazıp eşine vermiş de “Bunun birisini falan yerdeki ihtiyar kadına ver. O sana altın saçlı kızı nasıl alıp
geleceğini öğretir.” demiş.
580
Erkan KARAGÖZ
Padişahtan at, tüfek, hançer alan delikanlı yola çıkmış. Delikanlı ihtiyar kadını bulup onun yanına gelmiş. Eşinin yazdığı yazılardan birini ona
vermiş. Yazıyı alınca ihtiyar kadın,N825.3. delikanlıya “Sen altın saçlı kızı
almaya gidiyormuşsun. Onu alıp dönebilecek misin? O çok uzak bir yerde,
bir devin elinde. Sen oraya bu atınla ulaşamazsın. Bizim uyuz ata binip
öyle git.” demiş.
Şimdi bu delikanlı ninenin uyuz atına binip hançeriyle tüfeğini alıp
gitmiş. Birkaç gün sonra diğer yaşlı kadının yanına gelmiş. Bu yaşlı
kadının yanına gelince diğer yazıyı ona vermiş. Yazıyı okuduktan sonra
bu nine “Oğlum, sen çok uzak bir yola gideceksin. Altın saçlı kızı nasıl
alıp döneceksin?” demiş. Sonra bu nine sözüne devam etmiş. “Ben sana
anlatayım. Sen bizim hançeri kuşan, bizim tüfeği al, bizim ata bin. Bizim at
da oraya ulaşamaz. Yolda durup onun karnını doyur. Oraya varınca hançeri
sağ yanından sok, sol yanından kan aksın. Sonra devin çitlerinden sıçrayıp
girer, kılları da çitlere değmez.” demiş.
Delikanlı çıkıp gitmiş. Uzun bir yol gittikten sonra kaç gündür bir
şey yemeyen atın karnını doyurmak için durmuş. Delikanlının kendisi de
acıkmışmış. Delikanlıya doğru bir ayı gelmiş. Delikanlı, bu ayıyı vuracağı
sırada ayı dile gelerekB211.2.3. “Vurma, delikanlı. Aklını kullan, ben sana gerek olurum. Benim bir tutam kılımı al.” demiş. Delikanlı, ayının bir tutam
kılını alıp cebine koymuş.
Sonra delikanlıya doğru bir turna gelmiş. Delikanlı, onu vurmak için
hazırlandığı sırada bu turna da dile gelerekB211.3-10. “Delikanlı sen beni vurma. Ben sana lazım olurum. Benim bir tutam kılımı al.” demiş. Delikanlı,
turnanın bir tutam kılını almış.
Delikanlı yine uzun bir yol gittikten sonra büyük bir su kıyısına gelmiş. Su kıyısında gezerken büyük bir balık görüp onu avlamak istemiş. O
an balık da dile gelerekB211.5. “Delikanlı sen beni avlama, ben sana gerek
olurum. Benim bir pulumu al. Sana gerek olduğumda bunu ışıldatırsın.”
demiş. Delikanlı, balığın bir pulunu alıp cebine koymuş.
Sonra bir kır tavuğu delikanlıya doğru gelmiş. Tavuk da beni vurma
diyeceği sırada delikanlı tavuğu vurmuş, karnını doyurmuş.
Sonra delikanlı atına atlayıp gitmiş. Devin sarayına varınca hançeri
atının sağ yanından sokmuş. Atın kıllarına da toynağına da bir şey olmamış. Ben sana anlatayım. Devin çitlerinin üzerinden atlayıp girmiş. İçeriye
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
581
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
girince altın saçlı kızF555.1-2. koşarak çıkmış. Oradaki herkes gelip delikanlıya “Sen nasıl bir delikanlısın? Nereden geldin? Ne yapıyorsun?” diye
sormuş.
Delikanlı söylemeyince altın saçlı kızın kendisi “Sen beni almaya geldin.” demiş.
Bu kız delikanlının niçin geldiğini bilmiş. Bu kızın kıvrıla kıvrıla
yürüdüğü sırada delikanlıyı iğne yapmışlarD253. ve onu iğneliğe batırıp koymuşlar. Çünkü yürüyüşe çıkan devin dönüş vakti gelmişmiş.
Bir süre sonra dev dönmüş de “Öf, burada insan kokusu var!” demiş.
Oradaki kızlar “Biz hepimiz insanız. Elbette insan kokusu var.” demişler.
Sonra bir şekilde deve “Kaynın gelirse yemezsin değil mi?” diye üç
kez yemin ettirmişler. İğne olan delikanlıyı yeniden insan yapmışlar.D436-5.
Sonra dev, delikanlıya “Sen ne yaparsın? Nereden geldin?” diye sormuş.
Delikanlı “Şöyle şöyle işlerle uğraşıyorum. Buraya altın saçlı kızı almaya geldim.” demiş.
“Ben sana üç farklı iş vereceğim. Bu işleri yapabilirsen altın saçlı kızı
alıp gidersin. Bizim üç at var. Bunları alıp git ama gece olunca dön.” demiş.
Bunlar at değil, buradaki kızlarmış.D131.
Delikanlı atları alıp gitmiş. Döneceği vakit gelince dev şurada bir orman yapmış.D941.1. Kızlar ormana gidip orada kaybolmuşlar. Delikanlı “Bu
atları nasıl bulacağım, nereye gitti bunlar?” diye bu işe çok şaşırmış. Sonra delikanlının aklına bir şey gelmiş. “Benim ayı dostum ne söylemişti
hele?” demiş. Ayının tüyünüD1023.1. yakmış oraya elli kadar ayı çıkıp gelerekD2074.1.1.3-1. “Bize niçin ihtiyacın var?” demişler.
“Bana gereken şey şu. Üç atım ormana girdi. Bu atları ormandan çıkarıp bana getirin.” demiş.
AyılarB435.4. gidip atları bulmuşlar ve atları kovalaya kovalaya delikanlıya getirmişler. Delikanlı atları alıp dönmüş. Sonra atlar tekrar kızlara
dönüşmüşler.D343Bu durumu görünce dev, kızları azarlayarak “Niçin ona yakalandınız?” demiş.
582
Erkan KARAGÖZ
Kızlar “Bizi kendisi yakalayamadı. Bizi ayılar yakalayıp ona verdi.”
demişler.
Şimdi dev yapması için ikinci işi delikanlıya verip “Bizim üç sığır var.
Bu üç sığırı alıp güt. Gece olunca dönersin.” demiş.
Dev, üç kızı üç sığıra dönüştürmüş.D133-6. Dönecekleri vakitte üç sığırın
her biri bir tarafa koşturup gitmiş. Delikanlı sığırları alıp gelememiş.
Şaşkın şaşkın ne yapacağını da bilememiş. Sonra aklına “Bana turna dostum ne demişti hele?” demiş. Turnanın tüyünüD1021-3. de yakınca turnalar
sürü hâlinde gelmişler deD2074.1.3-1. “Delikanlı neye ihtiyacın var?” demişler.
“İhtiyacım olan şey üç sığırı kovalayıp bana getirmeniz.” demiş.
TurnalarB463.3. sığırları memelerinden, gözlerinden gagalaya gagalaya
kovalayarak getirmişler. Delikanlı sığırları alıp dönmüş ve sığırları
yerlerine kapatmış.
Dev, bu üç kızı yakalandıkları için çok azarlamış. Kızlar deve “O bizi
yakalayamazdı. Bizi turnalar yakalattı.” demişler.
Sonra dev yapması için delikanlıya üçüncü işi verip “Benim üç kavar. Bunları alıp çık. Gece olunca kazları alıp dönersin.” demiş.
zım
D161.2.
Delikanlı kazları alıp çıkmış. Döneceği vakit gelince bir deniz oluşmuş.D2151.1.1. Kazlar denize girmişler. Delikanlı bu işe şaşırıp ne yapacağını
bilememiş. O sırada aklına “Benim balık dostum, ne söylemişti hele?” demiş. Balığın vermiş olduğu puluD1025.2. ışıldatmış.D2074.1.2-2. Onun yanına bir
sürü balık toplanmış da “Delikanlı neye ihtiyacın var?” demişler.
“Benim ihtiyacım olan şey denize girip kaçan kazları çıkarıp bana getirmeniz.” demiş.
BalıklarB470. üç kazı kovalayarak çıkarmışlar. Delikanlı kazları da alıp
dönmüş.
Dev, kızları daha çok azarlayarak “Niçin yakalandınız?” demiş, en
çok da altın saçlı kızı azarlamış. Ona “Bu senin işindir. Sen benim sihrimi
biliyorsun.” demiş.
Dev, kızları ayrı, delikanlıyı ayrı kapatıp yürüyüşe çıkmış.
Altın saçlı kız bir şekilde devin kendisini kapattığı yerden kaçıp
delikanlının yanına gelerek “Delikanlı, dönünce dev seni yiyecek.” demiş.
Sonra kız, delikanlıya bir elma vermiş. Bu elmanın bir yarısı kırmızı bir
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
583
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yarısı beyazmış.D981.1-2. Kız konuşmaya devam ederek “Kırmızı tarafını
kendin ye, beyaz tarafını da seni yemek üzere geldiği zaman devin ağzına
at. O ‘Ham!’ diye elmayı kapıp yer ve on beş günlük bir uykuya yatar.”
demiş.
Dev yürüyüşten dönmüş. Dönünce delikanlıyı yiyeyim diye onun yanına gelmiş. Delikanlı onun ağzına elmanın beyaz tarafını fırlatmış. Sonra
dev on beş günlük bir uykuya dalmış.D1364.4.1.
Altın saçlı kız yeniden delikanlının yanına gelerek “Haydi, çabuk gidelim. Gideceğimiz yer çok uzak. Dev uyanmadan hemen kaybolalım.”
demiş. Bunlar ata binip oradan koşturup gitmişler.
Dev on beş gün değil de üç gün sonra uyanmış. Çünkü orada kalan diğer kızlar, altın saçlı kızı kıskandıklarından devi uyandırmışlar. Dev onları
aramaya gitmiş. Altın saçlı kız, delikanlıya “Dev bizi aramaya çıktı. Eğer
biz onun yerinden zamanında çıkamazsak o bizi tutup yer. Atları daha hızlı
koştur!” demiş.
Delikanlı atları kamçılamış. Bunlar koşturmuşlar da koşturmuşlar. Atlar bir yerde çamura batmışlar. Şimdi devin atının döp döp sesleri duyuluyormuş. Delikanlının atları hâlden düşmüş. Delikanlı atın üstünden inip
atları çekmiş, güç bela ninenin yanına gelmişler. Dev oraya giremiyormuş.
Dev karşı taraftan bağırıp çağırarak onlara küfretmiş. Delikanlı ile kız sevine sevine atlarıyla ileriye doğru dörtnala gitmişler.
Ninenin yanına gelince delikanlı onun atını, hançerini, tüfeğini bırakmış. Diğer ninenin verdiği ata kız ile birlikte binip oradan ayrılmış. Sonra, ben sana anlatayım, bunlar ilk ninenin yanına gelmişler. Ninenin atını
bırakıp padişahın atına binmişler. Padişahın atına binince altın saçlı kız,
delikanlıya “Bana doğruyu söyle! Sen beni kendine mi alıp dönüyorsun
yoksa padişaha mı?” diye sormuş.
Delikanlı “Padişaha alıp dönüyorum.” demiş.
Altın saçlı kız “Ben padişahın olmayacağım. Beni kim hak ediyorsa
ben onun olacağım.” demiş.
Şimdi bunlar beraber dönmüşler. Delikanlı, altın saçlı kızı alıp kendi
boyunun yanına getirmiş. Altın saçlı kız ile kendi insanları aynı boydanmış.
Altın saçlı kızı çocuk yaşta dev alıp gitmişmiş.G440-4. Bunlar kucaklaşıp ağlamışlar. Çok sevinmişler.
584
Erkan KARAGÖZ
Sonra delikanlıyı padişah çağırtarak “Niçin kızı bana getirmedin?”
demiş.
Delikanlı “Kız, beni kim alıp geldiyse ben onun olurum dedi.” diye
cevap vermiş.
Padişah, altın saçlı kızdan vazgeçmek istemiyormuş. Bu yüzden delikanlıyı öldürmek istemiş. Delikanlıya her türlü zulmü yapmış ama sonunda delikanlı için kazdığı çukura kendisi düşmüş.
Padişah ölmüş. Şimdi, ben sana anlatayım, büyük bir toplantı olmuş.
Padişah gerekmiş. Burada vezirler söylemişler. “Bu delikanlı birçok işin
üstesinden geldi. Çok büyük kahramanlıklar gösterdi. O kadar iyi bir delikanlı ki onu padişah yapalım.” demişler.
O kadar çok zor işlerin üstesinden gelen delikanlı kendi gücü kuvveti
sayesinde padişah olmuş.
2.58.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: TOM: 58
F641. Person of remarkable hearing / Kişinin olağanüstü duyma
yeteneği TOM: 58
D1072.1. Magic comb / Sihirli tarak TOM: 58
D941.1-1. Forest produced by magic comb / Sihirli tarak yardımıyla
orman yapma (MEK) TOM: 58
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna TOM: 58
D2151.1.1-1. Sea produced by magic mirror / Sihirli ayna yardımıyla
deniz yapma (MEK) TOM: 58
D1076. Magic ring / Sihirli yüzük TOM: 58
D932.0.1-2. Mountain created by magic ring / Sihirli yüzük yardımıyla
dağ yapma (MEK) TOM: 58
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 58
G512.1.2. Ogre decapitated / Devin başının kesilmesi TOM: 58
N825.3. Old woman helper / İhtiyar yardımcı kadın TOM: 58
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
585
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B211.2.3. Speaking bear / Konuşan ayı TOM: 58
B211.3-10. Speaking crane / Konuşan Turna (MEK) TOM: 58
B211.5. Speaking fish / Konuşan balık TOM: 58
F555.1-2. Princess (girl) with golden hair / Altın saçlı prenses (kız)
(MEK) TOM: 58
D253. Transformation: man to needle / İnsanın iğneye dönüşmesi
TOM: 58
D436-5. Transformation: needle to person / İğnenin insana dönüşmesi
(MEK) TOM: 58
D131. Transformation: man to horse / İnsanın ata dönüşmesi TOM: 58
D941.1. Forest produced by magic / Sihir yardımıyla orman yapılması
TOM: 58
D1023.1. Magic hair of bear / Ayının sihirli tüyü TOM: 58
D2074.1.1.3-1. Person summons bear by firing its hairs which collected
before / Daha önce alınan tüylerini yakarak ayıyı çağırma (MEK) TOM: 58
B435.4. Helpful bear / Yardımsever ayı TOM: 58
D343- Transformation: horse to person / Atın insana dönüşmesi
(MEK) TOM: 58
D133-6. Transformation: man to cattle / İnsanın sığıra dönüşmesi
(MEK) TOM: 58
D1021-3. Magic crane feather / Sihirli turna tüyü (telek) (MEK) TOM: 58
D2074.1.3-1. Person summons crane by firing its feathers which
collected before / Daha önce alınan tüylerini yakarak turnayı çağırma
(MEK) TOM: 58
B463.3. Helpful Crane / Yardımsever turna TOM: 58
D161.2. Transformation: man to goose / İnsanın kaza dönüşmesi
TOM: 58
D2151.1.1. Sea produced by magic / Sihir yardımıyla deniz
oluşturulması TOM: 58
D1025.2. Magic fishskin / Sihirli balık pulu TOM: 58
586
Erkan KARAGÖZ
D2074.1.2-2. Person summons fish by shining its scale which collected before / Daha önce alınan pulunu ışıldatarak balığı çağırma (MEK)
TOM: 58
B470. Helpful fish / Yardımsever balık TOM: 58
D981.1-2. Magic apple has one side white the other side red / Sihirli
elmanın bir yarısının beyaz diğer yarısının kırmızı olması (MEK) TOM:
58
D1364.4.1. Apple causes magic sleep / Elmanın sihirli bir uykuya neden olması TOM: 58
G440-4. Ogre abducts child / Devin çocuk kaçırması (MEK) TOM: 58
ÜçÜnCÜ BÖlÜM
3. BAŞKURT SİHİRlİ MASAllARI Ve OlAĞAnÜSTÜ
MOTİF TeSPİTleRİ
Bu bölümde 57 Başkurt sihirli masalı yer almaktadır. Masallar, Marat
Minhacetdinov ve Ehnef Harisov’un 1976 yılında birlikte hazırladıkları
ve Ufa’da “Başkortostan Kitap Neşriyatı” tarafından yayımlanan Başkort
Halık İcadı, Ekiyetter İkinsi (2) Kitap isimli eserden Türkçeye aktarılmıştır. Olağanüstü motiflerin tespitleri, masal metinleri içinde birinci bölümde
yer alan “Bu Çalışmada Kullanılan Motif Tespit ve Yerleştirme Yöntemi”
başlığı altında anlatıldığı gibi yapılmıştır. Masallarda tespit edilen motifler masal metni sonunda tespit sırasına göre verilmiştir. Ayrıca bu çalışmada tespit edilen bütün motifler, eserin sonunda Motif-Index of Folk-Literature’daki sıra düzeni gözetilerek “Motif Dizini” bölümünde topluca
gösterilmiştir.
Başkurt masalları için bu eserin seçilmesinin gerekçesi en özgün olağanüstü motiflerin kullanıldığı masalların bu kitapta yer almasıdır. Kitapta
61 masal yer alsa da 4 masal içerisinde olağanüstü motif bulundurmadığı
için bu çalışmaya dâhil edilmemişitir. Bu eserin hazırlayıcılarından Minhacetdinov, Tılsımlı Kahramanlık Ekiyetteri (1976: 6-16) başlıklı ön söz
yazısında kitapta yer alan masallardan örneklemeler yaparak olağanüstü
masallar hakkında bilgiler vermiş ve kendi görüşlerini belirtmiştir. Kitabın
sonunda her masal için ayrı ayrı değerlendirme yazıları kaleme alınmıştır.
Esere dâhil edilen hangi matbu ya da el yazma masalın ne zaman, nerede,
kim tarafından derlenip yazıya geçirildiğinin bilgileri verilmiştir. İçerikler,
şematik olarak gösterilmiş ve tipolojik analizler yapılmıştır. Masal tipleri Aarne-Thompson uluslararası indeksince belirlenmiş fakat Andreev’in
Rusça indeksiyle uyuşmayanlar için ayrıca Andreev’in indeksine atıf yapılmıştır. Bunlara ek olarak kitapta, Bolte ve Polivka’nın 5 ciltlik uluslararası indeksine, Şoven’in hazırladığı Arapça yazmalardan oluşan 12 ciltlik
bir indekse, Eberhard ve Boratov’un hazırladığı Türk indeksine de yer verilmiştir (Minhacetdinov ve Harisov, 1976: 319-372).
588
Erkan KARAGÖZ
3.1. AlTInKUYRUK-GÜMÜŞYele
3.1.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir dede ile bir nine yaşıyormuş. Onların ikisi
kız biri erkek üç çocukları varmış. Onlar zor şartlarda hayatlarına devam
ediyorlarmış.
Bir gün dede ile nine hastalanıp ölmüşler. Öksüz ve yetim kalan üç
çocuk kendi başlarına yaşamaya başlamış. On iki yaşındaki Kızras köylerindeki bir ağanın yanında işçi olarak çalışmaya başlamış.
Bu ağanın bir eşeği varmış. Ağa, Kızras’a bu eşeği yıkamasını ve yerde ağnatmadan getirmesini buyurmuş da “Eşeği ağnatmadan alıp gelebilirsen iki yüz akçe veririm.” demiş.
Kızras, eşeği gemleyip yularını taktıktan sonra su boyuna gitmiş. Eşeği iyice yıkayıp temizlemiş. Dönecekleri sırada eşek birdenbire kaçmaya
başlamış. “Şimdi bunun ağnayası gelir.” diye Kızras, eşeğin kuyruğunun
altına iki kez iğne batırmış. Eşek ağnamayı unutup hoplaya zıplaya koşturarak gitmiş.
Ağa, eşeğin ağnamadan döndüğünü görünce Kızras’a söz verdiği iki
yüz akçeyi vermiş. Sonra da onu kovmuş.
Kızras iki yüz akçeyi alıp ablalarına vermiş. Kendisi de yeniden iş aramaya gitmiş. O gide gide bir ormana varmış. Güneş batınca karanlık çökmüş. Kızras ormanda tek başına yürümüş de yürümüş, nereye gideceğini
bilemeyince bir ot yığının altına girmiş, ısınıp uyumuş. Yalnız tan atmadan
önce üşüyüp uyanmış.
Ot yığınının altından çıkıp bakmış ki etrafını kurtlar çevirmişmiş. Oğlan korkmayıp cebinden kibrit çıkarmış da ot yığınının etrafındaki çalı çırpıyı ateşe vermiş. Kurtlar ateşten korkup kaçmışlar. Kızras da kendi yoluna
gitmiş.
Epeyce gittikten sonra Kızras bir köye varmış. Orada ayda beş akçeye bir ağanın yılkısını gütmeye başlamış. Bu ağanın kırk baş yılkısı varmış. Bunların otuz dördü kısrak, altısı aygırmış. Ağa, otuz dört kısraktan
birini göstererek Kızras’a “İşte bu sakarlı16 Yıldız kısrağım her yıl kaçıp
yavruluyor. Onun yavrulama vakti yaklaşıyor. Eğer onu elinden kaçırmayıp
16
Atın alnının ortasındaki beyazlığa verilen isim.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
589
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yavrulatırsan, yavrusunu da getirip bana gösterirsen sana çok minnettar kalırım. Yavruyu da sana veririm.” demiş.
Kızras yılkıları alıp gütmeye gitmiş. Sakarlı Yıldız’ı birinci gün elinden kaçırmamış, ikinci gün elinden kaçırmamış, üçüncü gün de kaçırmamış ama kısrak hâlâ yavrulamamış. Dördüncü günde üç gün boyunca göz
bile kırpmayan Kızras uyuyup kalmış. Kızras’ın tatlı bir rüya görerek uyuduğu sırada Sakarlı Yıldız, Aral Denizi taraflarına doğru koşturarak gitmiş.
Aygırlar, kısrağı göndermemeye çalışsalar da başaramamışlar.
Aygırların sesinden Kızras uyanmış. Sakarlı Yıldız’ın yokluğunu anlamış, en hızlı aygıra binip onu aramaya gitmiş. Gece ağarmadan da onu
bulup geri getirmiş.
Kısrak hâlâ yavrulamamış da yavrulamamış. Üç gün daha elinin altında tuttuktan sonra dördüncü günde Kızras uyuyup kalmış. Bu anı bekleyen
Sakarlı Yıldız yine kaybolmuş. Aygırlar Sakarlı Yıldız’ı özleyip kişnemeye
başlamışlar ama Kızras uyanmamış da uyanmamış. Aygırlar onun kulağının dibine gelip kişneyince Kızras ancak uyanmış. Oğlan orada Sakarlı Yıldız’ın yokluğunu anlayıp yeniden en hızlı koşan aygırına binmiş, onu aramaya çıkmış. Gitmiş, gitmiş hiçbir şey görmemiş. Böyle at koştura koştura
giderken yol boyunca serçe gibi bir şeyin uçup gittiğini görmüş. Delikanlı
bu herhâlde benim kısraktır diye düşünüp atını daha da hızlı koşturmuş.
Aral Denizi’nin kıyısına gelmeden önce Yıldız’a yaklaşabilmiş. Kızras tüm
gücüyle kovalayıp kısrağa yetişeceği sırada kısrak denize atlayıp batmış.
Ne olursa olur diyerek Kızras da kısrağın arkasından denize atlamış.
Denizin içinde Sakarlı Yıldız yavrulamış. Sonra yavru tayı arkasına
alıp denizin kıyısına çıkmış. Bu akılları baştan alan yavru tay altın kuyruklu,B19-12. gümüş yeleliB19-13. bir aygır olmuş.
Kızras sevinip altın kuyruklu, gümüş yeleli tay ile köye ağanın yanına
dönmüş. Köye girince bütün halk sokağa çıkmış. Bu acayip taya hayran
kalıp şaşkın şaşkın bakakalmışlar.
Ağa mutluluğundan ne yapacağını bilememiş. Etraftaki köylerden
altın kuyruklu, gümüş yeleli tayı görmeye gelmişler. Ağa göz değdirirler
diye tayı hiç kimseye de göstermiyormuş.
Altınkuyruk-Gümüşyele üç yaşına gelince bakmaya doyulamayan güzel
bir aygır olmuş. Kızras ona çok severek bakmış. Aygır da Kızras’a pek alışmış.
590
Erkan KARAGÖZ
Bir gün ağanın hanımı hastalanmış. Ağa ünlü bir falcıyı çağırtmış.
FalcıD1712. hastalığa baktıktan sonra ağaya “Hanımının durumu ağır. Altın
kuyruklu, gümüş yeleli aygırını kesip sol kaburgasından yedirirsen hanımın sağlığına kavuşacak.” demiş.D1814.1.
Buna ağa çok kaygılanmış. Hanımının tamamen konuşamaz hâle geldiğini görünce Altınkuyruk-Gümüşyele’yi kesip sol kaburgasından yedirmeye razı olmuş.
Bu sözleri dinlemekte olan Kızras, Altınkuyruk-Gümüşyele’nin yanına gelerek “Ey güzel aygırım, seni helak edecekler. Büyücü kocakarı,
ağaya seni kesmesini, sol kaburgandan hanımına yedirmesini söyledi. Ağa
da bunu kabul etti. Bugün cumadan çıktıktan sonra ağa seni kesmeye söz
verdi.” demiş.
Altınkuyruk-Gümüşyele dile gelerekB211.1.3. “Ben annemin sütünü emerek büyümedim. Beni bakıp büyüten sen oldun. Senin yaptığın iyiliklere
karşılık benim sana bir iyiliğim dokunmadı. Sen beni kestirmeyebilirsin.
Şöyle, benim bir kişnememle bütün köy sallanır. İki kişnememle küçük
evler yıkılır. Üç kişnememle mollalar korkup camiden kaçıp giderler. Beni
kesecekleri sırada sen efendinden ‘Ben onu bakıp büyüttüm. Bir defa bile
binmedim. Bir kez binip geleyim.’ diye izin isteyip ricada bulun. Efendin
sana izin verir. Sonra sen bana bindikten sonra birinci vuruşunda derimi,
ikinci vuruşunda yelemi, üçüncü vuruşunda bütün tenimi acıt. Sonra ben
nereye gideceğimi bilirim.” demiş.B569-4.
Erkekler camide toplanıp cuma namazını kılmaya başladıklarında
Altınkuyuruk-Gümüşyele’nin bir kişnemesiyle bütün köy sallanmış.B155.41.
İki kişnemesiyle küçük evler yıkılmış.B155.4-2. Üç kişnemesiyle insanlar
camiden söylene söylene çıkarak farklı yönlere kaçmışlar.B155.4-3.
Korkusundan benzi atan ağa, atına binip evine dönmüş. Çabucak bıçak bileyip aygırı kesmek için dört beş kişi alıp gelmiş. Altınkuyruk-Gümüşyele’yi ahırın önüne çıkarmışlar. Bu sırada ağaya, Kızras “Ben bu aygırı geceleri uyumadan bakıp büyüttüm ama bir defa bile binmedim. Ne
olur buna bir defa binip geleyim, izin ver!” demiş.
Ağa izin vermiş. Kızras, Altınkuyruk-Gümüşyele’ye binip bir değnekle ata vurmuş. Aygır hoplayıp zıplamış. Ağa evden çıkıp gitmemesi için
kapıları kapamış. Kızras’ın ikinci vuruşunda aygır çitleri kırmış. Üçün-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
591
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
cü vuruşunda çitlerin üstünden sıçrayıp gözden kaybolmuş. Ağa ve aygırı
kesmeye gelenler ağızlarını açıp kalmışlar.
Kızras, Altınkuyruk-Gümüşyele ile bir ormanın yanına varınca attan
inmiş. O vakit aygır, ona “Sen benim kuyruğumdan üç tutam kıl al da beni
gönder. Gerektiğinde bu kıllarla ıslık çalarsın, ben gelip yetişirim.”B501-6.
demiş. Kızras, aygırın kuyruğundan üç tutam altın kılınıF555.1. alıp onu
göndermiş.
Kızras dolaşa dolaşa yürürken bir şehre gelmiş. O, şehrin dışındaki
küçükçe bir eve girmiş. Evde ihtiyar bir nineden başka kimse de yokmuş.
Yolcu delikanlı bu nineye “Nine eşin nerede?” diye sormuş.
Nine ona “Padişahın kızlarına elma vermeye gitti. Birazdan döner.”
diye cevap vermiş.
Bir zaman sonra dede dönmüş. Kızras ile selamlaşmış. Sonra ona kim
olduğunu sormuş. Epey bir zaman oturup konuştuktan sonra Kızras “Dede
sen ihtiyar bir adamsın, yoruluyorsundur. Padişahın kızlarına elma vermeye yarın ben gideyim.” demiş.
Dede kabul etmiş. Kızras ertesi gün sabah padişahın sarayına gitmiş. Biraz bekledikten sonra padişahın kızları bahçeye çıkmışlar. Kızras,
kızların en büyüğüne çürük bir elma vermiş. Ortancasına yarısı çürük, yarısı sağlam olan bir elma vermiş. En küçüğüne kıpkırmızı, sağlam bir elma
vermiş. Sonra ihtiyar adamın yanına dönmüş. Kızlar babalarının yanına
varmışlar da “Sen bize çürük elma verilmesini mi buyurdun?” demişler.
Padişah öfkelenerek “Niye ben buyurayım, elma getiren ihtiyar bilerek
böyle yapmıştır.” demiş. Sonra padişah hemen o ihtiyar dedeyi çağırtmış.
Dede korka korka padişahın yanına gelmiş. Padişah çok öfkelenip ona
“Sen benim kızlarıma niye çürük elma verdin?” diye sormuş.
“Bugün kendi yerime bir oğlanı göndermiştim. Çürük elmaları o vermiş.” demiş dede.
Padişah hemen Kızras’ı çağırtmış. Kızras, padişahın sorusuna “Büyük
kızının gençliği gitmiş. Bunun için ben ona çürük bir elma verdim. Ortanca
kızının gençliğinin yarısı gitmiş. Bunun için ona yarısı çürük, yarısı taze
olan bir elma verdim. Küçük kızın elma gibi olgunlaşmış çağında, bunun
için ona kendisi gibi olgunlaşmış sağlam bir elma verdim.” diye cevap
vermiş.
592
Erkan KARAGÖZ
Padişah böylesine doğru sözlere diyecek bir şey bulamayınca ağzını
yumup kalmış. Ertesi günün sabahında padişah bütün şehir halkına “Bugün kızlarımı verip düğün yapacağım. Hiç kimse kalmasın, herkes benim
sarayımın önüne toplansın!” diye emir vermiş.
Sarayın önündeki meydana halk toplanmış. Padişahın üç kızını ortaya
oturtmuşlar. Onların etrafına padişahın vezirleri oturmuş. İlk önce padişahın büyük kızı elindeki elmayı sevdiği kişiye fırlatmış. Elma bir askerin
çizmesine düşmüş. Bunu izlemekte olan halk “Tam kıza göre bir delikanlı,
çok harika!” diye bağırmış.
Sonra ortanca kız elmasını fırlatmış. Elma bir subayın çizmesine düşmüş. Halk bir kez daha “Tam eş olacak bir delikanlı!” diye bağırmış.
Küçük kızın fırlattığı elma ise Kızras’ın çizmesine düşmüş. Padişahın
yakınları “Olmaz, olmaz!” diye bağırmışlar.
Kız elmayı ikinci defa fırlatmış. Elma yeniden Kızras’ın çizmesine
düşmüş. Vezirler bir kez daha “Olmaz, olmaz!” diye bağırmışlar.
Kız elmayı üçüncü defa fırlatmış. Elma bu sefer de Kızras’ın tam avucuna düşmüş. Padişahın yakınları yine “Olmaz! Bu baldırı çıplak oğlana
elma gibi kızı verip yazık etmeyelim.” diye seslerini yükseltmişler.
Padişah “Şansı yaver giderse elbette olur.” demiş. Ondan sonra gürültü patırtı kesilmiş.
Padişah, üç kızını üç delikanlıya verip büyük bir düğün yapmış.
Düğünden sonra büyük kızı ile ortanca kızının eşlerini fildişinden yapılmış
saraylara yerleştirmiş. Küçük kızı ile Kızras’ı ise hamama benzer bir eve
yerleştirmiş. Padişah, küçük damadını bir türlü sevmemiş. Ona hep gözünün kenarıyla bakmış.
Günlerden bir gün padişah hastalanmış. Ona dünyada bulunan bütün
kıymetli yiyeceklerden yedirmişler. Türlü türlü ilaçlarla iyileştirmeye çalışmışlar fakat padişah bir türlü iyileşmemiş. Sonra ne yapacaklarını bilemeyince padişahın hanımı bir falcı çağırtmış.
Falcı ona “Karanlık ormanın içinde yüz bir yıldır yaşayan bir baykuş
var. Baykuşu yakalayıp kesin, sol kaburgasını padişaha yedirin. Sonra padişah iyileşir.” demiş.
Padişah sevdiği iki damadına ormana gitmelerini buyurmuş. Damatlar
silahlar kuşanıp iyi atlara binip gitmişler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
593
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Küçük kız babasının yanına gelerek “Benim eşim de gitsin mi?” diye
sormuş.
Padişah ona “Gidecekse gitsin haydi ama baykuşa gözlerini oydurup
gelmesin. Onun elinden başka bir iş gelmez!” demiş.
Kızras’a uyuz bir at vermişler. O yanına bıçak alıp bu uyuz at ile karanlık ormana doğru gitmiş. Kızras şehirden çıkıp biraz gidince atını bir
çalılığa bırakmış. Sonra cebindeki kılları çıkarıp ıslık çalmış,D1421.4-4. Altınkuyruk-Gümüşyele hemencecik oraya gelmiş. Kızras, Altınkuyruk-Gümüşyele’ye binip rüzgâr gibi karanlık ormana gidip diğer damatların önüne geçmiş.
Kızras kara ormandaki bütün kuşların padişahı,B242.1.8. yüz bir yıldır
yaşayan baykuşu ses çıkartmadan yakalamış. Orada küçükçe bir ev
varmış. Delikanlı atını bu evin önüne bağlayıp içeri girmiş. Baykuşun sol
kaburgasını çıkarmış. Sağ tarafındaki kemiği askıya iliştirmiş. Çok geçmeden padişahın sevdiği damatları bu evin yanına gelip durmuşlar. Bu arada
Kızras kötü elbiselerini giyip orman bekçisi gibi dışarıya çıkmış. Diğerlerini alıp eve girmiş. Damatlar sol kaburgası ecele karşı ilaç olan yüz bir
yıldır yaşayan baykuşu aradıklarını söylemişler.
Kızras “İşte o baykuşun sol kaburgası askıda duruyor.” diye göstermiş.
Diğer iki damat “Lütfen bunu bize ver. Ne istersen her şeye razıyız
ağabey.” diye yalvarmışlar.
Kızras onlara “Hanginiz sırtınızdan bir kayışlık deri vermeye razı
olursa baykuşun sol kaburgası onun olur.” demiş.
Diğerleri “Nasıl olacak şimdi bu?” diye durduklarında, Kızras “İşte
şöyle olacak.” demiş de padişahın büyük damadının sırtından bir kayışlık deriyi bıçağıyla keserek almış. Sonra hemen yaralı yere baykuş yağı
sürmüş. Ondan sonra yüz bir yıldır yaşayan baykuşun sol kaburgasını bu
damada baykuşun sağ kaburgası diye vermiş.
Damatlar sevinerek dönmüşler. Kızras da Altınkuyruk-Gümüşyele’ye
binmiş. Yüz bir yaşındaki baykuşun sol kaburgasını çantasına koyup yavaş
yavaş dönmüş. Şehre varacağı zaman çalılıklarda Altınkuyruk-Gümüşyele’yi göndermiş de uyuz atına binip padişahın sarayına dönmüş.
Kızras’ın döndüğü sırada diğer iki damat padişaha baykuşun sağ kaburgasını yedirmişlermiş. Padişahın hastalığı daha da ağırlaşmış. Bu sırada
Kızras’ın hanımı padişaha baykuşun sol kaburgasını pişirip getirmiş.
594
Erkan KARAGÖZ
Padişah yemeyerek “İşte sevgili damatlarımın alıp geldiğini yedim,
hâlim düzelmedi. Senin baldırı çıplağın getirdiğini yersem kesin ölürüm.
Yok gerekmez!” demiş.
Kızı çok yalvarıp yakarınca padişah, Kızras’ın alıp geldiği baykuşun
sol kaburgasını yemiş. Yer yemez sağlığı düzelmiş ama tamamen sağlığına
kavuşmamış.
Padişah ertesi gün falcının sözüyle sevdiği damatlarını yüz yedi yıldır
yaşayan baykuşu yakalamalarını ve onun sol kaburgasını alıp gelmeleri
için ormana göndermiş. Kızras da uyuz ata binip baykuşu yakalamak için
ormana gitmiş.
Büyük damatlar gün boyu ormanda dolaşıp gerekli baykuşu bulamamışlar. Akşamüstü dönerlerken ormanın dışında küçükçe bir ev görmüşler.
Bu evde Kızras orman bekçisi kılığında baykuşu temizlemekteymiş.
Padişahın damatları eve girmişler de “Ne yapıyorsun ağabey?” diye
sormuşlar.
“İşte, yüz yedi yıl yaşayan baykuşu tutmuştum, bunu temizliyorum.”
demiş Kızras.
“Bize de tam bu baykuş gerekliydi. Bize bu baykuşun sol kaburgasını
verirsen ne istersen veririz.” diye bu ikisi yalvarmaya başlamış.
Kızras onlara “Ben hiç bir şey istemiyorum. Yalnız birinizin arkasına
yüzüğü kızdırıp bassam benim için yeterli, kaburga da sizin olur.” demiş.
Bu ikisinin kabul etmeme gibi bir durumları yokmuş. Kızras, padişahın ortanca kızının eşinin arkasına yüzüğü kızdırıp basmış. Baykuşun
sağ kaburgasını onlara sol kaburga diye vermiş. Diğerleri sevine sevine
dönmüşler.
Kızras döndüğünde ortanca damatlar sağ kaburgayı pişirip padişaha
yedirmişlermiş. Öncekine göre padişahın hâli daha da kötüleşmiş.
Kızras’ın hanımı baykuşun sol kaburgasını pişirip babasının yanına
gelmiş ama padişah yememiş. Kız ağlaya ağlaya yalvarınca padişah yemiş,
oracıkta iyileşmiş.D1500.1.33-6.
Kızras, padişahı iyileştirmesine rağmen padişah ona hâlâ iyi gözle
bakmıyormuş. Her defasında azarlıyormuş, alay edip ona gülüyormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
595
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişahın iyileşmesinin üzerinden birkaç gün geçince, Kızras, hanımına “Ben üç aylığına yola çıkıyorum. Yol için yiyecek hazırla.” demiş.
Hanımı hemen fırını yakıp yiyecek hazırlamış. Ertesi gün eşi yola çıkmış.
Kızras şehirden çıkar çıkmaz cebinden üç kılı çıkarıp ıslık çalmış.
Hemen oraya Altınkuyruk-Gümüşyele gelmiş. Kızras ona binip dünyayı
gezmeye çıkmış.
Gitmesinin üzerinden üç ayın dolduğu günde, öğleye doğru Kızras,
padişah elbiseleri giyip bir yabancı kılığında Altınkuyruk-Gümüşyele ile
padişahın kapısının önüne gelip durmuş. Onun atını görünce tüm şehir halkı toplanmış. Padişah da kapısının önüne çıkmış.
Kızras, padişaha “Aç kapıyı! Ben sana bir iş için geldim.” demiş.
Padişah korkusundan kapısını açmamış, içeri girmiş.
Kızras “Açmazsan ben girmesini bilirim.” diyerek atını çitlerin üzerinden sıçratmış. Sonra padişahın yanına gelerek “Ben sana bir iş için geldim. Ben de senin gibi bir padişahım. Bir yıldan beri benim iki askerim
kayıp. Bunlar sizde diye duydum.” demiş.
“Bende yabancı padişah askeri yok.” demiş padişah.
“Var!”
“Asker askere benzer. Damgası yoksa onları nereden bileceksin?”
“Damgaları da var. Birisinin arkasından bir kayış yapmaya yetecek
kadar sırt derisi alınmış. Diğerinin arkasına demir yüzük kızdırılıp basılmış.” demiş Kızras.
“Sen yanlış gelmişsin. Öyle askerler bende yok.” demiş padişah.
“Öyleyse, şöyle bir şart koşalım. Eğer bu askerler sende bulunmazsa
benim başımı kesersin. Bütün zenginliğimi alırsın. Eğer bu iki asker sende
bulunursa senin başını keserim.” demiş Kızras.
Bu şartları kâğıda yazıp ikisi de parmak basmışlar. Padişah ne kadar
askeri varsa toplamış. Sonra ikisi birlikte bakmaya başlamışlar. Damgalı
askerler bulunmamış.
“Bir yerlerde başka kimselerin var mı?” diye Kızras sormuş.
“İki damadım var. Üçüncüsü bilmem nereye çıkıp gitmiş. Daha
döndüğü de yok.” demiş padişah.
596
Erkan KARAGÖZ
“Şu damatlarını getir!” demiş Kızras.
Padişahın iki damadını getirmişler. Birisine bakmışlar, arkasında bir
demir yüzüğün basılı izi varmış.
Kızras “Birisi bulundu işte!” demiş.
Diğer damada bakmışlar, onun da sırtından bir kayışlık sırt derisi alınmışmış.
“İkincisi de bulundu. Anlaşma gereğince ben senin başını keseceğim.”
demiş Kızras.
Bu sözleri duymasıyla padişahın rengi solup adım atamaz hâle gelmiş.
Kızras padişahın iki damadını taş hapishaneye attırmış.
Padişahın başını kesmek için hazırlık yapılmış. Ahaliden birisi iki padişahın parmak bastığı anlaşmayı bağırarak halka okumuş. Bir kütükle ay
balta getirmişler. Bayılan padişahın başını kütüğün üstüne koymuşlar. Cellada ay baltayı vermişler. Padişahın başının kesileceği vakit gelince onun
küçük kızı kan gözyaşları dökerek “Babamı lütfen öldürme, benim hakkım
için bağışla!” demiş de Kızras’ın ayağına kapanmış.
“Bağışlarım ama sen istediğin için bağışlarım.” demiş Kızras. Sonra
takma sakalını, bıyığını çıkarıp fırlatmış. Bütün halk Kızras’ı tanıyıp şaşırıp kalmış.
Padişah kütükten başını kaldırıp kendine gelince “Ey damat damat,
ben senin bu kadar iyi bir insan olduğunu düşünemedim. Bundan sonra
seni yabancıdan saymam, sana kötü bir söz söylemem. Seni en yakınım ve
sırdaşım olarak görürüm.” demiş.
Böyle dese de, padişah yine sözünde durmamış.
Ertesi gün Kızras, hanımını alıp padişahlıktan başka bir yere gitmiş.
Bir ev yapıp orada hanımıyla hayvancılık yaparak yaşamaya başlamış.
Bir gün Kızras’ın hanımı, babasının yanına gitmişmiş. Padişah ona
“Yoksul çocuğu yoksuldur. Kurt yavrusundan bir börk yapsan işe yaramaz
diye doğru söylerler. Yaşadığı evden ev olsa ne olur! Bir baş sığır besliyor.
İstese ben ona elli baş sığır verirdim.” demiş.
Kızras’ın hanımı dönüp bu sözleri eşine söyleyince “Yarın şehrin yarısını yemeğe çağıracağız. Buraya baban da gelir.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
597
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kızras ertesi gün olunca kırk koyun kestirip yemek hazırlatmış. Akşama doğru obanın ortasında, yeşil çimlerin üstünde çok büyük bir ziyafet
sofrası kurulmuş. Padişahı da çağırmışlar. O, başköşede oturmuş.
Koyun eti yendikten sonra on kişi aynı tabaktan içsin diye çorba getirmişler. Padişah çorbadan içmemiş. Kendisine ayrı bir tabakla çorba getirilmesini beklemiş. Dokuz kişi çorba içerken padişah kaşığını bile oynatmamış.
“Padişahım niye çorba içmiyorsun?” diye Kızras sormuş.
“Ben altın kaşıkla yemesini öğrenmiştim. Bu için oturuyorum.” demiş
padişah.
“Önceden söyleseydin bunu.” demiş Kızras. Sonra hemen ambarın arkasına gitmiş de cebindeki üç kılı üç defa çekmiş. Önüne Altınkuyruk-Gümüşyele gelip durmuş.D1421.4-5.
“Padişaha hemen altın kaşık gelsin.” demiş Kızras.
Altınkuyruk-Gümüşyele gözden kaybolmuş. Kızras’ın ziyafet sofrasına gelip oturmasıyla padişahın önüne altın kaşıkD1177. düşmüş.
Padişah şaşırmış. Altın kaşığı sol eliyle tutup bakmış da geri koymuş.
“Padişahım niye çorba içmiyorsun? Altın kaşığı mı yoksa çorbayı mı
beğenmedin?” diye Kızras sormuş.
“Çok isterdim de gece sağ elimi yerinden çıkardım. Elim kaşık tutacak
gibi değil. Sol elimle de yiyemiyorum.” demiş padişah. Böyle yaparak
halkla aynı tabaktan yemek istemediğini belli etmemeye çalışmış.
“Bunu daha önceden söyleseydin.” demiş Kızras da hiç kimseye sezdirmeden elini cebine sokup üç kıldan birini üç defa çekmiş. Oracıkta altın
kaşık kendi kendine hareket edip padişaha çorba içirmeye başlamış.D1601.34.
Yalnız padişah yediklerini ağzından çıkarıyormuş. Yine de altın kaşık tabaktaki çorbayı padişaha yutturmaya çalışmış. Tabaktaki çorba bitmeden
altın kaşık işi bırakmamış. Bütün halk buna şaşırıp kalmış.
Padişahın çok içki içesi gelmiş. Bu sırada her on kişi için birer fıçı
kımız getirmişler. Dokuz kişi aynı kâseden içmiş. Padişah iğrenip onuncu kişi olarak içmek istememiş. “Damadım bir isteğimi daha yapsa.” diye
oturmaktaymış. Damadı da bu defa inadına oturmaktaymış.
598
Erkan KARAGÖZ
Ziyafet sofrasının dağılacağı zaman Kızras halka “Hürmet edip benim
yemeğime geldiğiniz için sizlere teşekkür ederim. Yalnız ben padişaha teşekkür etmiyorum. Niçin derseniz, o sizinle aynı tabaktan yemedi. Aynı
kâseden kımız içmeye iğrendi. Bu yüzden ben birisiyle aynı tabaktan yemeyi, aynı kâseden içmeyi öğreninceye kadar padişahı insan ayağı değmemiş zifiri karanlık ormana bırakıp gelmek gerek diye düşünüyorum. Buna
karşı çıkan var mı?” demiş.
“Yok, yok!” diye bütün halk bağırmış.
Kızras cebinden üç kıl alıp üç defa çekmiş. Evin ortasına Altınkuyruk-Gümüşyele çıkıp gelmiş.
Kızras, ata “İşte bu padişahı üstünden düşürmeden zifiri karanlık
ormana bırakıp gel.” demiş.
Halk, padişahın ah vah edişine bakmadan onu ata bindirmiş. Kızras’ın
hay güzel atım demesiyle Altınkuyruk-Gümüşyele söylenen işi yerine getirmek üzere gözden kaybolmuş.
O padişah zifiri karanlık ormanda insana değer vermeyi öğrenmemiş.
Bundan dolayı da Kızras onun yurduna dönmesine izin vermemiş. Padişah
halktan ayrılınca onun sinirleri bozulmuş. Sonra da açlıktan ölüp gitmiş.
3.1.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 1
B19.5-1. Horse with golden tail / Altın kuyruklu at (MEK) BOM: 1
B19.5-2. Horse with silver mane / Gümüş yeleli at (MEK) BOM: 1
D1712. Soothsayer (diviner, oracle, etc.) / Falcı BOM: 1
D1814.1. Advice from magician (fortune-teller, etc.) / Büyücüden
(falcı vb.) nasihat alma BOM: 1
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at BOM: 1
B569-4. Horse advises hero / Atın kahramana nasihat etmesi (akıl
vermesi) (MEK) BOM: 1
B155.4-1. Horse makes a whole village quake by neighing once / Atın
bir kişnemesiyle bütün köyün sallanması (MEK) BOM: 1
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
599
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B155.4-2. Horse destroys small houses by neighing twice / Atın iki
kişnemesiyle küçük evlerin yıkılması (MEK) BOM: 1
B155.4-3. When horse neighs thrice people run away in different
directions / Atın üç kişnemesiyle insanların farklı yönlere kaçmaya
başlaması (MEK) BOM: 1
B501-6. Horses give hero hair to whistle if he is in difficulty / Atların,
darda kaldıklarında ıslık çalması için kahramana kıl(lar)ını vermesi
(MEK) BOM: 1
F555.1. Gold hair / Altın saç BOM: 1
D1421.4-4. With magic hair whistled to summon horse / Atı çağırmak
için sihirli kılla ıslık çalınması (MEK) BOM: 1
B242.1.8. Owl as king of birds / Kuşların hükümdarı olarak baykuş
BOM: 1
B511.5-2. Eating owl flesh heals sick person / Bilinmeyen bir hastalığı
olan kişinin baykuşun sol kaburgasını yiyerek iyileşmesi (MEK) BOM: 1
D1421.4-5. With magic hair pulled to summon horse / Atı çağırmak
için sihirli kıllın çekilmesi (MEK) BOM: 1
D1177. Magic spoon / Sihirli kaşık BOM: 1
D1601.34. Self-serving spoon / Kendi kendine yediren kaşık BOM: 1
3.2. neZnAY (BİlMİYORUM)
3.2.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir erkek ile bir kadın varmış. Onların sadece
bir oğulları olmuş. Onların oğlunun doğduğu aynı günde kısrakları, köpekleri, hatta kedileri bile yavrulamış. Oğlan hep bu tayla, köpekle ve kediyle
oynamış. Babası çoğu zaman yabancı diyarlarda ticaret yapıyormuş.
İşte bir gün babası ticaret yapmak için yabancı memleketlere çıkıp
gidince annesi bir öğretmenle buluşmaya başlamış. Bunu oğlan öğrenmiş.
Kadın da öğretmen de korkuya kapılmış. Ne yapsalar iyi, babası dönünce
oğlan olanları söyleyecek ya!
Öğretmen düşünüp taşınmış da kadına oğlunu öldürmesi aklını vermiş.
Kadın korkarak “Nasıl öldürmeli?” diye sormuş. Öğretmen, yemeğine ilaç
600
Erkan KARAGÖZ
koyup yedirmesini söylemiş. Bunların söylediklerini oğlanın atı duymuş.
At güçlü bir şekilde kişnemiş. Atının kişnemesini duyan oğlan medreseden
koşarak atının yanına gelmiş. At, öğretmen ile kadının kötü düşüncelerini
anlatıpB211.1.3. oğlana yemeği yememesini söylemiş.B569-4.
Öğle yemeği için kadın yemek pişirmiş. Oğlan yemeği yemiş gibi
yapmış da yemeği dökmüş.
Ertesi gün öğretmen, kadına “Oğlun öldü mü?” diye sormuş.
“Yok.” demiş kadın.
Öğretmen “Öyleyse, ekmek yapacağın hamura zehir koyup pişirdikten sonra yedir.” demiş.
Kadın ile adamın bu hilesini de oğlanın atı duymuş. Sonra oğlana her
şeyi anlatmış. Oğlan ekmeği yememiş. Yine oğlanı öldüremeyince kadın
ile öğretmen yeni bir plan yapmışlar.
“Kocan döndüğünde sen hastalanıp yat. Kocan ne gerek diye sorarsa
öğretmeni çağırın dersin. Gerisini ben kendim hallederim.” demiş öğretmen.
Bir iki gün sonra kadının kocası dönmüş. Döndüğünde kapı kilitliymiş. Kapıyı çalmış, kimse çıkmamış. Bir şekilde eve girmiş. Evde hanımı
ahlar, ohlar içinde hasta yatmaktaymış.
Kocası girince, kadın “Çabucak öğretmene git. O iyileştirirse iyileştirir, ölüyorum.” demiş.
Adam koşarak gidip öğretmeni getirmiş. Öğretmen “Eğer hanımının
yaşamasını istiyorsan oğlun ile atının sağ butlarını yedir.” demiş.
Adam şaşırıp kalmış. “Nasıl olur öğretmen, o benim biricik oğlum.”
demiş.
O zaman hanımı “Sen beni sevmiyorsun. Sevsen, oğlun ile atı esirgemezdin. Ben yaşarsam bir değil, beş oğlumuz olur.” demiş.
Adam ağlaya ağlaya razı olup oğlu ile atını kesmeye hazırlanmış.
At ne konuşulduysa duyup oğlana her şeyi anlatmış. Oğlan korkmuş,
ne yapacağını bilemeyip şaşırıp kalmış. O anda at, oğlana akıl vermiş:
“Beni kesmek için alıp çıktıklarında sen ‘Baba, atıma bir kere binip gelebilir miyim?’ diye sorarsın. Baban izin verir. Kapının önünde iki defa dolan-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
601
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
dıktan sonra bana sertçe kamçıyla vur. Ondan sonrasını ben hallederim.”
demiş.
Bu atı kesmek için alıp çıkmışlar. Oğlan gelip babasına “Bir defa binip
gelebilir miyim?” diye sormuş. Kadın ile öğretmen “Kessene hadi!” diyerek işi hızlandırmaya çalışmışlar. Oğlan çok üsteleyince kapının önünde
binmesine razı olmuşlar. Oğlan, atına binip kapının önünde bir kere dolaşmış, ikinci defa dolaşmaya başlayınca atı koşturmak için kamçısıyla çok
sert vurmuş. At, oğlanı ahırdan almış da koşarak gitmiş. Onların arkasına
köpekB421. ile kediB422. de takılmış.
Bu gidişlerinin üzerinden ay gitmişler, yıl gitmişler; Kafdağı’ndan da
yüksek bir dağaD932. ulaşmışlar. Bu dağda durup dinlenmişler. Oğlan artık
büyümüş, bir delikanlı olmuş.
Bir gün at, delikanlıya “Burada çok büyük bir taş var. Böyle bir taşD931.
Kafdağı’nın arkasında bile yok. Bu taşı kaldırabilirsen onun altında ateşte
yanmayan, suda batmayan, kılıç işlemeyen bir savaş elbisesi var. Elbisenin yanında kılıç da var. Ne pahasına olursa olsun, bunları almak gerek.”
demiş.
Sonra bu taşı aramaya gitmişler. Araya araya taşı bulmuşlar. Gelip
bakmışlar, taş hiç kaldırılacak gibi değilmiş. O zaman at, delikanlıya “Sen
taşı böyle kaldıramazsın. İlk önce benim sol kulağımdan girip sağ kulağımdan çık.” demiş. Delikanlı atın sol kulağından girip sağ kulağından çıkmasıyla tam bir pehlivana dönüşmüş.D1733.2. Delikanlı gelip taşı kaldırınca
taşın altında gerçekten de savaş elbiseleriyle bir kılıç varmış.D1552.11.
Sonra atı, delikanlıya “Şimdilik bu elbiseler sana gerek değil, burada dursunlar. Gerek olduğunda gelip alırız. Bizim ayrılık vaktimiz geldi.
Bana ihtiyacın olduğunda ben sana kendim gelirim. Yani sen ıslık çalıp
beni çağırırsın. Şimdi sen uzaklara doğru yoluna devam et. Yolda hiç kimseyle konuşma. Bir top ile değnek yap. Değnekle topa vura vura git. Böyle
gide gide çok güzel bir şehre varırsın. Orada çok güzel bir padişah sarayı
var. Sarayda üç kız var. Onlar padişah kızıdır. Seni görmeleriyle ‘Bana da
bana!’ diye senin için kendi aralarında kavga etmeye başlarlar. Kavga ettikleri sırada arkandan gelip seni kovalamaya başlarlar. Ama sen kızlardan
en küçüğüne yakalan. En güzeli, en akıllısı odur. Küçük kıza yakalanınca
onunla konuşma. ‘Neznay (bilmiyorum)!’ diye devamlı aynı sözü tekrarlayıp dur.” demiş.
602
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı iyice dinledikten sonra köpeği, kedisi ve atıyla vedalaşmış.
Sonra bir değnekle bir top yapıp, değnekle topa vura vura yola çıkmış.
Yolda kimseyle konuşmamış. Durmadan topunu yuvarlaya yuvarlaya gitmiş. Gide gide karşısında büyük bir şehir görünmüş. Şehrin ortasında pırıl
pırıl parlayan padişahın sarayını varmış. Delikanlı hiçbir yola sapmadan
padişahın sarayına gitmiş. Padişahın sarayının önüne gelmesiyle orada bir
gürültü patırtı başlamış.
Padişahın kızları delikanlıyı görür görmez “Bu delikanlı benim, senin
değil, benim!” diye kendi aralarında kavga etmeye başlamışlar.
Kızlardan birisi “Yok, biz kavga etmeyelim. Her kim topa vurduğu
yerde delikanlıyı yakalayabilirse delikanlı onun olur.” demiş. Diğerleri
bunu kabul etmişler. İlk önce delikanlının arkasından büyük kız koşmuş.
Ne kadar koşup uğraşsa da delikanlıyı yakalayamamış. Sonra ortanca kız
koşmuş, o da yakalayamamış. Delikanlı tak tuk diye topunu vurup koştura
koştura gidiyormuş. Delikanlı çok iyi koşuyormuş, top da çok hızlı yuvarlanıyormuş.
En son küçük kız çıkmış. Kovalamaya başlayınca delikanlı kendini
ona yakalatmış. Bunların yanına halk toplanmış. Hatta padişahın kendisi
de gelmiş.
“Sen kimsin, nereden geldin?” diye sormaya başlamışlar. Delikanlı
“Neznay!” sözünden başka bir söz de söylememiş. “Bunun ismi böyledir.”
diyerek delikanlıyı Neznay diye çağırmaya başlamışlar.
Halk delikanlıya acıyıp “Ne kadar da yakışıklı ama dilsiz, zavallı.” demişler. Lakin Neznay hiçbir şeye şaşırmamış. Sabahtan akşam karanlığına
kadar topa vuruyormuş da vuruyormuş. Padişah, Neznay’ın tak tuk diye top
oynamasından usanıp onu başka taraflara göndermek istemiş. Bunu sezen
küçük kızı “Baba, ben Neznay’ı seviyorum, onu göndermeyeceğim.” demiş.
Padişah gülerek “O dilsizle ne yapacaksın?” demiş.
Böylece Neznay padişahın sarayında kalmış. Ona top oyması için
büyük bir saray vermişler. O burada gece gündüz topa vurmuş. Başka bir
şeyle de ilgilenmemiş. Ama küçük kız her gün gelip onun topa vurmasını
izlemiş. Bu şekilde epey bir zaman geçmiş.
İşte bir gün padişah, büyük kızını büyük vezirine vermek istemiş.
Düğünün olacağı gün havayı kara bulutlar kaplamış.D2147.2. Havadaki şeyler
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
603
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
patır kütür geldiğinde koşup bakmışlar, gökten bir kâğıt düşmüş.D1601.32-2.
Kâğıdı alıp okumuşlar, kâğıtta “Padişah, sen benim alacağım kızı büyük
vezirine veriyormuşsun. Bunun için ben sana savaş açıyorum. Üç başlı
Dev.”G361.1.2. diye yazmaktaymış.
Mektubu okuyunca, herkes korkmuş. Padişah kaygılanıp “Şimdilik
düğün diye bir şey olmayacak, asker toplayıp savaşa gitmek gerek.” demiş de büyük vezirini askerlerin başına geçirip yedi günlük yola çıkmışlar.
Askerlerin arkasından padişah ile kızları da gitmiş. Gitmeden önce küçük
kız, Neznay ile vedalaşmış, kendi hizmetçisine Neznay’ı iyi bakmasını
buyurmuş.
Askerler gitmiş. Altı gün, altı gece geçmiş. Ama Neznay hiç oralı olmayıp top oynamaya devam etmiş. Yedinci günün tan vaktinde Neznay
güçlü bir at kişnemesiyle dışarı çıkmış, atı gelmişmiş.
At “Askerin gitmesinin üzerinden altı gün altı gece geçmiş. Ama sen
hâlâ umursamıyorsun. Güneş doğduğunda biz savaş alanında olmalıyız.”
demiş.
Neznay kimseye bir şey söylemeyip atına binip gitmiş. Arkasından
kedisiyle köpeği onu takip etmiş. Sonra Neznay o yüksek dağa varıp oradaki taşın altındaki savaş elbiseleriyle kılıcı almış. Savaş elbiselerini giyip
kılıcı kuşandıktan sonra Neznay atına binmiş. O artık bizim tanıdığımız
Neznay değilmiş.
Savaşın olduğu yere geldiklerinde devin askerleri hazırmış ama padişahın askerleri hâlâ ortalarda yokmuş. Neznay binlerce askerle savaşmaya
başlamış. Kedisiyle köpeği ona yardım etmiş. Neznay kılıcını bir savurduğunda birçok askerin başı kesilmiş. Neznay, devin askerlerini öldürmüş.
Sonra devin kendisiyle savaşmak için kalmış.
“Eee, Neznay sen mi oluyorsun? Askerlerimi öldürdün ama beni öldüremeyeceksin! Güreşelim mi, dövüşelim mi?” demiş üç başlı dev.
Neznay “Güreş de dövüş de olur.” deyince önce kim vuracak diye
kura çekmişler. İlk vuruşu dev yapacakmış. Dev, Neznay’ı kaldırıp vurmuş. Neznay ayak bileklerine kadar batmış. Neznay ayak bileklerine kadar
batsa da hiçbir zarar görmemiş. Çünkü Neznay yerden güç alıyormuş.D17997.
Sonra kalkıp sıra onda olduğundan deve vurmuş. Dev beline kadarG510-8.
yere batmış. Neznay kılıcını alıp yere batan devin üç başını kesmiş.G512.1.2.
604
Erkan KARAGÖZ
O sırada bir şekilde kendisi de yaralanmışmış. Delikanlı çabucak padişahın
askerlerinin yanına gidip yarasını sardırmış.
Padişah o kadar çok sevinmiş ki “Bu nasıl bir bahadır? Onu yanıma
çağırmalıyım.” demiş. Sonra delikanlıyı çağırtmış da “Haydi delikanlı,
bize gidiyoruz. Küçük kızımı sana veriyorum.” demiş.
Orada kızı “Hayır, ben Neznay’dan başka birisine varmam.” demiş.
Hatta ağlamaya başlamış.
Neznay “Ağlama güzel kız, ağlama. Ben size gelmiyorum. Benim
kendi işlerim var.” demiş. Sonra yarasını sardıkları için teşekkür etmiş,
atına binip çabucak gözden kaybolmuş. Padişahın sarayına varacağı sırada
Neznay kendi atını göndermiş de dönüp yeniden top oynamaya başlamış.
Padişahın askerleri dönmüş.
Dönmeleriyle birlikte küçük kız, Neznay’ın yanına koşmuş. Hizmetçilerine “Neznay nasıl durdu?” diye sormuş.
Hizmetçi “Nasıl dursun, sürekli top oynadı. Yalnız bir gün kayboldu.”
demiş.
Böyle epeyce bir zaman hayat devam etmiş. Padişah, büyük kızını büyük vezirine verip düğün yapmış. Neznay durmadan top oynamış. Günlerden bir gün padişah, ortanca kızını ortanca vezirine vermek istemiş. Düğünün olacağı gün bir kez daha havayı ilkinden de daha büyük kara bulutlar
kaplamış. Bunu gören halk “Bir şeyler olacak.” diye korkuya kapılmış. O
sırada havadan bir kâğıt düşmüş. Kâğıtta “Padişah, sen benim alacağım kızını ortanca vezirine veriyormuşsun. Bunun için ben sana savaş açıyorum.
Altı başlı dev.” diye yazmaktaymış.
Padişah yeniden asker toplayıp ortanca vezirini askerlerin başı yapmış. Herkes, hatta kızlar da savaşa gitmişler. Bu dokuz günlük bir yolmuş.
Ama Neznay’ın hiçbir şeye aklı ermemiş. Daha da top oynamaya devam
etmiş. Küçük kızın emri doğrultusunda hizmetçiler ona çok iyi bakmışlar.
Bu şekilde yedi gün geçmiş. Sekizinci günde at güçlü bir şekilde kişneyip
gelince Neznay dışarı çıkmış.
At gelmiş de “Niçin hâlâ top oynuyorsun? Bugün askerler gideli yedi
gün oldu. Bizim yarın orada, savaş alanında olmamız gerek. Padişahın
askerlerini de kızını da helak edecekler.” demiş.
Neznay kimseye bir şey söylemeden atına binip yola çıkmış. O dağa
varıp giyinmiş, kılıcını kuşanıp savaş alanına gitmiş. Savaş alanında o
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
605
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
kadar çok asker varmış ki gözün gördüğü her yer karga sürüsü gibiymiş.
Neznay bunu görünce biraz ürkse de atını hareketlendirip tek başına
yeniden savaşmaya başlamış. Atı, kedisi ve köpeği ona yardım etmiş. Gün
boyu savaştıktan sonra düşman askerlerinin hepsini öldürmüş. Sonra altı
başlı devinG361.1.3. kendisi savaş meydanına çıkmış. “Eee, Neznay dedikleri
sen misin? Haydi, şimdi benimle dövüş!” diyerek dev, Neznay’ı kaldırıp
yere vurmuş. Neznay dizlerine kadar yere batmış. Batınca yerden daha da
güçlenerek çıkmış. Sonra atına hızlıca binip kılıç sallamış. Bir sallamasıyla devin dört başını kesmiş. Bunu gören dev o kadar öfkelenmiş ki nasıl
olursa olsun, kalan iki başını korumanın çaresine bakmış. Bunlar uzun bir
süre yenişemeyince birbirlerine sarılıp kalmışlar. Dev uygun bir anı bulup
vurayım dediğinde Neznay onun kalan iki başını da kesmiş. Yalnız bu sırada dev, Neznay’ı yaralamayı başarmış. Delikanlı ilk savaşta olduğu gibi
çabucak padişahın kızlarına gidip yarasını onlara sardırmış.
Padişah yarası sarılırken Neznay’ı görerek “Eee, delikanlı! Şimdi seni
bırakmam. Benim padişahlıkta kal.” diye yalvarmaya başlamış. Delikanlı
razı olmamış.
Yalnız küçük kız “Benim Neznay’a nasıl da benziyor? Yoksa onun
ağabeyi mi acaba?” diye baka kalmış.
Padişah “İstersen ortanca kızımı, istersen küçük kızımı al. Sana
bırakıyorum.” deyince, küçük kız “Hayır, ben Neznay’dan başka birine
varmam.” demiş. Bunu duyan Neznay, küçük kıza “Yok güzel kız, ben
sizde kalmayacağım. Benim işim itilip kakılanlara yardım etmek.” demiş
de çekip gitmiş.
Padişahın sarayına varacağı sırada Neznay atını göndermiş. Tek başına hiçbir şey olmamış gibi top oynayarak ahıra girmiş. Dokuz gün sonra
askerler dönmüş.
Dönmeleriyle birlikte küçük kız, Neznay’ın yanına koşarak gelmiş.
Hizmetçilerine “Nasıl durdu, neler yedi?” diye sormuş.
Hizmetçileri “İyi yedi, iyi durdu. Gece gündüz top oynadı, yalnız iki
gün kayboldu.” diye cevap vermişler.
Padişah dönünce ortanca kızı ile ortanca vezirine çok zengin bir düğün
yapmış. Ama Neznay hâlâ da top oynamaya devam etmiş.
Böyle hayat sakin bir şekilde devam ederken epey bir zaman geçmiş.
Bir vakit sonra padişahın en sevdiği küçük kızını evlendirme vakti gelmiş.
606
Erkan KARAGÖZ
Padişahın sarayından görücülerin ardı arkası kesilmemiş. Kız hiçbirini
kabul etmemiş. Padişah küçük kızını çağırtarak “Kızım, sen doğduğunda
benim bir sözüm vardı. Kızım kimi isterse ona vereceğim, demiştim.” diye
söze başlamış padişah.
Kız sevinerek “Ben Neznay’dan başka birine varmayacağım.” diyerek
inat etmiş.
Padişah buna razı olmayarak “Kızım, sen şunu da düşün. Eşin ben
öldükten sonra padişah olacak. Ama o dilsiz ne yapabilir ki?” demiş. Kızı
ağlamaya başlayınca razı olup Neznay ile küçük kızının düğününün hazırlıklarının yapılması emrini vermiş.
Bunu duyan büyük damat ile ortanca damat “Aha, padişah ölünce padişahlık bize kalacak. Dilsiz ne yapabilir ki?” deyip çok sevinmişler.
Düğünün olacağı ertesi gün havayı yeniden bir bulut kaplamış. Bu
defa on iki başlı devin kâğıdı düşmüş. O dev de küçük kızı kendisi almak
istediğinden padişaha savaş açmış. Asker toplanınca kimi asker başı yapacaklarını bilememişler.
Padişah “Ya kızım, askerlerin başına kimi koyacağız, senin dilsizi
mi?” deyince, kız “Hayır, ben kendim gideceğim.” demiş. Askerlerin başında kızın kendisi gitmiş. Neznay da top oynayıp kalmış.
Bu sefer ki on iki günlük bir yolmuş. Dokuz gün geçince delikanlı ıslık çalıp atını çağırmış.B501-9. Köpeğini, kedisini yanına aldıktan sonra
silahlarını bıraktığı yerden alıp savaş alanına gitmiş. Devin askerleri o
kadar çokmuş ki karınca yuvası gibi kaynıyormuş. Neznay, devin askerleriyle savaşmaya başlamış. Delikanlı bir bakmış, düşman askeri uçsuz
bucaksız bir kara bulut gibi onun üstüne saldırmış. Neznay kılıcını sağa
sallamış, sola sallamış; bu şekilde devin askerlerinin hepsini öldürmüş.
Neznay’ın kendisi de hâlden düşüp yere yığılmış.
Biraz güç toplayınca at, Neznay’ı uyandırmış da “Ya delikanlı, çabucak deve karşı varalım. Kendi gelirse daha kötü olur. Sen onu çabucak
öldüremezsin. Dört başı kalınca babasıyla vedalaşmak için sana yalvarıp
gitmek ister. Onu gönder ama bizim ondan önce babasına varmamız gerek.
O babasından güç alacak ama babasının ona vereceği gücü biz almayı başarırsak iyi olur.” demiş.B569-4.
Dev onları görür görmez “Eee, Neznay dedikleri sen misin? Dövüşüp
de görelim.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
607
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Dövüşmeye başlamışlar. Bunlar bir gün dövüşmüşler, iki gün dövüşmüşler. Dövüşürlerken Neznay, devin sekiz başını kesmiş. Dört başı kalan
dev, babasına gitmek için yalvarmaya başlamış. Delikanlı razı olmuş. Kendi de çabucak atına binip devin babasına gitmiş. Devin babası karanlık bir
odada oturmaktaymış, Kendisi de körmüş.G121. Dev, Neznay’ı kendi oğlu
diye düşündüğünden bir bardak kan alıp içirmiş. Kanı içmesiyle Neznay’ın
gücü müthiş artmış.D1799-7.
Neznay, ihtiyar deve teşekkür edip kapıdan çıkıp gittiği sırada dört
başı kalan deve rastlamış. Dev ne diyeceğini düşünürken delikanlı onun üç
başını daha kesmiş. Artık kalan son başı keseyim dediğinde Neznay ağır
bir şekilde yaralanmış. At, baygın hâlde yatan Neznay’ı askerlerin yanına
alıp götürmüş. Burada onun yarasını sarmışlar, onu kendine getirmişler.
Sonra padişah, delikanlıyı göndermek istememiş. Kendi yanında kalması
için yalvararak “Kalırsan işte şu küçük kızımı sana veririm.” demiş.
Küçük kız yine “Ben Neznay’dan başka birisine varmam.” diye ağlamış. Neznay kabul etmemiş, atına binip gitmiş.
Yolda at “Artık şimdi ben de seninle geliyorum.” demiş.
Döndükleri zaman Neznay atını bağladıktan sonra çok yorulup güçten
düştüğünden uyumuş. Köpeği kapının dibinde, kedisi başucunda uyuyan
sahiplerini koruyormuş. Askerler döndüğünde Neznay uyumaya devam
etmiş. Döner dönmez küçük kız Neznay’ın top oynadığı saraya koşmuş.
Neznay’ı orada bulamayınca odasına gitmiş. Vardığında kapının dibinde
bir köpek yatıyormuş. Fakat kapıda “Her kim girerse girsin, başını ezerim!” diye yazmaktaymış. Sonra bu yazıyı herkes okumuş. Kızı içeri sokmaya korkmuşlar. Kız onlara bakmayıp içeri girmiş. Girip bakmış ki odada
Neznay uyuyormuş. Neznay kılıcını alıp keseceği sırada kızı kucaklamış.
Sonra odaya insanlar doluşmuş. Atı ile elbiselerinden bu bahadırın Neznay
olduğunu anlamışlar. Sevinip düğün yapmışlar. Sonra Neznay, padişahın
küçük kızıyla evlenip onunla beraber yaşamaya başlamış.
Padişahın iki büyük veziri ne pahasına olursa olsun Neznay’ı yok etmeyi düşünmüşler. Orada birisi “Bilmem nerede yedi denizin karşı taraflarında yedi kat yerin altındaki ejderhanın elinde bir sofra bezi varmış. Bu
sofra bezini serdiğin zaman canının istediği her şey var oluyormuş. Ancak
onu almaya gidenlerin döndüğü yok. Kayınbabamızdan işte bu sofra bezini
alıp getirmesi için Neznay’ı göndermesini isteyelim. O dönemezse padişahın varisleri olarak biz kalırız.” demiş.
608
Erkan KARAGÖZ
Bu şekilde bir karara varıp padişaha sofra bezi hakkında bildiklerini
anlatmışlar. Padişah kabul etmiş ama sadece Neznay’ın değil, üçünün birlikte yola çıkmasını buyurmuş. Sabah erkenden kalkarak iki büyük damat
yola çıkmış. Neznay’a “Haydi!” deyince “Yok, siz gidin.” deyip Neznay
evde kalmış. Üç gün olmuş, dört gün olmuş, beşinci gün olduğunda padişah bir vezirini göndererek “Var, küçük damat gitti mi? Bakıp gel hele!”
demiş.
Vezir bakıp gelerek “Hayır, gitmemiş.” demiş.
“Tamam, yeni evli olduğundan daha gidesi gelmiyordur.” demiş padişah.
Bir iki gün daha geçince padişah yeniden vezirini göndermiş. Vezir
tekrar “Hayır” diye gelip söylemiş.
Padişah “Tamam, yeni evli olduğundan daha gidesi gelmiyordur.” demiş.
Bu şekilde üç günden fazla zaman geçmiş. Bu defa padişahın kendisi
gidip bakmak istemiş. Bunu at öğrenmiş de Neznay’ı çağırarak “Kayınbaban geliyor. Haydi şimdi gidelim.” demiş. Sonra çabucak hazırlanıp gitmişler. Yanlarına kedi ile köpeği de almışlar.
Bunlar altı denizi sorunsuz bir şekilde geçmişler. Şimdi yedinci deniz kalmış. O zaman at “Yedinci denizden çıkmak çok daha zor olacak. O
denizden çıkmak için su padişahının kızı Altınsaç’ı beklemeliyiz. Sonra
sezdirmeden onun saçına yapışmalıyız. Eğer o bizim yapıştığımızı anlarsa
bizi denize düşürüp bırakabilir.” demiş.
Denizin yanına gelmişler. Bir dede balık tutarak oturmaktaymış. Neznay, dedeyle hâl hatır soruşmuş. Gündelik hayattan konuşmuşlar. Sonra
Neznay, dedeye elbiselerini değiştirmeyi teklif etmiş. Dede kabul etmiş.
Neznay büyük damatlar geldiğinde amcanın yerinde balık tutuyormuş.
Bunlar Neznay’ı tanımamışlar. Sonra bunların ikisi Neznay’dan aradıkları
sofra bezini getirip vermesini istemişler de “Eğer getirip verirsen at başı
kadar altın veririz.” demişler.
Neznay “Getirip veririm ancak bana altın gerekmez. Biriniz bir parmağını, diğeriniz de sırtındaki deriden dilimleyip versin.” demiş.
Bunlar düşünüp taşınmışlar da “Gömlek giysen görünmez, ben razıyım.” demiş birisi.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
609
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra diğeri de “Ele eldiven giysen parmağın yokluğu da anlaşılmaz,
ben de razıyım.” demiş.
Neznay onlara kendisini burada beklemelerini söyleyip atının yanına
gitmiş. Yolda kedisine rastlamış “Çabuk ol, şimdi Altınsaç gelecek.” demiş.
Altınsaç’ın suyun üstüne çıkacağı yere gelmişler de beklemeye başlamışlar. Bir zaman sonra suyun üstü apaydınlıkD1162. olmuş. Sudan Altınsaç
çıkmış.
At “Siz sıkıca bana tutunun. Ben, kız yüzmeye başlayınca onun saçına
yapışırım.” demiş. Sonra kız suya girer girmez ona sezdirmeden yüzüp
kızın saçını dişlemiş. Altınsaç yüzerek gitmiş. Onun saçına at takılmış, atın
da kuyruğuna diğerleri tutunup yüzmüşler. Şimdi çıktık dediklerinde Altınsaç birilerinin saçına yapıştığını sezmiş. Saçını çekmeye başlamış.
At yalvarmaya başlayarak “Altınsaç, bizi kıyıya çıkar. Çıkardığın zaman konuşuruz.” demiş. Sonra kız onları kıyıya çıkarmış.
Çıkınca at, Altınsaç’a “Bir iyilik yapıyorsun, yaptığın iyiliğe devam et
şimdi.” diyerek kendilerinin niçin geldiğini anlatmış.
Altınsaç “Ben bilmiyorum, ileride benim iki yüz yaşında bir ninem
var. Bilirse o bilir.” demiş. Bunlar gide gide bu nineye varmışlar.
Nine onları “Eee, uzaktan gelen misafirler, haydi buyurun.” diyerek
pek sıcak karşılamış. Doyuncaya kadar yemek yedirmiş. Neznay karnını
doyurup dinlendikten sonra niçin geldiğini nineye anlatmış.
İyice dinledikten sonra nine “Ben o sofra bezini bilmiyorum. Bilirse
benim ablam bilir. O buradan çok uzakta yaşıyor.” demiş.
“Ne kadar uzak olursa olsun, biz o sofra bezini bulmadan dönemeyiz.”
demiş delikanlı. Köpeği ile kedisini arkasına alıp yeniden yola çıkmış.
Gide gide o nineyi de bulmuşlar. Bu nine de yolcuları çok iyi karşılamış,
bir güzel yedirip içirmiş. Lakin o da sofra bezinin nerede olduğunu bilmiyormuş.
“Bilirse onu sadece benim kargam bilir.” diyerek kargasını çağırmış.
Karga sofra bezinin nerede olduğunu bilmiş.
“Sofra bezini bulmak mümkün, ancak alması zor.” demiş karga.B211.3.9.
Yolcular üsteleyince karga sofra bezini nasıl bulacaklarını onlara anlatmış.B451.4.
610
Erkan KARAGÖZ
“O sofra bezi yedi kat yerin altında, yedi katlı evin yedinci katında,
yedi sandığın içindedir. Onu bir ejderha koruyor. Sofra bezini alınca sakın ses çıkarmayın. Yoksa iyi olmaz. Bunun için kedi gibi dikkatli olmak
gerek. Azıcık bir ses çıkarsanız bile ejderha sezip sizi yok eder. İşte size
bir tarak, bir bileği taşı ve bir ayna. Ejderha anlayıp arkanızdan kovalarsa
birer birer bunları atın.” demiş karga. Nine de yolu öğrettikten sonra onları
geçirmiş.
Bunlar gün gitmişler, ay gitmişler; gide gide bir yerde bir delik görüp kalmışlar. Bu delik yedi kat yerin altına inilen delikmiş.F759.2. Buradan
inmişler. İndiklerinde yedi katlı bir ev görmüşler. Kediyi eve sokmuşlar.
Kedi sessizce girmiş, sihirli sofra beziniD1153.1. alıp çıkacağı sırada kuyruğu
bir kıla değip ses çıkarmış. EjderhaB11. sesi duyup ne olduğunu anlayıncaya
kadar bunlar yola çıkmışlar.
Ejderha çok öfkelenerek “İnsanoğlu nasıl olur da bir ejderhanın elinden hazine alıp gider!” diyerek kudurmuş.
Ejderha onların arkasından kovalamaya başlamış. Kovalayıp tutayım
dediğinde delikanlı dönüp aynayıD1163. atmış. Aynayı atmasıyla orada çok
büyük bir deniz oluşmuş.D2151.1.1-1. Ejderha denizin suyunu içerek kurutmaya başlamış. Denizi kurutup yeniden kovalamaya başladığında onlar epeyce bir yer gitmişlermiş. Ejderhanın yeniden geldiği sırada Neznay arkasına
dönüp tarağıD1072.1. atmış. Tarağın düştüğü yerde içinden geçilmesi mümkün
olmayan bir ormanD941.1-1. oluşmuş. Ejderha ağaçları dişleriyle kopara kopara yol açıp çıktığında bunlar yine epeyce bir yol gitmişlermiş. Ejderha
üçüncü defa yetişeceğinde Neznay arkasına dönüp bileği taşınıD1209-9. atmış.
Bileği taşı düştüğü yerde yeri deşerek tepesi görünmeyen bir dağD932.0.1-1.
oluşturmuş. Ejderha, dağı taşı kazarak orada kalmış.
Neznay, nineye teşekkür edip denize ulaşmış. Altınsaç onları denizin
karşı tarafına çıkarmış. Neznay atını, köpeğini ve kedisini saklayıp diğer damatların yanına daha önceki balıkçı kılığıyla gitmiş. Damatlardan
birisi parmağını kesip vermiş, diğeri arkasından bir dilim derisini kesip
vermiş. Böylece onlar sofra bezini alıp gitmişler. Onlar yola çıkınca arkalarından Neznay da atına binmiş, kedisi ile köpeğini alıp dönmüş.
Neznay’ın dönüşünün üzerinden on gün geçince diğer damatlar da
gelmişler. Neznay’ın evde olduğunu öğrendiklerinde gülmeye başlamışlar.
Neznay’ın dönüşüne, üstelik bir şey alıp gelmeden dönmesine padişah da
öfkelenmiş. Padişah ona ne ceza vereceğini büyük damatlarıyla birlikte
düşünmeye başlamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
611
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bir gün bunların hepsi toplanmışlar da Neznay’ı sorguya çekmişler. O
zaman Neznay, padişaha “Niye senin ortanca damadın bu kadar sıcak bir
evde eldiven giyerek oturuyor? Büyük damadın da niye kalın elbiseler giyiyor?” demiş ve onlardan giydikleri şeyleri çıkarmalarını istemiş. Padişah
da onlara çıkarmalarını emretmiş. Çıkarınca ne görsünler; birinin parmağı
yok, öbürünün de arkasından boydan boya derisi kesilip alınmışmış.
O zaman Neznay “Bunların birisinin parmağı, öbürünün sırt derisi nerede, biliyor musunuz?” demiş de “İşte kimdeymiş! İşte alın! Parmak ile
derinizi yerine yapıştırın. Eee, bana da benim sofra bezini verin!” demiş de
olan biten her şeyi padişaha anlatmış.
Olanları duyunca padişah çok öfkelenmiş. Yalancılıklarından dolayı büyük damatlarının öldürülmesi emrini vermiş. Neznay ile hanımının isteğiyle
ölümden kurtulmuşlar. Büyük damatlar, Neznay’a her vakit dürüst hizmet etmeye söz vermişler. Gerçekten de padişah öldükten sonra onun yerine Neznay
padişah olunca ona çok dürüst hizmet etmişler. Kalan ömürlerinde ihtilale kadar dost olarak yaşamışlar. Eee, ihtilal bütün padişahlıkları bitirmiş.
3.2.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 2
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at BOM: 2
B569-4. Horse advises hero / Atın kahramana nasihat etmesi (MEK)
BOM: 2
B421. Helpful dogy / Yardımsever köpek BOM: 2
B422. Helpful cat / Yardımsever kedi BOM: 2
D932. Magic mountain / Sihirli dağ BOM: 2
D931. Magic rock (stone) / Sihirli taş (kaya) BOM: 2
D1733.2. Magic power by crawling through ear of magic horse / Sihirli atın
kulaklarının içinden sürünerek geçme yoluyla (kazanılan) sihirli güç BOM: 2
D1552.11. Magic stone opens treasure mountain / Sihirli taşın dağdaki
değerli şeyi açması BOM: 2
D2147.2. Cloud magically appears / Bulutun sihirli bir şekilde ortaya
çıkması BOM: 2
612
Erkan KARAGÖZ
D1601.32-2. Letter delivers from magic cloud / Mektubun sihirli bulut
tarafından teslim edilmesi (MEK) BOM: 2
G361.1.2. Three-headed ogre / Üç başlı dev BOM: 2
D1799-7. Magic powers from earth / Topraktan sihirli güç kazanma
(MEK) BOM: 2
G510-8. Defeating ogre by burying him up to waist / Devin beline
kadar yere batırılarak yenilmesi (MEK) BOM: 2
G512.1.2. Ogre decapitated / Devin başının kesilmesi BOM: 2
G361.1.3. Six-headed ogre / Altı başlı dev BOM: 2
B501-9. In case of difficulty hero summons his horse by whistling with
hairs taken from the horse before / Kahramanın başı darda kaldığında daha
önce atından aldığı kıllarla ıslık çalarak atını çağırması (MEK) BOM: 2
G121. Blind giant ogre / Kör kocaman dev BOM: 2
D1799-7. Magic power from drinking blood / Kan içerek sihirli güç
kazanma (MEK) BOM: 2
D1162. Magic light / Sihirli ışık (nur) BOM: 2
B211.3.9. Speaking crow / Konuşan karga BOM: 2
B451.4. Helpful crow / Yardımsever karga BOM: 2
F759.2. Hollow mountain / Delik dağ BOM: 2
B11. Dragon / Ejderha BOM: 2
D1153.1. Magic tablecloth / Sihirli sofra bezi BOM: 2
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna BOM: 2
D2151.1.1-1. Sea produced by magic mirror / Sihirli ayna aracılığıyla
deniz yapma (MEK) BOM: 2
D1072.1. Magic comb / Sihirli tarak BOM: 2
D941.1-1. Forest produced by magic comb / Sihirli tarak aracılığıyla
orman yapma (MEK) BOM: 2
D1209-9. Magic grindstone / Sihirli bileği taşı (MEK) BOM: 2
D932.0.1-1. Mountain created by magic grindstone / Sihirli bileği taşı
aracılığıyla dağ yapma (MEK) BOM: 2
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
613
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.3. neZnAYKA (BİlMİYORUM)
3.3.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Çok eski zamanlarda bir ihtiyar adam ile bir ihtiyar kadın varmış.
Onların bir erkek çocukları dünyaya gelmiş. İsim koymak için bir molla
çağırmışlar.
Molla “Ya dede, nasıl bir isim koyalım?” demiş.
“Bilmiyorum ki şimdi, araya araya bir isim bulamadık.” demiş ihtiyar
adam.
Sonra molla, bilerek alay edip “Bilmiyorum.” diye isim koymuş, sadakasını alıp gitmiş.
Oğlan büyüye dursun, ismi çok kötüymüş. Ne yapsalar iyi, yeniden
isim koymak isteseler yine o mollayı çağırmak gerekmiş. Ama bu sefer
tutmuşlar isim koymak için bir papazı çağırmışlar.
Papaz “Ya arkadaşım, oğlana nasıl bir isim koysak?” demiş.
İhtiyar adam Rusça olarak “Neznay (bilmiyorum), şaşırıp kaldık.” demiş.
Sonra papaz, oğlana Neznayka diye isim vermiş. Böylece oğlanın ismi
Bilmeyim’den (Başkurtça bilmiyorum demek) Ruşça Neznayka (Rusça
bilmiyorum demek) olarak değişmiş.
Neznayka çok iyi bir şekilde büyürken annesi vefat etmiş. İhtiyar
adam ikinci defa evlenmiş. O zaman Neznayka “Baba, bana at al.” diye
babasının yakasına yapışmış. Babası kabul etmiş. Pazara gitmişler. Onlar
çok iyi bir ata rastlamışlar. Babası bu atı almak istemiş.
Neznayka “Almayalım.” demiş. Sonra kötü bir tayın yanına varmış da
“Bunu alalım.” demiş.
Babası “Tamam, gönlünü kırmayayım.” diyerek tayı satın almış. Dönerlerken tay yorulmuş. Tayı kızağa koyup öyle dönmüşler. Babası yol boyunca oğlunu azarlamış.
Döndüklerinde Neznayka, tayı ahıra kapatmış. Tay günden güne düzelmiş. En sonunda güzel bir at olmuş.
Bir zaman sonra bu oğlanın üvey annesi hastalanmış da “Çok kötü
hastalandım. Şu atı kesip bana yedirseniz iyileşirdim.” demiş.
614
Erkan KARAGÖZ
Oğlan atının yanına gidip bakınca at dile gelerekB211.1.3. “Ya, üvey annen beni kestirip yemek istiyor, ne yapsak acaba?” demiş. Neznayka şaşırmış, ağlayacak gibi olmuş.
At ona “Beni kesecekleri gün seni çıkarmamaya çalışacaklar. Sen
mollaya sormadan çık, gelip benim boynuma yapış.” demiş.B569-4.
Sonra hasta kadını büyüyle (okuyup üfleyerek) tedavi etmek için molla gelmiş de “Canının istediği şeyi yediriniz, iyileşir.” demiş.
Hasta kadın “Ben şu atın etini yemek isterdim.” demiş.
Çare yok, atı kesecekler. Et olacağını sezince molla da gitmemiş.
Kadını okuyup üflemiş, tedavi edip burada kalmış.
İhtiyar adam atı kesmeye gitmiş. Neznayka’yı molla çıkarmamış.
Sonra molla gözünü yumup okumaya başlayınca Neznayka koşarak
çıkıp atın boynuna sarılmış. O sırada babası bıçağı atın boynuna dayayıp
kesmeye hazırlanmışmış. Neznayka gelip atın boynuna sarılınca babası kesememiş. Sadece bıçağın ucu değmiş. Ama gene de kan çıkmış. Neznayka
ata acıyıp ağlamış. Çıkan kanı yalamış. Oracıkta ona at gücü girmiş.D1775-1.
Sonra göz açıp kapayınca kadar başka bir kılığa girip yakışıklı bahadır
bir delikanlı olmuş.D565.3-1. Bir bakmış; üstünde işlemeli elbiseler, başında
samur şapka, ayağında mahmuzlu çizme, belinde kılıç, elinde altın saplı
kamçı varmış. Kendisi de şaşırmış. Kamçıyla kolayca atı vurup almış. At
bağlarını koparıp fırlamış da zıplayıp hoplamaya başlamış. Dönüp bakmışlar, at da değişip güzelleşmiş.D566.4-1. Başında altın bir dizgin, sırtında gümüş bir eyer varmış. At koşuşturup duruyormuş. Sonra delikanlı hoplayıp
ata binmiş de “Baba, hoşça kal!” demiş, çıkıp gitmiş.
Ay gitmiş, yıl gitmiş, bilmem ne kadar yer gitmiş, bir yol ayrımına
gelmiş. Yol ayrımında bir çoban oturmaktaymış. Neznayka atından inip
hâl hatır sormuş, çobanla birlikte yiyip içmiş. Atının yelesinden üç kıl,
kuyruğundan üç kıl koparıp almış da onu çayıra otlamaya salmış. Sonra
çobandan onun elbiselerini istemiş. Sonrasında çobanla vedalaşıp yol boyunca gitmiş.
Neznayka bir şehre gelip padişahın sarayının parmaklıklarının ardında
yatmış. Sonra padişah çıkıp onu görünce “Burada ne yapıp yatıyorsun, eve
gir.” demiş.
Delikanlı anlamamış gibi yapıp başını sallamış da “Neznayka!” demiş. Başka da bir söz söylememiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
615
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra padişahın büyük kızı gelip onunla konuşmaya çalışmış. Delikanlı yeniden “Neznayka!” demiş.
Padişahın ikinci kızı gelmiş. O da “Neznayka!”dan başka bir cevap
alamamış. Sonrasında padişahın küçük kızı gelmiş. Delikanlı eski çepkenini açıp kıymetli elbiseleri göstermiş. Kızın gönlü bir hoş olmuş, delikanlıya gözü kaymış. Delikanlı da onu beğenmiş.
Padişahın öteki iki kızı evliymiş. Birisinin kocası Karağoş, diğerininki
Karağol ismindeki pehlivanlarmış.
Padişah en küçük kızını evlendirmek için elinin altındaki bütün halkı
toplamış da “Topa vuracağım. Top kimin başına düşerse kızım ona varacak.” demiş.
Topa vurmuş, top yere düşmüş de yuvarlana yuvarlana gitmiş. İkinci
defa vurmuş, aynısı olmuş.
“Bu nasıl olur böyle, buraya gelmeyen başka kimse var mı?” diye sormuş padişah.
“Şurada bir adam var, konuşamıyor. Sadece ‘Neznayka!’ diyor.” demişler.
Böylece Neznayka’yı da getirmişler. Topa vurmuşlar. Top Neznayka’nın başına düşmüş. Bu durum padişahın çok ağrına gitmiş. İkinci, üçüncü defa vurmuşlar, top tekrar Neznayka’nın başına düşmüş. Sonra ne mi
olmuş? Padişah ne yapsın, eski püskü elbiseli Neznayka, padişahın kızıyla
saraya girmiş. Onlara birlikte yaşamaları için kötü ve küçücük bir oda vermişler.
Bir gün bu padişahın topraklarına üç başlı dev perisinin geleceğini haber vermişler. Padişahın iki damadı, Karağoş ile Karağol çok iyi hazırlanıp
iyi atlarla dev perisine karşı savaşmaya gitmişler.
Neznayka da padişahtan at isteyerek “Savaşa ben de gideyim.” demiş.
Damatlar da, padişah da ona gülmüş.
“At senin neyine! İşte şu düveyle git!” diye ona bir düve göstermişler.
Neznayka düveyle çıkıp gitmiş. Neznayka şehirden çıkar çıkmaz düveyi öldürüp kargalara bırakmış. Sonra elindeki üç parça kıldan birisini yakmış.D1421.4-3.
He deyinceye kadar atı gelmiş. Neznayka eski elbiselerini orada bırakmış, atına binip uçup gitmiş.
616
Erkan KARAGÖZ
Neznayka vardığında diğerleri üç başlı devinG361.1.2. memelerine karşı koyamayıp bir bu yana bir o yana sallanıyormuş. Neznayka gelir gelmez devi kesmiş.G512. Sonra geri dönüp gözden kaybolmuş. Diğerleri de
“Öldürdük.” diye geri dönmüşler. Onların döndüğü yol üzerinde Neznayka
eski elbiselerini giyip düvenin leşine toplanan kargaları kovuyormuş.
“Neden düveyi öldürdün?” diye Neznay’ı azarlayıp gitmişler.
Saraya döndüklerinde padişah, Karağoş ile Karağol’u saygıyla ağırlamış, Neznayka’yı azarlayıp horlamış.
Çok bir zaman geçmeden padişahın topraklarına altı başlı dev perisinin
geleceğini haber vermişler. Karağoş ile Karağol çok kibirli bir şekilde
savaşa hazırlanmışlar. Gün gelince iyi atlarla savaşmaya gitmişler.
Neznayka da gitmek için izin istemiş. Padişah izin vermeyip “Daha
yeni bir düvenin başını aldın, sana daha ne gerek?” demiş.
Neznayka yine de yalvara yakara isteyince padişah “Şu tekeye binip
git.” demiş.
Neznayka tekeye binip gitmiş. Şehirden çıkar çıkmaz tekeyi kaldırıp
çarpmış. Ölen tekeyi kargalara fırlatmış. Kıl parçalarından birisini yakıp
atını çağırmış. Atının gelmesiyle eski elbiselerini bırakıp gümüş elbiseleriyle savaşa gitmiş.
Diğer iki pehlivan, altı başlı dev perisininG361.1.3. memelerinden korkup şaşkın şaşkın bakarlarken Neznayka devi kesip geri dönmüş. Diğerleri
devi öldürdük diye dönüp gitmişler. Neznayka teke leşinin yanına toplanan
kargaları kovuyormuş. Üstünde eski püskü elbiseleri varmış. Diğerleri bir
kez daha ona gülüp geçmişler. Saraya döndüklerinde padişah iki damadını
onurlandırıp onlara ikramlarda bulunmuş. Neznayka’yı ise azarlamış.
Üçüncüsünde bu defa padişahlığa on iki başlı dev perisiG361.1-7. gelecek
olmuş. İki bahadır yeniden hazırlanmışlar. Onlar “Keşke, şu bahadır tekrar
gelse ne iyi olurdu.” diye kendi aralarında konuşmuşlar.
Neznayka bu defa, yalvara yakara kötü bir eşek alabilmiş. Padişah
“Eşeği öldürme, bu defa ben de geliyorum.” demiş.
Daha önceki gibi diğerleri iyi atlarla, Neznayka ise zavallı bir eşekle
gitmiş. Şehirden çıkar çıkmaz Neznayka eşeğini kaldırıp çarpmış, ölüsünü
kargalara bırakmış. Bir kıl daha yakıp atını çağırmış. Sonra eski elbiseleri-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
617
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
ni bırakmış, gümüş elbiselerini giyip diğerlerinin arkasından gitmiş.
Neznayka geldiğinde savaş başlamışmış. Damatlar savaşıyormuş. Bu
defa savaş çok çetin geçiyormuş. Daha önceki bahadır gelince Karağoş ile
Karağol’a da can gelmiş. Onlar da savaşmaya çalışmışlar. Neznayka, dev
perisinin boynunu kestiği sırada kılıcı kemiğine saplanmış, Neznayka’nın
bileği yaralanmış. Bileğinden kan akmaya başlamış. Bunu gören padişah
mendiliyle onun yarasını bağlamış. Neznayka bu hâliyle savaşmaya devam
etmiş. Sonra dev perisini kestikten sonra işini bitirmiş de gözden kaybolmuş. Diğerleri dönüp gitmiş. Bunlar geçerlerken Neznayka eşek leşinin
yanında karga kovalıyormuş. Padişah onu it yerine koyup azarlamış.
Saraya dönünce bu sefer daha büyük bir şölen hazırlanmış. Neznayka’ya da kenarda bir yer vermişler. O sırada kan kaybından Neznayka’nın
benzi sararmaya başlamış.
Padişah gelmiş de “Ne oldu sana?” diye sormuş. Sonra Neznayka’nın
kaftanının eteğini açıp bakmış, gümüş elbiselerini görmüş. Kaftanı çözünce
padişah kendi mendilini tanımış. İşte o zaman üç dev perisini Neznayka’nın
öldürdüğünü anlamış. Neznayka’ya büyük saygı göstermişler.
Padişah “Bu damatlarım namussuz çıktı. Sen onlara kendin ne istersen
onu yap!” demiş. Karağoş ile Karağol’u burun deliklerinden alınlarına kadar yüzüp bırakmışlar. Neznayka padişah olmuş. Padişahın kızıyla beraber
ömür sürüp, adil şekilde hükmedip, hayatına devam etmiş.
3.3.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 3
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at BOM: 3
B569-4. Horse advises hero / Atın kahramana nasihat etmesi (akıl vermesi) (MEK) BOM: 3
D1775-1. Magic results from licking / Atın kanını yalayarak at gücü
kazanma (MEK) BOM: 3
D565.3-1. Transformation by licking / Atın kanının yalanması yoluyla
yakışıklı bir delikanlıya dönüşme (MEK) BOM: 3
D566.4-1. Transformation by decapitation / Atın boynunun kesilmesi
sonucunda atın daha güzel bir ata dönüşmesi (MEK) BOM: 3
618
Erkan KARAGÖZ
D1421.4-3. Magic hair burned to summon horse / Atı çağırmak için
sihirli kılın yakılması (MEK) BOM: 3
G361.1.2. Three-headed ogre / Üç başlı dev BOM: 3
G512. Ogre killed / Devin öldürülmesi BOM: 3
G361.1.3. Six-headed ogre / Altı başlı dev BOM: 3
G361.1-7. Twelve headed ogre / On iki başlı dev (MEK) BOM: 3
3.4. KOVUlAn delİKAnlI
3.4.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda sakince yaşayan bir şehir halkının her gün bir
kızı kaybolmaya başlamış. Şehir halkı toplanıp padişaha varmış da “Padişahımız, şehri taş surlarla çevirelim.” demiş.
Padişah kabul edince halk şehri taş surlarla çevirmiş. Surların içine de
dışına da nöbetçiler koymuşlar. Böylece halk rahatlamış.
Günlerden bir gün gecenin ortasında bir nöbetçi asker “Kıvılcım gelip
düştü, kıvılcım gelip düştü!” diye tehlike çanını çalmış. Nöbetçiler şehrin
içini bir delik bile bırakmadan aramaya başlamışlar. Ararlarken bir köşede aksakallı bir ihtiyar bulmuşlar. İhtiyarı, padişaha sorgulatalım diye alıp
gitmişler.
Padişah “Vezirlerimi toplayıncaya kadar bunu ak hamama kilitleyin!”
diye emir vermiş.
Nöbetçiler ihtiyarı kilitleyip ortalık sakinleştikten sonra evlerine dağılmış.
Sabahleyin erkenden padişahın oğlu kalkmış da ok atıp oynuyormuş.
Ok hamamın bacasına doğru gelip oradan içeri düşmüş. Okunu kaybedip
ağlayan çocuğun sesini duyunca ihtiyar “Ağlama oğlum, kapıyı açıp beni
çıkar. Sonra ben senin okunu veririm.” demiş.
Oğlan “Ben seni nasıl çıkarayım. Benim anahtarım yok ki.” demiş.
İhtiyar “Annenin kuşağında bu kilidin anahtarı var. Annene gidip başına baktırmak için onun önüne yat. Sezdirmeden anahtarı çözüp al, sonra
beni çıkarırsın.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
619
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Oğlan başım ağrıyor diyerek annesini rahatsız etmiş, başına baktırmak
için onun önüne yatmış. Başına baktırdığı sırada ihtiyarın söylediği gibi
anahtarı sezdirmeden çözüp almış da “Ben oynayıp geleceğim, hemen gelirim.” deyip koşarak çıkıp gitmiş. Gidip hamamı açmış, ihtiyarı çıkarmış.
Sonra annesinin önüne yeniden yatıp anahtarı yerine koymaya çalışmış.
Anahtarı bağlayıp koyunca yeniden oynamaya çıkmış.
Ertesi gün vezirler aksakallı ihtiyarı getirelim diye hamamı açıp baksalar orada hiç kimse yokmuş. Bütün halk padişahın hanımına çıkışarak
“Anahtar sendeydi, sen kaçırdın! Binde birimiz bile helak olursa bunun
suçlusu sensin!” diye bu hanımı parçalamak üzere hazır kıta olmuşlar.
Aralarından birisi “Suya atmak gerek seni!” diye bağırmış.
Bunu duyan kadının çocuğu halka olan biten her şeyi dosdoğru anlatmış. Halk padişaha bakarak “Başka bir padişahlığa çıkıp gitsin oğlun!”
diye bağırmış.
Ne yapsın padişah, halkın sözünü dinlemeyince de olmuyormuş. Padişah, oğluna at hazırlatmış. Yoldaş olmaları için iki asker verip oğlunu
ağlaya ağlaya komşu padişahlıkta yaşaması için yolcu etmiş.
Bunlar üçü birlikte gitmişler de gitmişler. Gide gide komşu padişahlığa varmışlar. Bu padişahın üç kızı varmış. Padişah, kızlarını evlendirmek
niyetindeymiş.
Bu iki asker dinlendikleri sırada oğlana sezdirmeden konuşarak “Niye
biz böyle önde oturup at sürüyoruz. Güzel elbiseler çok, padişahın oğlunun
elbiselerinden giyelim. Kendimiz de arkaya oturup atları ona sürdürelim.”
demişler.
Bunlar böyle söylemişler de yolun ortasında atı durdurup oğlanın
elbiselerini çıkarıp ona kötü elbiseler giydirmişler. Atı da ona sürdürüp
kendileri de padişah oğullarının giyindiği gibi giyinip komşu padişahlığın
sarayına varıp girmişler.
Onları padişah “Hangi taraftan geldiniz delikanlılar?” diye güler yüzle
karşılamış.
Delikanlılar “Biz komşu padişahın oğullarıyız. Sizin düğününüzü
kutlayalım diye geldik. Belki gönlünüz beğenirse damadınız da oluruz.”
demişler.
620
Erkan KARAGÖZ
Padişahın vezirleri delikanlıları alıp yerleştirmişler. Delikanlılar “Bizim at bakıcısını hayvan ahırına kapatın. Bir kişiyle bile konuşmasın!”
diye emir vermişler.
Padişahın gönlü delikanlıları pek beğenmiş. İyi günler geçirirlerken
bunların aklına bir fikir gelmiş. Delikanlılar “Biz kendimizi garantiye alalım, dur hele! Bu oğlanı ne yapıp edip yok etmek gerek. Yoksa o bir gün
bizden öcünü alır.” diye kendi aralarında konuşmuşlar. Sonra da padişaha
giderek “Padişahımız, bizim at sürücümüz var ya; o çok kötü, pis bir oğlan. Senin küçük kızına göz koymuş. Beceremeyeceği bir iş verip onu yok
edelim!” diye akıl vermişler.
Padişah oğlanı çağırtmış da “İşte sana elli baş koyun. Yarın bunları
gütmeye götür. Döndüğünde yüz baş edip dönmezsen başını kesip alırım.”
demiş.
Ne yapsın oğlan, ne olursa olsun öleceğiz diye ertesi gün elli baş koyunu alıp gitmiş. Koyunları bir göl kıyısında toplamış da dinlenmek için
oturmuş. Böyle kaygıyla otururken geniş gövdeli, büyük yumruklara sahip
atlı bir ihtiyar N825.2. gelerek “Niye ağlıyorsun oğlum? Bu gençliğinde nasıl
bir derde düştün?” diye sormuş.
Oğlan bütün olanları başından sonuna kadar anlatmış. İhtiyar, oğlanı
kaldırmış da atıyla onu hızlıca denizin dibindeki bir şehreF725.2. alıp indirmiş. Oğlan etrafa iyice bakınca bu şehirdeki bütün kızları tanımış. Bunlar
babasının şehrinden kaybolan kızlarmış. İhtiyar, oğlanı şehir halkıyla iyice
tanıştırmış.F725. Sonra “Gerektiğinde yakarsın.” diye birkaç tutam kılD991. vermiş. İhtiyar daha sonra oğlanı sürünün yanına götürmüş. Sürüyü atıyla bir
dolaşmış. İhtiyarın dolaşmasıyla elli baş koyun yüz baş olup çoğalmış.Q141-0.1.
Oğlan koyunlarını sürüp geri dönünce herkes şaşırıp kalmış. Ertesi
gün padişah delikanlıyı çağırtarak “İşte sana elli baş öküz. Bunları akşama
kadar yüz baş edip dönmezsen başını keserim.” demiş. Delikanlı öküzleri
alıp gitmiş.
Delikanlı daha önce geldiği göl kıyısına gidip dertli dertli otururken o
ihtiyar yeniden çıkıp gelerek “Ne oldu daha?” diye sormuş.
Delikanlı “İşte elli öküzü yüz öküz etmeyi buyurdular.” demiş.
Bunun üzerine ihtiyar bu sürünün arasından dolaşıp gelmiş. Elli baş
öküz yüz baş öküz olmuş.Q141. Sonra delikanlıya bir boynuz vermiş de “Gerektiği vakit açarsın.” diyerek gözden kaybolmuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
621
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı yüz baş öküzü alıp dönünce sadece padişahın küçük kızı değil, bütün halk onu beğenmeye başlamış. Padişah biraz da korkmaya başlamış. Padişah delikanlıyı çağırtarak “İşte sana elli baş yılkı. Bunları yüz baş
edip dön. Eğer bunu yapmazsan başını keserim!” diye emir vermiş.
Delikanlı ağlaya ağlaya malları sürüp daha önceki göl kıyısına varıp
oturmuş. Varıp oturmasıyla birlikte o ihtiyar yeniden çıkıp gelmiş de “Ne
oldu oğlum?” demiş. Delikanlı bütün her şeyi ayrıntısıyla anlatmış.
İhtiyarın sürüyü bir dolaşmasıyla elli baş yılkı yüz baş yılkı olmuş.Q141-0.2.
Sonra ihtiyar, delikanlıya bir mendil vererek “Zor bir duruma düşersen mendili
çözersin.” deyip gitmiş.
Delikanlı yüz baş yılkıyla dönmüş. Diğer askerler de padişah da ürküp
kalmışlar. Ama padişahın küçük kızı bu delikanlının akıllılığına hayran kalıp onun boynuna atılmış.
“Yaklaşma, malımı azaltacaksın.” demiş delikanlı bağırarak. Malı içeri sokup hesaplamışlar, tam tamına yüz başmış.
Padişahın küçük kızı oracıkta “Baba ben bu delikanlıyı seviyorum. Başka
birisini sevmeyeceğim. Beni bu delikanlıya ver.” diye yalvarmaya başlamış.
“Malların ahırında mı yaşmak istiyorsun!” diye padişah razı olmamış.
Padişahın küçük kızı babasının rızası olmamasına rağmen bu delikanlıyla hayat kurup ahırda yaşamaya başlamış. Ne yapıp edip ikisi düğün
yapmışlar.
Günlerden bir gün padişahlıkta gürültü patırtı yükselmiş. Delikanlı,
hanımına “Git hele, öğrenip gel! Nasıl bir sesmiş o?” diye göndermiş.
Hanımı öğrenince eşine “Komşu padişahın büyük oğlu, büyük ablamı
ona vermediklerinden dolayı askerleriyle gelmiş.” diye haber etmiş.
Padişahın büyük damatları asker alıp savaşmaya gitmişler. Bir iki gün
geçince delikanlı “Git hele, babandan at isteyip gel. Ormana gidip odun
alıp geleyim.” diye hanımını babasına göndermiş.
Küçük kızı at istemeye gelince padişah “İşte şu uyuz atı alsın, bu tam
ona göre.” diyerek kızını göndermiş.
Delikanlı, uyuz ata binip bacanaklarının gittiği yoldan gitmiş. Padişah
onun arkasından gülerek bakıp “Sen terbiyesizlerden de terbiyesizsin.” diyerek penceresini kapatmış.
622
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı biraz gidip gözden kaybolunca kılını yakmış.D1421.4-3. Bunun
önüne bir tulpar at gelmiş. Eyerinin heybelerinden elbise alıp giydikten
sonra delikanlı tulparaB41-3. binip, bacanaklarını he deyince geçip gitmiş de
savaş meydanına onlardan önce varmış. Savaşmak istediğini söyleyince
düşman askerlerinin başı “Biz bir kişiyle savaşmayız.” demiş. Delikanlı bu
yüzden bacanaklarını beklemek zorunda kalmış.
Günün birinde bacanakları sürünerek argın yorgun gelmişler. Düşman
askerleri bunları yeniyormuş. Delikanlı bir kenardan savaşı izlemiş. Sonra
boynuzunD1011.1. kapağını açmış. O zaman bir yerlere de sığamayan asker
birbirlerini ite ite çıkmaya başlamış.D1475.1. Boynuzdan çıkan askerler göz
açıp yumuncaya kadar düşmanı bozguna uğratmışlar. Sonra da dakikasında yok olmuşlar.D2095.
Delikanlı boynuza askerlerini toplayıp önden dönmüş de “Hanım git
hele, babandan yarım fıçı içecek iste. Ağaçlar çok ağır oldu, yoruldum.”
demiş. Hanımı yarım fıçı içecek getirmiş. Delikanlı içtikten sonra derin bir
uykuya dalmış.
Sabahleyin şehirde bir kez daha bilmem nasıl bir gürültü patırtı kopmuş. Delikanlı, hanımına “Var hele, ne olduğunu öğrenip gel.” demiş.
Hanımı öğrenip gelerek “Komşu padişahın ortanca oğlu, ortanca ablamı kendisine vermedikleri için dava güdüp savaşmak için gelmiş. Ona karşı hazırlanıyorlar.” demiş. Padişah askerlerini toplamış. Askerlerin başında
kendisi savaşmak için çıkıp gitmiş.
Delikanlı, hanımını at istemeye göndermiş. Vezir, padişahın emri gereği kıza daha önceki uyuz attan da daha uyuz bir atı verip göndermiş.
“Odunları yapıp dönerim.” diyerek delikanlı ormanın yolunu tutmuş.
Şehirden çıkmasıyla kılı yakıp tulpar atı çağırmış. Sonra giyinip kuşanıp
padişahın askerlerinin yanından yel gibi geçip gitmiş.
Padişah “Kuş uçup gitti, herhâlde.” diye durup kalmış.
Delikanlı varıp dinlenmiş. Sonra savaş için hazırlandığı sırada düşman tarafından “Bu sefer bizim askerimiz iki kat daha fazla. Size gününüzü göstereceğiz hele! Askerleriniz gelsin!” demişler.
Bir iki gün geçince padişah düşe kalka, yorgun argın gelmiş. Padişahın gelmesiyle karşı taraf ateş açıp ateşli bir kasırga gibi onların üstüne
saldırmış. Padişahın askerleri geri çekilmekten başka bir şey de yapama-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
623
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
mış. Kenardan bakarak oturan küçük damat, boynuzunu açıp askerlerini
çıkarınca düşman askeri büsbütün kırılıp bitmiş.
Düşmanın asker başı “Savaşı durdurun, biz teslim oluyoruz!” dediği
anda genç damadın elini bir ok sıyırmış. Padişah bu yardımsever kişiye
yardım etmeye çalışıp mendiliyle onun yarasını bağlamış. Onu kendi padişahlığına misafirliğe çağırmış. Delikanlı bir kenara gidip boynuza askerlerini doldurmuş da kaybolmuş. Hemen dönüp uyuz atı yerine kilitlemiş de
diğerleri dönmeden önce ahıra girip yatmış.
Bir gün padişah, askerleriyle gürültü patırtı yaparak dönmüş. Padişah
kim olduğu bilinmeyen pehlivanı övüp onun sağlığına bayram düzenletmiş. Bunlar bayram ederlerken genç damat sessizce oturup ahırdan izliyormuş. Otururken hanımına “Git hele, bir fıçı bal alıp gel. Odunlar çok
ağırdı, yoruldum. İçip tekrar uyuyayım.” demiş. Babasının keyfi yerinde
olduğundan bir söz bile söylemeden kızına bir fıçı balı vermiş.
Ertesi gün kalktıklarında onların pencerelerini vezirler vuruyormuş.
“Komşu padişahın küçük oğlu hanımını almaya geldi. Kendi işini kendin
gör. Bizim padişahlığa düşman ayağı bastırma. Hemen savaşmaya git.”
diye bağırıyorlarmış.
Padişah “Boş ver, düşman gelsin. Kızım bir yoksulla yaşayacağına hiç
olmazsa padişah hanımı olur.” demiş iki askerine.
“Giderse işte şu keçiye binip gitsin.” diye buna bir keçi vermişler.
Delikanlı vakit geçirmeden padişahın verdiği keçiyle iki askeri alıp yola
çıkmış.
Şehrin dışına çıkmasıyla delikanlı bu iki askere “İşte, bu keçiyi kesip
yiyin. Ben bir güne dönüp gelirim.” demiş, yoluna devam etmiş. Diğerlerinden ayrılınca kılı yakıp tulpar atını çağırmış. Sonra tulpar atıyla yel gibi
gitmiş.
Savaş alanına vararak “Haydi, gücümüzü sınayalım! Ben hanımımı
vermeyeceğim!” diye bakıp bağırınca diğer taraftan ses gelmemiş. Sonra delikanlı boynuzunu alıp askerlerini çıkarmış. MendiliniD1069.1. çözünce
de kendi kendine yürüyen savaş arabalarıD1601.4-6. çıkmış.D1489-1. Delikanlı bu
arabalara askerlerini bindirmiş, düşmana saldırmış. Bunlar gün boyu savaştıktan sonra düşmanın tamamı yenilmiş. Delikanlı onların askerlerini
yedekte bırakıp kendi askerlerini boynuza geri koymuş. Silahlarını mendi-
624
Erkan KARAGÖZ
le dürdükten sonra dönüp gitmiş. Onu beklemekte olan askerlerin yanına
gelince tulpar atını gönderip kendi elbiselerini giymiş. Bu iki asker doyuncaya kadar et yedikten sonra uyuyup yatmışlarmış.
Delikanlı askerleri uyandırmış, onları arkasına alıp saraya dönmüş de
“Padişahım sultanım, senin padişahlığına bir düşman bile ayağını basamadı. Hepsi yenildi.” demiş.
Padişah “He, kendisi mi yenmiş, biliyor musunuz? Şu önceki pehlivan
gelip yenmiştir.” diyerek onu kovmuş.
Delikanlı, hanımının yanına dönüp tatlı bir uykuya dalmış. Sabah
olunca padişahın hanımı “Bunlar ne yapıyorlar acaba?” diye ahırın penceresinden bakınca damadının elindeki kanlı mendili eşinin mendiline benzetmiş. Koşup eşine söylemiş. Padişahın kendisi gelip pencereden bakmış.
Mendilini tanıyıp işin esasını anlayınca genç damadı uyanıncaya kadar
onun kaldığı ahırın kapısının önünden kendi sarayına kadar değerli halılar
serdirmiş.
Sonra padişah, hanımına “Git, küçük damat ile kızımı çağırıp getir,
misafir olsunlar.” demiş. Padişahın hanımı varınca küçük damatları “Giyinip gelmeye elbiselerimiz yok.” demiş.
Padişahın hanımı dönüp değerli elbiseler diktirip getirmiş. Ancak kızı
ile damadı bunlardan giymemişler. Başka bir paketi açıp canları nasıl bir
elbise giyinmek istediyse öyle elbiseler giyip misafirliğe gitmişler.
Padişah birçok kişiyi misafirliğe çağırıp düğün yapmış. Düğün vaktinde bütün misafirlerin önünde küçük damat olan biten her şeyi iğnesinden
ipliğine kadar anlatmış.
Padişah, damadının gücünü sezerek “Şimdi, sevgili damadım, bu iki
herife ne istiyorsan öyle yap!” demiş.
Delikanlı “Eğer mümkünse ben büyük bacanakla güreşeyim.” diyerek
padişahtan izin almış. Büyük bacanağının güreşmeye isteği olmasa da delikanlı onunla güreşip onu havaya fırlatmış. Bacanağı yere düşerken on altı
kiloluk bir halter taşıyla başını vurup onu tuz buz etmiş.
Halk şaşırıp izlerken delikanlı bu sefer de “Diğer bacanağımla da güreşeyim.” demiş. Padişahtan izin alıp onu da havaya fırlatmış. Düşerken
otuz iki kiloluk bir halter taşıyla vurup onu un gibi dağıtmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
625
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı bu kıskanç kişilerden kurtulup padişahın zenginliğinin yarısını kendine almış, yarısını da halka dağıtıp keyif sürmeye başlamış. Bu
kovulan delikanlı kendi sadık eşiyle birlikte tatlı bir hayat yaşamaya başlamış. Günlerden bir gün bunun yanına tılsımlı tulpar kılıD1023-6. ile tılsımlı
boynuzu veren yardımsever ihtiyar gelmiş de “Rahat gün görün oğlum.
Tulparın kılıyla boynuzun değerini bilip iyi sakla. İyiliğe karşı iyilik yap.
Padişah beni ak hamama kapattırınca sen hamamın anahtarını alıp beni
kurtardın. Ben de sana mümkün olduğunca yardım ettim. Artık senin sihirli kılınla boynuzun olduğundan benim yardımım olmadan da yaşarsın.”
demiş. Sonra ihtiyar adam yok olup gitmiş.
3.4.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 4
N825.2. Old man helper / Yardımcı ihtiyar adam BOM: 4
F725.2. Submarine cities / Denizaltı şehirleri BOM: 4
F725. Submarine World / Denizaltı dünyası BOM: 4
D991. Magic hair / Sihirli kıl BOM: 4
Q141. Reward: man’s cows magically multiply / Ödül olarak bir
adamın ineklerinin sihirle çoğalması BOM: 4
Q141-0.1. Reward: man’s sheeps magically multiply / Ödül olarak bir
adamın koyunlarının sihirle çoğalması (MEK) BOM: 4
Q141-0.2. Reward: man’s horses magically multiply / Ödül olarak bir
adamın atlarının sihirle çoğalması (MEK) BOM: 4
D1421.4-3. Magic hair burned to summon horse / Atı çağırmak için
sihirli kılın yakılması (MEK) BOM: 4
B41-3. Tulpar. Winged, flying and talking horse believed to get out of
the bottom of the sea / Tulpar. Denizin dibinden çıktığına inanılan kanatlı,
uçan ve konuşan mitolojik at (MEK) BOM: 4
D1011.1. Magic animal horn / Sihirli hayvan boynuzu BOM: 4
D1475.1. Magic soldier-producing horn / Sihirli asker üreten boynuz
BOM: 4
626
Erkan KARAGÖZ
D2095. Magic disappearance / Sihirli yok olma BOM: 4
D1069.1. Magic handkerchief / Sihirli mendil BOM: 4
D1489-1. Magic handkerchief provides weapons / Sihirli mendilin silah sağlaması (MEK) BOM: 4
D1601.4-6. Automatic combat car / Otomatik savaş arabası (MEK)
BOM: 4
D1023-6. Magic hair of horse / Atın sihirli kılı (MEK) BOM: 4
3.5. AlTIn SAçlI delİKAnlI
3.5.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Çok eski zamanlarda bir padişah varmış. Onun bir bataklığı varmış.
Bu bataklığı herkes merak ediyormuş. Hayvan girse, insan girse oradan
çıkamıyormuş.
Bir zaman padişah bataklığın etrafını askerlerine kuşattırmış. Askerler
bataklığın içinde bir eve varmışlar. Eve girip bakmışlar, evde bir dede oturuyormuş. Bu dede tabipmiş. Dedeyi tutup bataklıktan çıkarmışlar, getirip
padişaha teslim etmişler. Padişah onu bir hapishaneye atmış. Hapishanenin
penceresine bütün halk; çoluk çocuk, ihtiyar, genç, herkes bu dedeyi görmeye geliyormuş.
Bu pencereye padişahın oğlu da gelmiş. Dedenin bir düdüğüD1225. varmış. Dede düdüğü çalınca padişahın oğlu gelmiş de “Dede, düdüğünü bana
verir misin?” demiş.
“Kapı kilitli ya, ben sana düdüğü nasıl vereyim? Anahtar annenin cebinde, annenin cebinden al da kapıyı açıp beni çıkar.” demiş dede.
Oğlan anahtarı alıp gelmiş, kapıyı açmış. Dede çıkınca düdüğü oğlana
verip kaçmış.
Dedenin kaçıp gittiğini duyunca padişah şaşırmış. “Nasıl kaçabilmiş
ki o? Bu kapıyı açmak için bir anahtar gerek. Sadece hanımımdaki anahtar açabilirdi.” diye padişah düşünmüş. Sonra padişahın hanımı “Benim
cebimdeki anahtar kaybolmuş.” demiş. Bundan dolayı padişah, hanımını
hapishaneye attırmış.
Oğlan bunu duyunca babasına gelip “Annemin günahı yok, cebinden
anahtarı alıp ben çıkardım.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
627
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra padişahın hanımı kurtulmuş ama oğlunu tutup almışlar da bataklığa bırakmışlar. Karanlık çökünce oğlan ağlamaya başlamış. Burnunu
çeke çeke ağlayarak otururken kaçan dedenin verdiği düdük aklına gelmiş.
Cebinden çıkarıp düdüğü çaldığında sazlıktaki gölün üstünden birdenbire
kaza benzer bir şey gelmiş. Oğlan bir ağacın başında oturmaktaymış.
Bu gelmiş de “İn çocuğum, ben seni alıp gideceğim.” demiş.
Ama oğlan daha da ağacın başına doğru çıkmış, korktuğundan ağaçtan
inmemiş. Dede böyle olunca oğlanın yanına çıkmış. Onu ensesine oturtup
ağaçtan indikten sonra da yaşadığı yere götürmüş. Dönünce oğlanın karnını doyurmuş da ona yirmi dört saat uyutan bir ilaçD1242.2. içirmiş. Yirmi
dört saat uyuduktanD1364.7. sonra oğlan uyanmış. Dede onun çok üzgün bir
şekilde oturduğunu görüp “Tasalanma oğlum, ben seni adam edeceğim.”
demiş. Biraz yiyecekle iki bardak ilaçD1242.2. getirmiş. Sonra “Yemekten
önce bir bardak su iç. Bu bir bardak su seni bir yaş büyütür.” demiş. Oğlan
yemeği yedikten sonra ikinci bardağı da içmiş. Bu güç veren ilaçmış. Sonra bir bardak daha ilaç verip oğlanı yirmi dört saatlik uykuya yatırmış.
Dede, oğlan uykusundayken onu bir kuyuya alıp götürmüş. Onu kuyuya
indirip çıkarmış.D591-1. Oğlan kuyudan altın saçlıF555.1. olarak çıkmış. Sonra
geri getirip yemek yedirdikten sonra ilaç içirmiş. Dede, oğlana bir yıl boyunca bu şekilde bakmış. Delikanlı bir yıl içinde yirmi beş yaşındaki insan
gibi büyüyüpT615. yakışıklı ve kahraman birisi olmuş.
Bir gün bu dede, delikanlıya “Artık oğlum sen büyüdün, hangi hünerleri seviyorsun? Bak! Bahçıvanlık hüneri var, savaşçılık hüneri var. Hangi
hüneri öğrenmek istersin?” diye sormuş. Delikanlı bahçıvanlık hüneriniF679-10. seçmiş.
“İşte ben seni bahçecilik yapan bir padişaha götürüyorum. Ona bahçede çalışacak birisi gerek.” demiş dede. Sonra dede, delikanlıyı alıp o şehre
götürüp bırakmış, kendisi de dönüp gitmiş.
Delikanlı, padişahtan iş istemeye varmış. “Nasıl bir hüner biliyorsun?” demiş padişah.
“Ben bahçıvanlık hünerini biliyorum.” demiş delikanlı.
“Tamam, benim bir bahçıvanım var. İki kişi olursunuz. Şu bahçenin
sokağında bir ev var. Orada iki kişi yaşarsınız.” demiş padişah.
Sonra delikanlı bahçeye gitmiş. Padişahın üç kızı varmış. Bu kızlar
her gün sırayla bahçıvanlara yemek getiriyormuş.
628
Erkan KARAGÖZ
Bir gün padişahın küçük kızı yemek getirmiş. Bahçıvan delikanlılar hâlâ
uyuyorlarmış. Uyuyan delikanlının altın saçını görünce kız şaşırıp kalmış.
Tamam, bu şekilde hayat devam etmiş. Kızlar yemek taşımış, delikanlılar
elma taşımış. Altın saçlı delikanlının baktığı bahçedeki elma ağaçları
sabahleyin çiçek açsa ertesi güne elmaları olgunlaşıyormuş.D2157.2.0-2. Bu işi
görünce çok şaşırmışlar. Onun bahçesi padişaha büyük faydalar getirmiş.
Bir gün padişah, kızlarını evlendireceğini haber etmiş. “En kuvvetli
her kimse, yarışta öne çıkan kişiye kızımı vereceğim.” demiş. Delikanlının
böyle bir yarışa bir hazırlığı yokmuş. Hemen ihtiyarı çağırmış. Delikanlının düdüğünü çalmasıyla birlikte ihtiyar adam hemen gelmiş.D1470.1.23-1.
“Ne ihtiyacın var, ne gerek sana?” demiş ihtiyar adam.
“Şu gerek. Padişah, kızını güçlü bir delikanlıya verecek ama benim
gücüm yok.” demiş delikanlı.
İhtiyar, delikanlıya güç veren sudan içirmiş.D1335.2.2. İki gün ona bakmış. Onu en güçlü pehlivan hâline getirdikten sonra dönüp gitmiş.
Üçüncü günde halk toplanmış, yarış başlamış. Padişah üç kızı için de
damat seçecekmiş. Padişah büyük kızına bir elma vermiş de “Elmayı at.
Elmayı almaya kimin kuvveti yetiyorsa o senin eşin olur.” demiş.
Gelen delikanlılar elma için kavga etmişler. Elmayı altın saçlı delikanlı kapıp almış da “Bu elma bana gerekmiyor. Kimin kuvveti yetiyorsa
o alsın.” demiş elmayı geri atmış. Elmayı başka bir delikanlı almış.
İkinci elmayı padişah ortanca kızına vermiş. Altın saçlı delikanlı o
elmayı da “Bana gerekmiyor, kime gerekse o alsın.” demiş de elmayı geri
atmış. Bu elmayı da başka bir delikanlı kapıp almış.
Şimdi padişah en küçük kızına elma vermiş. Kız bu elmayı atmış.
Hepsi elmayı almak için saldırmış. İtekleye tartaklaya altın saçlı delikanlı
küçük kızın elmasını alıp cebine koymuş.
Padişah üç damadının düğününü üç gün üç gece boyunca birlikte yapmış. Düğün bittikten sonra günün birinde padişah bütün halkı toplayıp bir
konuşma yapmış “Küçük kızımı akıllı birisiyle evlendirirsem halkın fikrini
de alıp onu kendi yerime padişah yapmak gibi bir düşüncem vardı. Ey
cemaat benim bu fikrime siz ne dersiniz? Küçük damadımı hoş karşılar
mısınız?” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
629
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Halk padişahın bu fikrini gönülden kabul etmiş. Böylece delikanlı
padişah olmuş. Sonra delikanlı, babasına mektup yazmış. “Baba eğer vaktiniz olursa annemle birlikte bana misafirliğe gelin. O bataklığa attığınız
oğlunuz şimdi padişah oldu.” demiş.
Şimdi babasından mektup gelmiş. “Biz senin sözünle hareket etmeyiz.
İlk önce sen bize gel.” diye yazmaktaymış.
Delikanlı yerine birisini bırakıp eşiyle birlikte babasına misafirliğe
gitmiş.
Babası “Artık oğlum ben de ihtiyarladım, benim yerime geç.” demiş.
Oğlu kabul etmeyerek “Hayır baba, benim kendi yerim çok iyi. Ben
döneceğim. Siz bana misafirliğe gelin. Benim hayatımı görürsünüz.” demiş. Sonra güzel eşini yanına bindirip gitmiş. Onlar hâlen de zengin bir
hayat yaşıyorlarmış.
3.5.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 5
D1224. Magic pipe (musical) / Sihirli düdük (müzikle ilgili) BOM: 5
D1242.2. Magic potion / Sihirli iksir BOM: 5
D1364.7. Sleeping potion: drink causes magic sleep / Uyutan iksir: Bu
iksir içildiğinde sihirli bir uykuya neden olması BOM: 5
D591-1. Transformation by immersing in magic well / Kuyuya daldırılıp çıkarılan kişinin altın saçlı olması (MEK) BOM: 5
F555.1. Gold hair / Altın saç BOM: 5
T615. Supernatural growth / Olağanüstü büyüme BOM: 5
F679-10. Remarkable gardening / Olağanüstü bahçıvanlık (MEK)
BOM: 5
D2157.2.0-2. Apple grows in single day / Elma ağacının bir günde
büyümesi (MEK) BOM: 5
D1470.1.23-1. Magic wishing-pipe summons old man helper / Sihirli
dilek düdüğünün ihtiyar yardımcı çağırması (MEK) BOM: 5
D1335.2.2. Water as magic strengthening drink / Güçlendirici sihirli
bir içecek olarak su BOM: 5
630
Erkan KARAGÖZ
3.6. AlTIn elMA
3.6.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eskiden bir padişah varmış. Bu padişahın bahçesinden her gün elmaları kayboluyormuş. Günlerden bir gün padişah, oğullarını çağırmış da
“Hırsızı ortaya çıkarmak gerek, sırayla nöbet tutun.” demiş. İlk gece büyük oğlu gitmiş, hırsızı ortaya çıkaramamış. Ertesi gece ortanca oğlu da
hırsızı ortaya çıkaramamış. Üçüncü gece küçük oğlu gitmiş. Bu oğlan gece
boyunca gözlerini bile kırpmamadan nöbet tutmuş. Tan atmadan önce bir
altın kuşB102.1. gelip bir elmayı koparıp gitmiş.
Oğlan dönünce “Baba, ben anladım. Altın elmayı altın bir kuş çalıyor.
Ben o kuşu aramaya gideceğim.”H1331.1.3. demiş.
Babası karşı çıkmamış. Oğlan, atına binip gitmiş. Gide gide bir yol
ayrımınaN772. gelmiş. Orada “Sağa giden kişinin kendisi ölür, sola giden
kişinin atı ölür.” diye yazmaktaymış.
Oğlan soldan gitmiş. Giderken atı aniden durmuş. O sırada bir kurt
dile gelerekB211.2.4. “Direkteki yazıyı gördün mü?” demiş.
“Gördüm, ‘Sağa giden kişinin kendisi ölür, sola giden kişinin atı ölür.’
diye yazıyordu.” demiş delikanlı.
“Öyleyse atından in.” demiş kurt.
Delikanlının attan inmesiyle birlikte kurt, atı yemeye başlamış. Delikanlı yoluna yaya olarak devam etmiş. Epeyce bir yeri geçtikten sonra onun
karşısına daha önceki kurt yeniden çıkarak “Nereye gidiyorsun?” demiş
“Altın elmayıF813.1.1. altın kuş çaldı. Onu aramaya gidiyorum.” demiş
delikanlı.
“Haydi, ben götüreyim.” demiş kurt.
Delikanlı kurda binmiş.B557.15. Bunlar gitmişler. Bir padişahlığa gelmişler. Kurt, padişahın oğluna “Çitlerden atlayıp altın saraya gir. Altın kuş
Orada bir kafeste duruyor. Kafese dokunmadan altın kuşu alıp çık.” demiş.
Delikanlı saraya girip altın kuşu görmüş. Altın kuşun kafesi altındanmış. Delikanlı kafesi merak etmiş, kafese gözü düşmüş. Kafesin çanı çalınca muhafızlar uyanıp delikanlıyı yakalamışlar. Sonra onu padişaha götürmüşler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
631
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişah ona “Altın kuyruklu, gümüş yeleli atı bulup gelirsen kuşu kafesiyle birlikte sana geri veririm. Alıp gelemezsen başını keserim.” demiş.
Altın kuyruklu, gümüş yeleli at başka bir padişahlıktaymış. Delikanlı
oraya gitmiş. Giderken daha önceki kurt yeniden gelmiş. Delikanlı kurda
olan biten her şeyi anlatmış.
“Kaygılanma, haydi gidelim.” demiş kurt.
Padişahın sarayına gelmişler. Kurt “Dizginlerini çıkardıktan sonra ata
binip dörtnala git.” demiş.
Delikanlı saraya girmiş. Atın yuları o kadar güzelmiş ki pırıltısı insanın
gözünün yağını alıyormuş. Delikanlı heves edip atı yularıyla birlikte aldığı
anda zil çalmaya başlamış. Muhafızlar delikanlıyı yakalayıp padişahın yanına getirmişler.
Padişah ona “Bir padişahlıkta bir kız var. O kızı alıp gelirsen altın
kuyrukluB19.5-1. gümüş yeleliB19.5-2. atı yularıyla birlikte veririm. Alıp gelemezsen başını keserim.” demiş.
Delikanlı güzel kızı aramak için yola çıkmış. Delikanlı gitmiş gitmiş,
bir yerde oturduğunda daha önceki kurt çıkıp gelmiş. Delikanlıyı üstüne
bindirip kurt gitmiş. Bunlar çok bir zaman geçmeden gelmişler.
“Sen bekleyedur, kızı ben alıp geleyim. Her seferinde işi bozuyorsun.”
demiş kurt da sonra gitmiş. Padişahın kızı bahçede geziyormuş. Kurt çok
güzel bir ata dönüşüpD419.1.2-1. kızın etrafında oynamaya başlamış.
Kız “Bu ata binip koşturmak istiyorum.” demiş.
Kız ata biner binmez at yeniden kurda dönüşüp, kızı alıp kaçmış. Kız
ile delikanlı birbirlerini süzüp âşık olmuşlar. Şimdi ne yapsalar iyi? Delikanlının, kızı padişaha veresi gelmemiş. Kız ile delikanlı kaygılanmaya
başlamışlar. “Dur hele, kurt ne diyecek?” diye delikanlı, kurt ile konuşmaya başlamış.
“Kaygılanma, yolda bir çaresini buluruz.” demiş kurt.
Padişahın yanına geldiklerinde kurt, kızın elbiselerini giymiş.D313.2.
Delikanlı, kurdu padişaha verip altın kuyruklu gümüş yeleli atı almış. Sonra kızla birlikte yoluna devam etmiş. Altın kuşun olduğu padişahlığa geldikleri zaman kurt koşarak yetişmiş de “Ben ata dönüşeyim. Sen beni padişaha verirsin. Sonra senin atın da kadının da altın kuşun da olur.” demiş.
632
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı kurdun söylediklerini yapmış. Padişaha atı verip altın kuşu
kafesiyle birlikte alıp gitmiş.
Yol boyunca kurt onları takip edip yetişmiş de “Hoşça kal, atının hakkını sana ödedim.” demiş, kendi yoluna gitmiş.
Kız ile delikanlı birlikte giderlerken bir çayırda dinlenmek için durmuşlar. Bunlar çok yorulduklarından derin bir uykuya dalmışlar. O sırada
delikanlının ağabeyleri kardeşlerini aramaya çıktıkları yerlerden dönüyorlarmış. Küçük kardeşlerini görünce kıskançlıkları tutmuş. Küçük kardeşlerinin boğazını kılıçla kesmişler. Sonra kızı, atı ve kuşu alıp gitmişler.
Bir iki gün geçince kurt, delikanlının cesedinin kokusunu alıp gelmiş.
Orada bir kargayı tutarak “Çabucak hayat suyu ile ölüm suyuE82. alıp gel.”
demiş.
KargaB451.4. iki çömlek alıp su almaya gitmiş, iki gün sonra dönmüş.
Kurt, delikanlının cesedini önce ölüm suyuyla yıkamış, sonra hayat suyuyla yıkamış.E80.1. Ardından delikanlının başını boğazına yapıştırmış.E35-1.
Delikanlı “Oy, ne kadar da çok uyumuşum.” diyerek kendine gelmiş.
KurtB435.3. ona olan biteni anlatmış, sonra ona evine kadar eşlik etmiş.
Delikanlı dönünce babası ihtiyarlayıp hâlden düşmüşmüş. Kapıdan
girmesiyle birlikte kız, delikanlıyı tanımış. Küçük oğlu babasına başından
geçenleri en küçük ayrıntısına kadar anlatmış. Ağabeyleri diz çöküp yalvarmışlar, ondan af dilemişler.
Delikanlı, kızı hanımı olarak almış. Onlar hâlen de gırgır şamata yaşıyorlarmış.
3.6.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 6
B102.1. Golden bird / Altın kuş BOM: 6
H1331.1.3. Quest for golden bird / Altın kuşu arama BOM: 6
N772. Parting at crossroads to go on adventures / Maceraya atılmak
için bir yol ayrımında ayrılma BOM: 6
B211.2.4. Speaking wolf / Konuşan kurt BOM: 6
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
633
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F813.1.1. Golden apple / Altın elma BOM: 6
B557.15. Wolf carries man / Kurdun insanı taşıması BOM: 6
B19.5-2. Horse with silver mane / Gümüş yeleli at (MEK) BOM: 6
B19.5-1. Horse with golden tail / Altın kuyruklu at (MEK) BOM: 6
D419.1.2-1. Transformation: wolf to horse / Kurdun ata dönüşmesi
(MEK) BOM: 6
D313.2. Transformation: wolf to man / Kurdun insana dönüşmesi
(MEK) BOM: 6
E82. Water of life and death. One water kills, the other restores to
life. / Hayat ve ölüm suyu. Sulardan birisinin öldürmesi, diğerinin tekrar
hayata döndürmesi BOM: 6
B451.4. Helpful crow / Yardımsever karga BOM: 6
E80.1. Resuscitation by bathing / Yıkama yoluyla dirilme BOM: 6
E35-1. Resuscitation when decapitated head gets placed on proper
point / Kesilen başın yerine yerleştirilmesi yoluyla dirilme (MEK) BOM: 6
B435.3. Helpful wolf / Yardımsever kurt BOM: 6
3.7. AlTIn KUŞ
3.7.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Çok eski zamanlarda bir dede varmış. Onun üç oğlu varmış. En küçüğü
kelmiş.
Bu dedenin bahçesine her sabah bir altın kuşB102.1. geliyormuş. Altın
kuş gagasıyla elmaları ısırıp ısırıp ötüyormuş, elmalara zarar verip öyle
gidiyormuş. Dede bu altın kuşu bir türlü tutamıyormuş. Talih kuşudur diye
de vurmaya, kovmaya korkuyormuş. Bir zaman sonra altın kuş gelmemeye
başlamış. Dede fena hâlde endişelenmiş, aklı fikri şaşmış. Dede bu durumu
oğullarına söylemiş. Oğulları, altın kuşun yuvasını aramayaH1331.1.3. gitmek
istemişler.
Dede bunu hoş karşılayarak “Çabucak yılkı atlarının arasına gidin,
yularlarınızı şıngırdatın. Hangi at başını kaldırıp size bakarsa o ata binip
yola çıkın.” demiş.
634
Erkan KARAGÖZ
Dedenin oğlanları yılkı atlarının arasına gidip yularlarını şıngırdatmışlar. Büyük oğlanla ortanca oğlana iyi atlar, Biktimir ismindeki en küçük oğlana ise bir kötü at bakmış. Biktimir “Olsun, bahtım buymuş.” diye
düşünmüş.
Bunlar üç kardeş birlikte yola çıkmışlar. Çok geçmeden Biktimir’in
atı yorulmuş, arkada kalmış. Biktimir atını durdurmuş. Sonra yürüyerek
gitsem daha iyi olacak diye atını bir uçurumdan atmak istemiş. O zaman
atı dile gelerekB211.1.3. “Sen beni uçurumdan atma. Sağ kulağımdan girip sol
kulağımdan çık.” demiş. Biktimir atın sağ kulağından girip sol kulağından
çıkınca kötü at çok iyi bir ata dönüşmüş.D412.4-2. Biktimir de hızlıca ağabeylerine yetişmiş.
Bunlar biraz gidince bakır bir ormanaD941-3. rastlamışlar. AğaçlarF811.1.3.
da kuşlarB731.5.0. da yaban hayvanlarıB102-0.3. da, bütün her şey burada
bakırdanmış. Üç kardeş bu ormanın girişinde dinlenmek için durmuşlar.
Biktimir’in ağabeyleri uyumuş ama o uyumayıp atına bakmış. Atı bir şey
yemiyormuş.
“Ey hayvanım! Niye yemiyorsun, çok mu yoruldun?” diye Biktimir
atına sormuş. At “Bu bakır ormanda bir şey var. Bunu öldürmeden yiyemem.” demiş.
Biktimir ormanın derinliklerineG236. gidip etrafı kolaçan edince parıldayarak yanan bir ateş görmüş. Küçükçe de bir ev varmış. Pencereden içeri bakınca bir cadıG200. oturmaktaymış. Onun üst dudağı tavanda alt dudağı tabandaymış.G219-11. Cadının üç kızı varmış.G207- Cadı onları azarlıyormuş. “Ormanın girişinde üç delikanlı var. Onlardan birisini bana getirin, yiyeyim.”G11.3.
demiş. Üç kız kapıdan çıkınca Biktimir onları öldürmüş. Cadı oturup beklemiş. Sonra “Kızlarım bu delikanlılara gönülleri kaptırmışlardır. Kendim
gideyim hele!” diye çıkınca Biktimir, cadıyı da vurup öldürmüş.G278-2.
Dinlenmek için durdukları yere dönünce at yemeye başlamış. Biktimir
de uyumuş.
Sonra ağabeyleri kalkmışlar da “Niye hâlâ uyuyorsun?” demişler.
Biktimir hiçbir şey söylememiş. “Benim yaptığım işi yapsaydınız üç
gün üç gece uyurdunuz.” diye kendi kendine söylenmiş.
Bunlar iki gün daha gidince gümüş bir ormanaD941-2. rastlamışlar. Burada ağaçlarF811.1.2. da kuşlarB731.5. da yaban hayvanlarıB102-0.2. da, bütün her şey
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
635
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
gümüştenmiş. Üç kardeş burada konaklayıp öyle gitmek istemişler. Biktimir’in ağabeyleri uyumuş. Biktimir ise atına bakmış, atıyla konuşmuş.
Atı, Biktimir’e “Sol kulağımdan girip sağ kulağımdan çık.” demiş.
Biktimir atın sol kulağından girip sağ kulağından çıkınca baştan aşağı
silahlı bir kahramana dönüşmüş.D595- Sonra bu gümüş ormanın içine doğru
gitmiş.
Ormanın ortasında büyük bir kışla, o kışlada kırk delikanlı varmış.
Biktimir onlara denk gelmiş. Sonra hiç tereddüt etmeden içeri girmiş. Onlar büyük bir ejderhaya köle olarak hizmet ediyorlarmış.
“Ne yapıyorsunuz burada?” diye Biktimir sormuş. Onlar “Bizim efendimiz yedi başlı ejderhadır. Sakın gözüne bakma, seni helak eder!” demişler.
Biktimir “Olmaz, benim onu görmem gerek!” demiş, ejderhayı aramaya gitmiş. Sonra sağlam demir kapılı bir eve sorgusuz sualsiz girerek
“Merhaba, nasılsın?” demiş. Yedi başlı ejderhaB11.2.3.1. onun selamını almış,
başlarını sallaya sallaya mindere koymuş. Ejderha çok kocamanmış.
Biktimir ona yaklaşmış. Sohbet etmeye başlamışlar.
“Dost olalım, ben bu yaşa geldim, senin gibi bir bahadır görmedim.”
demiş ejderha.B11.4.5.
Ejderha hileyle Biktimir’i öldürmek istemiş. Delikanlı da onun hilesini anlamış. Ejderha dolaptan iki çeşit içecek getirip içmesi için birini
Biktimir’e vermiş, diğerini de kendisi almış. Sonra da “Dostluğumuzun
şerefine birlikte içelim.” demiş ejderha.
Biktimir bunda bir hile olmalı diye bardakların yerini değiştirip
ejderhanın içeceğini kendisi içmiş, kendisininkini de ejderhaya içirmiş. Ejderha bu durumu çakmamış. Bu içeceklerden birisi güç verici,D1335.2. diğeri
güç alıcıymış.D1336.7.
İçeceği bitirince ejderha “Şimdi ormana çıkalım, bahadırlar gibi güreşelim.” demiş. Eğer ben seni yıkarsam başını işte şu kılıçla keseceğim.
Eğer sen beni yıkarsan senin şartına razıyım, demiş.
Biktimir kabul etmiş. Çıkıp güreşmişler. Pek çetin güreş olmuş.B11.11.
Bir ejderha bir Biktimir birbirlerini kaldırıp kaldırıp savurmuşlar. En sonunda delikanlı, ejderhayı kaldırıp çarpmış. Sonra kılıcıyla ejderhanın yedi
başını kesmiş.B11.11-9.
636
Erkan KARAGÖZ
Esir hizmetçiler buna sevinmişler. Biktimir onları özgür bırakmış.B11.11.5.
Biktimir ejderhanın değişik memleketlerden kaçırdığı kızları bu hizmetçi delikanlılara vermiş. Kendisi de ağabeylerinin yanına dönmüş. Biktimir
uyuyunca ağabeyleri kalkmışlar da ona vurmaya başlamışlar. Delikanlı
hiçbir şey söylememiş. “Benim yaptıklarımı siz yapsanız üç gün üç gece
uyurdunuz.” demiş içinden.
Biraz daha gittikten sonra üç kardeş bir altın ormanaD941-1 gelmişler.
Burada ağaçlarF811.1.1. da kuşlarB731.5. da yaban hayvanlarıB102-0.1. da, bütün
her şey altındanmış. “İşte, altın kuş burada olmalı!” demişler. Sonra Biktimir’in ağabeyleri uyumuşlar. Biktimir ise altın kuşu aramaya çıkmış. Her
yerde aramış ama aradıkları kuş yokmuş. Ağabeylerinin yanına eli boş dönüp uyumuş.
Onlar uyanınca altın ormana doğru giden çok geniş bir iz görmüşler.
“Nasıl bir iz acaba bu?” diye o izden gitmişler. İz gittikçe gidiyormuş.
Biktimir “Siz burada kalıp beni bekleyin. Ben gidiyorum. İşte size bir
kuray. İşler yolundaysa süt damlar, helak olduysam kan damlar.” demiş.
Sonra ağabeyleriyle vedalaşıp daha da ileriye gitmiş.
Biktimir izden gidince altın ormandan çıkıp uzaklaşmış. Çok büyük
dağları, ırmakları aşıp geçmiş. Sonra geniş bir bozkırda tek bir evle, tek
bir kayın ağacının olduğunu görmüş. Gidip o eve girmiş. Evde bir nine
varmış. Biktimir, ninenin hâlini hatırını sormuş. Nine, delikanlının karnını
doyurup onu iyi bir şekilde misafir etmiş. Biktimir sabahleyin yola çıkmadan önce nineye bu izi sormuş.
“Ben bilmiyorum, biraz gidince bir ev ile iki kayın ağacına rastlarsın.
Orada benim ablam yaşıyor. Ona sorarsın. Söylerse o söyler.” demiş nine.
Delikanlı gitmiş. Epeyce bir yer gittikten sonra o ev ile iki kayın
ağacını görmüş. Burada yaşayan nineye izi sormuş.
“Ben bilmiyorum. Biraz gittikten sonra karşına bir ev ile üç kayın
ağacı çıkar. Orada benim ablam yaşıyor. Bilirse o bilir.” demiş nine.
Biktimir üç kayın ağaçlı eve varmış. Burada yaşayan nineye “Sen çok
şey yaşayıp görmüş bir insansın. Şöyle şöyle bir iz var. O izin sırrını biliyor
musun?” diye sormuş.
“Ey oğlum, bu iz den gidip de sağ dönen biri yok. Sen de helak olursun. Bu iz büyük bir eve çıkıyor. Evin yapısı altından, çitleri gümüşten, sü-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
637
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
tunları bakırdan, kapısı da demirdendir. Bu altı kulaçlık ala kısrağın izidir.
O evde altın kız yaşıyor. Onu üç aslan ile dört kaplan koruyor. Altı kulaçlık
ala kısrak, demir sütuna bağlıdır. Altın eve girmek mümkün değil. Sürgü
üstüne sürgü, muhafız üstüne muhafız koyulmuş.” demiş nine.N825.3.
“Ölürsem öleyim, muhakkak ben o altın eve gitmeliyim!” demiş Biktimir.
“Gidersen işte şu kayış ile kamçıyı al. Bu çizmeleri giy.” demiş nine.
Biktimir çizmeyi giyip kamçıyı kaldırmaya çalışmış ama gücü yetmemiş. Nine ona bir sarı suD1242.1-0. içirmiş. Biktimir kamçıyı kımıldatabilmiş.
Nine biraz daha o sarı sudan içirince delikanlı kamçıyı alıp sallamış.D1335.2-1.
Ona altmış aslanın gücü geçmiş.F610.5.1-1.
“Elinde bu kamçıyla altın eve var. Sana saldıran aslanlara, kaplanlara
vur. Onlar süt dökmüş kedi gibi olurlar. Sonra altın eve girersin. Karşı gelen
olursa kamçıyla vurursun. Sonra altın kuş olarak uçan kızın uyuduğu odaya
girersin. Kamçınla bir defa vur. O, kımıldar gibi olur. İkinci vuruşunda diğer
tarafa yatar. Üçüncü vuruşunda uyanır. Ondan sonra vurmaya devam et. O
yalvarır ama sen vurmaya devam et. Kanı akıncaya kadar vur. Dizine, beline,
vur. ‘Ben seninim delikanlı.’ deyince işte o zaman durursun.” demiş nine.
Biktimir nineye bin defa teşekkür etmiş, vedalaşıp yola çıkmış. Altın
eve girmeden önce atı dile gelerek “Üç parça kılımı al da beni gönder.
Gerektiğinde bu kılları yakarak beni çağırırsın.” demiş. Biktimir de böyle
yapmış.B501-5.
İşte Biktimir gökyüzüne doğru yükselen güzel bir eve varmış. Evin yapısı altından,F771.1.1. çitleri gümüşten, sütunları bakırdan, kapısı demirdenmiş.
Çitlerden sıçramak istemiş, boyu yetmemiş. Kapıyı tekmelemiş, kapı
kımıldamamış. Sonra çitlerin altını kazarak içeri girmiş. Bunu gören aslanlar, kaplanlar üstüne saldırmışlar. Biktimir üstüne gelen birisini kamçıyla
vurmuş. Bağlı duran altı kulaçlık ala kısrakB877.2-1. kişnemiş. Biktimir kendi
memleketindeymiş gibi yürümüş. Muhafızların yüreğini hoplatmış. Onlar
korkularından şaşırıp kalmışlar.
Biktimir altın kızın uyuduğu odaya girmiş. Kamçıyla ilk vuruşunda kız
kımıldamış. İkinci vuruşunda kız diğer tarafına dönüp yatmış. Üçüncü vuruşunda kız irkilip uyanmış. Biktimir ona vurmuş da vurmuş. Biktimir’in
başlığına, topuğuna, beline kan sıçramış. En sonunda kız sıçrayıp “Yeter,
ben seninim, delikanlı!” demiş. Kız yalvarınca delikanlı vurmayı bırakmış.
638
Erkan KARAGÖZ
Kız çok güzelmiş. Onu pek çok padişah alamamışmış. Birisine de vermemişler. Biktimir işte bu kız ile birlikte altın evde mutlu bir hayat yaşamaya başlamış. Ava çıkıp çeşitli av hayvanları avlıyormuş. Hanımı evde
yalnız kalıyormuş.
Günlerden bir gün Biktimir, hanımına:
“Sen evde yalnız canın sıkılıyordur. Haydi, birlikte ava çıkalım.” demiş.
Birlikte çıkıp bir hayli dolaşmışlar. Döndüklerken çalı çırpı toplayan
bir nineye rastlamışlar. Ona hâl hatır sormuşlar.
Bu nine “Bana bakacak kimsem yok, ihtiyar çağımda çalı çırpı topluyorum.” diye ağlamış.
Biktimir ile hanımı bu ihtiyar nineye acıyıp onu kendi yanlarına almak
istemişler. Nine mutlu olup kabul etmiş. Ama aslında bu zavallı bir ihtiyar
nine değil, cadıymış.G200.
Sabah olunca Biktimir tekrar ava gitmiş. Hanımı ile cadı nine evde
kalmış. Cadı tatlı dilli, güler yüzlü gibi görünerek, kızın gönlünü kazanıp
ona sormuş.
“Çocuğum, kocanı seviyor musun?” diye sormuş.
“Çok seviyorum, o da beni seviyor.” demiş altın kız.
“Ay çocuğum, böyle hemen karar verme. Seni pek çok padişah alamadı ama o aldı. Niçin dersen, o bahadır. Onun iki kalbi var. Sen ona ikinci
kalbin nerede diye sor. Seni seviyorsa söyler.” demiş cadı.
Biktimir avdan dönüp yatıp dinlendiğinde hanımı ona “Ancak iki kalbi olan bir kişi senin gibi bahadır olabilir. Senin ikinci kalbin nerede? Beni
seviyorsan söylersin.” demiş.
Biktimir ne söyleyeceğini bilememiş. Hanımı yalvarmış, ona gücenmiş. Beni sevmiyorsun diye ağlamaya başlamış.
Sonra Biktimir “Kapının önündeki kızıl horoz. O, benim ikinci kalbim.” demiş.
Biktimir sabahleyin yeniden ava gitmiş. Cadı, altın saçlıF555.1. kızdan
öğrenip kızıl horozun boynunu kırmış. “Artık tek kalbiyle bir yerlere gidemez.” diye düşünmüş.
Biktimir avdan dönmüş. Yemeklerini yiyip içmişler. Sonra uyumak
için hazırlanmışlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
639
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Cadı işaret ederek kızı çağırmış da “Horozun canı kendi canıymış,
kocan seni aldatmış. Tekrar sor, seni seviyorsa doğrusunu söyler.” demiş.
Yattıkları vakit hanımı yalvarıp yakarıp yine sormuş.
“Benim ikinci kalbim sana niye gerek?” demiş Biktimir.
“Beni seviyor musun, sevmiyor musun? Bunu bilmek için.” demiş hanımı.
“Sağ çizmemin tabanında ak mendile sarılı kırmızı saplı bir usturaE745-7.
var. İkinci kalbim o.” demiş Biktimir.
Ertesi gün kalktıklarında cadı öğrenmiş. Çizmeyi gizlice alıp dışarı
çıkmış. Sonra çizmenin içine taş doldurup çizmeyi suya atmış.
Biktimir’i uyandırmaya çalışmışlar, o uyanmamış. Hanımı ağlamış.
Cadı da yalandan ağlamış.
Altın kız çok üzülmüş. Cadı onun gönlünü ferahlatmaya çalışmış.
“Haydi, ormanda yürüyelim. Biraz olsun kendine gelirsin. Gönlünü
avutup üzüntünü unut.” demiş.
Ormanda epeyce yürümüşler. Dönerlerken bir su kıyısına varmışlar.
Cadı kendisinin gömüp gittiği yerden bir şişe içecek alarak “İşte şu suyu
içersen yüreğin ferahlar, acın azalır.” demiş.
Kız, suyu içmesiyle birlikte uyuyakalmış. Cadı onu kayığa bindirip
suyun karşı tarafına alıp gitmiş. Orada işte bir padişahın hizmetinde bulunan kişiler üç atlı zilli at arabasıyla bekliyorlarmış. Altın kızı arabaya
bindirmişler de alıp gitmişler.
Padişah onları mutlulukla karşılamış. Sözünü yerine getirdi diye cadıya büyük bir salıncak yaptırmış. İki hizmetçi her vakit ona bakacak ve onu
sallayacakmış.
Ayrıldıkları yerde haftalar boyunca Biktimir’i bekleyen ağabeyleri
bir bakmışlar, kuraydan kan akmaktaymış.E761.1.5-14. Onlar da sora sora o
izden gitmişler, kardeşleri Biktimir’i bulmuşlar. Bakmışlar, kardeşleri ölmüşmüş. Bu işin nasıl olduğunu anlamışlar. O anda yakınlarda bir ses duyulmuş. Sesin geldiği tarafa varmışlar ki bir şeylere dolaşıp kurtulamayan
SimurgB31.5. kuşunu görmüşler. O dile gelerekB211.3. “Kurtarın beni, ne işiniz
varsa görürüm!” demiş.
640
Erkan KARAGÖZ
Simurg kuşunu kurtarmışlar da ondan kaybolan çizmeyi bulup getirmesini istemişler. Simurg kuşu bunların ikisini arkasına bindirip çizmenin
atıldığı nehir boyunca suyun üstünden suyun dibine bakarak biraz uçmuş.
Sonra bir yere konmuş.
Irmağın bu koluna baktıklarında su çoğalmaktaymış. Çizme oraya
batmışmış. Simurg kuşu “Girip bakın.” demiş.H1233.6.2.
Irmağın bu koluna girip baktıklarında içine taş doldurulup atılan çizmenin çiftinin tekini bulmuşlar. Sonra çizmeyiD1065.1. alıp dönmüşler de diğer tekinin yanına koymuşlar. Biktimir yerinden fırlayıp kalkmış daE64-23.
“Amma da çok uyumuşum!” demiş.
“Biz gelmeseydik sonsuza kadar uyuyacaktın, eşek herif!” diye ağabeyleri ona kızmışlar. Çizme macerasını anlatmışlar. Gerisini Biktimir anlamış. Sonra atının verdiği üç parça kılı yakıp atını çağırmış. Atı gelince
atına binip hanımını aramaya çıkmış.
Biktimir ırmağı aşıp pek çok yeri geçtikten sonra büyük bir şehre gelmiş. Şehrin dışında bir ev kiralamış. Sabahleyin dışarı çıkıp bakmış ki her
evde kırmızı bayrak asılıymış.
“Bu ne hâl, ne bayramı var?” diye Biktimir evin sahibine sormuş.
“Padişah bayramı derler buna. Padişah, bilmem bir yerlerde savaşıp
altın kızı almış. Kızı, oğluyla evlendirip düğün yapacakmış, diyorlar.” demiş ev sahibi.
Biktimir padişahın sarayının önüne gelmiş. Çok insan varmış. Kız
çatı katındaymış. Sararıp zayıflamış, insanın tanıyacağı bir hâlde değilmiş.
Biktimir halkın arasında gezip söylenenleri dinlemiş. Kız, kırk gün boyunca düğün âdetlerinin yapılmasını istemiş. Bunlar yapılmazsa evlenmem,
demiş.
Padişah türlü yollarla kızı sağlığına kavuşturmaya çalışıyormuş. En
sonunda padişah ilan etmiş. “Her kim olursa olsun, kızı sağlığına kavuşturursa ona zenginliğimin yarısını vereceğim.” demiş.
Biktimir kiraladığı evin sahibini padişaha gönderip ondan “İyileştirecek hekim var.” diye söylemesini istemiş. Nine gidip söylemiş. Biktimir’i
çift çanlı at arabasıyla gelip almışlar.
Delikanlı ekmek pişirmek için bir ölçek arpa unu istemiş, vermişler.
Yaptığı arpa hamurunun içine Biktimir, kızın verdiği altın yüzüğü koyup
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
641
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
karıştırmış. Yüzükte yazılı olan kızın ismi hamura çıkmış. Biktimir “Gösterin kıza, beğenir mi acaba hamuru?” demiş. Kıza gidip göstermişler. Kız
hamurda kendi ismini görünce “Geldi mi acaba!” diye mutlu olmuş. Hastalığından eser kalmayıp sağlığına kavuşmuş.
Biktimir’e padişahın zenginliğinin yarısını almak yetmemiş. Hanımını kendisiyle birlikte atına bindirip altın eve doğru dörtnala gitmiş. Padişah
ile oğlu ağızlarını açıp kalmışlar.
Biraz zaman geçince Biktimir hanımına “Benim memlekete gidelim.”
demiş.
Kız, altın evi altın yumağa dönüştürmüş.D475.1.15-1. Sonra bunlar dönmüşler. Biktimir’in ağabeyleri de dönmüşmüş. Ne var ki babası Biktimir
için çok üzüldüğünden kör olmuşmuş.
Biktimir babasına “Baba, işte bahçeyi öte öte talan eden altın kuşu alıp
döndüm. O artık altın kuş değil, senin altın gelinin!”D350. demiş.
Babası “Sağ salim döndüğüne çok sevindim, oğlum. Altın hanımını
gözlerimle görmek nasip olmadı.” demiş.
Bu sözleri duyunca Biktimir’in hanımı altın kuşa dönüşmüş.D150. Kayınbabasının gözlerinin önüne gelip kanatlarını üç defa çırpmış. Sonra ihtiyarın gözleri açılıp eskisinden de iyi görmeye başlamış.B516-1.
Ondan sonra altın kuş yeniden kıza dönüşüp altın yumağı yuvarlamış.
Orada bir ev inşa edilmiş. Evin içi oda doluymuş. Odalarda her çeşit zenginlikten, canın ne istiyorsa varmış.
Biktimir ile altın kızcağızın kırk gün düğünleri olmuş. Eli ayağı tutan
herkes düğüne gelmiş. Yemişler, içmişler ancak sarhoş olamamışlar. Neden derseniz, içtiğin içki bıyıktan akıp ağza ulaşmıyormuş.
3.7.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 7
B102.1. Golden bird / Altın kuş BOM: 7
H1331.1.3. Quest for golden bird / Altın kuşu arama BOM: 7
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at BOM: 7
642
Erkan KARAGÖZ
D412.4-2. When hero goes through horse’s ears horse transforms
into a better horse / Sıradan atın (sağ kulağından girilip sol kulağından
çıkılması yoluyla) daha iyi bir ata dönüşmesi (MEK) BOM: 7
D941-3. Magic copper forest / Sihirli bakır orman (MEK) BOM: 7
F811.1.3. Copper tree / Bakır ağaç BOM: 7
B731.5.0. Copper birds / Bakır kuşlar BOM: 7
B102-0-3. Copper animals / Bakır hayvanlar (MEK) BOM: 7
G236. Witch lives in forest / Cadının bir ormanda yaşaması BOM: 7
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) BOM: 7
G219-11. Witch has long lips / Cadının uzun dudaklarının olması
(MEK) BOM: 7
G207- Witch has (three) daughters / Cadının üç kızı olması (MEK)
BOM: 7
G11.3. Cannibal witch / Yamyam cadı BOM: 7
G278-2. Death of witch / Cadının ölümü (MEK) BOM: 7
D941-2. Magic silver forest / Sihirli gümüş orman (MEK) BOM: 7
F811.1.2. Silver tree / Gümüş ağaç BOM: 7
B731.5. Silver, gold, and diamond birds / Gümüş, altın ve elmas kuşlar
(Bu motif burada sadece “gümüş” kuşlar için alınmıştır.) BOM: 7
B102-0.2. Silver animals / Gümüş hayvanlar (MEK) BOM: 7
D595- When ordinary person goes through horse’s ears he transforms
into an from head to foot an armed hero / Sıradan kişinin (sağ kulağından
girilip sol kulağından çıkılması yoluyla) baştan aşağıya silahlı bir kişiye
dönüşmesi (MEK) BOM: 7
B11.2.3.1. Seven-headed dragon / Yedi başlı ejderha BOM: 7
B11.4.5. Talking dragon / Konuşan ejderha BOM: 7
D1335.2. Magic strength-giving drink / Sihirli güç veren içecek BOM: 7
D1336.7. Magic drink gives weakness / Sihirli içeceğin güçsüzlük
vermesi BOM: 7
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
643
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B11.11. Fight with dragon / Ejderhayla dövüşme BOM: 7
B11.11-9. Dragon decapitated / Ejderhanın başının kesilmesi (MEK)
BOM: 7
B11.11.5. Dragon fight in order to free man / Bir insanı özgürlüğüne
kavuşturmak için ejderhayla dövüşme BOM: 7
D941-1. Magic golden forest / Sihirli altın orman (MEK) BOM: 7
F811.1.1. Golden tree / Altın ağaç BOM: 7
B731.5. Silver, gold, and diamond birds / Gümüş, altın ve elmas kuşlar
(Bu motif burada sadece “altın” kuşlar için alınmıştır.) BOM: 7
B102-0.1. Golden animals / Altın hayvanlar (MEK) BOM: 7
N825.3. Old woman helper / İhtiyar kadın yardımcı BOM: 7
D1242.1-0. Magic yellow water / Sihirli sarı su (MEK) BOM: 7
D1335.2-1. Magic strength-giving yellow drink / Sihirli güç verici
sarı su (MEK) BOM: 7
F610.5.1-1. Man with strength of sixty lions / Altmış aslan gücündeki
insan (MEK) BOM: 7
B501-5. Horses give the hero hair to burn in case of difficulty / Atların,
darda kaldıklarında yakması için kahramana kıl(lar)ını vermesi (MEK)
BOM: 7
F771.1.1. Golden castle (palace, house) / Altın kale (saray, ev) BOM: 7
B877.2-1. Gigantic horse / Devasa at (MEK) BOM: 7
F555.1. Gold hair / Altın saç BOM: 7
E745-7. Soul as razor / Bir ustura olarak can (ruh) (MEK) BOM: 7
E761.1.5-14. If kuray drips blood instead of milk, hero is dead / Eğer
kuraydan süt değil de kan damlıyorsa kahramanın ölmesi (MEK) BOM: 7
B31.5. Simorg: giant bird / Simurg: Devasa kuş BOM: 7
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş BOM: 7
H1233.6.2. Bird helper (adviser) on quest / Aramada yardımcı
(kılavuz) olan kuş BOM: 7
644
Erkan KARAGÖZ
D1065.1. Magic boots / Sihirli çizme BOM: 7
E64-23. When one lost boot is found and put together with the other,
hero gets resurrected / Bulunan kayıp botun diğer çiftinin yanına koyulması yoluyla dirilme) (MEK) BOM: 7
D475.1.15-1. Transformation: palace to gold ball / Sarayın altın yumağa dönüşmesi (MEK) BOM: 7
D350. Transformation: bird to person / Kuşun insana dönüşmesi
BOM: 7
D150. Transformation: man to bird / İnsanın kuşa dönüşmesi BOM: 7
B516-1. When magic bird flap three times a hero’s sight gets restored
/ Sihirli kuşun üç defa kanat çırpması yoluyla görme yetisinin eski hâline
getirilmesi (MEK) BOM: 7
3.8. Kel BAHAdIR
3.8.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda yaşlı bir adam ile yaşlı bir nine varmış. Onlar
pek tatlı bir ömür sürüyorlarmış. Çalışıp çabalayarak bir ev, bir çiftlik, az
çok eşya, mal yapmışlar. İhtiyar adam da ihtiyar kadın da insanlara iyilik
yapmaya çalışarak, kendileri de başkalarından bir kötülük görmeyerek sakin bir hayat yaşamak istiyormuş. Onlar ölüm nedir bilmeden sürekli sağ
selamet yaşamak için hayal kuruyorlarmış. Hastalandıklarında birbirlerine
bakıp, kendi bildiklerince tedavi edip çabucak ayağa kalkmaya çalışıyorlarmış.
Bu nine ile dedenin üç oğlu olmuş. Büyük oğlanın adı Altınbay, ortanca oğlanın adı Kümüşbay, küçük oğlanın adı da Akılbay imiş. Ama
Akılbay’a babası ile annesi kendi ismiyle seslenmek yerine “Kel!” diye
sesleniyormuş.
Günlerden bir gün nine çok ağır hastalanmış. Dede onu ne kadar iyileştirmeye çalışsa da onu iyileştirememiş. Nine ölmüş. İhtiyar adam ile
yetim kalan oğulları çok üzülmüş. Ama gözyaşı dökerek ölen kişiyi diriltmek olur muymuş? Dede, hanımını diriltmenin bir çaresini bulmak isteyip
oğullarını çağırmış. Büyük oğlu Altınbay ile ortanca oğlu Kümüşbay’a
bakarak “Oğullarım! Sizin ikiniz akıllısınız. Nereye giderseniz gidin rezil
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
645
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
olmazsınız. Bir an önce ölen kişiyi dirilten hayat suyunu aramaya gidin.
Dünyanın dört bir yanına gidip araştırın. Gerekirse dünyanın ucuna gidin.
Ama aradığınız şeyi bulmadan dönmeyin!” demiş.
Babasının bu isteğini dinlemekte olan Kel “Ben de gideyim.” diye
tutturunca ağabeyleri gülerek ona “Senin gibi bir ayak bağını yanımıza alıp
gidemeyiz. Ocağın başına otur da nohut çitle, kelini kaşı da bizi özleyip
türkü söyle. Yalnız şuna dikkat et, nohut çitlerken dişini kırma!” demişler.
Babası da Kel’e gitmemeyi buyurmuş. “Böylesine ağır bir işi başaramazsın.” demiş.
Altınbay ile Kümüşbay’ın ikisi ata binip, ok takımları ile kılıçlarını
kuşanıp yola çıkmışlar.
Kel, annesinin ölümüne hepsinden daha çok üzülmüşmüş. Niçin derseniz, zavallıyı ağabeyleri aşağılayıp hakaret ettiğinde onu yalnız annesi
koruyor, ona arka çıkıyormuş. Bundan dolayı Kel çok yalvarınca babası
“Gönlün olsun, git haydi. Ama çok uzaklara gitme. Yoksa dönemezsin.
Uzak memleketlerde itin kuşun tırnağında kalırsın.” demiş.
Kel’e babası yapağısını bile dökmeyen bir gök aygır vermiş. Giyilmeyen giysilerden giydirip, hurda bir silah vermiş. Ağabeylerinin ardından
Kel böyle yola çıkmış. Ama Kel, ağabeylerinin hangi yoldan, hangi tarafa gittiğini bilemediğinden şaşırıp kalmış. Beklenmedik bir şekilde Kel’in
bindiği gök aygır dile gelerekB211.1.3. “Delikanlı, dizginleri boşalt. Nereye
gideceğimizi ben biliyorum.” demiş.
Kel dizginleri boşaltmış. Gök aygır ucu bucağı görünmeyen bozkırda
yel gibi gitmiş.
Kel, Altınbay ile Kümüşbay’dan üç gün üç gece sonra çıkmış olsa da gök
aygır onu hızlıca ağabeylerinin yanına yetiştirmiş.B184.1.1. Altınbay ile Kümüşbay arkalarından koşturarak gelen kardeşlerini görünce “Bak hele, bizim Kel
geliyor. Gülmekten yıkılıp ölürsün billahi.” diye katılarak gülmüşler.
Kel’e, ağabeyleri geri dönmesini buyurmuş ama Kel razı olmamış.
Ondan sonra Altınbay ile Kümüşbay, ikisi iki taraftan sıkıştırıp Kel’e kamçıyla vurmaya başlamasınlar mı? Kel yine de atının başını geri çevirmemiş, ağabeylerinin arkasından daha da gitmiş.
Giderlerken önlerine üç ayrı yöne giden üç yol çıkmış. Yol ayrımına
varınca Altınbay “Önümüzde üç yol var. Üçümüz bu üç yoldan üç ayrı yöne
646
Erkan KARAGÖZ
gidelim.” demiş. Kümüşbay bunu onaylamış. Kel ise karşı çıkarak “Hayır,
ayrılmayalım ağabeylerim. Birlikte daha iyi gideriz. Ayrıldın mı ayı yer,
bölündün mü kurt yer. Hangi tarafa baksanız ot basmış uçsuz bucaksız
alan. Uzun zamandır atlarımıza içecek su bulamadık. Evden aldığımız yiyecek içeceğimiz bitti. Av hayvanlarına, av kuşlarına da rastladığımız yok.
Ayrılırsak açlıktan ölürüz. Atlarımız da güçten düşer. Ama birlikte olursak
bir çaresini buluruz.” demiş.
Ağabeyleri onu dinlemişler de “Hilekâr Kel! Ömründe senin ava çıkmışlığın, kuş avlamışlığın yok. Sen bu şekilde bizim ensemize yapışmak
mı istiyorsun? Kendi işini kendin gör. İşte gideceğin yol!” demişler.
Kel’e sol tarafa giden yoldan gitmesini söylemişler. Kümüşbay ortadaki
yoldan, Altınbay da sağ taraftaki yoldan gitmiş. Kel gözden kaybolunca
Altınbay ile Kümüşbay yeniden bir araya gelmiş. “Kel’in kafası çalışmaz,
yapağı aygırı bilmem nerelere gidemez. Sonrasında babamın yanına dönüp
gider.” diyerek gülüşe gülüşe ilerlemişler.
Ağabeylerinden ayrılınca Kel kendisinin tek doğru yoldaşı olan gök
aygırıyla yol almış. Yemeden, içmeden epeyce gün geçmiş. Vuracak ne
bir av hayvanına ne de bir kuşa rastlayabilmiş. Su da bulamamış. Böylesine yoksunluk çekerek giderken bir yerde Kel’in önüne yassı toynaklı bir
boz at çıkmış. Bu kır atını görünce Kel önce çok sevinmiş. Yiyecek etim
oldu diye okunu yayına yerleştirmiş. Bıçağını da yoklamaya başlamış. Bu
sırada Kel’in aklına birdenbire şöyle bir düşünce gelmiş. “Tamam, ben bu
tarpan cinsi atı vurmasına vururum da bir iki defa doyuncaya kadar yerim.
Ama kalan eti koyacak yer bulamam. Et öylece ziyan olur. Kim bilir, belki
o tarpan at gebe de olabilir. O zaman bir defada iki can sahibi yok olur. Benim ağabeylerimden ayrıldığım gibi bu tarpan at da belki kendi sürüsünden
ayrılmıştır. Bundan dolayı benim yanıma gelmiştir. Bu hayvanı öldürmeyeyim. Şuralarda bir kuşa rastlarım.” deyip okunu yerine geri koymuş.
Kel, yavaş da olsa daha da yol gitmiş. Gök aygırı da dik kafalılık yapmamış. Yalnız onun kulakları şimdi mum gibi dik durmuyormuş. Başı da
yere eğilmişmiş. Zavallı at burnundan soluyormuş. Alt dudağı düşmüş sallanıyor, dişleri de tozlanmışmış.
İşte böyle endişeyle giderken daha önce karşısına çıkan yassı toynaklı
boz tarpan at yine Kel’in önüne çıkmış. Kel “Herhâlde bu at beni aç olarak
ölmekten kurtarmak için geziyor. Yoksa bir defa karşıma çıkan hayvan
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
647
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
ikinci defa karşıma çıkmazdı.” diye düşünmüş. Bu sefer yassı toynaklı boz
tarpan atı vurmaya karar vermiş. Ama onun aklına daha önce düşündükleri
tekrar gelmiş. “Bir iki defa doyayım diye bunun gibi bir hayvanı yok etmek, yiğitlik değil. Benden kalan eti kim yer?” demiş.
Kel, tarpan ata bir kez daha kıyamayıp yoluna devam etmiş. Giderken
o kadar çok yorulmuş ki, hatta attan düşse yeniden binip oturacak gücü
yokmuş. Başını öne eğen gök aygır da ayaklarını kaldıramamaya başlamış. İşte bu sırada yassı toynaklı boz tarpan at üçüncü defa gelmiş. Kel
bu defa okunu tarpan ata nişan almış. İşte böyle bir kez daha atı vurma
düşüncesinden caymış. Ama artık iyice güçten düşen gök aygırı yerinden
kımıldayıp gidememiş.
İşte bu sırada karşıda duran yassı toynaklı boz tarpan at birdenbire
aksakallı bir ihtiyara dönüşmüşD343- de Kel’e bakarak “Delikanlı, ben senin
uzun yoldan gelip yorulduğunu, açlıktan güçsüz kaldığını çok iyi biliyorum. Seni üç defa sınadım. Üç defa yassı toynaklı boz tarpan olarak yolda
karşına çıktım. Yanına gelen hayvanı vurmak zor iş değil ama sen vurmadın. Dayanıp sabrettin, iyiliğe karşılık iyilik görmek senin hakkın. Söyle,
nasıl bir şeye muhtaçsın?” demiş ihtiyar adam.N825.2.
“Ey dede, kendin de görüyorsun. Bana da atıma da doyuncaya kadar
yiyip içmek gerek. İlk ihtiyacım olan şey bu.” demiş Kel.
Aksakallı, altın akıllı ihtiyar, Kel’in yanına gelip atın sırtını sıvazlamış, gök aygır dizginlerinden tutulamayacak bir tulpara dönüşmüş.D412.41.
Sonra ihtiyar, Kel’e “Arkamdan takip et.” demiş de kendi yeniden boz
tarpan ata dönüşüpD131. yayından çıkmış ok gibi bozkırda dörtnala gitmiş.
B184.1.1.3.
Kel’in gök aygırı da ondan aşağı kalmamış. Giderlerken uzun çitlerle çevrili bir ev görünmüş. Boz tarpan at bu eve girmiş. Kapıdan geçince tarpan at yeniden aksakallı ihtiyara dönüşerek Kel’e “Buyur delikanlı,
kıymetli konuğum olup dinlen.” demiş de Kel’i evine davet etmiş. Gök aygırı da ahıra sokmuş. Delikanlıyı da onun atını da iyice yedirip içirmiş. Ondan sonra ihtiyar “Ya delikanlı, şimdi her şeyi anlat bakalım. Yolunun başı
neresiydi, nasıl bir iş için bu taraflara geldin? Bu taraflara yabancı kişiler
pek gelemiyor, gelenler de geri dönemiyor. Bunu da bil yalnız.” demiş.
Kel, kendisi hakkındaki her şeyi iğnesinden ipliğine kadar anlatmış.
Annesinin ölümünü, onu yeniden diriltmek için hayat suyunu aramaya çıktığınıH1321.1. söylemiş.
648
Erkan KARAGÖZ
İhtiyar biraz düşündükten sonra “Delikanlı senin gök aygırın sıradan
bir at değil. TulparB41-3. soyundan, yalnız kanatları gelişmemiş. Ama sen
bunun için kaygılanma, benim evden çıkınca onun kanatları gelişip büyür.
Bu tulpar isteğine ulaşmanda sana yardım eder. Bütün işi onun söylediği
gibi yap.” demiş.
İşte, bu sözlerden sonra ihtiyar, Kel’i alıp at ahırına gitmiş. Oracıkta
koynundan aldığı telekD1021. ile aygırın sırtını sıvazlamış, hayvan aniden uçmaya çabalayan tulpara dönüşmüş. Tulpar, kulakları sağır edercesine kişnemiş. Heyecanlanarak durduğu yerde arka ayaklarının üzerinde şaha kalkmış.
Sonra ihtiyar, tulparın başını sıvazlayıp ona bir şeyler fısıldayınca tulpar sakinleşmiş. En sonunda ihtiyar, Kel’e kırk kulaçlık demir zincirin yanında
bir avuç kuru otla bir parça et vermiş de “Delikanlı, bunlarını birisini bile
kaybetme. Niçin gerekeceğini vakti gelince tulparın sana söyler.” demiş.
Kel; aksakallı, altın akıllı ihtiyara bin defa teşekkür etmiş. Onun verdiği
şeyleri alıp yoluna devam etmiş. Atı dile gelerek Kel’e gözünü yummasını söylemiş. Kel gözünü yumunca kulağının dibinde vınlayan yelin esişini
hissetmiş. Biraz sonra etraf sel olunca gözünü açıp bakmış ki altınF771.1.1 ile
saf camdanF771.1.6. yapılmış, bahçesinde türlü türlü değerli kuşların öttüğü sihirli bir sarayınD1132. önüne geldiğini görmüş. Ama bu sarayın içine girmek
imkânsız gibi bir şeymiş. Saray çok uzun çitlerle çevrilmişmiş. Kapısı bile
yokmuş. İşte o zaman tulpar dile gelerek şaşırmış hâldeki Kel’e “Elindeki
kamçınla sağ kaburgama vur, sol kaburgamdan kan fışkırsın.” demiş.
Kel, atının söylediğini yapmış. Tulpar on iki kulaç büyüklüğündeki taş
çitleri göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir zamanda sıçrayıp geçmiş de sarayın kapısının önüne inmiş. Ama kapının önünde sarayı korumakla görevli
olan çok büyük boynuzlu bir öküzle kudurmuş köpekler varmış. Bu kapıdan
hiç kimse geçemezmiş. Girmek isteyen kişiyi öküz süserek öldürüyormuş.
Öküzden kurtulanları da kudurmuş köpekler parçalıyormuş. Bunları görünce
Kel ne yapacağını bilemeden kaldığında tulpar yeniden dile gelerek “Beni
sarayın yanındaki bahçeye sok, orada yüz yıllık bir elma ağacı var. Oraya
beni kırk kulaçlık zincirle bağlayıp koy. Eline aksakallı dedenin verdiği et
parçasıyla bir avuç kuru otu al. Kuru otu öküze verirsin, eti de köpeklere
atarsın. Sonra kendin saraya girersin. Girince ne yapman gerektiğini kendin
görürsün. Hayat suyu işte bu sarayda korunuyor.” demiş.B569-4.
Delikanlı, tulpar atın söylediği gibi sarayın kapısına yönelmiş. Sarayı
korumakla görevli olan öküzB15.3.0-3. devasa boynuzlarını sallayıp böğürme-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
649
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
ye başlamış. O böğürdüğünde yer titremiş, bahçedeki kuşlar ötmeyi bırakmış. Uzun bacaklı, geniş burunlu kudurmuş köpeklerB16.1.2. dişlerini sırıtıp
Kel’e saldırmış. Delikanlı duruşunu bozmayarak öküze bir avuç kuru otu,
köpeklere de et parçasını atmış. Öküzün kuru otla köpeklerin de etle aldandığı sırada Kel saraya girmiş.
Sarayda sayısız oda varmış. Her oda kendine hasmış. İlk odanın tabanına kilim döşenmiş, duvarlarına yeşil kadife asılmış. İkinci oda başka renkteki kilimlerle donatılmış. Üçüncü oda tabanından tavanına kadar
aynayla kaplanmış. Delikanlı önce iki odayı geçtikten sonra aynalı odaya
girince nereye gideceğini bilemeyip şaşırıp kalmış. Hangi tarafa bakarsa
baksın orada hep kendisini görmüş. Şaşkın şaşkın beklerken bir çaresini
bulmuş. Karşıda azıcık açılmış olan kapının yarığından yan odanın aydınlığı düşmekteymiş. Kel dikkatlice bu odaya girmiş.
Saraya girince gözüyle ne görsün, çok geniş bir oda; tabanı da, duvarları da, tavanı da gözün yağını alan değerli camlarla işlenmiş. Odanın tam
ortasında hareketsiz duran bir gölF713. varmış. Gölde de altın balıklarB102.4. oynuyormuş. Gölün etrafında bilmem nasıl ağaçlar, güzel güzel çiçekler açmış,
kızarıp olgunlaşan meyvelerin arasında bülbüller, türlü türlü değerli kuşlar
ötüyormuş. İşte bu öten kuşlardan bazıları Kel’in omzuna gelip konuyormuş.
Kel ayakucuna basa basa gölün yanına varmış. Suyun tadına bakmış. Su pek tatlıymış. Suyu tadıp baktığında bütün kuşlar ötmeyi, altın
balıklar oynamayı bırakmış.B170. Gölün etrafındaki ağaçlarD950. meyveli
dallarıyla delikanlının önüne eğilmiş. Sonra Kel gölün karşı tarafına yönelmiş. Orada geniş yapraklı uzun ağaçlar varmış. Çok büyük bir ağacın
gölgesinin altında altın ayaklı sağlam bir karyola duruyormuş. Karyolada
ak atlas kılıflı pamuk minderlerin üstünde genç bir kız uyumaktaymış. Bu
kızın güzelliğini dille anlatmak, telekle yazıya dökmek mümkün değilmiş.
Gündüz güneş kıskanır, gece ay utanırmış. İşte o böylesine güzel bir kızmış.F575.1. Güzel kuşlar kızın başının üstüne gelip, kanatlarını çırparak kızı
serinletiyormuş. Lakin kız saraya yabancı bir kişinin geldiğini anlamamış,
gamsız bir şekilde uyumuş da uyumuş. (Şimdi onun böyle uyuduğu vaktiymiş.) Daha önceki aksakallı ihtiyar, Kel’i kızın uyuduğu zamana denk
getirip göndermişmiş. Yoksa kız uyanıkken saraya girmek hiçbir şekilde
mümkün değilmiş.
Ölüleri dirilten, ihtiyarları yaşatmaya devam eden hayat suyunun
sahibi işte bu kızmış. Kızın kendisi ihtiyarlamanın nasıl bir şey olduğunu
650
Erkan KARAGÖZ
bilmiyormuş. Hep genç olarak kalmış. Her haftanın dört günü yel
arabasınaD1118-2. binerek dünyayı geziyormuş. Bu arabayla kız göz açıp kapayıncaya kadar bir yerden başka bir yere, bir ülkeden başka bir ülkeye
uçuyormuş. Bu şekilde o kendisine denk bir delikanlı arıyormuş ama hiç
bulamamışmış. Dört gün ülke gezince üç gün dinleniyormuş. Bizim Kel
bu güzel kızın yanına vardığında kızın uyanmasına yedi kerecik nefes alıp
verme vakti kalmışmış.
İşte böylesine güzel bir kızı görünce Kel ne yapacağını bilemeden
donup kalmış. Bu arada kuşlar daha çok ötmeye, cıvıldamaya başlamış.
Rüzgâr esmese de ağaç yaprakları hışırdamış. Tam o sırada kız yavaşça
gözünü açmış. Acele etmeden başını kaldırmış. O, hareket edince oda daha
da aydınlık olmuş. Sarayın içindeki gölün üstünde nurlarD1162. gezinmiş.
Kız, karyolaya yakın bir yerde duran delikanlıyı görür görmez üzerinden kayıp giden ipekliyi iki eliyle tutarak göğsünü örtmüş. Bir vakte kadar
kız da delikanlı da birbirlerine seslenmemişler, şaşırıp bakakalmışlar. Beklemediği bir şekilde kendi odasında yabancı bir kişiyi gören kız şaşırarak
biraz sonra delikanlıya “Delikanlı sen kimsin, nereden geldin, benim sarayıma nasıl girdin?” diye sormuş.
“Ben Akılbay, babam ile annem dâhil herkes bana Kel diye sesleniyor.
Çok uzak memleketten geldim.” demiş Kel.
“Sana buradan ne gerek?” diye kız sormuş
Böylesine güzel kızı görünce Kel ilk başta niçin geldiğini unutmuş. En
sonunda “Ey güzel kız! Senin gibi aklı baştan alan bir güzelliği bırak gerçek hayatta rüyamda bile görmüşlüğüm yok. Kimin kızısın?” diye sormuş.
Değişik ülkeler gezen, sayısız kişi gören bu güzel kız kendisiyle birdenbire bu şekilde konuşmaya başlayan bir delikanlıyla daha önce hiç karşılaşmamışmış. O, yanında duran delikanlıya gözlerini dikerek “Bu güne
kadar beni pek çok delikanlı arayıp bulamadı. Sarayıma girmek isteyenler
çok olsa da hiç kimse girmeyi başaramadı. Bu delikanlı gelip beni bulmuş.
Sarayıma girmeyi başarmış. Herhâlde o çok akıllı, çok bahadır olmalı. Benim aradığım delikanlı budur.” diye düşünmüş. Sonra kız, Kel’in gözlerine bakarak gülümsemiş. Gülümsediğinde saçılan göz nurları delikanlının
gözlerini kamaştırmış, yüreğini ferahlatmış. Kız bir şey bile demeden ellerini delikanlıya uzatmış. Bu sırada bütün kuşlar ötmeyi bırakıp pırpır uçarak gölün karşı tarafına göçmüş. Orada onlar ağaçların, çiçeklerin, güllerin
arasına saklanmışlar. Bütün saray bir sessizlik içinde kalmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
651
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlının saray içinde ne kadar vakit geçirdiğini kimse bilmemiş.
Bu konu hakkında delikanlıyla kızın kendisi de bir şey söylemezmiş. Ama
elma ağacına zincirle bağlanıp bırakılan tulpar çok uzun zaman delikanlıyı
endişe içinde beklemiş.
Kel bahadır sarayda geçirdiği vakti hayal mi yoksa gerçek mi diye düşünürken aniden bir at kişnemesi duymuş. İşte o an, bu saraya hangi iş için
geldiği aklına gelmiş. Üzülmeye başlamış. “Şimdi ne yapmalım? Saraydan çıkıp gitsem güzel kızdan ayrılırım. Böylesine bir mutluluktan, ancak
cennette olabilecek böylesine rahat bir hayattan mahrum kalırım. Sarayda
kalıp hayat suyunu alıp dönmezsem de ölen annem yeniden dirilmeyecek.”
diye düşünmüş.
Kel’in keyifsizliğini gören kız “Delikanlı, yüzünde bir keyifsizlik var.
Neye hasret duydun?” diye sormuş.
Kel, annesinin ölümünü, onu yeniden diriltmek istediğini, bunun için
hayat suyunu aramaya çıktığını tek tek anlatmış. Güzel kız, Kel’in söylediklerini dinleyince delikanlıyı daha da çok sevmeye başlamış. Neden
derseniz, bugüne kadar boş yere duran bu hayat suyunu aramaya gelip de
bulan, ecele karşı şifa olarak alıp da götüren çıkmamışmış.
O zaman kız “Ey bahadırım, canım! Ben senden ayrı duramam. Saraydan gidersen kurumuş göl gibi sararırım. Uzun bir zaman kendime denk bir
delikanlı arayarak ömrümü geçirdim. Şimdi dileğime tam eriştim dediğimde beni bırakıp gidiyorsun. Beni kaygı, hasret ateşine atıyorsun. Gitme benim yanımdan, gitme bahadırım, benim sarayımdan. Birlikte ömür süreriz.
Sarayımın, işte şu gölün sahibi sen olursun.” diyerek yalvarmış.
Bunu dinleyen Kel “Yok canım güzelim, kalamam. Babama verdiğim
sözümden dönemem. Ölen annemi diriltmeden seninle birlikte olamam.
Ben kendi memleketime dönüp, annemi diriltip yine senin yanına gelirim.
İşte ondan sonra bir ömür boyu birlikte oluruz.” demiş de saraydan gitmeye hazırlanmış.
Kıymetli sarayın kıymetli kızı “Ben seni beklerim. Yalnız kendine
dikkat et. Yola çıkmadan önce karnını doyur.” demiş de Kel’in önüne süslü
bir tabağın içinde kaymak ile iyice kabarıp pişmiş bir çörek koymuş. Bir
bardak şerbetli su da vermiş. Kel çöreği kaymakla yiyip, suyunu da içmeye
başlayınca şaşırıp kalmış. Ne kadar yese de içse de ne çörek eksilmişD1652.1.2.
ne de şerbetli su eksilmiş.D1652.2-1. Yalnız kaymağı bitmiş.
652
Erkan KARAGÖZ
Yiyip içip doyunca Kel yola çıkacak olmuş. Kız ona, bu sana diyerek
bir çörekle küçükçe bir şişede şerbetli su vermiş. Sonra bu da anneni diriltmek için deyip bir şişe hayat suyu vermiş.
Kel, tulparın zincirlerini çözüp ona binmiş de, atının söylediği gibi
üç defa sol kaburgasına vurmuş, sağ kaburgasından kan fışkırtmış. Sonra
delikanlı gözünü yummuş.D2121.2. Kel bahadırın yüzüne sıcak yel çarpıp kulağının dibinde uğuldamış. Gözünü açtığında o kendini daha önceki aksakallı, altın akıllı ihtiyarın evinde bulmuş. İhtiyar ona her şeyi ayrıntısıyla
sormuş. Kel, kelimesi kelimesine her şeyi anlatmış.
Sonra ihtiyar “Delikanlı, o zaman sen pek yürekli bahadırların erişemediği mutluluğa erişmişsin. Sen gerçekten de benim aradığım yürekli
delikanlısın. Bu bahadırlığın için ben sana evimdeki kırk taş ambarın otuz
dokuzunu açıp göstereyim. Bu ambarlardan canın ne istiyorsa seçip al.”
demiş.
İhtiyar arka arkaya otuz dokuz ambarı açıp göstermiş. O ambarlar
altın, gümüş, mücevher, yakut, daha bilmem nasıl kıymetli taşlarla, türlü
türlü cihazlarla doluymuş. Ama Kel bahadır hiç bir şey almamış. O sadece
kırkıncı ambardaki şeyin ne olduğunu bilmek isityormuş. Ama ihtiyar
kırkıncı ambarı açmaya razı olmamış. Delikanlı çok üsteleyince ihtiyar
kırkıncı ambarı açmaya razı olmuş, lakin şöyle bir şart koyup “Ben kırkıncı ambarı açıyorum ama sen de bana birkaç damla hayat suyundan ver.
Hayat suyunun bende de olması hayırlı.” demiş.
Kel bahadır “Dede, sen kimi diriltmek istiyorsun ki?” diye sormuş.
“Onu bilmesen de olur.” demiş ihtiyar.
Kel bahadır hayat suyunu koyduğu şişeden birkaç damlayı aksakallı
ihtiyara vermiş. Sonra kırkıncı ambarı açmışlar. Onları öyle görünce Kel
bahadır ne söyleyeceğini bilemeyip şaşırıp kalmış. Orada ayakları elleri
bağlanmış bir hâlde Altınbay ile Kümüşbay oturmaktaymış.
Eee, bu durum böyle ortaya çıkmış. Altınbay ile Kümüşbay, Kel gibi
yolda sıkıntı çekip acıkmışlarmış. Onlar da bu yassı toynaklı boz tarpana
rastlamış. Altınbay ile Kümüşbay bu hayvanı görmeleriyle birlikte hayvanı
vurmuşlar. Yalnız yanına varmaya çalıştıklarında vurulan tarpan birdenbire
yok olmuşmuş.D2095. İki kardeş şaşırıp kalmışlar. Sonra yollarına devam etmişler. Biraz gidince yeniden yalnız gezen tarpana rastlamışlar. Altınbay
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
653
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
ile Kümüşbay bir kez daha bu atı vurmuşlar. Ama vurdukları atın yanına
varmaya çalıştıklarında at yeniden kaybolmuş. Şaşıran iki yolcu yollarına
devam etmişler. Şuracıkta tarpan üçüncü defa karşılarına çıkmış. Bu defa
hayvanı ikisi birlikte vurmuşlar. Yalnız bıçak çalalım dediklerinde boz at
sıçramış, aksakallı ihtiyara dönüşmüş. İhtiyar bir pehlivan gibi Altınbay ile
Kümüşbay’ın ayaklarını ellerini bağlayıp onları işte bu kırkıncı ambarına
getirip kapatmışmış.
Kel bahadır, ağabeylerini görünce onlara çok acımış. İhtiyardan onları özgür bırakmasını istemiş. Ama ihtiyar ilk başta buna razı olmamış.
Kel bahadır sürekli yalvarıp yakararak “Bana hiçbir şey gerekmiyor, yalnız ağabeylerimi kurtarayım. Biz üçümüz birlikte hayat suyunu aramaya
çıkmıştık. Şimdi ben hayat suyunu buldum. Biz üçümüz birlikte döneriz.
Annemizi diriltip babamızı sevindiririz.” demiş.
Bu sözleri duymalarıyla Altınbay ile Kümüşbay, Kel’in ayağının altına kapanarak “Kurtar şimdi kardeşim bizi, lütfen kurtar buradan! Yaptığın iyiliği ömrümüz boyunca unutmayız. Herkese bu iyiliğini anlatırız.
Babamız sana teşekkür eder. Eğer bizi kurtarabilirsen senin kulun olarak
yaşamaya razıyız.” diye yalvarmışlar.
Kel çok üsteleyince aksakallı ihtiyar bu ikisinin ayaklarını ellerini
çözmüş, onları özgür bırakmış. Sonra Kel’in kendisine “Sen yine de bu
ağabeylerine dikkat et!” demiş.
Üç kardeş böylece kendi memleketlerine, babalarının yanına dönüp
gitmişler. Doğdukları topraklara çabucak ayak basmak için acele etmişler.
En çok da Kel acele etmiş. Kendisinin harika tulpar atıyla o daha hızlı
dönermiş de ağabeylerini bırakıp gidesi gelmemiş. Altınbay ile Kümüşbay’ın atı yorulmaya başlayınca o da durmuş. Yapağısını dökemeyen gök
aygırın bu kadar çevik bir ata dönüştüğünü gören Altınbay ile Kümüşbay
çok kıskanıp “Kel’in atı yorulmak bilmiyor, bizim atlar ona ayak uyduramıyor. Kel dizginlerini boşatmasa aygırı uçup gidecek. Böyle gidersek Kel
bizi bırakıp gider. Bizden çok daha önce eve döner. Hayat suyuyla annemizi diriltir. Eee, biz de kütük gibi kalırız.” diye düşünmüşler. Nasıl olursa
olsun Kel’in aygırına bir itlik yapmaya karar vermişler.
Dönüş yolunun yarısını geçince güneş batıp karanlık çökmeye başlayınca delikanlılar konaklamak için durmuşlar. Atlarını otlamaya bırakıp
yatmışlar. Altınbay ile Kümüşbay yatınca horlayarak uyumaya başlamışlar.
654
Erkan KARAGÖZ
Kel bahadır ise aya, yıldızlara bakarak sarayda kalan güzel kızı düşünerek
yatıyormuş. Yalnız tan vaktine doğru tatlı bir uykuya dalmış. Altınbay
ile Kümüşbay tan attığında kalkıp Kel’in aygırının toynağına dört çivi
çakmışlar. Sonra kendileri yeniden uyumuşlar.
Kel uykusundan kalkmış. Hareket edecekleri vakit Altınbay ile Kümüşbay’ı uyandırmış. İki ağabeyi atlarını eyerlemeye gitmişler. Ama
Kel’in gök aygırı ayakta duramıyormuş. Kel bahadır “Atım hastalanmış,
şimdi ne yapacağım?” diye şaşırıp kalmış. Sonra ayakları aksayan aygırını
yedekleyip ağabeylerinin arkasından yaya olarak gitmiş.
Gün ortasında ağabeyleri durup “Kel, aygırın güçten düştü. Bizim atlara ayak uyduramıyor. Yayan yürümekle atlılara yoldaş olunmaz. Hayat
suyunu bize ver de işi uzatmadan biz çabucak dönüp annemizi diriltiriz.
Sen aygırın ayağa kalkınca dönersin.” demişler.
Kel buna razı olmayıp “Nasıl olursa olsun birlikte dönelim. Annemizi
birlikte diriltiriz. Yayan da gitsem sizden geri kalmamaya çalışırım.” demiş.
Kel bahadır işte böyle aygırını yedeğine alıp ağabeylerini izleye izleye
arkadan gitmiş. Yine gece olunca üç kardeş atlarını otlamaya bırakıp yatmışlar. Gün boyu yayan gelen Kel bahadır yatar yatmaz derin bir uykuya
dalmış. Altınbay ile Kümüşbay onun uyuduğu sırada bir plan yapıp Kel’i
öldürmek istemişler. “Hayat suyunu Kel kendi eliyle alıp dönerse bizim
elimiz boş kalır. O, suyu ben buldum der. Aksakallı ihtiyarın zindanında
yattığımızı da herkese söyler. O zaman utançtan yerin dibine girmiş kadar
oluruz.” diye düşünmüşler.
Ağabeylerinden kötülük beklemeyen Kel, gamsız bir şekilde uyuyormuş. Bu arada Altınbay ile Kümüşbay kardeşlerini dizginle boğup
öldürdükten sonra onun cebindeki su şişesini alıp gitmişler.
Zavallı gök aygır, öldürülüp bırakılan sahibinin etrafında dönerek yürümüş de yürümüş. Sakat ayaklarını güç bela sürükleyip aksakallı, altın
akıllı ihtiyarın evine gitmiş.B540-3. İhtiyar karşısında atı görünce Kel’e ne
olduğunu anlamış.
Sonra bahadırlarını çağırıp “Benim uzaklardan gelen dostum Kel bahadırı yolda iki ağabeyi öldürmüş. Şu iki kötüyü gidip yakalayın, diri olarak buraya getirin. Kel’in cesedini de dikkatli bir şekilde alıp getirin.” diye
buyurmuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
655
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Atlı bahadırlar dörtnala giderek bu ikisini yakalamaya gitmişler.
Epeyce gün geçince hepsi yorgun argın geri dönmüşler. Kel’in ağabeylerine yetişememişler, Kel bahadırı da bulamamışlar.
Aksakallı, altın akıllı ihtiyar “Delikanlıyı öldürünce gömüp gitmişlerdir. Yer üstünde yatsaydı bulunurdu.” diye düşüncelere dalmış.
Sonra iyi iz takip eden bir kurdunu çağırmış. Kurda ölüsünü bulsa
ölüsünü, dirisini bulsa dirisini bulup getirmesini buyurmuş. İyi koku alan
kurt buradan uzakta bir yerlerde baştan savma bir şekilde gömülmüş olan
Kel bahadırı bulmuş.B546-1. Onu sırtında taşıyıp ihtiyara getirmiş.
Aksakallı, altın akıllı dede daha önce Kel’den aldığı hayat suyunuE80.
cesedin ağzına koymuş. Çok geçmeden Kel bahadır yattığı yerden kalkıp
“Ay çok uyumuşum galiba.” demiş.
Sonra ihtiyar “Ne uyuması be, eşek herif! Ağabeylerin seni öldürüp,
gömüp gittiler. Olanlar olmuş, zavallı tulpar atın benim eve geldi. Sonra seni
kurda buldurdum. Senin verdiğin suyu sana içirip seni dirilttim.” demiş.
“Eee, tulparım nerede? O hastalanmıştı, şimdi ne hâlde?” diye Kel
sormuş.
“Yok delikanlı, tulparın hasta falan değil. Onun dört toynağına dört
çivi çakmışlar. Çivileri çıkarıp atını tedavi ettim. Atın artık ayağının üstüne
basabiliyor.” diye cevap vermiş dede.
Sonra aksakallı, altın akıllı dede, Kel bahadıra bir kuş teleği vermiş de
“Bu sana lazım olacak. Şaşırıp afalladığında ne istediğini bu telekle yeri
sıvazlayarak söylersen, sana ne gerekliyse istediğin şey o anda önüne gelir.
Sen bunu çok iyi sakla.” demiş.
Kel bahadır uzak yerlerden kendi memleketine döndüğünde yiyip içmemiş. Acıksa hiç azalmayan çöreğinden yemiş, susasa hiç bitmeyen şerbetli suyundan içmiş. (Tamam, ağabeyleri hayat suyunu almışlarmış ama
koynunda sakladığı bu şeylerin varlığını anlamamışlarmış.) Kel uyuyacağı
zaman tulpar atını kıra otlamaya göndermiş de teleğiyle yeri sıvazlamış.
Pamuk yastıklı yumuşak döşeği yayılmış,D1473-3. dinleneceği yer hazırlanmış.
Altınbay ile Kümüşbay, Kel bahadırı öldürünce hızlıca kendi evlerine
dönmüşler de babalarına övüne övüne “Biz çok cefalar görüp ölen kişiyi
dirilten suyu bulduk. Şimdi annemizi dirilteceğiz.” demişler.
656
Erkan KARAGÖZ
“Hay, oğullarım, siz delikanlı aslanlarımsınız! Ama Akılbay nerede,
onun başına bir şey gelmesin?” diye babaları sormuş.
Oğulları “O evden çıkıp, biraz gidince bizden geride kaldı. Onun yapağı aygırı bizim atlara ayak uyduramadı. Biz onu bir zaman sonra eve
döner diye düşünmüştük.” demişler.
Babası hüzünlenerek “Hay, zavallı, zavallı. Gitme dedim ben ona. Sen
bu işin üstesinden gelemezsin, ağabeylerine yük olursun dedim. Sözümü
dinlemedi, tek başına gitti yavrucuğum.” diye içini çekmiş.
Oğullarının alıp geldiği hayat suyunu babaları, hanımının ağzına koymuş. Bu suyun birkaç damlası da hanımını diriltmeye yetermiş ama ihtiyar
adam onu bunu düşünmeden bitinceye kadar suyu hanımının ağzına dökmüş. Hayat suyunu içtikten az bir zaman sonra ihtiyar kadın gözünü açıp
kalkmış da “Ay, çok uzun uyumuşum, niye uyandırmadınız?” demiş
İhtiyar kadına işin nasıl olduğunu anlatmışlar. O hayret edip oğullarına “İşiniz rast gitsin oğullarım, ömür boyu size hayır duası okurum.”
diyerek teşekkür etmiş. Küçük oğlunun kaybolmasına annesi çok dertlenmiş. “Beni dirilteyim diye yavrucuğum harap olmuş.” diye ağlamış.
Altınbay ile Kümüşbay’ın ecel ilacını bulup gelerek ölen annelerini
diriltme haberi hemen bütün ülkeye yayılmış. Bu haber padişaha da gitmiş.
Padişah, komşu ülkeye savaş açmaya, o ülkenin topraklarını almaya
hazırlanıyormuş. Geçmiş savaşlarda komşu padişahlığı yenemeyip çok
askeri kırılsa da de padişah yeniden savaşma fikrinden vazgeçmemişmiş.
Ölen kişiyi dirilten suyun bulunduğunu duyunca padişah “İşte, şimdi güç
bende, benim askerlerimden kırılanları hayat suyuyla diriltirim.” diye düşünmüş. Padişah hemen Altınbay ile Kümüşbay’ı çağırtarak “Ülkemde
sizin gibi bahadır delikanlıların bulunmasından çok mutluyum. Hayat
suyunu bulmak kolay olmamıştır. Ama siz suyu elinize geçirmeden kalmayın. Delikanlıların şahısınız. Bundan dolayı sizin ikinize ben general
rütbesi veriyorum. Sizin emrinizde askerler olacak. Ancak sizin önünüze
şöyle bir şart koyuyorum. Ölüleri dirilten suyun çeşmesinin nerede olduğunu kimseye söylemeyeceksiniz. Söylerseniz başınızı keserim! Şimdi
evinize dönün. Hazinemden para alın, hoşça vakit geçirin. Zamanı gelince
sizi çağırtacağım.” demiş.
Altınbay ile Kümüşbay hazineden ne kadar gerekiyorsa o kadar para
almışlar. General elbiseleri giyip burunları bir karış havada eve dönmüşler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
657
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bunlar evlenmeye karar vermişler. En güzel iki kızı seçip düğün gününü
kararlaştırmışlar. At ulaşan yere at koşturup, mektup ulaşan yere mektup
gönderip civar yerlerden konuk çağırmışlar. Kuraycılar, türkücüler, dansçılar, ozanlar getirtmişler.
Belirledikleri düğün günü gelmiş. Düğünün en eğlenceli anında Kel
bahadır dönüp gelmiş. Bu kadar çok halkı görünce burada nasıl bir bayram var acaba diye şaşırıp kalmış. Şaşkın şaşkın gezinirken annesini görüp
“Anneciğim dirilmişsin.” diyerek sevinmiş. Mutluluğundan ne yapacağını
bilememiş.
Annesi de “Çocuğum, yavrucuğum! Seni görmek de nasipmiş.” diye
ağlamaya başlamış.
Kel “Anne, burada nasıl bir bayram var? Niye bu kadar çok konuk
toplandı?” diye sormuş.
Annesi “Ağabeylerin ölüyü dirilten suyu alıp döndüler. Bana can verdiler. Ağabeylerinin ünü bütün ülkeye yayıldı. Padişah onları general yaptı.
Altınbay ile Kümüşbay’ın ikisi de evleniyor. İşte onların düğünü için konuklar toplandı. Oğlum, tam vaktinde döndün. Ağabeylerinin böylesine bir
rütbeye erişmeleri, bütün memlekete şanlarının yayılması bizim hepimiz
için büyük mutluluk. Ağabeylerin çok itibarlı kişiler olduğu için artık seni
kel diye aşağılamazlar.” demiş.
Kel bahadır ne kadar sabırlı bir kişi olsa da ağabeylerinin bu kadar
kötü ve yalancı olmalarına dayanamamış. Oradan bir toplanan halka, bir
türkücülere bakarak “Durun! Kötü kişileri övdüğünüzü biliyor musunuz?”
diye bağırmış.
Toplanan halk ilk önce ne oldu acaba diye şaşırıp kalmış. Kel sonra
konuşmasına devam ederek “Ölen kişiyi dirilten suyu ben buldum. Yaptıkları Kötü bir işten dolayı ayakları kolları bağlanıp zindana atılan ağabeylerimi ben kurtardım. Bana teşekkür etmek yerine atımın toynaklarına
çivi çaktılar. Beni uçsuz bucaksız bozkırda yaya bıraktılar. Bunlar neyse
de uyuduğum yerde beni boğazladılar. Sonra kesemden hayat suyunu alıp
gittiler…” demiş.
Burada Altınbay şaşkınlığını sezdirmemeye çalışıp kibirli bir şekilde
konuşmaya başlayarak “Değerli konuklar! Bizim kardeşimizin, siz biliyorsunuz, aklı kıt. O, önceden kafasında kurgulayıp ağzına ne gelirse onu söy-
658
Erkan KARAGÖZ
lüyor. Onun söyledikleri kafanıza takılmasın. Sizler türkü söyleyip dans
etmeye devam edin.” demiş.
Ondan sonra ağabeyinin sözüne Kümüşbay destek çıkarak “Hilekâr
Kel, bizim düğünün huzurunu bozmaya çalışıyor. O çok kıskanç, o kadar
kıskanç ki bizim yüzümüzü kara çıkarmak istiyor. Onun söylediğine kim
inanır! Beni iki ağabeyim boğup öldürdü diyor ama görüyorsunuz işte kendisi sizin aranızda oturuyor.” demiş.
Altınbay ile Kümüşbay, Kel’e gülmek için yaltakçı bir ozana hemen
mani söyletmişler. Kendileri de
“Bizim yer tam takır,
Kel’in başı pas parlak,
Kel’in börkü kürksüz,
Aptallığı sonsuz.” diye mani söyleyip dans etmişler.
Altınbay ile Kümüşbay dans etmeyi bırakınca Kel bahadır onlara
“Sivrisinekler, işte bunun gibi haşeratlar insanların kanını içiyorlar da kaçıyorlar. Siz böylesine haşeratlardan daha kötüsünüz. Siz insan öldürüp
halkı aldatıyorsunuz. Ondan sonra da düğün yapıyorsunuz!” demiş.
Ama Kel kim, generaller kim! Düğün kaldığı yerden devam etmiş.
Kel’i de zindana atmışlar.
Ozanlar ise Altınbay ile Kümüşbay’ın önünde yeniden yaltakçılığa,
Kel’i gülünç duruma düşüren maniler söylemeye başlamışlar:
“Irmak suyu tatlı,
Kel’in başı takkeli,
Ağabeylerini utandırdı da,
Kel zindana atıldı.”
Yedi gün yedi gece olunca Altınbay ile Kümüşbay, Kel açlıktan
ölmüştür diye zindana gidip bakmışlar. Kel bahadıra hiçbir şey de olmamış.
Sağ selamet oturmaktaymış. Bu hâli görünce yeniden zindanı kilitlemişler.
Yedi gün yedi gece daha geçmiş. Artık Kel açlıktan ölmüştür diye zindanı
tekrar açıp bakmışlar ki ona yine bir şey olmamışmış. Yarım ay boyunca
yemeyip içmeyip, zindanda oturarak ölmeyince Kel bahadıra başka türlü
bir ceza vermeyi düşünmüşler. Büyük bir meydanın ortasına bir taş türbe
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
659
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yaptırmışlar. Türbenin ortasında bir kişinin sığabileceği kadar yer bırakıp
Kel’i buraya kapatmışlar.
Yıllar geçmiş, Kel bahadırı unutmuşlar. Ancak meydandan ne zaman
bir kişi geçse o zaman onu aklına getirirmiş.
Bir vakit Altınbay ile Kümüşbay askerlerini toplayıp meydanda büyük
bir geçit töreni yapmak istemiş. Ama geçit töreni yapmak için meydandaki
taş türbe engel çıkarmaktaymış. Çabucak taş türbenin yıkılıp meydanın
hazırlanması emrini vermişler. Emir hemen yerine getirilmiş. Türbenin
taşları yıkılacağı zaman askerler gözleriyle ne görsün, Kel yumuşak minderlerin üstünde sağ salim gülerek oturmaktaymış. Bu ne hâl derseniz, Kel
bahadır yedi yıl boyunca koynundaki hiç eksilmeyen çöreğinden yemiş,
hiçbir zaman da bitmeyen şerbetli suyundan içmiş. Oturduğu yere de sert
olmaması için sihirli teleğiyle sıvazlayıp yumuşak yatak hazırlamış.
Kel’in hâlâ sağ salim olduğunu duyunca ağabeyleri ne yapacaklarını
bilemeyip şaşırıp kalmışlar. Uzun bir tartışmadan sonra en güvenilir iki
askerlerini çağırmışlar. Onlara Kel’i çok uzaklara dağ taş arasına götürüp
dört parçaya ayırıp dört bir tarafa gömmeleri emrini vermişler. Ama askerler Kel’i öldürmemişler. Bitmek tükenmek bilmeyen çöreğiyle şerbetli
suyunu almışlar da onu istediği yere gitmesi için göndermişler.
Hiçbir şeyi olmadan kalan Kel bahadır, ölümden kurtulunca epeyce
bir vakit dağ taş arasında dolanmış. Hayat suyunun sahibi güzel kızın yanına gitmeyi de düşünmüş. Atı da yiyecek bir şeyi de olmayınca bu fikrinden vazgeçmiş. En sonunda bir komşu memlekete varmış. Orada padişahın
yılkı çobanı olarak işe başlamış. Sürüdeki yaşlanan, güçten düşen bütün
atları gençleştirmiş.D1338.12. Elindeki sihirli teleğiyle atın sırtını sıvazlayınca hayvan oracıkta iyileşipD1500.1.33-6. semizleşiyormuş. Şaşırıp kalan saray
hizmetlileri bu durumu padişaha yetiştirmişler. Padişah, Kel’i kendisinin
hayvan bakıcısı olarak yanına almış. Onunla birlikte ava çıkar da olmuş.
Bir vakit avlanırlarken padişah ile Kel çok güzel bir gölün olduğu yere gelmişler. Gölden iki kuğu havalanıp yükseklere uçup gitmiş. Padişah, Kel’in
avcılığını sınamak isteyip “İşte şu kuğuların birisini vurup düşürebilir misin?” demiş.
Kel, padişaha “Vurup düşürebilirim ama ben kuğu vurmam. Niçin dersen? Birisini vurursan diğeri dul kalır. Ömür boyu yalnız kalıp çile çeker.
Benim avcılığımı çok sınamak istiyorsan öyleyse buyur. Hangi kuğunun,
hangi kanadından istediğin bir teleğini vurup düşüreyim?” demiş.
660
Erkan KARAGÖZ
Bu sırada kuğular çok uzaklaşmışlar, belli belirsiz görünüyorlarmış.
O zaman padişah “Önden gidenin sağ kanadındaki orta teleğini vurup düşür.” demiş.
Kel bahadır hiç beklemeden bakır başaklı okunu nişanlayıp atmış. Bir
zaman sonra padişahın önüne bir telek gelip düşmüş. Padişah, Kel’in avcılığına hayran kalıp ne söyleyeceğini bilememiş. Teleği alıp cebine koymuş.
Avdan dönerlerken bunların üstüne yaman bir kaplan gelmiş. Atlar
sıçrayıp zıplamaya başlamışlar. Padişah korkusundan atından düşmüş. O
sırada kaplan, padişaha saldırmış. Kaplanın, padişahın boğazına yapışacağı sırada Kel bahadır birdenbire kınından kılıcını çıkarmış. Bir savuruşta
yırtıcı hayvanın başını kesmiş. Padişah ise baygın yatmaktaymış. Bu arada
Kel bahadır, kaplanın derisini soymuş, padişahın yarasına sarmış.
Padişah kendine gelince “Delikanlı, sen beni ölümden kurtardın. Ben
bunu hiçbir vakit unutmam. Ne istersen onu yaparım.” demiş.
Bu beladan kurtulunca avcılar çabucak eve dönmek için acele etmişler. Ama bunların başına başka bir bela gelmiş. Padişahın atı iyice güçten
düşüp ayaklarını kaldıramamaya başlamış. O zaman Kel bahadır “Padişahım atları değişelim. Yorulan atını bana ver.” demiş. Atları değişmişler.
Kel bahadır tılsımlı teleğiyle padişahın atını sırtından sıvazlayınca yorgun
hayvan oracıkta ağızlığını dişleyip dönecekleri tarafa doğru koşmaya başlamış.D1500.1.33-7. Padişah buna çok şaşırmış. Padişah “Bu gerçekten de pek
hikmetli bir delikanlıymış.” diye hayran kalmış.
Avdan döndükleri ikinci günde padişah bütün vezirlerini toplamış.
Avda gördüklerini, Kel’in akılları alan avcılığını, onun bahadırlığını kelimesi kelimesine anlatmış. Kuğunun kanadından düşürdüğü teleği de kaplanın derisini de göstermiş. Sonra “Yanımda şu delikanlı olmasaydı kaplan
beni parçalayıp bırakırdı. Ben bugün bu tahtta oturamazdım. Bugünden
sonra bu delikanlıyı baş vezirim yapıyorum. Küçük kızımı da ona veriyorum.” demiş.
Kel bahadırı ne vezir olması ne de padişahın kızını alması hiç ilgilendirmemiş. O, hayat suyunun korunduğu saraydaki güzel kızı özlediğinden
yalnız onu düşünüyormuş.
Kel bahadırın hayat suyunu alıp saraydan gitmesinin üzerinden sekiz
yıl geçmiş. Ondan hamile kalan güzel kız gece gündüz umutla Kel’i bek-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
661
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
lemiş. Onun gidişinden dokuz ay sonra çok güzel bir kız çocuğu dünyaya
getirmiş. Annesi ona Gevher (Elmas) ismini koymuş.
Çocuk büyüdükçe “Anne, benim babam nerede, niye eve dönmüyor?”
diye sormaya başlamış.
Annesi “Baban çok uzak yollara gitti, yakında döner.” diye kızını
avutmuş. Annesi kızına bakıp çok hüzünlenmiş, Kel’i de çok özlemiş.
Onu bekleye bekleye şaşkınlaşmış. Sonra Kel’e şöyle bir mektup yazmış:
“Bundan sekiz yıl önce benim sarayıma bir delikanlı gelip ölen kişiyi dirilten hayat suyundan alıp gitmişti. İşte bu mektubu alır almaz bu delikanlı
hiç gecikmeden benim sarayıma gelsin. Gelen delikanlıya iyilikten başka
bir şey olmayacak. Ama o delikanlı benim sarayıma gelmeyi kabul etmezse onun ülkesini, evini dünyayı yakıp kavuran ateşlere salacağım.”
Kız mektubu saraydaki kuşlardanB291.1. birinin ağzına yerleştirmiş.
Kuş uzaklara uçup gitmiş. İşte kuş, Altınbay ile Kümüşbay’ın yaşadığı
sarayın penceresinden girerek mektubu masanın etrafında oturan kişilerin
önüne bırakmış. Sonra kuş pencerenin dibindeki çiçeklere gidip konmuş.
Mektubu ilk önce Altınbay, onun ardından Kümüşbay okumuş. Sonra
mektubu ceplerine koymuşlar.
Toplantıdaki generaller “Mektupta ne yazılmış, niye çok şaşırdınız?
Yoksa bir padişah bize savaş mı açıyor?” diye sorular yöneltmişler.
Altınbay ile Kümüşbay mektubu okuyup, mektubu gösteremeden
yapamamışlar. Uzun bir tartışmadan sonra “Ya Altınbay, ya Kümüşbay
çabucak yola çıkmalı.” diye bir karara varmışlar.
O zaman Altınbay “Kümüşbay kardeşim, sen daha gençsin, sen git!”
demiş.
“Sen daha büyüksün, tecrübelisin de, sen git!” diye cevap vermiş Kümüşbay. Generaller de “Altınbay gitse daha iyi olur.” demişler.
Ne yapsın Altınbay, istemese de yola çıkmış. Ama kendisi de nereye gideceğini bilememiş. O vakit mektubu getiren kuş gelip Altınbay’ın
önünden uçarak gitmeye başlamış. Altınbay önce bunu dikkate almasa da
daha sonra bu kuşun kendisine yol gösterdiğini anlamış. Kuşun ardından
kalmayıp gitmiş de gitmiş. Uzun bir yol gittikten sonra çağırılan yere ulaşmış. Saraya gelip girmiş.
Altınbay’ı görünce küçük Gevher sevincinden “Anne, anneciğim! Babam döndü, babam!” diyerek bağırmış.
662
Erkan KARAGÖZ
Kapının dibinde mum gibi dimdik duran generali gözleriyle süzerek
“Yok kızım, bu senin baban değil.” demiş kız. Sonra generale “Sen kim
oluyorsun, nasıl bir iş için buraya geldin?” diye sormuş.
“Ben gönderdiğin mektupla alakalı olarak geldim.” diye Altınbay cevap vermiş.
“Kardeşlerin var mı?”
“Var.”
“Kaç tane?”
“İki.”
“Eee, niye benden hayat suyunu alıp giden kardeşin gelmedi?”
“O çok kötü hastalandı, onun için beni gönderdi.”
Sarayın sahibi, içerdeki odaya girip küçükçe bir şişeye hayat suyu doldurup gelmiş de “Hasta kardeşine işte bu ilacı içirin, anında iyileşir. Kendisi hiç gecikmeden benim yanıma gelsin! Eğer benim isteğimi yapmazsanız
bu aydınlık dünyada gezerim diye düşünmeyiniz!” demiş.
Şaşırıp kalan Altınbay “Her şey senin istediğin gibi olur.” demiş. Ama
kendisi ne yapacağını bilemeden dönüp gitmiş. Dönünce “Niye ben çok
düşünüyorum? Bu belayı Kümüşbay’ın üstüne yıkmak gerek. Hayat suyu
sarayına onu göndermeli ki o nasıl istiyorsa öyle cevap versin haydi!” diye
düşünmüş.
Kardeşi Kümüşbay’a “Kardeşim, hayat suyunun bulunduğu sarayının
sahibi seni çağırdı. Hemen bugün yola çık!” demiş.
Kümüşbay hiç gitmek istemese de “İnat edersem bana korkak diye
bakarlar.” demiş de aynı gün yola çıkmış. Sihirli saraya varınca onu ilk
önce Gevher görmüş. Gevher yine babasının döndüğünü söylemek için annesini çağırmaya gitmiş.
Annesi “Yok kızım, bu da baban değil.” demiş. Sonra Kümüşbay’a
bakarak “Hayat suyunu alıp giden delikanlının kendisi niye gelmedi? Ben
onu çağırmıştım.” demiş.
“O, şu zamanda öldü.” diye Kümüşbay pat diye söylemiş.
O zaman hayat suyunun sahibi çok fena öfkelenerek “Aydınlık dünyada yaşayayım diyorsanız buraya ölen kardeşinizin kemiklerini toplayıp
getirin!” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
663
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kümüşbay başını eğip derin düşüncelere dalmış. Sonra dönüp gitmiş.
Dönünce saray sahibinin fermanını Altınbay’a söylemiş. İki kardeş, Kel’i
dört parçaya ayırıp dört kabre gömmelerini buyurdukları askerlerini çağırtarak “Çabucak Kel’in kemiklerini kazıp buraya getirin!” diye emir vermişler.
Askerler “Nasıl bir ceza vereceksiniz sevgili kardeşinize? Yalnız biz
Kel’i öldürmedik. O sağ olmalı.” demişler.
Bu haberi duyunca Altınbay ile Kümüşbay büsbütün yıkılmışlar. Ne
yapacaklarını bilemeden gezinmişler. Sonra “Kel’i bulup getiren kişiye
kendisi kadar altın vereceğiz.” diye her yere haber salmışlar. Arayıcılar
göndermişler. Bu haber Kel’in baş vezir olduğu padişahlığa da ulaşmış.
Padişah, Kel’i ağabeylerine verip onun kendisi kadar altını almaya pek
meraklanmış. Ama bu girişimi boşa çıkmış. Niçin derseniz, haberin geldiği
gün Kel, padişahın sarayını bırakıp sevdiğini aramak için çıkıp gitmişmiş.
Kel hayat suyu sarayına gelip girince küçük Gevher ona “Sen de mi
benim babam değilsin?” diye sormuş.
Kel ne söyleyeceğini bilemeden dururken çocuğun annesi gelerek
“İşte, bu tam senin baban oluyor kızım.” diyerek Kel’in kucağına atlamış.
Çocuk da “Babam!” diye bağırarak Kel bahadırın boynuna sarılmış. Onlar
mutluluklarından bir zaman konuşmadan durmuşlar. Kel bahadır, eşine de
kızına da sımsıkı sarılarmış. Bu gerçek mi rüya mı diye düşünmüş. Biraz
sakinleşince hanımı, Kel’i bundan sekiz yıl önce karşılaştıkları bahçedeki
büyük odaya alıp gitmiş. Eşine her şeyi sormuş. Kel bahadır başından
geçenleri döküp saçmadan bir bir anlatmış.
Bunların kavuşmasının üzerinden üç gün geçince Altınbay ile Kümüşbay saraya gelmiş. Onlar hayat suyunun sahibi olan güzel kadının önünde
başlarını eğerek “Kel’in ne ölüsünü ne de dirisini bulabildik. Bütün suç bizim ikimizde. Nasıl bir ceza verirsen ver, biz razıyız. Biz buraya cezamızı
çekmeye geldik.” demişler.
Sarayın sahibi bu sözleri dinlemiş de “Cezanızın hükmünü vermeyeceğim. Size cezayı benim eşim verecek.” diyerek karşı odadan Kel’i yanlarına çağırmış. Ağabeyleri ömür boyu eziyet ettikleri kardeşlerini görünce
korkularından bayılmışlar. Onları kendine getirmek için gölden hayat suyu
aldıkları boş şişeyi koklatmışlar.
664
Erkan KARAGÖZ
Sonra Kel “Ben size burada hüküm vermeyeceğim. Hükmü bizim
memlekette vereceğim.” demiş.
Bu sırada sarayın kapısının önüne acayip büyük boynuzlu öküzün
yanına yel arabası gelip durmuş. Yel arabasının bir vagonuna hanımı ve
çocuğuyla birlikte Kel’in kendisi, diğer vagonuna Altınbay ile Kümüşbay
binmiş. Sonra yerin üstünde toz toprak kaldırarak gitmişler. Kel bahadır
döndüğünde babası ölmüşmüş. Ecelin dokunamadığı annesi ise iyiymiş.
Bütün halkı meydana toplamışlar. Kel bahadır halkın önüne çıkarak
“Ben Akılbay, siz bana Kel diyorsunuz. İşte bu güzel, benim hanımım,
hayat suyu padişahının kızı. İşte bu çocuk, bizim kızımız Gevher. Eee, işte
bu iki pislik de benim ağabeylerim Altınbay ile Kümüşbay. Şimdi bu iki
pislik size güzel şeyler söylemeyecek. Haydi, söyleyecek ne sözünüz varsa
söyleyin.” demiş.
Sonra Altınbay ile Kümüşbay, Kel bahadıra yaptıkları kötülükleri,
zalimlikleri birer birer anlatmışlar. “Biz bunları Kel’in akıllılığını, bahadırlığını kıskanıp, annemizin önünde, halkın karşısında iyi adla anılıp halka
iyi görünmek için yaptık. Yaptığımız suçları kabul ediyoruz. Nasıl bir ceza
vermek isterse biz o cezaya hazırız.” demişler.
Sonra Kel “Bunlara nasıl bir ceza vermeli?” demiş.
Halk “Dizginle boğup öldürmeli!”
“Diri diri taş türbenin içine oturtmalı!”
“Dört parçaya bölüp gömmeli!”
“Akılbay nasıl bir hüküm verirse buna razı olunmalı!” diye bağırmışlar.
Akılbay şöyle bir hüküm vermiş: “Cemaat, Altınbay ile Kümüşbay
beni bir şekilde öldürmeyi beceremeyince kendilerinin güçsüzlüklerini
gösterdiler. Ama şimdi ben onları öldürürsem işte o zaman ben kendi
güçsüzlüğümü göstermiş olurum. Bu iki kötü, benim için korkunç değil.
Artık sizin için de onların bir korkunçluğu yok. Böyle olunca biz onları
öldürmeyelim. Ama bugünden sonra ikisini de kendi aramızdan kovalım.”
demiş.
Halk bu hükme razı olmuş.
Altınbay ile Kümüşbay başta “Ölümden kurtulduk.” diye çok sevinseler de halktan ayrılıp sadece ikisi birlikte kalınca ne yapacaklarını bile-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
665
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
meyip, şaşırıp kalmışlar. Askersiz kalan generaller bozkıra gidip kaybolmuşlar.
O sırada meydanın ortasına yel arabası gelip durmuş. Kel bahadır ölmek bilmeyen annesiyle ve halk ile vedalaşıp bir yanına güzel hanımını diğer yanına güzel kızını bindirip gitmiş. Nereye gittiği belli değilmiş. Ama
şurası malummuş. Akıllı Kel nerede ihtiyaç duyulursa tam oraya yel gibi
yetişip gelirmiş.D2122.
3.8.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 8
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at BOM: 8
B184.1.1. Horse (mule) with magic speed / Sihirli bir hıza sahip olan
at (katır) BOM: 8
D343- Transformation: horse to person / Atın insana dönüşmesi
(MEK) BOM: 8
N825.2. Old man helper / Yardımcı ihtiyar adam BOM: 8
D412.4-1. Transformation: ordinary horse to Legendary / Sıradan atın
efsanevi at Tulpara dönüşmesi (MEK) BOM: 8
D131. Transformation: man to horse / İnsanın ata dönüşmesi BOM: 8
F989.17. Marvelously swift horse / Olağanüstü hızlı at BOM: 8
H1321.1. Quest for Water of Life (water which will resuscitate) / Ölen
kişiyi yeniden diriltmek için hayat suyunu aramaya çıkma BOM: 8
B41-3. Tulpar. Winged, flying and talking horse believed to get out of
the bottom of the sea / Tulpar. Denizin dibinden çıktığına inanılan kanatlı,
uçan ve konuşan mitolojik at (MEK) BOM: 8
D1021. Magic feather / Sihirli kuş tüyü (telek) BOM: 8
F771.1.1. Golden castle (palace, house) / Altın kale (saray, ev) BOM: 8
F771.1.6. Crystal castle (palace, house) / Cam kale (saray, ev) BOM: 8
D1132. Magic palace / Sihirli saray BOM: 8
B569-4. Horse advises hero / Atın kahramana nasihat etmesi (MEK)
BOM: 8
666
Erkan KARAGÖZ
B15.3.0-3. Ox with giant horn / Devasa boynuzlu öküz (MEK) BOM: 8
B16.1.2. Devastating dog (hound) / Öldürücü (yok edici) köpek (tazı)
BOM: 8
F713. Extraordinary pond (lake) / Olağanüstü göl (gölet, gölcük)
BOM: 8
B102.4. Golden fish 7 / Altın balık BOM: 8
B170. Magic birds, fish, reptiles, etc. / Sihirli kuşlar, balıklar,
sürüngenler vb. BOM: 8
D950. Magic tree / Sihirli ağaç BOM: 8
F575.1. Remarkably beautiful woman / Dikkat çekici güzel kadın
BOM: 8
D1118-2. Magic wind car / Sihirli rüzgâr arabası (MEK) BOM: 8
D1162. Magic light / Sihirli ışık (nur) BOM: 8
D1652.1.2. Cake magically increases / Çöreğin sihirli bir şekilde
çoğalması BOM: 8
D1652.2-1. Inexhaustible magic water syrup / Bitmek tükenmek
bilmeyen sihirli su şerbeti (MEK) BOM: 8
D2121.2. Magic journey with closed eyes / Gözleri kapayarak sihirli
seyahat BOM: 8
D2095. Magic disappearance / Sihirli yok olma BOM: 8
B540-3. Helpful horse rescues his owner / Yardımsever atın sahibini
kurtarması (MEK) BOM: 8
B546-1 Wolf searches for dead man / Kurdun ölü adamı araması
(MEK) BOM: 8
E80. Water of life. Resuscitation by water / Hayat suyu. Su yoluyla
dirilme BOM: 8
D1473-3. Magic feather furnishes clothes (bedclothes) / Sihirli kuş
tüyünün (telek) yatak takımları sunması (MEK) BOM: 8
D1338.12. Rejuvenation by magic feather / Sihirli kuş tüyü (telek)
aracılığıyla gençleştirme BOM: 8
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
667
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1500.1.33-6. Magic feather cures disease / Sihirli kuş tüyünün (telek)
hastalıkları tedavi etmesi (MEK) BOM: 8
D1500.1.33-7. Magic feather gives strength / Sihirli kuş tüyünün
(telek) güç vermesi (MEK) BOM: 8
B291.1. Bird as messenger / Bir haberci olarak kuş BOM: 8
D2122. Journey with magic speed / Sihirli bir hızla seyahat BOM: 8
3.9. MUTlUlUK GÖlÜ
3.9.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir dede ile bir nine varmış. Onların üç oğlu
olmuş. Büyüğü Ölgörbay, ortancası Kınğırbay, küçüğü Yılğırbay imiş.
Bunlar fakir olsalar da kendi hâllerince güzel ve sakin bir hayat sürüyorlarmış.
Bir gün babaları “Şimdi siz delikanlı oldunuz. Kendi işinizi
yapmanızın, kendi mutluluğunuzu bulmanızın vakti geldi sayılır.” demiş.
Sonra dedenin üç oğlu üç ata binip mutluluklarını aramak için çıkıp gitmiş.
Ölgörbay sol tarafa gitmiş. Az gitmiş uz gitmiş, dönüp bakmış ki arpa
boyu bir yer gitmiş. Gide gide bir aç kurda rastlamış.
Hâlsizliğinden aç kurt dile gelerekB211.2.4. “Ben uzun zamandır hasta
yatıyorum. Kendim de yavrularım da aç. Yardım etsene, delikanlı.” demiş.
Ölgörbay “Seninle benim işim olmaz. Kendi yavrunu kendin doyuramayınca kurtluğun batsın!” demiş de kendi yoluna devam etmiş.
Kınğırbay sağ tarafa gitmişmiş. O, bir ayıya rastlamış. Aç olan
ondan yardım istemiş. Kınğırbay selam bile vermeden atıyla
ayı
dörtnala gitmiş.
B211.2.3.
Yılğırbay dümdüz gitmişmiş. O, aç bir tilkiye rastlamış. Yılğırbay tilkinin hâlini görünce durmuş. Tilkinin ne söyleyeceğini beklemeden okunu
almış da başının üstünde uçan bir kartalı vurmuş. Kartal pır pır ederek yere
düşmüş. Yılğırbay kartalın yanına varınca kartal dile gelerekB211.3-10. “Bahadır delikanlı, uzun süredir ölemiyordum, aptal aptal geziyordum. Beni
vurarak iyi ettin. Şimdi ben rahat rahat öleceğim. Benim bir teleğimi yolup
al. Aldığın bu teleği gözün gibi sakla. Gerektiğinde teleği havaya kaldırıp
sana gerekli olan şeyi iste.” demiş.B455.3.
668
Erkan KARAGÖZ
Yılğırbay, vurduğu kartalı tilkiye vermiş. Sonra kartalın bir teleğini
alıp daha da uzaklara gitmiş. Yılğırbay gitmiş de gitmiş.
Ölgörbay kendi yoluna devam etmiş. Gide gide kör bir ihtiyar adama
rastlamış. O, Ölgörbay’a “Oğlum biraz ileride üç yol var. Beni ortadaki
yola bıraksana. Sonra ben kendim giderim.” diye rica etmiş.
Ölgörbay “Dede, benim yolum çok uzun, vaktim yok. Kendi işini kendin gör.” demiş. Sonra ileriye hızlıca gitmek için atına vurmuş. Ama atı bir
adım öne gidiyor, on adım arkaya çekiliyormuş.D2072.0.2.1. Ölgörbay şaşırmış.
Atına öfkelenmiş de “Dede, bu ne hâl?” diye sormuş.
Dede D1711. ona “Oğlum senin yardıma ihtiyacın yok. Haydi, kendi yoluna devam et.” demiş de onu göndermiş.D730.
Bu sırada Kınğırbay da eziyet çekerek giderken bir kara ormana girmiş. Burada bir nineye rastlamış. Nine “Oğlum ile gelinim beni bu ormana
bırakıp gitti. Perişan oldum.” diye ağlamış.
Kınğırbay “Nine benim yolum çok uzun, vaktim yok. Kendi işini kendin gör.” demiş de durmadan yoluna devam etmek istemiş. Atına bir vurmuş, atı on adım yerin dibine girmiş. At oradan çıkamamış.
Şaşırıp kalan Kınğırbay “Nine, sen tılsımlı gücünle beni mağdur etme.
Beni bırakıp gönder.” demiş. Delikanlı çok yalvarınca nine yaptığı tılsımı
bozmuş. Delikanlı mutluluğunu aramak için daha uzaklara gitmiş.
Yılğırbay da kendi yoluna devam etmiş. Yolda güzel şeyler düşünerek
giderken kara ormandan bir ses duymuş. Bu sese bakmaya gitmiş. Varınca
görmüş ki bir kavağın dibinde bir erkek çocuk oturmaktaymış. Çocuğun
çevresinde on iki başlı bir devG361.1-7. dolanıyormuş. Yılğırbay bütün gücüyle çelik kılıcını savura savura devle dövüşmeye başlamış. Dev, ateş saçmış.
G125-1.
Yılğırbay zorlanmış, gücü de tükenmeye başlamış. O sırada aklına
kartalın teleğiD1021.1-1. gelmiş. Koynundan teleği çıkarıp yukarıya bakarak
“Bana güç ver!” diye bağırmasıyla birlikte gücü artmaya başlamış. Kısa
sürede çok güçlenmiş.D1400.1.19-1. Sonra devin on iki başını kılıçla kesipG512.1.2.
üst üste yığmış da çocuğu kurtarıpG550. yanında alıp gitmiş.
Bu şekilde üç kardeş argın yorgun, acılar çekerek mutluluklarını aramışlar. Yolda onlar çeşitli olaylarla karşılaşmışlar. Zorluklar atlatıp daha da
uzaklara gitmişler.
İşte Ölgörbay bir eve rastlamış. Evde bir nine oturuyormuş. Ninenin
yiyecek bir şeyi olmadığından zayıflayıp güçten düşmüşmüş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
669
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ölgörbay “Nine ben mutluluğumu arıyorum. Acıktım, karnımı doyurur musun?” demiş. Sonra uykuya dalmış. Uyurken bir rüya görmüş.
Güya, küçük kardeşi Yılğırbay çok şanslı, yardımsever ve şefkatliymiş. Bu
yüzden herkes onu çok seviyormuş. Uyandığında masada bir sürü yiyecek
varmış, hatta yol için de bir çıkın hazırlanmışmış. Ölgörbay yiyip içmiş,
nineye çok teşekkür edip kendi yoluna gitmiş.
Kınğırbay da kara ormanda böyle bir eve rastlamış. Orada yarı aç yarı
tok bir nine yaşamaktaymış. Kınğırbay da burada ağabeyi gibi bir rüya
görmüş. Karnını doyurup güç topladıktan sonra o da yoluna devam etmiş.
Yılğırbay yanına aldığı çocukla birlikte giderken o da böyle bir eve
rastlamış. Evde dişleri düşmüş, insan kılığından çıkmış zayıf bir nine oturmaktaymış. Eve girince Yılğırbay hâl hatır sormuş da “Nine, şu çocuğun
karnını doyurmak için yiyecek bir şeyin var mı?” demiş.
Nine “Yok çocuğum, ben de aç oturuyorum. İki üç gün önce Ölgörbay
ile Kınğırbay isminde iki yolcu bütün yiyeceğimi yiyip gittiler.” demiş.
Sonra kartalın teleği Yılğırbay’ın aklına gelmiş de dışarı çıkıp
gökyüzüne bakarak “Yiyecek olsaydı!” diye bağırmış. Sonra dediği olmuş.
Ninenin evinde ne yiyecek istersen o yiyecek önüne gelmiş.
Nine, delikanlının karnını doyurmuş. Sonra ona çeşit çeşit yolluk hazırlamış. Ardından delikanlıya teşekkür edip onu yolcu etmiş.
Bir zaman sonra Yılğırbay yanındaki çocuğu annesine babasına getirip teslim etmiş. Aile tek çocuklarına kavuştuğundan sonsuz mutluluk yaşamış. Yılğırbay’a ne kadar hediye verseler de az gibi olmuş.
Sonra çocuğun babası “İşte burada bizim taraflarda gümüş sulu bir
var. O, zemzem suluV134-1. mutluluk gölü. Gölü on iki başlı dev üç
göl
yüz doksan dokuz yıldan beri insanlara bir damla su vermeden koruyor.
G132Ormana meyve toplamaya giden çocukların arasından benim oğlumu
işte bu dev kaçırdı.G420. Ama sen, bahadır delikanlı bu devin başını aldın.
İşte sana bir şişe. Mutlu olayım dersen mutluluk gölünden bu şişeyi doldur.
Bizi mutlu ettiğin için ben sana bundan daha büyük bir hediye veremiyorum.” demiş.
F713-1.
Yılğırbay şişeyi almış da bu göle doğru gitmiş. Az gitmiş, uz gitmiş,
iğne boyu kadar yer gitmiş. Gide gide yayılarak yatmakta olan mutluluk
gölüne ulaşmış. Atından inmesiyle birlikte Yılğırbay’ın iki ağabeyi de gelmiş. Üç kardeş karşılaşmış. Başlarından geçenleri anlatmışlar.
670
Erkan KARAGÖZ
Büyük ağabeyi Ölgörbay “Ben o mutluluk denilen şeye rastlayamadım. Her daim mutsuzluk, aç kurt mu desen, yarı tok yarı aç insanoğlu mu
desen, hep böyle şeylerle karşılaştım.” demiş.
Ortanca ağabeyi Kınğırbay “Dünya fakirlerle dilencilerle dolmuş. O
kadar çok yer gezdim ama mutluluk denilen şeyi görmedim.” demiş.
En son Yılğırbay “İnsanlara şefkat eli uzatmamışsınız, yorgun gezen
canlılara yardım etmemişsiniz. Mutluluğa rastlamışsınız da siz ondan kaçıp
durmuşsunuz. Ağabeylerim ben kendi mutluluğuma eriştim. Şu göl, mutluluk
gölüdür. Her kim onun suyundan içerse mutlu olurmuş. Ben bu gölden bir
şişe mutluluk suyu alıp babamla annemin yanına döneceğim.” demiş.
Ölgörbay ile Kınğırbay mutluluk gölünü görünce akılları gitmiş. Sonra onlar “Mutluluk suyundan bir şişe doldurup alsak olmaz mı ki! Önce
ortasına gidip doyasıya içelim. Sonra dalıp dalıp yüzelim. Ardından da
mutluluk suyundan bir tulum doldurup öyle dönelim.” demişler de zıplayarak göle girmişler. Şişinceye kadar sudan içmişler, güçleri kalmayıncaya kadar yüzmüşler. Gölün en derin yerlerine dalıp dalıp çıkmışlar. Bir
daha dalacaklarmış ki güçleri kalmadığından bayılmışlar. Battıkları yerden
çıkamayıp orada ölmüşler.
Beklemiş beklemiş, ağabeyleri çıkmayınca Yılğırbay ne yapsın, bir
şişe mutluluk suyu doldurmuş. Suyu kendi içmek için değil de annesi ile
babasına içirip onları mutlu etmek için almış. Sonra hızlıca doğduğu yere
dönüp gitmiş.
3.9.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 9
B211.2.4. Speaking wolf / Konuşan kurt BOM: 9
B211.2.3. Speaking bear / Konuşan ayı BOM: 9
B211.3-11. Speaking eagle / Konuşan kartal (MEK) BOM: 9
B.455.3. Helpful eagle / Yardımsever kartal BOM: 9
D1711. Magician / Sihirbaz (Büyücü) BOM: 9
D2072.0.2.1. Horse enchanted so that he stands still / Atın hareketsiz
kalması için büyülenmesi BOM: 9
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
671
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D730. Disenchantment by submission / Boyun eğme yoluyla büyünün
çözülmesi BOM: 9
G361.1-7. Twelve headed ogre / On iki başlı dev (MEK) BOM: 9
G125-1 Ogre has fire power / Devin ateş gücüne sahip olması (MEK)
BOM: 9
D1021.1-1. Magic eagle’s power in one feather / Sihirli kartalın
gücünün bir tüyde olması (MEK) BOM: 9
D1400.1.19-1. Magic eagle feather gives power over enemy / Sihirli
kartalın tüyünün düşmanın üstesinden gelmek için güç vermesi (MEK)
BOM: 9
G512.1. Ogre killed with knife (sword) / Kılıçla devin öldürülmesi
BOM: 9
G512.1.2. Ogre decapitated / Devin başının kesilmesi BOM: 9
G550. Rescue from ogre / Devden kurtarma BOM: 9
F713-1. Extraordinary silver pond (lake) / Olağanüstü gümüş göl
(MEK) BOM: 9
G132- Ogre controls water-supply / Su dağıtımının dev tarafından
kontrol edilmesi (MEK) BOM: 9
G420. Capture by ogre / Dev tarafından kaçırılma BOM: 9
V134-1. Sacred wells / Kutsal kuyu (Zemzem) (MEK) BOM: 9
3.10. AlTInSAç
3.10.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda, bundan çok uzun yıllar önce tam kara ormanın ortasında yaşayan bir avcı varmış. Onun Üteğol isminde bir oğlu olmuş. Oğlan
iki yaşına gelince annesi ölmüş. Üteğol’u babası büyütmüş. Onlar birlikte
şöyle böyle on beş yıl daha yaşamışlar. Üteğol delikanlı olmuş. O küçük
yaşlarından beri babasıyla ava gittiğinden usta bir avcı olarak yetişmiş.
Bir gün Üteğol ile babası ava gitmişler. Aniden ağaçların arasından
çok büyük bir ayı çıkmış. Ayı yaşlı avcının üstüne saldırmış. Delikanlı yetişememiş, onun üstüne de başka bir ayı çıkmış. Üteğol kendisine saldıran
672
Erkan KARAGÖZ
ayıyı öldürmüş. Diğer ayı babasını fena hâlde yaralamışmış. Babası bu
yaralanmadan kurtulamayıp ölmüş. Yetim kalan Üteğol bu kederli yeri bırakıp komşu köye iş aramaya gitmiş. Üteğol çok kötü bir ağanın yanında
ırgat olmuş. Ağanın verdiği işleri yapmaktan yorgun düşmüş.
Bir gün ağa bir büyücüden,G200. güya altın balık etini yersen, ne kadar canlı varsa onların konuşmalarını anlamanın mümkün olduğu haberini
duymuş. Ağa, Üteğol’a ırmağa gidip altın balığı tutup gelmesini buyurarak
“Alıp gelmezsen başını keserim.” demiş.
Uzun bir aramadan sonra Üteğol’un ağına altın balıkB102.4. düşmüş.
Üteğol balığı alıp ağasına gösterince ağa çok sevinmiş. Hemen pişirmesini
buyurarak “Yalnız dikkat et! Bir lokmasını bile yeme yoksa öldürürüm!”
demiş.
Üteğol balığı pişirmiş. Sonra tuzu fazla mı oldu diye balığın kuyruğunu
kesip tadına bakmış. Balığın tadı çok lezzetliymiş. O kadar lezzetliymiş
ki kendini tutamayıp yemeğe başlamış. O sırada onun yakınına bir sinek
vızıldayarak gelip “Bana da yedir, ben çok uzaktan geldim. Seni uzaktan
gördüm.” demiş.B217.1-3.
Delikanlı, sineği de doyurmuş. Sinek çok teşekkür etmiş. Sonra gerektiği vakit yardım edeceğine söz vermiş, vızıldayarak uçup gitmiş.
Üteğol balığı yiyip bitirmiş. Sıradan bir balığı pişirip ağaya yedirmiş.
Yedikten sonra ağa türlü türlü kuşun kurdun konuşmalarını dinleme keyfini
düşünüp at koşumlatıp ormana gitmiş. Fakat kuşların konuşmalarını
hiç anlamamış. Üteğol’dan öç almaya karar vermiş. Kısa bir süre sonra
ağanın hanımı ölmüş. Ağa ne zamandır çok uzaklarda bir yerde yaşayan
bir padişahın Altınsaç isminde, fidan boylu, çok güzel bir kızının olduğunu
işitiyormuş. “Ne pahasına olursa olsun, Altınsaç’ı getir.” demiş ağa.
Delikanlı kaygı içinde yola çıkmış. Yolda giderken bir ağacın dibinde
karınca yuvasının yandığını görmüş. Zavallı karıncalar nereye gideceklerini
bilemeyip etrafta koşuşturuyorlarmış. Üteğol onlara acıyıp yangını söndürmüş. Karıncalar teşekkür edip gerektiği vakitte yardım etmeye söz vermişler.
Üteğol daha da gitmiş. Giderken bir ağacın dibinde yuvalarından düşen
iki saksağan yavrusu görmüş. Onlar cıvıldaşarak yardım istiyorlarmış.
Üteğol onları yuvalarına geri koymuş. Onlar da teşekkür etmiş, gerektiği
vakitte yardım etmeye söz vermişler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
673
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Üteğol daha da gitmiş. Giderken bir ırmağın kıyısında iki balıkçının
kan ter içinde kavga ettiklerini görmüş. Onların yanına gelince kavganın
sebebini anlamış. Onlar altın balık için dövüşüyorlarmış. Üteğol pek çok
para verip altın balığı satın almış, onu suya bırakmış. Altın balık teşekkür
edip gerektiği vakitte yardım etmeye söz vermiş, yüzerek gitmiş.
Pek çok sıkıntı gördükten sonra Üteğol o padişaha ulaşmış. Padişah,
onun sözünü dinledikten sonra delikanlıya üç şart koymuş. “Bunları yapabilirsen kızı alıp gidersin. Birinci şartım şu: Altınsaç, arkadaşlarıyla
eğlenip gezerken kolyesinin bağı koptu. Kolyenin pek kıymetli mercanları
düşüp kayboldu. Mercanlar o kadar küçük ki aradık taradık ama bulamadık. Sen mercanları bul.” demiş paidşah.
Üteğol çok kaygılanıp yol için hazırlanmış. Bir çare bulamadan
gezinirken ona daha önceki karıncalar yardım etmeye gelmiş.B481.1. Onlar
otların dibindeki bütün mercanları bulup vermişler. Delikanlı mercanları
alıp padişaha teslim etmiş. Padişah çok şaşırmış.
Sonra padişah ikinci şartını koymuş. “İkinci şartım şu: Altınsaç
arkadaşlarıyla ırmakta sandal gezintisi yaparken yüzüğünü düşürmüş. Biz
aradık taradık ama bulamadık. Sen yüzüğü bul.” demiş padişah.
Üteğol ırmağın yanına varmış. Çok kaygılı bir şekilde otururken daha
önceki altın balıkB102.4. yardıma gelmiş.B470. O, altın yüzüğü bulmuş, getirip
Üteğol’a vermiş. Padişah buna da çok şaşırmış.
Sonra padişah üçüncü şartını koymuş. “Üçüncü şartım şu: Can alıp
can veren şifalı suyu bulup getir.” demiş padişah.
Üteğol çok kaygılanmış. Ne yapsam şimdi diye şaşkın şaşkın gitmiş.
Böyle düşünerek kara ormanın içine gelmiş. Bir ağacın dibinde düşünüp
otururken daha önceki saksağan yavruları yardıma gelmişler.B451.6. Onlar
yedi ırmakla yedi dağı aşıp Üteğol’a şifalı suyuD1242.1. alıp getirmişler. Fakat
padişah bu suya inanmamış. Sınayıp görmek istemiş. Bir ihtiyar hizmetçisini getirtip can alan suyu onun üzerine serpmiş. Suyu serpmesiyle ihtiyar
hizmetçi ölmüş. Sonra dirilten suyu serpmiş, ihtiyar hizmetçi dirilmiş.
Şimdi de padişah, Üteğol’un önüne son bir sınav koymuş. “İşte senin
önünde aynı elbiselerden giymiş birbirine benzeyen on iki kız var. Onların
arasından Altınsaç’ı bul.” demiş. Üteğol daha da şaşırıp kalmış.
O sırada onun kulağına daha önceki sinek gelip konmuş da “Ben yardım ederim.” diye vızıldayarak söylemiş de çabucak uçup gitmiş.
674
Erkan KARAGÖZ
Sinek, kızların şalının altına bir bir girip Altınsaç’ı bulmuş. Sonra gelip Üteğol’un kulağına konarak “Haydi gidelim, kızın yanına vardığımızda
ben sana masaya vurmanı söylerim.” demiş.
Üteğol sineğin yardımıylaB483. Altınsaç’ı bulmuş. Sonra padişah ile vedalaşıp, kızı alıp gitmiş. Pek çok cefalar görüp, pek çok azaplar çektikten
sonra kızı ağaya getirmiş. Ağa, Üteğol’un geç kalmasına öfkelenip onun
başını kestirip ahıra atmış.
Altınsaç yolda Üteğol’u sevmiş. Üteğol ile vedalaşmak için ağadan
izin istemiş. Ağa gönülsüzce razı olmuş.
Altınsaç ahıra girince can veren suyu serpmiş. Üteğol eskisinden de yakışıklı,D1337.1.2. dinçD1335.2.2. bir delikanlı olmuş. Onlar el ele ahırdan çıkınca
ağanın içi gitmiş. O da Üteğol gibi ölüp yeniden dirilip daha da çok yaşamak
istemiş. Hemen kendi başının kesilmesini emretmiş. Ağanın başını kesmişler. Kesmişler ama sonra onu diriltmemişler. Ağayı alıp gömmüşler. Üteğol
onun yerine ağa olmuş. Altınsaç ile birlikte hayatlarına devam etmişler.
Bununla masalımı bitirip cadıya bir kaşık tuzla bir kaşık ekmek alıp
verdim. (Böyle diyerek bitirirler bizim taraflarda masalı.)
3.10.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 10
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) BOM: 10
B102.4. Golden fish / Altın balık BOM: 10
B217.1-3. Animal languages learned from eating fish / Yenilen bir
balık sayesinde hayvan dilini öğrenme (MEK) BOM: 10
B481.1. Helpful ant / Yardımsever karınca BOM: 10
B470. Helpful fish / Yardımsever balık BOM: 10
D1242.1. Magic water / Sihirli su BOM: 10
B451.6. Helpful magpie / Yardımsever saksağan BOM: 10
B483. Helpful insects diptera / Yardımsever sinek BOM: 10
D1335.2.2. Water as magic strengthening drink / Güçlendirici sihirli
bir içecek olarak su BOM: 10
D1337.1.2. Water gives magic beauty / Suyun sihirli bir güzellik
vermesi BOM: 10
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
675
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.11. PAdİŞAH OĞlU
3.11.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir memlekette bir padişah yaşıyormuş. Onun
üç kızı ile bir kel oğlu varmış. O zamanlarda başka bir memlekette de bir
kız padişah yaşıyormuş. Padişah, oğluna bu kız padişahı almak istiyormuş.
Ancak bu isteğini gerçekleştiremeden vefat etmiş.
Padişah ölünce onun üç kızı evlenip gitmiş. Kel, ablalarını kimin aldığını da bilmeden öylece kalakalmış. Kel, babası ölünce kız padişahı kendine
alma konusundaki fikrinden vazgeçmemiş. Sarkık memeli, tavşan kulaklı,
uzun tüylü, uzun kuyruklu, saatte seksen kilometre yol alan atına binip kız
padişahın yanına gitmiş. Uzun bir yolculuktan sonra uzakta bir şehir görünmüş. Şehre varınca şehrin dışındaki büyükçe bir evin yanına gelip durmuş.
Bir kız evin penceresini açmış, etrafa bakarak oturmaktaymış. Kel onun yanına gelip “Ey, güzel kız, bana içmek için su ver hele!” demiş.
Kız su vermiş. Delikanlıya kim olduğunu, nereye gittiğini sormuş. Kel
kendisinin padişah oğlu olduğunu, babası ölünce ablalarının kocaya çıktığını, kendisinin de kız padişahın yanına gittiğini söylemiş. Sonra konuştuğu bu kızın büyük ablası olduğunu anlamış. Abla kardeş kucaklaşıp ağlamışlar. Kız, Kel’i evine almış. Atını ahıra sokmuş. Yedirip içirmiş. Kel,
eniştesinin nerede çalıştığını, işten kaçta döneceğini sormuş. Ablası eşinin
güneş doğunca işe gittiğini, güneş batınca işten döndüğünü söylemiş.
Güneş batmış. Eniştesinin işten döneceği vakit gelince ablası kardeşi
Kel’i saklamış. Büyük ablasının eşi işten dönmüş de “Üf, Üf, insan kokusu
var, nerede o? Çıkar, yiyeyim!” demiş.
O zaman hanımı “Eğer o insan benim kardeşim olsaydı ne yapardın?”
diye sormuş.
“Ben senin kardeşini yemezdim, misafir ederdim.” demiş eşi.
Ablası, Kel’i sakladığı yerden çıkarmış. Kel’i çok iyi yedirip içirmişler. Sabahleyin Kel yola çıkacakken ablası ona bir sofra bezi vermiş de
“Eğer yemeğin biterse bu sofra bezini önüne ser, istediğin her şey önünde
olur.” demiş.
Kel, ablası ile eniştesine bir kuray vermiş de “Her sabah bu kurayı
üfleyip bakarsınız. Eğer ben sağsam süt damlar. Ölmüşsem kan damlar.”
demiş. Kel, ablası ve eniştesiyle vedalaşmış, atına binip yola çıkmış.
676
Erkan KARAGÖZ
Kel ay gitmiş, yıl gitmiş, gide gide bir şehre gelmiş. Şehre varınca,
şehrin dışındaki büyükçe bir evin yanında durmuş. Pencereden dışarıya
bakmakta olan bir kızdan su isteyip içmiş. Sonra kıza başından geçenleri,
kız padişahın yanına gittiğini anlatmış. Bu kız da Kel’in ortanca ablası
çıkmış. Ablası, Kel’in atını ahıra sokmuş. Kardeşini çok iyi misafir etmiş.
Kel, eniştesinin ay ile işe çıktığını; ay doğunca işe gittiğini, ay batınca işten
döndüğünü öğrenmiş. Ay batmış. Ortanca ablası eşinin işten dönüş vakti
geldiğinden Kel’i saklamış.
Eşi işten dönünce de “Üf, üf, insan kokusu var. Nerede o? Çıkar hemen yiyeyim!” demiş.
Ortanca ablası “Eğer o benim kardeşim olsaydı ne yapardın?” diye
sormuş. Eşi misafir edeceğini söyleyince Kel’i sakladığı yerden çıkarmış.
Kel’i misafir etmişler. Sabahleyin Kel yola çıkmak için hazırlanmaya başlayınca ablası Kel’e bir ayna vermiş de “İşte sana bir ayna. Yanına alırsan
her yer ayna gibi parlar, aydınlık olur.” demiş.
Kel de “Eğer ben ölürsem benim oturduğum yerdeki duvara kan yağar.
Sağsam öylece durur. Her gün bakın.” demiş de vedalaşarak yola çıkmış.
Kel ay gitmiş, yıl gitmiş, uzun bir yolculuktan sonra bir şehre gelmiş.
Şehrin dışındaki bir evin yanında durduğunda pencereden bakmakta olan
bir kızdan su isteyip içmiş. Konuştuklarında Kel, bu kızın küçük ablası
olduğunu anlamış. Onlar birbirlerini bulduklarına sevinip ağlamışlar, beraber eve girmişler. Ablası kardeşinin karnını güzelce doyurmuş. Ablası,
eşinin rüzgâra göre çalıştığını; rüzgâr çıkınca işe gittiğini, rüzgâr dinince
işten döndüğünü söylemiş.
İşte bir vakit sonra rüzgâr dinmiş. Ablası, Kel’i saklamış. Eşi dönünce
“Üf, üf! İnsan kokusu var. Nerede o? Çıkar hemen yiyeyim!” demiş.
“Eğer o insan benim kardeşim olsa ne yapardın?” diye ablası eşine
sormuş.
“Misafir ederdim.” deyince ablası Kel’i çıkarmış. Misafiri çok iyi
ağırlamışlar. Ertesi sabah Kel yol için toplanırken o sırada küçük ablası
ona bir çiçek vermiş de “İşte bu çiçeği çıkarıp koyduğunda müzik sesi
çıkar.” demiş.
Kel de “Her gece çıkıp yıldızları sayın. Eğer ben sağsam yıldızların
sayısı çift olur. Ölmüşsem tek olur. Ondan sonra beni aramaya çıkarsınız.”
demiş de vedalaşıp yola çıkmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
677
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kel gitmiş gitmiş, uzun bir yolculuktan sonra kız padişahın
memleketine varmış. Şehrin dışındaki bir eve girmiş. Evde bir ihtiyar
adam ile bir ihtiyar kadın yaşıyormuş. Kel onlara bu şehre niçin geldiğini
anlatmış. İhtiyar adamı da dünürcü olarak kız padişaha göndermiş. İhtiyar
adam, kız padişahın yanına gelip olan biten her şeyi anlatmış. Kız padişah,
Kel’in kendisine gelmesini emredip ihtiyarı göndermiş.
Ertesi sabah Kel, atına binip kız padişahın yanına gitmiş. Varınca
kız padişah alay ederek Kel’i karşılamış. Kel’e gülmüş de gülmüş. Sonra onun atını bir ahıra kilitletmiş, Kel’i hapishaneye attırmış. Kel hapishaneye girince gözü hiçbir şey görmemiş, orası çok karanlıkmış. Oradan
buradan inleme sesleri duyuluyormuş. Cebinden aynasınıD1163. çıkarınca
hapishanenin içi apaydınlıkD1478-3. olmuş. Her yer ayna gibi parlıyormuş.
Kel, hapishanede birçok kişinin açlıktan öldüğünü, çoğunun ölmek üzere
hâlsiz yattığını görmüş. Aynanın yanına çiçeğiD975. koymuş. Çeşitli müziklerD1275.1-1. çalmaya başlamış. Müzik sesiyle bütün ölüler dirilmişler.E55. Kel,
sofra beziniD1153.1. serince dağ gibi yiyeceklerD1472.1.8. ortaya çıkmış. Hepsi
birlikte oturup, yiyip içip sohbet etmişler. Hapishanedekiler aynı Kel gibi
kız padişahla evlenmek isteğiyle gelen delikanlılarmış. Kız padişah onları
da hapishaneye attırmışmış.
Hapishane içindeki seslere gardiyanlar şaşırmışlar da açıp içeriye bakmışlar. Bakmışlar ki hapishanenin içi apaydınlıkmış. İçeridekilerin hepsi
sapasağlam yiyip içiyormuş, gülüp oynuyormuş. Müzik de çalıyormuş. Bu
ne hâl diye gardiyanlar fena hâlde şaşırmışlar da koşarak kız padişahın
yanına gidip bu durumu anlatmışlar. Kız padişah, Kel’i hemen yanına alıp
getirmeleri emrini vermiş.
Kel gitmeyip “Kız padişah kendi gelsin, ben halktan ayrılmam.” demiş.
Kız padişahın kendisi hapishaneye gelmiş, olanları görünce şaşıp kalmış. Kel’i yanında alıp gitmek istemiş. Fakat kel gelmek için kız padişaha
bir şart koyup “Eğer hapishanedeki bütün herkesi özgür bırakırsan ben seninle gelirim.” demiş. Ne yapsa iyi, kız padişah istese de istemese de bütün
herkesi özgür bırakmış.
Kel, kız padişahla gitmiş. Varınca masanın üstüne aynayı koymuş.
Oracıkta oda aydınlanmış. Çiçeği çıkarıp koyunca müzik çalmaya başlamış. Sofra bezini serince canının istediği hangi yemekler varsa hepsi de
varmış.
678
Erkan KARAGÖZ
Kel, kız padişahla evlenip onunla birlikte yaşamaya başlamış. Bir
gün Kel evin etrafında gezerken kız padişahın on iki ambarını görmüş.
Bu ambarların hepsi de kilitliymiş. Kel ambarların içinde ne olduğunu anlamaya çalışmış. Eve girip kız padişahtan ambarların anahtarlarını istemiş. Kız padişah, Kel’e kilitli on bir ambarı açabileceğini ama on ikinci
ambarın kilidini açmaması gerektiği söylemiş de “Eğer o ambarı açarsan
sen de ben de helak oluruz. Sakın açma.” demiş. Kel, on ikinci ambarı
açmayacağına dair söz verip anahtarları almış. On bir ambarı açıp bakmış.
Bu ambarlar altınla gümüşle doluymuş. Kel on ikinci ambarı da açıp bakmak istemiş. Onun içinde ne olduğunu anlamaya çalışmış da “Ne olacaksa
olsun, açayım hele!” demiş, ambarı açmış. Açınca orada bir dev perisiG0.
kafesin içinde oturmaktaymış. Kapı açılınca önünde Kel’i gören dev perisi
derin bir ah çekerek Kel’den su istemiş, ona yalvarmaya başlamış. Kel,
üç defa su alıp gelerek dev perisine içirmiş. Dev perisi zincirleri kırarak
dosdoğru eve girmiş. Evden kız padişahı alıp ormana doğru koşturmuş.G420.
Kel eve girince eşi yokmuş. Ne yapsa iyi, kel okuyla sadağını alıp ava gitmiş. Yolda açlıktan ölmek üzere olan bir köpeğe rastlamış. Onu da yanına
alıp gitmiş. Biraz daha gidince bir ördeğe rastlamış. Onu da yanına almış.
Az bir zaman sonra orman içinde bir göl görünmüş. Kel burada durup, olta
atıp biraz dinleneyim demiş. Oltayı atınca bir acayip güzel balık oltaya
takılmış. Balık insan gibi dile gelmiş deB211.5. “Sen beni bırak! Ben sana bir
zaman gerek olurum.” demiş.
Kel, balığı bıraktıktan sonra evine dönmüş. Döndüğünde eşi hâlâ yokmuş. Bir iki gün geçince Kel, dev perisinin elinden eşini almak için yola
çıkmış. Bir hafta sonra dev perisinin evine ulaşmış. Dev perisi evde değilmiş. Bundan faydalanan Kel, eşini alıp kaçmış. Kendi evlerine varacakları sırada dev perisi onların arkasından gelip, kız padişahı çekip almış da
Kel’e “İkinci defa gelme, iyi olmaz.” demiş.
Dev perisinin bu sözüne bakmadan Kel yeniden eşinin ardından gitmiş. Vardığında dev perisi evde yokmuş. Kel, eşini yine alıp kaçmış. Evlerine varacakları sırada dev perisi onları kovalayıp yakalamış. Yakalayınca
Kel’i öldürmüş. Sonra kız padişahı alıp gitmiş.
Kel’in ablalarıyla enişteleri, Kel’in söylediği şekilde kurayıD1223-2. üflemişler. Her seferinde kan damlamış.E761.1.5-14. Yıldızları saymışlar, her defasında tek çıkmış.E761.7-16. Ayrıca Kel’in söylediği duvara da kan yağmış.E761.1.5-15.
Onlar şaşırıp toplanmışlar. İnsan dirilten suE80. ile Kel’i yıkamışlar.E80.1.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
679
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kel dirilip ablalarını görünce “Ooo! Çok uzun uyumuşum.” demiş.
Ona ablaları “Evet evet, çok uzun uyudun. Eğer biz gelmeseydik ebedi
uyuyacaktın. Biz gelip seni uykudan uyandırdık. Sen nasıl bu hâle düştün?” demişler.
Kel başından geçenleri anlatmış. Sonra ablaları Kel’e dev perisinden
kızı nasıl alıp geleceğinin yolunu öğretmişler de “Ormanda yol ayırımında
dallı budaklı büyük bir meşe var. Bu meşenin başında bir sandık var. Bu
sandığı alıp parçala. Onun içinden çıkan tavşan koşmaya başlar. Köpeğin
tavşanı yakalasın. Köpek yakalayınca tavşan, ördek olup havalanıp uçar.
Onun arkasından ördeğini uçur. Senin ördeğin o ördeği yakalayacağı sırada bu ördek yumurtaya dönüşüp suya düşer. Bu suyun içinden yumurtayı
alıp kır. Onun içindeki iğne kırılınca dev perisi ölür. Onun canı bu iğnenin
içindedir.” demişler, dönüp gitmişler.
Kel, ablalarının öğrettikleri yapmış. Köpeği ile ördeğini almış da yol
ayrımındaki dallı budaklı meşeyi arayıp bulmuş. Meşenin başına çıkıp
sandığı indirmiş. Sandığı kırıp parçalayınca onun içinden bir tavşan çıkıp
kaçmış. Köpek,F601.7-1. tavşanın arkasından koşmuş. Köpek tuttu tutacakken
tavşan, ördeğe dönüşüpD411.3-2. havaya uçmuş. Onun arkasından delikanlı,
ördeğini havalandırmış. Ördeği o ördeğe yetişeceği sırada ördek yumurtaya dönüşüpD423-5. suya düşmüş. Kel, yumurtayı nasıl alırım diye üzgün bir
şekilde suyun kıyısına gelince daha önceki altın balık yüzüp gelmiş. Kel
derdini anlatınca altın balıkB102.4. suyun dibine doğru yüzüp gitmiş. Bütün
balıklardanB470. yumurtayı aramalarını istemiş. Yumurta bulununca altın
balık yumurtayı getirip Kel’e vermiş. Kel yumurtayıE711.1. kırmış. Onun
içindeki iğneyiE745.2. de alıp kırmış. Sonra dev perisinin evine gitmiş. Vardığında dev perisi evdeymiş. Kel’i görünce dev perisi “Artık ben yaşlandım…” demiş de ölüp gitmiş.G512.
Kel, eşi kız padişahı alıp dönmüş.G550. Bütün kardeşlerini düğüne
çağırmış. Kız padişah ile Kel dilsizleri dilli, kör olanları gözleri görür
yapmışlar. Halk arasında çok büyük itibar kazanmışlar. Onlar hâlen de
birlikte yaşıyorlarmış.
680
Erkan KARAGÖZ
3.11.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 11
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna BOM: 11
D1478-3. Magic mirror illuminates dark place Sihirli aynanın karanlık
yeri aydınlatması (MEK) BOM: 11
D975. Magic flower / Sihirli çiçek BOM: 11
D1275.1-1 Magic music produced by flowers / Çiçekler tarafından
sihirli müziğin yapılması (MEK) BOM: 11
E55. Resuscitation by music / Müzik yoluyla dirilme BOM: 11
D1153.1. Magic tablecloth / Sihirli sofra bezi BOM: 11
D1472.1.8. Magic table-cloth supplies food and drink / Sihirli sofra
bezinin yemek ve içecek sağlaması BOM: 11
G0. Ogres / Dev(ler) BOM: 11
G420. Capture by ogre / Dev tarafından kaçırılma BOM: 11
B211.5. Speaking fish / Konuşan balık BOM: 11
D1223-1. Magic kuray / Sihirli kuray (MEK) BOM: 11
E761.1.5-14. Life token: blood drops from kuray / Eğer kuraydan süt
değil de kan damlıyorsa kahramanın ölmesi (MEK) BOM: 11
E761.7-15. Life token: Counting stars / Eğer sayılan yıldızların sayısı
tek çıkarsa kahramanın ölmesi (MEK) BOM: 11
E761.1.5-15. Life token: blood rains on the wall / Eğer duvara kan
yağmışsa kahramanın ölmesi (MEK) BOM: 11
E80. Water of life. Resuscitation by water / Hayat suyu. Su yoluyla
dirilme BOM: 11
E80.1. Resuscitation by bathing / Yıkama yoluyla dirilme BOM: 11
F601.7-1. Dog as an extraordinary companion / Olağanüstü bir
refakatçı olarak bir köpek (MEK) BOM: 11
D411.3-2. Transformation: hare to duck / Tavşanın ördeğe dönüşmesi
(MEK) BOM: 11
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
681
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D423-5. Transformation: duck to egg / Ördeğin yumurtaya dönüşmesi
(MEK) BOM: 11
B102.4. Golden fish / Altın balık BOM: 11
B470. Helpful fish / Yardımsever balık BOM: 11
E711.1. Soul in egg / Ruhun (canın) bir yumurtanın içinde olması
BOM: 11
E745.2. Soul as needle / Ruhun bir iğne olması BOM: 11
G512. Ogre killed / Devin öldürülmesi BOM: 11
G550. Rescue from ogre / Devden kurtarma BOM: 11
3.12. BAYKUŞ
3.12.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda Abdurrahman isminde bir ihtiyar yaşamış. Onun Abdullah isminde bir oğlu olmuş. İhtiyar adam ticaretle uğraşıyormuş. Çocuğu küçük olduğundan bir hafta ticaret yapmıyormuş. Oğlu büyüyünce,
ihtiyar adam “Evladım, bir arkadaş bulup ticaret hayatına atıl. Pazara git,
kendine bir arkadaş edin. Sonra ticarete başlarsın.” demiş.
Abdullah pazara gitmiş. Yolda giderken bir kişinin yattığını görmüş.
Yakınına varıp bakmış. Çok yakışıklı bir delikanlı ölü olarak yatmaktaymış. Ölünün ceplerine bakmış, bir altın ustura varmış.
Delikanlı pazara gelmiş de “Cemaat haydi, bir delikanlı ölmüş. Onu
iyi bir şekilde gömelim. Hakkınızı öderim.” demiş.
Abdullah kefenlik satın almış. Sonra bulduğu cemaatle birlikte ölünün
yanına gitmiş. İyi bir kabir kazdırdıktan sonra da hayrını dağıtıp ölüyü
gömdürmüş. Gömme işi bitince doğruca evine dönmüş. Niçin derseniz,
Abdullah parasını epeyce harcamışmış.
“Arkadaş buldun mu, çocuğum?” demiş babası.
“Hayır baba, bulamadım.” demiş delikanlı.
“Tamam, o zaman falan pazara var.” demiş babası. Sonra mal yükleyip oğlunu başka tarafa göndermiş de “Ne bulursan arkadaşınla ortak
ol. Falan yerde atınızı durdurup dinlenirsiniz. Atınız dinlenirse giderseniz,
682
Erkan KARAGÖZ
dinlenmezse gitmezsiniz. Falan yerde Taşayak isminde bir yer var. Orada
durmayın.” demiş babası.
Delikanlı gitmiş, giderken bir kişiye rastlamış. O kişi ona “Nereye
gidiyorsun?” diye sormuş.
“Birlikte ticaret yapmak için arkadaş aramaya gidiyorum. Benim arkadaşım olur musun?” demiş Abdullah.
“Ne kadar vereceksin?”
“Kazancımın yarısını. İsmin ne senin?” demiş Abdullah.
“Baykuş.” demiş bu kişi.
İkisi iki ata binip gitmişler. Bir zaman sonra atlarını dinlendirmek için
durdurmuşlar.
“Taşayak önünde dinlenmeyelim. Babam öyle söyledi.” demiş
Abdullah.
“Taşayak’a yaklaştık.” demiş Baykuş.
“O zaman Taşayak’ı geçtikten sonra dururuz.” demiş delikanlı.
Taşayak’a vardıklarında Baykuş “Burada duralım.” demiş. Abdullah
çok korkmuş.
Diğer delikanlı “Korkma.” demiş.
“Bu benim aklımdan ne geçirdiğimi biliyor. Şimdi ne yapsam acaba?”
diye Abdullah düşünmüş de “Babam burada kesinlikle konaklamamamı
tembihledi.” demiş.
“Konaklayalım.” demiş üsteleyerek Baykuş.
Sonra bu ikisi atların gemlerini çıkarmışlar. Atları köstekleyip bırakmışlar. Ondan sonra da et pişirmek için ateş yakmışlar.
Baykuş “Sen uyu Abdullah, yemeği ben hazırlarım. Atlara da bakarım.” demiş.
Düşünüp yatarken Abdullah uyuyakalmış. O sırada yeraltından bir
cadıG200. nine çıkıp bunların atlarına birer avuç zehirli ilaç vermiş. Baykuş atları başka bir yere geçirmiş. Sonra sessizce nineyi takip etmiş. Nine
yeraltınaG237- inmiş, bir evin kapısını açıp girmiş. Ninenin bir oğlu varmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
683
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Nine, oğluna “Ben şurada insan öldürdüm.G262. Onların atlarını zehirledim. Haydi gidip mallarını alalım.” demiş.
Baykuş dinlemekteymiş. Ninenin kilerinde sağlam bir sopa asılıymış.
Baykuş, bunlar çıkarken sopayı hazır etmiş de önce ninenin oğlunu sonra
cadı nineyi sopayla vura vura öldürmüş.G278-2. Sonra ocağın yanına gelip
yeniden yemek pişirmeye başlamış. Yemek pişince Abdullah’ı uyandırmış.
Yemek yemişler. Sonra tan atmak üzereyken yeniden yola çıkmışlar. Uzun
bir yolculuktan sonra bunlar varacakları yere gelmişler. Mallarını çok iyi
fiyata satmışlar. Ucuz fiyattan da mal almışlar.
O sırada bunlar “Padişahın kızı eşini seçecek.” diye bir haber duymuşlar.
Abdullah “Haydi biz de gidelim.” diye Baykuş’a söylemiş.
Bunlar da halkın toplandığı yere varmışlar. Ancak kapının ağzına oturabilmişler. Bir zaman sonra padişahın kızı askerlerle birlikte gelmiş. Kız,
Abdullah’ı görür görmez âşık olmuş. Sonra meydanı üç defa dolaşmış, eş
olarak Abdullah’ı seçmiş.
Padişah “Ne hüneri var bu Abdullah’ın? Kızın yüzüğünü bulsun!” demiş.
Kız sezdirmeden yüzüğünüD1076. babasının sakalına saklamış. Baykuş,
Abdullah’ın suretineD40. girip yüzüğü aramaya başlamış. İlk önce halkın
içinde aramış, yüzüğü bulamamış. Sonra gelip padişahın üstünü aramış.
Yüzük onun sakalından çıkmış. Şimdi de yüzüğü delikanlının saklayıp kızın bulması gerekmiş. Kız yeraltına inmiş, yer üstüne çıkmış ama yüzüğü
bulamamış. Kız uzun bir zaman aramış. Yüzük padişahın kaşında neredeyse toz D454.8.2-2. gibi durmaktaymış. Kız araya araya sonunda yüzüğü bulmuş.
Sonra kız yüzüğü yeniden saklamış. Delikanlı da aramaya başlamış.
Bir gökyüzüne çıkmış, bir yere inmiş. Yüzük padişahın alnında terD454.8.2-3.
olarak durmaktaymış. Delikanlı yüzüğü bulduktan sonra saklamış. Yüzük
padişahın sağ ayağının taban keçesinin altındaymış. Kız aramış aramış,
yüzüğü bir parçacık toprakD454.8.2-4. olarak bulmuş.
Kız yüzüğü tekrar saklamış. Kızın yüzüğü delikanlının elbisesinde böolarak geziyormuş. Delikanlı yüzüğü yine bulmuş.
cek
D454.8.2-5.
Sonra yüzüğü bir kez daha delikanlı saklamış. Yüzük padişahın kulağına konan bir sinekD454.8.2-6. gibi duruyormuş. Kız uzunca bir aramadan
sonra yüzüğü zar zor bulabilmiş.
684
Erkan KARAGÖZ
Düğün yapıp meclis kurmuşlar. Abdullah kızı alıp Baykuş ile yola
çıkmış. Daha önce geçtikleri Taşayak’a gelmişler. Burada durmuşlar. Sonra
Baykuş, Abdullah’ı cadı ninenin evine götürmüş. Orada iki padişah kızı bulmuşlar. Cadı bu kızları, oğlu için kaçırmışmış. G261. Bunlar ninenin altınlarınıG299-3. almışlar.G279.2.1. Sonra kızları da alıp yer üstüne çıkmışlar.R111.1.8.
Atları bıraktıkları yere geldiklerinde Baykuş “Ya Abdullah, kızların
hangisini alacaksın?” demiş.
“İlk padişahın kızını alacağım.” demiş Abdullah.
“Hayır, şu iki kızın birini sen birini ben alacağım ama ilk kızı ortadan
kesip bölüşeceğiz.” demiş Baykuş karşı çıkarak.
Abdullah şaşırmış, kıza pek acımış da “Onu ortadan keseceğimize benim olsun, diğer ikisi de senin olsun.” demiş.
“Kazanç ortak olacak diye anlaşmıştık.” demiş Baykuş.
“Yük atındaki iki kızı sen al, bu benim olsun.” diye Abdullah üstelemiş
ama Baykuş razı olmamış. Baykuş, kızı dikine ortadan kılıçla keseyim
dediğinde kız kusmuş. İkinci denemesinde de kız yeniden kusmuş. Üçüncü
denemesinde ise kız içindeki bütün kötü şeyleri, yılanları kusup çıkarmış.
“Bak Abdullah, şimdi üç kız da senin. Ben onu almayı düşünmedim.
Temizleyip vereyim diye düşündüm. Sevmezsen şu iki kızı komşu delikanlılara verirsin.” demiş Baykuş.
Baykuş hiçbir şey almak istemeyince “Kendine düşen payı kendin al.”
demiş Abdullah.
O zaman Baykuş “Sen beni bir vakit çok iyi bir şekilde hayır dağıtıp
gömmedin mi? İşte gömdüğünE341.1.1. o delikanlı benim. Ben sana yaptığın
iyiliğin karşılığını verdim. Zengin ve rahat bir hayat yaşa.” demiş Baykuş.
Sonra Abdullah’ı göndermiş.
Delikanlı evine dönmüş. Babası zenginliğin çokluğuna şaşırarak “Tek
başına mı kazandın?” demiş.
“Hayır baba, işte bir vakit bir delikanlıyı gömüp dönünce ‘Hayırlısı olsun.’ demiştin ya, o delikanlı yardım etti. Taşayak’taki kötüleri de
öldürdük.” demiş.
Abdullah iki kızı, iki komşu delikanlıya verdi. Kendi de ilk padişahın
kızını aldı. Abdullah çok zenginleşti. O hâlen de yaşıyor. Masalın ondan
sonrasını ben daha anlatacağım.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
685
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.12.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 12
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) BOM: 12
G237- Witch lives in underground / Cadının yeraltında yaşaması
(MEK) BOM: 12
G262. Murderous witch / Öldürücü cadı BOM: 12
G278-2. Killing the witch by beating with club / Sopayla döverek
cadıyı öldürme (MEK) BOM: 12
D40. Transformation to likeness of another person / Benzer bir kişiye
dönüşme BOM: 12
D1076. Magic ring / Sihirli yüzük BOM: 12
D454.8.2-2. Transformation: ring to dust / Yüzüğün toza dönüşmesi
(MEK) BOM: 12
D454.8.2-3. Transformation: ring to sweat / Yüzüğün tere dönüşmesi
(MEK) BOM: 12
D454.8.2-4. Transformation: ring to clod / Yüzüğün keseğe (toprak
parçası) dönüşmesi (MEK) BOM: 12
D454.8.2-5. Transformation: ring to beetle / Yüzüğün böceğe
dönüşmesi (MEK) BOM: 12
D454.8.2-6. Transformation: ring to housefly / Yüzüğün karasineğe
dönüşmesi (MEK) BOM: 12
G261. Witch steals children Cadının çocuk çalması BOM: 12
G299-3. Witch possess treasure (gold, jewels, etc.) / Cadının bir
servete sahip olması (altın, mücevher, vb.) (MEK) BOM: 12
G279.2.1. Gold stolen from witch / Cadıdan altın çalma BOM: 12
R111.1.8. Rescue of maidens from witches / Genç kızın cadıdan
kurtarılması BOM: 12
E340. Return from dead to repay obligations / Minnet borcunu ödemek
için ölümden dönüş BOM: 12
E341.1.1. Dead grateful for having been spared indignity to corpse /
Cesedine saygısızlık edilmesine izin verilmediği için minnettar olan ölü
BOM: 12
686
Erkan KARAGÖZ
3.13. dİRİ CeSeT
3.13.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda zengin bir adam varmış. O, ömrü boyunca
yabancı memleketlerden eşya getirip ticaret yapmış, geçimini böyle sağlamış. Bu adam ihtiyarlayınca gözü görmez olmuş. Kör olunca bütün ticaret
işleri oğluna kalmış.
Bir gün genç tüccar mallarını yükleyip komşu köye pazara gitmiş.
Köyden çıkıp mezarlığın yanından geçtiği sırada bir bağırma sesi duymuş.
Genç tüccar hiç düşünmeden mezarlığa girmiş. Girince gözüyle ne görsün,
iki kişi bir cesedi kazıp çıkarmış da onu tekmeleyip duruyormuş.
Delikanlı onlara “Niye tekmeliyorsunuz onu?” diye sormuş.
Diğerleri “O bizden yirmi akçe aldıydı. Borcunu ödemeden öldü.” demişler.
Delikanlı onlara yirmi beş akçe verince bunlar cesedi tekmelemeyi
bırakmışlar. Kendi yollarına gitmişler.
Delikanlı da kendi yoluna gitmiş. Pazara varıp girince garip bir olay
olmuş. Kısa sürede halk bu delikanlının mallarını satın alıp bitirmiş. Delikanlı çok para kazanmış. Eve dönünce delikanlının babası mutlu olmuş.
O, ömrü boyunca ticaret hayatında mallarını bu kadar hızlı bir şekilde satamamışmış.
Tüccarın babasının getirmiş olduğu mallar bitmiş. Şimdi genç tüccarın mal alması için yabancı memlekete gitmesi gerekmiş. O zaman kör
baba, oğluna “Seyahate çıkmak için kendine bir arkadaş bul.” demiş.
Delikanlı pazara gitmiş. Güçlü bir delikanlıya rastlamış, ona durumu
anlatmış. Delikanlı gitmeye razı olunca genç tüccar onu alıp babasına getirmiş. Babası oğlunun bulup getirdiği delikanlıdan bir yumurta pişirmesini istemiş. Yumurta pişince önce yumurtayı bir kör gibi iple ortadan bölmesini, sonra da teraziye koymasını istemiş. Terazinin bir yanı ağır basmış.
Babası “Aynı seviyede mi?” diye sormuş.
Delikanlı “Aynı seviyede değil.” demiş.
Sonra ihtiyar “Oğlum siz birbirinize ihanet edersiniz. Sizin ikinizin
birlikte gitmesi iyi değil. Hadi oğlum git, başka bir kişi bul.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
687
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı ister istemez çıkıp gitmiş. Pazarın dışında üzgün bir şekilde
durmakta olan bir delikanlının yanına gelmiş. Üzgün delikanlı yakışıklı
sayılırmış. Tüccar bu delikanlıyı kendisine yoldaş olması için çağırmış.
Delikanlı kabul etmiş. İkisi birlikte eve dönmüşler. Babası yine bir yumurta pişirtmiş. Yumurtayı iple ortadan böldürmüş. Ölçüp bakmışlar. Bu defa
yumurta o kadar eşit bölünmüş ki terazinin iki yanı da aynı seviyedeymiş.
Sonra babası “Bu delikanlı sana gerçek bir yoldaş olacak. Onunla yola
çıkman çok iyi. Birbirinize ihanet etmezsiniz.” demiş.
Delikanlılar yola çıkmak için toplanıp hazırlanmaya başlamışlar. Toplanma işi bitince genç tüccarın babası onları çağırmış, yolda nelerle karışılacaklarını anlatarak “Bir hafta olunca siz bir çeşmeye rastlarsınız. Oradaki
otlar atları doyurmak için elverişli, dinlenmek için de çok rahat bir yerdir
lakin siz orada durmayın. Biraz daha gidince bir göl kıyısına varırsınız.
Buranın da otu güzel, insan ayağı basmamıştır. Çok rahat bir yerdir. Fakat
durmayın. Biraz daha gidince bir deniz kıyısına varırsınız. Buradaki otlar
daha büyük ve daha iyidir. Dikkat edin, burada da durmayın. Eğer durursanız helak olursunuz. Yolda birbirinize ihanet etmeyin.” demiş.
Delikanlılar yola çıkmışlar. Bir hafta olunca bir çeşmenin yanına varmışlar. Gece olmuş. Oradaki otlar o kadar iyiymiş ki üstelik otlara insan
ayağı bile basmamışmış.
Hizmetçi delikanlı “Bu yerde duralım. Böyle elverişli bir yere rastlayamayız.” demiş.
Tüccar biraz baktıktan sonra babasının söylediği sözleri aklına getirmiş de “Burası babamın söylediği yer, burada durmayalım.” demiş.
“Babanın söyledikleri boş, bir şey olmaz, haydi duralım.” demiş hizmetçi delikanlı da genç tüccarı burada konaklamak için razı etmeye çalışmış. Uyumak için yattıklarında hizmetçi delikanlı gözcülük yapmak için
kalmış. Diğeri uyumuş.
Bir zaman sonra çeşmenin yanına bir ihtiyar kadınG200. gelmiş. Elinde
eşyaları varmış. O, hizmetçi delikanlının yanına gelip ona elindeki eşyaları
uzatarak “Ey evladım, acıkmışsındır. Size nefis yemekler yedireyim hele!
Yolunuza rahat ve sağlam bir şekilde devam edersiniz.” demiş. Hizmetçi
delikanlı teşekkür edip yemeği almış. İhtiyar kadın gidince yemeği çeşmeye dökmüş. Dökmesiyle birlikte çeşmenin bir damla suyu bile kalmamış,
688
Erkan KARAGÖZ
kuruyup gitmiş. Delikanlı ses çıkarmadan ihtiyar kadının arkasından gitmiş. Biraz gidince kaya içindeG238- küçük bir ateş görmüş. Delikanlı oraya
gelip kapının önünde durmuş. Biraz durunca ihtiyar kadının sesi duyulmuş.
O, en küçük oğluna “Git oğlum, onlar yemeği yiyip ölmüşlerdir.G262. Mallarını, eşyalarını toplayıp getir.” demiş. İhtiyar kadının küçük oğlu kapıdan
çıkar çıkmaz hizmetçi delikanlı kılıcıyla onun başını kesip onu öldürmüş.
İhtiyar kadın ortanca oğlunu göndermiş. Hizmetçi delikanlı, ihtiyar
kadının ortanca oğlunu da öldürmüş. İhtiyar kadın büyük oğlunu
göndermiş. Hizmetçi delikanlı onu da öldürmüş. En sonunda ihtiyar kadın
dayanamayıp kendi gitmiş. İhtiyar kadının kapıdan çıkmasıyla delikanlı
onun da başını kesmiş.G275.7.1.
Hepsini öldürüp bitirince hizmetçi delikanlı evin içine girmiş. Bir kapıyı açıp bakınca görmüş ki odanın içi bakır paralarla doluymuş. Yanındaki
ikinci odayı açıp baktığında odanın içi gümüş paralarla doluymuş. Üçüncü
kapıyı açıp baktığında oda altın paralarla doluymuş.G299-3. Onun yanındaki
bir odayı da açıp baktığında orada çok güzel bir kız oturmaktaymış.G204.
Kız, delikanlının girmesiyle “Ey şansız delikanlı, sen buraya nasıl
düştün? Benim üç ağabeyim var. Onlar şimdi seni helak ederler. Çabucak
çıkıp git.” demiş.
Delikanlı işin nasıl olduğunu, her şeyi anlatmış.
Kız “Öyleyse ben seninle gideyim. Sen benim, ben senin olayım.”
demiş.R111.1.8.
Delikanlı “Benim şimdi vaktim yok. Ben seni üç yıl, üç ay, üç gün
sonra gelip alırım. Sen bütün malı, parayı yükleyip şu vakitte yola çıkarsın.” demiş. Kız razı olmuş.
Hizmetçi delikanlı geri geldiğinde tüccar uykusundan hâlâ uyanmamışmış. Hizmetçi delikanlı çay kaynattıktan sonra tüccar delikanlıyı uyandırmış.
Delikanlı uyanınca “Bir şey oldu mu?” diye sormuş.
“Hiçbir şey olmadı.” demiş hizmetçi delikanlı.
Bunlar çay içtikten sonra yola çıkmışlar. Gün boyunca gidince bir göl
kıyısına varmışlar. Delikanlı, babasının sözlerini aklına getirip burada durmak istememiş. Hizmetçi delikanlı konaklayıp gitmek için tüccar delikan-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
689
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
lıyı yine razı etmeye çalışmış. Biraz öğütlerde bulunduktan sonra tüccar
delikanlı razı olmuş ama “Bu defa ben gözcülük yapayım, sen uyu.” demiş.
Hizmetçi delikanlı kabul etmemiş. Gözcülük için yine o kalmış. Tüccar delikanlı uyuyunca hizmetçinin kulağına bir ağlama sesi gelmiş. Delikanlı oraya gitmiş. Varınca göl kıyısında çok güzel bir kız oturmaktaymış.
Delikanlı “Niye ağlıyorsun?” diye sormuş.
“İşte şu gölün dibindeF531.6.2.2.2. on iki başlı bir dev yaşıyor. O, padişaha
her gün bir kişiyi yemek için kendisine göndermesini emretti. Eğer padişah baş eğmezse dev bütün padişahlığı kırıp bitirecek. Ben bu padişahın
kızıyım. Bugün sıra bana geldi. Çabucak git yoksa seni de yer.” demiş.
Delikanlı, kıza kaçmasını söylemiş. Kendisi de dev ile dövüşmeye gitmiş.
Bir süre sonra gölün üstüne birbiri arkasına on iki başlı devG361.1-7. çıkıp
gelmiş. Delikanlı, devin çıkan kafasını kesip atmış.G512.1.2. Sonra devin gövdesini doğrayıp odun istifi gibi yığmış. Kız gelip delikanlıyı kucaklamış,
ağlamış.R111.1.1.
Delikanlı “Şimdi sen babanın yanına dön. Dönerken bir generale
rastlarsın, sen ona olan biten her şeyi anlat.” demiş. Kız mutlu bir şekilde
evine dönmüş.
Kız gidince delikanlı bir kayayı kaldırmış. Devin başlarını bu kayanın
altına koymuş.
Kız dönerken gerçekten de bir generale rastlamış. Kız ona olanları
anlatmış. General, kızı tehdit ederek “Eğer de babana devi benim öldürdüğümü söylemezsen seni öldürürüm.” demiş. Kız istemese de babasına
böyle söylemeye mecbur kalmış.
Padişah o kadar çok sevinmiş ki hemen kızını generale vermiş. Düğüne padişahlıktaki bütün herkesi çağırmalarını emretmiş. Kız sarayın çatısına çıkınca uzaklarda bir yerde, atların yanında bir delikanlı görmüş.
Babasından düğüne onu da davet etmesini istemiş. Padişah o delikanlıyı
da düğüne getirmeleri için at göndermiş. Bu hizmetçi delikanlıymış. O, arkadaşı tüccar delikanlıya uyku ilacı koklatmış da düğüne gidiyormuş. Kız
onu görmesiyle çatıdan inmiş. Delikanlıyı babasının yanına alıp getirmiş.
Kendini kurtaran kişinin bu delikanlı olduğunu söylemiş. Ama general
“Ben kurtardım.” demiş. Halk araştırmak için devli gölün yanına gitmiş.
Sonra general “İşte şuraya odun gibi istifleyip koydum.” demiş.
690
Erkan KARAGÖZ
Halk “Ama devin başları nerede?” diye sormuş. General şaşırıp kalmış. Delikanlı o sırada kayanın altından on iki dev başını alıp çıkarmış.
Generali yalan söylediği için bir atın kuyruğuna bağlamışlar, onu sürükleyerek götürmüşler. Halk saraya dönünce düğün yapılmış.
Delikanlı, padişaha üç yıl geçince kızını gelip alacağını, şu vakitte
yola çıkması için hazırlamasını söyleyip atların yanına gitmiş. O geldiği
zaman ikinci tanın atacağı vakit gelmiş. Çay kaynattıktan sonra tüccar delikanlıyı uyandırmış.
Uyanınca tüccar delikanlı “Bir şey oldu mu?” diye sormuş.
“Hiçbir şey olmadı, baban yanılmış işte.” demiş hizmetçi delikanlı.
Sabahleyin yollarına daha da devam etmişler. Bir ay daha geçince bir
denizin yanına gelmişler. Hava büsbütün kararmış. Bu yer daha güzelmiş.
Hizmetçi “Burası konaklamak için ne kadar da elverişli bir yer. Haydi,
şurada konaklayalım.” demiş.
Tüccar, babasının sözlerini aklına getirip “Hayır, hiç olmazsa babamın
bir sözünü tutalım.” demiş. Fakat hizmetçi delikanlı ısrar etmiş. Öğüt verip
razı etmiş.
“Yalnız bu defa nöbette ben durayım. Babam birbirinize ihanet etmeyin demişti. Sen iki defa nöbet tuttun ama benim nöbet tutmuşluğum yok.”
demiş.
Tüccar delikanlı yakında uykusunun gelmeyeceğini anlayıp hizmetçi
uyuyor diye at arabasının içine girmiş. Biraz oturduktan sonra çay kaynatmak için denize su almaya inmiş. Deniz kıyısına gelince, gözüyle ne
görsün, kıyıda bir taşın üstünde bir kız oturmaktaymış. Delikanlı oracıkta
kıza âşık olmuş. Fakat kız çok durmadan denize atlamış.
Delikanlı “Ölürsem, ölürüm. Ben onsuz yaşayamam.” diye onun arkasından suya atlayayım dediğinde arkasından biri tutup çekmiş. Bu hizmetçi
delikanlıymış. O, tüccar delikanlıyı uyumadan gözetlemekteymiş.
“Dur, sen buradan böyle atlarsan ölürsün.” demiş.
Sonra ikisi iki ördeğe dönüşmüşlerD161.3. de suyun dibineF725. doğru gitmişler. Kız bir kapıdan geçse delikanlılar da onun ardından gitmişler. Gide
gide onlar bir köyeF725.5.1. ulaşmışlar. Küçükçe bir balçık evinF725.3.3. yanına
gelip durmuşlar. Evin içinde bir ihtiyar kadınF725.5. ağlıyormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
691
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Ey, iki çocuğumdan birisi de yer üstünden dönmedi. Artık gözlerim
de görmemeye başladı. Ölmeden, en azından, seslerini duysam çok mutlu
olurdum.” demiş.
O zaman bu iki delikanlı onun oğullarıymış gibi davranıp eve girmişler.
“Anne, biz döndük.” demişler. İhtiyar kadın mutluluğundan daha da
ağlamaya başlamış. Böylece bunlar üçü birlikte yaşamaya başlamışlar.
Delikanlı, altın saçlı kızı düşündüğünden sararmaya başlamış. Bir gün
hizmetçi delikanlı, ihtiyar kadına “Anne, ağabeyimi evlendirmek gerek.”
demiş.
İhtiyar kadın mutlu olup kabul etmiş. Hizmetçi oğlan, altın saçlı kızı
söyleyince ihtiyar kadın karşı çıkmış. Oğlanları çok üsteleyince görücü
olup gitmeye razı olmuş.
İhtiyar kadın, padişahın sarayının yanına vardığında padişahın altın
saçlı kızıF232.4.2. çatıdaymış. Kız, ihtiyar kadını uzaktan görmüş de “Nine
bana görücü mü geldin? Ben oğullarına bir şart koyacağım. Eğer bunu yapabilirlerse varırım. Onlar herhangi bir yere kaçsın. Eğer ben onları bulamazsam gelinin olurum.” demiş.
İhtiyar kadın dönünce ne iş yapmaları gerektiğini söylemiş. Bu iki
delikanlı biraz düşündükten sonra yerin yedi kat altına saklanmışlar.A651.3.1.
Teyze de saraya gitmiş. Kız çatıdan bağırarak nineyi karşılamış.
“Nine, boşuna gelme. Oğulların yedi kat yerin altında.” demiş.
İhtiyar kadın üzülüp gitmiş. İkincisinde delikanlılar yedi kat göğün
arkasına saklanmışlar.A651.3.1. Bu defa da padişahın kızı, ihtiyar kadını yarı
yoldan geri göndermiş. Delikanlılar, ihtiyar kadından yeniden gitmesini istemişler. Bu defa çok güzel bir şalD269-1. ile bir elbiseD269-2. giyerek gitmesini
istemişler. İhtiyar kadın giyinip gitmiş. Sokak boyunca giderken bütün köy
halkı ihtiyar kadının elbisesine hayran kalıp bakakalmışlar. Padişahın kızı
da çatıdan ihtiyar kadının yanına inmiş. Onu saraya almış. İhtiyar kadının
elbisesinden gözünü alamayıp “Ben giyeyim hele!” diye elbiseyi istemiş.
Giyince, diğer iki delikanlı kızın iki omuzundan fırlayıp çıkmış. Kız, o
zaman yenildiğini anlayıp tüccar delikanlıya gelin olmuş. Çok büyük bir
düğün yapıp bu sarayda yaşamaya başlamışlar.
Burada üç yıl yaşadıktan sonra delikanlı dönmek istemiş. Bu konuyu
hanımına söyleyince hanımı da razı olmuş. Pek çok malı mülkü yükleyip
692
Erkan KARAGÖZ
üçü birlikte dönüp gitmişler. Bir hafta sonra gölün yanına gelmişler. Hizmetçi delikanlı, tüccara beklemesini söylemiş. Kendisi de gölün kıyısına
inmiş. Varınca tam söylediği vakitte mallar yüklenmiş, kız da onu beklemekteymiş. Bütün malı mülküyle bu kızı da yanlarına alıp yollarına devam
etmişler. Sonra çeşmenin olduğu yere gelmişler. Hizmetçi delikanlı çeşmenin yanına gitmiş. Varınca kız bütün malını mülkünü yükleyip beklemekteymiş. Bunlar o kızı da alıp zenginleşip dönmüşler.
Dönünce, tüccar ile hizmetçi malı mülkü bölmeye karar vermişler. O
anda hizmetçi delikanlı “Üç yıldan fazla beraber yürüdük ama hiçbir vakit
ikimiz birlikte oturup güzelce konuşamadık. Haydi, rahat rahat konuşarak yürüyelim.” demiş. Delikanlı kabul etmiş. İkisi yavaş yavaş konuşarak
bozkır boyunca gitmişler.
Hizmetçi delikanlı “Hatırladın mı? Kabirlikte sen bir cesedi para verip tekmelenmekten kurtarmıştın. İşte o ceset bendim.E341.1.1. Ben iki yıl iki
ay iki hafta için izin alıp çıkmıştım. Artık benim vaktim doldu. Yalnız on
dakikam kaldı. Bu malların mülklerin hepsi sana kalır. Artık benim ölme
vaktim geldi.” demiş. Tüccar delikanlı onu saygıyla gömmüş. Kendisi üç
kızla kalmış. Onlar hâlen de mutlu bir şekilde hep birlikte yaşıyorlarmış.
3.13.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 13
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) BOM: 13
G238- Witch lives in the rock / Cadının bir kayanın içinde yaşaması
(MEK) BOM: 13
G262. Murderous witch / Öldürücü cadı BOM: 13
G275.7.1. Witch beheaded / Cadının başının kesilmesi BOM: 13
G299-3. Witch possess treasure (gold, jewels, etc.) / Cadının bir servete sahip olması (altın, mücevher, vb.) (MEK) BOM: 13
G204. Girl in service of witch / Cadının hizmetindeki kız BOM: 13
R111.1.8. Rescue of maidens from witches / Genç kızın cadıdan kurtarılması BOM: 13
F531.6.2.2.2. Giant lives under lake / Devin gölün altında yaşaması
BOM: 13
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
693
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G361.1-7. Twelve headed ogre / On iki başlı dev (MEK) BOM: 13
G512.1.2. Ogre decapitated / Devin başının kesilmesi BOM: 13
R111.1.1. Rescue of princess from ogre / Prensesin devden kurtarılması
BOM: 13
D161.3. Transformation: man to duck / İnsanın ördeğe dönüşmesi
BOM: 13
F725. Submarine world / Su altı dünyası BOM: 13
F725.5.1. Visit to people of village under lake / Gölün altındaki
insanları ziyaret etme BOM: 13
F725.3.3. Undersea house / Su altı evi BOM: 13
F725.5. People live under sea / İnsanların denizin altında yaşaması
BOM: 13
F232.4.2. Fairy princess with golden hair / Altın saçlı peri prensesi
BOM: 13
A651.3.1. Seven worlds above and below / Yukarıdaki ve aşağıdaki
yedi dünya BOM: 13
D269-1. Transformation: man to shawl (scarf) / İnsanın şala dönüşmesi
(MEK) BOM: 13
D269-2. Transformation: man to dress / İnsanın elbiseye dönüşmesi
(MEK) BOM: 13
E340. Return from dead to repay obligations / Minnet borcunu ödemek
için ölümden dönüş BOM: 13
E341.1.1. Dead grateful for having been spared indignity to corpse /
Cesedine saygısızlık edilmesine izin verilmediği için minnettar olan ölü
BOM: 13
3.14. BedİGÜlYAMAl İle SeYFİlMÜlÜK
3.14.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir padişah varmış. Onun pek çok odası varmış. Kendisi kırlara gidince padişah anahtarları küçük oğluna verirmiş.
Ama odalardan birinin anahtarını vermezmiş.
694
Erkan KARAGÖZ
Oğlan büyüyüp delikanlı olmuş. Günlerden bir gün babası gitmeden önce
hüzünlü bir şekilde oğluna bakmış da “Niçin hüzünlüsün oğlum?” demiş.
“Bütün odaların anahtarını veriyorsun ama biri her vakit kilitli. O odanın anahtarını vermiyorsun.” demiş delikanlı.
Babası anahtarı çıkarıp vermiş de “Al ama o odaya girme.” demiş.
Babası gidince Seyfilmülük o odaya girmiş, oradaki büyük sandığı açmış. Açmasıyla birlikte resmini gördüğü kıza oracıkta âşık olmuş.T11.2. babası dönünce bu durumu sezmiş de “Ah oğlum, o odaya girmişsin.” demiş.
Seyfilmülük yemeden içmeden kesilmiş. Onun uyku düzeni bozulmuş. Eriyip bitmeye başlamış. Sonra Seyfilmülük “Baba, bu resmi bana
ver. Ben onu arayacağım.” demiş.H1381.3.1.2.1.
Padişah ona on iki asker ile Seyit isminde güvenilir birisini verip yolcu etmiş. Bunlar gide gide bir denize ulaşmışlar. Orada bir gemi yaptırıp
denize açılmışlar. Denizde dolaşırlarken çok acıkmışlar, bir adaya çıkmışlar. Orada rastladıkları bir fil yavrusunu yakalamışlar. Yavruyu ateşte
pişirip yedikten sonra dinlenmek için yatmışlar. Bazıları fil yavrusunun
etinden yememişmiş. Seyfilmülük de etten bir lokma alıp yemeye tenezzül
etmemişmiş.
Bunlar dinlenirlerken bir fil gelip çıkmış. Oradakilerin ağızlarını
koklamış. Kim yemişse onları öldürmüş.Q416.3-2. Sabah kalktıklarında sekiz askerin ölmüş olduğunu görmüşler. Bunlar altı kişi kaçmışlar. Adada
dolaşırlarken bunlar köpek başlı,B25.1. sığır ayaklıB29-10. yaratıkların yanına
çıkmışlar. Oradakiler bunları yakalayıp padişahlarına götürmüşler. Padişahları bunların bir eve kapatılmalarını emretmiş.
Seyfilmülük’e babası, Süleyman peygamberin yüzüğünü verip “Sakla,
faydasını görürsün.” demişmiş.
Bir vakit bunların karınlarını doyurmaya başlamışlar. “Yeme, kendini
koru.” demiş Seyfilmülük arkadaşına.
Aradan üç ay geçmiş. Bir gün bunların alınlarına vurup bakmışlar.
İyice semirenlerini tutup yemişler.
O arada padişahın bir kızı Seyfilmülük’e âşık olmuş. “Sen beni alırsan
ben seni kurtarırım.” demiş. “Öleceğime alayım, bir yolu bulunur hele!”
diye Seyfilmülük düşünmüş de “Arkadaşımı da kurtarırsan alırım.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
695
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kız ikisini de kurtarıp Seyfilmülük’ün hanımı olmuş. Seyfilmülük sürekli ağlıyormuş. Gönlündeki kızı yani fotoğraftaki kızı özlemişmiş. Seyit’in de nerede olduğunu bilmiyormuş.
Bir yıl geçmiş. Bir ara şehre çıktıklarında halkın toplanıp birisine güldüğünü görmüşler. Seyfilmülük dikkatlice bakınca Seyit’e vurup ona güldüklerini görmüş. Seyfilmülük padişaha söyleyip Seyit’i kurtarmış.
Bir zaman sonra Seyfilmülük akıllı bir ninenin varlığını duymuş. Ona
akıl danışmaya gidip bütün sırrını anlatmış.
Nine ona “Artık güz çıkıyor. Geceleyin onlar buz ülkesinde bayram
için toplanırlar. Orada kırk direk var. Direkleri suya yuvarlayıp yok et.
Sonra da buzdan buza atlayıp kaçarsın.” demiş.
Seyfilmülük bayram gününün gelmesini beklemiş. Bayram günü gelince geceleyin bütün direkleri suya indirmiş. Sonra buzdan buza atlayıp
kaçıp gitmiş. Onu kovalasalar da direkler olmayınca buza düşmekten korkup kıyıda kalmışlar.
Seyfilmülük gide gide bir adaya çıkmış. Bu ada bir devG0. tarafından
çiçeklerle efsunlanmışmış.D2070. Her kim bir çiçeğeD1402.1-1. dokunursa oracıkta ölüyormuş. Seyfilmülük dikkatlice gidip hiçbir çiçeğe dokunmamış.
Sonra bahçede yürürken bir ev görmüş. Gelip eve girince görmüş ki oradaki süslü karyolada aklara bürünmüş birisi yatıyormuş. Delikanlı onu açmış.
O, Melike isminde güzel bir kızmış. Delikanlı kızı uyandırmaya çalışmış
ama uyandıramamış. Delikanlının gözü kızın başucundaki dörtkenarlı süslü tahtayaD1456-1. ilişmiş. O tahtayı alınca kız uyanmış da “Ey delikanlı, sen
hangi mahlûkattansın?” diye sormuş.
“İnsanım.” demiş Seyfilmülük.
“Ben de.” demiş Melike.
Onlar konuşmuşlar. Seyfilmülük ne aradığını söylemiş.
“Ben o kızı biliyorum.” demiş Melike.
O sırada dev gelmiş. Delikanlı saklanmış, kız da yerine yatmış.
Dev, kızı uyandırıp bir iki gün evde durmuş, daha sonra çıkıp gitmiş.
Seyfilmülük “Sor bakalım, devin canı neredeymiş?” demiş kıza.
Dev yeniden dönmüş. Kız nazlanarak “İnsanın canı kendisinde, devlerin canı nerede oluyor?” diye sormuş.
696
Erkan KARAGÖZ
“Eee, sen beni öldürmek mi istiyorsun?” demiş dev.
“Yok be! Dev gibi devi nasıl öldürebilirsin ki?” demiş Melike.
“Benim canım denizin dibindeki dört güvercinli kafeste. Süleyman’ın
yüzüğüneF825-1. sahip olan kişi beni öldürebilir.” demiş dev de çıkıp gitmiş.
Seyfilmülük, kızı alıp denizin kıyısına gitmiş. Sonra yüzüğü denize
bırakarak “Devin canını çıkar.” demiş.
Yüzük, kafesi alıp çıkarmış. Delikanlının güvercinleriE715.1-8. öldürmesiyle birlikte dev yıkılmış. Kız ile delikanlı bir sala oturup denizde gitmişler.
Bir vakit bir su iyesiF420. çıkıp gelmiş. Bu sırada Seyfilmülük, başı Melike’nin topuğunda uyuyormuş. Seyfilmülük uyanır uyanmaz baltayla su
iyesinin başını kesmiş.
“Ey Melike, helak oldu, yazık! Niye uyandırmadın?” demiş.
Onlar sal üzerinde giderek Melike’nin babasına ulaşmışlar.
“Her kim olursa olsun Melike’yi bulursa ona kızımı vereceğim.” diye
kızın babası her tarafa haber göndermişmiş.
İlk rastladıkları kişi, kıza “Sen kimsin?” diye sormuş.
“Melike.” deyince bu kişi kızı tutmuş da padişahın sarayına gitmiş.
Babası, kızını sağ salim görünce çok mutlu olmuş da “Düğün yapacağız,
düğün!” demiş.
“Baba bu iş biraz karışık, sabret.” demiş Melike. Sonra olan biten her
şeyi bir bir anlatmış.
Bir vakit Bedigülyamal ismindeki çok güzel cin kızı,G307-13. Melike’nin
bulunduğunu duyup onu görmeye gelmiş. Sonra cin kızı Seyfilmülük’ü
görmüş. Melike sırrı açarak “O delikanlı seni aramak için gelmiş, sen ona
var.” demiş.
“O insan mahlûkatından, ben ona nasıl varayım?” demiş cin kızı Bedigülyamal. Günler geçmiş, aylar geçmiş. Sonunda Bedigülyamal da delikanlıya âşık olmuş.
Bu arada devler, dev padişahını öldüren kişiyi aramak için cinlerinG307.
arasına gelmişler. Tesadüfen Seyfilmülük’ü yakalamışlar da sürükleyerek
onu alıp gitmişler. Sonra onu bir sandığa koyup suyun dibine atmışlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
697
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Melike de, cinler de delikanlıyı aramışlar.
Seyfilmülük’ü gören bir cin “Onu devler alıp gitti.” demiş.
Bunlar ne yapalım diye düşünüp savaş açmaya karar vermişler.
Savaş başlamış. Savaş sırasında cinler, devin bir başını kesmişler de
ona “Delikanlıyı vermezsen iğne ile derini yüzeriz.” demişler.
“Beni bırakın, onu bulup vereceğim.” demiş dev.
Sonra Dev, sandığı çıkarmış. Çok zayıflayan Seyfilmülük’ü cinler alıp
dönmüşler, ona iyi bakmışlar. Sonra Bedigülyamal ile Seyfilmülük’e görkemli bir düğün yapmışlar.
Seyfilmülük çok bir zaman geçmeden bir arkadaşını yollayıp Seyit’i
getirtmiş. Ona da Melike’yi vermişler.
Biraz kaldıktan sonra Seyfilmülük eve dönme konusunda söz açmış.
“Ben oraya alışamam ki.” demiş Bedigülyamal.
“Hayır, alışırsın.” demiş Seyfilmülük.
Önden haber edip onlar dönmüşler.
Delikanlının babası oğlunun gelin alıp dönmesine çok sevinmiş.
3.14.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 14
T11.2. Love through sight of Picture / Resmini görme yoluyla âşık
olma BOM: 14
H1381.3.1.2.1. Quest for unknown woman whose picture has aroused
man’s love / Bilmediği bir kadının resmine âşık olan adamın resimdeki
meçhul kadını araştırması BOM: 14
Q416.3-2. Punishment: killing by elephants / Ceza: Fil tarafından
öldürülme (MEK) BOM: 14
B25.1. Man with dog’s head / Köpek başlı insan BOM: 14
B29-10. Man with cow’s foot / İnek ayaklı insan (MEK) BOM: 14
G0. Ogres / Dev(ler) BOM: 14
698
Erkan KARAGÖZ
D2070. Bewitching / Büyü yapma BOM: 14
D2178.9. Flower produced by magic / Sihir yoluyla çiçek yetiştirme
BOM: 14
D1402.1-1. Magic flower kills / Sihirli çiçeğin öldürmesi (MEK)
BOM: 14
D1456-1. Magic wooden ornament wakes up sleeping person /
Süslemeli tahtanın kişiyi uyandırması (MEK) BOM: 14
F825-1. Extraordinary ring / Olağanüstü yüzük (Süleyman’ın yüzüğü)
(MEK) BOM: 14
E715.1-8. Separable soul in dove / Ayrılabilir canın (ruhun) güvercinde
saklanıyor olması (MEK) BOM: 14
F420. Water-spirits / Su iyesi BOM: 14
G307-13. Female jinn / Dişi (kadın) cin (MEK) BOM: 14
G307. Jinn / Cin BOM: 14
3.15. YIlAn KIZ İle VenÜŞKe
3.15.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda bir şehirde bir ağa yaşıyormuş. Onun on sekiz yaşında
bir oğlu varmış. Bir vakit komşusu uğramış da “Tınazına su basmış, yanıp
da yat!” demiş.
Babası, oğluna tınaza gidip bakmasını söylemiş. “Tamam, sabah gidip
dağıtırım.” demiş oğlu.
Ertesi gün delikanlı yaba almış da kuru otlara bakmaya gitmiş. Bir
yabayla savurup dağıtırken “Venüşke, koru beni.” diye bir ses duymuş.
Etrafa bakmış, kimse de yokmuş. Sonra yabayı aldığı gibi hepsini yayıp bırakmış. Şimdi işim bitti dediğinde bir yılan çıkmış da onun boynuna
dolanmış. Delikanlı eliyle yılandan kurtulmaya çalışmış. Ne kadar yılanı
tutup atmaya çalışsa da gücü yetmiyormuş. Sonra Venüşke boynunu mendille bağlamış. Eve dönüp yatmış. Annesi onu yemeğe çağırarak “Venüşke
kalk, yemeği koydum!” demiş.
Bu çıkmamış. “Anne, gel hele!” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
699
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Annesi gelince Venüşke yılanı göstermiş. Apak yılan kapkara gözleriyle bakıyormuş. Hemen doktor çağırmışlar. İki doktor gelmiş. Ellerinden
geldiğince bakmışlar. Yılanı alıp atmak için bir şey de bulamamışlar. Sonra
çeşitli ilaçlar vermişler. İlaçlar da fayda etmemiş. Şaşırıp kalan doktorlar
dönüp gitmişler.
Delikanlı dışarı çıktığında yılan dile gelerekB211.6.1. “Venüşke, beni
kendi memleketime götür. Sonra benden kurtulursun. İyi bir at seçip al.”
demiş.
“Bizim kendi atımız var.” demiş Venüşke.
“Yok, şehirdeki en iyi atı seçip al.” demiş yılan.
Venüşke gidip babasına söylemiş. Babası iyi bir at satın almış.
Yılan “Yol soğuk olur, iyi giyin.” demiş.
İki kat şalvar, çizme, atkı, kürk, gocuk, eldiven, hepsini de hazırlamışlar, yola çıkmışlar. Bu yılan sürekli onun boynundaymış! Birkaç gün
gidince hava soğuk olmaya başlamış.
Venüşke, kürkünü, eldivenleri giymiş. Yol aldıkça çizmelerini, gocuğunu da giymiş.
Yılan “Venüşke, çok üşüsen bileH1512. ısınmak için seni çağırdıkları
yerlere varma. Helak olursun. Ben de helak olurum.” demiş.
Venüşke giderken yolda tek sıra hâlinde evlere rastlamış. Güzel güzel
kızlar koşarak çıkmışlar da onu çağırarak “Venüşke, üşümüşsün. İçeri gir,
ısınıp gidersin.” demişler.
Venüşke, yılana bakmamış. Soğuktan ölecek gibi üşüyüp titremekteymiş.
“Böyle de olsa öleceğim, öyle de olsa öleceğim.” diyerek atından inince, yılan “Sen de öleceksin, ben de. Bin atına geri!” demiş.
O, daha da gitmiş. Dişleri tıkırdayarak giderken bir zaman sonra ısınmaya başlamış.
“Soğuğu geçtik, artık sıcak yerlerdeyiz. İleride su satıcısı olur, sakın
durma.” demiş yılan.
Bunlar gitmişler, gitmişler; sıcaklık dayanılabilecek gibi değilmiş.H1511.
Ağzı kuruyup gitmiş. Tükürük de yutamıyormuş. Ağaç aralarından güzel
700
Erkan KARAGÖZ
kızlar çıkmışlar da onu bir kez daha çağırarak “Venüşke, gölgeye otur, dinlenip öyle gidersin.” demişler.
Delikanlı buna da dayanmış, geçip gitmişler. Bir çayıra çıkmışlar. Vardıklarında gökyüzüne ulaşan gümüşe benzer büyük bir evF772.1-3. görmüşler.
“Venüşke, atınla buradan dörtnala git.” demiş yılan.
Delikanlı burada atını çevirmiş. Tüh, hatırlayıp bakmış; boynundaki
yılan yokmuş. Sonra durmuş. Ne yapsam diye böyle dururken evden iki
kız çıkmış. Kızlar gelmişler de Venüşke’yi alıp içeri girmişler. Onu güzelce yıkamışlar. Üçüncü günde yılan kızınD391. kendisi gelerek “Ya, nasıl,
Venüşke?” demiş.
“İyi.” demiş Venüşke
“Yemek yedirdiler mi?” diye sormuş yılan kız.
“Yedirdiler.” demiş Venüşke. Bunlar böyle konuşmuşlar.
Yılan kız diğer iki kıza Venüşke’yi bahçede gezdirmelerini buyurmuş.
İyi atlara binip gitmişler. Bahçede, size söyleyeyim, olmayan bir şey yokmuş. Dünyadaki bütün meyvelerden varmış!F818-3.
Yılan kız gökyüzünde yıldızlar padişahıymış.A769-6. Venüşke gezmekten dönünce gelerek “Venüşke, benim üç ağabeyim var. Onları misafirliğe
çağırayım.” demiş. Delikanlıdan izin istemiş, yılan kız çok edepli davranıyormuş. Sonra güvercine dönüşüpD154.1. uçup gitmiş. Çok geçmeden üç
ağabeyiyle birlikte dönmüş.
Yemeğe oturduklarında kız “Ağabeylerim, işte bu delikanlı beni beladan kurtardı. Beni dev perileriG0. alıp gittiğinde gökyüzünde onlarla
savaşırken sakatlanıp düştüm. Şansıma tınaza düştüm. Beni işte Venüşke
alıp çıkardı.” demiş.
Ağabeyleri “İyi yapmışsın.” diyerek delikanlıyı övmüşler.
Sonra yılan kız, Venüşke’yi yine yıkanmaya göndermiş. Pek terbiyeliymiş, temizliği de seviyormuş. Delikanlı yıkanıp çıkınca “Venüşke, bu
gömlek senin için. Bunu sen hiçbir zaman çıkarma.” demiş.
Venüşke bu boz gömleğiD1056. giymiş. Artık Venüşke dönmek istiyormuş. Çıkıp atının yanına gelmiş. Ata bineyim diye elini atın arkasına koyunca atın beli kırılmış, at yere yığılmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
701
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
bunu yılan gören kız “Venüşke atına binme, o artık seni kaldıramaz.
Yayan git. Bir gün sonra büyük ağabeyimin yaşadığı yere ulaşırsın. O sana
kendi atını verir.” demiş.
Venüşke atını yanına alıp gitmiş. Eşinin ağabeyinin yanına varmış.
Venüşke’yi çok iyi misafir etmişler. Gideceği zaman eşinin ağabeyi “Venüşke, kız kardeşim sana hediye verdi mi?” diye sormuş
“Verdi, bir gömlek verdi.” demiş.
Sonra o ahırına girmiş de “Al, Venüşke, bu benim sana hediyem.” demiş. Sonra delikanlıya pırıl pırıl parlayan bir kara aygırı çıkarıp vermiş.
Tamam, bu çok iyi olmuş. Kara aygıra binerek Venüşke yeniden yola
çıkmış. Gitmiş de gitmiş. Ne kadar gittiğini de bilen yokmuş. At iyi olunca
akşama doğru eşinin ortanca ağabeyine varmış. O da Venüşke’yi karşılayıp
misafir etmiş de ona “Venüşke, sana benim hediyem şu olur.” demiş. Sonra
kara aygırın arkasına on iki kilo ağırlığında bir eğer getirip koymuş.
Şimdi Venüşke, yılan kızın küçük ağabeyine gelmiş. Misafir olmuş.
Küçük ağabeyi ona yedi kilo ağırlığında kılıç, dört kilo ağırlığında kamçı
vermiş. Şimdi size söyleyeyim, Venüşke belinde kılıcı, elinde kamçısı,
bindiği kara aygırıyla artık tam bir bahadır olmuş.
Sonra işte o böyle giyinip kuşanıp bir şehre varmış. En uçtaki küçükçe
bir evi kiralamak istemiş. Bir nine ona kiralık ev vermiş.
Venüşke yıkanayım dese su yokmuş. “Vah, nine susuz ne yapıyor böyle?” demiş Venüşke.
At bağlanan direği iki ucunda su taşınan bir sopaya dönüştürüp iki
büyük fıçıyla suya gitmiş. Suyu alıp dönerken halk ondan su istemiş, onun
suyunu bitirmiş. Kendisine azıcık kalmış. Halk suya gitmeye korkuyormuş. Suyu ejderhaB11. vermiyormuş ama Venüşke su alırkenB11.7.1. ejderha
ona dokunmamış.
Bir gün Venüşke böyle erken kalktığında şehrin kara bayraklarla dolduğunu görmüş. “Nine, bu ne alamet?” diye sormuş.
“Şehirde on sekiz yaşında ne kadar kız varsa ejderha yiyip bitirdi.
Bugün padişahın kızını oraya bırakacaklar.” demiş nine.
Venüşke kılıcını almış da atına binip oraya gitmiş. Vardığında padişahın kızı orada oturuyormuş. “Ey delikanlı, git çabucak. Helak olacaksın!”
demiş kız, delikanlıya.
702
Erkan KARAGÖZ
“Ben seni ejderhaya yedirmeyeceğim, kurtaracağım.” demiş delikanlı.
Konuşup oturmuşlar. İşte bir vakit deniz yarılmış da ejderha çıkıp gelmiş.B11.3.1. “Aha, padişah bugün nasıl da cömertmiş. Bir değil, üç can göndermiş.” demişB11.4.5. de yutmak istemiş.
Venüşke fırlayıp kalkmış da “Atın eyeriyle bu kılıç boğazına girsin!”
demiş.
“Yoksa sen benimle dövüşmek mi istiyorsun?” demiş ejderha.
“Dövüş de olur, savaş da.” demiş Venüşke.
Ejderha geriye çekilip denize bakarak üflemiş. Üç kilometre uzunluğunda parlak bir köprüD1258.1. yapılmış. Ejderha bu köprünün diğer başına
varmış da buradan uçarakB11.4.1. gelip Venüşke’ye saldırmış. Venüşke kımıldamamış bile.B11.11. Sonra Venüşke üfleyince üç kilometre uzunluğunda
suda köprü meydana gelmiş. Venüşke atına binmiş de rüzgâr gibi bu köprüden gelmiş. Rüzgâr gibi gelmiş de kılıcını savurmasıyla ejderhanın bir
başını kesmiş.B11.11-9. O zaman ejderha yalvarmaya başlayarak “Venüşke,
sen bana dokunma. Ben artık kurbağa yiyerek bile yaşarım.” demiş.
Venüşke, ejderhanın kopan başını büyük bir taşın altına kıstırıp koymuş. Sonra ejderhanın gövdesini kamçıyla vura vura getirip ninenin ambarına kilitlemiş.B11.12-8. Kendisini ejderhadan kurtaran Venüşke’ye padişahın
kızıR111.1.3. yüzüğünü vermiş.
Bu olan bitenleri padişahın bir askeri görmekteymiş. Venüşke gidince
asker, kızın yanına gelerek “Ejderhayı benim öldürdüğümü söylemezsen
kılıçla seni keserim.” demiş. Ya işte böyle, dünyada hazıra konan böyle
kimseler de varmış! Eee, kız ne yapsın şimdi, razı olmuş.
Ejderha ile Venüşke’nin savaşını padişahın kendisi de vezirleri de
uzaktan dürbünle izliyorlarmış. Savaş bitince padişah, vezirlerini oraya
göndermiş. Vezirler gelmişler ki bir asker orada duruyormuş.
“Kim öldürdü ejderhayı?” diye sormuşlar.
“Ben öldürdüm.” demiş asker gözünü bile kırpmadan.
Tamam, bunu alıp dönmüşler. Düğün hazırmış! Şehirdeki bütün halkı çağırmışlar. Nine ile Venüşke de gelmiş. İçki içmişler. Herkese rakıyı
kız dağıtmış. Kız rakı dağıtırken Venüşke’nin parmağında kendi yüzüğünü
görmüş. Görünce bağırarak “İşte beni bu kişi kurtardı!” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
703
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Asker öfkelenmiş, itiraz etmiş.
Venüşke sakince gelmiş de “Haydi öyleyse oraya gidelim.” demiş.
Oraya gitmişler. Venüşke, askere taşın altında yatan ejderhanın başını
alıp gelmesini buyurmuş. Nerede, asker taşı bile kımıldatamamış. Ama Venüşke bir eliyle taşı kaldırıp diğer eliyle başı alıp çıkarmış.
“İşte bu ejderhanın başı, anladın mı!” demiş.
Sonra padişah “Delikanlı, bu askere cezayı sen ver, böyle
aldatmamalıydı.” demiş.
Padişah emredince Venüşke kılıcın dipçiğiyle vurmuş. Bu askerin başı
paramparça olmuş. Sonra dönüp düğüne devam etmişler. Padişah, Venüşke’ye kızını verip onu askerlerinin başı yapmış da “Venüşke, sen askerî
işleri bilmiyorsun. Gidip üç ay okuyup dön.” demiş. Venüşke silah deposunu hanımına teslim etmiş. On bir depoyu teslim etmiş, on ikincisini açmamasını buyurmuş. On iki anahtar vermiş. İki ay geçip gitmiş. Hanımı
dayanamamış, açılması yasak olan depoyu açıp bakmak istemiş. Vay, açıp
baksa orada bir subay oturmaktaymış.
“Ne yapıyorsun burada?” demiş kız.
“Senin için gelmiştim. Baban hapsetti.” demiş subay.
Kız şaşırmış. Venüşke buraya o ejderhayı getirip kilitlemişmiş. Bu ejderha şimdi bir yaratığa dönüşüp subay kılığındaymış.D399.1. O, kızın hoşuna gitmiş. Venüşke’nin dönmesine daha bir ay varmış. Bunlar birbirlerine
alışmışlar; ikisi birlikte yaşamaya, yatıp kalkmaya başlamışlar.B605.
Bir gün subay “Venüşke’yi öldürmeliyiz.” demiş.
“Nasıl?” demiş kız.
“Onun üstünde bir gömlek var. Bu gömleği almalıyız.” demiş subay.
Tamam, bunlar böyle konuşup anlaşmışlar. Venüşke dönmüş. Sonra,
hanımı onu yıkanmaya göndermiş.
“Ay, bu gömleğin nasıl da kirlenip kokuşmuş. Yıkayıvereyim.” demiş
kız.
Hanımı söyleyince Venüşke gömleği çıkarıp vermiş. Bu olanları evin
işlerine bakan Nina görmüşmüş. “Eh Venüşke, hanımın sana ihanet etti
ya.” demiş.
704
Erkan KARAGÖZ
“Ya, öyle mi?” demiş Venüşke.
“Ya, öyle!” demiş Nina.
Venüşke kalkıp buradan kaçmış. Yılan kızın küçük ağabeyine gelmiş.
Onunla birlikte ortanca ağabeyine; üçü birlikte büyük ağabeyine gelmişler.
Sonra hepsi toplanıp yılan kıza gitmişler. Yılan kıza Venüşke’nin hâlini,
nasıl bir belaya düştüğünü anlatmışlar.
“Ey Venüşke, Venüşke! Söyledim ben sana gömleğini hiçbir zaman
çıkarma diye!” demiş yılan kız.
Büyük ağabey akıllıymış. “Venüşke’ye yardım etmeliyiz.” demiş.
Yılan kız, Venüşke’ye bir tarak vererek “Bu tarakla üç defa başını tararsan, neye dönüşmek istersen o olursun.” demiş.
Şimdi Venüşke o şehre tekrar gitmiş. Nineye gelip derdini anlatmış.
“Nine, padişahın damadı ne almak istiyor acaba, bunu öğren gel hele!”
demiş.
Nine öğrenip gelmiş. Padişahın damadına kara bir aygır gerekmiş.
Venüşke nineye “Nine, ben kara bir aygıra dönüşeyim. Sen beni padişahın damadına götürüp sat. Yalnız dizgini verme.” demiş.
Venüşke başını üç defa taraklaD1072.1. taramış. Pırıl pırıl parlayan kara
bir aygıraD131. dönüşmüş. Nine bunu yanına alıp gitmiş. O canavar subay
pencereden görmüş de “Nine, aygırı nereye alıp gidiyorsun?” diye sormuş.
“Satmaya.” demiş nine.
“Sat bana, ne kadar istiyorsun?”
“Üç bin.”
Üç bini vermiş. Ömründe bu kadar para görmeyen nine dizgini
aklından çıkardığından dönüp gitmiş.
Sonra subay, hanımına “Haydi, sana aygırı göstereyim.” demiş.
Çıkmışlar, çıksalar, kadın “Bu Venüşke ki!” demiş.
“Nereden biliyorsun?”
“Dizgininden.”
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
705
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Tamam, bunlar eve girmişler. İkisi yeniden konuşarak “Biz bunu keselim.” demişler.
Bunların konuşmasını Nina dinliyormuş. Gelip Venüşke’ye söylemiş.
Venüşke “Beni kesecekleri sırada nohut büyüklüğünde kan sıçrar.
Bunu pencerenin dibine göm.” demiş.
Kara aygırı alıp çıkarmışlar. Kesip parçaladıkları sırada nohut büyüklüğünde kan sıçramış. Nina, kimse görmeden ayağıyla sıçrayan kana
basmış. Venüşke’nin öğrettiği gibi pencerenin dibine varıp kanı toprağa
gömmüş.
Sabahleyin kalktıklarında bir elma ağacıD457.1-4. büyümüşmüş.
Bu kadın anlamış, eşine “Elma ağacı değil, Venüşke bu. Kazmacı çağırtıp dibinden kökletip atmalıyız.” demiş.
Nina yine dinlemekteymiş. Dinledikten sonra çıkıp Venüşke’ye söylemiş.
Venüşke “Onların ağacı kestikleri sırada bir kıymık uçup gider. Sen bu
kıymığı alıp göle at.” demiş.
Kazmacılar gelip ağacı kesmeye başlamışlar. Gerçekten de bir kıymık uçup gitmiş. Nina bunu almış da göle gidip atmış. Kıymık, ördeğe
dönüşmüş.D441.10-1. Bunlar ağacı kökleriyle birlikte yakıp külünü gökyüzüne
savurmuşlar.
Subay göle girmeye gitmiş. Vardığında gölde bir ördek yüzüyormuş.
Subay soyunup ördeği yakalamaya çalışmış. Venüşke gölün kıyısına çıkıp
çabucak gömleği giymiş de (bu yılan kızın vermiş olduğu gömlekmiş) oracıkta insana dönüşmüş.
Sonra bu konuyu padişaha söylemişler. Kızının bu subayla ne karıştırdığını padişahın kendisi de bilmiyormuş.
Padişah “Damat, sen bu adiye cezasını kendin ver.” demiş.
Venüşke çok düşünmeden ikisini de kesmiş.
Nina’yı hanımı olarak almış. Onlar hâlen de pek tatlı yaşıyorlarmış.
Dün vardım, bugün döndüm.
706
Erkan KARAGÖZ
3.15.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 15
B211.6.1. Speaking snake (serpent) / Konuşan yılan BOM: 15
H1512. Cold test (Attempt to freeze hero to death) / Soğukluk sınaması
(Kahramanı donarak öldürme girişimi) BOM: 15
H1511. Heat test / Sıcaklık sınaması BOM: 15
F772.1-3. Tower reaches sky / Kulenin gökyüzüne ulaşması (MEK)
BOM: 15
D391. Transformation: serpent (snake) to person / Yılanın insana
dönüşmesi BOM: 15
F818-3. Unusual garden including all of the fruits in the World /
Olağanüstü bahçede dünyadaki bütün meyvelerden bulunması (MEK)
BOM: 15
A769-6. Snake girl as a king of stars (Stars supervised by snake girl)
/ Yılan kızın yıldızların padişahı olması (Yıldızların yılan kız tarafından
yönetilmesi) (MEK) BOM: 15
D154.1. Transformation: man to dove / İnsanın güvercine dönüşmesi
BOM: 15
G0. Ogres / Dev(ler) BOM: 15
D1056. Magic shirt / Sihirli gömlek BOM: 15
B11. Dragon / Ejderha BOM: 15
B11.7.1. Dragon controls water-supply / Su dağıtımının bir ejderha
tarafından kontrol edilmesi BOM: 15
B11.3.1. Dragon’s home in bottom of sea / Ejderhanın evinin denizin
dibinde olması BOM: 15
B11.4.5. Talking dragon / Konuşan ejderha BOM: 15
D1258.1. Bridge made by magic / Sihir yoluyla köprünün ortaya
çıkması BOM: 15
B11.4.1. Flying dragon / Uçan ejderha BOM: 15
B11.11. Fight with dragon / Ejderhayla kavga etme BOM: 15
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
707
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B11.11-9. Dragon decapitated / Ejderhanın başının kesilmesi (MEK)
BOM: 15
B11.12-9. Dragon’s headless body is imprisoned in storehouse /
Ejderhanın başsız bedeninin bir ambara hapsedilmesi (MEK) BOM: 15
R111.1.3. Rescue of princess (maiden) from dragon / Ejderhadan
prensesi kurtarma BOM: 15
D399.1. Transformation: water-dragon to person / Su ejderhasının
insana dönüşmesi BOM: 15
B605. Marriage to dragon / Ejderha ile evlenme BOM: 15
D1072.1. Magic comb / Sihirli tarak BOM: 15
D131. Transformation: man to horse / İnsanın ata dönüşmesi BOM: 15
D457.1-4. Transformation: drops of blood to apple tree / Kan
damlasının elma ağacına dönüşmesi (MEK) BOM: 15
D441.10-1. Transformation: chips of wood to duck / Kıymığın ördeğe
dönüşmesi (MEK) BOM: 15
3.16. dAndAn BAHAdIR
3.16.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda etrafta şan kazanmış Abdullah isminde bir
padişah varmış. Bu padişahın Dandan isminde bir oğlu olmuş. Bu oğlan bir
aylık büyümesini bir günde, bir yıllık büyümesiniT615. bir ayda tamamlayıp
çok güçlü, yetenekli ve yakışıklı bir delikanlı olmuş.
Bu padişahlıkta bir tüccar varmış. O her yıl on, on bir ay boyunca
yabancı ülkelerde alış veriş işiyle meşgul oluyormuş. Döneceği zaman her
seferinde hediyelerle dönüyormuş.
Bir vakit yine böyle yabancı ülkelerden dönüp gelen tüccar Abdullah, padişahın yanına varmış. Her zamanki gibi padişaha bir hediyesi varmış. Padişah ile Dandan’a yabancı ülkelerdeki yenilikleri anlattıktan sonra
“Oğlunu çıkar, ben sana bir şey göstermek istiyorum.” demiş.
Tüccar, Dandan çıktıktan sonra padişaha hediyesini vermiş. Bu küçükçe bir sandıkmış. Sandığı açmasıyla birlikte padişah çok güzel bir kı-
708
Erkan KARAGÖZ
zın resmini görmüş. Kendisinin ihtiyar olmasına bakmaksızın kendinden
geçmiş.
Tüccar dönüp gitmiş. Padişah, bu sandığı bir kez daha açıp bakmamaya yemin etmiş. Çeşitli hediyelerle dolan ambarına kilitleyip koymuş.
Dandan, babasının hediyeyi göstermemesine çok şaşırıp düşüncelere dalmış. Düşünüp taşındıktan sonra babasına bir şey söylemeden hediyelerin
koyulduğu ambara inmiş. Orada o küçük sandığı bulup açmış. Resimdeki
güzel kızı görür görmez âşık olmuş.T11.2. O günden sonra delikanlı yemeden
içmeden kesilmiş, günden güne zayıflamaya başlamış.
Padişah buna çok şaşırarak “Oğlum, sen nasıl bir derde düştün, niçin
kaygılanıyorsun?” diye sormuş. Dandan hiçbir şey söylememiş. Dandan
küçük sandığı kendi odasına koymuş. Sandıktaki resme bakıp bakıp gönlünün derinliklerinde huzur bulmuş.
Padişahın çok akıllı bir danışmanı varmış. Günlerden bir gün Dandan
bu danışmana gitmiş de hiç kimseye söylememesini şart koşup kendi hâlini
anlatmış. Danışmandan yardım istemiş. Danışman, Dandan’a bu sandığı
getiren tüccarı bulmasını söylemiş. Dandan, tüccarı aramak için çıkıp gitmiş. Arayıp bulunca onun evine varmış. “O tüccar daha çok olmadı, boğazına balık kılçığı takıldı, ölüp gitti.” demişler.
Dandan başı önde kaygılı bir şekilde danışmanın yanına gelmiş. Danışman, Dandan’ı teselli etmiş. Çok gecikmeden yola çıkması gerektiğini
söylemiş. Nil nehrinin karşı tarafına çıkabilmesi için büyük bir gemi yaptırmasını, yol için altın ve erzak almasını ve bu konuyu kimseye anlatmamasını söylemiş.
Dandan, babasına söylemeden çok iyi bir yelkenli gemi yaptırmış.
Silah da almış. Sonra danışman ile birlikte resimde gördüğü kızı bulmak
içinH1381.3.1.2.1. yola çıkmışlar. Denizde bir hafta gittikten sonra bir kıyıya çıkıp dinlenmişler. Su aldıktan sonra yollarına daha da devam etmişler. Bunlar
gide gide denizde bir ada görmüşler. Dandan, danışmana bu adaya uğrayıp
gitmeyi teklif etmiş. Onlar böyle de yapmışlar. Kıyıya vardıklarında karşılarında çok güzel bahçeli, büyük bir ev görmüşler. Dandan hiç düşünmeden
sandığını alıp bu eve yönelmiş. Dandan eve girince ev sahibinden yiyecek
içecek istemiş. Sonra kendisinin nereye, niçin gittiğini anlatmış. O zaman
ev sahibi duvardaki asılı perdeleri açmış, oraya resmedilen kızın suretini
gösterip “Ben işte otuz yıl bu surete bakıp gönlümü avuttum. Sen genç
ömrünü boş yere ziyan etme, kızı arayıp bul.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
709
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Dandan vedalaşıp gitmiş. Danışmana her şeyi anlatmış. Bunlar daha
da gitmişler. Bir hafta yol gittikten sonra bir kıyıya yanaşıp durmuşlar.
Orada bir ihtiyar balıkçı oturuyormuş. Birbirlerine nereli ve kim olduklarını sormuşlar. İhtiyar adam şuradaki kasabada yaşadığını, ömrü boyunca
balık tuttuğunu söylemiş. “Niçin böyle?” diye sorduklarında anlatıvermiş:
“Ben bir balık tutsam bir hafta yaşarım. Bizim padişahın çok güzel bir kızı
var. Bu kız ile evlenmek için on dokuz padişahlıktan on dokuz delikanlı askerleriyle birlikte gelip bu şehirde yatıp kalkmaya başladı. İşte bu balıkları
satıp geçiniyorum. Bu kız haftada bir defa çıkıp delikanlılara görünüyor.”
demiş.
Bu sırada delikanlı resmi göstermiş. Dede bu resme bakınca “Bu resim, kız hummalı bir şekilde hastayken resmedilmiş. Şimdi onu görsen
aklın gider.” demiş.
Delikanlı, kızın bu şehirde yaşadığını öğrenince balıkçıya çok para
vermeye söz verip iyi bir kiralık ev bakmasını söylemiş. Balıkçı onun istediklerini yapmış.
Dandan böyle bir iki gün kızı nasıl görebilirim diye düşünüp şehirde
gezinmiş. Üçüncü gün de şehirde gezerken “Her kim Nerkes ismindeki
kızı görmek isterse padişahın sarayındaki güzel bahçeye varsın. Ancak
âşık olup ömrünüzü boş yere geçirmeyiniz.” sözlerini duymuş.
Dandan dönüp danışmana söylemiş. Sonra Nerkes’i görmek için
bahçeye gitmiş. Dandan bahçeye girdiğinde diğer padişah oğlanları çoktan kendi yerlerini almışlarmış. Hepsi de sabırsızlanıp kızın görünmesini
bekliyormuş. İşte bir vakit kara bulutun altından çıkan güneş gibi Nerkes
bahçeye çıkmış. Delikanlılar kızı görmeleriyle birlikte kendilerinden geçmişler, yıkılıp kalmışlar. Nerkes, onların yanına gelmiş. Onlara kendilerine
gelmesi için ilaç koklatmış. Bir taraftan da delikanlılara bakmış.
Kız, Dandan’ı beğenmiş de “İşte bu delikanlıya varırdım.” demiş.
Delikanlılar gönülsüzce dönüp gitmişler. Dandan da dönüp gitmiş.
Olan biteni danışmana anlatmış. Danışman ona pazara gitmesini, oradan
tırnaklı bir çizmeyle bir eldiven satın almasını söylemiş. Dandan bunların
hepsini yerine getirmiş. Dandan, akşam olup karanlık çökünce padişahın
sarayına gitmiş. Parmaklıklara varınca hiç düşünmeden parmaklıklardan
tırmanmış. Tırmanıp çıktığı yerden sarayın içindeki her şey görünüyormuş. Sarayın yerleşkesinin ortasında büyük bir kazanda fokur fokur lapa
710
Erkan KARAGÖZ
kaynıyormuş. Kazanın etrafında kırk kız yürüyormuş. Nerkes de balkonda
oturuyormuş.
Dandan gözetlediği yerden kızların biraz uzaklaştıklarını görünce parmaklıklardan atlayıp saraya girmiş. Sonra kazana doğru gidip kazanın içine uyku ilacı damlatmış. Ondan sonra bir ağacın başına çıkıp oturmuş. Biraz zaman geçince kızlar lapa yemeğe oturmuşlar. Nerkes kendi gördüğüne
kendisi inanamamış. Lapa yiyen kızların hepsi derin bir uykuya dalmışmış.
O hemen bir şeylerin döndüğünü sezmiş. Eline kılıç alıp çabucak inmiş de
kendi yerine yatmış.
Biraz sonra onun yanına Dandan gelmiş. Nerkes, Dandan’ı görmesiyle birlikte mutluluğunu gizleyememiş.
Onlar tan vaktine kadar oturmuşlar. Tan belirince Dandan gitmiş. Sabahleyin Nerkes uyandıktan sonra bahçedeki göle gidip yıkanmaya başlamış. Bu sırada bilmem bir yerlerden bir kara bulutD901. çıkıp gelmiş. Nerkes
doğruluncaya kadar bu kara bulut elleriyle kızı havaya kaldırmış. Sonra
uçarakD1520.2. kızı alıp gitmiş. Korkularından benizleri atan kızlar padişaha
koşmuşlar. Padişah buna hiç tasalanmamış. Niçin diye sorarsanız o, Nerkes’i kime vereceğini bilemediğinden şaşırıp kalmışmış. “Allah verdi, Allah aldı.” diyebilmiş. Padişah, kızının nerede olduğunu bilmek için şehrin
dışında yaşayan falcısınıD1712. sarayına çağırtmış.
Padişah olan biteni anlattıktan sonra falcısı ona kızının Kafdağı’nın
ardındaki Kehkehe denilen dev padişahının elinde olduğunu söylemiş. Falcısı, padişaha güvercin vermiş de “Bu güvercin hangi delikanlıya konarsa
o kişi kızını arayıp bulsun.” diye nasihat etmiş.D1814.1.
Padişah hemen bu haberi ilan ettirmiş. Güvercini uçurup göndermesiyle birlikte güvercin Dandan’ın omzuna gelip konmuş, ötmeye başlamış.
Diğer delikanlılar buna razı olmamışlar. Onlar Dandan’ı askere sahip olmamasından dolayı aşağılayıp güvercinin yeniden uçurulmasını talep etmişler. Padişah ikinci, üçüncü defa uçursa da güvercinB599-4. yeniden Dandan’ın omzuna konmuş. Bunu gören diğer padişah çocuklarının ümitleri
tamamen kırılmış. Böylece onlar dönüp gitmişler.
Dandan, danışmanı ile fikir alışverişi yapmış. Danışmanı ona “Sen yatacağına kalksana!” demiş.
Onlar gerekli eşyaları alıp yola çıkmışlar. Az gitmişler, uz gitmişler
giderlerken bunlar yorulmuşlar. Bir yar kıyısında durup dinlenmeye karar
vermişler. Yar kıyısında bir kavak ağacı yetişmişmiş. Bakmışlar ki “Her
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
711
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
kim olursa olsun, bu ağacınD950. yaprağını alıp yaralı yerini ovarsa yarası
iyileşir. Budağından yapılmış bir ok atılsa bütün sihir kaybolur.” diye yazmaktaymış. Dandan bir torba yaprak koparıp almış. Ok yapmak için de
çokça budak kırıp almış.
Dandan ile danışmanı yollarına daha da devam etmişler. Gitmişler gitmişler, giderlerken yiyecekleri bitmiş. Yeniden bir yar kıyısında durmuşlar.
Dandan ava çıkmış. Ormanda dolaşırken büyük, kara bir şey görüp kalakalmış. Bu şeyin daha da yakınına gelmiş. Bu devasa simurgB31.5. kuşuymuş. Kuş birdenbire başını Dandan’a çevirip dile gelerekB211.3. “Lütfen beni
hemen kurtar. Sana ömür boyu kul olurum.” demiş.
Bu kuş ejderha ateşiyle yanmışmış. Dandan hemen yapraklarlaD1500.1.4.2.
yanan yeri ovalamaya başlayınca gözüyle ne görsün, ovaladığı yerlerde
tüyler uzamaya başlamış. Böylece Dandan, kuşu ölümden kurtarmış.
Kuş önlerindeki yolun çok uzun olduğunu söyleyerek “Böyle giderseniz ömrünüzün sonuna kadar da olsa bu yolun sonuna varamazsınız.
Haydi, ben sizi üstüme bindirip götüreyim.” demiş. Kuş uçmadan önce
Dandan’a kırk çift kır keçisi hazırlamasını söylemiş. Yoksa büyük denizi
geçemeyeceklerini anlatmış. Onlar on gün boyunca denizin üstünden uçmuşlar.B551.2-2.
Kıyıya varıp dinlendikten sonra kuş, delikanlıya “Benim falan dağın
başında yavrularım kaldı. Onları görüp öyle gidelim.” demiş.
Delikanlı buna razı olmuş. Gitmişler, kuşun yavruları sağmış. Kuş
yavrularına yiyecek getirmek üzere çıkıp gitmiş. Çok geçmeden ıslık çalarak yuvasına dönmüş. Bu kuşun yavrularını kıvrılıp süzüldüğünde kuyruğu
görünmeyen dağ gibi bir yılanB875.1. gelip yiyormuş. İşte bu yılan ateşler
saçarak gelmekteymiş. Dandan çabucak çelik kılıcını eline alıp ağacın başına çıkıp oturmuş. Yılan yanından geçip giderken, Dandan kılıcıyla yılanı ortasından kesmiş. Yılanın kanı derya olup akmış. Kuş, Dandan’a çok
teşekkür etmiş. Sonra onu alıp yükselerek oradan uçup gitmiş. Danışman,
kuşun yavrularının yanında kalmış.
Bunlar uçmuşlar uçmuşlar, uçarken, kuş “Önümüze sihirli ateş, sihirli
uzun dağlar çıkacak. Yanına aldığın oklarD1092. hazır olsun.” demiş.
Giderlerken Dandan önlerine çıkan ateş şeridini görmüş. Bu ateşD1271.
bir kişi yaklaşmaya başlayınca havada tutuşuyormuş.
712
Erkan KARAGÖZ
burada kuş dile gelerek “Eğer bu ateşin üstünde uçmakta olan serçeyi
vurursan ateş yok olur.” demiş.
Dandan oku atınca serçe döne döne düşmüş, ateş de yok olmuş.D771-13.
Daha da gitmişler. Giderlerken kayaların gökyüzüne ulaştığı uzun bir
dağ görmüşler. Dağın başında, kuşun söylediği gibi bir kişi duruyormuş.
Dandan kavaktan yapılmış okunu bu kişiye atmış. O kişi vurulunca kişi de
dağD932. da yok olmuş. Ucu başı görünmeyen bir düzlük meydana gelmiş.
Dandan daha da gitmiş. Giderken yine bir dağ görünmüş. Burada üç
erkek kardeş yaşıyormuş. Onlardan birisi Nerkes’i kaçıran Kehkehe imiş.
Burada kuş, Dandan’a “Nerkes işte bu dağda.” demiş.
Bu dağda üç kapıD1552.0.1. varmış. Dandan gelip bir kapıyı açınca büyük
bir devinG0. Nerkes’in önünde uyumakta olduğunu görmüş.
Nerkes, Dandan’ı görünce “Uyanmadan devi öldür.” demiş.
“Uyumakta olan düşmanı öldürmek yiğitlik değil.” demiş Dandan.
Sonra kılıcını devin tabanına batırıp devi uyandırmış. Dev uyanınca Dandan onun başını kesmiş. G512.1.2.
Dandan, Nerkes’i alıp dışarıya çıkmış. Nerkes ona başka devlerle başka tutsak kızların olduğunu söylemiş. Dandan, Nerkes’i dışarıya bırakıp
başka bir kapıdan tekrar içeriye girmiş. Girince bir devin Melikebanu ismindeki kızın topuğuna başını koyup uyuduğunu görmüş. Dandan, Melikebanu’nun yalvarmasına bakmadan devi uykusunda öldürmeye razı olmamış. Devi kılıcıyla dürtüp uyandırmış, ondan sonra öldürmüş. Melikebanu
ile Dandan bu devin ölümüne sevinip dışarı çıkmışlar. Nerkes bıraktığı
yerde yokmuş. Devlerin en küçükleri Nerkes’i kendi evine alıp götürmüş.
Kapıyı da büyük bir taş ile kapatmışmış. Dandan buna çok öfkelenmiş.
Taşı yerinden alıp kapıyı açmış. O zaman dev dışarı çıkıp Dandan’ı suya
atmayı düşünmüş. Tam bu sırada Melikebanu kılıçla devi kesip öldürmüş.
Bu arada bir yerden devin annesi bir nine suretindeD11.1. gelmiş. Kuş
bunu görüp Dandan’a “Şimdi okunu nineye at!” diye bağırmış.
Dandan’ın vurmasıyla nine acıyla bağırmış. Onun bağırmasıyla her
yer dev ve perilerle dolmuş. Bu dev ve perilerin kuyrukları havayla dolu
keseciklerdenmiş.G369-8. Bundan dolayı onlar çok iyi uçuyorlarmış. Dandan
okuyla birer birer bu devlerin hava keseciklerini vurup delmiş. Melikebanu
düşen her devin başını kesmiş. Onlar son devi de yok edince kuş onların
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
713
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yanına gelmiş. Hepsi Simurgun üstüne binip yola çıkmışlar. Bir zaman
sonra danışmanın yanına gelmişler.
Dördüncü gün Melikebanu, Dandan’a “Sen beni büyük bir beladan
kurtardın. Şimdi bir isteğimi de gerçekleştirsen seninle sonsuza kadar birlikte olurdum. Ben on iki yıldır görmediğim babamın yanına gitmek istiyorum.” demiş. Böyle söyledikten sonra da Melikebanu dört tutam saçını alıp
yakmış.D2074.2.2-1. Bunların yanına dört güvercin, dört ucundan tutarak, bir
halıyıD1155. getirip yaymışlar. Dandan, danışman, Melikebanu ile Nerkes,
Simurg kuşuna çok çok teşekkür etmişler. Sonra bu halıyla uçup gitmişler.
D1520.19.
Gözlerini açtıklarında halı onları büyük bir şehrin dışına getirip indirmiş. Şimdi bunlar nasıl padişahın yanına gidebiliriz diye kafa yormaya
başlamışlar. Sonra Dandan’ı padişaha falcı olarak gönderip kızının bugün
geleceğini söyletmişler. Padişah ilk başta inanmamış. Sonra da falcının bu
sözleri gerçek olup çıkarsa diye kızını karşılamak için hazırlanmaya başlamış.
Çok geçmeden kız, arkadaşlarıyla halının üstünde padişahlık mahalline
gelip inmiş. Padişah ilk başta gözlerine inanamamış. Sonra büyük bir
meclis kurdurup Dandan’a kızını vermiş. Dandan burada çok durmamış.
Nerkes de kendi memleketine gitmek için acele etmiş. Nerkes’in babası
ile annesi “Kızımızı hepten kaybettik.” diye dertli dertli oturuyorlarmış.
Tam da o sırada Nerkes, Dandan ve arkadaşlarıyla birlikte gelmiş. Nerkes’i
ikinci hanımı olarak Dandan’a vermişler. Burada da bir hafta kadar düğün
bayram yapmışlar.
En sonunda Dandan kendi babasının yanına dönmüş. Oğlunun sağ salim olduğunu, üstelik iki gelin alıp döndüğünü görünce babası çok sevinmiş.
Danışman, Dandan’a “Dandan, senin yiğitliğini gördüm. Şimdi benim
kızımı da üçüncü hanımın olarak al.” demiş. Dandan, danışmanın kızını da
almış. Büyük bir düğün yapmışlar. Üç padişahlığa sahip olan Dandan bu
güne kadar yaşamış.
3.16.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 16
T615. Supernatural growth / Olağanüstü büyüme BOM: 16
T11.2. Love through sight of Picture / Resmi görme yoluyla âşık olma
BOM: 16
714
Erkan KARAGÖZ
H1381.3.1.2.1. Quest for unknown woman whose picture has aroused
man’s love / Bilmediği bir kadının resmine âşık olan adamın resimdeki
meçhul kadını araştırması BOM: 16
D901. Magic cloud / Sihirli bulut BOM: 16
D1520.2. Magic transportation by cloud / Bulut aracılığıyla sihirli
yolculuk BOM: 16
D1712. Soothsayer (diviner, oracle, etc.) / Falcı BOM: 16
D1814.1. Advice from magician (fortune-teller, etc.) / Büyücüden (falcı vb.) nasihat alma BOM: 16
B599-4. Pigeon chooses the hero who rescues the imprisoned girl / Güvercinin tutsak olan kızı kurtaracak kahramanı seçmesi (MEK) BOM: 16
D950. Magic tree / Sihirli ağaç BOM: 16
B31.5. Simorg: giant bird / Simurg: Devasa kuş BOM: 16
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş BOM: 16
D1500.1.4.2. Magic healing leaves / Sihirli şifalı yapraklar BOM: 16
B551.2-2. Simorg carries man across water / Simurg kuşunun kişiyi
suyun karşı tarafına taşıması (MEK) BOM: 16
B875.1. Giant serpent / Devasa yılan BOM: 16
D1092. Magic arrow / Sihirli ok BOM: 16
D1271. Magic fire / Sihirli ateş BOM: 16
D771-13. Disenchantment by arrow / Ok yoluyla büyünün çözülmesi
(MEK) BOM: 16
D932. Magic mountain / Sihirli dağ BOM: 16
D1552.0.1. Door opens in mountain / Kapının dağın içine açılması
BOM: 16
G0. Ogres / Dev(ler) BOM: 16
G512.1.2. Ogre decapitated / Devin başının kesilmesi BOM: 16
D11.1. Transformation: ogress to man / Devin insana dönüşmesi
BOM: 16
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
715
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G369-8. Ogre has tail with swim bladder / Devlerin kuyruklarında
hava keseciklerine sahip olması (MEK) BOM: 16
D2074.2.2-1. Dove summons by burning hair / Kıl yakma yoluyla güvercinin çağrılması (MEK) BOM: 16
D1155. Magic carpet / Sihirli Halı BOM: 16
D1520.19. Magic transportation by carpet / Halı aracılığıyla sihirli
seyahat BOM: 16
3.17. dÜZenBAZ AHMeT
3.17.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Çok eski zamanlarda Ahmet adında ünlü bir düzenbaz varmış. O,
memleketin şehirlerinde geziyor, sürekli çalıp çırparak yaşıyormuş. Bir
gün düzenbaz Ahmet, Kazan’a gelmiş. Ancak burada ona bir iş çıkmamış.
Ona “Sen İran’a git!” demişler. Sonra o, pılını pırtısını toplayıp İran’a,
Bağdat şehrine gitmiş. Bağdat şehrine varınca kendine bir arkadaş bulmuş.
O da ihtiyar bir düzenbazmış. Onunla birlikte çalışmaya başlamışlar.
Hangi yıl olmuş, onu kim bilsin şimdi, ancak aylardan ağustosmuş.
Düzenbaz Ahmet gömleğini, pantolonunu giymiş; bahçede yatıyormuş.
Tam da o sıralarda alışveriş yapmak için bu şehirden olsun, başka şehirlerden olsun, ne kadar zengin varsa hepsi de buraya geliyormuş. Bir zengin
atından inip yaya kaldırımından yürürken düzenbaz Ahmet’i görmüş. Sonra “Bu zavallı üşümüş yatıyor.” diye on kuruş gümüş sadaka vermiş.
Düzenbaz Ahmet kalkıp sadakayı almış. Bir yandan da gözleriyle zenginin cüzdanında ne kadar var diye bakıyormuş.
Zengin adam gitmiş. Düzenbaz Ahmet de görünmeden onun arkasından gitmiş. Bunlar böyle ana caddeyi geçip gitmişler, zenginin kiraladığı
eve yaklaşmışlar. Düzenbaz Ahmet hâlâ bir iş çıkaramamış. Sonra biraz
daha gitmişler, karanlık çökmüş. Düzenbaz Ahmet işte o zaman bir şekilde
adamın cüzdanını almış. Aldıktan sonra dönüp yerine yatmış.
Zengin adam evine gelmiş. Eve girince cüzdanını çıkarayım dese
cüzdanı yokmuş. “Tüh, tüh, az evvel on kuruş sadaka verdiydim, orada
düşüp kaldı herhâlde.” demiş bu.
716
Erkan KARAGÖZ
Zengin adam geri dönmüş de Ahmet’e yapışıp “Sen aldın benim paramı!” demiş.
Ama düzenbaz Ahmet onarlı altın hâlinde olan paraların hepsini ayağının altına sıkıştırıp koymuşmuş. “Hayır, nereden alayım ben senin paranı. İşten senin verdiğin on kuruş!” demiş düzenbaz Ahmet. Sonra avucunu
açıp on kuruşu göstermiş. Zengin bakmış da şaşkın şaşkın dönüp gitmiş.
Sonra Ahmet, ihtiyar düzenbaz ile birlikte yeraltından yol yapıp kendilerine bir mesken yapmışlar. Artık bunların altını çokmuş.
Bunlar bir gün beraber çıkmışlar, padişahın sarayının yanına gelmişler. Sarayın etrafındaki çitlerin arasında uzun bir direk varmış. Ahmet “Ben
çıkıncaya kadar buradan gitme.” demiş ihtiyara. Sonra onu nöbetçilik yapması için bırakmış. Kendisi de bu uzun direğe tırmanmış. Tırmandığı direğin ucu balkona ulaşıyormuş. Bu şekilde Ahmet balkona inmiş. Balkondan da İran padişahının sarayına girmiş. Sarayda geniş baltalı nöbetçiler
varmış. “İşte bunlar uyuyup kalsalar ben buradaki altınları alırım.” diye
düzenbaz Ahmet düşünmüş.
Ahmet nöbetçiler uyuyunca anahtarların korunduğu yere gelmiş.
Anahtar koruyucusunu uyandırmadan dikkatlice anahtarları alıp bir kilidi
açmış. Açınca burada para çıkmamış. Padişahın kızının en kıymetli süs
eşyaları çıkmış. Burada asılı duran incilerden birkaç tanesini almış. Başka
bir şeye dokunmamış. Sonra “Dur, saraya girmişken padişahın kızını öpüp
çıkayım.” demiş de gidip kızın odasını aramaya başlamış.
Ahmet böyle odadan odaya gezerken padişahın kızının yattığı odaya
girmiş. Padişahın kızının yüzünü açmasıyla ayağını da görmüş. Kızın ayağında çok güzel bir ayakkabı varmış. İlk önce bunu almak istemiş. Birisini
çözüp almış. Bu sırada padişahın kızı uyanıp yorganı üzerinden atmış. Kız
yorganı atınca düzenbaz Ahmet yorganın altında örtülü kalmış. Padişahın
kızının bağırmasıyla onun yanına gelmişler. Hiç kimse de yokmuş, şaşırmışlar. Sonra kendi bilirkişilerini getirmişler. Onlar da aramışlar, bir şey
bulamamışlar. Sonra “Burada hiç kimse yok. Sen sayıklayıp uyanmışsındır.” demişler.
Bu padişahın kızının yanında Moğol padişahlığından getirilen bir hizmetçi kız varmış. Şimdi o kız müzik çalıyormuş. Müziğin sesiyle padişahın
kızı uyumuş. Moğol kız, padişahın kızıyla ilgilenip ona yorganı örtmeye
çalıştığında Ahmet elinde hançerle gelip “Ses çıkarma, git uyu!” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
717
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Moğol kızı kendi odasına gitmiş. Sonra Ahmet, padişahın kızına tekrar
yaklaşmak istemiş. Kız o zaman bir kez daha “Hırsız var!” diye bağırmış.
Hemen muhafızlar Ahmet’i yakalamaya çalışmışlar. Ahmet odadan odaya
geçip balkona çıkmış. Oradan da bir kavak ağacından aşağıya inip sokağa
çıkmış. Ondan sonra arkadaşıyla kaldıkları yere gidip yatmışlar.
Bu olaydan sonra padişahın içine bir korku düşmüş. Ertesi gün padişah
ilan yazdırıp sarayın kapısına astırmış. İlanda şöyle yazıyormuş: “Padişahın varisleri, geliniz. Padişahın kızı kendi istediği kişiyle evlenecek. Kavga, dövüş olmayacak.” İlanı Düzenbaz Ahmet de okumuş.
Çok bir zaman geçmeden yabancı padişahların oğulları gelmeye
başlamışlar. Düzenbaz Ahmet “Falan yerde iki at var. Bunları alıp gelelim
de biz de varalım.” demiş.
On beş gün sonra bu atları alıp gelmişler de bir gün sonrasında onlar
da oraya gitmişler. Buraya Yunan, Moğol, Japon padişahlarının oğulları
gelmiş. Onlar sarayda ön taraflara oturmuşlar. Düzenbaz Ahmet, ihtiyar
üçkâğıtçıyı kendisinin danışmanı yapmış, ikisi iki ata binip buraya gelmişler. Gelince “Biz adalardaki vahşi padişahlığın oğluyuz.” demişler. Böyle
deyince onları da içeri almışlar.
Ondan sonra her birisi padişahın kızını kendine almak isteyince buradaki şölen kızışıp tartışma çıkmış. Padişahın kızı çıkıp konuşmaya
başlayarak “Beni seven kişiye varacağım. Yalnız kavga çıktığı için değil.”
demiş. Böyle söyledikten sonra yüzüğünü çıkarıp düzenbaz Ahmet’in parmağına takmış. Ahmet, düzenbaz olsa da pek yakışıklıymış. Sonra bunlar
düğün yaptıktan sonra birlikte yaşamaya başlamışlar. Birkaç gün geçince
Moğol kızı onu tanımış. Padişaha gidip “Bu adalardaki vahşi padişahlıktan gelen birisi olamaz, şu zamanda gelen hırsızın kendisi.” demiş. Bunun
üzerine padişah, delikanlıyı yakalatmış.
Sonra Moğol padişahının oğlu bağırarak “Bunun gibi düzenbazları
öldürmek gerek!” demiş. Japon padişahının oğlu da bağırmış. Yunan padişahınınki de bağırmış. Bunlar padişahla bir olup dördü birlikte kafa kafaya
vermişler. Oturup, şöyle bir karar almışlar: “Önce yüz sopa vuralım, sonrasında yırtıcı hayvanlara bırakalım.” demişler.
Padişahın kızı bunu duyunca iki askerine sıkıca tembihleyerek “Siz
yüz sopa vurduk dersiniz de yeraltı yolundan çıkarıp onu gönderirsiniz.
Ben de bunun için size şu kadar altın veririm.” demiş.
718
Erkan KARAGÖZ
Askerler “Yüz defa sopa vurduktan sonra yırtıcı hayvanlara bırakırız.”
demişler, Ahmet’i alıp gitmişler. Sonra onu gizli yoldan çıkarıp göndermişler.
Ahmet kaldıkları yere gelince üçkâğıtçı ihtiyar yatmaktaymış. O, gürültü patırtı başlayınca oradan sıvışmışmış. “Ölmedin mi, sen nasıl kaçıp
kurtuldun?” diye ihtiyar şaşırmış.
Düzenbaz Ahmet ilk önce parmağındaki padişahın kızının yüzüğünü,
sonra arkasındaki kamçı izlerini açıp gösterip olan biten ne varsa anlatıvermiş.
Şimdi padişahın sarayına gelirsek burada kavga çok ateşliymiş! Moğol padişahının oğlu “Kızı ben alacağım!” demiş. Japon padişahının oğlu
“Hayır, ben alacağım!” demiş. Yunan padişahının oğlu “Ben alacağım!”
demiş.
Kız onlara “Altı ay doğup altı ay geçince söylerim, buraya gelirsiniz.
O zaman kim kıymetli hediye getirirse ona varırım.” demiş.
Padişahın kızı askerlerine yazı yazıp vermiş de Ahmet’in yanına varmalarını emretmiş. Kız bunlardan birisine bile varmak istemiyormuş. Ahmet’e varmak istiyormuş.
Yazıyı alınca Ahmet onun öğrettiği büyücüye gitmiş. Gelmiş de bana
öğret, demiş. Padişahın kızının yüzüğünü, gönderdiği yazıyı göstermiş.
Ondan sonra büyücü onu bir odaya almış. Odanın duvarları tümüyle aynadanmış. “Bunlara bak hele!” demiş büyücüG200. ihtiyar kadın.
Düzenbaz Ahmet bakmış, aynalarınD1323.1. içinde bir Akbuzat koşturuyormuş.
İhtiyar kadın ona bir hançer vermiş. “Bunu elinden düşürme!” demiş.
Ahmet hançeri almış da ninenin öğrettiği gibi bu Akbuzat’ı aramaya
gitmiş. Haydi, o gidedursun, biz diğerlerine dönelim.
Padişah oğlanlarının her birisi kendi ülkelerine dönmüşler. Dönünce
kıymetli hediyeler aramaya başlamışlar.
Bu Moğol padişahının oğlu yanına yüz askerle erzak alıp kıymetli hediye aramaya gitmiş. Bunlar üç ay boyunca gittikleri yerlerde aramışlar.
Moğol padişahının oğlunun askerleri açlıktan ölüp bitmiş. Artık o tek başına kalmış. Tek başına gezmiş de gezmiş, gezerken bir su boyuna gelmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
719
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Burada bir elma ağacı yetişmişmiş. Elma ağacında sadece iki elma varmış.
“Elmanın birini yersen öldürür, diğerini yersen diriltir.” diye de oraya bir
yazı koyulmuşmuş. Moğol padişahının oğlu “Aha! O zaman en kıymetli
hediye bu olur. Eğer bana varmazsa bunu yedirip öldürürüm. Sonra diğerini yedirip diriltirim.” diye düşünmüş. Sonra elmaların ikisini de koparıp
iki ayrı torbaya koymuş, dönüp gitmiş.
Şimdi Yunan padişahının oğluna gelelim. O da kıymetli hediye
aramaya çıkmışmış. Gezerken o, bir dağdan diğer dağa uzanan bir
kementF843. görmüş. Kementte bir kristal asılıymış. Güneşin aydınlığında
parlıyormuş. O, biraz uğraştıktan sonra kristali düşürmüş. Eline alıp
kristale bakıncaD1821.3.7.3. kristaldeD1168- kendi şehri de, Bağdat şehri de yakından görünmekteymiş. “Vay, bu böyle olunca kıymetli bir hediye olur.
Bunun sayesinde dilediğin yeri görebilirsin.” diyerek Yunan padişahının
oğlu da dönüp gitmiş.
Şimdi de Japon padişahının oğluna gelelim. O da kıymetli hediye
aramaya gitmiş. Denizdeki adaları, ormanları, hiçbir yeri bırakmadan
hediye aramış. Sonunda o, çok güzel bir halıya rastlamış. Bu halıyaD1155.
basmasıyla birlikte halı onu kaldırmış, kendi kendine uçarak gitmiş.D1520.19.
“İşte, bu çok kıymetli bir halı! Ben bununla Bağdat padişahının kızını
alırım.” diye Japon padişahının oğlu mutlu olmuş.
Tamam, bunların her biri kendilerince mutlu olup kızın yanına gitmeye hazırlanadursunlar, biz şimdi düzenbaz Ahmet’in yanına gidelim.
Düzenbaz Ahmet, büyücü ihtiyar kadına çok teşekkür edip elinde hançerle Akbuzat’ı aramaya çıkıp gitmişti ya! O, az gitmiş uz gitmiş; dağları,
ormanları geçmiş. İki dağın arasından gittiği sırada bir eve varıp girmiş.
Orada bir ihtiyar kadın oturuyormuş. İhtiyar kadının ismi Zahira.
Zahira nine ona “İşte, bir kapı var. Hançerinle vurursan kilidini açarsın.
Ama hançerini elinden bırakma. Sonra kapı kendi açılır. Senin önüne bir
timsah çıkar. Timsahı öldürdükten sonra ejderha çıkar. Onu öldürünce
sihirli bir ağaç ortaya çıkar. O ağaç, insanı kendisine çekip alıyor da
boğarak öldürüyor. Sen korkma sürekli ilerle. Yalnız hançerini sakın elinden bırakma. Hançerini sallaya sallaya git.” demiş.
Sonra Ahmet bu kapının karşısına gidip hançerini savurmaya başlayınca kilit çat diye açılıp düşmüş. Kilit kopup düşünce kapı gıcırdayarak
açılmış. Onun önüne bir timsah çıkmış. Ahmet, ihtiyar kadının söylediği
720
Erkan KARAGÖZ
gibi hançeriniD1083.1. hiç elinden bırakmadan savurmaya başlamış. Ahmet’in
her savuruşunda timsahın dişleri dökülüyormuş. Timsahın dişleri dökülüp bitince Ahmet daha da ilerleyip ejderhanın yanına ulaşmış. EjderhaB11.
kükreyip öfkeyle ağzından ateşler saçmış. Ahmet korkmamış. Elinden
hançerini de bırakmayıp savura savura ilerlemiş. Ejderha güçten düşünce
yumak gibi yuvarlana yauvarlana bir yerlere gitmiş.
Sonra Ahmet daha da ilerleyip insanı kendisine çekip aldıktan sonra
boğarak öldüren sihirli ağacınD950. yanına gelmiş. Varınca bütün gücünü
toplayıp hançerini savurmaya başlamış. Her savuruşunda ağacın iki üç
budağını koparmış. Bu şekilde ağacın budaklarını kırıp bitirmiş. Ağacın
kuru kısmı kalmış. Sonra düzenbaz Ahmet biraz daha gidince bütün etrafı
kaplayan bir ışık,D1162. bir ateşD1271. ortaya çıkmış. Zahira nine çok zor bir
duruma düşerse diye çalması için Ahmet’e bir kaval vermişmiş. Ahmet
hançerini savurmuş da savurmuş, ateş azalmamış. Sonra bu kavalıD1224.
çalmasıyla onun karşısına Zahira nine gelip çıkmış. “İşte şuradan bir nur
görünür. Buna bakarak bir ay gidersin. Bu nur sana Akbuzat’ı verir.” demiş
Zahira nine.
Sonra Ahmet bir ay boyunca bu nura bakarak gitmiş. Bir ay olunca
nura ulaşmış. Varınca görmüş ki nur diye parlayan şey apak yüzlü, apak
saçlı, oturmakta olan bir ihtiyar adammış.N825.2.
“Oğlum buraya sen nasıl geldin, orada canavarlar çok muydu ki?” demiş ihtiyar adam.
“Çok zor olsa da geldim, dede. Bana Akbuzat gerek.” demiş Ahmet.
“He, öyle mi, haydi o zaman gidelim.” demiş ihtiyar adam. Sonra onu
bir kayığa bindirip denize doğru açılıp gitmiş. Bayağı bir zaman gittikten
sonra “İşte burada denize gir. Denizin dibinde bir taş var. Onun altında bir
anahtar olur. Anahtarı alıp çık.” demiş dede.
Ahmet denizin dibine dalmış. Dede denizin üstünde kalmış. Ahmet o
taşın altındaki anahtarıF886. alıp çıkmış. Dede, Ahmet’i çekip kayığa almış.
Bunlar gidip kuru bir yere çıkmışlar. Birçok yeri geçtikten sonra bir dağa
çıkmışlar. Dağın böğründe bir kapıD1552.0.1. görünmüş. Dede “Git de şu kapıyı anahtarla aç. Akbuzat oradadır.” demiş.
Ahmet gitmiş. Anahtarla kapıyı gıcırdatıp açmış. Açınca Akbuzat
kalkmış. Eyerlenmiş takımları da varmış. Ahmet, Akbuzat’a binmiş de ça-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
721
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
bucak dedenin yanına gitmiş. Dede “Bu ataB41.5. binince şimdi sen iki aylık
yolu uçarak iki saatte alırsın.” demiş.
Apak yüzlü, apak saçlı ihtiyar adam burada kalmış. Ahmet, Akbuzat’a
binip gitmiş. Dönerken Zahira nineye uğramış.
“Atından in de, eyerinin altında bir kutu var. Onu al.” demiş Zahira nine.
Ahmet inip bu kutuyu alınca Akbuzat uçarak gitmiş. Oracıkta gözden
kaybolmuş.
“Bu at olmadan ne yapacaksın şimdi?” demiş Zahira nine.
Çok zaman geçmeden buraya Akbuzat gelip inmiş. Sırtındaki eyerde
silahlar varmış.
“İşte buna bin.” demiş nine.
Ahmet ata binince, Zahira nine ona on beş tane nohut vererek “Bağdat
şehrine vardığın zaman bu nohutlarıD983-6. serpersin. Sağ yanına serpersen
süvarilerin olur, sol yanına serpersen ordun olur.”D1475-10. demiş.
Ahmet burada kaladursun, şimdi yeniden diğerlerinin yanına gidelim.
Moğol padişahının oğlu, Japon padişahının oğlu, Yunan padişahının oğlu,
üçü üç taraftan gelmişler. Onların yolu bir su boyunda kesişince birlikte
gitmişler.
Moğol padişahının oğlu öldüren elmayı bir paketin içine koymuş. Paketi İran padişahının kızına hizmet eden Moğol kızına postayla göndererek
“Ben gelmeden önce elmayı yedir.” demiş.
Şimdi bunların üçü bir araya gelince Yunan padişahının oğlu “Haydi,
benim kristalden bakalım.” demiş. Bakmışlar ki öldüren elmayı yiyen padişahın kızı ölmüşmüş.S111.4. Bağdat şehrinde kara bayrak asılıymış.
Japon padişahının oğlu “Benim halı uçuyor. Halıya üçümüz birlikte
oturalım. Çabucak varırız.” demiş.
Moğol padişahının oğlu “Bende dirilten elma var. Bunu yedirirsek kızı
diriltiriz.” demiş.
Sonra halıya üçü birlikte oturmuşlar, uçup gitmişler. Bağdat şehrine
varınca halıdan inmişler. Padişah onları çok kaygılı bir şekilde karşılamış.
Moğol padişahının oğlu gidip dirilten elmayıE106. kıza koklatınca kız
hoplayıp kalkmış.
722
Erkan KARAGÖZ
Bunların üçü arasında yine bir kavga başlamış.
Japon padişahının oğlu “Benim halı olmasaydı gelip yetişemezdik.”
demiş.
Yunan padişahının oğlu “Benim kristal olmasaydı göremezdik.” demiş.
Moğol padişahının oğlu “Benim elma olmasaydı kız dirilemezdi.” demiş.
Moğol padişahının iki yüz askeri varmış. “Ben savaş çıksa da kızı
alacağım.” demiş.
Böyle bunların üçü arasında anlaşmazlık çıkınca, kız “Getirdiğiniz hediyeleri inceleyip bakalım, verin.” demiş.
Bu arada düzenbaz Ahmet de Bağdat şehrine gelmiş. Ordusu öteki
taraftan da beriki taraftan da şehri istila ederek gelmekteymiş. Ahmet gelip
kaleyi kuşatmış. Moğol padişahının ordusunu yok etmiş. Diğerlerini esir
almış. Kız koşup karşılamış da “Ben buna, buna varacağım.” demiş. Öbürlerinin kıymetli hediyeleri de kızın elinde kalmış.
“Tıpış tıpış dönecek misiniz? Yoksa hapiste yatmaya razı olacak mısınız?” demiş Ahmet bunlara. Diğerleri dönüp gitmiş. Böylece düzenbaz
Ahmet, padişahın kızını alıp padişah olmuş.
3.17.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 17
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) BOM: 17
D1323.1. Magic clairvoyant mirror / Görülmeyen şeyleri görebilen
sihirli ayna BOM: 17
F843. Extraordinary rope / Olağanüstü kement BOM: 17
D1821.3.7.3. Crystal-gazing / Kristale bakma BOM: 17
D1168- Magic crystal / Sihirli kristal (MEK) BOM: 17
D1155. Magic carpet / Sihirli halı BOM: 17
D1520.19. Magic transportation by carpet / Sihirli halı aracılığıyla
seyahat BOM: 17
D1083.1. Magic dagger gives strength / Sihirli hançerin güç vermesi
BOM: 17
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
723
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B11. Dragon / Ejderha BOM: 17
D950. Magic tree / Sihirli ağaç BOM: 17
D1162. Magic light / Sihirli ışık BOM: 17
D1271. Magic fire / Sihirli ateş BOM: 17
D1224. Magic pipe (musical) / Sihirli kaval BOM: 17
N825.2. Old man helper / Yardımcı ihtiyar adam BOM: 17
F886. Extraordinary key / Olağanüstü anahtar BOM: 17
D1552.0.1. Door opens in mountain / Kapının dağın içine açılması
BOM: 17
B41-5. Akbuzat. Flying horse / Akbuzat. Uçan at (MEK) BOM: 17
D983-6. Magic garbanzo / Sihirli nohut (MEK) BOM: 17
D1475-10. Magic garbanzo produces soldiers / Sihirli nohudun asker
üretmesi (MEK) BOM: 17
S111.4. Murder with poisoned apple / Zehirli elma ile öldürme BOM: 17
E106. Resuscitation by magic apple / Sihirli elma yoluyla dirilme
BOM: 17
3.18. KİYİZBAY İle PAdİŞAH KIZlARI
3.18.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir kişinin üç oğlu varmış. En büyüğü Yılkıbay, ortancası Kiyikbay,
en küçüğü Kiyizbay. Bir gün babaları oğullarını çağırmış da “Falan sazlıkta at başı kadar taş tuzu var. İşte bu tuzu yalayıp gezen üç at var. Her gün
tan atmadan önce sırayla geliyorlar. Hanginiz bu atları tutup evcilleştirebilirse ona mutluluk gelir. Hanginiz tutamazsa onun bütün mutluluğu işte bu
atların yaladığı tuz gibi eriyip biter.” demiş.
İlk gün sazlığa büyük oğlu Yılkıbay gitmiş. O, bütün gece tuzu
gözetlemiş ama tan atmadan önce uykusuna yenilip uyuya kalmış. O
uyuyunca bir sarı at gelmiş. Tuzu yalamış da yalamış, sonra gitmiş.
Yılkıbay sarı atın geldiğini ne görmüş ne de anlayabilmiş. Dönüp gitmiş.
Dönünce babası ona “Ya, Yılkıbay, ne gördün?” diye sormuş.
724
Erkan KARAGÖZ
Yılkıbay “Hiçbir şey görmedim ama sabah kalktığımda tuz taşı bayağı
küçülmüştü.” demiş.
İkinci gün sazlığa ortanca oğlu Kiyikbay gitmiş. O da tuzu gece
boyu korumuş. Ancak tan atmadan önce uykusuyla baş edemeyip uyuyup
kalmış. Bir tay gelip tuzu doyuncaya kadar yalayıp gitmiş. Kiyikbay, tayın
geldiğini ne görmüş ne de anlayabilmiş. Dönüp gitmiş.
Dönünce babası ona “Ya Kiyikbay oğlum, ne gördün?” diye sormuş.
Kiyikbay “Hiçbir şey de görmedim. Ama sabah kalktığımda tuz taşı
epeyce küçülmüştü.” demiş.
Üçüncü gün sazlığa en küçük oğlu Kiyizbay gitmiş. O, tuzun yanında
pusuya yatıp atın gelmesini göz kırpmadan beklemiş. Uyku pek ağır basınca ağzına tuz parçası koyup emmiş. Bir ara tan atmadan önce bir kırat gelip
tuzun tadına bakıp yalamaya başlamış. Kiyizbay, kene gibi ata yapışmış.
Bu sırada kırat dile gelipB211.1.3. “Delikanlı, sen sağ tarafa yatan yelemden üç kıl al da beni gönder. Çok lazım olduğumda işte bu üç kılımı ölçüp bakarsın. Sonra hangisi kısaysa onu halka yaparsın. Sonra üfleyip ıslık
çalarsın. Ben senin yanına hemen gelirim.” demiş. Kiyizbay, kıratın sağ
tarafına düşen yelesinden üç kılını çekip almış. At oracıkta kaybolmuş.D2095.
Sabahleyin Kiyizbay eve dönünce babası ona “Ya Kiyizbay oğlum, ne
gördün?” diye sormuş.
Kiyizbay “Tan atmadan önce bir kırat gelip tuzu yalamaya başladı.
İşte üç kılını yolup aldım.” demiş.
Ağabeyleri ona “At sana kuyruğunu tutturmuş olmasın acaba!” diye
katılıp gülmüşler.
Babaları onlara “Ağzınızı açıp gülmeyin. Elbette atın kılı varsa atın
kendi de gelir!” demiş, küçük oğluna arka çıkmış.
Yılkıbay ile Kiyikbay ikinci defa gittiklerinde de tuz taşının yanında
uykuya kalmışlar. Bir şey bile göremeden dönmüşler.
Babalarının sorusuna “Her nasıl olduysa sabah kalktığımızda tuz taşı
epeyce küçülmüştü.” demekten başka bir cevap verememişler.
Sazlığa ikinci defa vardığında Kiyizbay sarı atı, üçüncü varışında kula
atı tutmuş. Sarı at dile gelip “Delikanlı, sol yanıma düşen yelemden üç kıl
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
725
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
al da beni gönder. Sana çok lazım olduğumda işte bu üç kıldan en uzununu
dişleyip koparırsın. Ben senin yanına hemen gelirim.” demiş.
Kula at da yelesinden üç kıl almasını, gerektiği zamanda birisini yakmasını söylemiş. Sarı at da, kula at da üçer adet kıllarının alınmasıyla yok
olmuşlar.
Günlerden bir gün Kiyizbay açık alanda koyun güderken yol boyunca
insanların toplu bir şekilde aralıksız ilerlediğini görmüş.
Kiyizbay onlara “Böyle toplanmış nereye gidiyorsunuz?” diye sormuş.
“Padişah en büyük kızını evlendirecekmiş. Bütün halkı çağırtmış.
Oraya gidiyoruz.” demişler.
Kiyizbay da oraya gitmek istemiş. Koyunlarını koruyup bakması için
Akbay’a bırakmış. Sonra cebinden kıratın üç kılını çıkarıp, en kısasını halka gibi yapıp ıslık çalmış.B501-6. Önüne kırat tulparB41-3. gelip durmuş. Kiyizbay ata bineyim dediğinde tulpar at onu ayağından dişleyip çekmiş. Sonra
dile gelip “Sağ altımdan girip sol altımdan çık.” demiş.
Kiyizbay atın karnının altından, sağ taraftan girip sol tarafa geçip çıkınca gözüyle ne görsün, kendisi birisi tarafından tanınacak gibi değilmiş.D52.
Üstünde iyi asker kıyafetleri, başında su samurundan yapılmış börk, ayaklarında parlak çizmeler varmış.D1050.1. Belinde gümüş saplı bir kılıç varmış.
Kiyizbay, kırat tulpara binip şehre, padişah sarayının önündeki
meydana doğru gitmiş. Yolda ağabeylerini geçip gitmiş. Onların yanından
atını koşturup geçerken “Merhaba Yılkıbay ile Kiyikbay!” diye bağırmış.
Ağabeyleri “Bak hele, bizi tanıyan da varmış!” diye şaşırıp kalmışlar.
Kiyizbay geldiğinde meydanda pek çok kişi toplanmışmış. İnsanlar
etraftan gürültü patırtıyla gelmektelermiş. Padişah çatıya çıkmış da halka
bakarak “Ben kızımı üç şartımı yerine getiren kişiye vereceğim. Birinci
şartım, benim damadım olacak kişi yirmi beş kilometre uzaklıktaki bir yerden birinci olarak koşup gelecek. Sonra işte buradan sıçrayıp kızımın parmağından altın yüzüğünü alacak. Ondan sonra yere atlayıp inecek. Yine üç
kilometre arayla koşuyu birinci tamamlaması gerek. İkinci şartı bunu geçtikten sonraki gün, üçüncüsünü de onun ertesinde belirleyeceğim.” demiş.
Yüzlerce kişi birinci gelmek için koşmaya gitmiş. Bir ormanı geçtikleri zaman Kiyizbay onlardan ayrılmış da kıldan halka yapıp ıslık çalmış,
kıratı çağırmış.
726
Erkan KARAGÖZ
Kırat gelince ona “Ne yapmak gerek?” diye akıl danışmış.
Kırat “Sendeki iki kılımdanD1835-7. uzununu içine bağla, nefesin bitmez.
Kısa olanını ayağına bağla, çok iyi koşarsın.” demiş de yok olmuş.
Kiyizbay kılın uzununu içine, kısasını ayağına bağlayıp koşmaya başlamış. He deyince diğerlerinin arkasından yetişmiş. Padişahın sarayından
tam yirmi beş kilometre arayı geçince koşucular dönüp geri koşmuşlar.
Kiyizbay başta yarı yolu geçinceye kadar arkada kalmış. Sonra hepsini
uçan kuş gibi geçip meydana birinci olarak gelmiş. İki dayak uzunluğundaki balkona sıçrayıp padişahın kızının parmağından altın yüzüğünü çıkarıp
almış. Kıza sorup onu öpmüş de zıplayıp inmiş. Sonra yine koşarak gitmiş.
İkinci, üçüncü olarak gelen koşucular meydana ayak bastığında
Kiyizbay kendi ovasına dönüp koyunlarını gütmeye başlamış.
Koşuda birinci gelenin kim olduğunu padişah da kızı da başka birisi
de bilememiş.
İkinci gün de Kiyizbay koyunlarını güdüp kalmış. Ağabeyleri şehre,
padişahın sarayının önündeki meydana gitmişler. Giden kişi kalmayıp yolu
toz basınca Kiyizbay koyunlarını kendileri için koruyup güden Akbayın’a
bırakmış. Sonra cebinden sarı atın üç kılını çıkarıp en uzununu dişleyip
koparmış.B501-7. Önüne sarı tulpar gelmiş. Kiyizbay bineyim dediğinde sarı
tulpar onu ayağından dişleyip, çekip düşürmüş. Sonra dile gelerek “Benim
altıma sol taraftan girip sağ taraftan çık.” demiş.
Kiyizbay atın karnının sol altından girip sağ altından çıkınca gözüyle
ne görsün, kendisi tanınacak gibi değilmiş. Üstünde başında çok değerli
elbiseler olan bir delikanlıya dönüşmüşmüş.
Kiyizbay sarı tulpara binip şehre, padişahın sarayının önündeki meydana gitmiş. Kiyizbay yolda ağabeylerini bir kez daha geçip gitmiş. Onların yanından hızlıca geçerken “Merhaba Yılkıbay ile Kiyikbay!” diye
bağırmış.
Ağabeyleri “Bak hele, bizi tanıyan kişiler de varmış!” diyerek ağızlarını açıp kalmışlar.
Kiyizbay geldiğinde meydana pek çok halk toplanmışmış. Etrafta gürültü patırtı kopmaktaymış. Padişah çatıya çıkmış da halka bakarak “Benim damadım olmak isteyen kişi güreşte herkesi yenmeli. İkinci şartım
bu.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
727
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Güreş başlamış. Kiyizbay meydanın kenarına çıkmış, kıl yakıp sarı
tulparını çağırmış da “Ne yapıyoruz?” demiş.
“Bin bana.” demiş tulpar.
Sarı at, Kiyizbay’ı bir göl boyuna alıp götürmüş de “İşte bu gölün
suyuna üç defa girip çık. Sonra senden daha güçlü bir kişi olmaz!” demiş.
Kiyizbay göleD921. üç defa girip çıkmış. Sonra sarı tulparına binip
meydana geri gelmiş. Burada şimdi güreşecek kişi nerdeyse kalmamışmış.
Meydanın ortasında bütün bahadırları da yenen bir pehlivan güreşçi
durmaktaymış.
Padişahın yaşlı veziri “Bu pehlivan ile güreşmek isteyen başka kişi
yok mu?” demiş.
“Var!” demiş Kiyizbay, bu pehlivanın yanına gelerek.
Pehlivan, Kiyizbay’ı görünce “Bu çocuk aklını kaçırmış olmalı.” diye
kahkaha atarak gülmeye başlamış. Sonra da “Tamam, elliye bir kişi kalmıştı, seni yenip tamamlarım. Ancak ömrün boyunca sakat olarak kalırsan
bana dargınlığın olmasın!” demiş.
Sonra bunlar güreşmeye başlamışlar. Bir ara Kiyizbay, pehlivanı kaldırıp havaya savurmuş. Düşen pehlivanın kemikleri kırılmış. Sonra Kiyizbay pehlivanın sırtını yere sermiş. Pehlivan epeyce vakit baygın yatmış.
Halk “Gözün görmediği, kulağın işitmediği nasıl bir bahadırmış
diye ona hayran kalmışlar. Kiyizbay’a böylesine güçlü bir babu!”
hadırı yendiği için, padişahın kızının isminin yazılı olduğu mendili getirip
vermişler. Kiyizbay mendili almış, sarı tulparına binip yok olmuş. Kendi
ovasına dönüp koyunlarını gütmeye başlamış. Yine güreşçi bahadırın kim
olduğunu padişah da kızı da başka birisi de öğrenememiş.
D921-5.
Kiyizbay, padişahın sarayı önündeki meydana üçüncü gün de varmak
istemiş. Cebinden kula atın kıllarını çıkarmış. Kıllardan birisini yakıncaB501-5. kula tulpar gelmiş. Bineyim dediğinde tulpar, Kiyizbay’ı ayağından dişleyip düşürmüş de dile gelerek “Ön ayaklarımın arasından girip
arka ayaklarımın arasından çık.” demiş.
Kiyizbay böyle yapınca kendisini tanıyamamış. Üstünde başında kıymetli elbiseler varmış. Yakışıklı bir delikanlı olmuş! Kiyizbay, kula tulparına binip şehre, padişahın sarayı önündeki meydana doğru gitmiş.
728
Erkan KARAGÖZ
Yolda ağabeylerine yine “Merhaba Yılkıbay ile Kiyikbay!” diye bağırarak geçmiş.
Ağabeyleri “Bak hele! Bizi bilen kişiler de varmış?” diye şaşırıp kalmışlar.
Kiyizbay geldiğinde meydana pek çok kişi gelmişmiş. Bütün etraftan
gürültü patırtı gelmekteymiş. Padişah, çatı katına çıkmış da halka bakarak
“Şimdi üçüncü şartımı söylemeyeceğim. Koşuda birinci gelerek kızımın
altın yüzüğünü alan kişinin, güreşte galip çıkarak kızımın isminin yazıldığı
mendili alan bahadırın gelip daha bana göründüğü yok. O sizin aranızda
saklanıyor. Hepiniz iki elinizi de kaldırın!” demiş.
Bütün herkes iki elini kaldırmış. Kiyizbay parmağındaki yüzüğü göstermemek için sadece bir elini kaldırmış.
Bunu gören padişah ona “Sen, delikanlı! Niye bir elini kaldırıyorsun!”
demiş.
“Benim bir elim yerinden çıktığından kalkmıyor.” demiş Kiyizbay.
“Bu eli yerinden çıkan kişiyi tutup getiriniz buraya!” diye padişah
emir vermiş.
Kiyizbay’ı tutup getirmişler. Baksalar parmağında padişahın kızının
altın yüzüğü, cebinde padişahın kızının isminin yazılı olduğu mendil varmış. Padişahın ortanca kızı, Kiyizbay’ı görmesiyle âşık olmuş.
Padişah, Kiyizbay’a “Koşuda da güreşte de kazanan sen misin?” diye
sormuş.
“Yok, ben değilim. O kişi benim ağabeyim Yılkıbay oluyor.” demiş
Kiyizbay. Padişah halkın arasından Yılkıbay’ı buldurup getirtmiş.
Kiyizbay başkalarına sezdirmeden ağabeyinin arkasından dürtmüş,
ayağına basmış. Sonra ona “İşte bu senin yüzüğün, bu da mendilin. Bunlar
da elbiselerin! Ben bunları ağabeyimden istemiştim, suç bende.” demiş.
Yüzük, mendil ve üstündeki güzel elbiseleri çıkarıp vermiş.
Sonra padişah Yılkıbay’a “Kazanan gerçekten de sen misin?” demiş.
“Gerçekten de benim.” demiş Yılkıbay.
“Eğer sensen kızımı sana veriyorum. Tamam, düğünü yapıyoruz.
Üçüncü şartı koymuyorum.” demiş padişah. Sonra da Kiyizbay’ı işaret
ederek “Bu sefili hemen zindana atın!” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
729
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Böylece Yılkıbay hiç aklında yokken padişahın damadı olmuş. Kiyizbay’ı taş zindana atmışlar.
Padişahın büyük kızı Yılkıbay’a gelin verildiği günden sonra ortanca
kız zayıflayıp kurumaya başlamış, Hasta olmuş. Padişah, ortanca kızını
falcıya göstermiş. Falcı daD1712. “Kızının hâli müşkül, iyileştirmek için şöyle bir çare var. Bahçenizde dallanıp budaklanan elma ağacından her sabah
kızın beğendiği bir elmayı koparıp alsın. Ama beğendiği elmaya akşamdan
işaret koyması gerek.” demiş.
Padişahın ortanca kızı her akşam bahçeye çıkıp hoşuna giden bir elmayı işaretlemiş. Lakin o elmayı sabah erkenden bir kuş çalıp gidiyormuş.
Kız seçtiği elmalardan birisini bile yiyememiş. Bunun üzerine padişah
yine falcıyı çağırtmış.
Falcı “O kuşu vurup öldürmek gerek. Kuşu yedi gün içinde öldürüp
kızına kendi seçtiği elmayı yediremezsen kızın kuruyup ölecek!” demiş.
Padişah at giden yere at gönderip, mektup giden yere mektup gönderip
bahadır avcıları çağırtmış. “Her kim bu kuşu vurursa ona ortanca kızımı
vereceğim.” demiş. Ancak hiçbir okçu kuşu vuramamış.
Sonra padişah, bütün vezirlerini çağırarak “Benim padişahlığımda
gelmeyen bir bahadır var mı acaba?” demiş.
“Zindanda yatan işte şu sefil oğlanın dışında başka bir bahadır
kalmadı.” demiş vezirler.
Padişah vezirlerini zindana göndermiş. Kiyizbay onlara “Ben okçu değilim. Benim Kiyikbay ağabeyim var. İşte o okçu. Ancak ben bakmazsam
o, nişan aldığı şeyi vuramıyor.” demiş.
Sonra padişahın vezirleri safkan atlara binerek Kiyikbay’ı almaya gitmişler. “Ben okçu değilim. Okçu olan benim suçlu kardeşimdir, bırakın
beni!” diye yalvarmış. Vezirler onun ahına vahına bakmamışlar. Onu padişahın sarayına rüzgâr gibi alıp getirmişler.
Gelince vezirler Kiyizbay’ın yanına giderek “Haydi, Kiyikbay geldi.
Atışını izleyeceksin!” demişler.
Kiyizbay “Ben çıkmıyorum, kendisi buraya gelsin. Zindanın penceresinden atar.” demiş.
Sonra Kiyikbay’ın eline ok vermişler. Onu Kiyizbay’ın yanına sokmuşlar. Kiyikbay kardeşini görünce ağlayıvermiş.
730
Erkan KARAGÖZ
Kiyizbay “Ağlama ağabey, şimdi ben elmayı koparan hırsız kuşu vuracağım. Ben vurdum dersin.” demiş. Kiyizbay oku atmış. Elmadaki kuş
lap diye düşmüş.
Mutluluğu içine sağmayan padişah “Okçu delikanlıyı buraya getiriniz!” diye bağırmış.
Kiyikbay getirilince padişah ona “Sözüm gereği ortanca kızımı sana
veriyorum. Gül gibi geçinip uzun bir ömür sürün.” demiş.
Padişahın ortanca kızı her sabah, akşamdan seçip işaretlediği elmasını yemiş. Yedinci gün dolduğunda o, büsbütün sağlığına kavuşmuş.
Hastalığından arınıp daha da güzelleşmiş.
Günlerden bir gün Kiyikbay, Yılkıbay’a “Kardeşimiz Kiyizbay seni
de beni de padişahın damadı yaptı. Onu zindandan kurtaralım.” demiş.
“Ben de ne zamandır bunu düşünüyordum.” demiş Yılkıbay.
Ancak onlar Kiyizbay’ı zindandan kurtarmaya çok geç kalmışlarmış.
Padişah onu geçip giden üç tüccara vermişmiş. Tüccarlar Kiyizbay’ı demir
sandığa koyup gitmişlermiş.
Yılkıbay ile Kiyikbay bu tüccarların arkasından gitmişler. Üç gün
olunca altı arabalı bu üç tüccarı büyük bir ırmağın boyunda çay içip oturdukları sırada yakalamışlar.
“Siz kimsiniz?” diye Yılkıbay ile Kiyikbay sormuş.
“Tüccarız.”
“Siz kim oluyorsunuz ki?”
“Biz eşkıyayız!” demiş Yılkıbay ile Kiyikbay.
Bu sözü duyunca tüccarlar hepten şaşıp kalmışlar.
Sonra birisi “Siz de ırmaktan karşıya geçeceksiniz değil mi? Ejderhaya verecek kişiniz var mı ki? Ejderhaya birisini yedirmeden karşı tarafa da
bu tarafa da geçemeyeceğinizi bilmiyor musunuz?” demiş.
Yılkıbay ile Kiyikbay “Sizden hanginiz ejderhaya yem olmayı düşünüyor?” demişler.
“Biz birbirimizi ejderhayaB11. vermeyiz. Biz ona gereken yemi yanımızda alıp gidiyoruz. Yem, işte bu sandıkta. Ejderha bunun için yalnız bizi
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
731
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
değil, sizi de bir söz söylemeden geçirir. Niçin derseniz, sandıktaki yem
ona yeter.” demişler.
Yılkıbay ile Kiyikbay demir sandığı açtırmışlar. Sandığın içinden
uyumaktan gözleri şişen Kiyizbay çıkmış. Üç kardeş sevinip kucaklaşmışlar. Üç tüccar şaşkınlıklarından ne yapacaklarını bilememişler. Korkup
kalmışlar.
Biraz sonra Kiyizbay tüccarlara “Ya, doyuncaya kadar yediniz mi?”
demiş.
“Yedik.” demiş tüccarlar.
“Doyarak çok iyi etmişsiniz. Ejderha tok kişileri bir başka seviyor!”
demiş. Sonra da tüccarları birer birer bir uçurumun altında yatan ejderhaya atmış.B11.10. Sadece atlara bakıp tüccarlara yemek yapan hizmetçiyi sağ
bırakmış.
Kiyizbay bu hizmetçiye “İşte bu altı arabadan birisini kendine al.
Birisini benim falan köyde yaşayan babama ulaştır. Kalan dördündeki
serveti yol boyunca rastladığın kişilere paylaştırarak git. Benim dediğim
gibi yapmazsan başının kesilmesini bekleyedur!” demiş.
Hizmetçi, ağlaya ağlaya Kiyizbay’a teşekkür etmiş. Tam buyurduğun
gibi yaparım diye yemin etmiş. Sonra altı atlı arabayı alıp gitmiş.
Yalnız kalınca Yılkıbay, Kiyizbay’a “Senin sayende ben de Kiyikbay
da padişahın kızlarını aldık. Bunun için sana çok teşekkür ederiz. Senin
de başını bağlamanın vakti geldi artık. Bir yolunu bulup padişahın küçük
kızını alsaydın.” demiş.
Kiyikbay “Verdiğin aklı geri kakmayayım. Düşünüp bakarım. Siz
şimdi hanımlarınızın yanına dönün. Ben üç dört gün dünyayı dolaştıktan
sonra sizin yanınıza gelirim.” demiş. Sonra cebindeki iki kıldan birini yakmış. Hemen kula tulpar gelip çıkmış. Kiyizbay, tulparın ön ayaklarından
girip arka ayaklarından çıkmış. Ağabeyleri, kardeşlerini tanıyamamışlar.
O, çok şık elbiseler giyen bir delikanlıya dönüşmüş.
Sonra kula tulpara binmiş de ağabeylerine “Gördünüz değil mi, bu
at sazlıktaki tuz taşını yalayan üç attan biri!” demiş de tulparıyla gözden
kaybolmuş. Ağabeyleri ağızları açık kalakalmışlar.
732
Erkan KARAGÖZ
Dördüncü günde Kiyizbay padişahın sarayının önüne gelmiş. Onu
ağabeylerinden başkası tanımıyormuş. Daha güçlü, daha yakışıklıymış.
Padişah onun giydiği elbiseleri rüyasında bile görmemişmiş. Kiyizbay
meyve bahçesine girmiş. Orada kendisi gibi çok güzel, derli toplu giyinmiş
iki delikanlı oturuyormuş.
Kiyizbay onlara “Burada niçin oturuyorsunuz?” diye sormuş.
“Padişahın küçük kızının çıkmasını bekliyoruz.”
“Sen kimi bekliyorsun?”
“Ben de padişahın küçük kızını bekliyorum. Biz işte bu yerde, bu vakitte görüşecektik.” demiş Kiyizbay.
Padişah ile kızı bahçede yürüyüşe çıkmış. Delikanlıların yanına gelince padişah, kızına “Bu üç delikanlıdan hangisini seviyorsun?” diye sormuş. Kız birbirinden yakışıklı delikanlılara bakmış da “Üçünü de seviyorum!” demiş.
“Öyle olmaz kızım. Yalnız birini sevmen gerek. Tamam kızım, sen
yürüyedur. Benim bu delikanlılarla konuşacak sözüm var.” demiş padişah.
Padişah, kızını gönderdikten sonra üç delikanlıya şöyle kaygılı bir
haber vermiş: “Benim küçük kızım çok hasta, hâli günden güne kötüleşiyor. İyileşmesi için akşamları buraya gelip işte bu elma ağacından beğendiği bir elmayı belirleyip sabah olunca da koparıp yemesi gerek. O, her
akşam yiyeceği elmayı beğenip seçiyor. Sabah kalkıp geldiğinde bir kuş
elmayı çalıp gidiyor. Ortanca kızımı ölümden, bunun gibi kötü bir kuşu vurup kurtardık. Bu kuştan öyle kurtulmak kolay değil. Çünkü o göze görünmeyen bir kuş. İşte bu elma ağacından her gün bir elma eksiliyor. Şimdiye
kadar elmaların üçte biri işte böyle ziyan olup gitti. Bu gidişle elma ağacındaki elmalar hırsız kuşun çalıp gitmesiyle üç gün sonra bitecek. Benim
kızım da ölmek zorunda kalacak. Hanginiz kızımı ölümden alıkoymanın
çaresini bulursa onu damadım yapacağım.” demiş padişah.
Üç delikanlı padişahın bu haberini dikkatle dinlemişler de “Biz, ya
bu kuşun yuvasını yok etmeliyiz ya da ecele karşı bir ilaç bulmalıyız!”
demişler. Sonra kırk günlük erzak alıp ceplerine yüzer akçe koymuşlar.
Ayaklarının götürdüğü yöne doğru çıkıp gitmişler.
Bunlar az gitmişler, uz gitmişler; gide gide üç yol ayrımındaki bir eğri
karaağacın altına gelmişler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
733
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra bunlar “Hangimiz önce gelirse bu kişi işte tam bu karaağacın
altında diğerlerini beklesin.” diye söz birliği edip üçü üç ayrı yoldan gitmişler.
Kiyizbay gide gide bir kara ormana girmiş. Baksa yumruk kadar bir
evin saman gibi bacasından kıl gibi bir duman çıkıyormuş. Kiyizbay bu
eve girmiş. Evde bir nine kovadaki suyu elekten geçirip kazana koyuyormuş. Kazandan geri alıp, tekrar elekten geçirip kovaya koyuyormuş.
Nine, Kiyizbay’ı görüp “Ne işin var, oğlum?” demiş.
Kiyizbay neyi arayıp gezdiğini bir bir anlatmış.
Nine onu dinlemiş de “Falan mağaraya girdiğinde mağaranın sol tarafında bir yuva var. O yuvada birisi erkek, birisi dişi iki kuş var. Erkek
olanın sağ gözü, dişi olanın sol gözü ateş gibi parlar. Sen sağ gözü parlayanı al. Padişahın elmasını bu kuş çalıyor. Yalnız sol gözü parlayan kuşa
dokunma.” demiş.
Kiyizbay, ninenin söylediği mağaraya girmiş. Sağ gözü ateş gibi
parlayan kuşuB172. yuvasından almış. Yalnız delikanlı bununla yetinmeyip
“Durum uygunken dişi kuşu da alayım, nesillerini kurutayım.” demiş. Sol
gözü ateş gibi parlayan kuşu da almak istemiş. O kuşa elinin değmesiyle
bir zil şıngırdamaya başlamış.
Hemencecik bir ihtiyar adam gelerek “Başın sağken kuşları yuvalarına koy!” diye bağırmış. Kiyizbay kuşu yuvasına koymuş.
Sonra ihtiyara “Dedeciğim, yüz akçe vereyim. Lütfen bana bana sağ
gözü ateş gibi parlayan kuşunu ver.” diye rica etmiş.
İhtiyar adam “Falan mağarada bir gök tulpar var. İşte onu getirip bana
verirsen sağ gözü ateş gibi parlayan kuşumu yüz akçeye alırsın. Tulparın
yanında altın yuları da var, onu alma.” demiş.
Kiyizbay falan mağarada bağlanmış gök tulparın dizginlerini çözmüş
de “Atı almışken yularını bırakmayayım.” demiş. Sonra altın yuları eline
almış. O zaman yuların zili şıngırdamaya başlamış.
Bunu duyan bir nine “Başın sağken atı bırak!” diye bağırmış.
Kiyizbay attan elini çekmiş de nineye “Nineciğim, lütfen bana gök
tulparını ver.” diye rica etmiş.
734
Erkan KARAGÖZ
Nine ona “Falan yerde, falan ağacın başında, kat kat sandıkların içinde
bir ördek, ördeğin içinde yumurta, yumurtanın içinde bir iğne var. İşte bu
iğneyi alıp getirirsen gök tulparı yularıyla birlikte veririm.” demiş.
Kiyizbay falan ağacın başına sandığı aramak için çıkınca sandığın üstünde bir ejderha yatmasın mıymış?B11.12-12. Ejderha insan kokusunu alıp
uyanmış da Kiyizbay’ı yemek istemiş. Kiyizbay hızlıca kılıcını çekip ejderhayı kesmiş.B11.11-12. Sonra sandığı açıp tüyleri yolunmuş olan ördeği
almış. Ördeği sıkıştırıp yumurtasını düşürünce yumurta kırılmış. İçinden
iğneyi alıp tüysüz ördeği uçurup göndermiş.
Kiyizbay iğneyi alıp nineye vermiş. Nineden aldığı gök tulparı altın
yularıyla birlikte dedeye vermiş.
Dede, Kiyizbay’a “Gök tulpar için ben sana sağ gözü ateş gibi parlayan kuşumla sol gözü ateş gibi parlayan kuşumu veremem. Neden dersen
dün akşam bir yerden tüyleri yolunmuş bir ördek geldi de kuşlarımın ikisini de öldürüp gitti. İnanmazsan bak.” demiş.
Kiyizbay bakınca ayaklarının altında iki ölü kuşun yattığını görmüş.
Sağ gözü ateş gibi parlayan kuşla sol gözü ateş gibi parlayan kuşun ölmelerine Kiyzbay üzülmeyi bırak, daha sevinmiş. “Bundan sonra padişahın
bahçesindeki elmaları çalamazlar. Padişahın küçük kızı istediği elmayı seçip yer. Artık onun için bir ölüm korkusu kalmadı. Şimdi dönsem olur.”
diye düşünmüş.
Sonra cebindeki yüz akçeyi çıkarmış da “İşte dede, kuşlarını ölü
olarak görmemin sevincinden sana yüz akçe veriyorum!” demiş, ihtiyara
yüz akçe vermiş.
İhtiyar yüz akçeyi koynuna sokmuş da “Kuşlar için artık ben de üzülmüyorum. Onlar zaten taşıyacakları kadar elmayı taşıdılar. Fakat ben senin
altın yularlı tulparınla yüz akçeni yok yere almam. Bunlara karşılık hediye
vermem gerek. Haydi, benim arkamdan gel.” demiş.
Mağaranın içine biraz gidince, ihtiyar adam bir kapıyı açıvermiş. Kapının açılmasıyla Kiyizbay sayısı belli olmayan yığılmış elmaları görmüş.
İhtiyar adam, Kiyizbay’a “Delikanlı, beğendiğin elmayı seçip al.” demiş.
Kiyizbay beğendiği kıpkırmızı bir elmayı seçip almış. Sonra bunlar
başka bir kapıya gelmişler. Kapıyı açıp içeri girmesiyle Kiyizbay bir altın
fıçı, onun yanında bir gümüş fıçı, gümüş fıçının yanında bir bakır fıçı,
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
735
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
onun yanında da bir ağaç fıçı görmüş. Dede, Kiyizbay’ın elindeki elmayı
ağaç fıçıya sokmuş. Sonra bakır fıçıya koymuş, sonra gümüş fıçıya sokmuş, en sonunda da Kiyizbay’a verip altın fıçıya koydurmuş. Kendisi fıçıyı tahtayla kapatmış da bu tahtanın üstüne Kiyizbay’ı oturtup iki eliyle ona
şapkasını tutmasını söylemiş. Sonra dede, Kiyizbay’ın altındaki altın fıçıyı
üç defa şaklatmış. Oraya konulan elma, ağaç fıçıdan fırlayıp Kiyizbay’ın
şapkasına düşmüş.
“İşte bu benim hediyem. Bu elmayıD981.1. ölmüş kişiyi yedirirsen onu
diriltirsin!” demiş dede.
Kiyizbay teşekkür edip mağaradan çıkmış. Çıkmasıyla kula tulpardan
aldığı üçüncü kılı yakmış. Kula tulpar gelmiş. Kiyizbay binip gitmiş. Dönüş vakti gelince birbirlerini beklemek üzere söz verdikleri eğri karaağacın
önünde Kiyizbay durmuş. Diğerlerini beklemek için atından inmiş.
Kiyizbay eğri karaağacın dibinde yemek yedikten sonra biraz kestirirken delikanlılardan birisi gelmiş. Buluşunca bunlar çok mutlu olmuşlar.
Kiyizbay bu delikanlıya “Padişahın kızını ölümden alıkoymak için ne
buldun?” diye sormuş.
“İşte yüz akçeye aldığım bu aynadan başka bir şey de bulamadım.”
demiş bu delikanlı. Sonra cebinden bir ayna çıkarıp göstermiş.
Kiyizbay aynaya bakmasıyla hepten solup gitmiş, yüreğini korku sarmış. Niçin derseniz, aynadaD1163. çok kötü bir şey görülüyormuş. Padişahın
sarayının yanındaki meyve bahçesinde bir tek elması bile kalmayan elma
ağacının dibine konulan şiltenin üstünde padişahın küçük kızı yatıyormuş.
Ölüm döşeğindeki kızın başucunda babası, iki ablası, Yılkıbay ile Kiyikbay başlarını eğip hüzünlü bir şekilde bekliyorlarmış.D1323.1.1.
“Kız ölüyor!” diye Kiyizbay bağırmış.
“Ölüyor o!” demiş delikanlı.
Kiyizbay cebinden elmasını çıkarıp “İşte bu elma, ecel ilacı. Bu elmayı kıza yedirmek gerek!” demiş.
“Bunu yedirebilmemiz için kızın yanına çok hızlı bir şekilde dönmemiz
gerek.” demiş aynalı delikanlı.
Kiyizbay ceplerini yoklamış, ters çıkarıp bakmış. Üç tulpardan bir kıl
bile kalmamışmış. Tulparlarını gönderdiğinde onlardan üçer adet kıl almayı unutmuşmuş.
736
Erkan KARAGÖZ
“İşte şimdi lazım o tulparlar, aptal başım!” diye Kiyizbay başına vurmuş.
Kiyizbay aynaya bakıp, elmaları çalınıp biten elma ağacına yeniden
bakınca mağaradaki ihtiyarın “Kuşlar için artık ben de üzülmüyorum. Onlar taşıyacağı elmayı taşıdılar artık.” diye söylediği sözlerin manasını anlamış.B172-12.
Kiyizbay ile yoldaşı kızın yanına nasıl gideceklerini düşünüp başlarına vurarak oturduklarında, çıkmayan candan ümit kesilmez dedikleri gibi,
onların yanına diğer delikanlı çıkıp gelmiş.
Delikanlı hâl hatır bile soramadan Kiyizbay ona “Ya, padişahın kızını
ölümden alıkoymak için ne buldun?” diye sormuş.
“Yüz akçe verip şu uçan halıyı satın aldım. Ondan başka bir şey bulamadım.” demiş delikanlı da elindeki halıyı yere sermiş.
Kiyizbay ile aynası olan delikanlı “İşte tam da bu lazımdı!” demişler.
Sonra üçü birlikte halıyaD1155. oturmuşlar, uçup gitmişler.D1520.19.
Bunlar halılarıyla doğruca padişahın elma bahçesine dönmüşler. Kızın başucunda “İşte ölüyor, işte ölüyor!” diye bekliyorlarmış. Kiyizbay
hiçbir şeye bakmadan elmasını kesmiş de kıza yedirmiş. Biraz sonra kıza
can gelmiş,E106. kız gözünü açmış. Az bir zaman sonra da kalkıp oturmuş,
konuşmaya başlamış. Sonra ayağının üstüne basıp yürümeye, gülmeye,
şakalaşmaya başlamış. İki gün içinde kız büsbütün sağlığına kavuşmuş,
gücü kuvveti yerine gelmiş.
Padişah delikanlıları çağırtmış da “Kızımı şimdi hanginize vermeliyim ki?” demiş.
“Kim elma yedirip diriltiyse elbette ona.” demiş Kiyizbay.
“Benim uçan halım olmasaydı dönemezdik. Kız çoktan ölmüş olurdu.
Sen de elinde elmanla kalırdın!” demiş halılı delikanlı karşı çıkarak.
“Benim aynaya bakıp hâlini bilmeseydik böyle hızlı bir şekilde
dönmezdik. Kendimiz sağ dönerdik ama kız ölmüş olurdu.” demiş aynalı
delikanlı.
Padişah bunları dinlemiş de “Üçünüz de doğru söylediniz. Yalnız
ben kızımı üçünüze birden veremem. Hanginize vereceğimi kendim
bilemiyorum. Ben bu işi hüküm vericilere bırakıyorum. Onlar nasıl bir hüküm verirlerse ben ona razıyım.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
737
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Hüküm vericiler yedi gün yedi gece düşünüp taşınmışlar. Sonra şöyle bir hüküm vermişler de “Kızı ölümden kurtarmada üç delikanlının da
katkısı var. Ancak elmayı getiren delikanlının katkısı daha büyüktür. Niçin
derseniz, padişahın kızı aynaya bakılarak değil, halıyla uçup gelinerek değil, elma yedirilince dirildi. Birinci delikanlı yüz akçeye aldığı aynasını yüz
akçeye satabilir. Ayna hasta kızı göstermekten başka bir şey yapmadı. Böylece aynanın sahibi zarar etmez. İkinci delikanlı da yüz akçeye satın aldığı
uçan halısını değerinden satabilir. Niçin derseniz? Tamam, delikanlılar buraya uçarak yetiştiler ama halının bir yeri bile kırışmamış. Halının sahibi
hiçbir şekilde zarar etmez. Kiyizbay adındaki üçüncü delikanlının yüz akçeye satın aldığı elma şimdi hiçbir şekilde ortada yok. Elmayı padişahın hasta
kızı yedi. Demek ki kız elmanın hakkını delikanlıya ödemeli. Delikanlının
elma yerine yüz akçe değil, kızın kendisini isteme hakkı var. Niçin derseniz,
delikanlılar uzun yola çıkmadan önce padişah hazretlerinin ‘Hanginiz kızımı ölümden alıkoyma çaresini bulursa onu damadım yapacağım.’ diye sözü
var. İşte böyle olunca padişahın küçük kızı, Kiyizbay’ın olmalı.” demişler.
Böylesine adil bir hükümden sonra at ulaşan yere at, mektup ulaşan
yere mektup göndermişler. Pek çok halkı çağırmışlar. Kiyizbay ile padişahın küçük kızına çok büyük bir düğün yapmışlar. En öne, padişah ile aynı
hizada Kiyizbay’ın babası oturmuş. O, bir büyük oğluna, bir ortanca oğluna, bir küçük oğluna bakmış. İçinden “İşte bu küçük oğlum akıllı çıktı!
Böyle olursa bir iki yıl sonra padişah da olur hele!” demiş. Küçük oğluyla
gurur duyarak oturmuş.
3.18.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 18
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at BOM: 18
D2095. Magic disappearance / Sihirli yok olma BOM: 18
B501-10. In case of difficulty hero measures hairs before taken from
his horse chooses the shortest one and whistles it to summon his horse /
Kahramanın başı darda kaldığında atının (kendisini çağırmak üzere) verdiği
kılları ölçüp en küçüğünü halka yaparak ıslık çalması (MEK) BOM: 18
B41-3. Tulpar. Winged, flying and talking horse believed to get out of
the bottom of the sea / Tulpar. Denizin dibinden çıktığına inanılan kanatlı,
uçan ve konuşan mitolojik at (MEK) BOM: 18
738
Erkan KARAGÖZ
D52. Magic change to different appearance / Sihirli değişim ile faklı
görünme BOM: 18
D1050.1. Clothes produced by magic / Sihir yoluyla elbise elde
edilmesi BOM: 18
D1835-7. Magic strength obtained from horse hair / Atın kılından
sihirli güç elde etme (MEK) BOM: 18
B501-7. In case of difficulty hero measures hairs beforehand taken
from his horse chooses the shortest one and whistles it to summon his
horse / Kahramanın başı darda kaldığında atının (kendisini çağırmak
üzere) verdiği kılları ölçüp, en küçüğünü halka yaparak ıslık çalması
(MEK) BOM: 18
D921. Magic lake (pond) / Sihirli göl (gölcük) BOM: 18
D921-5 Diving Magic lake make strong / Sihirli göle girip çıkarak güç
kazanma (MEK) BOM: 18
B501-5. Horses give the hero hair to burn in case of difficulty /
Kahramanın başı darda kaldığında atının (kendisini çağırmak üzere)
verdiği kılları yakması (MEK) BOM: 18
D1712. Soothsayer (diviner, oracle, etc.) / Falcı BOM: 18
B11. Dragon / Ejderha BOM: 18
B11.10. Sacrifice of human being to dragon / İnsanın ejderhaya
kurban (feda) edilmesi BOM: 18
B172. Magic bird / Sihirli kuş BOM: 18
B11.12-12. Dragon guards chest / Sandığın bir ejderha tarafından
korunması (MEK) BOM: 18
B11.11-12. Dragon killed with knife (sword) / Ejderhanın kılıçla
öldürülmesi (MEK) BOM: 18
D981.1. Magic apple / Sihirli elma BOM: 18
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna BOM: 18
D1323.1.1. Magic mirror reflects the face of whoever dies / Sihirli
aynanın her kim ölüyorsa onun yüzünü göstermesi BOM: 18
B172-12. Magic bird steals apples / Sihirli kuşun elma çalması (MEK)
BOM: 18
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
739
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1155. Magic carpet / Sihirli halı BOM: 18
D1520.19. Magic transportation by carpet / Halı sayesinde sihirli
seyahat BOM: 18
E106. Resuscitation by magic apple / Sihirli elma sayesinde dirilme
BOM: 18
3.19. KİnYeBUlAT
3.19.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda, dağdaki ormanların arasında, küçük bir tarlada yaşayan bir dede ile nine varmış. Onlar uzun yıllar iyi ve güzel bir
hayat yaşamışlar. İhtiyarlayınca, dünya işleri ağırlaşınca dede de nine de
hastalanmış. Çok bir zaman geçmeden arka arkaya ölmüşler. Onların üç
oğlu varmış. Dede ile nine sağken büyük oğlan ile ortanca oğlanı baş göz
etmişlermiş. Ama en küçük oğulları Kinyebulat’ı evlendirememişler. Atadan kalan örf adet gereği ölmeden önce nine ile dede büyük oğullarına evi,
ortanca oğullarına hamamı bırakmışlar. Kalan mallarını da üçü arasında
paylaştırmışlar.
Kalacak yeri olmayınca Kinyebulat iki arada gelip gitmeye mecbur
kalmış. Yengeleri Kinyebulat’ı sevmiyor, ona gün yüzü göstermiyor, ağabeylerine karşı da kötü göstermeye çalışıyormuş. Ağabeyleri evde olmadığında da onu evden kovuyorlarmış. Her gün dışarıda açlık ve yoksulluk
içinde yaşadığından Kinyebulat zayıflamış. Bir zaman sonra da kel olmuş.
Ağabeyleri babalarından kalan yere her yıl darıyla nohut ekiyormuş. Bu
yerin bir ucunda başı fındıklı küçük meşe ağaçlarıyla kaplanmış bir dağ,
diğer ucunda kiraz ve söğüt ağaçlarıyla kaplanmış büyükçe bir vadi varmış.
Bu güzel tabiat manzarası bülbüllerle, guguk kuşlarıyla daha bir güzel
oluyormuş. Yengeleri kovduğu zaman Kinyebulat bu vadiye geliyormuş.
Bülbüllerin hüzünlü seslerini dinleyip hüzünleniyor, şen şakrak seslerini
dinleyip keyifleniyormuş. Sonra da türkü söyleye söyleye tarladan yaban
otu temizliyormuş.
Günlerden bir gün Kinyebulat’ın ağabeyleri “Tarlaları temizlemenin
vakti geldi.” diye konuşmuşlar. Ocağın başında burçak yiyen Kinyebulat
bunu duymuş da “Oraya gitmeyin, ben yaban otlarını temizledim.” demiş.
Ağabeyleri ona inansa da gidip bakmak istemişler. Sabah kalkıp atları
hazırlamaya başlamışlar. Yengeleri, Kinyebulat’ı kötü göstermek için, ko-
740
Erkan KARAGÖZ
calarını tarlaların olduğu yere göndermemek için bir sinsilik düşünmüşler
de “Tarlalara biz bakıp geliriz. Siz de oduna gidin.” demişler.
Kocaları onu bunu düşünemediklerinden razı olup oduna gitmişler.
Hanımlar da sevinerek tarlalara gitmişler. Gelince gözleriyle ne görsünler,
tarlalarda tek bir yaban otu bile yokmuş. Ekinler de büyümüşlermiş.
Akşam herkes eve dönünce yengeleri “Kinyebulat’u ağzınızdan düşürmüyorsunuz. Ona boş yere ekmek yediriyoruz. O bizi aldatmış. İşte siz
de bizimle gelseymişsiniz. Tarlaları o kadar çok yaban otu basmış ki tarlaların yerini bile bulamazsınız. İnanmıyorsanız bizim topladığımız yaban
otlarına gidip bakın.” demişler. Öfkelenen ağabeyleri, Kinyebulat’ı ocağın
başından sürükleyerek almışlar, döverek onu kovmuşlar. Sonra en büyük
ağabey “Hanımların sözüne bakıp onu yok yere mi incittik.” diye düşüncelere dalmış.
Onlar gidip tarlaya bakmaya karar vermişler. Bunu anlayan Kinyebulat
yengelerinden öç almak istemiş. Ağabeyleri gelinceye kadar tarlaya saçılmış olan bütün yaban otlarını toplayıp bir kenara yığmış. Ağabeyleri tarlaya
geldiğinde gözleriyle ne görsün, yaban otları toplanıp yığılmışmış, tarlada
yaban otlarından eser yokmuş. Ekinler gür bir şekilde büyümüşlermiş. Öfkelenen ağabeyleri eve dönüp hanımlarını kamçıyla bir güzel dövmüşler.
Kocalarının öfkesi biraz azalınca hanımları “Gözünüz çıksın, yığın yığın yaban otlarını nasıl göremediniz? Göremediyseniz biz gösteririz. Yarın
tarlalara birlikte gideriz.” demişler. Kinyebulat bu sözleri dışarıda pencereden duymuş da ağabeylerinden öç almak için bir kenara topladığı yaban
otlarını alıp tarlaya saçmış.
Sabahleyin ağabeyleri ile yengeleri tarlaya gitmeye hazırlandığında
Kinyebulat “Beni de alıp gidin. Kavga edişinize bakarım.” demiş. Ağabeyleri ona öfkelense de onu da yanlarında götürmüşler. Gelince görmüşler
ki tarlada gerçekten de oraya buraya yaban otları saçılmışmış. Ağabeyleri
şaşırıp kalmışlar. Hanımları, kocalarını azarlamışlar.
Eve dönünce öfkelenen ağabeyleri Kinyebulat’a “Sen bizim kavga
edeceğimizi nereden bildin?” diye sormuşlar.
“Ben gece rüyamda görmüştüm.” demiş Kinyebulat.
Ağabeyleri “Sen yalnız kel değil, aptalsın da.” demişler. O günden sonra
yakın çevrelerde Kinyebulat’ı “Aptal kel!” diye çağırmaya başlamışlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
741
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kinyebulat büyüyüp delikanlı olmuş. Kendine hanım almak için bir
kız bakmaya başlamış. Lakin kızlar ben aptal kele varmam diye başlarını çeviriyormuş. Kinyebulat ne yapacağını bilemeyince çok kederlenmiş.
Dayanamayıp gitmiş, babasının kabrinin üstüne yatmış. Hıçkıra hıçkıra
ağlamış. Bunu görenler Kinyebulat’ı gerçekten de aptal olarak görmeye
başlayarak “Aptal olmasa bütün gece kabirde oturur mu?” demişler.
Kinyebulat kabrin üstünde her gün böyle ağlıyormuş. “Baba, niçin
ben evlenmeden önce öldün? Artık ben ömrüm boyunca evlenemeyeceğim. Ben ki senin en sevdiğin, en akıllı, en çalışkan, en güzel oğlundum.
Benim artık gidecek bir yerim de yok. Ben kel de oldum, aptal da oldum.
Yengelerim yüzünden ağabeylerim de başkaları da benden bezdiler.” diye
hüngür hüngür ağlamış.
Günlerden bir gün Kinyebulat ölmüş babasının kabri üstünde uyuyakalıp
bir rüya görmüş. RüyasındaE720.1. babasıyla konuşmuş. Babası ertesi gün gece
vakti yanına büyük oğlunun gelmesini buyurmuş. Uyanır uyanmaz Kinyebulat
sevinerek bunu söylemek için büyük ağabeyine koşmuş. Varır varmaz büyük
ağabeyine “Seni bu gece gelsin diye babam kabrine çağırdı.” demiş.
Ağabeyi “Ey aptal, aptal kel. Aptal olmasan böyle söylemezdin. Ölü
adam seninle nasıl konuşsun. Tamam, benim için sen git öyleyse. Bunun
için sana işte bu eski elbisemi vereceğim.” demiş. Kinyebulat ağabeyinin
sözünü tutup ertesi gün babasının kabrine varıp oturmuş.
Bir vakit sonra kabirden “Kim var orada? Büyük oğlum sen misin?”
diye bir ses duyulmuş.
“Değil, en küçük oğlun.” demiş Kinyebulat. Ondan sonra babası kabirden çıkıp Kinyebulat’ın yanına oturmuş.E327. Biraz söyleştikten sonra “İşte
oğlum, benim söylediklerimi de dinledin. Ağabeyinin söylediklerini de
geri çevirmedin. Bunun için sana şu kara kılıD991. veriyorum. Gerektiğinde
kırlara çıkarsın. Kılı parmağına dola, bir ucundan çekip çal. O zaman senin
üstüne çıkacakmış gibi bir kara at gelir. Sakın korkma. Giyinip silahlanmış
bir şekilde atın üstünde olursun. Senden daha yakışıklı, daha güçlü bir kişi
olmaz. Eğer attan ineyim dersen sağ kulağına vur. Eve döneyim dersen sol
kulağına vur. Bu kılı hiç kimseye de gösterme, benimle konuştuğunu da
kimseye söyleme. Yarın gece küçük ağabeyin gelsin.” demiş de yok olmuş.
Kinyebulat dönünce babasının küçük ağabeyini çağırdığını söylemiş.
Bu ağabeyi de “Sen aptalsın aptal. Benim yerime de sen git. Kelini örtmen
için takke veririm.” demiş.
742
Erkan KARAGÖZ
Kinyebulat razı olmayıp da ne yapsın, babasının kabrine tekrar gidip
oturmuş. Birdenbire “Kim var orada? Ortanca oğlum sen misin?” diye bir
ses duyulmuş.
Kinyebulat “Yok, küçük oğlun.” diye cevap vermiş.
“Öyle ya, gerçekten de temiz gönüllü, doğru sözlü, söz dinleyen
oğlum senmişsin.” demiş babası. Sonra Kinyebulat ile biraz konuşmuş.
Babası ona kızıl renkli bir kıl vererek “Bu kıl ile şöyle şöyle yaparsın.
Yarın kendin gel.” demiş de Kinyebulat’ı göndermiş.
Dönünce ağabeyleri, Kinyebulat’a gülmüşler. Üçüncü gün Kinyebulat
geceyi sabırsızlıkla beklemiş. Gece olunca babasının kabrine gitmiş. “Kim
var orada? Küçük oğlum sen misin?” diyen sese “Evet, benim baba, küçük
oğlun.” diye cevap vermiş.
Babası Kinyebulat’a “Çok bir zaman geçmeden falan padişahlıkta bir
düğün olacak. Bu düğün üç yarıştan ve üç ziyafetten sonra olacak. İşte bu
düğüne bütün padişahlıklar, bütün halklar hazırlanıyor. Düğün padişahın
küçük kızı için olacak. O kızın sevdiği bir delikanlı yok. Her kim olursa
olsun, padişahın sarayının ikinci katında oturan kızın parmağından yüzüğünü alırsa o kişi padişahın damadı olacak. Zengin mi, fakir mi, kör mü,
kel mi; o kişi bahadır kişi olacak ve padişahın kızına denk olacak. İşte
bu yarışı kazanıp kızla evlenen kişi hiç şüphesiz padişah olacak. Fakirlere
yardım etmeli, bütün halka erkek kadın adil olmalı. İşte sana bir ak kıl.
Bununla da diğer kıllarla yapacağın gibi yaparsın. Bu at diğerlerinden daha
çevik, daha güçlü, daha görkemli.” demiş de yok olmuş.
Kiynebulat eve dönüp ocağın başında nohut yemeğe başlamış.
Günlerden bir gün Kinyebulat, ağabeylerinin oturup konuştuğu sırada onlardan padişahın küçük kızına düğün yapılacağını duymuş. Düğüne
ağabeyleri de gitmeyi düşünüyormuş. Az mı çok mu bir vakit geçtikten
sonra düğün toplantısı hakkında padişahın ilanı olmuş. Ağabeyleri düğüne
gitmek için hazırlanmışlar.
Kinyebulat da ağabeylerine “Beni de götürün. Padişahın kızı belki
beni sever. Padişahın damadı olursam sizleri de vezir yaparım.” demiş.
Ağabeyleri ayaklarını yere vura vura gülmüşler.
Günlerden bir gün ağabeyleri yola çıkmış. Yengeleri evde kalmış.
Kinyebulat, yengelerinden bir iki gün gezip gelmek için izin istemiş. Öz-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
743
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
gür kalacaklarına sevinen yengeleri izin vermiş. Kinyebulat evden çıkıp
gitmiş. Kırlara varınca gömleğinin göğüs cebinden kara kılı alıp parmağına
dolamış. Sonra kılın ucundan çekip ıslık çalmış, at gelmiş.D1421.1.9-1. Kinyebulat da güzel giyimli,D1473-4. kılıç kuşanmış,D1489- kıvırcık saçlıD52-3. bir delikanlı olup atın üstüne binmiş. Kinyebulat üç gün boyunca gittikten sonra
ağabeylerini şuracıkta, sazlıkta bata çıka giderlerken yakalamış. Sonra ikisine de sağlı sollu üçer defa kamçıyla vurduktan sonra gözden kaybolmuş.
Kinyebulat, padişahın sarayına geldiğinde sarayın çevresinde yarışmayı bekleyen halkın ucu bucu görünmüyormuş. Kinyebulat saraya gelmeyip yakın bir yerde atını oynatıp gezmiş. Bir vakit padişahın ilanıyla
yarış başlamış. Bir kişi bile kızın yüzüğüne yaklaşamamış. Çok bir zaman
geçmeden yarışmacılar bitmiş. Kız kendine eş seçmek için gönülsüzce çıkıp etrafına baktığında kırda kara at oynatan delikanlıyı görmüş. Mendilini
sallayarak onu çağırmış. Bunu bekleyen Kinyebulat koşturarak gelip atını
sıçratmış. Az bir mesafeyle yüzüğe değememiş. Sonra kırlara doğru atını
koşturup gitmiş. Bir kişiye iki defa sıçrama hakkın verilmese de padişahın
kızı yeniden sıçramasını söyleyeceği sırada delikanlı gözden kaybolmuş.
Ağabeyleri dönünce Kinyebulat bilmezliğe vurarak “Ya siz padişahın kızını gördünüz mü? Yoksa sizi yolda kamçıladılar mı?” diye sormuş.
Ağabeyleri birbirlerine bakmışlar da Kinyebulat’a çok fena öfkelenmişler.
Ertesi gün ağabeyleri yeniden oraya gitmişler. Kinyebulat da yengelerinden izin isteyip gitmiş. Kırlara çıkınca kızıl kılı alıp parmağına dolayıp
çekmiş, ıslık çalmış. At gelmiş. Atın üstüne atlayıp oturacağı sırada Kinyebulat akılları baştan alan bir delikanlı olmuş.D52.2. Sonra ata binip üç gün
öncesinden giden ağabeylerini yakalamış. Kılıcıyla ormanı ağabeylerinin
yoluna yıkmış da ileriye doğru at koşturup gitmiş. Ağabeyleri yolu bulamayınca canlarını sıkmışlar. Yarış bitmeden önce argın yorgun gelebilmişler.
Bütün erkekler at sıçratıp yüzüğü alamayınca kız kırda kızıl atını
oynatıp gezen delikanlıyı görmüş. Mendil sallayıp onu çağırmış. Bu anı
bekleyen Kinyebulat kızıl atıyla koşturarak gelip sıçramış. Eliyle yüzüğe
değebilmiş ama yüzüğü çıkarıp almayı başaramamış. Sonra buradan atıyla
dörtnala gitmiş. Kız, delikanlıyı yeniden çağırayım dese de delikanlı gözden kaybolup gitmiş.
Eve dönünce Kinyebulat ocağın başında nohut yemeğe başlamış. Ağabeyleri dönünce Kinyebulat hiçbir şey olmamış gibi “Padişah kızını verdi
744
Erkan KARAGÖZ
mi ki? Yoksa oraya varamayıp ormanda başınıza bir şey mi geldi?” demiş.
Buna öfkelenen ağabeyleri, Kinyebulat’ı tekme tokat dövmüşler.
Çok bir zaman geçmeden padişah üçüncü defa halkı düğüne çağırmış.
Kinyebulat’ın ağabeyleri ümitleri kırıldığından bu defa gitmemeye karar
vermişler. Fakat Kinyebulat bir hileyle evden çıkıp gitmiş. Kırlara varınca
ak kılı alıp parmağına dolamış, çekip ıslık çalmış. Bir kasırga çıkmış. Koşarak gelen ak atın üstüne bineyim dediğinde bizim Kinyebulat’tan eser kalmamış. Rüyalarda bile görülmeyecek bir delikanlı olup atın üstüne binmiş.
Kinyebulat yine yarışı bir kenardan izleyip atının üstünde gezmiş.
Hiçbir kimse yüzüğü alamayınca, padişahın kızı kalkıp gideyim dediğinde,
bir tarafta ak atını oynatıp gezen Kinyebulat’ı görmüş. Mendilini sallayıp
onu çağırmış. Yine bu anı bekleyen Kinyebulat ak atının dizginlerini bırakıp bir kasırga çıkarmışçasına koşturarak gelmiş. Atın çıkardığı rüzgârdan meydandaki bütün halk elini ayağını toplayıp gözlerini yummuşlar.
Kinyebulat, kızın olduğu yere varıp, atını sıçratınca, at ikinci kata ulaşıp
kızın önünde durmuş. Kinyebulat bu sırada çabucak yüzüğü çıkarıp kızı
öpmüş. Sonra dörtnala gitmiş. Kız kendine gelememiş. Kinyebulat gözden
kaybolmuş.
Kinyebulat, atını gönderip eve dönmüş de ocağın başında nohut yemeye başlamış. Sonra padişah, yüzüğü bulmak için dünyadaki bütün erkekleri
ziyafete çağırmış. Ziyafet sırasında yüzüğü bulmayı düşünmüş. Falanca
bir vakitte bütün erkekleri ziyafete çağırmış. Padişah buyruğu olunca belirtilen vakitte bütün erkekler ziyafete gitmişler. Kinyebulat’ın ağabeyleri de
gitmiş. Ocak başında burçak yiyerek kalan Kinyebulat yüzüklü parmağını
kalın bir çaput parçasıyla sarmış. Ziyafette yüzük bulunamayınca padişah
ikinci defa ziyafete körü de, topalı da, çolağı da, keli de her erkeği çağırmış.
Ağabeyleri yine Kinyebulat’ı kendileriyle birlikte götürmemişler. Bu ziyafette yüzük bulunamayınca padişah üçüncü defa ziyafet düzenlemeye karar
vermiş. Bütün erkeklere yeniden ziyafete gelmeyi buyurmuş. Bu defa da
gelmeyenleri korkunç bir şekilde cezalandıracağını söylemiş. Bu duruma
şaşıran ağabeyleri bu sefer Kinyebulat’ı götürmeye karar vermişler. Onu
iyice temizleyip giyindiririz ,öyle alıp gideriz deseler de Kinyebulat “Ben
gelmiyorum, benim gibi keli, aptalı onlar ne yapsınlar?” demiş. Padişahın
cezasından korkan ağabeyleri, Kinyebulat’ın ah vah demesine bakmadan
onu ziyafete götürmüşler. Ziyafete bütün erkekler katılmış, ziyafet başlamış. Kâsesini herkesin iki eliyle alması gerekiyormuş. Bir vakit sonra sıra
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
745
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kinyebulat ile ağabeylerine gelmiş. Ağabeyleri kâselerini iki eliyle almışlar ama Kinyebulat bir elini uzatmış. Padişahın kızı ona iki eliyle almasını
buyurmuş. Kinyebulat iki eliyle almaya mecbur kalınca çaputla bağlanan
eli padişahın kızı görmüş ve çaputun çözülmesini buyurmuş. Kinyebulat
tartışmış. Kız kendi gelip Kinyebulat’ın elinden çaputu çözmüş. Çözünce
ne görsünler, Kinyebulat’ın parmağında kızın yüzüğü çıkmayacak bir şekilde takılı duruyormuş.
Kız, kısmetimi buldum diyerek, Kinyebulat’ın elini tutup onu padişahın sarayına götürmüş. Kinyebulat’ı gören padişah, kızına öfkelense de
kızının sözünü bozmaması için bir zorluk çıkarmamış. Baştan savma da
olsa düğününü de yapmış. Düğünden sonra kızı ile Kinyebulat’ı sarayından kovmuş. Onları kendi kara hamamına yerleştirmiş.
Bir vakit padişaha karşı düşman gelmiş. Padişah büyük damatlarını savaşa hazırlamış. Asker toplayıp savaşmaya göndermiş. Kinyebulat’a kendisi gitmeye utanıp kızı aracılığıyla onun da savaşa gitmesini buyurmuş.
Sabahleyin Kinyebulat, karısıyla vedalaşmış. Uyuz bir ata binip gitmiş.
Kırlara varınca uyuz atını öldürmüş. Sonra göğüs cebinden kara kılı alıp
kara atını çağırmış. Ona binip savaş meydanına gitmiş. Savaşta padişahın
damatlarının yenildiğini gören, Kinyebulat “Eğer her biriniz küçük parmağınızdan birer parça kesip verirseniz düşmanı şuracıkta kesip bitiririm.”
demiş. Damatlardan parmak alan Kinyebulat düşmanı kesmeye başlamış.
O, bir savurduğunda onlarcasını yığıyormuş. Düşmanın pek azı kaçıp kurtulmuş. Sonra Kinyebulat öldürüp bıraktığı atın yanına gelmiş. Orada kargaları, saksağanları vurmaya başlamış. Padişahın damatları dönerlerken
yolları üzerinde ona rastlamışlar da “Ya bacanak, kiminle savaşıyorsun da
yeniliyorsun?” deyip gülmüşler.
Kinyebulat onlara “Ben düşmanı vurmam. Küçük parmaklarını kesip
alırım.” deyince damatlar birbirlerine bakıp kalmışlar. Dönünce padişaha
yendik diye övünmüşler. Kinyebulat’ın kargalarla, saksağanlarla vuruştuğunu gülerek anlatmışlar.
Padişahın küçük kızı bundan çok utanarak “Bu yoksa gerçekten de
aptal mı?” diye Kinyebulat’ı sınamak istemiş.
İkinci kez düşman padişaha saldırmak için gelmiş. Padişah, damatlarını
yeniden savaşa göndermiş. Kinyebulat da savaşmaya diye çıkıp gitmiş.
Kırlara varınca kızıl atın kılını alıp atını çağırmış. Sonra atına binerek savaş
746
Erkan KARAGÖZ
meydanına gitmiş. Hanımı, Kinyebulat gidince ardından onu takip etmiş.
Saksağanla kargaların yanına varmış. Eşi orada yokmuş.
Kinyebulat savaş meydanına geldiğinde meydan ölülerle, hava kan
kokusuyla dolmuşmuş. Padişahın damatları yeniliyormuş. Padişahın damatlarının yanına gelen Kinyebulat “Eğer sırtınızdan parmak kadar derinizi kesip verirseniz düşmanlarınızın hepsini kırıp geçiririm.” demiş. Damatlar razı olup sırt derilerinden kesip vermişler. Kinyebulat kılıcını bir savurmasıyla yüzlerce düşmanı yok etmiş. Düşmanları yenip yok ettikten sonra
karga ve saksağanların yanına gelmiş. Onlarla vuruşuyormuş gibi yapmış.
Bir kenarda oturmakta olan hanımı, Kinyebulat’ı görünce saklanmış.
Padişahın damatları Kinyebulat’a “Ya, savaş mı var?” demelerine Kinyebulat “Evet, ben düşmanları eğitiyorum, onları öldürmeyip sırt
derilerinden kesip alıyorum.” demiş. Kinyebulat’ın böyle bir cevap vermesinden hanımı bir şeylerin döndüğünü sezmiş. Ama bu konu hakkında
kimseye bir şey söylememiş. Damatlar bu cevaba şaşırmışlar. Öfkelenseler
de öfkelenmeseler de bir şey anlamamışlar. Döndükleri zaman her zamanki gibi övünmüşler. Kinyebulat’ı anlatıp gülmüşler. Padişah da artık büyük
damatlarını övmeyi bitiremiyormuş.
Günlerden bir gün padişaha saldırmak için düşman yeniden gelmiş.
Büyük damatlarla birlikte Kinyebulat da savaşa gitmiş. Bu defa padişahın
emriyle her damat kendi hanımını alıp gitmek zorundaymış. Kinyebulat da
hanımını almış. Karga ve saksağanların yanına gelince Kinyebulat, hanımını
bacanaklarıyla birlikte göndermiş. Kendisi burada kalmış. Hanımı daha da
çok şüphelenmiş ama hiçbir şey sezdirmeyip enişteleriyle birlikte gitmiş.
Bir vakit sonra şiddetli bir savaş başlamış. Ölülerin ucu bucağı görünmüyormuş. Kan ırmağı akmış. Kinyebulat padişahın damatlarının yenileceği sırada ak atına binerek çıkıp gelmiş de onlara “İşte siz yeniliyorsunuz.
Böyle savaşırsanız yenileceksiniz. Eğer belinizdeki kayışı verirseniz
ben düşmanı tek başıma yenerim.” demiş. Bu kayışlar, padişahın kızlarının eşlerine verdiği dünyada eşi benzeri olmayan hediyelermiş. Korkularından rengi solan padişahın kızları eşlerine vermelerini söylemişler.
Kinyebulat’ın eşi ak atı görünce şaşırıp kalmış. Şüphelense de bir şey söylememiş. Damatlar kayışlarını çıkarıp verince Kinyebulat düşmanı kırıp
geçirmiş. Kılıcıyla bir vuruşta binlerce düşmanı yok etmiş. Lakin kazara onun da eli yaralanmış. Bunu gören hanımı bağlamayı en çok sevdiği
başörtüsüyle onun yarasını bağlamış. Kinyebulat düşmanı yenilgiye uğ-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
747
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
ratınca yeniden yok olup gitmiş. Padişahın diğer damatları ile hanımları
savaştan döndüğü sırada Kinyebulat hâlâ karga ve saksağan vuruyormuş.
“Ya, savaş oldu mu?” diye diğerleri sormuşlar.
“Savaş oldu ancak ben kargaların bellerinden kayışlarını alıyorum.
Saksağandan takmayı en çok sevdiği başörtüsünü alıyorum.” demiş Kinyebulat.
Kinyebulat’ın hanımı şimdi kocasının niçin böyle cevap verdiğini anlamış. Kendisi bu olanlara inanamamış ama kimseye bir şey söylememiş.
Bu duruma damatların hiçbirisi şaşırmamış. Onlar gülerek “Usta savaşçımız birçok kargayı yendi. Şimdi dönelim.” diye gelip Kinyebulat’ın
elinden tuttuklarında onun elinin yaralı olduğunu görmüşler. Bu arada o
yarasını başka bir bez parçasıyla bağlamışmış. Önceden olacakları tahmin
ettiğinden hazırlanmışmış. Kinyebulat’ın hanımı artık aşağı yukarı bu sırrı anlamış. Damatlar hanımları ile birlikte eve dönünce padişah hepsini
çağırtarak “İşte benim büyük damatlarım damatlığını gösterdi. Düşmanı
yenip kendilerine şan, bana da huzur kazandırdılar. Lakin küçük damadım
benim yüzümü kara çıkarttı. Onu öldürmek gerek.” demiş
Damatlar padişahın sözünü onaylamışlar. Kinyebulat da hanımı da
ayağa kalkıp konuşmaya çalıştığında padişah, kızına oturmasını; Kinyebulat’a da konuşmasını buyurmuş.
“Padişahım ben sana birkaç soru soracağım. Bu sorulara zorlanmadan
cevap ver hele! Birinci sorum şu olur. Acaba senin damatlarının sol elinin
serçe parmakları yok mu? İkinci sorum, acaba senin damatlarının sırtlarında parmak boyunda derileri mi alınmış? Üçüncü sorum, kızlarının eşlerine
hediye ettiği kayışlar nerede acaba? Damatların hepsini bulup versin. Kim
savaşta yendiyse onları o kişi bulur. Son sorum, acaba küçük kızının en
sevdiği başörtüsü nerede?” demiş de yerine oturmuş Kinyebulat.
Büyük damatlar her sorudan sonra ürperip dayanamamışlar. Padişahın
sorusuna onlar ya koptu, ya ok alıp götürdü, ya kılıç sıyırdı demekten başka bir cevap verememişler.
Padişah, küçük kızının yanına gelerek “Ya, en sevdiğim kızım, senin
başörtün nerede?” diye sormuş.
“Ben baş örtümü son savaşta savaşı kazanan bahadırın yaralanan eline
bağlamıştım. O bizi ölümden kurtardı.” demiş.
748
Erkan KARAGÖZ
Bunu duyan Kinyebulat “İşte böyle padişah, senin büyük damatların
savaşı kazananlar değil, onlar yalancı. Eğer kazananın kim olduğunu bilmek isterseniz işte o benim. Onlar kazanan olmak için kendi parmaklarını,
sırtlarından derilerini, hediye olarak verilen kayışlarını da esirgemediler.
İşte bu parmakları, sırt derilerini yerine geri koysak bir işe yaramazlar. Bu
hediyeler de geri verilmez. Ebediyen bunlar yok olsun.” diyerek alev alev
yanan ateşin içine atmış.
“Ama bu başörtüsünü benim hanımım canı gönülden bağladı. Yara
oracıkta hemen hemen iyileşti. Küçük kızın ile damadın dürüst olduklarından hiçbir zaman birisini aldatmazlar. Kendi ülkeleri için canları pahasına
hizmet ederler.” demiş.
İşte bundan sonra padişahlık Kinyebulat’a geçmiş. Büyük damatlara
ne yapılacağı meselesi de ona bırakılmış.
Padişah olunca Kinyebulat “Her kim dürüst bir şekilde çalışıp kazandığını yerse o kişi benim ülkemde yaşar. Her kim insanların gönlünü kırıp başkasının emeğinden faydalanırsa o kişi benim ülkemde yaşayamaz.”
diye halka seslenmiş.
Hâlen de bu padişahlıkta adalet ve eşitlik varmış. Bütün halk özgürce,
bolluk ve huzur içinde yaşıyormuş.
3.19.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 19
E720.1. Souls of human beings seen in dream / Rüyada görülen insanların ruhları BOM: 19
E327. Dead father’s friendly return / Ölü babanın dostça dönüşü
BOM: 19
D991. Magic hair / Sihirli kıl BOM: 19
D1421.1.9-1. Magic hair summons horse / Sihirli kılın bir atı çağırması (MEK) BOM: 19
D1473-4. Magic hair furnishes clothes / Sihirli kılın elbise sunması
(MEK) BOM: 19
D1489- Magic hair provides sword / Sihirli kılın kılıç temin etmesi
(MEK) BOM: 19
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
749
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D52-3. Bald man becomes curly-haired / Kel adamın kıvırcık saçlı
olması (MEK) BOM: 19
D52.2. Ugly man becomes handsome / Çirkin adamın yakışıklı olması
BOM: 19
3.20. AKKUŞ SÜTÜ
3.20.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir avcı ormana avlanmaya gitmiş. Bir cadıG200.
ateşle onun etrafını sarıp onu korkutarak “Senin bir oğlun var. O oğlunu
yatırıp kes. Ciğerlerinden kan çıkıncaya kadar oğlunun üstüne çıkıp çiğne.
Böyle yapmazsan senin avın hiçbir zaman rast gitmesin.” demiş.M411.12.
Avcı bu yaşadığı olaydan sonra düşüncelere dalmış. O sırada avcının
safkan atı yerinde debelenip arka ayağı ile kapıyı tepmiş.
Avcının oğlu “Hey, güzel at, sen niçin böylesin?” diye sormuş.
Safkan at dile gelerek “Baban avdan dönünce seni kesmeyi düşünüyor. Baban dönünce hemen ondan, bana binerek şu gölün etrafından dolanıp gelmek için izin iste. O izin verince kaçarız.” demiş.B211.1.3. / B401.
Avcı dönmüş. Delikanlı safkan atın söylediği gibi babasından izin almış. Safkan at önüne güneşi, arkasına dumanı katıp gitmiş.
Uzun bir zaman delikanlı dünyayı gezmiş. Gezerken bir padişahın, üç
kızı için damat seçeceğini duymuş. Padişahın yaylaladığı yere gelen delikanlı
safkan atından üç kıl koparıp atını göndermiş.B501-5. Sonra yürüyerek gitmiş.
Bakmış, bir ağacın altında insanın ödünü koparan bir öküz bağlıymış. Bu
öküze arkasından kamışla vurmuş. Öküzün derisi sıyrılıp düşmüş.D1025.5. Delikanlı öküzün derisini giyip kalabalığın olduğu yere gelmiş. Burada büyük
bir alanda halk toplanmış, olan biteni izlemek için bekliyormuş.
Bir zaman sonra padişahın veziri çıkıp toplantının sebebini halka anlatmış. Padişahın en büyük kızı elindeki atmacasını okşayıp salmış. Atmaca bir hanın omzuna konmuş.
Halk “Çok güzel, çok güzel!” diye bağırmış.
Padişahın ortanca kızı elindeki kartalını okşayıp salmış. Kartal zengin
bir delikanlının omzuna konmuş.
750
Erkan KARAGÖZ
Halk bir kez daha “Çok iyi, çok iyi!” diye bağırmış.
Padişahın üçüncü ve en küçük kızı da lâçinini okşayıp salmış. Lâçin
kenarda bir yeri eşelemekte olan öküzün boynuzuna konmuş.
Halk da, padişahın yakınları da “Doğru değil, doğru değil!” diye bağırmışlar. Kız üç defa lâçinini okşayıp salmış. Lâçin öküzün boynuzlarından
başka bir yere konmamış.
Sonra padişah “Tamam, kaderi böyleymiş.” demiş, razı olup küçük
kızını öküze vermiş. Öküz damadı ile küçük kızına hayvanların kaldığı
ahırdan yer vermiş.
Bir zaman sonra padişah çok kötü bir hastalığa yakalanmış. Tabip bulup getirmişler.
Tabip “Padişahım, sen akkuş sütünden içersen iyileşirsin.” demiş.
Padişahın iki büyük damadı akkuş sütünü bulup gelmek için yol hazırlıklarına hemen başlamışlar. Gerekli şeyler hazırlandıktan sonra onları
uğurlamışlar. Öküz delikanlı da hanımıyla vedalaşıp yola çıkmış. Biraz
yol gidince safkan atından aldığı kıllarıD1023-6. yakıp atını çağırmış.D1421.4-3.
Atı gelince ona binip gitmiş. Giderken ormanda bir kurt yuvası bulmuş.
Kurt yavruları ağlayıp sızlayarak yatıyorlarmış. Yavruların yumuşak ayaklarına diken batmışmış. Delikanlı kurt yavrularının ayaklarını dikenlerden
temizlemiş. Kurt yavruları “Ağabey sen gitme, annemle babam dönünceye
kadar bekle!” demişler.B211.2.4.
Delikanlı onların sözünü kırmamış. O sırada yavruların annesi ile babası dönmüş. Evlerinde duran insanı görüp saldıracakları sırada yavruları
“Babacığım, anneciğim, dokunmayın. Bizi bu insan kurtardı. Ayaklarımızdaki dikenleri almasaydı biz ölmüştük.” demişler.
Sonra kurtlar delikanlıya iki kap ilaç vermişler.B435.3. Birisinde zehir,
diğerinde akkuş sütü varmış. Delikanlı dönerken büyük damatların hâlden
düşmüş bir vaziyette akkuş sütünü aradıklarını görmüş.
“Delikanlı, lütfen bize ver.” demiş bunlar. Delikanlı onlara içinde zehir olan kabı vermiş.
Büyük damatlar dönüp akkuş sütü diye padişaha zehri içirmişler. Padişahın durumu daha da kötüleşmeye başlamış.
Sonra öküz delikanlının hanımı gelerek “Baba, işte küçük damadının
getirdiği ilaçtan da iç.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
751
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişah “Ne söylüyorsun sen! İşte Hanbatır ile Baybatır damatlarımın bulup geldiği ilaç şifa olmadı, hayvanın bulup getirdiği şey nasıl olsun!” demiş.
Padişah öyle konuşsa da durumu çok kötüleşince akkuşun sütünden
içmiş. Durumu hemen düzelmiş, ayağa kalkmış.D500.33.1-3. O günden sonra
küçük damadına karşı tutumu büsbütün değişmiş.
3.20.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 20
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) BOM: 20
M411.12. Curse by witch / Cadının laneti BOM: 20
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at BOM: 20
B401. Helpful horse / Yardımsever at BOM: 20
B501-5. Horses give the hero hair to burn in case of difficulty / Atların, darda kaldıklarında yakması için kahramana kıl(lar)ını vermesi
(MEK) BOM: 20
D1025.5. Magic cowhide / Sihirli sığır derisi BOM: 20
D1023-6. Magic hair of horse / Atın sihirli kılı (MEK) BOM: 20
D1421.4-3. Magic hair burned to summon horse / Atı çağırmak için
sihirli kılın yakılması (MEK) BOM: 20
B211.2.4. Speaking wolf / Konuşan kurt BOM: 20
B435.3. Helpful wolf / Yardımsever kurt BOM: 20
D1500.1.33.1-3. Magic healing milk of hawk / Akkuşun (Atmaca) sihirli şifalı sütü (MEK) BOM: 20
3.21. BAHAdIR OĞlAn
3.21.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda yaşayan bir nine ile bir dede varmış. Onların
oğulları da kızları da olmamış. Onlar fakir bir hayat yaşıyorlarmış.
Bir gün onlara yeşil kaftan giymiş, başına ak sarık sarmış, yeşil bastona dayanmış bir misafir ihtiyar adam gelmiş. Nine ile dede ona ellerinden
752
Erkan KARAGÖZ
geldiği kadar ikramlarda bulunmuşlar. Sonra ona dertlerini açıp “İhtiyar
çağımızda bize bakacak kimsemiz de yok.” diye ağlamışlar.
Misafir, uyuyacakları sırada nineye bir elma vermiş. Elmayı bölüp
yemelerini tembihleyip “Oğlunuz olursa bana misafirliğe gönderirsiniz.”
demiş.
Çok bir zaman geçmeden ninenin bir erkek çocuğu olmuş. Oğlan on
beş yaşına gelmiş. Bir gün daha önceki ihtiyar misafir çıkıp gelmiş. Çocuğu kendisinde misafir etmek için götürmüş.
Yiyip içmişler, akşam olunca yatmışlar. Yatarken delikanlı acı çeken bir
ses duymuş. Kalkıp bakmış, gövdesinden kesilmiş bir baş yatmaktaymış.E783.
“Ey baş, sen ne yapıyorsun burada?” diye oğlan sormuş.
Baş, inleye inleye durumunu anlatmış:E783.5. “Bu ihtiyar büyücü, insan
yiyor. Beni de senin gibi alıp gelmişti. Ben kaçtım. Kovalayıp beni tuttu da
bu şekilde büyü yapıp gitti. İşte şimdi ne ölebiliyorum ne de bir şey yapabiliyorum. Sadece yatıyorum. O seni de yiyecek. Çay koydurup ekmek almaya gönderir. Kaynayan kazanı var. Kazan yüksekte duruyor. Kazanın üstünde raf, rafta ekmek, sen ekmeğe uzanınca o dürtüp seni kazana düşürür.
Sen ‘Ben almayayım.’ diye inat et. Sonra o kendisi uzanır. O sırada onu
dürtüp kazana düşür.” demiş.E783-9.
Delikanlı, başa teşekkür etmiş. Sonra sezdirmeden yeniden ihtiyarın
yanına gidip yatmış. Yatan ihtiyar uyanmış da “Of, çok fazla uyumuşum.
Oğlum çay içelim hadi.” demiş. İhtiyar çay kaynatmak için çıkmış, çay
yapmaya başlamış. Oğlana “Raftaki ekmeği alıp verir misin?” demiş. Büyük kazan fokurdayarak kaynamaktaymış. Üstünde ekmek varmış.
“Dede, ben almayayım.” demiş oğlan.
“Bunun nesi var, işte şöyle uzanıp alacaksın.” diyerek dede rafa uzanmış. Oğlan onu dürtüp kazana düşürmüş. İhtiyar orada pişerek ölmüş.
Bu büyücü ihtiyar adamın kocaman bir hanımıF531.0.4. varmış. Onun
boynunda kocaman kocaman anahtarlar takılıymış. Oğlan bu anahtarları
alayım derken kadın ona saldırmış. Delikanlı onunla uzun bir süre boğuşmuş. Sonra kadını boğup öldürmüş, anahtarları almış. Birinci ambarı açıp
bakmış ki ambar insan doluymuş. Her birinin alnına iğne saplanmışmış.
Kişinin semiz olup olmadığını anlamak için ihtiyar adam böyle yapmışmış. Semizse iğne alına batıyor, zayıfsa kemiğine çarpıp bükülüyormuş.
İhtiyar adam semizlerini seçip her gün insan yiyormuş.G10.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
753
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ambarın eşiği açılınca oradaki kişiler korkarak köşelere kaçışmışlar.
Delikanlı “Korkmayın, ben sizi yemeyeceğim, kurtarmaya geldim.”
demiş.
Oradakiler dışarı çıkınca “Bu yardımın için sana neler verelim?” demişler.
“Bana hiçbir şey gerekmiyor. Baht yolunu gösterin,H1281. yeter.” demiş.
Oradakiler kıble tarafına giden yolu göstermiş. Delikanlı bu yoldan
gitmiş. Az gitmiş, uz gitmiş, ay geçmiş, yıl geçmiş, giderken yorulup bitmiş. Biraz güç toplayayım diye bir ağacın dibine yatınca üç gün üç gece
uyanmadan yatmış. Uyandığında onun karşısında bir aslan durmaktaymış.
Kükreye kükreye ağlayan aslan ön ayağını delikanlıya uzatmış. Delikanlı,
aslanın ayağına bakmış. Aslanın tabanında büyük bir kıymık varmış. Delikanlı kıymığı çekip almış. Sonra yarayı otla tedavi edip sarmış. Ondan
sonra aslan dile gelerek “Bu iyiliğin için sana neler vereyim, yiğidim?”
demiş.B211.2.2.
“Bana baht alınan yere varmamda yardım et.” demiş delikanlı.
Aslan, delikanlıyı alıp evine dönmüş. Onu çok güzel ağırlamış. Uyuyacağı vakit delikanlıyı sırtına bindirmiş. Giderlerken gözünü yummasını
tembihlemiş.
Delikanlı, aslanın sırtına iyice oturmuş. Sonra aslanın yelesine tutunup
gözünü yummuş. Aslan bir sıçrayışla havaya yükselmiş. Bunlar uçmuşlar
uçmuşlar, uçup giderlerken aslanB49-4. bir yere gelip inmiş.B557.5. Delikanlı
gözünü açsa bir kapının dibinde durmuşlarmış. Aslan bir tutam kılını vererekB501-6. “Bana ihtiyacın olursa şunları yakarsın.” demiş.
Delikanlı kapıyı açıp girince cennetinA661. güzelliğine aklı gidip
bayılmış. Apaydınlık, sıcak, kuşlar cıvıldaşıyor, bahçeler dolusu elma,
hurma, süt ırmakları akıp duruyormuş. Güvercin sütü de varmış. Huri
kızlarıF499.2. suya giriyormuş. Orada yapılan saraylar altından, gümüşten,
elmastan, mücevherden, yakuttan, zümrüt taşlarındanmış.
Huri kızları delikanlıyı görünce “Cin, peri gelmiş.” diyerek şamatayla
gelip onu kovalamaya başlamışlar.
Kaçarken delikanlı başka bir kapıya varıp vurmuş. Kapı pat diye açılmış. Delikanlı bakmış ki cehennemdeymiş.A671. Azrail, delikanlıyı cehen-
754
Erkan KARAGÖZ
nemin sınırında sıkıştırmış da ateş topuzuyla ateş çukurunaA671.0.2.1. itip düşürmüş. Çukurdan çekip almış da buzlu suya atmış.E755.2.5. Sonra arka tarafa
tekmeleyip kapıdan kovmuş.
Delikanlı başka bir kapıya vurmuş. Kapı açılır açılmaz kazara bir süt
gölüneF713.4. düşmüş. Gölden çıkınca gözün bakmaya doyamayacağı bir
delikanlıyaF575.2. dönüşmüşmüş. Huri kızları yakışıklı delikanlıyı görüp
ona sarılmışlar. Onun gönlünü açmışlar, oynamışlar, gülmüşler. Delikanlı
bütün kaygılarını unutup rahat bir yaşam sürmeye başlamış.
Bir gün geçmiş, iki gün geçmiş, bir yıl dolmuş. Delikanlı doğduğu
memleketini özlemeye başlamış.
“Niye kaygılanıyorsun, hoşuna gitmeyen ne?” diye huri kızları sormuşlar.
“Altın, gümüş yağan yerden doğup büyüdüğün yer daha ağır basıyor.”
demiş delikanlı da huri kızlarıyla vedalaşmış, cennetten çıkıp gitmiş.
Daha önce aslandan aldığı kılıD1023.3. yakmasıyla aslan koşturarak gelmiş. Bunlar karanlık, gür bir ormana girmişler. Delikanlı aslana çok teşekkür edip onu göndermiş. Cennette delikanlı bir yıl boyunca uyumamışmış.
Kalın bir ağacın dibinde yatıp uyumuş. İki gün iki gece uyanmadan yatmış.
Üçüncü gecede bir ses duyup uyanmış. Sonra sesi dinlemeye başlamış. Yanında cinler padişahıG307-0.1. varmış. Padişah çift gözlü, çift boynuzluG307-11.
çok çirkin bir cinmiş. Padişah bir yıl önce cinlerini değişik padişahlıklara
göndermişmiş. Şimdi cinlerG307. bir yıl boyunca ne yaptıkları hakkında bilgi veriyorlarmış.
Bir cin kalkmış da “Ben falan padişahın falan isimli kızını hasta ettim.
Onu benden başka hiç kimse iyileştiremez. Falan yılda yapılan bir
köprü var. Onun dibinde bir kaplumbağa yaşıyor. Bu kaplumbağanın yaşadığı yerdeki sudan yüzüne serpersen o zaman kız iyileşir. O suya hiçbir
kimse ulaşamaz. Suyu, köprünün sütunlarına dolanmış bir yılan koruyor.
N582.
Yalnız yılan uyuduğunda oraya varılabilir.” demiş.
G307-8.
Güneş çıkınca cinler yok olmuşlar. Delikanlı falan padişahlığı aramaya gitmiş. Bir şehre gelmiş. Sokak insan doluymuş. Ne kadar insan varsa
hepsinin boynu bükükmüş. Delikanlı şehrin girişindeki küçük bir eve girmiş. Bir nine ağlayarak oturmaktaymış.
“Nine, niçin ağlıyorsun?” demiş delikanlı.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
755
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Ey evladım, nasıl ağlamayayım şimdi, o kadar dert var ki. Padişahın
çok güzel bir kızı vardı. Hastalandı. Kızı iyileştireceğiz diye senin gibi
nice yakışıklı delikanlılar çare bulamadı.” demiş nine. Sonra daha da çok
hıçkırarak ağlamaya başlamış.
Gece olunca delikanlı gidip köprüyü bulmuş. Yılana sezdirmeden sütunları yıkmış. Sütunun altından fokurdayarak şu fışkırmış. Delikanlı bir
şişeye su doldurup gitmiş. Yılan da geberdiği için uykusundan uyanamamış.
Dönünce delikanlı padişahın sarayına gidip “Padişahın kızını iyileştirmeye geldim.” demiş.
“Ey delikanlı, sağken kaçıp kurtul. Buraya senin gibi birisi gelmedi.
Başınla derdin yoksa çabucak tabanlarını yağla!” demiş padişahın uşağı.
Delikanlı “Şansımı görmek istiyorum.” deyip sarayın içine girmiş.
Onu padişahın kızının yanına alıp getirmişler. Orada tek başına bırakıp
gitmişler. Yanağına su serpilince kız sıçrayıp kalkmış.D1500.1.18. “Ay, ne kadar
da çok uyumuşum.” demiş. Gözünü açtığında önünde yırtık pırtık elbiseli
ama çok yakışıklı bir delikanlının durduğunu görmüş. Kız oracıkta delikanlıya âşık olmuş. Kızın güzelliğine delikanlının aklı şaşmış. Padişah,
kızı iyileştiği için karşı çıkmayıp düğün için hazırlıkların yapılması emrini
vermiş.
Delikanlıyı bir güzel giyindirmişler. Sonra ikisini bir masanın yanına
oturtmuşlar. Delikanlı ile kız birbirlerine o kadar yakışmışlar ki çok harika
bir çift olmuşlar. Düğün on iki gün on iki gece sürmüş. Padişah damadına
padişahlığının yarısını vermiş. Delikanlı ile kız, çocuk büyütüp hâlâ da
yaşıyorlarmış.
3.21.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 21
E783. Vital head / Canlı baş (Kesik baş) BOM: 21
E783.5. Vital head speaks / Kesik başın konuşması BOM: 21
E783-9. Helpful vital head / Yardımsever kesik baş (MEK) BOM: 21
F531.0.4. Giant woman / Devasa kadın BOM: 21
756
Erkan KARAGÖZ
G10. Cannibalism / Yamyamlık BOM: 21
H1281. Quest to Fortune to seek fortune / Serveti bulmak için çıkılan
talih yolculuğu BOM: 21
B211.2.2. Speaking lion / Konuşan aslan BOM: 21
B49-4. Flying lion / Uçan aslan (MEK) BOM: 21
B557.5. Person carried by lion / İnsanın bir aslan tarafından taşınması
BOM: 21
B501-8. lions give hero feather to burn if he is in / Aslanın, darda kaldıklarında yakması için kahramana kıl(lar)ını vermesi (MEK) BOM: 21
A661. Heaven. A blissful upper world / Cennet. Çok mutlu bir hayatın
olduğu yukarı dünya BOM: 21
F499.2. Nymphs of paradise (Houris) / Cennetin güzel su perileri
(Huri kızları) BOM: 21
A671. Hell. Lower world of torment / Cehennem. Azap çekilen aşağı
dünya BOM: 21
A671.0.2.1. Fire in hell / Cehennem ateşi BOM: 21
E755.2.5. Icy hell - E481.7. Icy inferno / Buz cehennemi BOM: 21
F713.4. Pond of milk / Süt gölü BOM: 21
F575.2. Handsome man / Yakışıklı adam BOM: 21
D1023.3. Magic hair of lion’s tail / Aslanın kuyruğunun sihirli kılı
BOM: 21
G307-0.1. King of Jinn / Cinler padişahı (MEK) BOM: 21
G307. Jinn / Cin BOM: 21
G307-11. Ugly Jinn with double horns / Çift boynuzlu çirkin cin
(MEK) BOM: 21
G307-8. Jinn makes ill to person / Cinin bir insanı hasta etmesi (MEK)
BOM: 21
N582. Serpent guards treasure / Yılanın değerli bir şeyi koruması
BOM: 21
D1500.1.18. Magic healing water / Sihirli şifalı su BOM: 21
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
757
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.22. KÜçÜK OĞUl
3.22.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda yaşayan bir padişah varmış. O padişahın üç hanımı
varmış. Birisi çok gençmiş. Ama padişahın, hanımlarının hiçbirisinden çocuğu yokmuş.
Günlerden bir gün padişaha bir elma satıcısı ihtiyar adam gelmiş de
“Hanımlarının anne olması için üç elma veriyorum. ElmalarıD981.1. yesinler,
üçünün de oğlu olacak. Yalnız şöyle bir şartım var. Küçük oğlun doğunca
alıp gideceğim. Buna razı ol.” demiş.
Ne yapsın padişah, razı olmuş. Sonra elmaları hanımlarına yedirmiş. Vakit geçmekteymiş. İşte bir zaman sonra üç hanımından da oğlu olmuş.D1347.1. En
genç hanımının oğlu çok daha iyi büyümüş. Gün içinde bir yılda büyüyeceği
kadar büyüyormuş.T615. On gün geçince elma satıcısı ihtiyar adam çıkıp gelmiş
de “Sözünü yerine getir!” demiş.
Padişah inat etmemiş. Genç hanım, oğluna acıyıp kendinden geçip
ağlamış. Yattığı yerden her şeyi görmekteymiş. İhtiyar adam böylece
küçük oğlanı alıp gitmiş.
Bunlar az gitmişler, uz gitmişler, bir ormanın arasına gelince bu dede
“Oğlum, işte şuradaki çayırda bir kazan var. Sen onun altına ateş yak. Ben
hemen odun toplayıp geleceğim.” demiş.
Delikanlı çayıra varınca orada büyük bir kazan varmış. Kazanın içi
yağ doluymuş. Kazanın çevresinde pek çok insan kemiği varmış.G10. Delikanlı gidip bir kafatasını tutup bakmış. Bu sırada kafatası dile gelerek “Ey
delikanlı helak olacaksın. Buraya niye geldin şimdi?” demiş.
Delikanlı anlatmış. Sonra kafatasıN819.3.1. “O şimdi kazanın altına ateş
yakıp kazanı kaynatır. Senden bu kazanın etrafında dönmeni ister. Sen
‘Dede, ben bilmiyorum ki! Sen kendin dönüp göster.’ dersin. Sonra onu
kazana itip düşür. Bu sırada boynunda bir sürü anahtar olan bir kedi gelir.
Anahtarları alıp şu dağdaki mağarada bulunan ambarları açarsın. Üçüncü
ambarda bir yeşil sandık var. O sandığı aç, içindeki kuşu kanını akıtmadan
boğarak öldür. İhtiyarın canı bu kuştadır. Sonra ambardaki elbiseleri giy.
Ondan sonra ata binip istediğin yere gidersin.” demiş.
İhtiyar adam odun alıp gelmiş. Kazanın altına koymuş. Delikanlı ateşi
yelleyip alevlendirmiş. İhtiyar adam kazanın suyu kaynamaya başlayınca
delikanlıya kazanın etrafında dönmesini söylemiş.
758
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı “Ben dönmesini bilmiyorum, önce sen bana öğret.” demiş.
“Ey bu da bilinmez mi?” demiş insan yiyen ihtiyar adam. Sonra kazanın etrafında dönmeye başlamış. Delikanlı, ihtiyarın arkasından bakıyormuş gibi yapıp onu kaldırıp kazana koymuş.
Az sonra boynu anahtar dolu bir kedi gelmiş. Delikanlı anahtarı çözüp
alınca kediyi kazana atmış. Sonra mağaraya gidip iki ambarı açmış. Ambarlardan birbirinden güzel kızlar, yakışıklı delikanlılar çıkmış. Onlar delikanlıya korkarak bakıp, birbirlerini ittirerek “Bu tombul, ben bir deri bir
kemik, bu etine dolgun, ben zayıf, beni alma, onu al.” diye söylenmişler.
Delikanlı onları kurtardığını söyleyince hepsi de ona teşekkür edip istedikleri tarafa doğru gitmişler. Sonra delikanlı kafatasının söylediği üçüncü
ambarda duran sandığın içindeki kuşu almış. İhtiyarın canının bulunduğu
kuşuE715.1. kanını akıtmadan boğarak öldürmüş. O zaman kazandaki ihtiyar
adam ile kedi can vermiş.
Delikanlı son ambardan elbiseleri alıp giyince daha da yakışıklı olmuş. Sonra kılıç kuşanmış, ok sadak takımlarını takmış. Ata binip dörtnala
oradan çıkıp gitmiş.
Delikanlı az gitmiş uz gitmiş, bir arpa boyu yer gitmiş. Giderken bir
padişahın yılkı çobanına rastlamış.
Çobanla konuşa konuşa gitmişler. Delikanlı, elbiselerini çobana vermiş. Kendisi onun yırtık pırtık elbiselerini giymiş. Padişahın şehrine yaya
olarak gitmiş. Şehre varınca bir yemekhanede işe girmiş. Biraz çalıştıktan
sonra bir aşçı gelmiş de “Üfff şuna bak! Ne kadar da pis geziyorsun, yıkanıp gel.” demiş.
Delikanlı bir gölcüğe yıkanmaya gitmiş. Orada gölcüğün ortasında bir
kız yüzüyormuş. Delikanlı elbiselerini çıkarıp ona doğru yüzmüş. Kızın
yanına varınca görmüş ki kız çok güzelmiş. Bir görüşte kıza âşık olmuş.
Delikanlıyı gören güzel kız da delikanlıya âşık olmuş. Bu kız, padişahın
kızıymış. Onlar gölcükten çıkıp konuşmuşlar. Birbirlerine yâr olmaya söz
vermişler.
Ertesi gün olunca padişah, kızlarına eş seçmeye başlamış. Üç kızını
ortaya almış da onların eline birer elma vermiş. Kızlar civar yerlerden gelen kişilere bakarak kendi elmasını atacakmış. Önce iki büyük kız elmalarını atmış. Onların attığı elmalar iki zengin kişinin eline düşmüş. Ama
küçük kız elmasını atmamak için inat ediyormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
759
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
O sırada padişah “Padişahlıkta başka kimse kaldı mı?” diye bağırmış.
Ona yemekhanede çalışan fakir bir hizmetçinin olduğunu söylemişler. Padişah onu da getirmelerini buyurmuş.
Delikanlıyı alıp gelmişler. Küçük kız elmasını onun eline atmış. Padişah buna çok öfkelenmiş. İki zengin damada iki büyük ve güzel ev vermiş ama küçük damadı ile kızına at ahırının yanındaki koşum takımlarının
bulunduğu depoyu uygun görmüş.
Hayat böyle geçerken damatların her biri ava çıkmaya başlamış. Ama
zengin damatlar avcılıkta çok iyi değillermiş. Genç damadın her gün türlü
türlü kuş kurt avlayıp dönmesini bu iki damat çok kıskanmış. Bir gün zengin damatların ikisi ava çıkmışlar. Onlar avlanırlarken kolayca kuş avlayan
bir ihtiyar adam görmüşler de ona “Dede, sen bize sat bu avını, yüz akçe
veririz.” demişler.
İhtiyar adam “Bana elli akçe yeter. Kabul ederseniz kalan elli akçe için
uyluk sokumunuza damga basarım.” demiş.
“Kabul ediyoruz.” demiş damatlar.
İhtiyar bunların ikisinin de uyluğuna damga basıp elli akçe paralarını
almış. Küçük damat yaptığı şeyi kanıtlamak için ihtiyar gibi giyinmişmiş.
Artık o zengin damatlarla alay etmek istiyormuş.
Diğer iki damat dönüp et pişirmişler. Sonra padişahın büyük kızları
“Niye böyle oturuyoruz. Haydi, babamın yanına gidip hep birlikte yiyelim.” demişler. Padişahın yanına yaptıkları yemekleri alıp gitmişler. Hep
birlikte yemeğe oturmuşlar. O sırada küçük damat, çobana bıraktığı atına
binip gelerek başka bir padişah gibi onların kapısına gelmiş. Padişah misafiri karşılayıp eve davet etmiş.
“Yok, inip durmayayım. Bir iş için geldim. Benim padişahlığımdan iki
askerim kaçıp gitti. Onlar sendeymiş diye duydum. Damgaları var. İkisinin
de uyluğu damgalı.” demiş küçük damat.
Sonra padişahlıktaki herkesin uyluk sokumlarına bakmışlar. Askerler
bulunamamış.
“Daha başka kimse var mı?” demiş küçük damat, padişaha.
“Evde iki damadım daha var.”
“Getir hele, acaba onlar mı?”
760
Erkan KARAGÖZ
Küçük damat birisinin pantolonunu indirip uyluğuna bakınca bağırarak
“Birisi bulundu!” demiş.
Diğerine de baktıklarında onda da damga basılıymış.
Bunun üzerine küçük damat askerlerini alıp dönmek istemiş. Padişah mahcup olmuş. Misafiri ısrarla evine davet etmiş. Misafir içeri girince
üstündeki elbisesini çıkarmış. Bakmışlar ki bu küçük damatmış. Padişah
şaşırıp afallamış. Küçük damat her şeyi başından sonuna kadar padişaha
anlatmış. Sonra padişah küçük kızına güzel bir düğün yapmış. Diğer iki
damadını da taş zindana attırmış. Küçük damadı kendisine baş vezir yapmış. Böylece küçük damat iyi bir hayat yaşamaya başlayıp çoluk çocuğa
karışmış.
3.22.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 22
D981.1. Magic apple / Sihirli elma BOM: 22
D1347.1. Magic apple produces fecundity / Sihirli elmanın doğurganlık sağlaması BOM: 22
T615. Supernatural growth / Olağanüstü büyüme BOM: 22
G10. Cannibalism / Yamyamlık BOM: 22
N819.3.1. Helpful speaking skull / Yardımsever konuşan kafatası
BOM: 22
E715.1. Separable soul in bird / Ayrılabilir canın (ruh) bir kuşta olması BOM: 22
3.23. TİMİRBUlAT
3.23.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir dede ile bir nine varmış. Onların hâli vakti
yerindeymiş ama onların bir tane bile çocukları olmadığından içlerinde bir
burukluk varmış.
Onlar çocuk sahibi olabilmek için her şeyi yapmışlar ama yine de
çocukları olmamış. En son olarak bir büyücüye gitmişler. BüyücüG200.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
761
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
onlara bir yumurta vermiş de “İşte bu yumurtayı yıl boyunca elinizden
düşürmeyin. Biraz biriniz biraz diğeriniz avucunuzda tutun.” demiş.
Bir yıl geçmiş. Dede ile nine avuçlarında tuttukları bu yumurtayı alıp
büyücüye gitmişler. Büyücü bu yumurtayı kırmış. Dede ile nine yumurtayı
yemiş. Bundan dokuz ay sonra onların bir erkek çocukları olmuş.T511.7.2.
Ona Timirbulat ismini vermişler. İhtiyar çift bundan dolayı çok mutlu olmuşlar.
Timirbulat bir günlük büyümesini bir saatte tamamlıyormuş.T615. Timirbulat on altı yaşını doldurunca dünyayı gezmek için çıkıp gitmiş. Annesi babası karşı çıkmamış.
Timirbulat gitmiş gitmiş, gide gide büyük bir ormana gelmiş. Ormanda büyük bir taşa çarpmış. Timirbulat bunun öyle sıradan bir taş olmadığını, onun altında bir şeylerin olabileceğini düşünmüş. Taşı kaldırmak
istemiş, taş çok ağırmış. Güçlükle taşı oynatıp azıcık kenara çekebilmiş.
Bakınca taşın altında büyükçe bir deliğin olduğunu görmüş.
Timirbulat çok düşünmeden bu delikten aşağıya doğru bayağı inmiş.
İnince bakmış ki karşısında bir kapı varmış. Kapıyı açınca orası aynı
yer üstü gibi apaydınlıkmış. Burası büyük bir şehirmiş.F764. Ama şehirde
hiç kimse yokmuş. Şehri gezerken Timirbulat bir eveF771.3.5. girmiş. İlk zamanlarda kimsenin olmadığı bu şehre bir ay sonra bir ihtiyar gelerek “Sen
buraya nereden gelip çıktın?” diye sormuş.
F721.1.
Timirbulat her şeyi baştan sona anlatmış. İhtiyar başını sallamış.
Sonra “Eee, senin gücün var mı ki?” demiş.
“Var.” demiş Timirbulat.
Sonra ihtiyar cebinden mendilini çıkarıp döşemelerin üzerine bırakarak “Alıp bana ver bakalım şu mendili.” demiş.
Timirbulat ne kadar uğraşsa da mendili döşemeden alıp kaldıramamış.
Sonra ihtiyar adam cebinden bir su matarası çıkarmış. Onun içinde bir çeşit
suD1242.1. varmış. İhtiyar adam, Timirbulat’a bu sudan içmesini söylemiş. Timirbulat sudan içmiş. İçmesiyle birlikte içtiği su hemen etkisini göstermiş.
Timirbulat güçlü bir pehlivanD1335.2.2. olmuş.
“Hadi, şimdi kaldır bakalım şu mendili.” demiş ihtiyar.
Timirbulat mendili oracıkta döşemeden alıp kaldırmış.
762
Erkan KARAGÖZ
İhtiyar ona “Cebine koy, zor bir duruma düşersen silkeleye silkeleye
kullanırsın.” demiş de yok olmuş.D2095.
Timirbulat bu yeraltı şehrinde bir yıl kalmış. Bir zaman sonra o çok
korkunç bir ses duymuş. Pencereden bakmış ki iki başlı yılanB15.1.2.1.1.
sürüsünün kendisine saldırmak üzere geldiğini görmüş. Timirbulat bundan
ürkmüş. O an ihtiyar adam aklına gelmiş. Onun verdiği mendiliD1069.1. silkelemiş. O dakikada onun karşısına ihtiyar adamınN845. kendisi çıkmış. İhtiyar adam, Timirbulat’a bir kılıç vermiş. Ona yılanların karşısına çıkmasını
buyurmuş. Timirbulat yılanların karşısına çıkınca yılanlar onun etrafını
sarmış. O vakit Timirbulat yılanları sağlı sollu kesip doğramaya başlamış.
Kısa bir sürede yılan sürüsünü bozguna uğratmış. Yalnız bir yılan kaçıp
kurtulmuş. O yılan burada olanları dönüp padişahlarına anlatmış. Yılan
padişahıB244.1. olanları duyunca öfkesinden kudurup “Bir şeyler yapmak
gerek.”B211.6.1. diye kendi yakınlarını toplantıya çağırmış. Aralarında yeryüzünde üç yüz yıldan fazla yaşayan bir yılan varmış. O, insanların zayıf yerlerini biliyormuş. İşte bu yılan,B123.1. Timirbulat’ı alıp gelme işini üstlenmiş.
Ama onun Timirbulat’ı yakalayıp buraya getirebileceğine inanmamışlar.
Bir gün Timirbulat şehirde gezerken çok güzel bir kız görmüş. Hemen bu
kızın yanına gitmiş. Ona kim olduğunu, buraya nereden geldiğini sormuş. Kız
“Beni buraya rüzgâr bıraktı.” demiş. Timirbulat kıza âşık olmuş. Çok düşünüp
beklemeden onu hanımı olarak almış. Onlar birlikte yaşamaya başlamışlar.
Bu güzel kadın biraz zaman geçtikten sonra eşine “Yeraltı dünyasını
gezip gelelim.” demiş. Timirbulat kabul etmiş. Bunlar gitmişler gitmişler, gide gide bir şehre varmışlar. Hanımı önden, Timirbulat arkadan
gitmiş. Bilmem nasıl bir saraya gelmişler. Bu sarayın içine girmeleriyle
birlikte güzel kadın korkunç bir yılana dönüşmüş.D191. Timirbulat’ın etrafına sayısız yılan sarmış. Onun karşısına yılan padişahı çıkmış.
F711.
Yılanlar kendi aralarında “Bunu diri diri gömmek gerek.” diye konuşmaya başlamışlar.
Böyle korkunç bir ölüm karşısında Timirbulat hızlıca mendilini silkeleyince karşısına yine daha önceki ihtiyar çıkmış. İhtiyarı görmeleriyle
yılanların mutluluğu iki kat artarak “Bir kişi yerine iki kişi yiyeceğimiz
varmış.” diye sevinmişler. İhtiyar çabucak sihirli çubuğunuD1254.1. alıp bütün yılanların etrafını ateşten bir denizF710.1. ile çevrelemiş. O vakit yılanlar
yalvarıp yakararak ateşten kurtulmayı istemişler.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
763
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
İhtiyar, onlara “Padişahınız, Timirbulat’a küçük kızını verirse ateşten sizi
kurtarırım.” demiş. Ne yapsınlar ki yılan padişahı kabul edip kızını Timirbulat’a vermiş. Delikanlının bir yıldan beri kaldığı şehri de ona hediye etmişler.
3.23.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 23
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) BOM: 23
T511.7.2. Pregnancy from eating an egg / Bir yumurta yeme yoluyla
hamile kalma BOM: 23
T615. Supernatural growth / Olağanüstü büyüme BOM: 23
F721.1. Underground passages / Yeraltı geçitleri BOM: 23
F764. Underground city / Yeraltı şehri BOM: 23
F771.3.5. Underground house / Yeraltı evi BOM: 23
D1242.1. Magic water / Sihirli su BOM: 23
D1335.2.2. Water as magic strengthening drink / Güçlendirici sihirli
bir içecek olarak su BOM: 23
D2095. Magic disappearance / Sihirli yok olma BOM: 23
B15.1.2.1.1. Two-headed serpent / İki başlı yılan BOM: 23
D1069.1. Magic handkerchief / Sihirli mendil BOM: 23
N845. Magician as helper / Bir yardımcı olarak sihirbaz BOM: 23
B244.1. King of serpents (snakes) / Yılanların kralı BOM: 23
B211.6.1. Speaking snake (serpent) / Konuşan yılan BOM: 23
B123.1. Wise serpent / Bilge yılan BOM: 23
F721. Subterranean World / Yeraltı dünyası BOM: 23
D191. Transformation: man to serpent (snake) / İnsanın yılana
dönüşmesi BOM: 23
D1254.1. Magic wand / Sihirli değnek (çubuk, asa) BOM: 23
F710.1. Water resembling fire / Ateşe benzeyen deniz BOM: 23
764
Erkan KARAGÖZ
3.24. eBYelİl
3.24.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir köyde bir dede ile bir nine yaşıyormuş.
Onların Ebyelil’den başka çocukları yokmuş. Bunlar bin bir güçlükle sefil
bir hayat sürüyorlarmış. Onların ne malları ne de mülkleri varmış. Günlerden bir gün nine ile dede ölmüş. Küçük Ebyelil öksüz kalmış. Babasından
ona bir kucak ıhlamur kabuğundan başka bir şey de kalmamış.
Bir gün Ebyelil işte bu kabukları alıp büyük bir gölün kıyısına gitmiş.
Kabukları suya batırmış. Sonra şişen kabukları soyarak onlardan uzun bir
urgan örme işine başlamış. O sırada göldenF713. bir su iyesiF421. çıkmış da
ona “Delikanlı sen ne yapıyorsun?” diye sormuş.
Ebyelil gayet sakin bir şekilde “Şu urganı yapmayı bitirdiğim zaman
gölü gökyüzüne asacağım.” demiş.
Bunu duyunca göl iyesinin içine büyük bir korku düşmüş. O yalvarıp
yakararak “Bırak delikanlı! Göle dokunma şimdi, canın ne isterse onu sana
veririm.” demiş.
“Bu biçimsiz mahlûktan acaba ne istemeli ki?” diye Ebyelil düşüncelere dalmış. Uzun zamandan beri bineceği iyi bir atı olmasını isteyen
Ebyelil göl iyesinden çok iyi bir at istemeye karar vermiş.
“Sen en iyi atı seçip bana verirsen işte o zaman gölü yerinde bırakırım.” demiş.
“Olmaz delikanlı, ben sana at veremem. Atım gitti mi benim şanım da
biter.” demiş göl iyesi.
“Arzun böyleyse ben sana üstelemeyeyim ama ben gölü de burada
bırakamam.” demiş Ebyelil de urgan örmeye devam etmiş.
Göl iyesi düşünüp kalmış. Biraz düşündükten sonra Ebyelil’e bakıp
“Eğer sen büyük gölü yerinden kaldırıp götürecek kadar güçlü bir pehlivansan benimle koşu yarışı yap. Gölün etrafında koşalım. Yarışı kazanırsan at senin olur.” demiş.
“Olur, benim beşikte yatan küçük bir erkek kardeşim var. Koşuda onu
geçebilirsen ondan sonra ikimiz yarışırız. Onu geçemezsen ben seninle yarışmam.” demiş Ebyelil. Bu şartı öne sürerek yarışmayı kabul etmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
765
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“O erkek kardeşin nerede ki?” diye göl iyesi sormuş.
“İşte orada çalıların dibinde yatıyor. Şimdi oraya git de kuyruğunlaF421-1.
çalılara vur. O hemen koşmaya başlar.” diye cevap vermiş Ebyelil.
Göl iyesi çalılıklara varıp Ebyelil’in söylediği gibi yapmış. Oradaki
çalının dibinden bir tavşan çıkıp koşmaya başlamış. Göl iyesi korkak tavşanın arkasından gitmiş ama tavşana yetişememiş.
Su iyesi sonra Ebyelil’in yanına geri gelip “Ya delikanlı, böyle olunca
üç defa yarışalım. Şimdi de güreşelim.” demiş.
Ebyelil kabul etmiş de ona “Benim seksen yaşında bir dedem var.
Eğer sen onu güreşte yıkabilirsen göl senin olur. Dedem, işte şu söğütlerin
arasında yatıyor. Oraya git de sopayla ona sertçe vur. Sonra o seninle
güreşmeye başlar.” demiş.
Göl iyesi gidip söğütlük yerde uyumakta olan ayıya sopayla vurmuş.
Ayı durduğu yerden ön ayaklarıyla göl iyesini yakalamış, oracıkta onu yere
yıkmış.
Sonra göl iyesi ayıdan kurtulup delikanlının yanına dönmüş de ona
“Deden gerçekten çok güçlüymüş! O zaman ben seninle güreşmeyeyim.
Benim altmış kulaç boyunda ala kısrağım var. Haydi, onu kucaklayıp,
gölün etrafından birer defa dolaşıp gelelim.” demiş.
“İlk önce sen dolaş, ben buradan bakarım.” demiş Ebyelil.
Göl iyesi altmış kulaç boyundaki ala kısrağınıB877.2-1. kaldırıp, gölün
etrafını dolaşıp gelmiş. Sonra Ebyelil’e bakıp “Ya delikanlı, şimdi de sen
dolaşıp gel.” demiş.
Ebyelil urgan yapmayı bırakıp altmış kulaç boyundaki ala kısrağın
yanına gelmiş. Sonra göl iyesine bakıp “Bana göre sen o kadar da güçlü
değilsin. Sen atı omzuna koyup götürdün. Ama ben atı ayaklarımın arasına
kıstırıp götürebilirim!” demiş.
Ondan sonra Ebyelil hızlıca ata binmiş, gölün etrafında dörtnala gitmiş.
Böyle olunca göl iyesi verdiği sözü tutmuş. Kendi yılkı sürüsünden en
iyi atı seçip Ebyelil’e vermiş. At altınla bile değiştirilemeyecek kadar iyiymiş. Bu at sert toynaklı, sert keçi yeleli, kartal yürekli, balıksırtlı, yumru
kulaklı, bakır gözlü, dar yanaklı, gamzeli, güzeller güzeli çevik ve hızlı bir
aygırmış.B71.
766
Erkan KARAGÖZ
Ebyelil hiç ummadığı bir anda mutlu olup çok sevinmiş. Çevik ve
hızlı aygırına binip dörtnala evine gitmiş. O günden sonra Ebyelil iyi atlar
yetiştirmiş. Onun çocukları da zeki ve cesur olmalarıyla etrafa nam salmış.
3.24.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 24
F713. Extraordinary pond (lake) / Olağanüstü göl BOM: 24
F421. Lake-spirit / Göl iyesi (ruhu) BOM: 24
F421-1. Lake-spirit with tail / Kuyruklu göl iyesi (MEK) BOM: 24
B877.2-1. Gigantic horse / Devasa at (MEK) BOM: 24
B71. Sea horse / Deniz atı BOM: 24
3.25. YOlCU
3.25.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir zengin varmış. O, oğluna dünyanın her yerinden
kız arıyormuş. Fakir bir köylünün kızını bulmuş. Kız çok güzelmiş. Ama
fakir adam kızını vermeyip “Onlar zengin olduğu için benim kızıma değer
vermezler.” demiş.
Zengin adam her gün görücü gönderip para mülk vereceğini vaat ediyormuş. Sonunda adam razı olmuş. Bir ay sonra düğün yapmak için sözleşmişler.
Zengin adam tanıdığı bildiği zengin eşini dostunu düğüne davet etmek
için haber yollamış. Bunlar çok güzel bir şekilde düğüne hazırlanmışlar.
Düğüne gitmek için arabalarını atlara koşumlamışlar. Arkalarında bir toz
bulutu bırakarak yola çıkmışlar. Yolda en önde giden araba bir yolcuya
rastlamış. Bu arabada damat gidiyormuş.
Yolcu “Oğlum beni arabaya al hele, hiç hâlim kalmadı.” demiş.
Delikanlı, buna gücenip “Git buradan, yolu pislettiğin yeter. Çekilip
yol ver. Bizim geldiğimizi görmüyor musun?” demiş.
Dede kenara çekilip tılsım ile bütün atları durdurmuş.D1442.6-3. Zengin
adamlar atları bırakması için ihtiyarı razı etmeye çalışmışlar. Dede atları
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
767
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
göndermiş. Yola uzak olmayan bir yerde köpekler leş yemekteymiş. Atları
görünce köpekler havlamaya başlamış. Gidip arabaların tekerleklerini dişlemişler. Ama köpeklerin dişleri arabaların tekerleklerine yapışıp kalmış.
Bu şekilde her arabada beş altı köpek ulumaya başlamış.
Köye gelmişler. Konukları karşılamaya çıkanlar bu çok garip olayı
görmüşler. Konuklar sokak boyunca uluyan köpeklerle birlikte gelmişler.
Varınca arabaları hemen bir yere çekmişler. Yolcu ihtiyarı da alıp misafir
etmişler. Delikanlı, ihtiyarın oturduğu odaya girmiş de “Bizi şimdi maskara etme.” demiş. Ona çeşitli mal mülk gibi zenginlikler vaat etmiş. O an
ihtiyar adam, damadı bülbüle dönüştürmüş.D151.3. Odada büyük bir çiçek
varmış. Bülbül bu çiçeğe konup orada ötmeye başlamış.
O sırada ev sahibi aceleyle girerek “Damat gerek, nikâh kıyılacak.”
demiş.
İhtiyar adam “O kızın yanında, bülbülü de oraya götür. O, sıcaktan
yoruldu.” demiş.
Bülbülü süsleyip saraya götürmüşler. Ne var ki orada kız, fakir bir
delikanlıyla birlikteymiş. Kız, fakir delikanlıyı çok seviyormuş. Delikanlı
da kızı seviyormuş.
İhtiyar adam “Bülbülü bana verin, gidiyorum.” demiş. Bülbülü alıp
dışarı çıkarınca bülbülü delikanlıyaD366. dönüştürmüş de “Ya, yolda beni
arabaya alsaydın işte bu cezayı almazdın.” demiş.
Damadın iki gözünden yaşlar akmış. İhtiyar adamdan af dilenmiş. Kızın babası, ihtiyar yolcuyu misafir etmek için eve almış. Damat dışarıda
kalmış.
Delikanlının bir yengesini kızı görmesi için göndermişler. Yenge, kızı
uyandırıp alıp gideyim diye onu çekince eli yapışıp kalmış. Diğer yengeyi
göndermişler.
“Ne yapıyorsun?” diye o da gidip kızı çekmiş. Onun da eli yapışıp
kalmış. Kayınvalide de gelmiş. Onun da eli yapışmış. İhtiyar yolcu hiç
yerinden kalkmamış, ne kadar söyleseler de ikna olmamış. Zengin adam
karşı köydeki hocaya gizlice birisini göndermişmiş. Hoca gelip değneğini
sallaya sallaya fısıldamaya başlamış. Değneğiyle kayınvalideye dokunmuş. Sopa kayınvalideye yapışıp kalmış. Sonra hoca sopayı kayınvalidenin üzerinden almaya çalışmış ama alamamış.
768
Erkan KARAGÖZ
İhtiyar yolcu pencerenin yanında oturup dışarıya bakıyormuş. Sonra
o, değneğiD1254.1. alıp bir kere sallamış. Eli yapışan herkesin elini kurtarmış.
D771.4.
“Siz iyilik nedir bilmiyorsunuz, fakirlerin nasibini de yiyorsunuz.”
diye vuruyormuş. Ama zengin delikanlı kımıldamadan bakıyormuş.
İhtiyar yolcu ona “Ya oğlum, gördün mü?” demiş.
Delikanlı “Gördüm dede, bundan sonra her zaman iyilik yapacağım.”
diyerek söz vermiş.
3.25.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 25
D1442.6-3. Magic spell stops horses / Sihir ile atların durdurulması
(MEK) BOM: 25
D151.3. Transformation: man to nightingale / İnsanın bülbüle
dönüşmesi BOM: 25
D366- Transformation: nightingale to person / Bülbülün insana
dönüşmesi (MEK) BOM: 25
D1254.1. Magic wand / Sihirli değnek (çubuk, asa) BOM: 25
D771.4. Disenchantment by using wand / Sihirli değnek ile büyünün
çözülmesi BOM: 25
3.26. HİleKÂR
3.26.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eskiden tilkiden de hilekâr birisi varmış. Köy halkı o kişiye hilekâr
diye lakap takmış.
Hilekârın iki hanımı ile iki ineği varmış. Bir gün hanımları odun yok
deyince hilekâr odun aramaya gitmiş. Susadığında içmek için ayranını, kıldan yapılmış uzun urganını almış ama baltasını hilekârlığı yüzünden almamış. Sözüm ona unutmuş.
Orman boyunca gidince dev çocuklarınınG0. oynadıklarını görmüş.
Hilekâr çabucak ayran koyduğu kabını bir yere, urganını başka bir yere
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
769
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
gömüp onların yanına gitmiş. Onlara bakmış, dev çocukları taş atıp oynuyorlarmış. Hilekâr adam kibirli bir şekilde “Ey kardeşler bu ne biçim bir
oyun?” diye seslenmiş.
Dev çocukları şaşırıp kalmışlar da “Ne diye oyun olmasın. Çok eğlenceli bir oyun!” demişler.
“Kardeşler haydi, ben size yeni bir oyun öğreteyim.” demiş hilekâr.
Dev çocukları oynamayı kabul etmiş.
Hilekâr gelmiş, gömdüğü ayran kabını tepip çıkarmış. Apak ayran
yere serpilmiş. “Gördünüz mü kardeşler yerin beynini parçaladım.” demiş
hilekâr. Dev çocukları “Bu çok güçlü birisi olmalı.” diye düşünmüşler.
Dev çocukları ayranın tadına bakmışlar da “Yerin beyni çok ekşiymiş.” demişler. Sonra onlar tepmişler ama yerin beyni hiç çıkmamış.
Hilekâr bakmış da “O zaman kardeşler ben size başka bir oyun öğreteyim.” demiş. Ondan sonra gömdüğü urganını tepip çıkarmış da “İşte
kardeşler yerin bağırsağını çıkardım.” demiş. Dev çocukları şaşırıp kalmışlar. Tutup bakmışlar “Yerin bağırsağı parçalanmış.” diye düşünmüşler.
Dev çocukları yeri tepmişler ama yerin ne beyni ne de bağırsağı çıkmış. Bunlar daha da “Bu adam çok güçlü olmalı.” diye düşünmüşler.G501.
Hilekârı babalarına göstermek için misafirliğe çağırmışlar. Hilekâr kendi
hilekârlığına güvenip onlarla birlikte gitmiş. Devin yanına gelmişler. Çocuklar olan biten her şeyi babalarına anlatmışlar.
Dev, hilekârı öldürmek istemiş. Gece olunca yatmışlar. Hilekâr, başının üstünde büyük bir taşın durduğunu görmüş. Oradan ocağın ardına
geçip yatmış. Gecenin ortasında bu taş düşmüş. Dev hilekârı bu şekilde
öldürmek istemişmiş. Hilekâr ocağın yanından çıkıp bu taşı güçlükle yuvarlayarak yerine koymuş.
Sabah olunca dev gelip bakmış. Taş ayakucundaymış. Adam da sağmış.
Hilekâr, deve “Gece başıma çırpı gibi bir şey düştü.” demiş.
Dev “Bu çok güçlü bir adam olmalı.” diye düşünmüş. Ondan kurtulmak istemiş.
“Tamam, sen buradan git. Sana bir torba altın veririm. Yalnız sen sakın
bize dokunma.” demiş dev.
770
Erkan KARAGÖZ
Hilekâr bir torba altını götürmeye gücünün yetmeyeceğini görüp kibirli bir şekilde “Ben şimdi bunu götüremem, çocuklar alıp getirsinler.
Bize misafir olsunlar. Ben de erkenden dönüp yiyecek içecek hazırlatayım.” demiş.
Dev buna razı olmuş. Hilekâr gitmiş. Evine gelince hanımlarına
“Şimdi bir çuval altın gelecek. Ben size yemek getirin dediğimde siz ne
pişirelim diye sorun.” demiş.
Devin çocukları bir torba altını getirmişler. Altınların ağırlığından döşemeler bile yıpranmış.
Sonra hilekâr, hanımlarına yemek pişirmelerini söylemiş. Hanımları
da “Ne pişirelim ki?” diye sormuşlar.
Hilekâr kibirli bir şekilde “Bu delikanlılardan birini pişirin.” demiş.
Devin çocukları korkup bütün güçleriyle kaçmışlar.G572-1.
3.26.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 26
G0. Ogres / Dev(ler) BOM: 26
G501. Stupid ogre / Aptal dev BOM: 26
G572-1. To overawe the ogre by the trick of cooking / Devi, kesip
pişirme hilesiyle korkutma (MEK) BOM: 26
3.27. çİZMeCİ
3.27.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir çizmeci yaşıyormuş. Onun hanımı da varmış. Çizmeci çalışarak kazandığı iki üç kuruşa ekmek, tuz satın alıyormuş.
Onlar bu şekilde hayatlarını geçindiriyorlarmış. Çok fakirlermiş. Çizmecinin bir yerlerde zengin bir ağabeyi varmış ama ondan bir fayda yokmuş.
Bir gün zengin birisi çizmecinin hanımına üç kuruş para vermeye
çalışmış.
“Hayır, ben ne diye senin paranı yok yere alayım.” demiş kadın, parayı almamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
771
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra bu kişi söylenmeye başlayıp “Ey sefil, kuru ekmekle nasıl yaşıyorsun. Niçin bal, yağ aldırmıyorsun?” demiş, kadına öfkelenmiş. Böyle
kadını rahatsız etmiş.
“Ne yapalım, onun parası ekmekle tuza ancak yetiyor.” demiş kadın.
“Eee, sen ona buldur. Yağ, bal bulup getirmezse o ne biçim bir erkek.”
diye kadını kışkırtmış bu kişi.
İşte o sırada çizmeci birine diktiği çizmelerden kazandığı parayla
ekmek alıp gelmiş. Hanımı onu ağlayarak karşılayıp “Nasıl yaparsan yap,
bana yağla bal getir.” demiş.
Kocası anlatmaya çalışmış ama kadın daha da çok ağlamaya başlamış.
Şaşkınlıktan kocası bütün iş takımlarını alıp bir dükkâna gitmiş.
Dükkân sahibine “Bana bal, yağ tartıp ver.” demiş, iş takımlarını uzatmış.
“Ne ile hayatını kazacaksın?” diye dükkân sahibi almamış. Çizmeci
durumunu anlatmış.
“İş takımların sende kalsın.” demiş dükkân sahibi. Sonra yarım litre
balla yarım litre Kazak yağı tartıp ikisini karıştırmış da “Balı da, yağı da
olur. Ömründe yağ ile bal görmeyen insana yağlı bal dersin.” demiş de
çizmeciyi göndermiş.
Çizmeci ballı yağı hanımına getirip vermiş.
“Sen beni aldatıyorsun, nereden aldıysan oraya bırak bu şeyleri.” diye
kadın, kocasını göndermiş.
Çizmeci dükkâna giderek “Şimdi bunları al da Kazak yağıyla bal tartıp ver.” demiş. Dükkân sahibi tartıp vermiş.
Çizmeci evine dönüp bal ile yağı hanımına vermiş. Sonra kafasının
estiği yere doğru çıkıp gitmiş.
Az gitmiş uz gitmiş, hızlıca gidip bir pınarın başında dinlenmek için
durmuş. Burada uyuyup kalmış. İşte o sırada susamış ve yorulmuş bir
kervan gelmekteymiş. Kervancılar pınarın yakınlığını görüp durmuşlar.
Baş tüccar pınarın yanındaki çizmeciyi görmüş. Ona “Ne yapıyorsun, delikanlı?” diye sormuş. Çizmeci ne olduğunu anlatmış. Tüccar ağlamaya
başlayıp arkadaşlarını çağırmış.
772
Erkan KARAGÖZ
“Ne oldu, ne oldu?” diye arkadaşları endişelenmiş. Çizmeciye baka
kalmışlar.
Tüccar anlatmış: “İşte şöyle şöyle, benim erkek kardeşim kaybolmuştu.
Şimdi kardeşimi buldum. Sevincimden ağlıyorum.” demiş. Bu tüccar, çizmecinin ağabeyi çıkmış.
Tüccar, kardeşini giyindirip kuşandırıp kendisiyle birlikte alıp gitmiş.
“Şölene hazırlanın, kardeşimi buldum.” diye kervan başkanı, hanımına önden haber etmiş.
Hanımı şaşırarak “Nice yıl birlikte yaşadık, kardeşi hakkında bana bir
şey söylemedi.” demiş.
Dönünce şölen yapmışlar. Şölen sırasında üç dilenci gelmiş. Tüccarlar
dilencilere birer altın, gümüş para vermişler ama bu çizmeci bir kese altını
çıkarıp vermiş. Tüccarın içi gitse de ses çıkarmamış.
Misafirler gidince kardeşine “Sen kardeşim, çok zengin gönüllü olma,
onlar gibi dilenci çoktur.” demiş.
Misafirler şaşkın bir hâlde dönmüşler. İşte ne kadar da cömert diye
çizmecinin arkasından konuşmuşlar. Bu haber padişaha ulaşmış. Padişah
bu delikanlıyı çağırtmış.
Ağabeyi, gitmeden önce kardeşine “Kardeşim sırrımızı belli etmeyelim. Orada da dilenciler olur. Haydi, şan yayılsın. Altını esirgemeden ver.”
demiş. Delikanlı öyle yapmış. Padişah, delikanlıyı çok beğenmiş; kızını
ona vermiş.
Çizmeci, padişahın sarayında yaşamaya başlamış. Aylar geçmiş, yıllar
geçmiş. Delikanlı kayınpederiyle kayınvalidesine hediye vermemişmiş.
Kız “Sen niçin hâlâ babama hediye vermiyorsun?” diye sormuş.
“Benim zenginliğimi gelip almıyor. Atlar göndermesi gerek.” demiş
çizmeci.
Kız, babasına söylemiş. Padişah atlar göndermiş. Aylar geçmiş, yıllar
geçmiş, atlar da yokmuş, zenginlik de yokmuş.
“Hediyeler hâlâ niçin yok?” diye kız sormuş.
“Doğrusunu söyleyeyim şimdi. Benim kuru başımdan başka bir şeyim
de yok. Nasıl yapmalı da atları geri göndermeli.” demiş çizmeci.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
773
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kız bir şekilde babasına anlatmış. Kocasına öteberi şeylerini verip
“Sat da hediye al.” demiş.
Delikanlı çıkıp gitmiş. Gide gide saban süren bir dedeye rastlamış.
Dede yorulunca delikanlı sürmeye başlamış. Sürdüğü yerdeki bir deliğe
pulluk takılmış. Bakınca orada bir ibrik varmış. Dede görmeden delikanlı
deliği çimenle bastırıp saban sürmeye devam etmiş. Akşam olup dede gidince delikanlı ibriği alıp açmış. İbrikte yüzükten başka bir şey de yokmuş.
YüzüğüD1076. alıp takınca dağ gibi bir kişiG307. önüne gelip çıkarakD1421.1.6.
“Ne emrediyorsun.” demiş.
Delikanlı bakakalmış da “Buraya kırk at yükü altın getir.” demiş. Söyler söylemez kırk yük altın dileği gerçekleşmiş.D1456.2-2. Delikanlı atları alıp
gitmiş. Dönünce olan biteni kıza anlatmış.
Padişahın kıskanç bir veziri varmış. Çizmecinin hanımına göz koymuşmuş. Vezir artık anlamaya başlamış. Gezinirken işin nasıl olduğunu
çözmüş. Bir ilaç içirip çizmeciyi öldürmüş. Onun yüzüğünü alıp takmış.
Yüzüğü takınca önüne daha önceki dağ gibi kişi gelip “Ne emrediyorsun?
Ben hazırım.” demiş.
Vezir “İşte şu ölüyü gözün görmediği, kulağın işitmediği bir yere bırak.” demiş. Çizmecinin ölü bedeni o anda yok olmuş.D2095.
Şimdi vezir yavaşça çizmecinin hanımının yanına gelmiş. Konuşup
şakalaşmak istemiş.
Kadın “Git hele git! Başım ağrıyor. Seninle konuşup şakalaşmaya hâlim yok!” demiş.
“Senin hâlini nasıl iyi edeyim.” demiş vezir.
“Kocam zavallının senin elindeki gibi bir yüzüğü vardı. Yüzüğü taksam hâlim birazcık düzelirdi.” demiş kadın.
Vezir “Al, tak.” diye yüzüğü vermiş. Kadının yüzüğü takmasıyla önüne daha önceki dağ gibi kişi çıkıp gelmiş de “Ne emrediyorsun? Ben hazırım.” demiş.
“İşte, şu pisliği gözün görmediği, kulağın işitmediği bir yere götürüp
bırak. Benim de kocamı alıp getir!” diye kadın buyurmuş. Dağ gibi kişi,
kadının söylediğini hemen yapmış. Çizmeciyi diriltipE0. dönmüş. Çizmeci,
padişahın kızıyla hâlen de rahat bir hayat yaşıyormuş.
774
Erkan KARAGÖZ
3.27.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 27
D1076. Magic ring / Sihirli yüzük BOM: 27
D1421.1.6. Magic ring summons genie / Sihirli yüzüğün cini çağırması BOM: 27
G307. Jinn / Cin BOM: 27
D1456.2-2. Magic ring provides gold / Sihirli yüzüğün altın sağlaması
(MEK) BOM: 27
D2095. Magic disappearance / Sihirli yok olma BOM: 27
E0. Resuscitation / Dirilme BOM: 27
3.28. İKİ KARdeŞ
3.28.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda iki kardeş birlikte ekin ekiyorlarmış. Bir parça yeri birlikte sürüp birlikte tohum atmışlar. Biraz tohumları ile bir parça
yerleri olsa da küçük kardeşin attığı tohumlar ekin olmuyormuş. Bu işe
küçük kardeş çok şaşırınca ağabeyinin attığı tohumların ekin olduğu yeri
gözlemeye başlamış. Bir gün gözlemiş, iki gün gözlemiş, üçüncü günde
bir bostan korkuluğu görmüş. Dikkatlice bakınca bu bostan korkuluğu,
ağabeyinin attığı tohumların yerlerini tek tek değiştiriyormuş. Delikanlı
gidip bostan korkuluğunu tutmuş.
Bostan korkuluğu, genç bir delikanlıyaD435.1-6. Dönüşüp “Senin bahtın
falan yerde, altın yumurtlayan ördekte.” demiş. Sonra delikanlıya ördeği
nasıl tutulacağını öğretmiş.
Küçük kardeş gidip ördeği tutmuş. Kısa sürede zengin olmuş. Neden
derseniz, o ördek günde bir defa altın yumurtluyormuş. Zengin olunca bu
delikanlı evlenmiş, iki de oğlu olmuş. Artık tezgâhtar çalıştırmaya başlamış.
Bu tezgâhtar oğlan zenginleşen patronunun sırrını düşünüp araştırmaya başlamış. Patronunun hanımıyla tanışmış. Ona “Ben padişah, sen de
padişah hanımı olursun.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
775
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kadın razı olup sırrı vermiş. Yalnız zenginleşmek için ördeğin yüreğini yemek gerekmiş. Ördeğin yüreğini yiyen kişinin kendisi altın yumurtlamaya başlıyormuş. Zenginin hanımı aşçı ihtiyara ördeği temizleyip pişirmesini söylemiş. Ördeği temizleyip kazana koymuşlar. Aşçı dışarı çıkınca
sokaktan zenginin iki oğlu gelmiş. Kazanı açıp baktıkları zaman lezzetli
bir ördeğin pişmekte olduğunu görmüşler. Çocuklar kaşığı daldırmışlar,
ördeğin yüreğini çıkarmışlar. Sonra yüreği paylaşarak yemişler. Aşçı, çocuklar çıkınca yemeği karıştırıp bakmış. Ördeğin yüreği yokmuş. Hemen
bir ördek temizlemiş. Temizlediği ördeğin yüreğini tezgâhtara yedirmiş.
Tezgâhtar ne kadar beklerse beklesin altın yumurta yok da yokmuş. O
şaşırıp kalmış. Ama ördeğin yüreğiniB113.1-1. yiyen çocuklar nerede uyusalar, orada altın bir yumurta oluyormuş.D2102. Bu durumu tezgâhtar anlayınca
ihtiyar aşçıyı çağırtmış. Aşçı her şeyi anlatmış. Tezgâhtar nasıl olursa olsun, bu çocukların yüreğini yemeği kafasına koymuş. İhtiyar aşçı, çocuklara bütün her şeyi anlatıp onları göndermiş. Tezgâhtarın da önüne büyük
bir yürek eti pişirip koymuş.
İki kardeş çıkıp gitmişler. Gide gide ikiye ayrılan bir yol ayrımına
gelmişler. Ağabeyi sağdan, küçük kardeş de soldan gitmiş. Yol ayrımına bir
bıçak saplamışlar. Birbirlerinin sağlığını o bıçağa bakarak anlayacaklarmış.
Birisi ölse bıçakD1083. küflenmeye başlayacakmış.
Uzun bir yol gidince büyük kardeşe bir tavşan rast gelip “Beni yanına
alır mısın?” demiş tavşan.B211.2.6. Delikanlı onu yanına almış. İkisi birlikte
gitmişler. Gitmişler gitmişler, gide gide bir tilkiye rastlamışlar.
“Beni de yanınıza alır mısınız?” demiş tilki.B211.2.5.
“Haydi!” demişler, birlikte gitmişler. Gide gide bir kurda rastlamışlar.
“Beni de yanınıza alın.” deyince kurduB211.2.4. da yanlarına almışlar. Sonra ayıyaB211.2.3. rastlamışlar. Onu da yanlarına almışlar. Sonra aslanaB211.2.2.
rastlamışlar, onu da almışlar. Kaç tane oldular şimdi, altı mı? Evet, altısı
birlikte gitmişler.
Delikanlı, bu yaban hayvanları ardında, büyük bir şehre girmiş. Bir
ihtiyar kadından ev kiralamış. Sonra şehri gezmek için çıkıp gitmiş. Şehrin
ortasında büyük bir evin yanına bir kalabalık toplanmışmış. Ortaya büyük
bir halı serilmiş ama halı kıpkırmızı kana boyanmışmış. Delikanlı dönmüş,
gördüğü her şeyi ihtiyar kadına söylemiş.
776
Erkan KARAGÖZ
“Dev, padişahımızın kızını almak için her gün böyle pek çok bahadırımızın canını alıyor. Bugün savaşın son günüydü. Bahadırlarımızın hepsi
öldü. Bugün dev, padişahımızın kızını alıp gidecek.” demiş ihtiyar kadın.
Delikanlı oturup düşünmüş. Sonra yaban hayvanlarını alıp gitmiş. Hemen yanına tavşanı, iki tarafına aslan ile kurdu, en kenarlara da tilki ile
ayıyı yerleştirmiş. Onları uyumamaları için tembihlemiş. Bir vakit sonra
fırtına kopmuş. Gök gürleyerek, yer depreşerek devG0. gelmiş. Dev hiçbir
şeyi umursamadan meydana girmiş. Yaban hayvanları, devi değişik yerlerinden parçalamışlar. Delikanlı, padişahın kızının yanına varıp devi öldürdüğünü söylemiş.G500. Padişahın kızı çok mutlu olup delikanlıya bir yüzük
hediye etmiş.
Tan atmaya başlayınca yaban hayvanlarını uyku basmış. Yalnız tavşan
uyumamaya çalışmış. En sonunda o da dayanamayıp uyumuş.
“Kızımı dev alıp gitmiş midir?” diye padişah bir bahadırını kızının olduğu yere bakıp gelmesi için göndermiş. Bahadır gelince yaban hayvanları
uyumaktaymış. Padişahın kızı sağmış. Bir yerde de delikanlı uyumaktaymış. Bahadır, bu delikanlıyı öldürmüş.
Kızı da korkutarak “Devi işte bu bahadır öldürdü diyeceksin!” demiş,
kızın gözünü korkutmuş. Sonra kızı alıp padişahın yanına dönmüş. Tavşan
uyanınca ne iş döndüğünü anlamış. Diğer yaban hayvanlarını uyandırıp
durumu anlatmış. Uyusa da çaktırmadan her şeyi görmüşmüş hilekâr. Yaban hayvanları yalayarak delikanlıyı diriltmişler.E122-0.1. Delikanlı kiraladığı
eve dönmüş.
Padişah, kızını bu bahadıra vermiş. Düğün hazırlıkları yapılmış. Pek
çok halk toplanmış. Delikanlı da gelmiş. Kız, delikanlıyı görüp tanımış da
“Beni şu yiğit kurtardı.” demiş. Sonra başından sonuna kadar her şeyi halka anlatmış. Yaban hayvanları padişahın bahadırını paramparça etmişler.
Padişah, kızını bu delikanlıya vermiş. Onu kendi sarayına almış.
Böyle mutlu bir hayat yaşarlarken padişah, damadını ava gitmek için
çağırmış. Kara ormana ava gitmişler. Delikanlı, yaban hayvanlarını da yanına almış. Gür ormana girince bir cadıyaG200. rastlamışlar. Cadı bir yaban
hayvanı suretindeymiş.G211. Sonra onları ormanın daha da içine doğru alıp
götürmüş. O, devin cadısıymış. Bu ormanın içinde peşinden gittikleri yaban hayvanı cadıya dönüşmüş.D300. Delikanlıdan bir çubuk istemiş. Bu çubukD956. ile önce yaban hayvanlarını sonra delikanlıyı vurup öldürmüş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
777
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlının yol ayrımında sözleşip ayrıldığı bir biraderi vardı ya, o
biraderi yol ayrımına gelip bıçağa bakmış. Bıçak küflenmişmiş. Bu delikanlı yaban hayvanlarını yanına alıp ağabeyini aramaya çıkmış. Gide gide
o da aynı şehre gelmiş. O, tıpa tıp ağabeyine benziyormuş. Onu “Damat
döndü, damat döndü!” diye karşılamışlar.
Biraz zaman geçince padişah, delikanlıyı alıp ava çıkmış. Daha önceki cadı ağaç başına çıkıp oturmuş da çubuk istemiş. Delikanlı, nasıl bir
iş döndüğünü anlayıp cadıyı vurup indirmiş. Yaban hayvanları cadıyı paramparça edip bırakmışlar.G278. Yaban hayvanları, yalayarak yeniden önce
ağabeyinin yaban hayvanlarını, sonra da kendisini diriltmişler. Bundan
sonra bu iki kardeş çok güzel bir hayat yaşamaya başlamışlar. Kendileri de
insanlara karşı çok yardımseverlermiş.
3.28.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 28
D435.1-6. Transformation: scarecrow (Jackstraw) to man / Bostan
korkuluğunun insana dönüşmesi (MEK) BOM: 28
B113.1-1. Treasure-producing duck-heart / Hazine üreten ördek kalbi
(MEK) BOM: 28
D2102. Gold magically produced / Altının sihirli bir şekilde üretilmesi
BOM: 28
D1083. Magic knife / Sihirli bıçak BOM: 28
B211.2.6. Speaking hare (rabbit) / Konuşan tavşan BOM: 28
B211.2.5. Speaking fox / Konuşan tilki BOM: 28
B211.2.4. Speaking wolf / Konuşan kurt BOM: 28
B211.2.3. Speaking bear / Konuşan ayı BOM: 28
B211.2.2. Speaking lion / Konuşan aslan BOM: 28
G0. Ogres / Dev(ler) BOM: 28
G500. Ogre defeated / Devin üstesinden gelme BOM: 28
G550. Rescue from ogre / Devden kurtarma BOM: 28
E122-0.1. Resuscitation by animals licking / Hayvanların yalaması
yoluyla dirilme (MEK) BOM: 28
778
Erkan KARAGÖZ
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) BOM: 28
G211. Witch in animal form / Hayvan bedeninde olan cadı BOM: 28
D300. Transformation: animal to person / Hayvanın insana dönüşmesi
BOM: 28
D956. Magic stick of wood / Sihirli ağaç çubuk BOM: 28
G278. Death of witch / Cadının ölümü BOM: 28
3.29. HUMA KUŞU
3.29.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir dede ile bir nine yaşıyormuş. Onların iki
oğulları varmış. İkisi de dedenin ölen hanımındanmış. Onlar kıt kanaat
geçiniyorlarmış. Dede ormandan odun kesip satıyormuş. Bu şekilde karınlarını doyuruyorlarmış.
Bir gün dede ormana gittiğinde bir kuş yuvasına rastlamış. Yuvada kuşun yumurtaları varmış. Dede yuvaya kapan kurmuş. Odununu yaptıktan
sonra dönmüş. Ertesi gün kuş kapana tutulmuş. Dede kuşu da yumurtaları
da alıp dönmüş. Bu kuş huma kuşuymuş.B39-2.
Biraz zaman sonra kuşun yavruları çıkmış. Dede ağaç kesme işini
bırakıp kuş yavrusu satmaya başlamış. Çok geçmeden durumu düzelmiş,
çocuklarını okutmuş.
Bir gün dede aniden hastalanıp vefat etmiş. Dede ölünce hanımı komşuları olan papaza âşık olmuş.
“Huma kuşunu temizleyip başını, yüreğini bana yedirirsen ben seni
alırım.” demiş papaz. Nine çok düşünmeden huma kuşunu kesmiş. Başını,
yüreğini pişirmeye başlamış. Yemek pişmek üzereyken papazı çağırmaya
gitmiş. O sırada çocuklar dönmüşler. Kazanda pişen yemeği görüp kuşun
başıyla yüreğini yemişler. Büyük oğlan yüreği, küçük oğlan başı yemiş.
Nine, papazı çağırıp pişen yemeği koyunca huma kuşunun başıyla yüreğinin eti yokmuş. Nine, oğullarını çağırmış. Büyük oğlu yüreği, küçük
oğlu başı yediğini söylemiş. Bu yaptıkları için nine, üvey oğullarını alıp bir
dağa bırakıp gelmiş. İki kardeş uzun bir süre ormanlarda, dağların arasında
gezinmişler. Sonra bir yola çıkmışlar, o yoldan gitmişler. Daha çok
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
779
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
gitmemişler ki, yol ikiye ayrılmış. Yolun biri sağa, biri sola gidiyormuş.
İki kardeş yol ayrımında oturup dinlenmişler. Sonra ikisi ayrı yollardan
gitmişler.
Ağabey olan sağdaki yoldan gitmiş, büyük bir şehre gelmiş. Şehrin
kenarındaki bir eve girmiş. Evde bir nine ile bir dede yaşıyormuş. Onlar
delikanlıya nereden geldiğini, ne iş yaptığını sormuşlar. Sorup soruşturma
işi bitince “Bizim oğlumuz ol.” demişler. Delikanlı razı olmuş.
Tam o anda bu şehirden bir uğultu gelmiş. Meydan halk doluymuş.
Meydanda padişah seçmek için toplanmışlar. Huma kuşunu uçurup göndermişler. Delikanlı da meydana gitmek için dededen izin almış.
Delikanlı meydana varmış, huma kuşu onun omzuna konmuş.
“Yanlış kondu.” diyerek kuşu kovalamışlar. Huma ikinci kez bu genç
delikanlının omzuna konmuş. Tekrar kovalamışlar. Üçüncü kez de huma
onun omzuna gelip konunca meydandaki halk şaşıp kalmış. Ne yapsınlar,
yeni bıyığı çıkmış delikanlıyı padişah seçmişler.H171.2-1.
Sol yolu seçen küçük kardeş gide gide apaçık bir alana çıkmış. Bu
alanın ortasında üç kişi babalarından miras kalan demir sopa, pabuç ve
börk için çok fena kavga ediyormuş. Kan revan içinde hâlsiz kalmışlar. O,
bunların yanına gelerek “Niye dövüşüyorsunuz?” diye sormuş.
“İşte şu demir sopa, pabuç ve börkü paylaşamıyoruz. Börkü giyen kişi
görünmez oluyor. Pabucu giyip onun başını demir sopa ile dürtünce uçup
gidiyorsun. Eşyaların böyle kerametleri var.” demişler.
Oğlan bir hile düşünmüş. “Eşyaları burada bırakın. Siz bu açık alanın
başından koşun. Kim birinci gelirse bu eşyalar onun olur.” demiş.
Üç kardeş alanın başına gitmişler. Delikanlı börküD1067.1. giyip görünmez olmuş.D1361.15. Sonra pabucuD1065.2. giyip, demir sopaD1094. ile ayakkabının başını dürtünce uçup gitmiş.D1520.10.
Delikanlı dosdoğru bir kız padişahın sarayına varıp inmiş. Sonra saraya girmiş. Kız padişah uyumaktaymış. Delikanlı onu uyandırmış ama kendisi görünmüyormuş. Kız zamansız uyandığı için sinirlenip uyumak için
yeniden yatmış. Delikanlı onu tekrar uyandırmış. Sonra börkünü çıkarmış.
Kız önünde çok yakışıklı, gencecik bir delikanlının durmakta olduğunu
görmüş. Onlar birbirlerini beğenmişler. Biraz zaman geçtikten sonra evlenmişler.
780
Erkan KARAGÖZ
Günlerden bir gün kadın padişah “Denizin ortasındaki adaya gidip
suya giresim var.” demiş.
“Tamam, gideriz.” demiş eşi.
Bunlar gitmişler. Denizin ortasındaki adaya inmişler. Delikanlının bu
ana kadar denize girmişliği olmayınca hanımına “Önce suya sen gir.” demiş.
Hanımı kabul etmemiş. “Sen erkeksin, önce sen gir.” demiş.
Delikanlı yüzüp gitmiş. Biraz yüzdükten sonra arkasına dönüp bakmış.
Kıyıda da suyun üstünde de hiç kimse yokmuş. Delikanlı kıyıya çıkıp bakınca kıyıda ne hanımı ne demir sopası ne de börküyle pabuçları varmış. Ne
yapsın delikanlı, tek başına adada yaşamaya başlamış. Bir ay olmuş, iki ay
olmuş, üçüncü ay başlamış. Yiyecek bitmiş. Böyle ölümü beklediği sırada
adadaki bir kavağa üç güvercin gelip konmuş. Üçü de dile gelmiş.B211.3.5.
Birincisi “Benim konduğum dalı sallarsan tulpar at ortaya çıkar.” demiş.
İkincisi “Benim konduğum dalı sallarsan denizi geçmek için demir
köprü meydana gelir.” demiş.
Üçüncü güvercin “Benim konduğum dal ile birisine üç defa vurursan
o kişi eşeğe dönüşür.” demiş.
Delikanlı kavağın başına çıkıp birinci güvercinin konduğu dalıD954. sallamış. Sallamasıysa birlikte denizin dibinden bir kasırga yükselip tulpar
atB41-3. çıkmış. Delikanlı, ikinci güvercinin konduğu dalı sallayınca denizi
aşmak için bir demir köprü meydana gelmiş.D1258.1. Delikanlı üçüncü güvercinin konduğu dalı kırıp almış. Sonra tulpar ata binip, demir köprüden
geçerek hanımının yaşadığı saraya doğru at koşturmuş. Delikanlı kendisini
göz açıp yumuncaya kadar hanımının odasında olmuş.D2120. Delikanlı, kadın padişah daha kendine gelemeden ağaç dalıyla üç defa hanımına vurmuş. Kadın padişah eşeğeD132.1. dönüşmüş.
Delikanlı eşeğe binip kafasının estiği yöne doğru gitmiş. Eşeğiyle
ormandan çıkardığı odunları satmış, para kazanmış. Eşeğini yük sarmaları
ya da binek olarak kullanmaları için başka kimselere de vermiş. Sonra
eşeğine binip yabancı padişahlığa gitmiş.
Eşek çok zayıflayıp hasta numarası yapmış. Günlerden bir gün eşek,
padişahın sarayının eşiğine başını koyup yatmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
781
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
bu durumu gören padişah “Eşeğin sahibini bulup buraya getirin.” diye
emir vermiş.
Delikanlıyı padişahın yanına alıp gelmişler. Delikanlı gözüyle ne
görsün, bu ülkenin padişahı onun ağabeyiymiş. Onlar çok mutlu olmuşlar.
Sonra delikanlı ağaç dalıyla eşeğine üç defa vurmuş. Eşek eskisi gibi güzel
bir kızaD332.1. dönüşmüş. Yeniden düğün yapmışlar. Sonra iki kardeş çoluk
çocuğa karışıp rahat bir hayat yaşamışlar.
3.29.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 29
B39-2. Huma Bird / Huma kuşu (MEK) BOM: 29
H171.2-1. Released Huma chooses the new ruler by landing on
somebody’s shoulder / Uçurulan Huma kuşunun birisinin omzuna konarak
yeni hükümdarı seçmesi (MEK) BOM: 29
D1067.1. Magic hat / Sihirli şapka BOM: 29
D1361.15. Magic cap renders invisible / Sihirli şapkanın görünmezlik
sağlaması BOM: 29
D1065.2. Magic shoes / Sihirli ayakkabı BOM: 29
D1520.10. Magic transportation by shoes / Ayakkabı aracılığıyla
sihirli seyahat BOM: 29
D1094. Magic cudgel (club) / Sihirli sopa BOM: 29
B211.3.5. Speaking döve / Konuşan güvercin BOM: 29
D954. Magic bough / Sihirli ağaç dalı BOM: 29
B41-3. Tulpar. Winged, flying and talking horse believed to get out of
the bottom of the sea / Tulpar. Denizin dibinden çıktığına inanılan kanatlı,
uçan ve konuşan mitolojik at (MEK) BOM: 29
D1258.1. Bridge made by magic / Sihir yoluyla köprü yapma BOM: 29
D2120. Magic transportation / Sihirli seyahat BOM: 29
D132.1. Transformation: man to ass / İnsanın eşeğe dönüşmesi BOM: 29
D332.1. Transformation: ass (donkey) to person / Eşeğin insana
dönüşmesi BOM: 29
782
Erkan KARAGÖZ
3.30. OnBAŞI
3.30.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda üç asker birlikte hizmet yapıyormuş. Onlardan birisi
onbaşıymış. Bunlar bir zaman sonra askerlikten ayrılmak istemişler. “Her
neresi olursa olsun gidelim.” diyerek çıkıp gitmişler.
Bir köyde bir dede ile bir nine yaşıyormuş. Onların üç kızı varmış. Bu
üç asker işte bu dedenin yanına gelmişler. Dede onları misafir etmiş. Sonra
dördü birlikte iskambil oynamaya başlamışlar. Onbaşı, ihtiyarın bütün parasını ütmüş. Ertesi gün bunlar yeniden kâğıt oynamaya oturmuşlar. Parası
olmayınca dede kendi yerine büyük kızını oturtmuş. Dedenin büyük kızı
onbaşıdan babasının parasını ütüp geri almış. Paraları kalmayınca askerler
buradan gidecek olmuşlar.
Dedenin büyük kızı onbaşıya bir palto hediye etmiş. Ortanca kızı bir
askere para kesesi, küçüğü de diğer askere bir sopa vermiş.
Bunlar üçü birlikte gitmişler. Yolda giderlerken para kesesiniD1193. silkeleyip baktıkları zaman ondan para dökülmüş.D1451.2. SopaD1094. ile vurduklarında ise pek çok asker çıkmış.D1475-8. PaltoyuD1053-1. giydiklerinde ise göze
görünmez olmuşlar.D1361-45.
Gide gide bunlar büyük bir şehre varmışlar. Şehirde bir ev tutmuşlar.
Bir asker ekmek almaya gitmiş. Diğerleri onu beklemiş beklemiş, o dönmemiş. İkinci asker onu aramaya gitmiş, o da dönmemiş. Onbaşı onları
beklemiş beklemiş, bu iki asker hâlâ dönmemiş. Onbaşı paltoyu dürmüş,
para kesesini torbasına koymuş, sopayı eline almış. Sonra arkadaşlarını
aramaya çıkmış. Ne kadar çok arasa da onları bulamamış.
Yürürken onbaşı bir kıza rastlamış. İkisi birlikte kâğıt oynamaya başlamışlar. Onbaşı, kızın bütün parasını ütmüş. Sonra kız para almaya gitmiş.
Kız parayla dönünce yeniden oynamışlar. Bu defa kız, onbaşının bütün parasını ütmüş. Parası bitince onbaşı para kesesini silkelemiş, para dökülmüş.
Onbaşı oynamaya devam etmiş. Yeniden kızın parasını ütmüş.
O sırada kız “Para keseni ver hele, ben de bunun gibi para kesesi dikeyim. Yarına geri veririm.” demiş.
Onbaşı para kesesini vermiş. Kız dönüp gitmiş. Böyle bir para kesesi
dikmiş de onbaşınınkini kendine almış, kendi diktiğini de onbaşıya vermiş.
Bunlar yeniden kâğıt oynamışlar. Onbaşı ütülüp parasız kalmış. Sonra bugünlük yeter demiş. Para kesesini alıp gitmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
783
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Onbaşıya para lazım olmuş. Para kesesini silkelemiş silkelemiş, bakmış ki paralar saçılıp dökülmüyormuş. Sonra “O kız bana başka bir kese
vermiş, bu benimki değil.” diye düşünmüş.
Onbaşı kızı bulunca, kız ona “Hayır, benim para kesem bende. Seninkini sana verdim, işte bak!” demiş.
Kız, onbaşı çekip alır diye başka bir el çantası dikip gelmişmiş.
Bunlar yeniden kart oynamaya başlamışlar. Onbaşı, kızın bütün parasını ütmüş.
Kız “Bana paltonu ver, ben de bunun gibi bir palto dikeyim. Yarına
getirip veririm.” demiş.
Onbaşı paltosunu vermiş. Kız, onbaşının paltosunu kendine almış,
diktiğini de ertesi gün onbaşıya getirip vermiş.
“İşte senin palton. Ben sana kocaya varacağım.” demiş kız.
“Tamam, ben seni hanımım olarak alıyorum. Haydi, gezmeye gidelim.” demiş onbaşı.
Gezerlerken kız “Elindeki nasıl bir sopa? Onunla her ne yaparsan oluyor mu? Tutup bakayım hele!” demiş.
Onbaşı “Hayır, bununla hiçbir şey de olmuyor. Senin tutup bakmana
gerek yok.” diye cevap vermiş.
Kız gücenip “Ben sana kocaya vardım ama sen sopanı bana göstermeye
kıyamıyorsun!” demiş.
“Ya, tutup bak öyleyse.” demiş onbaşı.
Kız sopayı alıp bir sallamış, karşısına binlerce asker çıkmış. “Ne buyuruyorsun?” diye askerler sormuşlar.
Kız bu askerlere “Benim yanımdaki bu askeri bir yerlere götürüp bırakın, gözüme görünmesin!” demiş. Sonra dönüp gitmiş.
Onbaşıyı bir yerlere götürüp bırakmışlar. Üstü başı yırtık pırtık, yalınayak, dımdızlak kalmış. Onbaşı böyle gide gide bir elma bahçesine
gelmiş. Bu bahçeye girip bir elmaD981.1. koparıp yemiş.D551.1.1. TekeyeD134.1.
dönüşüvermiş. Sonra yeniden bir elma yemiş, tekrar eski hâlineD334.
dönmüş.
784
Erkan KARAGÖZ
Onbaşı bu bahçeden iki sepet elma toplamış. Bir sepete bir türlü elma,
ikinci sepete başka türlü elma koymuş. Sonra sepetleri alıp o kızın yaşadığı
şehre gitmiş.
Onbaşı kızın kapısının dibine gelince durmuş.
Aşçı kadın ona “Ne satıyorsun?” diye sormuş.
“Elma satıyorum, çok meşhur elmalar. Bir tane yedin mi güzeller güzeli oluyorsun.” demiş onbaşı.
Aşçı kadın bir elma satın alıp yemiş. Bir bakmış ki güzeller güzeli
oluvermiş.D1337.1.10.
Sonra aşçı kadın, kıza “Ben bir elma satın alıp yedim. Bak hele, ne
kadar da güzel oldum! Sana da gerekiyor mu?” demiş.
“Gerek, gerek!” demiş kız.
Kız dışarı çıkıp onbaşıdan bir elma satın almış. Kız çabucak elmayı
yiyip bitirince keçi tekesine dönüşüvermiş.D134.2.
Günlerden bir gün, bu kız keçi tekesi olarak hayatına devam ederken,
onbaşı bu taraflara gelerek kızın evinin bulunduğu yerde bir ev kiralamış.
Ev sahibi ona “Daha çok olmadı, bizim şehre bir elma satıcısı geldiydi. Komşumuzdaki kız ondan bir elma satın alıp yiyince keçiye dönüşüverdi.” demiş.
Onbaşı ona “Ben onu eski hâline döndürürüm. Şöyle şöyle ilaçlarım
var benim.” demiş.
Ev sahibi hemen bu haberi kızın babasına gidip söylemiş. Onbaşıyı
çağırmışlar. Onbaşı ne istediyse onu yapmışlar.
“Şimdi hamamı iyice yakınız. Hamamın etrafında çalgı çalsın!” demiş
onbaşı.
Hamamı yakmışlar. Hamamın dört yanından çalgı çalmaya başlamış.
Onbaşı, keçiyi hamama getirmelerini buyurmuş. Keçiyi getirmişler. Sonra
onbaşı keçiyi meleterek sopalamaya başlamış. Keçi zıplamış, hoplamış.
Onbaşı defalarca keçiye vurmuş.
Onbaşı, kızın babasına “Bu kızın paltosu, para kesesi, sopası var. Bunları bana getir. Yoksa iyileşmeyecek.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
785
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bu şeyleri alıp hemen hamama getirmişler. Onbaşı keçiye bir elma
yedirince keçi önceki hâline dönmüş.D334. Kız daha da güzelleşmiş.
Bunlar hamamdan çıkmışlar. İhtiyar, onbaşıyı çok iyi misafir etmiş.
Sonra onbaşıya “Sen kızımı hanımın olarak al. Benim başka kimsem de
yok. Ben ihtiyarım, çok yaşamam.” demiş.
“Tamam, ben senin kızını alacağım.” demiş onbaşı.
Delikanlı almış, kız varmış. Sonra çok görkemli bir düğün yapmışlar.
3.30.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 30
D1193. Magic bag (sack) / Sihirli torba (kese) BOM: 30
D1451.2. Inexhaustible bag (sack) furnishes money / Torbanın bitip
tükenmek bilmeyen para sağlaması BOM: 30
D1094. Magic cudgel (club) / Sihirli sopa BOM: 30
D1475-8. Magic soldier-producing sopa / Sihirli asker üreten sopa
(MEK) BOM: 30
D1053-1. Magic coat / Sihirli ceket (MEK) BOM: 30
D1361-45. Magic coat renders invisible / Sihirli ceketin görünmezlik
sağlaması (MEK) BOM: 30
D981.1. Magic apple / Sihirli elma BOM: 30
D551.1.1. Transformation by eating apple / Elma yeme yoluyla dönüşüm BOM: 30
D134.1. Transformation: man to he-goat / İnsanın erkek keçiye (teke)
dönüşmesi BOM: 30
D334. Transformation: goat to person / Keçinin insana dönüşmesi
BOM: 30
D1337.1.10. Magic apple makes beautiful / Sihirli elmanın güzel yapması BOM: 30
D134.2. Transformation: man to she-goat / İnsanın dişi keçiye
dönüşmesi BOM: 30
786
Erkan KARAGÖZ
3.31. YARIM KURUŞ
3.31.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda askerlik için yirmi beş yıl hizmet ederlermiş. O zamanlarda üç ağanın üç oğluna celp kâğıdı gelmiş. Ağaların şimdi oğullarını
gönderesi gelmemiş. Başka kişiler bulmuşlar. Biraz para ödeyip köyden üç
fakirin oğlunu kendi oğullarının yerine göndermişler. Yol için para da vermişler. Bunlar gitmişler. Gitmişler gitmişler, ay mı yoksa yıl boyunca mı
gitmişler, bunlar bölüklerine katılmışlar. Varınca onları yerlerine yerleştirmişler. Bunları ilk gün alıp çıkarmışlar da ikinci gün mutfakta çalışmaya
göndermişler. Orada patates soymuşlar, yerleri yıkamışlar, odun kesmişler,
yemek pişirenlere yardım etmişler. Daha sonra onlara hep aynı işi yaptırmışlar. Bunların üçü de pek gücenmiş. “Bizi köyde it yerine koyuyorlardı,
öyle yaşıyorduk. Burada da biz böyle şeylerden kurtulamadık.” demişler.
Bir gün kendi aralarında konuşmuşlar da “Biz buradan kaçıp gidelim.” diyerek kendilerine peksimet ve diğer yiyeceklerden hazırlamışlar. Gerekli
eşyaları hazırlayınca ormana girip gitmişler.
Gitmişler. Nereye gittiklerini kendileri de bilmiyorlarmış. Orman aşırı
gürmüş. Gün gitmişler, ay gitmişler; bunların yiyecekleri bitmiş. Üstlerindeki elbiseleri eskimiş. Şimdi ne yapsınlar, bunlar ne açık bir alan, ne de
bir yol bulabilmişler. Ormanın içinde yürümüşler de yürümüşler.
Sonra bir gün açık bir alana çıkmışlar. Açık alana çıktıkları yerde çok
büyük bir ev varmış. Güneşin aydınlığında parlıyormuş. Sonra bunlar kendi aralarında konuşmuşlar.
“Ne yapacağız, gidelim mi oraya?”
“Gitsek bir şeyler olur mu acaba?”
Birisi “Ne olursa olur, ölürsek beraber ölürüz yiğitler. Haydi gidelim.”
demiş. Bunlar acıktıklarından hâlden de düşmüşlermiş.
Tamam, bunlar oraya gitmeye karar vermişler. Oraya varınca ev çitlerle çevriliymiş. Kapı kilitli, açılacak gibi değilmiş. Evin etrafında dönüp
baksalar bir şey yokmuş. Ne yapsalar iyi?
“Haydi, işte buradan atlayıp da girelim…” demişler.
Duvardan atlamışlar, kapıya gelmişler. Kapıyı bir şekilde açmışlar.
Sonra salona girmişler. Salon çok heybetli, çok güzelmiş. Evin içinde yi-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
787
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yecek aramaya başlamışlar. Mutfağa girince yemek kokusu almışlar. Evde
hiç kimse de yokmuş. Ocakta iki tencere yemek varmış. Bunlar birisini
alıp yemişler, karınlarını doyurmuşlar. Şimdi ne yapsalar iyi? Çıkıp gitmeli
mi yoksa burada bir yerde saklanmalı mı... O sırada dışarıdan bir ıslık sesi
duyulmuş. Bunlar pat küt yatağın altına girip saklanmışlar. Sonra yattıkları
yerden bakmışlar. Pencere gıcırdayarak açılınca üç güvercin uçarak içeri
girmiş. Güvercin donlarını (elbiselerini) çıkarıp atmışlar. Bunlar üç kızmış!D354.1. Yemek yiyelim diye ocağa gelip bakarak “Nerede bizim tencerenin biri? Bizim tenceremiz iki değil miydi ki?” diyerek şaşırmışlar.
Bunlar bütün odalara bakmaya başlamışlar. Baksalar diğerleri yatağın
altında yatıyormuş. “Kim bunlar, nereden geldiniz?” demişler.
Çıkmışlar. Şimdi delikanlılarda insan tipi yokmuş, saç sakal basmış,
üstlerindeki elbiseler yırtılıp gitmişmiş. Vücutları çizik içindeymiş.
Kızlar “Nereden geldiniz?” diye sormuşlar.
“İşte şimdi şöyle böyle geldik…” demiş onlar.
Tamam, bunlar konuşup anlaşmışlar. Kızların hamamı varmış. Hamamı yakmışlar. Yıkanıp, temizlenmişler. İşte güzelce giyindikten sonra
şimdi delikanlı olmuşlar.
“Haydi, burada birlikte yaşayalım. Yalnız şuna dikkat edin, uslu bir
şekilde duracaksınız.” demiş kızlar.
Delikanlılar kabul etmiş. Üstleri başları temiz, yemekler iyi, elbiseleri
güzelmiş. Kızlar da pek güzelmiş. Böylece birlikte yaşamaya başlamışlar.
Günlerden bir gün delikanlılardan birisi işi aksatmış. Sabahleyin onun
elbiselerinin hepsini almışlar da istediği şeyi giydirip kovmuşlar. Onun arkasından da diğer ikisini kovmuşlar.
“Gidin, bizim değerimizi bilmediniz, haydi kendi yolunuza!” demişler.
Bunlar çıkıp gitmişler. Kızlar pencereden bakıp onlara acımışlar.
“Durun, gelin hele!” diye çağırmışlar. Kızların birisi önden gelen delikanlıya “İşte sana yarım kuruş para veriyorum.” demiş, parayı vermiş.
İkincisi, ikinci delikanlıya gömlek; üçüncüsü, üçüncü delikanlıya boş bir
şişe vermiş. “Bunlar işte size, şimdi artık marş marş!” diyerek onları kovmuşlar.
788
Erkan KARAGÖZ
Bunlar boş şişeyi, gömleği ve yarım kuruş parayı alıp gitmişler. Bunlar gitmişler, gitmişler bir şehre varmışlar. Şehirde gezmişler. Yarım kuruşu olan delikanlı arkadaşlarını işe yerleştirmiş. Birisini berbere, diğerini de
ekmek fırınına yerleştirmiş. Kendisi daha bir yere girmemiş, geziyormuş.
Böyle gezerken bir dükkâna girmiş. Girdiğinde dükkân sahibi olan
Yahudi kadın ile bir erkek iskambil kâğıdı oynuyormuş.
Bu bakıp “Oyuna beni alır mısınız?” demiş
Dükkânın sahibi kadın “Senin ne gibi şeylerin var? Paran var mı?”
diye sormuş.
“Var.” demiş. Parayı alıp gitmeden önce güvercin kız “Sen bu yarım
kuruşD1288. ile hiçbir yerde kaybolmazsın.” diye söylemişmiş.
Parası olsa da onu oyuna almayarak “Senin paran olsa da elbisen uygun değil.” demişler.
Bu hâlâ gitmemiş. Biraz üsteleyince ona da kart vermişler. Kart alınca
bu oynamaya başlamış. Banka soymuş gibi olmuş. Bu oyundan başlayıp
onları ütmüş de ütmüş. Oradaki erkeğin bütün parasını ütmüş. Oynamaya devam edince Yahudi kadının bütün dükkânını almış. Bütün mallarını
ütmüş de “İşte sen bana şöyle demiştin, sen bana başta düşünmeden kötü
söz söylemiştin. Senin malların bana gerekmiyor.” demiş de dükkânı geri
vermiş. Yarım kuruşunu alıp çıkmak istemiş.
Kadın “Ey, eğer bir ihtiyacın olursa gel. Ben böyle bir merhameti
unutmam, gel.” demiş.
Sonra o çıkıp gitmiş. Bu şimdi parasının gücünü anlamış. Şehirde gezerken bir ilan görmüş. Bu şehrin padişahının kızı çok iyi iskambil oynuyormuş.
Hiç kimse onu ütemiyormuş. İlanda “İsteyenler benimle iskambil oynamaya gelsinler.” diye yazmaktaymış.
Tamam, ertesi gün o, padişahın kızının yanına giderek “Ben şöyle şöyle bir ilan gördüm. İskambil oynamaya çağırmışsın. İşten ben bunun için
geldim. Haydi oynayalım.” demiş.
İskambil oynamaya başlamışlar. Daha önce kazandığı gibi bu kızın
parasını da süpürmüş. Kızın parası bitmiş. Babasının kasada parası varmış
ama anahtarı yokmuş. Babası başka bir padişahlığa misafirliğe gittiğinden
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
789
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
anahtarı yanında götürmüşmüş. O, babasına “İşte şöyle şöyle baba, falanca kasanın anahtarını gönder.” diye telgraf göndermiş. Padişah anlamış, o
para kasasının anahtarıymış! Hemen kendisi dönmüş. Döndüğünde delikanlı çıkıp gitmişmiş.
Kızı anlatmış. “İşte böyle, şöyle. Bir hizmetçiyle oynamıştım. Paramı
süpürüp aldı. Sonra parayı geri kazanabilir miyim diye para kasasının
anahtarını sormak için sana telgraf çektim.” demiş.
“Tamam. O yeniden gelecek mi?” diye sormuş padişah.
“O yarın gelmek için söz verdi.” demiş kızı.
Tamam, söz verilen gün gelmiş. Delikanlı gelip kızın yanına girmiş.
Bu sırada padişah bir büyücü nineG200. çağırmış. Nine onu görmesiyle
padişaha “Bunun yarım kuruş parası var. O parayı hiç kimse iskambil oynayarak alamaz. Kendisi bu para ile ütüyor.” demiş.
Delikanlının üstünü aramışlar. Yarım kuruş parasını almışlar. Sonra
onu kovup göndermişler. Delikanlı eli boş çıkıp gitmiş.
Şimdi ne yapsa iyi, onun hiçbir şeyi de kalmamış. Sonra delikanlı
düşünüp taşınmış da “Dur hele! Benim arkadaşlarımın birisinde gömlek,
birisinde boş şişe var! Bunlarda birer hikmet var mıdır acaba?” diyerek
arkadaşlarının yanına gitmiş. İlk önce berberde çalışana varmış.
“Arkadaşım senin o gömleğin nerede?”
“İşte, ocağın ardında kirli duruyor.” demiş arkadaşı.
“Ver hele şunu!”
“Ne yapacaksın onu?”
“Şimdilik benim giyecek gömleğim yok.” demiş.
Arkadaşı verince delikanlı gömleği alıp gitmiş, şehrin dışına çıkmış.
Bu gömleği giyip bakmış, fırlatıp bakmış; hiçbir şey olmamış. Sonra sol
yakasını döndürüp giyince bakmış ki insan gözüne görünmez olmuş.D1361.37.
“İşte harika bir gömlekD1056. bu!” diyerek gömleği giyip gitmiş. Padişahın
evine girip hiç kimseye görünmeden bir sandıktan yarım kuruşluk parasını
arayıp bulmuş.
Sonra birkaç gün geçince başka türlü giyinip sakal bıyık bırakmış.
Yeniden iskambil oynamak için gitmiş. Padişahın kızıyla oynamaya başla-
790
Erkan KARAGÖZ
mış. Oynamışlar oynamışlar, kız yeniden ütülmüş. Sonra padişaha bildirmişler. Daha önceki büyücü nineyi çağırmışlar.
“Bu daha önceki delikanlının tam kendisi. Kendi parasını geri almış.
Onun bir gömleği var. Giyince insan gözü onu görmüyor. O, bu gömleği
giyip parasını bulmuş.” demiş.
Büyücü nine delikanlının bu sırrını açığa çıkarınca delikanlının gömleğini de, parasını da almışlar. Onu bir kez daha kovup göndermişler.
Artık onun gömleği de parası da yokmuş. Ne yapsa iyi şimdi? Sonra o,
fırında çalışan diğer arkadaşına gitmiş.
“Arkadaşım, senin şişen hâlâ duruyor mu? Bir yere atmadın değil mi?”
“Yok.”
“Nerede o?”
“İşte şurada duruyor. O boş şişeyi ne yapacaksın?”
“İşte bana lazım.” demiş.
Şişeyi almış da şehrin dışına çıkmış. Gelince şişeyiD1171.8. değişik şekillerde hareket ettirmiş. Üfleyip bakmış, fırlatıp bakmış. Her ne kadar oflasa
da puflasa da bir şey olmamış. Sonra bir peliti kırıp şişenin içine sokunca
şişeden sayısız asker çıkmış.D1475-12.
Komutanları öne çıkıp ona selam vermiş de “Ne iş emrediyorsun?”
diye sormuş.
“Yok, şimdilik bir şey emretmiyorum.” demiş, kendi de şaşırıp kalmış.
Tamam, oldu. İşte bu da iyiymiş. Dönünce o bir bildiri yazmış. “Falanca günde, falan saatte sana karşı savaş açıyorum. Falanca yere askerlerinle gel.” diyerek yazmış da ilanı padişahın kapısına asmış. Daha birkaç
yere de yapıştırmış.
Vezirler gelip padişaha söylemişler. Padişah her yerden asker toplamaya başlamış. Kalabalık bir ordu toplanmış. Şehirde gürültü kopmuş!
Padişahın askerleri günü ve saati gelince söylenen yere çıkmış. Bakmışlar hiç kimse yokmuş. Askerler düşmanı beklemeye başlamışlar. Durmuşlar durmuşlar, akşama kadar beklemişler. Bir kimse de gelmemiş. Sonra dönüp gitmişler. Döndükleri zaman padişaha bilgi vermişler:
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
791
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Ey padişahım sultanım, biz döndük!”
“Nasıl, yendiniz mi?”
“Hayır.”
“Niye, öyleyse yenildiniz mi?”
“Hayır. Düşman askerleri gelmedi.”
“Bir kişi bile görmediniz mi?”
“Gördük. Bir kişi şurada otların arasında uyuyup yatıyordu. Yanında
boş bir şişe vardı.”
Büyücü nine “Aha, bu işte o!” demiş.
“Gidin geri, tutup getiriniz şu sarhoşu!” demiş padişah.
Oraya tekrar geldiklerinde delikanlı hâlâ burada yatıp uyuyormuş.
Tekmeleyip uyandırmışlar da tutup padişahın yanına getirmişler. Ama padişahın yanında onu tutmayıp, kovup göndermişler. Şimdi bunun gömleği
de yok, parası da yok, şişesi de yokmuş. Hepsinden de olmuş.
Başını öne eğip giderken daha önceki düzlüğe çıkmış. Ağaçların arasına girmiş. Sonra delikanlı şaşırmış. Üstüne giyeceği elbisesi, yiyecek bir
şeyi de yokmuş. Gelip bir yere çöküp oturmuş. Düşünüp otururken çevresinde yabanmersinine benzeyen bir meyve görmüş. “Bu nasıl bir meyve
acaba? Dur ağzıma alıp bakayım.” diyerek kara meyveyiD981.10-2. çiğnemiş.
Ağaç gibi yere kök salmaya başlamış. Şimdi ne yapmak gerek? Artık o, bir
yere de gidemiyormuş. “Bittim, tamam, sonum böyleymiş.” demiş. Sonra
yakındaki bir meyve ağacında kırmızı renkli meyvelerD981.10.1. varmış. “Dur,
şunun meyvesinden yiyip böyle oldum. Şimdi bunun meyvesinden yiyip
bakayım. Belalı başım, belalı başım.” demiş de uzanarak bu meyveden alıp
yemiş. Alıp yemesiyle kökler yok olmuş. Senin, benim gibi olmuş.
“Vah, böyle olması çok tuhaf değil mi ne?” Bunlar demek böyle yapıyor demiş de iki ağaçtan da meyve koparıp almış. Bayağı meyve topladıktan sonra şehre geri dönmüş. Şehre gelince sokak boyunca bağıra bağıra
“Şöyle şöyle hastalıkların bende ilacı var!” diye yürümüş.
Padişahın evinin önünden geçtiği sırada durup daha da güçlü bağırarak “İlaç satıyorum, pek şifalı meyve satıyorum, sakatları iyileştiriyor,
çirkinleri güzelleştiriyor, güzelleri daha da güzel yapıyor…” demiş.
792
Erkan KARAGÖZ
Padişahın kızı, kız arkadaşlarını göndermiş.
“Varın hele, söyleyin buraya da getirsin!”
Kızlar koşarak çıkmışlar, delikanlıyı getirmişler.
“Nerede, nasıl bir şey senin bu ilaç dediğin meyve?”
“İşte şöyle böyle, bu meyveyi yersen bir yanağın aya, bir yanağın güneşe benziyor.” demiş delikanlı.
“Ne kadar para istiyorsun?”
Bu bayağı istemiş. Anlaşmışlar. Kara meyveyi vermiş de “Yalnız sen
bunu bir saatten önce yeme. İşte ben gidince, saatine bakadur, bir saat geçsin, o zaman ye.” demiş.
Bu arada onun bir şekilde uzaklara kaçıp gitmesi gerekmiş.
Tamam, padişahın kızı bu meyveyi almış. Şimdi saatinden gözünü
almadan bakarak “Zaman gelmek üzere, bir yüzüm aya, bir yüzün güneşe benzeyecek.” demiş. Bir saat dolunca kara meyveyi çiğneyip yutmuş.
Bunun ayakları çatallaşıp kök salmaya başlamış. “İşte sana! Bir yüzü ay,
bir yüzü güneş! Gitti oy, gitti vah!” diye sesler çıkarıp bağırmış. Padişah ve
vezirler gelmişler. Hiç çare yok, haydi doktorlar!
Doktorlar gelmiş. Doktorlar “Yok, bizim elimizden bir şey gelmiyor.”
demişler. Şimdi padişahın kızı söğüt gibi kök salarak oturuyormuş.
Birkaç gün geçmiş. Şimdi delikanlı başka türlü giyinip kuşanmış da
kırmızı meyveyi alıp yeniden sokak boyunca bağıra bağıra gelmiş: “İşte,
bunu yiyen kişi şu kadar sağlıklı, bir yüzü ay, bir yüzü güneş gibi olur. Bu
meyve bütün hastalıklara iyi geliyor. Ne kadar hastalık var, hepsini de yok
ediyor.” diye delikanlı meyveyi övmüş.
Padişahın adamları bunun manilerini duymuşlar da koşarak gitmişler.
Onu alıp padişahın sarayına getirmişler. Delikanlı başını sallayarak selam
verip “Ay, bu şekilde bir hastalık duymadım. Böylesini de hiç görmüşlüğüm yok. Bilmiyorum bunu, iyileştirebilir miyim acaba?” demiş.
“İyileştirirsin. Ya, ne kadar istiyorsun?” diye padişah sormuş. Acele
ediyormuş, korkuyormuş. Korkmasın mı, çağırmadığı doktor da başka türlü tabipler de kalmamış. Hatta kendi büyücüsü bile kıza bir çare bulamamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
793
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Bunun için şu kadar isterim. Verecek misin?” diye hastalığı iyileştirmek için istediği ücreti söylemiş delikanlı.
“Tamam tamam, vereceğim. Biricik kızımı hemen iyileştir.” demiş
padişah
“Tamam, çalışırız. Ancak buradan hepiniz çıkın. Ben söyleyinceye kadar buraya bir kişiyi bile sokmayın. Dışarıdan kapıyı kilitleyin. Yakınlarda
da kimse bulunmasın.” demiş delikanlı.
Gelmeden Önce delikanlı bir çizmeyle çok kaliteli bir kamçı satın almışmış. Sonra kızla baş başa kalınca çizmesinin içinden kamçıyı çekip
almış. Kıza vurmaya başlamış. Kızın her yerini yaralamış!
“Nerede benim gömlek? Nerede benim yarım kuruşluk para? Nerede
benim şişe? Söyle şunu, ver. Sonra seni iyileştiririm.” demiş.
Zavallı kız “İşte şu sandıkta gömlek, işte şu kasada para, şişe de işte
şunda.” diye hemen söylemiş.
Delikanlı parasını da şişesini de gömleğini de almış. Sonra kırmızı
meyveyi kızın ağzına sokmuş. “İyice çiğneyip yut bunu.” demiş. Kız çiğneyip yutunca eski hâline geri dönmüş.
Sonra delikanlı, padişaha bağırarak “Açın kapıyı! Girin!” demiş.
Girdiklerinde kız eskisi gibi sapasağlam atlayıp yürüyormuş.
Delikanlının kamçıyla yaralaması hakkında bir kelime bile söylememiş.
Delikanlı çokça para alıp gitmiş.
Padişahın kızı çok güzel, delikanlı da çirkin değilmiş. Delikanlının
padişahın kızını bırakıp gidesi gelmemiş. Birkaç gün geçince geri gelmiş.
Gelmiş de “Hadi iskambil oynayalım.” demiş. Kız kabul etmiş. Oynamaya
başlamışlar.
Onlar oynarlarken padişaha haber vermişler de “İşte şöyle birisi
gelmiş. Kızın ile iskambil oynuyor.” demişler.
Padişah, büyücü nineyi alıp gelmiş. Delikanlı elbiselerini değiştirip
gelmişmiş. Büyücü nine gelince ürkerek oturmuş. Sonra büyücü “Bu o
delikanlı, tam kendisi! Bu delikanlı o!” demiş.
Muhafızlar gelip delikanlıyı aramışlar. Onun parasını, gömleğini, şişesini; bütün her şeyini almışlar. Sonra balkondan sokağa atmışlar.
794
Erkan KARAGÖZ
Bunun dayanacak gücü kalmamış. Ne yapsa iyi şimdi? Düşüne düşüne
şehrin ortasında yürürken “Dur hele, şu Yahudi kadın bana bir işin düşerse
gel demişti. Ona gideyim.” demiş delikanlı. Sonra Yahudi kadına gitmiş.
Varıp içeri girmiş. Kadın dükkânında oturmaktaymış.
Delikanlı “Ben çok zor bir duruma düştüm.” demiş.
“Nasıl bir durum?”
Delikanlı her şeyi anlatmış da “Sen bana, bir işin düşerse gel demiştin.
İşte ben geldim, yardım et.” demiş.
“Ben sana yardım edeceğim. Çok uzakta bir deniz var. O denizin ortasında bir ada var. Bu adada bir ağaç var. Bu ağacın başında Simurg kuşununB31.5. yuvası var. Bu yuvada altın kaplı çalı çırpı var. İşte bu çalı çırpıyı
alabilirsen sana en büyük yardımım dokunur. Al, sana bir kılıç veriyorum.”
demiş.
Sonra delikanlı düşüne düşüne gitmiş. Gidip denizin kıyısına varmış.
Çok uzaklarda avuç içi kadar bir ada görünmekteymiş. Ama oradaki ağaç
görünmüyormuş. Böyle olsa da delikanlı denize girip gitmiş.
Bu gide gide bir gün mü gitmiş, birkaç gün mü gitmiş, adaya ulaşmış.
Ağacın yanına varmış. Ağacın yakınında bir yerde mağara varmış. Mağaradan onun karşısına çok korkunç bir yılan çıkmış. Yılan dosdoğru ona
gelmiş. Yılan gelince delikanlı kılıçla yılanın kafasını kesmiş. Tamam, yılanın işini bitirdim, gideyim dediğinde yılan kuyruğuyla delikanlıyı yakalayıp ağaca vurmuş. “Eee, demek öyle?” diyerek delikanlı gelmiş de yılanı
doğramış. Sonra yavaş yavaş uzun ağacın başına çıkmış.
Çıkınca iki Simurg yavrusu “Ay, ağabey, nereden geldin? İşte biz dört
kişiydik. Dün birimizi yedi. Evvelki gün de birimizi yedi. Annemiz bize
yemek getireceğim diye uçup gitmişti. O gidince bizi yemeğe başladı. İşte
şimdi biz iki kişi kaldık, dört kişiydik.” diye maniler düzmüş Simurg kuşları.
Sonra “Ne diye, hangi iş için buraya geldin?” diye sormuşlar.
“İşte sizin yuvanızda altın kaplı çalı çırpı varmış. Bunun için geldim.”
demiş delikanlı.
“Al ağabey al. Bize yaptığın yardım için veriyoruz.” demiş Simurg
kuşunun yavruları. Delikanlının kestiği bu yılan, yavruları yemek için gelmekteymiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
795
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
O arada yavruların annesi uçup geliyormuş.
“Ay ağabey, annemiz dönüyor.” demişler de delikanlıyı çabucak kendi
kanatlarının altına saklamışlar.
Simurg kuşu gelince “Öf, insan kokusu geliyor.” demiş.
“Git anne, kendin insan yiyorsun da geğiriyorsun.” demiş birisi.
“İşte ejderhaya bak hele! Görüyor musun, dolanıp yatmakta olan ejderhayı?” demiş diğeri.
“Onu böyle kim doğradı?” demiş Simurg kuşu.
“İşte şöyle şöyle bir yerden gelen delikanlı. Onu yemezsen sana gösteririz.” demiş bunlar.
“Böyle yardım ettiyse ben ona niye dokunayım. O olmasa ikiniz de
yok olurdunuz. Çıkarın, benim ona yardım etmem gerek.” demiş Simurg
kuşu.
Sonra göstermişler. Simurg kuşu da ona doğru hareket etmiş, hareket
etse de yavruları, delikanlının hayatını kanatları ile kapatıp koruyorlarmış.
Simurg kuşu da razı olup altın kaplı çalı çırpılardan delikanlıya vermiş.
Delikanlı dönüp gitmiş.
Delikanlı çalı çırpıyı alınca onları beline bağlamış, yüzerek karşı kıyıya çıkmış. Kıyıda biraz dinlenip oturmuş. “Bu nasıl çalı çırpıD957. acaba?
Dur, kırıp bakayım hele!” demiş de kırmış.
Kırınca, yanına üç bahadır subayD1475-9. Gelerek “Sultanım, ne emrediyorsun!” diye selam vermişler.
“Yok yok, şimdilik bir şey gerek değil.” demiş, delikanlının kendisi de
bu duruma şaşırıp kalmış.
Tamam, artık bu da olmuş. Oraya uzak olmayan bir deniz kıyısında bir
arı bahçesi varmış. Delikanlı bu bahçeye gitmiş. Bahçeye vardığında kötü
bir evde bir nine ile bir dede yaşıyormuş. Çoluk çocukları da yokmuş. İkisi
birlikte arıcılık yapıyorlarmış.
“Nereden geldin oğlum, ne iş yapıyorsun?” diye ihtiyar çift sormuş.
“Ülkeyi geziyorum… Çok acıktım anne, biraz karnımı doyurabilir
misiniz acaba?”
796
Erkan KARAGÖZ
“Doyururuz oğlum, doyururuz.”
Yedirip içirmişler.
“Ben sizde bir iki gün kalıp dinlensem olur mu?” demiş delikanlı.
“Dinlenirdin de oğlum, bizim seni yatıracak yerimiz yok ki. Evimiz de
çok kötü, evin içinde yorgan falan da yok.”
“Kaygılanmayın anne, hepsi de olur.”
Gece olunca delikanlı bu çalı çırpılarını kırınca bahadırlar gelmeye
başlamış.
“Haydi, gece çıkıncaya kadar ev yapınız. Evde bütün araç gereçler
olsun. Nineyle dede iyi bir evde karyolada yatsın.”
Bunlar gece çıkıncaya kadar çalışmışlar. Nine ile dede uyanınca şaşırıp “Bu nasıl oldu ki? Yoksa cennet dedikleri bu mu acaba?” demişler.
“Yok dede, cennet değil bu.” demiş delikanlı.
Şimdi bunların hayatları daha iyi olmuş. İhtiyar karı koca “Ey oğlum
da oğlum.” diye dillerinden delikanlıyı düşürmemişler.
Delikanlı dinlenmiş. Kendisi sürekli padişahın kızını, onu nasıl eline
düşüreceğini, düşünüyormuş.
Günlerden bir gün delikanlı gecenin ortasında çıkmış da çırpı kırmış.
Bahadırlar gökten düşmüşler gibi gelmişler de emir beklemişler!
“İşte şöyle şöyle bir yerde bir padişahın şöyle bir kızı var. Onu buraya
alıp getirin!”
Kızı yatağıyla kaldırıp getirmişler.D1520.17.1. Delikanlıyla uyuyan kızı
tan vakti belli belirsizken geri götürmüşler, yerine bırakmışlar.
Böyle günler geçerken bu kız hamile olmuş. Şaşırmışlar, bir şey de
bulamayınca ne yapsın bunlar?
Kızın birlikte gezdiği kız arkadaşları “Sen ne yaptın öyle? Baban sormamızı emretti.” demişler.
Kız söylemeye mecbur kalarak “İşte şöyle şöyle, saat on iki olunca
beni yatağımla kaldırıp götürüyorlar. Kendim de nereye gittiğimi bilmiyorum.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
797
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra padişah dört muhafız koymuş. Muhafızlar dört kişi beklemişler.
Silahları varmış. Bir vakit çatı açılmış, kızın yattığı yatak kendi kendine
yükselmeye başlamış. Yatak yükselince dört muhafız yatağın dört köşesinden yapışmışlar. Bunlar da yatakla birlikte yükselip gitmişler. Bunlara bir
korku basmış.
Tan atmaya başlayınca çatı yeniden açılmış da kız ile dört muhafız
yerlerine geri gelmişler. Sabah olunca muhafızlar padişaha giderek “İşte
şöyle şöyle, bir şey de yapamadık. Dördümüz yatağın dört köşesinden
yapıştık, yatak bizi de alıp gitti. Güç bela gidip geldik.” demişler.
Padişah “Yatağın altına bir çuval darı bağlayınız. Çuvalı birkaç yerinden deliniz.” diye emir vermiş.
Ertesi gece diğerleri kızı alıp gelmişler de delikanlıya “Kızı alıp gelmesine alıp geldik. Yatağın altında bir çuval varmış. Ondan darı dökülmüş.” demişler.
“Öyleyse, siz şimdi şöyle yapın. Padişahın ambarını gidip kırın.
Oradan darı alın da bütün şehre, bütün yollara padişahın darısından serpin.”
Padişahın halkı sabahleyin kalktığında şehirdeki bütün sokaklar, bütün yollar darıyla dolmuş! Bu defa da padişah buna akıl fikir erdirememiş. Ne yapsa iyi şimdi? Padişahın bir akordeonuD1239-1. varmış. Çok güçlü, otuz kırk kilometreden sesi duyuluyormuş. Şimdi bu akordeonu takıp
göndermişler.
Delikanlı onları överek “Kızı da getirdiniz, harika bir akordeonu da
getirdiniz, aferin!” demiş.
Niçin böyle övünüyor derseniz, bu delikanlının kendisi de çok iyi bir
akordeoncuymuş. Sabahleyin kalkıp karnını doyurunca, gün çok güzelmiş,
pencereyi açmış da toprağa oturup akordeon çalmaya başlamış. Ses bütün
şehirden duyuluyormuş. O zaman padişah, askerlerini toplayıp göndermiş.
Padişahın askerleri gelmişler de delikanlıyı tutup padişaha getirmişler.
Padişahın öfkesi yüzünden okunuyormuş.
“Bunu ne yapmalı? Asmalı mı yoksa vurup öldürmeli mi? Vurup öldürsen acı çekmez, assan çabucak ölür. En iyisi bunu kesip biçmeli.” demiş
padişah. Sonra vezirleriyle toplantı yapmış.
Bir veziri “Yirmi otuz metre uzunluğunda çelikten bir boru yaptıralım.
Borunun baş tarafı geniş olsun. Tepeden dibine doğru incelip gitsin. Her
798
Erkan KARAGÖZ
bir metrede boru delikli olsun. Onu bu borudan atalım. O yuvarlanarak
düşer de sıkışıp ölür. Biz de deliklerden onun hangi genişlikte öldüğüne
bakarız.” demiş.
Padişah bu fikri beğenmiş. Çabucak boru yaptırılmış. Delikanlıyı alıp
borunun içine atmışlar. Delikanlı yuvarlana yuvarlana gitmiş. Borunun içi
düz, ayna gibiymiş. Yuvarlanırken o sıkışmış. O gün dedenin hanımı gelmiş. Oğlumu ne yapıyorlar acaba, göreyim diye gelmişmiş. Nineyi içeri
sokmamışlar. Yalvarıp yakarıp göreyim diye padişahtan izin almış. Bu şekilde içeri girmiş. Girince borunun yanına gelip delikten bakmış.
“Ey annem, ölüyorum. Benim yatağın altındaki çırpıyı çabucak getir.”
demiş. Nine ah vah ederek dönmüş. Yemek yiyecek sıra değilmiş. Hatta
eşinin sorusuna da bir cevap vermemiş. Çırpıyı alıp hemen dönmüş. Gelince onu yeniden içeri almamışlar.
“Artık oğlumun bugünden başka bir ömrü yok. Lütfen içeri alın.” deyince onu almışlar.
Nine boruya vardığında delikanlının gücü bitmek üzereymiş. Zavallı ölmek üzereymiş. Nine çabucak borunun deliklerinin birinden çırpıyı
uzatmış. Delikanlı çırpıyı almış, bir şekilde çırpıyı kırmış. Kırmasıyla boru
yarılmış. Delikanlının kendisi de çıkmış. Delikanlı hâlsiz olduğundan yatmaktaymış. Sonra biraz güç toplayınca daha da çırpı kırmış. Bahadırlar
şeytan gibi gelip delikanlının önünde durmuşlar.
“Haydi, şimdi vezirleri, padişahı, büyücü kadını, hepsini toplayıp buraya getirin. Getirin de büyücü kadını elli metre yüksekliğindeki bir direğe
saçından asın.” demiş.
Bunlar delikanlının emirlerini çabucak yapmışlar. Büyücü kadını saçından tutup asmışlar. Sonra bu delikanlı büyük bir kazan yaptırmış. İçine
su doldurup altına da ateş yakmalarını emretmiş. Su kaynayınca vezirleri
birer birer kazana attırmış. Padişahı öylece sağ bırakmış. Sonra padişah,
kızını ve bütün padişahlığını delikanlıya vermiş…
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
799
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.31.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 31
D354.1. Transformation: dove to person / Güvercinin insana
dönüşmesi BOM: 31
D1288. Magic coin / Sihirli para BOM: 31
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) BOM: 31
D1056. Magic shirt / Sihirli gömlek BOM: 31
D1361.37. Magic shirt renders invisible / Sihirli gömleğin görünmezlik
sağlaması BOM: 31
D1171.8. Magic bottle / Sihirli şişe BOM: 31
D1475-12. Magic soldier-producing bottle / Sihirli asker üreten şişe
(MEK) BOM: 31
D981.10.1. Magic cranberry / Sihirli kızılcık BOM: 31
D981.10-2. Magic bilberry / Sihirli yabanmersini (keçiyemişi) (MEK)
BOM: 31
B31.5. Simorg: giant bird / Simurg: Devasa kuş BOM: 31
D957. Magic faggot / Sihirli çalı çırpı BOM: 31
D1475-9. Magic faggot produces soldiers / Sihirli asker üreten çalı
çırpı (MEK) BOM: 31
D1520.17.1. Magic transportation on flying bedstead / Karyola
üstünde uçarak sihirli seyahat BOM: 31
D1239-1. Magic accordion / Sihirli akordeon (MEK) BOM: 31
3.32. TURIYen İle ĞelİYen
3.32.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir padişah yaşıyormuş. Onun Turıyen ile Ğeliyen isminde oğulları varmış.
Bir gün padişah kendi padişahlığında geziye çıkmış. Hanımı çok hasta olarak kalmış. Padişahın hanımı hasta olarak kalsa da güzel günlerde
800
Erkan KARAGÖZ
yatmayıp bahçeye çıkıyormuş. O, biraz hava alıp gezmiş. Sonra bir ağacın
dibine gelip oturmuş. Bu sırada onun gözüne ağacın başındaki serçe yuvası
ilişmiş. Yuvada iki serçe yavrusu ötüyor da ötüyormuş. Dikkatlice bakmış, ağacın dibinde anne serçe kuşu yatmaktaymış. Kadının şaşırıp baka
kaldığı sırada baba serçe, başka bir anne serçeyi arkasına takıp dönmüş.
Onu yuvada bırakıp kendisi yem aramaya gitmiş. Onun gidişiyle bu anne
serçe, yuvadaki iki serçe yavrusunu gagalaya gagalaya ağacın dibine atıp
helak etmiş. Bunu görünce kadının hastalığı daha da ağırlaşmış. “Ben ölüp
gitsem benim çocuklarımın da kaderi böyle olur.” diye kaygılanmaya başlamış. Bu şekilde o bahçede ne kadar çok oturduğunu da unutmuş.
Padişah seferden dönünce eve gelmiş. Hizmetçilerine “Nerede benim
hanımım?” diye sormuş.
“Bahçeye çıkmıştı.” demişler. Sonra padişah, hanımını alıp getirmeleri için hizmetçilerini göndermiş.
Hizmetçileri varıp padişahın çağırdığını söyleyince “Padişahın kendisi gelsin.” demiş hanımı. Dönmeyip orada oturup kalmış.
Padişah, hanımının yanına gelmiş. Niye dönmediğini sormuş. O zaman
kadın, gözünün önünde olup biten anne serçenin yavrularının bahtsızlığını
başından sonuna kadar anlatmış.
Padişah dikkatle dinlemiş de “Öyle bir şey olsa ben başka bir kadını
eşiğime ayak bastırmam.” diye söz vermiş.
Bunlar eve dönmüşler. Epeyce bir vakit yaşadıktan sonra padişahın
hanımının hastalığı nüksedip dünyadan göç etmiş. Padişah sözünde durup
uzun bir zaman yalnız yaşamış. Ama etrafındaki dostları mı desem, vezirleri mi desem; hepsi de “Bir padişaha böyle kadınsız yaşamak yakışmaz da
yaramaz da.” demişler. Ona evlenmesi için öğütlerde bulunmuşlar. Öğüde
bakarak padişah, kadın aramaya mecbur kalmış. Ülkeye haber salmışlar.
Birlikte düşünüp taşınıp padişaha genç bir hanım almışlar. Hanım, biraz
zaman geçtikten sonra bir erkek çocuk doğurmuş. Onun ismini Arslan koymuşlar. Arslan çok güzel bir çocuk olmuş. Büyüyüp üç dört yaşına gelmiş.
Üvey annesi, Turıyen ile Ğeliyen’e de incitmeden bakmış.
Bu padişahın sarayına komşu olan bir nine varmış. Bu nine gide gele
padişahın hanımıyla dostluk kurmuş. Böyle bir vakit sohbet ederek oturduklarında söz sözü açıp padişahın hanımı, nineye “Nine, benim Arslan’ım
padişah ihtiyarlayınca padişah olur değil mi?” diye sormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
801
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Nine “Hey, niçin öyle olsun. Turıyen ile Ğeliyen’i nereye koyuyorsun? İlk önce onların padişah olması gerek. Sonra senin oğluna sıra gelir.”
demiş. Bu sırada kadın şaşkınlığını nineye belli etmiş.
Nine bunu görünce ona bir akıl öğretmiş: “Sen kaygılanma. Çok ağır
hasta ol. Hastalığını tabiplere, padişahın iki oğluna çalışıp bakmaktan diye
anlat. Bunu anlatacağın zaman beni de çağır.” demiş.
Padişahın hanımı tam ninenin öğrettiği gibi çok ağır hasta olup yatmış. Padişahlıktaki en usta, en iyi fal bakanD1712. tabipleri toplamışlar. Kadının isteği ile nineyi de çağırmışlar. Onlar şimdi hastaya özenle bakmışlar.
Sürekli ona ilaç vermişler. Lakin ilaçların bir şifası dokunmamış. Bunun
üzerine tabipler, nine, kadının kendisi; hepsi birlikte bir toplantı yapmışlar.
Kadın sırrını açmış. Diğerlerine zenginlik vadetmiş.
Nine “Padişahın hanımı, Turıyen ile Ğeliyen’e bakmaktan, onların
tasasından işte bu duruma düştü. Hâl böyle olunca hastalığa yakalanmış
birisi gibi onun tedavisine devam etmek gerek.” demiş.
Padişahın hanımı bir şeyler verecek olunca tabipler de anlaşmışlar.
Sonra gitmişler, bu fikri padişaha söylemişler. Padişah bunu duymasıyla
karşı çıkmış. Padişahın ahına vahına aldırmadan planlarına devam ederek
“Bir sevdiğin hanımından oldun. Bu da ölürse ne yaparsın?” demişler.
Ey, o satılmış vezirler, satılmış devlet adamları, satılmış tabipler kendileri bir şey yapmadan durabilirler mi! Padişah artık karışmamaya başlamış. Sonra da artık ses çıkarmaz olup “Bilmiyorum.” demiş.
Şimdi Turıyen ile Ğeliyen’e gelirsek onlar şöyle durumlar yaşıyormuş. Turıyen, kendilerinin hakkında fesatlıklar düşünüldüğünü sezmiş.
Kardeşiyle büyükannesinde yaşamaya başlamışlar.
Padişahın kanun adamları bir kâğıt alıp Turıyen’in büyükannesine gelmişler. Durumu anlatmışlar. Nine ağlamaya bağlamış.
O zaman Turıyen “Ben bu durumu biliyorum. Bunun önceden planlandığının farkındayım. Aranızda memleketi tanıyan ulu aksakallar var.
Onlar bu işi bedava yapmazlar. Hâl böyle olunca ben boğazlanmaya razıyım. Yalnız kardeşim Ğeliyen’i bırakın. O kendisinin niye öldürüleceğini
bile düşünemez. Daha on yaşında bir çocuk.” demiş.
Bunları duyan bir aksakal “Arkadaşlar, gerçekten böyle düşünüldüğünde bu canlara kıymanın bir faydası yok. Haydi, sokaktaki bir köpeği
802
Erkan KARAGÖZ
kesip kanını akıtalım. Onun kanını alıp gidelim. Sonrasına bakarız. Oğlanlara gelirsek ne istiyorlarsa yapsınlar. Çıkıp gitsinler, kimsenin gözüne
görünmesinler.” demiş.
Ondan sonra oğlanlar bu ihtiyara teşekkür edip büyükanneleri ile ağlaya ağlaya vedalaşıp gitmişler. Diğerleri de bir köpeği kesip köpeğin kanını
götürüp vermişler. Bu kan ile yıkanan kötü kadın da güya iyileşmiş. Artık
sakin bir hayat başlamış. Padişah, öldürülen oğlanlarının üzüntüsünü unutmuş. Bir zaman sonra Arslan birdenbire hastalanıp ölmüş. Artık padişahın
ailesinde bir erkek çocuk kalmamış. Padişah düşünmeye başlamış. Hanımı
da kaygıya düşmüş. Yaptığı kötü iş yüreğini tırmalamış. Bir zaman sonra
kadın da ölmüş. Bu dertten padişah hastalanmış. Padişahlık vazifesini yapamamaya başlamış. Sonra ona şehrin dışındaki bir ormanın içinde bir ev
vermişler. Ona orada yaşaması şartını koşmuşlar.
Haydi, o orada yatadursun; biz oğlanların ne yaptığına gelelim. Çıkıp
gittikten sonra bunlar gitmişler de gitmişler. Birçok yerlerden geçmişler.
Turıyen, Ğeliyen’i arkasında taşımış. Çok zorluklar görmüşler. Böyle gide
gide bir ormana varmışlar. Turıyen ateş yakıp kardeşini korumuş, uyuyan
kardeşine gözcülük yapmış. Tan vaktine doğru kendisi de uyuyup kalmış.
Onlar uyandığında öğle vakti olmak üzereymiş. Kalan yiyeceklerini yiyip
yollarına devam etmişler. Bir çöle çıkmışlar. Çok güçlükler çekmişler.
Yeniden bir ormana çıkmışlar. Turıyen, Ğeliyen’i uyutmuş. Kendisi
yiyecek aramak için ormanın içine gitmiş. Ormanda türlü türlü yırtıcı
hayvanlara rastlamış. Onlardan korkup bir ağacın başına çıkmış. Burada
tan vaktine kadar uyumuş. Sabah olunca inip kardeşini aramış. Kardeşini
ararken çimenlik bir yerde önüne bir fil çıkmış. Turıyen kaçmak istedikçe
fil ondan geri kalmayıp sürekli onun önüne çıkmış. Sonra fil, durduğu yerden Turıyen’i hortumuyla alıp arkasındaki sandığa kilitleyip koymuş. Bu
şekilde fil epeyce bir yol gidip bir şehre girmiş. Şehir halkı filin yoluna
kilimleri sererek fili padişahın sarayına kadar geçirmiş.
Turıyen ne olduğunu anlamayınca bir aksakal ona “Oğlum, bizim padişahlığın geleneklerine göre padişah ölünce padişah olacak kişiyi işte bu fil
arkasına alıp halka getiriyor. Bu kişiyi biz padişah yapyoruz.”H171.1-2. demiş.
Böylece Turıyen padişah olmuş. Turıyen ertesi gün şehir halkını Ğeliyen’i aramaları için kendisinin geldiği ormana göndermiş. Ormanda, Ğeliyen’i bulamamışlar. Onu yırtıcı hayvanlar yemiştir diye kaygılanmışlar.
Turıyen padişahlık yaparak yaşamaya başlamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
803
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Şimdi Ğeliyen’e gelirsek, o uykusundan uyanmış. Vah, abisi yokmuş.
Ğeliyen ağabeyini etrafta aramış ama bulamamış. Sonra yırtıcı hayvanlar
yemiştir diye düşünmüş de ayağının alıp götürdüğü yere gitmiş. Uzun bir
zaman gidince bir ormana ulaşmış. Karşısında küçükçe bir ev görmüş. Eve
girmiş, evde bir dede yaşıyormuş. Onun hâlini hatırını sormuş. Konuşup
birlikte yaşamaya başlamışlar. Sohbet ederlerken Ğeliyen’in sözlerinden
dede, oğlunu tanımış. Bu padişahın kendisiymiş. Bir oğlunu bulsa da ihtiyar, yaşadığı acıyı yine de unutamamış. Oğlu Turıyen’i özlemiş. Yaptığı
hatalardan pişman olmuş. Böyle düşüne düşüne hastalanmış. En sonunda
da ölmüş. Ğeliyen babasını gömmüş. Bu ormanın olduğu yere kırk gün
boyunca aralıksız yağmur yağmış. Hava açıldıktan sonra Ğeliyen yoluna
devam etmiş. Gide gide bir şehrin kapısına gelmiş. Şehrin kapısına varınca
onu içeri almamışlar. Nöbetçi, zindancı başına haber vermiş. Eee, zindancı
başı da Ğeliyen’i zindana atmış.
Bu şehirde Fetih isminde bir tüccar yaşıyormuş. O gemiyle ticaret yapıyormuş. Onun gemisi gidememeye başlayınca bir kişiyi denize atarlarmış. Çünkü gemiyi büyük balıklar tutup göndermiyormuş. Yola çıkayım
dediğinde Fetih Ağa’nın gemisi hareket etmemiş. Sonra o zindancı başına
birisini göndermiş.
Zindancı başı “İşte, yeni bir oğlan aldık; onu al.” demiş. Ğeliyen’i alıp
gitmişler. Ona anlatmışlar.
Ğeliyen “Bekleyin, bana üç gün verin.” demiş. Sonra o, bir büyük kayık alıp yükü biraz boşaltmış. Gemi hareket edip oturduğu yerden çıkmış.
Fetih Ağa, Ğeliyen’in zekâsını görüp onu kendi yanına almış. Denizde
bunlar gitmişler. Gide gide bir padişahlığa ulaşmışlar. Kendi işleriyle
uğraştıkları sırada bir ilan görmüşler. Padişah, kızını evlendirecekmiş. Bu
padişahlıktaki bir âdete göre padişahın kızı on sekiz yirmi yaşlarına geldiğinde padişah bütün etraf yerlere haber salıp delikanlıları çağırıyormuş.
İlanda şöyle yazmışlarmış: “Kızımızın evlenme vakti geldi. Âşık delikanlılar gelin. Padişahın kızı kimi severse o kişiye kızı verip düğün yapacağız.”
İşte bu ilan için buraya padişah çocukları, zengin çocukları, memleketteki
birçok delikanlı, pek çok halk toplanmış. Fetih Ağa da oraya gitmiş.
Bundan bir iki gün önce padişahın kızı rüya görmüşmüş. Rüyasının
ne çıkacağını öğrenmek için rüya yorumlayıcısına gidip rüyasını anlatarak
“Ben işte böyle bir rüya gördüm. Ne çıkacak, acaba?” demiş.
804
Erkan KARAGÖZ
Rüya yorumlayıcısıD172.3. şöyle yorumlamış: “Sen evlenmek için hazırlanıyorsun. Senin için bizim şehre şöyle akıllı, şöyle bahadır, şöyle zeki
birisi gelmiş. Lakin onun durumu bugünlerde çok iyi değil. Böyle de olsa
sizin kendinize delikanlı seçeceğiniz şölene o da gelecek. Sen ona önden
göz kırp. Onun seçime katılmasını sağla. Onun eli yüzü şöyle olur, elbiseleri şöyle olur. En arkada tek başına oturur.” demiş.
Tamam, kız, rüya yorumlayıcısından dönüp düşünmeye başlamış.
Sonra belirlenen gün gelince bütün halk padişahın sarayının önündeki
meydanda toplanmış. Burada delikanlılar tek sıra hâlinde dizilip oturmuşlar. En önde padişah çocukları, sonra zengin çocukları, sonra diğer delikanlılar. Yüzlerce delikanlı altından, gümüşten giyinip gelmişler. Her birisi
bir şekilde kendini padişahın kızına beğendirmek istiyormuş. Patronunun
arkasına takılıp Ğeliyen de gelmiş. Fetih Ağa biraz öne geçmiş. Niçin
dersen, o tüccar tayfasındanmış. Üstü başı daha uygunmuş. Eee, Ğeliyen
de diğerlerinin arkasında bir ağacın dibinde oturup kalmış.
Bunlar bekleyip oturmuşlar. Böyle otururlarken işte bir zaman padişahın saati çalmış. Balkona padişahın yakınları, devlet adamları çıkmış. Sonra sarayın altınla kaplanmış kapısından padişahın kızı çıkmış. Kız, insanın
gözünün akını alacakmış gibi giyinip kuşanmış. Elinde çiçek varmış. Töre
gereği kız elindeki çiçeği hangi delikanlıya verirse o delikanlıyla onun düğünü yapılacakmış.
Kız yavaş yavaş gelip önde oturan padişah çocuklarını geçip gitmiş,
birisine bile çiçeği vermemiş. Sonra zengin çocuklarını geçmiş. Onlar da
boş kalmış. Başka delikanlılara gelmiş. Burada da gönlünün beğendiğini bulamamış. Hepsini geçip giden kız istediğini bulamamış. Delikanlılar
söylenmeye başlamışlar. Balkondakiler “Vah, vah!” diyerek şaşırıp kalmışlar…
Kız bakmış, bakmış da en arkada bir ağacın dibinde mutsuz bir şekilde
oturan delikanlıyı görmüş. Daha dikkatli bakınca o delikanlı rüya yorumlayıcının söylediği delikanlıymış.D1812.3.3. Padişahın kızı gelip çiçeğini ona
vermiş. Ğeliyen şaşırsa da çiçeği ne yapacağım böyle diye almamazlık da
yapmamış. Kız şimdi delikanlının yanındaymış.
“Burada o kadar padişah çocukları, o kadar zengin çocukları, o kadar
mükemmel delikanlılar durup dururken sen bir sefili, en kötü delikanlıyı
seçtin. Niçin çiçeğini ona verdin?” diye padişah, kızına öfkelenmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
805
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kızı “Baba, ben kendi isteğimle seçtim. Kimi seçtiysem benim ona
rızam var. Sen kızıp öfkelenme baba.” demiş.
Padişah öfkelenip de ne yapsın, kendi töresi gereği delikanlı seçilmiş,
iş bitmiş! Artık düğünün yapılması gerekmiş.
Padişahın kızı, Ğeliyen’i götürüp bir odaya sokmuş. Arkadaşlarına da
ona iyi bakıp giyindirmelerini buyurmuş. Ğeliyen giyinince muhteşem bir
delikanlı olmuş. O kadar heybetli, o kadar yakışıklı olmuş ki siz anlatın!
Ğeliyen de padişah çocuğu olduğundan akıl sahibiymiş.
Sonra bunlar pek görkemli bir düğün yapmışlar. Düğünden sonra da
padişah yatışmamış, daha da öfkelenmiş. Damadının, kızı ile beraber olmasını istememiş. Bu durum hoşuna gitmiyormuş. “Lanet damadım alt tabakadan.” diyormuş.
Padişah homurdansa da evlat evlattır diyerek onları efendilikle
uğurlamış. Fetih Ağa bütün mallarını yükleyip dönüş yoluna çıkmış.
Bunlar gitmişler. Havalar sıcakmış. Ğeliyen ile padişahın kızı geminin
güzel rıhtımında oturup konuşuyorlarmış. İki genç yürek birbirlerine sırlarını açıyormuş. Padişahın kızı sandığı açıp “İşte bu benim padişah kızı
olduğumu gösteren kalpağım.” diyerek kalpağını başına takıp göstermiş.
Ğeliyen kalpağı görünce şaşırmış. Öylesine kıymetli altın, gümüş ve pırlanta taşlarla işlenmiş ki, gecenin karanlığında bile çok ışık saçan taşların
süsü, aklı baştan alıyormuş! Bunu Fetih Ağa da görmüş.
Şimdi Fetih Ağa nasıl olursa olsun, Ğeliyen’den kızı ayırmayı düşünmüş. Düşünüp otururken “Eğer ben onların yanından geçip giderken
şu kalpağı vurup düşürsem Ğeliyen onu almak için denize atlar. O zaman
helak olur. Padişahın kızı da bana kalır.” diye bir hilekârlık düşünmüş.
Sonra bunu yapmış. Onların yanından atlayıp geçerken birdenbire kalpağa
vurmuş, kalpak denize düşmüş.
Padişahın kızı “Oy!” diye bağırarak “Oy kalpağım uçtu! Kalpak olmazsa benim padişah kızı olduğumu kim bilecek?” demiş.
O an Ğeliyen hiç düşünmeden bir kayığı almış. Kayığı denize indirip
kalpağın arkasından gitmiş. Ğeliyen’in kayığa oturmasıyla Fetih Ağa, tayfalara “Öbür tarafa, öbür tarafa hareket ettiriniz!” demiş. Gemiyi sürekli
uzaklaştırıp, Ğeliyen’i bırakıp gitmeye çalışmış.
Böylece bunlar gemiyi uzaklaştırmışlar. Ğeliyen kayıkta kalakalmış.
Fetih Ağa dönünce padişahın kızını kendi evine yerleştirmiş. Bir hafta, on
806
Erkan KARAGÖZ
gün geçince kızın yanına girmiş de “İşte, senin Ğeliyen’in denizde kaldı.
O şimdi helak olmuştur. Sen benimle evlen.” demiş.
Kız hiç razı olmamış. Bu şekilde Fetih Ağa çok sıkıştırınca en sonunda “Eğer üç yıla dönüp gelmezse ben seninle evlenirim.” demiş. Başka
çaresi bulunmayınca ne yapsın Fetih Ağa, kabul etmiş.
Ğeliyen kayıkla kalpağın arkasından gitmiş de gitmiş. Gitmiş, gitmiş,
gitmiş, kalpağa uzanıp alayım dediğinde havadan bir kuş gelmiş de tırnakları ile kalpağı alıp gitmiş. İşte şuna bak ya! Şimdi bu şaşırıp kalmış. Ne
yapacağını bilemeyip uçan kuşun arkasından bakakalmış!
Ğeliyen kayığını sahile çıkarmış. Bakmış, kalpak sahil kenarındaki
ağacın başında duruyormuş. Ağacın başına çıkıp kalpağı almış. O sırada
yüksekten etrafa bakmış. Çok uzaktaki ormanın içinde bir ev varmış. Onun
karşı tarafında bir şehir görülüyormuş. Delikanlı dikkatli bir şekilde inmiş
de o eve doğru gitmiş.
Eve varınca bir dede çıkmış. Onun arkasında bir nine varmış. Zavallı
Ğeliyen çok hâlsiz düşüp yorulmuşmuş.
“Ey, kıymetli nine ve dede! Bir parçacık bana yiyecek verir misiniz?
Çok acıktım.” demiş.
Dede ile nine onu eve almışlar, onun karnını doyurmuşlar. Ona sevgi
saygı göstermişler. Bu ihtiyarlar çok iyi çıkmış. Ğeliyen burada üç gün mü
bir hafta mı dinlenmiş, kendini toparlamış.
Sonra bir gün dede “Oğlum, sen nereden geldin, nasıl bir kulsun? Ne
diye bu kadar zayıfladın?” diye sormuş.
Ğeliyen “Ben, şöyle böyle gezen bir çocuğum. Babam da yok, annem
de yok. Nerede karnımı doyurursam oralıyım.” demiş.
“Öyleyse oğlum, sen bizde kal. Bizim oğlumuz olursun.” demiş dede.
Ğeliyen razı olmuş. Nine ile dedeye oğul olup yaşamaya başlamış.
Ğeliyen çok yardımsevermiş. Çalışıp çabalamış. Odun kesmiş, su getirmiş,
her işi yapmış.
Bir vakit çay içmeye mi yemek yemeye mi oturmuşlarmış, dışarıdan
“Dede, nöbete git!” diye bağırmışlar.
“Şimdi geliyorum. Hay, ahak kuşu. Nereden gelip çıktı bu!” demiş dede.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
807
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Dede, ne nöbeti tutacaksınız?”
“Bir kız için nöbet tutacağız… Bir ahak kuşu, bir yerden gelip çıktı.
Ağa ona nöbetçi dikiyor.”
“Hı…” demiş de Ğeliyen durup kalmış. Dede gitmiş.
Dede dönünce, Ğeliyen ona “Dede, nasıl bir kız ki o?” diye sormuş.
“Kim bilsin şimdi onu. Ağa bir yerden alıp getirmiş. Alıp getirirken
kız razı değilmiş. Üç yıl bekleme şartı koşmuş. İşte üç yıldan beri ona nöbet tutuyoruz. Gece oldu mu, dört kişi nöbet tutuyoruz. Gündüz de yanında
kızlar duruyor.” diye dede her şeyi anlatmış.
Ğeliyen düşünüp “Tüh, ağa dedikleri beni bırakıp giden tüccar olmasın
mı acaba? Öyleyse dedenin ‘ahak kuşu’ dediği muhtemelen benim hanımdır… Dur bakalım, bunun bir çaresini bulmak gerek.” demiş.
Dedeye nöbet sırası yeniden geldiğinde, Ğeliyen “Dede nöbete ben
gideyim. Senin yerine, kabul eder misin?” demiş.
“Git çocuğum git. Sen gençsin, artık bizim oğlumuzsun.” demiş dede.
Ona güvenip göndermiş.
Ğeliyen, Fetih Ağa’nın evine gelmiş. Pencereden bakmış. Hanımını
görememiş. Pencereler iyice örtülmüşmüş. Sonra nöbetçiler ile konuşup
“Niye nöbet tutuyoruz ki biz? Kimi koruyoruz?” demiş.
Onlar da şöyle söylemişler: “İşte burada bir kız saklanıyor. Üç yıl içinde kocası gelmezse Fetih Ağa’ya varmaya razı olmuş.”
Artık dedenin yerine nöbete hep Ğeliyen gelmeye başlamış. Dede artık rahatmış. Oğlu olunca güvenip onu göndermiş. Ğeliyen böyle nöbete
gelip giderek uygun bir zamanda kızı yakalamış. Kaybolan kalpağı giyip
göstermiş. Kalpağı giyip gösterince kız onu tanımış. Kocası olduğuna
inanmış. Uygun zamanlarda görüşmeye başlamışlar. Böyle görüştükleri
bir günde Ğeliyen, ona “Sen aniden hasta ol. Eee, ben de kendimi bu şehre
uzaktan gelen usta bir tabip olarak tanıtırım.” demiş. Hanımı razı olmuş,
razı olmasın da nereye gidecek.
Konuştukları gibi kız çok ağır hasta olmuş. Fetih Ağa’ya bir kaygı
düşmüş. “Ölüp gidecek.” diye söylenmeye başlamış. Şehirdeki en bilgili tabipleri çağırıp muayene ettirmişler, hiçbirinin yardımı dokunmamış.
Sonra Fetih Ağa şehre uzak bir memleketten gelip bir uğrayıp gidecek olan
808
Erkan KARAGÖZ
bir tabibin haberini duymuş. Sonra Ğeliyen’i, Fetih Ağa’nın adamları gidip
getirmişler. Ğeliyen, kızı tedavi etmiş. Kız ayağa kalkmış. Ğeliyen’in ünü
bütün şehre yayılmış. “Gitme, şehrimizde misafir olup biraz bizde kal.”
diye ona ricada bulunmuşlar. Ğeliyen razı olup burada kalmış. Artık kızı
eline geçirmesi gerekmiş.
Ğeliyen’in ağabeyi Turıyen bu şehirde padişahmış. Böyle bir gün
padişahın hanımı hastalanmış diye bir haber yayılmış.
Ğeliyen’i halk bildiğinden, hemen “Padişahım, şehrimizde usta bir tabip var. Onu çağırmak gerek.” demişler.
Ğeliyen’i, Turıyen’in yanına çağırmışlar. Bunlar birbirini tanıyınca
kucaklaşmışlar. İşte mutluluk bu, sevinçten yengesi de iyileşmiş.
Uzun bir zaman misafir olduktan sonra Ğeliyen, kızı alıp kendi padişahlığına dönmüş. İşte böylece kendi padişahlıklarında Ğeliyen, komşu
padişahlıkta Turıyen padişah olup yaşamışlar.
3.32.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 32
D1712. Soothsayer (diviner, oracle, etc.) / Falcı BOM: 32
H171.1-2. New ruler selected and fetched by elephant / Yeni hükümdarı filin seçmesi ve alıp getirmesi (MEK) BOM: 32
D1712.3. Interpreter of dreams / Rüya yorumlayıcısı BOM: 32
D1812.3.3. Future revealed in dream / Gelecekte olacakların rüyada
görülmesi BOM: 32
3.33. BelA
3.33.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanlarda bir avcı yaşıyormuş. O çok usta bir avcıymış. Onun
avlamadığı yaban hayvanı, vurmadığı kuş, tutmadığı balık kalmamış. Bütün etrafa nam salmış.
O, günlerden bir gün, her zaman yaptığı gibi, sabah tan vaktiyle kalkıp
ava gitmiş. Av pek verimli olmuş. Ayı vurmuş, kurt öldürmüş, tilki vurmuş,
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
809
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
sincap tutmuş, tavşan yakalamış; her şeyden avlamış. Yaban hayvanlarının
bir kısmını omzuna koymuş. Bir kısmını koltuğunun altına kıstırmış. Bir
kısmını kucaklamış. Bir kısmını da sürükleyerek dönmekteymiş. Böyle
biraz gitmiş. Yolda tilki desen tilki değil, kurt desen kurt değil, köpeğe
benzeyen bir yaban hayvanı yatmaktaymış. Gelip bakmış. Hayvan kıpırdamadan sessizce yatıyormuş. Sonra hayvanı karnının üstüne döndürmüş,
hayvan ölmüşmüş. “Bu ne hikmettir? O kadar gezmişliğim var, böyle bir
hayvan görmedim.” diye avcı düşüncelere dalmış.
Hayvanı döndürüp döndürüp bakınca boynundaki bir düğmeye gözü
düşmüş. Dikkatlice bakınca hayvanın boynunda bir tasma takılıymış. Bu
tasmanın iki ucunu birleştiren küçükçe bir düğmesi varmış. Avcı aha demiş
de “Bu ölü bir köpek, herhâlde zengin birisinin köpeği, boynundaki düğme
çok güzel.” diye düşünmüş.
Gerçekten de köpeğin boynundaki düğme çok güzel görünüyormuş. Düğme ne kemikten, ne camdan, ne de gümüşten yapılmışmış. Gündüz parlamıyor, gece ateş gibi parlıyormuş. Avcı merak edip düğmeyi almış. Her baktığında düğme daha da güzelleşiyormuş.
Sonra avcı çorabından bıçak çıkarıp düğmeyi almak istemiş. Bıçağıyla düğmeyi çıkarmaya çalışmış, tasmayı kesememiş. Daha da uğraşmış,
tasma kopmamış. Her koparmaya çalıştığında tasma esnemiş ama çıkmamış. Avcı şaşırmış. Sonra tasmayı şu ölü hayvanın boynundan söküp almış.
Almış da kendi boynuna takmış. Ondan sonra bu hayvanı sürükleye sürükleye dönüş yoluna çıkmış.
Avcı gitmiş gitmiş, dönüp bakmış ki iğne boyu bir yer gitmiş.
Gelirken yükü ağırlaşmaya başlamış. Sonra dinlenmek için durmuş.
Yükünü boşaltıp biraz güç toplayayım dese, gözü ile ne görsün, avladığı
hayvanların hiçbirisi de yokmuş. Tomruğa dönüşmüşlermiş.B421-1. bir tek
köpek kendi şeklinde durmaktaymış.
Avcı şaşırıp kalmış. Öfkesinden tomrukları kaldırıp birer birer kenara
bırakmış. Kalın bir meşe tomruğunu kaldırayım dese tomruk elinden kayıp
ayağına düşmüş. Avcı ayağını sakatlamış.
Artık ne yapsın, kalkıp yeniden ava giderdi ama ayağı ağrıyormuş. Öfkesinden köpeği tekmelemeye başlamış. Tekmelerken bu köpek birdenbire
sıçrayıp havlamaya başlamış. Avcı korkmuş. Çorabından bıçağını alıp köpeğin ensesine saplamış. Bıçak kırılıp düşmüş de yok olmuş. Köpek hâlâ
810
Erkan KARAGÖZ
havlıyormuş. Avcıya saldırmış. Avcı hemen ok torbasından yayını almış.
Okunu köpeğe nişanlamış. Oku atayım dediğinde bu sefer de oku kırılmış. Başka bir ok alıp nişan aldığında yayının kirişi kopmuş. Belindeki
bel bağını çözüp hızlıca kiriş yaptıktan sonra yayını yeniden çekmek için
ok torbasından üçüncü oku alıp köpeğe D2097-1. atayım dediğinde bu sefer de
yayı ortasından kırılmış.
Bu sırada köpek havlamayı kesmiş. Yaltaklanıp, kuyruğunu sallaya
sallaya avcının yanına gelmiş. Avcı korkup bağırmış. Sonra bu köpek dile
gelerek “Bağırma ağabey, bağırman fayda etmez. Artık sen yenildin.” demiş.
Avcı fena hâlde şaşırıp “Sen kimsin ki?” diye sormuş.
Köpek “Ben mi? Ben, belayım.” demiş
Avcı “Nereden gelip benim başıma düştün hele?” demiş.
“Ben senin ayağının altındaydım. Merakından benim boynumdaki
bela tasmasınıD1068. aldın, kendi boynuna taktın.” demiş.B211.1.7.
Sonra avcı, tasmaya aldanmasına pişman olmuş. Boynundaki güzel
düğmeli tasmayı hemen çıkarıp bırakmak istemiş ama tasma çıkmamış.
Avcı çekmiş, tasma esnemiş; avcı çekmiş, tasma esnemiş ama tasma çıkmamış
Sonra bu köpek suretindeki bela yeniden dile gelerek “Yok artık ağabey, benden öyle kolayca kurtulamazsın. Ben seni ancak şu zaman bırakırım. Ne zaman birisi gelip senin boynundaki düğmeye gözü düşerse, sonra
o, bu düğmeyi senden isteyip kendi eliyle boynuna takarsa işte o zaman
ben senden gidip diğer adamın başına bela olurum.” demiş.
Zavallı avcı böyle bir bela bulduğu için üzülmüş. Aç gözlülük edip
bu düğmeyi aldığına pişman olmuş. Sonra topallaya topallaya gitmiş. Az
gitmiş, uz gitmiş; bir emekleyerek, bir sürünerek gitmiş. Onun ardından
koklayarak, kuyruğunu sallayarak bu köpek suretindeki bela da gelmiş.
Sonra bunlar köye gelmişler. Vardıklarında avcının bütün evi, eşyaları yanmışmış. Hiçbir şeyi de kalmayıp, her şey kül olup gitmişmiş.
Avcı başını yerlere vurarak ağlamış. Elini sallayarak kafasının estiği
yere doğru çıkıp gitmiş. Az gitmiş, uz gitmiş; onun arkasından dilini çıkaran bu köpek suretindeki bela da kalmamış. Yolda giderken bu avcı iyice
acıkıp büsbütün hâlden düşmüş, bayılmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
811
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Avcı baygın olarak uzun bir zaman yatmış. Sonra ölecekmiş gibi olunca köpek suretindeki bu bela da yatmış. Bunlar yatarken gün kararmaya
başlamış. Bir zaman sonra bunların yanına iki atın çektiği bir at arabasına
binen bir sürücü gelmiş.
“Bu ne hikmettir acaba?”diye sürücü atları durdurmuş. Yük üstünden
inip avcının yanına gelmiş. Yerde ölmek üzere olan bir adam yatmaktaymış. “Kimsin sen?” diye sürücü sormuş.
Avcı “Ben filanca avcı oluyorum. Belaya bulaşıp aç kaldım. Lütfen
bana bir lokma bile olsa ekmek verip öyle git.” demiş.
Bu sürücü bütün etrafta tanınan bir tüccarmış. O, çeşit çeşit eşya yüklemiş de pazara gitmekteymiş. Sürücü, avcının ekmek istediğini duyunca
öfkelenip “Ben birisine boş yere bir şey vermem. Paran var mı ki?” diye
sormuş.
Avcı güç bela ancak başını kaldırıp “Param yok, zengin ağabey.” demiş.
Zengin tüccarın gözü avcının boynundaki düğmeye ilişmiş. Düğmeyi
tutup döndüre döndüre bakmış. Düğme pek hoşuna gidince bir şekilde avcıyı aldatıp düğmeyi almak istemiş.
“Bu düğmeyi bana sat, karnını doyur. Ama bunun değeri çok olmaz
kardeşim. Bir parça ekmek eder.” demiş zengin tüccar.
Avcı hemen razı olup “Ne kadar ederse al haydi!” demiş.
Sonra bu zengin tüccar hiç acele etmeden kesesinden ekmek çıkarmış. Avcıya bölüp vermiş. Tasmayı avcının boynundan alıp kendi boynuna
takmış. Sonra çabucak arabadaki yüklerin üstüne çıkmış, oturup gitmiş.
Ondan sonra at zıplamaya başlamış. Köpek kuyruğunu sallaya sallaya tekerleğin izini koklayıp gitmiş.
Avcı ekmeği yiyip biraz hâli yerine gelince gitmiş. Dönerken yolda bir
balta bulup “Bu çok iyi oldu, yeni bir ev yapmak için kalın bir ağaç keserim.” diye düşünmüş. Baltayı beline kıstırıp iyi bir ata binip ormana gitmiş.
Ormandan birçok ağaç kesmiş. Ağaçları kırkıp gitmiş. Gide gide daha önce
ava gittiği yola çıkmış. Orada daha önce bıraktığı tomruklar durmaktaymış. Avcı tomrukları yarıp odun etmeyi düşünmüş. Baltasını genişçe sallayıp meşe tomruğuna vurmuş. Baltanın kesmesiyle tomruk yok olmuş. Avcı
bakmış, bu tomruk daha önce öldürdüğü ayıya dönüşmüş.D441.3.2. Sonra avcı
812
Erkan KARAGÖZ
diğer tomrukları da birer birer kesmiş. Böylece diğer yaban hayvanlarını
da eski hâline dönüştürmüş.D341.3-3. Bunların bir kısmını sürükleyerek, bir
kısmını da sırtına alarak yeniden köye doğru yola çıkmış.
Avcı şimdi avladığı avlarla köye dönüyormuş. Köye girince gözüyle ne görsün, ormanda kesip bıraktığı tomrukların hepsi de gelmiş, istiflenmişmiş.D2120. Tomruklar onu bekliyormuş. Avcı ev yapmaya başlamış.
Tomrukları alıp dizmiş, alıp dizmiş; he deyinceye kadar evi yapıp bitirmiş.
Burada yeniden rahat bir şekilde yaşamaya başlamış.
Tamam, bu avcı böylece yeni evinde yaşaya dursun, biz yola çıkan
zengin tüccara dönelim. Avcıdan ayrılıp yüklerin üstüne oturup giden tüccar “Çok iyi ettim, aldatıp aldım.” diye içinden konuşarak orman yolundan gidiyormuş. Bir vakit sonra tüccarın arabası yol kenarındaki bir ağaca
takılmış. Arabanın dingili kırılmış. Zengin tüccar yükün üstünden atlayıp
inmiş de bir o tarafa vurup, bir bu tarafa vurup bir çare aramış. Ne yapsın
şimdi tüccar, yapayım dese baltası da yokmuş. Karanlık da çökmek üzereymiş. Ormandan çıkmasına da epeyce yol varmış. Sonra dingil gibi bir
şey bulup tekerleğe geçirmiş de arabayı sürükleyerek götürmüş. Böyle biraz yol gitmiş. Giderken dingil kırılıp yine çıkmış. Tüccar ne yapsın. Şaşkın şaşkın bekleyerek “Sabah olsun hele!” diye düşünmüş. Atlar bir şeyler
yesin diye koşum takımlarını çıkarmış. Sonra atları bağlayıp, at arabasının
üstündeki yükün üstüne çıkıp uyumuş. Bu sırada kurt sürüsü çıkıp gelmiş.
Kurtlar tüccarın iki atını yiyip gitmişler. Tüccar kurtlardan kurtulup, yük
arabasının üstünde nefes nefese korkarak yatarken birkaç kişinin konuşma
seslerini işitmiş. Sevinerek “Şimdi beladan kurtuldum.” diye düşünmüş.
Bu kişiler yaklaşınca tüccar kalkmış. Çabucak gelsinler diye onlara seslenmiş. Diğerleri gelip durmuşlar da tüccarın hâlini hatırını sormuşlar. Zengin
tüccar kendisinin kim olduğunu, nereye gittiğini, nasıl bir belaya rastladığını, burada nasıl kaldığını tane tane anlatmış. Sonra o kişiler yavaşça
gelip tüccara vurmuşlar. Onu yükün üstünden indirip bayılıncaya kadar da
dövmüşler. Ondan sonra tüccarın arabada ne kadar malı varsa yükleyip gitmişler. Bunlar kaçak haydutlarmış. Sabahleyin zengin tüccar kendine gelmiş. Başını kaldırıp bakınca yanında hiç kimseler yokmuş. Hiçbir malı da
kalmamışmış. Tüccar güçlükle kalkınca ne görsün, yolda gördüğü avcının
yanında yatan köpek onun yanında yatmaktaymış. Tüccar öfkelenip bu iti
tekmelemiş. Köpek inleyerek havlamaya başlamış. Avcı köpeği kovmuş,
köpek gitmiyormuş. Havlamış da havlamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
813
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Tüccar köpeği boğup öldüreyim deyince köpek dile gelerek “Yok artık
ağabey, benden öyle kolayca kurtulamazsın.” demiş.
Tüccar şaşırıp kalmış. Korkusundan az daha dilini yutacakmış. Ona
“Sen kimsin ki?” diye sormuş.
Köpek “Benim ismim bela olur.” demiş.
“Nereden gelip benim başıma düştün?” demiş tüccar.
Köpek “Sen beni kendi ayağının altında buldun.” demiş.
Tüccar “Lütfen, senden kurtulmanın yolunu öğret.” diye yalvarmış.
Köpek daha önce avcıya anlattığı gibi bu belanın ondan nasıl gideceğini söylemiş. Sonra tüccar orada başını bir ağaca vurarak bir süre ağlamış
da başını çevirdiği yere yönelip gitmiş.
Tüccar az gitmiş, uz gitmiş, ormanları dağları geçmiş. Onun ardından köpek suretindeki bela kuyruğunu sallayarak koklaya koklaya gelmiş.
Yolda giderken tüccar acıkmış. Yorulup gücü bitince de hiç gidemez hâle
gelmiş. Sonra tüccar bir ağacın dibinde yıkılmış.
Bu sırada bir padişah vezirleriyle ava çıkmışmış. Onlar tam da bu yoldan gidiyorlarmış. Padişahın ulaklarından birisi ne var ne yok diye önden gidiyormuş. Ulak, bu tüccarın yattığı ağacın dibine gelmiş. Ağacın
dibindeki adam perişan hâldeymiş. Ulak hemen bu haberi gidip padişaha
söylemiş. Padişah şık at arabasıyla gelip atları durdurmuş. Perişan hâlde
yatan bu adamın arabaya getirilmesini emretmiş. Ulaklardan birisi adamı
başından tutmuş, birisi de ayağından tutmuş. Onu kaldırıp padişahın huzuruna getirmişler.
Padişah ona “Sen nasıl bir insansın?” diye sormuş.
“Padişahım, ben sefil bir adam değilim. Memleketin her yerinde tanınan falan tüccarım.” demiş.
“Saçmalama, sen nasıl bir tüccarsın? Her tarafın sefil!” demiş padişah.
“Yok padişahım, ben falan zengin tüccarım.” diye hâlâ bu kendini savunuyormuş.
Padişah öfkelenip vezirlerini çağırmış. İki vezir gelip padişaha bağırdığı için tüccarı dövmeye başlamış. Dövdükleri sırada bu tüccarın yakası
açılmış, boynundaki düğme görünmüş.
814
Erkan KARAGÖZ
Padişah şaşırıp “Bu nasıl bir düğme?” diye sormuş.
Tüccar “Şans düğmesi o padişahım.” demiş.
“Hay baldırı çıplak, şansın olsa sen böyle sefil gezer miydin? Niye
yalan söylüyorsun?” demiş.
Padişah önünde yalan söylediği için vezirler bunu daha da hırpalamışlar. Sonra padişah, bunun düğmesine tutup bakmış.
“Senin gibi baldırı çıplakta yazık bu, çıkarıp bana ver.” demiş padişah.
“Buyurun padişahım, sizin için bırakın düğmeyi canımı bile vermeye
razıyım. Bak, vezirlerin ellerimi kırdılar. Hiçbir şey tutamıyorum. Çıkarıp
al.” demiş.
Tüccar böyle söylemiş de padişahın önüne çömelip başını eğmiş. Padişah bu tasmayı çıkarıp almış, kendi boynuna takmış. Sonra tüccar kendi
yoluna, padişah da kendi yoluna gitmiş.
Ondan sonra padişah, vezirleriyle biraz av peşinde koştuktan sonra
sarayına dönmüş. Az gitmiş, uz gitmiş, padişahın arkasından kuyruğunu
sallayarak, koklaya koklaya bu bela da gitmiş. Padişah sarayına dönünce
komşu padişahın kendisine savaş açtığı haberini almış. Padişah çabucak
askerlerini toplayıp düşmana karşı gitmiş. Ama diğer taraf çok güçlüymüş.
Bunun askerlerinin tamamını kırıp geçirmişler, yurdunu talan edip saraylarını yakmışlar. Padişahın elini ayağını bağlamışlar. Onu kendi ülkelerine
götürüp bir hapishaneye kapatmışlar. Şimdi padişah hapishanede yatıyormuş. Onun yanında bu bela köpek de yatıyormuş.
Padişahın hâli pek müşkülmüş. Bir parça ekmekle bir tahta kaşık su
veriyorlarmış. Padişah düz bir zeminde başını taş kapıya yaslayıp uyumuş. Şimdi padişah ne yapsın? Ağlayıp bakmış, çıkarmamışlar. Dışarıda
muhafız, içeride silahlı bir asker varmış.
Padişah acıkmış, hâlden düşmüş. Katılaşmış ekmek parçasını da beklemeye dayanamayıp inleye inleye yatmış. Gece vakti olunca kapının dibinde duran asker kapıyı açıp ona ekmek parçası atmış. Bu uzanıp ekmeği
alayım dese köpek gelip, ekmeği kapıp yutmuş. Padişah ekmeksiz kalınca
çok öfkelenip köpeği tekmelemeye başlamış. Köpek havlayıp ona yapışmış. Bu tekmelemiş, köpek havlamış; bu tekmelemiş, köpek havlamış.
Havladığı yerden bu köpek konuşmaya başlayarak “Tekmeleyip kurtulamazsın. Artık sen benim elimdesin.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
815
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişah şaşırıp kalmış “Sen kimsin ki?” diye sormuş.
Köpek “Ben senin başına gelen bela oluyorum.” demiş.
“Sen nereden gelip düştün?” demiş padişah.
“Ben bir yerden gelip düşmedim. Sen kendi ayağının altından kaldırıp
aldın.” demiş köpek.
İşin nasıl olduğunu anlayınca padişah pişman olup hüngür hüngür ağlamış. Sonra “Senden nasıl kurtulabilirim ki?” demiş.
Köpek “Eğer birisi gelip boynundaki düğmeyi kendisi çıkarıp alırsa
ben o adamın başına bela olurum. Ama senin böyle birisini bulman artık
çok zor.” demiş.
Padişah, nasıl olursa olsun, bundan kurtulmanın yolunu gece gündüz
düşünmüş. Bir gün nöbet tutan askere “Ey asker, sadece bir işim var, dinle!” demiş.
“Nasıl bir iş?” demiş asker.
“Lütfen bu düğmeyi satar mısın, parasına biraz yiyecek aldırırdım.”
demiş.
Asker ona acımış da razı olarak “Çıkarıp ver.” demiş.
Padişah “Benim ellerim tutmuyor, gücüm kalmadı. Lütfen kendin çıkarıp al.” demiş.
Asker gelip onun boynundaki düğmeyi çat diye koparıp almış, cebine
koymuş. Koparıp almasıyla köpeğin havlaması bir olmuş. Havlayarak gelip
askere saldırmış. Asker ona buna bakmadan silahını çekip köpeği vurmuş.
Vurmasıyla köpek, kuzgunaD412.5-8. dönüşmüş. “Aha sen böyle mi?” diye
asker kuzgunu da vurmuş. Vurmasıyla kuzgun, çekirgeyeD413-3. dönüşmüş.
Asker, çekirgeyi şapkasıyla vurup düşürmüş. Düşmesiyle, çekirge at
sineğineD415-2. dönüşüp vızıldayarak uçmaya başlamış. Sonra asker sineği
tutup almış, belindeki içki matarasına koyup mataranın ağzını kapatmış.
O günden sonra bela yok olmuş. Memlekete huzurlu günler gelmiş.
Halk kaygısız yaşamaya başlamış. Hapishanenin kapıları açılmış. Padişah
birçok zorluklardan sonra kendi sarayına dönmüş. Adil bir hükümdarlık
yaparak uzun yıllar padişahlık yapmış.
816
Erkan KARAGÖZ
Asker ne olduğunu unutup muhafızlık hizmetine devam etmiş. Bir zaman sonra onun içki içesi gelmiş. Mataraya at sineği suretindeki belayı
hapsettiğini unutan asker matarayı açmış. Açmasıyla bela fırlayıp çıkmış,
yeniden köpeğeD419-2. dönüşmüş.
Asker epeyce uğraşsa da belayı savuşturamamış. Bela yirmi beş yıl
boyunca askerin hizmeti bitene kadar onun arkasından gitmiş, ona eziyet
etmiş.
Masal bitti, ben kaldım, atımı size getirip koşum takımlarını çıkardım.
3.33.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 33
D421-1. Transformation: mammal (wild) to log / Memeli hayvanların
(vahşi) tomruğa dönüşmesi (MEK) BOM: 33
D2097-1 Magic trouble-making dog / Sihirli bela getiren köpek
(MEK) BOM: 33
B211.1.7. Speaking dog / Konuşan köpek BOM: 33
D1068. Magic collar / Sihirli tasma BOM: 33
D441.3.2. Transformation: log to bear / Tomruğun ayıya dönüşmesi
BOM: 33
D441.3-3. Transformation: logs to animals / Tomrukların hayvanlara
dönüşmesi (MEK) BOM: 33
D2120. Magic transportation / Sihirli taşıma BOM: 33
D412.5-8. Transformation: dog to raven / Köpeğin kuzguna dönüşmesi
(MEK) BOM: 33
D413-3. Transformation: raven to grasshopper / Kuzgunun çekirgeye
dönüşmesi (MEK) BOM: 33
D415-2. Transformation: grasshopper to horsefly / Çekirgenin at
sineğine dönüşmesi (MEK) BOM: 33
D419-2. Transformation: horsefly to dog / At sineğinin köpeğe dönüşmesi (MEK) BOM: 33
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
817
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.34. RÜYA YORUMlAYICIlARI
3.34.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir ihtiyar adam bozkırda giderken bir adam başı bulmuş. Başı alıp
bakınca alnında bir yazı olduğunu görmüş. Onda “Bu baş sayesinde bir kişi
doğacak, kırk bir kişi ölecek.”D1311.8. diye yazıyormuş. “Ne kadar kötü bir
baş bu böyle, gerçekten insanlara zararı dokunmasın. Yok edeyim.” diye
ihtiyar, başı alıp evine dönmüş. Başı yakıp külünü toplamış. Sonra külü
eski bir çaputun içine dürüp sandığın dibine koymuş.
Bu ihtiyarın Gülferah isminde bir kızı varmış. O, babasının olmadığı
zamanlarda sandığı aktarıp bakıyormuş. Günlerden bir gün yine sandığı
aktarmaya başlamış. Sandığın en dibindeki çaputu çıkarmış. Bunun içinde
ne var ki diye çaputu açmış. Gülferah çaputtaki şeyin ne olduğunu bilemeyince külün tadına bakmış. Sonra külü sandığın dibine geri koymuş.
Aylar geçmiş. Bir gün babası Gülferah’ın hamile olduğunu görmüş.
Şaşırarak “Kızım, benim seni kocaya vermişliğim yok. Bu nasıl bir iş
böyle?” diye sormuş. Gülferah sandığın dibindeki külü alıp tadına baktığını, bundan şüphelendiğini söylemiş. Gülferah’ın bir oğlu olmuş.T5395.
Oğlan, on yaşına bastığında usta bir rüya yorumlayıcısı olmuş. Hatta
kişinin nasıl bir rüya gördüğünü de söylüyormuş.
O ülkenin padişahının kırk rüya yorumlayıcısı varmış. Onların hepsi
padişahın sarayında yaşıyormuş.
Bir gün bir nine rüya görmüş. Güya onun evinin dört köşesinde dört
yılan yatmaktaymış. Onlar sinsice tıslıyorlarmış. Ertesi gün nine bir kaz
pişirmiş. Kazı alıp padişahın rüya yorumlayıcılarının yanına gitmek üzere
yola çıkmış. Oğlan, onun nasıl bir rüya gördüğünü nine daha söylemeden
bilmiş.D1712.3. İhtiyar kadının karşısına çıkmış da “Nine, sen rüyanda evinin
dört köşesinde dört yılan gördün. Bu kötü değil, iyi bir şey. Evinin dört
köşesine altın gömülmüş. Haydi, kazıp görelim. Yarısı senin, yarısı benim
olur.” demiş.D1810.8.2.
Nine, oğlana inanmayıp kendi yoluna gitmiş. Oğlan, ninenin
inanmadığını görünce hemen bir kâğıda yazmış. Kâğıdı sezdirmeden pişmiş
kazın içine koymuş. İhtiyar kadın gidip rüyasını kırk rüya yorumlayıcıya
yorumlatmış. Onlar rüyayı kötüye yorumlamışlar. İhtiyar kadına evini
bırakıp gitmesi tavsiyesinde bulunmuşlar. İhtiyar kadın çıkıp gidince kazı
818
Erkan KARAGÖZ
yemeye başlamışlar. Yedikleri sırada kazın içinden kâğıdı almışlar. Kâğıtta
“Siz ihtiyar kadının rüyasını kötüye yordunuz. Onun evinin dört bir yanına
altın gömülmüş.” diye yazmaktaymış. Rüya yorumlayıcıları bunu araştırmaya karar vermişler. İhtiyar kadının evini yıkıp evin köşelerini kazınca
altınları bulup almışlar.N531. Artık sıra oğlandan kurtulmaya gelmiş. “Seni
padişah çağırıyor.” diye oğlanı aldatıp götürmüşler. Kırk altın karşılığında
oğlanı öldürmesi için bir adam tutmuşlar. Bu kişi oğlanı alıp gitmiş. Oğlanı
öldürmeye hazırlandığı sırada oğlan kahkahayı basmış.
“Niçin gülüyorsun?” diye bu kişi, oğlana sormuş.
“Sen bugün kırk altına beni öldürüyorsun. Yarın yüz altından olacaksın.” demiş oğlan.
Bu kişi düşünüp taşınmış, oğlanı öldürmeyip beklemeye başlamış.
O gece padişah bir rüya görmüş. Güya, o bir ırmağın ortasındaki köprüde duruyormuş. O sırada onu kırk bir yılan parçalayıp yutmaya hazırlanıyormuş ama bir güvercin gelip onu kurtarmış. O anda padişah uyanmış. Sonra o, rüyasını unutmamak için rüya yorumlayıcılarını çağırtmış.
Onlara şart koşarak “Eğer üç gün içinde benim gördüğüm rüyayı bilip
yorumlayamazsanız sizi öldürtürüm.” demiş.
Rüya yorumlayıcıları padişahın nasıl bir rüya gördüğünü bilemeyince
akıllarına oğlan gelmiş. “Belki öldürmemiştir.” diyerek oğlanı öldürmesi
için tuttukları kişinin yanına gitmişler. Bu kişi yüz altın karşılığında oğlanı rüya yorumlayıcılarına satmış.D1812.3.3. Rüya yorumlayıcıları oğlanı alıp
padişaha götürmüşler.
Oğlan, padişahın nasıl bir rüya gördüğünü yorumlayarak “Padişahım,
rüyanda gördüğün kırk bir yılanın kırkı senin rüya yorumlayıcıların, birisi
de vezirindir. Onlar seni öldürüp padişahlığı kendilerine almak niyetindeler. Seni kurtaran o güvercin de benim.” demiş.
Padişah oracıkta kırk rüya yorumlayıcısını da vezirini de idam ettirmiş. Onların yerine oğlanı koymuş.
Böylece adamın başında yazılan sözler doğru çıkmış. Bu baş sayesinde bir rüya yorumlayıcı oğlan doğmuş. Kırk bir kişi yani kırk rüya yorumlayıcı ile bir vezir ölmüş.M391.2.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
819
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.34.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 34
D1311.8. Divination by head (skull) / Baş tarafından kehanet (Kurukafa, kafatası) BOM: 34
T539-5. Impregnation from licking ash / Külü yalama yoluyla hamile
kalma (MEK) BOM: 34
D1712.3. Interpreter of dreams / Rüya yorumlayıcısı BOM: 34
D1810.8.2. Information received through dream / Rüya yoluyla bilginin elde edilmesi BOM: 34
N531. Treasure discovered through dream / Rüya yoluyla hazinenin
keşfedilmesi BOM: 34
D1812.3.3. Future revealed in dream / Gelecekte olacakların rüyada
görülmesi BOM: 34
M391.2. Wandering skull fulfills prophecy / Başıboş gezen kafatasının
kehanetinin gerçekleşmesi BOM: 34
3.35. Kelİn RÜYASI
3.35.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda keçinin kumandan, saksağanın çavuş, perinin
kılavuz olduğu zamanlarda bir dede ile bir nine varmış. Onların üç oğlu
varmış. En küçüğü kelmiş. Dedenin mesleği ayakkabı dikmekmiş. Çocuklarını büyütünce dede iki oğluna iki çarık dikip vermiş. İkisine iki ev yaptırıp yerleştirmiş. Kendi yanında en küçük oğlunu alıkoymuş.
Günlerden bir gün çay içip oturduklarında nine “İşte, bilmem nerede,
denizin karşı tarafında bir yer varmış. Bu yerde yıkanıp, yedi yol ayrımındaki ayak basmamış çayırda yatıp uyuyan kişi bahtını rüyasında görüyormuş. Biz de öyle yapalım.” demiş.
Sonra dede “Bizim kendi bahtımızı bilmemize artık gerek yok. Çocuklarımızın bilmesine gerek var.” demiş. Sonra da çocuklarına “Çocuklar,
siz bugün Yomoğoş Dağı’na gidip Bike (Sultan) Çeşmesi’nin suyu ile yedi
defa yıkanıp paklanın. Oradaki yedi yol ayrımına çıkın, orada yatıp uyuyun. Sabah çayına buraya dönersiniz.” demiş.
820
Erkan KARAGÖZ
Dedenin oğulları bu işin sırrını bilmeseler de razı olmuşlar. Hemen
Yomoğoş Dağı’nın olduğu yere gidip yedişer kez yıkanmışlar. Sonra yedi
yol ayrımına gelip ayak basmamış çayırda yatıp çok tatlı uyumuşlar. Sabah
olunca hepsi yüzlerini yeniden yıkayıp babalarının evine dönmüşler.
Dede, en büyük oğluna “Ya oğlum, uyuduğun yerde nasıl bir rüya
gördün?” diye sormuş.
Dedenin büyük oğlu gördüğü rüyayı anlatmak için hazırlanıp oturmuş. Babasının bu sorusunu büyük bir istekle cevaplamak için boğazını
temizleyip söze başlamış.
“Ey baba, ben rüyamda çok ilginç bir şey gördüm. Güya, komşudaki beyefendinin buğdayını ölçüyoruz. Ölçüyoruz da ölçüyoruz. Ben sana
söyleyeyim, hiç bitmiyor. Bir vakit baktım, kendi evimdeki geniş geniş
ambarları doldurmuşum. Oradaki buğdayları kendi buğdaylarımmış gibi
koymuşum. Buğdaylar benim olunca yeniden ölçmeye başladım. Ölçüyorum da ölçüyorum, buğdaylar hiç bitmiyor. O sırada uyanıverdim.” demiş.
Dede buna çok memnun olup “Oğlum, sen beyler gibi çok zengin olacaksın. Malının hesabını kitabını bilemeyeceksin.” demiş. Sonra ortanca
oğluna “Ya oğlum, sen nasıl rüyalar gördün?” diye sormuş.
Ortanca oğlu daha da kibirlenerek “Baba rüyamda ben sürekli altın
ölçüyordum. Ölçüyorum da ölçüyorum, ölçüyorum da ölçüyorum; hepsini
ölçüp bitiremiyorum. Sonra komşu köydeki insanları getirip ölçmeye yardım ettirdim. Öyle de bitiremedik.” demiş.
Babası ona “Çocuğum, altınlarının hesabını başkaları da çıkaramaz.
Sen çok zengin olacaksın.” demiş.
Ondan sonra dede üçüncü yani kel oğluna bakarak “Ya oğlum, sen
nasıl bir rüya gördün?” diye sormuş.
Üçüncü oğlu “Baba, ben buğday da ölçmedim, altın da ölçmedim. Bir
rüya gördüm ama size anlatılacak gibi değil, güleceksiniz diye korkuyorum. Bu yüzden söyleyemem.” demiş.
Babası ile iki ağabeyi ne kadar söyletmeye çalışsalar da kel kendi rüyasını söylememiş. Azarlamışlar, dövmüşler; yine de söyletememişler. En
sonunda babası, keli kovmuş.
Babasının evinden kovulunca oğlan kafasının estiği yere bakıp atın
koşturamayacağı, gözün alıp gidemeyeceği yerlerden gitmiş de gitmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
821
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Gide gide bilmem nasıl sulardan çıkarak, bilmem nasıl ormanlardan geçerek üç ay, üç gün, üç saat gitmiş, bir şehre varmış. Bu şehir ihtiyar bir
padişahın baş şehriymiş.
Kelin tam bir hüneri olmasa da ıslık çalmada çok ustaymış. O, ıslık çaldığında bütün kuşlar onun yanına toplanırmış. Kel bu şehre gelince
ıslıkD1225. çalmaya başlamış. Şehirdeki kuşların hepsi onun yanına gelip
toplanmışlar. Padişahın vezirlerinin evlerindeki mısır (yakalı, halkalı) güvercinleri, bülbülleri, bütün ne kadar kuş varsa hepsi gitmişler. Bu duruma
padişahın vezirleri çok şaşırmışlar, kuşları aramaya çıkmışlar. Görmüşler
ki kelin etrafında şehirdeki bütün kuşlar toplanmış, cıvıldaşıp ötüyormuş.
Delikanlı onları büyük bir keyifle dinliyormuş.
Sonra vezirler, keli tutup padişaha getirmişler. Padişaha “İşte bu tuhaf
oğlanı alıp geldik. Şehrimizin bütün kuşları, ne kadar bülbülümüz varsa
işte bu delikanlının yanında toplanmışlar. Büyük bir şamatayla ona uymuşlar.” demişler.
İhtiyar padişahın yanına misafir olarak gelen genç bir padişah da
varmış. Onların ikisi bu işe çok şaşırmışlar. Kelden nasıl ıslık çaldığını
göstermesini istemişler.
Kel dışarı çıkıp bir ıslık çalmış. Padişahın sarayının pencereleri sallanmış. Çok bir zaman geçmeden şehirdeki bütün kuşlar onun yanına toplanmış. Başka bir şekilde ıslık çalınca kuşlar dağılıp gitmiş. Sonra padişahlar,
keli saraya alıp ona nereli olduğunu, kimin çocuğu olduğunu, buraya ne
iş için geldiğini sormuşlar. Kel kendisinin çok uzak bir yerden geldiğini, gördüğü rüyayı söylemediğinden babasının kendisini evden kovduğunu anlatmış. Sonra padişahlar rüyasını söylemesi için onu sıkıştırmışlar.
Ama kel rüyasını söylememiş. Padişahlar, keli korkutmuşlar, dövmüşler.
Kel ağzını açıp bir söz bile söylememiş. Padişah fena hâlde öfkelenip keli
hapishaneye attırmış.
Misafir padişah kendi ülkesine dönmüş. Dönünce bu olayı kardeşlerinden birine anlatmış. Kardeşi bu durumu kendisi görmek istemiş. Padişahtan kuş diliniB215.1. bilen bu delikanlıyı buraya alıp gelmesini rica etmiş.
Padişahın da kele gördüğü rüyasını anlattırmak istediğinden onu getirmeye karar vermiş. Sonra padişah, ihtiyar padişaha bir rica mektubu yazmış.
Yirmi elçiyle kırk muhafız göndermiş. Keli, kendi padişahlığına getirtmiş.
Gelir gelmez kele ıslık çaldırmışlar. Kelin birinci ıslık çalışında şehirdeki kuşlar, ikinci ıslık çalışında bütün padişahlıktaki kuşlar gelip top-
822
Erkan KARAGÖZ
lanmış. Üçüncü defa ıslık çalışında ise kuşların hepsi uçup gitmiş. Sonra
padişah, keli sarayına almış. Onun karnını iyice doyurduktan sonra ondan
gördüğü rüyayı anlatmasını istemiş. Ama kel rüyasını ona da söylememiş.
“İyilik ile söylemezsen seni cezalandırıp öldüreceğim!” demiş padişah.
“Öldürürsen öldür, söylemem dediysem söylemem!” demiş kel.
Sonra padişah, vezirlerini toplamış da “Hemen bütün şehir halkını
meydana toplayın. Kırk okçu getirin. Ok atarak bu baş eğmez kölenin kalbini elek gibi delik deşik edin. Gövdesini de köpeklere atarsınız!” diye
emir vermiş.
Hemen padişahın sarayı önündeki meydana bütün halk toplanmış.
Meydanın ortasına keli, onun karşısına kırk okçuyu dikmişler. Okçular oklarını onun kalbine nişan alıp yaylarının kirişini çekmeye hazırlanmışlar.
Kelin aklı başından gidip ıslık çalmış. Şehirdeki bütün kuşlar B450. uçarak
yardıma gelip atılan okları oracıkta gagalarıyla tutmuşlar. Toplanan halk da
padişahın kendisi de bu duruma ağızları açık hâlde şaşıp kalmışlar.
Bu olaydan sonra padişah “Bu insanın içine cin girmiş. Onu öldüreyim
dersem başıma bilmem nasıl bir bela alırım. En iyisi onunla iyi geçinmek
gerek.” diye düşünmüş. Sonra vezirlerine “Bu delikanlıyı benim saraydaki odalardan birine yerleştirin. Güzelce giyindirin. İstediği şeyleri yedirip
içirin. Onu koruyun, kaçıp gitmesin. Ben dönünce ne yapacağımı bilirim.”
demiş de âşık olduğu komşu padişahın kızının yanına gitmiş.
Bu genç padişah komşu padişahın kızına bilmem kaç defa görücü gönderip istetse de kız razı olmuyormuş. Bu yüzden bu defa genç padişah
kendisi gitmiş.
Padişah uzak yola gidince kardeşi, keli ölümden kurtarmış. Kız ona
âşık olmuş. Kız ile kel düşünüp beklememişler, karı koca olup birlikte yaşamaya başlamışlar.
Günlerden bir gün böyle güzel güzel yatarlarken açık pencereden
küçük bir kuş girmiş. Kuş, hem kelin hem de hanımının kulağının ucuna
konup huzursuz sesler çıkarmış; cıvıldayarak hızlı hızlı ötmüş. Kel onu
dinlemiş de “Ağabeyinin durumu iyi değil, başı birisiyle belaya bulaşmış.
Bu kuş işte bunu haber vermeye gelmiş.” demiş.
“Öyleyse ne yapmalıyız?” diye hanımı sormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
823
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Benim hemen onun arkasından gitmem gerek.” demiş kel.
Aynı gün kel, üç yoldaş almış. Omzuna tüfeğini asıp sefere çıkmış.
Bunlar gitmişler de gitmişler, gide gide bir ormana varmışlar. Bu ormanda
konaklamak istemişler. Kelin yoldaşları yatınca uyumuşlar. Kel uyumamış, sadece yatmış. Sonra kel yakınlarda bir yerde bir bağırma sesi duymuş. Fırlayıp kalkmış da tüfeğini alıp o sese doğru gitmiş. Varınca görmüş
ki bir ağacın dibinde iki şeytan çocuğu dövüşmekteymiş.
Kel onlara “Neyi bölüşemediniz?” diye sormuş.
Şeytan çocuklarından biriG303. “Babamız öldü de ondan giyen kişiyi
kendi kendine yürüten bir çizme,D1065.1. giyen kişiyi görünmez yapan bir
takke,D1067.1. üstüne oturunca kişiyi uçurup götüren bir keçeD1155-1. kaldı. İşte
bunları bölüşemiyoruz. Üç şey kaldı, ama biz iki kişiyiz. İşte bunları eşit
bölüşemediğimizden dövüşüyoruz.” demiş.
Şeytan çocuklarından diğeri “Senin gelmem çok iyi oldu. İşte şu üç
şeyden birisini sana verelim. Biz de eşit paylaşırız, gürültü patırtı biter.”
demiş.
Kel onlara “Yok yere gürültü patırtı yapmışsınız. Ben sizden bir şey
almadan da bunları size eşit bölüştürürüm.” demiş.
Şeytan çocukları “Lütfen paylaştır!” demişler.
“Ben tüfeğime kırk tane darı tanesi koyayım. Darıları ormanın içine
atayım. Bu darılardan hanginiz daha çok toplayıp getirirse ona iki eşya, az
toplayıp getirene bir eşya olur.” demiş.
Şeytan çocukları “Tamam, tamam.” diyerek razı olmuşlar.
Kel, şeytan çocuklarının gözü önünde kırk darı tanesini sayıp tüfeğine
koymuş. Sonra tüfeğe koyduğu darıları atmış. Şeytan çocukları tüfeğin attığı tarafa doğru koşup gitmişler. Onlar gidince kel üç eşyayı da alıp arkadaşlarının yanına dönmüş. Takke ile çizmeyi el çantasına koyduktan sonra
arkadaşlarını uyandırmış. Sonra uçan keçeye (halıya) dört kişi oturmuşlar,
uçup gitmişler.D1520.19-1.
Şeytan çocukları darı tanelerini arayıp kalmışlar. Onlar hâlâ da
arıyorlarmış.
Delikanlılar aynı gün o padişahlığa gelmişler. Padişahın baş şehrine
gelince bunlar bir evde ayakkabı dikmeye başlamışlar. Çok kısa zamanda
bütün şehirde ünlü bir ayakkabıcı olarak tanınmışlar.
824
Erkan KARAGÖZ
Şehre gelip çizmecilik işine başlamalarının daha birinci gününde bu
delikanlılara ilk kişi olarak padişahın kızı gelmiş. O, çizmecilere yarın
geceye kadar dünyada eşi benzeri olmayan, dikiş izsiz bir çift ayakkabı
yapmalarını buyurmuş. Çizmeciler bu ayakkabının sağ ayakta mı sol
ayakta mı olacağını sormayı unutmuşlar. “Tamam, hangi ayağına gerekiyorsa onu alır.” diye bir çift ayakkabı dikmeye başlamışlar.
Ertesi sabaha ayakkabılar dikilip bitince kendi padişahımı aramaya
gideyim diye kel sokağa çıkmış ki kapının önünde başını sallayarak genç
padişahın kendisi oturuyor olmasın mı? O da bu evde kalıyormuş. Kel,
kendisinin kim olduğunu belli etmeden “Delikanlı, ne diye böyle çok üzgün oturuyorsun, başında bir bela mı var?” diye sormuş.
“Belanın da belası! Bu şehirde benim ne yardım alacağım ne de dayanacağım biri var. Yarın gece padişahın kızı iğne ile benim derimi yüzüp
beni öldürecek.” demiş genç padişah da ağlayıvermiş.
“Nasıl bir kötülük yaptın?” demiş kel.
Sonra genç padişah bütün kaygısını anlatıvermiş.
“Ben buraya uzaklardan, başka bir padişahlıktan padişahın kızını istemeye gelmiştim. O bana üç şart koydu. Birinci şartı şu, dünyada eşi benzeri
olmayan bir çift eşyanın teki padişahın kızındaymış. Bu gece bu eşyanın
diğer tekini bulup getirmek zorundayım. Getirmezsem iğne ile derimi
yüzüp beni öldürecek. İşte böyle, üçüncü gün geldi, Gitti baş, kaldı boyun
eğri diye ne yapacağımı bilemeyip kaygılanıyorum.” demiş genç padişah.
“Bulursun, kaygılanma! Tam adamını buldun. Haydi, sana yardım
edeyim.” demiş kel, ayakkabının tekini ona vermiş de “Padişahın kızına
bunu alıp varırsın.” demiş.
Genç padişah ne söyleyeceğini bilemeyip şaşırmış.
Bu arada padişahın kızı istediği ayakkabının tekini aldırtmış.
Gece vakti genç padişah ayakkabının tekini torbasına koyup padişahın kızının yanına gitmiş. Kel de şeytan takkesini giyip görünmedenD1361.15.
onun ardından gitmiş. Padişahın kızının yanına girince kel ayakaltında olmayacağı bir yere geçip diğer ikisini dinlemeye başlamış.
Padişahın kızı “Ya, delikanlı, benim istediğim şeyi alıp geldin mi, göster hele?” demiş çok kibirlenerek. Sonra sol ayağındaki ayakkabıyı çıkarıp
masaya koymuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
825
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Genç padişah “Bizim oradaki dilenciler bu ayakkabıdan giyiyor!
Mmm, ayakkabının diğer tekini alıp geldim. Çift yapıp giyersin.” demiş.
Sonra ayakkabıyı çıkarıp diğerinin yanına koymuş.
Kız padişah ayakkabılara bakmış, onun rengi değişmiş. Sonra genç
padişaha “Tamam, bir şartımı yerine getirdin. İkinci şartımı da yerine getir. Sabaha dek benim istediğim şeyi bilip bana getir. Bilmezsen canından
olacağını düşünüp öyle gel.” demiş. Çay bile ikram etmeden genç padişahı
göndermiş.
Kel çıkmayıp kalmış. Padişahın kızı atsız yürüyen çok güzel bir arabaD1601-38. hazırlatmış. Yanına altınlar alıp şehrin en dışında kalan bir falcı
kocakarıya gitmiş. Şeytan takkeli kel de kendi kendine yürüten şeytan çizmesini giyip kızın arkasından gitmiş.
Kız, falcı kocakarıya “Nine, içinden çıkılmaz bir belaya çarptım, nasıl
kurtulurum?” demiş. Genç padişah ile arasındaki durumu anlatmış.
Falcı kocakarı akıl vermiş.D1814.1. “Şöyle atlatırsın. İşte bende bir ipek
mendil var. Sana bunun yarısını vereceğim. Bu mendilin hiçbir yerde eşi
yok. Bu mendilin diğer yarısını bulması için delikanlının başını ağrıt.” demiş. Sonra toplayıp koyduğu eski püskü eşyaların arasından bir mendil
almış, yarısını yırtıp kıza vermiş. Diğer yarısını da sandığına koymuş.
Padişahın kızı bu işi çok beğenmiş, nineye çok altın verip gitmiş. Kel,
görünmeden ninenin saklayıp koyduğu mendilin yarısını almış. Sonra kendi padişahının yanına dönmüş.
Padişah üzüntüsünden yemiyormuş, içmiyormuş; ağlaya ağlaya oturuyormuş. Padişah, keli görünce sevinerek “Haydi, baş köşeye geç!” diyerek hürmet etmiş. Sonra ona “Bugün benim işim bitti. Padişahın kızı ‘Bana
gereken şeyi kendin bilip kendin alıp gel.’ dedi. Lütfen bana yardım et!”
diye yalvarmaya başlamış.
“Boş yere kaygılanma! İşte sana yarım mendil. Vardığında padişahın
kızı sendeki yarım mendili çıkarmanı ister. O zaman sen işte bunu çıkarıp
verirsin.” demiş.
Padişah buna çok sevinmiş. Sabahleyin padişahın kızının evine gitmiş. Kel de takkesini giyip onun arkasından gitmiş.
Varınca padişahın kızı “Ya, benim istediğim şeyi kendin bilip alıp geldin mi?” demiş.
826
Erkan KARAGÖZ
Padişah hiçbir sır vermeden sadece “Alıp geldim.” demiş, mendilin
yarısını çıkarıp koymuş. Sonra “Bunu bizde dilenci kocakarılar bağlar.
Eğer beğenirsen ikisini birleştirip başına bağla.” demiş.
Kız mendilleri karşılaştırıp bakmış. Bu işe aklı şaşıp kendinden geçer
gibi olmuş. Sonra o “Delikanlı, şartlarımdan ikisini yerine getirdin. Şimdi
üçüncüsü kaldı. Yarın ya senin başın gidecek ya da ben senin hanımın olacağım. Üçüncü şartım şudur. Sabaha dek bendeki eşyaların eşlerini getir.”
demiş. Çay bile ikram etmeden onu göndermiş.
Padişahın kızı çabucak bir günlük yolu bir saatte alan bir kayığaD1121.
oturup dünyanın kenarındaki adada yaşayan altın saçlı bir büyücü nineyeG200. gitmiş. Kız kayığı ile hareket edip gittikçe kel de şeytan takkesini
giyip, uçan keçesine oturup onun arkasından gitmiş.
Bunlar büyücü kocakarının evine birlikte varmışlar. Kel girince uygun
bir yere pusup oturmuş. Padişahın kızı, kocakarı ile selamlaştıktan sonra
“Ey nineciğim! Benim başımda bir bela var.” diye ağlaya ağlaya anlatmaya başlamış. “Yer ortasındaki padişahlıktan bir delikanlı beni istemeye
geldi. Ben ona babam ile konuşup üç şart koymuştum. Şartların ikisini
yerine getirdi. Sadece bir şart kaldı. Yarına onu da yaparsa beni kendine
alıp gidecek. Üçüncü şartım için bana iki üç adet altın saçından ver. Ben
onları saçıma takarım da altın saçlı olurum. Delikanlıdan böyle saç bulup
getirmesini isterim.” demiş.
Nine kabul edip başından üç dört adet saç yolmasını söylemiş. Kız,
ninenin saçından birkaç tane yolmuş. Kızın yolduğu sırada kel de on, on
beş kadar saçı bir defa da çekip almış. Nine ağrıya dayanamayınca fena
hâlde bağırmış.
Sonra padişahın kızı kayığı ile, kel de keçesi ile dönüp gitmişler.
Kel geldiğinde padişah kendini yerden yere atarak ağlıyormuş. “Ya
kardeşim, hoşça kal, yarın benim son günüm. Sen beni ölümden iki defa
kurtardın ama ben sana bir iyilik yapamadım. Elveda.” demiş genç padişah
da daha çok ağlamaya başlamış.
Bu hâli görünce kel “Boş yere ağlama, sil gözyaşını. Padişahın kızı
senin olacak. İşte sana onun istediği şey!” diyerek cebinden birkaç adet
altın saç çıkarıp vermiş. Sonra da “Sabaha padişahın kızına verdiğin zaman
bizde bunu taban keçesi yapıyorlar demeyi de unutma!” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
827
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Genç padişah sabahleyin altın saçları alıp padişahın kızının yanına gitmiş. Delikanlı odaya girince kız “Ya, benim istediğim şeyi alıp geldin mi?”
diye sormuş.
Genç padişah “Alıp geldim.” deyince kızın rengi değişip sararmış.
Sonra o “Alıp geldiysen nerede, göster! İşte bunun gibi altın saçların
var mı?” diye üç dört adet altın saç çıkarmış.
Genç padişah “Sıradan şeylere şaşırıyorsun! Bizde bunları taban keçesi yapıyorlar. Gerekiyorsa yükle getiririm. Mmm, bir taban keçeliği vereyim. Diğer ayakkabına koyup yürürsün.” demiş de cebindeki altın saçları
çıkarıp koymuş.
Ondan sonra kız artık yenildiğini anlayıp genç padişahın hanımı olmaya razı olmuş.
Bunlar on gün on gece düğün yapıp genç padişahın şehrine dönmüşler. Kel, arkadaşlarını keçesine oturtmuş. Bunlar uçarak gelip yarım günde
şehre dönmüşler. Dönünce kel, hanımına olanları başından sonuna kadar
anlatmış. Ona ağabeyinin komşu padişahın kızını kendisine hanım olarak
aldığını ve yola çıktığını haber vermiş.
Epeyce günler geçtikten sonra diğerleri dönebilmiş. Padişah kardeşi
ile görüşüp başından geçenleri, gördüğü olayları birer birer anlatmış da
“Bu kuş dilini bilen delikanlı her işin üstesinden gelen bir delikanlı, çok
büyük işler yaptı. O olmasa kızı alıp dönemezdim, başım da kesilmiş olurdu.” demiş.
Kardeşi “Senin için çok büyük işler yapan delikanlı bizdeki delikanlının kendisi olsa ne derdin?” diye sormuş.
Padişah “Padişahlığımın yarısını ona vermeye razı olurdum.” demiş.
“Öyleyse ağabey, şimdi sözünde dur. Kızı almanda sana yardım eden
delikanlı buradaki delikanlı. O delikanlı şimdi benim eşim oluyor. Sen
nasıl düğün yapıp mutlu olduysan bizde mutlu olalım. O, senin arkandan
bir ay sonra gitti. Bir ay önce döndü. Onun uçan keçesi, insan gözüne görünmeden yürüten takkesi, en hızlı atlara da geçilmeyen çizmesi var. O,
işte bunlar sayesinde senin mutlu olmanı sağladı.” demiş kardeşi.
Bu öğrenince padişah hemen keli çağırtmış. Ona padişahlığının yarısıyla kardeşini vermiş. Üstelik onu veziri yapmış.
828
Erkan KARAGÖZ
Kel, baş vezir olunca rütbece küçük veziri çağırtmış da “Şimdi şu
keçeye otur da babam ile annemi, iki ağabeyimi alıp gel!” diye buyurmuş.
Bu vezir yola çıkmış. Kel, hanımına kazanları çıkarttırmış. Kendisi
de yemek hazırlamaya başlamış. Bir kazan patates pişmek üzere olduğunda küçük rütbeli vezir, kelin babası ile annesini, iki ağabeyini uçarak alıp
gelmiş.
Kel, padişahın sarayında büyük bir ziyafet şöleni toplayıp en
başköşeye babası ile annesini, onların yanına da ağabeylerini oturtmuş.
Masanın üstüne kara ekmek doğratmış. Sonra en ortaya bir kazan patatesi
getirip koymuş. Misafirlerin önüne kabuğuyla pişmiş çarık kalıbı gibi
patates koymuş.
Babası ile ağabeylerine bakıp “Siz beni yedi yol ayrımında gördüğüm
rüyayı söylemediğim için evden kovmuştunuz. Ben o rüyamı ne hanımıma
ne padişahın kendisine ne de başka padişahlara anlattım. Hayatıma devam
ettim. İşte şimdi bu rüyayı anlatmanın zamanı geldi.” demiş Sonra bir dilim ekmekle kalıp kadar bir patatesi yemiş. Sonra anlatmaya devam ederek
“Şöyle, bundan uzun zaman önce Yomoğoş Dağı’na varıp Sultan Çeşmesi’nin suyu ile yedi defa yıkanıp paklandım. Oradaki yedi yol ayrımında
ayak basmamış yeşil çayırın üstünde uyuyunca rüyamda padişah sarayı
içinde şölen düzenleyip hepinizi toplamıştım. Hanımım padişah kızıyla
birlikte karşı karşıya oturduk, Göz göze bakıştık. Sonra şu kara ekmek
gibi ekmekle doyuncaya kadar patates yediğimizi görmüştüm. İşte rüyam
bugün gerçekleşti.” demiş.
Sonra kelin babası “Kovduğum için beni affet oğlum. Sana şu da malum olsun. Sen vezir olarak kalmazsın, padişah da olursun. Niçin dersen,
kara ekmek ile patatesin kıymetini bilen kişi mahcup olmaz.” demiş.
Kelin annesi, babası, ağabeyleri başka misafirler de kara ekmekle bir
kazan patatesi yiyip bitirmişler. Yedi kat ter çıkana kadar ailecek çay içmişler, sonra dağılmışlar.
Çok bir zaman geçmeden kelin babasının söylediği sözler doğru
çıkmış. Genç padişah kara ekmekle patatesi yemekten saymadığı için çok
fazla padişah olarak kalamamış. Kel, padişah olmuş. Eee, diğeri de onun
baş veziri olarak kalmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
829
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.35.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 35
D1225. Magic whistle / Sihirli ıslık BOM: 35
B215.1. Bird language / Kuş dili BOM: 35
B450. Helpful birds / Yardımsever kuşlar BOM: 35
G303. Devil / Şeytan BOM: 35
D1065.1. Magic boots / Sihirli çizme BOM: 35
D1067.1. Magic hat / Sihirli şapka BOM: 35
D1155-1. Magic felt (mat) / Sihirli keçe (MEK) BOM: 35
D1520.19-1. Magic transportation by felt (mat) / Keçe (halı) aracılığıyla sihirli ulaşım (MEK) BOM: 35
D1361.15. Magic cap renders invisible / Sihirli şapkanın görünmezlik
sağlaması BOM: 35
D1601-38. Self-going car / Kendi kendine giden araba (MEK) BOM: 35
D1814.1. Advice from magician (fortune-teller, etc.) / Büyücüden (falcı vb.) nasihat alma BOM: 35
D1121. Magic boat / Sihirli kayık BOM: 35
G200. Witch / Cadı BOM: 35
3.36. UçAn Keçe
3.36.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir delikanlı ava çıkmış. Bakmış ki iki çocuk kırda kavga ediyormuş.
Çocukların yanına varmış da “Ne diye kavga ediyorsunuz?” diye sormuş.
“İşte babamızdan kalan bir uçan keçe,D1155-1. bir sopa,D1094. bir çizmeD1065.1. var. Bunlar için kavga ediyoruz. Üç tane olduğu için paylaşamıyoruz.” demiş çocuklar.
“Bunun için kavga etmeyin. Ben eşit şekilde paylaştıracağım.” demiş
delikanlı.
830
Erkan KARAGÖZ
Bu çocuklar şeytanG303. evladıymış. Delikanlı tüfeğini hazırlayıp doldurmuş. Sonra “İşte ben kırk tane darı tanesi atacağım. Bunları bulup
getirin. Hanginiz daha çok bulursa eşyaların ikisi onun olur.” demiş.
Delikanlı darıları atmış. Şeytan çocukları darıları aramak için gitmişler. Delikanlı uçan keçenin üstüne oturmuş, uçupD1531-13. gitmiş. Sonra gide
gide bir şehre gelmiş. Bir demircinin yanına girip orada yaşamaya başlamış. Demircinin Grizata isminde bir kızı varmış. Delikanlı, kız ile yakınlaşmış. Kızın ailesi durumu sezip kızlarını bir dağın çukuruna kapatmışlar.
Delikanlı, kızı aramaya başlamış. Demircinin hanımına “Anne, tüfeği ver
hele! Ava çıkıp geleyim.” demiş.
“İşte istediğini seçip al!” demiş demircinin hanımı.
Delikanlı tüfeklere bakmış. Grizata’nın isminin yazılı olduğu tüfeği
görmüş. Bu tüfeği alıp ava gitmiş. Çok dolaşmadan bir tavşan, bir keklik
vurmuş. Sonra eve dönüp “Anne bunları vurdum, pişir!” demiş.
“Olmaz, bunu Grizata’ya götürmek gerek.” demiş demircinin hanımı.
“Öyleyse ben de geleceğim.” demiş delikanlı.
“Olmaz, sen oraya gidemezsin.” demiş kızın annesi.
Delikanlı çok üsteleyince bunlar gitmişler. Bir büyük denizin kıyısına
gelmişler. Denizi geçmek için delikanlı şeytanlardan aldığı eğri sopayı bırakmış. Orada bir köprü meydana gelmiş.D1258.1.
“Vay, vay, burada bir köprü olmuş!” diye nine şaşırmış.
Bunlar köprüye gidip mağaraya gelmişler. Annesi yemeği Grizata’ya
verdikten sonra dönmek için hazırlanmış. Gelip bakmış ki köprü de yokmuş, delikanlı da yokmuş.
“Vay, vay, köprü nerede? Delikanlı nerede?” demiş kadın.
Delikanlı çizmelerini giydiğinden görünmüyormuş.D1361.38. Böylece
kadından kaçıp Grizata’nın yanına gelmiş. Kızdan kendisiyle gelmesini istemiş.
Kızcağız “Olmaz, köye dönmem. Babam azarlar.” deyip başını eğmiş.
“Benim uçan keçem var. Keçeye oturup gideriz.” demiş delikanlı
Delikanlı böyle söyleyince Grizata da gelmiş. Sonra bunlar keçeye
oturup delikanlının köyüne doğru uçup gitmişler. Onlar hâlen de orada yaşıyorlarmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
831
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.36.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 36
D1155-1. Magic felt (mat) / Sihirli keçe (MEK) BOM: 36
D1094. Magic cudgel (club) / Sihirli sopa BOM: 36
D1065.1. Magic boots / Sihirli çizme BOM: 36
G303. Devil / Şeytan BOM: 36
D1531-13. Magic felt gives power of flying / Sihirli keçenin uçurması
(MEK) BOM: 36
D1258.1. Bridge made by magic / Sihir yoluyla köprünün inşa edilmesi BOM: 36
D1361.38. Magic boots render invisible / Sihirli çizmelerin görünmez
yapması BOM: 36
3.37. ABdURRAHMAn
3.37.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel zamanda bir köyde bir nine ile bir dede yaşıyormuş. Onlar fakirmiş. Bunların çocukları doğunca hemen ölüyormuş. En son bir oğulları
olmuş. Bu oğulları yedi sekiz yaşına gelince birbiri ardına dede ile nine
vefat etmiş. Oğlan yetim kalmış.
Oğlan yetim kalınca komşularından yemek isteyerek karnını doyurmuş. Böylece on yaşına gelmiş. Oğlan iki yıl köyün koyununu, keçisini
gütmüş. Çalışıp karnını doyurmuş. O vakitlerde bir ihtiyar “Oğlum sen bu
köyde durma, yabancı ellere çıkıp git. Bir zenginin yanında işe girersen
karnın da doyar, üstün başın da iyi olur.” diye akıl vermiş. Oğlan, ihtiyarın
sözünü dinleyip yabancı ellere çıkıp gitmiş.
Oğlan dilenerek karnını doyurup yoluna devam etmiş. Bilmem kaç
köyü, kaç şehri geçmiş. Birçok yer gitmiş. Sonra bir vakit bir Rus köyünden geçerken bir çekiç bulmuş. Bir Rus oğlanı gelmiş de çekiç benim
diye çekice yapışmış. Aralarında çekice sahip olma mücadelesi başlamış.
Bunlar çekmişler çekmişler, çekici birbirlerinin elinden çekip alamamışlar. Sonra yetim oğlan daha kuvvetli çekince çekiç birdenbire onun göğsüne gelmiş. Oğlan havaya doğru yükselmeye başlamış. Yüksele yükse-
832
Erkan KARAGÖZ
le gözden kaybolup gitmiş. Böyle havada uçup giderkenD1531-12. onun sırtı
kaşınmış. Kaşıyayım dese eli uzanmamış. Elindeki çekiçle kaşımaya başlayınca vah, oğlan düşmeye başlamış. Yavaşça bir taş yolun kenarına inmiş. Sonra “Bu çok kerametli bir çekiçD1209.4. olmalı! Bunu ben bir zengine
götüreyim, herhâlde satın alır. Benim de param olur. Bu kerametin kendisi
yenmez şimdi.” diye düşünmüş. Dünya tecrübesi olmayan yetim oğlanın
tek kaygısı ilk önce karnını doyurmakmış.
Onun düştüğü yerden çok büyük bir şehir görünüyormuş. Şehrin bacaları da cami minareleri de uzunmuş. Bacalardan kara dumanlar tütüyormuş.
Oğlan kalkıp ana yola çıkmış, şehre doğru gitmiş. Şehre varınca birkaç sokağı geçip şehirdeki en büyük evin önünde durmuş. Bu evin gerçekten de
zengin birisinin evi olduğunu anlayınca sahibini sormuş, içeri girmiş. Bir
iş isteyecektir diye hizmetçiler bir şey yapmamışlar. Oğlan, evin sahibinin
odasına girmiş.
Girince “Sultanım, benim bir çekicim var. Göğsüne vurduğun zaman
uçuyorsun. Arkana vurunca aşağıya iniyorsun. Siz bunu alır mısınız acaba?” diye sormuş.
Ağa ona bakmış da “Yalan söylese ne olacak, bu yoksul bir oğlan.”
demiş, gümüş para verip çekici almış. Parasını alınca oğlan sevincinden
koşarak çıkıp gitmiş. Sonra zengin adam kapının önüne çıkmış, çekiçle
göğsüne vurmuş. Vurmasıyla zengin adam yükselmeye başlamış.. Çekiçle
arkasına vurunca yeniden kapının önüne inmiş. Sonra evine girmiş de “Eh,
o yoksul oğlana ben hak ettiği parayı verip cebine koymadım.” demiş. İki
hizmetçisini oğlanı aramaya göndermiş. Daha çok yol almayan oğlanı hizmetçiler bulup getirmişler. Oğlan paramı geri alacak diye korkarak girmiş.
Oğlan girince zengin adam bir tezgâhtar çağırtıp emir vermiş de “Bu oğlanı başında şapkasından, ayağında çizmesine kadar giydirin getirin.” demiş.
Oğlanı baştan aşağı giyindirip zengin adamın yanına dönmüşler. Zengin adam bir keseden bir avuç altın çıkarmış da “Bak oğlum, bu keseyiD1193.
kaybetme, çaldırma! Bu para senin çocuklarının çocuklarına da yeter.” demiş.D1451.2. Oğlan teşekkür edip sevinerek gitmiş. Sonra zengin adam yatak
odasındaki demir sandığa çekici saklamış.
Bu zengin adamın on sekiz yaşında Abdurrahman isminde bir oğlu
varmış. Abdurrahman çok zeki bir delikanlıymış. Çekici babası bir sır
olarak saklasa da oğlu bunu anlamış, bir şekilde onu eline geçirmeyi
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
833
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
kafasına koymuş. Sandığın anahtarı annesinin saçının örgüsündeymiş.
Delikanlı çalmak için uygun bir zamanı denk getirememiş. Uzun bir zaman
bekledikten sonra bir vakit gece ortasında kalkmış. Babası ile annesinin
yatak odasının kapısının açık kaldığını görmüş. O an Abdurrahman odaya sürünerek girmiş. Annesi ayrı bir karyolada yatıyormuş. Annesinin saç
örgüsünü kesip anahtarını almış. Alınca usulca gidip sandığı açmış. Karıştırırken çekici bulmuş. Sonra delikanlı hep yaptığı gibi kedi gibi atlayarak
dışarıya çıkmış.
Gece karanlık, hizmetçiler çoktan uyumuşmuş. Abdurrahman çekiçle
göğsüne vurunca yerden yükselmeye başlamış. Abdurrahman yükselmiş
de yükselmiş. Artık yerde görünmüyormuş. Başının üstünde yıldızlar parlıyormuş.. Sonra “Bu kadar yeter.” demiş, çekiçle arkasına vurmuş. Vurmasıyla birlikte yere doğru inmeye başlamış. Delikanlı yere inmiş de inmiş,
bir ağaçlık yerde durmuş. Karanlık olunca nereye indiğini de bilememiş.
“Aydınlık olsun, bilirim.” deyip oracıkta yatıp uyumuş.
Bir vakit sonra tan atmış. Üstünde kaftan olan bir ihtiyar adam Abdurrahman’ın ayağına vurmuş, onu uyandırmış.
“Kalk, edepsiz! Niye burada yatıyorsun?” demiş.
Abdurrahman gözünü açmış da “Dede, niye bu kadar çok öfkelendin?” demiş.
“İşte şu yazıyı görmedin mi, aptal?” demiş ihtiyar adam.
Abdurrahman kalkıp yazıyı okuyunca yazıda bahçeye padişahtan izinsiz giren kişinin başı kesilecek diye yazıyormuş. Abdurrahman yabancı bir
ülkenin padişahlığının bahçesine inmişmiş. Sonra dönüp gelmiş de bu ihtiyar adama “Dede, bu nasıl bir bahçe ki?” diye sormuş.
“Bu padişahın bahçesi. Bahçenin ortasında çok büyük bir ev var. Çok
kalın yapılmış kuleleri gökyüzünü aşıyor.”F772.1.2. demiş dede.
“Eee, o nasıl bir ev ki?” demiş Abdurrahman.
“Padişah bunu kendi kızı için yaptırdı. Bunun en üst katında padişahın
kızı etrafa bakarak manzarayı izliyor, gönlünü açıyor.” demiş dede.
“Dede, sen kimsin?” diye Abdurrahman sormuş
“Ben bu bahçeye bakıyorum, temizliyorum, süpürüyorum.” demiş ihtiyar adam.
834
Erkan KARAGÖZ
“Dede, bu bahçe çok büyük. Tek başına bakmak sana zor geliyordur.
Yardımcın olarak beni almaz mısın?” diye delikanlı sormuş.
İhtiyar adam “Doğru, iş zor. Alsam mı almasam mı acaba?” diye ihtiyar tereddüt etmiş.
“Al dede al! Ben sana çok iyi yardımcı olurum.” demiş delikanlı.
Abdurrahman böylesine içten söyleyince ihtiyar onu arkasına alıp gitmiş. Bahçenin içinde başka bir ev daha varmış. Burada Abdurrahman’a
bembeyaz bir kaftan giydirmiş, yemek yedirmiş. Karnını doyurunca ona
iş buyurmuş. Bunlar ikisi birlikte bahçeyi süpürmüşler, dökülen yaprakları
temizlemişler, çiçekleri sulamışlar.
Akşam olmuş. Akşam olunca delikanlının gönlü dayanamamış. Kulenin tepesinde yaşayan padişahın kızını göresi gelmiş. Gece yarısı dede
uykusunda horlamaya başlayınca Abdurrahman ses çıkarmadan bahçeye
çıkmış. Çıkınca çekiçle göğsüne vurmuş. Biliyorsunuz artık, çekiçle göğsüne vurunca yükselip gidiyormuş. Ağaçların arasından yükselip o büyük
evin olduğu yere yönelmiş. Kulenin etrafında uçarken üst katın teras gibi
dışarı çıkılan bir yeri varmış. Delikanlı orayı görmüş. Biraz daha çabalayarak daha da yükselmiş de yavaşça terasa inmiş. Dikkatlice kapıyı açmış, büyük salona girmiş. Sağ taraftaki oda kızın yatak odasıymış. Padişahın kızı, gümüş karyolada hiçbir şeyin farkında olmadan uyumaktaymış.
Şimdi, Allah var, güzelliğine söz yokmuş. Yattığı yerden nur parlıyormuş!
Gençken onu ben de görmüştüm. Gördüğüm o eşsiz güzelliği şimdi
anlatmam mümkün değil.
Delikanlı tan vaktine kadar beklemiş. Sonra büsbütün kendini kaybetmeden sessizce gelmiş de kızın sağ elindeki altın yüzüğünü çıkarıp almış.
Sonra geldiği gibi sessizce çıkıp gitmiş. Terasa çıkınca çekiçle göğsüne
vurmuş, yukarı yükselmiş. Yükselince arkasına koymuş, yere inip dedenin
yanına dönüp yatmış.
Padişahın kızı sabah kalkınca elini yüzünü yıkarken altın yüzüğünün
olmadığını görmüş. Nerede olduğunu bilemeyince şaşırmış.
Delikanlı sabahleyin ihtiyarla birlikte yemeğini yiyip işe çıkmış. Kendisi bahçeyi süpürse de aklı kızdaymış. Ne zaman gece olur acaba diye
beklemeye başlamış. Gece olunca dün geceki gibi gece ortasında uçarak
kızın yanına varmış. Hayran hayran baktıktan sonra kızın sol elindeki gü-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
835
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
müş yüzüğünü alıp gitmiş. Kız sabah yüzünü yıkarken gümüş yüzüğünün
olmadığını görünce çok şaşırmış. “Nasıl bir hikmet bu?” diye düşünmüş.
Üçüncü gece delikanlı yeniden gelmiş. Görüp bakmaya doyamayınca
ne olursa olur diyerek kızı uyandırmak istemiş. Böyle düşünmüş de
dikkatlice varıp kızın bileğinden tutmuş.
Kız ürkerek gözünü açmış. Gözünü açınca önünde duran delikanlıyı
görmüş. Delikanlı sakince “Güzel korkma, ben geldim.” demiş. Kız öfkelenmemiş. Kız, delikanlıya bakakalmış da “Dün gece ve evvelki gece gelip
benim yüzüklerimi sen mi aldın?” diye sormuş.
“Ben aldım.” demiş delikanlı.
“Sen insan mısın yoksa cin peri misin?” demiş kız.
“Ben Allah’ın yardımcısıyım!” demiş bu. Kızın yattığı yer yüksek,
aşağıda muhafız duruyormuş. İnsanın gireceği gibi değilmiş. Delikanlı
böyle gülerek cevap vermiş. Ne yapsın yani, sihirli çekici mi çıkarsın!
Padişahın kızı on sekiz yaşında olsa da şimdiye kadar bir delikanlıyı
gördüğü bile yokmuş. Babası İnsanlar bakmasın, delikanlılar onu kendileri
için seçmesin diye kıza başka bir ev yaptırmış, önüne de muhafızlar koymuşmuş.
Abdurrahman da çirkin delikanlılardan değil, her şeyi tam, çok güzel,
çok yakışıklı bir delikanlıymış. Bundan dolayı padişahın kızı bir görüşte
ona âşık olmuş. Onlar konuşup geceyi birlikte geçirmişler. Tan atmadan
önce delikanlı “Tamam, ben döneyim şimdi.” demiş, dönüp gitmiş. Kız
yarın da gelmesi için onu çağırmış. Zaten delikanlıya da bu gerekmiş. Dördüncü gece delikanlı tekrar gelmiş. Uzun günü çile çekerek geçiren kız
uyumadan onu beklemiş.
Delikanlı gelince kız sıçrayıp kalkmış, onu karşılamış. Birlikte oturup
konuşmuşlar. Artık bunların elleri ellerinden, gözleri gözlerinden ayrılmıyormuş! Konuşurlarken sabredemeyip sarılıp kucaklaşmışlar, öpüşmeye
başlamışlar. Böylece konuşacak sözlerini bitirememişler, sevişip öpüşmeye doyamamışlar. Tan vakti yakınlaşınca delikanlı gitmiş. Kız kalmış. Delikanlının beşinci gelişinde artık bunlar iyice kaynaşmışlar. Ondan sonra
her gece vakti delikanlı, kızın yanına gitmiş. Tan atmadan dedenin yanına
dönmüş. Böyle bir yıl geçip gitmiş.
836
Erkan KARAGÖZ
İşte bir zaman, kızın kadın öğretmeni kızdaki değişikliği fark edince
telaşlanmaya başlamış. Her gün kızın gündüz vaktinde yemeyip içmediğini, karyolasından kalkmadığını görünce “Hay, bunda bir hikmet var.” diye
düşünmüş. Ama ne olduğunu anlayamamış. Epey bir zaman geçince kızın
karnının şiştiğini gören kadın daha da çok şaşırmış. Kız hamileymiş. Kadın öğretmen “Padişaha söylesem mi yoksa söylemesem mi acaba?” diye
düşünüp taşınmış. Sonra “Söylemezsem iyi olmaz.” deyip padişaha gitmiş.
Padişahın yanına varınca padişah, hanımı ile çay içiyormuş. Hâl hatır
sorduktan sonra kadın “Sultanım ben bir işe çok şaşırıp kaldım. Onu size
söyleyemeden yapamayacağım.” demiş.
“Söyle ne oldu bu böyle?” demiş padişah.
“Kızınızın endamında bir şeyler var gibi.” demiş kadın korkarak.
Padişah ile hanımı çok şaşırmışlar. Kadına sormuşlar da sormuşlar.
Sonra padişah ona “Tamam, git. Sen bunu sır olarak sakla, hiç kimse bilmesin.” demiş.
Kadın çıkıp gidince padişah en büyük vezirini çağırtmış. Onunla konuşup fikir alışverişi yaptıktan sonra bahçedeki muhafızları artırmış. Hatta
kızın yatak odasının çevresine de bir muhafız koymuşlar.
Abdurrahman bunu bilmiyormuş. Her zamanki gibi çekiciyle göğsüne
vurmuş, uçup çatı katına inmiş. İnince kapıyı açayım dediğinde asker onu
tutmuş. Delikanlı işin fenalığını sezip askeri açık bir yere sürüklemiş. Abdurrahman da güçlü, asker de pehlivanmış. Böyle birbirlerini tartaklarken
terasa çıkmışlar. Delikanlı sihirli çekiçle göğsüne vurunca kendisiyle birlikte askeri de havaya kaldırıp gitmiş. Böyle sürüklenerek uçup giderlerken
Abdurrahman’ın ceketinin eteği yırtılmış, asker düşmüş.
Abdurrahman sabah tan atınca bahçeye bakan ihtiyar ile işe çıkmış.
Fakat düşen asker yırtılan ceketin eteğini alıp padişaha götürmüş. Gece
olanları anlatmış. O zaman padişah, kızını çağırtmış. Veziriyle birlikte onu
sorgulamışlar.
“Kim geliyor senin yanına? Doğruyu söyle.” demiş padişahın veziri.
“Bir delikanlı geliyor. Ben ona âşık oldum. O, Allah’ın yardımcısı.”
diye kız cevap vermiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
837
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra kızı çatı katına göndermişler. Padişah ile veziri şehre habercileri
çıkarmışlar. “Yarın meydana gidiniz, bir kişi bile kalmasın!” diye bunlar
bağırarak gezmişler.
Sabah güneş çıkınca saat sekizde genci de, yaşlısı da, çoluk çocuğu
da; halkın hepsi sokaklardan meydana akmış. Meydan tepe bir yerdeymiş.
Oradan her yer görünüyormuş.
Vezir doğrulup “Herkes geldi mi?” diye sormuş.
“Geldiler, geldiler!” diye bağırmışlar.
Bahçe bakıcısı dede “Şehir halkının hepsi geldi, benim bir yardımcım
var. O bahçede kaldı.” demiş.
“Onu da alıp geliniz.” demiş vezir. Abdurrahman’ı alıp getirmişler.
Onun ceketinin eteği yokmuş. Kopan etek parçasını onun elbisesine koymuşlar, parça onunkiymiş. Bu arada padişahın kızını da alıp getirmişler.
Alıp gelmişler de Abdurrahman’ın yanına koymuşlar. Bunların ikisi yan
yana durmuşlar. İkisi de o kadar güzelmiş ki, hatta baktığında gözler kamaşıyormuş!
Öfkesi yüzünden okunan padişah onlara daha fazla bakmayıp “Yarın
saat sekizde yeniden meydanda toplanılacak! İşte bu ikisi halkın önünde
asılıp öldürülecek!” diye emir vermiş.
İki asker, delikanlı ile kızı alıp gitmiş. Onları iki ayrı odaya koymuşlar.
Ortadaki duvarda da küçükçe bir bağlantı varmış. Kız buradan uzanıp
bakmış da Abdurrahman’a “Ey delikanlı! Sen bir kulun sevgili çocuğusun,
benim için helak olacaksın.” demiş.
“Hayır, ben helak olmayacağım. Benim için padişahın öz kızı, sen helak olacaksın.” demiş Abdurrahman.
“Ne yapabiliriz ki kaderimiz böyleymiş.” demiş kız ağlayarak.
“Ağlama canım, beni dinle. Yarın meydana halk toplanınca ikimizi
ayrı yerlere koyarlar. Bu sırada sen babandan ‘Baba, sen bizi beraber öldürt. Ölmeden önce bir iki kelime konuşmamıza izin ver.’ diye istekte bulun. O, öz çocuğunun isteğini geri çevirmez. O izin verince sen gelirsin ve
benim boynuma yapışırsın. Böyle yaparsan biz ikimiz kurtuluruz.” demiş.
İki karanlık odada iki genç yürek birbirlerini böyle teselli etmişler.
Gece bitmiş, tan atmış. Padişahın fermanı gereği söylenen vakitte halk
838
Erkan KARAGÖZ
yeniden meydanda toplanmış. Delikanlı ile kızı da buraya alıp gelmişler.
Darağacının altında ikisini iki ayrı yere koymuşlar. Bunlara acıyan halk
meydanda ağlıyormuş. Lakin ne yapsınlar, hiç kimse padişahın emrine
karşı çıkamıyormuş.
Bu sırada padişahın kızı babasının yanına gelmiş de “Baba! Bizi beraber öldürt. Ölmeden önce hiç olmazsa bir iki söz konuşmamıza izin ver.”
diye yalvarmaya başlamış.
Padişah nasıl olduysa merhamete gelip izin vermiş. Sonra padişahın
kızı gelmiş, delikanlının boynundan yapışmış. Delikanlı cebinden sihirli
çekici çıkarıp göğsüne vurmuş. Bunlar birbirlerini sıkıca kucaklamışlar.
Uçarak bulutları aşıp gitmişler. Bunu gören meydandaki halk homurdanmaya başlamış.
Onlardan kimileri “Bu yoksa gerçekten de Allah’ın yardımcısı mı acaba?” demiş.
Kimileri de “Yoksa melek mi acaba?” demiş.
Kucaklaşarak göğü aşan delikanlı ile kız uçmuşlar da uçmuşlar. Artık yer de görünmüyormuş. Gün kararmaya başlayınca kız, delikanlıya
“Abdurrahman artık yere inelim.” demiş. Abdurrahman çekiçle arkasına
vurunca bunlar yavaş yavaş büyükçe bir köyün üç dört kilometre yakınına
inmişler.
Güneşin batacağı sırada bunlar köye varmışlar. Kız “Abdurrahman,
doğum vaktim yaklaşıyor. Çabucak en baştaki eve girelim.” demiş.
Delikanlı en baştaki eve varınca izin isteyip içeri girmiş. Burada ihtiyar bir çift oturuyormuş. Abdurrahman hâl hatır sorduktan sonra “Nine,
dede biz yolcu kişileriz. Dışarıda ailem var. Bir on gün kadar burada kalmamız için bize yer verebilir misiniz?” demiş.
Nine “Nerede senin ailen?” diye sormuş da koşarak çıkmış. Kıza
“Haydi çocuğum haydi, eve.” demiş. Sonra ihtiyar kadın çabucak keçe
yorganlarını kapının önüne sermiş. İhtiyar adam ile delikanlıyı kovmuş.
Onlara “Gidin, dışarı çıkın.” demiş.
Bunlar çıkınca kız, bir erkek çocuğu dünyaya getirmiş. Nine, çocuğun
ebesi olmuş. Hem bebeğe hem anneye baktıktan sonra onları uyutmuş. Sabah olunca nine çıkmış, delikanlıyı uyandırmış. Ona “Oğlum kalk, müjde,
oğlun oldu.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
839
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Nine, müjdeliğin bir havluyla bir gömlek.” demiş Abdurrahman.
Müjdelik için ne vereceğini söylemiş.
Sonra bunlar eve girip çay içmişler. Kız çarşafların içinde yatıyormuş.
Abdurrahman “Dede, bu taraflarda ne gibi haberler var?” diye sormuş.
İhtiyar “Oğlum, bizde şöyle haberler var. Padişahımız pek heybetli
bir kişiydi, ölüp gitti. Padişahın bir oğlu kaybolmuştu. O kaybolan oğlan
dönüp gelse padişahımız olur diyorlar. Yalnız padişahın oğlundan hiçbir
haber yokmuş. Bunun için halk ‘Acaba şimdi kim padişah olacak?’ diye
korkuyla bekliyor.” demiş.
Sonra Abdurrahman çıkıp gitmiş de çocuğuna gömlek, pantolon,
yorgan almış. Nineye de müjde verdiği için bir gömlekle bir havlu almış.
Parası çok olunca şeker de et de somun ekmeği de almış. Hepsini yükleyip
dönmüş. Nineye gömlekle havlusunu vermiş. Nine çok sevinmiş. Tatlı tatlı
yiyecekleri görünce dedenin gönlü bir hoş olmuş. Böyle beş altı gece uyuyunca kız biraz kendine gelip ayağının üstüne basmaya başlamış.
Bir gece Abdurrahman hanımını dışarı alıp çıkmış da ona “İşte, ben
de senin gibi padişah çocuğuymuşum! Babam, ben çıkıp gidince padişah
olmuş, şimdi ölmüş. Dönüp tahta oturmak gerek…” demiş.
Bunlar konuşmuşlar, akıl yürütmüşler. Kız “Öyleyse bir haftamız bile
yok.” demiş.
Abdurrahman “Biz çocuğu götürmeyelim. Nine kabul ederse ona bırakıp gidelim.” demiş.
Abdurrahman her gün etini, soğanını, başka ihtiyaçları getirmiş. Bunların hiçbir şeye ihtiyaçları yokmuş. Böyle bir hafta on gün geçince sabahleyin çay içtikleri sırada Abdurrahman söze başlayıp “Nine, biz yolcu
kişileriz. Böyle olunca bizim yeni doğmuş bebeği yürüyerek götürmemiz
çok sakıncalı. Siz razı olursanız biz onu size bırakalım.” demiş.
Nine “Bırakın, bırakın! Ben ona sizden daha iyi bakarım.” demiş.
Bir gün şöyle akşama doğru onlar gitmek için toplanmışlar. Abdurrahman masaya bir avuç altın bırakarak “Nine, bunlar çocuğa bakmak ve
okutmak için. Çocuğa bakıp onu okutun.” demiş. Bir avuç daha altın koyarak “Bunlar da çocuğa bakacağınız için size.” demiş.
Vedalaştıktan sonra bunlar yaya olarak yola çıkmışlar. Şimdi güneş
de batmak üzereymiş. Köyden aşağı yukarı iki kilometre kadar gidince
840
Erkan KARAGÖZ
hanımı delikanlının boynuna sıkıca sarılmış. Delikanlı çekiciyle göğsüne
vurmuş. Sonra bunlar uçup gitmişler. Daha önceki gibi bulutları aşıp pek
çok yeri geçince bunlar Abdurrahman’ın babasının evinin önüne inmişler.
Annesi koşarak dışarı çıkmış, oğlunu tanımış. Bunlar ağlamışlar, sonra eve
girmişler. Türlü haberlerle geceyi geçirmişler.
Sabahleyin vezirler toplanmış. Abdurrahman hepsiyle görüşüp tanışmış, onlara geri döndüğünü söylemiş. Vezirler padişahın kayıp oğlunun
döndüğünü halka haber vermişler. Sonra büyük bir meclis toplayıp Abdurrahman’ı padişah seçip tahta oturtmuşlar.
Tamam, burası bekleyedursun. Şimdi ninede kalan bebeğe dönelim.
Abdurrahman mollaları toplayıp oğluna Mansur ismini koyup gitmişmiş.
Oğlanı nine ile dede iyi bir şekilde yetiştirmiş, yedi sekiz yaşlarına gelince
okula vermişler. Oğlan okumada çok zekiymiş. Her şeyi öğrenmeye çalışıyormuş. Artık o, on iki on üç yaşına gelmiş. Dede ile nineye anne baba
diyormuş.
Bir vakit Mansur’a yaramaz bir çocuk tutmuş da “Sen serserisin ki!”
demiş. Mansur buna gücenip dönmüş de bu sözü babasına söylemiş.
İhtiyar “Sen ne diye serseri olasın, serseri falan değilsin sen.” demiş.
Nine ile dede Mansur’u birlikte teselli etmişler.
Ertesi gün o yılışık çocuk yeniden aynı şeyleri söylemiş. Mansur dönüp
bu olayı dede ile nineye söylemiş. Kendi de bu işte bir iş var diye bir şeyler
sezmeye başlamış. Şimdi hâl böyle olunca dede ile nine de düşüncelere
dalmışlar. “Bu nasıl olsa bir zaman sonra öğrenecek, bizim söylememiz
daha hayırlı olur.” demişler, Mansur’a bu sırrı söylemeye karar vermişler.
Bir gün yemeğe oturduklarında “Oğlum, biz sana doğrusunu söyleyelim. Evet oğlum, biz senin baban ile annen değiliz. Senin baban ile annen
burada misafir olmuşlardı. Sen bizim evde dünyaya geldin. Annen sana
bir hafta on gün kadar sütünü emdirdi. Sonra onlar bizim yola çıkmamız
gerek diyerek seni bize bırakıp gittiler. Biz kabul edip aldık.” demiş dede
ile nine.
“O zaman siz benim babam ile annem olmuyorsunuz ki.” demiş Mansur.
“Öyle.”demiş dede ile nine.
“Öyleyse siz bana izin verin. Ben babam ile annemi arayıp bulayım.”
demiş delikanlı, onlardan izin istemiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
841
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Dede ile nine “Sen daha çok gençsin.” diyerek Mansur’u vazgeçirmeye çalışsalar da Mansur diretince razı olmuşlar.
Dede ile ninenin rızasını alınca delikanlının yola çıkacağı gün gelmiş.
Abdurrahman’ın bırakıp gittiği para daha bitmemişmiş. Paranın kalanını
nine getirip masanın üstüne koymuş da “Oğlum bu babanın bırakıp gittiği
para, az da olsa al.” demiş. Mansur önce almamak için tartışsa da dede
ile nine çok zorlayınca parayı alıp cebine koymuş, teşekkür edip evden
çıkmış.
Mansur pek güzelmiş, hatta babası ve annesinden de daha güzelmiş.
Şimdi on altı on yedi yaşlarında bir delikanlıymış. Mansur bildikleriyle
bir öğretmen derecesindeymiş. Ona hayran olmayan kişi yokmuş. Genç
gelinler, kızlar, iç çekip duruyorlarmış. Bundan dolayı mı yoksa başka bir
sebepten mi işte Mansur köyden gitmek için hazırlanınca bütün ihtiyarı,
genci onu geçirmek için yola çıkmışlar. Köyden iki kilometre çıkıncaya
kadar dedeler, nineler, kız, erkek akranları onu yolcu edip ağlamışlar.
Mansur at ile değil yürüyerek gitmiş. Yükü falan da yokmuş. Gide
gide köyleri, şehirleri geçmiş. Delikanlının güzelliğine köy halkı olsun, şehir halkı olsun; her yerde hayran kalıp onu yolcu ediyorlarmış. Bu şekilde
giderken Mansur büyük bir şehre varmış. Şehre girince kızlar onun yakışıklılığından gözlerini alamamışlar, onun arkasından gitmişler. Delikanlı
etrafına bakmış da ne yapacağını bilemeyip utandığından bir mağazaya
girmiş. Mağazada alış veriş yapanlar bakakalmış, mağaza sahibi durup kalmış. Mansur mağazaya girince onun arkasından halk da girmiş. İşi olsa da
olmasa da diğeri öbürüne soruyormuş. Onu bunu alıyorlarmış ama gözleri
sürekli delikanlıdaymış. Bu durumu gören mağaza sahibi “Hay, bu delikanlı bende satıcı olarak çalışsa kötü giden işlerim düzelirdi!” diye düşünmüş.
Ona buna baktıktan sonra delikanlı çıkıp gitmiş. Ardından başkaları
da çıkmış. Mağazanın içinde hiç kimse kalmayınca mağaza sahibi koşmuş.
Mansur’a seslenip “Delikanlı, haydi bize gidelim. Yemek yeriz!” demiş.
Mansur yolda acıktığı için hayır dememiş. Mağaza sahibinin evi bu
mağazanın arkasındaymış. Bunlar eve girmişler. Kızlar ah çekmişler, delikanlılar kıskanmışlar. Mağazanın karşısında durup kalmışlar.
Ev çok büyükmüş, dışı da güzelmiş, içinde de çok eşya varmış. Salona girince tabandan tavana kadar büyük bir ayna varmış. Duvarların boyu
kadar olmasa da acayip büyük perdeler, odanın ortasında masa, sandalye-
842
Erkan KARAGÖZ
ler, daha birçok şey varmış. Hepsi de parlayıp duruyormuş. Bunlar girince
masaya sofra bezi sermişler, yemek getirmişler.
Bunlar yemeğe oturunca Mağaza sahibi “Delikanlı, sen bende satıcı
olarak çalışır mısın?” demiş.
“Neden olmasın?” demiş Mansur.
“Çalışmak için ne kadar istersin?” diye sormuş mağaza sahibi.
“Yüzde hesabı ile ödersin.” demiş delikanlı.
Bunlar böyle anlaşmışlar. Mağaza sahibi üç gün dinlenmesi için ona
izin vermiş. Hamama girip temizlenmesini ve şehir halkıyla tanışmasını
istemiş. Üç gün geçince onu mağazada satıcı olarak işe başlatmış. Delikanlı satış işine hemen başlamış. İşi olan olmayan sürekli mağazaya gelip
gerekli gereksiz onu bunu almaya başlamışlar. Önceki satıcı mal taşıyıp
güçlükle satılacak malları yetiştirmiş. Mağaza sahibinin bundan başka dört
mağazası daha varmış. Bu mağazaların gelirini şimdi bu mağaza tek başına
kazandırıyormuş.
Bir gün mağazaya güzelce bir kız gelmiş. Giyinip kuşanmış bu, yanağına boya sürmüş. Tırnaklarını boyamış. Kendi de gülüp duruyormuş.
Bunun gözleri oynuyormuş. Mansur’dan on akçelik kırmızı ruj istemiş.
Kız cüzdanına bakmış da “Eh delikanlı, paramı unutmuşum. Ürünü
sen bana ver, parasını sonra getiririm.” demiş.
Delikanlı aldanmayıp “Aldığını şuraya ayırıp koy, parayı getirince
alırsın.” demiş.
Kız “Yoksa sen beni yalancı diye mi düşünüyorsun, ben vezirin kızıyım. Bir saate parayı yetiştiririm, ver şimdi!” demiş.
Delikanlı ne yapsın “Aha, vezirin kızı mı acaba?” diye düşünmüş de
aldığı ürünü kıza vermiş. Bir iki saat geçmiş, kız daha gelmemiş. Mansur
öğle yemeğini yiyormuş. Yedikten sonra yeniden satış işine başlamış. Kız
daha da yokmuş, gelmemiş! Mansur akşam olunca mağazayı kapatmış,
vezirin kızını aramaya gitmiş.
Vezirin evine geldiğinde kız hiçbir şey olmamış gibi evde oturuyormuş.
Delikanlı “Sen sözünde durmayan biriymişsin, genç hanım! Şimdiye
kadar kaç saat geçti ama parayı getirmedin. Niye böyle yalan söylüyorsun?” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
843
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Orada benim param vardı. Bilerek sana vermedim. Benim yanıma
gelsin, dedim.” demiş. Sonra küçükçe bir çantadan onluğu çıkarıp Mansur’a vermiş. Kendisi yılan gibi kıvrıla kıvrıla kahkaha atmış. En sonunda
delikanlının önüne gelip durmuş da “Delikanlı, bana asker çocuklarından
da memur çocuklarından da çok görücü geliyor. Hiçbirini beğenmedim
ama sana bir görüşte âşık oldum. Biz tanışalım. Sen nasıl düşünüyorsun?”
diye kız en sonunda sormuş.
Mansur “Sen vezir kızı, ben alt tarafı bir satıcıyım. Böyle olunca biz
nasıl tanışıp da birlikte olabiliriz? Bu mümkün değil.” demiş.
Kız “Ben bunu düşünmem. Eğer sen razı olursan işte bu evin
temelinden senin kaldığın evin temeline kadar tünel açtırırım.” demiş.
“Öyleyse olsun bakalım, haydi açtır.” demiş delikanlı da dönüp gitmiş.
Çok bir zaman geçmeden vezirin kızı yeraltından bir yol açtırmış.
Mansur’un odası ayrıymış. Orada yiyip, orada uyuyormuş. Yol açma işi
bitince gece kızın yanına gelmesi için delikanlıya haber gelmiş.
Gözü bağlanan delikanlı evin kapısını içeriden kilitlemiş de fener alıp
zemindeki yola inmiş. Fenerini yakıp bu yoldan gitmiş. Gide gide vezirin
evinin zeminine varmış. Vardığında kız bodrumu açıp beklemekteymiş.
Delikanlıyı görmesiyle elinden çekip yukarı çıkarmış. Salonu geçip ikisi
bir odaya girmişler. Burada her türlü yiyecekten hazırlanmışmış. İçecek
de varmış.
Mansur’a âşık olan vezirin büyük kızıymış. Onun iki kız kardeşi de
varmış. Bunlar yiyip içip dördü birlikte oturmuşlar. Mansur okumuş bir
delikanlı olduğundan konuşkanmış. Güzel sözler söyleyip tuhaf şeyler anlatıp kızları güldürmüş.
Böyle bir zaman oturduktan sonra delikanlı dönmek için hazırlanmış.
O zaman vezirin ortanca kızı “Eniştem, bana bir erkek arkadaş getir hele!”
demiş.
“Tamam, getiririm.” demiş Mansur.
Mansur ertesi gün mağazadan öğle yemeği için eve gelmiş, yemeğini
yemekteymiş. O sırada sokaktan Abdurrahman padişah geçiyormuş. Delikanlının iki penceresi sokağa bakıyormuş, pencereler açıkmış. Abdurrahman, delikanlıyı görmüş. “Ne yakışıklı bir delikanlı? Dur, onu görüp
çıkayım.” demiş. Mansur’un yanına gelmiş, hâl hatır sormuş. Mansur onu
844
Erkan KARAGÖZ
yemeğe buyur etmiş. Yalnız onun padişah olduğunu bilmiyormuş. Konuşmaya dalmışlar.
Mansur “Haydi delikanlı, gece ben seni bir yere götüreyim, gelir misin?” demiş.
Abdurrahman düşünmüş de “Uzak değilse gelebilirim.” demiş.
“Yok, yakın yakın.” demiş Mansur. Padişah kabul edince “O zaman
sen akşam benim yanıma gel, birlikte gideriz.” demiş Mansur. Sonra padişahı yolcu etmiş.
Akşam olup karanlık çökünce padişah gelmiş. Mansur fenerini yakıp
bodrum katını açmış. Padişah “Bu beni nereye götürecek ki?” diye beklerken, Mansur feneri tutup önden inmiş de “Haydi in!” diyerek Abdurrahman’ı çağırmış. Böyle deyince padişah da inmiş.
Şimdi bunlar yeraltındaki yoldan gitmişler. Mansur önden, padişah
da onun arkasından gitmiş. Vezirin evine varınca kızlar onları beklemekteymiş. Çabucak onları çekip çıkarmışlar. Salonu geçip yemek odasına
girmişler. Masanın üstü türlü türlü yiyecek ve içeceklerle doluymuş. Kızlar
gürültü ederek gelip döne döne yürüyorlarmış. Bunlar oturup yemeye içmeye başlamışlar. Büyük kız ile ortanca kız kendi delikanlılarına ikramlarda bulunmuş. İkram edilince padişah da yemiş. Mansur da dün geceki
gibi değişik değişik şeyler anlatıp kızları güldürmüş. Padişah da gülmüş.
Kendisinin delikanlılık çağlarını aklına getirip of çekmiş. Lakin bir şey
sezdirmemiş. Ne olacak acaba diye daha da oturmuş.
Böyle yiyip içip, gülüp oynadıktan sonra delikanlılar bodruma inip
gitmişler. O sırada vezirin küçük kızı “Enişteler, bana bir arkadaş getirin
hele!” demiş.
Mansur “Tamam, getiririz.” demiş.
Dönünce Mansur, padişaha “Delikanlı, diğer kıza arkadaş getirebilir
misin acaba? Sen bulursan ben başkasını bulmayayım.” demiş.
“Tamam, getiririm.” demiş padişah.
Padişah dönmüş. Sabah olunca vezirine “Sakalını bıyığını kes, üstüne
başına yeni elbiseler giy. Bu akşam seni bir yere götüreceğim. Yalnız sen
öfkelenmeyeceksin. Eğer öfkelenirsen başını kestiririm.” demiş.
Vezir “Senin götürdüğün yerde ben niye öfkeleneyim. Yok, öfkelenip
işi bozmam sultanım. İstediğin yere götür haydi.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
845
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Akşam olunca padişah veziri ile Mansur’un evine gelmiş. Mansur
sözü uzatmayıp fenerini almış, bodrum katına inmiş, onlara da inmelerini
söylemiş. Mansur fener ile aydınlatıp en önden, onun arkasından padişah,
en arkadan vezir gelmiş. Vezir “Vah vah, böyle nereye gidiyoruz, bu ne
iştir acaba?” diye düşünerek gidiyormuş. Lakin padişahtan korktuğundan
bir söz söylemiyormuş. Bunlar varacakları yere ulaşmışlar. Kızlar bodrumu açıp onları beklemekteymiş. Onların takkeleri görününce ellerini uzatıp her birisi kendisininkini çekip çıkarmış. Önce Mansur ile büyük kız,
onların ardından padişah ile ortanca kız, en son olarak vezir ile küçük kız
el ele tutuşarak yemek odasına geçmişler.
Bunlar şimdi altı kişi olmuşlar. Yiyecek çok, türlü türlü içecekler de
varmış. Her birinin önünde gümüş kaşıklar, şıngırdayıp duran kadehler varmış. Kızlar döne döne yürüyor, birbirlerine bakarak gülüyorlarmış. Cilve
yapıyorlarmış şimdi, her birinin delikanlısı olduğundan seviniyorlarmış!
Vezir kendi evine, kızlarının yanına gelip girince hayretler içinde
kalmış. Padişahtan korktuğundan sessizliğini korumuş. Kızlar babalarını
tanımamışlar. Vezir, sakalını bıyığını kesince gececik bir delikanlı olmuş!
Bunlar yemeye içmeye başlamışlar. Mansur bir şeyler anlatıp güldürmüş ama vezirin içinde öfke kaynıyormuş. Ama ne yapsın, bir ses bile
çıkaramıyormuş. Böyle otururlarken büyük kız, Mansur’u kendi odasına
alıp gitmiş.
Ortanca kız da padişaha “Haydi, benim odaya geçelim.” demiş.
“Yok, bugün sabredelim.” demiş Abdurrahman.
Küçük kız da babasına sokuluyormuş. Vezir kalkıp her gitmeye çalıştığında padişah parmağı ile tehditkâr bir şekilde işaret edip onu yerine
oturtturuyormuş.
Bu şekilde Mansur’un çıkmasını beklemek onlara çok mu dokunmuştur, orasını Allah biliyormuş. Mansur, vezirin büyük kızı ile el ele yeniden
yemek odasına girince bunlar gitmek için davranmışlar. Kızlar “Yarın da
geliniz.” diyerek kalmışlar.
Gece boyunca öfkesi kabaran vezir uyuyamayıp sabahleyin erkenden
padişahın yanına gelip “Padişahım sultanım! Siz gece beni nereye götürdünüz, ne gösterdiniz?” demiş
“Belki sen kendin anlatırsın. Niçin senin kızların erkek toplayıp edeplerini bozuyorlar, yasalara uymayan işler yapıyorlar?” demiş padişah, ve-
846
Erkan KARAGÖZ
zirinin gözlerinin içine baka baka. Padişah böyle deyince vezir cesaretini
kaybetmiş.
“Ey padişahım sultanım, benim zihnim daraldı. Bu işin çaresini kendin bul.” demiş.
Padişah “Çaresi şu, senin üç kızını delikanlı ile birlikte darağacında
asmak gerek!” demiş.
Vezir ne yapsın, padişahın bu emrini onaylamış. Şimdi atlılarla şehirde haber salmışlar. Padişahın atlı habercileri “Meydana gidiniz, meydana!
Hiç kimseler kalmasın!” diyerek her sokakta bağırarak dolaşıyormuş.
Halk, bir bu sokaktan bir diğer sokaktan gelerek meydana akmış.
Mansur bir şey anlamayıp satış işine devam etmiş. Bir vakit iki asker gelmiş, Mansur’u alıp meydana gitmiş.
Mansur’u iki yanından iki asker tutup getiriyormuş. Şimdi bunlar padişahın sarayının yanından geçecekmiş. Padişah vezirleri ve generalleriyle
sokak kapısının önünde konuşuyormuş. Padişahın hanımı pencereyi açınca
Mansur’u görmüş. “Ay, yakışıklı delikanlıyı asıp öldürecekler şimdi. Görünüşü nasıl da padişaha benziyor.” demiş, koşarak sokağa çıkmış. Koşup
onları durdurmuş.
Mansur’un önüne geçip “Nasıl bir günah işledin, yazık olacak sana
yakışıklı delikanlı! Baban, annen var mı? Hangi taraflardansın sen?” diye
sormuş. Delikanlı o zaman anlamış ölüm cezasına çarptırıldığını ama padişahın hanımına bir söz bile söylememiş. Başını çevirip öylece bakıyormuş.
Padişahın hanımı yeniden önünde durup tekrar sormuş.
Sonra Mansur başını kaldırmış da kadının gözüne bakarak “Abla, ölsem benim kaygılanacak kimsem yok. Babam ile annem bir köyde misafir
olmuşlar. O köyde ben dünyaya gelmişim. Beni bir dede ile nineye bırakıp
gitmişler. Herhâlde ondan sonra beni hepten unutmuşlar. Belki de ölmüşlerdir. Beni gelip almamışlar…” demiş.
Mansur böyle söyleyince padişahın hanımı feryat ederek ağlamaya
başlamış. Delikanlı şaşırıp kalmış. “Abla, ne oldu size, niye ağlıyorsunuz?” diye sormuş.
Padişahın hanımı konuşmamış. Mansur’u yanına almış da padişahın
yanına dönmüş. Kendisi hâlâ ağlıyormuş. Bembeyaz mendiliyle gözyaşlarını silmiş. Bunu gören padişah şaşırıp kalmış, onlara doğru gitmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
847
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Diğerleri de gelir gelmez padişahın hanımı “Sorup soruşturmadan
kendi çocuğumuzu az daha öldürecektin! İlk önce araştırmak gerek.” demiş.
Padişah “Sen hangi vilayettensin?” diye sormaya başlamış.
“Ben falan vilayetin, falan ilinin, falan köyündenim. Babam ile annem
misafir olmuşlar. Ben dünyaya gelince o köydeki bir dede ile nineye beni
bakmaları için bir avuç altın bırakıp gitmişler…”
Mansur böyle söyleyince padişah onun sözünü kesmiş de “Haydi,
hükûmet binasına girelim, gerisini orada anlatırsın.” demiş. Mansur’u alıp
içeri girmiş. Delikanlı iğnesinden ipliğine kadar her şeyi anlatınca padişah,
onun öz oğlu olduğuna inanmış. Delikanlıya git işine deyip göndermiş de
vezirlerini tekrardan mahkeme meclisine toplamış.
O vezir, padişahtan öç almaya bakıyormuş ama diğerleri padişaha
karşı bir söz söyleyememişler. Buraya padişahın hanımı girip çıkıyormuş.
“Çocuğumu öldürtmem.” demiş. Padişahın kendisi de kendi gençlik çağlarını düşünüp oğluna acımış. Sonra padişahın hanımı “Çocuklar yapmış bir
gençlik, nikâh kıydıralım.” deyince bu söze katılmışlar. Mansur ile vezirin
büyük kızına nikâh kıyılması konusunda anlaşmışlar.
Sonra nikâh kıydırıp otuz gün düğün yapıp, kırk gün oynamışlar. Mansur, vezirin damadı olmuş. Hiç akıllarında yokken kavuşan iki sevgili hâlâ
da orada yaşıyor diye bir dede bana söylemişti. Gerçek midir, boş mudur?
Kendim varıp görmedim, düğünlerinde bulunmadım.
3.37.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 37
D1531-12. Magic hammer gives power of flying / Sihirli çekicin uçma
gücü vermesi (MEK) BOM: 37
D1209.4. Magic hammer / Sihirli çekiç BOM: 37
D1193. Magic bag (sack) / Sihirli torba (kese) BOM: 37
D1451.2. Inexhaustible bag (sack) furnishes money / Torbanın bitip
tükenmek bilmeyen para sağlaması BOM: 37
F772.1.2. Tower reaches moon / Kulenin aya ulaşması BOM: 37
848
Erkan KARAGÖZ
3.38. HAlAMBAY
3.38.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Çok eski zamanlarda bir nine ile bir dede yaşıyormuş. Dede çok korkakmış. Gece dışarıya çıktığında nineyi yanına alıp öyle çıkarmış. Dede
bir gece nineyi yanına alıp dışarı çıktığında bir sıçanın üstüne basmış. Sıçan gebeymiş. Dede basınca farenin içinden on iki yavrusu çıkmış.
Dede vurmuş da “Kadın bir mucize var. Çabucak mumu yak.” diye
bağırmış. Nine mumu yakmış. Bakmışlar ki bir sıçan ölü hâlde yatmaktaymış.
“Ey ihtiyar, bu sıçan gebeymiş. On iki yavrusu çıkmış.” demiş ihtiyar
adamın eşi.
“Ey kadın, ben yok yere korkmuşum. Kendim korkak olsam da bir
basışımla on iki hayvan öldürürüm. O zaman ben ne diye korkuyorum?”
demiş ihtiyar adam.
Bu ihtiyarın ismi Halambay imiş.
“Ben kahramanlığımı yazayım hele!” demiş Halambay. Halk görsün
diye bir kâğıda da “Bir ayak basışıyla Halambay bahadır on iki hayvan
öldürdü!” yazmış.
Bir gün Halambay kırlara çıkmış. Giderken ona üç devG0. rastlamış.
Devleri görünce Halambay yaptığı bahadırlığı yazan kâğıdı başucuna koymuş. Sonra uyumuş numarası yapıp yatmış.
Devler onun yanına gelip durmuşlar. Halambay’ın yazdığı yazıyı görünce kendi aralarında “Bu olağanüstü bir kahramanmış! Bize arkadaş olur
mu acaba?” diye konuşmaya başlamışlar. Halambay uyumuş numarası yapıyormuş.
“Halambay bahadır, Halambay bahadır!” diye devler bağırmışlar. Üçüncü kez bağırdıklarında bu uyanmış da “Öff, çok uyumuşum ya.” demiş.
“Haydi dede, bizimle gel.” demiş devler.
Dede hiçbir şey demeden kalkıp devlerin arkasından gitmiş. Epeyce
gittikten sonra devler bir yerde durmuşlar. Altmış deve derisinden dikilen
tulumu dedeye verip onu su almaya göndermişler. Dede tulumu güçlükle
alıp gitmiş. Bir göle varıp tulumu doldurmuş ama o nasıl götürsün bunu? O
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
849
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
kim, bu tulumu yerinden oynatmak kim! Dede bu işin içinden çıkmak için
bir hile düşünmeye başlamış. Onun belinde baltası varmış. Baltasını alıp
gölün etrafını baltalamaya başlamış.
Beklemekten sıkılan devler gölün olduğu yere gelmişler de “Ya Halambay bahadır, sen niçin bu kadar geç kaldın?” demişler.
“Bu su yetmez. Göldeki suyu tamamıyla alıp geleyim diye düşünüyorum.” demiş dede.
“Yok yok, bu su yeter.” demiş devler de tulumu sürükleyerek alıp gitmişler.G501. Dönüp bakmışlar ki suyu kaynatmak için odun yokmuş.
“Git odun getir!” diye altmış kulaçlık urgan verip dedeyi ormana odun
almaya göndermişler.
Dede odunu kesmiş. Altmış kulaçlık urganla odunları bağlamış. Yalnız sürükleyip götürmeye gücü yetmemiş. Yeniden baltasını alıp ormanı
baltalamaya başlamış.
Devler dayanamayıp oraya gelmişler de “Halambay bahadır, sen ne
yapıyorsun?” demişler.
“Bu odunlar yetmez ki! Ormanın hepsini alıp geleyim diye düşünüyorum.” demiş dede.
“Yok bu yeter.” demiş devler de odunları sürükleyerek alıp gitmişler.
Dönünce yemek pişirip karınlarını doyurmuşlar.
Biraz sonra yola çıkmışlar. Giderlerken dede “Haydi dostlar köye yaklaştık. Bizde misafir olun.” demiş.
Devler kabul etmişler. Devleri arkasına alıp dede evine gelmiş de “Hanım, ben misafir alıp geldim. Yemek pişir.” demiş.
“Ne ile yemek pişireyim, et yok ki!” demiş hanımı.
“Ne pişireceğim de ne demek oluyor? Baba devin başı var. Anne devin
döşü var. Onlar yetmezse bak üç dev alıp geldim. Onları kesip koy.” demiş
dede.G572-1.
Bu devler korkularından dedenin evinin iki köşesini yıkarak kaçıp gitmişler.
“Ey kadın ben kendim korkak olsam da ismim bahadırların safında
yer alıyor. Bu hileyi bilmesem devler çoktan beni yemişlerdi.” demiş dede
hanımına.
850
Erkan KARAGÖZ
3.38.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 38
G0. Ogres / Dev(ler) BOM: 38
G501. Stupid ogre / Aptal dev BOM: 38
G572-1. To overawe the ogre by the trick of cooking / Devi, kesip
pişirme hilesiyle korkutma (MEK) BOM: 38
3.39. KİlTeY MeRGen
3.39.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda yaşayan Kiltey Mergen adında bir avcı
varmış. Onun bir çelik kılıcıyla akbaş cinsi bir köpeği varmış. Babası ile
annesi uzun zaman önce vefat etmişmiş. Kiltey Mergen’in kardeşi onun
elinde büyümüş.
Kiltey Mergen bir gün ava çıkmış. Gitmeden önce “Hılıv, kediye vurma. Kediye bir şey olabilir.” diye kardeşini uyarmış.
Kardeşi, ağabeyine yemek hazırlamak istemiş. O sırada bir şeylere
kızıp kediye vurmuş. Kedi huysuzlanıp ocağın yanında duran ibriği devirmiş. Su dolu ibrik dökülünce ocaktaki ateşi söndürmüş. Kız yemek
hazırlayayım dese ateşi sönmüşmüş, çok tasalanmış. Şu etrafta duman tüten bir yer var mı diye evin başına çıkıp bakmış. Uzak bir yerde duman gibi
bir şey görmüş. Kız bir ocak küreği alıp duman tüten tarafa doğru gitmiş.
Duman tüten yere varınca küçük bir ev bulmuş. Evin bacasından duman
çıkıyormuş. Kız eve girmiş. Minderde beyaz saçlı ihtiyar bir nine oturmaktaymış. Kız korksa da nineye hâl hatır sormuş.
“Ey çocuğum, nereden geldin? Hangi ihtiyacın seni buraya getirdi?”
diye nine sormuş.
“Nineciğim, ateş aramak için gelmiştim. Ateş verebilir misin acaba?”
“Tabi çocuğum. Ben sana ateş veririm. Sen dönerken yolda şu külü
döke döke git, şu ateş çubuklarını da yere sapla. Ben sana yarın başıma
baktırmaya gelirim.” demiş nine de kıza ateş, bir kova kül ile ateş çubukları vermiş. Kız yol boyunca külü dökerek, ateş çubuklarını yere saplayarak
gitmiş. Dönünce ağabeyine yemek hazırlamaya başlamış. Ağabeyi avdan
dönmüş. Kız, nine hakkında ağabeyine hiçbir şey söylememiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
851
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Ağabeyi sabah kalkıp tekrar ava gitmiş. Onun gitmesinin üzerinden
biraz zaman geçince nine türkü söyleye söyleye gelmiş.
“Kiltey Mergen evde mi?
Çelik kılıcı kınında mı?
Akbaş köpeği bağlı mı?” diye mani düzmüş.
Kız da nineyi karşılamış.
“Kiltey Mergen evde yok,
Çelik kılıcı kınında yok,
Akbaş köpeği yerinde yok.” diye mani düzmüş.
Sonra “Nineciğim gelmiş. Lütfen buyurun, başköşeye geçin. Semaver
koyayım.” demiş, nineyi eve almış.
Sonra nine “Tamam çocuğum. Semaver koyup zahmet etme, vaktim
de yok. Başıma baktırıp döneceğim.” demiş de başını kızın topuğuna koymuş. Kıza başını baktırmış. Nine kıza başını baktırayım diye sezdirmeden
kızın iliklerindeki yağı emmiş.G262.1-4. Emmiş emmiş, Kiltey Mergen avdan
dönmeden önce çıkıp gitmiş. Kız böyle her gün ninenin başına bakmış.
Nine de onun iliklerindeki yağı emmiş. Kız günden güne zayıflayıp sararmaya başlamış.
Günlerden bir gün ağabeyi “Hılıv, ne yaptın da yüzün böyle hüzünlü?
Sen çok zayıfladın.” diye sormuş.
Kız “Öyle, ben de bilmiyorum. Şaşıp kaldım şimdi. Bir gün kedime
vurdum. Kedi ocağın önünde duran ibriği döküp ocağın ateşini söndürdü.
Sonra ben bir yerlerde duman tütüyor mu diye evin başına çıkıp baktım.
Duman gibi bir şey çıkan yere vardığımda orada bir nine oturuyordu. O
bana ateş verdi. Ondan sonra her gün başına baktırmaya gelip beni güçten
düşürdü. Artık dayanamayacağım. Doyuncaya kadar da yiyorum.” diye
ağabeyine yakınmış.
“Demek öyle, ben o nineye gereğini yapayım. Yarın ava gitmeyeyim,
saklanıp yatayım. Sen benim evde olmadığıma dair mani düzersin.” demiş
Kiltey Mergen.
Ertesi gün Kiltey Mergen bacanın arkasına saklanmış. Onun ava gideceği vaktin üzerinden az bir zaman geçince bu nine,
852
Erkan KARAGÖZ
“Kiltey Mergen Evde mi?
Çelik kılıcı kınında mı?
Akbaş köpeği bağlı mı?” diye mani düzerek geliyormuş.
Kız ona,
“Kiltey Mergen evde yok,
Çelik kılıcı kınında yok,
Akbaş köpeği yerinde yok.” diye mani düzüp cevap vermiş.
Sonra bu nine eve girerken Kiltey Mergen saklandığı yerden ok gibi çıkmış da “Sen misin cadı,G200. benim kardeşimi bir kuru kemik bırakan? Şimdi sana haddini bildireceğim!” demiş, kılıcıyla cadının başını kesmiş.G275.7.1.
Kesilen baş birdenbire üç başlı ejderhayaB11.2.3.2. dönüşmüş.D199.2. İşte bu cadı
nineymiş. Delikanlı ile ejderha dövüşmeye başlamış. Bunlar dövüşmüşler de
dövüşmüşler. Kiltey Mergen ejderhanın iki başını kesmiş.B11.11-9. Sonra üçüncü başını kesmek için çok sert bir şekilde kılıcını savurmuş. Kılıç ejderhanın
kemiğine çarpıp Kiltey Mergen’in başına gelmiş. Bunların ikisi yuvarlana
yuvarlana gitmişler, böyle dövüşmüşler.B11.11.
Kardeşi koşarak gelmiş de sağ olan ejderhanın başını kesmiş. Ejderhayı çok büyük bir ocakta yakmış. Sonra ağabeyinin ölü bedenini yakınlardaki bir ağacın kovuğuna koyup kapatmış. Ondan sonra kız, Kiltey Mergen’in elbiselerini giymiş. Ağabeyinin çelik kılıcını kuşanıp ok takımlarını
almış da gök aygıra binip Kiltey Mergen’i diriltecek bir ümit aramaya çıkmış. Akbaş’ı da Kiltey Mergen’i koruması için evde bırakmış.
Kiltey Mergen’in kardeşi gitmiş gitmiş, gide gide bir şehre varmış.
Burada bir padişah meydan kurdurmuşmuş. Padişahın şartı atılan oku yüzüğün içinden geçirmekmiş. Eğer ok atan kişinin oku yüzükten geçmezse
padişah onun başını kestiriyormuş. Eğer oku yüzükten geçiren birisi çıkarsa padişah, kızı ile gümüş sopasını o kişiye verecekmiş. Padişahın kızı
çok güzelmiş. Gümüş sopası da tılsımlı olup ölen kişilere can veriyormuş.
Kız ile gümüş sopayı almak için pek çok kişi şanslarını denemişler.
Ancak yüzükten ok geçiren bir kişi çıkmamış. Pek çok kişinin başı gitmiş.
Kiltey Mergen’in kız kardeşi meydanın ortasına çıkıp “Ben de şansımı denemek istiyorum, ne olursa olur.” demiş, sıraya geçmiş. Sıra kendisine gelince ok takımlarını alıp okunu atmış. Ok vınlayıp yüzüğün tam ortasından
geçmiş, ağaca saplanmış. Halk coşup alkışlamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
853
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Padişah sözünde durmuş. Üstüne biraz da mal mülk verip kızını, tılsımlı gümüş sopasını vermiş. Çok büyük bir düğün yapmışlar. Üç gün geçince Kiltey Mergen’in kardeşi “Padişahın kızını dönerken alıp gideceğim.
Şimdi varacağım bir yer var.” demiş, daha da gitmiş.
Bu gitmiş, gitmiş; gide gide başka bir padişahlığa gelmiş. Burada da
padişahın habercileri “Padişah meydan kurduruyor. Her kim olursa olsun,
yüzüğün içinden oku geçiren kimseye padişah, hem kızını hem de bakır sopasını verecek. Eğer geçiremezse başını kestirecek!” diye bağırıyorlarmış.
Bu padişahın kızı da çok güzelmiş. Bakır sopası da sıradan bir sopa değil,
tılsımlıymış. Hasta yürekleri iyileştiriyormuş.
Kiltey Mergen’in kardeşi burada da şansını denemek istemiş. Yüzüğe
nişan almış, oku atmış. Ok vın diye uçarak yüzüğün tam içinden geçmiş,
padişahın sarayına saplanmış. Halk coşup bağırmaya başlamış. Padişah sözünde durmuş. Kızını ve bakır sopasını yarışı kazanan kişiye vermiş. Üç
gün üç gece düğün yapmışlar. Dördüncü günde Kiltey Mergen’in kardeşi
“Kızı dönerken alıp giderim, şimdi varacağım bir yer var.” demiş, yola
çıkmış.
Gide gide başka bir padişahlığa gelmiş. Burada da padişahın habercileri “Kim olursa olsun, okunu yüzüğün içinden geçirebilirse padişah o
kişiye kızı ile tunç sopasını verecek. Eğer geçiremezse başını kestirecek!”
diye bağırıyorlarmış. Padişahın kızı çok güzelmiş. Sopası da hastaları iyileştiriyor, hâlsizleri güçlendiriyormuş.. Kız, yüzüğe ok atmak isteyince
padişahın vezirleri ile zengin ahali ona gülmeye başlamışlar. Fakir halk
da kıza yarışmaya katılmamasını söyleyip “Pek çok kişi kız ile sopa için
ömürlerini ziyan etti.” demişler.
Kız yüzüğe nişan almış, oku atmış. Ok yüzüğün tam içinden geçmiş,
yüzüğü padişahın sarayının kapısına saplamış. Halk mutluluktan bağırıp alkışlamaya başlamış. Padişah sözünde durmuş. Kızı ile sopasını verip düğün
yapmış. Düğün üç gün üç gece sürmüş. Kiltey Mergen’in kardeşi dönecek
olmuş. Padişah, kızına pek çok mal mülk vermiş. Sonra onu ata bindirip
yolcu etmiş. Kiltey Mergen’in kardeşi, gök aygıra binip önden gitmiş. Önce
bakır sopasını aldığı padişahın kızını sonra da tunç sopasını aldığı padişahın
kızını almış. Kızların babası atlara pek çok eşya yükleyip vermiş.
Döneceklerken Kiltey Mergen’in kardeşi “Siz acele etmeden dönün.
Ben önden gidip kardeşime haber vereyim, hazırlık yapsın.” demiş, dönüp
854
Erkan KARAGÖZ
gitmiş. Dönünce Kiltey Mergen’i ağacın kavuğundan almış. Eve getirip
mindere yüzüstü yatırmış. Sonra giyindirip çelik kılıcını kuşatmış. Kendisi
de üstündeki elbiseleri çıkarıp kendi elbiselerini giymiş. Evi derleyip toplamış, yemek hazırlamaya girişmiş.
Biraz zaman geçince kızlar gelmişler. Kiltey Mergen’in kardeşi “Yengelerim gelmiş, sağ salim gelebildiniz mi? Lütfen, buyurun!” diye onları
karşılamış.
En önden gümüş sopalı kız sopasına dayanarak eve girmiş. Bakmış,
Kiltey Mergen minderde yüzüstü yatıyormuş. Kız onu uyuyor sanıp “Üç
hanım aldım diye uzanıp yatıyor musun?” demiş, ölen kişileri canlandıran tılsımlı gümüş sopasıylaD1254.2-1. dürtmüş. Kiltey Mergen kıpırdar gibi
olmuş.
Sonra bakır sopasına dayanan kız girmiş. O da “Hay hay, üç hanım
aldım diye nasıl da yatıyor.” demiş, hasta yürekleri iyileştiren tılsımlı bakır
sopasıylaD1254.2-2. dürtmüş. Kiltey Mergen gülümseyivermiş.
En son tunç sopasına dayanıp üçüncü kız girmiş. O da “Sen üç hanım
aldım diye mi, övünüp yatıyorsun? Bak sen şuna, hiç değilse karşılamaya
çıksaydın. Gülüp yatıyor.” demiş. Hastaları iyileştirip onlara güç veren tılsımlı tunç sopasıylaD1254.2-3. dürtmüş.
Kiltey Mergen “Ah, çok uyumuşum.” demiş, fırlayıp kalkmış.E64-22.
Kardeşine de o kadar çok benziyormuş ki bu yüzden kızlar hiçbir şey anlamamışlar.
Kardeşi, Kiltey Mergen’i dışarı çıkarıp bütün her şeyi anlatmış. Kiltey
Mergen, kızları beğenmiş. Üçünü de hanımı olarak almış. Onlar tatlı bir
dünya hayatı yaşamaya başlamışlar.
Günlerden bir gün bunlar mantı pişirmişler. Hanımlardan birisi kime
çıkacak acaba diye bir mantı tanesine gümüş yüzük koymuş. Yemeğe
oturduklarında yüzük Kiltey Mergen’in kardeşine çıkmış. O, bu durumu
sezdirmemiş; kendi kendine düşüncelere dalarak “Oy, bu yengelerim beni
yük olarak mı görüyorlar. Onların huzurlarını bozmayayım, kendi hayatımı kendim kazanayım.” diye düşünmüş, çıkıp gitmiş.
Kız gide gide bir gölün kıyısında çamaşır yıkayan bir nineye rastlamış. Ninenin yanına gelip onun hâlini hatırını sormuş.
Nine “Böyle tek başına yola çıkmış nereye gidiyorsun, çocuğum?”
diye sormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
855
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kız “Nineciğim ben bir yere de gitmiyorum. Kızınız yoksa kızınız,
oğlunuz yoksa oğlunuz, gelininiz yoksa gelininiz olayım.” demiş.
Nine “Tamam çocuğum. Benim gelinim yok, oğluma eş olursun.” demiş, kızı alıp gitmiş. Ninenin oğlu yakışıklı sayılırmış. Kız da delikanlı da
birbirlerini sevmişler. Bunlar üçü birlikte güzel bir hayat yaşamaya başlamışlar. Çok bir zaman geçmeden onlara dördüncü kişi katılmış. Kiltey
Mergen’in kardeşinin oğlu olmuş.
Kiltey Mergen, kardeşi uzun bir zaman dönmeyince düşüncelere dalmış.
“Kardeşim bana üç hanım aldı ama kendisi yok oldu. Aramaya çıkayım hele!” diye çıkıp gitmiş. Kardeşini ararken dinlenmek için bir evin
arkasında oturmuş. Evin içinde bir nine bir çocuğa,
“Eüli-beüli, eüli-beüli,
Kiltey Mergen’in kardeşinin çocuğu, beüli,
Eüli-beüli, eüli-beüli.” diye ninni söylüyormuş.
Kiltey Mergen dinlemiş. Sonra selam verip eve girmiş. Nineye “Nineciğim, söylediğin ninniyi bir daha söyle hele?” diye rica etmiş. Nine bir
daha söylemiş.
Sonra Kiltey Mergen “Nineciğim, çocuğun annesi nerede?” diye sormuş.
“Eşine yemek götürdü. Eşi şu tarafta sürü güdüyor.” demiş nine. Kiltey Mergen o tarafa doğru gitmiş.
Kardeşi, Kiltey Mergen’i uzun bir zaman misafir etmiş. Onlar birbirlerine misafirliğe gelip giderek çok uzun bir hayat yaşamışlar.
3.39.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 39
G262.1-4. Witch sucks marrow / Cadının insanın iliğini emmesi
(MEK) BOM: 39
G200. Witch / Cadı BOM: 39
G275.7.1. Witch beheaded / Cadının başının kesilmesi BOM: 39
D199.2. Transformation: man to dragon / İnsanın ejderhaya dönüşmesi
BOM: 39
856
Erkan KARAGÖZ
B11.2.3.2. Three-headed dragon / Üç başlı ejderha BOM: 39
B11.11. Fight with dragon / Ejderhayla dövüşme BOM: 39
B11.11-9. Dragon decapitated / Ejderhanın başının kesilmesi (MEK)
BOM: 39
D1254.2-1. Magic silver rod / Sihirli gümüş sopa (MEK) BOM: 39
D1254.2-2. Magic copper rod / Sihirli bakır sopa (MEK) BOM: 39
D1254.2-3. Magic bronze rod / Sihirli tunç sopa (MEK) BOM: 39
E64-22. Resuscitation by magic rod / Sihirli sopa yoluyla dirilme
(MEK) BOM: 39
3.40. HIlIVBİKe İle YeRKeY
3.40.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda Bağdat ülkesinde yaşayan bir padişah varmış. Onun
eşi de kızı da güzelmiş. Padişahın eşi dünya güzeliymiş. Günlerden bir gün
padişahın hanımı çok hastalanmış, günden güne durumu kötüleşmiş.
O vakit hanımı padişaha “Eğer ölürsem benim gibi güzel bir kadınla
evlen! Eğer bulamazsan ömrünün sonuna kadar yalnız yaşarsın.” demiş de
ölüp gitmiş.
Eşi gözlerini kapattıktan sonra padişah onu özenle gömmüş. Kırk gün
geçtikten sonra yeni eş aramaya çıkmış. Her yeri gezmiş ancak kendi hanımı gibi güzel bir eş bulamamış. Bulamadığı için de gece gündüz dertlenmiş.
Günlerden bir gün padişah, kızı Hılıvbike’yi çağırmış da “Hayattan
giderken annen bana ‘Benim gibi güzel bir eş bulamazsan ömrünün sonuna
kadar yalnız yaşarsın.’ demişti. Bu güne kadar annen kadar güzel birisini
bulamadım. Bu yüzden şöyle bir karara vardım. Kızım seninle evleneceğim.” demiş. Bu sözleri duyunca kızı bayılmış. Padişah ise kararını değiştirmeyip sürekli ısrar etmiş.
Çaresizlikten Hılıvbike razı olmuş da “Hamamı ısıttım, haydi hamama
gir.” diyerek babasını hamama göndermiş. Kendisi kaçıp gitmiş. Padişah,
hamamda kızını uzun zaman beklemiş ama Hılıvbike gelmemiş. Padişah
hamamdan döndüğünde ise kızı evde yokmuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
857
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Hılıvbike gitmiş gitmiş, gide gide Yalandol ismindeki birinin padişahlığına gelmiş. Orada küçücük bir evde oturmaya başlamış. Padişah Yalandol’un yetişkin bir oğlu varmış. Padişahın oğlu her ava çıktığında sadık köpeğini yanına alıp ormanın içindeki bu küçücük evin yanından geçermiş.
Bir gün avdan dönerken köpeği bu evin penceresine bakarak havlamış da havlamış. Padişahın avcı oğlu “Burada hiçbir şey yoktu, acaba kim
yaşıyor?” diye düşünmüş. Biraz durmuş da okunu yayını alıp, evin yanına
gelip bağırıp “Kim var orada? Çık, çıkmazsan vurup öldürürüm!” demiş.
Kız çıkmış. Padişahın avcı oğlu onun güzelliğini görünce kendinden
geçmiş. Kız bu olaydan korkmuş. Kaçmayı düşünmüş ama avcının köpeği
onu bırakmamış, gitmesine izin vermemiş. Delikanlı ayıldıktan sonra kızı
padişahlığa getirip saklamış.
Gece olunca babasına avda olanları anlatarak “Ben bir kız bulup getirdim.” demiş. Babası, kızı göstermesini söylemiş. Delikanlı kızı getirmiş
de “Ben bu kızla evleneceğim.” demiş. Padişah Yalandol, kızı beğenmiş.
Her şeyi sorup öğrenince oğlunun evlenmesine razı olmuş. Sonra oğlunun
düğününü yapmış. Dörtnala at gönderip hediyeler dağıtmış. Gelin almış.
Günler geçmiş. Bu olay Bağdat padişahlığında duyulmuş. “Senin kızın Hılıvbike, Yalandol padişahının oğlu ile evlenmiş!” demişler.
Bağdat padişahı intikam almak için Yalandol padişahlığına gitmiş. O
padişahlığı bulmuş. Bağdat padişahı fakir birisinin uyuz atını almış. Uyuz
ata uzun bir at arabası koşumlamış. Sokaklardan giderek “Misafirim ben.”
diye insanlardan her türlü haberi sorup öğrenmiş. O vakitlerde padişahın
avcı oğlu ile Hılıvbike’nin bir oğlu olmuş. Avcı, Hılıvbike ve oğlu, üçü
birlikte çatı katından seyrediyorlarmış. O zaman Hılıvbike, babasını görüp
tanımış. Babasını o durumda görünce çok acımış da avcıya “Bu benim
babam, nasıl böyle bir duruma düşmüş, zavallı!” demiş.
Avcı, kayınpederini karşılayıp tanışmış, onu kendi padişahlığına almış. Dünürler tanışmış. Yeniden düğün yapıp eğlenceli günler, geceler düzenlenmiş.
Şöyle bir gün, düğün bitip konuklar gittikten sonra dinlenmeye karar
vermişler. Uyuması için Bağdat padişahına başka bir yer ayırmışlar ama
o “Hayır, benim kızım ile konuşacaklarım var.” demiş. Kızının odasında
kalmaya çalışmış. Hılıvbike’nin babasına ocak başında bir yer hazırlamış-
858
Erkan KARAGÖZ
lar. Gece yarısında herkes uyurken Bağdat padişahı kalkıp kızının oğlu
Yerkey’i bıçaklamış. Bıçağı ise çocuğun başının altına koymuş. Sonra ocağın başına gelip yatmış. Sabah uyanmışlar, bebek hâlâ uyanmamış. Annesi
buna çok şaşırmış. “Bu çocuk niye bu kadar uzun uyuyor?” diye gidip
bakmış, çocuk ölmüşmüş! Hılıvbike ağlayarak eşine söylemiş. Sarayda
gürültü kıyamet kopmuş, halk toplanmış.
O zaman Bağdat padişahı “Bu benim kızımın işi, o kesmiştir. Bakalım, bıçak nerede acaba? Kendi annesini de böyle kesip kaçtı. Ona güvenmek olmaz.” demiş.
Bıçağı aramaya başlamışlar. Çocuğun başının altında kanlı bıçağı
bulmuşlar. Avcı hemen kılıcı ile Hılıvbike’yi kesmeye hazırlanmış ama
Bağdat padişahı durdurup “Dur damat, öyle yapma. Ölmüş yavrusunu
eline verip yiyceksiz, elbisesiz onu kovup gönderelim. Nereye isterse oraya gitsin!” demiş.
Hılıvbike ağlaya ağlaya yola çıkmış. Çok uzun zaman yürümüş. Acıkmış, elbiseleri de eskimiş. Bulduğu ot köklerinden yiyerek yoluna devam
etmiş. Yavrusunu bırakmayıp kollarında taşımış. Çocuğunu bırakmaya kıyamamış. Öyle yürürken bir göl kıyısına gelmiş. Dinlenmek için bu gölün kıyısına oturmuş. O sırada büyük bir yılan, ölmüş bir yılanı gölden
çıkarıp kıyıya bırakmış. Göle geri dalıp gitmiş. Hılıvbike çok acıktığı için
yılanı ateşte tütsüleyip yemeği düşünmüş. Yılanı ateşe attığı zaman yılan
dirilmiş, göle dalıp gitmiş. Sonra, çok tuhaf olsa da, ne yapsın, çok acıktığından Hılıvbike ölü oğlunu yemeğe karar vermiş, onu ateşe atmış. Ölü
çocuk da yılan gibi hemen dirilmiş.E15.3. Bu ne mutluluk, ne dersen de, işte
annenin tam da buna ihtiyacı varmış.
Yerkey (oğlanın adı öyleydi) gece gündüz büyüyüp on sekiz yaşında bir delikanlı olmuş. Hılıvbike, oğlunu göl yanında yetişen çeşitli ot
köklerinden yedirerek büyütmüş, iyi de bir eğitim vermiş.
Yerkey büyüyüp delikanlı olunca kendisine ok ve yay yapmış. Ormanda av hayvanı, bahar ve güz aylarında göçmen kuşları avlayarak annesiyle
beraber yaşamış. Böyle Yerkey bir bahadır olarak yetişmiş. Onun avlayamadığı bir hayvan yokmuş. Güzelde bir ev yapmış. Kısaca onlar çok iyi
yaşamaya başlamışlar.
Böyle bir gün avlanırken Yerkey bir baykuş görmüş. Baykuşu vurmayı düşünmüş. O zaman baykuş dile gelerek “Yerkey, sen beni öldürme,
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
859
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
ben sana akıl öğretirim. Yakında Türkiye’den bir kervan gelip türlü türlü
hayvanların derilerini toplayacak. Kervancıların birinde uyuz bir atla, uzun
tüylü cılız bir köpek var. Sen kendinde olan derileri verip onları satın al.
Kervancılarda çok güzel atlar, çok güzel köpekler de vardır. Sen onlara
bakma. Uyuz at senin canın olur. Gelecekte bu tüylü cılız köpek seni kötü
olaylardan kurtarır.” demiş.B211.3-10. Ak baykuş böyle akıl verdiktenB562.2-1.
sonra Yerkey onu vurmayıp evine dönmüş.
Bir zaman sonra Türkiye’den kervan gelmiş. Yerkey, baykuşun öğrettiği gibi, topladığı hayvan derilerinin hepsini uyuz at ve uzun tüylü cılız köpek karşılığında takas etmiş. Kervan sahibi bu alışverişten kazançlı
çıktım diye sevinerek “Bu hayvanları satamayacağım diye düşünmüştüm,
çok güzel oldu.” demiş. Kervan gittikten sonra Yerkey, uyuz ata binek atı
olmayı, köpeğe de avcılığı öğretmiş. At ve köpek çok zeki olmuşlar.
Yerkey bir gün rüya görmüş. Güya, bilmem nerede, Türkiye’de bir
padişahın oğlu bahadırmış. Üç bahadır askeri de varmış. Padişahın birkaç
bin askeri de varmış. Sözüm ona, Yerkey, o padişahı savaşıp yenmiş.
Yerkey rüyasını annesine anlatıp bu padişahı aramaya gitmiş. Haftalar
boyunca aramış, bu padişahlığı bulmuş. Padişahın yanına kapıdan girmeyi
düşünmüş. Bekçi izin vermemiş. Yerkey bekçinin geniş alnına bir fiske
vurmuş, bekçi oracıkta ölmüş. Yerkey şehrin kapısını açmış, saraya doğru
gitmiş. Yolda padişahın üç bahadırına rastlamış. Yerkey onlarla üç gün üç
gece dövüşmüş. Padişahı ve bahadırları yenmiş, onları hapishaneye kapatmış. Sonra kendisini bu padişahlığın padişahı olarak her yerde ilan ettirmiş. Yerkey padişah çok zengin olmuş. Yılkı yılkı at, sürü sürü koyun, iri
iri hayvanlar; her yerde dolaşıyormuş.
Tamam, Yerkey bu zenginliklere sahip olmuş. Artık annesini buralara
getirmek istemiş. Padişahlığı güvendiği birisine bırakıp annesinin yanına
dönmüş.
Annesini getirdikten sonra da Yerkey ava gitmeye devam etmiş. Gittiğinde odaların anahtarlarını annesine vermiş. Yalnız hapishanede yatan
padişahı annesinden gizlemiş. Onun hakkında hiçbir şey söylememiş.
Bir gün annesi “Burada ne varmış?” diye hapishaneyi açmış.
Hapishaneden korkunç bir ses gelerek “Uuu! İçecek su ver!” demiş.
Hılıvbike, hapishaneden padişahı çıkarıp ona ikramlarda bulunmuş. Onlar
gizli gizli görüşmeye başlamışlar.
860
Erkan KARAGÖZ
Padişah, Hılıvbike’ye “Sen oğlunu öldür!” demiş.
“Onu öldürmek mi! O çok güçlü bir bahadır!” demiş Hılıvbike.
“Öyleyse, onu aldatıp bir yerlere göndermemiz gerek! Oğlun
döndüğünde sen hastaymış gibi davran. Sonra ‘Yavrum, ben hastayım.
Kurt sütü iyi geliyormuş, bana kurt sütünden getirsene.’ dersin. Ne yapsın,
sen annesisin, gider. Eğer getirebilirse sen sütten içme, bir yerlere dök!”
demiş padişah.
Hılıvbike, padişahın öğrettiği gibi yapmış. Yerkey döndüğünde yemek
hazırlamamış. Çok hasta numarası yapıp nöbet geçiriyormuş gibi davranmış! “Yavrum, kurt sütü iyi geliyormuş, alıp gelseydin!” demiş.
Yerkey gitmiş. Kurt sütüyle birlikte kurdun yavrusunu da getirmiş.
Annesi, Yerkey’e yine yemek hazırlamamış. “Oğlum, kurt sütü fayda etmedi. Dişi ayıya git.” demiş annesi.
Bu şekilde annesi türlü kurnazlıklar ile oğlunu çeşitli hayvanlara gönderip ayı sütünü de aslan sütünü de getirtmiş. Yerkey bahadır her şeyi yapmış. Annesinin türlü kurnazlıklar ile kendisini öldürtmek istediğini hissederek “Başka neler yaptıracak acaba?” diye düşünmüş.
Bir gün annesi oğluna “Bir yerlerde on iki kafalı ejderhanın elinde çok
nefis bir elma var. Onu yersen iyileşirsin diyorlar.” demiş.
Ne yapsın, anne işte. Yerkey bir kez daha gitmiş. Delikanlının her
yola çıkışında atı dile gelerek her vakit “Yerkey, nereye gidiyoruz?” diye
sorarmış.B211.1.3.
Yine atı yine sormuş. Yerkey durumu anlattıktan sonra atı ona “Senin
annen hasta değil, seni öldürmek için böyle işler buyuruyor. O, padişah ile
sefa sürüyor.B133. Tamam, elmayı da almaya gideriz. Ama onu almak çok
zor olacak. Biraz gittikten sonra ileride bir ev göreceksin. Evde bir nine
yaşar, ona sor.” demiş.
Yerkey atına binip gitmiş. Gitmişler gitmişler, önlerine bir ev çıkmış.
Evden ince bir duman çıkıyormuş.
Yerkey gelip nineye sormuş. Nine “Ey oğlum, ben bilmiyorum. Benden büyük bir ablam var. Bilse bilse o bilir.” demiş.
Yerkey onun yanına gitmiş. Gelse daha bir ev, orada da bir nine oturuyormuş. Nine, Yerkey’e yolu öğretmiş de “Atını bırak, benim atıma binip
git.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
861
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Yerkey ihtiyar kadının atına binip gitmiş. Gide gide başka bir ev daha
bulmuş. O evde de bir nine yaşıyormuş. Yerkey ona sormuş. Nine “Oy oğlum, o elma on iki başlı devin elinde. Dev, elma ağacına sarılmış bir hâlde
yatıyor. Onun kapısını güzel bir kız koruyor. O kız bilmem nereden kaçırılan bir padişahın kızı. Oğlum, dev çok güçlü. Sen onu yenebilir misin?
Eşikteki çivide asılı duran kamçıyı kaldır hele!” demiş.
Yerkey eşikteki kamçıyı kaldırmayı çalışmış ama kaldıramamış. O
zaman ihtiyar kadın ona üç kâse su vermiş. Yerkey bir kâse suyu içtikten
sonra kamçıyı çividen hareket ettirmiş. İkinci kâsedeki suyu içtikten sonra
biraz kaldırabilmiş. Üçüncü kâsedeki suyu içtikten sonra kamçıyı kaldırıp
savurmuş.D1335.2.2.
“Şimdi senin güçün devin gücü ile aynı oldu.” demiş nine. Yerkey,
yeniden kamçıyı kaldırmayı denemiş, çok rahat kaldırmış.
“Döndüğünde elmanın yarısını bana verirsin. Benim atıma binip git.
Dev ile savaşırken önce sağ kafasına vur. Sol kafasına vurursan kafası büyüdükçe büyür.” demiş nine.
Yerkey, nine ile vedalaşmış. Onun verdiği ata binip yoluna devam etmiş. Giderlerken atı “Biz nereye gidiyoruz?” diye sormuş.
Yerkey ona “Falan falan yerde elma var, onu almaya gidiyoruz.” demiş.
“Sen benim sol yanımdaki kaburgama iyice tutunarak otur. Sağ taraftan
deve saldırırız. O sırada sağ elinle elmayı, sol elinle kızı alırsın. Dikkat et, iyi
otur. O anda güçlü bir rüzgâr esmeye başlar, uçup gitme.” demiş.B569-4.
Varmışlar. Kapıya geldiklerinde orada güzel bir kız duruyormuş.
“Ey ağabey, buraya ne yapmaya geldin? Doksan dokuz kişi geldi, hiçbirisi de geri dönemedi, öleceksin ya!” demiş kız.
“Hayır, ben ölmeyeceğim. Elmayı da, seni de kurtarmaya geldim.”
demiş Yerkey.
Yerkey, tam atının öğrettiği gibi yapıp kızı da elmayı da çalıp kaçmış. O sırada on iki başlıG361.1-7. dev uyanıp Yerkey’i takip etmeye başlamış.
Yerkey, nineye gelmiş de elmanın yarısını ona verip bıraktığı atına binip
gitmiş. Bu nine, devin bir koruyucusuymuş. Dev gelip nineye delikanlıyı
sorunca, nine “Bilmiyorum! Görmedim!” demiş.
862
Erkan KARAGÖZ
“Neden görmedin? Neden yakalamadın? Elma ile kızı çalıp kaçtı!”
demiş dev de nineye sövmeye başlamış.
Nine “Haaa, o delikanlıyı mı? Görüyorsun işte atım çok terli! Yakalamaya çalıştım ama yakalayamadım.” demiş, kendisini kurtarmış.
Yerkey, ikinci nineye gelip kendi atına binip kaçmış. İki kişinin bir
ata binerek atı koşturup gitmesi zor olsa da onlar kızın evine giden yola
gelmişler. Burada Yerkey, kıza “Eğer birbirimizi seversek kör, kolsuz,
bacaksız, sağır olsak bile beraber oluruz.” demiş. Bu şekilde birbirlerine
söz vermişler. Kız, delikanlıya; delikanlı da kıza hediye vermiş. Sonra ayrılıp gitmişler.
Yerkey gidip dev ile savaşmaya başlamış. Çok uzun bir savaştan
sonra devin başını kesip evine dönmüş.G512.1.2. Dönünce elmayı annesine
vermiş. Annesi elmayı yememiş. Yerkey çok yorulmuş, annesi iyi yemek
bile hazırlamamış. Padişahın nefreti daha da artmış. Bir yolunu bulup onu
öldürmeyi, ondan kurtulmayı düşünmüş.
Ertesi sabah Yerkey erkenden kalkıp ava gitmiş. Annesi ile padişah
yeni bir plan yapmışlar.
“Bir padişahın değirmeni var. Değirmene giren kişi geri çıkamıyor.
Onu oraya gönderip değirmenden un alıp gelmesini buyur.” demiş padişah.
Yerkey avdan dönünce annesi “Oğlum, çok şeyler alıp geldin. Hiç biri
fayda etmedi. Bir padişahın değirmeni varmış. Bu değirmenden un getir
hele! Olursa belki bunun şifası olur.” demiş.
Yerkey’in hayvanları varmış. Ayı, kurt, aslan; hepsi de Yerkey’i özlemiş. Çok acıkmışlarmış. Yerkey, hayvanlarını doyurmuş da onları alıp yola
çıkmış. Bu padişaha varıp onun değirmenine girmiş ama dışarı çıkamamış.
O zaman delikanlının atı, ayısı, kurdu, aslanı ve köpeği gelip sahiplerine
yardım etmişler. At gidip değirmenin kapısını kırıncaya kadar vurmuş, ayı
yeri kazmış... İşte Yerkey’i kurtarmışlar.B300. Un alıp dönmüşler.
Dönünce annesi, Yerkey’e “Oğlum, biz seni öldürmek için çok hile
düşündük, sana türlü işler buyurduk. Sen hepsini de başardın. Ama ben
hâlâ bir şeyi anlayamıyorum. Sen o kadar güçlü müsün? Yoksa göz boyayan bir büyücü müsün? Eğer büyücüysen yeteneğini göster. Eğer güçlüysen gücünü göster. At derisinden yapılan kementle ellerini bağlasam
kementi koparabilir misin?” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
863
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Bağla bakalım.” demiş Yerkey.
Annesi oğlunun ellerini bağlamış. Yerkey’in ellerini çekmesiyle kement çat diye kopmuş.
“İnsan derisinden yapılan kement ile bağlasam koparabilir misin?” demiş annesi bu defa.
“Bağla!” demiş Yerkey. Annesi bağlamış, Yerkey koparamamış.
O zaman annesi koşarak padişaha gitmiş de “Git, elleri bağlı, öldür!”
demiş.
Yerkey, padişaha “Ben sizin bu kurnazlığınızı anlamıştım, bilerek
ellerimi bağlattım. Beni serbest bırakın.” demiş.
Padişah, Yerkey’i bırakmaya karar vermiş. O anda annesi oğlunun iki
gözünü de oymuş da “Haydi, git şimdi!” diyerek kovmuş.
Yerkey, atına binmiş; nereye gittiğini de bilmeden gitmiş.
Tamam, bunlar durakoysunlar, şimdi biz kıza gelelim.
Kız, Yerkey’den ayrıldıktan sonra evine dönmüş. Dönerken bir askere
rastlamış. Asker bu kızı arıyormuş. Ona “Sen kimin kızısın?” diye sormuş.
Kız “Ben şu padişahın kızıyım.” demiş.
“Aha, ben seni arıyordum. ‘Kim buldu?’ diye sorarlarsa ‘Beni bu asker buldu.’ dersin. Eğer demezsen şuracıkta seni öldürürüm de kafanı alıp
babana götürürüm.” demiş asker.
Kız çok düşünmeyerek “Tamam, öyle derim!” demiş.
Bunlar gitmişler. Dönünce asker “İşte kızınızı buldum!” demiş, padişahtan hediye istemiş.
“Bulmuşsun, sağ ol. Kızımı sana vereceğim.” demiş padişah da düğün
yapmaya karar vermiş.
Kız ise babasına “Baba, sen beni bir ay kadar dinlenmeye gönder, sonra düğün yaparız.” demiş. Babası kabul etmiş.
Kız, kendisiyle birlikte kırk kız alıp Yerkey’den ayrıldığı yere gitmiş.
Onlar yirmi gün beklemişler. Yirmi sekizinci gün Yerkey’in atı ile hayvanları yol ayrımına gelmişler. İki gözü görmediğinden Yerkey hiçbir şey
bulamamış, avlayamamış. Çok acıktığından bir ırmağın kıyısında bayılıp
864
Erkan KARAGÖZ
kalmışmış. Kızlar ırmağın olduğu yere gelmişler. Yerkey, kızların seslerini
duyup onlardan su istemiş ama kızlar kaçmış. Üçüncü gün kızlar tekrar
suya gelmiş. Yerkey yine su istemiş. Kızların biri bu defa gidip Yerkey’e
su içirmiş. Suyu içtikten sonra Yerkey yüzüğünü kovaya düşürmüş. Kızlar
döndüğünde padişahın kızı uyuyormuş. Uyanınca kovadaki yüzüğün parıltısını çadırın tavanında görmüş. Sonra suya giden kızları çağırmış da
onlardan orada neler gördüklerini anlatmalarını istemiş.
“İşte şöyle şöyle kör bir delikanlı su istedi.” demiş kızlar. Kızların biri
de delikanlıya su içirdiğini söylemiş. Kız kovadaki yüzüğe bakarak Yerkey’in geldiğini anlamış. Onlar birbirlerine söz vermişlermiş. Padişahın
kızı gidip Yerkey’i bulmuş, onun karnını doyurmuş.
Sonra Yerkey’i alıp evine götürmüş de babasına “İşte baba, ben bu
kişiyle evleneceğim.” demiş. Babası kızına çok öfkelenmiş, düğün de yapmamış.
“Haydi, kör kocan ile nereye gideceksin acaba!” diyerek uyuz bir buzağıyı verip kapı önündeki küçücük bir eve yerleştirmiş. Padişahın kızları
çokmuş. Padişah diğer kızlarını güzel bir şekilde evlendirip onlara iyi evler
vermiş.
Yerkey ile kız böyle yaşamaya başlamışlar. Yerkey kör olduğu için
herkes ona gülmüş. Yerkey bacanakları ile ne konuşmuş ne de onlar ile
beraber vakit geçirmiş.
Bir gün Yerkey rüya görmüş. Güya, bir ihtiyar rüyasındaJ157. Ona “Hey,
Yerkey bahadır, senin gözlerin önceleri görüyordu. Şimdi gözlerin de bahadır adın da yok. Sen üzülme, gözlerin görecek. Üç ok yaptır da üçünü üç
ayrı yöne at. Birisi kuyuya düşer. O kuyudan su alıp yüzünü yıka.” demiş.
Yerkey sabah erkenden kalkıp karısına ok yaptırmış. Dışarıya çıkıp üç
okunu havaya atmış. Rüyasındaki ihtiyarın söylediği gibi okunD1092. birisi
tam kuyuya düşmüş.D1314.1. Yerkey bu kuyudan su alıp yüzünü yıkamış, eskisi gibi güzel gözleriyle görmeye başlamış.D1500.1.18-7. Ama o, gözlerindeki
sargıyı almamış. Gözleri sargılı gezmiş. Bu yüzden onun yanına kimse
gelmiyormuş.
Böyle hayat devam ederken bir gün bir yerlerden bir padişah bu padişaha “Büyük kızını benim oğluma vermediğin için sana savaş açıyorum.”
diye bir mektup göndermiş. Padişah, büyük damadını ordunun başına ge-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
865
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
çirip onu savaşa göndermiş. Zavallı Yerkey evde kalmış. Büyük damadının
gitmesinin üzerinden üç dört gün geçince Yerkey dışarıya çıkmış ve atının
yelesinden aldığı tüyüD1023-6. yakmış.D1421.4-3. Hemen hayvanlarıyla birlikte
atı gelmiş. Yerkey Bahadır askerlerin ardından orduya yetişmiş. Padişahın büyük damadının yanından geçerken büyük damat “Ey bahadır, haydi
bizimle birlikte savaş! Yenersen evde bizim bir baldızımız var, onu sana
veririz!” demiş.
“Tamam öyleyse, geleyim ama bir şartım var. Eğer düşmanı sen değil
de ben yenersem bana kulağını kesip vereceksin!” demiş Yerkey.
Büyük damat kabul etmiş. Bunlar beraber gitmişler. Yerkey savaşı kazanmış. Büyük damadın kulağını kesip almış da evine dönmüş. Diğerleri
ise rakı içip sarhoş olmuşlar, sızıp kalmışlar. Ancak bir hafta sonra evlerine
dönmüşler.
Çok mu yoksa az mı bir vakit geçmiş, onu kim bilsin; bu sefer de daha
uzak bir yerlerden bir padişah “Ortanca kızını oğluma vermedin, bu yüzden sana savaş açıyorum!” diye padişaha mektup göndermişmiş. Bu kez
padişah orduyu toplayıp ortanca damadını ordunun başına geçirmiş.
Yerkey “Benim gözlerim görmediği için beni savaşmaya götürmüyorlar.” demiş hanımına.
Büyük damat, savaşı kazanınca bayram etmiş, padişahtan hediyeler
almış. Fakat Yerkey’e gülmeye devam etmiş. Büyük damat hâlâ zaferini kutladığından bu sefer savaşa gitmeyip evde kalmış. Ordunun başında
ortanca damat yola çıkmış. On gün geçtikten sonra Yerkey yine atının yelesinden aldığı tüyü yakınca atı ve hayvanları hemen gelmiş. Atına binip
bahadır elbiselerini giymiş. Yerkey bu bacanağına da yetişmiş.
Yanından geçtiği sırada ortanca damat, Yerkey’e “Bahadır, yardım et.
Düşmanı yenersen ne istersen onu alabilirsin.” diye yalvarmış.
Yerkey “Parmağını kesip alacağım. Ancak ondan sonra yardım ederim.” demiş. Sonra çok acele eder gibi davranıp “Biraz acele et.” demiş.
Ortanca bacanak çabucak parmağını kesip vermiş. Yerkey parmağı sarıp
cebine koymuş, ileriye gitmiş. Savaşıp düşmanları öldürdükten sonra evine dönmüş. Padişahın askerleri onun nereye gittiğini bile görememişler.
Sonra hayat devam etmiş, Yerkey’i hâlâ aşağılıyorlarmış. Üçüncü bir
padişah gelip bu padişaha savaş açmış. Bu sefer padişah bir pehlivan oğ-
866
Erkan KARAGÖZ
lunu alıp savaşa kendisi gitmiş. Padişahın gitmesinin üzerinden on gün
geçince, Yerkey yine bozkıra gidip atının yelesinden aldığı kılı yakınca atı
ve hayvanları hemen gelmiş. Yerkey, padişahın askerlerine yetişmiş.
Padişah yanından geçen Yerkey’e “Hey, bahadır delikanlı! Evde kör
bir damadım var. Onu kovup kızımı sana vereceğim. Lütfen bize yardım
et.” diye yalvarmış.
“Tamam, hiçbir şey gerek değil. Yenilmeye başlarsanız yardım ederim.” demiş Yerkey.
Önce Yerkey iki tarafın askerlerinin yüz yüze savaşmalarını seyretmiş.
Kayınpederinin ordusu yenilmeye başlayınca Yerkey savaşa katılmış.
Yerkey, düşmanı yendim dediği bir anda bir düşman askeri Yerkey’in elini
kesmiş. Yerkey kızıp elini kesen düşman askerinin kafasını kesmiş. Bununla savaş sona ermiş. Sonra padişah gelmiş. İpek mendili ile Yerkey’in
yarasını sarmış. Böylelikle savaşı padişah kazanarak dönmüş. Bunlar
dönüp bir ay boyunca şölen yapmışlar. Yerkey’i çağırmadıklarından Yerkey’in hanımı da şölen ziyafetine gitmemiş.
Bir gün Yerkey’in aklına bir fikir gelmiş. “Niye ben böylesine bir pehlivan olup da onlardan kötü yaşıyorum?” diye düşünmüş. Sonra gece dışarıya çıkıp atının yelesinin tüyünü yakmış. Atı, diğer hayvanları ile beraber
gelmiş. Yerkey hayvanlarını eve almış, atını kapının yanında bırakmış. O
sırada padişahın hanımı, kızlarının nasıl yaşadıklarını tek tek bakıp geziyormuş. Büyük damadı kulağının, ortanca damadı parmağının acısından
küfredip yatıyorlarmış. Zaman zaman hanımlarıyla da kavga ediyorlarmış.
Büyük damadı, hanımına “Senin için kulağımı verdim.” demiş.
Ortanca damat da hanımına “Senin için parmağımı verdim.” diye sövmüş.
“Bunlar böyle, kör damadım nasıl acaba?” diye padişahın hanımı pencereden bakınca ne görsün; evin içinde ayı, kurt, aslan, köpek yatmaktaymış.
Yerkey, yaralı elini yukarıya koymuş, uyuyormuş. Padişahın hanımı,
savaşa gittiğinde eşine verdiği ipek mendilini tanımış. Şaşkınlıktan bayılacak gibi olup oflaya puflaya saraya dönmüş. Kendine gelince padişaha
her şeyi anlatmış. Padişah da çok şaşırmış. Hatta biraz da korkmuş. Sonra
geceleyin çıngırakla davul çaldırtıp halkı toplamaları emrini vermiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
867
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra büyük kızını çağırtıp “Haydi, küçük kız kardeşini alıp gel hele!”
demiş.
Büyük kız, küçük kız kardeşini çağırmaya gelince küçük kız “Yerkey’i uyandırmayın, o dinleniyor. Daha yeni avdan döndü.” diyerek eşini
uyandırmalarına izin vermemiş.
Böyle getirtemeyince padişahın kendisi gelmiş de “Atın, mektubun
ulaştığı yerlerden halkı toplayıp düğün yapmaya, bahadırlık hakkını teslim etmeye razıyım. Söz veriyorum. Hiçbir yere gitme, bizi affet.” demiş.
Yerkey’in ayaklarına kapanıp yalvarmaya başlamış. Yerkey sadece bununla
yetinmeyip halkın karşısına çıkmış. Padişahın kızını nasıl kurtardığını, kendisinin nasıl kör olduğunu, düşmanın ordusunu nasıl yendiğini anlatmış.
Padişah ona “Bu doğru değil!” diye bağırmış.
Kimse inanmadığı için Yerkey cebinden bir bacanağının kulağını, diğer bacanağının parmağını çıkarıp göstermiş.
Padişah çok şaşırıp “Benim böylesine pehlivan bir damadım varmış!”
diyerek halkın önünde Yerkey’den özür dilemiş.
Bunlar böyle rahat yaşamaya başlamışlar. Günlerden bir gün Yerkey,
padişahtan yola çıkmak için bir ay izin istemiş ama padişah izin vermemiş.
Vermese de Yerkey, atına binmiş, hayvanlarını yanına alıp yola çıkımış.
Annesi Hılıvbike’yi arayıp bulmuş da “Oğlunuz nerede?” diye sormuş.
Hılıvbike “Bizim oğlumuz olmadı ki!” demiş.
Yerkey tüm halkı toplamış da “İşte bu kadın benim annemdir. O bana
o kadar lanetli işler buyurdu ki en sonunda gözlerimi oydu.” demiş. “Onun
işlediği bu kötülüklerin hepsinin arkasında bir padişah var. Hepsi onun yüzünden.” demiş. Sonra Yerkey, annesi ile padişahı sarayın duvarına çivilemiş, sarayı ateşe vermiş. Yerkey, padişahın bütün mülkünü atlara, develere
yüklemiş; kervan düzüp kayınpederinin sarayına götürmüş.
Kayınpederi, uzaktan kervanı görünce korkup “Savaş çıktı! Savaş!”
diyerek ordusunu hazırlamış.
Bütün halk korkusundan titreyerek beklerken Yerkey dönmüş. Damadının altınla, gümüşle döndüğünü görünce kayınpederi sevinmiş.
Dönmesinin üzerinden on gün geçince Yerkey yine yola çıkmak için bir ay
izin istemiş. Bu sefer padişah razı olmuş.
868
Erkan KARAGÖZ
Şimdi Yerkey, babasını aramaya gitmiş. Çok uzun bir yol gittikten
sonra babasının yaşadığı Yalandol padişahlığına gelmiş. O sırada padişahın
hanımı, Yerkey’i görüp atının başından tutarak “Canım, hemen küstün
bana! Küsmeyelim, barışalım artık!” diye yalvarmış.
Yerkey şaşırıp kalmış da “Bu nasıl iş böyle?” demiş. Bu kadın Yerkey’in üvey annesiymiş. Yerkey’i eşine benzetip kocası diye düşünmüş.
Kocasının da böyle hayvanları varmış, atı da, giydiği elbiselerin rengi de
benzemekteymiş. Kadın, Yerkey’i “Beyim!” diyerek eve almış. Yemek hazırladığı sırada kocası avdan dönmüş. Kadın çok şaşırmış. Hangisi kocasıymış, bilememiş.
Sezdirmeden “Padişah, sen oluyorsun? Nereye gidiyorsun?” diye sormuş.
Padişah “Nasıl yani, ne oldu sana, çıldırdın mı yoksa?” deyince kadın,
kocasını tanımış. Üvey anne şaşırıp bayılmış. O zaman Yerkey, babasına
olan biten her şeyi başından sonuna kadar anlatmış. Annesini öldürdüğünü
de babasını nasıl bulduğunu da, hepsini anlatmış. Babası çok sevinmiş,
oğluna padişahlığını vermiş. Yerkey, üç padişahlığı birleştirip dünyanın en
zengini olmuş. Halkı bir araya getirip iyi yolu nasihat etmiş. Yerkey hâlâ
yaşıyormuş.
3.40.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 40
E15.3. Resuscitation by stewing / Kısık ateşte pişirerek diriltme BOM: 40
B211.3-13. Speaking owl / Konuşan baykuş (MEK) BOM: 40
B562.2-1. Owl advises about investment / Baykuşun yatırım yapma
hakkında nasiyatlarda bulunması (MEK) BOM: 40
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at BOM: 40
B133. Truth-speaking horse / Gerçekleri söyleyen at BOM: 40
D1335.2.2. Water as magic strengthening drink / Güçlendirici sihirli
bir içecek olarak su BOM: 40
B569-4. Horse advises hero / Atın kahramana nasihat etmesi (akıl vermesi) (MEK) BOM: 40
G361.1-7. Twelve headed ogre / On iki başlı dev (MEK) BOM: 40
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
869
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G512.1.2. Ogre decapitated / Devin başının kesilmesi BOM: 40
B300. Helpful animal / Yardımsever hayvan(lar) BOM: 40
J157. Wisdom (knowledge) from dream / Rüyadan öğrenilen hikmet
(bilgi) BOM: 40
D1092. Magic arrow / Sihirli ok BOM: 40
D1314.1. Magic arrow indicates desired place / Sihirli okun istenilen
yeri göstermesi BOM: 40
D1500.1.18-7. Magic healing water in the well restores the blind person’s sight / Kuyunun içindeki sihirli şifalı suyun kör kişinin görme yetisini
eski hâline getirmesi (MEK) BOM: 40
D1023-7. Magic hair of horse’s mane / Atın yelesinin sihirli kılı (MEK)
BOM: 40
D1421.4-3. Magic hair burned to summon horse / Atı çağırmak için
sihirli kılın yakılması (MEK) BOM: 40
3.41. AKHAn’In OĞlU İle KARAHAn’In KIZI
3.41.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda Akhan ile Karahan yaşamış. Onlar çok iyi
dostmuşlar. İki hanın da hanımları hamile olmuş. Çocukları doğunca onları
beşik kertmesi yapmışlar. Akhan’ın bir oğlu doğmuş. Karahan’ın hanımı
ise bir kız çocuğu doğurmuş. Oğlu doğduktan sonra çok bir zaman geçmeden Akhan ölmüş. Akhan ölünce Karahan dostunun hanlığına gelmemiş.
Akhan’ın oğlu boy atıp çok güçlü olmuş.
Günün birinde oğlan yıkanmaya gittiğinde yengesi suya gelmiş. Oğlan, yengesine şaka yapmış. Ama yengesi, kayınbiraderine “Benimle uğraşacağına nişanlınla uğraşsaydın.” demiş.
“Benim nişanlım mı var?” demiş oğlan.
“Git de annene buğday kavurması yapmasını söyle. Çanakla verirse
alma. Avcunla ver dersin. Avcuyla verince elini bastır. O zaman söyler.”
diye yengesi akıl vermiş.
Oğlan dönmüş de annesinden buğday kavurması istemiş. Annesi, buğday kavurması yapıp çanakta verince oğlan almayıp “Avcunla ver.” demiş.
870
Erkan KARAGÖZ
Annesi buğday kavurmasını avcuyla vermiş. Oğlan annesinin elini
bastırmış da “Anne, kim benim nişanlım?” demiş.
Annesi söylemek istememiş. Avcu yanınca dayanamayıp “Karahan’ın
kızı. Baban ölünce o bize gelmez oldu.” demiş.
Oğlan, kızın yanına gitmeye karar vermiş. Annesi yol için yiyecek hazırlamış. Sonra oğlan evden çıkıp gitmiş. Oğlan desek de oğlan değil artık
o, yetişmiş bir delikanlı.
Karahan’ın hanımı dünyada dengi olmayan bir güzellikteymiş.
Kızı annesinden de güzel olup, büyüyüp serpilmiş. Günlerden bir gün
Karahan’ın hanımı ansızın hastalanıp ölmüş. Ölmeden önce eşine vasiyet
bırakarak “Sen evlen, hanımın benim kadar güzel, becerikli olsun. Sözümü
tutmazsan benim gönlüm buna hiç razı olmaz.” demiş. Karahan, hanımının
vasiyetini gerçekleştirmeye söz vermiş.
Kadını gömmüşler. Şimdi Karahan kendine hanım aramaya başlamış.
Değişik yerlere haberciler yollamış. Ölen hanımının güzelliğinde, becerikliliğinde birini bulamamış. O sırada gözünün önüne kızı gelmiş. Annesine
baktığında kızı daha güzel, daha becerikliymiş.
Karahan kızını çağırtmış da “Kızım ben annene vasiyetini yerine getireceğim diye söz verdim. Her yerde ondan daha güzel, ondan daha becerikli birisini arattım. Bir kimse de bulamadım. Şimdi sende karar kıldım.”
demiş. Kızı ağlayarak bakmış. Karahan kendi sözünden dönmemiş.
O vakit kız “Tamam baba, ben razıyım. Ancak sen de benim isteğimi
yerine getir. Bana düğün günü için pire diyarından elbise diktir, bit diyarından şal yaptır.” demiş.
Karahan kabul etmiş. Aylar yıllar boyunca ülke ülke gezip pire diyarından elbise diktirip, bit diyarından şal yaptırıp dönmüş.
Artık kız, Karahan’dan kurtulmanın çaresini aramaya başlamış. Düşünüp taşınmış da hamam raflarının altına derin bir çukur kazdırmış. Orayı
halıyla kaplamış. Sonra hamamı yakıp ısıtınca babasına “Baba, hamam
hazır. Hamama git, sonra ben de gelirim.” demiş. Karahan hamama gitmiş.
Kızının halı koyduğu yere basıp düşmüş. Kız kıymetli elbiselerini giymiş
de başının estiği yere doğru çıkıp gitmiş. Bir köye varmış. Burada bir dede
ve nine ile yaşamaya başlamış. Günler geçmiş. Kızın elbiseleri de eskimiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
871
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kaygısından yüzü de sararmaya başlamış. Bu zavallı kız böyle günden
güne sararıp solarak günlerini geçirmeye başlamış.
Akhan’ın oğlu gitmiş de gitmiş, gitmiş de gitmiş. Ay gitmiş, yıl gitmiş;
Karahan’ın hanlığına ulaşmış ama orada kimseler yokmuş. Derme çatma
bir yer yapıp oturmuş. Delikanlı hamamı açıp bakınca hamamdaki çukurdan bir inleme sesi geliyormuş. Varıp bakmış ki bir derin çukurun dibinde
sakalı bıyığı basmış bir can sahibi oturmaktaymış.
“Sen kimsin?” demiş delikanlı.
“Ben soylu Karahan, sen kimin oğlusun?” diye sormuş çukurun dibindeki can sahibi.
Delikanlı kimin oğlu olduğunu söylemiş. Sonra Karahan’ı çukurdan
urganla çekip çıkarmış, yedirip içirmiş. Bunlar konuşmuşlar:
“Ben daha doğmadan nişanlandığım sözlümü görmek için geldiydim.” demiş delikanlı.
“Sen onu arama. O, annesini öldürdü. Çukur kazıp beni buraya düşürdü. Kendisi bir dev perisine ilişip gitti.” demiş Karahan.
Delikanlı şaşırmış. Karahan ile vedalaşıp gitmiş. Az gitmiş, uz gitmiş;
giderken bir köyde uyumaya karar vermiş. Bir eve girmiş. Evde yaşlı, kamburu çıkmış bir nine oturmaktaymış. Eski püskü giyinmiş bir kız kerevette
bir avuç bulgur öğütüyormuş. Kız sapsarıymış. Delikanlı şaşırıp kalmış.
Selam vermiş de “Ben geceyi burada geçirebilir miyim?” demiş.
“Gecelemesine gecelerdin de sana yedirecek yemeğimiz, kesecek malımız, altına serecek keçemiz, üstüne örtecek yorganımız, başının altına
koyacak yastığımız yok. Başka bir yerde kalacak yerin yoksa konaklayıp
git. İşte şu bulguru dörde bölüp yeriz. Sonra yatıp uyuruz.” demiş amca.
Delikanlı kendi yemeğini çıkarıp dede ile nineyi doyuruncaya kadar
yedirmiş. Ne kadar çağırsa da kız yemeğe oturmamış. Ağzını açıp bir söz
bile söylememiş. Delikanlı kendisinin kim olduğunu, nereye gittiğini söyledikten sonra “Yoksa kızınız hasta mı oldu?” diye sormuş.
“Kızımız bizim olmasa da o bizim için kızımızdan da fazla. O olmasa
çoktan açlıktan ölürdük. İşte çok becerikli, çok maharetli, çok edepli, yabancı birisi gelse konuşmaz. Hastalık bulaştı herhâlde, günden güne sararıyor.” demiş amca.
872
Erkan KARAGÖZ
Bunlar yatmışlar. Uyudukları sırada delikanlı sabah erkenden çıkıp
gitmiş. Bir koyun ile bir kaz satın alıp dönmüş. Koyunu kesip derisini soymaya başlamış. Kız bakıp kalmış da kahkahayla gülerek “Şuna bak ya,
koyunun yününü yolmaya çalışıyor.” demiş.
Sonra delikanlı koyunun derisini yüzmüş. Kazanı çevirip eti koyduktan sonra su koymuş. Kazana su koyunca et kazandan kayıp kayıp gitmiş.
Kız daha da kahkahayla gülmeye başlamış. Her gülüşünde kızın rengi açılmış.
Delikanlı koyunun etini pişmesi için kazana koyduktan sonra kazı kesmiş. Derisini kızartmaya çalışmış. Kızartamayınca kız, karnı yırtılıncaya
kadar gülmüş. Güldükçe vücudundaki sarılık tamamıyla geçmiş. Kız eskisi
gibi güzel olmuş. Delikanlı, kızın güzelliğine hayran kalmış, kendinden
geçip kıza âşık olmuş. Kız da delikanlıyı sevmiş. Et yiyip çorba içtikten
sonra dede ile nineye can gelmiş.
Birkaç gün durduktan sonra delikanlı, kızdan söz alıp annesinden müsaade almak için dönüp gitmiş. Dönünce annesine gördüğü, öğrendiği her
şeyi başından sonuna kadar anlatmış da “Anne, Karahan’ın kızından daha
güzel bir kız buldum.” demiş.
“Bulduysan niye alıp gelmedin ki?” demiş annesi.
“Alıp gelirdim de onun üstü başı yok.” demiş delikanlı.
“İstediği şeyleri alıp var da kızı giyindirip getir.” demiş annesi.
Delikanlı çabucak gitmiş, kızı giyindirip getirmiş. Kızın güzelliğini
gören bütün halk hayran kalmış. Üç gün boyunca görkemli bir düğün yapmışlar. Kız ile delikanlı pek tatlı yaşamaya başlamışlar. Onların bir oğlan
çocukları olmuş. Oğlan bir günlük büyümesini bir saatte büyüyormuş.T615.
O çok güzel bir çocuk olmuş.
Bir gün annesinin hamur yoğurduğu sırada oğlan pencereden bakarak gülmüş de gülmüş. Annesi “Niye gülüyorsun oğlum?” diye sorunca
“Anne, anne bak hele! İşte şu dedenin sümüğü ayakkabısının üstüne kadar
süzülüp donmuş.” diye bir mani düzmüş. Annesi gelip bakınca kendi babasını tanımış. Karahan’ı içeri alıp sümüğünü baltayla kesmişler.F559-9. Onun
karnını iyice doyurmuşlar.
Kızı ona “Haydi, bizimle yaşa ama damadına kayınbabası olduğunu
belli etme.” diye tembihlemiş. Ondan sonra Karahan, kızı ile damadında
yaşamaya başlamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
873
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Oğlan, annesi ile babasının arasında uyuyormuş. Hep gece ortasında
kalkıp oynarmış. Karahan ocak başında uyumuş. Bir gece Karahan ocağın
başından dikkatlice inmiş, oğlanı usturasıyla kesmiş. Usturayı da uyuyan
kızının sağ tarafının altına koymuş.
Sabahleyin oğlan kalkmamış da kalkmamış. “Bu çocuk nasıl sırılsıklam olmuş da yatıyor.” diye baksalar oğlan kesilmişmiş. Çabucak babasını
çağırmışlar.
O sırada Karahan “Damat, bu benim kızımdı. O, annesini öldürdü.
Beni de az daha öldürecekti. Şimdi oğlunu öldürmüş. Uyuduğunda onun
sağ tarafının altında her vakit bir ustura bulunur.” demiş. Döşeğin altına
gidip baksalar gerçekten de bir ustura varmış.
Delikanlının annesi “Bu cadıyı nereden aldıysan oraya bırakıp gel.”
demiş.
Kız doğruyu söylemeye çalışsa da ona eşinden başka kimse inanmamış. Sonra delikanlı, oğlunun ölü bedenini hanımına kucaklatmış. Onu
daha önce beraber yaşadığı nine ile dedeye götürmüş. Bunlar ayrılamamışlar, üç gün üç gece ağlamışlar. Ne yapsınlar, anne buyruğunu yapmak
gerekmiş. Böylece bunlar kan ağlayarak ayrılmışlar.
Bir gece ay pek parlakmış. Kadın, ırmak boyuna çıkıp oturmuş. Bir
yılanın ölen bir yılanı yüklenip geldiğini görmüş. Bunlar ne yapacak diye
kadın izlemeye başlamış. Canlı yılanın bir tümseği üç defa dolanmasıyla
yılanlar iki olup gitmişler.E0.
Kadın “Dur hele! ben de oğlum ile bu tümseği üç defa dolanayım.”
diyerek koşarak gitmiş, oğlunu alıp gelmiş. Bu tümseği oğlu ile üç defa
dolanınca, oğlu “Ah, nasıl da çok uyumuşum.” diyerek kalkmış.E122.2. Annesi oğluna ne olduğunu anlatmış. Bunlar güzel bir hayat yaşamaya başlamışlar. Oğlan günden güne büyüyüp delikanlı olmuş. Ava çıkmaya başlamış. Onlara gelen giden yolcular da uğruyormuş.
Bir vakit bir yolcu bir tayı koşumlayıp gidiyormuş. Yolcunun tayı fena
hâlde yorulmuşmuş. Sonra yolcu “Al bu tayı, büyütüp at edinirsin, binip
gezersin!” demiş. Tayı delikanlıya bırakıp gitmiş. Delikanlı bu tayın kıymetini bilip eğitmiş, at edinmiş. Ava da atlı olarak çıkmaya başlamış.
Bir gün zengin bir yolcu hizmetçileriyle onlara gelmiş. Zengin kişi,
delikanlıya “Neyle uğraşıyorsun?” diye sormuş.
874
Erkan KARAGÖZ
“Ava çıkarım.”
“Kuşu, kurdu nasıl tutarsın?”
“Kuşu okla avlarım, yaban hayvanlarını boğarak tutarım.” demiş.
Sonra zengin kişi ona bir tüfek hediye etmiş. Başka bir yolcu, delikanlıya köpek yavrusu bırakmış. Artık delikanlının atı da köpeği de tüfeği de
varmış. Delikanlı gece gündüz demeden dağ taş, orman arasında dolanıp
yaban hayvanları avlamaya başlamış.
Günlerden bir gün delikanlı, bir dev padişahının bilmem bir yeri ele
geçirdiğini, halka cefa çektirdiğini duymuş. Sonra annesi ile vedalaşmış.
Köpeğini arkasına uydurup tüfeğini omuzlamış. Atına binip dev padişahını aramaya gitmiş. Delikanlı, devin nerede yaşadığını bilmiyormuş. Biraz
gitmiş, biraz dinlenmiş; biraz gitmiş, biraz dinlenmiş; böyle gide gide bir
eve varmış. Evden üç dişli,G214-5. üç tutam saçlı,G219-14. bir ihtiyar cadıG200.
çıkmış.
Delikanlı “Selam nine.” demiş.
“Bu selamın olmasaydı seni ortadan bölüp yutardım çocuk.” demiş nine.
“İstesen yutardın nine.” demiş delikanlı.
Bu ninenin hamamı varmış. Cadı nine, bir kişiyi büsbütün hamamda pişirip yiyormuş.G11.3. Cadı nine hamamı çabucak ısınması için yakmış.
Hamam hazır olunca “Git oğlum, sıcaklığı düşmeden hamama gir.” demiş.
Delikanlı “Bizde hamama önce ev sahibinin kendisi girer.” diyerek
nineyi çabucak alıp hamama gitmiş. Delikanlı, nineye ensesinden vurup
arkasından tekmelemiş. Onu hamama sokmuş.
Sonra nine “Ne istersen veririm. Yalnız bana dokunma.” demiş.
Delikanlı, nineye deve giden yolu sormuş. Nine “Ben o yolu bilmiyorum, evladım. Yolu bilse bilse benim ortanca ablam bilir.” demiş. Sonra
ortanca ablasına giden yolu öğretip delikanlıyı göndermiş.
Delikanlı az gitmiş, uz gitmiş; hiçbir yol alamamış. Sonra güç bela gümüş hamamlı bir eve varmış. Evden iki dişli,G214-6. iki tutam saçlıG219-13. bir
nine çıkmış. Delikanlı bu nineyle de selamlaşmış. Bu nine de daha önceki
nine gibi davranıp gümüş hamamı yakmış. Hamam hazır olunca “Git oğlum, hamama gir. Kirlenip yorgun argın gelmişsindir.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
875
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı bu nineye de daha önceki nineye yaptığı gibi yapmış. “Bizde hamama önce ev sahibinin kendisi girer.” diyerek nineyi bir dürtüp bir
sallayıp alev alev yanan hamama götürüp kilitlemiş.
Nine “Oğlum, ne istersen onu veririm. Bana dokunma.” diye yalvarmaya başlayınca delikanlı ona deve giden yolu sormuş.
“Onu bilse bilse büyük ablam bilir. Dev ile o görüşüyor.” demiş nine.
Delikanlı, nine ile vedalaşıp daha da gitmiş. Az gitmiş, uz gitmiş; delikanlı hâlâ varamamış. Giderken altın hamamlı bir ev görmüş. Oradan tek
dişli,G214-7. tek tutam saçlıG219-12. bir nine çıkmış. Bu nine de delikanlının
selamını diğer iki nine gibi almış.G201. Sonra gidip altın hamamını yakmış
da “Üstün başın toz içinde, ayakların yorulmuştur. Tam ayarında hamamı
yaktım. Haydi oğlum hamama gir.” demiş nine. Bu altın hamam o kadar
kızgın bir şekilde yakılmış ki alevi dışa vuruyormuş. Delikanlı, bu nineye
de diğerlerine yaptığı gibi yapmış. Sonra nine yalvarmaya başlayınca delikanlı, devi sormuş.
“Evet, dev geldiğinde bana uğrar. Ancak sen onun yanına birazcık
bile yaklaşamazsın. Oraya girebilmek için bir fıçı yağ al. Varınca yağı devin kapısına sür. Niye dersen? Kapılar giren kişiyi kıstırıp öldürüyor. İşte
sana çelik kılıç! Gücün yetip kaldırabilirsen onunla gözü dönmüş yılanları,
aslanları doğrarsın. Sonra şunu da söyleyeyim. Atın Kanyeren’i (atın ismi)
arkasından bir aslan ısırır. Mendilini porsuk kanına batırıp atının yarasına
sar. Yara çabucak iyileşir.” demiş.G284.
Delikanlı kılıcı kaldırmaya çalışınca gözünden yaş çıkmış. İkinci defa
kaldırmaya çalışmış, nefesi kesilmiş. Üçüncü defa kılıcı can havliyle kaldırmaya çalışınca kılıç kolayca kalkmış. Delikanlı bir fıçı yağ alıp devi aramaya gitmiş. Biraz gitmiş, biraz dinlenmiş; biraz gitmiş, biraz dinlenmiş;
böyle gide gide devin büyük ve güzel evi görünmüş.F771.4.1. Devin yaşadığı
yere gelmiş. Atından inip kapıyı yağlayınca kapılar gıcırdayarak açılmış.
Bu sırada vahşi aslanlar, gözü dönmüş yılanlar delikanlıya saldırmış. Delikanlı çelik kılıcını bir sağa bir sola savurmuş, bunları kesmiş. Kandan
ırmak akmış. Delikanlı savaşırken Kanyeren’in arkasından bir aslan ısırmış. Delikanlı, ninenin öğrettiği gibi mendilini porsuk kanına batırıp atı
Kanyeren’in arkasına sürünce at çabucak iyileşmiş. Delikanlı vahşi hayvanları kırıp bitirdikten sonra devin yaşadığı yere varmış. İçeri girdiğinde
dev uyumaktaymış. Sonra delikanlı onu sakalından tutup kaldırmış.
876
Erkan KARAGÖZ
DevG0. kükreye kükreye bağırarak “Dövüş mü gerek, atış mı gerek?”
demiş.
“Atış babanın başına, dövüş gerek!” demiş delikanlı. Bunlar üç gün, üç
gece dövüşmüşler. Üçüncü gün delikanlı, devi boynuna kadar batırmış.G510-6.
Dev “Öldürme beni delikanlı.” diye yalvarmış. Delikanlı, devi bir ambara koyup bağlamış.G514.2. Başka bir ambarı açıp bakmış, ambarın içi güzel
kız doluymuş.G420. Aradaki en güzeli bir padişahın kızıymış. Delikanlı, kızları evlerine göndermiş.G550. Bu padişah kızı da delikanlıyı beklemeye söz
vermiş. Delikanlı nişan olarak da yüzüğünü verip öyle dönmüş.
Delikanlı, annesini alıp gelmiş. Devin evinde mutlu bir dünya hayatı
yaşamaya başlamışlar. Delikanlı, annesine bütün anahtarları vermiş. Sadece bir ambarı açmamasını söylemiş.
Bir gün delikanlı, Kanyeren’e binmiş, köpeğini arkasına uydurup
ava çıkmış. Delikanlının gözden kaybolmasıyla kapıdan Karahan girmiş.
Babasını görünce kadın bayılmış. Karahan anahtarları alıp ambarlara
bakmaya başlamış. Açılmaması gereken ambarı açıp baksa orada bağlı
oturmakta olan devi görmüş.
Dev, ona “Lütfen, ulu kişi beni kurtar. Ne istersen onu yaparım. İstersen ebediyen kaçıp giderim.” demiş.
“Ben seni kurtarırım ancak sen bana delikanlıyı öldürme yolunu öğdemiş Karahan.
ret.”
M242.3-1.
“Uzakta, deniz boyunda bir ayı var. Sen ona ayının sütünden getirmesini buyur. O ayıya bulaşan kişi geri dönemez.” demiş dev.
Delikanlı akşam olunca avdan dönmüş. Annesi baygın yatıyormuş.
Yanında Karahan ağlayıp oturmaktaymış. Karahan ağlamaklı bir şekilde
“Oğlum, ben senin büyükbaban oluyorum. Ömrüm boyunca dünyayı gezip
sizi aradım. İşte bugün buldum dediğimde senin annen yani benim kızım
mutluluğundan hastalandı. Ölmesin diye yedi kat yerin altında da olsa bir
ilaç bulup getirmek gerek.” demiş.
Delikanlı şaşırıp kalmış. Oraya vurmuş, buraya vurmuş; düşünüp bir
şey bulamamış. En sonunda “Büyükbaba, sen bir çaresini biliyor musun?”
diye sormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
877
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Bilmesine biliyorum da yalnız oğlum, o senin elinden gelmez. Uzakta, deniz boyunda bir ayı var derler. Ölen kişiye o ayının sütünden içirilirse
ölen kişi dirilir derler.” demiş Karahan.
Delikanlı, Kanyeren’e binip köpeğini arkasına uydurmuş; ayı sütü
aramaya gitmiş.H1361.2.
Ayının yattığı yere varmış. Baksa ayı inleyerek yatmaktaymış. Niye
dersen? Tabanına büyük bir taş batmışmış. Delikanlı, ayının tabanındaki
taşı dikkatlice çekip almış.
O zaman ayı “Sen kimsin merhametli delikanlı? Buraya çık!” deDelikanlı ağacın ardından çıkmış.
miş.
B211.2.3.
Ayı “Teşekkürler sana kahraman delikanlı. Ben bu taştan 30 yıl eziyet
çektim. Sana benden ne gerek, söyle!” demiş.B435.4.
Delikanlı ayıdan hasta annesi için sütünden vermesini rica etmiş. Ayı,
delikanlıya kendi sütünden vermiş. Dahası bir yavrusunu da vermiş.
Karahan, delikanlının döndüğünü görünce koşarak devin yanına gitmiş. Devi bağlı olmaktan kurtardığı için ondan delikanlıyı kazara da olsa
öldürmesini istemiş.
Delikanlı sevincinden türkü söyleye söyleye gelmiş. Annesine ayının
sütünü içirmek için eğildiğinde dev onun elindeki sütü alıp bir yere atıp
dökmüş. Sonra gelip delikanlıya yapışmış. Dövüş uzamış da uzamış. Bir
delikanlı, bir dev yenecek gibi olmuş. Dövüşürlerken delikanlı, devi yerin
dibine sokmuş. Hatta yer yarılıp dev yerin içine girmiş.G510-7.
Yerin sallandığı sırada delikanlının annesi de “Ay ne kadar da çok
uyumuşum.” diye kendine gelip kalkmış. Karahan ne ölü ne diriymiş. Taş
gibi katılaşıp bakmaktaymış. Delikanlı, annesine bütün her şeyi anlatmış.
Annesi de kendi başından geçen ne varsa anlatmış da “Oğlum, büyükbabana nasıl bir ceza vereceğine kendin karar ver.” demiş.
Sonra delikanlı bir iki damla ayı sütüD1018-1. damlatmış da “Kara taşa
dönüş!” demiş. Karahan taş olup katılaşmış.D231.
Sonra delikanlı “Değirmen taşı ol, devi ebediyen yok et!” demiş. Dev
dünyasına ayı sütündenD1018-1. serpmiş. Devin kaçmaya çalıştığı sırada büyük bir değirmen taşı yuvarlanarak devi ezip geçmiş.
878
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı, atına annesini bindirmiş; köpeğini, ayısını alıp memleketi
dolaşa dolaşa daha önce kurtardığı kızın babasının padişahlığına doğru yol
almış. Ay gitmişler, yıl gitmişler; kızın yaşadığı şehre varmışlar. Delikanlı
şehrin insanlarından padişahın kızının yıkanmak için su aldığı kuyunun
yerini öğrenmiş. Varıp oraya oturmuş. Bir vakit sonra çok güzel bir kız
kuyuya su almaya gelmiş.
Kız gelip su alınca delikanlı “Güzel kız su verir misin?” diye sormuş.
Kız, delikanlıya su vermiş. Delikanlı ona bu suyu kime alıp götürdüğünü
sormuş. Kız, suyu padişahın kızına alıp götürdüğünü söylemiş. Delikanlı
dikkatlice kızın hediye ettiği yüzüğü kovanın dibine düşürmüş.
Padişahın kızı kovayı alıp yıkanmaya başlayınca yüzüğü görmüş. Yüzüğün kendi yüzüğü olduğunu anlamış. Sonra suyu getiren kıza kimi gördüğünü, bu yüzüğü kimin verdiğini sormuş. Kız, bir yolcuya su içirdiğini,
başka da birisini görmediğini söylemiş. Padişahın kızı çabucak ona bu yolcuyu bulmasını söylemiş. Delikanlıyı kuyunun yanında bulup padişahın
kızının yanına getirmişler. Kız ile delikanlı evlenmek için anlaşmış. Kızın
babası da razı olmuş. Görkemli bir düğün yapmışlar. Düğüne delikanlının babasını da çağırmışlar. Ağlamaları da mutlulukları da birlikte olmuş.
Düğün bitince delikanlının annesi, eşiyle birlikte dönmüş. Kızın babası,
bahadır damadını kendi yerine padişah yapmış. Delikanlının kendisi çok
bahadırmış, padişahlığı da çok adilmiş.
3.41.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 41
T615. Supernatural growth / Olağanüstü büyüme BOM: 41
F559-9. Extraordinary snot / Olağandışı sümük (MEK) BOM: 41
E0. Resuscitation / Dirilme BOM: 41
E122.2. Resuscitation by snake / Yılan aracılığıyla dirilme BOM: 41
G200. Witch / Cadı BOM: 41
G214-5. Witch with three teeth / Üç dişli cadı (MEK) BOM: 41
G219-14. Witch with three handful hair / Üç tutam saçlı cadı (MEK)
BOM: 41
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
879
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G11.3. Cannibal witch / Yamyam cadı BOM: 41
G214-6. Witch with two teeth / İki dişli cadı (MEK) BOM: 41
G219-13. Witch with two handful hair / İki tutam saçlı cadı (MEK)
BOM: 41
G214-7. Witch with one teeth / Tek dişli cadı (MEK) BOM: 41
G219-12. Witch with a handful hair / Bir tutam saçlı cadı (MEK)
BOM: 41
G201. Three witch sisters / Üç cadı kız kardeş BOM: 41
G284. Witch as helper / Bir yardımcı olarak cadı BOM: 41
F771.4.1. Castle (Palace) inhabited by ogres / Dev(ler)in sarayda
yaşaması BOM: 41
G0. Ogres / Dev(ler) BOM: 41
G510-6. Ogre is defeated by getting sank up to his throat / Devin
boynuna kadar yere batırılarak yenilmesi (MEK) BOM: 41
G514.2. Ogre imprisoned in his own house / Devin kendi evinde
hapsedilmesi BOM: 41
G420. Capture by ogre / Dev tarafından kaçırılma BOM: 41
G550. Rescue from ogre / Devden kurtarma BOM: 41
M242.3-1. Ogre released in return for teaching to kill someone /
Birisini öldürmeyi öğretmesi karşılığında devin serbest bırakılması (MEK)
BOM: 41
H1361.2. Quest for bear’s milk / Ayı sütü arama BOM: 41
B211.2.3. Speaking bear / Konuşan ayı BOM: 41
B435.4. Helpful bear / Yardımsever ayı BOM: 41
D231. Transformation: man to stone / İnsanın taşa dönüşmesi BOM: 41
G510-7. Ogre is defeated by getting sunk into ground completely /
Devin tamamen yere batırılarak yenilmesi (MEK) BOM: 41
D1018-1. Magic milk of bear / Sihirli ayı sütü (MEK) BOM: 41
880
Erkan KARAGÖZ
3.42. AHlAKSIZ BABA İle SAdAKATSIZ Anne
3.42.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Geçmiş zamanlarda bir nine ile bir dede varmış. Onların bir kızı varmış. Sonra biraz zaman geçtikten sonra dedenin hanımı ölmüş. Dede ile
kızı hayatlarına devam etmişler. Sonra dede, kızına “Şimdi kızım, annen
ölüp gitti, seni kendime alıyorum.” deyince kız kaçıp gitmiş. Bir ormanlık
yerde kız durup bakmış ki bir han o civarlarda oğluyla evlendirmek için en
güzel kızı aramaktaymış. Sonra bu hanın oğlu ormanda dolaşırken bu kızı
görmüş. “Çok güzel!” demiş. Hanın oğlu, kızı alıp gitmiş; düğün yapıp kız
ile evlenmiş. Bunların bir zaman sonra bir oğlu olmuş.
Bu ihtiyar adam, kızını aramaya çıkmışmış. Sora sora bu hanın bulunduğu yere gelmiş. Bu ihtiyarı pencereden gören hanın oğlu, hanımına “Bu
kim?” diye sormuş. Hanımı “Benim babam.” demiş. Sonra bu ihtiyar adam
eve girmiş de hanın oğluna “Bu çok yalancı bir kız, bunu niçin tutuyorsun,
kovup gönder!” demiş. Sonra hanın oğlu, bu kadın ile oğlunu kovmuş.
Sonra kız, oğlunu alıp yeniden ormana gitmiş. Burada bir süre
yaşamışlar. Sonra çocuk epeyce büyüdükten sonra her gün ava çıkmaya
başlamış. Bir gün dolaşırken bir yerde bir ev görmüş. Bu eve gelip bakmış
ki evde bir periF480. oturmaktaymış. Delikanlı bu periyi yakalamış, bir ambara kilitlemiş.D2177.3-1.
Sonra delikanlı, annesinin yanına dönmüş. Ona “Ben bir yerde ev gördüm. Orada yaşayalım.” demiş. Bunlar gitmişler, o eve gelmişler. Delikanlı, annesine küflü ambar anahtarını vermiş. Kadın ambarı açmaya çalışınca
“Bu anahtar sandığın değilmiş.” demiş. Oğlu gelince ona “Bu sandığın
anahtarını neden vermedin?” diye sormuş. Oğlu “Anne o sandığın anahtarını sorma. Açıp bakarsan korkarsın.” demiş. Annesi de “Açıp bakmam,
sen anahtarı ver.” demiş.
Delikanlı karşı taraflara gidince annesi sandığı açmış. Bakmış ki bir
peri kuyunun dibineF429-2. batmışmış. Sonra bu kadın inip periyi kuyudan
çıkarmış. Ona sorular sorup cevabını almış. Bunlar karşılıklı anlaşınca peri
“Oğlun geldiğinde onu öldürelim.”F402. demiş.
Sonra delikanlı dönünce annesi hasta numarası yapmış. “Bir yerde bir
dağ var. O dağı bir ejderha zapt ediyor. Bu dağda bir meyve var. O meyveden alıp gel, bana yedir. Sonra ben iyileşirim.” demiş bu nine.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
881
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı bu dağa gitmiş. Dağa girmek için hiç bir yol yokmuş. EjderhaB11 dağı büsbütün sarmalamışmış.B11.12-8.
Sonra bu delikanlı bir ninenin evine gelmiş de ona “Nasıl bu dağa
çıkıp meyve alabilirim?” demiş. Nine “Benim bir tayım var. Tay üç yaşına
gelinceye kadar burada kal, sonra gidip alırsın.” demiş. Bu delikanlı burada üç yıl yaşamış. Üç yıl baktığı tay, at olmuş. Nine, delikanlıya “Dağın
başında meyveler var. Orada bir kız oturuyor. İçine meyve koyması için
kıza bir mendil bırak. Kız meyveleri mendilin içine koyup sana verdiği
zaman at ile uçup gelirsin.” demiş.
Delikanlı atına binip, ejderhanın üstünden uçarak geçip dağın tepesine
inmiş. Oradaki kıza içine meyve koyup vermesi için bir mendil vermiş.
Kız meyveyi mendile koyup vermiş. Delikanlı meyveyle birlikte kızı da
alıp atına binmiş, bunlar oradan uçarak gitmişler.B41.2.
Sonra epeyce bir yer geçtikten sonra delikanlı ile kız yere inmişler.
Burası kızın köyüymüş. Kız evine girmiş. Kızın babası hanmış. Bu han, kızını geri getiren delikanlı ile kızının düğünlerini yapmış. Kızını delikanlıya
vermiş.
Sonra bu delikanlı, annesinin yanına dönmek istemiş. Eşi, delikanlıya bir yüzük verip göndermiş. Delikanlı evine dönünce annesiyle birlikte
periyi dışarıda otururken görmüş. Onlar da delikanlının geldiğini görünce
evin içine kaçmışlar.
Sonra delikanlı meyveyi getirip annesine vermiş. Annesi meyveyi yiyince güya sağlığı düzelmiş.
Bunlar delikanlıyı öldürmek için başka bir hile düşünmüşler. “Şimdi
biz ona gücünü sınayıp görmek istiyoruz diyelim de bir hileyle onu öldürelim.” demişler. Delikanlının annesi “Çocuğum sen çok güçlüsün. Ben
senin gücünü sınayacağım.” demiş. Delikanlı “Tamam.” demiş. Annesi
yetmiş kulaç urganla oğlunun iki elini bağladıktan sonra periye seslenerek
“Tez gel, başını kes!” demiş. Peri gelirken delikanlı iki elini iki yana çekmiş… Urgan kopmuş, iki tarafa dağılmış. Onu yine öldürememişler.
Delikanlı yeniden kırlara gitmiş. Sonra peri “Saçlarını dibinden kesip
urgana bağlarsan urgan kopmaz.” demiş kadına. Kadın, saçlarıyla urganı
bağlamış. Delikanlı dönünce annesi “İşte sana sağlam bir urgan. Bu saç
bağlanmış urganla seni bağlayacağım. Sen bunu da koparabilir misin aca-
882
Erkan KARAGÖZ
ba?” demiş. Delikanlı oturmuş. Annesi oğlunun ellerini bağlamış. Sonra
periye seslenerek “Tez gel, başını kes!” demiş. Peri gelmiş. Delikanlı ne
kadar uğraşsa da urganı koparamamış. Peri onun iki gözünü oymuş. Sürükleyerek onu alıp gitmiş.
Peri pek çok yer geçtikten sonra onu bir kuyunun yanına bırakmış. Delikanlı orada uzun süre yatmış. Her gün birisi oraya suya geliyormuş. Bu
delikanlı kova sesini duyarak “Kim bu suya gelen?” diye bağırmış. Sonra o
kişi “Ben hanın hizmetçisiyim. Han için su alıp gidiyorum.” demiş. Sonra
delikanlı “Han kim?” diye sormuş. Hizmetçi “Falan han, bir delikanlı ejderhadan onun kızını kurtarıp gelmişti, işte o han.” demiş. Delikanlı oraya
nasıl gidebileceğini düşünmüş de hizmetçiye “Buraya aldığın sudan getir
de azıcık içeyim.” demiş. Hizmetçi onun yanına gelmiş. Delikanlı su içerken kovanın içine hanımının verdiği yüzüğü bırakmış.
Sonra delikanlı, hizmetçiye “Suyun içine bakma! Bakarsan ölürsün.”
demiş. Hizmetçi suyu alıp hanın kızının yaşadığı eve götürmüş. Hanın
kızı suya bakınca eşine verdiği yüzüğü görüp tanımış. Sonra “Bugün suyu
kim alıp geldi?” diye sormuş. Bir hizmetçi “Ben alıp geldim.” demiş. Kız
“Haydi suyu nereden alıp geldiysen beni oraya götür.” demiş. Suyu getiren
hizmetçi, hanın kızını su aldığı yere getirmiş. Kız orada eşini görmüş, ona
sağlığını sormuş. Delikanlı da hanımını tanımış ama kör olduğu için onu
görememiş. Sonra bu kız eve dönmüş, beş altı kişi alıp gelmiş. Bunlar delikanlıyı kaldırıp götürmüşler.
Bu delikanlının gözü görmediği için yürüyecek hâli bile yokmuş.
Sonra bir gün uyuduğu sırada rüyasında şöyle bir rüya görmüş. “Kapının
arkasında bir yayla bir ok varmış. Kim olursa olsun, o oku alıp kıbleye
bakarak atarsa ok geri gelip eline saplanıyormuş. Üç defa attığında ise kör
olan kişi görmeye başlıyormuş.” Sonra uyanınca rüyasını hatırlayıp düşünmüş “Dur hele! Bu gerçek olabilir.”J157. demiş. Bakmış, okF831. ile yayF836.
kapının ardında duruyormuş. Oku alıp kıbleye doğru nişan alıp atmış. Ok
bir zaman sonra gelip eline saplanmış. Oku alıp üç defa böyle atmış. Delikanlının gözü yeniden görmeye başlamış.D1500.1.17-2. Sonra delikanlı birkaç
gün durduktan sonra hana “Ben şimdi gideceğim, birisini öldürüp geleceğim.” demiş. Han “Tamam git.” demiş, delikanlı gitmiş. Daha önce kaldığı
evin yanına gelince bir yerde eski atının durduğunu görmüş. Hatta atı kişnemeye başlamış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
883
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra delikanlı atını urganla köstekleyip kırlara göndermiş. Eve
gelince görmüş ki annesi ile peri dışarıda birlikte vakit geçiriyormuş.
Gelmiş, hemen annesinin başını kesmiş. Peri kaçıp eve girmiş. Delikanlı
hemen perinin arkasından gidip “Çabuk çık!” demiş. Peri dayanamayıp
çıkmış. Delikanlı, periyi tutup yukarıya doğru fırlatmış. Peri gözden kaybolmuş, sonra aşağıya doğru düşmüş. Parçalanıp toz toprak olmuş!
Delikanlı bu evi ateşe verip hiçbir şey bırakmamış. Sonra hanın yanına gitmiş. Hanın damadı olmuş. Han kendi yerine onu han yapmış. Onlar
hâlen de orada yaşıyorlarmış.
3.42.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 42
F480. House-spirits / Ev perisi BOM: 42
D2177.3-1. Evil spirits imprisoned in storehouse / Kötü perinin
ambara hapsedilmesi (MEK) BOM: 42
F429-2. Well (Pit) spirit / Kuyu cini (MEK) BOM: 42
F402. Evil spirits / Kötü peri BOM: 42
B11. Dragon / Ejderha BOM: 42
B11.12-8. Dragon guards mountain / Dağın bir ejderha tarafından
korunması (MEK) BOM: 42
B41.2. Flying horse / Uçan at BOM: 42
J157. Wisdom (knowledge) from dream / Rüyadan öğrenilen hikmet
(bilgi) BOM: 42
F831. Extraordinary arrow / Olağanüstü ok BOM: 42
F836. Extraordinary bow / Olağanüstü yay BOM: 42
D1500.1.17-2. Magic arrow restores the blind person’s sight / Sihirli
okun kör kişinin görme yetisini eski hâline getirmesi (MEK) BOM: 42
884
Erkan KARAGÖZ
3.43. İHTİYAR AdAM İle deV
3.43.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda kıt kanaat yaşayan bir ihtiyar adam varmış.
Onun hiçbir şeyi yokmuş. Bu adam bastonuna dayanıp yavaş yavaş etrafına bakınarak yürürmüş. Nerede saksağan yuvası, nerede karga yuvası
varsa oralara gidermiş. Bu dede yuvalardaki yumurtaları alıp içiyormuş.
Bir gün böyle kuş yumurtaları alıp dönerken bir deveG0. rastlamış.
“Ben seni yiyeceğim!” demiş dev.
“Kim kimi yiyecek görürüz hele! Şurada yerde duran taşı avucunda
sıkıp taştan sarı su çıkarabilirsen sen beni yersin. Ben çıkarırsam ben seni
yerim. Kabul ediyor musun?” demiş ihtiyar.
Dev kabul etmiş. İhtiyar, taş diye kuş yumurtasını avucunda sıkıp suyunu akıtmış. Dev, eline taşı alıp sıkmış da sıkmış, taş ufalanıp toz olmuş
ama sarı suyu akmamış.G501.
Sonra ihtiyar, deve “Ben seni yiyeceğim!” demiş.
Dev, korkusundan titreyerek “Lütfen beni yeme, sana altın veririm!”
demiş.
“Altın verirsen kurtulursun!” demiş ihtiyar adam. Ama gerçekte ihtiyar bir fiske vursan ölecek gibiymiş.
Dev, ihtiyarı alıp evine götürmüş. Evde devin annesinden başka hiç
kimse yokmuş.
Dev, annesine “Misafir geldi, semaveri hazırla!” demiş. Olup biten her
şeyi anlatmış. Üçü birlikte çay içmişler.
Gece olunca Dev, ihtiyara “Uyumak için şurada yat!” diye yer göstermiş.
İhtiyar “Ben evde uyumaya alışık değilim. Burada pire vardır. Ben
çatıya çıkıp orada uyuyayım.” demiş. İhtiyar adam, devin bir şeyler yapmasından korktuğu için çatıya çıkıp orada yatmış.
Geceleyin o yavaşça çatıdan inip pencereden bakmış. Dev, baltayı bileyerek “Ben onu bir kesişte öldürürüm, iki kesişte doğrarım.” diye
söyleniyormuş.
Annesi ona “Dur hele, nasıl bir kişi olduğunu bilmiyorsun. Ermiş birisi olabilir. Sana kötü bir şey yapmasın!” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
885
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Yok ben korkmuyorum!” demiş dev.
İhtiyar, çatıya insan büyüklüğünde bir çürük kütük alıp gelmiş. Sanki
kendisi yatıyormuş gibi kütüğe cepken giydirmiş. Sonra ihtiyar aşağıya
inip pencereden bakmaya başlamış.
Dev baltasını alıp çatıya çıkmış. Bir kesmiş, iki kesmiş, kütüğün çürük
yerleri dağılmaya başlamış. Dev hiç konuşmadan çatıdan inmiş. Eve girip
annesine “O, kocamanmış. Tozu bile kalmadı!” demiş.
Bunlar uyuyunca ihtiyar çatıya çıkıp paramparça olmuş cepkeni giymiş. Biraz zaman sonra aşağıya pencere yanına inmiş de “Kalkın! Hey, çok
uyudunuz! Kapıyı açın!” diye bağırmış.
Bunlar korkularından hemen kapıyı açmışlar. Semaveri hazırlamışlar.
İhtiyar, çay içe içe “Siz pire yok demiştiniz. Sadece burada değil, çatıda da
varmış. İyi ki ben evde yatmamışım. Beni hiç uyutmazlardı.” demiş.
Çayı içip bitirince dev, insan eti pişirip koymuş.G312. Dev, ihtiyara insan başını vermiş. İhtiyar yer gibi yapıp başı parçalayıp oradaki bir deliğe
tıkmış. Sonra doydum diyerek yerinden kalkmış da “Hadi hesabı görelim!”
demiş.
“Altından ne kadar götürebilirsen o kadar al.” demiş dev.
“Ömrümde çok aptal gördüm ama senin gibisini görmedim! İstediğin
kadar götür de ne demekmiş! Ben altınların hepsini de annenle birlikte
seni de; evinde neyin varsa her şeyi alıp gideceğim. Dönünce seni uşak
yapacağım. Annene de ev işlerini yaptıracağım. Sen şimdi altınlardan götürebileceğin kadar al.” demiş.
Dev çok korkmuş. Sırtına altın yüklemiş. Dev altınların ağırlığından
bükülüp eğilmiş ama ihtiyar onun üstüne daha da altın yüklemiş. Sonra
yola çıkmışlar. Dev önden, ihtiyar arkadan gitmiş.
Dev azıcık gittikten sonra yıkılıp kalmış da “Çok ağır, birazını bırakalım hele!” demiş.
“Haydi haydi, yürümesini öğren!” demiş ihtiyar.
İhtiyar adamın evinin olduğu yere gelmişler.
İhtiyar adam “Sen burada bekleyedur. Ben hanımıma semaver hazırlatayım.” demiş de devi kapının önünde bırakıp eve girmiş.
886
Erkan KARAGÖZ
Girince hanımına “Ben senden et pişirmeni isteyeceğim. Ama sen
‘Nasıl et pişireyim?’ diye sor.” demiş.
İhtiyar evine devi almış. Arkasındaki altınları dikkatlice döşemelerin
üstüne koydurmuş. Sonra bunlar çay içmek için oturmuşlar.
İhtiyar adam, hanımına “Bize et pişiriver!” demiş.
“Nasıl et?” diye karısı sormuş.
“Büyük devin başını, ortanca devin ciğerini, küçük devin ayağını pişir. Eğer yetmezse işte bu devi de pişiririz!” diye ihtiyar, dürterek devi
göstermiş. Dev, evin kirişlerini yıkarak kaçıp gitmiş.G572-1. İhtiyar ile hanımı devin arkasından gülüp kalmışlar.
3.43.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 43
G0. Ogres / Dev(ler) BOM: 43
G501. Stupid ogre / Aptal dev BOM: 43
G312. Cannibal ogre / Yamyam dev BOM: 43
G572-1. To overawe the ogre by the trick of cooking / Devi, kesip
pişirme hilesiyle korkutma (MEK) BOM: 43
3.44. YUldIBAY BAHAdIR
3.44.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir dede ile bir nine yaşıyormuş. Onların nur saçan
Altınsaç isminde bir kızları olmuş. Kız boy attığında nine vefat etmiş.
Dede başka bir hanım almış. Bu hanımdan da bir kızı olmuş.
Üvey anne, Altınsaç’ı sevmemiş. Babası, kızını komşu köydeki mollaya okumaya göndermiş. Onlar sekiz kız birlikte okumuşlar. Onların en güzeli Altınsaç imiş. Altınsaç’ın babası, mollanın zenginliğine kapılıp kızını
mollaya vermiş. Kız hiçbir şekilde buna karşı çıkamamış. Böylece o Hetip
mollanın hanımı olmuş.
Molla, genç hanımı ile biraz beraber yaşadıktan sonra iki yıllık bir
yolculuğa çıkmış. Gitmeden önce ona büyük hanımı ipekten eldiven
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
887
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
dikmeye, genç hanımı da bir yüzü aya bir yüzü güneşe benzeyen bir erkek
çocuğu doğurmaya söz vermiş. Onlar sözlerini tutmuşlar. Mollaya mektup
yazmışlar. Fakat büyük hanım “Genç hanımın köpek yavrusu doğurdu.”
diye mektubu değiştirmiş. Molla, bu mektubu alınca öfkelenmiş. Hemen
dönüp genç hanımını öldürmeye karar vermiş.
Büyük hanım, bir büyücü kadınG200. tutup genç hanımı onunla mollayı
karşılamaya göndermiş. Büyücü kadın ile genç hanım epeyce uzaklaşmışlar. Büyücü kadın yüksek bir tepenin başına çıktıklarında kadını arabadan
indirmiş. Onun iki gözünü çıkarıp dönmüş. Kadın kör olup oğluyla orada
kalmış.
Bir zaman sonra kadın bir hışırtı sesi duymuş da “Eğer insansan beri
gel.” demiş.
“İnsan mahlûkatındanım.” diye ses vermiş ama o aslında yuha yılanmış.
B91.
Yuha yılan “Eğer benim hanımım olursan ben senin iki gözünü yerine
koyarım.” demiş.B211.6.1.
Genç kadın yılanın hanımı olmaya razı olmuş.B604.1. Yuha yılan iki elma
vermiş. Elmaları yemesiyle kadının gözleri görmeye başlamış.D1342.2-1.
B981.1.
Kadının oğlu büyümüş de büyümüş; iri cüsseli, güçlü bir delikanlı
olmuş. Kadın ona Yuldıbay ismini vermiş. Yuha yılan, oğlandan korkmaya
başlamış. Onu öldürmek için sebep aramış. Yuha yılanın kendisi görünmüyormuş. Ne isterse bunu oğlanın annesine yaptırıyormuş.
Bir gün yuha yılan, kadına hasta olmasını söylemiş. Kadın yalandan
hastalanıp yatmış. Oğlunu da ilaç yapmak için ot toplamaya göndermiş.
Onlar Yuldıbay’ı ormanda ayılar, kurtlar yer diye düşünmüşler.
Oğlan üçüncü günde ilaç yapılan otlardan pek çok alıp dönmüş. Onlar
daha çok korkmuşlar. Yuha başka bir hile düşünmüş. Onun yedi ormanın
arkasındaki yedinci denizde bir ablası yaşıyormuş. O, Yuldıbay’ı oraya
göndermek için bir neden aramış. Kadın yalandan hasta olup oğluna “Oğlum, ben daha kötü hasta oldum. Buradan uzak değil, yedi ormanı aştıktan
sonra yedi deniz olur. Şu denizlerin ardındaki yedi katlı ev taş duvarla
çevrilmiştir. Bu evin yedinci katında yedi katlı demir sandık var. Onun
içinde de yedi katlı bir sandık var. Bu sandığın içinde altın yumurta var. Bu
yumurtayı yersem ben iyileşirim.” demiş.
888
Erkan KARAGÖZ
Oğlan hazırlanıp gitmiş. Giderken yüksek bir dağa çıkmış. O dağın
başında yassı bir taş varmış. Yuldıbay işte bu taşın üstüne çıkıp yatmış.
Yatmasıyla birlikte uyumuş. Rüyasında ona aksakallı bir ihtiyar yattığı taşın altında gümüş bir yuların olduğunu söylemiş.
Yuldıbay sabahleyin kalkıp taşı kaldırmış. Gerçekten de taşın altında
gümüş bir yularD1209.1-1. varmış. Yuları alıp şıngırdatmasıyla bir boz at gelmiş. Oğlan ona her şeyi anlatmış. O sırada at dile gelerek “Kamçıyla sağ
tarafımdan kan çıkacak gibi sol yanımdan vur. Sonra gözünü yumup bana
bin.” demiş.B211.1.3.
Delikanlı, atın söylediğini yapmış. At, rüzgâr gibi gidip yedi kat taş
duvarı yıkıp yedinci kattaki eve girmiş.
“Gözünü aç!” diye bir sesle uyandığında delikanlı bu işe hayret etmiş.
Dev,G0. şaşırıp onlara karşı gelmiş. Delikanlı da kendi atının buraya böyle
çıkıp gelmesine şaşırmış. Delikanlı, deve ne istediğini söylemiş. Korkusundan dev içeriye kaçmış.
Delikanlı, devin sarayınıF771.4.1. dolanıp çıkmayı düşünmüş. Köşeyi
döndüğünde onun karşısında uzun saçlı güzel bir kız oturuyormuş. Kız,
delikanlıya kendisinin bir padişahın kızı olduğunu, buraya dev tarafından
kaçırılıp getirildiğini,G420. bugün öğleden sonra devin, kendisini yiyeceğiniG413. söylemiş.
Delikanlı, neden geldiğini kıza söyleyince, kız “Eğer bu yumurtayı
alırsan, nasıl olursa olsun, ez. O yumurta devin canıE711.1. oluyor.” demiş.
Dev titreye titreye bir hile aramış. Yumurtayı veresi gelmiyormuş.
Hile bulamamış. Delikanlı içeriye girip kılıçla sandığı açıp yumurtayı almış. Dev hâlden düşüp kalmış.G500.
Yuldıbay bahadır pek çok kızı özgürlüğüne kavuşturmuş.G550. Uzun
saçlı padişah kızını ata bindirip gitmiş. Onlar kızın babasına gelmişler.
Delikanlı burada biraz misafir olmuş. Kız ile sözlendikten sonra altın
yüzüğünü alıp yola çıkmış. Yuldıbay dönünce atının isteğiyle ondan üç
parça kıl almış. Sonra onu yularıyla birlikte göndermiş. Kendisi de yaya
olarak dönmüş.
Delikanlının dönmesiyle yuha yılanın korkusu daha da artmış. Delikanlı yumurtayı annesine vermiş. Ama annesi yumurtayı kırmış gibi yapıp
saklamayı düşünmüş. Yuldıbay yumurtayı hızlıca almış, kırıp içmesi için
annesine vermiş. Annesi içmemiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
889
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Yuha şaşırmış, başka türlü bir hile düşünmüş. Yuldıbay’ı ormandan
demir çubuk almaya göndererek “Güçlerimizi sınayalım.” demiş.
Yuldıbay ormandan kalın saplı bir demir çubuk alıp gelmiş. Yuha ile
delikanlı güçlerini sınamaya başlamışlar. Yuha, Yuldıbay’ın demir çubuğuna çok sert vurmuş ama delikanlı demir çubuğunu bırakmamış. Delikanlı
demir çubuğunu savurduğunda yuhanın demir çubuğu kırılıp parçalanmış.
Kadın, oğluna baldır kalınlığında demir çubuk alıp gelmesini söylemiş.
Yuldıbay yeniden alıp gelmiş. Yuha ona bir daha vurmuş, bir şey olmamış.
Yuldıbay iki vuruşta yuhanın demir çubuğunu kırıp parçalamış. Yuha yılan
iyice korkmaya başlamış. Kadın, oğlunu bir kez daha demir çubuk almaya
göndermeyi düşünerek “Sınama üç defa olsun.” diyerek ikiyüzlülük etmiş.
Oğluna bacak kalınlığında bir demir çubuk getirmesini söylemiş.
Yuldıbay, annesini dinlemiş. Bacak kalınlığında demir çubuk getirmiş.
Kadın, oğluna vurmaya başlamış. Yuha da görünmeden hareket ediyormuş.
Yuha yılan bir kez daha vurayım dediğinde oğlanın gözüne görünmüş. Oğlan çok sağlam bir şekilde vurmuş, demir çubuklar etrafa saçılıp dağılmış.
Yuldıbay hemen orada kılıcını savurmuş, yuhayı doğramış. Annesine de
demir çubukla vurup demir sandığa koyduktan sonra su akıntısına bırakmayı düşünmüş. Annesi ona yalvarmış. Yuldıbay, annesine nasıl bu hâle
geldiğini, babasının kim olduğunu sormuş. Annesi ona bütün her şeyi anlatmış. Hetip mollaya hanım oluşunu, onun Könbike ismindeki büyük hanımını, bu kadının oyunu sonucu bu dağa gelişlerini, gözlerinin nasıl kör
edildiğini anlatmış. Ormanın arkasındaki köylerinde Kuşkül ismini kullandığını, işte şu dağın başındaki yuha yılanın kendisini nasıl boyunduruğu
altına aldığını anlatmış.
Yuldıbay, annesinin anlattığı her şeyi dinlemiş, onu affetmiş. Üç gün
üç gece gittikten sonra Yuldıbay annesinin anlattığı köye gelmiş. Köye gelince iş aradığını, Hetip mollanın iş var demesi üzerine geldiğini söylemiş.
Yuldıbay geldiğinde molla evde değilmiş. Yuldıbey mollanın büyük
hanımından iş istemiş. Kadın onu işe almış. Biraz vakit geçince molla
dönmüş. Kendisinden izinsiz işçi aldığı için büyük hanımını fena hâlde
azarlamış.
Yuldıbay o kadar güçlüymüş ki yaptığı işler için ücret almadığından
bu durum mollanın çok hoşuna gitmiş.
890
Erkan KARAGÖZ
Bir gün molla ile Yuldıbay ormana ava gitmişler. Çok gezmişler fakat
bir şey avlayamamışlar. Sonra gezerlerken karşılarına büyük bir canavar
çıkmış. İlk önce molla atmış ama vuramamış. Sonra Yuldıbay atmış. O
kadar düzgün atmış ki canavar ses bile çıkaramadan yıkılmış. Molla başarıyı üstüne alıp Yuldıbay’a vermemeyi düşünmüş. Sonra molla “Sen şimdi
hayvanı bana ver. Ne istersen onu öderim.” demiş.
Yuldıbay ondan hayat hikâyesini anlatmasını istemiş. Molla düşünmüş taşınmış, anlatmaya razı olmuş. Kendisinin şu köyün zengin mollası
olduğunu, medresede öğrenci okuttuğunu, medresede okuttuğu Altınsaç
isimli bir kızı kendine genç hanımı olarak aldığını ancak kendisinin evde
olmadığı bir vakitte onun kaybolduğunu anlatmış. Yuldıbay da kendisinin
Altınsaç’ın oğlu olduğunu, annesiyle birlikte büyük bir dağın başında yaşadıklarını, annesinin çok cefalar çektiğini anlatmış.
Sonra onlar hayvanı alıp dönmüşler. Onlar döndüğünde büyük hanım kestirdiği koyundan yemek pişirmiş, onları beklemekteymiş. Yemeğe oturup biraz yedikten sonra molla, büyük hanımına küçük hanımının
nerede kaybolduğunu sormuş. Büyük hanımı, onun bir yüzü aya, bir yüzü
güneşe benzeyen bir oğlan doğurduğunu, büyücü kadın ile birlikte onu
kandırıp büyük bir dağın başına götürdüklerini, orada onun iki gözünü kör
ettiklerini anlatmış.
Yuldıbay ona bu genç hanımın oğlu olduğunu ve annesinin hayatta
olduğunu söylemiş. Büyük hanım onların ayaklarına kapanıp af dilemiş.
Fakat Yuldıbay molladan onu affetmemesini istemiş.
Sonra molla köydeki herkesi toplayıp Yuldıbay’ın isteği doğrultusunda büyük hanımını büyük boz aygırın kuyruğuna bağlayıp göndermiş.
Onun “Kurtarınız!” diye bağıran sesi denizleri, ormanları aşıp Altınsaç’ın
yaşadığı yerden duyulmuş. Molla çifter çifter at koşumlatmış, Yuldıbay’ı
yanına alıp Altınsaç’ı almaya gitmiş. Onların geldiği sırada Altınsaç,
oğlunu özleyip kederli bir şekilde oturmaktaymış. Yuldıbay, annesine her
şeyi anlatmış. Molla, Altınsaç’tan af dilemiş, onu bulduğuna sevinmiş.
Molla, Altınsaç ile Yuldıbay’ı alıp köye dönmüş. Bütün köy halkı onları karşılamış. O gün molla şamatalı bir şölen vermiş. Bu şölende Yuldıbay’a teşekkürlerini sunmuş.
Yeme içme faslı bitince Yuldıbay verdiği söz gereği devden kurtardığı padişah kızının yanına gitmiş. Padişahın kızı onu özlediğinden sara-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
891
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
rıp zayıflamışmış. Kaç gündür delikanlının gittiği yolu gözlemekteymiş.
Padişaha, kızı ile evlenmek isteyen kişiler geldiğinden padişahın kızı bu
durumdan rahatsızmış.
Üç gün üç gece sonra delikanlı gelmiş. Onun geldiği sırada padişahın
kızı pencerenin dibinde ağlayıp oturmaktaymış. Delikanlının görünmesiyle
padişahın kızı elini sallamış. Odanın içi nurla dolmuş.
Padişahın kendisi artık çok ihtiyarlamışmış. Padişah kendi kardeşlerini, yakınlarını toplamış, Yuldıbay’ın babası ile annesini de çağırtmış. Bir
hafta boyunca şamatalı bir düğün yaptırmış.
Düğün bitince padişah, padişahlığındaki bütün halkı toplayıp onların
önünde kendisinin yaşlandığını ve hastalığının olduğunu söylemiş. Sonra
da “İşte bu sebepten padişahlığı Yuldıbay damadıma devrediyorum.” demiş. Halk bunu hoş karşılayıp kabul etmiş. Yuldıbay’ın babası ile annesi
mutluluktan uçarak dönmüşler. Çok bir zaman geçmeden padişah vefat
etmiş. Yuldıbay bahadır rüzgâr yağmur bile değdirmeden ülkeye padişahlık
etmiş. Yuldıbay’ın hanımı da bir yüzü aya, bir yüzü güneşe benzeyen bir
oğlan doğurmuş. Onlar oğullarının yakışıklı, bahadır, dürüst birisi olarak
büyümesini dilemişler. Oğullarına Ural ismini vermişler. Böylece üçü
birlikte hayatlarına devam etmişler.
3.44.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 44
B91. Mythical serpent / Mitolojik yılan BOM: 44
B211.6.1. Speaking snake (serpent) / Konuşan yılan BOM: 44
B604.1. Marriage to snake / Yılanla evlenme BOM: 44
D981.1. Magic apple / Sihirli elma BOM: 44
D1342.2-1. After eating magic apple, the blind person recovers his/
her sight / Sihirli elma yedikten sonra kişinin tekrar görmeye başlaması
(MEK) BOM: 44
D1209.1-1. Magic silver bridle / Sihirli gümüş yular (MEK) BOM: 44
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at BOM: 44
G0. Ogres / Dev(ler) BOM: 44
892
Erkan KARAGÖZ
F771.4.1. Castle (Palace) inhabited by ogres / Dev(ler)in sarayda yaşaması BOM: 44
G420. Capture by ogre / Dev tarafından kaçırılma BOM: 44
G312. Cannibal ogre / Yamyam (insan yiyen) dev BOM: 44
E711.1. Soul in egg / Ruhun (canın) bir yumurtanın içinde olması
BOM: 44
G500. Ogre defeated / Devin üstesinden gelme BOM: 44
G550. Rescue from ogre / Devden kurtarma BOM: 44
3.45. çÖl ATI
3.45.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Çok eski zamanlarda bir padişah varmış. O, uzun zamandır birisini
seçemediğinden evlenemiyormuş. Böyle gezerken dayanamayıp evlenmiş.
Evlenmek için seçtiği kel gibi, iri yarı kadına bir bataklıkta rastlamış. Bu
kadın değil, bela imiş. Hiçbir zaman dert görmeyen padişahın başına dert
olmuş. Padişah, üzüntüsünü ava çıkarak vakit geçirip ancak unutabiliyormuş. Padişah olunca ormanlar, sular her yer onun, nereye varsa, nerede
dursa kendisi başmış.
Bir gün padişah ava çıkmış da akşama kalmış. Bir köyde konaklamak
için haritasına bakmış. Gidip bir ağanın yanına varmış. Ağanın hâli vakti
yerinde, masaya koyacağı yiyeceği bolmuş. Bunlar akşam vakti yemeğe
oturmuşlar. Ağanın üç kızı varmış. Üçünün arasında en küçüğü, en güzeli
ak yüzlü Eklime imiş. Bunların üçü de koca yüzü görmemişlermiş. Kızlar
o kadar kurnazmış ki kapının yarığından genç padişaha bakmışlar. Başı
gözü yerinde diye durmamışlar. Hanımını sevmediğini de biliyorlarmış.
Kızların nefesinin sıcaklığı padişahın odasına ulaşıp yüzüne çarpmış. Böylece dileklerine güç gelmiş. “Ay ben buna varsaydım.” diye her biri söylemiş. Göz görmez olup gece olunca yatmışlar.
Gece padişahın yanına büyük kız gitmiş. Padişah da hilekâr, uyuyor
numarası yapmış. “Eğer beni hanımın yaparsan sana bir oğlan evlat verirdim.” demiş. Padişah kımıldamamış. Kız iç çekip üzülerek çıkmış.
Ortancası gelmiş “Eğer beni hanımın yaparsan sana bir kız evlat verirdim.” demiş. Padişah kımıldamamış. Ölü gibi uykusuna devam etmiş. Kız,
gözünün yaşını sile sile çıkmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
893
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Şimdi ay yüzlü güzel kız Eklime’nin sırası gelmiş. O gidip padişahın
ayakucuna diz çökmüş. Eklime de hilekârlıkta padişahtan aşağı değilmiş.
“Ey padişahım sultanım, ayak ucundaki kulunu kendine hanımın olarak
alırsan sana bir oğlan bir kız evlat verirdim.” diye mani düzmüş.
Eklime’nin sözleri gibi kendisi de küçük bir hanımefendiymiş. Padişah uyanmasın da nereye gitsin. Kalkmış, bunlar konuşmuşlar. Gençlerin
işi çok hızlı olmuş. Eklime tan atmadan padişahın yanından ayrılmış.
Sabah olunca padişah yemekte ağaya “Beni kızlarınla tanıştır! Ne bilirler, ne iş tutarlar?” demiş.
“Büyük kızımı çağırıp türkü söyletelim öyleyse, gönlünü açsın padişahım.” demiş ağa.
Büyük kız çıkıp türkü söylemiş. Padişah onu beğenmemiş, başını sallamış. Padişahın memnuniyetsizliğini görünce ağa korkuya kapılmış. Ortanca kızı çağırmış. Padişah ortanca kızı da beğenmemiş. Sonra Eklime çıkıp türkü söyleyince padişahın padişahlığı kalmamış, fırlayıp el çırpmaya
başlamış. O zaman ağa da mutlu olmuş. Padişahın gönlü olmuş.
Padişah, Eklime’yi kendisine istemiş. Ağa şaşırmayarak “Âdetlerimiz
denilen şeyler anadan babadan daha güçlü padişahım. Benim Eklime’den
büyük iki kızım var. İlk önce onlara damat bulmak gerek.” demiş.
Padişah şimdi keyfinin derdinde, kalkmış da “Bunda benim işim yok.
Bizim iş bitti artık. Aramız çiçek gibi. Birimiz varacağım, diğerimiz alacağım diyor.” demiş.
İşi başta kısa tutunca ağa da kaçacak bir yer bulamamış, kızı vermiş.
Padişahın işi emir ile. Padişah çağrı göndermiş. Generalleri, başka
arkadaşları gelmiş. Kızı alıp dönmüşler.
Bunlar birlikte yaşamaya başlamış. Eklime hamile kalmış. Yorgun argın yatarken ayakaltından bela çıkmış. Başka bir ülkenin padişahı onlara
savaş açmış. Padişahın kendisi savaşa gitmiş. Giderken “Çocuk doğarsa
doğduğu saat itibarıyla bana haber veriniz.” diye emir bırakmış.
Eklime’nin çocuğu doğuracağı sırada padişahın ilk hanımı, büyücüsünüG200. getirtmiş. Eklime bir kız, bir oğlan çocuk doğurmuş. Çocuklarını
Eklime’ye bile göstermeden bir sandığa koyup su akıntısına bırakmışlar.
Onların yerine iki köpek yavrusu koymuşlar. Haber de padişaha çabucak
ulaşmış. “Eklime doğurdu.” diye padişaha haber etmişler. Ancak “Bir kız,
894
Erkan KARAGÖZ
bir oğlan çocuğu yerine iki köpek yavrusu doğurdu.” demişler. Padişah
gücenip kendini öldürmek istemiş ama baş generali onun elinden silahını
almış.
Padişah, Eklime’yi bağlayıp yedi yolun ayrımına koymalarını emretmiş. “Her kim olursa olsun, yüzüne tükürüp geçsin.” diye de emir vermiş.
Eklime’yi korumak için sadece Ötembey adlı askeri bırakmışlar.
Bu akıntıya bırakılan sandığı bir balıkçı tutmuş. Evine götürüp hanımına vermiş. Hanımı çocuklara bakıp büyütmüş.
Zaman dediğin nedir, geçip gitmiş işte. Kız ile oğlan büyümüş. Dede
bir vakitte onlara “Ben artık size bakamıyorum. İhtiyarladım artık. Kendi
işini kendin gör.” deyip oğlana tüfek vermiş.
Bu ikisi çıkıp gitmişler. Az gitmişler, uz gitmişler; kalın bir ağaca
varmışlar. Kalın ağacın kovuğu varmış. Bunlar ne yapsınlar artık, burada
yaşamaya başlamışlar. Oğlan da kız da çok güzelmiş. Tüfeği olunca oğlan
ava çıkmış. Ama bu orman, padişahın ormanıymış. Bir vakit bu oğlan ava
çıkan padişaha rastlamış. Padişah yine dertlenip av ile gönlünü açmak için
geziniyormuş. Oğlanın tüfeği çok kötüymüş.
Padişah, oğlana “Bu tüfek ile avlanabiliyor musun?” diye sormuş.
“Olması bile bana bayram gibi.” demiş oğlan.
“Şu kuşu vur hele!” demiş padişah.
Oğlan parlayarak uçmakta olan kuşu vurmuş. Padişah hayran kalıp
“Sen kimin oğlusun?” diye sormuş.
Oğlan başlamış anlatmaya. Bir padişahın oğlu ile kızı olduklarını, bir
sandığa koyulup su akıntısına bırakıldıklarını, bir ihtiyar karı kocanın kendilerine bakıp büyüttüğünü bir bir anlatmış.
Padişah ona acıyıp ormanında avlanmasına izin vermiş. Padişah onu
bunu bilmiyormuş. Dönünce de hanımına söylemiş. Hanımı bunu duyunca
bu çocukların kim olduğunu aşağı yukarı anlamış. O hemen büyücü kadına
gitmiş.
Büyücü kadın işi bitirmeye söz verip bu çocukları aramaya gitmiş.
Geze geze onları bulmuş. Onlara acıyormuş gibi konuşup onların gönüllerine girmiş. Kız ona bütün kalbiyle inanmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
895
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Kardeşin ava gittiğinde burada kalmak çok zor, çok can sıkıcı olmalı
sana kızım. Sen ona elma ağacı getirt. O ağaç şöyle şöyle bir yerde, yedi
katlı kara ormandaF812. yetişiyor. Çok güzel bir elma ağacı, senin için yetişsin.” demiş.
Kıza o tatlı dilli gibi görünmüş. Kardeşi avdan dönünce kız, ağabeyinin başının etini yemiş. Ne yapsın şimdi delikanlı, elma ağacını aramaya
gitmiş. Bir yılkı çobanına rastlamış.
“Nereye gidiyorsun delikanlı?” diye yılkı çobanı sormuş. Delikanlı
başına açılan işi anlatıvermiş. “Hay delikanlı, orası öylece gidilecek bir
yer değil. Ben sana bir at vereyim. At seni alıp oraya ulaştırır. Benim verdiğim at durunca bir çöl atı gelir. Ağzından burnundan ateş saçar. Yalnız sen
korkma ondan, bin. O seni gideceğin yere ulaştırır.” demiş yılkı çobanı.
Yılkı çobanının verdiği ata delikanlı binip gitmiş. Az gitmiş, uz gitmiş. Bir zaman sonra çöle varmış. Onun karşısına yılkı çobanının söylediği çöl atıB41-4. kudurmuş bir şekilde gelip çıkmasın mı! Delikanlı yelesine
yapışmış. Sonra at hızlıca gitmiş. Bilmem ne kadar gidince ateş olup uçan
bu at dile gelerekB211.1.3. “Delikanlıymışsın. Elinden her iş gelir. Taşı sıksan
suyunu çıkarırsın. Kuru ağacın yerini değiştirsen yaprak yarar. Ekin eksen
gübresiz bile yetişir. Sen böyle gayretli olduktan sonra her şey olur. Sana
bir akıl öğreteyim. Bu senin son yolculuğun olmaz. Yola çıktığında iki
şey arasında kalma. İki şey arasında kalmak gücü azaltır. Yolculukta yükü
omzuna koydun mu, korkma. Korku, gönül kuvvetini alır. Yolda giderken
arkana dönme. Dönersen cesaretin kırılır. Hileyi hileyle, sinsiliği akılla savuştur ama nasıl korkusuz olacağını kendin bilirsin.” demiş.B569-4.
Bunlar cinlerinG307. bahçesine girmişler. Delikanlı elma ağacını gövdesinden tutup çıkarmış. Çöl atı ateş köpürüp geriye doğru yel estirmiş. Bırak
cinleri, rüzgârın gücü bile yetmezmiş.
Delikanlı, çöl atı ile vedalaştıktan sonra yılkı çobanının verdiği ata binip gitmiş. Delikanlının elma ağacını kızın önüne getirip yere koymasıyla
elma ağacıD950.10. yaprak yarıp çiçek açmış. Elmaları da olgunlaşmış. Kız
çok mutlu olmuş. Kardeşini hürmetle ava yolcu etmiş. Delikanlının gitmesiyle büyücü kadın gelmiş. O, delikanlının sağ dönmesinden dolayı çok
kaygılanmışmış. Şaşkınlıktan kurtulunca onu yeniden bir hile ile yenmek
istemiş.
896
Erkan KARAGÖZ
Kıza “Elma ağacı ne kadar da güzelmiş. Yalnız tek başına sıkıcı bir
dünyada yaşıyorsun. Kızım, ben sana yine bir akıl vereyim hele! Uzakta bir yerde insanın gönlünü açan ezgileri çalan bir kuray var. Bunu alıp
dönersen ömrün boyunca gönlün ferah, yüzün güleç yaşarsın.” demiş bu
büyücü kadın.
Kızda nefis denilen şey uyanmış. Nefsi uyandığında insana her istediğini köpek gibi yaptırtabiliyormuş. Daha yeni hatırı için gittiği seferden
dönen kardeşini kız bir daha göndermek isteyip kuraydan bahsetmiş. Delikanlı ne yapsın, kız kardeşinin sözünü kırası gelmemiş.
Sonra delikanlı “İnsan zorluktan korkar mı!” diye razı olmuş da yılkı
çobanına akıl danıştıktan sonra onun verdiği ata binip yeniden yola çıkmış.
Az gitmiş, uz gitmiş, atının ayakları yorulmaya başladığında daha önceki
çöl atı çıkıp gelmiş.
“Ey sahibim, sahibim! Ben sana seferlerinin sonu olmaz diye söyledim. İşte yeniden karşılaştık. Sen benim yeleme sağ elini dolayıp da otur.
O kuray denilen canlı ezgi atalarımızın çalınmış canlı sesleri. Onu cinler
yedi katlı yedi odada saklıyorlar. Ben kişneyince kuray denilen canlı ezgi
çınlayıp gider. Onun sesi yedi katlı yedi odayı çatlatır. Ben yedi katlı yedi
odanın çatlayan kirişlerini tepip uçururum. Sen kurayı alırsın da benim yeleme elini dolayıp oturursun. Benim ayak sesimle cin kızı uyanır. O nefesi
ile çeker, verme. Sağ elini yelimden bırakma.” demiş çöl atı.
İşte onlar, uçan ateş gibi cin yuvasının ortasında parlayıp duran
yedi katlı yedi odaya gelmişler. Çöl atı ağzından burnundan ateş çıkarıp
kişnemeye başlamış. Yedi katlı yedi oda çatlayıp yarılmış. Onarılacak gibi
değilmiş. Çöl atı yedi katlı yedi odanın çatlayan kirişlerini tepip uçurmuş.
Delikanlı kurayı almayı başarmış. Gök gürlemesi gibi ses çıkarıp çöl atı
koşturup gitmiş. Rüzgâr gibi koşturup giderlerken bir vakit delikanlı oturduğu yerden savrulacak gibi olmuş. Delikanlı dudaklarını kanatıncaya kadar dişleyip çöl atının yelesine daha sıkı tutunmuş. At bir yerde durunca
cin kızının nefesi bittiği vakitte kurtulup ok gibi uçup gitmiş.
Kendi atının yanına varınca delikanlı, çöl atını besleyip sevdikten
sonra yolcu etmiş de kız kardeşinin yanına dönmüş. Kız onu dört göz
ile beklemekteymiş. Mutlulukla karşılamış. Yalnız mutluluğu çok uzun
sürmemiş. Büyücü kadının, delikanlı ne yaptı diye öğrenmek için geldiği sırada kız, yetiştirdiği elmalardan çeşitli lezzetli şeyler pişiriyor; ku-
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
897
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
rayD1223-2. denilen canlı ezgiyi dinleye dinleye ava giden ağabeyini bekliyormuş.
“Ey, iyi yaşıyorsun. Güzelliğine bakmaya doyulmaz tatlı elma ağacın,
sesini dinlemeye doyulmaz gönülleri açan kurayın da oldu. Şimdi bir de
yengen olsa her şeyin tam olacak.” diye büyücü kadın daha da övgü düzerek ikiyüzlülüğüne devam etmiş.
“Gerçekten de bir yengem olsa ne kadar da güzel olurdu. Kardeşim
ava gittiğinde yapayalnız kalmazdım.” demiş kız.
Büyücü kadın kızın kanına girerek “Şöyle bir yerde senin gibi güzel,
kardeşin gibi bahadır, akıllı bir kız var. Alsın onu kardeşin, sonsuza kadar
mutlu olur.” demiş.
Kardeşi avdan dönünce kız, büyücü kadının öğrettiği gibi konuşmaya
başlamış da “Şöyle bir yerde yedi çöl, yedi ırmak ardındaki bir bahçede
bir kız varmış. Onu kendine hanımın, bana yenge yapıp dönsen kardeşim.”
demiş.
Delikanlı atına binmiş de daha önceki yılkı çobanına bir kez daha akıl
danışıp yola çıkmış. Daha önce ulaştığı gibi çöl atına ulaşmış. Çöl atı onu
mutlulukla karşılayıp “Ey sahibim gelmiş, sahibim. Çok yol geçip çok akıl
öğrenmiş. Şimdi sahibim, çok daha zor bir işi başarmak zorundasın. Kız,
cinlerin sakladığı asma bahçesinin ortasındaki altın beşikte nazlı nazlı sallanarak yatıyor. Sen varınca kızı saçından tut. İpek saçı öfkeden ateş parçalarına dönüşür. Sakın bırakma. Devamlı onu feryat ettir. Sonra söz verip ‘Ben
seninim delikanlı.’ der. Sonra onu atının önüne bindirip gelirsin.” demiş.
İşte, yedi çölü aşıp geçmişler. Çöl atının söylediği bahçeye ulaşmışlar.
Cinleri kırıp geçirdikten sonra delikanlı altın beşikte nazlı nazlı yatmakta
olan cin kızınıG307-13. ipek saçlarından tutmuş da vurmaya başlamış. Kızın
teni yara bere içinde kalmış. Kara kan çıkmış. Cin kızı öfkelenip saçını
ateşe dönüştürmüş. Fakat delikanlı hiçbir şekilde onu bırakmamış. En sonunda güçten düşen cin kızı, delikanlıya “Elma ağacımı çekip aldın, bir şey
demedim. Kurayımı çekip aldın, bir söz söylemedim. Şimdi de beni almak
istiyorsun. Bırak delikanlı, ben insanoğlundan değilim ki, birlikte olamayız.” demiş. Delikanlı bir şey söylemeyip vurmaya devam etmiş.
En sonunda kız “Ben seninim delikanlı.” demiş. Delikanlı, çöl atının
önüne kızı bindirip dönmüş. Çöl atı ile çok iyi bir şekilde vedalaştıktan
898
Erkan KARAGÖZ
sonra yılkı çobanının verdiği atına binip kız ile birlikte kardeşinin yanına
dönmüş. Kız kardeşi onu sabırsızlıkla karşılamış. Böylece delikanlının
elma ağacı da kurayı da eşi de olmuş. Artık yaşayacak bir ev lazımmış.
Ama ev sahibi olmak için padişahın izni gerekmiş. Delikanlı ev kaygısına
düşmüş. Cin kızı, eşinin kaygılı olmasını görünce kuray çalmış. Bir sürü
cin gelmiş. Onlar ev yapmışlar, bahçe yapmışlar; olmayanı var etmişler.
Onlar sakin bir şekilde yaşamaya başlamışlar. Delikanlı bir gün ava çıktığında şu padişah ile yeniden karşılaşmış.
Bir görüşte biliş, iki görüşte tanış, üç görüşte sofra arkadaşı gibi olmuşlar. Padişah, delikanlıyı misafirliğe buyur etmiş. Delikanlı, padişah
gibi birinin nazik davetini kabul etmiş. Dönüp kız kardeşi ile hanımına
söylemiş.
Padişah da dönüp iri yarı çirkin hanımına “Şu delikanlı vardı ya, onu
misafirliğe çağırdım.” demiş.
İri yarı kadın ne yapacağını bilememiş.
İşte misafirliğe gitme vakti gelmiş. Delikanlı, hanımı ile kardeşini
alıp yola çıkmış. Hanımı kuray ile elma almış da “Benim önümde bir şey
yapmayın.” diyerek oraya vardıklarında eşi ile görümcesine ne yapmaları
gerektiğini öğretmiş.
Padişahın sarayına girmeden önce bağlanmış hâlde duran Eklime’nin
yanından geçmek gerekmiş. Ötembay asker “Tükürünüz!” demiş. Bunlar
tükürmemişler. Bunların itaat etmediğini söylemek için derhâl padişaha
uşak göndermişler.
“Tamam, onlar şimdi misafir. Tükürmeseler de gelsinler.” demiş
padişah.
Misafir olmadan önce bunların üçü de cin kızının öğrettiği şekilde
“Eklime’yi de getiriniz.” diye rica etmişler. Onu getirmişler. Cin kızı ona
bir elmaD981.1. yedirmiş. Eklime genç yaşındaki güzelliğine dönmüş. Padişahın iri yarı çirkin hanımı ile büyücüsü ne yapacaklarını bilememişler.
Yiyip içerlerken cin kızı “Ben size bir kıssadan hisse göstereyim.” demiş de kurayını üflemeye başlamış. Oracıkta evin bir duvarında Eklime’nin,
iri yarı çirkin kadının, bu kardeşlerin hayatı arka arkaya görünmeye
başlamış. Herkes şaşırmış. Bu işe akıl erdirememişler. Ama padişahın iri
yarı çirkin hanımı ile büyücüsü dövüşüp didişmeye, birbirlerine küfredip
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
899
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
gammazlamaya başlamışlar. Böyle didişirlerken dumana dönüşüpD285.1. yok
olmuşlar. Yalnız dumanın isi padişahın gözüne girdiğinden onun gözünden
yaşlar akmış. “Şimdi anladın mı?” diye Eklime sormuş. “Anladım Eklime.” demiş padişah. Sonra bunlar senin benim gibi yaşamaya başlamışlar.
3.45.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 45
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) BOM: 45
F812. Extraordinary forest / Olağandışı orman BOM: 45
B41-4. Desert horse / Çöl atı (MEK) BOM: 45
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at BOM: 45
B569-4. Horse advises hero / Atın kahramana nasihat etmesi (akıl
vermesi) (MEK) BOM: 45
G307. Jinn / Cin BOM: 45
D950.10. Magic apple tree / Sihirli elma ağacı BOM: 45
D1223-1. Magic kuray / Sihirli kuray (MEK) BOM: 45
G307-13. Female jinn / Dişi (kadın) cin (MEK) BOM: 45
D981.1. Magic apple / Sihirli elma BOM: 45
D285.1. Transformation: man to smoke / İnsanın dumana dönüşmesi
BOM: 45
3.46. dOKUZ OĞlAn
3.46.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir padişah yaşıyormuş. Onun on sekiz yaşlarında
biricik oğlu varmış.
O zamanlarda gece olduğunda kız gözlemek diye bir adet varmış. Padişahın oğlu kız gözlemeye gitmiş. Gide gide bir pencerenin dibine gelip
dinlemeye başlamış. Orada üç kız oturuyormuş.
Birisi “Öf, padişahın oğlu ne kadar yakışıklı! Beni kendine eşi olarak
alsa ben ona gümüş yüzüğün kolayca girip çıktığı gibi dünyada hiçbir yerde olmayan bir elbise dikip verirdim.” demiş.
900
Erkan KARAGÖZ
İkincisi “Ben altından çok güzel bir halı dokuyup verirdim.” demiş.
Üçüncüsü çok fakir bir köylünün kızıymış. Bir şey söylemeyip bir
köşede hüngür hüngür ağlıyormuş.
“Sen fakir, sefil, ne yapıp verirdin?” diye bu iki kız sormuş.
“Ben ona çok güzel dokuz çocuk doğururdum.” demiş bu kız.
Onun bu sözüne diğerleri eğlenip gülmüşler. Ama padişahın oğlu kızın sözlerini beğenmiş. Dönünce babasına her şeyi anlatmış. Fakir kızın
ne kadar güzel ne kadar akıllı olduğunu, onu almak istediğini söylemiş.
Annesi fakir kıza karşı gelse de oğlu sevince razı olmuş.
Fakir kızı, padişahın oğluna verip çok büyük bir düğün yapmışlar.
Yedi gün yedi gece boyunca bayram yapmışlar. Kızın, çocuk doğuracağı
vakit dolunca ebe nine gelmiş. Ama onu daha önceki iki zengin kız göndermişmiş. Onlar nasıl olursa olsun, padişahın oğlunu hanımından ayırıp
kendileri ona varmaya çalışıyorlarmış. Padişahın oğlunun hanımı üç erkek
bebek doğurmuş. Onların üçü de birbirine çok benziyormuş. Ayın on dördü gibi güzellermiş. Kocakarı bebekleri alıp onların yerine üç köpek eniği
koymuş. Sonra padişaha gidip “Gelininiz üç köpek eniği doğurdu!” demiş.
Padişah da oğlu da çok üzülmüş.
“Tamam oğlum, bekleyelim hele!” demiş padişah.
Bunlar hayatlarına devam etmişler. Gelinin yeniden bebek doğuracağı
vakit gelmiş. Daha önceki kocakarı tekrar gelmiş. Kadın bu sefer de üç
oğlan doğurmuş. Kocakarı onları da değiştirmiş. Padişaha “Gelininiz tekrar üç köpek eniği doğurdu.” demiş. Çok içerleseler de padişah ve oğlu bir
defa daha beklemeye karar vermişler.
Kadın üçüncü defa hamileymiş. Daha önceki kocakarı bir kez daha
gelmiş. Kadın yine üç erkek bebek doğurmuş. Kadın ne iş döndüğünü sezip bebeklerinden birini göğsünün altına saklamış. Kocakarı padişaha “Gelininiz bu sefer de iki köpek eniği doğurdu.” demiş.
Padişah yasa çıkarmış. Kadın sekiz köpek eniğiyle birlikte suyun
akıntısına atılacakmış.
Padişah “Eğer benim gelinim günahsız ise fıçı, su üstünde kalır.” demiş.
Fıçı, suyun akıntısında gitmeye başlamış. Padişah fıçıyı sudan çıkarmalarını emretmiş. O sırada fırtına çıkıp fıçıyı bir adaya atmış. Kuru bir
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
901
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
yere çıktıklarını anlayan kadın sakladığı oğlu ile fıçının içinden çıkmış.
Etrafa baksa her yer bahçe gibi güzel bir ormanlıkmış.
Onların ağlayarak oturdukları sırada elinde urgan ve balta olan bir ihtiyar adam çıkıp gelerek “Niye ağlayarak oturuyorsunuz?” diye sormuş.
Kadın başından geçenleri anlatmış. İhtiyar adam onlara acıyıp sihirli urganla sihirli baltayı vererek “Lazım olur, alın.” demiş.
Günler geçmiş. Kadın ile oğlu iyi sayılacak bir şekilde yaşamaya başlamışlar. Oğlan büyümüş, delikanlı olmuş.
Bir gün padişahın kervanı adaya gelip durmuş. Bunlar yabancı padişahlığa gidip eşya değiş tokuşu ederler, değerli malları yükleyip dönerlerken de her zaman bu adada durup dinlenirlermiş. Bu defa adadaki altın
sarayı, bahçedeki süslemeleri görünce onlar şaşırıp kalmışlar. Üstelik karşılarına güzelliğiyle adamın aklını başından alan bir kadın ile bir delikanlı
çıkmış. Kadın ile delikanlı yolcuları evlerine davet etmişler. Canın ne isterse masada hepsi de varmış.
Yemek yiyip karınlarını doyurduktan sonra bunlar gitmişler. Delikanlı
da görünmeden onlarla birlikte gitmiş. Kervancıların sağ dönmeleri üzerine
padişah büyük bir meclis toplamış da “Ya, neler gördünüz?” diye sormuş.
“Biz daha önce durakladığımız yerde acayip bir şey gördük. Önceden
orada kuru kum ve orman vardı. Ama bu sefer durduğumuzda orada gördük ki altın bir saray yapmışlar, bahçeler düzenlemişler. Sonra orada yaşayan kadın ile oğlanın güzelliğini anlatmak mümkün değil. Yüzlerinden
nur saçılıyor. Onlar bizi çok iyi ağırladılar. Buradaki senin sofran onların
sofrasının yanında çöp gibi kalır” demiş kervancılar.
Sonra o kocakarı “Ey, bundan acayiplik olsa ne olur, asıl acayiplik
deniz dibinde! Denizin dibinde kazan, kazanın altında dokuz aygır var.
Onları hiç kimse yakalayamıyor.” demiş.
Delikanlı kervanı izleyip adaya geri dönmüş. Duyduklarını gördüklerini annesine anlatmış. Sonra yola çıkmış. Pek çok dağları, ırmakları
geçip bir denize ulaşmış. Sahilin kıyısında bir yer döne döne kaynayarak
fokurduyormuş. Delikanlı o sırada amcanın bıraktığı urganı beline bağlayıp baltasını kıstırıp bu girdaba atlamış.D2126. Denizin dibineF725. inince
o anlatılan aygırları aramaya başlamış. Ama aygırlarB71. insan kokusunu
sezip kişnemeye başlamışlar. Delikanlı denizin dibindeki taş sarayınF725.3.
902
Erkan KARAGÖZ
parmaklıklarını sihirli baltaylaD1206. kırıp parçalamış. Atlar saraydan çıkıp
kaçmaya başlamışlar. Delikanlı bunlardan birisini sihirli urganıylaD1203. yakalamış, zıplayıp üstüne binmiş. Bunu gören diğer atlar da onun arkasından
gelmişler. Delikanlı çabucak evine dönmüş.
O kervan tekrar adaya gelip orada konaklamış. Kadın ile oğlan onları
tekrar ağırlayıp ikramlarda bulunmuşlar. Kervancıların sülük gibi parlayarak oynayıp duran aygırlara içleri gitmiş.
Delikanlı görünmeden yine onların arkasından gitmiş. Padişah büyük
bir meclis toplayıp kervancılara ziyafet düzenlemiş de “Ya, ne acayip hâller gördünüz? Neler duydunuz?” diye sormuş.
“O adada dokuz aygır gördük. Onların güzelliğini anlatıp bitiremeyiz.” demiş kervancılar.
O kocakarı “Ey oğul, o da acayip mi? Ben daha acayip bir şey biliyorum. Falan denizin falan yerinde gürleyerek akan bir çağlayan, onun
dibinde de sihirli bir değirmen var. Onu birçok bahadır almaya çalıştı ama
hiçbirinin gücü yetmedi. Değirmeni alıp gelmek için çok güçlü dokuz at
gerek.” demiş.
Delikanlı sezdirmeden annesinin yanına dönüp değirmeni almaya gideceğini söylemiş. Annesi razı olmuş. Delikanlı, dokuz aygırından birine
binmiş. Kalan sekizini arkasına yedekleyip o denizi bulmaya gitmiş. Gide
gide çağlayanın aktığı denizi bulmuş. Denizin dibine inmiş. Değirmeni çıkarmış. Bu sihirli değirmenD1263. ne istersen onu öğütüp veriyormuş.
Kervan bir kez daha gelmiş. Kadın ile oğlu sihirli değirmende akkuş
tüyü gibi apak un öğütüyormuş. Bunu görünce kervancıların içi gitmiş. Un
o kadar ince, o kadar iyiymiş ki kendi kendine yoğrulup kabarıyormuş.
Dönünce padişaha söylemişler. Sadece kocakarının aklı şaşmayıp “Ey,
bu da acayip mi, işte şu dağın arkasındaki sarayda sekiz esir oğlan var.
İkinci yerde dokuz esir kız zindanda yaşıyor. Onları ejderha koruyor. Onları kurtarmak için çok güçlü dokuz at gerek.” demiş.
Oğlan dönüp annesine bu sekiz oğlanı alıp getirmeye niyetlendiğini
söylemiş. Annesi hissetmiş. Göğsünden sağdığı sütten yaptığı bir çöreği
koymuş da “Varınca büyük bir masaya çöreği koy.” demiş.
Delikanlı, dokuz aygırın dokuzunu da eyerleyip ejderhanın sarayını
aramaya gitmiş. Denizin altında ejderhanın sarayınıD11.3.1. bulunca çöreği
masaya koymuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
903
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra sekiz delikanlı “Annemizin sütü gelmiş!” diye koşuşturarak gelip
çöreği bölüşüp yemişler. Delikanlıların yakışıklılığından evin içi parlıyormuş. Hepsi birbirinden yakışıklı sekiz delikanlı küçük kardeşlerini tanıyıp
onu kucaklamışlar. Ağlayarak annelerini sormuşlar. Gürültüyü duyup diğer
kapıdan birbirinden güzel dokuz kız çıkıp gelmiş. Delikanlılar ile kızlar birbirlerine âşık olmuşlar. O sırada ejderha dağları taşları yıkıp parçalayarak,
yıldırımlar çaktırarak gelmekteymiş. Delikanlılar atlara binmişler. Dokuz
kızı da alıp dörtnala gitmişler. Ejderha onları kovalasa da yetişememiş.
Döndüklerinde anneleri güzel yemekler hazırlayıp beklemekteymiş.
Çok büyük bir düğün yapmışlar. Dokuzu dokuz kızı alıp dokuz odada geceyi geçirmişler.
Ertesi gün adaya o kervan yine gelmiş. Düğün devam etmekteymiş.
Kervancıları da çok güzel ağırlamışlar. Üç gün üç gece misafir etmişler.
Dördüncü günde hep birlikte kervanı yükleyip padişaha misafirliğe gitmişler. Padişah, hanımını tanıyıp kucaklamış. Sonra şehri süslemelerini buyurmuş. Düğün yeniden dokuz gün dokuz gece devam etmiş. Padişah, oğullarına çok büyük zenginlikler vermiş. Dokuzunu dokuz ayrı yere bey tayin
edip göndermiş. Sonra kocakarı ile iki kadını fıçıya koyup suya atmışlar.
Padişah da hanımı da oğulları da hâlen mutlu bir şekilde yaşıyorlarmış.
3.46.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 46
D2126. Magic underwater journey / Sihirli su altı yolculuğu BOM: 46
F725. Submarine world / Denizaltı dünyası BOM: 46
F725.3. Submarine castle (palace) / Denizaltı kalesi (saray) BOM: 46
B71. Sea horse. Horse living in sea / Deniz atı. Atın denizin içinde
yaşaması BOM: 46
D1206. Magic axe / Sihirli balta BOM: 46
D1203. Magic rope / Sihirli urgan BOM: 46
D1263. Magic mill / Sihirli değirmen BOM: 46
B11.3.1. Dragon’s home in bottom of sea / Ejderhanın evinin denizin
dibinde olması BOM: 46
B11. Dragon / Ejderha BOM: 46
904
Erkan KARAGÖZ
3.47. YeTİM KIZ İle MOllA
3.47.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Bir dede ile bir nine varmış. Onların çok güzel, çok becerikli bir kızları olmuş. Kız büyüyünce dede ile nine arka arkaya ölüp gitmişler. Zavallı
kız yetim kalmış. Ölmeden önce babası komşuları olan bir mollaya kızını
gözetip bakması için vasiyet bırakmış.
Bu ihtiyar molla sürekli kızı gözetip bakmaya başlamış. Kızın güzelliğine büyülenmiş. Zamanla kıza göz koymuş. Onun her adımını sürekli
izlemeye başlamış. Kız bu durumu sezmiş, korkup huzursuz olmaya başlamış. En sonunda komşuları olan bir nineye akıl danışmış.
Nine kıza şöyle bir akıl vermiş: “Ulu ormana git. Orada küçük bir
patika yol görürsün. Bu patika yol boyunca dokuz gün gittikten sonra bir
ev görürsün. O eve gir. Kendi evinde yaşadığın gibi yaşa. Orada altı kazak
(adam) yaşar. Onlar ava giderler, sen de onların işlerini yaparsın. Molla
seni arayıp bulamaz.” demiş.
Kız gitmiş. Kazaklar ava çıkmışlarmış. Kız onların her işini yapmış.
Bir zaman sonra toynak sesleri işitilmiş. Altı Kazak altı ayrı yönden avdan
dönmüşler. Kız korkup saklanmış. Kazaklar eve girince kapının girişinde
durup kalmışlar. Evin içi tamamen temizlenmiş, bütün her şey derlenip
toplanmışmış. Bunlar kendi aralarında toplanıp bir karara vardıktan sonra
“Kim var evde? Çık saklanma. Yaşlı kişiysen ninemiz deriz, genç kişiysen
kız kardeşimiz deriz. Seni suçlamayız. Buradaki herkes gibi eşit severiz.”
demişler. Kız çıkmış. Böylece onlar güzel bir şekilde yaşamaya başlamışlar.
Bir vakit kızın hamamı yaktığı sırada köyden onu buraya gönderen
nine gelmiş. Molla ona çok para verip göndermişmiş. Altı Kazaktan sonra
kız hamama girmiş. Kız hamamda işi bittikten sonra ninenin alıp geldiği,
mollanın tılsım yaptığıD2070. elbiseyiD1050. giymiş. Giyince oracıkta bilinci
gidip yığılıp kalmış. Kazaklar kızı beklemişler beklemişler, kız hâlâ dönmeyince en büyükleri gidip bakmış. Kız öldü diye düşünüp onu kaldırıp
getirmiş. Bunlar çok üzülüp ağlamışlar. Kızı bir ağacın başına bağlayıp
gitmişler. “Uzun bir ağaca koyalım, herkes görüp hayran kalsın.” demişler.
Bir zaman sonra bu memleketin padişahı av için dolaşırken kızı görmüş. Bu nasıl bir şeydir diye düşünüp kızın vücudunu görmek istemiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
905
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Uşaklarına kızın elbisesini yırtıp çıkarmalarını emretmiş. Elbiseyi yırtınca
kız hemen dirilmiş. Sonra kız eve girip eski elbisesini giyip çıkmış. Padişah, kızı kendine ikinci hanımı olarak almış. Padişah ile kız güzel bir hayat
yaşamaya başlamışlar.
Çok zaman geçmeden padişah bir yıllık bir seyahate çıkmış. Kız
hamile kalmışmış. Padişah “Ben dönünce oğlum doğacak.” diye sevinmiş.
Niçin sevindi derseniz, büyük hanımı ile kaç yıldır birlikte yaşasalar da bir
çocukları olmamışmış.
Genç hanımı gerçekten de bir oğlan doğurmuş. Genç kadın doğum
sonrası bilincini kaybetmiş. Ebe kadın, padişahın büyük hanımının emriyle
bebeği alıp bir balıkçının ağına iliştirmiş. Genç hanımın koynuna da yeni
doğan bir köpek yavrusunu koymuş.
Padişah dönünce ona “Kadının köpek eniği doğurdu.” demişler. Padişah buna içerlenip çok öfkelenmiş. Büyücüsüne, hanımına büyü yapmasını
emretmiş. Cadı,G200. kadını köpeğe dönüştürmüş.D141.
Eee sonra, ihtiyar bir balıkçı ağına ilişmiş olan bebeği bulmuş da onu
alıp hanımının yanına gelmiş. “İhtiyarlık çağımızda Allah onu bize verdi.”
diye bunlar çok sevinmişler. Oğlan çok becerikli olmuş. Çok tez büyüyüp
delikanlı olmuş. Bir kızla nişanlanmış. Ava çıkmaya başlamış.
Bir gün delikanlı avdayken padişaha rastlamış. Padişah ondan hoşlanmış, onu çok sevmiş. Delikanlı tuttuğu tilkiyi ona hediye etmiş. Bunlar dost olmuşlar. Padişahın hanımı bu durumu sezip büyücüye delikanlıyı
yok etmesini buyurmuş.
Büyücü, padişaha “Falan yerde dünya oyunları var. Oraya en çok sevdiğin bahadırını gönder, devletini büyüt.” demiş. Padişah bu işi delikanlıya vermiş. Yola çıkmadan önce delikanlı nişanlısı ile vedalaşmış. Kız çok
akıllı, çok kurnazmış.
Delikanlıya “Dünya oyunlarını kesinlikle kazanmak gerek. Muhafızlar uyanmasınlar. O bir evde kilitlidir. Kapıyı yağlayıp aç, ses çıkmasın.
Kapının önünde yatan keçiye ot ver, melemesin.” demiş. Delikanlı bu şekilde yapmış. Çok geçmeden padişaha dünya oyununu kazanıp getirmiş.
Padişah çok mutlu olmuş ama büyücü kaygılanmış.
Az mı çok mu bir vakit geçince delikanlı ile kız evlenmişler. Düğüne
padişahı da çağırmışlar. Padişah bir gün misafir olup delikanlı ile kıza ken-
906
Erkan KARAGÖZ
disine misafirliğe gelmelerini söyleyip gitmiş. Bunlar padişaha misafirliğe
gitmek için hazırlanmaya başlamışlar.
O sırada kız, delikanlıya “Kapının dibinde bir köpek yatıyor. Başkaları gibi sen ona tükürme, kırbacını sallama, yanından geçip git.” demiş.
Delikanlı böyle yapmış.
Padişah öfkelenip “Niye sen bizim düzene uymuyorsun?” demiş.
Delikanlı “O benim annem.” demiş ve bütün her şeyi olduğu gibi anlatmış. Padişah, büyücüsüne köpeğin sihrini almasını buyurmuş. Köpeğe
dönüşen kadın yeniden gencecik, güzel bir kadına dönüşmüş.D341. Padişah,
adamlarına büyük hanımı ile büyücüsünü yok etmelerini buyurmuş. Sonra
delikanlı, kız, ihtiyar balıkçı ile onun hanımı, padişah ve genç hanımı altısı
birlikte güzel bir hayat yaşamaya başlamışlar.
3.47.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 47
D1050. Magic clothes / Sihirli elbise BOM: 47
D2070. Bewitching / Büyü yapma BOM: 47
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) BOM: 47
D141. Transformation: man to dog / İnsanın köpeğe dönüşmesi BOM: 47
D341. Transformation: dog to person / Köpeğin insana dönüşmesi
BOM: 47
3.48. Anne ASlAn
3.48.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda yaşayan bir padişah varmış. Padişah iyiliğiyle
halk arasında ün salmış. Yalnız onun kötü annesi halka kan ağlatıyormuş.
Padişahın bir kıza gönlü kaymış. Düğün yapmışlar. Kötü kayınvalidenin
gelinini görecek gözü yokmuş. Nasıl olursa olsun, oğlunu ondan ayırmak
için çalışıyormuş. Üstelik gelini de hamileymiş.
Günlerden bir gün padişah uzun bir yola çıkmış. Padişah dönünce hanımının ikiz oğlu olmuş. Annesi, oğlu dönünce bir zehir hazırlamış. Sonra
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
907
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
oğlunu bir odaya çekip hanımı hakkında “Senin hamile sultanın vezirden
iki oğul peydahladı. Senin dönüşün üzerine bu zehri hazırladı.” demiş
Padişah, annesine inanıp askerlerine hanımını ve iki çocuğunu almalarını ve kara ormana bırakıp gelmeleri emrini vermiş. Askerler kadın ağlayınca acımışlar. Ne yapsınlar, padişah emrine karşı gelmek de olmazmış.
Kadın iki çocuğunu alıp birçok yerden geçmiş. Meyveyle karnını
doyurmuş. Yorgun argın çocuklarını emzirip öyle uyumuş. Bebeğin ağlayan sesiyle uyanınca gözüyle ne görsün, bir aslan bebeğin birini alıp
kaçmış.R13.1.2. Kadın tek kalan bebeğini alıp epeyce bir yer geçtikten sonra
bir şehre gelmiş. Karnını doyurmak niyetiyle şehrin kenarındaki bir eve
girmiş. Evde yalnız bir ihtiyar adam varmış. O, bunların hâlini anlayıp
onları kendi yanına almış. Kadın geceleri ay aydınlığında eşinin verdiği
yüzüğe bakarak sessiz sessiz ağlıyormuş. İhtiyar adam, kadına ağlamasının sebebini sorunca da kadın doğruyu söylemiyormuş. “Misafirliğe
gittiğimde yolumu kaybettim.” diyormuş. Uzun yıllar geçmiş. Oğlan çocuğu da büyümüş.
O vakitlerde de bu padişaha başka bir padişah savaş açmışmış. Padişah ferman yazıp tüm ülkeye “Her kim olursa olsun, gelip bana yardım
ederse o kişi benden saygı görecek. Benim en yakın dostum olacak.” diye
bir haber salmış.
O sırada oğlan on beş, on altı yaşlarına gelip yakın çevrede aman vermeyen bir bahadır olarak nam salmış. Delikanlı, padişahın çağırdığını duyup savaşa gitme isteğini söyleyince annesi kaygılanıp ağlamış da “İşte
oğlum, sana bırakacağım bu emanet can korur.” diye yüzüğünü çıkarıp
oğluna vermiş.
Bir gün padişahın hizmetindekiler avlanırken yalın ayaklı bir insan izi
görmüşler. İzi takip ederek gitmişler. Bir ağacın dibinde genç bir delikanlı ile bir aslanın yatmakta olduğunu görmüşler. Avcılar oğlanı yanlarına
çağırmış. Ona elbise giydirip oradan alıp gitmişler. O sırada aslan ağlaya
ağlaya oğlanın arkasından gelmiş.
Eve döndükleri zaman hizmetliler padişaha bir aslan ile delikanlıyı
alıp döndüklerini haber vermişler. Padişah, delikanlıyı getirmelerini emretmiş. Padişah, delikanlıyı görünce şaşırmış. Onu bir yerlerde gördüğü bir
kişiye benzetip öylece bakakalmış.
908
Erkan KARAGÖZ
Savaş çıkınca padişah, delikanlıyı savaşa göndermiş. Bu delikanlı düşmanın üstüne fırtına gibi saldırmış. Diğer taraftan öteki delikanlı düşmanı darmadağın etmiş. Savaşı kazanıp düşmanı kırıp bitiren bu delikanlılar
padişahın yanına gelmişler. Atlı haberciler önden gidip bu iki pehlivanın
düşmanı nasıl bozguna uğrattığını padişaha haber etmişlermiş.
Padişah üç gün bayram ilan etmiş. Bütün halk da üç gün üç gece yiyip
içmiş. Aslan ile birlikte gelen delikanlıyı göstererek halk “Bu delikanlı bizim kurtarıcımız! O ne söylerse padişah onu dinlemeli!” demişler.
O sırada aslan ile gelen delikanlı diğer delikanlıyı göstererek “Bu delikanlı olmasaydı ben tek başıma yenemezdim.” demiş. Padişah bu iki delikanlının birbirlerine iki damla su gibi benzediklerini görünce aklı gitmiş.
O vakit delikanlı, annesinin yüzüğünü alıp padişaha göstermiş.
Padişah ne diyeceğini bilememiş. Bir ağarıp bir bozarmış. Böyle dururken padişah “Ey çocuğum!” diyebilmiş.
Padişah, delikanlıyı annesini alıp gelmesi için göndermiş. Annesi oğlunu çok özlemişmiş. Oğlu annesine her şeyi anlatmış. Kadın, oğlunu büyütüp yetiştirdiği için ihtiyar adama çok mal verip öyle gitmiş. Padişahın
sarayına geldiklerinde aslanın yanındaki delikanlıyı görünce kadın şaşırıp
kalmış.
Padişah “O, aslanın büyütüp yetiştirdiğiR535.0-15. delikanlı.” diye söyleyince kadın bayılıvermiş. Kadın kendine gelince her şeyi anlatmış. Bunlar
mutluluklarından ne yapacaklarını bilememişler. Padişah, kötü kocakarıyı
ormanın derinliklerine bırakıp gelmeleri için emir vermiş. Askerler kötü
kocakarıyı alıp ormana götürmüşler de onun canını kolayca almışlar. Anlatılanlara göre padişah iki oğlunun yardımı ile hâlen de güzel bir şekilde
padişahlık yapıyormuş.
3.48.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 48
R13.1.2. Lion carries off child / Aslanın, çocuğu kapıp kaçması BOM: 48
B535.0-15. Lion as nurse for child / Bir çocuk bakıcısı olarak aslan
(MEK) BOM: 48
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
909
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.49. İBlİeMİn
3.49.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Geçmiş zamanlarda Abdurrahman isminde bir tüccar yaşamışmış.
Onun İbliemin isminde bir oğlu olmuş. O, yedinci sınıfı bitirmiş. Tüccarın
kendisi de artık ihtiyarlamışmış.
O zamanlarda bu şehre çok uzak şehirlerden önemli tüccarlar, kervanlar geliyormuş. Babası, İbliemin’e “Ben ihtiyarladım, sen bu tüccarlar ile
gidip uzak memleketlerden mal alıp dön.” demiş. Böyle demiş de bin akçe
vermiş. İyi atlara bindirmiş, kervana katıp oğlunu yolcu etmiş.
O zamanda araba da yokmuş, tren de yokmuş. Bunlar on gün on beş
gün, aylar boyunca yüz kişi kadar gitmişler. Böyle gide gide bir şehre gelmişler. Atlarını, develerini kiraladıkları bir yere koyduktan sonra bu şehirde ne var ne yok diye bakmaya çıkmışlar. İbliemin de çıkmış. Bakına
bakına gezerlerken neyin ucuz neyin pahalı olduğunu öğrenmişler. Pahalı
olanları satıp ucuz eşyalardan almışlar.
Bir yere “Bir yıllık keman çalma kursu var.” diye ilan asmışlarmış.
İbliemin “Bir yıl okumaya ne kadar alıyorsunuz?” diye sormuş
“Bin akçe. Yeme içme, yatacak yer bizden; öğrensen de öğrenmesen
de ondan sonra okutmuyoruz.” demişler.
“Kalayım hele, delikanlı kişiye yetmiş türlü hüner gerek diye boşuna
söylememişlerdir!” demiş İbliemin.
Kervan dönüp gitmiş, o kalmış. Yılı dolunca ona “Bizde uzun zaman
okudun, istenilen düzeye gelmedin. Bir yıl daha kalacak mısın, paran var
mı?” demişler.
“Param bitti.” diyerek İbliemin kalmamış. Gelen kervana katılıp gitmiş. Dönecekleri vakitte annesi babası karşılamış. Pilav pişirip onun karnını doyurmuşlar.
Sonra babası ile annesi “Ya oğlum, ne gibi mallar, ne gibi zenginlikler
ile döndün?” diye sormuşlar.
“Ey baba, ben gençlik hevesiyle bir şeyler alıp dönmedim ancak okuyup döndüm.” demiş.
910
Erkan KARAGÖZ
Babası durmuş da “Oğlum şu haftada bir kervan gidecek. Ben sana
yine bin akçe vereyim. Sen bu defa artık çarçur etme, zenginleşip dön.
Artık biz ihtiyarladık. İhtiyarlıkta gün görmek gerek.” demiş.
Bunlar ikinci defa çıkıp gitmişler. Tren de yokmuş, uçak da yokmuş.
On beş gün mü bir ay mı yol gitmişler, daha önceki şehre varmışlar. Daha
önceki gibi atlarını, develerini, eşeklerini bırakmışlar da şehre çıkıp gezinmeye başlamışlar. Zenginler yağ toplamış, İbliemin dünya görmüş. Akşam
dönerlerken bir yerde asılı bir ilan görmüşler. İlanda “Bilardo oynamasını
öğretiyoruz.” diye yazmaktaymış.
İbliemin bin akçe verip bir yıl okumuş, birinci olarak bitirmiş. İkinci
kervana katılıp geri dönmüş.
Yine daha önceki gibi annesi babası onu karşılamış. Yemek pişirip
ona yedirdikten sonra da “Ya oğlum, ne gibi mallar, ne gibi zenginlikler ile
döndün?” diye sormuşlar.
“Yok baba, gençlik hevesiyle bir şey alıp dönemedim. Bilardo oynamasını öğrendim. Delikanlı kişiye hüner gerek.” demiş İbliemin.
İhtiyarlamış babası ile annesi “Ey oğlum oğlum, şimdi bu şekilde insan içine çıkmak yüz karası. İşte sana bin akçe daha. Bu sefer, lütfen diyoruz bak, bizi dinle artık. İsraf etme. Bak, üçüncü bini veriyoruz.” demişler.
İbliemin bir kervana daha katılıp yola çıkmış. Üçüncü gidişlerinde
çok uzaklara çıkıp gitmişler. Otomobil yok, tren yok, uçak yok; atları ile
develerine, eşeklerine binerek gitmişler de gitmişler. Böyle giderlerken
çok uzaklardaki bir şehre gelmişler. Daha önce yaptıkları gibi bir yer kiralamışlar ve şehri gezmeye çıkmışlar. Bunlara takılıp İbliemin de çıkmış.
Ne var ne yok diye bakmışlar. Zenginler mal alıp mal satmış. İbliemin yine
gönlünün beğendiği şeyi bulamamış. Gezerken yine bir yerde bir ilan görmüş. Okuyup bakmış ki “Burada bir yıl kalıp üniversite okursun. Kalacak
yer, yeme içme ve diğer şeyler; hepsi de dâhil.” diye yazmaktaymış.
Sorup öğrenince orada altın saplı kalemlerle yazıyorlarmış. Bey çocukları okuyormuş. İbliemin onlar arasında birinci olup üniversiteyi (yüksek mektep) bitirip diploma almış. Bu üçüncü diploması olmuş!
Şimdi yeniden kendi taraflarından gelen bir kervana katılıp dönmüş.
Yine babası annesi onu karşılamış, pilav pişirip karnını doyurmuşlar.
Sonra babası “Ya oğlum, nasıl zenginlikler, nasıl mallar alıp döndün?”
diye sormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
911
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Oğlu ne yapsın, şu cevabı vermiş: “Ey babacığım, ben gençlik hevesiyle bir şey alıp dönmedim. Daha da okuyup döndüm.” demiş.
Artık babası onu sokağa da çıkarmamış. “Utan!” demiş. Şimdi bunlar
evlerini, dükkânlarını satıp başka bir şehre, uzaklara göçüp gitmişler.
Nine ile dede konuşup bir ev tutmuşlar. Kiralık bir eve yerleşmişler.
Yiyecek bir şeyler alıp gelelim diye pazara çıkmışlar. İbliemin evde kalmış. Pazara varınca dede sattığı evin parasına bakmış, para yokmuş. Yolda
düşüp kalmışmış. Bu nasıl olmuş ki.
Bunlar bir gün aç oturmuşlar, iki gün, üç gün oturmuşlar. O zamanlarda kız çocuk olsun, erkek çocuk olsun satılıyormuş. İbliemin “Baba beni
pazara çıkarıp satınız. Bin akçe vermeyen kimseye vermeyiniz.” demiş.
Onu hamamda yıkadıktan sonra giyindirip pazara çıkarmışlar. Yabancı memleketten bir kervan gelmişmiş. Kervan pazarda durmuş. Yolda gelirlerken bu kervanın yaşlı hizmetçisi hastalanıp öldüğünden onun yerine
bir kişi arıyorlarmış.
Kervanbaşı gelmiş de “Bu delikanlı satılık mı?” diye sormuş.
“Satılık.” demiş ihtiyar adam.
“Ne kadar?”
“Bin akçe!”
“Okuma yazma biliyor mu?”
“İşte diploması, üniversite bitirdi.” demiş ihtiyar adam.
Sonra kervanbaşı ihtiyara bin akçe vermiş de delikanlıyı alıp götürmüş. İbliemin babası ve annesi ile vedalaşarak “Sağ olursak görüşürüz.”
deyip onların ardından gitmiş.
Bu şehirde işleri bitince kervan kendi yoluna devam etmiş. Bir gün
gidince bir kuyu yanında karınlarını doyurup dinlenmeye karar vermişler.
Durup bakmışlar ki su az gibiymiş.
Kervanbaşı İbliemin’e “Haydi, yetecek kadar su çıkar.” demiş. İbliemin kovanın ipine sıkıca tutunup kuyuya inmiş. Kendilerine, atlara, develere yetecek kadar su çıkarmış.
Su çıkarma işini bitirince bakmış ki kuyunun dibinde bir kapı varmış.
Kapıyı “Çat!” diye açınca orada saf altınF420.4.8. olduğunu görmüş. İbliemin
912
Erkan KARAGÖZ
yirmi kova altın doldurmuş. Kovaları zengin kişi çekip alıyormuş. “Bitti.”
diyerek İbliemin bağırmış. Sonra kovaya oturup çıkmaya başlamış. Bu sırada zenginin gönlünde kıskançlık doğmuş. “Eğer onu çıkarırsam altının
yarısını alır bu.” diye düşünmüş. Zenginin belinde hançeri varmış. Hançeri alıp kovanın bağını kesmiş. İbliemin kuyunun dibine düşmüş. İbliemin
kendine gelip bağı gördükten sonra bıçakla bağın kesildiğini anlamış.
“İyilik yap, kötülük bul!” diyerek İbliemin pişman bir şekilde kuyunun dibinde yatıyormuş. Ne yapacağını bilemeden bakınıp dururken kuyunun diğer tarafındaki duvarda bir kapı daha olduğunu görmüş. Kapıyı
açıp bakınca ne görsün, ya Allah, kuyunun dibinde bir cinF429-2. uyuyormuş!
Burada bir keman asılıymış.
İbliemin izin isteyip “Çalmama izin ver.” demiş. Cin dili ile konuşamıyormuş. Eliyle işaret etmiş.
İbliemin kemanı alıp çok hüzünlü türküler çalmaya başlamış. Çalmış
da çalmış, hatta ağlatmış. Bu sırada cine de can gelip “Ah!” diye kalkıp
oturmuş da “Ey delikanlı, ne iyi ettin de geldin! Yarım saate canımı verecektim. Ne yaptın da sen böyle buraya düştün?” diye sormuş.
İbliemin her şeyi anlatmış. Sonra “Seni ölümden kurtardığım için
şimdi de sen beni buradan çıkar.” demiş.
“Sadece seni çıkarmam yetmez. O seni niye öldürmek istedi? Ben onu
öldüreceğim.” demiş cin.F420.4.4.
Delikanlı “Yok, sen şimdi böyle yapma. Ben onun işçisiyim. Beni şuraya ulaştırıversen yeter.” demiş.
İbliemin böyle deyince cin onu kuyudan çıkarmış,F403.2. kervanına yetiştirmiş.F414.
Zengin, İbliemin’e “Ey İbliemin, ip çözülüp gidince seni çıkaramadık.”
demiş.
“Biliyorum ben senin şeytanlığını!” diye İbliemin içinden düşünmüş
de zengine tek bir söz bile söylememiş.
Sonra bunlar hareket edip gitmişler. On beş gün gitmişler. Üç günlük
yol kalmış. Üç günlük yol kalınca zengin her zamanki gibi kendi evine
mektup yazıp bir adamını önden at koşturarak gönderiyormuş. Yine böyle
hanımına bir mektup yazmış: “Seferimiz verimli geçmedi. Bu mektubu
alınca bu delikanlıyı uyuduğu sırada öldürüp gömünüz.”
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
913
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Kervanbaşı elde ettikleri serveti paylaşmaktan korkup böyle yazmış.
İbliemin’i üç gün üç saatte ulaştıracak ata bindirip önden göndermiş. İbliemin mektubu alıp haber etmek için koşturup gitmiş. Şehre yakınlaşınca atından inip mektubu özenle açmış. Ne yazıldığını okumuş. Okuyup
bakınca gözüyle ne görsün, öldürüleceği buyruğunu öğrenmiş. “Aha, demek sen böyle yaparsın!” demiş de tıpkı zengin yazmış gibi mektubu yeniden yazmış. Mektupta bu defa şöyle yazmaktaymış: “Biz bu sefer büyük
bir servete rastladık. Yaşlı hizmetçi öldüğünden onun yerine bir genç delikanlı aldım. İsmi İbliemin. Onun sayesinde seferimiz çok verimli geçti.
Bu delikanlıyı damadımız yapacağız. Ben dönünceye kadar nikâh kıydırıp
kızımızı ona ver.” Sonra İbliemin, kervanbaşı atmış gibi onun imzasını
atmış. Şüpheye yer bırakmamış.
İyi ata binip bu zengin kervanbaşının yaşadığı şehre girmiş. İbliemin,
zenginin kapısının önüne gelip seslenmiş. Bir kız koşarak çıkıp kapıyı açmış. İbliemin’in elinden mektubu alıp koşarak eve girmiş. İçeri girince
mektubu annesine okumuş. Mektubu okuyunca bunlar sevinmişler. Hizmetçilerine yemek hazırlamalarını buyurmuşlar. O gece nikâh kıymışlar.
Böylece İbliemin, kervanbaşının kızının koynuna girmiş. Kızla beraber
yatmışlar.
Tan atınca İbliemin eşini yanına alıp şehre çıkmış. Bakınıp gezinirlerken bir sokakta bir ilan görmüşler. İlanı okumuşlar. İlanda şöyle yazmaktaymış: “Her kim olursa olsun, bilardo oyununda üç defa padişahı yenerse
padişah kendisini yenen kişiye padişahlığını verecek. Yenemezse o kişinin
başını kesecek.”
Görüyorsun, padişahın kendi varisi yokmuş.
Hanımını geri gönderip İbliemin padişaha gitmiş. Gelmiş de “Ben oynarım.” demiş.
Padişah ona bakmış da “Vay, yapabilecek misin? Başının kesileceğinden korkmuyor musun?” demiş.
“Hayır. Haydi, hemen oynayalım.” diye padişahı sıkıştırmış. İbliemin
kervanın ne zaman döneceğini de bilmekteymiş.
Bunlar oynamaya başlamışlar. Padişahın vezirleri izliyormuş. Bunlar
oynamışlar. Sana söyleyeyim tak-tuk vurduklarında kıvılcımlar saçılmış!
Çok iyi vuruşlar yapıp ilk oyunu İbliemin almış. İbliemin sır vermemiş.
İkinci oyunu da padişah almış.
914
Erkan KARAGÖZ
Padişah “Ya delikanlı, üçüncüyü oynayacak mısın yoksa başın sağ
iken dönüp gidecek misin?” demiş.
“Hayır, oynayacağız.” demiş İbliemin.
Sonra üçüncü oyunu oynamaya başlamışlar. Öfkelenip padişah
oynamış. Sonra sinirlenip İbliemin oynamış. Onun başını kestiresi yokmuş. Sonra o uğraşıp padişahı yenmeye başlamış. Delikanlıya can girmiş,
padişah da havaya girmiş. Daha da oynamışlar, tekrar İbliemin kazanmış.
Üçüncü oyunda padişah yenilmiş. Böylece padişah kendi vezirlerinin
önünde İbliemin’e padişahlığını vermiş. Delikanlının başına kendi başlığını giydirmiş.
Padişah başlığı başında olunca artık hükümdarlık İbliemin’in eline
geçmiş. Bu şimdi vezirlerini çağırmış da “Falan yoldan bir kervan geliyor.
Bu kervanbaşının mallarını, servetini hesaplayıp vergisini alıp geliniz!”
diye buyruk vermiş.
Bunlar ne yapsınlar, padişah buyruğu olunca gitmişler de zenginin bütün malını, servetini hesaplamışlar. İbliemin’in çıkardığı altını vergi diye
alıp gelmişler.
Kervan dönünce kervanbaşı da evine gelmiş. Evde kızı yokmuş. “Kızımız nerede?” diye hanımına sormuş.
“Nerede olsun, damadımızda.” demiş hanımı.
“Nasıl damatmış ki o?”
“Sen yoksa delirip mi döndün? İbliemin isimli bir delikanlı ile mektup
yazıp gönderdin ya! Mektupta, ben dönünceye kadar kızımızı nikâhlayıp
mektup getiren delikanlıya ver diye yazmıştın.” demiş.
Zengin oracıkta bu delikanlıya hepten yenildiğini hissetmiş.
Böylece İbliemin zenginin kızını da kendi bulduğu altınları da alıp
padişah olmuş. Babası ile annesini yanına aldırıp rahat bir dünya hayatı
sürmeye başlamış. Onlar hâlen de orada yaşıyorlarmış.
3.49.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 49
F420.4.8. Water-spirits have treasures under water / Su cinlerinin su
altında bir hazineye sahip olması BOM: 49
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
915
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F429-2. Well (Pit) spirit / Kuyu cini (MEK) BOM: 49
F420.4.4. Water-spirits are grateful / Su cinlerinin minnettar olması
BOM: 49
F403.2. Spirits help mortal / Cinlerin insana yardım etmesi BOM: 49
F414. Spirit carries people / Cinlerin insanları taşıması BOM: 49
3.50. ZenGİn KIZI İle IRGAT
3.50.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Eski zamanlarda bir ağa varmış. Onun biri Başkurt, biri Mişer iki ırgatı varmış. Mişer olanı yakışıklı, Başkurt olanı çirkinmiş.
Bir gün Başkurt bahçenin çitlerini yaparken, Mişer kapının önünde
oturuyormuş. Ağanın kızı, Mişer’in yanına gelmiş de “Ben sana kocaya
varacağım, alır mısın?” demiş.
“Alırım, almamak ne demek!” demiş Mişer.
“Alırsan bu gece babamın iki atını koşumlayıp benim penceremi tıkırdat. Sonra kaçıp gideriz.” demiş kız.
Başkurt bunların konuşmalarını duymuş.
Mişer mutluluktan aşırı içip uyumuş. Gece olunca Başkurt, ağanın iki
atını koşumlayıp kızın penceresini tıkırdatmış. Kız hızlıca koşup gelmiş.
Sonra bunlar ikisi birlikte kafalarının estiği yere çıkıp gitmişler.
Epeyce yer gittikten sonra ağanın kızı “Niye bir şey söylemeden gidiyorsun?” demiş.
Irgat hâlâ bir şey söylememiş. Kız dikkatlice bakınca bu Mişer değil,
Başkurt imiş. Kız şaşırıp kalmış. Artık ne yapmalı? “Tamam, olacağı olmuş, hayırlısı olsun.” demiş de önlerine doğru gitmişler.
Az gitmişler bunlar uz gitmişler, gide gide bir köprüye gelmişler. Köprünün karşı tarafında bir köy varmış. Yalnız oraya geçilemiyormuş. Köprü
çok kötü hâlde çökmüşmüş.
Ağa kızı, Başkurt’u o köye bir kiralık ev bakmaya göndermiş. Ama Başkurt ne kadar gezse de kiralık bir ev bulamamış. İşte bu köyde bir han yaşamaktaymış. Başkurt ne yapacağını bilemeyince gidip hana kiralık ev sormuş.
916
Erkan KARAGÖZ
Han ona “Şurada boş duran altı odalı bir evim var. Beğenirsen o evi
satın al.” demiş.
Başkurt o evi yüz akçeye satın almış. Köprünün dibinde kalan ağanın
kızını getirip burada karı koca olarak yaşamaya başlamışlar.
Bu şekilde birlikte yaşamaya başlamışlar. Ama han “Bu kişinin kendisi çok çirkin olsa da hanımı çok güzel. Böyle olmaz, onun hanımını çekip
almak gerek.” diye düşüncelere dalmış. Sonra han, vezirlerini çağırıp bu
konu hakkında onlara akıl danışmış.
Bir veziri “Falan yerde bir köyde bir han var. O hanın çok güzel bir
kızı var. Sen Başkurt’a bu hanın kızını alıp getirmesini buyur. Alıp getiremezse onun hanımını çekip alırsın.” demiş.
Han, Başkurt’a bu buyruğu vermiş. Başkurt çok kaygılanıp başını yere
eğmiş. Hanımının yanına dönüp hanın buyruğunu söylemiş.
Hanımı ona “Yok yere kaygılanma, şimdi ben sana bir yazı yazıp vereceğim. O kız iki katlı evin penceresinden bakar. Sen ona bu yazıyı verirsin.” diyerek eline kâğıdı tutturmuş.
Başkurt bu yazıyı alıp gitmiş. O hanı arayıp bulmuş. Sonra iki katlı
evden bakmakta olan kıza pencereden yazıyı vermiş.
Kız yazıyı okuyunca “İşte sana anahtar. Bununla saraya girersin.
Orada bir at arabası ile iki at var. Bu atları koşumlayınca anahtarı oraya
bırakırsın. Ben anahtarı yerine koyarım.” demiş.
Başkurt, kızın söylediklerini yapmış. Sonra at arabasını koşumlayıp
binmişler de gitmişler.
Ağanın kızı ile bu han kızı önceden bir mektepte okumuşlarmış. Okudukları sırada onlar hangimiz önce evlenirse ikimiz de o kişiye varacağız
diye birbirlerine söz vermişlermiş. O kişi, iyi olsa da kötü olsa da birlikte
yaşayacaklarmış.
Eve dönünce Başkurt’un hanımı eşine akıl vermiş: “Git, hana söyle.
Söylediğin hanın kızını alıp döndüm. Ancak o sana varmıyor. ‘Beni alıp
gelen kişiye varacağım.’ diye söylüyor.” demiş.
Eşi gidip böyle söylemiş. Han “Gelmezse gelmesin. O gelmiyor diye
bir şey yapacak değiliz ya şimdi!” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
917
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Han, yeniden vezirlerini toplayıp onlara akıl danışmış.
Bir veziri “Falan yere dökülen ırmağın karşı tarafında altın başlı altı
tavşan var. Altısı da çok sinsiymiş. Başkurt’a bu tavşanları alıp getirmesini
buyur. Ama tavşanlar Başkurt’un başını alırlar.” demiş.
Han, Başkurt’u çağırtmış da ona bu emri vermiş. Başkurt çok kaygılanıp başını öne eğmiş, hanımının yanına dönmüş.
“Han ne buyurdu?” diye hanımı sormuş.
Kocası ağzını açıp bir şey söyleyememiş, ağlamış da ağlamış.
Sonra hanımı “Biraz dinlen, sonra söylersin.” demiş.
Eşi uyumuş. Kalkınca hanımına, hanın ne buyurduğunu söylemiş. Sonra hanımı “Yok yere kaygılanma, ben şimdi bir yazı yazıp vereceğim.D815.8.
Sonra apak bir keçe vereceğim. Irmağı geçince bu yazıyıD1266.1. çarığının tabanına kıstırırsın. Yoksa suya batarsın. Ama ırmağın ötesine çıkınca ak keçeyi yere ser. Kendin de saklanıp yat. Biraz sonra kalkıp bakarsın.” demiş.
Başkurt böyle yaparak yazıyı çarığının tabanına kıstırmış. Irmağın
öbür tarafına çıkıp keçeyi sermiş. Kendisi ne olacağını bekleyip biraz yatmış. Kalkıp bakınca keçeninD1155-1. üstünde altın başlı altı tavşanB102-9. oturuyormuş. Sonra bu tavşanları yakalayıp geri dönmüş. Irmaktan çıkınca altı
tavşanın altısı da oynaya oynaya gitmişler.
Başkurt, tavşanları evine alıp dönmüş de hana gidip “Altın başlı altı
tavşanı yakalayıp döndüm. Ancak onlar hanın olmayız. Buraya bizi kim
alıp geldiyse o kişinin yanında kalırız diyorlar.” demiş.
“Kalırlarsa kalsınlar. Tavşanlar bana gelmiyor diye bir şey yapacak
değiliz ya şimdi.” demiş han.
Han, yeniden vezirlerini toplayıp akıl danışmış. Başkurt’un hanımını
elinden almak için bunlar türlü türlü hileler düşünmüşler.
Vezirlerden birisi “Falan denizin kenarında bir ejderha var. Sen ona bu
ejderhayı alıp gelmesini buyur.” demiş.
Han, Başkurt’u çağırıp “Falan denizin kenarındaki ejderhayı alıp gel!”
diye buyurmuş. Başkurt çok kaygılanmış. Başını öne eğip hanımının yanına dönmüş.
“Han ne buyurdu?” diye hanımı sormuş.
918
Erkan KARAGÖZ
Kocası ağzını açıp bir söz bile söyleyememiş, ağlamış da ağlamış.
Sonra hanımı “Biraz dinlen, sonra söylersin.” demiş.
Kocası uyumuş. Kalkınca hanın ne buyurduğunu hanımına söylemiş.
Sonra hanımı “Yok yere kaygılanma, şimdi sana bir yazı yazıp vereceğim.
Sonra eline bu küsküyü alırsın. Ejderhaya vardığın zaman küsküyü elinde
tut. Yanına varınca küsküyle sançarsın da üstüne atlayıp oturursun. Sonra
sağlı sollu kamçılarsın. Sonunda o yola gelir.” demiş.
Başkurt, hanımı ne söylediyse hepsini yapmış. KüsküD1209-9. ile ejderhayı dizginlemiş.
Bir zaman sonra o ejderhaya binip dosdoğru hanın sarayına dönmüş.
EjderhaB11. acayip büyükmüş, gelirken köyün yarısını yıkmış.
Hanın sarayına girince, Başkurt “Ey han çıkıp ejderhayı al!” diye bağırmış.
Han “Bana ejderha gerekmiyor, sen onu geri gönder!” diye zar zor
söyleyebilmiş.
Ama Başkurt “Bana başka bir iş buyurmayacağına dair yemin edersen
gönderirim!” demiş.
Han yemin etmiş. Başkurt ejderhayı kendi yoluna çıkarıp göndermiş
de hanımının yanına dönmüş. Ama han yeminini bozup yeniden vezirleri
ile fikir yürütmüş. Kırk kulaç derinliğinde bir çukur kazdırmış, oraya odun
doldurtup erimiş katran koydurtmuş.
Sonra Başkurt’u çağırtıp “Öteki dünyada benim babam yaşıyor. Onun
yanına gidip hâlini öğrenip gel.” demiş.
“Tamam.” demiş Başkurt. Sonra Başkurt, hanın bu buyruğunu dönüp
hanımına söylemiş.
Hanımı “Şu demir sana gerek, şunu al da hanın kazdırdığı çukura inip
onun bir yanına kendin sığacak kadar bir yer yap. Çukura düşünce oraya
girip yatarsın. Yanına şu altın fincanı al. Çıkınca hana baban gönderdi dersin. Gümüş fincanı da al. Bu da annenin hediyesi diye verirsin. Baban da
annen de oğlumuz bizim hâlimizi görmeye gelmiyor diye pek gücenmişler
dersin.” demiş.
Başkurt, hanımının söylediklerini yapmış. Han onu çukura itip düşürmüş de gazyağlı odunu yakmış. Çukurun içi tutuşmuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
919
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Han iki hafta geçince Başkurt’un hanımının yanına gelip “Benim genç
hanımım ol. Kocan yanıp öldü.” demiş.
“Neden ölsün? Sen onu öteki dünyaya baban ile annenin hâlini görüp
gelmesi için gönderdin ya! Ben onun dönmesini bekleyeceğim.” demiş.
“Beklersen bekle, haydi!” diye han çıkıp gitmiş.
Üç hafta geçince han yeniden Başkurt’un hanımının yanına gelip
“Çok zaman geçti. Kocan hâlâ da yok. Sağ olsaydı şimdiye dönerdi. Haydi, benim genç hanımım ol.” demiş.
Kadın yine “Kocamı bekliyorum ben hele!” demiş.
Yirmi yedinci günde han tekrar gelmiş. Kadından bir kez daha genç
hanımı olmasını istemiş.
Kadın “Üç gün daha bekleyeceğim. Bir ay dolsun, sonra sana varırım.”
demiş.
Bir ayın dolduğu günde kocası dönmüş. Sonra o, hanın sarayına gitmiş
de “İşte, bu fincanı baban hediye edip gönderdi. Bunu da annen gönderdi.
Sana çok kızıyorlar. Bizim hâlimizi görmeye kendi gelmemiş, başkasını
göndermiş, dediler. Çok kızdılar.” demiş.
Sonra han “Gerçekten de neden ben kendim gitmedim ki? Varıp hâllerini öğrenip geleyim. Nasıl yaşıyorlar acaba?” demiş.
Başkurt kulaç derinliğinde çukur kazdırmış. Etrafında yüz kulaç odun
hazırlatmış. Bilmem kaç fıçı erimiş katran getirtmiş. Sonra hana “Her şey
hazır. Babanın, annenin yanına artık gidebilirsin.” demiş.
Han çukura inmiş. Onun arkasından Başkurt hazırlanan odunu atmış.
Üstüne fıçı fıçı katran dökmüş de ateşe vermiş. Han oracıkta yanıp kül
olmuş. Hanı yaktıktan sonra ırgat Başkurt onun yerine kendisi han olmuş.
3.50.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 50
D815.8. Magic object received from wife / Hanımdan alınan sihirli
nesne BOM: 50
D1266.1. Magic writings (gramerye, runes) / Sihirli yazılar (büyücülük, runik alfabesi) BOM: 50
920
Erkan KARAGÖZ
D1155-1. Magic felt (mat) / Sihirli keçe (MEK) BOM: 50
B102-9. Golden-headed rabbit (hare) / Altın başlı tavşan (MEK)
BOM: 50
D1209-10. Magic crowbar / Sihirli küskü (kol demiri) (MEK) BOM: 50
B11. Dragon / Ejderha BOM: 50
3.51. OlTAn-SOlTAn
3.51.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir padişah yaşıyormuş. Onun Oltan-Soltan
isminde baş veziri varmış. Bu vezir, padişaha uzun yıllar boyu sadık bir
şekilde hizmet etmiş. Yalnız onun hanımı yokmuş.
Günlerden bir gün vezir, padişaha “Padişahım, uzun yıllar hizmet ettim. Eğer hatam varsa affet. Yaşım geçiyor. İzin verirsen ben evleneceğim.” demiş.
Padişah kabul etmiş. Yol için yiyecek bir şeyler alıp, heybetli tulpar
ata binerek vezir çıkıp gitmiş.B41-3. Bir zaman evlenecek kız aramış.
Uzun bir yol gittikten sonra atı dile gelip “Şimdi biz bir şehre
varacağız. İzin alıp padişahın sarayına gireriz. Korkma, rahat ol. Sana üç
güvercin gösterirler. Bunların en kötüsünü al. Senin aradığın kız işte o.”
demiş.B211.1.3. / B569-4.
Bu vezirin kendisi de yakışıklı bir delikanlıymış. Padişah onu misafir
edip altın ve gümüşlerle süslenmiş odaya almış. Orada üç güvercin masanın üstünde oynayıp yürüyormuş. Padişah bunlardan birisini seçmesini
istemiş.
“İşte şu bana yarar.” diye Oltan-Soltan güvercinlerin en bakımsızını
seçip almış. Almasıyla güvercin, güzel bir kıza dönüşmüş.D350. O, padişahın
en küçük kızıymış.
Atın gittiği yerden at ile, mektubun gittiği yerden mektup ile konuklar
çağırıp nikahlayıp düğün yapmışlar. Damat ile gelinin dönüş vakitleri gelmiş. Dönüş için hazırlandıklarında kız, babasına “Bana annemden kalan
bakır ibrikten başka bir şey de gerekmiyor.” demiş. Padişah kabul etmiş.
Bakır ibriği verip kızını, damadı ile birlikte yolcu etmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
921
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Dönmeden önce hanımı “Bana annemden kalan şu ibrikle işte şu ırmakta su döküneyim.” demiş. Eşi kabul etmiş.D171.4.
Bu kız su dökünüp çıkınca rüyada görebileceğin çok korkunç bir kadına dönüşmüş. Bunu gören vezir, atından yuvarlanıvermiş. Döndükleri
zaman da onları padişahın sarayına sokmamışlar. Niçin dersen, padişah
“Vezir, gözün görmediği kulağın duymadığı çirkin kadını ile ayak basmasın. Şehrin sonundaki bir hamamda yaşasın.” diye ferman vermişmiş.
Böylece vezir ile hanımı bir hamamda yaşamaya başlamışlar. Epeyce
günler geçmiş. Kadın, bakır ibriğiD171.4. ile su dökününce eski güzel hâline
dönmüş.D572-9.
Padişah bir gün merak edip vezirin evine gelmiş. Padişah gelince görmüş ki Oltan-Soltan’ın hanımı akılları baştan alacak kadar güzel ve zekiymiş. Padişah hayran kalmış. Vezirin hanımına büsbütün âşık olmuş. Açtığı
kapıyı kapatacak hâli de kalmamış. Öylece dönüp gitmiş.
Dönünce dostlarını toplayıp akıl danışmış “Hürmetli vezirlerim, Oltan-Soltan’ın hanımını görüp ona âşık oldum. Oltan Soltan’ı öldürüp onun
hanımını alayım.” demiş.
Orada bulunan çok görüp geçirmiş bir dostu “Kendi yaşadığımız kutsal yere kendimizden birinin kanını akıtmayalım. Falanca yerde üç aslan
var. Oltan-Soltan’a bu aslanları tutup saraya getirmesini buyur. Bu yolda o
helak olur.” demiş.
Padişah bu fikri çok beğenip Oltan-Soltan’ı çağırtmış ve ondan aslanları tutup getirmesini buyurmuş. Oltan-Soltan kaygılanıp hanımının yanına
dönmüş.
Hanımı “Yok yere üzülme. Yarın yola çıkarsın. Yanına şu oklavayı
alırsın.D815.8. Ormandan gürültüyle üç aslan gelir. O sırada bu oklavayla meşenin gövdesine üç defa vurursun. Meşe dörde yarılıp bir delikanlı çıkar.
Gerisini bu delikanlı yapar.” demiş.
Oltan-Soltan ormana gidince hanımının yanına padişah gelmiş. Kadın,
padişahın geldiğini görüp bakır ibriğinden su dökünmüş; insanın korkacağı
bir şekle dönüşüp oturmuş. Padişah, onu görünce de tükürüp çıkıp gitmiş.
“Galiba, bu dev perisi için vezirimi helak ettim.” diye pişman olmuş.
İşte o sırada Oltan-Soltan kara ormanda yaşlı bir meşenin dibinde
oturmaktaymış. Üç aslan meşeye doğru gelmekteymiş. Oltan-Soltan ok-
922
Erkan KARAGÖZ
lavayla üç defa meşenin gövdesine vurmuş. Bir bahadır delikanlı çıkmış.
D1209-9.
Oracıkta aslanları tutmuş da burunlarına zincir taktıktan sonra Oltan-Soltan’a getirip vermiş.
Oltan-Soltan aslanları alıp dönünce hemen padişaha haber vermişler.
Padişah “Haydi, yaşayıversinler.” demiş de onlara dokunulmamasını buyurmuş.
Bir gün padişah yeniden vezirinin evine gelmiş. Oltan-Soltan’ın hanımı, padişahın onu ilk gördüğündeki gibi güzelmiş. Padişah, güzel kadını
görünce terlemiş; dizleri titremiş. Ölürcesine âşık olmuş. Açtığı kapıyı kapatamadan dönüp gitmiş.
Dostlarını toplayıp yeniden âşık olduğunu söylemiş. “Oltan-Soltan’ı
öldürelim!” demiş.
Aynı dostu “Oltan-Soltan iyi hizmet etti. Nasıl olur da biz onun kanını
yaşadığımız yerde dökelim! Falan padişahlıkta yedi dağın deliğinde yedi
bekçinin koruduğu, yedi kilitle kilitlenmiş bir evde, kendi kendine çalan
hüzünlü bir çalgı var. Bu müzik aleti çaldığında herkes hayran kalıyor,
kuşlar bile ötmeyi bırakıp onu dinliyor. Bu müzik aletini getirmesini buyuralım. O, orada helak olur. Sonra onun hanımını alırsınız.” demiş.
Padişah bu fikri beğenmiş. Oltan-Soltan’ı çağırtıp ona bu müzik aletini alıp getirmesini buyurmuş. Oltan-Soltan’a hanımı yeniden ne yapması gerektiğini öğretmiş. “İşte sana bir çarşaf, bir sopa ve bir avuç un. Bu
unu dağın deliğine ulaşınca serpersin. Sonra bekçiler uyur.D1039-3. Sopayla
kilitlere vurursan ağır kapılar açılıverir.D1094. En sondaki odada altın masanın üstüne kendi kendine çalan o müzik aleti var. O açıktır, onu kapatıp
çarşafı ser. Çarşafın üstüne kendi kendine çalan müzik aletini koy. Etrafına
bakmadan kendin de müzik aletinin üstüne otur. Oturduktan sonra gözünü
yum, açtığında bizim hamamda kendini bulursun.” demiş.
Oltan-Soltan, hanımı ile vedalaşıp gitmiş. Hanımı tekrar ibriğinden su
dökünüp çirkin hâline dönüşmüş.
Veziri gidince padişah tekrar onun hanımının yanına gelmiş. Bu defa o
kara hamama oturmuşmuş. Padişah, kadını görmesiyle açtığı kapıyı da kapatmadan dönüp gitmiş. “Galiba vezirimi yok yere harcadım.” diye düşünmüş.
O anlarda Oltan-Soltan yedi dağın olduğu yere çıkıp, yedi dağın deliğine ulaşmışmış. Varınca bir avuç un serpmiş. Yedi bekçi uyuyup kalmış.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
923
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sopasıyla kapıları itmiş, kapılar açılmış. Yedinci odada altın masanın üstünde kendi kendine çalan müzik aleti duruyormuş. Onu kapatıp örtünün
üstüne koymuş. Sonra kendisi de oturup gözünü yummuş. Çarşaf uçup
gitmiş.D1520-38. Oltan-Soltan gözünü açınca kendisini kendi hamamlarında
bulmuş. Hanımı da daha önceki güzelliğiyle oturup onu beklemekteymiş.
Sabahleyin tan atmadan önce bülbüllerin öttüğü vakitte, çeşmeler şırıldayıp akarken kadın, müzik aletini çalmış. Bu hüzünden bülbüller ötmeyi
kesmiş, esen rüzgârlar da dinmiş. Duyan herkes hayran kalıp tamamen
dünyasını unutmuş.D1275.1. Şöyle yüreklerde yatan hüzünlü türküleri çalmış.
Bu gözün görmediği, kulağın duymadığı kendi kendine çalan müzik aletini
anlatabilmek mümkün değilmiş.D1601.18.
Hüzünlü müzik sesini padişahın kendisi de duymuş. O, Oltan-Soltan’ı
çağırmalarını emretmiş. Oltan-Soltan müzik aletini alıp da gitmiş. Bunu
dinleyen padişah oturduğu yerde kendinden geçmiş, yuvarlanıp düşmüş.
Oltan-Soltan müzik aletini alıp dönmüş.
Epeyce bir zaman geçmiş. Padişah yeniden o kadını görmek istemiş.
Vezirinin hâlini öğrenmek bahanesiyle onlara gitmiş. Güzel kadını görünce
tamamıyla kendisinden geçmiş. Önceki aşkı depreşmiş.
Dönünce de dostlarını toplayıp akıl danışıp “Hürmetli dostlarım, kocasını öldürüp hanımını getiriniz.” demiş.
Çok görmüş geçirmiş, çok bilen aynı dostu “Nasıl olur da biz padişaha
sadık hizmet eden kişinin kanını kendi yaşadığımız yerde dökelim? Komşu
padişahlıkta değerli bir demir kutu var, diyorlar. Sadece kibrit kutusu büyüklüğündeymiş. Bunu alıp dönmesini buyuralım. Alıp dönemezse helak
olur.” demiş.
Padişah bu fikre de razı olmuş. Veziri çağırmışlar. Padişah ona “Hürmetli vezirim; hizmet ettin, hürmet ettin. Senden son bir isteğim var. Komşu padişahlıkta değerli bir demir kutu varmış. Sihirli kutuymuş. Bunu alıp
dön.” demiş.
Vezir ne yapsın, kabul edip evine dönmüş. O, fena hâlde kaygılanmış.
Hanımı “Kaygılanma o kadar! İnsanın üstesinden gelemeyeceği bir iş
var mı ki? Yatıp uyu, tan vaktiyle yola çıkarsın.” demiş.
Sabahleyin yola çıkmadan önce hanımı Oltan-Soltan’a “Falan yere
varınca kara ormanın içinde küçükçe bir ev görürsün. Bu eve her yaklaştı-
924
Erkan KARAGÖZ
ğında arkadan rüzgâr uçurmuş gibi, önden kalın urganla çekilmiş gibi ileriye doğru sürüklenirsin. İşte bu mızrağı ileriye doğru nişan alıp at. Nerede
yıkanırsan yıkan, sadece bu havluyla kurulan.” demiş.
Oltan-Soltan sefere çıkıp gitmiş. Gide gide kara ormana gelmiş. Ormana girince bir patikada yürümüş. Biraz gidince uzakta bir ateş görünmüş. Ateşe yaklaştıkça arkadan rüzgâr ittirir gibi, önden urganla çekilir
gibi ileriye doğru sürüklenmiş. Hanımının verdiği mızrağı ileriye doğru
atmış.D815.8. Bir nine kendi hâlinde oturmaktaymış. Mızrak ninenin kalbine
gelip vurmuş ama saplanmamış.D1084. İşte bundan sonra nine Oltan-Soltan’ı
güler yüzle karşılamış. Yedirmiş, içirmiş, uyutmuş. Tan atınca ibrik verip
yıkanması için göndermiş. Yıkanıp gelince havlu tutmuş. Ama Oltan-Soltan kendi havlusuyla kurulanmış. Nine o anda havluyu bilip yabancı misafiri canı gönülden kucaklamış.
“Ey çocuğum, nasıl bir yazgı ile buralara geldin? Benim falan padişahlıkta bir ablam vardı. Onun kızına ben işte bu havluyu hediye edip vermiştim. Sen onun neyi oluyorsun?” diye sormuş. Havlunun sahibi, kızın
kocası olduğunu söylemiş. Ona nasıl evlendiklerini, buraya hangi iş ile
geldiğini anlatmış. Nine ona yardım etmeye çalışmış.
Bu nine ülkenin padişahıymış. Oltan-Soltan’ı rüzgâr uçurup alıp gitmesin diye belinden kapının koluna bağlamış. Eğile büküle dışarıya çıkıp
altın yüzüktenD1076. ıslık çalıp rüzgârları çağırmış.D2142.1.6. Bütün ormanı bir
hareket, bir titreme almış.F963. Nine rüzgârlara,D2142.0-6.
“Ey rüzgârlarım, rüzgârlarım,
Eğilir bükülür belim!
Damadım Oltan-Soltanım,
Arıyor sihirli kutuyu.
Biliyor musunuz bunu?” demiş.
Rüzgârlar “Bunu tam olarak bilmiyoruz. Bilse bilse kuş-kurt padişahı
bilir.” demişler.Z115.
Rüzgâr padişahı evine dönüp Oltan-Soltan’ı kapının kolundan çözmüş.A282.0.1. Ona kendisinin ablası olan kuş-kurt padişahına giden yolu
öğretmiş. Mızrağını bırakmamasını söylemiş. Niçin dersen, kuş-kurt padişahına mızrakla dokunmadan onun aklı başına gelmiyormuş ve insanla
konuşacak hâlde olmuyormuş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
925
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Oltan-Soltan vedalaşıp kendi yoluna gitmiş. Ay olmuş, yıl olmuş, o
sık bir ormana varmış. Bir patikada ilerleyip gitmiş. Gittikçe hızlanmış.
Varıp bir eve girmiş. Mızrak burada oturmakta olan ninenin boğazına gelip
saplanmış. Sonra nine kendine gelmiş.D1084. Nine, Oltan-Soltan’ı iyi bir şekilde karşılamış. İbrik verip yıkanmaya göndermiş. Gelince havlu vermiş.
Oltan-Soltan kendi havlusuyla kurulanmaya başlamış. O anda nine onu
kucaklamış.
“Damadım, hangi iş ile buraya geldin?” demiş. Oltan-Soltan ona işi anlatmış. Nine altın yüzükle ıslık çalarak kuşlarını kurtlarını toplamışD1076. da
“Ey kuşlarım, kuşlarım,
Benim sadık dostlarım!
Hanginiz gördü sihirli kutuyu?
Bunu aramaya gelmiş damadım. Kız kardeşimin eşi, Oltan-Soltan.”
demiş.
Kuşlar “Bilmiyoruz bunu. Bilirse topal kurbağa bilir. O, dün yabancı
yerlerden sakatlanıp döndü.” demişler.B211.3.
“Bak-bak, baktım, battım. Bu sihirli kutu yeraltı padişahlığında, taş
hamamın içindeki rafın altında, altmış bahadırın kaldıracağı taşın altındadır. Onu almak için bir şişe insan sütü gerek. O hamamı altmış bahadır koruyor. Onlar gündüz olmazlar. Onların olmadığı vakitte bir şişe sütü
hamamın içine serpmek gerek. Altmış bahadır dönünce birbirlerine ‘Sen
insan yemişsin!’ diye vuruşa vuruşa ölürler. En son kalan kişiyi hamam
taşıyla vurup öldürmek gerek. Bu sona kalanın cebinde bir şişe su vardır. O suyu içersen altmış bahadır gücü sana geçer. Sonra altmış bahadırın
kaldırabileceği taşı kaldırırsın, altından kibrit kutusu büyüklüğündeki demir kutuyu alırsın. Şunu da söyleyeyim, yılan gözü kadar olan düğmeye
basarsan demir sandık açılıverir.” demiş kurbağa.B211.7.1.
Oltan-Soltan vedalaşıp kuş-kurt padişahıB242.2. ile topal kurbağaya teşekkür etmiş, kendi yoluna gitmiş. Yeraltı padişahlığına inmiş.F721.3. Gide
gide bir hamama çıkmış. Hamama insan sütü serpip çıkmış.
Yedi gecenin ortasında altmış bahadır dönüp gelmiş. Birbirlerini insan
yemekle suçlayıp vuruşarak öldürmüşler. Yalnız birisi sağ kalmış. Onu da
Oltan-Soltan taşla vurup öldürmüş. Cebinden bir şişe suyu alıp içmiş.D1242.1.
Sonra ona altmış bahadır gücü girmiş.D1335.2.2. Taşı kaldırıp kibrit kutusu
büyüklüğündeki demir kutuyu almış.
926
Erkan KARAGÖZ
Oltan-Soltan yorulduğundan yeryüzüne çıkamamış. Yüz yıllık meşenin yanına gelmiş. İşte bu sırada gök gürleyip şimşek çakmış. Sel gibi
yağmur yağmaya başlamış. Meşenin başındaki Simurg kuşunun yavrularını Oltan-Soltan yağmurdan korumuş. Bu duruma telaşla Simurg kuşu da
dönmüş.D31.5.
Yavruları “Bizi insanoğlu kurtardı.” demişler.
Bu sırada Oltan-Soltan meşenin dibinde uyumaktaymış. Simurg kuşu
onu sallayıp uyandırmış. “Ben sana teşekkür etmek için inmiştim.” demiş.
Oltan-Soltan “Sen bana teşekkür etme. Ama beni aydınlık dünyaya
çıkar.” demiş.
Simurg kuşu “Bana on iki fıçı serçe eti, on iki fıçı su hazırla.” demiş.
Oltan-Soltan on iki fıçı serçe eti, on iki fıçı su hazırlamış. Bunları Simurg
kuşunun üstüne koyup kendisi de oturmuş. Yükselmeye başlamışlar.F101.3-2.
Simurg kuşu sağ tarafa baktığında et, sol tarafa baktığında su veriyormuş.
Bir zaman sonra aydınlık dünya görünmeye başlamış. Bu sırada et de su
da bitmiş. Simurg kuşu hâlden düşmeye başlamış. Ne yapsın Oltan-Soltan,
kendi baldırından et kesip Simurg kuşuna yedirmiş. Yerüstüne çıkmışlar.A800.
Simurg kuşu “En son yedirdiğin et pek tatlıymış.” demiş.
Oltan-Soltan “O benim baldır etimdi.” demiş. Simurg kuşu yediği eti geri
kusup yerine koymuş.G60. Bundan sonra baldır eti kıllı olup kalmış.A1319.14. Hangi tarafı hareket ettirirsen o taraf sarkık yürümüş.
Oltan-Soltan’ın hanımı mutlu bir şekilde onu karşılamış. Demir kutuyu alıp padişaha gitmişler. Padişah evirip çevirip bakmış da bu nasıl açılıyor diye sormuş. Oltan-Soltan yılan gözü gibi olan düğmeye basınca kutu
açılmış. İçinden ateşte yanmaz, suda batmaz askerler durmadan çıkmış da
çıkmış.D1174.
“Ne buyuruyorsunuz?” demiş çıkıp sıralanan askerler.
“Komşu padişahın ülkesini basıp alınız!” diye padişah buyurmuş.
Ama askerler padişahın buyruğunu dinlememiş, mum gibi dikilip durmuşlar. O sırada Oltan-Soltan’ın hanımı “Onlar baş vezirin buyruklarını
dinlemeyi öğrenmişler. Oltan-Soltan buyruk versin.” demiş.
“Buyur.” demiş padişah, Oltan-Soltan’a.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
927
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
“Beni yabancı diyarlarda yürütüp başımı helak etmeyi, hanımımı kendine almayı düşünen bu sinsi padişahın başını kesiniz!” diye Oltan-Soltan
buyruk vermiş.
Askerler o anda padişahın başını kesmişler, kurtların yemesi için onu
ormana atmışlar. Oltan-Soltan askerlere demir kutuya geri girmelerini buyurmuş. Birisi bile kalmadan hepsi girince demir kutuyu pat diye ittirmiş.
İyice kapatıp kilitlemiş de cebine koymuş.D1174. Sonra akıllı ve dürüst hanımcığını koluna takıp evine dönüp gitmiş.
3.51.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 51
B41-3. Tulpar. Winged, flying and talking horse believed to get out of
the bottom of the sea / Tulpar. Denizin dibinden çıktığına inanılan kanatlı,
uçan ve konuşan mitolojik at (MEK) BOM: 51
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at BOM: 51
B569-4. Horse advises hero / Atın kahramana nasihat etmesi (akıl
vermesi) (MEK) BOM: 51
D350. Transformation: bird to person / Kuşun insana dönüşmesi
BOM: 51
D1171.4. Magic pitcher / Sihirli ibrik BOM: 51
D572-9. Transformation by magic pitcher / Sihirli ibrik aracılığıyla
dönüşüm (MEK) BOM: 51
D815.8. Magic object received from wife / Hanımdan alınan sihirli
nesne BOM: 51
D1209-11. Magic roller ring / Sihirli oklava (MEK) BOM: 51
D1039-3. Magic flour / Sihirli un (MEK) BOM: 51
D1094. Magic cudgel (club) / Sihirli sopa BOM: 51
D1520-38. Transportation by magic cloth / Sihirli örtü aracılığıyla
ulaşım (MEK) BOM: 51
D1601.18. Self-playing musical instruments / Kendi kendine çalan
müzik aletleri BOM: 51
928
Erkan KARAGÖZ
D1275.1. Magic music / Sihirli müzik BOM: 51
D1084. Magic spear / Sihirli mızrak BOM: 51
D1076. Magic ring / Sihirli yüzük BOM: 51
D2142.1.6. Wind raised by whistling / Islık çalma yoluyla rüzgârın
ortaya çıkması BOM: 51
F963. Extraordinary behavior of wind / Rüzgârın olağandışı davranışı
BOM: 51
D2142.0-6. Wind controlled by old woman / İhtiyar bir kadın
tarafından rüzgârın kontrol edilmesi (MEK) BOM: 51
Z115. Wind personified / Rüzgârın kişileştirilmesi BOM: 51
A282.0.1. Wind-goddess / Rüzgâr iyesi BOM: 51
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş BOM: 51
B211.7.1. Speaking frog / Konuşan kurbağa BOM: 51
B242.2. King / Queen of the various kinds of birds / Çeşitli türlerdeki
kuşların padişahı / sultanı BOM: 51
F721.3. Underground kingdom / Yeraltı hükümdarlığı BOM: 51
D1242.1. Magic water / Sihirli su BOM: 51
D1335.2.2. Water as magic strengthening drink / Güçlendirici sihirli
bir içecek olarak su BOM: 51
B31.5. Simorg: giant bird / Simurg: Devasa kuş BOM: 51
F101.3-2. Return from lower world on / Simurg Aşağı dünyadan
Simurg kuşunun sırtında dönme (MEK) BOM: 51
A800. The earth / Yeryüzü (orta dünya, aydınlık dünya) BOM: 51
G60. Human flesh eaten unwittingly / Bilmeyerek insan eti yeme
BOM: 51
A1319.14. Origin of man’s skin / İnsan derisinin kaynağı BOM: 51
D1174. Magic box / Sihirli kutu BOM: 51
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
929
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.52. ABdUllAH İle çİZMeCİ
3.52.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda zenginliği, fesatlığı ile ün salmış bir ağa varmış. Hanımı ölünce ağa, Abdullah isimli oğlu ile kalakalmış.
Günlerden bir gün tan atıp güneş ışıldamaya başlayınca ağa, oğlunu
çağırıp ondan ekin tarlalarını, dükkânlarını, dükkânlarda satış işini yapanları bakıp gelmesini istemiş. Abdullah dükkânda satış yapan fakir kız Zöbeyze’ye âşık olmuş. Bir yolunu bulup, onu kendine hanım olarak almanın
yolunu düşünmüş.
Bir gün ağa bir çift at koşumlatıp sürücüsü ile birlikte etraftaki zenginlerin oturduğu yerlerde Abdullah’a kız aramış. Ancak bulamamış, çünkü
beğendiği bir kız yokmuş. Fakir kızları da gelini olarak almak istemeyip
“Ey oğlum oğlum, bizim gibi zengin insanlar şimdi az. Fakir kızları var,
malları yok!” demiş ağa, oğluna.
Babası bulamayınca Abdullah kendisi ata binip kız aramaya çıkıp gitmiş. O, dosdoğru Zöbeyze’ye gitmiş. Kendi aralarında konuşmuşlar, birbirlerini sevmişler. Sonra kıza mal alması için babasından gizlice aldığı
dört yüz akçeyi bırakıp gitmiş. Evine döndüğünde babası bu dünyadan
göçüp gitmişmiş.
Babası ölünce Abdullah evlenmiş. Fazla olan malını mülkünü hizmetçilerine dağıtmış. Bunlar karı koca sade bir hayat sürmeye başlamışlar.
Bir vakit suların gürleyip aktığı, kızıl güneşin ısıttığı bir günde Abdullah ekin tarlasına bakmaya gitmiş. Zöbeyze, eşinin döneceği vakitte evin
önündeki kazanda yemek pişirmekteymiş. O sırada hanın pek şık giyinmiş asker başı bir çift at ile gelmiş. O, Zöbeyze’nin güzelliğine âşık olup
sürücüsüne “Git var, çay içmek için müsaade iste!” demiş.
Asker başı çay içmiş. Bir yolunu bulup bu kadını kaçırmak için bir
hile düşünmüş. İki atının da kuyruk kıllarından üçer kıl koparmış.D1023-5.
Zöbeyze görmeden evden çıkıp gitmiş.D2070-2. Köy çıkışında güzel kadın,
gözleri bağlanmış gibi asker başının yanında gitmekteymiş.D5. Zöbeyze
etrafına bakınıp dövünüp sızlanmış ama asker başı onu bırakmamış.
Kaybolan Zöbeyze’sini kırk gün kırk gece arayan Abdullah
üzüntüsünden hâlden düşmüş. Çizme diken en yakın arkadaşıyla günlerini
geçirmeye başlamış. Kalan tüm mal varlığını da dağıtıp tüketmiş.
930
Erkan KARAGÖZ
Asker başı, Abdullah’a huzur vermemiş. Onun sabrını taşırmış. Bir
gün Abdullah ile çizmeci, padişahın ordusuna hizmete çağrılmış.
Padişaha hizmet ettiği sırada Abdullah’a asker başının büyük evini
koruma görevi düşmüş. Asker başı, Abdullah’ı öldürmek maksadıyla ona
Zöbeyze’nin yanına gitmesini söylemiş. Çay içtikleri sırada Abdullah güya
Zöbeyze’yi öpecek, ona da fırsat çıkacakmış. Abdullah çay içmiş ama
hiçbir şey yapmamış. Zöbeyze asker başının emri doğrultusunda bütün
şehre, askerlerin duyacağı şekilde bağırmış.
Asker başı adamları ile gelip içeri girmiş ve Abdullah’ı yakalamışlar.
Sonra asker başı, Abdullah’ı demir parmaklı bir hapishaneye tıkmaları için
emir vermiş.
Bir gün fıldır fıldır uçan bir kara kartal hapishanenin içine girip “Bu
kâğıdı yok yere öldürülen kişinin yüreğine koyarsan o kişi dirilir.” diye
yazılı bir kâğıdı bırakıp gitmiş.B143.0.7. Abdullah kâğıdı almış da bir güvercin
ile çizmeci dostuna göndermiş.B457.1.
Abdullah’ın başını kesmek için onu ormana götürmüşler. Muhafızların
arkasından saklana saklana çizmeci de gelmiş. Cellatlar, Abdullah’ı bir
kütüğün üstüne yatırmışlar. İki taraflı balta ile Abdullah’ın başını kesip
gitmişler. Çizmeci ağlaya ağlaya kâğıdı Abdullah’ın yüreğinin üstüne
koymuş. Çok zaman geçmeden, ağır bir savaştan sonra uzun bir süre
uyuyan bir kişi gibi Abdullah kendine gelmiş.E64.7.1. Çizmeci, Abdullah’a
kendi oku ile sadağını vermiş.
Abdullah mutluluğu aramak için dünyaya gezmeye çıkmış. Yol boyunca bozdoğan, baykuş, tepeli kuş, doğan avlamış. Kara kartalı da avlayacağı sırada “Bunu öldürmek bir işe yaramaz, yaşayıversin haydi!”
diye havaya uçurduğunda kara kartal dile gelerek B211.3-10. “Seyyah! Beni
öldürmediğin için ben sana bir iyilik yapmak istiyorum. Eğer memleketine
gitmek istersen seni uçurup götüreyim. İstersen seni padişah yapayım. Yalnız benim yavrularıma bol bol yiyecek hazırla.” demiş.
Abdullah, doğan uçurmuş. Ok atıp baykuş, dik kulaklı kurtlar, kulağı
benli tilkiler avlayıp kuşun yavrularına dağıtmış. Sonra “Benim memleketimde hiç kimsem kalmadı. Oraya götürme, kendin nasıl istiyorsan öyle
yap.” demiş.
Kara kartal “Gözünü yum, ben söyleyinceye kadar da açma!” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
931
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Bunlar büyük büyük kayaları, dağları uçarak aşmışlar. Bir kaç gün,
birkaç gece uçunca kara kartal “Aç gözünü, geldik!” demiş. Abdullah gözünü açınca ipek ve altın ile süslenmiş tahta han olup oturmuş. Genç hanı
kutlamak için halk toplanıp şamata içinde gelmiş. Han kendini dinleyen
beyler, reisler, halktan gelen elçiler, saraydaki vezirler ile konuşmuş. Yayık nehrinin iki tarafında da çadır kuracak yer kalmamış. Etraf yerlerde
haftalar boyunca şamata eksik olmamış. Abdullah Han’ı tebrik etmek için
askerler de toplanıp gelmiş.
Abdullah sezdirmeden çizmeciyi de çağırtıp ona “Tanıdın mı beni?”
demiş.
“Tanımıyorum, sen çok genç bir hansın.” demiş çizmeci.
“Ben senin dostunum!” demiş Abdullah.
Sonra asker başını çağırtıp ona “Tanıdın mı beni? Sen benim Zöbeyze’mi kaçırmıştın. Beni de öldürtmüştün. Ben işte o Abdullah oluyorum.
Şimdi ben sana ölüm cezası veriyorum!” diyerek asker başının başını iki
taraflı baltayla kestirmiş.
Abdullah kendine yakışan bir hanım alıp, çizmeciyi asker başı yapıp,
bütün ömrü boyunca adil bir han olmuş.
3.52.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 52
D1023-5. Magic hair of horse’s tail / Atın kuyruğunun sihirli kılı
(MEK) BOM: 52
D2070-2. Magic hair used for bewitching / Sihirli kılın büyü yapmak
için kullanılması (MEK) BOM: 52
D5. Enchanted person / Büyülü (afsunlu) kişi BOM: 52
B143.0.7. Eagle as prophetic bird / Bir kâhin kuş olarak kartal BOM: 52
B457.1. Dove as messenger / Bir haberci olarak güvercin BOM: 52
E64.7.1. Resuscitation by manuscript / El yazması metin ile öldükten
sonra yeniden dirilme BOM: 52
B211.3-11. Speaking eagle / Konuşan kartal (MEK) BOM: 52
932
Erkan KARAGÖZ
3.53. çOBAn delİKAnlI
3.53.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda yaşayan fakir bir çoban delikanlı varmış. Delikanlı, koyunlarını toplayıp çay içtikten sonra uyumak için yatmış. Uyanınca görmüş ki kırda bir yangın çıkmış. Koyunlarının ardından giderken
bir tümseğe takılıp düşmüş. Bakmış, bir yılan tümseğin yarığından çıkamayıp eziyet çekiyormuş. Delikanlı dönüp gideyim deyince yılan dile gelerek “Delikanlı, beni kurtar. Ne istersen onu veririm!” demiş. Delikanlı
yılana sopasını uzatmış. Yılan önce sopaya, sonra delikanlının eline, sonra
da boynuna dolanmış da “Benim başım hangi tarafa bakıyorsa o tarafa
atla.” demiş.
Giderlerken yılan, delikanlıya “Beni kurtardığın için sana borcumu
ödeyeyim. Şimdi biz babama gidiyoruz. Sen babamın yanına gelince korkma. O sana hediyeler verecek, sen alma. ‘Ben türlü türlü kuşların, hayvanların dilini bilmek istiyorum.’ dersin. O vakit o ağzını açar. Sen korkma,
onun ağzına gir.” demiş.B211.6.1.
Yılanın yuvasına varıp girmişler. Büyük bir ejderha yatıyormuş.B11.
Delikanlıyı görmesiyle ejderha “Benim insan yiyesim vardı. Tam zamanında kendin geldin.” demiş.
Yılan, delikanlıya “Sopanı öne koy!” demiş. Yılan sopaya dolanıp babasına olanı biteni anlatmış.
“Oğlumu kurtardığın için ne istiyorsan onu al!” demiş ejderha.
“Bana hiçbir şey gerekmiyor. Ben kuşların, hayvanların dilini öğrenmek istiyorum.” demiş delikanlı.
“Üç defa ağzımdan girip arkamdan çık.” demiş ejderha.
Delikanlı, ejderhanın söylediği şekilde yapmış. Yeryüzündeki bütün
kuşların, hayvanların dilini anlayacak hâle gelmiş.B165.1-4.
Delikanlı daha önce yangının çıktığı kıra gelmiş. İki karga dünyayı
inleterek atışıyorlarmış.
Birisi “Bir zaman bir zengin şu yangının çıktığı yere bir torba altın
gömmüştü.” deyince ikincisi “Hayır doğru değil. Bir adım kenara gömdü.
Bir torba değil, bir demir sandık gömdü.” demiş.B216.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
933
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Delikanlı dinleyip öğrendiği bu yeri kazmaya başlamış. Kazıp bakmış
ki bir demir sandığın içinde bir torba altın varmış.N547.
Delikanlı altını alıp dönmüş. Büyük bir ev yaptırıp evlenmiş. İyi bir
şekilde yaşamaya başlamış.
Zamanla delikanlının hanımı yoldan çıkmaya başlamış. Bir gün delikanlı ile hanımı kırlara çıkmış. Kendisi aygıra, hanımı kısrağa binmiş.
Kısrak gitmemiş. Aygır, kısrağa “Niçin gitmiyorsun?” diye sormuş.
“Bizim sahibin hanımı ağanın oğluyla yakınlaştı. Günahı çok ağırdır.”
diye kısrak cevap vermiş.B216.
Delikanlı, hanımını kovup namusunu temizlemiş. Sonra başka bir yere
göçüp gitmek istemiş. Gözü ak kara hiçbir şey görmeden yürümeye başlamış. Kapı önünde yemleyen horozlar toplanmış konuşuyorlarmış: “Bu
delikanlı hünerli birisi, tek hanımına sahip çıkamıyor. Benim yerimde olsa
ne yapardı acaba, üürü üü üüü…” Tavuklar gıdaklayıp gülmüşler.
Delikanlı bunları duyup düşüncelere dalmış.B216. Sonra “Ben ne yaptım da böyle horozları böbürlendirdim, tavukları güldürdüm.” diye hazırladığı yükünü geri koymuş. Yeniden evlenip çok güzel bir hayat yaşamaya
başlamış. “Tavuklar da gülerler.” diye bilinen söz işte bu vakitten sonra
ortaya çıkmış.
3.53.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 53
B211.6.1. Speaking snake (serpent) / Konuşan yılan BOM: 53
B11. Dragon / Ejderha BOM: 53
B165.1-4. Animal languages learned from serpent (not eaten). Hero learns all the animal languages by penetrating snake three times / Yılandan hayvan
dilini öğrenme (yılanı yemeden) - Kişinin üç defa yılanın ağzından girip arkasından çıkarak bütün hayvanların dilini öğrenmesi (MEK) BOM: 53
B216. Knowledge of animal languages. Person understands them /
Hayvanların dilini bilme. Kişinin onların dilini anlaması BOM: 53
N547. Understanding of animal languages leads to discovery of a treasure
/ Hayvanların dilini anlamanın definenin bulunması sağlaması BOM: 53
934
Erkan KARAGÖZ
3.54. SİMURG İle AKIl SAHİBİ İHTİYAR AdAM
3.54.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda yaşayan akıl sahibi bir ihtiyar adam varmış.
O, kuşların dilinde konuşabiliyormuş.B216. Bunun için ona kuşlar padişahı
Simurg bile çok hürmet ediyormuş.B31.5.
Günlerden bir gün akıl ihtiyar adam ile Simurg kendi aralarında tartışmışlar.
İhtiyar adam “Ben güneşin battığı yerdeki padişahın oğlunu, güneşin
doğduğu yerdeki padişahın kızı ile evlendirmesini biliyorum. Yalnız
onların ikisi şimdi beşikte.” diye söylemiş.
Ama Simurg “Ben kuşlar padişahıyım, istesem onları ayırabilirim.”
demiş.
İhtiyar adam “Benim onları kavuşturmaya gücüm yeter.” demiş
ısrarla.B216.
Simurg daha fazla söz yarıştırmadan ihtiyar adamın yanından ayrılıp
kendi söylediğini doğru çıkarmak için düşünmeye başlamış. Çok fazla düşünmeden bir çaresini bulmuş.
Padişahın kadın hizmetçileri çocuğun beşiğini bahçeye çıkarıp bir ağaç
gölgesine asmışlar da oturmuşlar. O sırada büyük bir kuş gelip padişahın
kızını beşiğiyle kaldırıp gitmiş. Bu Simurg kuşuymuş. Padişah, kızını değişik yerlerde aratsa da bulamamış. Kız suya batmış gibi yok olmuş.
Simurg kuşunun bir ormanda, büyük bir ağacın başında evi varmış.
Kızı bu eve getirmiş, bakıp büyütmeye başlamış.
Zamanın geçmesiyle kız büyüyüp çok güzelleşmiş. Simurg “İşte şimdi ihtiyar adam benimle inatlaşmayı görsün. Dünya kimin akıllı olduğunu
görecek.” diye içten içe mutlu olmuş.
İşte o vakitlerde de güneşin battığı taraftaki padişahın oğlu büyüyüp
çok yakışıklı bir delikanlı olmuş. Bir gün o, babasından ava gitmek için izin
istemiş. Babası karşı gelmeyince birkaç delikanlı ile ava çıkmış. Epeyce
bir yol gittikten sonra çok şiddetli bir fırtına kopmuş. Fırtına delikanlıları
değişik yerlere alıp götürmüş. Padişahın oğlu arkadaşlarından ayrılıp çok
uzak yerlerde saf saf gezerken büyük bir ormana gelmiş. Kuş avlayıp
karnını doyurmayı düşünürken ormanın daha da içine doğru girmiş. Çeşitli
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
935
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
kuşlar, yaban hayvanları vurayım diye kendini kaptırıp giden padişahın
oğlu, kendini büyük bir ağacın dibinde görünce etrafına dikkatlice bakmaya başlamış. Etraf çeşitli kuşların, yaban hayvanların sesleriyle doluymuş.
Sonra delikanlı daha da uzağa gitmeyi düşünürken durduğu ağacın başında
çok güzel bir kız görmüş. Kız çoktandır bu delikanlıyı gözetlemekteymiş.
Delikanlı yolu bulmak için daha da uzağa gitmeyi düşünmüş. Yalnız bu
kızın ne diye bu yuvada oturduğunu soramadan edememiş.
Kız “Benim annem kuşlar padişahı, o günlerce eve dönmez. Ben eve
bakıp annemi bekliyorum.” diye cevap vermiş.
“Niçin senin annen kuş kılığında da sen çok güzel bir kızsın?” diye
delikanlı sormuş. Kız bu konu hakkında hiç düşünmediğini, bir şey
bilmediğini söylemiş. Sonra “Benim annem insan sevmiyor. Seni görürse
şuracıkta parçalar. Sen buradan git.” demiş.
Delikanlı buralardaki bir ağaç kovuğunda kalmayı düşünüp oradan
ayrılmış. Karnını doyurduktan sonra uyumuş lakin gözünü kapasa da kız
onun gözünün önünden gitmiyormuş. Delikanlı tan vaktinde ancak uyuyabilmiş.
Kız ise annesi dönünce “Anne, niçin sen kuş kılığındasın da ben insanım?” diye sormuş.B216. Annesi cevap vermek istememiş. Konuyu değiştirmiş. Fakat kız sorusunda ısrar etmiş. Sorusunda o kadar çok üstelemiş ki
Simurg olan biteni hiç saklamadan anlatmış.B31.5.
Ertesi gün Simurg kendi işine gidince delikanlı, kızın yanına yeniden
gelmiş. Kız, Simurg kuşunun söylediklerinin hepsini de delikanlıya anlatmış. Delikanlı da kıza canı gönülden âşık olmuş, ormanda ava çıkıp kuş
avlayarak yaşamaya başlamış.
Bir gün delikanlı, kıza “Sen annenden seni yere indirmesini iste, o
karşı gelmez.” diye akıl vermiş.
Annesi dönünce, kız “Ben yuvada oturmaktan çok uyuştum. Yere inseydim çiçekler toplardım.” demiş.B216. Simurg kuşu her gün kızı yere indirmeye başlamış. Delikanlının burada olması, kızın bu delikanlıyla tanışmak için ağaçtan inmesi akıl sahibi ihtiyarın işiymiş. Simurg kuşu hiçbir
şeyin farkında olmadan kaygısızca kendi işlerine devam ediyormuş. Artık
akıl sahibi ihtiyar içinden Simurg kuşuna gülüyormuş. Fakat ona hiçbir şey
de söylemiyormuş.
936
Erkan KARAGÖZ
Delikanlı ile kızın evlenip bir de oğullarının doğduğunu Simurg kuşu
bilmiyormuş. Çünkü çocuk babasıyla yerde, annesi ise Simurg kuşu ile
yuvada yaşıyormuş.
Günlerden bir gün Simurg kuşu kendisinin ne kadar hilekâr olduğunu
akıl sahibi ihtiyar adama hayran bıraktırmak için kızı alıp ona göstermek
istemiş. O, kızına ihtiyar adamın yanına gitmek üzere hazırlanmasını önceden haber etmiş. Kız türlü sebepler bulup sürekli ihtiyar adamın yanına
gitmeyi erteletiyormuş. Kız, eşiyle düşünüp taşınmış.
Sonra delikanlı hanımına “Sen, annene ‘İhtiyar adamın yanına beni
çadır içinde götür.’ dersin.” diye akıl vermiş. Kız, Simurg kuşuna çadır
içinde gitme isteğini söylemiş. Üç gün içinde çadır hazır olmuş. Kız çadıra
önceden eşi ile çocuğunu yerleştirip Simurg kuşunun dönmesini beklemeye başlamış. Simurg kuşu dönünce akıl sahibi ihtiyar adamın yanına kızı
çadır içinde alıp gitmiş.
Akıl sahibinin yanına varınca, Simurg kuşu “Şu ana kadar benim
elimden gelmeyen iş kalmadı. Bundan sonra da olmaz. Kızı güneşin battığı
taraftaki padişahın oğlundan ayırmak benim elimden geliyor.” diye münakaşaya başlamış. “İşte, şimdi sen o kızı görüyorsun. Ben onu beşikteyken
kaçırdım. Böyle yaparak annesine ve babasına kötülük yaptım. Kendi söylediğimi ise gerçekleştirdim.” demiş de çadırı açmış. Çadırdan kız, eşi ve
çocuğu ile çıkınca Simurg kuşu utancından uçup gitmiş. O zamandan beri
Simurg kuşu Kafdağı’nın arkasında yaşamaya başlamış.F759-9.
Sonra akıl sahibi ihtiyar adam tılsımlı çubuğunu delikanlıya vermiş de
“Üç defa yere vurursan kendi memleketine dönüp gidersiniz.” demiş. Delikanlı, ihtiyar adamı da yanlarına alıp dönmek isteyince ihtiyar adam “Ben
daha pek çok kişiye yardım etmek istiyorum.” demiş de yok olmuş.D2188.2.
Delikanlı tılsımlı çubuğu yere üç defa vurunca kendilerini güneşin
battığı taraftaki padişahlıkta bulmuşlar.D956. Bu sırada babası oğlunun kahrından hastalanıp yatmaktaymış. Oğlu ile gelininin döndüğünü görünce
mutluluğundan o an iyileşivermiş. Uzak padişahlıktaki dünürlerini düğüne
davet etmek için elçiler göndermiş. Yapılan çok büyük düğünden sonra
padişah, oğluna bakarak “Artık sen benim yerime geç.” demiş.
Böylece delikanlı padişahlığı eline almış, ihtiyar adamın verdiği tılsımlı çubuğu her daim yanında gezdirmiş. Çünkü bu çubuğu eline aldığında çubuk en zor vakitlerde yardım ediyormuş.D956. İşte o padişahı hâlen de
yalnız iyi tarafları ile hatırlıyorlar.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
937
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.54.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 54
B216. Knowledge of animal languages. Person understands them /
Hayvanların dilini bilme. Kişinin onların dilini anlaması BOM: 54
B31.5. Simorg: giant bird / Simurg: Devasa kuş BOM: 54
F759-9. Extraordinary mountains and valleys - miscellaneous - Mount
Kaf / Olağanüstü dağlar ve vadiler - Çeşitli motifler - Kafdağı (MEK)
BOM: 54
D2188.2. Person vanishes / Kişinin yok olması BOM: 54
D956. Magic stick of wood / Sihirli çubuk BOM: 54
3.55. TAK TAK TOKMAĞIM
3.55.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir nine ile bir dede yaşıyormuş. Onların bir
çocukları da olmuş. Dede balık tutarmış. Onlar bununla hayatlarını devam ettirirlermiş. Günlerden bir gün onun ağına bir ala karga ilişmiş. Dede
ala kargayı ağdan çözmüş. Ala karga dile gelip yalvarmaya başlamışB211.3.9.
“Dede, lütfen beni gönder. Ne istersen onu yaparım.” demiş.
“İki üç güne kadar yanına gelirim.” demiş de dede ala kargayı göndermiş. Ala karga çok teşekkür edip batıya doğru uçup gitmiş. Dede eli boş
olarak evine dönmüş de durumu nineye anlatmış. Nine çok öfkelenmiş.
“Meraklanma kadın, iki üç gün sonra ben ala karganın yanına giderim.” demiş dede. Nine o güne kadar beklememesi için öfkelenip dedeyi
evden kovmuş, ala karganın yanına göndermiş.
Dede batıya doğru bakarak gitmiş. Giderken bir yılkı çobanına
rastlamış. Çobana “Bu kimin sürüsü.” diye sormuş.
“Ala karga hanın sürüsü.” demiş çoban.
Çobanı bırakıp dede yoluna devam etmiş. Giderken bir sığır sürüsüne
rastlamış. Çobanın hâlini hatırını sorarak “Bu kimin sürüsü?” diye sormuş.
“Ala karga hanın sürüsü.” demiş çoban.
938
Erkan KARAGÖZ
Dede vedalaşıp yoluna devam etmiş. Giderken bir koyun sürüsünün
yanına varmış. Hâl hatır sorduktan sonra durumunu anlatmış. “Ala karga
hanım çağırmıştı. Onun yanına gidiyorum.” demiş.
Çoban “Dede, sen ondan altın kusan eşeğini iste.” demiş.
Dede daha da gitmiş. Çok da gitmeden ala karganın yanına gelmiş.
İzin isteyip girmiş, hâl hatır sormuş. Ala karga, dedeyi çok sevinerek karşılamış. Onu üç gün üç gece ikramlarda bulunarak ağırlamış. Dördüncü
günde dede durumunu anlatmış.
“Ne istersen onu vereceğim.” demiş ala karga.
“Senin altın kusan bir eşeğin varmış.” demiş dede. Ala karga, eşeği
vermiş.
“Dede yalnız yolda ‘Altın kus!’ deme. Dönünce söylersin.” demişB211.3.9. ala karga.
Dede çok teşekkür etmiş, çok sevinerek dönüp gitmiş. Dönerken bir
köye girmiş. Orada birisinin düğünü varmış. Dede sokakta oynamakta olan
oğlan çocuklarına rastlamış.
“Dede, aha şu evde düğün var. Yorulmuşsundur, ye, iç, dinlen.” demiş
oğlan çocukları.
Dede girmeye razı olup oğlan çocuklarına “Eşeğe ‘Altın kus!’ diye
söylemeyin.” diyerek düğüne gitmiş.
Dedenin düğüne gitmesiyle oğlan çocukları “Dur hele! Bu dede niye
öyle söyledi acaba?” diyerek eşeğe “Altın kus!” demişler. Oğlanların söylemesiyle eşek altın kusmaya başlamış.D2102.1-1.
Oğlan çocukları bu eşeği almışlar, köyden başka bir eşeği getirmişler.
Dede düğünde yemekler yiyip çıkmış. Ona buna bakmadan eşeğine binip
gitmiş. Hanımı onu sevinerek karşılamış.
“Hanım, ak keçeyi yaz.” demiş dede. Nine ak keçeyi yazmış.
“Altın kus! Altın kus!” diyerek ikisi eşeğe yalvarmaya başlamışlar.
Eşek ak keçeye hiçbir şey kusmamış. Sonra hanımı öfkelenip eşeği tekmelemiş, ihtiyar adamı kovup göndermiş.
Dede yeniden yola çıkmış. Daha önce rastladığı üç çobana rastlamış.
Çobanın biri “Ala karga hanın bir kabı var, onu iste.” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
939
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Çobana teşekkür edip dede daha da gitmiş.
Ala karga, dedeyi sevinçle karşılayıp üç gün üç gece misafir etmiş.
Dördüncü günde dede, kargadan kabını istemiş. Ala karga kabını vererek
“Yalnız yolda ‘Kabım dol, kabım dol!’ diye söyleme.” demiş de dedeyi
uyarmış.
Dede kabını koltuğunun altına kıstırıp çok teşekkür etmiş, dönüp gitmiş. Dönerken daha önceki köye varmış. Daha önceki oğlan çocukları dedeye yeniden rastlamışlar.
“Dede burada düğün var. Düğüne var da yiyip iç öyle git.” demişler.
“Tamam çocuklar. Yalnız şu kaba ‘Dol kabım, dol kabım!’ diye söylemeyin.” demiş de eve girmiş dede.
Dedenin girmesiyle oğlan çocukları “Dol kabım, dol kabım!” demişler. Kap peynir ve yağ ile dolmuş.D1171.1-1. Oğlan çocukları kabı yürütüp
başka bir kap getirmişler.
Dede yiyip içip çıktıktan sonra kabını koltuğuna kıstırıp gitmiş. Hanımı onu karşılamış.
“Sofra bezini ser kadın, şimdi ziyafet çekeceğiz.” demiş dede.
Nine sofra bezini sermiş, kabı yerleştirmişler. Ancak “Dol kabım, dol
kabım!” diye ne kadar çok söyleseler de kap dolmamış.
Nine öfkelenip dedeyi bir kez daha kovup göndermiş. Dede yeniden
karganın yanına gitmiş. Daha önceki çobanlara rastlamış. Çobanlar bu sefer dede ile alay etmeyi düşünmüşler.
“Dede, onun bir tokmağı var. Şunu iste sen.” demişler. Dede, ala karganın yanına varmış. Ala karga onu üç gün üç gece misafir etmiş. Dördüncü günde dede, ala kargadan tokmağını istemiş.
“Başkalarına acımayınca bana tokmak gerek değil.” diyerek ala karga
tokmağı vermiş.
Dede dönerken daha önceki köye gelmiş. Oradaki oğlan çocukları dedeyi daha dikkatle izlemişler.
“Dede, düğün var. Gidip bir şeyler yiyip içip öyle çık.” demişler.
“Tamam çocuklar, yalnız siz ‘Vur tokmağım, vur tokmağım!’ diye
söylemeyin.” demiş de dede düğüne gitmiş.
940
Erkan KARAGÖZ
Dede düğüne gidince oğlan çocukları “Vur tokmağım, vur tokmağım!”
demişler. Tokmak, oğlan çocuklarını tokmaklamaya başlamış.D1401.1. Oğlanların
dayanacak hâlleri kalmamış. Kiminin elini, kiminin ayağını kırmış, şeytan!
Dede evde oturduğu sırada pencereden birisi bağırmış. “Dede, tokmağın oğlanları perişan etti!” demiş.
Dede dışarı çıkınca oğlan çocukları “Dede lütfen tokmağını durdur.
Eşeğini de kabını da veririz.” diye yalvarmaya başlamışlar.
Dede tokmağı durdurmuş. “Dur tokmağım!” deyince tokmak duruyormuş. Oğlan çocukları altın kusan eşeği de yiyecek içecek veren kabı da
getirip vermişler. Dede eşeğine binip kabını koltuğunun altına kıstırmış,
tokmağını eline alıp gitmiş.
Nine sevinerek dedeyi karşılamış. Dede hanımına “Köydeki bütün ihtiyarları, fakirleri topla, bayram yapacağız.” demiş.
Nine birçok kişiyi toplamış. Büyük bir ak keçeyi yazmışlar, eşeği ayağa kaldırmışlar da “Altın kus, altın kus!” demişler. Ak keçe altınla dolmuş.
Başka bir yere sofra bezini yazmışlar. Kabı yerleştirerek “Dol kabım,
dol kabım!” demişler. Sofra bezi yiyecek içecekle dolmuş. Toplanan halkı
yedirip içirmişler. Altını da paylaştırmışlar.
En son iş tokmağa kalmış. “Şimdi tokmağa göz atalım.” demiş dede.
Dedenin “Vur tokmağım, vur tokmağım!” demesiyle tokmak misafirleri
tokmaklamaya başlamış. Dede “Dur tokmağım!” deyince tokmak durmuş.
Yalnız dede ile nine değil bütün köy halkı altın toplayıp, evler yapıp,
zenginleşip yaşamaya başlamışlar.
3.55.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 55
B211.3.9. Speaking crow / Konuşan karga BOM: 55
D2102.1-1. Gold vomited. Donkey vomits gold / Altın kusma. Eşeğin
altın kusması (MEK) BOM: 55
D1171.1-1. Magic pot produces gold / Sihirli kabın yiyecek üretmesi
(MEK) BOM: 55
D1401.1. Magic club (stick) beats person / Sihirli sopanın kişiyi
dövmesi BOM: 55
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
941
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
3.56. Kel İle SOPASI
3.56.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda bir dede ile bir ninenin üç oğlu varmış. En
küçük oğlan kelmiş. Günlerden bir gün dede, Kel’i arabaya bindirip pazara gitmiş. Tahıl pazarına gelip durmuş. Kel’i atın yanında bırakıp kendisi
pazar yerine gitmiş. Onların arabasının yanında birisi burçak satıyormuş.
Kel, onu görünce gizlice giderek bir takke burçak çalmış. Babası pazarda
işini bitirince dönmüşler. Kel, burçak çaldığını ne babasına ne de evdekilere söylemiş. Baharın ekin ekme vakti gelinceye kadar burçakları saklamış. Ekin ekme vakti gelince babası darı tohumu saçmış. Kel de bir takke
burçağı babasının darı saçtığı tarlanın bir kenarına saçmış. O yıl kurak yıl
olduğundan ekinler yetişmemiş. Ama Kel’in burçağı o kadar iyi yetişmiş
ki, hatta başak üstüne başak vermiş.F815.5.
Burçakların olgunlaşmasıyla bu burçak tarlasına her gün bir turna gelip burçakları yemeye başlamış. Gözetleyip kovalasalar da korkuluk yapıp
koysalar da hiç faydası yok, turna hiç korkmuyormuş, daha da geliyormuş. En sonunda nöbetleşe bekçilik yapıp turnayı tutmayı düşünmüşler.
İlk önce babası gözcülük yapmış. Uyuyup kaldığından tutamamış. Sonra
diğer iki oğlu nöbetçilik yapmış. Onlar da uyuyup kaldıklarından turnayı
tutamamışlar. Son olarak Kel gitmiş. Gece boyu gözetmiş, turna gelmemiş. Tan vakti yaklaşınca Kel’i de uyku basmaya başlamış. Kel uyumamak için ot yolmuş, kuru bir alanda çukur kazıp içine ateş yakmış. Ateşi
iyice kızdırıp elini ateşin üstüne tutmuş. Uykuya dalacağı anda eli ateşin
üstüne düşen Kel ürperip uyanmış. Bu şekilde uyanık kalmayı başaran Kel
bir anda hışırtı ederek bir şeyin indiğini görmüş. İnen şey turnaymış. Kel
sessizce yaklaşıp turnayı tutmuş. Turna dile gelerekB211.3-10. “Ey delikanlı,
senin gözünde ben bir suçluyum. Beni öldürme, bir gün senin işine yararım. Ben falan ormanlıktaki bataklıkta yaşıyorum. Falan vakitte gel.” diye
yalvarmaya başlamış. Kel, turnayı bırakmış, turna uçup gitmiş. Kel evine
dönmüş de ocağın başında uyumuş. Babası, annesi, ağabeyleri turnayı sorsalar da o bir şey söylememiş.
Güz gelip ekin işleri bittikten sonra halk birbirine misafirliğe gidip
gelmeye başlamış. Bunlar çok fakir olduklarından dolayı ne misafir çağırmışlar ne de misafirliğe çağrılmışlar. Kel, insanların birbirlerine misafirliğe gidip gelmelerini kıskanmış. Bir gün böyle çok üzgün yatarken turnanın
“Delikanlı sen beni öldürme, bir vakit senin işine yararım.” dediği sözü
942
Erkan KARAGÖZ
hatırlamış. Kel ocağın başından fırlayıp evdekilere bir şey söylemeden turnanın yaşadığı bataklığa gitmiş. Bataklıkta turnayı bulmuş.
Ona “Ey turna, senin bana verdiğin bir söz vardı. Ben bunun için geldim. Haydi yardım et.” demiş de istediği şeyi söylemiş.
Turna ona bir sofra bezi vermiş de “Al, sana bir sofra bezi. Bu çok
sihirli bir sofra bezidir.D1153.1. ‘Sofra bezim açılıp yayıl!’ diye söylediğinde
sofra bezi açılıp yayılır da canının istediği yiyecekleri önüne koyar.” demiş.
Kel sofra bezini alıp dönmüş. Yol uzun olduğundan ormanın içinde
yalnız yaşayan bir kocakarıdan uyumak için bir yer istemiş. Kocakarı karşı çıkmayıp uyuması için ona izin vermiş. Kocakarıyla biraz oturduktan
sonra Kel, kocakarıya hamam sormuş. Kocakarı onu hamama göndermiş.
Kel giderken kocakarıya “Nine, benim sofra bezime ‘Açılıp yayıl!’
diye söyleme.” demiş. Kel’in hamama gitmesiyle bu kocakarı sofra bezinin sırrını bildiği için “Sofra bezim, açılıp yayıl!” deyince sofra bezi
asılı durduğu askılıktan inip yere yayılmış. Yayılınca sofra bezinin içinde
her türden yiyecekler ortaya çıkmış.D1472.1.8. Kocakarı yiyip içip doyduktan
sonra bu sofra bezini toplayıp kendi sandığına koymuş. Kel’e de benzer
bir sofra bezini vermiş. Hamamda kendisini kötü hisseden Kel onu buna
bakmayıp yatıp uyumuş. Sonra Kel tan vaktinde kalkmış da sevincinden
ne yapacağını bilemeyip askılıktan kocakarının sofra bezini alıp gitmiş.
Dönünce babasına konu komşuyu misafirliğe çağırtmış. Kel ev küçük olduğundan halkı sofra sofra ayırıp evin önündeki çimenlere oturtmuş. Kel
ziyafete gelen halkın ortasına gelip herkese ellerini yıkatmış. El yıkama
işi bitince Kel eve doğru koşturup gitmiş. Evden sofra bezini alıp gelerek
“Sofra bezim, açılıp yayıl!” diye sofra bezini bırakmış. Sofra bezi açılmamış. Kel sofra bezini bir kaldırmış, bir indirmiş. Tekrar tekrar aynı sözü
söylemiş, yine de sofra bezi açılmayıp yiyecek vermemiş.
Utancından Kel sofra bezini tekmelemeye başlayınca halk “Senin bu
oğlun en sonunda aptallaşmaya başladı.” diye kahkahayla gülmüş.
Halk dağılınca Kel’i iki ağabeyiyle babası dövmüş. Zavallı Kel utancından inleye inleye ağlayıp ocağın başında uyumuş. Kel, ertesi gün yeniden turnaya gitmiş de sofra bezinin bir faydasının dokunmadığını söylemiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
943
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sonra turna ona “Tamam o zaman, sofra bezinden bir fayda görmediysen sana başka bir şey vereyim.” demiş. Sonra Kel’e yeni uçmaya başlayan
bir yavrusunu vermiş de “İşte, sana bir yavrumu hibe ediyorum. Gerektiğinde ‘Turnam kalk, kanadını çırp!’ dersen her kanat her çırpışında on altın
düşer.” demiş.
Kel, turna yavrusunu kanadından tutarak götürmüş. Yol ayrımında
yine daha önceki kocakarıya misafir olup olamayacağını sormuş. Kocakarı
onu tanımış. Hamamı yakıp onu hamama göndermiş. Hamama gideceği
sırada Kel, nineye “Turna kalk, kanadını çırp!” diye söyleme, demiş.
Hilekâr kocakarı bunun da sırrını bildiği için “Turna kalk, kanadını
çırp!” deyince turnaB172. kalkıp kanadını çırpmaya başlamış. Her çırpışında
on altın döküldüğünden kocakarının döşemeleri altınla dolmuş.B103.1.5-1. Kocakarı altını süpürüp almış da turnayı okşayıp sandığın içine koymuş, ona
yemini vermiş. Sonra koşarak çıkıp turnaya benzeyen bir dişi hindiyi eve
getirmiş. Kel hamamdan çıkınca uyumuş. Sabah kalkınca da turnanın yerine hindiyi alıp gitmiş. Dönünce babasına yeniden bütün halkı toplatmış.
Çağrılan halk gelmiş, ziyafet var deyince kim gelmez ki! Öncekinden
daha çok kişi gelmiş. Sofraları yeniden çimenlerin üstünde hazırlamışlar.
İbrik tutup leğende halk ellerini yıkamış. Ellerini yıkayanlar havluyla kurulamışlar. Ondan sonra sofra bezi yaymışlar. Halk “İşte bu sefer ziyafet
var!” diye oturup beklerken Kel, hindiyi kucaklayıp oturanların ortasına
gelmiş.
Sonra “Turnam kalk, kanadını çırp!” demiş.
Hindi ne kanat çırpmış ne de altın çıkarmış. Kel öfkesinden hindiyi
tutup çarpmış. Halkın bir kısmı gülmüş, bir kısmı da “Bu sürekli bizimle
alay ediyor.” diye öfkelenmiş.
Kel koşarak gidip turnanın yanına gelmiş de “Sen benimle dalga geçiyorsun, bunun için seni alıp götüreceğim. Çoluğun çocuğun varsa vedalaş.” diye çıkışmış. Bunun üzerine turna bataklığın içine girip bir kol
boyunda bir sopaD1094. alıp gelmiş. “Sopam kalk, düşmanı vur!” deyince
sopa takla atarak gelip Kel’i tokmaklamaya başlamış, Kel’in vurulmadık
yerini bırakmamış.D1401.1. Ondan sonra turna sopayı durdurmuş da “İşte bu
sana son hediyem olacak. ‘Sopam kalk, düşmanı vur!’ dersen bütün zenginliğin önüne gelir.” diyerek sopayı vermiş. Kel, her zaman döndüğü yol
ayrımındaki o kocakarıya gelmiş.
944
Erkan KARAGÖZ
Kel gelip içeri girdiğinde kocakarı hamamı yakmış, tencereye de pişmesi için yemek koyuyormuş.
Kel “Nine, hamam ısınana kadar ben biraz yürüyüp geleyim. Sen bu
sopaya ‘Sopam kalk, düşmanı vur!’ diye sakın söyleme.” demiş. Sonra
büyükçe bir adım atıp dışarı çıkmış. Kel’in gitmesiyle kocakarının kapıyı kapaması bir olmuş. Merakına dayanamayan kocakarı sopaya “Sopam
kalk, düşmanı vur!” demiş. Bu sözleri söyler söylemez sopa kocakarıyı
tokmaklamış da tokmaklamış; bir başına, bir arkasına vurmuş. Kocakarının bağırmasına geri gelen Kel içeri girmiş.
Kocakarı “Lütfen çocuğum, sopayı durdur. Sofra bezini de turnanı da
geri vereceğim. Bunların yanında turnanın verdiği altınları yükleyip gitmen için dokuz yıldır yavrulamayan kısrağımı da vereceğim.” diyerek yalvarmaya başlamış.
Kel “Yeter, sopam, dur şimdi!” deyince sopa durmuş.
Kocakarı sandığı açıp sofra bezini de altınları da vermiş. Sonra koşarak turnayı alıp getirmiş. Dokuz yıldır yavrulamayan kısrağını da vermiş.
Sonra Kel sopasını kemerine kıstırıp kocakarının dokuz yıldır yavrulamayan kısrağına binmiş. Turna ile sofra bezini de önüne koyup dönmüş.
Kel dönünce babasına rica etmiş. Aynı gün içinde bütün halkı toplatmış.
Toplanan halk ellerini yıkayıp çimenlere oturmuş, daha da ne olacak
diye beklemeye başlamış. Kel, babasını da ağabeylerini de sofraya oturtmuş. Sonra eve girip sofra bezini getirmiş de “Sofra bezim, açılıp yayıl!”
demiş, sofra bezini atmış. Sofra bezinin üzeri sayısız yiyecek içecekle dolmuş. Yılkı eti, çorba, yoğurt, peynir, içecek, hurma; sofrada yok yokmuş!
Kel kendi eliyle bütün halka kocaman kocaman sucuklar vermiş.
Halk çok memnun kaldığından Kel’i öve öve karnını doyurmuş. Yemekten sonra da ellerini yıkamışlar, turnayı alıp gelmişler. “Turnam kalk,
kanadını çırp!” deyince turna kanat çırpmaya başlamış. Her kanat çırpışında şıngırdayarak altınlar düşmüş. Kel hayır verecek kadar altın yaptıktan sonra turnayı yuvasına koyup ona yemini vermiş. Sonra altınları halka
dağıtmış. Halk, Kel’in yaptığı bu iyiliklere çok teşekkür etmiş. Ona uzun
ömürler dileyip dağılmış. Dede, Kel’in bu işine akıl erdiremeyip sevinmiş. Onu hepsinden de daha çok sevmeye başlamış. Ama ağabeyleri onu
çok kıskanmışlar. Babalarının gözünde de halkın gözünde de Kel’in itibarı
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
945
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
günden güne artınca onu bir şekilde öldürmeye, onun eşyalarını almayı
planlamışlar. İşte bir gün at koşumlayıp oduna gitmek için babalarının
yanına varmışlar. Babalarından kendileriyle birlikte Kel’i de göndermesini istemişler. Babaları göndermek istemese de diğerleri çok üsteleyince
göndermiş. Kel, kocakarıdan aldığı dokuz yıldır yavrulamayan kısrağı koşumlamış. Lazım olabilir diye sopasını da koynuna sıkıştırıp ağabeyleriyle
birlikte gitmiş. Bunlar ormana varınca Kel’i korkutup kendi atlarının götüreceği odunu da ona kestirmişler. Odunlar atlara yüklenince ağabeyleri,
Kel’i öldürmek için baltalarını almışlar. O sırada Kel koynundan sopasını
çıkarıp “Sopam kalk, aptal ağabeylerime vur!” demiş. Sopa takla atarak
gelip Kel’in ağabeylerine çat pat vurmaya başlamış. Ağabeyleri, Kel’in
ayağına kapanıp tabanını öpelim diye yalvarmaya başlasa da Kel sopayı
durdurmayıp ağabeylerini atların önünde yola çıkarmış, onları döve döve
eve dönmüş. Dönünce babası büyük oğullarını evden kovmuş. Kel, o günden beri annesi ile babasına çok iyi bakıyormuş.
3.56.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 56
F815.5. Extraordinary seed / Olağanüstü tohum BOM: 56
B211.3-10. Speaking crane / Konuşan Turna (MEK) BOM: 56
D1153.1. Magic tablecloth / Sihirli sofra bezi BOM: 56
D1472.1.8. Magic table-cloth supplies food and drink / Sihirli sofra
bezinin yemek ve içecek sağlaması BOM: 56
B172. Magic bird / Sihirli kuş BOM: 56
B103.1.5-1. Gold-making crane / Altın yapan turna (MEK) BOM: 56
D1094. Magic cudgel (club) / Sihirli sopa BOM: 56
D1401.1. Magic club (stick) beats person / Sihirli sopanın kişiyi
dövmesi BOM: 56
946
Erkan KARAGÖZ
3.57. BİRKARIŞ
3.57.1. Aktarma ve Motif Tespiti
Evvel evvel zamanlarda üç kardeş varmış. Üçüncüsü cüceF451. olduğundan ona Birkarış ismini takmışlar. Annesi babası ölünce bunlar beraber
yaşamaya başlamışlar.
Bir gün en büyük ağabeyleri “Kardeşlerim siz burada kalın. Ben yaban ellere gidip çalışayım. Biraz ekmek parası kazanıp dönerim.” demiş.
Bu delikanlı çıkıp gitmiş. Gitmiş de gitmiş, ardına dönüp bir bakmış
ki bir adım yer gitmişmiş. Sonra bir eve gelip girmiş. Bu evde ihtiyar bir
kadın varmış. Onlar konuşmuşlar:
“Selamünaleyküm nine!”
“Aleykümselam delikanlı. Nereye gidiyorsun çocuğum?”
“Ben sucuk salamla besleyen kimseye evlat olmaya gidiyorum.”
“Ben seni işe alıyorum oğlum.”
“Tamam, öyleyse sende kalıyorum nine.”
“Benim kırk baş yılkı sürüm var. Onları güdersenH935. en iyilerinden
birini sana binek atı olarak veririm.” demiş aslında cadıG200. olan bu nine.
Yılkı sürüsünü gütmeye başlayan delikanlı bir gün tanın atacağı sırada
uyuyup kalmış. Bu nine kurt olmuş,G211.2.2. yılkıdan bir hayvanı yiyip gitmiş. Delikanlı sabahleyin hayvanları sayıp bakmış ki bir hayvan yokmuş.
Sonra delikanlı, ninenin yanına dönmüş de “Nine bir baş hayvan yok,
kurt yemiş.” demiş.
“Ben sana söyledim. Eğer sürüden bir hayvanı bile kaptırmazsan seni
öyle işe alırım diye! Şimdi sırtından deri kesip alıyorum.” demiş nine de
delikanlıyı sedirin altına yuvarlamış.
Sonra ortanca oğlan “Ağabeyimiz hâlâ dönmedi. Ne oldu acaba, ben
gideyim hele!” diye ağabeyinin gittiği yol boyunca gitmiş. O da ağabeyinin girdiği eve girmiş. Ağabeyi gibi o da yılkı gütmek için anlaşıp orada
kalmış. Gece boyunca hiç gözlerini kırpmadan beklemiş. Tanın atmasına
az bir zaman kalınca tan ışıkları parlamaya başladı demiş de yatıp uyumuş.
Bu nine gelmiş, yine bir baş yılkıyı yiyip gitmiş. Delikanlı hayvanları
sayıp bakmış, tekrar tekrar saymış, bir baş eksikmiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
947
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
İhtiyar kadının yanına dönüp “Nine, bir mal eksik, kurt yemiş.” demiş.
“Ben sana eğer kurda yedirirsen seni bırakmam diye söylemiştim. İşte
sen sürüye iyi bakmamışsın! Bunun için sırt derinden kesip alacağım.” demiş. Sonra nine onu da sedirin altına yuvarlamış.
Birkarış evde ağabeylerini beklemiş ama ağabeyleri yokmuş. “Dur
hele, ben de çıkıp gideyim.” diye o da ağabeylerinin gittiği yoldan gitmiş.
Yolda bir ev varmış. Ağabeyleri buraya girmeden gitmişlermiş. Sonra Birkarış selam verip içeri girmiş de ev sahibiyle konuşmaya başlamış:
“Nereye gidiyorsun oğlum?”
“Nine ben sucuk salamla besleyen zenginin yanına çalışmaya gidiyorum. Ağabeylerim de gitmişlerdi, dönmediler.”
“Ey çocuğum buradan çok uzakta değil, bir çadır var. Orada ihtiyar bir
kadın oturuyor. O cadı (dev perisi) benimG208- ablam oluyor. Ona evlatlık olursan onun bakımsız bir tayı var. Ona bin. O tay tulparB41-3. dedikleri at.” demiş.
Delikanlı gidip o eve girmiş ve ev sahibiyle konuşmaya başlamış:
“Nine ben sucuk salamla besleyen kişiye hizmet etmeye gelmiştim.”
“Ben seni işe alıyorum oğlum, atın iyisine bin.”
“Köhne bir tay da benim işimi görür. Ben ufak tefek birisiyim.”
“Yok, iyisine bin!”
Sonra delikanlı karnını doyurup sürüye çobanlık etmeye başlamış.
Delikanlı uykusunu alıp tan atmadan önce köhne taya binmiş de karşıya bakıp beklemiş. Bir vakit sonra ihtiyar kadın kurt olup çıkagelmiş. Delikanlı, sopasıyla kurdu bir güzel pataklayıp kovalamamış. Sürüyü eksiksiz
alıp dönmüş. İhtiyar kadın yorganına örtünmüş, ahlayıp ohlayarak ağır bir
hasta gibi sedirde yatıyormuş.
“Nine nasılsın? Hastalandın mı yoksa?” diye Birkarış sormuş.
“Hastalandım oğlum hastalandım.” demiş nine.
Ninenin çocuklu bir gelini varmış. Gelini yemek hazırlarken “Birkarış
git hele, çocuğu dışarı çıkar!” demiş.
Birkarış, çocuğa “Yaramazlık yapma, iç organlarını keserim.” demiş.
Çocuğu biraz daha bir yaramazlık yaptırtmadan oturtmuş.
948
Erkan KARAGÖZ
Böyle dururken çocuk yeniden “Dışarı çıkacağım!” diye ağlamaya
başlamış.
“Birkarış var hele, çocuğu dışarı çıkar da içini (iç organlarını) kes!”
Birkarış çocuğu alıp dışarı çıkmış. Cadı (dev perisi) çocuğunun içini
(iç organlarını) kesmiş.G278-7. Sonra eve girmiş.
“Çocuk nerede?”
“Sen kendin içini (iç organlarını) kes dedin ya, ben onun içini (iç organlarını) kestim.”
Birkarış’ın dışarı çıktığı sırada nine, gelinine seslenip “Gelin sucukla
salamdan çokça koy. Kaçalım biz buradan.” demiş.
Onların sepeti varmış. Gelin sucuk salamla sepeti doldurmuş.
Birkarış bunu sezmiş. Onların görmediği bir sırada sepetin içine girip
yatmış. O çok ufak tefekmiş.F451.2.1.1. Nine ile gelini Birkarış’ı yok sanıp
kaçmışlar.
Kaçıp giderlerken oturduklarında “Kurtulduk Birkarış’tan!” demiş
nine.
“Kurtuldun Birkarış’tan!” demiş sepetin içinden Birkarış.
“Sesi kulaklarıma sinmiş.” demiş nine.
Bunlar daha da gidince “Kurtulduk Birkarış’tan!” demiş nine.
“Kurtuldun Birkarış’tan!” demiş delikanlı.
“Sesi kulaklarıma sinmiş.” demiş nine.
Bunlar biraz daha gittikten sonra bir gölün yanına gelmişler. Burada
“Haydi karnımızı doyuralım hele!” demişler. Sonra sepeti çözmüşler de
“Kurtulduk Birkarış’tan!” demişler.
“Kurtuldun Birkarış’tan!” diyerek Birkarış sepeti kımıldatmış. Diğer
ikisi korkularından göle doğru kaçmışlar. Gölde boğulup ölmüşler.G278-3.
Birkarış doyuncaya kadar sucuk salam yemiş. Kalanını da yanına alıp
eve dönmüş. Evde iki ağabeyi ölü yatmaktaymış. Şimdi ne yapsam diye
düşünmüş de kendisine yardım eden ninenin yanına gitmiş.
Ona “Nine, benim ağabeylerimi boğup öldürmüşler. Haydi nine
gidelim hele!” demiş.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
949
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Nine şöyle etmiş, böyle etmiş ölüleri diriltmiş.E0.
“Hay, amma da çok uyumuşuz!” demiş Birkarış’ın ağabeyleri.
“Birkarış olmasaydı sizin uykunuz ebedi olacaktı.” demiş nine.
Bunlar bu ninenin oğulları olmuşlar. Malı bölüp paylaştıktan sonra
evlenmişler. Onlar hâlen de yaşıyorlarmış.
3.57.2. Olağanüstü Motifler
Dizin Motif Kodu: BOM: 57
F451. Dwarf / Cüce BOM: 57
H935. Witch assigns tasks / Cadının görev vermesi BOM: 57
G200. Witch / Cadı BOM: 57
G211.2.2. Witch in form of wolf / Cadının kurt bedeninde olması
BOM: 57
G208- Witch’s helpful sister / Cadının yardımsever kız kardeşi (MEK)
BOM: 57
B41-3. Tulpar. Winged, flying and talking horse believed to get out of
the bottom of the sea / Tulpar. Denizin dibinden çıktığına inanılan kanatlı,
uçan ve konuşan mitolojik at (MEK) BOM: 57
G278-7. Killing the witch’s kid by piercing inner parts / Cadının çocuğunu iç organları keserek öldürme (MEK) BOM: 57
F451.2.1.1. Dwarfs are small / Cücelerin küçük olması BOM: 57
G278-3. Witch dies by drowning in the lake / Cadının gölde boğularak ölmesi (MEK) BOM: 57
E0. Resuscitation / Dirilme BOM: 57
SOnUç
Stith Thompson’un Motif-Index of Folk-Literature isimli eserinde alfabetik olarak 23 ana başlık altında tasnif ettiği motifler esasında bu çalışmada, Tatar ve Başkurt sihirli masallarında kullanılan olağanüstü motifler
tespit edilmiştir. Tatar ve Başkurt sihirli masallarında aşağıda isimleri verilen motif tasnif gruplarından motif tespitleri yapılmıştır.
A. MYTHOLOGICAL MOTIFS (Mitolojik Motifler), B. ANIMALS
(Hayvanlar), d. MAGIC (Sihir), e. THE DEAD (Ölüler), F. MARVELS
(Olağanüstülükler), G. OGRES (Devler), H. TESTS (Sınamalar), J. THE
WISE AND THE FOOLISH (Bilgelik ve Aptallık), K. DECEPTIONS (Aldatmacalar), M. ORDAINING THE FUTURE (Geleceği Atama (Takdir
Etme)), n. CHANCE AND FATE (Şans ve Kader), Q. REWARDS AND
PUNISHMENTS (Ödüller ve Cezalar), R. CAPTIVES AND FUGITIVES
(Esirler ve Kaçaklar), S. UNNATURAL CRUELTY (İnsanlık Dışı Acımasızlık), T. SEx (Cinsellik), V. RELIGION (İnanç), Z. MISCELLANEOUS
GROUPS OF MOTIFS (Çeşitli Motif Grupları)
Stith Thompson’un metoduna göre Tatar ve Başkurt sihirli masallarından tespit edilen motifler bu çalışmanın dizin bölümünde topluca verilmiştir. Bu dizinden hareketle Tatar ve Başkurt sihirli masallarında kullanılan
olağanüstü motiflerle ilgili olarak şu sonuçlara ulaşılmıştır:
A. MYTHOlOGICAl MOTIFS (Mitolojik Motifler)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
12
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
4
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
8
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
9
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
3
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
0
Mitolojik Motifler grubundan Tatar sihirli masallarından 4 motif, Başkurt sihirli masallarından 8 motif olmak üzere toplamda 12 farklı motif
tespit edilmiştir. Bu 12 motiften 9’u bu çalışmada kullanılan metodun ve-
952
Erkan KARAGÖZ
rildiği eser olan Motif-Index of Folk-Literature isimli eserin yazarı Stith
Thompson tarafından tespit edilen motiflerdendir. Geriye kalan 3 motif
bizim tarafımızdan tespit edilmiştir. Tespit edilen bu 3 yeni motiften 2’si
Tatar, 1’i de Başkurt sihirli masallarına aittir. Tespit edilen mitolojik motif
sayısının az olması dolayısıyla Tatar ve Başkurt sihirli masalları mitolojik motifleri barındırması açısından çok fazla zengin değildir. Mitolojik
motifler daha çok mit anlatılarına ait olduğu için ulaşılan sonuç oldukça
normaldir. Ancak Tatar ve Başkurt masallarında bu türden motiflere az da
olsa rastlanması masalların, mitlerden parçalar taşıdığına işaret etmektedir.
B. AnIMAlS (Hayvanlar)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
194
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
122
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
108
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
108
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
86
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
37
Hayvanlar başlığı altında yer alan motiflerden Tatar ve Başkurt sihirli
masallarında toplam 194 motif tespit edilmiştir. Bu 194 motif içerisinden
Tatar sihirli masallarında kullanılan motif sayısı 123, Başkurt sihirli masallarında kullanılan motif sayısı 108, hem Tatar hem de Başkurt masallarında
ortak olarak kullanılan motif sayısı 37’dir. Tespit edilen 194 motiften 108’i
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alırken 86 motif bizim tarafımızdan
bulunmuştur. Bu çalışmada motif incelemesi yapılan masalların hayvan
masalları olmamasına rağmen ulaşılan motif çeşitliliğine bakıldığında Tatar ve Başkurt sihirli masallarında hayvanlarla ilgili olarak olağanüstülük
gösteren motiflerin sayısı azımsanamayacak bir derecededir.
d. MAGIC (Sihir)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
484
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
309
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
248
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
234
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
250
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
73
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
953
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Sihir başlığı altında tasnif edilen motiflerden Tatar ve Başkurt sihirli
masallarında toplam 487 motif tespit edilmiştir. Bu 487 motif içerisinden
Tatar sihirli masallarında kullanılan motif sayısı 309, Başkurt sihirli masallarında kullanılan motif sayısı 249, hem Tatar hem de Başkurt masallarında ortak olarak kullanılan motif sayısı 73’tür. Tespit edilen 487 motiften 236’sı Motif-Index of Folk-Literature’da yer alırken 251 motif bizim
tarafımızdan bulunmuştur. Bu çalışmada tespit edilen motif rakamlarına
bakıldığında en çok motifin S. Thompson’un sihir başlığıyla tasniflediği
motif türlerinden oluştuğu görülmektedir. Çalışmada kullanılan eserlerin
sihirli masallar olmasından dolayı böyle bir sonucun ortaya çıkması son
derece tabiidir.
e. THe deAd (Ölüler)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
45
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
19
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
29
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
25
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
20
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
3
Ölüler başlığı altında motiflerin tasniflendiği gruptan Tatar ve Başkurt sihirli masallarında olağanüstü özellik gösteren toplam 45 motif tespit edilmiştir. Bu 45 motifin içinden Tatar sihirli masallarında kullanılan
motif sayısı 19 iken Başkurt masallarında kullanılan motif sayısı 29’dur.
Sadece “E0. Resuscitation (Dirilme), E327. Dead father’s friendly return
(Ölü babanın dostça dönüşü)” ve “E711.1. Soul in egg (Ruhun (can) bir
yumurtanın içinde olması)” kod numaraları ve isimleriyle verilen 3 motif
hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılmıştır. Bu tespit edilen 45
motiften 25’i Motif-Index of Folk-Literature’da yer alırken geri kalan 20
motif bizim tarafımızdan tespit edilmiştir.
954
Erkan KARAGÖZ
F. MARVelS (Olağanüstülükler)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
170
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
125
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
60
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
98
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
72
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
15
S. Thompson’un Olağanüstülükler başlığı altında tasniflediği bu türden motiflerden Tatar ve Başkurt sihirli masallarında toplam 171 motif tespit edilmiştir. Tespit edilen motiflerden 126’sı Tatar, 60’ı da Başkurt masallarında kullanılmıştır. 15 motif ise hem Tatar hem de Başkurt masallarında ortak olarak kullanılmıştır. Bu başlığın altında tespit edilen 99 motif,
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alırken 72 motif bizim tarafımızdan
bulunmuştur.
G. OGReS (devler)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
131
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
96
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
57
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
49
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
82
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
22
Devler başlığı altında tasnif edilen motiflerden Tatar ve Başkurt sihirli
masallarında toplam 132 motif tespit edilmiştir. Bu 132 motif içerisinden
Tatar masallarında kullanılan motif sayısı 97, Başkurt masallarında kullanılan motif sayısı 57, hem Tatar hem de Başkurt masallarında ortak olarak
kullanılan motif sayısı 22’dir. Bu gruptan tespit edilen 49 motif Motif-Index of Folk-Literature’da yer alırken 83 motif bizim tarafımızdan bulunmuştur. Ogre kelimesi “insan yiyen dev, canavar, zalim” gibi anlamlara
gelse de bu tasnifte yer alan motifler sadece devlerle ilgili olmayıp periler,
cadılar, cinler ve şeytanlar ile ilgili motifleri de kapsamaktadır.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
955
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
H. TeSTS (Sınamalar)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
22
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
12
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
11
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
11
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
11
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
1
Sınamalar ile ilgili motiflerin tasnif edildiği motiflerden Tatar ve
Başkurt sihirli masallarında olağanüstü özellik gösteren toplam 22 motif
tespit edilmiştir. Bu motiflerden 12’si Tatar masallarında, 11’i de Başkurt
masallarında kullanılmıştır. Sadece “H1321.1. Quest for Water of Life
(water which will resuscitate) Ölen kişiyi yeniden diriltmek için hayat
suyunu aramaya çıkma” kod numarası ve adıyla verilen motif “Avcı Yiğit
ile Vahşi Hayvanlar” isimli Tatar masalında ve “Kel Bahadır” isimli Başkurt
masalında ortak olarak kullanılmıştır. Tespit edilen 22 motiften 11’i MotifIndex of Folk-Literature’da geçerken 11 motif bizim tarafımızdan tespit
edilmiştir.
J. THe WISe And THe FOOlISH (Bilgelik ve Aptallık)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
1
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
1
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
1
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
1
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
0
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
1
Bilgelik ve Aptallık ile ilgili olarak Tatar ve Başkurt sihirli masallarında
olağanüstü özellik gösteren sadece 1 motif tespit edilmiştir. “J157. Wisdom
(knowledge) from dream (Rüyadan öğrenilen bilgi)” kod numarası ve
adıyla tespit edilen motif “Ak Yılan” isimli Tatar masalı ile “Hılıvbike
ile Yerkey” ve “Ahlaksız Baba ile Sadakatsız Anne” isimli Başkurt
masallarında kullanılmıştır. Bu motif Motif-Index of Folk-Literature’da
geçmektedir.
956
Erkan KARAGÖZ
K. deCePTIOnS (Aldatmacalar)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
8
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
8
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
0
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
4
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
4
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
0
Aldatmacalar ile ilgili olarak Tatar ve Başkurt sihirli masallarında
olağanüstü motif özelliği gösteren toplam 8 motif tespit edilmiştir. Bu
motiflerin hepsi de Tatar masallarında kullanılmıştır. Bu 8 motiften 4’ü
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alırken 4’ü de bizim tarafımızdan
tespit edilmiştir.
M. ORdAInInG THe FUTURe (Geleceği Atama)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
4
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
2
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
3
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
3
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
1
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
1
Geleceği Atama başlıklı tasnifin altında kehanetler, lanetler ve pazarlıklarla ilgili motifler yer almaktadır. Bunlarla ilgili olarak Tatar sihirli masallarından 2, Başkurt sihirli masallarından da 3 motif tespit edilmiştir. Bu
motiflerden birisi ortak olduğu için toplamda olağanüstü özellik gösteren 4
motif tespit edilmiştir. Bu 4 motiften 3’ü Motif-Index of Folk-Literature’da
yer alırken sadece 1 motif bizim tarafımızdan tespit edilmiştir.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
957
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
n. CHAnCe And FATe (Şans ve Kader)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
16
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
12
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
8
14
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
2
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
4
Şans ve Kader ile ilgili motiflerin tasniflendiği bu motif grubundan
olağanüstü özellik gösteren toplam 16 motif tespit edilmiştir. Bu motiflerden 12’si Tatar masallarında, 8’i de Başkurt masallarında kullanılmıştır.
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında ortak olarak kullanımına rastladığımız motif sayısı ise 4’tür. Bu tespit edilen 16 motifin 14’ü Motif-Index of
Folk-Literature’da yer alırken 2 motif de bizim tarafımızdan bulunmuştur.
Q. ReWARdS And PUnISHMenTS (Ödüller ve Cezalar)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
4
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
0
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
4
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
1
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
3
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
0
Ödüller ve Cezalar ile ilgili motiflerin tasniflendiği bu gruptan sadece “Kovulan Delikanlı” isimli Başkurt sihirli masalından 4 motif tespit
edilmiştir. Bu 4 motiften sadece 1’i Motif-Index of Folk-Literature’da yer
alırken 3 motif bizim tarafımızdan tesit edilmiştir. Ayrıca bu motiflerden
3’ü ödül, 1’si de ceza ile ilgilidir. Ödül ile ilgili olan ve Motif-Index of
Folk-Literature’da bulunan “Q141. Reward: man’s cows magically multiply (Ödül olarak bir adamın ineklerinin sihirle çoğalması)” isimli motifin
2 değişik biçimi bizim tarafımızdan tespit edilmiştir. Thompson’un tespit
ettiği motifteki ineğin yerini bizim tespit ettiğimiz motiflerde at ve koyun
almaktadır.
958
Erkan KARAGÖZ
R. CAPTIVeS And FUGITIVeS (esirler ve Kaçaklar)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
7
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
3
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
4
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
4
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
3
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
0
Esirler ve Kaçaklar başlığı altında olağanüstü motif özelliği gösteren
toplan 7 motif tespit edilmiştir. Bu 7 motiften 3’ü Tatar sihirli masallarında, 4’ü de Başkurt sihirli masallarında kullanılmıştır. Bu tespit edilen 7
motifin 4’ü Motif-Index of Folk-Literature’da yer alırken 3 motif de bizim
tarafımızdan bulunmuştur. “Padişah Oğlu ile Hizmetçi Oğlu” isimli Tatar
masalında bizim tarafımızdan tespit edilen 3 motif kaçırmayla ilgili motiflerdendir. Bu motiflerde maymun, ayı ve kurt gibi hayvanlar bir insanı
kaçırıp onu kendilerine padişah yapmaktadır.
S. UnnATURAl CRUelTY (İnsanlık dışı Acımasızlık)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
1
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
0
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
1
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
1
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
0
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
0
İnsanlık Dışı Acımasızlık tasnifinin altında Tatar ve Başkurt sihirli
masallarında olağanüstü motif özelliği gösteren sadece 1 motif tespit edilmiştir. “S111.4. Murder with poisoned apple (Zehirli elma ile öldürme)”
kod numarasıyla verilen motif “Düzenbaz Ahmet” isimli Başkurt masalında kullanılmıştır. Zehirli elma ile öldürme motifi dünya genelinde bilinen
“Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” isimli masalda da geçmektedir. Bu motifin bir Başkurt masalında dolayısıyla bir Türk masalında tespit edilmesi
oldukça önemlidir. Çünkü bu ve buna benzer motiflerin dünyanın değişik
bölgelerinde anlatılan masallarda kullanılması masalların tek bir kaynaktan çıktığının ve çok eski çağlardan beri anlatıla gelmekte olduğunun bir
kanıtı olarak birçok masal bilimci tarafından kabul edilmektedir.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
959
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
T. SeX (Cinsellik)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
7
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
5
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
4
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
6
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
1
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
2
Cinsellik başlığı altında olağanüstü motif olma özelliği gösteren 7
motif tespit edilmiştir. Bu motiflerden 5’i Tatar sihirli masallarında, 4’ü
de Başkurt sihirli masallarında, 2’si de hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılmıştır. Bu tespit edilen 7 motiften 6’sı Motif-Index of
Folk-Literature’da yer alırken “T539-5. Impregnation from licking ash
(Külü yalama yoluyla hamile kalma)” isimli motif bizim tarafımızdan tespit edilmiştir. Bu motif hem Tatar hem de Başkurt masallarında ortak olarak kullanılmıştır.
V. RelIGIOn (İnanç)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
1
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
0
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
1
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
0
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
1
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
0
İnanç tasnifi altında Tatar ve Başkurt sihirli masallarından olağanüstü
motif özelliği gösteren sadece 1 motif bizim tarafımızdan tespit edilmiştir.
“V134-1. Sacred wells (Kutsal kuyu - Zemzem)” isimli motif “Mutluluk
Gölü” isimli Başkurt masalında kullanılmıştır. İslam inancıyla ilgili motiflere Motif-Index of Folk-Literature’da neredeyse hiç yer verilmemiştir.
Bunun nedeni Thompson’un daha çok Batı’da anlatılan anlatılardan faydalanarak eserini hazırlamış olmasından kaynaklanmaktadır.
960
Erkan KARAGÖZ
Z. MISCellAneOUS GROUPS OF MOTIFS (çeşitli Motif Grupları)
Toplamda tespit edilen motif sayısı
1
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
0
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
1
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
1
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
0
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
0
Kendisinden önceki harflerle verilen tasniflerin hiçbirisine girmediği
için S. Thompson’un Çeşitli Motif Grupları ismiyle tasnif ettiği motiflerden sadece 1 motif tespit edilmiştir. “Z115. Wind personified (Rüzgârın
kişileştirilmesi)” koduyla verilen motif olağanüstü bir motif özelliği göstermektedir. Bu motif “Oltan Soltan” ismindeki Başkurt masalında kullanılmıştır.
Yukarıda tek tek verilen tüm motif gruplarından elde edilen sayısal
veriler ise şu şekildedir:
TÜM MOTİF GRUPlARI SAYISAl VeRİleR TOPlAMI
Toplamda tespit edilen motif sayısı
1108
Tatar sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
718
Başkurt sihirli masallarında tespit edilen motif sayısı
548
Motif-Index of Folk-Literature’da yer alan motif sayısı
569
Bizim tarafımızdan tespit edilen motif sayısı
539
Hem Tatar hem de Başkurt masallarında kullanılan ortak motif sayısı
159
not:
Masallarda aynı motif kodundan 1’den fazla tespit edilse bile
ilgili motif sonuç kısmındaki tablolarda 1 defa sayılmıştır. İlgili
motifin hangi masallarda geçtiğini görmek için çalışmanın motif dizini kısmına bakılabilir. Bu çalışmada aynı motif koduna
sahip motiflerin de dâhil edilmesiyle toplamda 1799 motif tespit edilmiştir. Bu motiflerin 1027’si Tatar sihirli masallarından,
772’si de Başkurt sihirli masallarından tespit edilmiştir.
Masal araştırıcıları bu çalışmada elde edilen motif tespit verilerinden
hareketle daha sonra yapılacak olan gerek Türk boylarının masalları olsun,
gerekse başka milletlerin masalları olsun, karşılaştırmalı çalışmalar yapma
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
961
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
şansına sahip olacaklardır. Ayrıca bu çalışmada 58 Tatar sihirli masalının
Tatarcadan Türkçeye, 57 Başkurt sihirli masalının Başkurtçadan Türkçeye
çevrilmiş olması sadece bilimsel çalışmalar yapan araştırıcılar için faydalı
olmayacak, aynı zamanda masal seven kişiler için kardeş iki Türk boyunun
masallarıyla tanışma şansını sağlayacaktır.
S. Thompson’un (1966), Motif-Index of Folk-Literature adlı eserinde geliştirip uyguladığı metodu alarak Tatar ve Başkurt sihirli masallarında geçen olağanüstü motifleri tespit ettiğimiz bu çalışmamızın sonucunda bu masallar için aynı büyükannenin torunlarına anlattığı, daha sonra
torunlarının da kendi çocuklarına anlattığı masallar diyebiliriz. Masallar
aynı coğrafi bölgede (İdil-Ural) bir kısmı şehirli (Tatar) bir kısmı göçebe
(Başkurt) olarak yaşayan tek bir toplumun ortak halk edebiyatı eserleridir. Bir benzetme yapacak olursak İdil-Ural’da Tatarların yaşadığı bölge
sosyo kültürel açıdan Anadolu’daki kültürel açıdan daha gelişmiş bölgelere benzemektedir. Kazan şehri için o bölgede yaşayan insanların “Küçük
İstanbul” tabirini kullanması bu görüşümüzü desteklemektedir. Başkurtları
da göçebe kültürlerini yakın tarihlere kadar devam ettirdiklerinden dolayı
Anadolu’da yaşayan Yörüklere benzetebiliriz. Tüm bunlar ve masallardaki
ortaklıklar göz önüne alındığında İdil-Ural’da anlatılan Tatar ve Başkurt
masalları büyük ölçüde benzerdir. Bu sebeple bilimsel veriler açısından
incelendiğinde bu iki Türk toplumunun gerek dilleri gerekse kültürleri bakımından neredeyse aynı hazinelere sahip oldukları söylenebilir.
KAYnAKlAR
ABATBİ (А. Байтүрсынүлы Атындағы Тіл Білім Иинституты).
(2011). Қазақ Әдеби Тілінің Сөздігі, Он бес томдық. (5-том Д-Ж).
Алматы: Тіл Білім Іинституты.
ALAY, O. (2005). Bingöl Masalları (İnceleme-Metin). (Yüksek lisans
tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 188320).
ALPTEKİN, A. B. (1982). Taşeli Platosu Masallarında Motif ve Tip
Araştırması. Yayımlanmamış doktora tezi, Atatürk Üniversitesi, Erzurum.
ALPTEKİN, A. B. (1997). Halk Hikâyelerinin Motif Yapısı. Ankara:
Akçağ Yay.
ALPTEKİN, A. B. (2002). Taşeli Masalları. Ankara: Akçağ Yay.
ALPTEKİN, A. B. (2003). Kazak Masallarından Seçmeler. Ankara,
Akçağ Yay.
ANNTAİ (Алишер Навоий Номидаги Тил ва Адабиёт Институти).
(2008). Ўзбек Тилининг Изоҳли Луғати, Бешинчи Жилд. Тошкент:
Ўзбекистон Миллий Энциклопедияси Давлат Илмий Нашриёти.
ANSYFSOİYLİ (Академия Наук Ссср Якутский Филиал
Сибирского Отделения Институт Языка, Литературы и Истории).
(1972). Якутско-Русский Словарь. Москва: Издательство Советская
Энциклопедия.
APAK, F. T. (2017). Anadolu Sahası Türk Masallarındaki
Olağanüstülük Motifi ve Uygulamalı Halk Bilimi. (Doktora tezi). YÖK
Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 490949)
ARDA, Z. C. (1970). Edebiyatta Motif Araştırmaları. Fikir ve Sanatta
Hareket 5(55), 20-23.
ARLI, S. (2002). Azerbaycan Türklerinin Novruz ve Emrah Destanları.
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara.
ARSLAN, M. (2008). Denizli Yöresinden Derlenmiş Masallar
(İnceleme-Metinler). Denizli: Zirve Yay.
964
Erkan KARAGÖZ
ARSLAN, S. (2017). Çankırı Masalları. (Yüksek lisans tezi). YÖK
Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 463169).
ARVAS, A. (2009). Dede Korkut Destanı ve Kıpçak Sahası Epik
Destan Geleneği. YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 257434).
ASLAN, Z. (2012). Karaçay-Malkarlarda Tılsımlı Masallar
(İnceleme-Metin). (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No:
310881).
ATNUR, G. (2002). Başkurt ve Tatar Efsaneleri Üzerine
Karşılaştırmalı Motif Çalışması. (Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi
(Tez No: 110137).
AYAN, M. (2019). Şanlıurfa Masalları. (Yüksek lisans tezi). YÖK
Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 586442).
AYDIN, H. (2012). Iğdır Masalları: İnceleme-Metin. (Yüksek lisans
tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 313266).
AYDOĞAN, Ö. (2019). Anadolu Dağ Efsaneleri (İnceleme – Metin).
(Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 591943).
AYYILDIZ, F, (2001). İspir ve Pazaryolu Yöresi Masalları (Metin ve
İncelemeler) (2 Cilt). (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez
No: 109368).
BAHADUR, Y. (2017). Uşak’tan Derlenen Masallar Üzerine Bir
İnceleme. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 488600).
BAKIRCI, N. (2000). Niğde Masalları. (Yüksek lisans tezi). YÖK
Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 102163).
BAKIRCI, N. (2004). Türk Dünyası Coğrafyasında Tespit Edilmiş
Hayvan Masalları Üzerinde Bir İnceleme. (Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez
Merkezi (Tez No: 147526).
BAKIRCI, N. (2006). Niğde Masalları:(Araştırma, İnceleme, Metin).
Niğde: Niğde Yüksek Öğretim Vakfı Yay.
BAKIRCI, N. (2010) Türk Dünyası Coğrafyasında Tespit Edilmiş
Hayvan Masalları Üzerinde Bir İnceleme. Elazığ: Manas Yay.
BAKIRCI, N. (2010). Kırım Tatar Masalları. Konya: Kömen Yay.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
965
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
BALABAN, T. (2013). Amasya Efsane, Menkabe ve Memoratları
(Derleme, İnceleme, Metin). (Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez
No: 357495).
BASCOM, William R. (1965). The Forms of Folklore: Prose
Narratives. The Journal of American Folklore, 78(307), 3-20. doi:1.
Retrieved from http://www.jstor.org/stable/538099 doi:1
BASCOM, William R. (Çev. Yeliz Özay vd.). (2003). “Folklorun
Biçimleri: Nesir Anlatılar”, Halk biliminde Kuramlar ve Yaklaşımlar.
Ankara: Millî Folklor Yay.
BAYATLI, N. Y. (2009). Irak Türkmenlerinin Halk Masalları. Ankara:
Berikan Yay.
BAYDEMİR, H. (2004). Özbek Halk Masalları (İnceleme-Metin).
(Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 144653).
BAYDEMİR, H. (2013). Özbek Halk Masalları. Ankara: Atatürk
Kültür Merkezi Yay.
BAYRAKDARLAR, T. (2020). Türkmen Masallarında Aile Motifleri
Üzerine Bir İnceleme. (Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No:
628022).
BAYRAM, B. (2007). Çuvaş Türkçesi-Türkiye Türkçesi Sözlük.
Konya: Tablet Yay.
BAYRI, M. H. (1936). “Halk Masalları Hakkında” Halk Bilgisi
Haberleri mecmuası, S: 60, Birinci Teşrin.
BEKDİK, M. (2014). Ereğli Masalları. (Yüksek lisans tezi). YÖK
Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 354973).
BELMONT, N. (1999). Poétique du conte. Essai Sur Le Conte De
Tradition Orale. Paris: Éditions Gallimard. / Arslan, M. (2008). Denizli
Yöresinden Derlenmiş Masallar (İnceleme-Metinler). Denizli: Zirve Yay.
(Akt. Belmont, 1999: 32-33).
BOLATOVA, L. (2014). Bamsı Beyrek Boyunun Alpamıs Destanı
ile Deli Dumrul Boyunun Er Töstik Destanı İle Mukayeseli İncelenmesi.
(Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 375919).
966
Erkan KARAGÖZ
BORATAV, P. N. (1988). 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı. İstanbul:
Gerçek Yay.
BOZDOĞAN, M. (2013). Türk Halk Hikâyelerinde İmtihan Motifi
Üzerine Bir İnceleme. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez
No: 345663).
CAMALETDİNOV, L. (1978). Tatar Xalık İcadı, Ekiyetler II. Kitap
(Tatar Halk Edebiyatı, Masallar II. Kitap). Kazan: Tataristan Kitap Neşr.
CAMALETDİNOV, L. (1981). Tatar Xalık İcatı, 3. Kitap. Kazan:
Tataristan Kitap Neşr.
CAMALETDİNOV, L. (1994). Tatar Halık Ekiyetleri: Tılsımlı
Ekiyetler. Kazan: Tataristan Kitap Neşr.
CAMALETDİNOV, L. (2000) Ekiyetler (Masallar). Kazan: Megarif Neşr.
CEFERZADE, İ. (2010). Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü (2 Cilt), İkinci
Cilt). Tebriz: Ahrar Yay.
ÇAATCAİ (Чыңгыз Айтматов Атындагы Тил Жана Адабият
Институту). (2010). Кыргыз Тилинин Сөздүгү. Бишкек: Avrasya Jay.
ÇAĞLAYAN, D. (2006). Türk Masallarında Hayvan Motifleri.
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
ÇAKIR, E. (2017). Satuk Buğra Han Tezkiresi Üzerine Halk Bilimsel
Bir İnceleme. YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 483270).
ÇALIŞKAN, F. K. (2018). Arpaçay Köylerinden Derlenen Masalların
ve Halk Hikâyelerinin Motif İncelemesi. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal
Tez Merkezi (Tez No: 506449).
ÇOLAK, F. (1994). Şah İsmail Hikâyesi Üzerine Mukayeseli Bir
Araştırma. Yayımlanmamış doktora tezi, Erciyes Üniversitesi, Kayseri.
DALĞAR, E. (2010). Bucak Masalları Üzerine Bir İnceleme. (Yüksek
lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 263917).
DEMİR, R. (2019). Manzum Hz. Ali Cenklerinden Yemâme Cengi
Üzerine Bir İnceleme. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez
No: 561038).
DEMİR, Ş. Ş. (1995). Ayaş Halk Masallarının Tip ve Motif Kataloğu.
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
967
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
DEMİR, Y. (2019). Kırgız Destanları Üzerine Kültürel Tespit ve
Tahliller. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 599762).
DERVİŞOĞLU, M. (2016). Edirne Efsaneleri. (Doktora tezi). YÖK
Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 431357).
DİLEK, İ. (2007). Altay Masalları. Ankara: Alp Yay.
DORSON, R. M., Edit. (Linda Dégh) (1982). Folklore and Folklife:
An Introduction. University of Chicago Press.
DURSUN, T. (2016). Nurmuhammet Andalıp’ın Baba Ruşen, Zeynel
Arap ve Kıssa-yı Firgun Halk Hikâyelerinin İncelenmesi. (Yüksek lisans
tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 436689).
DUYMAZ, A. (1989). Bingöl Efsaneleri (İnceleme-Metinler).
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Fırat Üniversitesi, Elazığ.
DUYMAZ, A. (1992). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerine Mukayeseli
Bir Araştırma. Yayımlanmamış doktora tezi, Fırat Üniversitesi, Elazığ.
DUYMAZ, A. (2001). Kerem ile Aslı Hikâyesi Üzerine Mukayeseli
Bir Araştırma. Ankara: Kültür Bakanlığı.
ELÇİN, Ş. (1986). Halk Edebiyatına Giriş. Ankara: Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yay.
EMİROĞLU, S. (1996). Meram İlçesi (Konya) Masalları Üzerine Bir
İnceleme. Yayımlanmamış doktora tezi, Selçuk Üniversitesi, Konya.
ERCİLASUN, A. B. ve Akkoyunlu, Z. (2014). Dîvânu Lugâti’t- Türk
(Giriş – Metin – Çeviri – Notlar – Dizin). Ankara: Türk Dil Kurumu Yay.
ERDEM, M. (1998). Dede Korkut Türkmenistan Varyantları. (Doktora
tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 72725).
EREN, N. (2009). Türkmen Gül-Senuber Destanı. (Yüksek lisans
tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 241415).
ERGUN, M. (1988). Türkmen ve Anadolu Halk Masallarının Yapı
ve Motif Açısından Mukayesesi Üzerine Bir Araştırma. Yayımlanmamış
yüksek lisans tezi, Atatürk Üniversitesi, Erzurum.
EROL, M. (1996). Taşeli Platosu Efsaneleri (İnceleme-Metinler).
(Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 52427).
968
Erkan KARAGÖZ
ERŞAHİN, İ. (2011). Kahramanmaraş Masalları Üzerine Tip ve Motif
Araştırması. (Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 294741).
ESEN, E. (2017). Türkmen Sahası Köroğlu Metinleri Üzerine Bir
Araştırma. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No:
488552).
FEDAKÂR, S. (2011). Özbek Sözlü Geleneğinde Masallar. İzmir:
Egetan Yay.
GALİN, S. (1993). Til Askısı Halıkta. Ufa: Başkortostan Kitap Neşr.
GATİNA, H. H. ve YERMİ, H. H. (1977). Tatar Xalık İcatı, Ekiyetler
(I. Kitap). Kazan: Tataristan Kitap Neşr.
GATİNA, H. H. ve YERMİ H. H. (1978). Tatar Xalık İcatı, Ekiyetler
(II. Kitap). Kazan: Tataristan Kitap Neşr.
GEORGES, R. A. ve JONES, M. O. (1995). Folkloristics: An
Introduction. Bloomington and Indıanapolis: Indiana University Press.
GIYL’MANOV, G. (2014). İlekey Batır: Ekiyetler. Kazan: Tataristan.
Kitap Neşr.
GİİTETİ (Галимҗан Ибраһимов Исемендәге Тел, Әдәбият һәм
Тарих Институты). (1981). Татар Теленең Аңлатмалы Сүзлеге, Өч
Томда (III - Т- Һ). Казан: Татарстан Китап Нәшр.
GÖKÇİMEN, A. (2000). Türkmen Masalları Üzerine Motif İncelemesi:
Hayvan Masalları. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez
No: 94123).
GÖRKEM, İ. (1987). Elazığ Efsaneleri Üzerinde Araştırmalar.
(Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 19562).
GÜLTEKİN M. (2010). Tataristan Masalları Üzerinde Bir Araştırma.
(Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 263264).
GÜLTEKİN, M. (2013). Kazan-Tatar Masalları (İnceleme-Metinler).
Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yay.
GÜLTEKİN, M. (2015). Kazan Tatar Masalları Üzerine Yapılan
Çalışmalar: Derleme, Metin Yayınları ve Yöntem Bakımından Analitik
Bir Değerlendirme. Özkan, İsa (Ed.), Türk Dünyası Masal Araştırmaları
(Tastarakay’dan Keloğlan’a) (307-350). Ankara: Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü Yay.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
969
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
GÜNAY, U. (1975). Elazığ Masalları (İnceleme). Erzurum: Atatürk
Üniversitesi Yay.
HANÇA, B. B. (2009). Garip Adına Bağlı Türkmen Destanları ile
Türkmen Oğuznamesi’nin Kaynak ve Motif Olarak Karşılaştırılması.
(Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 241396).
ANDERSON, G. D. ve HARRİSON, K. D. (2003). Tuvan-English &
English-Tuvan Dictionary. Kyzyl: Tuvknizdat.
HUSAİNOVA, G. (2015). Başkurt Halk Masalları Çalışmaları. Özkan,
İsa (Ed.), Türk Dünyası Masal Araştırmaları (Tastarakay’dan Keloğlan’a)
(425-434). Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay.
İBRAYEV, Ş. (1998). Destanın Yapısı. Ankara: AKM Yay.
İPEK, Ş. (2018). Hikâye-i Sergüzel Üzerine Bir İnceleme. (Yüksek
lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 516202).
İZİBAYEVA, M. (2010). Tılsımlı Ekiyetter. Ufa: Öfö Kitap Neşr.
KARA, Ö. (2007). Tarsus Masalları. (Yüksek lisans tezi). YÖK
Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 217408).
KARA, R. (1996). Erzincan Masalları: Metinler ve incelemeler.
(Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 51883).
KARAALİOĞLU, S. K. (1983). Ansiklopedik Edebiyat Sözlüğü.
İstanbul: İnkilap ve Aka Kitabevleri.
KARADAĞ, M. (1984). Erzurum ve Çevresinden Derlenen Halk
Hikâyeleri Üzerinde Araştırmalar. Yayımlanmamış doktora tezi, Atatürk
Üniversitesi, Erzurum.
KARAGÖZ, E. (2017). Tatar-Başkurt Sihirli Masalları Üzerine
Karşılaştırmalı Motif Çalışması / Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of
Folk Literature’ye Göre) – Motif Dizini. (Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez
Merkezi (Tez No: 462124).
KARAGÖZ, E. (2019). “Motif-Index of Folk-Literature” Kullanımı
ve Karşılaşılan Bazı Sorunlara Çözüm Önerileri. Millî Folklor, 16(124),
75-90.
KARATAŞ, T. (2011). Ansiklopedik Edebiyat Terimleri Sözlüğü.
İstanbul: Sütun Yay.
970
Erkan KARAGÖZ
KAVAL, Y. (2019). Tunceli’den Derlenen Masallar (Metin-İnceleme).
(Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 601478).
KAYA, B. (2013). Kazak Hayvan Masalları Üzerine Bir İnceleme.
(Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 348133).
KAYA, T. (2003). Osmaniye Halk Hikâyeleri Üzerinde Bir Araştırma.
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Ege Üniversitesi, İzmir.
KÇNİİYLİ (Карачаево-Черкесский Научно-Исследовательский
Институт Языка, Литературы и Истории). (1963). Ногайско-Русский
Словарь. Москва: Государственное Издательство Иностранных и
Национальных Словарей.
KETRE, M. (1998). Adana Masalları Araştırması. Yayımlanmamış
yüksek lisans tezi, Çukurova Üniversitesi, Adana.
KUMARTAŞLIOĞLU, S. (2006). Balıkesir Masallarında Motif ve
Tip Araştırması. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No:
206632).
KÚNOS, I. (1925). Türk Halk Edebiyatı. İstanbul: Yeni Matbaa.
LİANYUN, L. (1992). (林莲云): 汉撒拉、撒拉汉词汇 (ChineseSalar & Salar-Chinese lexicon. Chengdu: People’s Press of Sichuan.
MASATTAŞ, A. (2017). Köroğlu Destanının Behçet Mahir Rivayeti
Üzerinde Bir Araştırma. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi
(Tez No: 488553).
MENDİLLİ, M. (2001). Köroğlu’nun Sonu Kolu Üzerine Mukayeseli
Bir Araştırma. YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 108949).
MİNHACETDİNOV, M. ve HARİSOV, E. (1976). Başkort Halık
İcadı, Ekiyetter, 1. Kitap. Ufa: Başkortostan Kitap Neşr.
MİNHACETDİNOV, M. ve HARİSOV, E. (1976). Başkort Halık
İcadı, Ekiyetter, 2. Kitap. Ufa: Başkortostan Kitap Neşr.
MORZAKAYEVA, D. (1996). Başkort Ekiyetteri. Ufa: Başkortostan
Kitap Neşr.
MSBADLİ (Молдавия ССР-ын Билги Академийасы Дил хем
Литература Институту). (1973). Гагаузча-Русча-Молдованӂа Лафлык.
Москва: Издательство Советская Энциклопедия.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
971
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
MURAD, N. (2005). Irak Türkmen Masallarında Motif ve Tip
İncelemesi. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No:
159503).
NADİ (Nәsimi Adına Dilçilik İnstitutu). (2006). Azәrbaycan Dilinin
İzahlı Lüğәti (4 Cilt),Üçüncü Cilt. Bakı: Nәsimi Adına Dilçilik İnstitutu.
NAITHANI, S. (2006). Uther, Hans-Jorg. The Types of International
Folktales: A Classification and Bibliography, Based on the System of Antti
Aarne and Stith Thompson. Asian Folklore Studies, 65(1), 97-99.
ÖCAL, A. (1999). Karakuyu Köyü (Boğazlıyan-Yozgat) Çevresi
Masalları (2 Cilt). (Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No:
89827).
ÖNAL, M. N. (2011). Muğla Masalları. Muğla: Muğla Üniversitesi
Yay.
ÖSİAKFTTEİ (Өзбекстан Сср Илимлер Ақадемиясының
Қарақалпақстан Филиалы -Тарийх, Тил ҳәм Әдебият Институты).
(1967).
Русша-Қарақалпақша
Сөзлик.
Москва:
Советская
Энциклопедия Баспасы.
ÖZÇELİK M. (1993). Afyonkarahisar masalları üzerine bir araştırma
(2 cilt). (Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 26341).
ÖZÇELİK, M. (2004). Afyonkarahisar Masalları - Araştırmaİnceleme-Metin. Isparta: Fakülte Kitabevi.
ÖZKAN, İ. (Ed.). (2015). Türk Dünyası Masal Araştırmaları
(Tastarakay’dan Keloğlan’a). Ankara: TKAE Yay.
ÖZKUTAN, T. (2005). Kıbrıs Türk Masalları (Derleme-İnceleme).
(Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 217022).
PROPP, V. (1968). Morphology of the Folktale. (translated by
Laurence Scott with an introduction by Svatava Pirkova-Jakobson. revised
and edited with a preface by Louis A.) Austin and London.
PROPP, V. J. (Çev. Hüseyin Gümüş). (1987). Masalların Yapısı ve
İncelenmesi. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.
PROPP, V. (2010). Morphology of the Folktale (Vol. 9). Austin:
University of Texas Press.
972
Erkan KARAGÖZ
PROPP, V. (Çev. Mehmet Rifat ve Sema Rifat). (2011). Masalın
Biçimbilimi. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yay.
RAHİMÎ, E. M. (2007). Qaşqayi Sözluğü - Ferhang-e Logat ve
Estelahat-e Torki Qaşqayi be Farsî. Qom (İran): Defter-i İntişarât-i Ensarî.
RFAUB – BĞÜTTEİ (Россия Фәндәр Академияһы Урал Бүлеге
Башкортостан Ғилми Үҙәге Тарих, Тел һәм Әҙәбиәт Институты).
(1993). Башҡорт Теленең Һүҙлеге, Ике Томда (II - Н-Я) Мәскәү:
Русский Язык.
SAÇKESEN, A. (2010). Özbek Masallarının Tip ve Motif Yapısı.
(Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 262128).
SAKAOĞLU, S. (1980). Anadolu Türk Efsanelerinde Taş Kesilme
Motifi ve Bu Efsanelerin Tip Kataloğu. Ankara: Kültür Bakanlığı MİFAD
Yay.
SAKAOĞLU, S. ve DUYMAZ, A. (1996). Hurşit ile Mahmihri
Hikâyesi. Ankara: T.C. Kültür Bakanlığı.
SAKAOĞLU, S. (2002). Gümüşhane Masalları-Metin Toplama ve
Tahlil. Ankara: Akçağ Yay.
SAKAOĞLU, S. (2012). Masal Araştırmaları. Ankara: Akçağ Yay.
SARIÇİÇEK, F. (1997). Arapgir masalları (İncelemeler ve Metinler).
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Atatürk Üniversitesi, Erzurum.
SEYİDOĞLU, B. (1971). Erzurum Halk Masalları Üzerinde
Araştırmalar. Yayımlanmamış doktora tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul.
SEYİDOĞLU, B, (1975). Erzurum Halk Masalları Üzerinde
Araştırmalar. Erzurum: Atatürk Üniversitesi Yay.
SEYİDOĞLU, B. (1986). “Masal” Türk Dili ve Edebiyatı
Ansiklopedisi, C: 6, İstanbul: Dergâh Yay.
SİADFTTLİ (СССР-ни Илмулар академиясыны Дагъыстан
филиалыны Тарих, тил ва литература институтуну). (1969). КъумукъчаРусча Сёзлюк. Москва: Советская Энциклопедия Издательствосу.
SİİLAN (Ссср Институт Истории Литвы Академии Наук). (1974).
Караимско-русско-польский словарь. Москва: Издательство Русский
Язык.
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
973
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
AKYOL, S. (2017). Sırduu Sandık/Comoktor (Sihirli Sandık/Masallar)
Adlı Kırgızca Masal Kitabı (Metin ve İnceleme. (Yüksek lisans tezi). YÖK
Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 475614).
SÖLEYMENOV, A.M. (1981). Başkort Halık İcadı, Ekiyetter, 4.
Kitap. Ufa: Başkortostan Kitap Neşr.
SÖLEYMENOV, A.M. (1982). Başkort Halık İcadı, Ekiyetter, 5.
Kitap. Ufa: Başkortostan Kitap Neşr.
SÖLEYMENOV, E. (1990). Tormoş-Könküriş Ekiyetteri (Janr
Üzinselikteri). Ufa: Başkortostan Kitap Neşr.
SÖLEYMENOV, E. (1997). Ekiyette Hekiket: Başkort Könküriş
Ekiyetterinin Janr Sostavı, Syüjet Törlölögö, Tormaş Yirligi. Ufa:
Başkortostan Kitap Neşr.
SÖLEYMENOV, E. (2009). Başkort Balalarınıŋ Qarhüzi, II. Kitap.
Ufa: Zeynep Biişeva İsmindeki Başkortostan Kitap Neşr.
SÖLEYMENOV, E. (2011). Başkort Halkınıŋ Qarhüzi, I. Kitap. Ufa:
BDPU Neşr.
SÖLEYMENOV, E. (2014). Avız-Til Folklorı Eserzerin Tikşiriv
Yuldarı. Ufa: Başkortostan Kitap Neşr.
SÜMBÜLLÜ, Y. Z. (2000). Türkmen Halk Masalları Üzerine Motif
İncelemesi: Büyülü Masallar. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez
Merkezi (Tez No: 94138).
ŞAKİROVA, T. (2011). Tatar Halık Ekiyetleri. Kazan: Tataristan
Kitap Neşr.
ŞAKİROVA, T. (2012). Ak Büri: Tatar Halık Ekiyetleri. Kazan:
Tataristan Kitap Neşr.
ŞİMŞEK, E. (1987). Arzu ile Kamber Hikâyesi Üzerinde Mukayeseli
Bir Araştırma. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No:
19561).
ŞİMŞEK, E. (1990). Yukarıçukurova Masallarında Motif ve Tip
Araştırması (2 cilt). (Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 19197).
ŞİMŞEK, E. (2001). Yukarıçukurova Masallarında Motif ve Tip
Araştırması (2 cilt). Ankara: T. C. Kültür Bakanlığı Yay.
974
Erkan KARAGÖZ
ŞİMŞEK, S. (2012). Tatar Türklerinin Tülek Destanı: İnceleme-Metin.
(Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 310894).
ŞUARMTYHK (Şincan Uygur Aptonum Rayonluq Milletler Til Yazıq
Hizmeti Komiteti). (1991). Uygur Tiliniŋ İzahliq Luġiti (Uygur Dilinin
Açıklamalı Sözlüğü). Şincan: Milletler Neşr.
ŞUARMTYHK (Şincan Uygur Aptonum Rayonluq Milletler Til Yazıq
Hizmeti Komiteti). (1995). Uygur Tiliniŋ İzahliq Luġiti (Uygur Dilinin
Açıklamalı Sözlüğü). Şincan: Milletler Neşr.
TATAR, M. (1992). Reading Fairy Tales. Teaching Children’s
Literature: Issues, Pedagogy, Resources.
TAVKUL, U. (2000). Karaçay-Malkar Türkçesi Sözlüğü. Ankara:
Türk Dil Kurumu Yay.
TDK (2005). Türkçe Sözlük. (10. Baskı). Ankara: TDK Yay. (www.
tdk.gov.tr)
TEZEL, N. (1968). Türk Halk Edebiyatında Masal. Türk Dili-Halk
Edebiyatı Özel Sayısı, C: 19, S: 207.
THOMPSON, S. (1946). The Folktale. California: University of
California Press.
THOMPSON, S. (1966). Motif-Index of Folk-Literature: A
Classification of Narrative Elements in Folktales, Ballads, Fables,
Mediaeval Romances, Exempla, Fabliaux, Jest-Books and Local Legends.
6 vols. Bloomington: Indiana University Press.
THOMPSON, S. (1977). The Folktale. California: University of
California Press.
TOLKIEN, J. R. R. (1983). “On Fairy-Stories.” In The Monsters and
the Critics and Other Essays, edited by Christopher Tolkien, pp. 109-161.
London: George Allen and Unwin.
TOLUNAY, A. İ. (2019). Kırım’ın Kırk Batırı Destanının Motif
Bakımından İncelenmesi. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi
(Tez No: 587144).
TOMO, B. (2001). Gül ile Sitemkâr Hikâyesinin Varyantları Üzerinde
Karşılaştırmalı Bir Araştırma. (Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez
Merkezi (Tez No: 109369).
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
975
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
TSIADBİ (Түркменистан Сср Ылымлар Академиясы Дил Билими
Институты). (1962). Туркмен Дилиниң Сөзлүги (Türkmen Dilinin
Sözlüğü). Ашгабат: Түркменистан Сср Ылымлар Академиясының Нешр.
TULU, S. (2009). Horasan Türkmenlerinden Folklor Derlemeleri.
Konya: Kömen Yay.
TUNÇ, M. Ş. (1941). Türk Çocuklarına Ne Gibi Masal ve Hikâyeler
Okutulmalı? Anketine Cevabı. Yücel Dergisi, S: 73
TUNÇ, T. (2008). Manisa Masalları Üzerine Bir İnceleme. (Yüksek
lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 215724).
TUNÇDÖKEN, F. (2009). Dede Korkut Hikâyeleri ile Beowulf
Destanında Yer Alan Toplumsal Hayata Ait Motiflerin Karşılaştırılması.
(Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 235295).
TÜRKER, F. (2011). Altay Türklerinin efsaneleri (İnceleme-Metin).
(Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 280370).
TÜRKMEN, F. (1983). Tahir ile Zühre. Ankara: Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yay.
TÜRKTAŞ, M. M. (2012). Denizli Efsaneleri. (Doktora tezi). YÖK
Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 322414).
UÇKUN, R. K. (2003). Gagauz Masallarının Tip ve Motif Yapısı
Bakımından İncelenmesi. Yayımlanmamış doktora tezi, Ege Üniversitesi,
İzmir.
UTHER, H. J. (2004). The types of international folktales: a
classification and bibliography, based on the system of Antti Aarne and
Stith Thompson. 3 Cilt. Helsinki: Suomalainen Tiedeakatemia.
UYSAL, Y. (2014). Hakas Masalları (İnceleme-Metinler). (Doktora
tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 367005).
VELİYEV, R. (2011). Ay Yurganı: Dönya Xalıkları Ekiyetleri. Kazan:
Tataristan Kitap Neşr.
WALKER, W. S. ve UYSAL, A. E. (1966). Tales Alive in Turkey.
Cambridge: Harvard University Press.
xNİİYLİ (Хакасский Научно-Исследовательский Институт
Языка, Литературы и Истории). (2006). Хакасско-русский словарь.
новосибирск: Сибирская издательская фирма РАН.
976
Erkan KARAGÖZ
YALÇINKAYA, F. (2018). Uygur Sihir Masallarının Tip ve Motif
Yapısı Bakımından İncelenmesi. (Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi
(Tez No: 533170).
YARDIMCI, M. (1996). Yaşayan Malatya Masalları: Metinler ve
İncelemeler. Malatya: İnönü Üniversitesi Vakfı Yay.
YERMİ, H. (1967), Tatar Halkınıŋ Poetik İcatı. (Kitap içi bölüm:
Ekiyetler 83-109). Kazan: Tataristan Kitap Neşr.
YERMİ, H. ve CAMALETDİNOV, L. (1977), Tatar Halık İcadı,
Ekiyetler I. Kitap (Tatar Halk Edebiyatı, Masallar I. Kitap). Kazan:
Tataristan Kitap Neşr.
YERMİ, H. ve GATİNA H. (2007). Tatar Xalık İcadı. Ekiyetler.
Kazan: Hetir Neşr.
YILMAZ, M. (1994). Kırgız Halk Masalları: Motif İndex ve Tercüme.
(Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 30431).
YİĞİT, N. H. (2018). Türk Dünyası Efsanelerinde Hayvanlarla İlgili
Motifler. (Doktora tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 525727).
YUNISOVA, F. (2014). Meŋgilik Ekiyetter. Ufa: Matbuğat Donyahı.
ZARİPOV, N. T. ve MİNHACETDİNOV, M. (1978). Başkort Halık
İcadı, Ekiyetter, III. Kitap. Ufa: Başkortostan Kitap Neşr.
ZARİPOV, H. T. ve SÖLEYMENOV, E. (1982). Başkurt Halık
İcadı, Ekiyetter, Rivayetter, Hetireler ve Sesender İcadı, II. Kitap. Ufa:
Başkortostan Kitap Neşr.
ZHAMAKİNA, A. (2009). Kazak Masalları Üzerine Bir İnceleme.
(Yüksek lisans tezi). YÖK Ulusal Tez Merkezi (Tez No: 241375).
ВЕРБИЦКИЙ, В. И. (1884). Словарь Алтайского и Аладагскаго
Наречий Тюркского Языка. Казан.
КУРПЕШКО-ТАННАГАШЕВА, Н. Н. - Апонькин, Ф. Я. (1993)
Шорско-Русский и Русско-Шорский Словарь. Кемерово: Кемеровское
Книжное Издательство.
ТУМАШЕВА, Д. Г. (1992). Словарь Диалектов Сибирских Татар.
Казан: Издательство Казанского университета.
УСЕИНОВ, С.М. (2007). Русско-крымскотатарский словарь /
Къырымтатарджа-русча лугъат. Симферополь: Издательский дом Тезис.
MOTİF dİZİnİ
A1319.14. Origin of man’s skin / İnsan derisinin kaynağı BOM: 51
A282.0.1. Wind-goddess / Rüzgâr iyesi BOM: 51
A651.3.1. Seven worlds above and below / Yukarıdaki ve aşağıdaki
yedi dünya BOM: 13
A661. Heaven. A blissful upper world / Cennet. Çok mutlu bir hayatın
olduğu yukarı dünya BOM: 21
A671. Hell. Lower world of torment / Cehennem. Azap çekilen aşağı
dünya BOM: 21
A671.0.2.1. Fire in hell / Cehennem ateşi BOM: 21
A731. Sun as king of sky and earth / Gök ve yeryüzünün padişahı
olarak güneş TOM: 7
A736.5-3. No one can see the daughter of sun, who is so beautiful /
Çok güzel olan güneşin kızını hiç kimsenin görememesi (MEK) TOM: 7
A753.3-5. King of moon / Ayın padişahı (MEK) TOM: 7
A769-6. Snake girl as a king of stars (Stars supervised by snake girl)
/ Yılan kızın yıldızların padişahı olması (Yıldızların yılan kız tarafından
yönetilmesi) (MEK) BOM: 15
A800. The earth / Yeryüzü (orta dünya, aydınlık dünya) BOM: 51
A963. Mountains from stones (soil, sand) dropped or thrown / Taş
(toprak, kum) düşürülen, atılan dağlar TOM: 1
B101.1-3. Bird with golden wing / Altın kanatlı kuş (MEK) TOM: 34
B101-10. Pearl-feathered duck / İnci tüylü ördek (MEK) TOM: 35
B101-11. Pearl-peltry (furry) goat / İnci postlu (kürklü) keçi (MEK)
TOM: 35
B102.1. Golden bird / Altın kuş TOM: 41 – BOM: 6, 7
B102.1-1. Golden nightingale / Altın bülbül (MEK) TOM: 7
978
Erkan KARAGÖZ
B102.2. Golden horse / Altın at TOM: 2
B102.4. Golden fish / Altın balık TOM: 34 – BOM: 8, 10, 11
B102-0.1. Golden animals / Altın hayvanlar (MEK) BOM: 7
B102-0.2. Silver animals / Gümüş hayvanlar (MEK) BOM: 7
B102-0.2.1. Silver horse / Gümüş at (MEK) TOM: 2
B102-0-3. Copper animals / Bakır hayvanlar (MEK) BOM: 7
B102-0-3.1. Copper horse / Bakır at (MEK) TOM: 2
B102-9. Golden-headed rabbit (hare) / Altın başlı tavşan (MEK)
BOM: 50
B103.1.5. Gold-making bird / Altın yapan kuş TOM: 41
B103.1.5-1. Gold-making crane / Altın yapan turna (MEK) BOM: 56
B11. Dragon / Ejderha TOM: 8, 11, 33, 51 – BOM: 2, 15, 17, 18, 42,
46, 50, 53
B11.10. Sacrifice of human being to dragon / İnsanın ejderhaya kurban
(feda) edilmesi TOM: 48 – BOM: 18
B11.11. Fight with dragon / Ejderhayla dövüşme TOM: 41 – BOM:
7, 15, 39
B11.11.4. Dragon fight in order to free princess / Prensesi kurtarmak
için ejderhayla dövüşme TOM: 8, 41, 48
B11.11.5. Dragon fight in order to free man / Bir insanı özgürlüğüne
kavuşturmak için ejderhayla dövüşme BOM: 7
B11.11-10. Cutting off dragon’s tail / Ejderhanın kuyruğunu kesme
(MEK) TOM: 41
B11.11-11. Dragon gets halved by sword strike of a hero / Ejderhanın
kahraman tarafından kılıçla ikiye ayrılması (MEK) TOM: 8, 48
B11.11-12. Dragon killed with knife (sword) / Ejderhanın kılıçla öldürülmesi (MEK) TOM: 33 – BOM: 18
B11.11-13. Hero kills dragon by his wild animals / Kahramanın yaban
hayvanlarının ejderhayı öldürmesi (MEK) TOM: 41
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
979
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B11.11-14. Hero, who kills dragon, cuts off its ears and takes them
with him / Ejderhayı öldüren kahramanın ejderhanın kulağını kesip alması
(MEK) TOM: 33
B11.11-15. Cutting off dragon’s tongue / Ejderhanın dilini kesme
(MEK) TOM: 41
B11.11-9. Dragon decapitated / Ejderhanın başının kesilmesi (MEK)
TOM: 41, 48, 51 – BOM: 7, 15, 39
B11.12.1. Dragon cannot be killed with weapons / Ejderhanın silahlarla öldürülememesi TOM: 8
B11.12-8. Dragon guards mountain / Dağın bir ejderha tarafından korunması (MEK) BOM: 42
B11.12-9. Dragon’s headless body is imprisoned in storehouse / Ejderhanın başsız bedeninin bir ambara hapsedilmesi (MEK) BOM: 15
B11.12-10. Dragon makes those people who want to cross the river
sleep / Ejderhanın nehirden geçip gitmek isteyen kişileri uyutması (MEK)
TOM: 8
B11.12-11. Dragon is imprisoned in jail / Ejderhanın hapsedilmesi
(MEK) TOM: 48
B11.12-12. Dragon guards mountain / Sandığın bir ejderha tarafından
korunması (MEK) BOM: 18
B11.2.1.1. Dragon as modified serpent / Ejderhanın değişikliğe uğramış bir yılan olması TOM: 51, 54
B11.2.11. Fire-breathing dragon / Ağzından ateş püskürten ejderha
TOM: 33, 41
B11.2.3.1. Seven-headed dragon / Yedi başlı ejderha TOM: 41, 48 –
BOM: 7
B11.2.3.2. Three-headed dragon / Üç başlı ejderha BOM: 9
B11.2.3.4. Nine-headed dragon / Dokuz başlı ejderha TOM: 48
B11.2.3.5. Twelve-headed dragon / On iki başlı ejderha TOM: 48
B11.3.1. Dragon’s home in bottom of sea / Ejderhanın evinin denizin
dibinde olması BOM: 15, 46
980
Erkan KARAGÖZ
B11.3.1-2. Dragon lives in river / Ejderhanın bir nehirde yaşaması
(MEK) TOM: 8
B11.4.1. Flying dragon / Uçan ejderha BOM: 15
B11.4.5. Talking dragon / Konuşan ejderha TOM: 41 – BOM: 7, 15
B11.7.1. Dragon controls water-supply / Su dağıtımının bir ejderha
tarafından kontrol edilmesi BOM: 15
B113.1. Treasure-producing bird-heart / Hazine üreten kuş kalbi
TOM: 41
B113.1-1. Treasure-producing duck-heart / Hazine üreten ördek kalbi
(MEK) BOM: 28
B113-4. Treasure-producing bird-lung / Hazine üreten kuş yüreği
(MEK) TOM: 41
B123.1. Wise serpent / Bilge yılan BOM: 23
B133. Truth-speaking horse / Gerçekleri söyleyen at BOM: 40
B143.0.7. Eagle as prophetic bird / Bir kâhin kuş olarak kartal BOM: 52
B15.1.2.1.1. Two-headed serpent / İki başlı yılan BOM: 23
B15.3.0-3. Ox with giant horn / Devasa boynuzlu öküz (MEK) BOM: 8
B15.7.13.1. Bird with beak of iron / Demir gagalı kuş TOM: 13
B15.7-17. Bird with claw of iron / Demir pençeli (tırnaklı) kuş (MEK)
TOM: 13
B155.4-1. Horse makes a whole village quake by neighing once / Atın
bir kişnemesiyle bütün köyün sallanması (MEK) BOM: 1
B155.4-2. Horse destroys small houses by neighing twice / Atın iki
kişnemesiyle küçük evlerin yıkılması (MEK) BOM: 1
B155.4-3. When horse neighs thrice people run away in different directions / Atın üç kişnemesiyle insanların farklı yönlere kaçmaya başlaması
(MEK) BOM: 1
B16.1.2. Devastating dog (hound) / Öldürücü (yok edici) köpek (tazı)
BOM: 8
B16.1.3. Devastating horse / Tahrip edici at TOM: 40, 48
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
981
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B16.5.1. Giant devastating serpent / Devasa yok edici yılan TOM: 12, 49
B161. Wisdom from serpent / Yılanın akıl vermesi TOM: 9
B165.1-4. Animal languages learned from serpent (not eaten). Hero
learns all the animal languages by penetrating snake three times / Yılandan
hayvan dilini öğrenme (yılanı yemeden) - Kişinin üç defa yılanın ağzından girip arkasından çıkarak bütün hayvanların dilini öğrenmesi (MEK)
BOM: 53
B170. Magic birds, fish, reptiles, etc. / Sihirli kuşlar, balıklar, sürüngenler vb. BOM: 8
B172. Magic bird / Sihirli kuş BOM: 18, 56
B172-12. Magic bird steals apples / Sihirli kuşun elma çalması (MEK)
TOM: 31 – BOM: 18
B175. Magic fish / Sihirli balık TOM: 57
B184.1. Magic horse / Sihirli at TOM: 10, 31, 48
B184.1.1. Horse (mule) with magic speed / Sihirli bir hıza sahip olan
at (katır) BOM: 8
B184.2.1. Magic cow / Sihirli inek TOM: 22, 24
B184.2.1.3-1. Magic cow bakes breads by jerking off its horns once
/ Sihirli ineğin boynuzunu bir kez silkelemesiyle ekmek pişirmesi (MEK)
TOM: 22
B184.2.1.3-2. Magic cow cleans a house by jerking off its horns once
/ Sihirli ineğin boynuzunu bir kez silkelemesiyle evi temizlemesi (MEK)
TOM: 22
B184.2.1.3-3. Magic cow gives pretty clothes by swinging one of its
front legs / Sihirli ineğin ön ayaklarından birini sallamasıyla çok güzel
elbiseler vermesi (MEK) TOM: 22
B184.2.1.3-4. Magic cow gives pretty shoes by swinging one of its
front legs / Sihirli ineğin ön ayaklarından birini sallamasıyla çok güzel bir
ayakkabı vermesi (MEK) TOM: 22
B184.2.1.3-5. Person whispers cow’s left ear and a dinner table appears / İneğin sol kulağına söyledikten sonra bir sofranın kurulması (MEK)
TOM: 24
982
Erkan KARAGÖZ
B184.2.1-4. Magic cow with six udder / Altı memeli sihirli inek (MEK)
TOM: 42
B19.5. Horse with golden mane / Altın yeleli at TOM: 48
B19.5-1. Horse with golden tail / Altın kuyruklu at (MEK) BOM: 1, 6
B19.5-2. Horse with silver mane / Gümüş yeleli at (MEK) BOM: 1, 6
B19.5-2. Horse with silver tail / Altın kuyruklu at (MEK) TOM: 48
B19.5-3. Horse with silver skin / Gümüş derili (postlu) at (MEK)
TOM: 36
B19-14. Horse with golden hoof / Altın toynaklı at (MEK) TOM: 7
B211.1.2. Speaking goat / Konuşan keçi TOM: 2
B211.1.3. Speaking horse / Konuşan at TOM: 1, 7, 31, 36, 45, 48, 52
– BOM: 1, 2, 3, 7, 8, 18, 20, 40, 44, 45, 51
B211.1.4. Speaking hog / Konuşan yaban domuzu TOM: 7
B211.1.7. Speaking dog / Konuşan köpek TOM: 20, 35 – BOM: 33
B211.1.8. Speaking cat / Konuşan kedi TOM: 51
B211.2.10. Speaking monkey / Konuşan maymun TOM: 57
B211.2.2. Speaking lion / Konuşan aslan TOM: 41, 49, 56 – BOM:
21, 28
B211.2.2.1. Speaking tiger / Konuşan kaplan TOM: 49
B211.2.3. Speaking bear / Konuşan ayı TOM: 38, 41, 58 – BOM: 9,
28, 41
B211.2.4. Speaking wolf / Konuşan kurt TOM: 1 – BOM: 6, 9, 20, 28
B211.2.5. Speaking fox / Konuşan tilki TOM: 41 – BOM: 28
B211.2.6. Speaking hare (rabbit) / Konuşan tavşan TOM: 41 – BOM: 28
B211.2.8. Speaking mouse / Konuşan fare TOM: 19
B211.2-11. Speaking squirrel / Konuşan sincap (MEK) TOM: 25
B211.3. Speaking bird / Konuşan kuş TOM: 1, 7, 13, 21, 45, 49, 51,
56 – BOM: 7, 16, 51
B211.3.3. Speaking goose / Konuşan kaz TOM: 22
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
983
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B211.3.5. Speaking dove / Konuşan güvercin TOM: 30 – BOM: 29
B211.3.9. Speaking crow / Konuşan karga BOM: 2, 55
B211.3-10. Speaking crane / Konuşan Turna (MEK) TOM: 58 –
BOM: 56
B211.3-11. Speaking eagle / Konuşan kartal (MEK) BOM: 9, 52
B211.3-12. Speaking magpie / Konuşan saksağan (MEK) TOM: 38
B211.3-13. Speaking owl / Konuşan baykuş (MEK) BOM: 40
B211.4.1. Speaking ant / Konuşan karınca TOM: 39
B211.5. Speaking fish / Konuşan balık TOM: 17, 45, 58 – BOM: 11
B211.6.1. Speaking snake (serpent) / Konuşan yılan TOM: 9, 10, 11,
12, 26 – BOM: 15, 23, 44, 53
B211.6-2. Speaking turtle (tortoise) / Konuşan kaplumbağa (MEK)
TOM: 56
B211.7.1. Speaking frog / Konuşan kurbağa TOM: 19, 53 – BOM: 51
B215.1. Bird language / Kuş dili TOM: 5 – BOM: 35
B216. Knowledge of animal languages. Person understands them /
Hayvanların dilini bilme. Kişinin onların dilini anlaması TOM: 9, 51 –
BOM: 53, 54
B217.1.1. Animal languages learned from eating serpent / Hayvan
dillerini yılan etini yiyerek öğrenme TOM: 9
B217.1-3. Animal languages learned from eating fish / Yenilen bir
balık sayesinde hayvan dilini öğrenme (MEK) BOM: 10
B232. Parliament of birds / Kuşlar meclisi TOM: 51
B241.2.5. King of mice / Farelerin padişahı TOM: 51
B241.2.5-1. Vice of King of mice / Fareler padişahının veziri (MEK)
TOM: 51
B242.1.8. Owl as king of birds / Kuşların hükümdarı olarak baykuş
BOM: 1
B242.1-11. Simorg the king of birds / Kuşların padişahı Simurg kuşu
(MEK) TOM: 51
984
Erkan KARAGÖZ
B242.2 King / Queen of the various kinds of birds / Çeşitli türlerdeki
kuşların padişahı / sultanı BOM: 51
B244.1. King of serpents (snakes) / Yılanların kralı TOM: 9 – BOM: 23
B246.1. King of ants / Karıncaların padişahı TOM: 39
B25.1. Man with dog’s head / Köpek başlı insan BOM: 14
B266-2. Wrestling with hog / Yaban domuzuyla güreşme (MEK)
TOM: 7
B291.1. Bird as messenger / Bir haberci olarak kuş BOM: 8
B29-10. Man with cow’s foot / İnek ayaklı insan (MEK) BOM: 14
B300. Helpful animal / Yardımsever hayvan(lar) TOM: 38 – BOM: 40
B301.5. Faithful animals resuscitate master / Vefalı hayvanların, sahiplerini yeniden yaşama döndürmesi TOM: 38
B31.5. Simorg: giant bird / Simurg: Devasa kuş TOM: 36, 51 – BOM:
7, 16, 31, 51, 54
B31.5-1. Simorg’s baby / Simurg kuşunun yavrusu (MEK) TOM: 51
B31.6.1. Giant blackbird / Devasa karakuş TOM: 13
B39-2. Huma Bird / Huma kuşu (MEK) BOM: 29
B401. Helpful horse / Yardımcı at TOM: 1, 5, 36 – BOM: 20
B41.2. Flying horse / Uçan at TOM: 43, 45 – BOM: 42
B41-3. Tulpar. Winged, flying and talking horse believed to get out of
the bottom of the sea / Tulpar. Denizin dibinden çıktığına inanılan kanatlı,
uçan ve konuşan mitolojik at (MEK) BOM: 4, 8, 18, 29, 51, 57
B41-4. Desert horse / Çöl atı (MEK) BOM: 45
B41-5. Akbuzat. Flying horse / Akbuzat. Uçan at (MEK) BOM: 17
B421. Helpful dogy / Yardımcı köpek BOM: 2
B422. Helpful cat / Yardımcı kedi TOM: 51 – BOM: 2
B431.2. Helpful lion / Yardımcı aslan TOM: 1
B435.1. Helpful fox / Yardımcı tilki TOM: 6
B435.3. Helpful wolf / Yardımcı kurt TOM: 1 – BOM: 6, 20
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
985
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B435.4. Helpful bear / Yardımcı ayı TOM: 58 – BOM: 41
B437.2. Helpful mouse / Yardımcı fare TOM: 19
B437.3. Helpful squirrel / Yardımcı sincap TOM: 25
B450. Helpful birds / Yardımcı kuşlar TOM: 5 – BOM: 35, 56
B451.4. Helpful crow / Yardımcı karga BOM: 2, 6
B451.6. Helpful magpie / Yardımcı saksağan BOM: 10
B451-8. Helpful starling / Yardımcı sığırcık kuşu (MEK) TOM: 18
B455.3. Helpful eagle / Yardımcı kartal BOM: 9
B457.1. Dove as messenger / Bir haberci olarak güvercin BOM: 52
B463.3. Helpful Crane / Yardımcı turna TOM: 58
B470. Helpful fish / Yardımcı balık TOM: 58 – BOM: 10, 11
B481.1. Helpful ant / Yardımcı karınca BOM: 10
B483. Helpful insects diptera / Yardımcı sinek BOM: 10
B493.1. Helpful frog / Yardımcı kurbağa TOM: 19
B493.1. Helpful frog / Yardımsever kurbağa TOM: 53
B49-4. Flying lion / Uçan aslan (MEK) BOM: 21
B501-5. Horses give the hero hair to burn in case of difficulty / Atların, darda kaldıklarında yakması için kahramana kıl(lar)ını vermesi
(MEK) BOM: 7, 18, 20
B501-6. Horses give hero hair to whistle if he is in difficulty / Atların, darda kaldıklarında ıslık çalması için kahramana kıl(lar)ını vermesi
(MEK) BOM: 1
B501-7. In case of difficulty hero measures hairs beforehand taken
from his horse chooses the shortest one and whistles it to summon his
horse / Kahramanın başı darda kaldığında atının (kendisini çağırmak üzere) verdiği kılları ölçüp, en küçüğünü halka yaparak ıslık çalması (MEK)
BOM: 18
B501-8. lions give hero feather to burn if he is in / Aslanın, darda kaldıklarında yakması için kahramana kıl(lar)ını vermesi (MEK) BOM: 21
986
Erkan KARAGÖZ
B501-9. In case of difficulty hero summons his horse by whistling
with hairs taken from the horse before / Kahramanın başı darda kaldığında daha önce atından aldığı kıllarla ıslık çalarak atını çağırması (MEK)
BOM: 2
B501-10. In case of difficulty hero measures hairs before taken from
his horse chooses the longest one and rips it to summon his horse / Kahramanın başı darda kaldığında atının (kendisini çağırmak üzere) verdiği
kıllardan en uzununu dişleyip koparması (MEK) BOM: 18
B511.5-2. Eating owl flesh heals sick person / Bilinmeyen bir hastalığı
olan kişinin baykuşun sol kaburgasını yiyerek iyileşmesi (MEK) BOM: 1
B516-1. When magic bird flap three times a hero’s sight gets restored
/ Sihirli kuşun üç defa kanat çırpması yoluyla görme yetisinin eski hâline
getirilmesi (MEK) BOM: 7
B535.0.3. Goat as nurse for child / Çocuğun bir keçi tarafından
emzirilmesi (beslenmesi) TOM: 28
B535.0.7-3. Goose as nurse for child / Bir çocuk emziricisi olarak kaz
(MEK) TOM: 22
B535.0-15. Lion as nurse for child / Bir çocuk bakıcısı olarak aslan
(MEK) BOM: 48
B540-3. Helpful horse rescues his owner / Yardımsever atın sahibini
kurtarması (MEK) BOM: 8
B542.1-4. Blackbird carries a man in a safe way / Karakuşun güvenli
bir şekilde insanı taşıması (MEK) TOM: 13
B546-1. Wolf searches for dead man / Kurdun ölü adamı araması
(MEK) BOM: 8
B551.2-2. Simorg carries man across water / Simurg kuşunun kişiyi
suyun karşı tarafına taşıması (MEK) BOM: 16
B552. Man carried by bird / İnsanın kuş tarafından taşınması TOM:
1, 49, 56
B557.15. Wolf carries man / Kurdun insanı taşıması BOM: 6
B557.5. Person carried by lion / İnsanın bir aslan tarafından taşınması
BOM: 21
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
987
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
B562.2-1. Owl advises about investment / Baykuşun yatırım yapma
hakkında nasiyatlarda bulunması (MEK) BOM: 40
B569-4. Horse advises hero / Atın kahramana nasihat etmesi (akıl
vermesi) (MEK) TOM: 31, 36, 45 – BOM: 1, 2, 3, 8, 40, 45, 51
B587-4. Magic horse fetches clothes for men / Sihirli atın insan için
elbiseler alıp gelmesi (MEK) TOM: 31
B599-4. Pigeon chooses the hero who rescues the imprisoned girl / Güvercinin tutsak olan kızı kurtaracak kahramanı seçmesi (MEK) BOM: 16
B604.1. Marriage to snake / Yılanla evlenme TOM: 12 – BOM: 44
B605. Marriage to dragon / Ejderha ile evlenme BOM: 15
B71. Sea horse. Horse living in sea / Deniz atı. Atın denizin içinde
yaşaması BOM: 24, 46
B72-2. Sea ox. Ox living in sea / Öküzün denizin içinde yaşaması
(MEK) TOM: 32
B731.5. Silver, gold, and diamond birds / Gümüş, altın ve elmas kuşlar BOM: 7
B731.5.0. Copper birds / Bakır kuşlar BOM: 7
B771. Wild animal miraculously tamed / Vahşi hayvanların şaşılacak
bir şekilde evcilleştirilmesi TOM: 38
B872. Giant birds / Devasa kuşlar TOM: 49
B875.1. Giant serpent / Devasa yılan TOM: 9, 10, 12 – BOM: 16
B877.2-1. Gigantic horse / Devasa at (MEK) TOM: 1, 31, 36 – BOM:
7, 24
B91. Mythical serpent / Mitolojik yılan BOM: 44
B91-8. Mythical serpent: Shahmaran / Mitolojik yılan: Şahmeran
(MEK) TOM: 9
B91-9. Mythical serpent: Yuha / Mitolojik yılan: Yuha (MEK) TOM: 15
B91-9.1. Yuha snake in form of human does not have a belly button /
İnsan suretindeki yuha yılanının göbek deliğinin olmaması (MEK) TOM:
15
988
Erkan KARAGÖZ
B91-9.2. Yuha snake in form of human has a very long tongue / İnsan
suretindeki yuha yılanının çok uzun dilli olması (MEK) TOM: 15
B91-9.3. Yuha snake in form of human licks someone without his notice and makes him weaker and ill day by day / İnsana dönüşebilen yuha
yılanının karşısındaki kişiyi yalayarak ona hissettirmeden günden güne
onu zayıflatıp hasta etmesi (MEK) TOM: 15
D0. Transformation (general) / Dönüşüm (Genel) TOM: 43
D100. Transformation: man to animal / İnsanın hayvana dönüşmesi
TOM: 43, 51
D100-0.1. Transformation: man to animal herd / İnsanın, hayvan sürüsüne dönüşmesi (MEK) TOM: 30
D1011.1. Magic animal horn / Sihirli hayvan boynuzu BOM: 4
D1011.1-1. Magic cattle horn / Sihirli sığır boynuzu (MEK) TOM: 21
D1015-1. Magic intestines / Sihirli bağırsaklar (MEK) TOM: 24
D1018-1. Magic milk of bear / Sihirli ayı sütü (MEK) BOM: 41
D1021. Magic feather / Sihirli kuş tüyü (telek) TOM: 36, 56 – BOM: 8
D1021.1-1. Magic eagle’s power in one feather / Sihirli kartalın gücünün bir tüyde olması (MEK) BOM: 9
D1021-2. Magic goose feather / Sihirli kaz tüyü (telek) (MEK) TOM: 3
D1021-3. Magic crane feather / Sihirli turna tüyü (telek) (MEK) TOM: 58
D1023.1. Magic hair of bear / Ayının sihirli tüyü TOM: 58
D1023.3. Magic hair of lion’s tail / Aslanın kuyruğunun sihirli kılı
BOM: 21
D1023-5. Magic hair of horse’s tail / Atın kuyruğunun sihirli kılı
(MEK) BOM: 52
D1023-6. Magic hair of horse / Atın sihirli kılı (MEK) BOM: 4, 20
D1023-7. Magic hair of horse’s mane / Atın yelesinin sihirli kılı (MEK)
BOM: 40
D1024. Magic egg / Sihirli yumurta TOM: 2
D1025.2. Magic fishskin / Sihirli balık pulu TOM: 58
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
989
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1025.5. Magic cowhide / Sihirli sığır derisi BOM: 20
D1030.1. Food supplied by magic / Sihir aracılığıyla yemek ihtiyacının karşılanması TOM: 50
D1031.2-3. Only one who bakes the muffin can slice it / Sihirli çöreği
sadece pişiren kişinin kesebilmesi (MEK) TOM: 30
D1031.2: 4. When muffin gets sliced, there appears a pigeon / Kesilen
sihirli çöreğin içinden güvercin çıkması (MEK) TOM: 30
D1032.1. Magic meal of snakes / Sihirli yılandan yapılan yemek
TOM: 9
D1039: 3. Magic flour / Sihirli un (MEK) BOM: 51
D1050. Magic clothes / Sihirli elbise BOM: 47
D1050.1. Clothes produced by magic / Sihir aracılığıyla elbise yapılması TOM: 50 – BOM: 18
D1052. Magic garment (robe, tunic) / Sihirli elbise (kaftan, ceket)
TOM: 21
D1053-1. Magic coat / Sihirli ceket (MEK) TOM: 52 – BOM: 30
D1055. Magic trousers (breeches) / Sihirli pantolon TOM: 48
D1056. Magic shirt / Sihirli gömlek TOM: 1, 48 – BOM: 15, 31
D1057. Magic belt / Sihirli kemer TOM: 48
D1065.1. Magic boots / Sihirli çizme TOM: 52 – BOM: 7, 35, 36
D1065.2. Magic shoes / Sihirli ayakkabı BOM: 29 – TOM: 1, 55
D1067.1. Magic hat / Sihirli şapka TOM: 4, 43, 50, 52 – BOM: 29- 35
D1068. Magic collar / Sihirli tasma BOM: 33
D1069.1. Magic handkerchief / Sihirli mendil TOM: 2, 7 – BOM: 4, 23
D1072.1. Magic comb / Sihirli tarak TOM: 7, 10, 23, 37, 43, 58 –
BOM: 2, 15
D1076. Magic ring / Sihirli yüzük TOM: 1, 46, 48, 51, 56, 58 – BOM:
12, 27, 51
D1081. Magic sword / Sihirli kılıç TOM: 52
990
Erkan KARAGÖZ
D1083. Magic knife / Sihirli bıçak TOM: 41, 43 – BOM: 28, 41
D1083.1. Magic dagger gives strength / Sihirli hançerin güç vermesi
BOM: 17
D1084. Magic spear / Sihirli mızrak BOM: 51
D1092. Magic arrow / Sihirli ok BOM: 16, 40
D1094. Magic cudgel (club) / Sihirli sopa TOM: 50, 53 – BOM: 29,
30, 36, 51, 56
D11. Transformation woman to man / Kadının erkeğe dönüşmesi
TOM: 47
D11.1. Transformation: ogress to man / Devin insana dönüşmesi
TOM: 32, 57 – BOM: 16
D1118-2. Magic wind car / Sihirli rüzgâr arabası (MEK) BOM: 8
D1118-3. Magic flying car / Sihirli uçan araba (MEK) TOM: 1
D1118-4. Magic flying ship / Sihirli uçan gemi (MEK) TOM: 1
D1118-5. Magic flying balloon / Sihirli uçan balon (MEK) TOM: 1
D1121. Magic boat / Sihirli kayık BOM: 35
D1132. Magic palace / Sihirli saray BOM: 8
D1144-1. Magic golden stairs / Sihirli altın merdiven (MEK) TOM: 11
D1146. Magic door (gate) / Sihirli kapı TOM: 49
D1153.1. Magic tablecloth / Sihirli sofra bezi BOM: 11
D1153.1. Magic tablecloth / Sihirli sofra bezi TOM: 46 – BOM: 2, 56
D1154.1. Magic bed / Sihirli yatak TOM: 51
D1155. Magic carpet / Sihirli Halı BOM: 16, 17, 18
D1155-1. Magic felt (mat) / Sihirli keçe (MEK) BOM: 35, 36, 50
D1162. Magic light / Sihirli ışık (nur) BOM: 2, 8, 17
D1163. Magic mirror / Sihirli ayna TOM: 7, 10, 23, 37, 39, 43, 56,
58 – BOM: 2, 11, 18
D1168- Magic crystal / Sihirli kristal (MEK) BOM: 17
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
991
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D117.1. Transformation: man to mouse / İnsanın fareye dönüşmesi
TOM: 51, 57
D1171.11. Magic basket / Sihirli sepet TOM: 53
D1171.1-1. Magic pot produces gold / Sihirli kabın yiyecek üretmesi
(MEK) BOM: 55
D1171.4. Magic pitcher / Sihirli ibrik BOM: 51
D1171.8. Magic bottle / Sihirli şişe BOM: 31
D1174. Magic box / Sihirli kutu BOM: 51
D1174-2. Magic cigarette box / Sihirli sigara tabakası (MEK) TOM: 32
D1177. Magic spoon / Sihirli kaşık BOM: 1
D1187. Magic awl / Sihirli tığ TOM: 1
D1193. Magic bag (sack) / Sihirli çanta (kese) TOM: 14, 21, 30 –
BOM: 30, 37
D12. Transformation: man to woman / Erkeğin kadına dönüşmesi
TOM: 47
D1203. Magic rope / Sihirli urgan BOM: 46
D1206. Magic axe / Sihirli balta BOM: 46
D1208. Magic whip / Sihirli kamçı TOM: 10, 43, 46, 50
D1209.1-1. Magic silver bridle / Sihirli gümüş yular (MEK) TOM:
40 – BOM: 44
D1209.4. Magic hammer / Sihirli çekiç BOM: 37
D1209-9. Magic grindstone / Sihirli bileği taşı (MEK) TOM: 10, 23,
43 – BOM: 2
D1209-10. Magic crowbar / Sihirli küskü (kol demiri) (MEK) BOM: 50
D1209-11. Magic roller ring / Sihirli oklava (MEK) BOM: 51
D1209-12. Magic saddle blanket (caparison) / Sihirli eyer örtüsü
(MEK) TOM: 45
D1223-1. Magic kuray / Sihirli kuray (MEK) BOM: 11, 45
D1224. Magic pipe (musical) / Sihirli düdük (müzikle ilgili) TOM: 13,
49, 52, 53 – BOM: 5, 17
992
Erkan KARAGÖZ
D1225. Magic whistle / Sihirli ıslık BOM: 35
D1239-1. Magic accordion / Sihirli akordeon (MEK) BOM: 31
D1241. Magic medicine / Sihirli ilaç TOM: 27
D1242.1. Magic water / Sihirli su TOM: 1 – BOM: 10, 23, 51
D1242.1-0. Magic yellow water / Sihirli sarı su (MEK) BOM: 7
D1242.1-3. Magic gold water / Sihirli altın su (MEK) TOM: 34
D1242.2. Magic potion / Sihirli iksir BOM: 5
D1254.1. Magic wand / Sihirli değnek (çubuk, asa) TOM: 1, 16, 41,
45 – BOM: 23, 25
D1254.2-1. Magic silver rod / Sihirli gümüş sopa (MEK) BOM: 39
D1254.2-2. Magic copper rod / Sihirli bakır sopa (MEK) BOM: 39
D1254.2-3. Magic bronze rod / Sihirli tunç sopa (MEK) BOM: 39
D1258. Magic bridge / Sihirli köprü TOM: 50
D1258.1. Bridge made by magic / Sihir aracılığıyla köprü yapılması
TOM: 13, 36, 50 – BOM: 15, 29
D1258.1-1. Bridge made by magic handkerchief / Sihirli mendil
aracılığıyla köprünün ortaya çıkması (MEK) TOM: 7
D1263. Magic mill / Sihirli değirmen
D1266.1. Magic writings (gramerye, runes) / Sihirli yazılar (büyücülük,
runik alfabesi) BOM: 50
D1271. Magic fire / Sihirli ateş BOM: 16, 17
D1275.1. Magic music / Sihirli müzik BOM: 51
D1275.1-1 Magic music produced by flowers / Çiçekler tarafından
sihirli müziğin yapılması (MEK) BOM: 11
D1286-1. Magic silver horseshoe / Sihirli gümüş nal (MEK) TOM: 40
D1288. Magic coin / Sihirli para BOM: 31
D131. Transformation: man to horse / İnsanın ata dönüşmesi TOM:
16, 30, 40, 47, 48, 52, 56, 58 – BOM: 8, 15
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
993
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1311.8. Divination by head (skull) / Baş tarafından kehanet
(Kurukafa, kafatası) TOM: 28 – BOM: 34
D1313.6. Magic apple indicates road. Rolls ahead / Sihirli elmanın
ileriye doğru yuvarlanarak yolu göstermesi TOM: 53
D1314.1. Magic arrow indicates desired place / Sihirli okun istenilen
yeri göstermesi BOM: 40
D1316.5. Magic speaking reed (tree) betrays secret / Sihirli kamışların
bir sırra ihanet etmesi TOM: 29
D132.1. Transformation: man to ass / İnsanın eşeğe dönüşmesi BOM: 29
D1323.1. Magic clairvoyant mirror / Görülmeyen şeyleri görebilen sihirli ayna TOM: 39, 56 – BOM: 17
D1323.1.1. Magic mirror reflects the face of whoever dies / Sihirli
aynanın her kim ölüyorsa onun yüzünü göstermesi BOM: 18
D133.3. Transformation: man to ox / İnsanın öküze dönüşmesi TOM: 39
D133.3. Transformation: man to ox / İnsanın öküze dönüşmesi TOM: 40
D1335.15. Magic strength-giving apple / Sihirli güç veren elma TOM: 1
D1335.2. Magic strength-giving drink / Sihirli güç veren içecek BOM: 7
D1335.2.2. Water as magic strengthening drink / Güçlendirici sihirli
bir içecek olarak su TOM: 1, 2, 41 – BOM: 5, 10, 23, 40, 51
D1335.2-1. Magic strength-giving yellow drink / Sihirli güç verici
sarı su (MEK) BOM: 7
D1335-18. Magic trousers gives strength / Sihirli pantolonun güç vermesi (MEK) TOM: 48
D1335-19. Magic shirt gives strength / Sihirli gömleğin güç vermesi
(MEK) TOM: 48
D1335-20. Magic belt gives strength / Sihirli kemerin güç vermesi
(MEK) TOM: 48
D1335-21. Magic flower gives strength / Sihirli çiçeğin güç vermesi
(MEK) TOM: 48
D133-6. Transformation: man to cattle / İnsanın sığıra dönüşmesi
(MEK) TOM: 58
994
Erkan KARAGÖZ
D1336.7. Magic drink gives weakness / Sihirli içeceğin güçsüzlük
vermesi BOM: 7
D1336.7-1. Water as magic weakening drink / Güçsüzleştirici sihirli
bir içecek olarak su (MEK) TOM: 1, 2
D1336.8. Magic spell gives weakness / Sihirli tılsımın güçsüzlük
vermesi TOM: 46
D1337.1.10. Magic apple makes beautiful / Sihirli elmanın güzel
yapması BOM: 30
D1337.1.2. Water gives magic beauty / Suyun sihirli bir güzellik
vermesi TOM: 31 – BOM: 10
D1337.1-13. Magic fruit makes beautiful / Sihirli meyvenin
güzelleştirmesi (MEK) TOM: 21
D1338.12. Rejuvenation by magic feather / Sihirli kuş tüyü (telek)
aracılığıyla gençleştirme BOM: 8
D134.1. Transformation: man to he-goat / İnsanın erkek keçiye (teke)
dönüşmesi BOM: 30
D134.2. Transformation: man to she-goat / İnsanın dişi keçiye
dönüşmesi TOM: 12, 44 – BOM: 30
D1342.2-1. After eating magic apple, the blind person recovers his/
her sight / Sihirli elma yedikten sonra kişinin tekrar görmeye başlaması
(MEK) BOM: 44
D1347.1. Magic apple produces fecundity / Sihirli elmanın doğurganlık
sağlaması BOM: 22
D1347.5-1. Man without a kid gets a kid by eating a magic fish /
Çocuğu olmayan erkeğin bir sihirli balığı yemesi sayesinde çocuk sahibi
olması (MEK) TOM: 57
D1361.15. Magic cap renders invisible / Sihirli şapkanın görünmezlik
sağlaması TOM: 50, 52 – BOM: 29, 35
D1361.37. Magic shirt renders invisible / Sihirli gömleğin görünmezlik
sağlaması BOM: 31
D1361.38. Magic boots render invisible / Sihirli çizmelerin görünmez
yapması BOM: 36
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
995
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1361-45. Magic coat renders invisible / Sihirli ceketin görünmezlik
sağlaması (MEK) TOM: 52 – BOM: 30
D1361-46. Magic Caftan (robe) render invisible / Sihirli kaftanın
görünmezlik sağlaması (MEK) TOM: 21
D1364.4.1. Apple causes magic sleep / Elmanın sihirli bir uykuya
neden olması TOM: 58
D1364.7. Sleeping potion: drink causes magic sleep / Uyutan iksir: Bu
iksir içildiğinde sihirli bir uykuya neden olması BOM: 5
D1375.1.1. Magic fruit causes horns to grow on person / Sihirli
meyvenin insanda boynuz çıkmasına neden olması TOM: 21
D1375.1.1.10-1. Magic red strawberry cause horns to grow on person
/ Sihirli kırmızı çileğin insanda boynuz çıkmasına neden olması (MEK)
TOM: 51
D1375.2.1. Magic fruit removes horns from person / Sihirli meyvenin
insandan boynuzu ortadan kaldırması TOM: 21
D1375.2.1-4.1. Magic whitish strawberry removes horns from person
/ Sihirli beyazımsı çileğin insandan boynuzları çıkarması (MEK) TOM: 51
D1375.4.2. Magic fruit causes tail to grow / Sihirli kırmızı çileğin
insanda kuyruk çıkmasına neden olması TOM: 51
D1375.4-3.1.1. Magic whitish strawberry removes tail from person /
Sihirli beyazımsı çileğin insandan kuuyruğu çıkarması (MEK) TOM: 51
D1375.6-2. Magic red strawberry causes feathers to grow on person /
Sihirli kırmızı çileğin insanda tüy çıkmasına neden olması (MEK) TOM: 51
D1380.2.2-1. Magıc elm as guardian of girl / Sihirli karaağacın kızı
koruması (MEK) TOM: 18
D1380.5-1. Magic lake as guardian of girl / Sihirli gölün kızı koruması
(MEK) TOM: 18
D1382-14. Magic hat protects from burning / Sihirli şapkanın
yanmaktan koruma sağlaması (MEK) TOM: 4
D1382-15. Magic hat protects from burning sun rays / Sihirli şapkanın
güneşin yakıcı ışınlarından koruma sağlaması (MEK) TOM: 43
996
Erkan KARAGÖZ
D1400.1.19-1. Magic eagle feather gives power over enemy / Sihirli kartalın tüyünün düşmanın üstesinden gelmek için güç vermesi (MEK)
BOM: 9
D1401.1. Magic club (stick) beats person / Sihirli sopanın kişiyi dövmesi BOM: 55, 56
D1402.10. Magic wand kills / Sihirli çubuğun öldürmesi TOM: 45
D1402.1-1. Magic flower kills / Sihirli çiçeğin öldürmesi (MEK)
BOM: 14
D141. Transformation: man to dog / İnsanın köpeğe dönüşmesi BOM: 47
D141. Transformation: man to dog / İnsanın köpeğe dönüşmesi TOM: 16
D1413.7. Basin to which one sticks / Leğenin birine yapışıp kalması
TOM: 25
D1413-26. Magic tongs stick to one’s hands / Sihirli maşanın birisinin
eline yapışıp kalması (MEK) TOM: 30
D1413-27. Magic wooden ruler stick to one’s hands / Sihirli tahta
cetvelin birisinin eline yapışıp kalması (MEK) TOM: 30
D1421.0-4. Magic feather summons lion helper / Sihirli teleğin yardımcı aslanı çağırması (MEK) TOM: 56
D1421.0-5. Magic feather summons turtle helper / Sihirli teleğin yardımcı kaplumbağayı çağırması (MEK) TOM: 56
D1421.0-6. Magic feather summons bird helper / Sihirli teleğin yardımcı kuşu çağırması (MEK) TOM: 56
D1421.1.6. Magic ring summons genie / Sihirli yüzüğün cini çağırması TOM: 1, 51 – BOM: 27
D1421.1.9-1. Magic hair summons horse / Sihirli kılın bir atı çağırması (MEK) BOM: 19
D1421.1-15. Magic wand summons genie / Sihirli değneğin cini çağırması (MEK) TOM: 1
D1421.1-16. Opening box (chest) summons genie / Sandığı açma yoluyla cinin çağrılması (MEK) TOM: 17
D1421.1-17. Burping summons genie / Geğirme aracılığıyla cinin çağırılması (MEK) TOM: 47
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
997
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1421.4-3. Magic hair burned to summon horse / Atı çağırmak için
sihirli kılın yakılması (MEK) BOM: 3, 4, 20, 40
D1421.4-4. With magic hair whistled to summon horse / Atı çağırmak
için sihirli kılla ıslık çalınması (MEK) BOM: 1
D1421.4-5. With magic hair pulled to summon horse / Atı çağırmak
için sihirli kıllın çekilmesi (MEK) BOM: 1
D1421-7. Magic ring summons fairy / Sihirli yüzüğün perileri çağırması (MEK) TOM: 51
D1421-8. When hero whistles with magic ring, his horse comes / Sihirli yüzükle ıslık çalındığından kahramanın atının gelmesi (MEK) TOM:
48
D1441.1.2. Magic pipe calls animals together / Sihirli düdüğün hayvanları bir araya çağırması TOM: 49, 53
D1441.1.2-1. Magic pipe (whistle) calls horse to master / Sihirli düdüğün atı sahibine çağırması (MEK) TOM: 52
D1442.1. Magic bridle restrains all horses / Sihirli dizginin atları dizginlemesi TOM: 40
D1442.6-3. Magic spell stops horses / Sihir ile atların durdurulması
(MEK) BOM: 25
D1442-14. Magic horseshoe restrains all horses / Sihirli nalın atları
dizginlemesi (MEK) TOM: 40
D1446-6. Person keeps rabbit herd from straying by magic stick / Dağılan tavşan sürüsünü sihirli sopa yardımıyla toplama (MEK) TOM: 39
D1451.2. Inexhaustible bag (sack) furnishes money / Torbanın bitip
tükenmek bilmeyen para sağlaması TOM: 14, 21, 30 – BOM: 30, 37
D1456.2-2. Magic ring provides gold / Sihirli yüzüğün altın sağlaması
(MEK) BOM: 27
D1456-1. Magic wooden ornament wakes up sleeping person / Süslemeli tahtanın kişiyi uyandırması (MEK) BOM: 14
D1470.1.23-1. Magic wishing-pipe summons old man helper / Sihirli
dilek düdüğünün ihtiyar yardımcı çağırması (MEK) BOM: 5
998
Erkan KARAGÖZ
D1470.1.31. Magic wishing-whip / Sihirli dilek kamçısı TOM: 50
D1472.1.23. Magic basket supplies food / Sihirli sepetin yemek ihtiyacını karşılaması TOM: 53
D1472.1.2-5. Person who licks the magic stone and then he does not
feel hunger or thirst / Sihirli taşı yalayan kişinin açlık ya da susuzluk hissetmemesi (MEK) TOM: 9
D1472.1.8. Magic table-cloth supplies food and drink / Sihirli sofra
bezinin yemek ve içecek sağlaması BOM: 11, 56 – TOM: 46
D1472.1-34. Magic cigarette box supplies food / Sihirli sigara tabakasının yemek ihtiyacını karşılaması (MEK) TOM: 32
D1472.1-37. Magic hair provides food / Sihirli saç kılının yemek sağlaması (MEK) TOM: 13
D1473-3. Magic feather furnishes clothes (bedclothes) / Sihirli kuş
tüyünün (telek) yatak takımları sunması (MEK) BOM: 8
D1473-4. Magic hair furnishes clothes / Sihirli kılın elbise sunması
(MEK) BOM: 19
D1473-5. Magic fruit furnishes clothes / Sihirli meyvenin elbise sağlaması (MEK) TOM: 21
D1475.1. Magic soldier-producing horn / Sihirli asker üreten boynuz
BOM: 4
D1475.1-1. Magic soldier-producing cattle horn / Sihirli asker üreten
sığır boynuzu (MEK) TOM: 21
D1475-8. Magic soldier-producing club / Sihirli asker üreten sopa
(MEK) TOM: 53 – BOM: 31
D1475-9. Magic faggot produces soldiers / Sihirli asker üreten çalı
çırpı (MEK) BOM: 31
D1475-10. Magic garbanzo produces soldiers / Sihirli nohudun asker
üretmesi (MEK) BOM: 17
D1475-11. Magic soldier-producing ring / Yüzüğün sihirli asker sağlaması (MEK) TOM: 46
D1475-12. Magic soldier-producing bottle / Sihirli asker üreten sopa
(MEK) BOM: 31
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
999
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1478-3. Magic mirror illuminates dark place / Sihirli aynanın karanlık yeri aydınlatması (MEK) BOM: 11
D1489- Magic hair provides sword / Sihirli kılın kılıç temin etmesi
(MEK) BOM: 19
D1489-1. Magic handkerchief provides weapons / Sihirli mendilin silah sağlaması (MEK) BOM: 4
D150. Transformation: man to bird / İnsanın kuşa dönüşmesi TOM:
40, 43 – BOM: 7
D1500.1.17-2. Magic arrow restores the blind person’s sight / Sihirli
okun kör kişinin görme yetisini eski hâline getirmesi (MEK) BOM: 42
D1500.1.18. Magic healing water / Sihirli şifalı su BOM: 21
D1500.1.18-7. Magic healing water in the well restores the blind person’s sight / Kuyunun içindeki sihirli şifalı suyun kör kişinin görme yetisini
eski hâline getirmesi (MEK) BOM: 40
D1500.1.33.1-3. Magic healing milk of hawk / Akkuşun (Atmaca) sihirli şifalı sütü (MEK) BOM: 20
D1500.1.33.1-4. Magic healing milk of six-breasted cow / Altı memeli
ineğin sihirli iyileştirici sütü (MEK) TOM: 42
D1500.1.33-6. Magic feather cures disease / Sihirli kuş tüyünün (telek)
hastalıkları tedavi etmesi (MEK) BOM: 8
D1500.1.33-7. Magic feather gives strength / Sihirli kuş tüyünün (telek) güç vermesi (MEK) BOM: 8
D1500.1.33-8. Magic healing snake meat / Sihirli iyileştirici yılan eti
(MEK) TOM: 9
D1500.1.4.2. Magic healing leaves / Sihirli şifalı yapraklar TOM: 23
– BOM: 16
D1502-12. Magic medicine cures bedded trouble / Sihirli ilacın yatalak olma rahatsızlığını tedavi etmesi (MEK) TOM: 27
D151.1. Transformation: man to swallow / İnsanın kırlangıca
dönüşmesi TOM: 11
D151.3. Transformation: man to nightingale / İnsanın bülbüle
dönüşmesi TOM: 11, 43, 44 – BOM: 25
1000
Erkan KARAGÖZ
D151.4. Transformation: man to crow / İnsanın kargaya dönüşmesi
TOM: 44
D151.8. Transformation: man to sparrow / İnsanın serçeye dönüşmesi
TOM: 11
D1520.10. Magic transportation by shoes / Ayakkabı aracılığıyla
sihirli seyahat TOM: 55 – BOM: 29
D1520.10-2. Magic transportation by boots / Çizme yardımıyla sihirli
yolculuk (MEK) TOM: 52
D1520.12. Magic transportation by ring / Yüzük yardımıyla sihirli
yolculuk TOM: 56
D1520.15. Transportation in magic ship / Sihirli gemiyle yolculuk
TOM: 34
D1520.17.1. Magic transportation on flying bedstead / Karyola
üstünde uçarak sihirli seyahat TOM: 51 – BOM: 31
D1520.19. Magic transportation by carpet / Halı sayesinde sihirli
seyahat BOM: 16, 17, 18
D1520.19-1. Magic transportation by felt (mat) / Keçe (halı)
aracılığıyla sihirli ulaşım (MEK) BOM: 35
D1520.2. Magic transportation by cloud / Bulut aracılığıyla sihirli
yolculuk TOM: 7 – BOM: 16
D1520.27.1. Magic transportation by club / Sihirli sopa aracılığıyla
seyahat TOM: 50
D1520-38. Transportation by magic cloth / Sihirli örtü aracılığıyla
ulaşım (MEK) BOM: 51
D1520-39. Transportation by spell / Tılsım yoluyla ulaşım (MEK)
TOM: 13
D1524.8. Leaf serves as boat / Yaprağın kayık olarak kullanılması
(MEK) TOM: 21
D1531-12. Magic hammer gives power of flying / Sihirli çekicin uçma
gücü vermesi (MEK) BOM: 37
D1531-13. Magic felt gives power of flying / Sihirli keçenin uçurması
(MEK) BOM: 36
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1001
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D154.1. Transformation: man to dove / İnsanın güvercine dönüşmesi
TOM: 11, 22, 40, 44, 56 – BOM: 15
D1548.1-2. Magic hat controls blizzard / Sihirli şapkanın kar fırtınasını
kontrol etmesi (MEK) TOM: 4
D1548.1-3. When one blows a whistle three times, hurricane breaks
out / Sihirli düdüğü üç defa çalınca bir kasırganın ortaya çıkması (MEK)
TOM: 13
D1551-10. Magic spell causes waters to divide / Sihirli tılsımın suyu
ikiye ayırması (MEK) TOM: 46
D1552.0.1. Door opens in mountain / Kapının dağın içine açılması
TOM: 46 – BOM: 16, 17
D1552.11. Magic stone opens treasure mountain / Sihirli taşın dağdaki
değerli şeyi açması BOM: 2
D1552-13. Magic apple opens mountain while thrown / Sihirli elmanın
atılmasıyla dağın açılması (MEK) TOM: 52
D1564-8. Magic word cuts anything from forty kilometers away / Sihirli
kılıcın herhangi bir şeyi kırk kilometreden kesebilmesi (MEK) TOM: 52
D1599.4-2. Magic egg produces boot / Sihirli yumurtanın çizme
vermesi (MEK) TOM: 2
D1599.4-3. Magic egg produces dress / Sihirli yumurtanın elbise
vermesi (MEK) TOM: 2
D1601.18. Self-playing musical instruments / Kendi kendine çalan
müzik aletleri BOM: 51
D1601.18-4. Self-playing gramofon / Kendi kendine çalan gramofon
(MEK) TOM: 45
D1601.32-2. Letter delivers from magic cloud / Mektubun sihirli bulut
tarafından teslim edilmesi (MEK) BOM: 2
D1601.34. Self-serving spoon / Kendi kendine yediren kaşık BOM: 1
D1601.36. Self-going shoes / Kendi kendine giden ayakkabı TOM: 55
D1601.4-6. Automatic combat car / Otomatik savaş arabası (MEK)
BOM: 4
1002
Erkan KARAGÖZ
D1601-38. Self-going car / Kendi kendine giden araba (MEK) BOM: 35
D1602.12. Self-returning head. When head is cut off it returns to proper place without harm to owner / Kendi kendine yerine gelen baş. Baş
kesildiğinde sahibine hasarsız bir şekilde tam yerine dönmesi TOM: 31
D161.2. Transformation: man to goose / İnsanın kaza dönüşmesi
TOM: 58
D161.3. Transformation: man to duck / İnsanın ördeğe dönüşmesi
TOM: 39 – BOM: 13
D1610.2-3. Speaking apple tree / Konuşan elma ağacı (MEK) TOM: 52
D1610.31. Speaking food / Konuşan yemek TOM: 9
D1615-10. Singing hair / Türkü söyleyen saç kılı (MEK) TOM: 18
D1619-4. Speaking basket / Konuşan sepet (MEK) TOM: 53
D1619-5. Speaking sandal / Konuşan çarık (MEK)TOM: 19
D1626-2. Artificial flying ogre / Kanat takarak uçan dev (MEK)
TOM: 56
D1652.1.2. Cake magically increases / Çöreğin sihirli bir şekilde
çoğalması BOM: 8
D1652.2-1. Inexhaustible magic water syrup / Bitmek tükenmek bilmeyen sihirli su şerbeti (MEK) BOM: 8
D1654.3.1-2. Person who sees Shahmaran gets indelible marks on
his body / Şahmeranı gören kişinin vücudunda kalıcı benekler oluşması
(MEK) TOM: 9
D166.1. Transformation: man to chicken (cock, hen) / İnsanın tavuğa
dönüşmesi TOM: 47
D166.1.1. Transformation: man to cock / İnsanın horoza dönüşmesi
(Thompson, devleri insanların içinde değerlendiriyor) TOM: 43
D170. Transformation: man to fish / İnsanın balığa dönüşmesi TOM:
40, 43
D1711. Magician / Sihirbaz (Büyücü) TOM: 39 – BOM: 9
D1712. Soothsayer (diviner, oracle, etc.) / Falcı BOM: 1, 16, 16, 32
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1003
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D1712.3. Interpreter of dreams / Rüya yorumlayıcısı TOM: 50, 51 –
BOM: 32, 34
D1712.3-1. Interpretation of a dream by a snake / Rüyanın bir yılan
tarafından yorumlanması (MEK) TOM: 26
D1733.2. Magic power by crawling through ear of magic horse / Sihirli atın kulaklarının içinden sürünerek geçme yoluyla (kazanılan) sihirli
güç BOM: 2
D1775-1. Magic results from licking / Atın kanını yalayarak at gücü
kazanma (MEK) BOM: 3
D179.2. Transformation: man to pike / İnsanın turna balığına
dönüşmesi TOM: 40
D1799-7. Magic power from drinking blood / Kan içerek sihirli güç
kazanma (MEK) BOM: 2
D1799-7. Magic powers from earth / Topraktan sihirli güç kazanma
(MEK) BOM: 2
D181. Transformation: man to spider / İnsanın örümceğe dönüşmesi
TOM: 25
D1810.8.2. Information received through dream / Rüya yoluyla bilginin elde edilmesi TOM: 48 – BOM: 34
D1811-3. Person gets wiser by immerging himself in boiling milk
cauldron / Kaynayan süt kazanının içine girip çıkarak bilgelik kazanma
(MEK) TOM: 36
D1812.3.3. Future revealed in dream / Gelecekte olacakların rüyada
görülmesi TOM: 5, 50, 54 – BOM: 32, 34
D1814.1. Advice from magician (fortune-teller, etc.) / Büyücüden (falcı vb.) nasihat alma TOM: 51 – BOM: 1, 16, 35
D1821.3.7.3. Crystal-gazing / Kristale bakma BOM: 17
D1835-7. Magic strength obtained from horse hair / Atın kılından sihirli güç elde etme (MEK) BOM: 18
D1866-4. Witch swallows a seriously ill person and disgorges him as
more beautiful than before / Cadının ağır hasta olan bir kişiyi yutup çıkarmasıyla kişinin eskisinden daha güzel olması (MEK) TOM: 2
1004
Erkan KARAGÖZ
D1866-4.1.1. Beautification by eating magic whitish strawberry / Sihirli beyazımsı çileğin yenilmesiyle güzelleşme (MEK) TOM: 51
D1869- Person gets prettier by immerging herself in boiling milk cauldron / Kaynayan süt kazanının içine girip çıkarak güzelleşme (MEK)
TOM: 36
D1889-12. Rejuvenation by blowing / Üfleme yoluyla gençleştirme
(MEK) TOM: 12
D191. Transformation: man to serpent (snake) / İnsanın yılana
dönüşmesi TOM: 11, 15 – BOM: 23
D195.Transformation: man to frog / İnsanın kurbağa dönüşmesi
TOM: 25, 30
D199.2. Transformation: man to dragon / İnsanın ejderhaya dönüşmesi
BOM: 39
D2031. Magic illusion / Sihirli göz aldanması TOM: 46
D2070. Bewitching / Büyü yapma TOM: 1, 15, 17, 27, 39, 51 – BOM:
14, 47
D2070-2. Magic hair used for bewitching / Sihirli kılın büyü yapmak
için kullanılması (MEK) BOM: 52
D2072.0.2.1. Horse enchanted so that he stands still / Atın hareketsiz
kalması için büyülenmesi BOM: 9
D2074.1.1.3-1. Person summons bear by firing its hairs which collected before / Daha önce alınan tüylerini yakarak ayıyı çağırma (MEK)
TOM: 58
D2074.1.2-2. Person summons fish by shining its scale which collected before / Daha önce alınan pulunu ışıldatarak balığı çağırma (MEK)
TOM: 58
D2074.1.3-1. Person summons crane by firing its feathers which collected before / Daha önce alınan tüylerini yakarak turnayı çağırma (MEK)
TOM: 58
D2074.2.2-1. Dove summons by burning hair / Kıl yakma yoluyla güvercinin çağrılması (MEK) BOM: 16
D2079-2. Making someone faint through magic / Sihir kullanarak birisini bayıltma (MEK) TOM: 32
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1005
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D2095. Magic disappearance / Sihirli yok olma TOM: 1, 2, 3, 7, 46 –
BOM: 4, 8, 18, 23, 27
D2095-2. Mountain disappears by magic (spell) / Sihir (tılsım) yoluyla
dağın yok edilmesi (MEK) TOM: 46
D2095-3. Magic disappears by whip / Kamçı aracılığıyla sihirli yok
olma (MEK) TOM: 46
D2097-1 Magic trouble-making dog / Sihirli bela getiren köpek
(MEK) BOM: 33
D2099-5. Snake destroys all the jinns, fairies and other snakes in one
strike / Yılanın bir vuruşta cinleri, perileri ve diğer yılanları yok etmesi
(MEK) TOM: 11
D2102. Gold magically produced / Altının sihirli bir şekilde üretilmesi
BOM: 28
D2102.1-1. Gold vomited. Donkey vomits gold / Altın kusma. Eşeğin
altın kusması (MEK) BOM: 55
D2120. Magic transportation / Sihirli seyahat BOM: 29, 33
D2121.2. Magic journey with closed eyes / Gözleri kapayarak sihirli
seyahat TOM: 7, 14, 43, 46, 49, 51, 57 – BOM: 8
D2121.2-1. Magic journey on horse with closed eyes / At üzerinde
gözleri kapayarak sihirli seyahat (MEK) TOM: 31
D2121.2-2. Magic journey on ogre with closed eyes / Gözleri
kapayarak devin üzerinde sihirli seyahat (MEK) TOM: 32
D2121.5. Magic journey: man carried by spirit or devil / Sihirli
yolculuk: Peri ya da cin (ifrit) tarafından insanın taşınması TOM: 51
D2122. Journey with magic speed / Sihirli bir hızla seyahat TOM:
34 – BOM: 8
D2126. Magic underwater journey / Sihirli su altı yolculuğu BOM: 46
D213. Transformation: man to plant / İnsanın bitkiye dönüşmesi TOM: 43
D2135.0.3. Magic ability to fly / Sihirli uçma yeteneği TOM: 52
D214.2. Transformation: man to maize / İnsanın mısıra dönüşmesi
TOM: 43
1006
Erkan KARAGÖZ
D2142.0-6. Wind controlled by old woman / İhtiyar bir kadın
tarafından rüzgârın kontrol edilmesi (MEK) BOM: 51
D2142.1.6. Wind raised by whistling / Islık çalma yoluyla rüzgârın
ortaya çıkması BOM: 51
D2147.2. Cloud magically appears / Bulutun sihirli bir şekilde ortaya
çıkması TOM: 7 – BOM: 2
D215. Transformation: man to tree / İnsanın ağaca dönüşmesi TOM: 31
D2151.1.1. Sea produced by magic / Sihir yardımıyla deniz oluşturulması TOM: 58
D2151.1.1-1. Sea produced by magic mirror / Sihirli ayna aracılığıyla
deniz yapma (MEK) TOM: 7, 23, 37, 43, 58 – BOM: 2
D2157.2.0-2. Apple grows in single day / Elma ağacının bir günde
büyümesi (MEK) BOM: 5
D2161.3.1. Blindness magically cured / Körlüğün sihirle tedavi edilmesi TOM: 10, 31
D2161.3.1-1. Witch magically cures someone’s blindness by swallowing and disgorging / Cadının kör olan bir kişiyi yutup çıkarmasıyla
kişinin görmeye başlaması (MEK) TOM: 2, 6
D2161.4.19-2. Witch restores a girl’s health by swallowing, whom the
witch sucks before / Cadının kanını emdiği kızı yutup çıkararak kızı eski
sağlığına kavuşturması (MEK) TOM: 6
D2165.1. Escape by flying through the air / Gökyüzünde uçarak kaçma TOM: 30
D2177.3-1. Evil spirits imprisoned in storehouse / Kötü perinin ambara hapsedilmesi (MEK) BOM: 42
D2178.9. Flower produced by magic / Sihir yoluyla çiçek yetiştirme
BOM: 14
D2188.2. Person vanishes / Kişinin yok olması BOM: 54
D231. Transformation: man to stone / İnsanın taşa dönüşmesi TOM:
1, 17, 41 – BOM: 41
D252-1. Transformation: man to mortar / İnsanın havana dönüşmesi
(MEK) TOM: 44
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1007
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D252-2. Transformation: man to pestle / İnsanın havan tokmağına
dönüşmesi (MEK) TOM: 44
D252-3. Transformation: man to barrel (cask) / İnsanın fıçıya
dönüşmesi (MEK) TOM: 51
D253. Transformation: man to needle / İnsanın iğneye dönüşmesi
TOM: 27, 32, 58
D253-1. Transformation: man to pin / İnsanın toplu iğneye dönüşmesi
(MEK) TOM: 56
D263.1. Transformation: man to ring / İnsanın yüzüğe dönüşmesi
TOM: 47
D268.0-2. Transformation: man to mosque / İnsanın bir camiye
dönüşmesi (MEK) TOM: 30, 39
*D269- Transformation: man to clothes / İnsanın giyeceğe dönüşmesi
(MEK) (Bu motif hemen altındaki “D269-1. / D269-2.” kod numaralı motifleri alt madde de göstermek üzere üst madde olarak açılmıştır.)
D269-1. Transformation: man to shawl (scarf) / İnsanın şala dönüşmesi
(MEK) BOM: 13
D269-2. Transformation: man to dress / İnsanın elbiseye dönüşmesi
(MEK) BOM: 13
D281. Transformation: Man to storm / İnsanın fırtınaya dönüşmesi
TOM: 2
D283.1. Transformation: man (woman) to pool of water / İnsanın göle
dönüşmesi TOM: 30, 39
D283-7. Transformation: man to waterfall / İnsanın şelaleye dönüşmesi
(MEK) TOM: 40
D285.1. Transformation: man to smoke / İnsanın dumana dönüşmesi
BOM: 45
D285-2. Transformation: man to flame / İnsanın aleve dönüşmesi
(MEK) TOM: 40
D291. Transformation: man to mountain / İnsanın dağa dönüşmesi
TOM: 40
1008
Erkan KARAGÖZ
D296- Transformation: man to ice / İnsanın buza dönüşmesi (MEK)
TOM: 43
D297- Transformation: man to village / İnsanın bir köye dönüşmesi
(MEK) TOM: 30
D300. Transformation: animal to person / Hayvanın insana dönüşmesi
TOM: 51 – BOM: 28
D313.2. Transformation: wolf to man / Kurdun insana dönüşmesi
TOM: 1 – BOM: 6
D315.2. Transformation: mouse to person / Farenin insana dönüşmesi
TOM: 2, 51, 57
D332.1. Transformation: ass (donkey) to person / Eşeğin insana
dönüşmesi BOM: 29
D334. Transformation: goat to person / Keçinin insana dönüşmesi
TOM: 12, 44 – BOM: 30
D341. Transformation: dog to person / Köpeğin insana dönüşmesi
TOM: 16 – BOM: 47
D343- Transformation: horse to person / Atın insana dönüşmesi
(MEK) TOM: 58 – BOM: 8
D350. Transformation: bird to person / Kuşun insana dönüşmesi
TOM: 31, 43 – BOM: 7, 51
D352.1. Transformation: hawk to person / Şahinin insana dönüşmesi
TOM: 47
D354.1. Transformation: dove to person / Güvercinin insana dönüşmesi
TOM: 22, 40, 43, 44, 47, 49 – BOM: 31
D365. Transformation: duck to person / Ördeğin insana dönüşmesi
TOM: 48
D366- Transformation: nightingale to person / Bülbülün insana
dönüşmesi (MEK) TOM: 43, 44 – BOM: 25
D367- Transformation: sparrow to person / Serçenin insana dönüşmesi
(MEK) TOM: 16
D368- Transformation: blackbird to person / Karakuşun insana
dönüşmesi (MEK) TOM: 13
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1009
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D370. Transformation: fish to man / Balığın insana dönüşmesi TOM: 40
D391. Transformation: serpent (snake) to person / Yılanın insana
dönüşmesi TOM: 10, 11, 12 – BOM: 15
D395. Transformation: frog to person / Kurbağanın bir kişiye
dönüşmesi TOM: 30
D399.1. Transformation: water-dragon to person / Su ejderhasının
insana dönüşmesi BOM: 15
D399-2. Transformation: dragon to person / Ejderhanın insana
dönüşmesi (MEK) TOM: 48
D40. Transformation to likeness of another person / Dönüşüm yoluyla
başka bir kişiye benzeme BOM: 12
D40.2. Transformation to likeness of another woman / Dönüşüm
yoluyla başka bir kadına benzeme TOM: 56, 57
D411.3-2. Transformation: hare to duck / Tavşanın ördeğe dönüşmesi
(MEK) BOM: 11
D411.6.1. Transformation: mouse to horse / Farenin ata dönüşmesi
TOM: 19
D412.4-1. Transformation: ordinary horse to Legendary / Sıradan atın
efsanevi at Tulpara dönüşmesi (MEK) BOM: 8
D412.4-2. When hero goes through horse’s ears horse transforms
into a better horse / Sıradan atın (sağ kulağından girilip sol kulağından
çıkılması yoluyla) daha iyi bir ata dönüşmesi (MEK) BOM: 7
D412.4-3. Transformation: horse to dove / Atın güvercine dönüşmesi
(MEK) TOM: 47
D412.5-8. Transformation: dog to raven / Köpeğin kuzguna dönüşmesi
(MEK) BOM: 33
D412.5-9. Transformation: dog to sparrow / Köpeğin serçeye
dönüşmesi (MEK) TOM: 16
D413-3. Transformation: raven to grasshopper / Kuzgunun çekirgeye
dönüşmesi (MEK) BOM: 33
D415-2. Transformation: grasshopper to horsefly / Çekirgenin at
sineğine dönüşmesi (MEK) BOM: 33
1010
Erkan KARAGÖZ
D419.1.2-1. Transformation: wolf to horse / Kurdun ata dönüşmesi
(MEK) BOM: 6
D419.1.2-2. Transformation: wolf to Simorg bird / Kurdun Simurg
kuşuna dönüşmesi (MEK) TOM: 1
D419.1-3. Transformation: frog to horse / Kurbağanın ata dönüşmesi
(MEK) TOM: 19
D419-2. Transformation: horsefly to dog / At sineğinin köpeğe
dönüşmesi (MEK) BOM: 33
D421-0.1. Transformation: mammal (wild) to stone / Memeli (vahşi)
hayvanların taşa dönüşmesi (MEK) TOM: 41
D421-1. Transformation: mammal (wild) to log / Memeli hayvanların
(vahşi) tomruğa dönüşmesi (MEK) BOM: 33
D422-4.1. Transformation: ass (donkey) to rod / Eşeğin sopaya
dönüşmesi (MEK) TOM: 44
D423-5. Transformation: duck to egg / Ördeğin yumurtaya dönüşmesi
(MEK) BOM: 11
D431.2. Transformation: tree to person / Ağacın insana dönüşmesi
TOM: 31
D431.8. Transformation: corn to person / Mısırın insana dönüşmesi
TOM: 43
D432.1. Transformation: stone to person / Taşın insana dönüşmesi
TOM: 1, 17, 41
D434-5. Transformation: mortar to person / Havanın (kap) insana
dönüşmesi (MEK) TOM: 44
D434-6. Transformation: pestle to person / Havan tokmağının insana
dönüşmesi (MEK) TOM: 44
D434-7. Transformation: barrel (cask) to person / Fıçının insana
dönüşmesi (MEK) TOM: 51
D435.1-6. Transformation: scarecrow (Jackstraw) to man / Bostan
korkuluğunun insana dönüşmesi (MEK) BOM: 28
D435.1-7. Transformation: dough child statue comes to life /
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1011
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
Hamurdan yapılan çocuk heykelin canlanması (MEK) TOM: 4
D436-5. Transformation: needle to person / İğnenin insana dönüşmesi
(MEK) TOM: 27, 58
D436-6. Transformation: pin to person / Toplu iğnenin insana
dönüşmesi (MEK) TOM: 56
D439-7. Transformation: lake to person / Gölün bir kişiye dönüşmesi
(MEK) TOM: 30
D441.10-1. Transformation: chips of wood to duck / Kıymığın ördeğe
dönüşmesi (MEK) BOM: 15
D441.3.2. Transformation: log to bear / Tomruğun ayıya dönüşmesi
BOM: 33
D441.3-3. Transformation: logs to animals / Tomrukların hayvanlara
dönüşmesi (MEK) BOM: 33
D441.3-4. Transformation: wood shavings to duck / Talaşın (ağaç
kırpıntısı) ördeğe dönüşmesi (MEK) TOM: 52
D441.5-3. Transformation: flower leaf to duck / Çiçek yaprağının
ördeğe dönüşmesi (MEK) TOM: 48
D441.7-2. Transformation: rod to ass (donkey) / Sopanın eşeğe
dönüşmesi (MEK) TOM: 44
D441-12.1.1. Transformation: bulgur (dried crushed wheat) to hawk /
Bulgurun şahine dönüşmesi (MEK) TOM: 47
D442.1. Transformation: stone to animal / Taşın insana dönüşmesi
TOM: 41
D444-12. Transformation: column to horse / Sütunun ata dönüşmesi
(MEK) TOM: 54
D451.3-5. Transformation: apples to ship / Elmanın gemiye dönüşmesi
(MEK) TOM: 52
D454.8.2-2. Transformation: ring to dust / Yüzüğün toza dönüşmesi
(MEK) BOM: 12
D454.8.2-3. Transformation: ring to sweat / Yüzüğün tere dönüşmesi
(MEK) BOM: 12
1012
Erkan KARAGÖZ
D454.8.2-4. Transformation: ring to clod / Yüzüğün keseğe (toprak
parçası) dönüşmesi (MEK) BOM: 12
D454.8.2-5. Transformation: ring to beetle / Yüzüğün böceğe
dönüşmesi (MEK) BOM: 12
D454.8.2-6. Transformation: ring to housefly / Yüzüğün karasineğe
dönüşmesi (MEK) BOM: 12
D454.8.2-7. Transformation: ring to bulgur (dried crushed wheat) /
Yüzüğün bulgura dönüşmesi (MEK) TOM: 47
D457.1-4. Transformation: drops of blood to apple tree / Kan
damlasının elma ağacına dönüşmesi (MEK) BOM: 15
D457-20. Transformation: tooth to flowers / Dişin çiçeğe dönüşmesi
(MEK) TOM: 48
D457-21. Transformation: tooth to apple tree / Dişin elma ağacına
dönüşmesi (MEK) TOM: 52
D469.1-2. Transformation: copper egg to copper palace / Bakır
yumurtanın bakır saraya dönüşmesi (MEK) TOM: 2
D469-6. Transformation: rawhide sandal (shoes) to carriage / Çarığın
at arabasına dönüşmesi (MEK) TOM: 19
D475.1.15-1. Transformation: palace to gold ball / Sarayın altın
yumağa dönüşmesi (MEK) BOM: 7
D475.1-22. Transformation: manure to treasure (or vice versa) /
Hazinenin (ya da tam tersi) hayvan gübresine dönüşmesi (MEK) TOM: 44
D475.1-23. Transformation: golden egg to golden palace / Altın
yumurtanın altın saraya dönüşmesi (MEK) TOM: 1, 2
D475.1-24. Transformation: golden palace to golden egg / Altın
sarayın altın yumurtaya dönüşmesi (MEK) TOM: 1, 2
D475.3-6. Transformation: silver palace to silver egg / Gümüş sarayın
gümüş yumurtaya dönüşmesi (MEK) TOM: 1, 2
D475.3-7. Transformation: silver egg to silver palace / Gümüş
yumurtanın gümüş saraya dönüşmesi (MEK) TOM: 1, 2
D478-15. Transformation: lake to city / Gölün şehre dönüşmesi (MEK)
TOM: 17
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1013
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D478-16. Transformation: sea to cliff / Denizin uçuruma dönüşmesi
(MEK) TOM: 40
D479-9. Transformation: copper palace to copper egg / Bakır sarayın
bakır yumurtaya dönüşmesi (MEK) TOM: 2
D5. Enchanted person / Büyülü (afsunlu) kişi BOM: 52
D52. Magic change to different appearance / Sihirli değişim ile faklı
görünme BOM: 18
D52.2. Ugly man becomes handsome / Çirkin adamın yakışıklı olması
BOM: 19
D521. Transformation through wish / Dilek yoluyla dönüşüm TOM: 11
D52-3. Bald man becomes curly-haired / Kel adamın kıvırcık saçlı
olması (MEK) BOM: 19
D55.2.5. Transformation: adult to child / Yetişkin bir insanın çocuğa
dönüşmesi TOM: 52
D551.1.1. Transformation by eating apple / Elma yeme yoluyla dönüşüm BOM: 30
D565.3-1. Transformation by licking / Atın kanının yalanması yoluyla
yakışıklı bir delikanlıya dönüşme (MEK) BOM: 3
D565.6. Transformation by touching water / Suya değme yoluyla dönüşüm TOM: 31
D565.8. Transformation by touching with flower / Çiçekle dokunma
yoluyla dönüşüm TOM: 48
D565-11. Transformation by touching stairs / Merdivenlere dokunma
yoluyla dönüşüm (MEK) TOM: 11
D566.4-1. Transformation by decapitation / Atın boynunun kesilmesi
sonucunda atın daha güzel bir ata dönüşmesi (MEK) BOM: 3
D572.4. Transformation by wand / Sihirli çubuk aracılığıyla dönüşüm
TOM: 16, 41
D572-8. Transformation by handkerchief / Mendil aracılığıyla dönüşüm (MEK) TOM: 2
D572-9. Transformation by magic pitcher / Sihirli ibrik aracılığıyla
dönüşüm (MEK) BOM: 51
1014
Erkan KARAGÖZ
D573. Transformation by spell (charm) / Büyü (tılsım) yoluyla
dönüşüm TOM: 1, 32, 44
D591-1. Transformation by immersing in magic well / Kuyuya
daldırılıp çıkarılan kişinin altın saçlı olması (MEK) BOM: 5
D595- When ordinary person goes through horse’s ears he transforms
into an from head to foot an armed hero / Sıradan kişinin (sağ kulağından
girilip sol kulağından çıkılması yoluyla) baştan aşağıya silahlı bir kişiye
dönüşmesi (MEK) BOM: 7
D730. Disenchantment by submission / Boyun eğme yoluyla büyünün
çözülmesi BOM: 9
D771.4. Disenchantment by using wand / Sihirli değnek ile büyünün
çözülmesi BOM: 25
D771-13. Disenchantment by arrow / Ok yoluyla büyünün çözülmesi
(MEK) BOM: 16
D778. Disenchantment by blowing on victim / Kurbanın üstüne
üfleyerek büyüyü bozma TOM: 27
D812.5-2. Magic object received from genie / Cinin kendisine kurtaran
kimseye ödül olarak değerli balıklar avlayabileceği gölü göstermesi
(MEK) TOM: 17
D815.8. Magic object received from wife / Hanımdan alınan sihirli
nesne BOM: 50, 51
D90. Transformation: man to different man / İnsanın başka bir insana
dönüşmesi TOM: 43
D901. Magic cloud / Sihirli bulut BOM: 16
D921. Magic lake (pond) / Sihirli göl (gölcük) TOM: 1 – BOM: 18
D921-5 Diving Magic lake make strong / Sihirli göle girip çıkarak güç
kazanma (MEK) BOM: 18
D931. Magic rock (stone) / Sihirli taş (kaya) TOM: 9 – BOM: 2
D932. Magic mountain / Sihirli dağ BOM: 2, 16
D932.0.1-1. Mountain created by magic grindstone / Sihirli bileği taşı
aracılığıyla dağ yapma (MEK) TOM: 23, 43 – BOM: 2
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1015
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
D932.0.1-2. Mountain created by magic ring / Sihirli yüzük yardımıyla
dağ yapma (MEK) TOM: 58
D941.1. Forest produced by magic / Sihir yardımıyla orman yapılması
TOM: 58
D941.1-1. Forest produced by magic comb / Sihirli tarak aracılığıyla
orman yapma (MEK) TOM: 7, 23, 37, 43 – BOM: 2, 58
D941-1. Magic golden forest / Sihirli altın orman (MEK) BOM: 7
D941-2. Magic silver forest / Sihirli gümüş orman (MEK) BOM: 7
D941-3. Magic copper forest / Sihirli bakır orman (MEK) BOM: 7
D950. Magic tree / Sihirli ağaç BOM: 8, 16, 17
D950.10. Magic apple tree / Sihirli elma ağacı TOM: 1, 31 – BOM: 45
D950.10-1. Magic apple tree gives its apples only to good people /
Sihirli elma ağacının sadece iyi kişilere meyvesinden vermesi (MEK)
TOM: 24
D950.10-2. Magic apple tree comes after its owner / Sihirli elma
ağacının sahibinin arkasından gelmesi (MEK) TOM: 24
D954. Magic bough / Sihirli ağaç dalı BOM: 29
D955. Magic leaf / Sihirli yaprak TOM: 21, 23
D956. Magic stick of wood / Sihirli ağaç çubuk TOM: 13, 39 – BOM:
28, 54
D957. Magic faggot / Sihirli çalı çırpı BOM: 31
D961.1-1. There appear a fruit garden where a cow’s intestines are
burried / İneğin bağırsaklarının gömüldüğü yerde bir meyve bahçesinin
oluşması (MEK) TOM: 24
D967. Magic roots / Sihirli ağaç kökü TOM: 41
D975. Magic flower / Sihirli çiçek TOM: 48 – BOM: 11
D981. Magic fruit / Sihirli meyve TOM: 21
D981.1. Magic apple / Sihirli elma TOM: 1, 52, 53 – BOM: 18, 22,
30, 44, 45
D981.10.1. Magic cranberry / Sihirli kızılcık BOM: 31
1016
Erkan KARAGÖZ
D981.10-1.1. Magic red strawberry / Sihirli kırmızı çilek (MEK)
TOM: 51
D981.10-1.2. Magic whitish strawberry / Sihirli beyazımsı çilek
(MEK) TOM: 51
D981.10-2. Magic bilberry / Sihirli yabanmersini (keçiyemişi) (MEK)
BOM: 31
D981.1-2. Magic apple has one side white the other side red / Sihirli
elmanın bir yarısının beyaz diğer yarısının kırmızı olması (MEK) TOM: 58
D983-6. Magic garbanzo / Sihirli nohut (MEK) BOM: 17
D991. Magic hair / Sihirli kıl TOM: 13, 34 – BOM: 4, 19
E0. Resuscitation / Dirilme TOM: 15, 27, 43, 44 – BOM: 41, 57
E106. Resuscitation by magic apple / Sihirli elma sayesinde dirilme
BOM: 17, 18
E122.2. Resuscitation by snake / Yılan aracılığıyla dirilme BOM: 41
E122-0.1. Resuscitation by animals licking / Hayvanların yalaması
yoluyla dirilme (MEK) BOM: 28
E134-2. Resuscitation by covering dead body with saddle blanket /
Ölü gövdenin üstüne eyer örtüsünü sererek diriltme (MEK) TOM: 45
E15.3. Resuscitation by stewing / Kısık ateşte pişirerek diriltme BOM: 40
E29-8. Resuscitation by boiling victim’s bone / Kurbanın kemiklerini
kaynatarak kurbanı diriltme (MEK) TOM: 52
E30. Resuscitation by arrangement of members. Parts of a dismembered
corpse are brought together and resuscitation follows (Sometimes combined
with other methods) / Vücudun organlarını yerleştirme yoluyla diriltme.
Parçalanmış cesedin organlarını bir araya getirerek diriltme TOM: 10
E327. Dead father’s friendly return / Ölü babanın dostça dönüşü
TOM: 21 – BOM: 19
E340. Return from dead to repay obligations / Minnet borcunu ödemek
için ölümden dönüş BOM: 12, 13
E341.1.1. Dead grateful for having been spared indignity to corpse /
Cesedine saygısızlık edilmesine izin verilmediği için minnettar olan ölü
BOM: 12, 13
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1017
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
E35-1. Resuscitation when decapitated head gets placed on proper point
/ Kesilen başın yerine yerleştirilmesi yoluyla diriltme (MEK) BOM: 6
E373-5. Caftan (robe) received from summoned dead father / Çağrılan
ölmüş babadan kaftan alınması (MEK) TOM: 21
E422.1.10. Dismembered corpse / Parçalanmış ceset TOM: 2, 6
E422.1.11.4-1. Killed ogre becomes revenant as bone / Öldürülen
devin hâlâ kemik formunda yaşıyor olması (MEK) TOM: 38
E422.1.11-6. Revenant as thumb / Ölümden başparmak olarak dönüş
(MEK) TOM: 2, 6
E52. Resuscitation by magic charm / Sihirli tılsım yoluyla dirilme
TOM: 48
E55. Resuscitation by music / Müzik yoluyla dirilme BOM: 11
E64.7.1. Resuscitation by manuscript / El yazması metin ile öldükten
sonra yeniden dirilme BOM: 52
E64-22. Resuscitation by magic rod / Sihirli sopa yoluyla dirilme
(MEK) BOM: 39
E64-22. Resuscitation by tree root / Ağaç kökü aracılığıyla dirilme
(MEK) TOM: 41
E64-23. When one lost boot is found and put together with the other,
hero gets resurrected / Bulunan kayıp botun diğer çiftinin yanına koyulması
yoluyla dirilme) (MEK) BOM: 7
E66. Resuscitation by breathing on corpse / Cesedin üstüne nefes
vererek diriltme TOM: 3
E711.1. Soul in egg / Ruhun (canın) bir yumurtanın içinde olması
TOM: 7, 32 – BOM: 11, 44
E714-14. Soul in bone / Ruhun (canın) kemikte olması (MEK) TOM: 38
E715.1. Separable soul in bird / Ayrılabilir canın (ruh) bir kuşta olması BOM: 22
E715.1-8. Separable soul in dove / Ayrılabilir canın (ruhun) güvercinde saklanıyor olması (MEK) BOM: 14
E720.1. Souls of human beings seen in dream / Rüyada görülen insanların ruhları BOM: 19
1018
Erkan KARAGÖZ
E745.2. Soul as needle / Ruhun bir iğne olması BOM: 11
E745-7. Soul as razor / Bir ustura olarak can (ruh) (MEK) BOM: 7
E755.2.5. Icy hell - E481.7. Icy inferno / Buz cehennemi BOM: 21
E761.1.5-14. If kuray drips blood instead of milk, hero is dead / Eğer
kuraydan süt değil de kan damlıyorsa kahramanın ölmesi (MEK) BOM:
7, 11
E761.1.5-15. Life token: blood rains on the wall / Eğer duvara kan
yağmışsa kahramanın ölmesi (MEK) BOM: 11
E761.1.5-16. Life token: blood drops from goose feather / Eğer kaz
teleğinden kan damlıyorsa kahramanın ölmesi (MEK) TOM: 3
E761.4.1. Life token: knife stuck in ground rusts / Bir yaşam belirtisi
olarak yere saplanan bıçağın paslanması TOM: 41
E761.7-15. Life token: Counting stars / Eğer sayılan yıldızların sayısı
tek çıkarsa kahramanın ölmesi (MEK) BOM: 11
E782-2. Witch restores someone’s hand by swallowing and disgorging
/ Cadının elsiz bir kişiyi yutup çıkarmasıyla kişinin yeniden eli olması
(MEK) TOM: 2, 6
E782-6. Witch restores someone’s legs by swallowing and disgorging
/ Cadının bacaksız bir kişiyi yutup çıkarmasıyla kişinin bacaklı olması
(MEK) TOM: 2, 6
E783. Vital head / Canlı baş (Kesik baş) BOM: 21
E783.5. Vital head speaks / Kesik başın konuşması BOM: 21
E783-9. Helpful vital head / Yardımsever kesik baş (MEK) BOM: 21
E80. Water of life. Resuscitation by water / Hayat suyu. Su yoluyla
dirilme BOM: 8, 11
E80.1. Resuscitation by bathing / Yıkama yoluyla dirilme BOM: 6, 11
E82. Water of life and death. One water kills, the other restores to life /
Hayat ve ölüm suyu. Sulardan birisinin öldürmesi, diğerinin tekrar hayata
döndürmesi TOM: 31, 38
F101.3-2. Return from lower world on / Simurg Aşağı dünyadan
Simurg kuşunun sırtında dönme (MEK) BOM: 51
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1019
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F101.3-3. Return from lower world on goat / Aşağı dünyadan keçiye
binerek dönme (MEK) TOM: 2, 3
F101.3-4. Return from lower world on serpent / Yeraltı dünyasından
yılanın üstünde dönme (MEK) TOM: 9
F1015-4. When worn, magic shoe goes by singing / Sihirli ayakkabı
giyildiğinde kendi kendine müzik çalarak gitmesi (MEK) TOM: 55
F1084. Furious battle / Şiddetli savaş TOM: 53
F131. Otherworld in hollow mountain / Dağın deliğinin içindeki öbür
dünya TOM: 2
F133. Submarine otherworld / Su altı dünyası TOM: 36, 45, 47
F200. Fairies (elves) / Periler TOM: 11, 30, 43, 50, 52, 34
F232.4.2. Fairy princess with golden hair / Altın saçlı peri prensesi
BOM: 13
F235.6. Fairies visible through magic ring / Sihirli yüzük yardımıyla
perilerin görülebilmesi TOM: 51
F252.2. Fairy queen / Peri kraliçesi TOM: 34
F271.10. Fairies bake bread / Perilerin ekmek (çörek) pişirmesi TOM: 30
F271.2.0.1. Fairies build great structures in one night / Perilerin bir
gecede çok büyük binalar inşa etmesi TOM: 43, 51
F271.2-4. Fairies build a mill / Perilerin değirmen inşa etmesi (MEK)
TOM: 30
F271.2-5. Fairies build bridge / Perilerin köprü inşa etmesi (MEK)
TOM: 43
F271.5. Fairies clear land / Perilerin araziyi temizlemesi TOM: 30
F271-11. Fairies chop timbers / Perilerin kerestelik ağaç kesmesi
(MEK) TOM: 30
F271-11. Fairies grow fruit in one night / Perilerin bir gecede meyve
yetiştirmesi (MEK) TOM: 43
F271-12. Fairies as millers / Değirmenci olarak periler (MEK) TOM:
30, 51
1020
Erkan KARAGÖZ
F271-13. Fairies as gardener / Bahçıvan olarak periler (MEK) TOM:
30, 51
F271-14. Fairies sow land / Perilerin ekin ekmesi (MEK) TOM: 30
F271-15. Fairies irrigate land / Perilerin araziyi sulaması (MEK)
TOM: 30
F271-16. Fairies reap land / Perilerin ekini biçmesi (MEK) TOM: 30
F271-17. Fairies thresh land / Perilerin harmanı dövmesi (işlemesi)
(MEK) TOM: 30
F282-4. Fairies transport a person by flying / Perilerin uçarak bir insanı bir yerden bir yere taşıması (MEK) TOM: 34
F300. Marriage or liaison with fairy / Periyle evlenme ya da cinsel
ilişkiye girme TOM: 49
F303. Wedding of mortal and fairy / İnsan ile perinin evliliği TOM: 34
F321. Fairy steals child from cradle / Perilerin beşikten çocuk çalması
TOM: 34
F324. Girl abducted by fairy / Peri tarafından kızın kaçırılması TOM: 34
F364.2-1. Ogre wrestles with mortal / Devin bir ölümlü ile güreşmesi
(MEK) TOM: 5
F376-2. Mortal girl serves for fairies as a cook in fairyland / İnsan kızın
periler ülkesinde aşçılık yaparak perilere hizmet etmesi (MEK) TOM: 34
F398. Hair burned to summon fairies / Kıl yakarak perileri çağırma
TOM: 34
F399-5. Whistled to summon fairies / Islık çalarak perilerin çağrılması (MEK) TOM: 30
F399-6. Whistled to summon fairies / Sihirli kamçıyı savurarak perilerin çağrılması (MEK) TOM: 43
F402. Evil spirits / Kötü peri BOM: 42
F403.2. Spirits help mortal / Cinlerin insana yardım etmesi BOM: 49
F414. Spirit carries people / Cinlerin insanları taşıması BOM: 49
F420. Water-spirits / Su iyesi BOM: 14
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1021
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F420.4.4. Water-spirits are grateful / Su cinlerinin minnettar olması
BOM: 49
F420.4.8. Water-spirits have treasures under water / Su cinlerinin su
altında bir hazineye sahip olması BOM: 49
F421. Lake-spirit / Göl iyesi (ruhu) BOM: 24
F421-1. Lake-spirit with tail / Kuyruklu göl iyesi (MEK) BOM: 24
F429-2. Well (Pit) spirit / Kuyu cini (MEK) BOM: 42, 49
F451. Dwarf / Cüce TOM: 3 – BOM: 57
F451.2.1.1. Dwarfs are small / Cücelerin küçük olması TOM: 3 –
BOM: 57
F451.2.3.1. Long-bearded dwarf / Uzun sakallı cüce TOM: 3
F451.5.2.11-1. Dwarf attacks man / Cücenin insana saldırması TOM: 3
F451.5.2-15. Malevolent (Ungrateful) dwarf kills his benefactor / Kötü
niyetli cücenin kendisine iyilik yapan kişiyi öldürmesi (MEK) TOM: 3
F480. House-spirits / Ev perisi BOM: 42
F499.2. Nymphs of paradise (Houris) / Cennetin güzel su perileri
(Huri kızları) BOM: 21
F511.3-2. Person with horns of gold / Altın boynuzlu kişi (MEK)
TOM: 29
F521.3.4. Person with body of silver / Gümüş bedenli insan TOM: 23
F531.0.4. Giant woman / Devasa kadın BOM: 21
F531.6.2.2.2. Giant lives under lake / Devin gölün altında yaşaması
BOM: 13
F543.4. Remarkable nostrils / Olağanüstü burun deliği TOM: 4
F543.4-1. Raising unusual wind by its one nostril / Tek burun deliğiyle
olağanüstü rüzgâr çıkarma (MEK) TOM: 4
F544.0-5. Lion hides hero in its mouth / Aslanın kahramanı ağzında
saklaması (MEK) TOM: 56
F544.0-6. Turtle hides hero in its mouth / Kaplumbağanın kahramanı
ağzında saklaması (MEK) TOM: 56
1022
Erkan KARAGÖZ
F544.3-7. Person with pearl teeth / İnci dişli insan (MEK) TOM: 23
F545.2.2. Horns on forehead / İnsanın alnında boynuzunun olması
TOM: 29
F555.1. Gold hair / Altın saç TOM: 50 – BOM: 1, 5, 7
F555.1-2. Princess (girl) with golden hair / Altın saçlı prenses (kız)
(MEK) TOM: 8, 58
F555-11. Person with silk hair / İpek saçlı insan (MEK) TOM: 23
F559-9. Extraordinary snot / Olağandışı sümük (MEK) BOM: 41
F574.1. Resplendent beauty. Woman’s face lights up the dark / Göz alıcı
(kamaştırıcı) güzellik. Kadının yüzünün karanlıkta ışık saçması TOM: 43
F575.1. Remarkably beautiful woman / Dikkat çekici güzel kadın
TOM: 45 – BOM: 8
F575.2. Handsome man / Yakışıklı adam BOM: 21
F601.7-1. Dog as an extraordinary companion / Olağanüstü bir
refakatçı olarak bir köpek (MEK) BOM: 11
4, 5
F610. Remarkably strong man / Olağanüstü güçlü adam TOM: 2, 3,
F610.0-2.1. Remarkably strong male child / Olağanüstü güçlü erkek
çocuk (MEK) TOM: 6
F610.5.1-1. Man with strength of sixty lions / Altmış aslan gücündeki
insan (MEK) BOM: 7
F617. Mighty wrestler / Olağanüstü güreşçi TOM: 3
F617-2. Wrestling with jinns / Cinlerle güreşme (MEK) TOM: 7
F621. Strong man: tree-puller / Güçlü adamın ağaçları köklemesi
(MEK) TOM: 8
F624.2.0.1-2. Strong man flings enormous stones up then catches
them and and grinds on his kneels / Güçlü adamın kocaman taşları kaldırıp
atması ve attığı bu taşları yakalayıp, dizinin üstünde parçalayıp toz hâline
getirmesi (MEK) TOM: 8
F624.2.0-3. Strong man squeezes stones to derive oil / Güçlü adamın
taştan yağ çıkarmak için taşları sıkıp sıkıp atması (MEK) TOM: 3
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1023
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F624.2.0-4. Strong man moves enormous soil / Güçlü adamın çok
büyük (dağ gibi) toprak kütlesini bir yerden başka bir yere taşıması (MEK)
TOM: 4
F626-3. Strong man clashes two mountains to make a fire / Güçlü
adamın ateş yakmak için iki dağı kaldırıp, birbirine çarparak vurması
(MEK) TOM: 3
F633. Mighty drinker. Drinks up whole pools of water, or the like /
Olağanüstü içicinin göl ve benzeri su kütlelerinin hepsini içmesi TOM: 8,
39, 40
F633-1. Mighty drinker drinks a lots of casks of petroleum / Olağanüstü
içicinin birçok petrol varilini içmesi (MEK) TOM: 8
F641. Person of remarkable hearing / Kişinin olağanüstü duyma
yeteneği TOM: 5, 58
F661. Skillful marksman / Usta nişancı TOM: 4, 5
F661.9. Skillful marksman grazes ear of sleeping person and
awakens him / Usta nişancının attığı okun uyumakta olan kişinin kulağını
sıyırmasıyla uyuyan kişinin uyanması TOM: 4
F679.5. Skillful hunter / Usta avcı TOM: 5
F679.5-1. Skillful blind hunter / Usta kör avcı (MEK) TOM: 6
F679-10. Remarkable gardening / Olağanüstü bahçıvanlık (MEK)
BOM: 5
F681. Marvelous runner / Olağanüstü koşucu TOM: 4, 5, 6
F681.1. Marvelous runner keeps leg tied up / Olağanüstü koşucunun
bacaklarını bağlaması TOM: 4, 5
F697. Marvelous ball player / Olağanüstü top oyuncusu TOM: 1
F707.1. Kingdom where everything is of gold / Her şeyin altından
olduğu hükümdarlık (âlem) TOM: 31
F707.2. Kingdom where everything is of silver / Her şeyin gümüşten
olduğu hükümdarlık (âlem) TOM: 31
F707.3-1. King of diamond (Kingdom where everything is of diamond)
/ Elmas padişahlığı (MEK) TOM: 7
1024
Erkan KARAGÖZ
F707-5. Kingdom where everything is of copper / Her şeyin bakırdan
olduğu hükümdarlık (âlem) (MEK) TOM: 31
F710.1. Water resembling fire / Ateşe benzeyen deniz TOM: 10, 49 –
BOM: 23
F711. Extraordinary sea / Olağanüstü deniz TOM: 1
F711.3.1. White sea / Beyaz deniz TOM: 49
F713. Extraordinary pond (lake) / Olağanüstü göl (gölet, gölcük)
BOM: 8, 24
F713.4. Pond of milk / Süt gölü TOM: 45 – BOM: 21
F713-1. Extraordinary silver pond (lake) / Olağanüstü gümüş göl
(MEK) BOM: 9
F713-7. Extremely wide lake / Aşırı boyutta alabildiğince geniş göl
(MEK) TOM: 8
F718-13. Bottomless well / Dipsiz kuyu (MEK) TOM: 54
F721. Subterranean World / Yeraltı dünyası TOM: 2, 9, 31 – BOM: 23
F721.1. Underground passages / Yeraltı geçitleri BOM: 23
F721.3. Underground kingdom / Yeraltı hükümdarlığı BOM: 51
F725. Submarine World / Denizaltı dünyası TOM: 11, 56 – BOM: 4,
13, 46
F725.1-1. Door (gate) entrance to submarine World / Su altı dünyasına
açılan kapı (MEK) TOM: 11
F725.2. Submarine cities / Denizaltı şehirleri BOM: 4
F725.2. Submarine cities / Denizaltı şehirleri TOM: 11
F725.3. Submarine castle (palace) / Denizaltı kalesi (saray) BOM: 46
F725.3.3. Undersea house / Su altı evi TOM: 45, 47 – BOM: 13
F725.5. People live under sea / İnsanların denizin altında yaşaması
BOM: 13
F725.5.1. Visit to people of village under lake / Gölün altındaki
insanları ziyaret etme BOM: 13
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1025
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F725.5-2. Water girl. Girl lives under water / Su kızı. Kızın su altında
yaşaması (MEK) TOM: 45
F725.5-3. Girl lives under sea or etc. (Water girl) / Kızların su altında
yaşaması (su kızı) (MEK) TOM: 47
F725.9. World at bottom of well / Kuyunun dibindeki dünya TOM: 3
F725-10. Everything in the submarine world is of gold or silver / Su
altı dünyasında bulunan her şeyin altından ve gümüşten olması (MEK)
TOM: 11
F725-10.1. Horses live under sea / Su altında (deniz altı) atların
yaşaması (MEK) TOM: 47
F725-10.2. Cattles live under sea / Su altında (deniz altı) sığırların
yaşaması (MEK) TOM: 47
F725-11. Animals of submarine world / Su altı (deniz altı) dünyasının
hayvanları (MEK) TOM: 47
F749- Wild Island which has many sorts of flowers, fruits and birds /
İçinde her türden çiçek, meyve, kuş ve su olan insan ayağı basmamış ada
(MEK) TOM: 51
F753. Mountain of fire / Ateş dağı TOM: 1
F759.2. Hollow mountain / Delik dağ TOM: 2 – BOM: 2
F759.7. Extraordinary rocky mountain / Olağanüstü kayalık dağ
TOM: 1
F759-10. Sandy mountain / Kumlu dağ (MEK) TOM: 1
F759-9. Extraordinary mountains and valleys - miscellaneous - Mount
Kaf / Olağanüstü dağlar ve vadiler - Çeşitli motifler - Kafdağı (MEK)
TOM: 1, 7, 51 – BOM: 54
F764. Underground city / Yeraltı şehri BOM: 23
F771.1.1. Golden castle (palace, house) / Altın kale (saray, ev) TOM:
1, 2, 7, 49 – BOM: 7, 8
F771.1.2. Silver castle / Gümüş kale (saray, şato) TOM: 1, 2
F771.1.3. Copper castle / Bakır kale (saray, şato) TOM: 1
1026
Erkan KARAGÖZ
F771.1.5. Palace of jewels / Mücevher sarayı TOM: 51
F771.1.6. Crystal castle (palace, house) / Cam kale (saray, ev) BOM: 8
F771.3.5. Underground house / Yeraltı evi BOM: 23
F771.3.5-2. Pit inside mountain / Dağın içindeki delik (MEK) TOM: 52
F771.4.1. Castle (Palace) inhabited by ogres / Dev(ler)in sarayda
yaşaması BOM: 41, 44
F772.1.2. Tower reaches moon / Kulenin aya ulaşması BOM: 37
F772.1-3. Tower reaches sky / Kulenin gökyüzüne ulaşması (MEK)
BOM: 15
F811.1.1. Golden tree / Altın ağaç BOM: 7
F811.1.1-1. Golden poplar / Altın kavak (MEK) TOM: 1
F811.1.1-2. Golden apple tree / Altın elma ağacı (MEK) TOM: 31
F811.1.2. Silver tree / Gümüş ağaç BOM: 7
F811.1.3. Copper tree / Bakır ağaç BOM: 7
F811.14-2. Giant poplar tree / Devasa kavak ağacı (MEK) TOM: 1
F812. Extraordinary forest / Olağandışı orman TOM: 1, 3 – BOM: 45
F813.1.1. Golden apple / Altın elma TOM: 31, 52 – BOM: 6
F814.2. Talking flowers / Konuşan çiçekler TOM: 48
F815.5. Extraordinary seed / Olağanüstü tohum BOM: 56
F818-3. Unusual garden including all of the fruits in the World /
Olağanüstü bahçede dünyadaki bütün meyvelerden bulunması (MEK)
BOM: 15
F821. Extraordinary dress (clothes, robe, etc.) / Olağanüstü elbise
TOM: 45
F825-1. Extraordinary ring / Olağanüstü yüzük (Süleyman’ın yüzüğü)
(MEK) BOM: 14
F831. Extraordinary arrow / Olağanüstü ok BOM: 42
F836. Extraordinary bow / Olağanüstü yay BOM: 42
F842.1.4. Golden bridge / Altın köprü TOM: 1, 2, 43
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1027
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
F842.1-6. Copper bridge / Bakır köprü (MEK) TOM: 2
F842.1-7. Silver bridge / Bakır köprü (MEK) TOM: 2
F842.2-5. Extraordinary bridge which has a hut, stable and well in the
middle expands into sea / Denizin içine doğru genişleyerek giden ve ortasında
bir kulübe, ahır ve kuyusu olan olağanüstü köprü (MEK) TOM: 38
F843. Extraordinary rope / Olağanüstü kement BOM: 17
F873. Extraordinary army / Olağanüstü ordu TOM: 53
F873.0.1. Battle rage. Makes army unconquerable / Savaş gazabı.
Orduyu yenilmez hâle getirmesi TOM: 53
F886. Extraordinary key / Olağanüstü anahtar BOM: 17
F91. Door (gate) entrance to lower world / Yeraltı dünyasına girilen
kapı TOM: 9
F913-3. Victims swallowed by the witch are rescued from her belly /
Kurbanın kendisini yutan cadının karnından kurtarılması (MEK) TOM:
2, 6
F914-4. Person is swallowed and disgorged by witch / Kişinin cadı
tarafından yutulup kusulması (MEK) TOM: 2, 6
F92. Pit entrance to lower world / Aşağı dünyaya bir delikten girme
TOM: 31
F931-13. Luminous undersea / Aydınlık deniz altı (MEK) TOM: 56
F950.9. Healing by sprinkling water and replacing flesh / Su dökünme
yoluyla iyileşme TOM: 31
F963. Extraordinary behavior of wind / Rüzgârın olağandışı davranışı
BOM: 51
F969.3-3. When golden fish swims in a bowl, it shines room / Altın
balığın koyulduğu kapta yüzmeye başlayınca bütün odayı aydınlatması
(MEK) TOM: 34
F989.1.1. Horse’s tremendous leap / Atın muazzam atlayışı TOM: 42
F989.17. Marvelously swift horse / Olağanüstü hızlı at TOM: 1, 52 –
BOM: 8
1028
Erkan KARAGÖZ
F989-25. Grasshopper serves as a cart driver / Çekirgenin bir at
arabasına sürücülük yapması (MEK) TOM: 19
G0. Ogres / Dev(ler) TOM: 1, 3, 6, 7, 27, 30, 31, 32, 33, 37, 38, 43, 47,
49, 54, 56, 58 – BOM: 11, 14, 15, 16, 26, 28, 38, 41, 43, 44
G10. Cannibalism / Yamyamlık TOM: 1, 7 – BOM: 22, 21
G11.3. Cannibal witch / Yamyam cadı TOM: 5 – BOM: 7, 41
G11-19. Cannibal dragon / Yamyam ejderha (MEK) TOM: 48
G121. Blind giant ogre / Kör kocaman dev BOM: 2
G121.1.1. One-eyed giant (ogre) / Tek gözlü dev TOM: 37
G125-1 Ogre has fire power / Devin ateş gücüne sahip olması (MEK)
BOM: 9
G126.2. Giant ogre in shape of horse / Devasa devin at biçiminde
olması TOM: 30
G127- Giant ogre with extraordinary long teeth / Olağandışı uzun dişli
dev (MEK) TOM: 32
G132- Ogre controls water-supply / Su dağıtımının dev tarafından
kontrol edilmesi (MEK) BOM: 9
G156. King of the giants / Devlerin padişahı TOM: 11, 57
G157. Giant ogre’s prodigious speed / Devasa devin olağanüstü hızı
TOM: 30, 32
G200. Witch / Cadı (kadın büyücü) TOM: 2, 5, 18, 20, 23, 41, 45, 52,
56 – BOM: 7, 10, 12, 13, 17, 20, 23, 28, 31, 35, 39, 41, 45, 47, 57
G201. Three witch sisters / Üç cadı kız kardeş BOM: 41
G204. Girl in service of witch / Cadının hizmetindeki kız BOM: 13
G207- Witch has (three) daughters / Cadının üç kızı olması (MEK)
BOM: 7
G208- Witch’s helpful sister / Cadının yardımsever kız kardeşi (MEK)
BOM: 57
G211. Witch in animal form / Hayvan bedeninde olan cadı BOM: 28
G211.2.2. Witch in form of wolf / Cadının kurt bedeninde olması
TOM: 18 – BOM: 57
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1029
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G213-4. Witch with unusual big eyes / Cadının olağandışı gözlerinin
olması (MEK) TOM: 5
G214-5. Witch with three teeth / Üç dişli cadı (MEK) BOM: 41
G214-6. Witch with two teeth / İki dişli cadı (MEK) BOM: 41
G214-7. Witch with one teeth / Tek dişli cadı (MEK) BOM: 41
G219-10. Witch with extraordinary thump / Olağandışı başparmaklı
cadı (MEK) TOM: 2, 6
G219-11. Witch has long lips / Cadının uzun dudaklarının olması
(MEK) BOM: 7
G219-12. Witch with a handful hair / Bir tutam saçlı cadı (MEK)
BOM: 41
G219-13. Witch with two handful hair / İki tutam saçlı cadı (MEK)
BOM: 41
G219-14. Witch with three handful hair / Üç tutam saçlı cadı (MEK)
BOM: 41
G220.0.1-1. White (benevolent) witch / İyi (yardımsever) cadı (MEK)
TOM: 32, 45
G234. Witch resides in tree / Cadının bir ağacın içinde yaşaması
TOM: 6
G236. Witch lives in forest / Cadının bir ormanda yaşaması TOM: 5,
18 – BOM: 7
G237- Witch lives in underground / Cadının yeraltında yaşaması
(MEK) BOM: 12
G238- Witch lives in the rock / Cadının bir kayanın içinde yaşaması
(MEK) BOM: 13
G261. Witch steals children / Cadının çocuk çalması BOM: 12
G262. Murderous witch / Öldürücü cadı BOM: 12, 13
G262.1. Witch sucks blood / Cadının kan emmesi TOM: 2, 6
G262.1-4. Witch sucks marrow / Cadının insanın iliğini emmesi
(MEK) BOM: 39
1030
Erkan KARAGÖZ
G263. Witch injures, enchants or transforms / Cadının yaptığı kötü
işler (sakat bırakma, büyü yapma, dönüştürme) TOM: 18
G265.4.0.1-1. Person punishes witch by killing witch’s daughter /
Cadıyı kızını öldürerek cezalandırma (MEK) TOM: 23
G275.7. Witch bound and beaten / Cadının dövülmesi TOM: 2, 6
G275.7.1. Witch beheaded / Cadının başının kesilmesi TOM: 51 –
BOM: 13, 39
G275.7-2. Witch killed with knife (sword) / Cadının kılıçla öldürülmesi
TOM: 2, 6
G276. Escape from witch / Cadıdan kaçma TOM: 5
G278. Death of witch / Cadının ölümü TOM: 18 – BOM: 7, 28
G278-2. Killing the witch by beating with club / Sopayla döverek
cadıyı öldürme (MEK) BOM: 12
G278-3. Witch dies by drowning in the lake / Cadının gölde boğularak
ölmesi (MEK) TOM: 23 – BOM: 57
G278-4. Shooting witch with silver bullet / Cadıyı gümüş kurşunlarla
vurma (MEK) TOM: 41
G278-5. Killing witch by throwing her into fire / Cadıyı ateşe atarak
öldürme (MEK) TOM: 41
G278-6. Killing the witch by arrowing at her eyes / Okla gözünden
vurarak cadıyı öldürme (MEK) TOM: 5
G278-7. Killing the witch’s kid by piercing inner parts / Cadının
çocuğunu iç organları keserek öldürme (MEK) BOM: 57
G279.2.1. Gold stolen from witch / Cadıdan altın çalma TOM: 5 –
BOM: 12
G284. Witch as helper / Bir yardımcı olarak cadı BOM: 41
G299-3. Witch possess treasure (gold, jewels, etc.) / Cadının bir
servete sahip olması (altın, mücevher, vb.) (MEK) BOM: 12, 13
G299-4. Witch disgorges the people as alive after compromising with
the hero / Cadının yediği kişileri kahramanla yaptığı anlaşama sonucunda
sağ olarak kusup çıkarması (MEK) TOM: 5
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1031
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G303. Devil / Şeytan BOM: 35, 35
G307. Jinn / Cin TOM: 1, 7, 10, 11, 17, 40, 47, 54 – BOM: 14, 21, 27, 45
G307.1.1. Jinn always appears out of strong wind / Cinin her zaman
şiddetli bir rüzgârdan sonra ortaya çıkması TOM: 7
G307.1-2. Jinn always appears out of dense smoke / Cinin her zaman
yoğun bir dumanla ortaya çıkması (MEK) TOM: 17
G307.2.1. Jinn can take any human form he chooses / Cinin seçtiği
herhangi bir insanın görünüşüne girebilmesi TOM: 1, 17
G307-0.1 King of Jinn / Cinler padişahı (MEK) TOM: 7, 36 – BOM: 21
G307-0.1.1 Person reigns jinns (Person is king of jinns) / Cinler
padişahının bir insan olması (MEK) TOM: 11
G307-5. Jinn killed / Cinlerin öldürülmesi (MEK) TOM: 7
G307-5.1. Jinn killed with dagger (sword, knife) / Cinin hançerle
(kılıç, bıçak) öldürülmesi (MEK) TOM: 7, 17
G307-5.2. Jinn decapitated / Cinin başının kesilmesi (MEK) TOM: 7
G307-6. Jinn abducts person / Cinin insan kaçırması (MEK) TOM: 7,
11, 14
G307-7. Jinn imprisons his captive / Cinin esirini hapsetmesi (MEK)
TOM: 7
G307-8. Jinn makes ill to person / Cinin bir insanı hasta etmesi (MEK)
BOM: 21
G307-9. Whistled to summon jinns / Islık çalarak cinlerin çağrılması
(MEK) TOM: 40, 54
G307-10. Jinns as laborers / İşçi olarak cinler (MEK) (Bu motif hemen
altındaki “G307-10.1. / G307-10.2. / G307-10.3. / G307-10.4. / G307-10.5.
/ G307-10.6. / G307-10.7. / G307-10.8.” kod numaralı motifleri alt madde
de göstermek üzere üst madde olarak açılmıştır.)
G307-10.1. Jinns clear forest / Cinlerin ormanı temizlemesi (MEK)
TOM: 40
G307-10.2. Jinns clear land / Cinlerin araziyi temizlemesi (MEK)
TOM: 40
1032
Erkan KARAGÖZ
G307-10.3. Jinns sow land / Cinlerin ekin ekmesi (MEK) TOM: 40
G307-10.4. Jinns thresh land / Cinlerin harmanı dövmesi (işlemesi)
(MEK) TOM: 40
G307-10.5. Jinns bake bread / Cinlerin ekmek (çörek) pişirmesi
(MEK) TOM: 40
G307-10.6. Jinns blaze a trail / Cinlerin yol yapması (MEK) TOM: 40
40
G307-10.7. Jinns as gardener / Bahçıvan olarak cinler (MEK) TOM:
G307-10.8. Jinns fetch pearl from the bottom of the sea / Cinlerin
denizin dibinden inci taşı alıp gelmesi (MEK) TOM: 54
G307-11. Ugly Jinn with double horns / Çift boynuzlu çirkin cin
(MEK) BOM: 21
G307-12. Learning science (magic) from jinns / Cinlerden ilim (sihir)
öğrenme (MEK) TOM: 11
G307-13. Female jinn / Dişi (kadın) cin (MEK) TOM: 7 – BOM: 14,
36, 45
G307-14. Jinn assigns the hero to snatch a horse / Cinin kahramana
bir atı kaçırıp getirme işini vermesi (MEK) TOM: 7
G312. Cannibal ogre / Yamyam (insan yiyen) dev TOM: 1, 27, 30 –
BOM: 44, 43
G334-2. Ogre keeps king’s daughter prisoners / Devin padişahın kızını
hapsetmesi (MEK) TOM: 2
G361.1.2. Three-headed ogre / Üç başlı dev TOM: 32 – BOM: 2, 3
G361.1.3. Six-headed ogre / Altı başlı dev TOM: 10 – BOM: 2, 3
G361.1-6. Nine-headed ogre / Dokuz başlı dev (MEK) TOM: 1, 10
G361.1-7. Twelve-headed ogre / On iki başlı dev (MEK) TOM: 1, 10,
32 – BOM: 3, 9, 13, 40
G363.2. Large tusks grown from ogre’s mouth / Devin ağzında iri
(uzun) dişlere sahip olması TOM: 30
G369-8. Ogre has tail with swim bladder / Devlerin kuyruklarında
hava keseciklerine sahip olması (MEK) BOM: 16
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1033
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G415- Imprisoned ogre rescues himself from the well by promising
sister of hero a marriage / Devin, kahramanın kız kardeşine evlenme sözü
vererek tutsak olduğu kuyudan kurtulması (MEK) TOM: 38
G420. Capture by ogre / Dev tarafından kaçırılma BOM: 9, 11, 41, 44
G420-1. Ogre abducts king’s wife / Devin hükümdarın hanımını kaçırması (MEK) TOM: 1
G422. Ogre imprisons victim / Devin kurbanı hapsetmesi TOM: 1, 56
G422-2. Ogre imprisons victim in island (Palace) / Devin kurbanını
denizin ortasındaki sarayda hapsetmesi (MEK) TOM: 43
G440-2. Ogre abducts king’s daughter / Devin padişahın kızını kaçırması (MEK) TOM: 2, 3, 43, 56
G440-3. Ogre abducts hero’s wife / Devin kahramanın hanımını kaçırması (MEK) TOM: 32
G440-3. Ogre abducts three sisters / Devin üç kız kardeşi kaçırması
(MEK) TOM: 6
G440-4. Ogre abducts child / Devin çocuk kaçırması (MEK) TOM: 58
G500. Ogre defeated / Devin üstesinden gelme BOM: 28, 44
G501. Stupid ogre / Aptal dev BOM: 26, 38, 43
G510-6. Ogre is defeated by getting sank up to his throat / Devin boynuna kadar yere batırılarak yenilmesi (MEK) TOM: 6, 41
G510-7. Ogre is defeated by getting sunk into ground completely /
Devin tamamen yere batırılarak yenilmesi (MEK) TOM: 1, 2 – BOM: 41
G510-8. Defeating ogre by burying him up to waist / Devin beline
kadar yere batırılarak yenilmesi (MEK) BOM: 2
G510-9. Fighting and wrestling with ogre / Dev ile dövüşme ve güreşme (MEK) TOM: 38
G510-10. Trapping ogre by introducing him into coffin / Tabutun içine
sokma yoluyla devi tuzağa düşürme (MEK) TOM: 37
G511-2. One-eyed giant (ogre) gets blinded (and killed) by cauterizing / Tek gözlü devi dağlama yoluyla kör etme (MEK) TOM: 37
1034
Erkan KARAGÖZ
G512. Ogre killed / Devin öldürülmesi TOM: 33 – BOM: 3, 11
G512.1. Ogre killed with knife (sword) / Kılıçla devin öldürülmesi
TOM: 2, 6, 33 – BOM: 9
G512.1.2. Ogre decapitated / Devin başının kesilmesi TOM: 2, 6, 58 –
BOM: 2, 9, 13, 16, 40
G512.1.2-2. Ogre decapitated with diamond sword / Elmas kılıçla
devin başının kesilmesi (MEK) TOM: 1
G512.11. Ogre drowned / Devin suda boğulması TOM: 7
G512.6-2. Hero who kills ogre cuts off its finger to take its ring /
Devi öldüren kahramanın devin parmağını kesip yüzüğünü alması (MEK)
TOM: 33
G512.8. Ogre killed by striking / Vurarak devi öldürme TOM: 2, 3
G512.8.2. Ogre killed by striking with Stones / Taşlarla vurarak devin
öldürülmesi TOM: 31
G512.9-3. Ogre gets torn to pieces by hero’s wild animals / Devin
kahramanın vahşi hayvanları tarafından parçalara ayrılarak öldürülmesi
(MEK) TOM: 38
G512-12. Killing ogre by cracking the egg in which ogre’s soul exists
/ Devin canının içinde olduğu yumurta kırılarak devin öldürülmesi (MEK)
TOM: 32
G514.2. Ogre imprisoned in his own house / Devin kendi evinde
hapsedilmesi BOM: 41
G514.2-2. Ogre imprisoned in well / Devin bir kuyuya hapsedilmesi
(MEK) TOM: 38
G514-8. Imprisoned ogre by chaining / Zincirlenip hapsedilmiş dev
(MEK) TOM: 32
G530.1. Help from ogre’s wife (mistress) / Devin, hanımının yardım
etmesi TOM: 1, 6, 10, 30
G530.2. Help from ogre’s daughter (or son) / Devin, kızının (ya da
oğlunun) yardım etmesi TOM: 27
G550. Rescue from ogre / Devden kurtarma TOM: 1, 56 – BOM: 9,
11, 28, 41, 44
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1035
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
G557- Rescue of King’s daughter from ogre by hero / Padişahın
kızının kahraman tarafından devden kurtarılması (MEK) TOM: 2
G558- Rescue of King’s daughter from ogre by secondary heroes /
Padişahın kızının yardımcı kahramanlar tarafından devden kurtarılması
(MEK) TOM: 43
G572-1. To overawe the ogre by the trick of cooking / Devi, kesip
pişirme hilesiyle korkutma (MEK) BOM: 26, 38, 43
G60. Human flesh eaten unwittingly / Bilmeyerek insan eti yeme
BOM: 51
G640-1. White (benevolent) ogres / Ak (iyiliksever) devler (MEK)
TOM: 5
G641- Ogress lives in a forest / Devlerin bir ormanda yaşaması
(MEK) TOM: 5
G671-1 Wild man released from captivity aids hero (wild man değil
de ogre) / Zincirlenmiş hâlde hapis yatan devin kahramana kendisine su
içirmesi karşılığında ölümden kurtulma vaat ederek kurtulması (MEK)
TOM: 32
G692- Ogre buys a kid from his family by giving magic object /
Devin verdiği bir sihirli nesne karşılığında çocuğu ailesinden satın alması
(MEK) TOM: 30
G693- Ogre eats people / Devin insan yemesi (MEK) TOM: 1
G694- Ogre is waken up when needled his sole / Devin ayak tabanına
tığ batırılarak uyandırılması (MEK) TOM: 1
H1091-4. Task of sorting hay according to the same lead level / Kuru
otları başları aynı hizada olacak şekilde sıralama görevi (MEK) TOM: 39
H1233.6.2. Bird helper (adviser) on quest / Aramada yardımcı
(kılavuz) olan kuş BOM: 7
H1281. Quest to Fortune to seek fortune / Serveti bulmak için çıkılan
talih yolculuğu BOM: 21
H1321.1. Quest for Water of Life (water which will resuscitate) /
Ölen kişiyi yeniden diriltmek için hayat suyunu aramaya çıkma TOM: 38
– BOM: 8
1036
Erkan KARAGÖZ
H1331.1.3. Quest for golden bird / Altın kuşu arama BOM: 6, 7
H1361.2. Quest for bear’s milk / Ayı sütü arama BOM: 41
H1381.3.1.2.1. Quest for unknown woman whose picture has aroused
man’s love / Bilmediği bir kadının resmine âşık olan adamın resimdeki
meçhul kadını araştırması BOM: 14, 16
H1511. Heat test / Sıcaklık sınaması BOM: 15
H1512. Cold test (Attempt to freeze hero to death) / Soğukluk sınaması (Kahramanı donarak öldürme girişimi) BOM: 15
H1561.6. Test of valor: fight with giant / Dev ile dövüşerek yiğitlik
testi TOM: 1
H171.1-2. New ruler selected and fetched by elephant / Yeni hükümdarı filin seçmesi ve alıp getirmesi (MEK) BOM: 32
H171.2-1. Released Huma chooses the new ruler by landing on somebody’s shoulder / Uçurulan Huma kuşunun birisinin omzuna konarak yeni
hükümdarı seçmesi (MEK) BOM: 29
H617. Symbolic interpretations of dreams / Rüyaların sembolik (simgesel) yorumu TOM: 54
H935. Witch assigns tasks / Cadının görev vermesi BOM: 57
H935-1. Witch assigns tasks Cadının görev vermesi / Cadının kahramana bir kızı kaçırıp getirme görevi vermesi (MEK) TOM: 5
H939.4-2. Ogre assigns hero to chop a huge forest / Devin kahramana
geniş bir ormanı kesme işini vermesi (MEK) TOM: 30
H939.4-3. Ogre assigns hero to build a mill / Devin kahramana bir
değirmen yapma işi vermesi (MEK) TOM: 30
H939.4-4. Ogre assigns hero to grind wheats stored in his own barn
/ Devin kahramana ambarındaki buğdayları öğütüp un etme işini vermesi
(MEK) TOM: 30
H939.4-5. Ogre assigns hero to bake breads / Devin kahramana ekmek
pişirme işi vermesi (MEK) TOM: 30
H939.4-6. Ogre assigns hero to plant an apple tree and derive apples
in one day / Devin kahramana dikeceği elma ağacından bir gün içinde
olgunlaşmış elmalar verdirme işini vermesi (MEK) TOM: 30
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1037
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
H939.4-7. Ogre assigns hero to water his own horses / Devin atlarını
sulama işini kahramana vermesi (MEK) TOM: 30
H939-5.1. Dragon assigns hero to abduct the king’s daughter / Ejderhanın kahramana padişahın altın saçlı kızını alıp gelme görevini vermesi
(MEK) TOM: 8
J157. Wisdom (knowledge) from dream / Rüyadan öğrenilen hikmet
(bilgi) TOM: 26 – BOM: 40, 42
K1111.1. Ogre’s (dwarf’s) beard caught fast / Devi (cüceyi) sakalının
yakalama TOM: 3
K1336. Magic helper brings girl to hero’s bed / Sihirli yardımcının,
kızı kahramanın yatağına getirmesi TOM: 51
K1755- Hero comes across with sleeping ogre and deceives him by
saying that ogre comes out from hero’s sneezing / Uyuyan bir devle karşılaşan kahramanın devi onun kendi hapşırmasından çıktığı söyleyerek aldatması (MEK) TOM: 56
K1816.6. Disguise as herdsman (shepherd, swineherd, etc.) / Çoban
kılığında kimliğini gizleme TOM: 30
K1826.5-0.1. Disguise as imam / İmam kılığında kimliğini gizleme
(MEK) TOM: 30
K1886.7. Illusory mountain (hill) / Aldatıcı dağ (tepe) TOM: 1
K515-7. Escape by hiding in bucket / Kovanın içine saklanarak kaçma
(MEK) TOM: 3
K717-1. Deception into box (chest). Jinn having escaped from a box
are told that they cannot return. They accept the challenge and go back
into the box. / Sandığın içine girmeye aldatma. Sandığın içinden kurtulan
bir cini tekrar oraya giremeyeceğini söyleyerek aldatma. Cinin bu meydan
okumayı kabul etmesi ve sandığın içine yeniden girmesi. (MEK) TOM: 17
M242.3-1. Ogre released in return for teaching to kill someone / Birisini öldürmeyi öğretmesi karşılığında devin serbest bırakılması (MEK)
BOM: 41
M244.1. Bargain with king of mice / Fareler padişahıyla pazarlık
etme TOM: 51
1038
Erkan KARAGÖZ
M391.2. Wandering skull fulfills prophecy / Başıboş gezen kafatasının
kehanetinin gerçekleşmesi TOM: 28 – BOM: 34
M411.12. Curse by witch / Cadının laneti BOM: 20
N120. Determination of luck or fate / Talih ya da kaderin belirlenmesi
TOM: 27
N134. Persons effect change of luck / Kişilerin, kısmetin (talih, baht)
değiştirilmesine etki etmesi TOM: 27
N203. Lucky person / Bahtlı kişi TOM: 34
N203-1. Lucky person arrives somewhere in one hour it normally takes one year / Bahtlı kişinin bir yılda varacağı yere bir saatte varması
(MEK) TOM: 34
N265-1. Boy brings good luck / Bulunan erkek çocuğunun şans getirmesi (MEK) TOM: 27
N513. Treasure hidden under the water / Denizin altında saklı hazine
TOM: 56
N531. Treasure discovered through dream / Rüya yoluyla hazinenin
keşfedilmesi TOM: 50 – BOM: 34
N547. Understanding of animal languages leads to discovery of a treasure
/ Hayvanların dilini anlamanın definenin bulunması sağlaması BOM: 53
N582. Serpent guards treasure / Yılanın değerli bir şeyi koruması
BOM: 21
N772. Parting at crossroads to go on adventures / Maceraya atılmak
için bir yol ayrımında ayrılma TOM: 31 – BOM: 6
N774.1. Adventure from pursuing thieving birds / Hırsız kuşların peşine düşme macerası TOM: 31
N813. Helpful genie (spirit) / Yardımcı cin (ruh, can, hayalet, peri)
TOM: 1
N819.3.1. Helpful speaking skull / Yardımsever konuşan kafatası
BOM: 22
N825.2. Old man helper / Yardımcı ihtiyar adam TOM: 7, 34, 39, 40
– BOM: 4, 8, 17
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt)
Sihirli Masalları Üzerine Karşılaştırmalı Motif Çalışması
1039
Aktarma – Motif Tespiti (Motif-Index of Folk-Literature’a Göre) – Motif Dizini
N825.3. Old woman helper / İhtiyar kadın yardımcı TOM: 3, 22, 35,
37, 58 – BOM: 7
N845. Magician as helper / Bir yardımcı olarak sihirbaz BOM: 23
Q141. Reward: man’s cows magically multiply / Ödül olarak bir
adamın ineklerinin sihirle çoğalması BOM: 4
Q141-0.1. Reward: man’s sheeps magically multiply / Ödül olarak bir
adamın koyunlarının sihirle çoğalması (MEK) BOM: 4
Q141-0.2. Reward: man’s horses magically multiply / Ödül olarak bir
adamın atlarının sihirle çoğalması (MEK) BOM: 4
Q416.3-2. Punishment: killing by elephants / Ceza: Fil tarafından öldürülme (MEK) BOM: 14
R111.1.1. Rescue of princess from ogre / Prensesin devden kurtarılması BOM: 13
R111.1.3. Rescue of princess (maiden) from dragon / Ejderhadan
prensesi kurtarma BOM: 15
R111.1.8. Rescue of maidens from witches / Genç kızın cadıdan kurtarılması BOM: 12, 13
R13.1.2. Lion carries off child / Aslanın, çocuğu kapıp kaçması BOM: 48
R13.1.5-1. Wolves abduct person and made his king / Kurtların bir
kişiyi kaçırıp onu padişahları yapmaları (MEK) TOM: 57
R13.1.6-1. Bears abduct person and made his king / Ayıların bir kişiyi
kaçırıp onu padişahları yapmaları (MEK) TOM: 57
R13.1.7-2. Monkeys abduct person and made his king / Maymunların
bir kişiyi kaçırıp onu padişahları yapmaları (MEK) TOM: 57
S111.4. Murder with poisoned apple / Zehirli elma ile öldürme BOM: 17
T11.2. Love through sight of Picture / Resmini görme yoluyla âşık
olma BOM: 14, 16
T11.3. Love through dream. Falling in love with a person seen in a
dream / Rüya sayesinde âşık olma. Rüyada görülen bir kişiye âşık olma
TOM: 57
T511.7.2. Pregnancy from eating an egg / Bir yumurta yeme yoluyla
hamile kalma BOM: 23
1040
Erkan KARAGÖZ
T513. Conception from wish / Dilek yoluyla hamile kalma TOM: 10
T539-5. Impregnation from licking ash / Külü yalama yoluyla hamile
kalma (MEK) TOM: 28 – BOM: 34
T554.7. Woman gives birth to a snake / Kadının yılan doğurması
TOM: 10
T615. Supernatural growth / Olağanüstü büyüme TOM: 2, 28 – BOM:
5, 16, 22, 23, 41
V134-1. Sacred wells / Kutsal kuyu (Zemzem) (MEK) BOM: 9
Z115. Wind personified / Rüzgârın kişileştirilmesi BOM: 51
Sihirli masallar, gerçek
hayatta karşılaşılması
mümkün olmayan ve mantık
ilkelerinin aranmadığı hayalî
bir dünyayı kendine konu edinir.
Bu masallarda aklın ve hayalin
alamayacağı kara büyülerle uğraşan vampir
cadıları, kendilerine ait dünyalarında hüküm süren
ve insan yiyen çok başlı devleri, ağızlarından ateş saçıp
insan yiyen çok başlı ejderhaları, göz açıp kapayıncaya
kadar insanı dilediği yere ileten/götüren veya akıl vererek
kahramana yardım eden kuş, at, vahşi hayvanlar vb. efsanevi
yaratıkları, kısa sürede yapılması mümkün olmayan işleri bir gecede
yerine getiren perileri, insana musallat olan kötü cinleri ve bunlara
benzer varlıklarla uçarak seyahat etmeyi sağlayan uçan halı, her şeyi
gösteren sihirli ayna, ölüyü dirilten elma veya hayat suyu, bitmek
tükenmek bilmeyen para sağlayan kese, görünmezlik sağlayan
şapka, yendiğinde fiziksel değişiklik yapan meyve, içinden bir
ordunun çıktığı boynuz, çeşitli sihirli nesneler ya da düşünce
gücüyle şekilden şekile dönüşmeler ve bunlara benzer
birçok şeyi bulmak mümkündür. İşte bu eserde,
İdil-Ural (Tatar ve Başkurt) Türklerinin
sihirli masal dünyalarının olağanüstü
motifleri incelenmiş ve o gizemli dünyanın
kapısından içeri girilmiştir.